#leblebi
Explore tagged Tumblr posts
gulbahartaysun · 10 months ago
Text
Leblebi
Leblebi Leblebi, Türk mutfağının geleneksel bir lezzetidir. Kurutulmuş ve kavrulmuş nohudun eşsiz bir formudur. Leblebi, tuzlu veya şekerli olarak bulunabilir ve çoğu zaman sokak satıcıları tarafından satılır. Sert dış kabuğun altında, içinde yumuşak bir yapıya sahiptir. Yüksek protein ve lif içeriğiyle bilinir. Lezzet arayanlar için harika bir tercihtir. https://www.cerezpinari.com/kategori/leblebi
0 notes
yelkenlerforaa · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Hediye internetle yapılabilecek en güzel şey eskileri anmak ✨🧡
6 notes · View notes
arguntc · 9 months ago
Text
Rüyada Leblebi Yemek
Rüyada Leblebi Yemek Rüyada leblebi yemek; zor ödenecek borçlara, bereketi olmayan paraya, başka birinin borcunu üstlenmeye, sıkıntı çekmeye yorumlanır. Kişinin boş yere harcayacağı zamanına, faydası olmayan gereksiz laflara, gereği olmayan işlere de tabir edilir. Rüyada leblebi yemek; bazı tabirciler tarafından eşler arası iyi geçime, sevgi ve aşka, derin bağlılığa işaret ettiğine yorulur. Kimi…
0 notes
sertsiken0606 · 8 months ago
Text
Merhaba arkadaşlar ben İclal benim sizlere anlatacağım hikaye aslında çok uzun ama biraz az ve öz yazacağım. 49 yaşımdayım bu anlatacağım olaya kadar bekaretimi kimseye vermedim. 2019 a kadar kamuda öğretmenlik yaptım 2019 yılında sırf avukatıma inat üniversite sınavına girerek Ankara üniversitesi hukuk fakültesini kazandım daha önce görmüş olduğum derslerden muaf olunca 2 yıl birden geçip 3 sınıfı okumaya başladım ilerleyen zamanda korona falan olunca uzaktan eğitim ile mezun oldum. Artık diplomalı bir avukattım evim izmit te bu arada hemen bir büro açtım deneyimli 2 arkadaşım var onları da ikna ederek birlikte çalışmaya başladık malum Türk insanı sorunsuz olmuyor boşanma davası vs ben ağır ceza mahkemesindeki suçlarla ilgili davalara bakmaya başladım bir ara 20 yaşlarında 195 boyunda atletik yapılı bir genç geldi bu arada ben kendimden bahsetmemişim ben 165 boyunda 50 kg ağırlığında esmer siyah saçlı zeytin gözlü çıtır bir kadınım öyle övünecek ne bir kalçam ne memelerim var bu ofisimize gelen genç biraz tuhaf bir şekilde polis memuru ile atışmış polis memuru gencin kimliğine ve ehliyetine el koymuş geri vermemiş dava edecek bir avukat bulamadım ne olur yardım edin yalvarırım dedi emniyet müdürlüğüne dilekçe verdik 1 hafta sonra çalışma arkadaşlarımız arasında bahsi edilen bir görevli arkadaşımız yok böyle bir kimlik ve ehliyete el koyulma olayı olmamıştır denilerek cevap geldi bu arada genç hergün geliyor her öğlen yemeğini birlikte yiyoruz baya baya birbirimize alıştık o gelmediği zaman telefon ediyorum resmi cevap geldiğinde konuyu yargıya intikal ettirmek için dilekçe hazırladım birlikte adliyeye gidip savcılığa suç duyurusunda bulunduk. O gün canım akşam saatlerinde öğrendiğim bir haber yüzünden çok sıkılmıştı ne yapacağımı düşünürken telefonum çaldı arayan Bektaş tı biraz telefonda dertleştik ofiste otururken getirden 4 bira leblebi vs ısmarladım getir gelmeden Bektaş geldi ardından getirin servis elemanı geldi hemen aldım birlikte biraları içtik fazla içki içmem aslında malum içkiye alışık bir bünyem yok haliyle sarhoş olmuşum Bektaş evimi bilmiyordu sarhoş olduğum için kendi evine götürmüş eve gidene kadar ne olduğunu