Tumgik
#muğla’da
llgelll · 10 days
Text
Muğla’da deniz var diye Muğla’yı yazan aklımı seveyim.
4 notes · View notes
gunncem · 1 month
Text
bir iki gün bir şey yazmayınca buraya bağlantım kopmuş gibi hissediyorum, bi kablom kopmuş gibi geliyor, ne çabuk alışıyorum (:
dün ben sabah 9 buçuk falandı otobüsten indiğimde, önümde bir hödük vardı. ben binmeden önce koltuğu yatırmış geldiğimde de çok az kaldırdı. arkamda biri yoktu indirebildim biraz ben de de sonradan biri bindi işte yine kaldırmak zorunda kaldım ama yine de önümdekine göre daha nazik biri gibi görünüyordu. yol biraz tatsız gibiydi o yüzden. her ne kadar rahatına düşkünsen düşkün ol yani biraz saygı olmalı bence 😑 her neyse sonra babamlarla buluştuk dünya güzeli kardeşimi çok özlemiştim asya’mı. kavuştuk.
yeni bir şehre ailenden kimse olmadan düzen kurmaya başlamak çok garip hissettiriyor, bir de büyük şehirde. bir süre biraz ankara’da otobüslerde metrolarda geçecek gibi. ama şöyle bi şey var ben doğduktan hemen sonra zaten ankara’ya gelmişiz işte ben 2 buçuk yaşına gelene kadar kalmışız sanırım. bir nevi başladığım yere geri dönecekmişim gibi oldu, muhteşem. sonra dün akşam da babamlarla döndük afyon’a, pazar günü de innnnnşaaallahhhh mersin’e dönüş.
muğla’da 1 ay kaldım 1 kere denize gidemedim biliyor musunuz 😭😭 çok çok çok tatsız bir durum benim için. mersin’e dönünce sezon kapanmadan belki denize girerim. ama küçüklüğümden beri denize hep antalya’da girdiğim için antalya’da girmediğim deniz bana ‘denize girmişim’ gibi gelmiyor (biraz garip biliyorum, alışkanlık meselesi diyelim, geçiyor zamanla) ama planım daha çok yeldemle ve annemle zaman geçirmek bi de diğer bir iki arkadaşlarımla vedalaşmak diyebiliriz (maalesef)
bugün de tam tam tam sevdiğim tarzlarda kıyafetler buldum ciciş sayesinde. bir tane takım denedim ceket ve etek o kadar muhteşem ki yıllar öncesinden... bi de bir arkadaşımla konuştum ankara’da birlikte olacağımız yakın bir arkadaşım. birkaç bir şey anlattı hani gerçekten insanların göründükleri gibi olmadığını bir kez daha anladım. bi de toxic insanlardan gerçekten uzak durun, GERÇEKTEN.
onun dışında telefon değiştirme zamanım geliyoooorr. şimdi de biraz buralarda dolaşıp sonra işime gücüme bakacağım, iyi geceler diliyoruuuum 🫶🏻🫶🏻🫶🏻
2 notes · View notes
acid-gramma · 2 months
Note
Bu motorların amk özellikle şu yarış motorlarına niye izin veriliyor anlamıyorum F1 arabalarına izin olsa onu da alıp kullanırlar amk geçen de sizin Muğla’da motorcu Rus fenomen dünya güzeli kadın ölmüş kaza yapıp çoluğu çocuğu varmış
gordum ya. yazik
3 notes · View notes
baybaykus · 4 months
Text
Öğretmen
1923 yılında Muğla’da doğdum. Babam Ula’nın Bayır Köyü İlkokulu başöğretmeniydi. Okuma yazma bilenlerin az, öğretmenlerin saygı gördüğü o günlerde, hep öğretmen olmayı düşünerek büyüdüm. Balıkesir Necatibey İlköğretmen Okulu’nu 1940-1941 yılında bitirdim ve Muğla’nın Ula nahiyesine (şimdi ilçedir) bağlı Gölçük Köyü’nde öğretmenliğe başladım.
