#dokuz eylül üniversitesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
TUBİTAK 4007 İzmir Bilim Şenliği 2: Gece Gündüz Bilim
İzmir Bilim Şenliği-2 bilim meraklılarına kapılarını açmaya hazırlanıyor! Bu yılki tema “Gece Gündüz Bilim” olarak belirlendi. Alsancak Garında gerçekleşecek olan etkinliğin amacı, öğrencileri bilim insanlarıyla buluşturarak bilime ve bilim insanlarına karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmelerine katkıda bulunmaktır. Öğrencilerin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin temel amacı doğrultusunda,…
#Alsancak Garı#Aydın Adnan Menderes Üniversitesi#Bakırçay Üniversitesi#Balıkesir Üniversitesi#Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi#Dokuz Eylül Üniversitesi#Dr. Ömer Yahşi#Ege Üniversitesi#Gaziantep Üniversitesi#İzmir#İzmir Bilim Şenliği-2#İzmir Ekonomi Üniversitesi#Katip Çelebi Üniversitesi#TUBİTAK 4007 İzmir Bilim Şenliği 2: Gece Gündüz Bilim#Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
0 notes
Text
Dokuz Eylül Üniversitesinden: DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLAR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK
26 Şubat 2023 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 32116 YÖNETMELİK Dokuz Eylül Üniversitesinden: DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLAR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 29/8/1988 tarihli ve 19914 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrenci Yurtlar Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe…
View On WordPress
0 notes
Text
Dokuz Eylül Üniversitesinden: DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLAR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK
26 Şubat 2023 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 32116 YÖNETMELİK Dokuz Eylül Üniversitesinden: DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLAR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK MADDE 1- 29/8/1988 tarihli ve 19914 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrenci Yurtlar Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe…
View On WordPress
0 notes
Text
Cerensumer - Platin
Adana avukat Ceren Sümer, 1989 yılında Mersin’in ilçesi olan Tarsus'ta doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Adana'da aldı. 2008 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladı. 2012 yılında mezun oldu. 2013 yılında Çağ Üniversitesi Özel Hukuk Anabilim Dalı'nda "İş Kazalarından Kaynaklanan Sorunlar" konulu yüksek lisans tezini jüri onayı ile tamamladı. Adana'da serbest avukat ve hukuk müşaviri olarak çalışmalarına devam etmektedir. Adana bölgesinde ikamet eden boşanma avukatı Ceren Sümer, aile, gayrimenkul, miras, ceza ve iş hukuku danışmanları sunmaktadır. Adana boşanma avukatı, Adana Ceza Avukatı Ceren Sümer bütün hukuki problemleriniz çok kolay ve hızlı bir biçimde çözmektedir. Sümer hukuk bürosu ile iletişim kurmak isteyenler 05336242425 telefon numarası aracılığı ile Adana en iyi avukat hizmeti veren değerli avukat Ceren Sümer ile iletişime geçebilirler.
1K notes
·
View notes
Text
Didem Madak kimdir??
Edebiyat sahnesinin çiçekli ve anne kokan şiirlerinin güzel kadın şairi, Didem Madak’ın hayat hikayesidir....
Didem Madak, 8 Nisan 1970’de İzmir’de doğar. Annesi Füsun, Madak doğduktan 6 yıl sonra şiirlerinde bahsettiği ‘uzun siyah saçlı kız’ Işıl’ı dünyaya getirir. Öğretmen olan anne babaları ile birlikte çok mutlu olan bu iki kız kardeş aynı zamanda çok iyi arkadaştırlar.
“Işıl çocuktu o zaman, ben de öyle,
Mevsim kesin yazdı, karpuzdan feneriyle,
Hani her çocuğu başka bir çocuğa yaklaştıran bir şarkı vardır ya,
Kıyıya yanaşan bir gemi gibi.”Zorluklarla geçen çocukluk yılları
Didem Madak’ın çocukluğu fırtınalı geçmiştir. 12 Eylül döneminde babası okul müdürüyle tartıştığı için Uşak’a sürülür. Fakat annesi Füsun Hanım’ın tayini çıkmadığı için kızlarıyla birlikte Burdur’da kalır.
