#kendine d��n
Explore tagged Tumblr posts
Text
Mutluluğu hisset,
Güzel olan ne varsa yaşa,
Hayırlısını dile..
Tebessümü eksik etme,
Kendine özen göster ve İYİ ol..
İyi niyetler,
İyi insanlar hep hayatınızda olsun 💜
Şanslı, Bereketli ve Sağlıklı Bir gün Dileğiyle...
G🌼Ü🌼N🌼A🌼Y🌼D🌼I🌼N
💛 🌿🌼 Mutlu HAFTALAR 🌼🌿💛
#sunrise#sunshine#sun#good morning#purple flowers#tree#purple flower#flower garden#flowers#flower#meadow#sky#clouds#cloud#pics#art#landscape#scenery#nature#travel#amazing#aesthetic#beautiful photo#traveling#landscape photography#photography#nature photopragpy#şiir#doğa#edebiyat
122 notes
·
View notes
Text
Gitmek isteyene ’’kal’’ deme kardeş çünkü o çoktan gitmiştir.
Yüreğini vermişsindir. Zulanda kalan son umudunu vermişsindir. Yazdığın şiirleri, buluta uzanan ellerini, düşlerini, anılarını, gülüşlerini, gözyaşlarını vermişsindir. Yine de gitmek istiyordur, bırak gitsin.
Gitmek isteyene ’’kal’’ deme kardeş çünkü o çoktan gitmiştir.
Düşün bir, onun yüzünden kaç kere çiğnemişsindir kendini. Kaç kere yeminler bozmuşsundur. Kaç kere kıymışsındır kendine. Gönlündeki bahçe, bahçedeki çiçeklerini kaç kere soldurmuşsundur. Düzene eğilmeyen boynun ona eğilmiştir. İşkencelerde bile direnen bedenin, ruhun ona teslim olmuştur. Yine de gitmek istiyordur, bırak gitsin.
Gitmek isteyene ’’kal’’ deme kardeş çünkü o çoktan gitmiştir.
Ağlamıştır, mendil olmuşsundur. Kendine gitmiştir, yol olmuşsundur. Yanmıştır, duman, yanlıştır zaman, yalnızdır yaren olmuşsundur. Düşmüştür, elini tutmuşsundur. Üşümüştür, yüreğinle sarmışssındır. Sen değil miydin onu uçurumların kıyısından, darağaçlarının ilmeklerinden, namluların ucundan çekip alan. Peki sen değil miydin, kadehine rakı, hüznüne türkü, suskunluğuna ses olan. Yine de gitmek istiyordur, bırak gitsin.
Gitmek isteyene ’’kal’’ deme kardeş çünkü o çoktan gitmiştir.
Hastalanmıştır, ıhlamur limon,
Yorulmuştur, bir sakin liman,
Yaralanmıştır, sabır ve derman,
Yanılmıştır, zaman olmuşsundur.
İçindeki kodeslere düşmüştür, kendine tutsak olmuştur, kurtarmışsındır. Çıkmaz sokaklara girmiştir, yola çıkarmışsındır. Karanlıktaysa ışık, uzaktaysa yakın, çukurdaysa merdiven olmuşsundur. Yine de gitmek istiyordur, bırak gitsin.
Gitmek isteyene ’’kal’’ deme kardeş çünkü o çoktan gitmiştir.
t a m e r d u r s u n
54 notes
·
View notes
Text
GÜNAYDIN DOSTLAR
Güne gülümseyerek başlayın..
Yüreğinizde sevgi ;
Hoşgörü..
Umut;
Umudu yaşatanlara;
Sevgiyi paylaşanlara..
Gönlümüze dokunanlara;
Bir küçük Merhaba ile güne başlayanlara..;
Yüzünden tebessümü eksik etmeyene..;
Ve mesafelere rağmen aynı gökyüzünü paylaştığımız güzel insanlara...
Gününüz sağlıklı, gününüz huzurlu,
gününüz sevdiklerinizle birlikte olsun..
GÜNAYDINLAR 💐���🌼🐞🌻☘🌹🌿🥀
Mutlu SABAHLAR 💛🧡💚💙❤️
G💕Ü💕N💕A💕Y💕D💕I💕N
🌹🌹 #mutlu #sabahlar🥀🌹
Mutluluğu hisset,
Güzel olan ne varsa yaşa,
Hayırlısını dile..
Tebessümü eksik etme,
Kendine özen göster ve İYİ ol..
İyi niyetler,
İyi insanlar hep hayatınızda olsun ❣
Şanslı, Bereketli ve Sağlıklı Bir gün Dileğiyle...
GÜNAYDIN . •
❤💞💖💞❤💕
.•°``°•.¸.•°``°•.
( 💕🌹) 🌹
`•.¸ ¸ 💟 ❤
💕° •.¸。•°
17 notes
·
View notes
Text
Bir çobanın kavalında yaşlanıyor gençliğim
Kendine yabancı bir dilin ağıt’ında acı ağlıyor
Dikenli tellerde yarası kalmış
Karmaşık bir örgüde can
Sansüre takılmış dağlı bir öyküde karakış zemheriyim
Sesimde kuş avazı
İçimde gece ayazı
s ö n m ü ş ü m…
Işığını yitirmiş yıldızlar aşkına Merhaba
Uyutulmuş düşlerimde ölüyor çocukluğum
Asırlardır bitmeyen baykuş masalı
Ve kurtlar çalıyor durmadan umutları
Yok devrimi düşlerimin
Fosilleşen sancıların evrimiyim
Cevapsız direnişlerde nefes
Ayrık vadilerde yankılanan ses oluyorum
Gece dürbünlerine düşen mavi kartalım
Sınır boylarından salınarak özgürlük çırpınıyorum
Ekmeğim ,
Suyum,
Azığım..
