#eylem ve mert
Explore tagged Tumblr posts
Text
Türkiye'nin sessiz çığlığı: Geçinemiyoruz!
Ekonomik darboğazın iyice zorladığı Türkiye şartlarında, birçok vatandaş hayatta kalma mücadelesi veriyor. Düşük ücretler, fazla mesailer, iş yerinde uğradıkları mobingler, çalışma koşulları ve tüm bunlara itiraz edebilecekleri tek yol olan sendikal haklarının engellenmesi birçok işçiyi direnişe geçmeye zorladı. Manisa, İstanbul, Gaziantep ve Hatay’daki eylemlerde işçiler günlerdir ve hatta aylardır sessiz çığlıklar atıyor. Türkiye'nin sessiz çığlığı Bir suredir ücret ve vergide adalet, kamuda ücret dengesizliginin giderilmesi ve taşeron işçi sorununun çözümü için bölgesel mitingler düzenleyen Türk-İş yeni bir eylem kararı aldı.Turk-is, 24 Eylül Salı günü tüm Turkiye'de mesai saati oncesinde isyerleri önünde kitlesel basın açıklamaları yapacak. Açıklamadan sonra işçiler, isyerleri önünde bir saat süreyle oturma eylemi yapacak.
İşte Türkiye'deki işçilerin iş güvencesi ve sosyal haklarını talep ettikleri diğer eylemler... MADEN İŞÇİLERİ EYLEMDE Manisa Soma’da, AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’nun aile şirketine ait Fernas maden ocağında, Bağımsız Maden-İş Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle altı işçi işten çıkarıldı. 21 gündür eylemde olan işçiler, direnişlerini Türkiye’nin farklı bölgelerine taşıma kararı aldı. Dün, Nasıroğlu’nun Muğla Bodrum’daki oteli önünde üç gün sürecek bir nöbet eylemi başlattılar. İşçiler, eylemi yarın Ankara’ya taşıyacak, önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde basın açıklaması yapacak, ardından Fernas Holding’in Ankara’daki binası önüne geçecek ve Meclis önünde geceyi geçirecek. Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Mert Batur, “Şirket geri adım atmıyor. Maaşların yeterli olduğunu ve iş güvenliğiyle ilgili bir sorun olmadığını ifade ediyor” dedi. GIDA VE PLASTİK İŞÇİLERİDE EYLEMDE İstanbul’un Çatalca ilçesinde, Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Polonez gıda fabrikası işçilerinin direnişi 58. gününü doldurdu. İşçiler, sık sık polis müdahalesi ile karşı karşıya kalıyor. Tek Gıda İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, “Eylemimizi devam ettiriyoruz. Fabrika üretimi durdu, çalışanlar idari izinli. Sendika üyesi olduğu için işten çıkarılan işçilerin geri alınmasını istiyoruz” dedi. Eylemler sırasında polis müdahalesi sonucu bazı işçilerin yaralandığı bildirildi. İstanbul Hadımköy’deki As Plastik’te, grev kararının ardından işten atılan işçilerin direnişi ise 14 gündür sürüyor. Petrol-İş Sendikası işyeri temsilcisi Savaş Çakmak, grev ilanının ardından 3’ü sendika temsilcisi olmak üzere 10 kişinin işten çıkarıldığını belirtti. Çakmak, “Sendikalaştığımız için tazminatsız işten çıkarıldık. İşveren sendikalaşmayı engellemek için birçok uygulama yapıyor. Sosyal haklarımızın iyileştirilmesini istedik, ancak karşılık bulamadık” şeklinde konuştu. TEKSTİL İŞÇİLERİ SIRADA Gaziantep’te, Akcanlar Tekstil işçilerinin vergi kesintileri, yedili çalışma sistemi ve kötü çalışma koşullarına karşı başlattığı direniş birinci ayını doldurdu. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, “Direniş, patronun pazar tatilini ortadan kaldıran yedili sistem dayatması üzerine başladı. İşçiler, vergi kesintileriyle birlikte ücretlerinin düşmesine de tepkili. Patron yedili sisteme dair yasal mevzuata dayanıyor, ancak işçiler bunu kabul etmiyor” dedi. Türkmen, ayrıca Gaziantep’teki Divan ve Grand Otel’e yönelik boykot kampanyası başlatacaklarını açıkladı. METAL İŞÇİLERİ Hatay’ın İskenderun Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında, Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin düşük ücretlere karşı başlattığı grev 52. gününde. Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan, “Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapıldı, ancak işveren yeni bir teklif sunmadı. Grev devam ediyor ve haklarımızı alana kadar mücadelemiz sürecek” dedi. Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaşan bu direnişler, ekonomik krizin işçi sınıfı üzerindeki etkilerini ve hak taleplerinin nasıl genişlediğini gözler önüne seriyor. İşçilerin mücadelesi, ülke genelinde sosyal ve ekonomik adalet arayışının sembolü haline gelmiş durumda.
Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde (GOSB) bulunan Mersen işçilerinin grevi 154. günü geride bıraktı. Mersen işçileri 2022 yılında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenerek çoğunluğu sağlamış, bakanlıktan çoğunluk tespit belgesini almıştı. Patronun yetki belgesine itirazından sonra yasal sürelerin geçmesini bekleyen Mersen işçilerinin örgütlenme mücadelesi aslında yaklaşık iki yıldır sürüyor.
Asgari ücretin altında ücrete çalışmaya itiraz ederek sendikalaşan 135 Polonez işçisi, 65 gündür fabrika önünde eylemde.
MKB Rondo çalışanları İstanbul Tuzla’da bulunan Avusturya menşeili MKB Rondo Oluklu Mukavva Kutu ve Ambalaj San. Tic. A.Ş şirketi ile sendika arasında devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 28 Ağustos 2024 tarihinde greve girdi.
HAK-İŞ Konfederasyonu'na bağlı yetkili Öz Büro İş Sendikası, Sarar ile toplu iş sözleşmesi imzalanamaması nedeniyle başlayan grevde 22'nci güne girildi.
Tuzla'da bulunan Tarkett Turkey Zemin Kaplamaları fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı.
Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal’de toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde işçilerin yüzde 130’luk zam talebine karşı patron yüzde 50 dayattı. Düşük zammı kabul etmeyen işçiler 92 gündür grevde.
Menemen Belediyesinden haksız yere işten çıkarılan işçiler direnişinin 118'nci gününde. Read the full article
0 notes
Text
Uluslararası Rotary 2440. Bölge’den kararlılık mesajı: 2026 yılında...
https://pazaryerigundem.com/haber/181058/uluslararasi-rotary-2440-bolgeden-kararlilik-mesaji-2026-yilinda/
Uluslararası Rotary 2440. Bölge’den kararlılık mesajı: 2026 yılında...
Rotary 2440 Bölgesi’nin düzenlediği 2024-2025 proje tanıtım basın toplantısında geçmiş dönem projeleri de anlatıldı. Basın açıklaması açılış konuşmaları ile gerçekleştirildi.
Reyhan ÖZBAKIR/Emirhan AKGÜL/HERKES DUYSUN
BURSA (İGFA) – Uluslararası Rotary Bölge 2440. Bölge Bursa‘da dönem faaliyetlerini açıklamak üzere bir araya geldi.
Basın toplantısında, geçmiş dönem faaliyet raporu özetleri kısaca anlatıldı.
Asıl amaçlarının çocukların kültürünü, bilgisini geliştirmek olduğunu belirten Ünal Çelik, “Nilüfer Belediyesinin destekleriyle beraber yaptığımız ‘Boyun Kadar Kitap Oku’ projemiz var. Geçtiğimiz sene, 40 binden fazla kitap okuyan öğrencimiz vardı. Her yılın sonunda en çok kitap okuyan 120 öğrenciye şehir dışı gezi ödülü veriyoruz öğretmenleriyle beraber. Kitap hediyeleri veriyoruz, tiyatro biletleri veriyoruz. Bu etkinliklerle çocuklarımızı kitap okumaya teşvik ediyoruz.” dedi.
