#o gemi bir gün gelecek
Explore tagged Tumblr posts
alperen1emre · 2 years ago
Text
Ben ve beni 4 koldan saran yıkılmışlıklar
29 notes · View notes
egesizizmir · 11 months ago
Text
"İsmail Abi!"
"Hoooop!"
"Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek."
209 notes · View notes
yazmasamaglayacaktim · 8 months ago
Text
intihar gibi istediğin an çıkıp gidebileceğin bir kapısı var dünyanın. aslında o kapının koluna tutunarak ayağa kalkıyorum hep. gelsin her şey, hepsi lan, en kötüsü kafama sıkarım diyebilmek, minnettarım bu hisse. bu kapı hangi ağaçtan onu inceliyorum ama demir soğukluğuyla oda sıcaklığı birbirine giriyor. merminin yaklaştığı bir kuş gövdesi hayat. kafam karınca salıncaklarıyla dolu. esrar tarlası içim. alabilirsiniz yanımdaki bütün sandalyeler boş. tüm güller solacağını biliyor. bir çiçek için en güzel intihar kitapların arasında kurumak. tut boynumu kopar. bir kirpiğin düşebileceği en güzel yer sayfalar. unutma. onu orada unutma. sayfada kal. cümleyi bağışla. ayaklarını sıcak tut. eğil de dizlerinin bağını çöz. delir. delirmelisin. bak bana. ne kadar güzel notlar assam da oraya. çiçeklerle süslesem de. nasıl olsa gideceksin, üzülme diye diye kendimi teselli eden biri haline dönüştüm. hayata açılan pencere ve çıkıp gidebileceğim bir kapı arasında kendimi; tam da iki gemi çarpışacakken aralarında balık gibi. bağır. so long* bağır. so long* sevdiklerimi kaybediyorum. ölüyorlar. ama kimse bu dünyadan hiçbir yere gitmiyor. gidemiyor. sadece yolu bitirmişleri, aynı yolda geriye bakarak hatırlayıp özlüyorum. sanki ben sabit dururken dünya dönüyor ve her şey öylece geride kalıyor. benim zamanım akarken onların zamanı duruyor. sonra ne kadar dönerse dönsün dünya, aynı anda aynı noktada olamıyoruz. tekrar dokunmaya ne benim ellerim yetiyor ne onların. ne ben gidilmemiş bir yoldan geriye dönebiliyorum, ne de onlar bitirilmiş bir yolda tekrar yürüyebiliyor. dünyanın her turunda biraz daha uzak kalıyorken onlardan, hangi gün güzel olacak ki, neyi beklemek, kim gelecek. bu dünya anılarla durup, acılarla dönüyor maalesef. duruyor gibiyiz ama dönüyoruz işte. anı biriktiriyor gibiyiz ama acı çekeceğiz, acıya dönüşecekler.
