#ne okuyorum?
Explore tagged Tumblr posts
Text
hala bütün Harry Potter filmlerini ağlayarak izliyorum bu nasıl bi büyü yahu
#beyz#bir de neredeyse her gün bir tanesi açık oluyor yanımda#yılda birkaç kez kardeşlerle toplanıp harry potter gecesi yapıyoruz#sinemaya falan gelince tekrar tekrar gidiyoruz#her yıl mutlaka bütün kitaplarını tekrar okuyorum#bu evrenin büyüsü geçmiyor#harry potter hayranları artık büyümeli çok abartıyolar diyen oyuncu kadın geldi aklıma#gıcık#sana ne bizim sevgimizden
2 notes
·
View notes
Text
of ya cok sevdigim bi ablis vardi burda deac olmus cok uzgunum😖
#hesabina girip yazdiklarini okumak assiri sariyordu ya#bu arada takip rttigim cogu kisinin hesabina girip tek tek okuyorum ne yzdiklarini#assiri hosuma gidiyo insanlarin gün icindeki duygu durumlarini okumak#evrt hepinizin gizli hayraniyim 🤭🤭
4 notes
·
View notes
Text
belgesele bakıyorum ama yarısını ben bunu izledim mi izlemedim mi diye düşünmekten kaçırdım hep
2 notes
·
View notes
Text
Bugün kutsal damacana izlemedigim için cahil muamelesi gördüğüm bı masadaydim
#kaliteli bi masaydi yani#cunku sabah umit abi#milleti dalinin filini bilmiyor diye yargilyodu#ilik gotlu#ne bileyim ben dalinin fil benzetmesinde neyi referans alip ne anlatmaya calistigini#sence hayatimda boyle dertler mi var#ne okuyorum ben sanat tarihi falan mi#ben dishek tarihi dersine bile hoca cok guzel bakinca ufkum genisliyo diye giriyordum#benden adam olur mu sence#ay bi de ferda hocanin aglama nedenini ogrendim#yine icim isindi bi kadına#tatli biri#garip ama#yapcak bisi yok
0 notes
Text
Aman Allahım odakta kalmak ne kadar zor bi şey 😱😱
#resmen çok zorlanıyorum şu an noldu bana tiktok kid falan mı oldum yanlışlıkla bu ne 3 sayfa okuyorum zor dayanıyorum İMDAD AAĞAĞAĞAAAĞAA#öğreneceksin. odaklanma süreni uzatmayı öğreneceksin ALIŞACAKSIN BUNAAAĞĞĞ
1 note
·
View note
Text
Manyak şekilde kitap okuyorum şu an. Birkaç haftadır abartısız kafamı kaldırmadan okuyorum. Sabah onunla uyanıp akşam onunla uyuyorum. Ne elime telefonu alıyorum doğru düzgün ne başka bir şey yapıyorum. Sadece, saatlerce okuyorum. Yaklaşık olarak günde 1 kitap bitiriyorum. Aslında seviyorum bunu. Ama abartılı olduğunu da biliyorum, sebeplerini de biliyorum. Çünkü kaçıyorum. Her şeyden kaçıyorum şu an, çünkü dinlenmem lazım, biliyorum. Kızmıyorum o yüzden kendime. Sadece biraz izin veriyorum kendime. Çünkü etrafım sahte hüzünlerle doluyken, mutlu olmaya yer kalmıyor, bırakmıyorlar..