Tarımda gereken destekleri sağlayacaklarını söyleyen Bandırma Rotary Kulübü Başkanı Cem Aldağ, “Bandırma Rotary Kulübü 41 yıldır aktif olan köklü kuluplerdendir. Biz Erdek Limanı içerisinde farkındalık projesi olarak, deniz ve liman içerisindeki çöpleri çıkartıyoruz, çevreyi temizliyoruz. Biz temizledikçe daha çok kirleniyor fakat biz durmuyoruz temizlemeye devam ediyoruz. Bu sene 13.’sünü düzenleyeceğimiz tarım projemiz var. Çiftçilerimizin uzmanlara sorunlarını anlatmaları ve çözümlerin bulunması için bir tarım paneli düzenleyerek, çiftçilerimize destek olmaya çalışıyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Rotary’nin 1985 yılından beri en öncelikli hedefi olan END POLIO NOW- Çocuk Felcini Şimdi Bitir çalışmalarının da aralıksız devam ettiğini belirten Rotary Bölge 2440 Federasyon Başkanı Mert Korur şu sözleri kullandı:
“2440 olarak adlandırdığımız bölgemiz 70 kulüp, 1 uydu kulüp ile 1794 üyeye, rotaract kulüpleri olarak 40 kulüp 654 üyeye, Interaft kulüp olarak ise 31 kulüp ve 628 üyeye ev sahipliği yapmaktayız. Belki bilirsiniz, fotojenik hafıza, bir sayfayı saniyeler içerisinde okuyup, bir kitabı 15 dakikada bitiren özel yetiştirilen insanlar da var. Biz de bu gibi insanlar yetiştirebilmek için boyun kadar kitap oku projesi gerçekleştirdik. Sivil toplum kuruluşlarıyla gücümüzü bir araya getirerek daha fazla insana etki etmek istiyoruz. Rotary sihri, aslında son yıllara baktığınız zaman içerisinde bir eylem içermeyen temadır. Rotary kulüplerimizin yapmış olduğu projeler, başkalarının hayal edemeyecekleri problemleri çözmemizdir. En büyük projelerimiz, hasta çocuk sonlandırma projemizdir. Umuyoruz ki 2026 yılında bu projeyi başarıyla gerçekleştireceğiz. 1985 yılında 200.000 çocuk hastayken, bu yıl sadece Afganistan’da ve Pakistan’da 5’er tane çocuk felci vakası görüyoruz. Hedefimiz bu sayıyı 2026 yılında sonlandırmaktır. Rotary aynı zamanda dünya barışına büyük destek vermektedir. İstanbul Bahçeşehir Üniversitesinde de bir barış merkezi açmış bulunmaktayız. 22-25 Şubat arası gerçekleştirecek barış konferansında ıluslararası başkanımınızın da yanında olacağız. 6 Temmuzda da Atatürk’e bağlılığımızı ifade etmek üzere yaklaşık 1000-1250 Rotary üyesi olarak Anıtkabir’e ziyarette bulunacağız. 30 Ağustos Çanakkale yüzme yarışlarımız bizim en önemli etkinliklerimizden bir tanesi. Geçtiğimiz sene 700-800 katılanımız vardı. Bu sene ise 1250 katılımcıya sahibiz. Bu yarışma uluslararası bir yarışmadır. Önem verdiğimiz gençlerimiz için mentorluk programları kuruyoruz. Hayatını ve kariyerini planlamak isteyen gençlerimize işinde uzman mentorlar ile eğitim veriyoruz. Deprem zamanında yardım amaçlı olarak 1 milyon dolardan fazla bir parayı 23 proje ile deprem bölgelerinde harcamış olduk. Önceliğimiz barınmaydı. Kimisinin parası vardı alacak yer bulunamıyordu. Kimisinin parası yoktu. Biz deprem bölgelerine konteyner evler ve su arıtma bölgeleri kurduk. Bunun yanı sıra deprem zamanında öğrencilerimizin eğitimlerinden eksik kalmamaları için, çeşitli bölgelere çeşitli liseler, okullar kurduk. Hastanelerin bile kullanılamaz hale geldiği bölgelerde mobil diş kliniği kurduk. Böylece deprem bölgelerini gezip yardımda bulunma şansımız oldu. Deprem bölgelerinde, uzuvlarını kaybetmiş kişilerin büyük desteğe ihtiyaçlarının oldğunu gördük. Deprem bölgesinde insanlar ailelerini kardeşlerini, en yakın arkadaşlarını kaybettiler. Bunun yanında uzuvlarını kaybettiler. Rotary olarak, kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda gerekli bölgelere, gerekli kişilere protez uzuv desteği sağladık.”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Video
youtube
Sen Mutlu Ol - Işın Karaca ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fantezi Pop) ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/oU8fxhiG_QM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Sen Mutlu Ol - Işın Karaca ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fantezi Pop) Söz & Müzik: Tahir Dökme Düzenleme: Can Yapıcıoğlu Bass: Eylem Pelit Davul: Mert Türkmen Rhodes: Can Yapıcıoğlu Flüt: Batu Şallıel Trompet Section: Burak Dursun Gitarlar: Caner Güneysu Yaylılar: İstanbul Strings Back Vokal : Elif Ersoy & Can Yapıcıoğlu Mix: Ünal Aşkın & Can Yapıcıoğlu Master: Emre Kıral Dolby Atmos Mix & Mastering: Tarık Ceran Bm Em F#m Nasıl bir kalp bıraktın Bm Bilir misin ardında A Bm Bilir misin kırılan Em F#m Kalpler düzelmez asla Bm Dönüp de, hiç baktın mı A Merak edip arkana Bm A Eden bulur güzelim G F#m Kalır sanma yanına Bm Em Bir gün olsun gülmesem F#m Bm Hep ağlasam da olur G C#m Karanlığın içinde D Em F#m Yalnız kalsam ne olur F#m Bm İnim inim inlesem E A Acı çeksem de olur D G Benim için farketmez A Em F#m Sen mutlu ol ne olur Bm Em F#m Geçmişteki günleri Bm Bir an olsun hatırla A Bm Yırtmadıysan resmimi Em F#m Ona bakıp da ağla Bm Mutlu günlerimizi A Sen vaad etmiştin bana Bm A Eden bulur güzelim G F#m Kalır sanma yanına N Söz & Müzik: Tahir Dökme Düzenleme: Can Yapıcıoğlu Bass: Eylem Pelit Davul: Mert Türkmen Rhodes: Can Yapıcıoğlu Flüt: Batu Şallıel Trompet Section: Burak Dursun Gitarlar: Caner Güneysu Yaylılar: İstanbul Strings Back Vokal : Elif Ersoy & Can Yapıcıoğlu Mix: Ünal Aşkın & Can Yapıcıoğlu Master: Emre Kıral Dolby Atmos Mix & Mastering: Tarık Ceran Yapım: Işın Karaca Music Production Yapımcı: Işın Karaca Yönetmen: Kemal Başbuğ Fotoğraflar : Halil Güzel , Safa Gülsoy Kapak Tasarım: Onat Karabacak Saç: Emir Balaban Makyaj: Saime Öztürk Styling: Aydan Aydın Backstage : Köksal Kaya Menajerlik: Perihan İpek & Ali Boz Basın Danışmanı: Suat Filiz Radyo Pr: Stariz Pr Selectum City Ataşehir’e Teşekkürler Işın Karaca Işın Karaca, 2020 Genel bilgiler Doğum Işın Funda Büyükkaraca 7 Mart 1973 (51 yaşında) Londra, Birleşik Krallık Başladığı yer Türkiye Tarzlar Arabesk müzik Pop müzik Türk sanat müziği Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar 1996-günümüz Müzik şirketi DMC (2020-) Seyhan Müzik (2006-2020) İmaj Müzik (2004-2006) Power Records / Universal (2001-2004) PDND Müzik (günümüz) İlişkili hareketler Sezen Aksu Resmî site isinkaraca.com Eş Soner Kıvanç (boşandı) Sedat Doğan (e. 2011; b. 2013) Tuğrul Odabaş (e. 2016; b. 2019) Can Yapıcıoğlu (e. 2023) Çocukları 2 İlişkiler Erdem Yörük (1996-2008) Işın Funda Büyükkaraca ya da sahne adıyla Işın Karaca (d. 7 Mart 1973, Londra), Kıbrıs Türkü şarkıcı. Londra'da doğan Işın Karaca, öğrencilik yıllarında başladığı müzik hayatını Londra IV King Edward Okulu'nda tiyatro okurken de sürdürdü. Biyografi Yaşamı 1973 yılında Londra'da doğdu. Kıbrıslı restoran işletmecisi Şeniz Büyükkaraca ile Afyonlu emlakçı olan Ali Büyükkaraca'nın ilk çocukları olarak dünyaya gelmiştir. İngiltere'de Müzikal Tiyatro üzerine eğitim gördü. 19 yaşında yaptığı Soner Kıvanç ile yaptığı ilk evlilikten Erda Kıvanç (1993) adında bir oğlu vardır. İlk eşinden daha sonra boşandı. Aranjör Erdem Yörük ile 12 yıl süren birlikteliği olmuştur. Stilist, sanat ve klip yönetmeni Sedat Doğan'la 2009'dan beri birlikteliğini 2010 yılı kasım ayı sonunda noktalamıştır. Tekrar barışan çift, 30 Mayıs 2011 tarihinde evlenmiştir.[3] İkinci çocuğu Mia 2011 yılında dünyaya gelmiştir.[4] İkinci eşi Sedat Doğan ile Eylül 2012 tarihinde boşanmaya karar vermişlerdir.[5] Boşanma davası sırasında barışan çift daha sonra tekrar ayrılarak, 6 kasım 2013 günü anlaşarak boşanmıştır. Işın Karaca 28 Aralık 2016 tarihinde ise Tuğrul Odabaş ile evlendi.[6] 2017'de ve 2019'da eski eşi Sedat Doğan Brezilya'da hırsızlık yaparken yakalanmış ve cezaevine girmiştir. Nisan 2019'da Karaca'nın, boşandığı eski eşinden kalan 1 milyon liralık borcu ödemek için uğraştığı öğrenildi. Kasım 2019'da Karaca, Tuğrul Odabaş'tan tek celsede anlaşmalı olarak boşandı.