Ülkenin çok karışık bir süreçten geçtiği bu dönemde yalnız kalan Füsun Hanım ve kızları korku dolu günler geçirir. Füsun Hanım bir gün, geceleri onları uyutmayan arka bahçedeki mısır yapraklarının hışırtılarını engellemek için bıçakla hepsini yok eder.
Madak’ın her şiiri yaşanmış bir anıdır… Bu olayla ilgili de şu dizeleri yazmış defterine;
“Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.
Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu
Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri
.Diye başlayan bir çocuk romanında.”
Annesini kaybettiği (onu şiire iten) yıllar
Didem Madak 13 yaşındayken, henüz 38 yaşında olan annesini beyin kanseri nedeniyle kaybeder. Madak’ın zorlu günleri başlamıştır.
“Ölen her kadın için şiir yazdım. Onları Muc’a evin karşılığında verdim,
Çok ucuza.
Artık bütün üzgün oluşlarımın adı: Anne!”
Füsun Hanımın ölümünden kısa bir süre sonra babası ikinci evliliğini yapar. Bu evlilik artık Didem ile babasının arasına bir duvar örmüştür.
“O günleri hatırlayınca Edip Cansever’in şu dizesi gelir aklıma: ‘Bir azarlamayla ölümü düşünen çocuklar gibi…’ Bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi.” Hayatın elini beline koymuş sinirli bir üvey anne gibi bizi azarladığını ve kardeşimle el ele tutuşup hayallerden balkonumuza sığındığımızı hatırlıyorum.”
Bu olay sonrasında babası için de tabii ki birkaç dize yazmıştır Didem Madak;
“Babam…Çıkarılmış bir adam bütün fotoğraflardan.
Kader neydi sanki o zaman,
Masada açık unutulmuş Turuncu kulaklı bir makastan başka…”
“Yaşasaydın, hayatının ortasına Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.”
Bir gün Işıl’la oturup annesinden onlara bir şey kalmamasından yakınırken, teyzeleri onlara hayatlarını değiştirecek birkaç hediye verir. Bu hediyeler el yazması bir şiir defteri ve Varlık Dergisi koleksiyonudur. Bu andan sonra Didem Madak şair olur işte…
Üniversite yılları ve ilk evliliği
Tüm yaşadıklarını kaleme dökmeye başlayan Madak Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlar. Üvey anne ve babasıyla yaşadığı evden ayrılmak istediği için kendince bir yöntem bulur. Birinci sınıfta tanıştığı biriyle gizlice evlenir, evden ayrılır ve okulu bırakır.
“Ardımda kırık bir ayna Üvey anneleri hayatımın. Batsın diye güneşe tempo tutan o kız çocuğu… Evden kaçışımın pembe spor ayakkabıları vardı. Hüzün neydi sanki o zaman Artık kullanılmayan dikiş makinası annemden kalma.”
Evden kaçışı sonrasında çok zor dönemler geçiren Didem Madak, birçok farklı işte çalışır geçimini sağlamak için. Genç yaşta yaptığı evliliği pişmanlıkla sonuçlanır ve boşanır. Boşandıktan sonra maddi sorunlarla boğuşur ve bir bodrum katında yaşamaya başlar. Bu eve taşındıktan sonraki halini “Birden yazmaya başladım.” diye ifade eder.
Bodrum katında yaşadığı tüm zorlukları anlatır şiirlerinde. Bir söyleşide “Rutubete dayanıldığı sürece şiir yazmak için çok iyi yerler.” diye bahseder bodrum katından.
Didem Madak, bu dönemde çok yalnız kalır. Kardeşi Işıl, sadece süt ve çikolata yiyerek ayakta durduğunu, hayattan memnun olmadığını, hiçbir şeyin istediği gibi gitmediğini anlattığını söyler.
