#logolu
Explore tagged Tumblr posts
Link
Lastik Uygun Fiyatları Jant Lastik Mağazada. En Ucuz Lastik. Hızlı Kargo. Sıfır Lastik. Yaz, Kış 4 Mevsim. Ucuz Otomobil Lastikleri. 255/55R20
0 notes
Text
MSB'den deprem bölgesindeki çocuklara şapka ve kıyafet
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), deprem bölgesindeki çocuklara özel birliklerin logoları bulunan şapka ve kıyafet dağıttı.MSB‘nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Çocuk demek, mutluluk demek, neşe demektir. Kuvvet komutanlıklarımızın gönderdiği hediyeleri deprem bölgesindeki çocuklarımıza dağıtarak mutluluklarına ortak olduk.” ifadesine lyer verildi.Paylaşımda askerlerin…
View On WordPress
0 notes
Text
QR Kod Oluşturma
QR Kod Oluşturma Ücretsiz ve Süresiz Şekilde QR Kod Oluşturun. İstediğiniz her şekilde renklendirebileceğiniz, logo ya da ikon kullanabileceğiniz ve dilediğiniz gibi şekillendirebileceğiniz qr kodu oluşturun. Oluşturduğunuz QR kodlarınızı (karekod) .JPG, .PNG ve .SVG formatlarında indirin, dilediğiniz yerde ücretsiz, süresiz şekilde kullanın. Üstelik üye olmanıza bile gerek yok.
Karekod Oluşturma Karekod, QR kod'un Türkçe kullanım şeklidir. Karekod kullanımı son zamanlarda Türkiye'de oldukça artmış, karekod yapısı her sektörde oldukça fazla kullanılmaya başlanmıştır.
Logolu QR Kod Oluşturma QR kodları logonuz ile oldukça pratik şekilde oluşturup kullanabilirsiniz. İster hazır ikonlardan seçim yapın, ister kendi logonuzu yükleyin ve kullanın. Yukarıdaki QR kod türlerinden birini seçin, logonuzu yükleyin, qr kodunuzu şekillendirin ve işlemlerinizi anında görüntüleyin. Kayıt olmadan, kart bilgisi gerekmeden, ücretsiz qr kod oluşturun ve sonsuza kadar kullanın.
Daha fazlası için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
0 notes
Text
SHOP.TOPTANTEKSTİL - PRO+ (2)
TopTan Tekstil - Profesyonel İş Yelekleri ve Özel Tasarımlarla Fark Yaratın!
TopTan Tekstil, iş yeleği ihtiyaçlarınıza çözüm sunan, kaliteli ve özelleştirilebilir tekstil ürünleri sunan güvenilir bir online alışveriş platformudur. İşçi yelekleri, baskılı yelekler ve firma logolu yeleklerle iş dünyasında profesyonelliğinizi ön plana çıkarın.
İş Yeleği Çeşitliliği - Güvenliği ve Şıklığı Bir Arada
TopTan Tekstil, işçilerin ihtiyaçlarına uygun birçok iş yeleği seçeneği sunar. Yüksek kaliteli malzemeler ve işçilikle üretilen iş yelekleri, hem güvenliği artırır hem de çalışanların şıklığını tamamlar.
İşçi Yelekleri - Konfor ve Dayanıklılı
İşçi yelekleri, dayanıklı kumaşlar ve kullanıcı dostu tasarımlarla TopTan Tekstil'de bulunur. Sektöre özel işçi yeleği çözümleri ile çalışanlarınızın konforunu ve güvenliğini ön planda tutun.
Baskılı Yelekler - Markanızı Taşıyı
TopTan Tekstil, özel baskılı yelek seçenekleri ile markanızı ön plana çıkarmanıza yardımcı olur. Şık ve etkileyici tasarımlarla iş yeleklerinizi kişiselleştirin ve firma kimliğinizi vurgulayın.
Firma Logolu Yelekler - Kurumsal Kimliğinizi Taşıyın
TopTan Tekstil, firma logolu yelek seçenekleri ile kurumsal kimliğinizi en üst düzeye çıkarmanızı sağlar. Firmanızın renkleri ve logosu ile özel tasarımlarla çalışanlarınıza özgünlük katın.
Güvenilir Alışveriş Deneyimi - TopTan Tekstil Farkı
TopTan Tekstil, müşterilerine güvenilir bir alışveriş deneyimi sunar. Kaliteli ürünleri, uygun fiyat politikası, hızlı teslimat ve müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ile öne çıkar.
TopTan Tekstil, iş yelekleri konusunda ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunan güvenilir bir partnerdir. Profesyonel ve özelleştirilebilir iş yelekleri ile çalışanlarınıza hem güvenlik hem de şıklık katın. İş yelekleri dünyasında fark yaratmak için TopTan Tekstil adresini ziyaret edin.