O zamanki yönetmeliklerimize göre, her öğretmenin bulunduğu çevreyle ilgili araştırma yapması gerekiyordu. Göreve başladığım yıl araştırmaya da başladım ve önce Muhtar Ali Kerkik’le konuştum. Muhtar anlattıkları beni öylesine etkilemişti ki, onun sesi yaşantım boyunca kulaklarımda kaldı; Cumhuriyet’e ve Atatürk’e bağlılığımı pekiştirdi, bana rehber oldu.
Muhtar
Muhtar Ali Kerkük bana şunları anlatmıştı: “Benden önceki Muhtar Ali Tozluoğlu, bu köye kırk yıl muhtarlık yapmış değerli bir insandı. Okul onun zamanında yapılmıştır. Öyküsü ise şöyledir: 1929 yılında yani yeni harflere geçilmesinden hemen sonra, Atatürk’ün teşvikiyle köylerde bir okul yapma yarışı başlamıştı. Bizim köy, bu yarış başlamadan hemen önce, köye telgraf telefon teli çektirmeye karar vermiş ve muhtar Ali Tozluoğlu’nu bu iş için görevlendirmişti.
Para toplanmış ve bir heyet halinde Nahiye’ye gidilmiş, Nahiye Müdürü, Karakol Komutanı ve Fırka Reisi, toplanan paranın maliyeye yatırılmasını, nahiyeler arası bağlantılar yapıldıktan sonra sıranın köylere geleceğini söylemişler, Muhtar’ın kafası karışmış, ‘biz parayı kendi köyümüze hat çekilsin diye topladık, parayı verdiğimiz halde sıra beklersek köylüye ne deriz’ dese de dinletememiş; parayı yatırması için ısrar, hatta baskı görmüş”.
Gazi Paşa’ya Telgraf
Bakmış olacak gibi değil: ‘peki parayı haftaya getiririm’ demiş ve doğru Muğla’ya gitmiş. Cebinde kendine ait bir altın lirası varmış, Postaneye gitmiş ve ‘Gazi Paşa’ya telgraf çekeceğim’ demiş. ‘Delirdin mi sen, Gazi Paşa’ya telgraf çekilir mi’ gibi sözlere aldırmayarak ısrarla telgrafın hem de cevaplı olarak çekilmesini istemiş ve şu telgrafı yazdırmış: ‘Gazi Paşa Hazretleri, Köylüden para topladım. Nahiye müdürü, Karakol Komutanı ve Fırka Reisi, parayı telgraf ve telefon hattı çekilmesi için yatırmamı istiyorlar. Haberleşme önemli bir ihtiyaç bunu biliyorum. Ama köyde de okul yok. Çocukların okuması gerek. Şimdi sana soruyorum, telefon, telgraf mı ağır gelir, okul mu? Parayı nereye yatırayım?’
Telgrafı çektiriyor parasını ödüyor ve Muğla’nın merkezindeki Memiş Dayı’nın kahvesine gidiyor, kahvesini içiyor, camiye gidip namazını kılıyor. Köye gitmek için yola çıkmaya bir türlü cesaret edemiyor, ya iki jandarma gelir de ‘sen kim oluyorsun da Gazi Paşa’ya telgraf çekmeye cesaret ediyorsun, onu meşgul ediyorsun’ derlerse ne yaparım diye korkuyor.
Bir Saatte Gelen Yanıt
Korkusuna rağmen yola çıkmak üzereyken telgraf memuru büyük bir telaşla ‘Muhtar, neredesin şimdi köye atlı çıkaracaktık, koş Ankara’dan cevap geldi, gel imzala telini al’ diyor. Atatürk’ün cevabı Ali Muhtar, daha camideyken gelmiş. Atatürk, çektiği telde şunu yazıyormuş: ‘Muhtar seni gözlerinden öperim. Sorduğun soruya cevabım şöyledir; terazinin bir kefesine sadece Ula’yı değil, bütün dünyayı yirmi defa dolanacak tel çekmeyi, diğer kefesine senin köye okul yapmayı koysalar; senin köye okul yaptırmak ağır gelir. Sen topladığın parayı okul yaptırmak için kullan’.