25 notes · View notes
ata-1966 · 7 months ago
Text
Tumblr media
Kocaman bir beklentiyiz albayım. Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık, sevilmeyi beklerken beklemeyi sevmişiz. Sahi beklediğimiz, umut ettiğimiz şeyler bir gün gerçekleşecek mi? Gerçekleşmeyecekse bile bu çektiğimiz sıkıntılar dertler boşuna mı albayım? Ne olacak bu içimiz de ki yarım kalmışlıklar? Mutluluk bize uğramıyor albayım, mutsuzluğa nedense yemin etmiş gibiyiz. Olmaması sorun değil ki albayım. Olacakmış gibi olup olmuyor ya o kötü işte. Ne eskisi gibi olabiliyoruz ne de başladığımız yere dönebiliyoruz. Nasıl yapalım albayım? Ben büyüyemedim albayım, aslında büyümek istemedim. Bu aralar ne istediysem olmuyor zaten, neyse... Büyümek insanı olgunlaştırıyor albayım, olgunlaştıkça yalnızlaşıyorsun eksiliyorsun yarım kalıyorsun olmadı albayım ben yapamadım diğer insanlar gibi olmadım diğerleri gibi mutlu olmadım. Bu yüzden galiba eksildim. Fakat albayım mutlu olmak için sıradanlaşmak mı gerekiyor? Diğer insanlar gibi olmak mı gerekiyor? Ben büyümek istemiyorum sayın albayım. Diğerleri gibi olmak istemiyorum. Mutsuz olmakta istemiyorum. Ben hiçbir şey istemiyorum albayım. Hissizleştim resmen. Beni kurtar albayım. Beni bu benlikten kurtar. Gülmeyi unuttum albayım, insanlara gülmeyi, tebessüm etmeyi... Neden böyle oluyor soruyorum sana albayım, neden böyle oluyor? Bir şey yapmak lazım ama albayım ama ben ne yapabilirim ki? Ben Ber-kutayım. Buraya yazdıklarımı neyin var diye sormadan anlarlar mı acaba? Bırak anlamasınlar albayım. Zaten kim anladı ki bizi, kim elimizden tuttu ki, kim seninle mutsuzluğa da varım dedi ki, gelmedikleri için bırak gitsinler sayın albayım. Yürüsün gitsinler? Geldikleri zaman olmuyor, gittikleri zaman da olmuyor. Gelecek şeylerden ümidimiz yok albayım ama o gemi bir gün kesin gelecek...
Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay
8 notes · View notes
dikensizkaktusss · 1 year ago
Text
Tumblr media
O Gemi Bir Gün Gelecek Mecnun ....
39 notes · View notes
pansehirim · 7 months ago
Text
ismail bir gün gelecek. -o gemi
ben seni unutmaya bile çalışmamışım, bilinçli hareketime bak. benim kör yanlarıma mümkün görülmemiş hiçbir şey başkalarını yeni bir çağ gibi öpmüş yeni bir çağ açıldıkça eski çağları daha çok özlemişim,bak yeni bir çap gibi ölçmüşüm kollarımı bellerine sararken ve sonra kollarım geniş kalmış ince belli kızların aşk hikayelerine de tam otursun diye kollarımı budamışım. hem kaç kere budamışım.
her bir kırgınlık tek tek geçmiş, her bir öpücüğün yerini başka kir doldurmuş her sevgiyi başka kinle değiştirmişler beni başka kinle değiştirmişler de uymamışım. uyayım diye de gövdemi budamışım hem kaç kere budamışım.
uyumak için bir kalbim kaldı şimdi. ***
3 notes · View notes
mihristt · 7 months ago
Text
O gemi bir gün gelecek.
3 notes · View notes
06chrome06 · 1 year ago
Text
Geldikleri zaman olmuyor, gittikleri zaman da olmuyor…
Gelecek şeylerden ümidimiz yok albayım,
ama o gemi bir gün kesin gelecek…
/Oğuz Atay
Tumblr media
16 notes · View notes
rota-olusturuldu · 2 years ago
Text
O Gemi Bir Gün Gelecek..
4 notes · View notes
profesorkurd21 · 2 years ago
Text
"Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek."🌿 günyadin
3 notes · View notes
drktkgz35 · 2 years ago
Text
Tumblr media
O gemi bir gün gelecek 😌
4 notes · View notes
sonsuzsblog · 2 years ago
Text
Deniz boyu yürüdüm, sonra da dağlara vurdum. Bir kekligin sesini dinledim. Doğanın ortasında buldum böyle kendimi. Dağların, yamaçların, ağaçların, suların sessizliğine şaştım. Bu varoluşu doğruladım istemeyerek. Sonra her şey kımıldadı. İlkin karıncalar çıktı, devinimin kendisi gibiydiler. Bir Süleymancık taşın arasından başını çıkardı, beni gördü, çekildi. Kendime geldim böyle. Ama doğaya karışamadım. Bir yosun, bir ot, bir deniz parçası olamadım. Çaresiz, onlara baktım, durdum. Bu da beni gönendirmedi. Kendimden gene: Her yere götürdüğüm kendim....
