#sıcak yemekler
Explore tagged Tumblr posts
Text
SİFON GOLD
Sifon.com.tr, Türkiye'nin en heyecan verici ve yenilikçi mekanlarından birini keşfetmeye davet ediyor! Sifon Bayraklı, eşsiz atmosferi ve kaliteli hizmetiyle misafirlerine unutulmaz anlar sunuyor. Özellikle Sifon Pub, geniş içecek seçenekleri ve lezzetli menüsü ile her türlü etkinlik için ideal bir buluşma noktası olarak öne çıkıyor. Misafirler, dostlarıyla keyifli vakit geçirirken, Sifon gastropub’un sunduğu yöresel ve dünya mutfaklarından lezzetlerin tadını çıkarabilirler. İster after-work buluşmaları, ister özel parti organizasyonları olsun, Sifon'da her anın tadı çıkarılacak.
Sifon Bayraklı
Bayraklı'nın kalbinde yer alan Sifon bayraklı, modern bir atmosferde lezzetli yemeklerin tadını çıkarabileceğiniz harika bir mekandır. Misafirlerine sunmuş olduğu geniş menü seçenekleri ile dikkat çekmektedir. Sifon bayraklı, sadece yemekler değil, aynı zamanda içecek konusunda da zengin bir deneyim sunar.
Bu mekân, arkadaşlarınızla keyifli zaman geçirebileceğiniz ve farklı lezzetler deneyebileceğiniz ideal bir yerdir. Özellikle hafta sonları yoğun ilgi gören Sifon bayraklı, güzel bir akşam yemeği öncesinde ya da sonrası için mükemmel bir durak olmaktadır. Restoranın tasarımı, rahat ve samimi bir ortam sunarak, konukların kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlar.
Sifon bayraklı'da sunulan yemekler, taze ve kaliteli malzemeler kullanılarak hazırlanır. Her damak zevkine uygun seçenekler bulunur. Ayrıca, bu mekânda sunulan içecekler de oldukça çeşitlidir; yerli ve yabancı şaraplardan, seçkin biralar ve kokteyllere kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Mekânın konumu da oldukça avantajlıdır. Bayraklı'nın merkezi bir noktasında yer alan Sifon bayraklı, ulaşım kolaylığı ile hem yerel halk hem de şehir dışından gelen misafirler için cazip bir alternatif sunmaktadır.
Sonuç olarak, hem görsel hem de damak tadı açısından tatmin edici bir deneyim arıyorsanız, Sifon bayraklı'nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Hem yemekler hem de içecekler ile dolu olan bu mekan, keyifli zaman geçirmeniz için tüm olanakları sağlamaktadır.
İzmir Eğlence Mekanları
İzmir eğlence mekanları ile lezzetli yemekler ve kaliteli içecekler sunan bir mekan olarak herkesin ilgisini çekmeyi başarıyor. Özellikle gençlerin rağbet gösterdiği bu mekan, samimi atmosferiyle dikkat çekiyor.
Geniş bir içki menüsüne sahip olan her damak tadına uygun seçenekler sunuyor. Bira çeşitleri, kokteyller ve yerel içkiler, ziyaretçilerin favorileri arasında yer alıyor. Ayrıca, mekanın sunduğu atıştırmalıklar ve yemekler de oldukça beğeniliyor.
Sifon gastropub konseptiyle, sadece içki değil, aynı zamanda kaliteli yemekler de deneyimleme fırsatı sunuluyor. Yapılan özenle seçilmiş menü, lezzet tutkunlarını bir araya getiriyor ve sosyal bir ortam oluşturuyor.
Sifon bayraklı lokasyonuyla da kolayca ulaşılabilir bir yerde konumlanıyor. Şehir merkezine yakınlığı sayesinde, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin akınına uğruyor. Kutlamalar, partiler ve özel etkinlikler için ideal bir mekan olma özelliği taşıyor.
Güler yüzlü personeli ve sıcak ortamıyla, konuklarına unutulmaz anlar yaşatmayı hedefliyor. Arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirmek ve lezzetli yemeklerin tadını çıkarmak için bu mekanı tercih edebilirsiniz.
İzmir Pub
İzmir Pub kültürü, sosyal yaşamın önemli bir parçasıdır. İnsanların bir araya gelip arkadaşlarıyla vakit geçirdiği, lezzetli içeceklerin ve atıştırmalıkların tadını çıkardığı mekanlar olarak bilinir. Sifon Pub, bu deneyimi daha da özel kılmak için tasarlanmış bir mekandır. Burada sunduğu kaliteli içeceklerin ve yaratıcı menüsünün yanı sıra, samimi atmosferi ile misafirlerine unutulmaz anlar yaşatmaktadır.
Sifon gastropub konsepti ile, yiyecek ve içeceklerin özenle seçildiği bir deneyim sunulmaktadır. Geleneksel bir pub tadına modern bir dokunuş ekleyerek, konuklarınıza sadece bir içecek değil, aynı zamanda lezzetli yemekler de sunmaktadır. Menüdeki çeşitli seçenekler, her damak zevkine hitap edecek şekilde tasarlanmıştır.
İstanbul'un eğlence hayatında öne çıkan mekanlardan biri olan Sifon bayraklı, samimi atmosferi ve leziz yiyecek-içecek alternatifleri ile dikkat çekmektedir. Bu mekan, her yaştan ve her kesimden insanı buluşturan bir sosyal buluşma noktası olmayı hedeflemektedir. İster arkadaş grubunuzla bir akşam yemeği ister bir kutlama planlıyor olun, Sifon Pub her türlü etkinliğe ev sahipliği yapabilecek kapasiteye sahiptir.
Sifon Gastropub
Sifon gastropub lezzetli yemekler ve çeşitli içecekler sunan eşsiz bir mekan olarak öne çıkıyor. Bu yer, gastronomi ile pub kültürünü birleştiren modern bir anlayışla tasarlanmıştır. Misafirler, özel tarifler ve kaliteli malzemelerle hazırlanan yemeklerin tadını çıkarabilir. Ayrıca, restoranın çeşitli Sifon Pub içecek menüsü, her damak zevkine hitap eden seçenekler sunmaktadır.
Yerinde deneyimlediğiniz yemeklerin yanında, farklı türdeki bira ve şarap seçenekleriyle, Sifon bayraklı konumunda keyifli bir akşam geçirebilirsiniz. Sifon gastropub; samimi atmosferi, şık dekorasyonu ve profesyonel hizmeti ile misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.
Bu mekan, sadece bir yemek yeme yeri olmanın ötesinde, arkadaşlarınızla veya aile üyelerinizle zaman geçirip sohbet edebileceğiniz sıcak bir ortam sağlar. Hem yerel hem de uluslararası lezzetleri bir araya getiren yemek tutkunlarının uğrak noktası olmaya devam ediyor.
Türkiye'nin gastronomi sahnesinde önemli bir yer edinen Sifon Pub, yenilikçi menüsü ve eşsiz içecek seçenekleriyle dikkat çekmektedir. Her hafta düzenlenen özel etkinlikler ve canlı müzik performansları ile misafirlerine eğlenceli anlar sunarak, sosyalleşmek isteyenler için harika bir mekan haline geliyor.
Kısacası, kaliteli yemekler, çeşitli içecekler ve sıcak bir atmosfer arayan herkes için ideal bir yerdir. Bu mekana uğradığınızda, hem lezzet hem de eğlence dolu bir deneyim yaşayacağınızı garanti edebiliriz.
450 notes
·
View notes
Text
"Cenaze sofrasında sıcak yenen yemekler Düğü sofrasında soğuk verildi."
William Shekespeare- Hamlet
#keşfet#spotify#post#my post#postlarım#benim postlarım#benim postum#william shakespeare#hamlet#alıntı#kitap alıntısı#klasik#klasik kitaplar#dnya klasiği#dünya klasikleri#klasikler
21 notes
·
View notes
Text
NASIL BAŞLADIM -5
Birkaç saat uyuduktan sonra kalktım kahvaltı hazırladım babamla fikre abiyi uyandırdım. Sofraya geçtiler. Babam Fikret abiye
-oğlum nasıl uykunu alabildin mi rahat mıydı yerin
-saoalsın Muhsin amca yerim rahattı Gül de çok ilgilendi benle diyip bana bakarak güldü.
Babam da gülerek
-işi ne amk orospusunun hizmet edecek tabi dedi. Yemekler yendi ben sofrayı kaldırıp. Bulaşıkları yıkıyordum. Fikret abi mutfağa geldi.
-kız çok özledim seni diyip arkama dayandı
-abi yapma babam içerde
-sikerim babanı da seni de
-abi babam evdeyken olmaz bende hafta içi okula gidiyorum onu geçtim abimde evde olur nasıl sikişcez dedim. Fikret abi oturup düşünmeye başladı. Bende o sıra bulaşıkları bitirdim yanına oturdum.
-geldi mi aklına bşr şey abi
-geldi Gül geldi
-neymiş
-şimdi dün akşam sen benim üstüme çayı döktün ya bundan ilerleyebiliriz
-Nası yani abi
-bu sefer sen benim üzerime kaynar su dökeceksin işte kollarım bacaklarım yanacak e halde Muhsin amca beni bırakmaz burda kalırım.
-sıcak su mu dökücem üstüne
-he amına koduğum orospusu yak beni. Baban evde olmadığı bir vakit öylr olmuş gibi davranacaz gelince zaten ben söylerim o inanır zaten illa gözünün önünde yapmamıza gerek yok.
-anlamadım ben abi ya
-anlasaydın şaşardım amk. Bak şimdi sen beni yakmışsın yanlışlıkla sonra hastaneye gitmişiz doktor ciddi bir şey yok ama bir hafta dinlemesi gerektiğini ve ilaç içmesi gerektiğini melfem falan kullanmasını söylemiş. Aynı zamanda kollarımı bacaklarımı sargı bezi ile sardığı için hareket halinde olmamam gerektiğini söyleriz Muhsin amcaya o da zaten mecbur burda kalmamı ister. O evde olmayınca bende seni çatır çatır sikerim. Nasıl fikir
-oha Fikret abi şeytanın aklına gelmez
-bu amı şeytan görse onunda aklına gelir. Evde sargı bezi var mı
-var abi
-tamamdır. Muhsin amca bir saatliğine dışarı çeker planı devreye sokarız
-Fikret abi atladığım bir şey var ama
-neymiş
-Semih abim evde hadi kardeşim okulda. Ama abim sınava hazırlanıyor evden çıkmaz ki
-onu ben bir şekilde ayarlıcam. O iş bende sen rahat ol amına girecek yarrak için heyecanlan diyerek güldü.
Biz babamın yanına geçtik oturuyoruz benim dünden kalan giysilerim üstünde oturuyorum yine Fikret abinin karşsında tahrik edici şekilde. Babam lafa girdi
-ya gece bir çığlık sesi duydum sanki bir kızın amını götünü sikiyorlardı. Sen de duydun mu Fikret
-ya abi pc den porno izliyordum onun sesi gelmiştir kusura bakma
-ne kusuru olum sende haklısın 12 ay karısız kalmak zor iş. Çevremde olsa bi eli yüzü düzgün kız evlendirirdik seni de yok işte. Bi bu bizim kız var o da hem küçük hem de beceriksiz bir işine yaramaz deyip iç çekti
-yok amca ya bu kız hiç benim tipim değil ben namuslu eli yüzü düzgün bir kız bulup evlenirim. Senin kız Allah korusun amca ya
Babam güldü.