Ali Muhtar telgrafın verdiği coşkuyla yola çıkıyor; daha yolu yarılamadan bir çocuk koşarak arkadan yetişiyor ve ‘Muhtar koş, Orman Müdürü seni istiyor’ diyor. Orman idaresine gidiyor, okulun kereste ihtiyacının karşılanması için tahsis emrinin geldiğini, ne zaman isterlerse keresteleri alabileceğini öğreniyor.
Köye gidince Ali Muhtar’ın korktuğu oluyor ve iki jandarma geliyor. Ancak, jandarmalar muhtarı köye yapılacak okul için nahiyede yapılacak toplantıya çağırıyor. Daha sonraları köye; Nahiye Müdürü, Jandarma Komutanı, Fırka Reisi hepsi geliyor. Atatürk, Muğla Valiliği’ne emir vermiş, herkesten okulun yapılmasına yardım etmelerim istemiş, okulumuzu 3,5 ayda yapıp 1929-1930 ders yılına yetiştirdik.
Atatürk ve Eğitim
1941 yılında geldiğim Gölcük Köyü’nün o zamanki Muhtarı Ali Kertik, bana bunları anlattı. Okulun kayıtlarını inceledim, köyde araştırma yaptım. 1928 yılında köyde okuma yazma bilen hemen hiç yokken, 1941 yılında okuma yazma oranı yüzde 86’ydı. Köyün bütün çocukları okula gidiyordu.
Şimdi, aynı köyde benim okuttuğum çocuklar, elektrik kesilirse jeneratörlerini çalıştırıyorlar; üniversiteye giden pekçok öğrencim oldu; arıcılık, tütüncülük, orman reçineciliği, marangozluk gelişti. Yoksul bir orman köyü olan Gölcük bugün varlıklı ve aydın bir köydür. Köyün bugüne gelmesinin nedeni elbette eğitime verilen önemdir. O zaman Türkiye’nin başında, uzak bir dağ köyünden gelen muhtar telgrafına bir saat içinde cevap veren Atatürk vardı.
Metin Aydoğan
Ekim, 2000 İZMİR
Tumblr media
3 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Muğla’da zeytinlikler için hukuki mücadele... Geri çekilen ‘zeytinliklere maden’ teklifi yeniden Meclis’te Muhalefetin itirazları ve kamuoyunun tepkisi ile zeytinlik alanların madenciliğe açılmasını düzenleyen teklif yeniden meclise girdi Türkiye’deki zeytinliklerin yüzde 11,25’i Muğla’da zeytinlikleri maden faaliyetlerine açan yönetmelik değişikliğini kınıyorum, köstebek gibi ülkenin her yeri delik deşik...Zeytin sadece bir meyve değil, tarihi anlamları ve kültürel özellikleriyle büyük bir semboldür....üstelik zeytin önemli bir geçim kaynağıdır...
Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
rayhaber · 6 hours
Text
Muğla’da, Sağlıkçılar Anıtı ile Yalçın İnan Parkı Yenileniyor
Muğla Büyükşehir Belediyesi Sağlıkçılar Anıtı’nın da içinde bulunduğu Yalçın İnan Parkı’nı peyzaj düzenlemeleri ile yeniliyor. Covid salgını döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının isimlerini ölümsüzleştirmek için Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından Menteşe ilçesinde yapılan Sağlık Emekçileri Anıtı’nın da içerisinde bulunduğu Yalçın İnan Parkı çevre ve geçiş yolu düzenlemesiyle…
0 notes
pazaryerigundem · 6 days
Text
GETOB'da yeniden Aygün dönemi
https://pazaryerigundem.com/haber/188243/getobda-yeniden-aygun-donemi/
GETOB'da yeniden Aygün dönemi
Tumblr media
Muğla’da Güney Ege turizm bölgesinin merkezi kabul edilen merkezi Marmaris’te bulunan Güney Ege Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (GETOB) olağan kongresinde Cengiz Aygün yeniden başkan seçildi.