Kırışık ellerde sarılmış
Kaçak bir cigarayım
y a n m ıı ş ı m…
‘’Vurulmuş güvercinler aşkına Merhaba’’
Yarınlarımı ölüme satmaktan geliyorum
Yurduna gizliden sızmış bir ambargoyum
Sürgünüyüm künyemdeki çizgilerin
Sabahına şafak doğuramayan gün
Renklerini çiçekte soluyan bir imgeyim
Özünde baharı kalmış bir mimoza
Şekersiz bayram sabahı
Ezansız ibadet saatiyim
d u r m u ş u m…
Filizlerini toprağa dökemeyen çiçekler aşkına Merhaba
Cennetten kovulan pusulasız bedevi
Yüzüne hasret suyun rengiyim
Çölüm olabildiğine
Söndürülemeyen yangın
Alev Kırmızı kanım
Kendi közümden tutuşuyorum
Bir yürüyüş marşıyım
Sadece kendime besteyim
Ölüm kadar soğuk
Ateş kadar yanardağım
y a n m ı ş ı m…
Dirilmeye yeltenen volkanik dağlar aşkına Merhaba
3 notes
·
View notes
Text
Bölüm 182: Çayırların sonunda, Wulan şehri vardı
Bir çay fincanı açıklanamaz şekilde kırıldığı sırada, Nangong Jingnu bu sözde kanıtlara bakıyordu. Masaya sıcak su sıçramıştı.
Kalın kağıt yığınını elinde tutan Nangong Jingnu, kırılan çay fincanının parçalarına bakarken derin düşüncelere daldı.
Bu gece başladığından beri içi bir miktar huzursuzdu. Bu çay fincanının kırılışı içindeki kötü hissi daha da beter yapmıştı.
Nangong Jingnu bunun uğurlu bir işaret mi yoksa hayra yorulması imkansız bir şey mi olduğunu görmek için kahini çağırmak istedi, fakat biraz düşündükten sonra bu fikirden vazgeçti.
Nangong Jingnu: "Kalkabilirsin, belki de bu fincan çok eskimiştir sadece. Önce masayı temizle ve iç meclisten yarına yeni bir set iletmelerini iste. Tüm bu seti değiştirsinler."
Qiuju bir nefes verdi, ardından derhal emredileni yapmak üzere gitti.
Nangong Jingnu bir kez daha sandalyeye oturduktan sonra elindeki malzemelere yakından iyice göz gezdirdi.
Xie An bu iki meseleyi keskin bir biçimde tarif etmişti ve kesin kanıt göstermişti. Fakat Nangong Jingnu bunların tek bir kelimesine dahi inanmıyordu.
Qi Yan'ın özel köşkünden haberdardı ve Qi Yan oranın eski bir dost tarafından hediye edildiğini söylemişti. Hediye edildiğine göre, gönüllü olarak verilmişti. Yozlaşma ve rüşvet nasıl olmuş da buna dahil edilmişti?
Ayrıyeten, Qi Yan Jingjia dokuzuncu yılda Huiyuan* derecesi yapmıştı ve sonrasında saray sınavında Çiçeği Arayan olmuştu. Bunun ardından ise onun için bir evlilik ayarlanmıştı. Evlendikleri yılın sonuna yaklaşılırken, Qi Yan'ın elinde hiçbir yetkili pozisyonu yoktu. Akabinde, bu kişi Zhenzhen Prenses malikanesine taşınmıştı.
Ç/N: 20. bölümde açıklamıştım, 会元 huiyuan - başkent sınavındaki birincilik
Nangong Jingnu soğuk bir şekilde güldü: anlamama imkanı var mıydı? Xie An o zamanlar Qi Yan ile yakınlık kurma telaşesi içindeydi ve Qi Yan'ın Huiyuan derecesi yaptığını öğrenince saray sınavından önce bir iyilikte bulunmuştu. Şimdi Xie An beline kadar yasal soruna gömüldüğünden, oraya buraya rastgele saldırıyordu. Sadece, kendi hayatını korumak için etrafı havaya uçurmaya çalışıyordu.
İkisi evlenmeden çok evvelcesinde, Nangong Jingnu önceden Qi Yan'ı sokaklarda görmüştü. O gün nasıl çılgınca kitapçı dükkanından fırladığını ve sonra er-jie'sine çarptığını hatırlıyordu. Şimdi durup geriye bakınca, kitapçı dükkanına kendi el yazmasını satmak için gitmiş olmalıydı.
Qi Yan bir yetimdi. Başkentteki kıyafetler, yiyecekler, konaklama ve ulaşımın tümü gümüş gerektiriyordu. Eğer durum gerçekten Xie An'ın dediği gibi olsaydı, neden Qi Yan'ın kendini alçaltması gereksindi ki? Derece yapmış bir isim olarak, neden ticarete bulaşmaya ihtiyacı olsundu?
Antikalar, tablolar ve kaligrafi çalışmaları ise; önemli bir mesele de olabilirdi, önemsiz de.
Nangong Jingnu Qi Yan'ın edebiyat ve mürekkep çalışmalarına tutkulu olduğunu biliyordu, fakat Xie An gizli bir anlam ekme niyetiyle kendine ait şeyleri o köşkte bırakmış olabilirdi.
