#metroda
Explore tagged Tumblr posts
Text
#kitap alintilari#alintilarim#yere yakın yıldızlara uzak#oguz ve bestegul#hayalleri metroda kalanlar
123 notes
·
View notes
Text
podcast dinleyebilen biri değilim ama şu sıralar reel olarak karşıma çıkan bir ikili var onlara şans vermeye karar verdim kendi açımdan basit ama genelde takıldığım meseleler hakkında konuşmaları hoşuma gitti
7 notes
·
View notes
Text
her nabzi atani diri mi sandin.. diyar diyar gezen ölüler vardir..
#bir carsamba klasigiii#✨ ✨#metroda defterimi araladim bu sözü yazmisim ama altina altına ankarali namik diye not düsmüsüm apdnpwjdapdkwğ#tüm büyüyü bozdu o an aoznaofjwp
2 notes
·
View notes
Text
toplu tasimada amcalar beni o kadar tedirgin ediyo ki (aslinda her zaman)
3 notes
·
View notes
Text
ay ne güzel stadyumda maç izledikten sonra arkalarından bıraktıkları çöpleri topluyorlar - denilen millet, okyanusa 1 milyon ton nükleer atık boşaltıyor.. 10/10 ülke
#ama metroda herkes kitap okuyor#ama akıllı adamlar#ama çöplerini topluyorlar#ama ama ama#neyse Allahtan sonun sonundayız#çok bir şey kalmadı#biz de hızlandırıyoruz o ayrı
10 notes
·
View notes
Text
bunu yapinca dumduz dikilirken bayiliyorum
1K notes
·
View notes
Text
Lise kaçtaydım hatırlamıyorum ama son iki senemde okula hep arkadaşlarımla gidip geldiğimden ötürü çok yüksek ihtimalle 1 veya 2’deydim diye düşünüyorum; sabahın köründe okula yürürken hayatımın en iğrenç manzarasıyla karşılaşmıştım. Kafamı sola, yolun olduğu tarafa çevirdiğimde benimle neredeyse aynı hızda hareket eden bir taksinin şöförü, bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle kendi kendine “bir şey” yapıyordu. O şeyin ne olduğunu bence anlamışsınızdır, dile getirmek istemiyorum. Dehşet içinde adamın suratına baktığımda onun da gözlerini dikip bana baktığını fark etmiştim, o bir saniyelik bakışma bana bir saat gibi gelmişti, sonlarına doğru pis pis sırıttığını da hatırlıyorum. Normalde bi’ 50 metre daha yürüyüp sağa dönünce yokuş aşağı inip hemen okulun önüne çıkabiliyor ve hep o rotayı kullanıyordum ama bunu fark ettiğimde - şansıma - hemen sağımda yine aynı sokağa inen merdivenler vardı. Can havliyle merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştım. İnsan böyle zamanlarda ne hisseder, biraz bundan bahsetmek istiyorum. Özellikle de karşı cinsten olan okuyucular için.
Şimdi öncelikle şunu söylemeliyim ki bu tip tacizlere hangi yaşta maruz kaldığınız önem teşkil etmiyor değil. Zaten bu sapıklar, bu tip sapkınlıkları -18 bireyler karşısında çok daha arsız, çok daha göstere göstere yapmaktan çekinmiyorlar çünkü çok yüksek ihtimalle birazdan bahsedeceğim psikolojiye bürüneceğimizi adları gibi iyi biliyorlar. Öncelikle korku geliyor, korku ama “ay az kalsın araba çarpıyordu, çok korktum” veya “ben karanlıktan çok korkarım” korkusu değil, bambaşka bir korku. Belki şu yaşımda aynı şey başıma gelse soğukkanlılıkla bağırıp çevrenin ilgisini çekebilir, direkt plaka alıp ilgili yerlere şikayet edebilir, korkmamayı veya sessiz kalmamayı başarabilirdim ama o an oradaki korku, aksine çevrenin dikkatini hiç çekmeden, sadece yok olmayı dileten bir korku sanki.
