#gevaş
Explore tagged Tumblr posts
Text
Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak
Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak Merhabalar web sitemize hoşgeldiniz kupabardakk.com web sitesi olarak (bikups) sizlere en kaliteli baskı hizmetini sunuyoruz. 100 adet 1000 adet 5000 adet gibi rakamları en kısa sürede teslim ediyoruz. Türkiyenin her bölgesine gönderimi sorunsuz şekilde gerçekleştiriyoruz. Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak firması olarak en yüksek çözünürlükte en kaliteli kupa…
View On WordPress
#Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak#Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak Firmaları#Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak Fiyatı#Gevaş Toptan Baskılı Kupa Bardak Modelleri#Gevaş Toptan Baskılı Kupa Fiyatı
0 notes
Text
TECÂVÜZ ADASI
"Akşam oldu mu bizim içimize Ermeniler gelirdi.
150 tane kadar kadın içinden 10-11 tanesini seçip götürürlerdi.
Sabaha kadar bu kadınlara tecavüz ederlerdi.
Bu kadınlar öyle olurdu ki kan revan içinde kalır, bırakıldıklarında bacaklarını gere gere yatar, oturamayacak durumda kalırlardı" diye anlatan Seher'i...
Defalarca tecavüze uğrayan 7 yaşındaki Fatma ve 9 yaşındaki Güfaz'ı...
Zorla götürülürken kendilerini köprüden Mermit Çayı'na atan iki taze gelin; Zahide ve Fatma'yı...
Derviş Efendi'nin, gözleri önünde tecavüze uğrayan kızları Hayriye ve Şadiye'yi...
Ağzına balta sapı büyüklüğünde bir kazık çakılan, dili koparılıp bu kazığın üstüne çivilenen 70 yaşındaki Gevaş müftüsünü...(tanık ifadelerinden)
AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI!
Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’ın Zeve Köyü’nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştü.
Bununla yetinmeyen Ermeniler kentte, kadınlara toplu halde ahlaksızca tecavüzde bulunmuş, mallarına ve ziynet eşyalarına el koymuştu.
Rusya, savaştan çekilirken, elindeki bütün silah ve cephaneyi Ermenilere bırakmıştı.
Silahlanan Ermeni çeteler, Doğu Anadolu’yu adeta kan gölüne çevirmişti.
İşte bu katliamlardan Van da nasibini almıştı.
GÖL KIRMIZIYA BOYANDI!
Kente giren Ermeniler, karşılarına çıkan herkesi kurşuna dizmişti.
Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü’ne doğru kaçmaya başlamıştı.
İşte o anda Van ile Akdamar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti.
Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu.
Asıl katliam da burada yaşanmıştı.
Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip cesetlerini suya atmıştı.
Kadınlar ise Akdamar’a götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı.
İşte bu sebeple Akdamar Adasının adı tarihe tecavüz adası olarak geçmiştir ...
Ermeni Soykırımı yoktur aksine Ermenilerin yaptığı katliamlar ve tecavüzler vardır.
جزيرة الاغتصاب
"في المساء، كان الأرمن يأتون إلى منزلنا.
سيختارون 10-11 امرأة من حوالي 150 ويأخذوهن بعيدًا.
كانوا يغتصبون هؤلاء النساء حتى الصباح.
تشرح سحر: "ستكون هؤلاء النساء ملطخات بالدماء لدرجة أنهن يستلقين وأرجلهن ممدودة ولا يتمكنون من الجلوس عندما يُتركون".
فاطمة البالغة من العمر 7 سنوات وكوفاز البالغة من العمر 9 سنوات، اللتان تعرضتا للاغتصاب عدة مرات...
عروستان جديدتان ألقتا نفسيهما من الجسر إلى نهر ميرميت أثناء اقتيادهما بالقوة؛ زاهدة وفاطمة...
ابنتا درويش أفندي خيرية وشادية اللتين اغتصبتا أمام عينيه...
مفتي جيفاش البالغ من العمر 70 عامًا، والذي كان لديه وتد بحجم مقبض الفأس مدفوعًا في فمه، ولسانه ممزق ومسمّر على هذا الوتد... (أقوال الشهود)
كنيسة أكدامار، هذه هي جزيرة الاغتصاب!
خلال الحرب العالمية الأولى، قُتل جميع سكان قرية فان زيفي، بما في ذلك النساء والأطفال وكبار السن، على يد الأرمن.
ولم يكتف الأرمن بذلك، بل اغتصبوا النساء بشكل غير أخلاقي بشكل جماعي في المدينة وصادروا ممتلكاتهن ومجوهراتهن.