Durup düşündüğümden beri düşünüp durdum
Nerede pis bir kıyı var hep oraya vurdum
Kader diye susup terketmeyince yurdu
Sonunda bir çakala boğdurdular kurdu
Sonunda ellerimden aldılar seni
Ellerimden başka hiçbir şey kalmadı geri
Sonunda kalbimden söktüler seni
Ve kalbimi bir çöplüğe döktüler demin
Bir gün bir martı gelir buradan alır beni
Geri dönerim belki ansızın pisliği yenip
Belki bir rüzgar gelir alır gider beni
Zor anda yanaşır o hep beklediğim gemi
Güveni elde tutmak biraz güçtür
Güvendiğim dağlara çığ düştü
Baştan alıyorum bu şiiri üçtür
En güzel yerinde dilim sürçtü
Baştan alabilsek şimdi tekrar yaşamı
Ne seninle ne de sensiz yaşarım
Bu can yalnız yaşamayı da başarır da
Adı sen olmazsın bu kez tasamın
Günlerin arkasından dolu dizgin koşarım
Ilık bahar yağmurları gözlerimden boşalır
Öteden yorum yapmak kolay tabi
Hele siz de bir dolu verdiğiniz kabı boş alın
Birlikte hayal kurmak keyifli güzeldi
Bazen sen beni bazen ben seni üzerdim
Bahar ailemizden biriydi bizimdi güzeldi
Sana çok bozuldum fakat seninle düzeldim
Anlatamaz beni şairin binbir özlü sözü
Hasretim gerçek içim kor özrüm özür
Güzel günler gördüğünü göremeyecek gözüm
Günler güzel gördüğümü göremeyecek gözüm
Nakarat:
Sana sunduklarımı getir git
Yitirdiğim her ne varsa yitir git
Gözümün nuruydun, gözümden öylesine düştün ki
Yolladığım tüm meleklerimi getir git
Taladro:
Sana yaz geldi bana pus
Bir trabzan altında ağlamak yarama tuz
Sana özgürlük kapıları bana mahpus
Bir trabzan altında ölüyorum hava buz
Eserin hafif kuvvetiyle yerler altında
Ayaklar basıp geçer huzurum bel altımda
Satılır körelen yürekleriniz el altından
Kanlı gözleri yarışır tam altınla
Bir çeyreğim var bir de dert takarım sana
Hüznümü çeyizine kalbimi sandığa koy
Küçük bir umut bir de nem takarım gözlerine
Gözlerin ıslandıkça gönül kaybına koy, Gözlerimden akan yine sensin
Ben kıyamam silmeye kolaysa sen sil
Seni okyanuslar aşıp sevdim
Ben ne kadar sensem sende bensin
Yargılarım geçmişi nasıl bir tam etmişiz, O kadar sarhoşuz ki kendimizden geçmişiz
Kaç sene biz bizi boş yere bekletmişiz
Meğer aynı ipken başka ipi seçmişiz
Güneş karanlıktan bir gün hesap soracak, O gün ay da dahil avuçlarıma konacak
Bir hayal kuracaksın kirpiklerin donacak, Tam da o gün hayat yanaklarıma dolacak
Güleceğim ve sen ağlayacaksın
Ağlamak gülmek nedir anlayacaksın
Şömine başında aşk sıcaklığıma kapılmışken
Bir kar tanesi olup damlayacaksın
O gün aklına bugün gelecek
Dün kendimi kandırdım hep bugün gelecek
Bugün senin günün bu dün ölecek
Bugün ölüyüz bizi yarın yenecek
Sonbahara inat ağaç hala yeşermekte, geceye inat gün hala ağarmakta, ben ise kadere inat hala seni sevmekteyim. İnat bu ya mahşere kadar seni seveceğim.