bilmiyorum uyudun dedi evine girdiğimizi hatırlıyorum 2 bira daha açtı içerken öpüşmeye başladık öpüşürken soyunmaya derken kendimizi çekyat ın üstünde sevişmeye başladık o benim amımı emerken bende onun sikini ağzıma aldım fazla sürmedi ağzıma bütün döllerini boşalttı bende daha önce hiç sevişmediğim için bilmiyorum kesik kesik inliyordum meğerse orgazm oluyormuşum ağzı yüzü loş ışıkta parıl parıl parlıyordu benim içimden akan sıvılardan olacak Bektaş beni kucağına aldı sikini amıma dayadı koltuk altlarımdan tutarak yavaş yavaş beni sikinin üzerine oturttu çok zevk alıyordum kızlığımı bozdu hiç pişman olmadım keşke daha önce çıktığım arkadaşlarımla birlikte olsaydım diye düşündüm bir an erkek arkadaşlarım geldi bir bir aklıma ama benim kızlığımı Bektaş bozacakmış Allah öyle emretmiş o gece sabaha kadar seks yaptık biraz uyuduk sabah saat 10 gibi uyanıp kahvaltı yapıp çıktım Bektaş evde yatıyordu büroma gittim aklım dün geceki yaşanmışlıklardaydı bir kaç önemli işimi halledip eve gittim fakat Bektaş evde yoktu tüm hayallerim yerle bir oldu. Telefon ettim neredesin diye sordum annem elini kesmiş hastaneye götürüyorum dedi kapattı telefonu. Bilgisayarı açtım porno video izleyip kendimi oynamaya başladım aklıma lisede ki erkek arkadaşım geldi telefon numarasını buldum aradım hemen yanımızda bulunan ticaret merkezinde ofisi varmış oradaymış bende aklıma geldin ne yapar ne eder bir arayayım dedim konu konuyu açtı nerede öğretmensin diye sordu güldüm ben avukatım öğretmenliği bıraktım dedim Fikret istediğin zaman gelebilirsin 1 bina yanındayım dedim ... Şimdilik bu kadar yeter gerisini daha sonra yazacağım umarım beğenirsiniz
67 notes · View notes
herguzelseyim · 7 months ago
Text
Doksanlı yılların sonu cebimde doksanlık Cengiz Kurtoğlu kaseti...
Kısa samsun içiyorum o zamanlar...
üzerinde “Sigara içmek öldürür” gibi şeyler yazmıyor henüz...
Bir kıza aşık olmak için e posta adresi gerekmiyor ve ona yazmak için ısırılmış elma logolu telefonlar...
Mahallenin kızlarıyla sek sek oynuyoruz ve hep kızlar kazanıyor...
Kızlar hep kazanıyor , kızlar hep kazanır…
Bir şişe şarap bir fruko gazoza tekabül ediyor ve yanında tuzlu leblebi...
Amerika orta doğuya girmemiş, Yaser Arafat halk kahramanı,israil bütün devletlerin düşmanı...
her yer biraz gazze...
yürürlükte değil asgari geçim indirimi…
Doksanlı yılların sonu dudağımda nihavent bir ıslık...
Çizgili büyük boy defterin orta yaprağını kopartıp mektuplar yazılıyor Cengiz Kurtoğlu eşliğinde...
henüz saçlarına el değmemiş gözleri üç gök yüzüne eşit manitaya...
İlk aşkım sevgilim liselim benim…
Kalbin ortasından ok geçirmek ve bir ucuna adını yazmak adetten sayılıyor...
bir de leblebi tozu diye bişey var bakkalda satılıyor...
Sırtını verdiğinde bir arkadaşa bir arkadaş ,bir arkadaşın sırtı bir arkadaşa arkadaşlıktan çok daha fazlası...
Nasıl yakışıyorsa Türkan Şoray Kadir İnanır'a,
o kadar yakışıyor sakalları bir adamın bir kızın avuçlarına...
dudakları mevzu bahis değil…
Büyüyünce her şey güzel olacaktı güya...
Bak sevgilim Yeni Türkü söylüyor...
Biz büyüdük ve kirlendi dünya.!!!
41 notes · View notes
yasamsallik · 7 months ago
Text
*Kim yazmışsa HARİKA YAZMIŞ*
"Ah Müjgan...
Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.
Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızdaki gibi durmadı.