-evde kalmasa bari orospu. İsteyen biri olursa 18 olsun vericem valla.
-kim o şansız kişi diye kahkaha attı Fikret abi
Moralim bozulmamış değildi sikerken iyi hoş ama evlilik gelince namuslu arıyordu pezevenk. Hem beni kendisi sikip hem de babamın yanında sözde beğenmiyordu. O sırada babamın telefonu çaldı bi hararetle kalktı gitti. Fikret abi hemen yanıma sokuldu.
-Gül plana geçmeden önce bir kez bakayım tadına
-az önce istemem diyordun noldu Fikret abi
-ama sen de bana hak ver bi orospuyla niye evleneyim godoş muyum ben
-namusumu kirleten sensin hatırlatayım
-amına koyduğum gel altıma yat sonra kirlettin de orospu. Beni baştan çıkarmadan önce düşünecektin bunları.
-senin altına yatmasaydım evlenir miydin benimle peki
-sende sikilmelik bir tip var Gül ya yine de evlenmezdim. Neyse odaya geçelim de orda alayım ifadeni.
Beni kucaklayarak odama götürdü yatağın üstüne fırlattı
-uf tam bir orospusun amk al şunu da gireceği yere hazırla. Yarrağını uzattı bende yalamaya sömürmeye başladım. Fikret abi bş Tokat attı
-yavaş lan orospu yarrağımı koparacan.
Biraz daha yaladıktan sonra taytımı çıkarıp lop diye soktun yarrağını amıma. Bende çığlığı bastım yine. Fikret abi ağzımı kapayıp
-komşular duyacak orospu bağırma. Bunları derken de hızlı hızlı pompalıyor
-oh Gül amın sıcacık ve hala dar ımhhh
O an kendimi bir orospu gibi hissetim. Babamın en yakın arkadaşının oğlunun altında inliyordum. Aramızda duygusal bir şey yoktu. Askerdeki azgınlığını bende dindirmeye çalışıyordu. 16 yaşındaydım ve 22 yaşında adamın altında inliyordum. Adamın nerdeyse bacak boyuna gelen bedenimle onu yarrağına hizmet ediyordum. Bu düşünceler her ne kadar beni üzse de aldığım zevk daha ağır basıyordu. Fikret abi
-geliyom orospu amını dölleyeceğim ohhhh. Diye boşalmaya başladı. Yine nerdeyse bütün amımı doldurdu dölleriyle. Peçete alıp üstümü sildim. Fikret abi de kalktı. Planı uygulayamadan Ardından babam geldi yemek yedik falan.
-babam ayağı kalktı
-fikretim iş için ben şehir dışına çıkıyorum ne zaman gelirim bilmem ama uzun sürecek 1.5 hafta gibi anca işim biter. Planı babama değil abime uygulayacaktık anlaşılan.
Fikret abi bir taşla iki kuş vurmuştu geriye sadece abim kalmıştı kardeşim desen hep okulda yüzünü gören cennetlik. Babam bavulunu hazırlayıp evden çıktı. Bizde abimin gelmesine yakın her şeyi hazırladık. Fikret abiyi sargı beziyle bir güzel sardık abimi beklemeye başladık. Bir iki saat sonra abim geldi. geçti duş almaya. Çıktıktan sonra giyindi geldi. Fikret abi durumu anlattı. Abimde kalktı küf��rler savurdu. Fikret abi sakinleştirdi. Sonra yemek yedik. Saat geç olmaya başlayınca Fikret abi
-ben nerde yatıcam dedi. Bende
- benim odamda yatarsın dedim. Abimde
-yok sende Fikret abinin yanında yat adamın gece bir isteği olur yanında ol dedi. Fikret abinin işleri tıkırındaydı.
-valla çok iyi olur dedi ben geceleri sık sık tuvalete çıkıyorum Gül de bana yardım eder.
-amk orospusu dağ gibi adamı ne hale getirdin şimdi köpek gibi bakacaksın. Tuvalete de götüreceksin duşa da. Fikret abi duş kelimesini duyunca gözleri parladı.
-tam abi ben yardımcı olurum
Abim odasına geçince Fikret abi ile bizim odaya geçtik benim yatak tek kişilikti. Beraber anca sığdık. Gece olunca Fikret abi oynaşmaya başladı.
-çok özledim orospu seni
-abi dur yapma
-sus kız özledim diyorum. Güzelce sikeyim seni dur
-abim duyar Fikret abi o koca yarrağını amıma sokarsan çığlığı basarım abimde anlar.
Onu doğru dedin fındık gibi amın var benim yarrağı sokunca amına basıyorsun çığlığı. Neyse ben ona bir çözüm bulucam yarın. Bari ağzına al da rahatlat.
Fikret abinin yarrağını susamış köpek gibi yalayıp yuttum. Sonra oynaşa oynaşa uyuduk. Birkaç bu şekilde devam ettik abim evde olunca sadece oynaştık. Sonra Fikret abinin aklına bir fikir geldi. Semih abimle Fikret abi konuşurlarken bende kapının ordan onları dinlemeye başladım.
-Semih senden bir şey isticem ama nasıl söylicem bilmiyorum.
-noldu Fikret abi sorun ne
-şu amk ilaçları beni feci şekilde azdırıyor amk. Zaten askerden geldim geleli karı gözü görmedim üstüne bu olaylar olunca dayanamıyorum Semih
-abi seni çok iyi anlıyorum da benim elimden ne gelir ki. Karı tutayım desem de param yok hem bizim kız evde hem laf söz olur.
-ya biliyorum da ben ellerimi bile kullanamıyorum hoş kullansam da bu taşaklarımdaki ağrı da geçmez. Senden ricam sen bi el atsan.
-abi sen beni ibne mi sandın amk ne diyon
-dur olum sakinleş öylesin demiyorum. Sadece elinle yardımcı ol.
-abimsin arkadaşımsın ama açıcam ağzımı yumucam gözümü
-amk sanki can atıyorum ihtiyaç işte sizin yüzünüzden bu haldeyim amk
-amk ben mi yaptım Fikret abi kim yaptıysa ondan iste bunları
-gideyim sikeyim mi kardeşini amk
-ne bok yerseniz yesin o orospu yaptı o orospu ilgililensin
-bak olum ben ciddi bir şey konuşuyorum burda nasıl sikeyim kardeşini benimde kardeşim o
-abi öz kardeşmisiniz amk git ne bok yerseniz yiyin o orospu da yaptıklarının sonuçlarına katlansın sakın bir daha bana böyle bir şekilde isteme biliyorsun ayar oluyorum.
-olum nasıl olur öyle bakire kız ya istemezse
-aman amk siktiret babam bana emanet etti istemezse vermesin dayağı yer öyle verir hem babam seni ne kadar seviyor sen biliyorsun duysaydı bunları öldürürdü onu bir şey demez zaten 18 olunca kakalarız birine
-bilemedim şimdi ya sen bi konuşsan gülle
-tamam abi sen bekle ben konuşup geliyorum.
Hemen odama doğru koştum. Duyduklarıma inanamıyordum. Abim benden mal gibi bahsediyordu. Arkadaşı beni sikecekti olur demişti. Ama bş konu da haklıydı babam çok severdi önümde Fikret abi bana tecavüz etse sen ayarttın derdi. Abim odama geldi
-bak Gül senle çok önemli bir şey konuşçam
-noldu abi
-bak gerizekalı kardeşim adamı tam zamanında yaktın
-nasıl yani
-adam 12 ay askerdeydi karı görmemiş azgın boğa gibi dolanıyor etrafta sende gittin kolunu kanadını kırdın.
-anlamıyorum abi
-saf kardeşim benim. Erkeklerin bazı ihtiyaçları olur ve bunları kadınlardan karşılarlar. Yani karı sikmeleri gerekir. Karıya bu haliyle gidemez hoş parası da yok bende karşılayamam. Bu yüzden bunun cezasını sen çekeceksin
-ama abi ben ne anlarım hem bakireyim ben sonra ne derler bana
-sus amına koyduğum adamı yakmadan önce düşünecektin. Bak güzel kardeşim aramızda kalacak. Fikret abi iyileşene kadar ona karılık yapacaksın. Bu senin ona borcun. O da sana bayılmıyor başka çaremiz yok. Sonrasında seni zaten biriyle evlendiririz kapanır konu biter.
-abi korkuyorum
-hışş bir şey olmayacak başta bşraz acıyacak sonra sende zevk alacaksın eğer Fikret abi erken iyileşirse zarını diktiririz her şey hallolur.
-ya babam öğrenirse
-bir şey olmaz babam çok sever Fikret abiyi öz oğlu gibi görür biraz kızar o kadar zaten saklayacak ondan sonra adamın başını da yakmayalım. He tamam mı
-tamam abi
Ben yalancıktan ağlamaya başladım ki oyunumuz gerçekçi olsun. Abim sarıldı bana.
-tamam ağlama geçecek hepsi. Sonra odadan çıkarken Fikret abi girdi aynı anda.
-noldu Semih
-tamamdır Fikret abi yaptığının cezasını çekecek. Eti senin kemiği bizim. Hiç açıma orospuya hepsini hak etti.
-sen odanda mı olacaksın Semih
-benden çekinme abi sen işini gör yeterki bu bizim sana boyun borcumuz dedi sırtına vurdu gerdekte sizi yalnız bırakayım dedi ve kapıdan çıktı. Fikret abi gülerek
-şimdi hiçbir engel kalmadı benimsin
-valla öyle oldu çok güzel oynadık.
-özlemişim diye yumuldu dudaklarıma.
Çok şehvetli öpüyordu. Memelerime indi hem yalıyor hem de ısırıyordu. Bazen de tokatlıyordu. Sonra o aşık olduğum yarrağı uzattı bana ve yalamaya başladım. Direk gibi dikildi. Amıma indi ve başladı yalamaya. Ben uçuyordum.
-oh iyiki sikmişim bu amı ama hala dar amına koyduğum amı
-genişletirsin Fikret abi
-ohhh parçalayacağm bu amı
Yarrağını amıma vurmaya başladı. Am dudaklarımın arasında gidip geliyordu.
-hazır mısın çığlık atmaya orospu diyip geçirdi. Yine yüksek bir çığlık attım.
-bağır orospu bağır istediğin kadar bağır
-ah Fikret abiiii
Hızlı hızlı pompalıyordu içime. 10 dk öyle siktikten sonra kucağına aldı. Bu sefer ben ata biner gibi bindim yarrağına zıplamaya başladım.
-oh Gül bitirdin beni orospu 40 siksem de doymam bu ama ohh harika
Sonra kükreyerek boşaldı. Ondan sonra iki posta daha sikti. Sonra duş aldık ve Fikret abiyi yatırdım yatağa sargıları sardım
187 notes
·
View notes
Text
bugün evdeydim kızlar çıktı onlar gidince evi topladım, süpürdüm çamaşır vs ev işi bitmez zaten. mutfağa geçtim toplarken küçük kızçeye okuldan gelince sürpriz olsun sıcak sıcak zeytinli poğaça yesin diyip bir de üstüne hamur mayaladım. ama bu duygu muhteşem bir şey, anneliğinizi dibine kadar hissettiriyor size. onları evden uğurlamak, onlar çıkar çıkmaz evi toplamak temizlemek, geldiklerinde hazır olsun diye yemekler yapmak.. bu duygu anneliğin doruk noktasına tırmanış bir nevi. doruk noktasını şu an düşünemiyorum yaşadım mı yaşayacak mıyım hiç bilmiyorum. yaşayıp göreceğiz. elhamdülillah
*bu arada hâlâ kahvaltı yapmadığımı farkettim
9 notes
·
View notes
Text
"sürekli yemeği soğutuyorsunuz!" ash yine deli sikmiş gibi bağırmaya başladı. asla yemekleri zamanında yediremiyordu gruba.