Yalnızım, yalnızlığım beni dinlemekte, yalanda olsa ne var ki bu şarkıyı söylemekte, yalanda olsa içimden bir bulut akıp geçiyor, yalanda olsa mutluyum bu bana yeter.
Yetenek denen armağan ihtiras yani başarı arzusu ile birleştiğinde öyle bir yoğunluk kazanır ki, dünyada hiçbir güç onu durduramaz.
Sana ne demeliyim güneşim desem güneş batıyor, hayatım desem hayat kısa, gülüm desem oda soluyor, sana canım demeliyim çünkü bu can seninle yaşıyor.
Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen vur kır kalbimi kalbimden akan kan yazacaktır ismini, o zaman anlarsın sana olan sevgimi...
Seni yıldızlara benzetiyorum. Onlar kadar uzak, onlar kadar erişilmezsin ama bir farkın var onlar bin tane sen bir tanesin.
Küçüktüm, adam olmadı dediler, adam oldum, sevmedi dediler, sevdim, uğruna ölmedi dediler, öldüm, iş işten geçti, dediler...
Martının denizi sevdiği kadar sevebilir misin? Toprağın suyu sevdiği kadar sevebilir misin? Leyla`nın Mecnun’u sevdiği kadar sevebilir misin? Hadi bırak bütün bunları da benim seni sevdiğim kadar sen de beni sevebilir misin?
Ne güneşi istiyorum karanlığıma, ne de yıldızları istiyorum gece yarılarında... Çok değil bir tek seni istiyorum yalnızlığıma...
Güneşin doğduğu da bir gerçek, battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...
Hayatı gözyaşlarımla ödüllendireceğine, gülücüklerinle sevginle cezalandır
Kısa olsa da büyük bir aşktı bizimkisi, anılara yazdık bütün güzellikleri, şimdi yoksun yanımda hayat boş bana...
Bu gecede yokluğunda kâğıtlara anlatıyorum, mürekkebim gözyaşlarımla sevişiyor sayende.
Bana yokluğunun içinde satırlarla nasıl gömüldüğünü sor bana öyle bir soru sor ki, çığlıklar içinde yokluğuna kan kusayım.
Sen sevdiğin için sakın utanma, çünkü utanması gereken; sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir.
Hepsi gidici sen kalıcı, hepsi anlık sen hayat boyu, hepsi çocukça sen gerçekçe, hepsi öylesine sen ölesiye...
Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.
Eğer geceler uzun geliyorsa, sevgilin arayıp sormuyorsa, bir gün düşlerinde kavuşacağının yeminini vermişsen gönülden, işte o zaman sen deliler gibi seviyorsun arkadaş...
Gecenin sessizliğini dinle içinde beni bulacaksın... Karanlığa bak yüzümü göreceksin... Elini kalbine koy, gözlerini kapa ruhumu yolluyorum birazdan öpüleceksin...
Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.
Dumanımda o yoktu sigarayı bıraktım. Kadehimde o yoktu içkiyi bıraktım. Rüyalarımda o yoktu uyumayı bıraktım. Baktım ki onsuz olmuyor yaşamayı bıraktım.
Dünyada birçok insan var. Kimi mutlu kimi mutsuz, kimi ağlayıp kimi gülüyor ama güzelliklere ve mutluluğa layık bir insan var o da şu an mesajımı okuyor.
Düşünüyorum da; düşüncelerin en güzeli senin beni düşünüp düşünmediğini düşünürken, düşünüyor olmanı düşünmek galiba...
Aşkına döksem gözyaşlarımı, elinle bir defa silecek misin? Şu kalbimi sana versem, bir gün gelecek sevecek misin?
Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey o’dur.
Bazen anlatmak zor geldi korktum, bazen cesurdum sen yoktun ve artık bir karar aldım söylüyorum. Seni çok ama çok seviyorum.
Bir çerçeve astım odama içi boş önemi yok, neden diye sorma neye baksam seni görüyorum nasıl olsa...