Ve o on iki bin liang gümüş sertifikası konusu Nangong Jingnu'da, tüm bunların asılsız saçmalıklar olduğu hissini kuvvetlendiriyordu. Hesap defterinde yazan tarihte, Fuma malikanesi çoktan inşa edilmişti. Qi Yan da oraya taşınmıştı.
Nangong Jingnu, Prenses malikanesindeki eşyaların yarısını Fuma malikanesine taşımıştı. O şeylerin arasında sırf katı altın ve beyaz gümüş ile dolu olan birkaç kutu da vardı. Ayrıca imparatorluk tarafından bahşedilen hazineler de bulunuyordu; bu, bir düzine yıldan fazladır biriktirdiği bir maddi temeldi! On iki bin liang, o şeylerin arasında devede kulak kalıyordu.
Qi Yan paraya muhtaç olur muydu hiç? Acil bir ihtiyacı bile olsa, kendisine söylese yeterdi. Daha ötesini aramaya ne gerek vardı?
Nangong Jingnu okudukça daha da sinirleniyordu. Birilerine emredip Xie An'ın oraya sürüklenmesini ve onu birkaç kez kırbaçlamayı çok fena istiyordu.
Fakat öfke, öfkeydi sadece; Nangong Jingnu sırf bu yüzden sakinliğini yitirmedi: en nihayetinde meclis yetkililerine çamur atmak büyük bir suçtu. Xie An çaresizlikten düşüncesizce şeyler yapıyorsa bile, o denli ahmak değildi. Yine de geri döndüğünde Qi Yan'a o on iki bin liang gümüşü sormak zorundaydı.
Ama şu anda, Xie An'ın meselesi daha fazla ertelenemezdi.
Nangong Jingnu dikkatle Xie An'ın itiraflarının üstünden geçti. Sırf başkentte Xie An ile özel münasebeti olan otuzdan fazla yetkili vardı ve diğer bölgelerde yüzlerce hem önemli hem de düşük rütbeli yetkililer bulunuyordu... Xie An yaptığı yüz liang kadar cüzi miktarda ödemeleri bile bu kadar net hatırladığına göre, Xie ailesinin çok yıllık serveti yok yere doğmamış gibi duruyordu.
Bu davanın kapsam alanı bu kadar geniş olduğuna göre, kanıt toplamak için en az bir ila iki sene gerekecekti. Bazı bölgelere gidip gelmek altı aya kadar sürebiliyordu. Sırf bir tüccarın suçunu kanıtlamak için bunca zahmete girmek biraz mantıksızdı.
Nangong Jingnu nihayet anladı: Xie An, yaptığı doğru ve yanlış itirafları doğrulamanın üç divan için çok zorlayıcı olacağını biliyordu ve ilk itirafta bulunma yöntemiyle başarılı bir şekilde kendi hayatını korumuştu. Görünen o ki işleri Nangong Wang başkente dönüp de köpeğinin hayatını kurtarana kadar süründürmek istiyordu.
"Bam" Nangong Jingnu masaya sertçe vurdu. Bir tüccar tarafından hareketsiz bırakıldığı için kendine ve ciddi ciddi bir tüccarla birlik olmak amacıyla kanunu çiğnediği için bu meclis yetkililerine öfkeliydi.
Nangong Jingnu pencereye doğru geldi. Pencereyi itip açtığında, kısa bir mesafe uzaktaki bir muhafız anında koşup geldi. Pencerenin önünde diz çöktü, "Ekselanslarının ne talimatı vardı?"
Nangong Jingnu: "Gece manzarasını seyretmek istiyorum. Hepiniz dağılın."
Muhafız: "Anlaşıldı!"
Gece, su kadar serindi. Kara bulutlar ağır ağır süzülüp geçerken, ayın bir saklanıp bir ortaya çıktığını belli belirsiz görebiliyordu.
Nangong Jingnu sessizce iç çekti: Qi Yan yanında olsaydı ne kadar güzel olurdu. En azından biraz fikir verebilirdi.
Sonuçta, meclisin çamurlu suları fazla derindi. Kendini bildi bileli iç saraylarda yaşadığından dolayı hiçbir şey göremiyordu. Xie An'ın meselesi olmasaydı, meclisin fazlasıyla barış içinde olduğunu düşünürdü. Çürümüşlüğün çoktan başkentten yayıldığını tahmin etmemişti.
Luo'nun kuzeyi, Çimenli Ovalar.
Karanlık gecede, sendeleyen bir silüet yalnız başına yürüyor, bir at ise onun peşinden takip ediyordu.
Jinhuaiwu çok utanıyordu. Birkaç kez Qi Yan'dan üzerine binmesini istemiş, fakat her seferinde reddedilmişti. Kendi yaptığı yüzünden hayal kırıklığına uğramıştı ve bu yüzden efendisinin kendisini terk etmesinden çok korkuyordu. Dibinden ayrılmadan Qi Yan'ı takip ediyordu.
Qi Yan'ın sol kolu kenarında öylece sarkıyordu, göğsünün üzerindeki kumaş ise taze kanla kırmızıya boyanmıştı. Sağ eliyle ateş tüpünü* havada tutuyordu ve beli eğik bir şekilde yerde bir şey arıyordu.
