#işbirlikçileri
Explore tagged Tumblr posts
onderkaracay · 7 months ago
Text
🎯 Yeryüzü Çetesi Yerli İşbirlikçileriyle Birlikte Çökertildi 🎯
0 notes
mcanylm34 · 1 year ago
Text
Selam olsun, selam olsun için için kaynayan ve uyanan Arpat'ın torunlarına
Atlarının ayak sesleriyle Roma'yı titreten Attila'ya bin selam
Selam olsun Kırım'a
Gaspıralı'nın yaktığı ateşi kor kor yüreklerde taşıyan yiğitlere bin selam
Selam olsun 'sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana' diyen şehit analarına selam
Cudi'de, Gabar'da, Hakurk'ta, Mezi'de, Ari'de, Basyan'da, Kuringam'da,
Beyazdağ'da, Balkayalar'da, Mezargediği'nde, Yüksekova'da,
Dağlıca'da yurt için can verip kelle alanlara
Türk yurdundan yurt verilmez diyenlere
Güneşi yükseltenlere selam
Ya istiklâl, ya ölümse bunun adı
Yıkılsın Habur, yıkılsın dağlar yüz binlerce can yürüsün diyenlere selam
Selam olsun Türk'ün dinini, kinini bilip yaşayıp yaşatanlara
Türk yurtlarını koruyup, kollayıp, kuşatanlara
Hakk buyruğu üzre kardeşini gözetip, mazluma yetişenlere
Sırayı şaşırmayanlara
Sabrımızı taşırmayanlara
Töre üzre yaşayıp töreyi yaşatanlara selam
Selam olsun aydınlık ufukları gözleyenlere
Yeniden Türk asrını özleyenlere selam
Selam olsun çocuklarımızın Türk bakışlarına
Mustafa Kemal'lere, Atsız'lara, Türkeş'lere, Muhsin'lere selam
Kahrolsun Türk düşmanları
Kahrolsun emperyalizm
Kahrolsun emperyalizmin yerli işbirlikçileri
Yaşasın Kızıl Elma'mız
Yaşasın büyük Turan ülkümüz
Yaşasın büyük Türk milleti
İl, devlet devlet kükreyecek
Şan, ordu ordu yürüyecek Türk'ün olsun
Mazlumların kurtuluşu insanlığın huzuru için cihan mülkün; mülk Türk'ün olsun
Tanrı Türk'ü korusun!
Tumblr media
Tumblr media
130 notes · View notes
bymuamma · 1 year ago
Text
En içten dileklerimle Allah belanızı versin. pkk ve işbirlikçileri... İçerden dışardan her kim olursa olsun..
49 notes · View notes
delitay · 1 year ago
Text
Tumblr media
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.
Kahrolsun PKK ve İşbirlikçileri!..
24 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 months ago
Text
İÇİMİZDEKİ OSMANLICILAR!
Bu grubu tanıyoruz: Siyasal İslamcılar, tarikatçılar, ikinci cumhuriyetçiler, “liberal solcular”, emperyalist işbirlikçileri ve Atatürk düşmanları...
Zaman zaman bunların arasından biri çıkar, siyaset bilimi ve devrim mantığı açısından geçerliliği olmayan sözleri yineler. Bu kez, bazılarınca Nobel ödüllü diye yere göğe konamayan ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu konuşmuş, Osmanlı'daki sistemi överken, Atatürk'ü ve Cumhuriyet devrimlerini eleştirmiş.
Taht kavgaları yüzünden kardeşlerin birbirinin kafasını uçurduğu, şeriata karşı gelenin kolunun kesildiği, ümmet toplumunda herkesin padişahın kulları olarak görüldüğü sistemi “daha çoğulcu” diyerek savunanların dayanağı nedir?
Kurtuluş Savaşı sırasında ülkenin farklı yerlerinden gelen temsilcilerle kurulan Büyük Millet Meclisi ile yoluna devam eden, saltanatı ve hilafeti kaldıran, şeriat hukukunu sona erdirip laik hukukun temellerini atan, medreseleri kapatıp laik ve bilimsel eğitimi başlatan, kadını sosyal hayatta öne çıkaran, bilimi referans alan ve bölgede bağımsızlık meşalesini yakan bir devrime sürekli vurmalarının asıl nedeni, emperyalizmin fonladığı YENİ OSMANLICILIK düşüncesidir!
6 notes · View notes
etaali · 3 months ago
Text
“Bu şehir (Gazze), (İsrail) ile tüm normalleşenleri ifşa edecek. Ve tüm işbirlikçileri rezil edecek. Ve (davayı) satıp taviz veren herkesin gerçeğini ortaya çıkaracak.”