0 notes
Text
Başkan Duman İle Birlikte Buca'yı Yönetecek Kadro
Buca yönetiminde genç dönüşüm Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, belediye yönetim kadrosunu oluşturdu. Başkan Görkem Duman'ın, Buca’ya daha etkili ve verimli hizmet verebilmek amacıyla oluşturduğu 'Güçlü Kadrosu' göreve başladı. Müdürlüklerin yarısı kadınlara emanet Genç ve dinamik isimlerin yer aldığı kadroda kadın yöneticilerin sayısı da dikkat çekti. Başkan Duman toplam 38 müdürlüğün yer aldığı Buca Belediyesi'ne 18 kadın yönetici atadı. Müdürlüğe görevlendirilen en genç isim ise 34 yaşında İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü Mert Bartu Işık oldu. Başkan Görkem Duman, Başkan Yardımcısı olarak Hatice Güral, Halit Kurt gibi deneyimli isimlere yer verirken yeni atadığı isimler arasında Filiz Yurtkoru, Gazi Çırak, İbrahim Tuncol da bulunuyor. Özel Kalem Uçma'ya emanet Başkan Duman, Özel Kalem Müdürlüğü'nü ise deneyimli bürokrat Serkan Uçma'ya emanet etti. Uzun yıllar İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İZELMAN'da Genel Müdür Yardımcılığı yapan Uçma yeni dönemde Buca Belediyesi'nde Özel Kalem Müdürü olarak görev alacak. Buca Belediyesi’nde hizmet verecek birimlerin başına getirilen isimler ise şöyle oldu: Özel Kalem Müdürü - Serkan Uçma İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü – Melek Per Üstündağ Zabıta Müdürü – Murat Kartal Ulaşım Hizmetleri Müdürü – Çağdaş Cevrem Ruhsat ve Denetim Müdürü – İlker Bilici Fen İşleri Müdürü – Murat Gürkan Atbaşı Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü – Mehmet Ali Tanyeri Araştırma ve Geliştirme Müdürü – Özkan Kalmaz Mali Hizmetler Müdürü – Özlem Öztekin Emlak ve İstimlak Müdürü – Hakan Tütüncü Hukuk İşleri Müdürü – Eylem Kutluer Türker İşletme Müdürü – Beyhan Kuyucak Teftiş Kurulu Müdürü – Yunus Darboğaz Yazı İşleri Müdürü – Lale Metin Afet İşleri Müdürü – Hüseyin Gündem Park Bahçeler Müdürü – İrfan Akman Temizlik İşleri Müdürü – İbrahim Tuncol Yapı Kontrol Müdürü – İpek Erdi Kaya Bilgi İşlem Müdürü – Özgür Koç Arşiv Müdürü – Mahmut Bulut Kültür ve sosyal İşler Müdürü – Asiye Avcı Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü – Emin Emre Döker Sosyal Yardım İşleri Müdürü – Fadime Altun İmar ve Şehircilik Müdürü – Hakan Okutucu Plan ve Proje müdürü – Ayşe Kalafat Veteriner İşleri Müdürü – Birol Topal Strateji Geliştirme Müdürü – Tülin Arna İklim Değişikliği ve sıfır Atık Müdürü – Mert Bartu Işık Koordinasyon İşleri Müdürü – Aykut Doğan Kütüphane ve Müzeler Müdürü – Deniz Eski Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü – Belkız Özdemir Tarımsal hizmetler Müdürü – Yeşim Malatyalıoğlu Kentsel Tasarım Müdürü – Arzu Bayram Muhtarlık İşleri Müdürü – Tülay Güngüney İşletmeler ve İştiraklar Müdürü – Sinem Öznur Sağlık İşleri Müdürü –Hülya Demir Destek Hizmetleri Müdürü – Engin Güzel Sivil Savunma Uzmanı – Nermin Seçen https://www.youtube.com/watch?v=q_yYJ6wVhkc Read the full article
0 notes
Video
youtube
Yıllarını hastalarının tedavisine adamış sekiz onkolog ve ünlü oyuncu Salih Bademci, kanser hastaları için bestelenen ‘Yalnız Değilsin!’ şarkısını seslendirdiler ve bu özel şarkının klibinde rol aldılar.
Söz ve bestesini Onkolog Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar’ın yaptığı “Yalnız Değilsin” isimli şarkının düzenlemesi Çağrı Kodamanoğlu’na ait. Şarkının vokallerinde ise Tıbbi ve Radyasyon Onkolojisi alanında çalışan Prof. Dr. Banu Atalar, Prof. Dr. Berrin Pehlivan, Uzm. Dr. Burçak Erkol, Prof. Dr. Hale Başak Çağlar, Prof. Dr. Sevil Bavbek, Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Hancılar, Prof. Dr. Yeşim Eralp vardı. Prof. Dr. Gökhan Demir ise gitarıyla eşlik etti.
Orkestrada ise Türkiye’nin önde gelen müzisyenleri gönüllü çaldılar. Mert Türkmen davul, Eylem Pelit basgitar, Emir Ersoy piyano, Yemen Dursun çello çalarak uzmanlara eşlik ettiler.
Onkoloji uzmanları, hastalar için bestelenen ‘Yalnız Değilsin’ şarkısıyla kanser hastalarına seslendiler: “Zor zamanlarda / Tuttum hep ellerinden / Diren pes etme / Hep dayandık ya birlikte / Suskun kalma / Haykır bak hayat güzel / Yaşamak var gözlerinde”
https://youtu.be/NRVeRNYI7-Y
0 notes
Link
#Aldatmak#Traicionar#Capitulo#Subtitulado#AudioEspañol#NovelaTurca#SeriesTurcas#DramaTurco#AldatmakCapitulo#AldatmakSubtitulado
0 notes
Text
MASKİ Su'ya Zam Yaptı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin sonrasında hayat normale dönmeye başlasada yıkımın en fazla olduğu Malatya'da sular halen çamurlu akmaya devam ediyor. MASKİ tarafından depremzede vatandaşlara yansıtılan gizli zam bu kadarda olmaz dedirtti. Kayısıhaber.com’da Mahir Temur’un haberine göre; “Malatya Büyükşehir Belediyesi, depremden sonra 2 aydır çamurlu akan sözde içme suyuna zam yapmış! İnanmadınız değil mi? Ocak ayında yapmış, Şubat ayında yapmış, Mart ayında yapmış hatta Nisan ayına girer girmez yine suya zam yapmış! Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MASKİ) daha önce 30 ton olan alt sınırı 15 tona (15 bin metreküp) indirmişti. MASKİ’nin 0 ile 15 tona kadar bir hesaplaması var 15 tondan fazla su tüketilmişse daha farklı bir hesaplaması var. Kısacası 15 tonu geçtiğiniz zaman faturanız daha hızlı şişiyor! 0 ile 15 ton arasında Aralık 2022 tarihinde tüm vergiler dahil metreküp birim fiyatı 7.60 lira iken Ocak 2023’te 8.63 liraya yükselmiş. Depremden bir ay sonra yani Mart ayında bu rakam 11.92 liraya yükselmiş. Depremden önce 1 metreküp suyu 8 lira 63 kuruşa satan MASKİ depremden sonra 11 lira 92 kuruşa satmaya başlamış. Bu zam yetmemiş nisan ayında ise 1 metreküp birim fiyatını 12 lira 24 kuruş yapmışlar. Eğer aylık tüketiminiz 15 tonun üzerinde ise durum daha fena. 15 ton üzerindeki su kullanımı şu şekilde: Ocak ayında 1 metreküp suyun birim fiyatı 12 lira 19 kuruş, Mart ayında bu rakam 17 lira 14 kuruşa çıkıyor. Nisan ayında ise 17 lira 61 kuruşa yükseliyor. Birazdan tabloları paylaşacağım. Ama bir örnek vermek istiyorum. Diyelim ki 15 ton su tükettiniz. Son zamlara göre MASKİ’ye ödeyeceğiniz vergiler dahil fatura 183,6 TL. Diyelim ki 16 ton su kullandınız. MASKİ’ye yatıracağınız fatura 281 lira 70 kuruş! Elin şirketi depremin ilk günlerinde doğru düzgün internet hizmeti veremediği için iki ay boyunca sürekli hediye internet paketleri dağıtırken, milletin vergileriyle ayakta durduğunu varsaydığımız Malatya Büyükşehir Belediyesi, depremden dolayı iki aydır çamurlu akan suya zam yapıyor! Bir kere de yapmıyor, tamı tamına 3 kere yapıyor. Şubatta yapıyor, martta yapıyor, nisan da zam yapıyor! Yazının başında dedim ya, keşke hiçbir şey yapmayıp otursalar… Millet sizden indirim veya ocaktan sonra tüm kullanımlar silinecektir tarzından bir eylem beklerken depremden sonra muntazam bir şekilde suya zam yapmanın anlamı nedir? Daha önce alt limit 30 tondu ama 15 tona indirdiniz. Hadi tekrar bu deprem aylarında 15 tonu 30 tona yükseltsenize… Hepsini geçtim, bu millet en azından şu çamurlu suyun çözüme kavuşmasını bekliyor. Milleti aptal yerine koyduğunuz için yapacağınız her şeyin yanınıza kar kalacağını, söyleyeceğiniz her sözün unutulacağını düşünüyorsunuz! Bundan 2 yıl önce Malatya’yı yine müjdelemediniz mi? Malatya’nın belki de tek içme su kaynağı Kaptaj’a alternatif su bulduğunuzu 2 yıl önce övüne övüne anlatmadınız mı? Hatta MASKİ’nin genel müdürü Memet Mert, “600 bin kişinin ihtiyacını karşılayacak. Gündüzbey ve Beylerderesi 1. kaptajdan olası bir sıkıntıda bu kaynağımızı devreye alacağız. Çok ciddi bir kaynak.” dememiş miydi? Diyelim ki depremden Kaptaj etkilendi, peki diğer bulunan kaynak? Hani olası bir sıkıntıda devreye girecekti? 2 aydır çamur akıyor musluklardan ama sürekli rekor kırdığını iddia eden Selahattin Gürkan, Malatya’da taş üstüne taş kalmamışken suya zam yaparak rekorlar kitabına adını belki yazdırabilir. Ama bu milletin gönlünde adını yazdırabilmiş midir? İki aydır Malatya’nın içme suyunu dahi halledemeyen Gürkan’ın milletin gönlünde işi yoktur belki ama şu zamlardan sonra ben Büyükşehir Belediyesi’nde aklı başının üzerinde olan çok az insan olduğuna artık inanıyorum. Ve üstelik yeni su abonelere bin lira depozito alınıyormuş! Depremden önce bu rakam 500 liraymış! Ya arkadaş Büyükşehir Belediyesi’nde veya MASKİ’de vicdanlı bir yetkili yok mu? “Yalanlanmaya” razıyım. “Bir hata olmuş” deyin ve son 3 ayın tüm borçlarını silin bir an önce! Sen belediye olarak temiz içme suyunu 2 aydır sağlayamamışken nasıl olur da hem depozito fiyatını yükseltip çamurlu içme suyuna zam üstüne zam yaparsın! Üstelik ticarethanelerin tarifesi ise skandal boyutta! Ocak ayında bir ticarethanenin 1 metreküpe ödediği rakam tamı tamına 21 lira 39 kuruş. Mart ayında yani depremden bir ay sonra bu rakam 31 lira 27 kuruşa yükselmiş. Nisan ayında ise 32 lira 23 kuruş olmuş. Kısacası evde 15 ton su kullanıyorsan vergiler dâhil ödeyeceğin rakam 183 lira 6 kuruş iken aynı su miktarını iş yerinde kullanırsan 483 lira 4 kuruş veriyorsun. Malatya’da 20 binin üzerinde ticarethane yıkık veya yıkılacakken, şehir dışına çıkan tüccarı, esnafı tekrar şehre çekmek için uğraşan o kadar insan varken, esnafın tekrar ayağa kalkması için konteyner kentler kurulurken ve düşük faizli krediler gümdeyken Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin çok liyakatli ekibi ve başkanı esnafa uyguladığı tarifeye bakın dostlar. Çıldırmamak elde değil. En iyisi MASKİ’nin kendi personellerini bilgilendirmek için paylaştığı tabloları paylaşayım da siz de biraz çıldırın.” Aralık 2022-Ocak 2023 MASKİ TARİFE
MART 2023 MASKİ TARİFE
NİSAN 2023 MASKİ TARİFE
Read the full article
0 notes
Text
İsmet Özel / Sağcı, kokuşmuş edebiyat, düzenle uzlaşma halinde
Ant dergisinin 2 Aralık 1969'da yayımlanan 153'üncü sayısında, "Devrimci genç şairler savaş açıyor" başlığıyla bir mülakat yer aldı. Osman Saffet Arolat’ın sorularını yanıtlayan Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Özkan Mert ve İsmet Özel, sanatın görevi ve işlevi hakkındaki görüşlerini dile getirmişti.