Western filmlerinde
Ezilen kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,
Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.
Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Milliyetimizi araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.
Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.
Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken ‘’Uydum hafız olan imama’’ derken, Her yerde imama uyduk.
Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.
Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, Liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.
Nihat Hatipoğlu’nu YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü.
Köprü yaptık geçmedik
Yine de parasını ödedik.
Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bir güzel sattık.
Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.
Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.
Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve Hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?
Ümit etmek güzel,
Beklentisi var herkesin...de
Biz küçükken,
Sapanla kuş avlayan arkadaşımıza,
‘dur’ diyemediysek eğer,
Şimdi o arkadaş
Devletin gücünü,
Medyanın sözünü,
Paranın tadını,
Yandaşın hırsını,
Cahilin gönlünü,
Eline avucuna almışken ‘dur’ dememizi
Kimse beklemesin.
... ...
Diyeceğim ama diyemiyorum.
Biri söylemiş işte;
“Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur “ diye..
Bence uyan artık,
Yoksa geç kalacaksın
Kendini kurtaracak kimse arama,
Seni yine,
Sen kurtaracaksın..."
39 notes · View notes
etheromanie · 5 months ago
Text
"hemen değil ama zamanla anlıyordun ki, bir hayattı kaybettiğin, kendi hayatına bitişik bir hayat, bir komşu yaşam öyküsü. o gidince hayatlarınızın yabani bitkiler gibi yıllarca birbirine doğru büyüyüp iç içe geçtiği yeri, bu müşterek alandaki şahsi hikâyeni, yani onun yanındaki seni de kaybediyordun. karşılıklı oturduğunuz masaları kaybediyordun mesela. sadece ona anlatacağın şeyleri kaybediyordun. onu bir sabah kahvaltıya çağırma ihtimalini. ondan ödünç alacağın ve vermeyi unutup unutup sonunda el mecbur senin ilan edilen giysileri. günlerdir içini kemiren bir meseleyi gecenin bir vakti kapısını çalıp anlatma şansını ve onun verdiği akılla belli bir yönde alacağın kararları. yüz yıldır tanıdığın birine iç rahatlığıyla şımarma, kızma, surat asma, bozuk çalma, onunla kavga etme hakkını. birinin sen leb demeden leblebi diyecek olmasını kaybediyordun. o, seninkilere dolanmış köklerini söküp alırken, seni de yerinden ediyordu. aynı bahçenin çiçekleri olmak böyle bir şeydi."
10 notes · View notes
reyliika · 6 months ago
Text
bizimkiler geçen sene leblebi kuru üzüm ikilisine takmıştı bu senede çekirdek çayın yanında vazgeçilmezleri oldu
13 notes · View notes
hazan-hzn · 6 months ago
Text
Sükût
demir leblebi
çiğne ömrünce . . .
11 notes · View notes
birikmesin · 7 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Diyet 1.Gün
Diğer yerlerde paylaşmayacağım için diyet günlüğünü burası ilan ediyorum.30 dk hızlı tempo leslie yaptım ve bitirdiğimde midem bulanıyordu.Tansiyonum mu düştü şekerim mi bilmiyorum bayilmadim neyseki.Kan ter içinde kaldığım için bı duş aldım ve ara öğün yaptım.Hala açım ve akşam da semizotlu mercimekli bsy yiycem🥲Neyse ki öyle şeyler beni çok zorlamaz.Esim bulgur ve patates sulusu yerken benim onları yemem biraz zor olacak tabi.Neyse ilk günden pes etmek yok.Halledicez :') yarın tartıda fark görmezsem var yaaa...Şaka şaka bir günde ne değişebilir ki.Ama siskinligim gidecek kesin ben saçma sapan besleniyordum çünkü normalde .
Akşam yemeği
Tumblr media Tumblr media
Akşam yemegimi eşim tattı ve bunu nasıl yiyorsun dedi😅ceviz olması gerekiyordu için de o olmayınca çayın yanında bir fincan leblebi izni verdi diyetisyenim.Kasamda bir dilim karpuza izin verdi sağ olsun :') Benim sanki atanmamisim gibi ders çalışmam .Her şey aday takipçilerim için :')
7 notes · View notes
insanzee · 2 years ago
Text
Tumblr media
KİM YAZMIŞSA HARİKA YAZMIŞ...
"Ah Müjgan...
Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.
Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızdaki gibi durmadı.
Western filmlerinde
Ezilen kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,
Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.
Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Mafyalaştık,
Milliyetimizi araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.
Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.
Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken ‘’Uydum hafız olan imama’’ derken, Her yerde imama uyduk.
Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.
Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, Liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.
Nihat Hatipoğlu’nu YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü
Köprü yaptık geçmedik
Yine de parasını ödedik.
Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bir güzel sattık.
Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.
Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.
Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve Hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?
Ümit etmek güzel,
Beklentisi var herkesin...de
Biz küçükken,
Sapanla kuş avlayan arkadaşımıza,
‘dur’ diyemediysek eğer,
Şimdi o arkadaş
Devletin gücünü,
Medyanın sözünü,
Paranın tadını,
Yandaşın hırsını,
Cahilin gönlünü,
Eline avucuna almışken ‘dur’ dememizi
Kimse beklemesin.
... ...
Diyeceğim ama diyemiyorum.
Biri söylemiş işte;
“Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur “ diye..
Bence uyan artık,
Yoksa geç kalacaksın
Kendini kurtaracak kimse arama,
Seni yine,
Sen kurtaracaksın..."
32 notes · View notes
sonsuzluklabirenti · 2 months ago
Text
O gidince hayatlarınızın yabani bitkiler gibi yıllarca birbirine doğru büyüyüp iç içe geçtiği yeri, bu müşterek alandaki şahsi hikayeni, yani onun yanındaki seni de kaybediyordun. Karşılıklı oturduğunuz masaları kaybediyordun mesela. Sadece ona anlatacağın şeyleri kaybediyordun. Onu bir sabah kahvaltıya çağırma ihtimalini. Ondan ödünç alacağın ve vermeyi unutup unutup sonunda el mecbur senin ilan edilen giysileri. Günlerdir içini kemiren bir meseleyi gecenin bir vakti kapısını çalıp anlatma şansını ve onun verdiği akılla belli bir yönde alacağın kararları. Yüz yıldır tanıdığın birine iç rahatlığıyla şımarma, kızma, surat asma, bozuk çalma, onunla kavga etme hakkını. Birinin sen leb demeden leblebi diyecek olmasını kaybediyordun. O,seninkileredolanmış köklerini söküp alırken, seni de yerinden ediyordu. Aynı bahçenin çiçekleri olmak böyle bir şeydi.
2 notes · View notes
aynodndr · 2 months ago
Text
Tumblr media
Merhaba çocukluğum...
Çok özledim seni. Uzun zaman oldu biliyorum...
Büyüdüğümden beri görüşemiyoruz seninle !
Ama arada bir anımsıyorum seni.
Bazen bir parkın önünden geçerken, bazen bir pamuk şekerci gördüğümde hemen aklıma sen geliyorsun. O olsaydı diyorum ne severdi pamuk şekeri...
Biliyor musun? Bir kaç kez belki beni çocukluğuma götürür diye kendime pamuk şeker aldım. Ama tadı eskisi gibi değildi sanki.
Belki de eskisi gibi olmayan bendim !
Bilemedim...
O kadar çok özlüyorum ki seni. Hatta o yıllarıma ait her şeyi özlüyorum...
Evimizdeki sobayı özlüyorum mesela. Sobanın üzerinde duran güğümün kaynarken çıkarttığı düdük sesini.
Pazar günleri banyodan sonra sobanın başına geçtiğimizde saçlarımızdan dökülen suların cızırtısını, sobanın üzerinde kuruttuğumuz mandalina kabuklarının kokusunu, tavana vuran alevlerin dansını, sabaha karşı buz kesen odamızı bile özlüyorum...
Tombi'yi özlüyorum. En çokta fıstıklısını...
Yumiyumu özlüyorum, dişlerimin arasına yapıştığında beynime vuran o ağrıyıda.
Mino sakızları, sulu göz'ü, cino çikolatayı, külahlı kaymağı, leblebi tozunu da özlüyorum.
Mahallede arkadaşlarla oynarken yediğimiz ekmek aralarını özlüyorum.
Atarilerimiz vardı o zamanlar, Mario ve Lugi'yi özlüyorum. O çirkin prensesi kurtarmak için verdiğim mücadeleyi bile özlüyorum.😊
Sanal bebeğimi ve hafta sonları gazetelerin verdiği kagıt bebekleri özlüyorum.