Şehid lider Yahya Sinvar
2 notes · View notes
emreandersson · 5 months ago
Text
ANANI DA AL GİT!
seçim öncesi siyasetin gülü beş yıl geçiş garantili sırat köprüsü! gülün efendiler gülün Dev bir Evrim’e kararttım gözümü  kimlerin kamu yararına hizmeti elinde işçinin kanı ile kamu özel işbirlikçileri evet bileyledik köpek dişlerimizi karnımızda haksızlığın açlığı guruldarken satmışlar ülkeyi içindeyken seni beni  meçhul sanmayın adiliklerin kodaman failleri en iyi siz bilirsiniz nereye düşecek dar ağaçlarının serin gölgesi  onlar yargılanırken televizyonlarda  oynatılacak penguen belgeselleri “lütfen ananızı da alıp gidiniz!” bende konuya vakıf değildim  sağolsun eniştemden öğrendim bazı mühim şeyleri…
2 notes · View notes
pateralba · 9 months ago
Text
9 Mayıs 1945'de Hitler faşizminin kesin yenilgisi ilan edildi. Naziler ve işbirlikçileri emekçi halkın ordusuna yenik düştü. Avrupa'da ikinci dünya savaşı (ikinci emperyalist paylaşım savaşı) son buldu. Zafer günü kutlu olsun.
2 notes · View notes
baybaykus · 9 months ago
Text
Hatırlamak da fayda var
MHP'Lİ YÖNETİCİNİN İTİRAFLARI
MHP Ankara eski il yönetim kurulu üyesi Mehmet Sakarya'nın kaleminden:
BİZ UYUDUK...
ABD 2002 yılında ülkemizi işgal ettirdi.
Kime mi?
TC kimliği taşıyan, fakat aslında fanatik Türk düşmanı olan mollalara!
Hafızanızla zaman tüneline girin, yaşadıklarımızı bir film gibi seyredin!
* Hafızın şiir okuması ve göstermelik kodese aldırılması... Mağdura bu millet bayılır...
* ABD yani CIA bizi bizden iyi tanır...
* Ben o sırada MHP Ankara İl yönetimindeydim, Bahçeli ani kararla istifa ettirildi, Hükümet yıktırıldı.
* İstifa haberi geldiğinde, İl yönetimi toplantıdayız, Dedim ki,
- Herkes intihar edebilir, Genel başkanımız da siyaseten intihar etmiştir, yalnız partiyi de peşinden sürüklemiş. Onu da öldürmüştür"
Başkan Yaşar Yıldırım kireç gibi oldu.
- Abi ipimizi çekiyorsun, dedi...
- Başkan, benim ipim yok, 1966 yılından beri bu hareketin içindeyim.Her düşündüğümü söylerim... Rahmetli Başbuğumun döneminde de böyleydim, dedim.
Dediğim çıktı,
Bahçeli'nin İsifasıyla hükümet yıkıldı, seçime gidildi... MHP barajın altında kaldı...
Arapçı, daha doğrusu ABD'nin adamları kazandı...
ABD, FETÖ, CIA, Yerli işbirlikçileri elele verdi.
Önce askeriyeyi çökerttiler. En korktukları kesim oydu...Ergenekon, Balyoz filan derken, bütün paşalar kodese tıkıldı.
Kozmik Odaya girildi. NDevlet sırları işportaya düştü...
Laik rejim yanlılarını safdışı bırakmaları
6 -7 senelerini aldı...
Adliyeyi, Mülkiyeyi ve Askeriyeyi ele geçirdiler...
Ondan sonra yavaş yavaş,
ABD uzmanlarının planlarına göre, İşgal kimseyi ürkütmeden devam ettirildi.
TC kaldırıldı - İki üç bağırdık bitti...
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE " tabelaları söküldü Vatanın dört yanından...
Kem küm ettik, kapandı gitti konu...
ANDIMIZ kaldırıldı okullardan...
İki üç bağırdık, Üç beş dava açtık...
Ele geçirilmiş yargı mollaya destek oldu...
Bir Yunan mahkemesi olsaydı, o da böyle karar verirdi...
Bu arada vatan toprakları satılmaya başlandı... İmar ve ihale dümenleriyle,
Mollalar sıfırlanamayacak servetler edindiler...
Vatandaşlık dağıttı Arapçı mollalar...
Her gelene pasaport dağıttılar...
ABD emriyle Suriye'ye girdik... Çünkü Linda'lar, Jane'ler Irak'ta çocukları Coniler ölünce isyan etti...ABD Başkanları Linda'dan, Jane'den çok korkar...
Bu nedenle baştan bağladığı mollaya
"Suriye'ye gir" emri verdi...Yüzlerce Mehmetçik şehit oldu... Bizde de Helga olsaydı, "Emevi Camisi başınıza yıkılsın, ülkede cami mi kalmadı, hepsi boş duruyor" derdi.
"Fantaziniz için benim yavrum toprağa düştü" Diyerek yeri göğü inletirdi..
Fakat bizim Ayşe, Fatma :
"Ben şehit anası oldum" diye, için için gurur duydu...Çünkü cahildi. Onu kandırmak
bir bebeği kandırmaktan kolaydı...
Eline Kuranı alan bayrak asılmış
gecekondu evine gitti. İki ayet okudular,
Bu zavallılar hüngür hüngür ağladılar!
Bu arada Yunan adalarımıza el koydu...
Ses eden oldu mu? İki emekli subay feryat etti...Kimse ortalığı ayağa kaldırmadı..
Devlete, devlet ve Türk düşmanlarını doldurdular,
Diplomatları kovup yerlerine imam atadılar...