Ç/N: 火折 Huǒ zhé, ing: flare diye geçen bir nesne
Tam son anda, ölümle burun burunayken, Qi Yan'ın içinde daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir güç patlak vermişti. Kurdun çenesine uzun yayını oturtmuş, boğazının ısırılıp koparılması şeklindeki bir sondan kurtulmuştu; sonra bu şansı hançerini kurda hiç durmadan çılgın gibi saplamak için kullanmıştı. Yüzüne ve vücuduna taze kan sıçramıştı. Sol kolu da kurt tarafından ısırılmıştı.
Nihayet, o kurt son nefesini verdikten sonra Qi Yan'ın bedeninin üzerine yığılmıştı. Qi Yan uzunca bir süre kurdun cesedinin ağırlık etmesine izin vererek yerde öylece yatmış, derin derin soluklanmıştı. Sonunda gücünü biraz geri kazanınca kurdun cesedini kenara itmişti.
Tüm bedeni titriyordu, birkaç denemeden sonra ancak yerden kalkıp ayağa dikilmeyi başarabilmişti. Fakat felaketten sağ çıkmasına rağmen, hiç de keyifli hissetmiyordu. Tüm hissettiği, açıklanamaz türden bir hayal kırıklığı ve üzüntüydü.
Ata binmede maharetsizdi. Peş peşe hedefi ıskalamıştı ve toplam ok sayısını aklında tutmamıştı... Eğer babası hâlâ burada olsaydı hiç şüphesiz onun yüzünden düş kırıklığına uğrardı, değil mi?
Her ne kadar Qi Yan üzerine Wei Krallığı halkından biri kimliği giymiş olsa da, asıl kimliğini bir kez olsun unutmamıştı. Lakin bu geceki performansı, hayal ettiğinden fersah fersah gerideydi.
Fazlaca yüksek standartları olduğundan değildi ama, on yıldan fazla süre oradan oraya koştuktan sonra Qi Yan aniden, bir zamanlar sahip olduğu yeteneğin azar azar yok olduğunu fark etmişti. Çoktan ortalamanın gerisinde kaldığını gecikmeli olarak anlamıştı.
Qi Yan, Jinhuaiwu'yu suçlamıyordu. Aksine, yeni atına karşı içi suçluluk duygusuyla doluydu. Kendini fazla gözünde büyütmüş, bu yüzden Jinhuaiwu'nun yaralanmasına yol açmıştı.
Fakat Qi Yan'ın açıklamak için yeterli enerjisi kalmamıştı. Jinhuaiwu'nun buna bir müddet dayanması gerekiyordu.
Babası bir keresinde ona: kurtların dişlerinin ve pençelerinin zehirli olduğunu söylemişti. Eğer zamanında ilgilenilmezse, kişi aklını kaçırabilirdi.
Ama kurt inlerinin yakınlarında doğal olarak yetişen ve mavimsi kenarları olan bir tür ot vardı. Onu parçalayıp yaranın üzerine uygularsa, kurdun zehrini iyileştirebilirdi.
Kendindeki ve Jinhuaiwu'daki yaralarla ilgilenmek için bir an evvel o ottan bulması gerekiyordu.
Çoktan yanında getirdiği on ateş tüpünden dokuzunu kullanmışken, nihayet bir kurt ini buldu. Kalın bir hırlama sesini takiben, zifiri karanlık mağarada sekiz tane siyaha yakın yeşil renk göz belirdi.
Başının tepesine kadar bir ürperti yayıldı. Qi Yan sonucun bu olacağını tahmin edemezdi...
Artık hiç enerjisi kalmamıştı, fakat bu kurt ininde dört kurt daha vardı!
Lakin inin içindeki kurtlar dışarı fırlamadı. Qi Yan cesaretini toplayıp ateş tüpünü kaldırarak daha derindeki kısma baktı.
Bir dişi kurt, sivri dişlerini gösteriyordu. Qi Yan'ın görüş açısını kapatmak için bedenini kıvırdı, fakat bir kurt yavrusu, annesinin karnının altından merakla başını uzatmıştı. Şimdi Qi Yan durumu tamamen çözmüştü.
Qi Yan kalbindeki hissin ne olduğunu tam olarak söyleyemezdi, ama geri Jinhuaiwu'nun yanına döndü. Bohçayı çözdüğünde çok azıcık kalan erzağı gördü, bu yüzden yenilebilir her şeyi mağaraya attı, ardından ağzıyla ateş tüpünü tutarak hançeri eline aldı. Yere çömelip etrafta kurt zehrini iyileştirebilen o otu aramaya koyuldu.
İnden kurt yavrularının yemek yerken çıkardıkları mırıltılar geldi, anne kurdun hırlamaları da dinmişti. Fakat bir çift koyu yeşil gözünü açık tutuyor, Qi Yan'ın her hareketini izliyordu.
İşte oradaydı! Qi Yan mavimsi kenarları olan bir grup ot gördü, bu yüzden tek seferde on avuç dolusundan bile fazla otu yoldu, ardından Jinhuaiwu'nun yanına çekildi. Sırtına bindikten sonra, kurt inini terk etti.
Boş bir araziye ulaştıklarında, Qi Yan otları ağzına tıkıp ezme haline getirdi. Bunu koluna sürdü, sonra üzerine biraz Qian Tong'un verdiği tıbbi tozdan serpti. Bir parça kumaş yırttı ve yarayı düzgünce sardı, ardından kalkıp bitkiden Jinhuaiwu'ya da sürdü, otun kalanıyla ise atını besledi.