Ata SEVGİ – AjansCANKA / MUĞLA (İGFA) – GETOB önceki dönem Başkanı Mustafa Deliveli’nin kongre öncesinde yeniden aday olmayacağını açıklaması ardından aday olduğunu ilk açıklayan önceki dönem başkanlarından Cengiz Aygün ve listesi için yeni dönem için mutabakat sağladı.
Başka adayının çıkmadığı ve tek liste ile gidilen seçimde Cengiz Aygün GETOB yeni dönem Başkanı oldu.
Tumblr media
Divan Başkanlığını GETOB Kurucu Başkanı Asım Geniş’in yaptığı genel kurulda; toplam 255 üyesi bulunan GETOB’un oy kullanma hakkı bulunan 154 üyenin 78’i oylamaya katılarak, Cengiz Aygün’ü, yeni dönem başkanı seçti.
Cengiz Aygün başkanlığında oluşturulan GETOB Yönetim Kurulu: Kadir Çalışır, Süleyman Yıldız, Nevcihan Eren, Ademİncekara, Danış Onur Ülgen, Serdar Rasim Sazalan, Volkan Şimşek, Ali Kaya, Sinan Yılmazer, Selçuk Tan, Nilüfer Kabakçı, Gülçin Bülbül, Hasan Gökhun Çilingir ve Müfit Yaman Eroğlu’ndan oluştu. Yeni dönem denetleme kurulunda ise Rıza Ersoy, M. Yaşar Kavi ve Gökhan Üstün görev aldı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gundemarsivi · 11 days
Text
Tumblr media
Limburg Hikâyeleri – Hamdi Topçu
✍🏻 M. Osman Akbaşak
https://www.gundemarsivi.com/limburg-hikayeleri-hamdi-topcu/
Kitabımıza geçmeden önce Hamdi Topçu’dan söz edelim. Her şeyden önce öğretmen. 1950 yılında Yatağan’da doğmuş. Şahinler Köyü İlkokulu, Gönen İlköğretim Okulu ve Erzurum Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi’nde lisansını tamamlamış. Çeşitli ortaokul ve liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği; Afyon ve Buca eğitim enstitülerinde öğretim görevliliği yapmış. Belçika’da göçmen eğitimleri konusunda Türk Eğitim Koordinatörü olarak çalışmış. Yurda döndükten sonra Özel İzmir Amerikan Lisesi’nde Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği yapmış. Hollandaca, Almanca ve İngilizce biliyor. Belçika’da ve ülkemizde değişik dergilerde yazılar yazmış.
Şimdilerde bölgesinde, Muğla’da hem yazılarına hem de mücadeleye devam ediyor. Bugünlerde gündemde olan Latmos konusunda çevresine sanatçıları toplamış, dikkatleri bölgesine çekmeye çalışıyor.
Hamdi Topçu öğretmen, şair, yazar, araştırmacı… Bana göre eklenmesi gereken bir şey daha var. Doğduğu, yaşadığı toprakların binlerce yıllık tarihine, geçmişine öğretmenliğinden de beslenerek sahip çıkan bir Karyalı… Bunu 2012 yılında bir kitabıyla da desteklemiş: “Karya’dan İyonya’ya – Güneşli Yağmurlar Ülkesi” Karya’nın bugününe de değinmiş, 2023’te “Bodrum’un Mavi Yıldızları -Süngerciler” kitabını yazmış.
Şair demiştik ya, ilk şiirlerini 1987’de “Gökyüzü Kalbim” adıyla kitaplaştırmış. “Kariyon Şiirleri” 2008’de çıkmış, “Tuinwijk’i Anlatır Hikâyat” ırmak şiiriyle Maden Mühendisleri Odası’nın 2014 yılı Madenci Edebiyatı Ödülü‘nü kazanmış. 2016’da “Billursular” adlı şiir kitabı çıkmış.