Bu arada Suriye'den ülkemize
Çapulcu akını başladı...Gelenlere sordu gazeteci:
- Nasıl geldiniz, diye, Suriyeli dedi ki:
- Bize 'kalkın Türkiye'ye gidiyorsunuz
herşeyiniz hazır orada,
çok rahat yaşayacaksınız' dediler, getirip bıraktılar buraya!.
Kimse ağzını açmadı...Mollalar ortalığa velveleye verdi, "Bunlar Ensardır bağrımıza basalım" diye..Cahil kesim anında yuttu bu dümeni... Şu anda 8-10 milyon yabancı, Ülkeye dolmuş durumda. Her an bir olay patlayabilir...
BOP haritasını gördünüz Güneydoğu BOP içinde... Şimdi oralara Arap dolduruldu ki,
düğmeye basınca isyan çıkacak, O topraklar elimizden uçup gidecek!
ABD emriyle orduya operasyon çektiler..Ordu mevcudunu yarıya indirdiler ki,
yarın ülkede bir kalkışma olursa, halimizi düşünün!
Hatay Belediye Başkanı feryat ediyor
"Şehir elden gitti" diye...
Kimsenin umurunda değil... ABD emriyle Suriyelileri yurda sokan molla ne diyor,
- Suriyelileri göndermeyeceğiz...
Senin öyle bir iraden olamaz ki! Sen ABD ne derse onu yapmaya mecbursun.
4 notes · View notes
kitabice · 10 months ago
Text
Tumblr media
Bu ve işbirlikçileri kimlerse on beş senedir çocukların hayatını mahvettiler şu sıfatı asla unutmayın!
2 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
🗣️ Haçlıların Son Şövalyeleri
Zulmün tarihine bir bütün olarak bakmak gerekir.
Özelleştirme talanı işte bu çürüme ile başladı.
Son yirmi yılda ülkede satılmayan hiçbir şey kalmadı.
Vatanının topraklarını, üzerinde yaşayanları değiştirmek için yurttaşlığı, bizim olan doğal kaynakları maden ruhsatlarını satarak el değiştirmesine aracılık ettiler.
Bugün açlık, yoksulluk yaşıyorsan, özgürlük ve bağımsızlığını kaybetmiş her konuda bağımlı bir ülke haline gelmiş olmamız kendi Anayasamızı tanımayan yani bizi tanımayan zihniyetlere ülkenin ve kendi geleceğini teslim etmiş olmamdan kaynaklanıyor.
Alternatif bulmakta da oldukça zorlanan bir toplum olduk.
Anayasanın ilk dört maddesini hedef yapan, Anayasa'dan senin ulus birliğini yok ederek birlik ve beraberliği yok etmek isteyenlere destek vermen için önce yukarıda ki gerçekler ile ölümü gösterdiler şimdi de yeni işbirlikçileri ile sıtmaya razı etmek istiyorlar.
Kimi seçerseniz seçin emperyalizme hizmet edecek şekilde seçenekler boşuna örgütlenmedi.
Medyanın aldatma gücü karşısında bilinç düzeyi az okuyan bir toplum olduğumuz için seksen beş yıldır tuzaktan tuzağa düşerek yok edilmenin eşiğine geldik/getirildik.
Çürütenlere yetki verdik. Hala çürümeye devam etmek isteyenlere yetki vermek için can atıyoruz. Çürüyen biz olduğumuz ortada olduğu halde bunu ön gören bir toplum olmayı eğitim öğretim sisteminin yetiştirdiği insan kalitesi sayesinde başaramadık.
Sağcı, solcu, liberal, dinci, sözde demokrat ve muhafazakar ne kadar işbirlikçi unsur varsa bu çürüme ve yok etme projesinin bir parçası oldular.
Hepsi haçlı niyetin birer şövalyesiydiler.
Atatürk'ü unutturmak, devrimleri yok etmek, Cumhuriyeti yıkarak haçlı zihniyetin emrinde tek bir kişinin zulmü altında inim inim inleyen bir toplum ortaya çıkarmak ve bu sömürgeye hizmet ettirmek tek amaçtı.
Bugün buna karşı duran en küçük cesareti bile linç etmeye kalkan tüm işbirlikçiler bu eserin ressamları olarak tarihe geçtiler.
Siyasi partiler, tarikat ve cemaatler, sınıf ayrımcılığı ve üstünlüğü elde etmiş holdingler birlik, beraberlik ve bütünlüğü yok eden şebekenin ana unsurları oldukları halde onlara kimse toz kondurmadı.
Tarikat müritleri başbakan, Cumhurbaşkanı oldular.
Sonunda haçlı ziyniyetin ileri karakolu tarikat ve cemaatler devleti ele geçirdiler.
Bugün katlanmak zorunda kaldığın kendi basiret yoksunu kararlarının olduğunun farkında bile değilsin.