İnsanlar sizden eleştiri isterler; ama duymak istedikleri övgüdür.
Nefsini sabretmeye alıştırabildiysen ona zaferlerini müjdele...
Kahpesi lider, kurnazı milyarder, bizim gibiler hep mücadele eder, sana diyeceğim şudur küçüğüm, büyüme bu hayat senide siler.
Kendi kalabalığından kaçan kentler gibiyim bu gece... Zemheri bir yaşayış düşürmüşüm gözlerime. Gerisini susuyorum. Masallardan düşüyorum bu gece. Bir martının gözlerinde üşüyorum.
Susmak kabullenmek değil cevaptır anlayabilene. Bil ki kısa cümleler kuruyorsa insan uzun yorgunlukları vardır sadece.
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.
Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!
Bugün halledemediğimiz bir sorunun nedeni dün onu doğru yapmak için zaman ayırmamış olmamızdır.
Gerçek ilerleme ilerici olmaktan değil, ilerliyor olmaktan meydana gelir.
Hayatı seviyorsanız zamanınızı boşa geçirmeyin. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir.
Her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.
Kendime yeni bir sayfa açtım. İçinde sen yoksun, kalbim hayvanat bahçesi değil ki içinde köpek olsun.
Oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur.
Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var.
Bir yağmur damlası seni seviyorum anlamı taşısaydı ve sen bana seni ne kadar sevdiğimi soracak olsaydın, inan ki bitanem her gün yağmur yağardı.
Hani gözler vardır sözleri anlatır, hani sözler vardır gözleri anlatır, bir de aşk vardır seni anlatır...
İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim.
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Bela, kişinin sevdiklerinden gelir.
Belki dünya için önemli olmayabilirsin ama, biri için dünyalar kadar önemlisin.
Pardon, buralarda bir kaç kırık kalp gördünüz mü? Size soruyorum bayan; Hiç aynı kalpte defalarca dirilip öldünüz mü?
Şeytan insanın damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşın, dikkat edin onu açlıkla ve susuzlukla sıkıştırın.
Çektiğin acı kadar olgunlaşırsın diyorlar. Olgunlaşa olgunlaşa çürüdük, bilmiyorlar!
Maalesef doğmuşum bir kere, mecburen yaşıyorum. Doğarken neden ağladığımı yaşarken anlıyorum.
Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.
İnsanlar gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar.
Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır.
Bir tane tebessümün gelmişti aklıma. Sendin yakışan canıma, kanıma geçmişimiz halen saklı anımda başkasıyla oluşun yara açtı damarıma kırıldım sana vurdum damarıma.
Biz kalbimizi mühürledik kimseler girmesin diye, biz aşkımızı dağlara taşlara yazmadık etiket olmasın diye, biz sevdik ölümü bile bile sevdalandık aşk için yolları aştık, yüregimizi bu ugurda ortaya koyduk
Yar saçlarını koklamayı özlemişken, sensiz odamda resmine bakarak çayımı içerken, eceli yanıma almışken ayrılık deme bana ne olur.
Hayatından silmek istediklerini gerçekten sil. Çünkü geri dönüşüm kutusunda bekletirsen; sistemini yavaşlatır.
İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup, iyi erkeklerle dertleşir.
Bin hayal kurarım ki hiçbiri gerçekleşemez ama bir gerçek yaşarım ki senin kralın bile yaşayamaz!
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?
Her gün biraz daha artan sensizliğe kafa tuttum. Ama mutlu ol seni unutamadığım yerde kendimi unuttum.
Candan dost aramamız da bu yüzden, camdan anlayan...
lssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Dışarıda yolunu kaybeden değil; yanımda yerini kaybeden dost utansın.
Dal rüzgarı affetsede kırılmıştır bir kere.
3 notes · View notes
aykutarasozturk · 9 months ago
Text
"Beklemekten vazgeçme sakın. O gemi bir gün gelecek."
