#gök senin yüzünde
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yara bandı istemiyorum. Yaraya vurulan her bant Sadece iz.
Yok olsam diyorum, hiç var olmamış. Hiç iz bırakmamış gibi. Her semtinde farklı bir yokluk bu sokakların. Kalbim bütünlüğünü yitirip parçalanıyor.
Takılı kalıyor ruhum buradan ileri gidemiyorum.
O eşiği aşmak için eşlik etmiyor bana ayaklarım.
Durup düşünüyorum ve ben daldıkça derinlerde boğuluyorum. Hangi rakam,hangi rakamın peşinden gelir unutuyorum. Hangi saat, hangi saati seyreder de akar zaman bilmiyorum.
Saat yelkovanı takip etmekten yoruldu diye mi içim paramparça?
Yoksa paramparça olmak için bir sebep mi arıyor içim?
Kafamın içindekiler zehirli ok gibi iniyor zihnime.
Ortadan ikiye bölünmek ötede dursun, kurşun dahi işlemiyor düşüncelerimden. Burası bir çöplük. Bu hayat önüme konulmuş bir çöplükten ibaret. Bu süretler o çöpün kendisi, kokuyor her taraf leş. Git buradan.
Kimse görmeden yok ol körler ülkesinden..
Çocukluğumun izleri benliğime kazındı nasıl silinir bu.
Bir omuz ver bana, bir el.
Geceler soğuk, kaşlarım çatık, beynim bulanık.
Odam dağınık, sen hakim, ben sanık.
Ay parıldar gökyüzünde
Gök, senin yüzünde.
73 notes
·
View notes
Text
"Güneşimsin gökyüzümde ya da gök senin yüzünde."
50 notes
·
View notes
Text
Şövalye&Minik serçe
Bir gün savaştan yeni çıkmış bir şövalye
Bir bakmış yola yaralarıyla kıvranan bir serçe
Demiş ki ey serçe ne işin var bu kuş uçmaz kervan geçmez yollarda
Dile gelmiş serçe bakmış boş boş gözlerle
-Git başımdan avcı kılıklı yabancı bırak beni derdimle öleyim kendi kendime
-Nasıl bırakırım senin gibi narin bir güzelliği bu vahşilikte haydi kalk da yardım edeyim kendine getireyim seni serçe
Hayır demiş herkes dedi böyle Kimisi aldı attı kafese Kimisi yoldu kanatlarımı uçamayayım diye
Oysa ben uçardım gök yüzünde özgürce Sondürdüler ışığımı, hapsettiler beni kendime
Demiş şövalye gel sarayım yaralarını onarayım kanatlarını uçarsın belki yine
Tamam demiş serçe ama peki ya istemezsem seni iyileşince sende mi kapatacaksın beni kafese
Şövalye cevap vermiş şöyle; sen bir iyileş bakalım bana en güzel şey semada uçarken görmek senide
Tabi ki isterim omzuma konmanı şarkılarla konuşmanı benle ama ne yapayım ben seni iyileştirebilirim sadece
Benim omzumda ötsende başka birine uçsan gitsende...
Çünkü bende bir zamanlar serçeydim önce
Ama beni kimse iyilestirmedi serçe
Bende savaşmayı seçtim kanatlarım vardı
Kendim kopardım başkalarının yerine
Şimdi elimde bir kılıç köle gibi çöllerde...
Ortalıktayım... Öylece...
Son...