Didem Madak, üç yıl boyunca kaçar sevdiklerinden. Yakın arkadaşı Müjde Bilir bir röportajda onun kaçışını şöyle anlatıyor: “Didem beni bir akşam aradı ve annesini özlediğini anlattı. Taksiye binip bana gelmesi için ikna ettim. Geldiğinde mahcup ve çekingendi. Anne şefkatine duyduğu özlem derinden belli oluyordu. ‘Çok mutsuzum’ dedi. Ertesi gün buluşmak için sözleştik. Ancak Didem gelmedi. Didem’in evine gittiğimde duvara iliştirilmiş bir not buldum. ‘Sevgili Müjde, Maviş Anne içimden hiçbir şey söylemeden gitmek geldi. Seni seviyorum. Dün gecenin şiiri zaten yazılmıştı, ben sadece kaleme alacağım.’”
Müjde Bilir için yazdığı şiirde şöyledir;"İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.
Ben ölürsem mutsuza iyi bak! ""Kadınlık kimliğimden sıyrıldım"
Sonraki üç yıl boyunca Madak’tan haber alınamaz. Sadece kardeşi Işıl’ın yanına gider ara sıra. Gidişlerinden birinde Işıl’ı çok şaşırtır. Örtünmüş olarak çıkar karşısına.
“Örtündüm ben… Her şeye karşı… Kadın kimliğimden de sıyrıldım. Bu beni rahatlattı.” der.
Didem Madak, bu dönemde tasavvufla ilgilenir. Kardeşi Işıl Madak’ın bu dönemiyle ilgili “Çok umutsuzdu. Kapanarak bu durumdan bir çıkış yolu bulacağını umdu. Ablam o dönemden inanarak kurtuldu. Yoksa kayıp gidecekti. Hukuk Fakültesi’ni de bu dönemde bitirebildi.” der.Bu durumu da şiirlerinde şöyle anlatıyor şair:
“Allah benim çaresizliğimdi, artık konuşabileceğim kimsem kalmadığı için konuştuğumdu.”
Çok şey yaşadığı bu dönemi “Ah’lar Ağacı�� şiiriyle anlatır:
“Ben acılarımın başını
Evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım.
"Grapon Kağıtları"
Bu dönemde kardeşi Işıl, ‘İnkılap Kitapevi 2000 Şiir Ödülü’ yarışmasından bahseder.
Didem Madak bununla ilgilenmeyince kendisi bütün şiirlerini toplayarak yarışmaya gönderir. Üstünden bir süre geçtikten sonra “Grapon Kağıtları” dosyasının yarışmayı kazandığı haberi gelir.
Didem Madak, bu süreçte internette şair ve avukat olan biriyle tanışır. Şair olmasından çok etkilenerek bu adamla buluşur. Günün sonunda genç adam bir şiir yazmalarını teklif eder. Adam, ikinci buluşmada kendi şiirini okur. Sıra ona geldiğinde ise Didem şu şiiri okur;
"Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
Limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!"
“Kadın kimliğine geri dönüş”
Ödül töreni için İstanbul’a giden Madak, yarışma öncesinde örtüsünü çıkarır.
Bu bir nevi onun tabiriyle “kadın kimliğine
geri dönüş” sayılabilir.
Didem Madak, ödülünü aldıktan sonra İstanbul’da yaşamaya başlar. Bir süre sonra
eşi Timur ile evlenir ve 3 yıl sonra kızı Füsun’u dünyaya getirir.
Anne kokan şiirleriyle veda ettiği yıllar
Kızının doğumundan sonra şiir yazamayan Madak tıpkı annesi gibi kansere yakalanır.
24 Temmuz 2011'de yani 41 yaşında kolon kanseri nedeniyle yaşamını yitirir.
Didem Madak’ın ödül töreni sırasında tanıştığı arkadaşı Şükran Yücel’e gönderdiği e-postadaki metin şöyledir:
“Canım Kızım Sana mektup yazacağım.
Çünkü artık başka bir şey yazamıyorum.
Bu konuda pek de dertli değilim doğrusunu istersen. Sen bana belki bugüne kadar yazdığımdan başka türlü bir yazı yazmayı öğretirsin. Kendimi bir sonbahar ağacı gibi hissediyorum.
Mutlu bir sonbahar ağacıyım ben.
Yere düşen yapraklarımı eğilip topluyorum. Saçıma tutuyorum. Bakın yakışmış mı diye soruyorum. Sonra yaprakları havaya savuruyorum.