739 notes
·
View notes
Text
Doksanlı yılların sonu cebimde doksanlık Cengiz Kurtoğlu kaseti...
Kısa samsun içiyorum o zamanlar...
üzerinde “Sigara içmek öldürür” gibi şeyler yazmıyor henüz...
Bir kıza aşık olmak için e posta adresi gerekmiyor ve ona yazmak için ısırılmış elma logolu telefonlar...
Mahallenin kızlarıyla sek sek oynuyoruz ve hep kızlar kazanıyor...
Kızlar hep kazanıyor , kızlar hep kazanır…
Bir şişe şarap bir fruko gazoza tekabül ediyor ve yanında tuzlu leblebi...
Amerika orta doğuya girmemiş, Yaser Arafat halk kahramanı,israil bütün devletlerin düşmanı...
her yer biraz gazze...
yürürlükte değil asgari geçim indirimi…
Doksanlı yılların sonu dudağımda nihavent bir ıslık...
Çizgili büyük boy defterin orta yaprağını kopartıp mektuplar yazılıyor Cengiz Kurtoğlu eşliğinde...
henüz saçlarına el değmemiş gözleri üç gök yüzüne eşit manitaya...
İlk aşkım sevgilim liselim benim…
Kalbin ortasından ok geçirmek ve bir ucuna adını yazmak adetten sayılıyor...
bir de leblebi tozu diye bişey var bakkalda satılıyor...
Sırtını verdiğinde bir arkadaşa bir arkadaş ,bir arkadaşın sırtı bir arkadaşa arkadaşlıktan çok daha fazlası...
Nasıl yakışıyorsa Türkan Şoray Kadir İnanır'a,
o kadar yakışıyor sakalları bir adamın bir kızın avuçlarına...
dudakları mevzu bahis değil…
Büyüyünce her şey güzel olacaktı güya...
Bak sevgilim Yeni Türkü söylüyor...
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.!!!
39 notes
·
View notes
Text
İzmir Nakliyat Telefon
Evinizi, eşyalarınızı emanet edeceğiniz firmanın ofisini, personelini, vergi levhasını, taşyıcılık yetki belgesini, logolu araçlarını görmenizi tavsiye ederiz.
Koç nakliyat olarak ofisimiz Konak Üçyol da. Özel araçla veya toplu taşımayla çok kolay gelebilirsiniz.
Bize dilediğiniz zaman İzmir nakliyat telefon numaralarımızdan ulaşabilirsiniz.
83 notes
·
View notes
Text
13.08.24 OPETH KONSERİ (ZORLU PSM)
Selam dostlar! Biraz geç oldu, araya çok tatil girdi derken konserleri ihmal etmiş gibi olmayalım hemen kaldığımız yerden devam edelim. “Zorlu Psm” iki gün üst üste “Sold Out” olan “Opeth” konserlerini geride bıraktı. Yılların dinleyicisi olarak organizasyonu düzenleyenler kadar bu durum beni de şaşırttı. “Scorpions” “Megadeth” hıncahınç dolan “Kçp” konserleri tamam ama “Opeth” her zaman Türk seyircisinin kalbinde taht kurmasını bilmiş bir grup olmasına rağmen kendileri de dahil olmak üzere hiç kimse iki gün üst üste tükenecek bilet kapasitesi beklemiyordu. Mikael benim katıldığım 13 Ağustos gösterisinde konser boyunca teşekkür etmek zorunda kaldı, adamın şaşkınlıktan gözleri açıldı. (Herifler her geldiğinde ayrı bir şeyimize şaşırıyor.) Ne olmuştu, nasıl olmuştu da “Opeth” grubu ülkemize son geldikleri sene olan “Rock Off 2019” festivalinden beri bu kadar hayran toplamayı başarmıştı? Cevabı her zamanki gibi konser alanında aldım; “Aşk” Öyle bir kalabalık, öyle bir sevgi vardı ki gruba karşı kelimeler kifayetsiz kaldı. Şarkıları birlikte söyleyenlermi dersin, muhteşem “Opeth” görselleri eşliğinde kendinden geçenmi, donmuş vaziyette “Eargasm” geçirenlermi.. Bu konserde bol bol seyirci gözlemleme fırsatım oldu ama konsere geçmeden önce şu adı sık sık şaka malzemesi yapılan müthiş “Opeth” grubundan biraz bahsedelim.