34 notes
·
View notes
Text
güneşimsin gökyüzünde
ya da gök senin yüzünde
anlamlar aşıp geldim
1818
16 notes
·
View notes
Text
güneşimsin gökyüzünde, ya da belki gök senin yüzünde 💫🪄
15 notes
·
View notes
Text
karanlığın içerisinde kalır insan. bir kuyunun içerisinden gökyüzünü izler gibi bakar insanlara. başını yukarıya kaldırdığında ışığı her zaman oradadır fakat o ışığa hiçbir zaman ulaşamayacağını bilir. bu noktadan baktığında başını kaldırdığında gördüğün gök, bir lütuf mudur yoksa ceza mı? insanların içerisinde kalır insan. bir başına, kimsesiz. hayır, bu yalnızlık değil kimsesizlik. sen tanımazsın. öyle bir başına kaldığın gecelerde değil, kalabalıkta bulur seni. yakalar en çaresiz halini. bir zehir gibi işler göğsüne. zihnini bulanıklaştırır. soyutlaştırır. o masada oturursun. çevrende dostların. yüzünde içten sandıkları bir gülümseme. elinde bir bardak, dilinde ne olduğunun farkında bile olmadığın kelimeler, göğsünde bir yangın. kimse görmez, kimse bilmez. oradadırlar, sana sarılırlar, seninle gülümserler ama içindeki kimsesizlik hissini geçiremezler. çünkü bilirsin yalnızlık kimsesizlikle aynı değildir. yalnızlığın senin seçimindir, kimsesizliğin ise sevdiklerinin.
3 notes
·
View notes
Text
Gidişin, abartılı bir özgürlük arzusundan başka bir şey değil aslında. Çünkü sıradanlığın getirdiği açıklık sana her zaman sıkıcı geliyor. Ellerin ve ayakların titriyor mu, yoksa dans mı ediyorsun kimseye göstermeden? Gitmek istemendeki amaç korkuyor olman mi, yoksa zaten gelmeyi bile hiç istememiş olman mı?
Bırak Mumi'nin hikâyesini anlatayım sana. Her şey yıldızlı bir gecede başlamış. Cadıların hüküm sürdüğu, gök yüzünde uçan ejderhaların insanlara korku saldığı bir dönemmiş. Mumi, yetim bir çocukmuş. Büyüdüğü dünyanın ondan nefret ettiğini, ailesini öldüren duman adamlarının sayesinde öğrenmiş. Duman adamlar, cadılardan bile daha tehlikeliymiş. Öyle ki, krallığın çöküşüne sebep olup, kral ve onun soyundan gelen herkesi öldürmüşler. Ülkeyi koruyan aile de gittiğinde, duman adamlar cadılara görev vermiş "Hey!" demişler. Burada kalan insanlara korku salacaksınız. Öyle korkutacaksınız ki onları, bizi öyle bir anlatacaksınız ki, ismimizi duyduklarında zangır zangır titreyecekler. Ailesi duman adamlar tarafından öldürü- len Mumi, on altı yaşına geldiğinde kaçmaya karar vermiş. Duman adamların bir gün onu bulacağından korkarmış hep. Senin yapacağın gibi kaçmış. Aylar süren bir kaçış olmuş bu. Gittiği her köyde, kötülüğün başkahramanı olan duman adamlar varmış. İşte o zaman fark etmiş; nereye giderse gitsin, umutsuzluğu ve korkusu da onunla birlikte geliyormuş. Geride bıraktığı korku ve umutsuzluğu değil, kendisiymiş. Bir şeyleri olması gerektiği yerde halletmek yerine, kaçtığı yerlerde yapmayı tercih eden Mumi, sonunda geri dönmeye karar vermiş. Mecburmuş buna. Çünkü o, yaşadığı yerden kaçtığından beri, ejderhalar insanlara daha çok zarar veriyor, cadılar daha korkunç büyüler yapıyormuş. Kaçmaktan yorulduğu bir gün, ormanlardan birinde bir gezgin ile karşılaşmış. "Sen!" demiş gezgin. "Kaçıyorsun, evladım. Kaçıyorsun ama kendinden." Adam ağaçların arasında kaybolmadan önce, tekrar Mumi'ye dönmüş. "Korktuğun şey aslında kendinken,neden başkalarının seni korkutmasına izin veriyorsun?" Mumi'nin kafasına o zaman dank etmiş. Aylar sürse de geri dönmüş kasabasına. Kendini bulduğu bu yolda, ilk önce cadıların karşısına çıkmış. Cadılarla işi bittiğinde, onları kendine hizmetkâr edip ejderhaları başka diyarlara sürmüş. Sıra duman adamlara geldiğinde, onları kendi dumanlarında boğmak istemiş. Onlara en büyük acıları çektirerek, onlardan üstün olduğunu kanıtlamış. Onların yaptığı gibi kimseyi öldürmemiş ama. Mumi sadece, iyiliğin gerçek olduğunu kanıtlamaya çalışıyormuş. Saf iyiliğin her zaman üstün olduğunu göstermekmiş amacı. Kasabasından uzakta geçirdiği aylar boyunca korkan Mumi, dönüş yolunda korkmamayı ve umudu öğrenmiş. Her şey bittikten sonra, umudu anlatmış insanlara. Kaçmanın bir işe yaramayacağını, geride bıraktıklarımızın biz gittikten sonra daha kötü bir duruma düşeceğini anlatmış.