94 notes
·
View notes
Text
Adı hayat olan ağaca bağladığım tüm çaputların adı umuttu ve ne yazık ki hiçbirinden bir verim alamadım şimdi adı elem olan balta ile hayatımın canını okuyorum
113 notes
·
View notes
Text
kendimi bulmak için adımladığım sokakları bir süre sonra unutmaya başladım. sürekli bir şeyler arayan, muhtaç ve kararsız yanımla işte şimdi baş başayım. önce çıkışın ne tarafta olduğunu bilmeden dönüp durduğum o labirenti kırdım, sonra kendimi görmek için aldığım aynaları parçaladım. sevmekle savaşmayı her dilde ve cümlede aynı saydım, birbiri yerine defalarca kullandım. yazdığım mektupları hiç postalamadım ama yine de sayfaları özensizce karaladım. seneler bana teğet geçti, insanlar bana teğet geçti, duygular, durumlar ve olaylar bana hep teğet geçti. yalnız ben aynı kaldım, yerimde saydım. çevreme kocaman bir çember çizdim ve herkesi orada asılı bıraktım. bir yerden evim diye bahsetmeyeli çok uzun zaman olmuştu, geçmişe göz ucuyla baktım. nedenlerim tozlanmış ama eskimemişti, bir kez daha yanılmadığımı onlara bakarken anladım. yıkık dökük duvarlara sığınamaz, herkesle aynı yolda yer alamazmışsın. ben ellerimle barıştım ve bir dünya yarattım kendime. kapısına da nerede kaybettiğimi bile bilmediğim kalbimle değil, eksilttiğim her yanımla ayak bastım. buraya gelebilmek için çok yürüdüğümü iyi hatırlıyorum, yolda çocukluk anılarımla vedalaştığımı da. elbette zor oldu ama yaptım. kendimi kutladım. dağılan her şeyi bir bir topladım. dindim hatta. buraya geldim. bağrış çağrışla değil üstelik, sessizlik dolu ustura gibi bir sakinlikle. kızdım. kırdım. öfkelendim. hissizleştim sonra evet. ama geldim. kavgalarımı unuttum, uzaklaşmayı hatırladım. yabancılaşmak beni buradan kurtarabilecek tek şeymiş gibi ona olanca gücümle sarıldım. tüm dünyanın da benimle birlikte yanıldığını, uzayıp giden karmaşaların içinde gittikçe azalırken anladım. ben pes etmeyi kaybetmek sandım hep, ama kazanmak zaten düzeni bozmaktan farksızmış. bunu uzaklığın bir tanım olmaktan çıktığı hayatımda, her şeyle aramdaki görünmez bağa bakarken fark ediyorum artık. benim düşlerken içinde kaybolduğum toz pembe rüyalarım vardı eskiden. şimdi ne zaman uykuya dalsam nefes nefese bir uçurumun dibinden topluyorum bu bedeni. üstelik bir şeye alışmak, onunla savaşmaktan daha bencil. daha belirgin. hatta daha eski. gürültülerin tek düze gelmeye başladığı bir zamana adım atıyorum. duvarlara çarpa çarpa öğrendiğim her şey için başlardaki gibi kendime kızmıyor, üzülmüyorum. sonu kötü biten kitaplar için daha az sigara yakıyorum, kül tablalarını daha sık değiştiriyorum. diyete başlıyorum her pazartesi. çok film izliyorum. çok kitap okuyorum. çok kahve içiyorum. çok düşünüyorum. çok yazıyorum. çok ağlıyorum ve her şeyi unutmaya başlıyorum. yürümeyi sevmiyorum ama başka bir yolun var olma ihtimâli düşüyor bazen aklıma, buna da son zamanlarda fazla aldırış etmiyorum. bu devrin çok ilerisinde kaleme almaya başladığım hikâyemi düşlediğim hislerin çok uzağında bitirdim. ve bu yeri de, diğerleri gibi avuçlarımdaki paramparça kağıtlarla, izlerle ve aklımdaki kederle terk ettim. merak etme, sorun kalmadı. çünkü bak, benim etrafımda artık hiçbir şey kalmadı. ne kuyunun dibiyle bir alıp veremediğim var ne de ucundaki ışıkla. ben yalnızca tüm dünyamı kaplayacak kadar büyük bir boşluğun içinde debelenip duruyorum. ve artık düşmekten ya da dibi görmekten değil, aynı rüyaları tekrar tekrar görmekten korkuyorum. benim de bir zamanlar peşinde hevesle koştuğum duygularım vardı, sonra yaslandığım duvarlar tam orta yerinden çatladı.
“anne bak, büyüdüm.”
139 notes
·
View notes
Text
ne zaman elime bir kalem alsam sana seslenmek geliyor içimden. güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü, yine gemiler geçiyor uzaklardan. biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele, şehirlerden izmir, aylardan temmuz. ne zaman elime bir kalem alsam, geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz. ne zaman elime bir kitap alsam, hep seni okuyorum, inanır mısın? istiyorum, seni anlatmalı bütün romanlar. sevilen kadın hep sen olmalısın.
62 notes
·
View notes
Text
Yol güzelse yürüyorum.
Müzik güzelse dinliyorum.
Kitap güzelse okuyorum.
Ortam güzelse oturuyorum.
Muhabbet sararsa konuşuyorum.
Ne dosta ne de hayata küsüm.
