#favori yerim
Explore tagged Tumblr posts
Text
DUBA YOK BI YARRAM YOK
#bugun ne degisik bi gun#hasta halimle baya ders calistim#fotokopilerimi duzenledim#tum ev islerini yaotim#favori oyunumun sonu bitti krize girdim#her yerim agriyor gece kalkip sigara icmek icin alarm kuruyorum#uyumasam mi#neyse la deniyim bi#i collect
0 notes
Text
evet artık favori yerim aqupark, bu sıcakta yapılacak en iyi aktivite net bu
5 notes
·
View notes
Text
Bu cemre mal ama iyiki var favori malım askim benim ya götünü yerim abi ben bu kızın canım karım
2 notes
·
View notes
Note
en sevdiğin yemek ne
ben buna tek bir yemekle cevap veremem ama sanırım favori ilk üç yemeğim
makarna (her türlüsü)
patates (🤩)
pilav ve cacık (her gün yerim)
1 note
·
View note
Text
otobüse binerken eğer favori yerime oturmazsam ineceğim yerde düğmeye basamam gibi hissediyorum.
1 note
·
View note
Note
Öncelikle bu kadar zamandır yazamadığım için özür dilerim. 1 aydır hastayım demiştim, benden sonra babamın uzun süre tanı konulamayan ve hastane hastane gezdiğimiz bir süreç geldi ve yazamadım, lütfen herkes kendine iyi baksın ve sigara içmesin xbshe eve döneli 2 saat oldu ve favori yemeğimi yiyip dinlenebilicem sonunda(favori yemeğim bi iç anadolu yemeği, yağlama. Yemediysen ve vejetaryen değilsen, yediğinde aşık olabilirsin dikkat et) Klibe gelirsek de değişik bi klip. Sonda öldürenin kadın olduğunu görünce aklıma İran'daki ahlak polisleri geldi. Sadece ölenin beyaz olması ve kalan herkesin siyah oluşu onun özgür olma isteğiyle bağdaştırılabilir diye düşündüm. Ölüyü yıkadıktan sonra saçlarının örüldüğü yerde aklıma "acaba bu ören annesi mi?" sorusu geldi. Arada bir yerde nehre atıldı ceset, orayı tam anlamadım. "Sometimes i think of killing myself, i know you do that too. We walked on the earth with heavy hearts, mom used to call me blue" bu kısım biraz içimi burktu. Yanlış yorumlamış olabilirim her şeyi, senin yorumlarını merak ediyorum. 6-7 defter yazdığına göre yazının çok güzel olma ihtimali çok yüksek jsbxdh defterini öğretmene verebilmen biraz cesur geldi. Benimkini okusalar hapse atarlardı beni. En son içimi açtığımda psikiyatri kliniğine yattım çünkü nsbxjsn nerde yaşadığını bilmediğim için deprem olunca hemen gelip baktım bloguna iyi olduğunu teyit etmek için ama yazamadım, özür dilerim tekrar. Nasıldın bu sürede? Bu arada böyle ilginç klipler ve şarkılar önermen hoşuma gidiyo. Şarkıyı söyleyen kadının baba tarafından dedesi imammış galiba(yanlış anlamadıysam) ve bir dönem ölüm tehditleri falan almış tuhaf :/ Depremden sonra sen de çevrenden "bu depremde bi iş var" "yeraltından bombayla yapmış olabilirler" "haarp projesi" "amerika gemisi boğaza demirledikten sonra oldu" gibi sözler duydun mu?
öncelikle babana geçmiş olsun dileklerimi sunarım, inşallah atlatabilmiştir son durumu iyidir umarım tekrar geçmiş olsun. astım ve bronşitim var anlayabiliyorum içmeyin içtirmeyin ksdjsdf çok kritik bir soru kayserili misin? yağlama için kurşun atar kurşun yerim.