“Opeth” ilk dönemlerini Progressive/Death Metal hatta “Doom/Death Metal” soundlarıyla geçiren “Heritage” albümü ve sonrasında neredeyse günümüze gelene kadar (Burası şokomelli, daha sonra bahsedeceğim.) “Progressive/Rock” Sound’u ve bence tanımlamaların yetmediği daha da enteresan Soundlar yakalamış, romantik, hoş logolu ama bir o kadarda içerisinde sertlik barındıran güzide İsveç’imizden bir grup. “Opeth” müzikal olarak tanımlamak için gerçekten zor bir oluşum, her zaman zordu. “Dream Theater”, “Tool” vs. gibi ağır progresifler arasında “Opeth”te müzikal açıdan yorumlamaya kalibremin fiziken yetmediği, daha ziyade “gönül yorumculuğu” yapmaya çalıştığım bir gruptu. “Heritage” dönemine girip Mikael, Brutal vokale en azından albümlerde ara vermeden önce de grup, tarzlarını bambaşka yerlere taşıyabileceğinin sinyallerini veriyordu. Herhangi bir “Opeth” dönemi albümünü ya da şarkısını konserde, evde, arabada, okulda dinlerken kendinizi bir orada bir burada bulabilirsiniz. Brutal vokallerle bezeli son derece sert bir müzik devam ederken bir anda, ortada hiçbir sebep yokken, aniden dinlediğiniz müzik sakinleşir, sizi çayırlara çimenlere götürür, kır manzarası, çiçekler, oh oradan mis gibi kokular geldi, hafif bir rüzgar, aa inek mi o? falan şeklinde pastoral pastoral takılırken yine birden tepenize çekiç gibi Mikael Brutalleri, aşırı hızlı Riffler, davulda durmaksızın vuran Twinler falan biner. Allah’ınız şaşar, çığlık atarsınız, direksiyon hakimiyetini kaybedersiniz. Dikkat edin bazı iyi “DSBM” grupları şarkılarının özellikle başlarında bu “Opeth” etkisi diyebileceğim şeyi kullanır. Bir dönemimizi manik depresif geçirmemizin en büyük sorumlusudur bu “Opeth” Ay’ın şehri, gönlümün sultanı.
“Nature”, “Death”, “Love”, “Heartbreak”, “Sorrow”, “Seasons”, “Occultism”… “Metal Archives”ta “Opeth” hakkında yazan şu temalara bir bakın. Belliki otçu baba türbesi gibi bir yer burası. Aklınıza ona göre mukayyet olun. Peki bu kadar anlatı bir Metal müzik dinleyicisi olarak “Opeth” sevgimizi anlatmaya yetiyor mu? Yetmiyor efendim alakası bile yok. “Opeth” solisti Mikael dediğimiz, Dünyanın en iyi Brutal vokal yapan adamlarından biri olan şahıs (Belki de en iyisi, konu epey tartışılır.) “Opeth”in solistliğini üstlenirken aynı zamanda “Katatonia”nın “Death/Doom Metal” icra ettiği güzide zamanların zirvesinde, Jonas Renkse’nin ses tellerinden ameliyat olması ve bir daha asla eskisi gibi Brutal vokal yapamayacak olması sebebiyle “Katatonia”nın “Brave Murder Day” albümündeki vokal kayıtlarını yapmıştır. Mikael, bence Dünyanın en iyi “Death/Doom Metal” albümü olan, asla yerine başka bir şeyi koyamayacağım bu eserde vokal yapması dışında yıllarca “Bloodbath” grubunun solistliğini de üstlendi. Kısacası, Martin Mendez, Fredrik Akesson, yeni davulcuları Waltteri ve klavye, perküsyona bakan Joakim gibi çok yetenekli müzisyenler dışında biz sadece “Opeth” izlemeye gitmiyorduk. “Opeth”ten çok daha fazlasıyla hasret giderip, kucaklaşacaktık. İşte böyle bir duygu atmosferi hakimdi güzel bir Ağustos akşamı “Zorlu Psm”ye.