] Önder KARAÇAY [
15 notes · View notes
cinaraslan · 2 years ago
Text
DENİZ GEZMİŞ
BABA, SANA HER ZAMAN MÜTEŞEKKİRİM. ÇÜNKÜ KEMALİST DÜŞÜNCEYLE YETİŞTİRDİN BENİ. KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ EVDE DEVAMLI KURTULUŞ SAVAŞI ANILARIYLA BÜYÜDÜM. VE O ZAMANDAN BERİ YABANCILARDAN NEFRET ETTİM. BABA, BİZ TÜRKİYE'NİN 2.KURTULUŞ SAVAŞÇILARIYIZ ELBETTE Kİ HAPİSLERE ATILACAĞIZ, KURŞUNLANACAĞIZ DA, TIPKI 1.KURTULUŞ SAVAŞI'NDA OLDUĞU GİBİ. AMA BU TOPRAKLARI YABANCILARA BIRAKMAYACAĞIZ. VE BİR GÜN MUTLAKA YENECEĞİZ ONLARI.
DÜŞÜN BABA, BUGÜN H��KÜMET, İŞİNİ, GÜCÜNÜ, BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR ÇÜNKÜ BİZDEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET KALMAMIŞ DURUM
TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEDİK VE BU SEBEPLE AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI MÜCADELE VERDİK. BUNDAN DOLAYI ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ. ONU ANCAK İŞBİRLİKÇİLER DÜŞÜNSÜN VE ANCAK ONLAR KENDİ CANININ TELÂŞINA DÜŞSÜNLER VE BEN 24 YAŞINDAYKEN KENDİMİ TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞINA, ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM. BAĞIMSIZLIK DÜŞÜNCESİNİ MEZARA KADAR GÖTÜRECEĞİZ. (DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: YAŞASIN TÜRKİYE HALKININ BAĞIMSIZLIĞI, YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZMİN YÜCE İDEOLOJİSİ. YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ. KAHROLSUN EMPERYALİZM.
BAĞIMSIZ TÜRKİYE , GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE VE HALKA DÖNÜK ÜNİVERSİTE(DENİZ GEZMİŞ)
POLİS YUVAMIZ TERKEDENE KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ. ZAFER BİZİMDİR. YETER Kİ, SİZLER İNANÇLI OLARAK MÜCADELENİZE DEVAM EDİN ASLAN KARDEŞLERİM. EYLEMİMİZ TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELESİNİN BİR PARÇASIDIR. DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN GERCEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN GİRİŞTİĞİMİZ MÜCADELEDE HALKIMIZIN MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM MÜCADELESİNDEN AYRILAMAZ. ÖĞRETİM ÜYELERİNİN DAVRANIŞLARI BİZ GENÇLİĞİN SİNDİRME YOLUNDA BİR ADIMDIR. BUNA KARŞI SONUNA KADAR DİRENMEMİZ GEREKİR. SAVAŞIMIZ SENATO VE ARKASINDAKİ EMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ İLEDİR. TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİNDİR. BİZ AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI SOKAK, MEYDAN VE ÜNİVERSİTELERDE SONUNA KADAR TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN SONUNA KADAR DÖVÜŞECEĞİZ(DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: HALKA DÖNÜK 1961 ANAYASASI ELBİSE DEĞİŞTİRİLİR GİBİ DEĞİŞTİRİLMİŞ, BUNUNLA DA YETİNMEYEREK HALKIMIZA,ANAYASAMIZCA TANINAN HAKLARI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLDİ, SIKI YÖNETİM MAHKEMELERİNDE MİT AJANLARINA MAHKEMELERİN TEMSİLCİSİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLMEK İSTENMİŞ VE ANARŞİST DEYİMİYLE DEVRİMCİLERİN KATLİNE GİDİLMİŞ AYNI NEDENLERLE SİYASİ CİNAYETLER İŞLENMİŞTİR.
✴️ETİKETLER: #denizgezmiş #denizgezmiş #denizgezmişsavunma #denizgezmişramiz #denizgezmişş #denizgezmişsıfırbir #denizgezmişsavunması #denizgezmişruhunşadolsun🙏 #denizgezmiştürkiyedir #denizgezmiştenatatürkedevrimsözü #denizgezmiştalus #denizgezmiştir #denizgezmişüçarkadaş #denizgezmişunutulmaz #denizgezmişreddiye #denizgezmişruhu #denizgezmişunutulmayacak #denizgezmişölümsüzdür🙏✌✌❤❤ #denizgezmişo #denizgezmişölümsüzdür✌ #deni̇zgezmi̇şölümsüzdür #denizgezmişölmedi #denizgezmişonurumuzdur #denizgezmişölümsüzdür🙏 #denizgezmişölümsüzdürrr #denizgezmişr #denizgezmişölumsüzdür #denizgezmişölümsüzdürr #denizgezmişp #denizgezmisparki #denizgezmişparkası #denizgezmişpark #denizgezmisparkı #denizgezmişunutmadık #denizgezmişunutmadıkunutturmayız #denizgezmişnicesenelere #denizgezmis69yasinda #denizgezmiş43 #denizgezmiş45senedir25yaşında #denizgezmiş5mayıs1972 #denizgezmis68yasinda #denizgezmiş67yaşında #denizgezmis69yasında #denizgezmis24yasında #denizgezmis68yaşında #denizgezmiş75yaşında #denizgezmis75yasında #denizgezmis73yasında #denizgezmiş75 #denizgezmis70yasinda #denizgezmiş27şubat1947 #denizgezmiş28şubat1947 #denizgezmişvakfı #denizgezmişyusufaslanhüseyininanölümsüzdür #denizgezmişvearkadaşları #denizgezmişveyoldaşlarıölümsüzdür #denizgezmişv #denizgezmişveyoldaşları #denizgezmişyusufaslanhüseyini̇nan #denizgezmisyusufaslanvehüseyininanölümsüzdür #denizgezmisyusufaslanhuseyininan