"bu ne ses ya..." zolita kafasını kaldırdı ve çadırdan dışarı baktı, ash'i gören zolita 'yine bu' diyerek uyumaya devam etti.
herkes masanın başına oturdu, kuş cıvıltıları eşliğinde yemek yiyorlardı. "ben bu kuşları yiyeceğim, daha rahatsız edici bir şey olmamazdı." mavi mutsuz bir şekilde söylendi.
"ne?" rudy ona döndü.
"yok bir şey, üşüdüm resmen sıcak hava da, ryo bütün battaniyeyi kendi aldı." mavi, ryo'ya baktı.
"ne var be? hasta olsan da ben iyileştireceğim zaten."
"ne boş yaptınız..." soul göz devirdi.
"herkes çok gergin..." suji, carlis'in kulağına fısıldadı.
"suji biraz ormanı mı keşfetsek, olduğumuz yerde kalmayalım." ash meraklı bir şekilde suji'ye döndü.
"tabii ki! bizle gelmek isteyen var mı?" suji sofraya döndü.
soul ve ryo el kaldırmış beklerken diğerleri ilgisiz bir şekilde yemek yemeye devam ediyordu. kimin gitmek isteyip istemediği anlaşılmıştı. yemekler bittikten sonra sofrayı hep beraber kaldırdılar. mavi resim çiziyor, zolita uyuyor, rudy ve carlisle oyun oynuyor, aeri diğerlerinin adının olduğu bir liste hazırlayıp onları tanımaya çalışıyordu.
"suji ne diyorsun şunları toplasak ev falan yapar mıyız?" ash gülerek suji'ye baktı.
"ash hadi ama, minecraft'ta değiliz!" suji, ash'ın omzuna hafifçe vurdu. sohbet ederek yollarına devam ediyorlardı. soul ve ryo ise arkada kendi kendilerine bir şeyler konuşuyorlardı. ryo, ash'in koluna girdi.
"sevgilimmm, bugün de çok yakışıklısın."
"sen daha çok ryo'm."
"aşığım sana ash'im, çok özlemişim, bir gece ayrı kalmıştım sadece."
"sensiz bir gece çok kötüydü ryo... emin ol bende aynılarını düşündüm."
"minecraft oynamadığın için isyan etmedin yani? beni düşündün.. vay be."
"hep seni düşünürüm ki prenses."
"eehh yeter be, ne bu mıç mıç hareketler gidin köşe de yaşayın ilişkinizi." suji iğrenerek baktı çifte.
"eee neden soul'la kol kola değilsiniz siz de, hem ayrılmamış olursunuz." ash yan gözle baktı.
suji arkasını döndü. arkasında soul'u göremediğinde telaşlanmıştı. yoktu.
"soul... soul, soul nerde?"
"yanımızdaydı ama..." ryo etrafa bakarak cevap verdi.
suji, ryo ve ash'in yanından ayrılarak koşmaya başladı. "soul, soul! nerde bu çocuk çıldıracağım." halen koşarak bağırmaya devam ediyordu. yer yarılmış içine girmiş gibiydi. ardından sislerin arasında bir beden gördü. "soul, soul!" koşa koşa yanına gitti. bileğinden tutarak onu kendine çevirdi. "soul, ağladın mı, nereye gidiyorsun?". soul hemen tekrardan arkasına baktı.
"suji.. o gitmiş, ağlayacağım."
"kim soul kim?"
"bir çocuk geldi yanıma, ağaçların arasından 'bana yardım eder misin lütfen' dedi. onun peşine takıldım. hızlanmaya başladı. halen giderken yardım et diyordu. kötü gözüküyordu. gitti suji, sen gelirken yavaşlamıştı ama birdenbire gözlerimin önünden kayboldu. bir şey mi oldu?.." gözleri dolmuştu esmer çocuğun. suji yüzünü elleri arasına aldı soul'un. gözlerine baktı, sıkıca sarıldı karşısındaki bedene. soul oldukça korkmuş gözüküyordu, titriyordu. "soul beni çok korkuttun... bize de söyleseydin.". "suji çocuk birdenbire gidince ne yapacağımı bilemedim üzgünüm...".
"peki, biz nasıl duymadık bu çocuğu?"
"bilmiyorum.. oldukça sesliydi aslında, tek ben duymuş olamam ya?"
"ash ve ryo yüzünden duymamış olmalıyım... bir daha yanımdan ayrılma, çok korktum gerçekten.."
"aptal!" soul, suji'nin yanağına minik bir öpücük kondurduğunda ash ve ryo oraya varmıştı.
"nerdesiniz siz? soul iyi misin?" ash merakla soul'un yanına geldi.
"iyiyim merak etmeyin, suji beni bulmasaydı daha da gidebilirdim..."
"bir yerini yaraladın mı soul?" ryo bir anne edasıyla sordu.
soul gülümseyerek cevap verdi, "endişelenme ryo! çok tatlısın."
suji, "hadi gidelim. soul elimi bırakmayacaksın. biz de çok gezdik sanırım, kamp yerinden baya uzaklaşmış gibiyiz, varmamız da uzun sürer, akşam olmadan gidelim."
hep beraber ayrılmadan kamp alanına varmaya başarmışlardı. diğerleri onları görünce merak etmiş ve yanlarına gelmişlerdi.
"acıktık nerdesiniz ya!" evet, bu yüzden merak etmişlerdi.
"biraz yakacak aldık, biraz da ormanı turladık. aeri ile hallederiz yarım saate geçin masaya siz." ash bıkmış bir şekilde cevap verdi. carlisle, suji'ye sarıldı. "kanka nerde kaldın, rudy'i yenmek hiç eğlenceli değildi seni yenmek daha iyi olabilirdi." ve ikisi kavga etmeye başladı. 5 dakika süreceğini ikisi de biliyordu.
zolita, aeri'ye baktı. uzun uzun baktı, daha uzun baktı... aeri kafasını çevirdiği an zolita oturduğu yerden kalkıp biraz nefeslenmek istedi. "ah, tuhaf hissediyorum... muhtemelen fazla uyumaktan. bu gece az uyusam iyi olacak."
5 notes
·
View notes
Text
Eşimin bir arkadaşı var. Evlenmek istiyor, evlilik görüşmeleri yapıyor. Bir hanım kardeşle görüştü, geçenlerde. Eşimin arkadaşı ilk görüşmede olmaz deyip ilerlemedi. Bu da eşimin tuhafına gitti. Aradı; ya arkadaş bir iki kez görüşseydin hemen niye kestirip attın falan dedi. Adam bir şeyler anlattıktan sonra hımmm demeye başladı bizim adam, kaşları çatık, kafasını sallayarak.
Kız demiş ki daha ilk görüşmede.
"ben yemekle falan uğraşamam, sabah benden kahvaltı, akşam 2 çeşit yemek bekleme, sevmem mutfakla uğraşmayı, sen alırsın biz yeriz..."
Cidden mi dedim, eşim anlatırken bana. Cidden böyle mi demiş, arkadaşın mi abartıyor?
Ya dedi bizim arkadaş dışarda yemeyi, gezmeyi sever yani kız böyle demese zaten adamın huyu o. Ama kız direk böyle deyince hoşuna gitmemiş. Haklı bence insan işten gelince bir sıcak çorba ister yani sofrada.
...
Ya her şey bir yana da, insan neden evlilik görüşmesinde bunu konuşur???
Sizin analarınız, babalarınıza sofra kurmuyor mu?
Bir sofrada oturup bir taş çorba dahi içerken ki sohbetin tadını bilmiyormusunuz?
40 notes
·
View notes
Text
Tabak Kapatma Makinesi
Kase Kapatma Makinesi
Kase kapatma makinesi, çeşitli gıda ve içecek ürünlerinin kapaklarını sıkıca kapatmak için kullanılan bir endüstriyel makinedir. Bu makineler, özellikle hazır yemekler, konserve gıdalar, içecekler ve benzeri ürünlerin üretiminde sıklıkla kullanılır. Kase kapatma makinesi, kapakların sıkıca kapatılmasını sağlamak için basınç uygular. Bu makine, farklı boyutlarda ve şekillerde kapakları kapatmak için tasarlanmıştır. Kapakların sıkıca kapatılması, ürünlerin güvenli bir şekilde taşınmasını ve depolanmasını sağlar. Ayrıca kapakların sıkıca kapatılması, ürünlerin tazeliğinin ve kalitesinin korunmasına da yardımcı olur.
Kase kapatma makineleri, yarı otomatik veya tam otomatik olabilir. Yarı otomatik makinelerde, işlemin bir kısmı manuel olarak yapılmalıdır. Örneğin, kapakların yerleştirilmesi veya kapatılması gibi işlemler manuel olarak yapılabilir. Tam otomatik makinelerde ise, tüm işlem otomatik olarak gerçekleştirilir.
Kase kapatma makineleri, farklı kapasitelerde ve fiyatlarda mevcuttur. Makinelerin fiyatları, özelliklerine ve kapasitelerine göre değişebilir. Ayrıca, farklı markaların ve modellerin de farklı fiyatları vardır.
Tabak Kapatma Makinesi
Tabak kapatma makinesi, restoranlar, kafeler, yemekhaneler ve diğer gıda işletmelerinde kullanılan bir cihazdır. Bu cihaz, yemekleri, tatlıları ve diğer yiyecekleri taze tutmak ve taşımak için tasarlanmıştır.
Tabak kapatma makinesi, genellikle plastik veya benzeri malzemelerden yapılmış kapaklar kullanarak çalışır. Bu kapaklar, makinenin içine yerleştirilir ve makine, kapakları sıkı bir şekilde kapatmak için ısıtma veya sıcak hava kullanır.
Bu cihazın kullanımı oldukça basittir. İlk olarak, yemek veya tatlı tabağı hazırlanır ve kapakları hazır hale getirilir. Daha sonra, kapaklar, makineye yerleştirilir ve yemekler, tatlılar veya diğer yiyecekler tabaklara yerleştirilir. Makine, kapakları sıkıca kapatmak için otomatik olarak çalışır.
Tabak kapatma makinesi, yemeklerin ve diğer yiyeceklerin taze kalmasını sağlar, taşıması kolaydır ve işletmelerde zaman ve iş gücü tasarrufu sağlar. Ayrıca, müşterilerin siparişlerini hızlı bir şekilde hazırlamak için uygun bir seçenektir.
Tabak Kapatma Makinesi Kullanım Alanları
Tabak kapatma makinesi, farklı endüstriyel ve ticari alanlarda kullanılan bir ekipmandır. Bu makineler, yiyecek ve içecek endüstrisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. İşte tabak kapatma makinesinin bazı kullanım alanları:
Restoranlar ve Kafeler: Restoranlar, kafeler ve fast food işletmeleri genellikle tabak kapatma makinelerini kullanarak hızlı ve hijyenik bir şekilde tabakları kapatırlar. Bu, yemek servisi sürecini hızlandırır ve müşterilere daha hızlı hizmet sunar.