Ortam güzel, ortam neşeli, ortam kalabalık! Zorlu’nun dış kapılarından girdiğimiz anda neredeyse yola kadar taşmış olan bir kalabalık bizi karşılıyor. Aylar öncesinden “Sold Out” olan konser e kolay değil biraz sırada beklenecek. Kontroller sonrası “Psm” tarafına geçtiğimizde, bizi bildik, tanıdık o güzel, neşeli amfi karşılıyor. Dostlarla takılmalar, konuşmalar, özleşmeler, kavuşmalar hep burada gerçekleşiyor. Ortalamanın biraz üstü fiyattaki pahalı biralarımızla takılırken eski konserlerden bahsediyoruz. Konser saati yaklaşırken içeriye geçiyoruz, “Avm” yürüyen merdivenlerinden iniyoruz, “Merch” standı aşağıda duruyor, şöyle bir göz atıyoruz, dolapta yer, cepte para kalmadı dercesine gözümüz yaşlı standın başından ayrılıyoruz. (Bu seferki “Merch”lerde gayet başarılıydı, alanlar güzel günlerde kullansın.) Alana girdiğimizde henüz yukarısı da kalabalık olmasına rağmen doğru düzgün duracak yer kalmadığını görüyoruz. Hemen orta bir yerlere sıkışmak ve konser boyunca sıkışmamak lazım. Tuvalet yapılırsa bir daha aynı yere tekrar ulaşılamayabilir. Aldık pozisyonlarımızı, tuttuk çişimizi beklemeye başlıyoruz. Etraftan gelen “Ama siz çok uzunsunuz” “Pardon” “Biraz kenara çekilir misiniz” gibi klasikleşmiş cümleleri bertaraf ettikten sonra (Bu konu hakkında ayrıca bir not alacağım buraya yazmayayım şimdi hiç. Daha iyi konser alanları yaratabiliriz, yaratamıyorsak eğer birbirimize saygı, sevgi ve karşılıklı anlayışla yaklaşabiliriz sevgili dostlar. Bizim kitlenin bunu gerçekleştirebilecek potansiyeli var.) (Yine yazmış oldum neyse...) sahnede kıpırtılar gözlemliyoruz. Rüya gibi bir atmosferde uzaklarda bir yerlerde “Opeth” grubu sahneye çıkıyor.
“Seven Bowls” introsu sonrası “Opeth” “The Grand Conjuration” ile hiç affetmeden dükkanı açıyor. “Opeth” büyüsü ve mistisizmi daha dakika bir, gol bir bizi sarıyor. Konser boyunca epey bir yerde kendimi müziklerine kaptırıp mal gibi sahneye bakakaldığım çok an oldu. Başta yazdığım etki “The Grand Conjuration”da başımıza bela olmuşken bu nispeten uzun “Opeth” şarkısı bitişinde ben, nasıl hissetmem gerektiğine henüz karar verememiştim. Sakin mi? Öfkeli mi? Büyülenmiş mi? D şıkkı hepsi. İlk dinlediğim ve benim için çok özel bir yeri olan “Opeth” şarkısı “Demon Of The Fall” çalınmaya başladığında masaya yeni bir şık eklendi, Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtıldı. Hemen Demonic moduma girdim, Full şarj olduktan sonra Start tuşuna basılan robot gibi şöyle önce bir kendime geldim sonra derhal kafa sallamaya başladım. “Opeth”in bu konserlerde kullandığı sahne ekranları ve görselleri o kadar iyi, o kadar başarılı ki “Demon Of The Fall” çalınırken arkada gözüken dağ manzaralarında kendimi oraya tırmanırken hayal ettim. Aklıma çok sevdiğim “Death” grubunun “The Sound Of Perseverance” albüm görselini getirdim daha da gaza geldim. Bu muazzam ve yorucu şarkı sonrası iyi ayarlanmış “Setlist”lerine, “Opeth” 2014 çıkışlı “Pale Communion” albümünün ilk şarkısı olan “Eternal Rains Will Come” koymuş. Demoniclik bitti pastorale devam birazda dinlenelim, huzur bulalım kısmına geçtik, “Opeth”in “Nature”, “Seasons” temaları ile şenlendik.
Grup elemanlarının profesyonelliği üst düzey olduğu için sahne performansları da üst düzeydi. Özellikle Mikael seyirci iletişimi konusunda “Frontman”liğin kitabını yazdı diyebilirim. Konser boyunca seyirciye pena fırlatmayı ihmal etmedi, sürekli iletişim halinde kaldı vs. İlk günkü konserde güzel ülkemizin ne kadar güzel olduğunu anlatmanın yanı sıra Mikael, kendisinin iyi bir Erkin Koray hayranı olduğundan ve Erkin Koray plaklarını toplamayı çok sevdiğinden de bahsetti. (İkinci günkü konserde sanırım İbrahim Tatlıses üzerinden bir şaka döndürmüş.) Türkçe Rap’in sevilen isimlerinden Sagopa Kajmer ile çektirdiği fotoğraf zaten şimdiden efsaneler arasında yerini almıştı. Anlayacağınız Mikael ve “Opeth” grubu ülkemizle gayet içli dışlıydı. Konser boyunca gitarlar çok iyi duyuldu, davul başta biraz sıkıntılıydı fakat sonradan düzeldi. (Davulcu arkadaşıma göre pek düzelmedi, ben alıştım sanırım.) Klavyenin büyülü kullanımı ve perküsyonların müziğin geneline kattığı baharat tadı lezizdi. Mikael belki eskisi kadar Brutal’lerde yükselmiyor, uzatmıyordu ama turnenin sonu sayılırdı ve adamımızın artık yaşı da vardı.