Kimseye çarpmadan köşeden yürümeyi seviyorum....😊
63 notes
·
View notes
Text
Ne zaman elime bir kitap alsam Hep seni okuyorum inanır mısın İstiyorum seni anlatmalı bütün romanlar Sevilen kadın hep sen olmalısın Ümit yaşar oğuzcan / Hatırlama
#photography#amazing#astethic#lovers#desire#romantic#love#romance#passion#kiss#touch#relationship#reflection#beautiful#connection#affection#soulmates#artists on tumblr#black and white#couple#couple goals#intimacy#intimate#alıntı#aşk#sevgi#erotizm#kitap#ümit yaşar oğuzcan#şiir
36 notes
·
View notes
Note
"ender gelişen osasuna atakları" nı açıklar mısın?
"yaşım 32, annemle yaşıyorum. babam da var; ama o oturma odasında yaşıyor. annemle ben salondayız. bir bankada orta kademede çalışıyorum. hiç sevgilim olmadı. bir keresinde, üniversitenin ikinci yılında gönül diye bir kızla yakınlaşmıştım. okul çıkışları yürürdük. dünyayı konuşurduk, sevgiyi konuşurduk, birlikte dans kursuna gitmemiz gerektiğini konuşurduk. iki kez de sinemaya gitmiştik. biri forget paris öteki de braveheart. geceleri uykuya dalmadan önce onu düşünürdüm. sabahları uyandığımda aklıma gelen ilk o olurdu. okul partisinde onu cem’le öpüşürken gördüm, sonra... gittiğim ilk maç fenerbahçe–beşiktaş arasındaydı. 1979 yılıydı galiba. süleyman’ın cemil’i marke ettiği maçtı. sahadaki tek sarışın süleyman’dı, ben de beşiktaş’ı tutmaya karar verdim. insanlar cemil turan, lefter, metin oktay, şeref gibi futbolcuları görüp takım tutar. ben gidip adı şanı bilinmeyen, şu an esamesi bile okunmayan bir defans oyuncusu sayesinde beşiktaş’ı tuttum. bir de çocukken trt’de ilker yasin’in sunduğu avrupa’dan futbol programını hiç kaçırmazdım. ispanyol liginde osasuna diye bir takım vardı. hâlâ var. osasuna denen bu takım diğerlerine nazaran zayıf bir takımdı ve ilker yasin sürekli “ender gelişen osasuna atakları” diyip dururdu. osasuna takımı ender geliştirdiği ataklar sayesinde avrupa’da tuttuğum takım oldu. aynı dönemde liverpool, bayern, nottingham forrest gibi takımlar havada uçuşurken, ben osasuna sempatizanı olmuştum. okuduğum bütün okulları birincilikle bitirirdim. bu çok istediğimden olmadı. yapacak daha iyi bir şeyim yoktu. hep ders çalıştım. futbolcu olmak isterdim; ama mahallede beni pek takıma almazlardı. zaten çok yeteneksizdim. beden derslerini de hiç sevmezdim. uzun mesafeli koşularda diğerlerine kronometre tutarlardı. beden hocası benim koşacağım gün kronometre yerine takvimle gelmişti. herkes çok gülmüştü. ben de çok gülmüştüm. masa tenisinde kimse yenemiyordu ama… çok arkadaşım yok. liseden bahadır var. o da amerika’da şimdi. sürekli çağırıyor; ama gidemem. uçaktan çok korkuyorum. yalnızlık gibi bir sorunum yok. insanlar beni seviyor; ama sadece o kadar. oraya buraya pek çağırmıyorlar. şirket eğlencelerinde yeterince sosyalleşiyorum zaten. çok kitap okuyorum; ama hemen unutuyorum. konsantrasyon sorunum varmış. bunu bir yerde okumuştum. bir de karmaşık insan ilişkilerine bulaşmamak daha iyi oluyor galiba. çok emin değilim; ama içiniz boşalmıyormuş. bunu da bir yerde okumuştum. içiniz boşalmıyor… yani sizi siz yapan özelliklerinizi yitirmiyorsunuz. yani hayat boyu bakışlarınız değişmiyor. çocukken nasıl baktıysanız, hayat boyu öyle bakıyorsunuz. ama itiraf etmeliyim ki bir kız arkadaşım olsa çok iyi olurdu. öyle sevişmek için falan değil, birlikte bir sürü şey yapmak için. ne biliyim, birlikte yemek yapardık, masa tenisi oynardık, kim 500 milyar ister’i birlikte izlerdik. erenköy sahilinde yürürdük. işte böyle şeyler. bir de bol bol konuşurduk. benden yazmamı istediler. yazacak kadar çok şey bilmiyorum ki. ısrar ettiler… peki yazıyim de ne yazayım? kendini yaz, yaşadıklarını yaz dediler. içimden “yaşadıklarımdan ancak kutu oyunu yapılabilir, başka bir halta yaramazlar” demek geldi. sonra düşündüm, herkesin her şeyi bildiği bir ülkede, bir şeyleri bilmemek üzerine ne yazılabilir diye… yazılarımı birileri okur mu diye hep merak ettim, neden olmasın? ender gelişen osasuna atakları beni heyecanlandırmıştı. belki bir gün sizleri de heyecanlandırır."