Kantinler: Okullar, hastaneler, işyerleri ve askeri üsler gibi kantinler, büyük miktarda yemek servisi yaparlar. Tabak kapatma makineleri, bu tür tesislerde verimliliği artırmak için kullanılır.
Parti ve Etkinlik Hizmetleri: Büyük özel etkinlikler, düğünler, toplu yemekler ve partiler için yiyecek servisi sunan catering şirketleri, tabak kapatma makinelerini kullanarak hızlı ve düzenli bir şekilde tabakları hazırlarlar.
Hızlı Gıda Zincirleri: Hızlı gıda restoranları, büyük ölçekli tabak kapatma makineleri kullanarak yemek servisini hızlandırır ve müşteri memnuniyetini artırır.
Gıda Üretimi: Endüstriyel gıda üretim tesisleri, özellikle konserve yiyeceklerin üretimi sırasında tabak kapatma makinelerini kullanırlar. Bu makineler, ürünleri sızdırmaz bir şekilde kapatarak ürünlerin tazeliğini ve dayanıklılığını artırır.
Hava Yolları ve Yolcu Taşımacılığı: Uçaklarda ve trenlerde yiyecek servisi yapılırken, tabak kapatma makineleri kullanılarak yolculara daha düzenli ve hijyenik bir hizmet sunulur.
Toplu Beslenme: Okullar, hastaneler ve askeri tesisler gibi toplu beslenme tesisleri, büyük miktarda yemek hazırlığı yaparlar ve bu nedenle tabak kapatma makinelerini kullanarak işlerini kolaylaştırırlar.
Toplu Gıda Üretimi: Hazır yemek üreticileri, büyük miktarda yemekleri ambalajlamak için tabak kapatma makinelerini kullanırlar. Bu, gıda ürünlerinin tazeliklerini ve kalitelerini korumalarına yardımcı olur.
Tabak kapatma makineleri, yiyecek ve içecek endüstrisinde hijyenik ve verimli bir şekilde çalışmayı sağlayan önemli bir ekipmandır. Bu makineler, işletmelerin hızlı ve düzenli bir hizmet sunmalarına yardımcı olurken aynı zamanda yiyeceklerin tazeliğini ve kalitesini korumalarına da yardımcı olurlar.
#tabakkapatma #kasekapatma#paketlememakinesi #plastiktabakkapatma #yemek #yemekpaketleme #çorbapaketleme #çorbakase #kasekapatmamakinasi #makpack #tablotpaketleme #endustriyelmutfak
#tabakkapatma#kasekapatma#paketlememakinesi#plastiktabakkapatma#yemek#yemekpaketleme#çorbapaketleme#çorbakase#kasekapatmamakinasi#makpack#tablotpaketleme#endustriyelmutfak
2 notes
·
View notes
Text
Isınma Faturanızı Nasıl Düşürebilirsiniz
Biraz Evde Yemek Yapın ve Fırında Yapın: Dışarısı soğukken, evinizin mutfağında ev yapımı yemekler pişirip pişirirken ısınmanız daha iyi olur. Bir tas sıcak çorba, güveç, vücudunuzu ve midenizi ısıtacak bir içecek olabilir. Bu sadece restoran faturalarınızı kısmanıza yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda fırının açık kapısından gelen ısı evinizi de ısıtacak, ısıtma sisteminizin daha az çalışmasını ve daha az enerji tüketmesini sağlayacaktır.
Güneş sıcağı içeri girsin: Güneş ışınlarının bu kadar ılıman olduğu soğuk aylarda bile o Doğal ışığın evinize girmesine yol açmalısınız. Pencerelerinizi baştan sona panjur ve perdelerle kapalı tutmayın. Dışarıda biraz güneş ışığı varsa, mekanınıza girmesine izin verin ve ısıtın. Bu, evinize sıcak ve sağlıklı bir atmosfer sağlamanın en eski ama etkili yollarından biri olabilir.
Pencereleriniz için Perdeler ve Kanatlar Alın: Kışın pencerelerden daha fazla güneş ışığının girmesi kesinlikle iyi bir şeydir. Ancak hava kararırken pencerelerinizi perde ve panjurlarla kapattığınızdan emin olun. Aksi halde hem ısının dışarıya çıkmasına hem de ısıtma sisteminin daha fazla çalışmasına neden olacaktır. Dış sıcaklığın çok soğuduğunu fark ederseniz, evinizin daha iyi yalıtılması için pencerelere plastik örtüler yerleştirin.
Tavan vantilatörlerinizi açın: Tavan vantilatörlerinizi sadece sıcak aylar değil, kış aylarında da kullanabilirsiniz. Hava soğuk ve havayı ısıtmak için ısıtma sisteminizi kullanıyorsunuz. Şimdi, daha az yoğun olan sıcak hava yukarı doğru hareket eder ve geride soğuk havayı bırakarak odanızda zemine yakın bir yere yerleşir.
Tavan vantilatörlerinizi saat yönünde döndürmek, sıcak havayı odaya eşit olarak dağıtabilir, bu da mekanınızı daha sıcak hale getirebilir ve ayrıca ısıtma faturalarınızı azaltabilir.
Evinizi İyi Yalıtın: Eviniz uygun şekilde yalıtılmamışsa, ısının %50'sini çatılardan, duvarlardan, pencerelerden ve zeminlerden kaybetme olasılığınız yüksektir. Bu alanda en iyi ısıtma sistemi yerden ısıtma straforu kullaınılan sistelerdir. Bununla birlikte, eviniz 1990'dan sonra inşa edildiyse, evinizin duvarları inşaat sırasında zaten hava geçirmez hale getirildiklerinden yalıtmanıza gerek yoktur. Ancak eviniz eskiyse ve boşluklu duvarlarınız veya sağlam duvarlarınız varsa, bunu yalıtmanız gerekir. Ayrıca çatı yalıtımı için çatıya mineral yün döşemek ve zemine bir kilim veya halı sermek de evden ısının çok fazla kaçmasını önleyebilir.
Isıtıcı ve nemlendiricilerden yararlanın: Evinizde en çok kaldığınız veya daha soğuk hissettiğiniz belirli odalar veya yerler varsa. Alan Isıtıcılarından yararlanabilirsiniz. Evinizin diğer alanları için termostatın sıcaklığını düşük tutabilirken, yalnızca belirli bir alanı ısıtmanıza yardımcı olabilir. Bir nem giderici kullanmak, oda havasını da nemli hale getirecek ve bu da kendinizi kuru havaya göre daha sıcak hissetmenizi sağlayacaktır. Bu püf noktaları, enerjiden tasarruf etmenize ve ayrıca ısıtma faturalarınızda paradan tasarruf etmenize yardımcı olacaktır.
Kullanılmayan Odaları Isıtmayın: Evinizde genellikle kimsenin gitmediği odalarınız varsa, o odaları ısıtmanın bir anlamı yoktur. Bu odaların kapılarını sıkıca kapatmayı tercih edebilirsiniz, böylece ısıtma sistemi bu odaları doldurmak ve enerji faturalarınızı artırmak için sıcak havayı dışarı pompalamak gibi zorlu bir işi yapmak zorunda kalmaz.
Mobilyalarınızı Isıtma Menfezlerinden Uzaklaştırın: Evinizde, sıcak hava akışını engelleyebileceğinden, ısıtma menfezlerinizin önüne yakın yerleştirilmiş herhangi bir mobilya olup olmadığını kontrol edin. Mobilyalarınızı yeniden düzenlemek ve herhangi bir havalandırma deliğinden en az birkaç metre uzağa yerleştirmek, ısının serbestçe dolaşmasına yardımcı olarak evinizde yeterli sıcaklık sağlar.
4 notes
·
View notes
Text
Ülkenin şu an içinde bulunduğu durum insanı şok eder nitelikte. Fay hattının geçtiği bir bölgede bu derece dayanıksız binaların yapılmış olması ve kimsenin bu yapıları kontrol etmemiş olması açıkça cinayettir. Daha bir yıl önce yapılan bir binanın saniyeler içinde çöküşü yapıların eski ya da yeni olmasının hiçbir şekilde dayanıklılık ile alakasının olmadığını gözler önüne serdi. İnsanların ödemeye ömürlerinin yetmeyeceği krediler ile zar zor aldıkları evlerin onların mezarları olduğu düşüncesi iç ürpertiyor zira hiçbir kefen bu denli pahalı ve niteliksiz olmamalıydı. İnsanların belkide ömürleri boyunca biriktirdikleri sermayelerinin bu kadar kolay yıkılması gerçekten çok acı. Bu yıkımın hesabı sorulacak mı? Bu denli niteliksiz malzemeler kullanılarak yapılan bu binaların kaç canın hayatına mal olduğu ve bu tarz işlerini baştan savma yapan insanlar cezalandırılmadığında daha kaç canın bunun bedelini ödemek zorunda kalacağı göz önünde bulundurularak buna sebep olan herkesin yargılanması gerekiyor. Bu binaların niteliksizliği bu canların hatası olmamasına karşın başkalarının hatalarının bedelini ödemek zorunda bırakılan bu canların hesabı sorulmalı kimse yaşanan bu yıkımları unutmamalı çünkü ölen canlar önemliydi başka birinin hatasının bedelini bu denli acı bir şekilde ödememeliydi.