2 notes · View notes
hetesiya · 1 month ago
Text
Rojava umuttur – Yeni Yaşam Gazetesi | Yeni Yaşam
Rojava umuttur
Sebahat Tuncel
3. Dünya Savaşı olarak tanımlanan Ortadoğu’da yaşanan siyasal gelişmeler ve açığa çıkacak sonuçlar önümüzdeki 100 yılı belirleyecek gibi gözüküyor. İnsanlık tarihinde tahminen üç yüz bin yıllık geçmişiyle siyasal, ekonomik ve kültürel olarak insanlığı besleyen Ortadoğu coğrafyası, emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri eliyle kapitalist modernitenin ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Yaşanan savaş ve çatışmaları “modernitenin kültürel ve ekonomik savaşları dönemi” olarak yorumlamak mümkündür. Müdahale Ortadoğu’nun ideolojik ve kültürel yapısınadır. Ve esasta İsrail’in güvenliğini sağlamak için olduğu pek çok analist tarafından da dile getirilmektedir. İsrail’in 7 Ekim saldırısıyla yeni bir boyuta ulaşan üçüncü paylaşım savaşında asıl hedefin İran olduğu bilinmektedir. Suriye rejiminin direnmeden çekilişi, kendi öz gücüne dayanmayan hiçbir gücün dışarıdan gelen destekle ayakta duramayacağını veya destek aldığı gücün politikaları doğrultusunda hareket etmek zorunda olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Suriye’de rejimin direnmeden Halep ve Şam’ı HTŞ’ye teslim etmesinin Rusya, ABD, İsrail ve İngiltere arasında bir anlaşma doğrultusunda geliştiğini hemen herkes ifade etmektedir. Anlaşılan o ki yaşanan gelişmeler Türkiye’nin de bilgisi dahilindedir. Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de TBMM’de DEM Parti yöneticilerinin elini sıkması ve sonraki açıklamaları da bu süreçten bağımsız düşünülemez. AKP-MHP bu süreci içeride Kürtleri oyalayarak, Rojava’da da Kürtlerin kazanımlarına saldırarak Kürtlerin statü elde etmelerini engellemek istemektedir.
2014 yılında da Kürtlere karşı IŞİD çeteleri ile işbirliği yapan Türkiye, Suriye’deki gelişmeleri fırsat bilerek bu kez SMO adındaki çeteler ve orada kendisine bağlı paramiliter güçler aracılığıyla Kürtlere saldırılar gerçekleştirmekte, sivilleri, kadın ve çocukları katletmektedir. Türkiye her ne kadar “Suriye’nin topraklarında gözümüz yok, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz” dese de bunun bir retorikten öte anlam taşımadığını herkes biliyor. 2011’den bugüne Suriye’ye yönelik emperyalist müdahalenin bir parçası olan Türkiye, Kürtlere karşı sistematik olarak yürüttüğü siyasal ve kültürel soykırım politikasınının bir parçası olarak Kuzeydoğu Suriye’de özerk bölge statüsünü engellemeye çalışmakta, desteklediği cihadist radikal dinci grupları kullanarak Rojava’yı işgal etmek istemektedir. Kürtlerle dostluk kurmak yerine insanların kafasını kesen, halklara, farklı inançlara işkence eden, tecavüzcü çetelerle radikal dinci cihatçı örgütlerle işbirliği yapması AKP’nin nasıl bir ideolojik, politik toplum inşa etmek istediğinin ifadesidir.
Türkiye’nin yürüttüğü Kürt karşıtı politika Türkiye’de yaşanan siyasal, toplumsal ve ekonomik krizi derinleştirme ve Türkiye’yi çatışmanın içerisine çekme riski de taşıyor. Türkiye tüm kaynaklarını Kürtlere karşı yürütülen gizli, açık savaşa harcıyor. Bu da ekonomik krizi derinleştiriyor. Savaşın faturasını da yoksul emekçi halka ödetiyor. Türkiye’de mevcut durumdan çıkmanın yolu barış ve çözüm siyasetidir. Demokratik, özgür, eşit, adil ve refah içinde bir yaşam için barış siyasetine Kürt sorununun barışçıl ve ��zgürlükçü çözümüne ihtiyaç var.
Ortadoğu’da savaş ve çatışmanın uzun süreceği görülüyor. Suriye’den sonra İran’da çatışma ve savaş olasılığı yüksektir. Bu savaş Ortadoğu halklarının kaderi değil elbette. Kapitalist modernite yarattığı ulus-devlet krizini, savaş, sömürü ve şiddet ile aşmaya çalışmaktadır.