“Zorlu Psm”nin orta, arka bölümlerinde ben kendi adıma güzel verimli bir sesi konser boyunca alabildim. Özellikle arka bölümde olan kısa boylu dinleyiciler haklı olarak pek bir şey görememekten şikayetçi oldu. Sahne önü zaten Full’dü. Uzak görüş, oturmalı bölüm için Mikael kendisi de bu durumu bir Müslüman şakasıyla süsleyerek “Oradan görebildiğiniz kadarıyla nasılız?” gibi bir şey söyledi. Bir yorum olarak genel alanların kademeli sistemle arka tarafa doğru yükselerek gitmesinin sağlanması taraftarıyım. Bu şekilde herkesin optimum bir görüş açısına kavuşması sağlanabilir. “Dorock XL Fitaş Venue” sahnesinin en sevdiğim yanı bu anlattığım sisteme sahip olması ve genel alanın sahneden arkaya doğru değil daha ziyade yan taraflara doğru geniş olmasıdır. Yine de daha önce Zorlu stüdyoda oturarak izlemiş olduğum “Empyrium” konseri gibi “Opeth” konseri de her ne kadar pek bir şey gözükmese de oturmalı düzende iyi şekilde dinlenebilecek konserlerden olabilir. “Saturnus” grubu için de buna benzer bir yorumum olmuştu.
“The Drapery Falls” “Her şeyi unut, benimle birlikte düş” dercesine etrafımızı sarıyor. Trans haline geçtiğimiz, duygudan duyguya savrulduğumuz bu şarkı sonrası hepimizin bildiği, çok sevdiği, inzivaya çekildiğimiz zamanlarda “Playlist”imizin başında duran “In My Time Of Need” geliyor. “Opeth” ne kadar büyük bir grup abi ya bölümü burada gerçekleşiyor. Bütün seyircinin bu şarkıya eşlik ettiğini gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum. Bu harika anları geride bıraktıktan sonra başka bir sevgiliye; “Face Of Melinda”ya geçiyoruz. Mikael gerçekten enteresan bir adam. Ben bir insanın sahnede çok kısa aralarla hem bu kadar şeytani olup hem de akabinde bu kadar romantik olabilmesine hayret ediyorum. Gerçekten özel bir insan… “Heir Apparent” çalınırken aklım tekrardan sahnedeki ekran kullanımı ve görsellere gidiyor. Mikael ve gitarların durduğu alt bölüm, Davul, klavye ve perküsyonun bulunduğu bir üst bölüm ve bunlarında üzerinde duran dev ekranla birlikte sahnede üçe bölünmüş gibi duran, özellikle ortadaki ekranın ince bir film şeridini andıran konumuyla sahne kadrajı harikaydı. Başta değinmeye çalıştığım müjdeyi verecek olursam eğer, Mikael malumunuz tekrardan albümlerde Brutal vokal kullanımına geri dönüyor. Birkaç hafta önce yayınlanan yeni Single’ları “S1” bunun habercisi niteliğinde. Klibi de son derece sinematik olan bu şarkıda korku temaları, inler, cinler, periler, musallatlar yoğun şekilde kullanılmış. Konserde gördüğümüz yukarıda bahsetmeye çalıştığım film şeridi metaforlu “Opeth” sahnesi ve yeni çıkan Single ile yayınlanacak albümü düşündüğümüzde kolaylıkla söyleyebilirim ki “Opeth” tarafına bizi çok daha sinematik şeyler bekliyor. Neden olmasın belki “Rammstein”dan alışık olduğumuz film tadındaki klipleri korku/gerilim temaları halinde “Opeth”ten de ilerleyen zamanlarda görebiliriz.