Sonrasında kendini suçlama evresine geçiyorsun ki en tehlikeli evrelerden biri bu. “Bu çorabı giymeseydim keşke” gibi, “eteğim çok mı kısa benim”, “keşke saçlarımı toplasaydım” gibi kaygılarla hatayı kendinde arıyorsun. Şu kadar netim ki bu sorgulamayı tacize maruz kalan her kadın elinde olmadan yaşar. Uğradığın haksızlık yetmezmiş gibi bir de sen kendine haksızlık etmeye başlarsın.
Bir sonraki evrede yabancılaşma gelir, karşı cinse yabancılaşma. Mesela, o kadar eminim ki lisedeki erkek arkadaşlarımdan birisinin bile kötü niyetli olmadığına, aksine hepsinin pırıl pırıl insanlar olduklarına ama istemsizce kiminle göz göze gelsem “ne bakıyor bana bu” diye rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Hatta o dönemde en çok muhatap olduğum erkek arkadaşlarımdan biri olan E., “ben sana farkında olmadan kötü bir şey yapmadım değil mi” diye sormuştu bana çekingenliğimden ve soğukluğumdan ötürü. Üzülmüştüm. Belki şimdi gündemde olan meselelerden ötürü neden kadınların devamlı “erkekler, erkekler” diye genelleme yaptığını buradan yola çıkarak biraz olsun anlayabilirsiniz. Böyle durumlar insanı önce kendisinden, sonra karşı cinsten iğrendiriyor çünkü.
Yalnızlık, bu tip durumlarda en çok hissedilen şeylerden biri oluyor. Sanki senin ayıbın söz konusuymuş gibi kimseye hiçbir şey anlatmak istemiyorsun ilk etapta çünkü. Belki de herkesten önce sen kendi ellerinle kendini yargıladığından, herkes yargılar sanıyorsundur. Belki de bununla hiç alakası yoktur, olayın kendisi pis olduğu için karşındaki kişi annen, arkadaşın veya içini bilen bir yakının olsa bile ona pis görünmek istemiyorsundur. Bu ayrımı tam olarak anımsayamıyorum açıkçası, sadece yaşanan durum karşısında son derece yalnız hissettiğimi hatırlıyorum.
Kabullenme ve normalleştirme, en berbat evresi. Yukarıda E. diye bahsettiğim erkek arkadaşımla karışmasın, hemcinsim olan başka bir E. ile aramızda ilerleyen günlerde nihayet taciz üzerine bir sohbet gelişiyor ve o da bana metroda yaşadığı iğrenç bir olaydan bahsediyor. Ben resmen rahatlıyorum “herkese oluyor demek ki” diye. Üstelik o arkadaşım şimdi tesettürlü değil ama o yıllarda evden okula, okuldan eve başı örtülü gelip giden bir arkadaşımdı. İyice normalleştiriyorum sonra “bak bak, benim görünüşümle alakalı değilmiş, benimle alakası yokmuş” diye. O kadar sakıncalı, o kadar kafaya yerleşmemesi gereken bir düşünce ki bu “normalmiş” düşüncesi, yetişkin halimle gözden geçirince tüylerim ürperiyor.
Ve ne yazık ki o yaşlarda, hatta daha erken yaşlarda “hiç böyle bir şeye maruz kalmadım” diyebilecek hemcinslerimin sayısı yok denecek kadar az. Annenizin, kardeşinizin, ablalarınızın, kız arkadaşlarınızın başına hiç gelmedi sanıyorsanız, muhtemelen hiç anlatmadıklarındandır. İşte o yaşlarda böyle şeylere maruz kalmak, o akılla çok yanlış çıkarımlar yapmana yol açtığı için esasında farkında olmadan o zihniyet eşliğinde yetişme riskiyle karşı karşıya kalıyorsun. Kabullenmiş ve normalleştirmiş bir şekilde ilerliyorsun, başına gelenle başa çıkabilmek için böyle yanlış bir yöntem üretmişsin çünkü: “Normal, herkese oluyor.”