İzmir Amerikan Lisesi’nden öğrencileriyle gerçekleştirdikleri mektuplaşmaları “Genç Mektuplar”, “Bodrumlu Çiftçi Diplomat – Ömer Aras”, “Şehre Kaçış” (Gençlik romanı), “Kirpinin Dansı” (Deneme – eleştiri, 2016 yılı Vedat Günyol Deneme Özel Ödülü’nü kazanmış), “Ahtapot Mori” (Çocuklar için öyküler), “Atatürk’ün Dil Çalışmaları” (Araştırma – inceleme, Söylem Filoloji Dergisi’nin 2018 Yılı Dil Ödülü’nü kazanmış) kitaplarından bazıları.
Ben kendisini yıllardır tanırım, geçen yıl da sınıf arkadaşlarımı yıllık toplantımız için Akyaka’ya götürdüğümde Datça’da yaşayan Sedat Kaya’yı ve Muğla’da yaşayan Hamdi Topçu’yu da bize bulunduğumuz bölgeyi yani Karya’yı anlatmaları için davet etmiştim. Bize muhteşem bir sunum yaptılar.
Gelelim “Limburg Hikâyeleri”ne… Bu kitabıyla Sennur Sezer Emek ve Direniş Ödülleri Ahmet Tulgar Özel Ödülü’nü almış.
Kitaptaki öykülerin tamamı Belçika’da geçiyor. Kısmen de Hollanda ve Almanya’ya gidip geliyor. Kahramanları çoğu zaman Türk ama Belçikalılar, İtalyanlar, Yunanlılar ve daha birçok ülkenin yurttaşıyla iç içe geçmiş insanlar. Yazarın deyimiyle tam olarak bir savrulmalar kitabı… Avrupa’nın her köşesinden savrulup bir yerde buluşan insanların öyküleri… Biri bir yere savrulurken yanında hiç ilgisi olmadığını düşündüren bir başka kişileri de birlikte sürükleyip götürüyor. Öykülerin içinde asla kim hangi millettendir diye okurun aklına gelmiyor.
Aslında küçük bir kitap, on öykü var ama her biri sıkı, dopdolu istense romana konu olacak yoğunlukta. Elbette her biri başka güzel ama bazıları bende çok derin izler bıraktı.
Öykülerin en önemli özelliklerinden biri de sonları. Öykülerin hiçbiri alıştığımız gibi sonlanmıyor. Bazen deriz ya, “yazar sonunu okura bırakmış” diye; bu daha başka… Öykünün sonu geliyor, arka sayfaya geçeceksiniz ama o noktada konunun kapanacağını duyumsuyor ve yadırgamıyorsunuz. Sanki bir türlü son bölüm yazılmış olsa öykünün tadı kaçacak gibi. Ancak okunduğu zaman anlaşılabilecek bir duygu.
Kişilerin psikolojik çözümlemeleri muhteşem… Kadınlar, çocuklar, maden ocaklarında ezilenler, herkesi çok yakından değerlendirmiş. Kesinlikle belli olan, yazar yıllarca bu insanlarla birlikte yaşamış, gözlemlemiş. Aslında sadece yaşama, gözlemleme de yetmez. Buna “yazarlık bakışı, görüşü” demek belki de en doğrusudur.
Yazılanların biraz daha anlaşılabilmesi için birkaç örnek vermek isterim:
“Bu küçük kasabada karşılaştıklarının sana yakışanıyım. Ama düşlerinin kadını asla ben değilim.”
“Hatırlıyor musun? Sen hep kazanırdın. Hep sen üterdin beni. Sormazdım bile. Nereden geliyor bu düğmeler diye. Ben annemin en güzel elbiselerinin düğmelerini kesip getirirdim. Sen ütüp giderdin akşamları. Ben yine kaybetmiş dönerdim eve. Annem o giysileri giydiğinde çığlığı basar, babam da düğmeleri koparılmış giysilerle görünce öldüresiye döverdi annemi. Kiminle yattın? Kime koparttın bu düğmeleri? Susardım, bir köşeye büzülür, ağlardım… Ama ben annemin düğmelerini yine koparmaya devam ederdim. Günü geldi annem bıktı dayak yemekten ve terk etti babamı, beni… Çaldım bilyeni ve senin ütmelerinden kurtuldum; şimdi de sevdiğin kızı aldım…”
“Avluya girer girmez fesleğen, ful ve gül kokuları koşuşturdular önüne, sarmaş dolaş oldular.”