Türkiye'de son yıllarda kavganın içinden gelen, yaşadığı olaylarla soluklanan genç sanatçılar güçlü sesleriyle kuşaklarının sesini duyurmaktadırlar. Arkadaşımız Osman S. Arolat'ın, bu genç sanatçılardan Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Özkan Mert ve İsmet Özel ile devrimci sanatçıların bugünkü sorunları, sanatın görevi ve de işlevi üzerine yaptığı bir konuşmayı sunuyoruz.
Türkiye sanatının bugünkü durumunu ve sizleri toplu bir çıkış yapmaya zorlayan nedenleri konuşmak üzere toplandık. İsterseniz önce herkes teker teker düşüncelerini belirtsin, sonra ben sorular yönelteceğim.
Ataol Behramoğlu - İzin verirseniz ben düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Bence, sanatın kaynağında bulunması gereken en temel özellik, çağdaş insan gerçekliğini ifade etmesidir. Kendi alanım olduğu için edebiyat konusunda daha yetkiyle söz edebilirim. Bugünkü Türkiye edebiyatı geri kalmış bir edebiyattır. Çünkü Türkiye insanının çağdaş gerçekliğini ifade edememektedir. Gerici edebiyatı da belli başlı iki grupta toplamak gerektiği kanısındayım. İlk gruptaki gericiler, Necip Fazıl, Faruk Nafiz vs.nin temsil ettiği anlayış çerçevesi içinde bulunanlardır ki, bunlardan söz etmeye değmez. Çünkü bunlar bugünün kuşakları üzerinde etkili olamamaktadırlar. Edebiyatçı olarak sözleri edilemez. İkinci gruptaki gericilerse, 1950 - 1960 arasında yazmış olup bugün hâlâ etkinliklerini sürdürmekte olanlardır ki asıl kavgamız onlarla olacaktır.
Etkinliklerini nasıl sürdürüyorlar?
Ataol Behramoğlu - Üst yapı kurumları, kendilerini doğuran koşullar ortadan kalksa bile bir süre daha var olabilirler. 1950 - 1960 arası edebiyatı için de durum budur. O yıllarda edebiyatımızda kapalı, biçimci bir sanat anlayışı egemen olmuştu. Bunu doğuran siyasi nedenler vardı. Oysa Türkiye 1960'dan sonra önemli aşamalar geçirdi. Bugünün genç kuşakları çok şey öğrendiler. Bugün bir bağımsızlık ve özgürlük kavgası yürütülmektedir. 1950 - 1960 arasında bu gibi şeyler küçük bir azınlığın zihnini kurcalardı. Açın, o dönemin gazetelerini okuyun, şaşıp kalırsınız. Bugünün Türkiye'sinde biçimci, kapalı bir sanat anlayışının artık egemenliğini kaybetmesi gerekir. Bizler, açık, seçik, toplumcu bir sanat anlayışının temsilcileri olarak, birlikte, kıyasıya bir kavgaya girişmeye karar verdik. Yapacağımız toplu çıkışla, bizden sonra yazmaya başlayan genç kuşakları etkilemek, onları zararlı etkilerden arındırmak istiyoruz.
Sağcı, kokuşmuş edebiyat, düzenle uzlaşma halinde
İsmet Özel - Ataol'un yapığı ayırıma katılıyorum. Gerçekten de Türkiye edebiyatında bugün iki tür gericiliğin sözü edilebilir. Bunlardan birincisi sağcı, idealist düşüncenin uzantısı, kokuşmuş bir edebiyattır ve düzenle bütünüyle uzlaşma halindedir. Bir de gerici gibi görünmediği halde gerici olan bir başka edebiyat anlayışının varlığı görülmektedir. Bu da kendini hayatla yenileyemeyen, hayat tarafından eskitildiği için gerici olan edebiyattır.
Emperyalizm bugün ülkemizde her şeyi, bu arada ahlakı ve kültürü yerle bir etmektedir. Beyrut taklidi kentler türemekte, dejenere bir müzik ve dejenere bir edebiyat ortaya çıkmaktadır. Halk da bu iğrenç düzenin bir türevi olsun diye uğraşılıyor. İleri sanat, emperyalizme karşı döğüşte yerini alırken bu arada yeni bir kültür ve ahlak da oluşturmak zorundadır. Bizlerin, bu görevleri yerine getiremeyecek olan gerici, dejenere edebiyata karşı çıkarken getirdiğimiz, önerdiğimiz yeni değerler vardır.
Burada bize kaynaklık edecek olan şeylerin başında, halkımızın değerleri gelmektedir. Emperyalizmin kültür alanındaki saldırısına karşı koyabilmek için buna başvurmak zorundayız. Halktan uzaklaşmış, onun değerlerine yabancılaşmış olan bir sanat ister istemez emperyalizmin aleti olmak zorunda kalacaktır. Halktan alacağız ve sanatımızla halkın diri yanlarını uyarmaya çalışacağız. Kendimizi bununla görevli sayıyoruz.
Tartışmaya açık bir düşünce olarak şunu da belirtmek isterim: Özellikle Batıdan örnek gösterilerek, bir sanatçının ilerici olmasa bile iyi sanatçı olabileceği iddia edilebilir. Bunun böyle olabileceğini kabul de etsek, belirtmek istediğim, Türkiye'de bugün yalnızca "iyi" sanatçının bile yeri olmadığıdır. Bir halkın değerleri hayasızca sömürülürken birtakım biçim oyunlarıyla oyalanmak mazur görülemez.
Son olarak ortak hareketimiz bakımından belirtmek istediğim nokta, bizlerin zorlama toplumcular olmadığımız, birlikte yürüttüğümüz bir kavganın içinden çıkıp gelmiş olmamızdır.
Birbirine ters düşen yerlere varmayacağız
Süreyya Berfe - Türkiye edebiyatı bugün her alanda bir batak içindedir. Bunun başlıca nedeni, Tanzimat'tan beri süregelen köksüzlüğümüz, kaynaksızlığımızdır. Bu köksüzlük daha öncelere kadar da uzanmaktadır. Edebiyatımız halktan uzaklaştı ve bir türlü gerçek kaynağını bulamadı. Batı özentileri, Batı kopyacılığı dal budak sardı.
Bugün de durum böyledir. Sanatın görevi, sanatçının sorumluluğu gibi sorunlar üzerine tartışılacak yerde, aman sanat incinmesin, aman sanata bir şey olmasın nazeninliği sürüp gitmektedir. Çünkü böylece toplumsal uyanış geri bıraktırılmak istenmektedir. Bu her dönemde böyle oldu. Eski toplumcu şairler sürüldüler, işkencelere uğratıldılar. Bu elbette sebepsiz değildi.