Vazgeçmemeyi anlatmış Mumi.
En çok da sevmeyi...
#my post#sebepsizmutsuzluk#yaşamak#umut#mumi#birumutturyaşamak#kötülük#öğretmek#yalnızdeğilsin#gitmek#cadı#ejderha#dumanadam#kaçmayüzleş#kral#hayat yaşamaya değer#iyilik#vazgeçmemek#vazgeçmemeyi öğren#ençoktasevmeyi#akşamsözü
3 notes
·
View notes
Text
Senin gök yüzünde benim yerim yoktu...
4 notes
·
View notes
Text
İçimde emsalsiz bir heyecan
Ellerimde senin titremen
Kravatım boynumu sıkar
Üstümde senin ciddiyetin
Bu şehir büyük derler
Bense bu gezegene sığamıyorum
Atmosfer diyorlar bizi yaşatana
Ben sadece sen diyorum
İşte geldim şebnem hanımın evi bu
Bahçesi özenle peyzajlanmış
Kapısında rüzgâr gülleri var
Gök gürlerken göğü bastırırcasına vuruyorum kapıya
Şebnem hanım açıyor kapıyı
Yüzünde gamzelere anlam katan bir gülümseme
Sıcak bakıyor, ısınıyorum
Ve içerideyim, ev eski ve karanlık.
Buyur ediyor beni mum ışında aydınlanan odaya
Şamdana birikiyor zamanın yakıcı izi
Yemek adabıyla ilerliyorum sıra tatlıya geliyor,
Ancak gözlerim tatlıyı ararken şarap ile geliyor şebnem hanım
Masa özenini ben soğukkanlılığımı kaybediyorum
Masada bir şarap üç kadeh
Anlıyorum.
Ve öyle ki anlamaktan nefret ediyorum.
Aklımda tonla soru var şebnem hanımsa bana nefretle bakıyor
Islanan benim neden o üşüyor
Islanmak sarmış bedenimi
Oysa konuşmaktan uzak yalnızca bakıyor
Bir yudum alıyorum şaraptan
Genzim değil kalbim yanıyor
Ben günahsız değilim
Ancak oda cehennemi andırıyor
Sessizliği beni boğuyor
Oda alev içinde yanarken
O sadece şarap içiyor
Nefretimi dahi kaybediyorum hislerim ayaklarımdan başlayarak terk ediyor bedenimi
Sürüklüyorum hissetmez olmuş bedenimi
Biz ile geldiğim evden kimse olarak çıkıyorum
Aklımda binlerce soru
Dilimde çaresizliğin düğümleri
Postalım ihanetle kirlenmiş
Girdiğim gireceğim her evde geçmişin kiri
Kirlenmek güzeldir
Aşkla kirlenenlere.