Bu korku temasının biraz daha “Hollywood” vari olacağını belirtmem gerekiyor. Çok ciddi şeyler beklememek lazım. Bu noktada aklıma tabi ki yine İsveçli “Ghost” grubu geliyor. “Ghost” görsellerinin daha renksiz bir hali bizi ilerleyen süreçte karşılayabilir. Konsere geri dönecek olursak eğer daha da geriye dönmem gerekiyor. Çok sevdiğim bir arkadaşımın telefonu (O kendini biliyor.) “Ghost Of Perdition” şarkısının açılışıyla çalardı. Yıllardır bir anda böğüren Mikael ile gelen telefon sesiyle yaşamaya alışmış olan ben, bu şarkı konserde çalındığında yine şöyle bir etrafıma bakındım ulan bizim elemanın telefonumu çalıyor diye. Şaka bir yana hiç affetmeden giren bu şarkı sonrası tamamen dağıldık. Hemen üzerine aşırı iyi bir görsel desteğiyle birlikte “Sorceress” çalınmaya başlandı. Yani konserden bir an vazgeçtim, al çerezini kolanı otur film gibi ekranda akan görselleri seyre dal düşüncesi geldi geçti kafamdan. Bu anları gerçekten tekrar yaşamak isterdim. Bol bol görüntü aldım, yapabildiğim kadar kadraj yaptım hehe. “Opeth” bu şarkı sonrasında sahneye kısa süre veda ederken biz biraz soluklanmaya çalışıyoruz. Bereket tekrar sahneye döndüklerinde Mikael hemen gelecek şarkıya girmek yerine uzun bir tartışmanın fitilini ateşliyor. “Black Rose Immortal” hafif şekilde çalınıyor gibi yapılıyor ama hemen kesiliyor ve Mikael seyirciyle akıl oyunları oynamaya başlıyor. Son olarak bir şarkı çalınacak ve bu “Black Rose Immortal”mı olacak yoksa seyircinin hep bir ağızdan bağırdığı bambaşka bir şarkımı ya da Allah’ın bildiğini kuldan saklamayalım parçası “Deliverance”mi? “Black Rose Immortal”mı? “Deliverance”mi? Limon! Sirke! Yunus idi, Hızır idi derken finalde ilk gün konsercileri olan bizim bahtımıza tekrardan “Black Rose Immortal” düşüyor. (Deliverance tahmin ettiğiniz gibi ertesi gün çalınıyor.)
Gotik bir köprüyle bezenmiş albüm kapağına sahip “Opeth”in “Morningrise” albümünden “Black Rose Immortal” açın şu an dinleyin. Nasıl? Kendinizden geçtiniz dimi yirmi dakika boyunca. İşte bunun konserde canlı çalındığını hayal edin. Yirmi dakika, belki daha fazla süre boyunca duygudan duyguya geçiyorsunuz, bir süre geçtikten sonra şarkının hiç bitmeyeceğini hissetmeye başlıyorsunuz. Şarkı, “Opeth” sizi ele geçirmiş, bir kara delik misali içeride sıkışıp kalmışsınız “Loop”ta dönüyorsunuz, etrafınızdaki yıldızlar, gezegenler de sizinle birlikte dönüyor. Vahşi ve hızlı bir şekilde başladığınız yolculuğunuz sizi yormuş, zaman geçtikçe yaşlanıyorsunuz, sakinleşiyorsunuz, müzikte sakinleşiyor, uzay boşluğu, sessizlik, hiçlik… Bu ve buna benzer daha anlatamayacağım tonlarca çeşitli duyguyla birlikte şarkıyı dinlemiyoruz, “Opeth”i sahnede izlemiyoruz resmen yaşıyoruz. Bu şarkı bitiyor, konser bitiyor ve ben aklımdan hala “Opeth” tanımlamaya uğraşıyorum. Bugün bu tanımı kendimce daha iyi yapabileceğimi düşünüyorum. “Opeth” bir “Sanat” grubu arkadaşlar. Seversin, sevmezsin, anlarsın, anlamazsın ayrı konu ama “Opeth” her zaman bulunduğu yerde “Sanat” için var olmaya devam edecek bir grup. Aşk, Nefret, Doğa, Öfke, Mistisizm, Büyü kelimelerini aklımda düşünürken hepsinin üzerine bir sünger çeker gibi Mikael’in Brutal vokalini duyuyorum ve rüyadan uyanıyorum.
Evet… “Sanat” dolu geçen bir “Opeth” konserinin daha sonuna geliyoruz. Kendimi toparlamaya çalışıp, konser alanında çıkışa doğru ilerlerken her zamanki gibi bir “Opeth” konserinden daha mutlu olarak ayrılıyorum. İki gün “Sold Out” şekilde verilen konser serisinden olan tek hayal kırıklığım iki farklı günde çalınan iki farklı şarkı oluyor. “Black Rose Immortal” dinleyenler olarak biz “Deliverance” de dinlemek isterdik, keza ikinci gün konsere gidenler için de tam tersi geçerlidir muhakkak. Maalesef herkes her iki konsere de katılamıyor ve dinleyemediği eser insanın aklında kalıyor. Bu da işin nazarlığı olsun diyoruz. Konser alanından çıkıyoruz, merdivenlerden yukarıya, kapılardan geç hoop tekrardan amfidesin. “Opeth” konseri kritikleri bitmiyor, belki elli kişiyle konuşuyorum. “Nasıldı abi?” “Ses iyi miydi” “Çok iyilerdi abi ya” cümleleri havada uçuşuyor. Çok güzel anılarla evin yolunu tutuyoruz, bir sonraki “Opeth” konserini dört gözle bekliyoruz. Yeni albüm, yeni “Opeth”, yine yeni yeniden Mikael Brutal vokali diyoruz. Hepinizi gözlerinizden öpüyoruz. Nice konserlere!