Bugünün iri kıyım sanatçıları 1960'tan sonra beliren toplumsal uyanışa hiç ses vermiyorlar. Verecekleri de yok. Zaten biz de onlardan bir şey bekliyor değiliz. Bizler ayrı ayrı yerlerde bir kavganın içinde oluştuk. Bugün bir araya gelişimiz rastlantısal değildir. İlk şiirlerimiz toplumcu nitelikte değildi. Ama içinde bulunduğumuz eylem bizi buraya getirdi. Hayatla ve halkla alışverişimizi artırdığımız ölçüde daha önemli noktalara varacağımıza inanıyorum. Bu noktalar hiç kuşku yok ki ayrı ayrı noktalar olacaktır. Ama birbirine ters düşen yerlere varmayacağımız düşünülebilir. Çünkü etkilere kapalı şairler değiliz. Halkın ve Türkiye'deki devrimci mücadelenin sanatımız için başlıca esin kaynağı olduğuna inanıyoruz. Hayatla sürekli olarak ilişkide bulunan şiir gücünü ortaya koyacaktır.
Bugün ortak bir hareketi yürütmekle yükümlüyüz. Ataol, eski sanatçıların yeni kuşaklara kötü örnek olduğunu belirtti. Buna katılıyorum. Belki zararlı etkilere tamamen engel olamayacağız. Ama gücümüzün yettiğince direneceğiz ve mücadelemizi yakında çıkaracağımız edebiyat ve kültür dergisiyle yürüteceğiz.
Asıl gericiler, yazdıklarını devrimci şiir diye yutturan sahte devrimciler
Özkan Mert - Arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. Ama bir noktayı yeniden önemle belirtmek isterim: Bugünün gerici sanatına asıl damgasını basanlar Necip Fazıl vs. gibi zaten çürümüş olan bir görüşün temsilcileri, ya da bu görüşü diriltmeye çalışan birtakım zavallılar değildir. Çünkü bunların yeni kuşaklar üzerinde bir etkileri kalmadı artık. Bugünün asıl gericileri, yazdıklarını yıllar yılı devrimci şiirmiş gibi yutturan sahte devrimcilerdir. 27 Mayıs'tan sonraki kısmi özgürlük ortamında sanat büyük boyutlara ulaştığı halde bunlar hâlâ eski görüşlerinde direniyorlar ve yeni yetişen kuşaklara zararlı etkilerini saçıyorlar.
Devrimci edebiyat devrimci kavganın ayrılmaz bir parçasıdır. Gericilikle mücadele ederken elbette gerici sanatla da mücadele etmek gerekir.
Önemle belirtmek istediğim bir nokta da şu olacak: Toplumculuk denen bir şey var. Bu, Türkiye edebiyatında ağızlarda çiğnenen bir sakız haline gelmiştir. Nedir toplumculuk, sorarsanız kimse bilmez. Eğer bir ozan açlıktan, sefaletten söz ederse toplumcu, kuşlardan doğadan söz ederse bireyci oluyor. Bu söz, siyasetle burjuvazi, ekonomik mücadeleyle proletarya uğraşır demek kadar aptalca bir laftır.
Devrimci şair odur ki dünyaya Marksist - Leninist dünya görüşüyle bakar. Ve doğadan da, açlıktan da söz ederken devrimcidir. Burada yapılan yanlış, özel ile geneli, ozanın öznelliği ile dünyanın nesnelliği arasındaki diyalektiği anlayamamaktır. Her kim bunu anlayamıyorsa yazdığı şiir otomatikman gerici şiirdir.
Burjuva ozanları ozanın bireysel hayatı ile bireysel hayatının dışındaki nesnel dünyayı ayrı ayrı şeylermiş gibi ele alıp buna özgürlük adını takarlar. Bütün insanlar için, giderek bütün sınıflar için yazdıklarını iddia ederler. Gerçekte ise kültür yoluyla sömürge sınıfların, işbirlikçi sınıfların ve emperyalizmin uşaklığını yaparlar. İçinde yaşadığımız dünya nesnel koşullarıyle devrimci perspektifi içinde ele alınmazsa, yani dünya proletarya ideolojisinin kılavuzluğu altında değiştirme çabasının dışına itilirse şiir (sanat) karşı devrimci sınıfların egemenliğini sürdürme aracı olmaktan kurtulamaz.
Salt ozanın özgürlüğü, salt şiirin özgürlüğü diye bir şey yoktur. Toplumun özgürlüğü ozanın da özgürlüğüdür. Gerçek bir sanat özgürlüğü ancak proletaryanın iktidarda olduğu bir düzende olur.
Ozan ruhlar aleminden gelen bir ruh, ya da gökten düşmüş bir mücevher değildir. O, belli bir ideolojiye, belli bir kültüre, belli bir dünya görüşüne sahip olan ve bunun mücadelesini politik alanda olsun, şiir alanında olsun en ön saflarda dövüşerek veren bir devrimcidir. Söylediklerimizi Mao'nun sözleriyle perçinleyelim: "Sınıflı bir toplumda, herkes belli bir sınıfın statüsü içinde yaşar ve her düşün biçimi belli bir sınıfın damgasını taşır."
Şiirlerimizi mitinglerde de okuruz, ama mitingde okunsun diye şiir yazmayız
Bu soruna daha bir açıklık getirmek gerektiğini düşünüyorum. Sınıflarla onların sanatları arasında ne gibi ilişkiler vardır? Bir de sanatın propaganda aracı olarak niteliği konusunda düşüncelerinizi belirtmeniz yararlı olacak.
Ataol Behramoğlu - Bu konuda yapılacak en büyük yanlışlık şematizme düşmek olur. Üst yapı kurumlarıyla alt yapı kurumları arasındaki ilişkileri incelerken son derece titiz davranmalı, olayların çeşitliliğini gözden kaçırmamalıyız.
Yine de sorunu ana hatlarıyla özetlersek: İlkel sınıfsız toplumların da bir sanatı vardı. Edebiyat alanında destanlar ve masallar bu türden sanat yapıtlarıdır. Tragedya, aristokrat sınıfların sanatıdır. Komedi türü, burjuvazinin damgasını taşır. Romantik edebiyat, sanayileşmeden ürken burjuva aydınlarının yeniden tabiata dönmek özlemlerini yansıtır. Realist edebiyatla işçi sınıfının ortaya çıkışı arasında ilintiler vardır.
Doğmakta olan sınıfların sanatları ilerici özellikler taşır, ölmekte olan sınıfların sanatları da onlarla birlikte yavaş yavaş gerileyip yok olmaya yüz tutar. Az önce belirttiğim gibi bu sorunları belli bir esneklik içinde ele almak gerekir. İnsanlık ilerledikçe işler büsbütün karışmaktadır. Geçen yüzyıla damgasını basan birkaç sanat akımı vardıysa, 20'inci yüzyılda onun on misli sanat akımı ortaya çıkmıştır belki. Neyin ileri, neyin geri olduğunu anlamak büsbütün güçleşmektedir. Bu konuda ülkeler arasındaki farkları da göz önünde bulundurmak gerekir. Söz gelişi varoluşculuk akımı Batı için ilerici bir nitelik taşıyabilir. Çünkü Batı toplumları alabildiğine çıkmaz içindedir. Batı'nın başkaldırma biçimi bizimkinden ayrıdır. Türkiye'de ise bugün hedefler bellidir. Neye karşı, nasıl savaşılacağını ana hatlarıyla bilmekteyiz. Oysa Batılı insan çıkmaz içindedir. Çünkü emperyalist bir devletin yurttaşıdır. Mücadelesi bir bakıma kendi kendisiyledir. Batılı bir Hippi belki bağışlanabilir. Hatta devrimci bile sayılabilir. Ama Türkiyeli Hippi gericidir. Son çözümlemede emperyalizmin aletidir. Bu paralelliği sanatta da kurabiliriz. Batının bunalımcı sanatı Batı için ilerici bir nitelik taşıyabilir. Ama Türkiyeli sanatçı bunalıma düşmemeli, onu bunalıma iten koşullara karşı hiç değilse eleştirel bir tavır takınabilmelidir.
Sanatla siyasal propaganda ilişkisine gelince; sanatın etkisi anlık değil, derinliğinedir. Bunun yanı sıra sanat sadece bugünü anlatmakla kalmaz, içinde geleceğin tohumlarını da taşır. Ama sanatın devrimci kavgadan kopmuş olması anlamına gelmez bu. Şiirlerimizi gerektiği zaman mitinglerde de okuruz fakat mitinglerde okunsun diye şiir yazmayız. İşin düğüm noktası buradadır.
(Osman Saffet Arolat / Ant dergisi / Sayı 153 / 2 Aralık 1969 / Arşiv çalışması: Ferruh Yazıcı)
3 notes
·
View notes
Photo
#İçerde #ÇağatayUlusoy #ArasBulutiynemli
12 notes
·
View notes
Text
Herkesin yalnızlığı kendine acıdır, mutsuzluğumdan öp beni acılarım nefes alsın.
Deniz Yılmaz Yapal
Titrek bir serçenin ürpertisi yüreğim. Bir düş sıcaklığı göğnünde ısıt gözlerimin ayazını.
Deniz Yılmaz Yapal
Cümleleri doğuran kadın, Gögüs uçlarınla çiz beni gece gözlerine… Sevişmek istiyorum seninle Nefesimin ,nefesini titrettiği Teninin, tenimle örslenerek; sevişmek Ay ışıkları şahit, akan sularımızı parlatsın geceyi Ve sen bitip tükenene kadar; uyuyup uyunanıp, bitene kadar. Sevişmek seninle, everesin tepesinde ve ordan arşa çıkana kadar sevişmek Şahikaları keşf etmek Ruhunun en derinde senin olmak…
Deniz Yılmaz Yapal
Tanrının Kasıklarından boşalıyor,piç geceler .arsız gecelere.