Affet beni
Temiz kirlenemediğim için…
1 note
·
View note
Text
Güneşimsin gökyüzünde ya da gök senin yüzünde 🌌
14 notes
·
View notes
Text
Aynı gök yüzünde, farklı yerlerde nefes almaktan yoruldum. Sadece seni istiyorum. Senin yanında yaşamak seninle nefes almak istiyorum.
9 notes
·
View notes
Text
güneşimsin gökyüzümde
ya da gök senin yüzünde
anlamlar aşıp geldim ..
5 notes
·
View notes
Text
Ya yıldızlarda olmasaydı..
gök yüzünde buluşmasaydık...
Ah güzelim, galiba senin için evreni fetedicem...
2 notes
·
View notes
Text
~Güneşimsin gökyüzümde ya da gök senin yüzünde
1 note
·
View note
Text
çift renkli bir mum hüzmesi...
göze kaçan sigara dumanı sonrasındaki kırpıştırmanın hatırlattıkları.. göz kapağının iki hareketi arasındaki saklı zaman.. parmak uçlarından gelen kuş cıvıltısı sesin, sesinin neşesi, neşenin kırpıntısı, ''hıı''lamaların; noktalı virgül ile bitecek bir cümlenin son hali, (en) yalın hali, kaş ile kirpik arasında gizlenen bir sevinç…
sokakların yağmur sonrası hali, özlenen toprak kokusu sesin, sesin dağları dolaşıp gelen bir derviş, derviş'in ermiş hali, bir gölge sığınağı kedilerin güneş zamanı, doğumuna gebe annenin gözlerindeki keder-sevinç-umut.. sebepsiz bir çocuk ağlaması, beren'in…
bir fotoğrafın anımsattıkları, ''genlerindeki gençliğe'' öykünen o ''vampir'' heyhulası, ısırmana lüzum yok, sen bana bir gece vakti anzısın bakarken de akıyor kanım sana, mereklanma!.. bir rüzgar sesi o evet, varlığınla bütünlenen o güzelliğine şirk koşan kanatlı bir sesin rüzgara bürünmüş hali…
ne yaptığımı soruyorsun yüzbin adımlık mesafede gövdeni büyüten tüm meraklara sarınarak, olumlayan bir tebessümle yüzünde tüm sorularını.. ne yazdığım pek de mühim değil bu hadisede, neye sarıldığım-ne ile bütünleştiğim-ne için var olduğum, çift renkli bir mum hüzmesi'nin aldığı her şekli alıyor bilincim gövdende, gövdem üzerine tohum serpilmiş bir tarla sen varken tenimde, nefesin ile sulanan gün boyu…
gözün gördüğü ne var ise kalbimde saklı hatıran ile, hatıran-hatıraların bir sarmaşık gibi dolanmış-dolaşmış iken bedenime tüm haşmeti ile, gök gürültüsüne bir isim koymak anlamsız.. yer altından çağlayacak olan bir volkan ne kadar heybet taşıyor ise zirveye giden o güzergahına, o dehşette bir çığ düşüyor sanki ateşine susamış vadimin koyaklarına sen gülünce-konuşunca-ses edince-el edince… var edince beni! (gölgenle dahi olsa)…
bir nokta yakışır sanki tüm bu güzel'lemeye şimdi.. güzel olan, diri olan, bizim olan her şey senin adın ile başlasın diye sanki, senin adın ile başlayan her ses o cümleye hiç bilinmeyen bir dilde bambaşka harfler eklesin diye belki, sonra alfabe yabancısı o harfler-kelimeler-cümleler yepyeni bir dil yaratsın diye büsbütün, kimbilir…
''sonra karanfil elden ele'' dizesine sarmak (-sarılmak) için tüm yaralarımızı.. baştan aşağı.. çırılçıplak bir ''sen'' ile…..
(nokta)
17.10.2024 (03.28)
0 notes
Text
Güneşimsin gökyüzümde Ya da gök senin yüzünde
7 notes
·
View notes