“Halim selim bir adamdı. Ömrünce ne gönül koymuş ne de gönül kırmıştı. En kızdığı zamanlarda bile sesini çıkarmaz, döner giderdi. ‘Neden sesini çıkarmıyorsun?’ deseler, ‘Haklıysam zaman haklı olduğumu gösterir’ der geçerdi. Haklılığı çıkınca da karşısındakine, ‘Bak ben haklıymışım’ deme gereğini duymazdı.”
“Annem o bahçede neler yetiştirmezdi ki. Komşuların bahçelerinde yetiştirdiklerini birbirleriyle paylaşırdı. Biz çocuklar kim Türk kim Rum bilmezdik…”
“Hırsızlığı savunan bir din yok ama her gün binlerce çocuk açlıktan ölürken hiçbir dini kurum dünya nimetlerini kendi aralarında paylaşan üç beş zengine karşı sesini yükseltmiyor. Can almak her dinde günah ama savaşların birçoğunun üstünde hep dinlerin gölgesi var. Ta ilk çağdan günümüze din adamları da bilimin tüm buluşlarını tepe tepe kullanmış ama nice bilim insanı dini gerekçelerle katledilmiş.”
Ve… Kitabın arka kapak yazısı da olan, benim en beğendiğin öykülerden birinden bir paragraf:
“Babamın başlık olarak ne kadar aldığını öğrenmiş ve parayı hazırlamıştım. Gidip zarfı aldım. Kahveyi yaptım. Tepsiye kahve fincanını yanına zarfı da koydum. ‘Buyur’ dedim. ‘Bu ne?’ dedi zarfı açtı baktı. ‘Bu ne parası?’ dedi. ‘Fiyatım’ dedim. Kendimi satın alıyorum.”
Hepsini çok beğendim ama “Enginar Dolması”, “Ali’nin Oğlu”, “Anastas Nerelidir” ve özellikle “Azade” benim için çok özeldi.
Kalemin var olsun Hamdi Topçu dostum. Mücadelen hep sürsün, dostların senin yanında olacak…
M. Osman Akbaşak
0 notes
meadam · 16 days
Text
Muğla’da Prefabrik ve Modüler Ev Tercihleri: Konforlu ve Ekonomik Yaşam
Son yıllarda konut tercihlerinde büyük bir değişim yaşanıyor. Özellikle doğayla iç içe, rahat ve ekonomik yaşam alanları arayanlar için Muğla Prefabrik Ev modelleri büyük ilgi görüyor. Bu evler, hızlı inşaat süreci ve uygun maliyetleriyle dikkat çekiyor. Ayrıca, Muğla gibi doğal güzelliklerle çevrili bir bölgede yaşamak isteyenler için prefabrik evler, hem modern hem de doğaya uyumlu tasarımlar sunuyor. Prefabrik evlerin en önemli avantajı, kısa sürede ve minimum maliyetle tamamlanabilmesidir. Bu özellikleri sayesinde, hem kalıcı yaşam alanları hem de yazlık evler için ideal bir seçenek haline geliyor. Üstelik Muğla Prefabrik Ev modelleri, bölgenin iklim koşullarına dayanıklı yapılar olarak tasarlanıyor. Bu sayede, kullanıcılarına uzun ömürlü ve güvenli bir yaşam alanı sunuyor.
Bir diğer popüler ev tipi ise Muğla Modüler Ev olarak karşımıza çıkıyor. Modüler evler, prefabrik evlere benzer şekilde fabrikada üretilip, parçalar halinde inşaat alanına getirilip monte ediliyor. Bu da inşaat sürecini oldukça hızlandırıyor. Ayrıca, modüler evlerin en büyük avantajlarından biri de tasarım esnekliği sunmasıdır. Evinizin boyutunu ve odaların yerleşimini kolayca değiştirebilirsiniz. Bu esneklik, özellikle Muğla gibi geniş araziye sahip bölgelerde çok avantajlıdır. Örneğin, Muğla Modüler Ev modelleri, isteğe göre genişletilebilir veya yeniden düzenlenebilir. Bu sayede, zaman içinde ihtiyaçlarınıza göre evinizi değiştirebilirsiniz. Ayrıca, modüler evlerin çevre dostu olması, sürdürülebilir yaşamı benimseyenler için büyük bir artıdır.