O sorunlu gelişmiş psikolojinin neticesinde, “adil dünya inancı”nın da etkisiyle hemcinsini suçlayarak kendini rahalatma eğilimi sergiliyorsun. “Gece gezerken tecavüze uğramış, ben gece gezmiyorum öyleyse benim başıma gelmez” diye rahatlamaya çalışırken, elinde olmadan gece gezen hemcinslerini ayrıştırıyorsun. “Kısacık etekle dolaşırsa öyle olur” derken, aslında “ben giymiyorum o kadar kısa etek, güvendeyim” demiş oluyorsun. Zaten toplumda her gün bir sürü kadın katledilirken, Özgecan gibi, Münevver gibi, İkbal gibi isimler infial yaratıyor. Adil dünya inancına ters çünkü, Özgecan’a bakıp “o da şöyle yapmasaymış” diyemediğinden ötürü paniğe kapılıyorsun. “Lan, Özgecan benim, ben Özgecan’ım” derken buluyorsun kendini, o sorunlu psikoloji bu gerçeği kabullenemiyor.
Kabul edelim, şu aralar herkes sevdiği hemcinslerine “ne olur dikkat et, işten dönerken ara sokaklarda yalnız başına yürüme” diyor ama aslında bu istek bile özünde ne kadar sorunlu. Ben de isterdim kız kardeşime “inadına gezicez, inadına tozucaz kardeşim” diyebilmeyi ama ben de her akşam “sağ salim vardın mı eve” diye onu arıyorum mesela. Aslına bakarsanız bu konuda insanları anlamak için elimden geleni yapıyorum, bu “ona oldu ama bana olmaz” kafasını. Bu onların bilinçli olarak değil, akıl sağlıklarını korumak için geliştirdikleri savunma mekanizmaları esasında.
Sorunlu gelişmiş bir psikolojinin sonuçlarının özetinin de özeti bu ama şimdi durup bir düşünün - bunun kaynağındaki etken kim ya da ne? Birisinin sabahın 7’sinde uçkurunun derdine düşecek kadar azmış olması ve yaptığı şeyi öğlene doğru unutacak kadar az garipsemesi, aslında bir kadını kaç evre halinde, kaç aşama boyunca etkiliyor ve nasıl bir sonuca varmasına yol açıyor? Bu aşamalar, aslında kadınlarla ve kadınlıkla hiçbir derdi olmayan, aklıselim erkeklere olan bakış açımızı ne kadar etkiliyor? Bu iki cinsin arasında nasıl soyut bir uçurum oluşuyor, bu uçurumun asıl nedeni kim ya da ne?
Biraz anlamaya çalışırsanız, kadın bu savaşı tek başına vermek zorunda kalmaz belki. Ben “-izm”lere gönül vermemiş bir insan olarak, bu savaşta erkeklere yer olmadığını değil, aksine onların da desteğine ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.
79 notes
·
View notes
Text
Bu ülkenin kadınları kendi ülkelerinde rahat nefes alamıyor. Sokakta, metroda, otübüste saldırıya uğrayacağım, belki bu sefer ben öldürüleceğim korkusuyla yaşıyorlar. Bu ilk değildi maalesef ki sonda olmayacak. Belki işe yaramayacak yıllardır süre gelen bu vahşeti bitiremeyecek ama bağırmak isyan etmek boynumuzun borcu vahşice katledilen hemcinslerimize ...
16.17
27 notes
·
View notes
Text
Kim demiş bizde yok diye.
İşte metroda elinde çiçekle amca,
kitap okuyan genç
ve diğer tarafta düşünen bir insan…
90 notes
·
View notes
Text
" +Eyvallah "
" -Eyvallah bizden "
3 notes
·
View notes
Text
yarını etek günü ilan etmek istiyorum şimdi uyumadan önce kombin hayal edelim
#yarın dışarı çıktığımda asla memnun olmadığım kombinimle metroda yer alacağıma adım kadar eminim#neyse size iyi geceler#belleepoque7
7 notes
·
View notes
Text
Tüm yaşamımız boyunca, farklı amaçlara hizmet eden insanlarla karşılaşırız, bize bir şeyler öğretir ya da hiçbir iz bırakmadan hayatımızdan ayrılırlar.