2 notes
·
View notes
Text
Doksanlı yılların başı cebimde doksanlık Cengiz Kurtoğlu kaseti...
Kısa samsun içiyorum o zamanlar...
üzerinde “Sigara içmek öldürür” gibi şeyler yazmıyor henüz...
Bir kıza aşık olmak için e posta adresi gerekmiyor ve ona yazmak için ısırılmış elma logolu telefonlar...
Mahallenin kızlarıyla sek sek oynuyoruz ve hep kızlar kazanıyor...
Kızlar hep kazanıyor , kızlar hep kazanır…
Bir şişe şarap bir fruko gazoza tekabül ediyor ve yanında tuzlu leblebi...
Amerika orta doğuya girmemiş, Yaser Arafat halk kahramanı,israil bütün devletlerin düşmanı..
her yer biraz gazze...
yürürlükte değil asgari geçim indirimi…
Doksanlı yılların başı dudağımda nihavent bir ıslık...
Çizgili büyük boy defterin orta yaprağını kopartıp mektuplar yazılıyor Cengiz Kurtoğlu eşliğinde...
henüz saçlarına el değmemiş gözleri üç gök yüzüne eşit manitaya...
İlk aşkım sevgilim liselim benim…
Kalbin ortasından ok geçirmek ve bir ucuna adını yazmak adetten sayılıyor...
bir de leblebi tozu diye bişey var bakkalda satılıyor...
Sırtını verdiğinde bir arkadaşa bir arkadaş ,bir arkadaşın sırtı bir arkadaşa arkadaşlıktan çok daha fazlası...
Nasıl yakışıyorsa Türkan Şoray Kadir İnanır'a,
o kadar yakışıyor sakalları bir adamın bir kızın avuçlarına...
dudakları mevzu bahis değil…
Büyüyünce her şey güzel olacaktı güya...
Bak sevgilim Yeni Türkü söylüyor...
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.!!!.
3 notes
·
View notes
Text
AZ BİLİNEN TARİH
History Chanel kanalın da öğrendim: İNGİLTERE - 15 Mart 1942 de Alman gamalı haç logolu uçaklarla Milas’ı Bombalıyor amaç Türkiye yi kendi saflarında savaşa sokmak olay anlaşılınca da tazminat ödüyor..
5 notes
·
View notes
Text
Yaşı tek basamaklı olmadığı halde herhangi1 barbie?logolu? eşyaya sahip olmak mallık turnusolu yerine geçer
1 note
·
View note
Text
Gerçek Aşk nedir?
3 gündür hastane ev arası mekik dokuyorum. Sabah, öğle, akşam bir avuç hap yutuyorum. Artık damarlarımda kandan çok serum var. Serumların içeriğini dahi biliyorum. Hemşirelerin, doktorların, hasta bakıcıların ve kat görevlilerinin isimleri ezberimde. Gittiğim hastanenin krokisini çiz deseniz, gözüm kapalı çizerim. Bu kadar detay verdikten sonra benden beklenen yatakta yatıp, ayılıp-bayılmak olacaktır değil mi?
Dün hastalığımın üçüncü gününde ( akut farenjit, bulaşıcılığı olmadı söylendi ) vitaminlerimi aldım, çayımı içtim ve bütün gün dinlendim. Akşam üstü odama doğru yöneldim. Önce altımda ki eşofmanı çıkarıp en sevdiğim kot pantolonumu giydim. Sonra tekrar dolaba yönelip en sevdiğim çubuklu t-shirt’ümü buldum. Üzerine kapşonsuz ama boyunlu bir sweatshirt’üm var onu, onun üzerine de arkasında idolümün ismi olan formamı geçirdim. Boynuma atkı, mont olarak da gene logolu lacivert montumu giydim. Kafamı kaldıramazken, üzerimde ki beş parça kat-kat kıyafet ile yollara düştüm.
İstanbul da yaşayan bilir trafik hayatımızın en önemli parçasıdır. 20 km’lik yolu bir saatte gittim. İlk defa yolda giderken müzik açmadım çünkü biliyordum akşam kulaklarımda nelerin çınlayacağını. Bir saatin sonunda kız kardeşimi alıp, otuz dakikada da 5 km’lik yol yaptım. Ve sonunda vardım.