Peki Ortadoğu’da başka bir çözüm mümkün değil midir? Elbetteki mümkündür. Filistin ve Kürdistan halklarının özgürlük sorunu Ortadoğu halklarının eşit ve özgür birlikteliğini esas alan bir birlikle çözülebilir. Bu konuda Sayın Abdullah Öcalan’ın 2010 yılında Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü başlıklı savunmasında ifade ettiği, “Kürdistan’da Kürt sorununun demokratik ulus kapsamında çözülmesi Ortadoğu’daki ulus devlet bunalımına ve ulaştığı çözümsüzlüklere karşı muazzam bir etkide bulunacaktır. Daha şimdiden Irak, İran, Suriye ve Türkiye’deki ulus devletlerin ulaştığı bunalım, çatışma ve çıkmazların anlaşılmasında demokratik ulus çözümü dışında bir olasılık pek gözükmemektedir” değerlendirmesi, yaşanan güncel gelişmeler doğrultusunda en akılcı çözüm olarak önümüzde durmaktadır.
Ortadoğu halkları özgür ve barış içinde bir yaşamı hak ediyor. Dinci, milliyetçi, cinsiyetçi militarist ideolojiler ve yönetimler halkların geleceğini karartıyor. Bu karanlığa karşı direnen Kürt kadınları başta olmak üzere Rojava halkı sadece Kürtlere değil bütün dünyaya umut olmaya devam ediyor. 2014 Kobanê direnişi ve IŞİD’in yenilgiye uğratılması halklara başka bir yaşamın mümkün olduğunu göstermiş, umudun adı olmuştur. Şimdi Kobanê’ye, Rojava’ya saldıranlar bu umudu kırmak istiyor. Umudu diri tutmak ve halklarımızın özgürlüğünü sağlamak için umudun etrafında daha fazla kenetlenmek, Rojava halkıyla dayanışmak, savaşa karşı durmak insanlık görevi olarak önümüzde durmaktadır.
0 notes
gundemarsivi · 2 months ago
Text
Tumblr media
Dünya Kalır Mı
✍🏻 Hayrettin Geçkin
I
“Sultan Süleyman’a kalmayan dünya sana da kalmaz” sözü her insana aynı şeyi anımsatıyor mu bilmiyorum.
Sahiden de ne Sultan Süleyman’a kalmış bu dünya, ne Napolyon’a, ne şuna, ne buna!
Zalimleri de ağırlamış, halkının iyiliği için çalışan kimseleri de.
Krallar da göçüp gitmiş, köleler de.
Büyük insanlığın vicdanı olmuş insanlar çok yaşamamış! Nâzım, Deniz, Che…
Eline geçen olanakları insanların iyiliği için kullananlara da kötüye kullananlara da bir süreliğine ev sahipliği yapmış yalnızca.
Dünyanın geçiciliği şarkılara, türkülere, şiirlere, romanlara, öykülere, masallara ve daha nelere konu olmamış ki!
II
Şimdi de dünya zorda.
Dünyanın kendisi zorda!
İnsanın bu açgözlülüğüne, bu vurdumduymazlığına daha ne kadar katlanabilir ki?
Kapitalizm, insanın insanla kardeşçe, barış içinde yaşamasına, insanın doğayla bir sevgili yakınlığı kurmasına izin vermiyor. Bu onun özü, karakteri…
Uluslararası dev tekeller, silah tüccarları, maden şirketleri oluşturduğu merkezi iktidarlar ve işbirlikçileri aracılığıyla bu politikalarını gözü dönmüşçesine sürdürüyorlar.
Yalan makineleri, propaganda aletleri, ajanları, kuklaları daim devrede.
Bakın, Suriye’yi ne hâle getirdiler birkaç gün içinde.
Öyle ki istedikleri gibi şekillendirebiliyorlar dünyayı.
İstedikleri krizi yaratabiliyorlar, istedikleri bölgede savaş çıkarabiliyorlar.
Dünya ateşe verilmiş durumda.
Dünya zorda ve üstelik küçük bir azınlığın dışında dünyanın kimsesi de yok.
Doğaseverlerin, yaşam savunucularının ve “Başka türlü bir dünya mümkündür” diyenlerin dışında dünyanın kimsesi yok.
Onlar da olmazsa, o “şarabi eşkıyalar”!
Bu gidişle dünya kalır mı?
Dünyayı sona doğru yaklaştıran yalnızca insanın insana eziyeti değil.
Savaşlar değil yalnızca.
İnsana yaşam sunan su, hava, toprak, en genel ifadeyle doğa, yine insan tarafından bilinçsizce kullanıldığı ve kirletildiği için iklim krizleri çok yakıcı biçimde gündeme girmeye başladı. Bu alanda da kriz durmadan derinleşiyor. Buzullar çözülüyor, ekosistem dengesini kaybediyor. Felaketler pek çok yerde, pek çok biçimde kendini göstermeye başladı bile.
III
İki gün önce Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası’nda yaklaşık üç saati bulan bir etkinlik gerçekleşti. Etkinliği İda Dayanışma Derneği düzenlemişti. Konuşmacı Prof. Dr. Murat Türkeş’ti. Alanında dünyada birkaç kişiden biri Murat Türkeş! İklim değişikliği mücadelesi ve uyumun politik ekonomisi, BMİDÇS Paris Antlaşması ile diplomatik ve ideolojik boyutları ve gelinen nokta dâhil pek çok konuda anlaşılır ve etkileyici bir sunum yaptı. İşin geleceğe yönelik boyutları, ülkelerin hangi düzeyde ve nasıl sorumluluklar alması gerektiği konuşuldu, çözüm önerileri üzerinde duruldu. Sorular ve yanıtlar konuyu her yanıyla açığa kavuşturdu.