Ha birde, biriktirdiğimiz tasoları özlüyorum.
Eskiden taso biriktirirdim, şimdi taso gibi hayal kırıklıkları biriktiriyorum...
Yaa işte çocukluğum.
"Ne çok özlemin varmış meğer." dediğini duyar gibiyim. Yazsam yazacağım daha. Satırlar dolusu özlemle dolduracağım buraları.
Ama kâfi...
Ah be çocukluğum...
Keşke tekrar çocuk olabilsem.
Çocukken hep büyümek isterdim. Ama büyüdükçe anladım ki büyümek o kadar büyütülecek bir şey değilmiş.
İnsan büyüdükçe gülüşleri küçülüyor. Çocukken kahkalarla güldüğümüz şeylere şimdilerde tebessüm edebiliyorsak ne alâ !
Birde büyümek yorucu bir şey heralde ki burada ben de dahil tüm büyükler yorgun.
Aslında hayat eskiden daha yorucuydu. Şimdi her şey otomatik. Ama insanlar eskisinden daha yorgun...
Çocukken her başımızı okşayanı severdik ya hani büyüyünce kolay kolay sevemiyor da insan insanı.
Sanırım, kücükken bedenlerimiz küçük, kalplerimiz büyüktü, bedenlerimiz büyüdükçe kalplerimiz küçüldü.
Keşke hep küçük kalsaydık o zaman.
Küçük kalsaydıkta mutlu olsaydık.
O zaman mutluluklarımız büyük acılarımız küçüktü, şimdi acılarımız büyük mutluluklarımız küçük.
Öyle işte çocukluğum...
Sen hiç büyüme olur mu..
Alıntı
3 notes · View notes
sertsiken0606 · 10 months ago
Text
aslının aynısı 2
biri amımı sikerken diğeri götüme sokmaya başladı avukat hanımı sikende geldi ağzı boş kalmasın deyip ağzıma verdi diğer adamda avukat hanımı domaltıp kalçasına sert tokatlar atarak sikmeye başladı ben artık bitmiştim orgazm üzerine orgazm oluyordum amım götüm birde ağzım ilk defa aynı anda sikiliyordu ağzıma veren bu orgazm ı tattı artık hep sikeriz orospumuz avukat hanım bir tane daha bulur Handan Didem avukat ve bulacağı karıyla birlikte değişe değişe sikişiriz olmazmı avukat hanım dedi ben hallederim diye cevap verdi telefon çalmaya başladı amımı siken çıktı telefon u açtı konuştu kapatırken emredersiniz komutanım dedi belli ki askerdi elbiseleri alıp çıktı diğerleri de giyinmek için elbiselerini topladı biz avukat hanım ile kala kaldık beni ilk siken ilçe emniyet müdürüymüş diğerleri ilk telefon gelip giden jandarma komutanı patron dedikleri adam avukat hanımın eski kocasının ortağı diğer kişi işe ilçede bulunan mağazaların sahibiymiş avukat hanım banyo yapıp çıkalım dedi birlikte banyo yapıp çıktık arabada yarın da sikişmek istermisin diye sordu güldüm olur dedim sabah erkenden noteri aç çay demle saat 9 da ben gelir seni alırım dedi evime bıraktı kocam olacak şerefsize hiç bakmıyordum yemek söylemiş ben direkt olarak yatak odasına gittim yattım uyudum ertesi gün avukat hanım dediği gibi yaptım saat 9 da geldi bana Didem aslının aynısıdır kaşesini ve numaratörü al il merkezine git noterler Birliğinde Hasan Hüseyin bey gideceğin yeri sana tarif edecek dedi ben hazırlanırken avukat hanım ben de kaymakam ile görüşeceğim seni otogar a bırakayım dedi birlikte araca binip yola çıktık bu sefer başka bir eve gidiyorduk dün güzel sikiştin bugün de senden aynı performansı bekliyorum dedi çok lüks bir villanın bahçesine girdik tripleks bir villaydı içeri girdik kapıyı kapatınca avukat hanım kim var kim yok diye seslendi kimse ses vermedi mutfağa gidip 2 bira ve leblebi getirmiş ilk defa içecektim tadını hiç beğenmedim içmedim bir araç geldi park edip eve girdiler aman Allahım eşimin amcası ve amcasının kaynı kahraman bey di gelenler amca bey korkma kızım sen o salağa çok bile sadık kaldın merak etme artık biz seni doyururuz bol da para veririz dedi bu arada avukat hanım soyunmuş kahraman bey in sikini yalamaya başlamıştı amca ben diyebildim beni öyle bir öpmeye başladı ki ister istemez karşılık verdim ömrümde hiç bu kadar güzel öpüşen birini daha görmedim çok sevgilim