1 note · View note
golge · 1 year ago
Text
“birazdan pılımı pırtımı toplayıp bir yere gidecekmişim de her şeyi orada halledecekmişim, yaşamaya orada başlayacakmışım gibi şimdi ve burada sadece bekledim. sanki bir istasyonda bir durakta hep bekledim, bekliyorum. otobüs gelecek, bineceğim, bir yere gideceğim, her şey orada başlayacak. beni gerçek hayatımın başlayacağı yere götürecek bir araç, –tren, gemi, uçak ne olursa– mutlaka gelip beni alacak. benim hayatım bu değil, olamaz. bir gün bir şey olacak, bir şey kökten değişecek ve gerçek hayatım başlayacak, ben de onu yaşayacağım, yaşarken de diyeceğim ki hah işte buydu. o zaman bütün eylemsizliklerimin, tereddütlerimin, kelimelere dökülmemiş muhteşem görüşlerimin, içimde sır gibi tuttuğum heveslerimin, vermediğim müjdelerimin, dilemediğim özürlerimin, inmediğim yokuşların, edip de dönmediğim vaatlerin bir açıklaması olacak.”
– nefaset lokantası, tuğba doğan
kitapta kendimle özdeşleşen bir karakter seçecek olsaydım salih'i seçerdim. buna bu paragrafı okuduğum an karar vermiştim. çünkü ben de en az salih kadar korkak, çekingen ve -maalesef- kendi iç dünyasında yaşayan biriyim. ha unutmadan bir de sürekli bir “bekleme” sürecinde olmam var… hep bekliyorum: doğru anı, insanı, fırsatı… e tabi beklemenin de bir sonu gelmiyor… bir kere daha yazmıştım galiba beklemek korkakların işidir diye ya da buna benzer bir şey işte…
bu aralar, aslında çok uzun zamandır, kendimle bir derdim var. bir kabullenememe, sürekli birileriyle kıyas, küçümseme… buna engel olamıyorum. eskiden bu kadar takılmazdım kendime… ne zaman ki kendimi çok kurcalamaya başladım o zaman yolumu şaşırdım.
1 note · View note
konnektom · 1 year ago
Text
Bir öğretmen, derslerinden birinde şu hikayeyi anlatır:
“Seyir halinde bir gemi...
Yolcular, güverteye çıkmışlar eğleniyorlardı..
Ancak, işler her zaman yolunda gitmez!..
Gemi, aniden bir kazaya uğradı ve denizin derinliklerine doğru batmaya başladı...
Güvertedeki yolcuların arasında evli bir çift bulunuyordu, korku içinde can havliyle kurtarma botuna doğru koştular...
Ancak botta sadece bir kişilik yer kalmıştı...
Adam, o an karısını ardında bırakarak botun içine atladı... Kadın, güvertede yapayalnız kalmıştı...
Gemi, neredeyse batmak üzereydi...
Deniz, kadını kendine çekiyordu...
Kadın, bir yandan dalgalarla boğuşurken diğer yandan eşine sesini duyurmak istiyordu... Söylemek istedikleri vardı... Bağırmaya çabalıyordu...”
Öğretmen, bu noktada sustu, hikayeye devam etmedi. Sınıfa şu soruyu yöneltti:
“Sizce, kadın ne söylemiş olabilir?”
Herkes bir şey söyledi. Kadının söylemiş olabileceği cümleyle ilgili tahminler çoğunlukla şöyleydi:
“Senden nefret ediyorum. Ne kadar da körmüşüm seni hiç tanımamışım...”
Aldığı cevaplar öğretmeni memnun etmedi...
Öğretmenin dikkatini bu süreç zarfında sessiz, sakin ve yorumsuz kalan bir erkek öğrenci çekti... Ona doğru yöneldi, aklına gelen bir şey varsa söylemesini cevabını öğrenmek istediğini söyledi. Çocuk bir süre sessizlik içinde kaldı ve sonra dedi ki:
“Öğretmenim, benim düşünceme göre kadın, kocasına ‘Çocuğumuza iyi bak, onu koru kolla...’ diye bağırmıştır.”