bence o klip iç mücadeleyi temsil ediyordu ama söylediğin kısımlarda çok güzel bir bakış açısı. klip hayat mücadelesini ifade ediyor gibiydi. sürekli kendimizle mücadele ediyoruz, kendimize farkında olmadan zaman zaman büyük zulümler ediyoruz. halbuki Allah nefsinize zulmetmeyin diyor. bir yandan kendi canımızı yakarken bir yandan da kendimize merhamet gösteriyoruz. bu ikilemin içinde de zaman zaman aynı ormanda kaybolan kadın gibi kayboluyoruz. evet, aynı kısım benim de içimi burkmuştu :,) güzel mi yazılarım emin değilim genelde kendimi anlamak için yazarım sonra yazdığımı analiz eder bir rota belirlerim. sever misin emin değilim sdfkjs hocaya verdiğimiz günlüğü hocaya özel yazıyorduk 😌 çok şükür lise edebiyat hocam bilinçli ve gizliliğe önem veren bir hocaydı. kendi günlüklerime yazdıklarım da öyle çok sağlıklı değil merak etme.. ndkwld sadece iyi saklamak gerekiyor yazarken neyi kastettiğini.. ufak tüyolar.. önemli değil, üzücü ama öldüğün fikrine kendimi hazırlamaya falan başlamıştım.. iyi oldu yaşadığını bilmek :,) deprem mevzuları işte ne kadar iyi olabilirsek o kadar iyi olmaya çalıştık. sen nasılsın senin için zorlu olmuş bu süreçler biraz.
hoşuna gitmesine sevindim. buldukça önerir ya da blogumda paylaşırım :) bu bilgiyi bilmiyordum. ölüm tehditleri alması üzücü. evet oldu sdjflsjk her kafadan ayrı ses çıkıyor Rabbim sonumuzu hayır etsin kjsdfhks
0 notes
Note
Son zamanlardaki favori blogumsun🌸
yaa yerim seni limonlu serbet sen benim icin zaten oyleydiinn <33
3 notes
·
View notes
Text
Abicim bak tam sıkıldım babam favori yerim olan yere gidelim mi hava alırız dedi annem ne dese begenirsiniz. Yarın gideriz napcaz şimdi YAW 1 AYDIR ŞEHİR DIŞINDAYIM. ÖZLEDİM MEKANLARI Bİ SALDA GİDEK YAW
1 note
·
View note
Text
Favori yerim willow çünkü cadı havası var
Ayyyyy eras tour’u izliyorum ne kadar eğlendiğimi hatırladımmm
2 notes
·
View notes
Text
Yerim seni ya nedense herkesin favori karakteri hxh da Killua oluyor ama benim Gon ;) sbxbbs
1 note
·
View note
Photo
Gevgev #8: Hedonutopia - Yarı Cennet(Müzik Albümü)
Yine fazlasıyla eski, bir o kadar da uzun bir yazı ile karşı karşıyayız. Verdiğim puan vs. aynı, ve metin sırf albümün kendisinden değil, Hedonutopia’nın genel işlerini konu alıyor.
Önceden uyarayım, okudukça "Ne anlatıyo bu?" diyeceksiniz belki, ama bu ekibi ve yaptıkları işleri kelimelere dökmek cidden kolay değil. Dinlemek lazım, kulak vermeden olacak şey değil.
Türkiye'nin koşullarını az çok bilirsiniz, önceden bi yıldız değilseniz sonradan parlamanız falan zor şeyler. Bu adamlar, uzun süredir müzikle uğraşıyor da olsalar, piyasada biraz yeniler esasında(artık değiller), ve bu koşullara rağmen çok alışılmadık işler peşindeler. Deneysellik hat safhada. Ancak bu adamlar benim ilgimi fazlasıyla çekmeyi başardılar. Öyle ki duyduğum hafta, üç albümlük minik diskografilerini bitirdim. (Yazıyı yazdıktan çok sonra Arzu Ütopyası çıktı, onu da hemen bitirdim ve çok sevdim.)
Kısaca liriklere değinmek isterim, ancak Vegeta bunu benim yerime zaten yapmış: "He is speaking the language of gods." diyerek. Kısa ve müzikal ağırlığı bozmayacak şekilde, biraz da kendince manidar yazılmış sözler, tek başınıza anlam çıkarmaya çalışmayın, yardım alın bi' yeriniz incinmesin.
Röportajlarında da belirtiyorlar ki, bu deneyselliğin hatsafhada olduğu, hiçbir janraya, yahut kalıba tam anlamıyla sığmayan bu müziğin, köy muhtarının da, bir stüdyo sahibinin de, bir ressamın da, bir iş adamının da arkada çalan radyonun kanalını değiştirmeyeceği, herkesin seveceği bir tatta var etmek istiyorlar. Bana kalırsa bu amaçlarına büyük ölçüde ulaşmışlar. Deneysellik bu raddedeyken dahi öyle bir tat yakalamışlar ki, bir yandan uzayda keşif aşkıyla süzülürken, öte yandan o alıştığınız sıcacık yuvanızda hissediyorsunuz kendinizi.