Deniz Yılmaz Yapal
Hangi rüyanın bana düşen hayaliydin sevgili, Gözlerimde hasretinden çizdiğim suretin Kaç geceyi yaktım düşlerimde Gözlerinde sabah'ı karşılamak için Şimdi tüm günahlarımı geceye bırakıyorum Bütün mahremiyetim sensin Gizli magbedinde yakmalı şimdi aşk'ı..!!
Deniz Yılmaz Yapal
Çay demlesen bana,birde neşet ertaş açsan,ben yanına uzansam sobanın,çayı yudumlarken,gözlerine gülüşüne baksam,sonra ölmek gelse içimden,son çayım,son sigaram,son türküm,son gülüşün nasip olsa, huzur bazen görmeden sevdiğin canın yüreğindedir..tıpkı bilmeden öldüğümüz geceler gibi..
Deniz Yılmaz Yapal
Meselenin özüne gelirsek,memleket meselesi değiliz neticede,kıçı kırık bir sevda hikayesiyiz hepimiz.
Deniz Yılmaz Yapal
Sevişilmeyecek geceler,Sevişilmeyecek acılar, Sevişilmeyecek yalnızlıklar, Öpüşülmemiş dudakların,Kustuğu cümlelerdir karanlık.
Deniz Yılmaz Yapal
Güzel insanların türküleri olur,Tıpkı yüreği mert sevenlerin sevdası gibi, Türküler sevdanın tamlamasıdır, Tıpkı parçalanmış yüreklerin acısı gibi. Türkülere ilişmeyin,Türküler candır,özdür,yardır,yarendir gardaşlar.Sevdaları tükettiniz kahbe duygularınızla,Bari türkülere ilişmeyin.
Deniz Yılmaz Yapal
Gün biter,Gülüşün kalır anılarda. Gün geceyi selamlar,Gülüşünün kıyısından düşer bir tebessüm içime.
Deniz Yılmaz Yapal
Hatırı kalmasın diye eyvallah çektiğim bir ömrün yarasıyım ben..!
Deniz Yılmaz Yapal
Biz “Neşet Ertaş” ın kelamındaki gögnü bozkır,yüreği gönüllerin turabı olan bir kaç yalnız adamız.
Deniz Yılmaz Yapal
Düşerken soğuk se(n)ssizliğe mevsiminde yitirdiğim mavi umutlarımı arıyorum yeşil bahar düşlerin'de…
Deniz Yılmaz Yapal
Her cümlede se(n)ssizliği işliyor yüreğim yokluğunun ıslattığı düşlerim yar'sız sancılarına mahkum.
Deniz Yılmaz Yapal
Zengin olabilirsin, Lakin emekçinin Sofrasındaki ekmeğin tadını bilemezsin..!
Deniz Yılmaz Yapal
Ölüm,ıssız bir ankara gecesinde saatler sessizliğe çığlık atarken,son sözünde insanlığı idam edenlere şöyle seslendi,Eyvallah..Ölüme koşarak gidenler'Deniz..
Deniz Yılmaz Yapal
Sevişmeli kadın Arş'ın gölgesinde dua ile zikretmeli, Dudakların dudaklarımı..!
Deniz Yılmaz Yapal
Taze çayım var,biraz da tütün sardım geceye.
Deniz Yılmaz Yapal
Bu kaçınçı soyunman bana, Her seferinde farklı bi yerimden vuruyorsun Olur olmaz vakitlerde düşüp aklıma Beni kendimden alıyorsun Öyle ansızın dokunup dudaklarıma kaçma kadın Um'arsız hayallere düşüp Seni peydahlıyorum geceye..
Deniz Yılmaz Yapal
Kim bilebilirdiki karanlığı..sahi insan yaşamadan bilemez gecenin siyahlığını…! Siyah…kimine ölüm…kimine yalnızlık…kimine aşk'tır…ve Siyah bazılarına…yaşarken ölüm…bazılarına sevda yarası.
Deniz Yılmaz Yapal
Sende birgün unutursun derler.O gün gelmez boşuna beklemeyin.
Deniz Yılmaz Yapal
Hangi ar/sız gecenin el-veda busesiydin sevgili, um/arsızca peydahladığın piç yalnızlık ceninleri düş'üyor soğuk yatağa..!
Deniz Yılmaz Yapal
Odanızın duvarı siyaha boyalıysa,siz onu mavi olarak düşleyebilirsiniz,umuttur… lakin ne kadar düşlerseniz o kadar siyah'a boyalı kalacaktır umutlar..!
Deniz Yılmaz Yapal
Anayasada yeri yok.Devrim bir ülkenin illegal sevdasıdır. Ve Güzelim,Her devrimci,Gülümserken daha bi güzeldir.
Deniz Yılmaz Yapal
Düşündün mü hiç, ölümü gözlerinden öpüp kaç geceyi kan ağıtlara heba ettiğimi sevgili. ?
Deniz Yılmaz Yapal
Sabahları uyandığımda ilk işim radyoyu açmak.Türk sanat musikisi çalan bir radyo bulmak zor bu çağda.Çocukken dedemin dinlediği gibi kısık sesle açarım.Çay demlenmeyi bekler.Ben bir sigara yakarım.Günaydın diyebileceğim kimsem yok.O yüzden radyo bana ben radyoya,çay ikimizede eşlik eder.Sisli bir sabahın ilk saatlerinde müzeyyen senar dinlemektir yalnızlık.İlk sigarayı çaysız içmektir yalnızlık.İlk bardak çayı şekersiz içmektir yalnızlık.Yani benim iki gözüm..Yalnızlık bâki kalır,can sıkar.gider çay demler içersin.
Deniz Yılmaz Yapal
Sanma ilk yaranın merhemi,ilk acının sahibinde. O ilk yarayı kapatacak merhem bulunmadı yer yüzünde.
Deniz Yılmaz Yapal
Mesala “ ömrüm olma ihtimalini ” hiç düşün mü ? sol kroşeden uçuruma uçmak ve düşmek bir ömrün ucundan tutamadan nefesinin üstüne konacak bir nefesi tatmadan dudakların sahi hiç düşündün mü gecenin en tenha yerini, bi başına kaldıgında ıssız yalnız ve karanlık.
Deniz yılmaz yapal
ey arka sokaklar… Kaç geceyi rahmine sıgdırdın,kaç geceyi daha sıgdıracaksın kaç pezevenki adam hissettireceksin kendine kaç orospu ruhunu satacaksın kaç bedende kendini arayacaksın söylesene kaç kişlik ruhun var gecede.. kaç köşende asılı satılık tabelası…
Deniz Yılmaz Yapal
Sözde herkes insan,Uygulamada ölü.
Deniz Yılmaz Yapal
Şüphesizki gece 24 ten sonra bütün şiirler ten kokusu içerir dizelerde,terimde tenin noksan anlıyormusun sevgili. ?
Deniz Yılmaz Yapal
Dil orospu olmuş/ken ,sözden gelen şerefsizliğe kanmaktı aşk.!
Deniz Yılmaz Yapal
- öyle koyar gece gözlerine yaşları geçmez acısı sonra dersin siktir et yaş kalır gözünde sadece kalır kimse bilmez bilmemesi değil çay var mı çay sen onu söyle.
Deniz Yılmaz Yapal
Ve bir şarap kadehin de seni arıyor dudaklarım,öyle masum öyle yalnız.!
Deniz Yılmaz Yapal
Benim hiç arkadaşım olmadı anne hep arka'dan vurdular o yüzden sırtımdan dost hançeri eksik olmadı.
Deniz Yılmaz Yapal
Bize komünist muamelesi yaptıklarında anladım, bu ülkede haklı olanların yerinin dar ağacı oldugunu.
Deniz Yılmaz Yapal
Seninle düşmek vardı, Ankaranın ıssız sokaklarında yalın ayak koşarcasına aşk'a…
Deniz Yılmaz Yapal
Bu Şehrin en mülteci mahallesinde tanıdım seni, işte o zaman devrim'i gözlerinde eylem bildim kendime..
Deniz Yılmaz Yapal
Bahtı sikilmiş adamlar tanıdım,ütapyası tecavüze uğramış kadınlar.Martılara simit atan sokak çocukları.Hepsinin ortak noktası,kerhaneden vergi alıp işleten devlete,Başkaldırmalarıdır.
Deniz Yılmaz Yapal
Oysa ruhumdan öpmüşlüğün var, biraz daha kalamazmısın? ruhumun ruhuna ihtiyacı var.
Deniz Yılmaz Yapal
Ne guzel olur simdi seninle bembeyaz karlar icinde delice yuvarlanıp sıkıca birbirimize sarılmak ve üşüdükce dudaklarımızın kenetlenmesi…
Deniz Yılmaz Yapal
En büyük günahı,seni öpmediğim gecelerde işledim ben.En çok geceleri üşüyor ve günaha giriyorum,Cemal Süreya'nın da dediği gibi ,sevişmek için telefon kulübeleri var,konuşmak için yataklar.
Deniz Yılmaz Yapal
“Ağlama yar’‘dedi giderken.Sanki gökyüzündeki tüm bulutları acılarımla seviştiren o değildi.