وعندما انسحبت روسيا من الحرب، تركت كل الأسلحة والذخائر التي كانت بحوزتها للأرمن.
وحولت العصابات الأرمنية المسلحة شرق الأناضول إلى حمام دم.
كما كان لفان نصيبه من هذه المجازر.
تم طلاء البحيرة باللون الأحمر!
أطلق الأرمن الذين دخلوا المدينة النار على كل من واجهوه.
وبدأ القرويون العزل بالفرار باتجاه بحيرة فان خوفا على حياتهم.
في تلك اللحظة، جاءت العبارات التي تنقلهم بين جزيرة فان وجزيرة أكدامار لإنقاذهم.
احتشد الناس اليائسون في هذه العبارات التابعة للأرمن الأثرياء.
حدثت المذبحة الحقيقية هنا.
وعندما وصلت العبارة إلى وسط البحيرة، قتل الأرمن الرجال الأتراك بوحشية وألقوا جثثهم في الماء.
تم نقل النساء إلى أكدامار واغتصبهن الأرمن حتى نهاية حياتهم.
ولهذا السبب دخل اسم جزيرة أكدامار في التاريخ باسم جزيرة الاغتصاب...
لا توجد إبادة جماعية للأرمن، بل على العكس، هناك مجازر واغتصابات يرتكبها الأرمن.فان، تركيا
RAPE ISLAND
"In the evening, Armenians would come to our house.
They would choose 10-11 women out of about 150 and take them away.
They would rape these women until the morning.
"These women would be so bloody that they would lie down with their legs stretched out and be unable to sit down when they were left," explains Seher...
7-year-old Fatma and 9-year-old Güfaz, who were raped many times...
Two fresh brides who threw themselves from the bridge into the Mermit Stream while being forcibly taken away; Zahide and Fatma...
Derviş Efendi's daughters Hayriye and Şadiye, who were raped in front of his eyes...
The 70-year-old Mufti of Gevaş, who had a stake the size of an ax handle driven into his mouth, his tongue torn out and nailed to this stake... (witness statements)
AKDAMAR CHURCH, THAT IS RAPE ISLAND!
During the First World War, all the people of Van's Zeve Village, including women, children and the elderly, were killed by the Armenians.
Not content with this, the Armenians immorally raped women en masse in the city and confiscated their property and jewelry.
When Russia withdrew from the war, it left all the weapons and ammunition it had to the Armenians.
Armed Armenian gangs turned Eastern Anatolia into a bloodbath.
Van also had its share of these massacres.
THE LAKE WAS PAINTED RED!
The Armenians who entered the city shot everyone they encountered.
Unarmed villagers, in fear of their lives, began to flee towards Lake Van.
At that moment, ferries transporting between Van and Akdamar Island came to their rescue.
Desperate people crowded into these ferries belonging to rich Armenians.
The real massacre took place here.
When the ferry arrived in the middle of the lake, Armenians brutally murdered the Turkish men and threw their corpses into the water.
The women were taken to Akdamar and raped by the Armenians until the end of their lives.
For this reason, the name of Akdamar Island has gone down in history as the rape island...
There is no Armenian Genocide, on the contrary, there are massacres and rapes committed by Armenians.
Van, Türkiye 🇹🇷
36 notes
·
View notes
Text
Edremit Seyir tepesinden
(Kız Kalesi) kareler…
#dostvanlı #paylaşımsayfası #bahçesaray #başkale #çaldıran #edremit #erciş #gevaş #gürpınar #ipekyolu #muradiye #özalp #saray #tuşba #Van
10 notes
·
View notes
Text
KIZILDERE’DE BİR KÜRT : Sebahattin Kurt
1970’lerin başında Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’ın mısralarında geçer Sebahattin Kurt sadece: "Van denizinde, Gevaş’ta / Adı Sebo, biraz dalgın / Halkını sevmekten önyazgılı / Alıp başını gittiğini duyuyorum Tokad’a"
1970’lerin başı… 12 Mart muhtırası olmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti her yerde devrimci avına çıkmıştı. Deniz Gezmişler’i idam etmeye hazırlanan devlet, dağ-taş demeden Mahir Çayan’ları arıyordu.
Türkiye böyle bir siyasal ve toplumsal krizden geçerken Gevaşlı Sebahattin Kurt ise Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde okumaya gider ve devrimci mücadelenin geldiği aşama onu da etkiler. Ama Sebahattin Kurt’u asıl etkileyen dönüm noktası Lise öğretmeni Gülten Akın’dır. O esnada Van Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın Sebahattin Kurt’u çok sever. Van Gölü’nü izlerken uzun uzun sohbet ederler.