Tüm bunları yaptığında, Qi Yan nihayet Jinhuaiwu'nun ensesini okşadı. Af dilercesine, "Özür dilerim, seni iyi koruyamadım," dedi.
Jinhuaiwu nemli gözleriyle Qi Yan'a baktı. Burnundan soludu, sonra Qi Yan'ın yanağını dürttü.
Kalpleri bağlantılıydı. Fazla açıklama yapmaya ihtiyaç yoktu.
Qi Yan bir su testisi çıkardı ve yere oturdu. Biraz enerji toplayınca üzerini değiştirip temiz dış giysiler giydi. İç giysilerinin de kurt kanıyla sırılsıklam olduğunu fark etti, fakat bunun için yapabileceği bir şey yoktu.
Yola çıkalı tam beş gündüz ve gece geçmişti. Qi Yan nihayet Çimenli Ovaların kuzey ucuna— Wulan şehrine varmayı başardı.
Wulan şehri haritada çok uzakta kalıyordu, bunun için Nangong Rang oraya bir kale şehri inşa etmeye gerek olmadığını düşünmüştü. Çimenli Ovaların eski görünüşüyle aynı haldeydi.
Qi Yan bir eliyle dizginleri gevşekçe tutarken gövdesi bir yay gibi kıvrılmıştı. Bedeni, atın hareketiyle birlikte sarsılıyordu.
İnsanların kokusunu ilk alan, Jinhuaiwu oldu. Qi Yan'a haber verdi, o ise hemen sırtını dikleştirdi. Dinçleşerek önlerindeki mesafeye baktı. Çadırlarla dolu büyük bir alan vardı— sonunda Wulan şehrine gelmişlerdi!
Qi Yan su kesesini indirdi. Kalan az miktarda suyu yüzüne çarptı, ardından yüzündeki kiri kol yeniyle sildi. Atın karnını dürttü ve çadırlara doğru tırıs gider hale getirdi.
Yarı yoldalarken, çayırların bir grup savaşçısı tarafından önü kesildi.
Qi Yan: "Ben Hanımefendi Baş Cariye Ya'yı geri saraya götürmek için gelen imparatorluk elçisiyim, yolu göstermenizi isteyerek zahmet vereceğim."
Önündeki insanlardan biri Çimenli Ovalar dilini kullanarak ortağına şöyle dedi, "Prenses önceden, Wei Krallığı'ndan sarı gözlü biri buraya gelirse onun yanına getirilmesini emretmişti."
Qi Yan bunu net bir şekilde işitti. Savaşçı, Jiya'dan "Baş Cariye" yerine "Prenses" diye bahsetmişti.
O kişi ata vurup Qi Yan'ın yanına geldi, sonra dizginleri onun elinden alarak kendi eyerine doladı. Atların üstünde çadırlara doğru gittiler, yol boyunca hiçbir engele rastlamadan büyük çadırın önüne varmışlardı.
"Prenses, bahsettiğiniz Wei Krallığı'ndan gelen insan burada."
Büyük çadırın içinden bir bebeğin ağlaması duyuldu, sonra Jiya, "Onu önce at sırtından indirin ve güzelce ağırlayın," dedi.
Qi Yan çadırın içine doğru baktı, bir ayırıcı bölme görüş açısını kapatıyordu.
Çimenli Ovalarda katlanır paravana benzeyen mobilyalar vardı, lakin konulduğu pozisyon Wei Krallığı'ndakinden tamamıyla farklıydı.
Çimenli Ovalarda, ayırıcı bölmeler genelde çadırın girişine konurdu. Savaş için her an kolaylık olsun diye at eyerlerinin ve silahların yaslanması işlevi görürdü.
Qi Yan'ın kalbinde tehlike zilleri çalıyordu. Jiya'nın çadırından neden bir bebek ağlaması gelmişti?
***
0 notes
Video
youtube
Ölürem Kızlar Naz Eyleme - Aylin Demir ✩ Ritim Karaoke (Erzurum Uşşak Mi... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ❤ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/Jx8jgm5duuE ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Ölürem Kızlar Naz Eyleme - Aylin Demir ✩ Ritim Karaoke (Erzurum Uşşak Minör 4/4 Halay Anonim ) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : ÖLÜREM KIZLAR NAZ EYLEME SÖZ GÜFTE : ANONİM BESTE - MÜZİK : ANONİM USÜL : 4/4 HALAY MAKAM - DİZİ : UŞŞAK - MİNÖR YÖRESİ İL İLÇE : ERZURUM KAYNAK KİŞİ : ALİ GÜLER ARANJÖR : ? ŞARKI SÖZÜ ÖLÜREM KIZLAR (Şarkı Sözleri İle) Değirmen ��stü Çiçek Oy Kızlar Naz Eyleme Orak Getirin Biçek Ölürem Kızlar Naz Eyleme Değirmenin Bendine Oy Kızlar Naz Eyleme Döner Kendi Kendine Ölürem Kızlar Naz Eyleme Değirmen Üç Dolanır Oy Kızlar Naz Eyleme Suyu Serhoş Dolanır Ölürem Kızlar