Deniz Yılmaz Yapal
Mesela alnından ver buseyi dudaklarıma, helal koksun acılarım.
Deniz Yılmaz Yapal
İnsanlar konuşma gereği duymuyorlar.bende gerek duyulacak bi adam değilim zaten konuşmak için.İnsanlar ara sıra uğrar dertlerini dinlerim,ben hiç konuşmam.Ne kadar çok susarsam o kadar keder dinliyorum.Sahi benim kederim ne oldu bu ara? Bak yine o sırma saçlı gülen kız arıyor,bu sefer hangi acısını yükleyecek omuzlarıma. Geçenlerde göl başında bankta oturuyorum,sigarayı yakacam çakmak yok,lanet ediyorum kendime yine unutmaya başladım alınacak listesini.25 28 yaşlarında bir kız geldi yanıma,hiç konuşmadan oturup çakmagını uzattı.yüzünden ve gözünden acılarını anlayabiliyordum.Hiç konuşmadan sigaralarımızı içtik.Bu böyle ilk defa geldi başıma,hiç konuşmadan bütün acılarını bıraktı omuzlarıma,bu sefer ki başkaydı,çok değişik bi keder düştü içime,bi yandan da mutluydum.İlk defa mutlu oldugumu hissettim.iki dakika sonra hüzün çöktü gökyüzüne,içim acıyla kaplandı,bana ait birşeyler vardı bu acıda,ilk defa susarak acıma ortak olmuştu birisi. Günlerden ayın bilmem kaçı olmuş,cebimde bir bardak çay parası kalmamıştı.Ulan adaletini sikeyim kimse çay ikram etmiyor,niye kimse yok lan etrafta.neden bu kadar sessiz ortalık.İlerde çırası yanan bir ev var.çok pis acıktımda,Ulan şansımı deneyim,belki bir kaç iyi insan kalmıştır bu orospu çocuğu şehirde. Son insanlık umudumun kırıldığı günlerdi,aç bitap bi halde göl başına gitmiştim.Nasıl gittiğimi hatırlamıyorum,ayaklarım beni sanki zorla götürmüştü.Sigara içmeyeli bir kaç hafta olmuştu.O bankta kalan birşeyler vardı,ulan biliyorum vardı bi bokluk orda.Oturtum uzun uzun oturdum,bir bok düşünemiyordum.Canım yanıyor ama hissetmiyordum,en son ne zaman yemek yedim onuda unuttum,faşist devlet yine zam koymuş sigaraya.Ulan ölmek i��in ideal gün,ama son kez onu görsem,karşılıklı birer sigara içip öyle ölsem,ikimizde susalım geçen gün ki gibi,çok üşüyorum biraz uzanıp uyusam gelir belki.
Deniz Yılmaz Yapal
Duy beni, düşüyorum. Üşüyorum, her gün biraz daha Yavaş ölüyorum..
Deniz Yılmaz Yapal
4 notes
·
View notes
Text
Türkiye'de Demokrasi: Haklarını arayan Fernas işçilerine ters kelepçe ile gözaltı!
Manisa'nın Soma ilçesinde bulunan ve AK Parti Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'na ait Fernas Madencilik isimli şirkette, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası'na (Bağımsız Maden İş) üye olduktan sonra işten çıkarılan işçilerin 23 gündür süren eylemi devam ediyor.
Fernas işçilerine ters kelepçe
İşçiler, taleplerini duyurmak amacıyla Ankara'ya gelerek Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yapmış ve ardından Fernas Madencilik Genel Merkezi önünde eylem yapma kararı almıştı. Ancak, işçilerin bu eylemi polis tarafından müdahale ile karşılandı. Polisin müdahalesi sonucu işçiler ters kelepçelerle gözaltına alındı. Eylemin gidişatı ve gözaltı süreci hakkında daha fazla bilgiye henüz ulaşılamadı. "Sendikaya üye oldukları için işten atıldılar" Sendikalı oldukları gerekçesiyle işinden edilen işçilerin sendikal bağımsızlık hakkının bulunduğuna dikkat çeken açıklamada "23 gündür Fernas Şirketi'nde eylemdeyiz. Eylemimiz Türkiye gündemine oturdu. Burada 6 arkadaşımız işten atıldı. Bu 6 arkadaşımızın işten atılma sebebi, Bağımsız Maden İş Sendikası'na üye olmaları. Bu arkadaşlarımızın hakkında tutanak dahi yok, ihtar da yok. Sendikaya üye oldukları için işten atıldılar. Bu arkadaşlarımızın çocukları var, okula giden çocukları var. Karda, kışta, yağmurda bu insanlar sendikaya üye oldu diye işten atılamaz. Anayasanın 51. maddesi çok açık ve net; isteyen istediği sendikaya üye olabilir." dedi. Devam eden eylemlerin sonlanmasını istediklerini vurgulayan açıklamada "Biz Bağımsız Maden İş Sendikası olarak şunu söylüyoruz; bu işçilerin çocukları, eşleri var. Evlerine götürecek ekmekleri var. Bir an önce bu müzakereyi yapalım. Biz eylem taraftarı değiliz. Gelin, hep beraber masaya oturalım. İşçilerin talebi çok değil. Sadece iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği sağlansın, bir de Soma'daki mevcut şirketlerde işçilerin aldığı maaş neyse bu arkadaşlar da aynı maaşı alsın. Talebimiz bu." ifadelerine yer verildi. AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu'na ait Fernas Madencilik'te 7 işçinin Bağımsız Maden İşçileri (Bağımsız Maden İş) sendikasına üye olduğu gerekçesiyle işten çıkarılmasının ardından başlayan eylem dün Ankara'ya taşındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde eylem yapan işçiler, akşam geç saatlerde ise Madenci Anıtı'na yürüdü. İşçiler bugün Fernas Madencilik Genel Merkezi'ne yöneticilerle görüşmek üzere geldi. Bağımsız Maden-İş sendikası işçiler ile madencilere destek veren bazı siyasi parti ve örgütler Fernas Madencilik'in önüne yürüyerek eylemi sürdürmek istedi. Polis, gruba müdahale ederken işçilerden biri Fernas Madencilik binasının yakınındaki elektrik direğine tırmandı. Bir madenci elektirk diğereğinde iken polis diğer madencilere müdahele etti ve 24 kişi gözaltına alındı. Elektrik direğine tırmanan işçi, polis ve itfaiye ekipleriyle yaptığı görüşmenin ardından bir saat sonra aşağıya indi ve gözaltına alındı. Toplam 25 işçi ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü. Gözaltına alınanlar arasında, sendikanın yöneticilerinden Ferhat Akılman ve Bağımsız Maden-İş'in avukatı Mert Batur da bulunuyor. "Yıllar sonra bir Somalı madenci daha tekmeleniyor" "Ablukaya alındığımız sırada bir madenci yukarı çıkmış. Bu arkadaşın başına bir şey gelse, bunun sorumlusu bu şehrin valisidir, çözüm için tek bir an mesai yapmaktan kaçanan bütün siyasi yetkililerdir. Biz 23 gündür direniyoruz. İşçi sağlığı, güvenliği önlemleri alınsın, maaşlarımıza zam yapılsın, sendikal özgürlükler tanınsın bu kadar. Yasada söylenen şeyin yapılmasını istiyoruz, bunun karşılığı yıllar sonra bir Somalı madencinin daha tekmelenmesi oluyor." Haluk Levent'ten Fernas Madencilik işçilerine destek Festival kapsamında Haluk Levent konseri esnasında Somalı gençler tarafından "Temiz Hava Herkesin Hakkı", "Termiğe İnat Yaşasın Hayat", "Bu şehir insanıyla, havasıyla, suyuyla ölüyor" yazılı pankartlar açıldı. Haluk Levent konser esnasında hem SMA'lı bebeklerin yardım kampanyaları hakkında bilgi verdi. Levent, Fernas Madencilik işçilerini sahneye davet ederek, işçilerin mücadelelerinde haklı olduklarını dile getirdi ve destek konuşması yaptı. Read the full article
0 notes
Text
Vanlı anneler: “Kandil’in kapısını kapattık”
Van'da terör örgütü PKK tarafından kızı dağa kaçırılan anne Saliha Mert, anneler olarak Kandil’in yolunu kapattıklarını ve artık çocukların dağa kaçırılmadığını söyledi. Van'da çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan aileler, 44 haftalık süreçten bu yana partinin il başkanlığı binası önünde oturma eylemi yaparak seslerini duyurmaya çalışıyor. Evlatları değişik tarihlerde PKK terör örgütü tarafından dağa kaçırılan ve sayıları 32'yi bulan aileler, kentin en işlek noktası olan Cumhuriyet Caddesi'nde bir araya geldi. Ellerindeki dövizlerle yürüyüş yapan anneler, bir yandan da HDP ve PKK aleyhine slogan attı.