Muğla’nın eşsiz doğasında yaşamak isteyenler için bu iki ev tipi de mükemmel seçenekler sunuyor. Prefabrik evler, daha kısa sürede sahip olunabilecek uygun fiyatlı çözümler sunarken, modüler evler ise kişiselleştirilebilir yapılarıyla dikkat çekiyor. Özellikle, konforlu ve çevreyle uyumlu bir yaşam isteyenler için Muğla Prefabrik Ev ve Muğla Modüler Ev modelleri, mükemmel bir alternatif sunuyor. Hem bütçe dostu olmaları hem de kısa sürede kurulabilmeleri, bu ev türlerini popüler hale getiriyor.
Bununla birlikte, Muğla’nın doğal güzelliklerine uyum sağlayan bu evler, çevreye minimum zarar vererek inşa ediliyor. Böylece, doğanın korunmasına da katkı sağlanmış oluyor. Prefabrik ve modüler evlerin enerji verimliliği ve çevre dostu malzemelerle üretilmesi, bu evlerin sürdürülebilir yaşam tarzını desteklediğini gösteriyor. Eğer siz de Muğla’da huzurlu, modern ve doğaya uyumlu bir evde yaşamak istiyorsanız, bu ev tiplerini tercih edebilirsiniz.
0 notes
mejesus · 16 days
Text
Muğla’da Prefabrik ve Modüler Evlerin Avantajları
Muğla, doğal güzellikleri ve sakin yaşam tarzıyla bilinen bir bölge olarak, son yıllarda alternatif konut çözümlerine artan bir ilgi göstermektedir. Özellikle Muğla Prefabrik Ev ve Muğla Modüler Ev kavramları, pratik, ekonomik ve sürdürülebilir konut çözümleri arayan kişiler için öne çıkmaktadır. Bu konut tipleri, sundukları avantajlar nedeniyle özellikle Muğla gibi doğayla iç içe bir yaşam arzulayanlar tarafından tercih edilmektedir.
Prefabrik evler, önceden belirlenen ölçülerde ve hazır malzemelerle üretildikten sonra, montaj için istenilen alana taşınabilen konut yapılarıdır. Muğla Prefabrik Ev seçenekleri, bölgedeki birçok kişi için hızlı ve ekonomik bir çözüm sunar. Prefabrik evlerin inşa süreci, geleneksel yapı süreçlerine göre çok daha kısa ve maliyetlidir. Ayrıca, malzeme israfını minimuma indiren bir yapım sürecine sahiptir, bu da çevre dostu bir çözüm olarak kabul edilmesine katkıda bulunur.
Modüler evler ise, prefabrik evlere benzer bir üretim mantığına sahiptir ancak daha esnek ve kişiselleştirilebilir bir yapıda üretilirler. Muğla Modüler Ev seçenekleri, bireylerin veya ailelerin ihtiyaçlarına göre özel olarak tasarlanabilen, katmanlar halinde inşa edilen yapılardır. Modüler evler, hem estetik hem de işlevsel anlamda geniş bir yelpazede seçenek sunar. Bu yapıların en önemli avantajlarından biri, modüler parçaların fabrikada önceden üretilip, inşaat alanına taşındıktan sonra hızlıca birleştirilebilmesidir.
Muğla’nın iklimi ve coğrafi yapısı, prefabrik ve modüler evler için oldukça uygun bir zemin sağlar. Sıcak yaz aylarında serin, kış aylarında ise yeterli yalıtımı sağlayan bu yapılar, enerji verimliliği açısından da oldukça başarılıdır. Muğla Prefabrik Ev modelleri, dayanıklılık ve uzun ömürlü olma özellikleri ile dikkat çeker. Deprem riski yüksek bölgelerde de güvenle kullanılabilen bu yapılar, güvenlik açısından da tercih sebebi olmaktadır.