Ancak daha ikinci sınıfta ailesi Sebahattin’den uzun süre haber alamaz. Telaşa kapılan Salih ve Saim Kurt çifti ulaşabildikleri her yere ulaşırlar ama sonuç hep olumsuzdur.
Sonra bir gün, TRT radyosundan şöyle bir haber geçer: “Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde bir evde saklandıkları tespit edilen şakiler; Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp ve Sebahattin Kurt ölü olarak ele geçirilmiştir.”
Haberde ismi son olarak okunan öğrenci Gevaşlı Sebahattin Kurt’tur.
Aile inanmak istemez önce, “Bu Sebahattin olamaz. Sebahattin’in ne işi olur orada” diye düşünür. Ya da bu acı gerçekle yüzleşmek istemezler ama birkaç gün sonra aileye haber verilip, ‘gelip çocuklarını morgdan almaları, aksi halde gömüleceği’ söylenir. Ailesi imkânsızlıklardan dolayı hemen gidemez tabi, ikinci bir telgraf gelir: ‘Sebahattin Kurt Tokat Niksar Şavşat Mezarlığı’nda 52 No’lu mezara gömüldü.’
Ama aile kandırılmıştır, söz konusu mezarlığa gittiklerinde öyle bir mezarın olmadığını görürler. Muhatap bile bulamazlar. Aile, tüm aramalarına rağmen Sebahattin’in nereye gömüldüğünü öğrenemez. Annesi Saime önce kör olur, Sebahattin’in acısına daha fazla dayanamaz ve kısa sürede ölür; çok geçmez baba da hayata veda eder.
Sebahattin’in ölümü resmi kayıtlara şöyle geçer: “Yapılan teşhiste alnından ve göğüs hizasından ateşli silahla vurularak öldürüldüğü tespit edilen şahsın Van-Gevaş doğumlu 20 yaşındaki Sebahattin Kurt olduğu anlaşılmıştır.”
Adı, 1970’lerin başında Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’ın mısralarında geçer sadece: Van denizinde, Gevaş’ta/ Adı Sebo, biraz dalgın/Halkını sevmekten önyazgılı/ Alıp başını gittiğini duyuyorum Tokad’a/
DİRENGEN BİR KİŞİLİKTİ
O dönemleri hatırlayan Gevaşlı Cevdet Altındağ, Sebahattin Kurt’u şu sözlerle anlattı: “Ona sıhhiyeci Salih’in oğlu derlerdi. Nesil olarak bizden büyüktür. Ailesini yakından tanırım. Bütün Gevaş Sebahattin’i direngen bir kişilik olarak tanırdı, asla boyun eğmezdi. Çocukluğundan itibaren böyleydi. Van Gölüne girmesini engelleyenlerle kavga eder, dayak yer ama yine de Van Gölüne girmeyi başarırdı. Dayak yese dahi, kavgaya girecek kadar cesurdu. Katliamdan sonra ailesi Gevaş’tan ayrıldı. Cenazesinin getirilmediğini biliyorum. Gevaş’a getirilmedi.”
‘TÜM MAHALLENİN YARDIMINA KOŞARDI’
Yine Gevaş’ta yaşayan ve Kurt’un gençliğinde Hişet mahallesinde ona komşuluk eden Necmiye Deniz ise Kurt ile ilgili şunları söyledi: Sürekli kitap okurken görürdüm, hatırladığım kadarıyla kısa boyluydu. Cesaretliydi, mahallede ne sorun olursa duyarlı yaklaşır ve insanlara yardım etmeye çalışırdı. Herkes onu çok seviyordu, sonra Ankara’ya okumaya gitti ve bir daha göremedik.”
#anfturkce (alıntı)
14 notes
·
View notes
Text
Iris paradoxa forma choschab, growing on the steppe near Gevaş, Van Province, Turkey. Photo by Zdeněk Patzelt. From article in Czech: 'Behind the beauty of the irises of Eastern Turkey and Kurdistan' ~ 'Za krásami kosatců východního Turecka a Kurdistánu', by Libor Ambrozek.
2 notes
·
View notes
Text
Devlet gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946 gibi bir senede Tatvan'a yollar. Kocaman bir iç deniz, üzerinde hiç deniz taşımacılığı yok. Fethi Algon eşini, iki oğlunu alır Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.
Vardıklarında manzara şudur Tatvan'da.