“Artık Kandil’e çocuk gitmiyor” Bitlis'ten gelerek eyleme katılan ve 2015 yılında oğlu Yetiş Mert'in PKK tarafından götürüldüğünü ifade eden Saliha Mert, HDP’nin açtığı müziklerin artık kapatılmasını talep etti. Anneler olarak terör örgütü PKK’yı bitireceklerini ifade eden Mert, “Kandil’in kapısını kapattık. Artık Kandil’e çocuk gitmiyor. En çok da buna sevindik. Biz evlatlarımızı istiyoruz. O katiller evlatlarımızı versin. Biz o çocukları Amerika’ya uşaklık etsinler diye doğurmadık. En büyük hayalim çocuğumun asker olmasıydı. Hayallerimi çaldılar” dedi. “Artık hiçbir annenin ciğer yanmasın” HDP’yi hiçbir yerde görmek istemediklerini dile getiren Nazlı Sancar isimli anne ise “HDP 9 yaşındaki çocukları araca bindirerek Kandil’e götürüyor. Biz PKK’dan ve HDP’den hakkımız olan evlatlarımızı istiyoruz. Biz evlatlarımız için buradayız. Kızım Şeyma’yı ve diğer çocukları istiyoruz. 11 yıldır benim ciğerin yanıyor. Artık hiçbir annenin ciğer yanmasın” diye konuştu. Read the full article
0 notes
Video
youtube
Doyamadım - Sakiler & Cem Yılmaz ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihave... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/IfP1-1qd-ag ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Doyamadım - Sakiler & Cem Yılmaz ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend Fantezi Pop) Söz - Müzik : Cem Yılmaz Düzenleme : Sakiler Mix - Mastering : Tarık Ceran Davul : Mert Türkmen Bas Gitar : Eylem Pelit Gitar : Yücel Girgin Elektro piyano : Serkan Balkan Ud - Cümbüş : Fatih Ahıskalı Perküsyon : Gurur Nar - Onur Nar Yaylı grubu : İstanbul Strings Yaylı Düzenleme : Mert Kemancı Brass section : Burak Dursun - Anıl Şallıel - Atakan Gözetlik - Hasan Gözetlik Vokal : Hasan Gözetlik Back Vokal : Fatih Ertür - Pınar Çubukçu Kapak tasarım : Begüm Şahin Basın pr : Promomedya Dijital Pr : Semih Arslan Radyo pr : Emel Yalçın Yapım : Zeyn Müzik Menajerlik : Zeyn Management - Mert Altınkaya Yönetmen : Emre Abi Katkılarından dolayı Cem Yılmaz’a çok teşekkür ederiz. ''Doyamadım'' Şarkı Sözleri ile Bm F# Em Ellerimi bağladılar, gözlerimi dağladılar G A D Kanadımı kırdılar, "Sen öl" dediler Bm F# Em Kısmetimi bağladılar, hep kedere saldılar G A D Yoluma engel koydular, "Çek git" dediler Bm Doyamadım, doyamadım sana F# Doyamadım, doyamadım ama Bm Doyamadım, doyamadım sana Em F# Doyamadım Bm F# Sevenler sevmez oldu Em Gidenler gelmez oldu G Gönlüm hep sarhoş oldu A D "Boş ver" dediler Bm F# Bu kaderi yazanlara Em Beni derde koyanlara A F# Bm Dün gece olanlara bir dur dediler Bm Doyamadım, doyamadım sana F# Doyamadım, doyamadım ama Bm Doyamadım, doyamadım sana Em F# Doyamadım Bm F# Arzular hep şelale Em Hayat bize bahane G A D "Doymam" dedikçe yine "Doydun" dediler Bm F# Sana son sözüm olsun: Em "Aşk kadehin hep dolsun" G A D "Bahtım gülüyor" derken "Bitti" dediler Bm Doyamadım, doyamadım sana F# Doyamadım, doyamadım ama Bm Doyamadım, doyamadım sana Em F# Doyamadım SAKİLER KİMDİR? Sakiler grubu üyeleri: Hasan Gözetlik, Yücel Girgin ve Serkan Balkan'dır. Üç kişilik bir gruptan olan grubun solisti Hasan Gözetlik'tir. Pinhani'ye ait Dünyadan Uzak adlı şarkıyı Sakiler, cover yaptı. Sakilerin cover yaparak güzel bir çalışmaya imza atmış olduğu Dünyadan Uzak şarkısı çok beğenildi. Grubun solisti Hasan Gözetlik'in sesindeki Müslüm Gürses notaları ise büyük beğeni toplarken herkesin dikkatini çekmeyi başardı. SAKİLER GRUBU SOLİSTİ HASAN GÖZETLİK KİMDİR, KAÇ YAŞINDA? 90 doğumlu olan Hasan Gözetlik Mimar Sinan Üniversitesi konservatuvar mezunu. Evli olan sanatçının 3 çocuğu var… Esas sazı trombon, trompet. Koray Avcı'nın orkestrasında üflemeli çalgılar çalan roman kökenli bir müzisyen. Yalanı Bırak Yalanı Bırak · 2022 Dünyadan Uzak Dünyadan Uzak · 2020 Aşığın Kaderi Aşığın Kaderi · 2021 Saygı Duruşu Saygı Duruşu · 2024 Canıma Minnet Canıma Minnet · 2022 Adımız Ayyaş Adımız Ayyaş · 2021 Sürgün Aşkımız Sürgün Aşkımız · 2023 Ölürüm Hasretinle Ölürüm Hasretinle · 2021 Doyamadım Doyamadım · 2022 Selamı Var Selamı Var · 2021 Usta Usta (Selami Şahin Şarkıları 1) · 2023 Vur Vur Yine Gözümüz Yükseklerde Cem Yılmaz Başlığın diğer anlamları için Cem Yılmaz (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Cem Yılmaz Doğum 23 Nisan 1973 (51 yaşında) Kocamustafapaşa, Fatih, İstanbul, Türkiye[1] Milliyet Türk Eğitim Boğaziçi Üniversitsi, Turizm İşletmeciliği Meslek KomedyenOyuncuSenaristYapımcıYönetmenKarikatüristSeslendirmen Etkin yıllar 1995-günümüz Evlilik Ahu Yağtu (e. 2012; b. 2013) Çocuk(lar) Kemal Yılmaz (d. 2012) Akraba(lar) Can Yılmaz (ağabeyi) Özge Yılmaz Çevik (kardeşi) Tolga Çevik (eniştesi) Etkilendikleri Sadri Alışık Ödüller Sadri Alışık En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü 2005 Organize İşler – Müslüm Sadri Alışık En İyi Erkek Oyuncu Ödülü 2006 Hokkabaz – İskender Yeşilçam En İyi Erkek Oyuncu Ödülü 2010 Av Mevsimi – İdris Resmî site CMYLMZ Cem Yılmaz (d. 23 Nisan 1973, İstanbul), Türk karikatürist, komedyen, stand-up sanatçısı, sinema oyuncusu, senarist, film yapımcısı ve yönetmenidir. Ayrıca müzik ile uğraşmaktadır.
0 notes
Text
Başkan Görkem Duman'ın As Kadrosu Belli Oldu
Görkem Duman'ın as kadrosu belli oldu. Geriye En önemli atama olarak görünen BUCAMAR ataması ise yarın 2 Mayıs Buca Belediye Meclis Toplantısı sonrası belli olması bekleniyor. Buca Belediye Başkan Yardımcıları Kim Oldu ? İşte Buca Belediye başkan yardımcıları ve görev dağılımı ve müdürlükler Halit Kurt İbrahim Tuncol Gazi Çırak Filiz Yurtkoyu Hatice Güral
-Afet İşleri Müdürlüğü Hüseyin GÜNDEM -Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) Müdürlüğü Özkan KALMAZ -Arşiv Müdürlüğü Mahmut BULUT -Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Canan YÜCEL -Bilgi İşlem Müdürlüğü Özgür KOÇ -Destek Hizmetleri Müdürlüğü Cemal YILMAZ -Emlak ve İstimlak Müdürlüğü Hakan TÜTÜNCÜ -Fen İşleri Müdürlüğü Ünal GARİBOĞLU -Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü Mehmet Ali TANYERİ -Hukuk İşleri Müdürlüğü Eylem Kutluer TÜRKER -İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü Mert Bartu IŞIK -İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Hakan OKUTUCU- -İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü Melekper ÜSTÜNDAĞ -İşletme Müdürlüğü Beyhan KUYUCAK -İşletme ve İştirakler Müdürlüğü Sinem ÖZNUR -Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü Belkız ÖZDEMİR -Kentsel Tasarım Müdürlüğü Arzu BAYRAM -Koordinasyon İşleri Müdürlüğü Aykut DOĞAN -Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Asiye AVCI -Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü Deniz ESKİ -Mali Hizmetler Müdürlüğü Özlem ÖZTEKİN -Muhtarlık İşleri Müdürlüğü Tülay GÜNGÜNEY -Özel Kalem Müdürlüğü Canan YÜCEL -Park ve Bahçeler Müdürlüğü İrfan AKMAN -Plan ve Proje Müdürlüğü Ayşe KALAFAT -Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü İlker BİLİCİ -Sağlık İşleri Müdürlüğü Hülya DEMİR -Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Fadime ALTUN -Strateji Geliştirme Müdürlüğü Tülin ARNA -Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü Yeşim MALATYALIOĞLU -Teftiş Kurulu Müdürlüğü Yunus DARBOĞAZ -Temizlik İşleri Müdürlüğü İbrahim TUNÇOL -Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü Çağdaş CEVREM -Veteriner İşleri Müdürlüğü Birol TOPAL -Yapı Kontrol Müdürlüğü İpek ERDİ KAYA -Yazı İşleri Müdürlüğü Lale METİN -Zabıta Müdürlüğü Murat KARTAL https://www.youtube.com/watch?v=wsiHq5WnJnI Read the full article
#BucaBelediyesi#bucahaberleri#FilizYurtkoyu#GaziÇırak#GörkemDuman#HalitKurt#HaticeGüral#İbrahimTuncol#izmir#sondakika
0 notes
Photo
1 note
·
View note
Link
0 notes