Enstrümantal manada o kadar eşsizler ki anlatamam. Daha önce böyle bir şey dinlediğinizi hiç zannetmiyorum. Hatta böyle bir albümü daha önce hayal bile etmediniz. Her parçanın kendi içinde müthiş dalgalanmaları mevcut. İstenilen havaya cuk diye oturan, muazzam rifflerini ara ara kullanıp, ara ara kesişleri dinleyiciyi kendinden geçiriyor. Albüm aynı zamanda tam kararında ve ustaca bir synth performansı barındırıyor. Bazı parçalarda orta-düşük tempoda başlayıp, yolu yarılayınca ufaktan coşku başlıyorken, bazıları olduğu gibi alıyor başını gidiyor. Ancak asıl son parça olan Kör Baykuş'a, tıpkı bir önceki albümleri Ucube Dizayn'daki Sar gibi tam anlamıyla bir progresiflik katmaya özen göstermişler. Bu bahsettiğim albüm kapanışı parçalar aynı zamanda kısmen ambiyans müziği kategorisine de girebilecek eserler bana kalırsa.
Fırat'ın ve Gülden'in vokali, tiz notalardan, hafif reverb vb. efektlerle birlikte çok kaliteli ve başarılılar. Sözlere parçalarında ne kadar az yer verseler dahi kendilerini o muazzam enstrümantal şölenin içerisinden kendilerini belli etmeyi, ve aynı zamanda o şölenin içine muazzam entegre olmayı başarmışlar. Yaptıkları bu Astral Şölen'i özetlemek gerekirse, deneyselliğin farklı bir seviyeye ulaştığı bu vaziyette, her dinleyenin seveceği, ancak neresinden tutsan benzerini bulamayacağınız, yepyeni bir tat ortaya sunuyorlar. Muazzam synth performanslarının yanı sıra, her açıdan mükemmel bir uyum ve denge sağlarken, ellerindeki her şeyi olabilecek en mükemmel seviyede kullanmaya çalışmışlar, bana kalırsa da gayet başarılı olmuşlar. Umarım diskografileri zamanla iyice genişler, ve hep böyle kaliteli, sıradışı işlere imza atarlar.
Puanım: 9/10
Favori Parçam: Kör Baykuş
8 notes
·
View notes
Text
En Favori Şarkım
Uhyyy powfuyu yerim yerim
1 note
·
View note
Text
Eve geldiğimde biraz meşgale, biraz müzik, biraz kitap alıyorum elime sonra, pencerenin önündeki her zamanki yerime geçiyorum. Okumaya başlıyorum. Bir süre sonra ağzım başka, zihnim başka cümleler kuruyor. Üst üste biniyor tüm cümleler, birbirinin içine giriyor. Okuduklarım ve düşündüklerim olarak. Tabii ki aklım, "Kaçmak için uydurduğun kılıfın son kullanma süresi doldu," diyor. İnatla kitaba dönmeye çalışıyorum. Cümleler iyice karmaşıklaşıyor. Artık daha fazla öteleyemeyeceğimi anlıyorum. Belki televizyonu açmalıyım, ne de olsa en hipnotik olanı o. En ucundan tutanı, en kandıranı, en saçmalayanı o. Kitabı bir kenara bırakıyorum. Televizyonu açmaya elim varmıyor. Bir dostun hayatıma kattığı pikap gözüme çarpıyor. Ne kadar uzun zaman oldu çalmayalı. Hemen bir Gönül Akkor seçiyorum plakların arasından. Şimdi çözecek bu şarkı her şeyi. Ben cevaplarımı bulacağım. Belki sonrasında, günlerdir kendi cümlelerimle esir aldığım kitabımı bitirebileceğim ve en önemlisi "çözüm yolunu bul" diyen o mesaja cevap verebileceğim. Usulca bırakıyorum pikabın iğnesini plağın üzerine. Cızır cızır dönmeye başlıyor. Akkor, inceden, yumuşacık söylüyor sanki konuşur gibi: "Senin derdin dert midir benim derdim yanında." Biraz meşgale, biraz müzik, bir kitap alıyorum elime pencerenin önünde. Bu anı daha önce yaşamıştım sanki. Erteliyorum sorularımı sormayı. Erteliyorum cevapları aramayı. Belki hazır olmadığımdan, belki çözdüğümden, belki korkudan. Son dönemin en favori terapi lafıyla kendimi erteliyorum: "Akışına bırak." Bir süre boş işlerle uğraşıyorum. Günlük, rutin yapmam gerekenlerle. Güneşin batışını kaçırdığımda üzülüyorum. Ne zaman gece oldu? Bu pencerenin önü, hani kitapları esir aldığım, geceleri bir başka güzel. Saklanan her şey ortaya çıkıyor ışıkların altında. Bugünün sonuçsuz geçmesi gerektiğine karar veriyorum. Çekiliyorum.