Naz Eyleme "Erzurum türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 93 sayfanın 93 adedi aşağıdadır. A A Güzel Dolan da Gel Acem Ülkesinde Eyleşdim Galdım Adalardan Çıktım Yayan Ahçik Çıkmış Kilisenin Taşına Al Atta Yeşil Kolan Al Yeşil Giymiş Allanır Aras Aras Han Aras Ay Aydındır Ayılmaz Aya Bak Nice Gider Ağ Deveyi Düzde Gördüm Aşıhların Ahlın Alır Aşşahtan Gelirem Yüküm Eriktir B Bala Sarhoş Bala Sarhoş Ben Razı Değilem Hicrana Gama Bir Dilim İki Dilim Üç Dilim Elma Bir Sandığım Vardır Sırmadan Telden Bu Tepe Pulli Tepe Bu Tepe Pullu Tepe Bugün Sabah İle Visal-i Yardan C Can Bula Cananını Can Dedim ki Can Diyesen Can Ellerinden Gelmişem Cigara Attım Yara D Dağlar Seni Delik Delik Delerim (Erzurum) Derede Gum Gaynıyor Değirmen Başında Vurdular Beni Değirmen Üstü Çiçek Duaz-ı İmam (Erzurum) Dün Gece Yar Hanesinde Düngürcüler Geldi Sıra Sıra Dizildi E Ela Gözlüm Ben Bu Elden Gidersem Eledim Eledim Höllük Eledim Elinde Süt Küleği (Erzurum) Ervah-ı Ezelde Levh-i Kalemde Erzurum Marşı Erzurum Ovaları Gözlerin (Nasıl Vasfedeyim) Erzurum Çarşı Pazar Evlerinin Önü Lale Bağıdır (Erzurum) G Gara Camışları Vurdum Bayıra Gine Bugün Yaralandım Gökte Yıldız Ellidir (Erzurum) Göç Göç Oldu Göçler Yola Dizildi Gülistan'da Bir Gülüm Var Güzeller Bezenmiş Toya Giderler H Hani Yaylam Hani Senin Ezelin Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir K Kadem Bastı Gönül Tahdı Kale Kaleye Karşı (Erzurum) Kaleden İndim Düze (Erzurum) Kapıda Gavun Yerler Kavurma Koydum Tasa Kağıttan Biberim Var Keşkem Bu Ellere Gelmez Olaydım Kırmızı Gül Demet Demet Kutuda Kara Biber L Liverimin Kaytanı M Martinim Atılmıyor Masada Yeşil Desti Mavi Yelek Mor Düğme Mendilimde Tuz Taşı Mızıka Çalındı N Ne Güzel Oğlan O O Yaylalar Yaylalar Oduncular Kısa Keser Odunu S Sarı Kızın Ayağında Yemeni Seherde Bir Bülbül Seyreyle Güzel Kudreti Mevla Neler Eyler Suda Balık Yan Gider T Tarla Tumbu Yumuşak Taşa Çaldım Namusumu Arımı Tello Gider Yan Gider Testiyi Aldın Kızım Tutam Yar Elinden Tutam U Uca Dağların Başında Uykudan Uyanmış Gözleri Bir Hoş Uzun Avlu Dar Kapılar V Vardım Eşiğine Yüzümü Sürdüm Y Yandı Canım Tende Yayla da Suyu Yan Gider Yaz Gelende Çıkam Yayla Senin Başına Yılan Akar Gamışa Yüce Dağ Başında Bir Sürü Kuzu Yüzünü Sevdiğim Seyrana Çıkmış Ç Çayıra Serdim Halı Çelik Pazarında Ufacık Taşlar Çift Beyaz Güvercin Olsam Çimenli Bahçede Bulgur Eliyor Çitin Ucu Değirmi Çığrık Benim Tel Benim Ö Öte Geçe Bu Geçe İ İki Dağın Arasında Kalmışam (Erzurum) Ş Şafak Söktü Gine Suna'm Uyanmaz Oyna Müzik Kanalı - Oyun Havası , Halay , Roman Oyun Havası , Ankara Oyun Havaları , Yöresel Halaylar, Kına Şarkıları, Türküler #halay #oyunhavası #romanhavası #ankarahavası #eğlencelişarkılar #erzurumhalayları #oynamüzik St müzik : 0532 529 90 80 Sinan Toprak Müzik Prodüksiyon Yapım A.Ş Resmi Kanalı
0 notes
Text
E T M E D İ N M İ Sevgili cananım maral bakışlım Sen beni yaratıp var etmedin mi ? Kirpiği mızrak ey hilal kaşlım Kendine bağlayıp yar etmedin mi ? Aşığın kaderi yanmaktır deyip Delice bağlanıp kanmaktır deyip Verdiğin ıkrarda durmadan cayıp Dünyamı başıma dar etmedin mi ? Zapt edip yakarak gönül kalemi Yıktın viran ettin evim hanemi Kimselere açmadığım sinemi Aşkın ateşiyle nar etmedin mi ? Dilerim tanrıdan gelme nazara Ne olur diri diri koyma mezara Kul oldum götürdün beni pazara Satıp bedestanda kar etmedin mi ? Ben senin ardında dolandım yeldim Ne zaman ağladım ne zaman güldüm Saçımı başımdan avuçla yoldum Ağartıp saçımı tar etmedin mi ? Gelip de yüzüme gülüp kandırıp Çimen‘imi sevdan ile yandırıp Dili bülbül edip güle kondurup İşini gücünü zar etmedin mi ?