Öğretmen, hayret içerisinde kalmıştı, öğrencisine sordu:
“Sen, bu hikayeyi daha önceden duymuş muydun, biliyor muydun?”
Çocuk, kafasını salladı ve dedi:
“Hayır, duymadım. Annem, hasta olup bizi bu dünyada terk etmeden önce babama aynı bu sözcükleri söylemişti.”
Öğretmen hüzün dolu bir sesle dedi ki:
“Evet, cevabın doğru...”
Sonra anlatmaya devam etti:
“Gemi, giderek suların altına batıyor, denizin derinliklerine doğru çekiliyordu...
Adama gelince... Evine sağ salim ulaşır ve tek başına kızını büyütür, yetiştirip eğitir.. Seneler geçer... Ve bir gün adam karısına ulaşır...
Bir gün, kızları babasının ardından kalan evrakları düzenlerken hatıra defterini bulur...
Ve anlar ki...
Bu yolculuğa çıkmadan önce annesi amansız bir hastalığa yakalanmıştı... fazla zamanı kalmamıştı...
Ve aslında o hassas anda, babası kızlarını büyütebilmek için hayatta kalma umudu yakalamıştı...
Babasının yazdıklarını okumayı sürdürür:
‘Aslında o kadar can atıyordum ki okyanusun derinliğinde seninle birlikte olmak için... Buna rağmen kızımızın uğruna, senin tek başına dalgalar arasında kaybolmana razı oldum’...”
Hikaye, böylece son bulur...
Sınıf, derin bir sessizlik içindedir...
Öğretmen, öğrencilerinin bu hikayenin içerdiği ahlaki dersi almış olduklarını anlar...
Ders, bu dünyadaki ‘hayır ve şer’le, ‘iyilik ve kötülük’le ilgilidir...
Her işin, her olayın, her durumun ötesinde; her bağırışın, her sözün ardında bazen öyle karmaşık durumlar mevcuttur ki onların idrak edilmesi çok zordur...
Bu nedenledir ki asla yüzeysel düşünmeyelim ve anlamadan, idrak etmeden kimseyi yargılamaya kalkmayalım...
Hesap ödeme konusunda hevesli olanlar, cepleri parayla dolu olduğu için değil dostluk ve arkadaşlığa paradan daha çok değer verdikleri için,
Çalışma hayatında her işi yapmak için istekli olanlar, ahmak oldukları için değil sorumluluklarını iyi bildikleri için,
Her kavga ve tartışmadan sonra ağızlarını özür dilemek için açanlar, suçlu oldukları için değil sizi gerçek dostu olarak gördükleri için,
Size mesaj gönderenler, yapacak başka işleri olmadığından değil sizin sevginizi kendi canlarında ve yüreklerinde taşıdıkları için yaparlar.
Gün gelecek hepimiz birbirimizden ayrılacağız... Sohbetlerimizi, yürekten özleyeceğiz...
Rüyalarımızı hatırlayacağız...
Günler, aylar, seneler birbiri ardına öyle büyük bir hızla geçer ki...
Ve artık geridekilerle hiçbir bağlantı kalmaz...
Ve bir gün çocuklarımız bizim resimlerimizi görüp soracaklar:
“Kim bunlar?”
Biz gözlerimizde saklı gözyaşlarımızla, acı bir tebessümle onları kalbimizin en derinlerinde hissederek diyeceğiz ki:
“Onlar ki yaşamımın en güzel günlerini birlikte geçirmiş olduğum insanlar...”
►Sripad Ramaray◄
Tumblr media
0 notes
siyahdusler · 2 years ago
Note
Sence o gemi bir gün gelecek mi?
O konu çok bipolar. İstese yanlaya yanlaya gelir. Ama güzergah başka olunca bir şey diyemiyorum.
0 notes