İnsanlar bu denli büyük bir yıkımın içinde mücadele ederken devlet ne yapıyor ? Bu devlet koltuklarında otursun da felaketleri izlesin diye seçilmedi ülkeye tek katkınız olan “ yollar” paramparça nerdesiniz acaba? Saraylarınızda oturup olanları izlemek kolay değil mi? Depremden etkilenen vatandaşlara 10.000 tl vereceklermiş gerçekten utanmadan yüzünüz kızarmadan bunu diyebiliyorsunuz inanmıyorum sizce 10.000 tl orda yaşanan neyi telafi edecek insanların maddi kayıplarının çeyreğini bile karşılamıyor oluşu bir yana verilen bu para ile bir ay bile zor geçinecekleri gerçeği var hadi bunu bir kenara bırakalım siz orda göçük altında kalan adamları kurtarmaya bile üçüncü günde gittiniz siz koltuklarınızda otururken rahat yataklarınızda yatarken sıcak evlerinizde rahatınız yerindeyken vatandaşlar yine vatandaşlara yardım etmek için canını dişine takıp çalıştı. Yolların kapalı hava şartlarının kötü olduğunu söyleyip bölgeye ulaşım sağlayamıyoruz dediğinizde sivil insanlar nasıl o bölgeye ulaştı? Kendi paraları ile iş aletleri kiralayıp göçük altında kalan insanları kurtarmak için nasıl çalıştı? Sizin ve onların gittiği yollar farklı mıydı? İnsanların size ödediği vergiler nereye gidiyor acaba? Yeni saraylar yapmak için mi aldınız siz bu vergileri ? Aman hortumladınız demeyelim şimdi kapımızda aniden polisler falan belirir değil mi ? Bu insanlar sizi orda oturun da milletin paralarını yiyin diye seçmedi kardeşim umarım farkındasınızdır!!!!!! Deprem bölgesine gidip millete başsağlığı dilerken fotoğraf çekinmek kolay değil mi? Söylesenize başsağlığı dileyip sahte göz yaşları akıttıktan sonra gittiğiniz evleriniz sıcak mıydı ? Peki ya yediğiniz yemekler lezzetli miydi bari? Yattığınız yataklar rahat mıydı? İnsanlar soğuktan ölürken içecek doğru düzgün su bile bulamazken gece yatmaları için çadır bile yokken sizin gittiğiniz evleriniz rahat mıydı bari? Çocuklarınız varsa diye soruyorum özlemiş misiniz çocuklarınızı? Çünkü ordaki insanlar belkide bir daha göremeyecek çocuklarını, o fotoğrafı gördünüz mü bilmiyorum kızı göçük altına kalıp ölmesine rağmen kızının elini bırakmayan bir baba… kızının elini son kez tuttuğunu bilerek bırakırsa gideceğini bilerek öldüğünü bile bile kızının elini bırakamayan o babaya nasıl hesap vereceksiniz siz? Siz hiç çocuğunuzun elini son kez tuttuğunuz gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldınız mı? Siz daha önce hiç birinin elini bırakmaya bu denli korktunuz mu? Kameraların önünde rol kesmek kolay değil mi? Sizin çocuklarınız hiç dünyayı yıkılmış gördü mü? Sizin çocuklarınız hiç başkalarının hatası yüzünden ailelerini kaybettiler mi? Orda ailelerini kaybeden çocuklara nasıl hesap vereceksiniz ? Aileleri ile geçirebilecekleri zamanı sizin baştan savma işleriniz ve denetimsizliğiniz yüzünden kaybeden bu çocuklara bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Hangi para ailesiz kalmanın bedeli olabilir? Hangi özür anne baba sevgisinin sonsuza kadar onlardan alındığı gerçeğini değiştirebilir ? Bir annenin çocuğunu kaybetmesinin acısını ne dindirebilir? Geleceği ellerinden alınan gençlere, çocuklara ne diyebilirsiniz özellikle artık sizi duymaları mümkün değilken… Geleceklerini çaldığınız onca insanın onca canın bedelini nasıl ödeyebilirsiniz ki? Söylesenize daha önce üzerinize bina çöktü mü? Siz daha önce sırf çocuğunuz kurtulsun diye kolunuzun kesilmesine izin verip hastaneye giderken vefat ettiniz mi? Siz sadece saraylarınızda oturup ilerde yapacağınız sarayların hayallerini kuran bir gurup vicdansızsınız. Söylesenize bu seferde suçluları salacak mısınız? Bu da soru değil mi bu konuda en suçlu sizken suçluları ne derecede cezalandırabilirsiniz ki değil mi? “Kaderde varmış” “ Engellenemez bir şeydi doğal afet sonuçta” diyeceksiniz değil mi? Umarım bunları söyleyecek kadar yüzsüz değilsinizdir. Deprem olmasını engelleyemezsiniz evet âma depreme hazırlıklı olabilirdiniz yoksa yönettiğiniz ülkeninin jeolojik yapısı hakkında en ufak bir bilgi sahibi değil misiniz ? Tabi eğer ilgilendiğiniz tek şey saray yapmak , ‘çökecek’ yollar ve köprüler yapmak ve milletin parasını hortumlamaksa bilmemeniz normal. Bu kader değildi.
2 notes
·
View notes
Text
Mardin Büyükşehir aşevini yeniden canlandırdı
https://pazaryerigundem.com/haber/193662/mardin-buyuksehir-asevini-yeniden-canlandirdi/
Mardin Büyükşehir aşevini yeniden canlandırdı
Mardin Büyükşehir Belediyesi, ihtiyaç sahibi, yaşlı ve engelli vatandaşlara sıcak yemek ulaştırmak için hayata geçirdiği sosyal belediyecilik projesi olan Aşevini yeniden faaliyete geçirdi.
Şehmus EDİS (MARDİN İGFA) Mardin Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı, Kızıltepe Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) ve Türk Kızılay Mardin Şubesi iş birliğiyle belirlenen ihtiyaç sahiplerine, aşevinde hazırlanan yemekler hijyenik koşullarda ulaştırılıyor.
Günlük olarak Aşevinde ilk etapta her gün 560 kişilik yemek hazırlanıyor. Hazırlanan yemekler, paketleme ünitesinde paketlenerek SYDV ve Kızılay ekipleri tarafından Kızıltepe ilçesindeki ihtiyaç sahiplerinin evlerine tek tek ulaştırılıyor.
Aşevi’nde haftanın 7 günü boyunca, günde bir öğün yemek üretimi yapılıyor. Bu hizmetle, ihtiyaç sahibi vatandaşların sofralarına sıcak bir yemek götürülmesi hedefleniyor. Mardin Büyükşehir Belediyesi, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Tuncay Akkoyun’un talimatları ile sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde ihtiyaç sahibi vatandaşların yanında olmaya devam ediyor. Proje, yalnızca yemek dağıtımıyla değil, aynı zamanda dayanışma ve paylaşma kültürünü güçlendirmesiyle de örnek bir uygulama olarak dikkat çekiyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
“Engelsiz Elazığ Yemekleri” etkinliği, bir gastronomi programı olmanın ötesine geçti
Elazığ’da gerçekleştirilen “Engelsiz Elazığ Yemekleri” etkinliği, sadece bir gastronomi programı olmanın ötesine geçerek sosyal duyarlılık ve kültürel değerlerin bir araya geldiği anlamlı bir buluşmaya dönüştü. AK Parti Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı’nın öncülüğünde, Elazığ Gastronomi Kültür ve Turizm Derneği’nin düzenlediği bu etkinlik, engelli bireyler, çocuklar ve yaşlılar için unutulmaz bir deneyim sundu. Elazığ Mutfağı ve Kültürel Zenginlik Tarihi Adana Kebapçısında düzenlenen programda, Elazığ’ın mutfak zenginliği gözler önüne serildi. İçli köfte, Harput Köfte, Kaburga Dolması, Yaprak Sarması, Gömme, Peynirli Ekmek, Taş Ekmeği Tatlısı gibi lezzetler, konukların beğenisine sunuldu. Bu özel yemekler, misafirlerin hem damaklarını şenlendirdi hem de Elazığ’ın kültürel mirasının birer temsilcisi olarak tanıtıldı. Toplumsal Dayanışmanın Gücü Etkinlik, engelli bireyler, yaşlılar ve çocukların toplumun bir parçası olarak ne kadar değerli olduklarını göstermesi açısından büyük önem taşıyordu. Bu tür programların, sosyal birlik ve beraberlik duygusunu pekiştirdiği bir kez daha ortaya kondu. Misafirler, yemeklerin yanı sıra sıcak bir paylaşım atmosferiyle unutulmaz anılar biriktirdi. Nazırlı’dan Gelecek Vurgusu AK Parti Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı, yaptığı konuşmada Elazığ’ın 1300’ü aşkın yemek tarifine sahip olduğunu vurgulayarak, bu kültürel mirasın ekonomik katma değer sağlayacağını ifade etti. “Gece gündüz Elazığ’ı tanıtmak için çalışmaya devam edeceğiz” diyen Nazırlı, bu tür etkinliklerin şehrin tanıtımına büyük katkı sağladığını belirtti. Elazığ İçin Örnek Bir Proje İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü’nün desteğiyle hayata geçirilen bu etkinlik, Elazığ’ın misafirperverliğini, sosyal duyarlılığını ve kültürel zenginliğini Türkiye’ye örnek olacak şekilde yansıttı. “Engelsiz Elazığ Yemekleri” gibi programların, kültürel mirası yaşatırken toplumsal birliği güçlendirme misyonu taşıdığı bir kez daha kanıtlandı. Bu tür projeler, Elazığ’ın sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlarken, aynı zamanda kültürel mirasının korunması ve tanıtılması açısından da büyük önem taşıyor. 4o Read the full article
0 notes
Text
Bölüm 206: Zekice bir plan, Komutan mülkünü üçe bölüyor
O gece, imparatorluk sarayının iç avlusunda özel olarak Nangong Sunu ve Shangguan Fu için bir aile ziyafeti düzenlendi.
Beşinci Prens'in ev sahibi olmasıyla, diğer prenslerin tümü gelmişti. Nangong Rang elden ayaktan düştüğünden beri prensler çoktan kalben bölünmüşlerdi. Bu sefer herkesin gelmiş olması, Nangong Sunu'nun en büyük kız kardeş olarak prestijini gösteriyordu.
Yetişkin prenslerin meşru karıları ve ilk oğullarıyla beraber Ekselansları Zhuohua'nın Fuma'sı Lu Zhongxing ve Yanyang Prensesi Qi Yuxiao da gelmişti.
Ziyafete oldukça sıcak bir ortam hakimdi. Nangong Da baş koltuğu Nangong Sunu'ya bıraktı ve o da buna hiç itiraz etmedi. Zarif bir hareketle yerine oturdu.
Belki de bu, bir kadın olmanın faydasıydı. Nangong Sunu erkek olsaydı Nangong Da muhtemelen onu hemen ertesi gün politik düşmanı olarak görürdü.
Ziyafete katılan çocuklar ebeveynleriyle aynı masayı paylaşmıyordu, bunun yerine çocukların oynaması için bir alan boş bırakılmıştı. Shangguan Fu'nun alnındaki şişlik hâlâ inmemişti, fakat hiç de kin gütmüyordu. Qi Yuxiao'yu kendisiyle oynamaya ikna etmeye uğraştı ama Qi Yuxiao kibirli bir çocuktu. Shangguan Fu'yu tümüyle görmezden geldi.
Nangong Shunu kendisine ait meseleyi ablasına çoktan anlattığı için, Nangong Sunu ziyafet sırasında kız kardeşleriyle uğraşmadı. Onun yerine prensler küçükken olan şeyleri anlatmaya başladı, bu da herkesin ilgisini ve dikkatini çekip kahkaha tufanının kopmasına neden olmuştu.
İster istemez İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Prensten de bahsetmiş, kalabalığın kaçınılmaz olarak iç geçirmesine yol açmıştı.
Qi Yan ses çıkarmadan Nangong Jingnu'nun yanında oturuyor, soğuk gözlerle etraflarındaki her şeyi süzüyordu.
Wei Krallığı imparatorluk ailesinin mevcut mutluluğu, Çimenli Ovaların çektiği acıların üstüne inşa edilmişti. Qi Yan'ın kalbinde, burada bulunan Nangong Jingnu dışındaki herkes onun düşmanlarıydı.
O sırada Nangong Jingnu da kendi duygularını yaşamaktaydı. Bugün imparatorluk ailesinin üyeleri böyle mutlu bir şekilde bir araya gelmişti fakat, gelecekte bir daha böyle bir sahne görmek çok zor olabilirdi.
Erkek kardeşleri arasında, eskiden en yakın olduğu wu-ge onun bir numaralı politik düşmanı olmuştu. Diğer prenslerle samimiyeti ortalamaydı. Kadın imparatorluk pozisyonuna geçtiğinde, sigorta hakkı için onları genel itibarıyla çeşitli bölgelere derebeyi olarak atayacaktı. İşte o zaman gerçek manasıyla geriye bir tek kendisi kalacaktı.