Bir şey gözümden kaçmadı ama: Acı duyarak anlattı bütün bunları Murat Türkeş. Sorulara sevgiyle yanıt verdi. Sık sık insanın dünyada olup bitenleri ve bunlara karşı alınması gereken önlemleri anlama ve bilme mecburiyetine getirdi sözü. “İnsan kardeşlerim, dünyanın sizden başka kimsesi yok,” demek istedi.
Salonda çok az sayıda insan vardı.
15, 20 kişi… O kadar!
Kendime küserek izledim Murat Türkeş’i.
IV
Etkinlikten çıkınca boynumu dünyaya doğru uzattım, gökyüzüne doğru daldırdım yüzümü. Boğaz’ı uzun uzun süzdüm. Kaz Dağları’na doğru bakamadım. O saatlerde orada ağaç katliamı sürüyordu.
Düşündüm, hak verdim: İnsanların böyle etkinliklere ayıracak ne zamanı vardı, ne Kaz Dağları’ndaki “vahşi madenciliğe hayır” diyecek halleri… Herkesin önemli işleri vardı çünkü.
Dünya bir başına dönüyordu.
Ah dünya dedim kendi kendime.
Dünya kimin umurunda!
Hayrettin Geçkin
0 notes
pazaryerigundem · 3 months ago
Text
Gürhan Akdoğan: "Türkiye'nin yanında olmak yerine terörü destekliyorlar"
https://pazaryerigundem.com/haber/189542/gurhan-akdogan-turkiyenin-yaninda-olmak-yerine-teroru-destekliyorlar/
Gürhan Akdoğan: "Türkiye'nin yanında olmak yerine terörü destekliyorlar"
Tumblr media Tumblr media
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Ba��kan Yardımcısı ve Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, “Terörü yapanlar ne için yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Terör karşısında atılması gereken adımların ne olduğu açıkça biliniyor olmasına rağmen; birçok emperyalist ülke ve onların içerideki işbirlikçileri, terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yanında olmak yerine terörü destekliyor ve besliyorlar” dedi.
BURSA (İGFA) – Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 
Akdoğan, Yıllardır emperyalizmin maşası olarak ülkemizi terörle uğraştıran elli bine yakın insanımızın katline ve ülkemizin milyarlarca dolar kaynağının yok edilmesine neden olan yakalandığında ve ilk sorgulamalarında yabancılar tarafından kullanıldığını itiraf eden terörist başının Gazi meclisin çatısı altında konuşturulmasını önermek akıl tutulmasının dışında siyaset kurumundaki bazılarının kişisel varlıklarını devam ettirmek üzere nerelere savrulduğunun da bir göstergesidir.” ifadelerini kullanarak açıklamasına şöyle devam etti: 
Dünyanın neresinde görülmüştür ki bir devlet bir teröristle anlaşıp mecliste konuşması sağlanmıştır. Bize demokrasi dersi veren ABD ve AB’nin emperyal devletleri İşid lideri Ebubekir el -Bağdadi, El kaide lideri Usame Bin Ladin ve Boko Haram lideri Muhammed Yusuf ile görüşüp meclislerine terörü sonlandırmak üzere davet ettiler mi?
Hatırlayalım; yakın tarihimizde; 21 Ekim 2007’de Dağlıca Baskınında 12 şehit, 5 Ekim 2008’de  Şemdinli  Aktütün   karakolu baskınında 22 şehit, 20 Temmuz 2010’da Çukurca’da 7 şehit, Hatay İskenderun şehir merkezinde askeri birliğe roket artarla saldırı düzenleyip 6 şehit verdiğimiz, Gerilere gittiğimizde bu kansız şerefsiz örgütün Suruç ta, Hakkâri’de, Şemdinli’de, Çukurca’da, Aktütün jandarma karakolunda, Dağlıca da Hatay İskenderun’da, İstanbul Veznecilerde, Ankara Kızılay meydanında, Bursa’da Ulucami’de daha nice yerlerde katliamlar yaptığını, nice yaşamları yok ettiğini unutmayalım. Bir güneşli pazar günü her şeyden ve yaşamlarını kaybedeceklerinden habersiz 3 aile, Yusuf Meydan ve 9 yaşındaki kızı Ecrin, Âdem Topkara ve eşi Elif ile Öğretmen Arzu Özsoy ve 16 yaşındaki kızı Yağmur İstiklal de gezintiye çıkmışlar, okulların tatil olduğu bugünde mütevazi yaşamlarına uygun, belki biraz alışveriş yapıp, biraz hava alıp, bir şeyler yiyip evlerine döneceklerdi. Bir anda yaşamdan koparıldılar. Daha niceleri, dün terörist başının Mecliste konuşma yapması çağrısının üzerinden daha 24 saat geçmeden Ankara’nın göbeğinde TUSAŞ eli kanlı teröristlerin hedefindeydi. Beş şehit verdik. Türkiye’deki terörün rastlantı olmadığını ve bu terörün arkasında ciddi bir projenin var olduğunu tekrar değerlendirdim. Terörü yapanlar ne için yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Terör karşısında atılması gereken adımların ne olduğu açıkça biliniyor olmasına rağmen; birçok emperyalist ülke ve onların içerideki işbirlikçileri, terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yanında olmak yerine terörü destekliyor ve besliyorlar.