2/5
3 notes
·
View notes
Text
Evdeki favori bardak bu benim için, küçükken ulaşılmazdı çünkü. Annem izin vermezdi kullanmamıza kırılır diye, babası Kıbrıs'tan getirmiş çeyizi için. Ben kaşla göz arasında alıp da kırmayayım diye mutfakta en üst rafta dururdu bu bardaklar.
Az önce canım soğuk bir şeyler istedi, çilekli süt yapayım dedim. Annem evde yokken de gözümü bu yukarıdaki bardağa diktim tabii ki 😝
Aman demez olaydım, mutfak robotu sağolsun her yerim çilekli süt kokuyor şu an. Robot çıldırmış bir şekilde etrafı mahvederken, benim tek korkum bardağın kırılmasıydı, annem nasıl işlediyse aklıma, ÇOK TEŞEKKÜRLER CANIM ANNEM. Korku filmi gibi bir andı benim için.
Ama iflah olmaz bir şekilde keyfime düşkün olduğum için yine de bardağı kullanıyorum. Çünkü neden kullanmayayım sjdjajkafsads
30 notes
·
View notes
Text
Avrupa'nın En Güzel 3 Şehri
değil 3, en güzel 33 şehrini sorsalar yine zorlanır insan, her yeri ayrı güzel. değişik kategorilerde, keyfimin kahyasına göre (birçok yerini sadece yüzeysel biçimde gördüm, kuzeydoğusuna hiç gitmedim):
- üç günlük ömrüm kaldı, gözüm açık gitmeyeyim:
1) istanbul
2) roma
3) (bunlara denk bir şehir dünyada yok tarihi önem açısından, ama paris'i de görmeden ölmeyin)
- para bok, beni dünyanın merkezine götür:
1) londra
2) paris
3) (bunlara denk bir şehir avrupada yok. almanyabelli bir merkez etrafında gelişmiş olsaydı, o merkez listede olurdu. para bok kısmı için moskova diyorum, dünyanın en çok dolar milyarderi barındıran şehrinde yok yok)
-para yok, beni nereye götürürsen götür
1) sofya
2) saraybosna
3) kiev, bükreş
-para var da abi öğrenciyiz, şöyle hem tarihi, hem eğlenceli, hem popüler, hem hesaplı olsun, döner olsun ama dönmesin:
1) budapeşte
2) berlin
3) krakow
(prag bunlardan pahalı)
- gece çıkmayı seviyorsan:
1) barcelona (her yerde sabaha kadar eğlenecek yer bulursun, bir tek burada sabaha kadar eğlenmeme seçeneğin yok. heriflerin uyku düzeni bile maksimum gece hayatı performansına göre düzenlenmiş)
2) berlin (herşey avant garde, heryer postmodern, kopmuş gitmişler)
3) buraya aday çok, belgrad veya kopenhag diyorum bütçeye göre.
-en estetik ortaboy şehirler:
yine sürüyle var, italya bunlarla dolu mesela, ama aklımda öne çıkanlar
1) salzburg
2) dubrovnik
3) brugges
-en estetik büyük(çe) şehirler:
a takımı: paris, floransa, prag
b takımı: viyana, budapeşte, venedik
yedeklerle paf takımı: lizbon, antwerp, birmingham, dresden, utrecht
-kafa dinlenilecek bölgeler:
1) toskana (siena merkezli. baharda giden dönmek istemez)
2) alpler (salzburg, hatta zürih)
3) genel olarak tüm hollanda (delft, leiden.. sıkılınca bisiklet şeridinden kaptırıp belçikaya gidersiniz)
-denizden babam çıksa genel olarak yerim ama 9 santimden ufaksa denize geri atarım:
1) açık ara yunanistan: mikonos, zakintos, santorini. başka sürüyle güzel ada var, çoğu türkiye'nin batısından ucuz. balkan halkları gibi bunlar da sefa pezevenkliğini iyi bilirler.