Bazı insanlar, sonsuza kadar yanımızda kalmak zorunda kalır, bazıları gider, kısacası her tür insanla tanışmamızın bir sebebi var.
.1.Seni uyandırmak isteyenler
Hayatına giren ve çok sayıda değişiklik getiren bazı insanlar var.
Doğrudan ya da dolaylı olarak, varlığını hatırlatarak uyanmanı isterler, eğer hayatında bazı değişiklikler yapmazsan ilerleyemezsin. Ve evren uyanman için başka yollar arar.
Bu insanlar, içine saklanmış, keşfedilmeyi bekleyen gizli potansiyelini uyandırır.
2. Sana hatırlatanlar
Bazı insanlar sadece hedeflerini hatırlatmak için hayatına girer..
Evrenin böyle bir şey vermesinin nedeni, yaşamdaki yoluna odaklanmana yardımcı olmaktır.
Bu insanlar sana kim olduğunu ve gerçekte ne istediğini hatırlatır.
Büyümene yardımcı olanlar
Kendini ve hayat amacını bulma yolunda sana eşlik etmek için hayatına dahil olan insanlar vardır..
Bazen seni incitebilir veya zorlu bir maceraya sürükleyebilirler. Bu sayede sana kendi değerini farkettirirler.
Kendi başına öğrenemeyeceğin dersleri öğrenmene yardımcı olur ve büyümen için seni tetiklerler.
4. Senin için yer tutanlar
Bazı insanlar hayatında kısa ve önemsiz bir şekilde bulunur, muhtemelen onları hatırlamazsın bile. Bu insanlar metroda, caddede, bir seminerde tanıştığın daha az bağlantı kurduğun, daha uzun süre iletişimde kalamadığın insanlardır. Amaçları sadece senin için yer tutmaktır.
Bu insanlar, yaşam yolculuğunda seni destekleyen yoldaşlardır.. İçindeki iyiliği neşelendirmek için varlar..
5. Kalanlar
Birkaç kişi, hayatın boyunca istediğin sürece, seninle kalacak kadar ileriye götüreceğin, nadir ve bulması zor olan, senin için en değerli insanlardır.
Onlar senin yakın dostların, ailen ve hatta belki de ruh eşindir.
Bu insanlar seninle aynı veya en azından benzer bir görevi sürdüren ortaklarındır.
33 notes
·
View notes
Text
Metro günlüklerinde bugün
Yanımdaki lavuk Kalabalık metro içinde tam yarım saat yanımdaki kızı öpüp öpüp durdu. Tamam dudaktan öpmüyor yanağından öpüyor da bir süre sonra kabak tadı vermeye başladı.
Yine metro dolu İki kız metroda neden el ele yürüyerek arkaya doğru uzunca yürür.
Bu iki durum tuhaf geldi bana 😬😂
27 notes
·
View notes
Text
O qədər yorğunam ki avtobusda ya da metroda o gözümü yumduğum 10 dəqiqə belə şirin gəlir.
26 notes
·
View notes
Text
metroda bi kiz arkadasina flortunu gostercekti profiline girince takip et yazisini gordu noluyo diye aglamaya basladi gulmemek icin babannemi falan dusundum
21 notes
·
View notes
Text
Tam metroya bineceğim,
Bir tane yaşlı amca makinenin önünde
Panik yapmış dolduramıyor kartı.
Arkasında birkaç tane genç birikmiş bağırıyor amcaya
"-hadi be n’apıyosun, flört mü ediyosun makinayla"
Tabi bunu duyunca delirdim.
N’apıyosunuz ya dedim
Gittim amcaya yardım ediyorum,
Canım amcam sen ne istiyorsun dedim,
Kartım yok dedi, doldurduk kartını dedim,
Al istediğin yere git bununla,
Hatta sen başvuru yap
Senin yaşına ücretsiz ulaşım dedim.
Neyse ben de doldurdum kendi kartımı metroya geldim.
Baktım amca orada bekliyor hala, ne oldu dedim.
Yavrum adres soracaktım beni azarlarlar diye soramadım,
Seni bekledim dedi.