  Anadolu’da binlerce yıldır birlikte yaşadığımız insanlarımız arasında kin ve nefret tohumlarını eken, birlikteliğimizi ve barışımızı bozmaya çalışan, Lozan’ı kaldırıp Sevr-i yeniden hortlatma girişimleri arzusunda olanların farkındayız. Ulus Devlet, Üniter Devlet, Laik Cumhuriyet, Atatürk Türkiye’sinin kuruluşunun temel değerleri ve yapı taşlarıdır. Demokrasimiz bu üçlü temelden aldığı güçle beslenmekte ve geliştirmektedir.  Dünyada eşi benzeri olmayan insana, onun kültürüne, kimliğine, kökenine, dinine ve inancına koşulsuz saygıyı esas alan Çağdaş Türkiye modeli 103 yıl önce yeşertilmiştir ve bu üç özgün dengeden güç alarak egemenliğini sürdürmektedir.
  Ancak bilinmelidir ki ulusal bütünlüğümüze zarar verecek eylem ve söylemlere başvuranlar bu amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklardır. Türk toplumu farklı siyasal yapıları, çeşitli kökenleri temsil etse de bu amaca hizmet eden dış güçlere ve içteki işbirlikçilere karşı yakın tarihimizde de olduğu gibi birleşerek, ülkemizin barışı ve huzuru için birlikte mücadele etmeye hazırdır.
Bir yandan, çökertilmiş eğitimle cehalet, üretim fukarası ve kriz bağımlısı ekonomi ile yoksulluk batağında milleti soluksuz, sessiz bırakma politikaları,
Bir yandan, “Darbe anayasasından kurtulma” tatlandırıcısı ile yutturulmaya çalışılan “Yeni (aslında 103 yıl eski) Anayasa” çalışmaları,
Bir yandan, demografik yapımızı tarumar eden, sayıları 10 milyonu çoktan aşmış ne idükleri belli sığınmacı kılıklı yığınlara yeni milyonlar ekleme girişimleri,
Bir yandan, devşirilmiş medyaya köpürttürülen “İsrail bize saldıracak” tehdidine dayalı “Cumhurbaşkanımız etrafında kenetlenelim” çağrıları,
Bir yandan, kimi siyasilere söyletilip bazı yetkililerce sahiplenilen ve birilerinin de ayağının tozuyla katılıverdiği “Anayasanın değiştirilemez maddelerini değiştirelim” aymazlığı, 
Bir yandan da Cumhuriyetimizin 101. yılını kutladığımız günlerde “Terörist başı mecliste konuşsun” demeye kadar varan akıl tutulmaları…
Hepsi, Batı emperyalizminin 100 yıldır milim sapmadan izlediği “Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni güdümünde Orta Doğu Tipi bir Din Devleti’ne dönüştürerek bölme” ham hayaliyle günümüz Sevr’i olarak gündeme soktuğu, Üniter Ulus Devletimizi yok etme amacı haritası ile sabit BOP’a hizmet eden “gaflet ve dalâlet…” adımlarıdır.
Atatürkçü Düşünce Derneği, adını taşıdığı Büyük Atatürk’ten ve devrim şehidi kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy’dan aldığı görev talimatı ve varlık nedeni gereği demokratik ve hukuki tüm haklarını kullanarak BOP’a geçit vermemek için olanca gücüyle mücadele etmek, emperyalizmi ve işbirlikçilerini yine hüsrana uğratmak azim ve kararındadır.
Bütün antiemperyalist, yurtsever, Atatürkçü kurum ve kuruluşlarımızı, Demokratik Kitle Örgütlerimizi, Siyasi Partilerimizi ve değerli yurttaşlarımızı bu Müdafaa-i Hukuk mücadelemize katılmaya çağırıyoruz.
“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Parolamız tektir ve değişmez, YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM!”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
1 note · View note
veganlogicdinamo · 11 months ago
Text
Tumblr media
Bu facia, asla bir ihmal ya da hata olarak nitelenemez; işçilerin canına kastedilmiş, doğada büyük bir yıkım yaratılmıştır.
Cumhuriyetin 100. yılında vaziyet tam olarak budur: Ülkemizin toprakları ve özkaynakları emperyalist şirketlere peşkeş çekilmiş, yoksul köylüler baskıyla susturulmuş, AKP’nin kabarık katliam ve rant siciline Erzincan da eklenmiştir.
Ermenek, Amasra, Soma, İliç... Hepsinde senaryo aynı. İşçileri canlı canlı toprağın altına gömen bu ahlaksız talandır!
Hiçbirinde etkin yargılama yapmayanlar, yaptırmayanlar ve buna seyirci kalanlar da suçludur. Suçlular, yerli ve yabancı işbirlikçileri bellidir!
7 notes · View notes