oldu evlenmeden önce hepsiylede öpüştük seviştik ama arkadan ve ağzımdan başka bir yerimi siktirmeden kocamla evlendim Vedat bey derdim amca ya o zamana kadar Vedat beni ben Vedat ı soydum eğilip sikini ağzıma aldım kocamın sikinin yanında bu resmen kazma sapıydı rahat 25 cm vardı 69 pozisyonuna geçtik o kadar sevişmeyi iyi biliyordu ki diliyle beni orgazm etmeyi başardı. Didem şarıl şarıl akıyor kız suyun hiç mi sikmedi bu şerefsiz seni bu ne kız dedi doğruldum sikinin üzerine oturdum offf harika bir sikiş başlıyordu 10 15 dakika bu pozisyonda sikiştik sonra bir sandalya çekti oturdu beni sırtım yüzüne gelecek şekilde sikinin üzerine oturttu zıplamaya başladı bu arada kalçama tokat atıyordu canım yanıyordu ama zevk inlemelerim ve küfürlü konuşması beni daha çok sikilmek istiyordum 3 kez orgazm oldum kahraman bey benim önüme geldi sikini ağzıma verdi domaldım arkamdan Vedat bey önümde kaynı kahraman bey beni sikiyordu avukat hanım eğilip ellerini memelerime dilini amıma attı o zamana kadar tüm orgazmları bitirdim avukat hanımın emmeleri beni titreterek resmen bağırarak boşalmaya başladım . Avukat hanım altımdan çıktı telefon etti biz villadayız bekliyoruz dedi demek ki sikecek adamlar gelecekti Vedat amımdan çıktı götüme sokmaya başladı 3 dakika geçmeden götüme bütün döllerini boşalttı kahraman bey arkama geçti amımı yalamaya başladı o yaladıkça götümdeki döller amıma doğru akıyor o dölleride yalıyordu birden beni sikinin üzerine oturttu zıplamaya başladı bende tekrar zıplamaya başladım birden beni kucakladı oturttu sikinin üzerine bu sefer amım döllerle buluştu beni bıraktı kalktı altımdan avukat hanımı öpüp ben onlar gelmeden gideyim dedi giyinip çıktı
76 notes · View notes
defnekalbim96 · 3 months ago
Text
agzina sicayim sinavlar bitse kesk hemen koyume donsem acliktan BAYILCAM leblebi kemirmekten iflahim kurudu
3 notes · View notes
besiktas77 · 1 year ago
Text
Tumblr media
KİM YAZMIŞSA HARİKA YAZMIŞ...
"Ah Müjgan...
Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.
Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızdaki gibi durmadı.
Western filmlerinde
Ezilen kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,
Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.
Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Mafyalaştık,
Milliyetimizi araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.
Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.
Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken ‘’Uydum hafız olan imama’’ derken, Her yerde imama uyduk.
Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.
Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, Liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.
Nihat Hatipoğlu’nu YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü
Köprü yaptık geçmedik
Yine de parasını ödedik.
Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bir güzel sattık.
Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.
Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.
Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve Hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?
Ümit etmek güzel,
Beklentisi var herkesin...de
Biz küçükken,
Sapanla kuş avlayan arkadaşımıza,
‘dur’ diyemediysek eğer,
Şimdi o arkadaş
Devletin gücünü,
Medyanın sözünü,
Paranın tadını,
Yandaşın hırsını,
Cahilin gönlünü,
Eline avucuna almışken ‘dur’ dememizi
Kimse beklemesin.
... ...
Diyeceğim ama diyemiyorum.
Biri söylemiş işte;
“Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur “ diye..
Bence uyan artık,
Yoksa geç kalacaksın
Kendini kurtaracak kimse arama,
Seni yine,
Sen kurtaracaksın..."🇹🇷🇹🇷
15 notes · View notes