0 notes
Text
Kısa olan bu hayatın koşulları bu kadar zor olmamalıydı? Her işi, kısa, sade, kolay, ve hızlı yapmanın bir yolu mutlaka olmalıydı? Zorlaştırarak, işi zora sokmak, hiç kimseye güzellik getirmiyordu. #PusulaÖlümsüzSözler Bir çok şeyi dışlamak için dahi çok şey bilmeniz gerekir. Doğruyu kabullenmek için de daha çok doğruyu öğrenmelisiniz. Ve insan bu hayatta inanmak değil, hep bilmek ister. Öğrenmek özgürlüktür. #PusulaÖlümsüzSözler NE İLE İLGİLİYİZ? Türkiyede ki; Eleştirmenlerin çoğu, İnsanların ne olduğu ile ilgili, Politik magazin, ne dedi? Ne yaptı? Nere gitti? Gibi dedikodu hepsi boş gereksiz faydasız. Anlamsız yakınmalardır! #PusulaÖlümsüzSözler Dünyada bu ilktir. Bu ülkede bazı insansı canlı türleri, Windows'u kullarak, Window'un kurcusu Bill Gates'e en olmadık iftira, karalama, hakaret, küfür eden türleri bünyesinde barındıran tek ülkeyiz! #PusulaÖlümsüzSözler Kitap çevirilerinde bir çok yanlış, kasıtlı eklemeler, özellikle din tantaslı arap içerikli kelimeleri serpiştirmeleri bolca görmek mümkün! Bu o yazara ihanettir! Okuyucuyu kandırmaktır. Algı yapmaktır! #PusulaÖlümsüzSözler İnsanın Dijital Dönem Evrimi; “Düşünüyorum öyleyse varım” dan bu Çağa, “İnstagram, Youtube, Facebook, Twitter, Pinterest.” gibi Sosyal medya ile birlikte,“ Görünüyorum, öyleyse varım'a” evrildi. #PusulaÖlümsüzSözler Bakmıyor değilsin, G Ö R M Ü Y O R S U N ! Okumuyor değilsin, A N L A M I Y O R S U N ! İnanmıyor değilsin, B İ L M E K İ S T E M İ Y O R S U N ! Düşünmüyorsun değilsin, D Ü Ş Ü N E M İ Y O R S U N ! #PusulaÖlümsüzSözler Bilinç çıkara karşı, güçsüz müdür? Vicdanı kapatan, insanın içindeki kendine taraf, bencilliğinden doğan, egosal çıkarını öne çıkarmasıdır. Kıskanma değilde, galiba bilinç, sahtekarlığa tahammül edemiyor. #PusulaÖlümsüzSözler Bazı olayların, bir görünen yanı vardır. Bir de görünmeyen arka planı vardır. Sıradan insanlar görünen kısmı ile ilgilidirler. Bunlar daha çok algıya açık sürüleştirilmiş, güdülen animal boyutta kalmış kesimdir. #PusulaÖlümsüzSözler Yönetilen halk şeffaf, yönetenler şeffaf değil! Halk kameralarla takip altında, ancak yöneticiler halk tarafından hiç takip edilmiyor. Yönetciler güclü, halk zayıf. Yönetenler her zaman haklı, halk sürekli haksız. #PusulaÖlümsüzSözler
0 notes
Text
AÇ KURTLARIN, MANKURTLARIN, KARA BULUTLARIN DAĞITILMASI İÇİN KENDİNE GEL; ÇOCUK UYURSA BÜYÜR, MİLLET UYURSA ÖLÜR. #G İ D E C E K S İ N İ Z
0 notes
Text
Mutluluğu hisset,
Güzel olan ne varsa yaşa,
Hayırlısını dile..
Tebessümü eksik etme,
Kendine özen göster ve İYİ ol..
İyi niyetler,
İyi insanlar hep hayatınızda da olsun 💚
Şanslı, Bereketli ve Sağlıklı Bir gün Dileğiyle...
G🌼Ü🌼N🌼A🌼Y🌼D🌼I🌼N
💛 🌿🌼 Mutlu HAFTALAR 🌼🌿💛
_ڪےє√qiLєrim'Lє... •°•°•°💚💛💚💛💚
#sunrise#sunshine#sun#trees#tree#forest#flower garden#flowers#flower#colorful flowers#sky#clouds#cloud#meadow#pics#art#landscape#scenery#nature#travel#amazing#aesthetic#beautiful photo#traveling#photagraphy#şiir#edebiyat#doğa#manzara#çiçekler
149 notes
·
View notes
Text
“EN SON KAÇA OLUR?”
“En son kaça olur?" olur diye soruyorlar birbirlerine. "Seni seversem en son kaça olur."
Kaç para? kaç yara?
Gözümüzden sakındıklarımız vardı eskiden, şimdi götü kolladıklarımızla dolu piyasa.
Kime arkamızı dönsek, değdiren değdirene.
Sorsak "Sevik Allahsiz değdirmek mi" diye atarlanıyorlar.
Biz de "Hadi değdirin bari. Alem buysa, kralın ebesine selam söyleyin." deyip susuyoruz.
Aşk dedikleri bütün bu çaba bu "değdirmek" aslında. Yoksa bunların, bizim bildiğimiz aşkın altından kalkacak yürekleri yok.
Kendin pişir kendin ye lokantalar gibi,
kendin seviş kendin savaş!
Bir ömrü bir ömre sarmak...
Bir hayatı başka bir hayatla örtmek...
Kederli bir başı hüzünlü bir omuza yaslamak...
Ve aşkı alnından öpmek...
Yürek istiyor, bir gözün bir göze, bir gönlün bir gönüle değmesi.
Ama bizde " sen de yürek var mı?" diye soran yok. Varsa yoksa "Sen de büzük var mı?"diye soruyor bizim güzel hanımlar ve yakışıklı beyler.