Nangong Jingnu'nun kalbinde buruk bir his olsa da, yüzündeki sahte tebessümü koruyordu. Kendisine bir kap daha doldurmak amacıyla şarap tasını kaldırdı, fakat eklemleri belirgin bir el görüş açısına girdi ve elinin üzerine bastırdı. Kulağına Qi Yan'ın nazik sesi ulaştı, "Ekselansları, zaten beş kap içtin."
Nangong Jingnu başını ona çevirdi. Gözlerinden yalnızlık duygusu geçip gitti ve en kısık sesiyle, "Bugün mutlu hissediyorum, bu kerelik izin versen?" diyerek rica etti.
Qi Yan doğal olarak Nangong Jingnu'nun duygularını anlıyordu. Bir an tereddüt ettikten sonra elini Nangong Jingnu'nun elinin üzerinden çekti, ardından yumuşak bir tonda, "Öyleyse... Ekselansları dilediğince içsin. Bu kul seni saraya geri taşır," dedi.
Nangong Jingnu gülümsedi. Elini kaldırarak kabına şarap doldurdu, ardından sadece Qi Yan'ın duyabileceği bir tonda şöyle dedi, "Sen de içebilseydin bugün beraber keyifle birkaç kap içebilirdik. Hiç endişen olmasın... seni kesinlikle iyileştireceğim."
Qi Yan dudaklarının kenarlarını kaldırdı, bu da gözlerindeki ışığı gizledi. Gözlerindeki kehribar rengi haleler bir kez daha durgun bir sessizliğe büründü, ardından yemek çubuklarını eline alıp Nangong Jingnu'nun tabağını yemekle doldurdu. Bir daha ağzını açmadı, lakin içinden maskeli kişinin emrini ölçüp tartıyordu.
Bir yıllık mühletin baskı kurmadığı söylense yalan olurdu. Maskeli kişi çoktan elinde ona dair bir koz tutuyordu, yani maskeli kişinin emirlerine itaat etmezse asıl kimliği pekala açık edilebilirdi. Qi Yan ise hâlâ Nangong Jingnu'ya biraz daha eşlik etmek istiyordu.
Ayrıca intikam, Qi Yan'ın da istediği bir şeydi.
İç avluda gece yarısının olduğunu gösteren ses duyuldu, ardından ziyafet nihayet sonlandı. Orada bulunan insanlar arasında, çocuklar dışında, sadece hamile olan Nangong Sunu ve alkol alamayan Qi Yan ayıktı. Genelde temkinli davranan Beşinci Prens bile kör kütük sarhoş olmuştu.
Shangguan Fu ve Qi Yuxiao o kadar yorgundu ki uyuyakalmışlardı, bu nedenle sütanneleri onları ayrı ayrı yatak odalarına götürdü. Nangong Sunu sonraki birkaç gün boyunca Weiyang Sarayı'nda kalacağı için Qi Yan'ın grubuyla gitmek zorundaydı.
Nangong Sunu onların masasına geldi. Qi Yan'ın mantoyu Qiuju'dan alıp Nangong Jingnu'ya giydirdiğini görünce, "Xiao-mei küçüklüğünden beri gizli gizli meyve şarabı içmeyi severdi, artık büyüdüğü için böyle bir içici olmuş," dedi.
Qi Yan kısık sesle, "Da-jie'nin başkente dönüşüne en çok Ekselanslarım sevindi, bu yüzden normaldekinden birkaç kap daha fazla içti," diyerek karşılık verdi.
Qi Yan bunları derken pratik hareketlerle Nangong Jingnu'nun kalkmasına yardımcı olmuştu. Nangong Jingnu ayıklığını tümüyle kaybetmişti, fakat mesele çıkarmadan uysal bir şekilde Qi Yan'ın kollarına sokuldu.
Nangong Sunu: "Lishang, buraya bir tahtırevan çağır."
Qi Yan: "Gece geç oldu, da-jie bir tahtırevanla önden saraya dönmeli. Ekselansları sarhoş, tahtırevanda oturmak ona rahatsızlık vereceği için bu kul Ekselanslarını oraya kadar taşıyacak."
Nangong Sunu'nun bakışlarında takdir eden bir ifade belirdi ve memnun bir şekilde başını salladı, "Uzun süre oturmak beni biraz yordu. Dönüş yolunda yürüyerek ikinize eşlik edeceğim öyleyse."
Lishang adlı saray hizmetçisi Nangong Sunu'ya bir manto giydirirken Qi Yan da Nangong Jingnu'nun giriş kısmına kadar yürümesine yardım etti. Qiuju'nun yardımıyla Nangong Jingnu'yu sırtına aldı, sonra büyük salondan dışarı yürüdü.
Gece karanlık ve durgundu, gökyüzünün ortasında küçülmekte olan bir hilal asılıydı. Aralıklı duran yıldızlar gece göğünü küçük noktalarla işaretlemişti.
Saray odalarının kalkık saçakları gece karanlığında belli belirsiz görülebiliyordu. Bir sonbahar rüzgarı ağaçları hışırdatırken uzaklardan ağustos böceklerinin hüzünlü şarkıları duyuluyordu.
Qiuju Qi Yan'ın yanında yürürken bir yandan da düşünceli davranıp saray fenerini aşağıda tutarak Qi Yan'ın ayaklarının altındaki yolu aydınlatıyordu.
Nangong Sunu: "Duyduğuma göre eniştemin sıra dışı gözleri doğal değilmiş?"
Qi Yan: "Çocukken geçirdiğim ağır bir hastalığın sonucu, hayatta kalma talihine rağmen bu gözler zarar gördü. Şimdi bile iyileşmedi ve gece vakti geldiğinde bu kul etrafı net bir şekilde göremiyor."
Nangong Sunu: "Senin için de zor bir durum. Daha önce kontrol etmesi için ünlü bir doktor araştırdın mı?"
Qi Yan: "Bu kul Ekselansları Zhenzhen'in iyi niyetini kazanma şerefine nail oldu, onca yıldır bu kulun sağlığı için sıklıkla paha biçilemez hazineler kullandı."
Weiyang Sarayı, Ganquan Sarayı'na çok yakın olduğundan dolayı ara sıra yapılan birkaç konuşmadan sonra varmışlardı.
Kendi yatak odalarına dönmek için yollarını ayırdılar.
Qi Yan Nangong Jingnu'yu ana yatak odasına getirdi. Tamamen kızarmış olan yüzünde rahatsız bir ifade olduğunu görünce ona bir kap su içirdi. Gel gör ki, Nangong Jingnu Qi Yan'ın elini sıkıca tutmuş, bir türlü bırakmıyordu.
Qi Yan'ın da elini kurtarma gibi bir niyeti yoktu. Nangong Jingnu ile baş başa geçirebildiği her anın üzerine titriyordu, bu nedenle Qiuju'ya, "Ekselansları sarhoş halde uyudu, yani geceleyin susayabilir. Ekselanslarına eşlik etmek için burada kalacağım, Qiuju jiejie feneri yakmasa olur mu?" diye talimat verdi.
Qiuju: "Anlaşıldı, izninizle."
Henüz Nangong Wang için tutulan üç aylık yas süresi tamamlanmamıştı, bu yüzden Weiyang Sarayı'ndaki feneri yakmanın Nangong Jingnu'nun itibarı için iyi bir etkisi olmazdı. Qiuju artık geçmişteki o sorumluluk almaya korkan genç kadın değildi, böyle ufak meseleler için kararı o verebilirdi.
Qi Yan yatağın Nangong Jingnu'nun yanındaki kısmına oturdu, ara sıra nemli bir havluyla vücut sıcaklığını düşürmeye çalışıyordu. O şarabın etkisi çok güçlüydü. Nangong Jingnu'nun her nefesiyle birlikte havaya, hoş kokulu hafif bir şarap kokusu yayılıyordu.
Gecenin ortasına kadar başında durduktan sonra, Nangong Jingnu'nun kaşları nihayet gevşedi. Qi Yan da yorulmuştu, kıyafetleri hâlâ üzerindeyken yatağa uzandı.
Gerçi, apaçık derin bir uykuda olan Nangong Jingnu her şeyden haberdarmış gibiydi. Bir an sonra hemen Qi Yan'ın kollarına sokuldu.
Qi Yan sessiz bir iç çekti, ardından battaniyeyi çekip üzerlerini örttü. Biraz düşündükten sonra, şefkatli bir şekilde çenesiyle Nangong Jingnu'nun pürüzsüz alnını dürttü.
"Bff" masadaki gaz lambası söndü. Odaya karanlık çökmüştü.
Qi Yan Nangong Jingnu'yu kollarının arasında tutuyordu. Onun derin nefeslerini dinlerken aniden kalbinde bir dürtü ortaya çıktı. Bu sır yıllardır kalbinin içinde mühürlüydü. Qi Yan haddinden fazla zamandır buna dişini sıkıyordu.
Qi Yan açıkça biliyordu ki Nangong Jingnu derin bir uykuda bile olsa, böyle bir şeyi sesli olarak söylememeliydi.
Fakat sahiden çok uzun süredir içinde tutuyordu. Kaç defa her şeyi öylece söylemeyi istediğini sayamıyordu artık.
Qi Yan: "Ekselansları?"
Tıpkı tahmin ettiği gibi, Nangong Jingnu'dan cevap gelmedi. Qi Yan derin bir nefes aldı. Nangong Jingnu'ya sarılırken çenesini onun alnına bastırdı, "Ekselansları... Aslında ben aynı senin gibiyim. Ben de bir kadınım."
Bu cümle ağzından çıktığında, Qi Yan kalbinin küt küt attığını hissetti. Korku ve pişmanlık duymaya bile başlamıştı.
Bu sır çok derinlerde saklıydı ve fazlasıyla büyüktü. Qi Yan, korkuyordu.
Qi Yan başını eğerek Nangong Jingnu'ya baktı, fakat odanın içi karanlıktı. Ama Nangong Jingnu'nun düzenli nefes alışlarından, bunu duymadığını söyleyebilirdi.
Qi Yan uzun bir iç çekti. Kalp ritmi giderek normale döndü, fakat tekrar bir şey söylemeye cesaret edemedi.
Binlerce sözcük, en sonunda koca bir hiç olmuştu.
... ...
Gün ağarana dek bu şekilde durdular, sonrasında ilk kalkan Qi Yan oldu. Bir saray hizmetçisine ayıltıcı çorbayı hazırlamasını emretti, kendisi ise çalışma odasına gitti.
Nangong Jingnu gözlerini açtığında Qi Yan'ı göremeyince hayal kırıklığına uğramış hissetti, ta ki Qiuju ayıltıcı çorbayı getirene kadar. Nangong Jingnu kaşlarını çatarak çorbayı reddetti, "O şeyi istemiyorum, tadı iğrenç."
Qiuju: "Ekselansları, biz hizmetçilere bunu hazırlamasını Lord Fuma emretti. En azından birazını için."
Nangong Jingnu: "Yuanjun mu? O nerede?"
Qiuju yatağın kenarında diz çökerek ayıltıcı çorbayı Nangong Jingnu'ya uzattı, "Ekselansları dün tamamen sarhoş oldu ve Lord Fuma sizi kendi başına buraya geri taşıdı. Üzerini bile değiştirmeden bir gece boyunca sizinle ilgilendi, sonra daha güneş doğmadan ayıltıcı çorbanın kaynatılmasını söyledi. Lord Fuma şimdi muhtemelen dinlenmek için ikincil odaya gitmiştir."