2) adriyatik kıyısı (hvar dışında, orası da güzel de gelenler kötü)
3) menorca (majorca'dan daha iyi)
bonus: kanarya adaları (ucuz, bozcaada kafası)
-yazın görülecek güzellikler:
1) st petersburg
2) stockholm
3) edinburgh
-road trip:
1) güney ispanya (endülüs)
2) sicilya-amalfi
3) güney fransa (bisikletle de olur)
bonus: izlanda (yürüyüp kamp yaparak)
***
tüm faktörlere bakınca yaşamak için en güzeli neresi?
ülke bazında hiç düşünmeden italya derdim. bir ülkenin herşeyi mi güzel olur. yemek, tarih, mimari, iklim, doğa, deniz, sanat, eğlence, maldini... her sabah uyandığımda "kahretsin bugün de italyan değilim" diyorum. şehirler içinse her kıstastan geçer not alan bir yer yok (olsa zaten herkes oraya hücum edeceğinden yaşam pahalı olur, oradan sınıfta kalırdı). benim ilk üçüm:
1) amsterdam: "hayat çok güzel lan"
pozitif: dil sorunu yok, kanallar konusunda 10 venedik gücünde, kenar mahalleleri bile güzel, genciyle yaşlısıyla liberal bir halk, refah yüksek ve zengin-fakir farkı az, her yere bisiklet ve toplu taşıma, muhteşem müzeler, doğayla içiçe bir yaşam, ot kokusu, musluktan akan belçika biraları, kozmopolit olduğundan hollandalıya ve hollanda mutfağına mahkum olmamak, oecd ülkeleri içinde en rahat çalışma şartları (fransızlardan bile az çalışıyorlar).
negatif: aklıma pek birşey gelmiyor, hollandılar çok uzun? iklimi kötü.
2) londra: "new yorkta ne varsa bizde aynısının daha eskisi ve kalitelisi var"
pozitif: dünyanın iki merkezinden biri (alfa++ şehir). tarihteki en büyük imparatorluğun başkenti sonuçta. yetişemeyeceğin kadar çok tiyatro, konser, sergi, çoğu bedava müzeler, gece hayatı, bir mahallede düzinelerce ülkeden restoran ve bakkal olması, şehir merkezinin %40'ını kaplayan yeşil alanlar (istanbul'da %1.5), sirkeciye kadar uzanan metro ağı, her yere giden ucuz havayolları, trenle paris'e öğle yemeğine gidip 5 çayına eve dönebilmek...çalışılıyorsa, 1 pound ile herhangi bir ülkenin para biriminden yüzlerce alabilmek, bozdurup bozdurup harcamak.
negatif: çalışılmıyorsa 3 gün içinde ölmek. stark ailesini bile depresyona sürükleyecek bir iklim (imparatorluğun üzerinde batmayan güneş başkentte pek doğmuyor), ipini koparanın gelmiş olması.
3) budapeşte: "en iyi fiyat-performans oranı, bilinçli tüketicinin tercihi"
pozitif: batı avrupanın avantajlarının %90'ı ile doğu avrupanın avantajlarının %110'unu (ucuzluk, aşırı güzel kadınlar, estetik mimarı, kendine has bir kültür) bir arada sunuyor. kaplıcalar bol, güzel şarap ucuz. cafe, çay evi, bar olayını çözmüşler (ruin pub konsepti benim favori gece hayatı anlayışım). prag gibi aşırı turistik değil. insanlar uysal. yabancılar krallar gibi yaşıyorlar.
negatif: izole. yerel para kazanılıyorsa hayat bir anda komünist mimarisi gibi gıpgri olabilir. kışları soğuk. yemekler bir türk'ü tatmin etmez. dil sorunu büyük. halkın geneli muhafazakar, siyaseti küçük türkiye gibi.
1 note
·
View note
Text
Meghan Markle: Favori tatil yerim İstanbul
Meghan Markle: Favori tatil yerim İstanbul
İngiltere Kraliyet Ailesi’ne yönelik ırkçılık suçlamalarıyla büyük tartışma yaratan Prens Harry’nin ABD’li oyuncu eşi Meghan Markle, tatil için en sevdiği yerin İstanbul olduğunu açıkladı. Kraliyet Ailesi’ne katılmadan önce sık sık tatil yaptığı bilinen Sussex Düşesi Markle, kendi blog’unda paylaştığı yazıda İstanbul’u “alışveriş merkezleriyle, tatlılarıyla ve göz alıcı binalarıyla” harika bir…
View On WordPress
0 notes