Bunların sözlüğünde aşk “büzük ile yüzük” arasında bir yoldur.
O da bizi bozar be kardeş.
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun
86 notes
·
View notes
Text
Kendine iyi bak...!
Daha nice yollar var gidilecek,
Birikmiş onca cümle,
Yepyeni gündoğumları,
Ve ertelenmiş bir valiz dolusu hayal...
Bak bugün de aralandı gün senin için.
Hadi uyan Umuda...
G💙Ü🦋N💙A🦋Y💙D🦋I💙N
155 notes
·
View notes
Text
Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden, kendi bahçeni yarat. Ve kendi ruhunu kendin süsle. Göreceksin ki, dayanıklısın ve kuvvetlisin. Ve sen çok değerlisin..
‘‘Anlamak, sevmenin başlangıcıdır..’’
- Baruch Spinoza
🌿💜G Ü N A Y D I N☕
41 notes
·
View notes
Text
kendine en ağır yükü aradın
bulduğun k e n d i n d i -
kendini sırtından atamadın..
nietzsche
5 notes
·
View notes
Text
KIRLANGIÇ HİKAYESİ !
Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama aşık olmus. Ve adamın penceresinin önüne konup adama şöyle demis;
Ben seni çok seviyorum lütfen pencereyi açıp beni içeri alda birlikte yaşayalım.
Adam:
Olmaz alamam... Sen bir kuşsun hiç bir kuş adama aşık olurmu?...
demiş.
Kırlangıç tekrar;
lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canında sıkılmaz birlikte yaşar gideriz demiş.
Adam yine;
Olmaz alamam...Git başımdan, diye cevap vermiş.
Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup adama tekrar şöyle demis;
lütfen beni içeri al.. Artık soğuklarda başladı , dışarıda kalamam. Biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim sadece beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri alda burada kalayım. Birlikte yemek yer omuzuna konar seni neşelendirir sana yarenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın, der...
Adam ona;
Git derhal başımdan!... Ben yalnız kalırım demiş ve kuşu kovmuş...
Kırlangıçta bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş..
Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine
"Ben ne aptal , ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayi kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık demiş ve çok , pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş . Kendi kendine nasil olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir ben de onu içeri alir birlikte mutlu bir hayat sürerim, demis. Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış . Yazın gelmesiyle ��ırlangıçlarda gelmeye başlamış Ama onun kırlangıcı gelmemiş.yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama boşuna....Kırlangıç yokmuş.Gelen kırlangıçlara sormus ama onun kırlangıcını gören olmamış . Sonunda bir bilge kisiye halini danışmak ve ondan bilgi almak icin gitmiş.
Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona şöyle demiş;
- K ı r l a n g ı c l a r ı n Ö m r ü 6 a y d ı r . . .
Hayatta bazı firsatlar vardır ömründe bir defa insanın eline geçer ve değerlendiremezsen uçup gider ...💖
Anonim
13 notes
·
View notes
Text
KIRLANGIC HIKAYESI !
Günlerden bir gün Kırlangıcın biri bir adama aşık olmus. Ve adamın penceresinin önüne konup adama söyle demis;
Ben seni cok seviyorum lütfen pencereyi acıp beni iceri alda birlikte yaşayalım.
Adam:
Olmaz alamam... Sen bir kuşsun hiç bir kuş adama aşık olurmu?...
demis.
Kırlangıc tekrar;
lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canında sıkılmaz birlikte yaşar gideriz demiş.
Adam yine;
Olmaz alamam...Git başımdan, diye cevap vermiş.
Üçüncü ve son defa kuş adamın penceresinin önüne konup adama tekrar şöyle demis;
lütfen beni içeri al.. Artık soğuklarda basladı, dışarıda kalamam. Biliyorsun ben sıcak havalarda yasayabilirim sadece beni iceri almassan baska sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni iceri alda burada kalayım. Birlikte yemek yer omuzuna konar seni neselendirir sana yarenlik ederim. Hemsende benim gibi yalnızsın, der...
Adam ona;
Git derhal başımdan!... Ben yalnız kalıriı demis ve kuşu kovmus...
Kırlangıcta bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde ucmuş ve uzaklara gitmis..
Adam kırlangıc uzaklara gittikten sonra düsünmüs ve kendi kendine
"Ben ne aptal , nekadar akılsız bir adamım, niye kırlangıcla birlikte kalmayi kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık demiş ve cok pişman olmuş, pisman olmus olamasına ama is isten gecmis. Kendi kendine nasil olsa sicaklar baslayinca kirlangicim gine gelir bende onu iceri alir birlikte mutlu bir hayat sürerim, demis. Ve penceresini sonuna kadar acip beklemeye baslamis. Yazın gelmesiyle Kırlangiclarda gelmeye baslamis. Ama onun kirlangici gelmemis.yazin sonuna kadar hic penceresini kapatmadan pencerenin basinda beklemis ama Bosuna....Kırlangıc yokmus.Gelen kırlangıclara sormus ama onun kırlangıcını gören olmamis. Sonunda bir bilge kisiye halini danismak ve ondan bilgi almak icin gitmis.
Bilge kisiye olayı anlattıktan sonra bilge kisi ona söyle demiş;
- K ı r l a n g ı c l a r ı n Ö m r ü 6 a y d ı r . . .
Hayatta bazı firsatlar vardır ömründe bir defa insanın eline geçer ve degerlendiremessen ucup gider şeker...
6 notes
·
View notes