Yol yok
Okul yok
Elektrik yok
Su şebekesi yok
Türkçe bilen yok
Bakkal bile yok
Yok yok yok yok
Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterleirn, römorkorların üretimine başlar, iskelelerin yapımları da başlar eş zamanlı Gevaş, Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş'ta.
Sene 1950 dediğinde Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır bile. Siirt Kurtalan'a gelenler karayolu ile Tatvan'a, oradan da göl çevresinde nereye gidecekse.
Fethi Algon bakar ki herkes yakalayamıyor feribot saatlerini, der ki Denizcilik Bankası'na buraya otel lazım.
Bunun üzerine Doğu Anadolu'nun ilk ve tek dört yıldızlı oteli Tatvan'a inşa edilir. Vatandaş feribot beklerken rezil olmasın diye. İstanbul'dan Yalova'dan şefler, otel müdürleri getirilir personelinin eğitimi için. Otelin adı Denizcilik Bankası Oteli'dir.
Bu arada tersane arazisi bir kampüs haline getirilir. 1950 gibi senede Van Gölü'nde yelken yapılır. Çevre illerden sayısız insan yelkenli izlemeye gelir. Fethi Algon'a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir. Çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır.
Mecido isimli bir eşkiya yolda parayı getirenleri soyar, bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido'ya bulaşmak istemez. Fethi Algon Mecido'ya haber salar, gelsin görsün beni diye. Mecido bir eşkiyadır ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta.Kalkar gider. Fethi mühendis derdini sorar. Mecido der, adam vurdum, eşkiyayım diye kime bana iş vermez, ne yapayım der.
Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü'nde bekçilik işi verir. Mecido eşkiyalığı bırakır. Karda tipide çoru çocuğu okula götürmek de dahil her işe canla başla koşar. Tersanenin has adamı olur.
Ki demiştik Tatvan'da okul yoktu, mühendis Fethi Algon'un oğlanlar okula başlayacak olunca kaymakama valiye çıkıp okul mevzusunu dile getirir. Sene 1948'dir. Vali kaymakam yok öyle bi para bizde der okulu yapın biz öğretmeni atayalım.
Fethi Algon bulur buluşturur, tersane kampüsünde bir oda, karatahtaya 25 öğrencinin eğitim alacağı bir derslik kurar, valiye kaymakama haber salar, atayın öğretmeni. Böylelikle Tatvan'ın ilk okulu açılır. Öğrenci sayısı 25'dir. 23'ü Türkçeyi ilk okulda duyar.
Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan'da kalır ve bugün bile Bitlis il merkezinin daha önünde anılmasını sağlayan altyapıyı atarlar Tatvan'da. Sonra geldikleri yer olan İstanbul'a dönerler. Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık kırodur İstanbul'da.
Oğlanlardan küçük olanı Atila yıllar sonra Denizcilik Bankası'nda müfettiş olur. 1970ler filan. Tatvan denetlemesi vardır. Gönüllü olur. Yine Kurtalan Ekspresi, Bitlis, Tatvan mekana varır. 3 ece 4 gün. Tatvan'da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir.
Resepsiyonda devcileyin ama beli bükülmüş bir adam vardır. Resepsiyonistle kavga etmektedir. Üstü başı perişandır. Atila zar zor tanır adamı. Babasının eşkiyalığı bırakıp ile aldığı eşkiya Mecido. Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler. Babası gittikten sonra gelenler ne yapıp edip kovdurmuştur Tatvan tersanesinden Mecido'yu eşkiyadır, adam vurmuştur, katildir diye. Oğlunun açtığı bakkal dükkanı geliri ile kıt kanaat geçinmektedirler Tatvan'da. Sorarım size? Fethi Algon da devlettir, sonrasında gelenler de? Bu devlet nasıl bişeydir? Hele deyin bana.
O değil de Fethi Algon'un torunu Burcu Algon bugün Azerbaycan yelken milli takımının koçu. Cumhuriyet'in yarattığı katma değer bugün Cumhuriyet'in sınırlarını aşıyor.