Nangong Jingnu kâseyi eline alıp sessizce içti, ardından ses çıkarmadan güldü.
Birkaç gün sonra Nangong Jingnu, Qi Yan'ın planına uyarak Nangong Rang'ın adıyla Nangong Da'ya gizli bir emir yazdı. Sijiu gonggong emri bizzat iletti.
Gizli emrin içerisinde "Nangong Rang"ın, sıkı çalışıp kıymetli bir hizmet sunmuş olan krallığın kurucusu Lu Quan'ı Krallık Dükü ilan etme niyetinden bahsediliyordu. İkinci oğlu Lu Zhongxing Komutan pozisyonuna yükseltilerek askeri gücün yarısını babasından devralacaktı. Bunlar, Lu ailesinin övgüye layık hizmetlerini takdir etme niteliğindeki hediyelerdi. Bu emrin sonunda, Nangong Da'nın fikrini soruyordu.
Nangong Da gizli emri teslim aldığında derhal bir cevap yazdı. Akabinde, sakat bacağını sürükleyerek Ganquan Sarayı'na bizzat gitti, fakat dışarıdayken saray hizmetkarları tarafından önü kesildi. Gerçi, rapor yine de sunulmuştu.
Nangong Da buna alışalı çok olmuştu. Ayrıyeten, artık Veliaht Prens pozisyonu üzerinde yüzde doksan hak sahibi olduğunu düşünüyordu, yani Nangong Rang'ı görüp görememesi önemli değildi.
Rapor, Nangong Jingnu'ya iletildi. Nangong Da bu meseleye pek sıcak bakmamıştı ve raporunda artı ve eksi yönlerini analiz etmişti. Şöyle yazılıydı: Komutan mülkünün sahip olduğu güç mecliste çoktan derin ve çarpık kökler saldı. Krallıktaki generallerin yüzde doksanı Komutan'ın kapılarından çıkma. Eğer askeri güç Komutan mülkündeki başka bir nesle devredilirse, meclisteki dengeler bozulabilir.
Nangong Jingnu Nangong Rang için raporda yazanları sesli bir şekilde okudu, ardından hemen Nangong Rang'ın önünde bu rapora bir cevap yazdı. Yazdıkları daha çok, Qi Yan'ın Komutan mülkünü nasıl üçe böleceklerine ilişkin dediklerinden oluşuyordu.
Nangong Jingnu: "İmparator babam ne düşünüyor?"
Nangong Rang'ın kafasında artık neredeyse hiç siyah saç teli kalmamıştı; şu anda, ilk hasta olduğu zamankine göre tamamen farklı bir insan gibi görünüyordu. Fakat bir sebepten son günlerde bilinç durumu daha iyiydi.
Nangong Jingnu'nun raporunu okumayı bitirdi, ardından şöyle yazdı: Evladımın mükemmel bir planı var. İzin verildi.
Nangong Jingnu gülümsedi ve, "Bu Yuanjun'un fikriydi. Bu kızın da harika olduğunu düşünüyor," diyerek yanıtladı.
Nangong Rang'ın gözleri, duygularını açığa vuruyordu: Müthiş, diye yazdı.
Sijiu Nangong Jingnu'nun yanıtını Nangong Da'nın ellerine ulaştırdıktan sonra puslu ve ihtiyar gözleriyle Nangong Da'ya baktı, "Sonbahar rüzgarı kuvvetlidir, Beşinci Ekselans saraya dönünce okumalı. Rüzgardan soğuk kapmamaya dikkat edin."
Nangong Da yanıtı elinde tutarken bir müddet düşündü, ardından koltuk değnekleriyle yürüyerek oradan ayrıldı.
Çalışma odasına döndüğünde, Nangong Da yanıtı okudu. Konuşamayacak kadar heyecanlanmıştı. Son cümlede: Evladım saate değer biçip durumu tartmalı, fırsatı değerlendirmeli, yazıyordu.
Bu cümleyi defalarca baştan okudu. Gözlerinin çevresi ısınmıştı ve az kalsın soğukkanlılığını kaybedecekti.
Bunca yıldır, "evladım" hitabı hiçbir zaman prensler ve cariyelerden doğma prenseslere ait olmamıştı. Bu, bir tek Nangong Jingnu'ya özel olan bir terimdi.
Nangong Da'nın hatıralarında, İmparator babası asla o erkek ve kız kardeşlerin duygularına önem vermemişti. Shangyuan saray ziyafetinde bile olsalar, Nangong Jingnu'yu yine de herkesin önünde "evladım" diye çağırırdı.
Bu... İmparator babasının onu çoktan resmi olarak tanıdığı anlamına gelmiyor muydu? Nangong Da fazlasıyla heyecanlıydı, İmparator babasının zekası ve manevraları karşısında bir iç çekmekten kendini alamadı. Komutan mülküne dair potansiyel sorunun o da farkındaydı, fakat hiçbir zaman onların icabına bakmak için etkili bir yöntem düşünmemişti. Tek bir asker ya da silah kullanmadan böyle büyük bir meseleyi çözmek, tam da İmparator babasından beklenirdi. Ayrıyeten, askeri güç hâlâ Lu ailesinde olacaktı, yani Komutan mülkü yaygara çıkarmaya devam ederse değerbilmez insanlar olarak görülecekti.
Ayrıca Lu ailesinin iki meşru oğlu arasında anlaşmazlık çıkarabilirdi. Gelecekte askeri gücü geri alma konusunda büyük bir fayda sağlardı!
Nangong Da, "Nangong Rang"ın büyük ilgisini ve düşünceliliğini idrak etmişti, bu nedenle derhal üzerine düşünülmüş sözcüklerden oluşan bir rapor yazdı: Komutan Lu Quan yaşını başını aldı, yıllardır hep kaplıca dağında iyileşmeye çalışıyor. Fakat Komutan askeri görevlilerin başıdır ve uzun süre ortalıktan çekilmemesi gerekir, bu yüzden İmparator babamdan ciddi bir ricada bulunacağım...
Ertesi gün meclisin sabah toplantısında, Nangong Da beklendiği üzere bu raporu sundu. O, krallığı yöneten prensti; bunun için ejder tahtta oturarak raporunu sesli bir şekilde doğrudan okudu ve paravanın arkasındaki kişiden kararı vermesini rica etti.
Mecliste anında bir gürültü koptu. Majestelerinin yeni hükümdar için yolu açabileceğini pek çok yaşlı yetkili öngörmüştü fakat ilk hamlenin doğruca Komutan mülküne vuracağını kimse tahmin etmemişti!
Her ne kadar Komutan'ın askeri gücünü alsa da, hâlâ Lu ailesinin elinde bulunuyordu. Komutan mülkünden çıkma talebelerin pek çoğu da bir an ne yapacağını bilememişti.
Bu esnada, Sol Danışman Lu Boyan'ın yüzü büsbütün kireç gibi olmuştu. Lu Zhongxing ikinci oğuldu. Askeri güç miras bırakılan bir şey olsa da, devralma sırası onda olmayacaktı. Fakat kendisi yazınsal bir yetkiliydi, hem de oldukça yüksek rütbedeydi, yani buna karşı çıkacak konumda değildi.
Sessiz geçen bir süreden sonra, ilk öne çıkan Ayin Bakanı Gongyang Huai oldu. Salonun en ortasında diz çöktü ve, "Beşinci Ekselans'ın söylediği akla yatkın, bu yetkili katılıyor!" dedi.
Beşin tarafındaki epeyce insan da aynı tepkiyi verdi. Sırayla öne çıkarak Nangong Da'yı desteklediler.
Nangong Da, kalabalığa öncülük eden Gongyang Huai'ye bakarken içten içe memnuniyet duyuyordu: bir kerelik Komutan mülkünün nüfuzuna olan korkusunu bir kenara atıp onu desteklemek için ilk öne çıkan olması ne kadar harikaydı.
Lu Boyan dişlerini sıkıyordu. Öne adım atmak istedi, fakat bir ön sıradaki Baş Katip onu geri çekti. Baş Katip ona sakin bir bakış attı, ardından elini bıraktı.
Lu Boyan zamanında Nangong Wang'ı desteklemişti, yani onun ölümünden sonra artık kendi gücüyle baş başaydı. Neyse ki Xing Jingfu'nun himayesine sahipti. Tam o anda farkına vardı. Babası burada değildi ve o askeri görevlilerden de hiçbiri Komutan mülkünün aleyhine gibi duran bu meseleye tepki göstermemişti. Şu anda öne çıkarsa hali bir aracı durdurmaya çalışan böcek gibi olmayacak mıydı?
Boncuklu perdenin arkasından öksürük sesleri geldi, bu nedenle büyük salondaki ses derhal kesildi. Sijiu yürüyerek perdenin ardından çıktı, ardından Nangong Da'nın raporunu teslim alıp geri gitti.
Meclis yetkilileri on beş dakika boyunca diz çöktükten sonra Sijiu tekrar kendini gösterdi, lakin şimdi elinde, parlak sarı bir imparatorluk fermanı vardı. İmparatorluk basamaklarının önüne geldi, fermanı yuvarlayarak açtı, ardından yüksek ve net bir sesle okumaya başladı, "Göğün istemi ve İmparatorun buyruğuna kulak verin: Komutan Lu Quan krallığı savunma meziyetine sahip. Yaşını almış olmasına sempati duyduğumdan, Lu Quan, unvanı gelecek nesillerine aktarılmak üzere özel olarak Krallığı Kuran Dük ilan edilmiştir. Lu mülkü yoğun bir sadakat taşıyor, bu nedenle bir istisna yapılarak Önder Saray Önü Muhafızı Lu Zhongxing Komutanlığa yükseltilmiş, askeri gücü devralmıştır. Bundan başka, Krallığı Kuran Dük'e körfez kıyısı şehri olan Yi vilayeti bahşedilecek ve kalan günlerini mutlulukla geçirmesi için yedi bin tımar arazisi hakkı verilecektir. Hepsi bu kadardı."
Kalabalık dizlerinin üzerinde eğilerek üç defa uzun ömür dileklerini sundu. Sijiu imparatorluk fermanını, yüzünde renk kalmamış olan Lu Boyan'a uzattı.
Önder Saray Önü Muhafızı meclise katılma vasfına sahip olmadığı için, Lu Zhongxing hâlâ en yüksek rütbeli askeri görevli pozisyonuna geçirildiğinden habersizdi. Ağabeyininkinden bile daha yüksek bir rütbeydi.
Bu imparatorluk fermanı Lu Boyan'ı da ihmal etmemişti. "Kurmak" sözcüğü krallığın dükleri arasında en saygın olandı ve babadan oğula geçebiliyordu, bu da Lu Quan ölünce meşru en büyük oğlu Lu Boyan'ın o soylu konumu miras alacağı anlamına geliyordu...
Lakin Lu Boyan'ın istediği bu değildi. Her ne kadar Krallık Dükü en soylu pozisyon olsa da, resmiyette var olup hiç gerçek güç barındırmıyordu. Elinde güçlü bir ordu bulunduran Komutan ile nasıl boy ölçüşebilirdi ki?
Başka herhangi biri olsa yine iyiydi ama, bula bula kendisiyle tıpatıp aynı gözükmesine rağmen her açıdan ondan daha eksik olan erkek kardeşini bulmuştu!