3 gündür kas ağrısından ağlayan ben, kas ağrılarımı unuttum. Yolda giderken kafayı kaldıramayan ben, başım dimdik bildiğim her tezahüratı haykırdım. Maçı kaybetmiş olsak dahi, çıkışta aşkına kavuşmuş bir Fenerbahçeli olarak gururla ayrıldım salondan. Çektiğim her bir çileye değdi. Dün eve vardığım da ne boğazımda ses, ne akciğerlerim de nefes ne de kaslarımda bir sıkımlık kuvvet kalmıştı. Tekli koltuğa oturdum ve uyuya kaldım. Dünya’nın en rahatsız ama en huzurlu uykusuydu belki de... Gerçek aşk ne midir:
Hasta yatağından kalkıp gidiyorsan yoluna, o gün öleceğini bilsen gene koşarsın ya yoluna; işte öyle bir şey.
Belki hiç etkin olmayacak ama yatıyorsan adliye kapılarında, 100 yıl daha sürse dava gene koşarsın ya; işte öyle bir şey.
Uğruna feda edersin canını, kanını, cebinde ki son kuruş parayı; işte öyle bir şey.
Yalnızlığına dost olur, kardeş, anne, baba, sevgili olur ya; işte öyle bir şey.
Üzerine giydiğin anda formanı, gelseler üzerine yedi düvel, gene de yıkılmazsın ya; işte öyle bir şey.
Fenerbahçe büyüklüğü ne kupa büyüklüğü ne de şampiyonluk büyüklüğü; öyle bir büyüklük ki adı konamaz, tarif edilemez; Fenerli olmayan kimse bilemez!!!
3 notes
·
View notes
Text
Markanızı kutu üstünde göstermek hiç bu kadar kolay olmamıştı! Logolu koli bandı, logonuzu kutu yüzeyine yerleştirerek her sevkiyatı etkili bir reklam fırsatına çevirir. Nugabant'ın sunduğu bu çözümler, hem estetik hem de dayanıklılığı bir araya getirir. "Logonuz, markanızın imzasıdır." Ürünlerinizi gönderirken markanızı ön plana çıkarmak için logolu koli bantlarımızdan yararlanın.
0 notes
Link
https://www.jantlastikmagaza.com/urun/petlas-195-65r15-95h-reinf-multi-action-pt565-4-mevsim-kar-logolu-2023-36270
0 notes
Text
SHOP.TOPTANTEKSTİL - PRO+
TopTan Tekstil - Profesyonel İş Yelekleri ve Özel Tasarımlarla Fark Yaratın!
TopTan Tekstil, iş yeleği ihtiyaçlarınıza çözüm sunan, kaliteli ve özelleştirilebilir tekstil ürünleri sunan güvenilir bir online alışveriş platformudur. İşçi yelekleri, baskılı yelekler ve firma logolu yeleklerle iş dünyasında profesyonelliğinizi ön plana çıkarın.
İş Yeleği Çeşitliliği - Güvenliği ve Şıklığı Bir Arada
TopTan Tekstil, işçilerin ihtiyaçlarına uygun birçok iş yeleği seçeneği sunar. Yüksek kaliteli malzemeler ve işçilikle üretilen iş yelekleri, hem güvenliği artırır hem de çalışanların şıklığını tamamlar.
İşçi Yelekleri - Konfor ve Dayanıklılı
İşçi yelekleri, dayanıklı kumaşlar ve kullanıcı dostu tasarımlarla TopTan Tekstil'de bulunur. Sektöre özel işçi yeleği çözümleri ile çalışanlarınızın konforunu ve güvenliğini ön planda tutun.
Baskılı Yelekler - Markanızı Taşıyı
TopTan Tekstil, özel baskılı yelek seçenekleri ile markanızı ön plana çıkarmanıza yardımcı olur. Şık ve etkileyici tasarımlarla iş yeleklerinizi kişiselleştirin ve firma kimliğinizi vurgulayın.
Firma Logolu Yelekler - Kurumsal Kimliğinizi Taşıyın
TopTan Tekstil, firma logolu yelek seçenekleri ile kurumsal kimliğinizi en üst düzeye çıkarmanızı sağlar. Firmanızın renkleri ve logosu ile özel tasarımlarla çalışanlarınıza özgünlük katın.
Güvenilir Alışveriş Deneyimi - TopTan Tekstil Farkı
TopTan Tekstil, müşterilerine güvenilir bir alışveriş deneyimi sunar. Kaliteli ürünleri, uygun fiyat politikası, hızlı teslimat ve müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışı ile öne çıkar.
TopTan Tekstil, iş yelekleri konusunda ihtiyaçlarınıza uygun çözümler sunan güvenilir bir partnerdir. Profesyonel ve özelleştirilebilir iş yelekleri ile çalışanlarınıza hem güvenlik hem de şıklık katın. İş yelekleri dünyasında fark yaratmak için TopTan Tekstil adresini ziyaret edin.
661 notes
·
View notes