4 notes
·
View notes
Text
Astsubay-imam bağı davasında karar: 4 şahsa 13 yıl mahpus cezası
Van'ın Gevaş ilçesinde vazife yapan bayan astsubay G.K'nin, imam İ.S'yi askeri işçilere darp ettirerek gasp ettiğine dair argümanlar üzerine başlatılan davanın son duruşması görüldü. TAHLİYE EDİLDİLER Gerçek Gündem'den Seyhan Avşar'ın haberine ...https://hepsigundem.com/2024/11/22/astsubay-imam-bagi-davasinda-karar-4-sahsa-13-yil-mahpus-cezasi/?fsp_sid=175
0 notes
Text
Van'ın yüksek kesimlerine kar yağdı
Şehir merkezinde dün akşam yağmur etkili olurken, kentin yüksek kesimlerine ise kar yağdı. Yağışın en etkili olduğu Çatak ve Gevaş ilçelerine bağlı kırsal mahallelerde kar kalınlığı yer yer 20 santimetreye ulaştı. Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı ekipleri, Çatak’a bağlı Uzuntekne, Yukarı Narlı, Gevaş ilçesine bağlı Daldere, Anaköy ve Töreli mahalleleri ile bağlı…
0 notes
Text
Gevaş fasulyesi ve Sıhke kavunu denetimlerden tam not aldı
http://dlvr.it/TFdgCF
0 notes
Text
Gevaş'ta Sulama Göleti ve Beton Kanal Projesi Hayata Geçti
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından Gevaş ilçesinde tarım ve hayvancılığa yönelik yatırımlar kapsamında hayata geçirilen Göründü Mahallesi sulama göleti ve beton kanal projesi, su dibinin doğal yapısı korunarak tarıma kazandırıldı. Gölet, binlerce dönüm araziyi suyla buluştururken bir yandan da canlı popülasyonunu sürdürecek. Van Büyükşehir Belediyesi, 13 ilçe kırsal mahallelerinde yürüttüğü…
0 notes
Text
Van Gölü'nden çıkarılan Selçuklu mezar taşları ait oldukları yere taşındı
Gevaş ilçesindeki en büyük ikinci Türk-İslam mezarlığı olan Selçuklu Mezarlığı’ndan taşınan taşlarla yapılan ancak zamanla su altında kalan iskelede geçen yıl ortaya çıkan 35 mezar taşının Van Müzesi’ndeki temizlik işlemleri tamamlandı. Müzenin taş laboratuvarında uzman ekip tarafından yürütülen çalışmayla 2 metrelik mezar taşları, Van Gölü’nün tuzlu ve sodalı suyu ile yosunlardan…
View On WordPress
0 notes
Link
#ApaçiKampAlanları#DoğaSporları#DoğaTatili#KampAlanları#KaravanTurları#KaravanYaşamı#TatilRotaları#Van#VanDoğaKaçamağı#VanKampYerleriKeşfi#YabanHayatıGözlemi
0 notes
Text
Van Gölü'nden çıkarılan Selçuklu mezar taşları ait oldukları yere taşındı
Yağışların azalması ve aşırı buharlaşma sonucu seviyesi düşen Van Gölü’nün kıyı kesiminde geçen yıl ortaya çıkan Selçuklu dönemine ait şahideler (mezar taşları), Van Müzesi’ndeki temizlik işlemlerinin ardından ait oldukları Selçuklu Mezarlığı’na taşındı. Gevaş ilçesindeki en büyük ikinci Türk-İslam mezarlığı olan Selçuklu Mezarlığı’ndan taşınan taşlarla yapılan ancak zamanla su altında kalan…
0 notes
Text
Edremit Seyir tepesinden
(Kız Kalesi) kareler…
#edremit #van #dostvanlı #paylaşımsayfası #dostvanlıpaylaşımsayfası #ipekyolu #tuşba #erciş #muradiye #çaldıran #saray #özalp #gevaş #gürpınar #başkale #bahcesaray
10 notes
·
View notes
Text
Yazar Mehmet Yıldız Kimdir?
1992 senesinin Şubat ayının sekizinci gününde; Diyarbakır’ın Karacadağ bölgesinde, Alatosun Beldesi’nin Ziyaret Köyü’ne bağlı Pamukpınar Mezrası’nda dünyaya geldi. İlk ve Ortaöğrenimini, meskûn olduğu beldede bitirip liseyi, Diyarbakır Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde bitirmiş; akabinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Gevaş Meslek Yüksekokulu’nda okumuştur. Ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık…
View On WordPress
0 notes
Text
Yazar Mehmet Yıldız Kimdir?
1992 senesinin Şubat ayının sekizinci gününde; Diyarbakır’ın Karacadağ bölgesinde, Alatosun Beldesi’nin Ziyaret Köyü’ne bağlı Pamukpınar Mezrası’nda dünyaya geldi. İlk ve Ortaöğrenimini, meskûn olduğu beldede bitirip liseyi, Diyarbakır Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde bitirmiş; akabinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Gevaş Meslek Yüksekokulu’nda okumuştur. Ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık…
View On WordPress
0 notes