Olur mu öyle şey amcam dedim,
Peki nereye gidecektin sen dedim.
Üsküdar Marmaray dedi.
Amca Kirazlıdayız, karşı tarafta o.
Nasıl buraya geldin uzak dedim.
Kafasını eğdi, dur dedim anlattım ona.
Burdan Yenikapıya git,
İrdan sarı çizgiyi takip et,
Marmaraya bin,
Ordan 2 durak sonra
Üsküdar Marmaraydasın dedim..
Baktım amca
Mahzun mahzun bakıyor,
Anlamamış durumu,
Tamam dedim amca gel gidiyoruz.
Atladık metroya gidiyoruz Üsküdara doğru, yolumuz var da var. Muhabbet olsun diye dedim “amca sen nerelisin”.
Ordu dedi.
Var mı fındık bahçesi filan dedim,
Dedi ki yavrum
Ben emekli ağır ceza hakimiyim.
Vayy be dedim içimden.
Onlarca kişiye müebbet dağıt,
40 yıl, 50 yıl hapis ver,
Sonra gel metroda kartı şaşır, ey insanoğlu...
Sonra, amca dedim
Ordu'dan İstanbula neyle geldin dedim,
Uçakla mı otobüsle mi?
Amca dedi ki, hatırlamıyorum...
Dedim amca valizler nerde?
3 yaşındaki çocuk gibi yüzüme baktı nerde? dedi....
O an anladım amca demans hastası,
Yani kişisel tarihini unutmak, kendi geçmişini silmek.
Peki amca nereye dedim,
"OĞLUM BENİ, ÜSKÜDAR MARMARAY’DA BEKLİYOR" Dedi.
Neyse dedim telefon nerde dedim..
Nerde dedi, dedim iş sıkıntı,
Neyse indik Üsküdar Marmaraya.
Oturduk bekliyoruz gelen giden yok,
Dedim amca kimliği ver.
Baktım adına soyadına, sonra bir tanıdığı aradım.
Dedim böyle böyle kimdir
Bu yakını vs bir numara bulur musun?
Sağolsun yardımcı oldu.
Harbiden Orduluymuş,
Kızının numarası geldi,
Aradım dedim gece gece rahatsız ettim ama...
Daha lafımı bitirmeden
Üsküdar Marmarayda mısınız dedi evet dedim şaşırdım da tabi.
Dedi ki size eniştenin numarasını vericem onu arayın,
Aldım numarayı aradım enişteyi,
Dedim gece gece rahatsız ediyorum ama...
O da hemen Üsküdar Marmarayda mısınız dedi, evet dedim.
Ya herkes biliyor acaba ben mi bilmiyorum niye burdayız derken,
Neyse enişte geldi birazdan.
Gelir gelmez sarıldı bana,
Ben başladım azarlamaya
Demans hastası bu adam
Niye tek başına salıyorsunuz dışarı.
3 yaşında birini salmakla aynı şey!
Kim o oğlu da burada bekliyorum diyor amca
- Abi demans hastası,
Evet geçmişindeki hiçbir şeyi hatırlamıyor, doğru.
Ama oğlu polisti.
3 yıl önce şehit oldu! Ve oğluyla son telefon görüşmesinde
"BABA ÜSKÜDAR MARMARAYDA SENİ BEKLİYORUM" demişti...
Her şeyi unuttu,
Onu unutmuyor,
Arada evden kaçıp buraya geliyor...
Dizlerimin bağı çözüldü.
Caktirmiyorum ama
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı
Hemencecik toparladım
Kaldım öylece,..
Neyse onlar gitti kafamda cümleler dolaşıyor.
Belki dedim oğlu gerçekten de
Oraya geliyor ama biz göremiyoruz.
Sonra konu üzerinde daha sonra düşündüm.
Demans hastalığı bizim de hastalığımız,
Toplum olarak geçmişimizi unuttuk
Sağa sola savruluyoruz nereye gittiğimizi bilmeden.
Kim olduğumuzu unuttuk...
Nereye gideceğimizi unuttuk..
43 notes
·
View notes