***
Ç/N: Bu arada fark ettiyseniz Qi Yan artık ara sıra Ekselanslarım diyor... atlatamıyorum çok güzel bir laf
0 notes
Text
Fas Nerede?
Fas, Kuzey Afrika’nın batısında yer alan, kültürüyle, tarihi dokusuyla ve doğasıyla her yıl binlerce turisti kendine çeken bir ülkedir. Atlas Dağları'nın eteklerinden başlayıp Atlas Okyanusu ve Akdeniz'e kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılan Fas, İspanya’nın güneyine sadece 14 kilometre uzaklıkta, Cebelitarık Boğazı’nın karşısında bulunur. 1. Fas’ın Coğrafi Konumu Fas, Avrupa’ya yakınlığıyla bilinen bir Kuzey Afrika ülkesidir. Akdeniz kıyısında ve Atlas Okyanusu boyunca uzanan sahilleri, uçsuz bucaksız çöl manzaraları, ve yeşil vadileriyle doğaseverlere çok farklı manzaralar sunar. Ülkenin kuzeydoğusunda Cezayir, doğusunda ve güneyinde Batı Sahra yer alır. 2. Fas'a Nasıl Gidilir? Türkiye’den Fas’a doğrudan uçuşlar İstanbul’dan başkent Rabat, Marakeş, Tanja ve Kazablanka gibi büyük şehirlere yapılıyor. Fas’a uçak yolculuğu yaklaşık olarak 5 saat sürüyor ve ülkeye varışınızla birlikte hemen farklı bir atmosfere giriyorsunuz. 3. Fas'ta Gezilecek Şehirler: Marakeş, Fes ve Kazablanka Fas’a adım attığınız andan itibaren kendinizi masalsı bir coğrafyada bulacaksınız. Her şehri kendine has bir güzellik ve özgünlüğe sahip: - Marakeş: Kırmızı şehir olarak bilinen Marakeş, antik pazarı Jemaa el-Fnaa Meydanı, çinili bahçeleri ve tarihî yapılarıyla sizi büyüler. Dar sokakları ve rengârenk çarşıları Fas kültürünü tüm görkemiyle yaşamanızı sağlar. - Fes: Orta Çağ’dan kalma havasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Fes, UNESCO tarafından korunuyor. Fes el Bali’nin sokaklarında yürüyüşe çıktığınızda, mavi çinileriyle ünlü Bou Inania Medresesi’ni ve ünlü deri tabaklama atölyelerini görebilirsiniz. - Kazablanka: Modern ve geleneksel yapıları harmanlayan Kazablanka, Fas’ın en büyük şehri. Muhammed V Meydanı, kafe ve restoranlarıyla Avrupa havası taşırken, Atlas Okyanusu manzarası ve Hassan II Camii ile etkileyici bir silüet sunuyor. 4. Fas’ın Meşhur Yemekleri: Türk Damak Tadına Uygun Lezzetler Fas’ta yemekler Türk mutfağına benzer baharatlarla harmanlandığından oldukça tanıdık gelebilir. Tajin, kuskus, harira çorbası ve pastilla, mutlaka denemeniz gereken geleneksel lezzetlerden. Özellikle tatlı ve tuzlunun bir arada sunulduğu pastilla, Türk damak zevkine hitap eden özgün bir yemektir. 5. Türk Turistler için İpuçları Fas'a giderken yanınıza hafif, bol kıyafetler almanız, özellikle Marakeş gibi sıcak şehirlerde rahat etmenizi sağlar. Pazarlık yapmayı seviyorsanız, Fas çarşıları tam size göre! Burada, bir ürünü satın alırken pazarlık yapmaktan çekinmeyin; bu Fas'ta oldukça yaygın ve turistlerin hoşlandığı bir gelenektir. Ayrıca, her şehirdeki pazarlar size farklı hediyelik eşyalar sunar; el yapımı deri çantalar, seramikler, ve çiniler oldukça popülerdir. 6. Fas’ta Dil ve İletişim Resmi dil Arapça ve Berberi dilleri olsa da, birçok Faslı Fransızca konuşuyor. Kazablanka ve Marakeş gibi turistik şehirlerde İngilizce bilen kişiler de oldukça fazla. Birkaç temel Arapça veya Fransızca kelime öğrenmek hem eğlenceli hem de yerel halkla daha iyi bir iletişim kurmanıza yardımcı olur.
Sonuç: Fas Bir Keşif Yolculuğu Fas, farklı kültürlerin izlerini taşıyan, zengin tarihi ve doğasıyla keşfedilmeye değer bir ülke. Fas’ta geçirdiğiniz her an, sizi tarihin ve egzotik kültürlerin içine çekerek unutulmaz bir deneyim yaşatır. Her şehirde farklı bir dünyaya adım atarken, misafirperver halkı, rengârenk pazarları ve büyüleyici manzaralarıyla Fas, Türk turistleri kendine çeken özel bir destinasyondur.
1 note
·
View note
Text
Ekim 25
Birçok şey vardı aklımda ama başına oturunca işin hepsi uçtu gitti neredeyse. Belki biraz dünden bahsedebilirim.
Dün iyi başlamıştı denebilir. Sabah kalk, kahvaltını et, derslerine gir, birileriyle sohbet et... Derslerden sonra arkadaşlarımla çarşıya inmiş, yorulmuştuk. Sosyal pilimin ömrü azalmış baya. Yurda dönüş yolunda kulağımdaki kulaklığın beni deşarj etmesini umarken bir onda ineceğimiz yere vardık ve vedalaştık. Kısacası yorgundum işte.
Yurdumda eşyalarımı biraz toparladıktan sonra yatakta dinlenirken bir ara biletlere bakmaya başladım. Hem sınıf hem de oda arkadaşlarımın çoğu 29 Ekim tatilini birleştirmiş biletlerini hazır etmişlerdi. Acaba ben de mi gitsem diye düşünürken çok az bilet kaldığını fark ettim. Arada kaldığımdan annemlere de danışayım diye onları aradım. Ne çok istekli ne de çok isteksiz "Sen bilirsin." dediler ama yani...
Bilirsiniz, ben zaten aradayım bana kesin bir şey deseler yapacağım bir şeyler.
Onlardan kesin bir şey gelmedi, hevesim kırıldı ama yine de bilet almaya çabaladım. Bankadan gelmesi gereken onaylama mesajı ne kadar denersem deneyeyim gelmedi. "Nasipte değilmiş." diyerek kestirip attım ve telefonu bir şekilde kapattım. Sonrasında telefonda bir arkadaşımla durum tahlili yaparken bir oda arkadaşım yanıma geldi ve diğer oda arkadaşlarımızdan birinin ağlayarak telefonda birisiyle konuştuğunu söyledi. Hemen toparlanıp arkadaşıma bakmaya gittim. Tek dediğim şey "Peçete ister misin?" oldu. Bu tür durumlarda pek ne yapacağımı bilmem ama nasılsın sorusunun saçmalığını bilirim. Biraz peçete getirdikten sonra yüzünü yelleyip yardım edebileceğim bir şey olup olmadığı sormuştu ve anladığım kadarıyla telefonda tartıştığı kişi de annesiydi. Oysaki odaya geldiğinde mutluydu, erken eve gitmenin verdiği heyecanla gülüp duruyordu. Bir tur sarıldıktan sonra odaya geçtik, o uyudu ben de telefonda gezindim.
Yurtlarda hayatlar karışıktır. Kendinizi toparlayacaksınız diye uğraşırken bir anda başkasının yanında bulursunuz kendinizi. Çoğumuz aynı dert başlıklarından yakınıyoruz. Hiç birimiz kesin cevaplara sahip değiliz, sadece sorularımız var. Hepimiz insanız bir şekilde yaşamaya çalışan. Ve tek isteğimiz anlayış ve biraz güzel yemekler ve sıcak su ve temiz yurtlar...
0 notes
Text
Aya Fish Lounge'da Lezzet Dolu Anlar
Aya Fish Lounge, Sultanahmet bölgesinin gözde mekanlarından biri olarak, "Turkish Breakfast Near me" arayanları büyüleyen bir deneyim sunuyor. Deniz manzarası eşliğinde sunulan lezzetli yemekler, burada geçireceğiniz her anı unutulmaz kılacak. Restoran, deniz ürünlerinin en tazesini sunarak misafirlerine yüksek kaliteli bir yemek deneyimi yaşatıyor.
Sultanahmet'te Eşsiz Bir Restaurant Deneyimi
Aya Fish Lounge, hem lüks hem de rahat bir atmosfer sunarak misafirlerini ağırlıyor. Yılın her döneminde açık olan restoran, zengin menüsü ve profesyonel hizmetiyle dikkat çekiyor. Sultanahmet'teki tarihi yapılarla iç içe geçmiş olan bu mekan, hem öğle hem de akşam yemekleri için ideal bir seçenektir.
Geleneksel Kahvaltı ile Güne Enerji Başlayın
Sadece akşam yemeği için değil, kahvaltı menüsü ile de dikkat çeken Aya Fish Lounge, "Turkish Breakfast Near me" diyenlerin beklentilerini karşılıyor. Taze, doğal malzemelerle hazırlanan kahvaltı seçenekleri, göz alıcı sunumlarıyla günün en güzel başlangıcını sunuyor.
Aya Fish Lounge, Sultanahmet'teki konumu, eşsiz lezzetleri ve sıcak atmosferi ile herkesin kalbini kazanıyor. Hem damak tadınızı şımartacak hem de büyüleyici manzarasıyla ruhunuzu besleyecek bir deneyim yaşamak için burayı ziyaret etmeyi unutmayın.
0 notes
Text
Aya Fish Lounge'da Lezzet Dolu Anlar
Aya Fish Lounge, Sultanahmet bölgesinin gözde mekanlarından biri olarak, "Turkish Breakfast Near me" arayanları büyüleyen bir deneyim sunuyor. Deniz manzarası eşliğinde sunulan lezzetli yemekler, burada geçireceğiniz her anı unutulmaz kılacak. Restoran, deniz ürünlerinin en tazesini sunarak misafirlerine yüksek kaliteli bir yemek deneyimi yaşatıyor.
Sultanahmet'te Eşsiz Bir Restaurant Deneyimi
Aya Fish Lounge, hem lüks hem de rahat bir atmosfer sunarak misafirlerini ağırlıyor. Yılın her döneminde açık olan restoran, zengin menüsü ve profesyonel hizmetiyle dikkat çekiyor. Sultanahmet'teki tarihi yapılarla iç içe geçmiş olan bu mekan, hem öğle hem de akşam yemekleri için ideal bir seçenektir.
Geleneksel Kahvaltı ile Güne Enerji Başlayın
Sadece akşam yemeği için değil, kahvaltı menüsü ile de dikkat çeken Aya Fish Lounge, "Turkish Breakfast Near me" diyenlerin beklentilerini karşılıyor. Taze, doğal malzemelerle hazırlanan kahvaltı seçenekleri, göz alıcı sunumlarıyla günün en güzel başlangıcını sunuyor.
Aya Fish Lounge, Sultanahmet'teki konumu, eşsiz lezzetleri ve sıcak atmosferi ile herkesin kalbini kazanıyor. Hem damak tadınızı şımartacak hem de büyüleyici manzarasıyla ruhunuzu besleyecek bir deneyim yaşamak için burayı ziyaret etmeyi unutmayın.
0 notes