66 notes
·
View notes
Text
Görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?
Hümeyra hanım büyüyor ve onunla bende büyüyorun 2 aylık olduk bile ona güzel kitaplar okuyorum , saçlarını tarıyorum, nazik saliha bir hanımefendi olması için dualar ediyorum..
Zahmet olmadan rahmet olmaz imiş bunu artık bende biliyorum..
29 notes
·
View notes
Text
Az önce müthiş bir şey yaşandı. Bugün boş günüm, sabah doktora gittim burnumun düşmeyeceğini öğrendim sonra eve gelip ne zamandır canımın çektiği pancakeleri yapıp kahve eşliğinde kardeşimle öğle saatinde kahvaltı yaptım. Gün içinde ne yapacağımızı konuşurken kendisinin çarşıda bir iki işi olduğunu söyledi, ben de eşlik ederim dedim ve 15:30da çıkmaya karar verdik.
Bu saate kadar da yattım kitap okuyorum keyfim acayip yerinde, düşününce çıkasım da pek yokmuş ama düşünmemişim işte. Saatinde kalktım hazırlandım, ayakkabımı montumu giydim, kapıdan çıkmak üzereyken kardeşime şimdi şu şu işleri halletmek için çıkıyoruz dimi dedim. O da evet, bir kahve de içeriz çıkmışken dedi, sonra durup sen niye geliyon ki ya yatıp dinlen keyfine bak boş günün değil mi? Her gün çarşıdasın zaten dedi ve bunu duyunca çıkasım olmadığını fark ettim. Şaşkınlıkla beraber e ben gelmiyorum o zaman ya sıkıntı olmaz dimi dedim, ayakkabıyı, montu gerisin geri çıkardım, kot pantolonu eşofmanla değiştirdim yatağımdan bildiriyorum.
Kitabıma geri dönüyorum hadi byeee
22 notes
·
View notes
Text
Hayatımda son zamanlar da pek bir şey olmuyor. Evdeyim okuyorum, izliyorum, örmeye çalışıyorum. Bir kreşe iş başvurusunda bulundum olumlu da sonuçlandı ama bilmediğim şey çocukların altını öğretmenlere değiştiriyorlarmış. İlk defa duydum böyle bir şey kabul etmedim tabi. Ama sonradan başka iş bulamayınca bi acaba mı da dedim. Yani zor durumda değiliz çok şükür ama ay sonunu zor görüyoruz. Ki öyle kıyafet alıyım, geziyim falan yok sadece yemeye harcıyoruz.
Babamdan bir iki kere mesaj atarak para istedim. Babam kızsa da o parayı bana atar diye düşündüm. Ama ikisinde de para gelmeyince kardeşim göndermedi sandım. Meğer babam göndermemiş sonradan telefonlaşınca ne kadar istiyordun geçen mesaj atmışsın dedi. Öyle deyince şaşırdım yani gönderseydin de ne kadar olsa o kadar gönderseydin. Bende boşver dedim o da tamam dedi. O kadar üzüldüm kırıldım ki.
Eskiden onlarla ilgili bir beklentiye girmiyordum ama şimdi giriyorum ve bu beni psikolojik olarak çok kötü etkiliyor. Ama çok zengin bi babanız var, kardeşleriniz aileniz çok zengin. Bu normal bir zenginlik değil ultra bi zenginlik yine de bi beklentiye girmemeli miyim, yoksa isteyenin bir yüzü diye kendimi mi kandırmalıyım?
28 notes
·
View notes