Bir diğer avantaj, bu evlerin inşa süreçlerinin çevre dostu olmasıdır. Modüler evlerde de aynı şekilde, fabrika ortamında üretilen parçalar, sahaya minimum atık ve karbon salınımı ile getirilir. Bu sayede, çevreye duyarlı bireyler için Muğla Modüler Ev alternatifleri cazip hale gelir. Hem hızlı inşa süreci hem de estetik görünümü ile bu yapılar, modern yaşam tarzını tercih edenler için uygun bir seçenek sunar.
0 notes
haber-euro-turk · 25 days
Text
53 ilde 747 arsa satışı bugün başlıyor! Yüzde 25 peşin, 24 ay vade seçeneği: Hangi ilde kaç arsa satışa çıkacak?
Türkiye’deki 53 ilde 747 muhtelif arsa satışa çıktı. Açıklama Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından yapıldı. AÇIK ARTIRMA TARİHLERİ Yapılan duyuruya göre, İstanbul’da 71 muhtelif arsa 12 Eylül’de, Ankara’da 138 muhtelif arsa 10 Eylül’de, Adana’da 34 muhtelif arsa ve Muğla’da da 41 muhtelif arsa 11 Eylül’de, Mersin’de 76 muhtelif arsa ise yine 12…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bodrumhaberleri · 2 months
Text
Muğla'da 17 Ağustos Depremi'nin yıl dönümünde kan bağışı kampanyası
Muğla‘da 17 Ağustos Depremi’nin yıl dönümünde kan bağışı kampanyası MUĞLA – Muğla’da 17 Ağustos Depremi’nin yıl dönümü dolayısıyla, Muğla Valiliği himayelerinde Türk Kızılayı ve AFAD ekipleri tarafından kan bağışı kampanyası düzenlendi. Etkinlik kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda kurulan stantlarda kan bağışı kabul edilirken, vatandaşlara afet bilinciyle ilgili bilgilendirme yapıldı. Muğla Valisi…
0 notes
bulancakajans-blog · 2 months
Text
Lugano Adlı Suç Örgütü Çökertildi!
Giresun Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Giresun Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürüttükleri operasyonla “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak” suçu kapsamında faaliyet gösteren “LUGANO” adlı suç örgütünü çökertti. Giresun ve Muğla’da eş zamanlı 12 ayrı adrese yapılan operasyonda 2’si bayan olmak üzere toplam 7 şüpheli yakalandı. Operasyonda…
0 notes
goceciblog · 2 months
Text
Ünlü Rus Moto Vlogger Tatyana Ozolina, Trafik Kazasında Hayatını Kaybetti
Türkiye turu sırasında Muğla’da yaşanan kazada, park halindeki bir TIR’a çarpan Tatyana Ozolina, olay yerinde yaşamını yitirdi. Ünlü Rus moto vlogger Tatyana Ozolina, Türkiye turu esnasında Muğla’da geçirdiği feci bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Kaza, Muğla’nın Köyceğiz ilçesi yakınlarında sabah saatlerinde meydana geldi. Ozolina’nın kullandığı motosiklet, yol kenarında park halinde…
0 notes
arguntc · 3 months
Text
Tatil merkezlerinde domuz tehlikesi
Muğla’da popülasyonları her geçen gün artan yaban domuzları sık sık kent merkezine inmeye başladı. Orman yangınları, bunun başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Yaşam alanları tahrip olan domuzlar aç kalınca kent mekezine iniyor. Vatandaşlar da elleriyle besliyor. Uzmanlar insanların bu davranışının domuzlar üzerinde alışkanlık yarattığını belirtiyor.
0 notes
hasanakbal19 · 3 months
Text
Muğla’da 4,8 Büyüklüğünde Deprem, Geçmiş Olsun Güzel Ülkem🇹🇷
0 notes