Ben iki kişilik bir kabilenin me isimli kölesiyim. Çünkü sen acıktığında me diye ağlıyorsun ve bu ismimi seviyorum reis! Canım kızım, cehaletimden şair oldum…
Annesizlikten.
Sen sakın şair olma!”
"Anlatarak bitiriyorum hayatımı
Bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat.
Bir çiçek çizdim bu akşam avucuma,
İsmini her şey koydum.
Simli ojeler sürdüm yanlızlıktan sıkıldığımdan,
Müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım,
Yıldızlı bir gecenin"..
Didem MADAK
8 Nisan 1970 Doğum Günü Anısına
Sevgi, saygı ve rahmetle
Mekânın CENNET Olsun GÜZEL İNSAN
46 notes
·
View notes
Text
Mert Doğan diziden ayrılıyor mu? Mert Doğan 13 Ağustos 1993 tarihinde Adana'da dünyaya gelmiştir. Beykent Üniversitesi Oyunculuk bölümü ve Dokuz Eylül Oyunculuk bölümlerinde almış olduğu eğitimler ile birlikte lisans eğitimi için Bahçeşehir Üniversitesi İleri Oyunculuk programına dahil olan Mert Doğan 2013 yılından bu yana aktif olarak oyunculuk yapmaktadır. Adı Sevgi dizisinde Volkan karakterine hayat veren Mert Doğan kaç yaşın... https://www.begonya.com/mert-dogan/?feed_id=203108&_unique_id=67224f9cb1338
0 notes
Text
Bakım hizmetlerinde teknolojik yenilikler konuşuldu
https://pazaryerigundem.com/haber/190210/bakim-hizmetlerinde-teknolojik-yenilikler-konusuldu/
Bakım hizmetlerinde teknolojik yenilikler konuşuldu
3. Uluslararası ve Ulusal Hemşirelik Temel Bakımı Kongresi, 22-25 Ekim tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ev sahipliğinde düzenlendi.
İZMİR (İGFA) – Sağlık eğitiminde ve hemşirelik bakım hizmetlerinde bir ekol olan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), 22-25 Ekim tarihleri arasında düzenlenen 3. Uluslararası ve 7️. Ulusal Hemşirelik Temel Bakımı Kongresi’ne ev sahipliği yaptı.
DEÜ 15 Temmuz Şehitler Salonu’nda düzenlenen etkinliğin açılış oturumuna; DEÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Dilşen İnce Erdoğan ve Prof. Dr. Caner Çavdar, DEÜ akademik/idari birim yöneticileri ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Caner Çavdar, iki yılda bir düzenlenen kongrenin bu yıl 29 Ekim haftasına denk geldiğini ve DEÜ ailesi olarak böyle bir haftada böylesine önemli bir kongreye ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını belirtti.
Hemşirelik ve bakım hizmetlerinde gelişen yapay zekâ teknolojilerine değinen Prof. Dr. Çavdar, “Ben de tıp fakültesi mezunuyum, iç hastalıkları ve nefroloji uzmanıyım. Sağlık alanında, özellikle hastane ve acil servislerde belli bir stres ve adrenalin yoğunluğu var. Çünkü hem hastalar hem de hasta yakınları hızlı bir teşhis bekliyor. Bir yanda doğumların getirdiği sevinç, diğer yanda üzüntü yer alıyor. Böylesine karmaşık bir alanda, hastalara bir ekip olarak destek veriyoruz ve hemşireler bu işleyişte çok önemli bir yere sahip. Hemşirelik, büyük özveri gerektiren bir alan. Bu nedenle bakım hizmetlerinin geliştirilmesi ve yenilikçi yaklaşımların benimsenmesi büyük önem taşıyor. DEÜ olarak ülkemizin sağlık alanındaki ilerlemesine katkı sunmaktan ve her yıl onlarca mezunumuzu sağlık neferleri olarak ülkemize kazandırmaktan dolayı çok mutluyuz ve gururluyuz” dedi.
“HEMŞİRELİĞİN İLK ADIMI BAKIMDIR”
Bakım kavramının çok önemli olduğunu ve hemşirelik eğitiminin ilk adımının bakım olduğunu vurgulayan DEÜ Hemşirelik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şeyda Seren İntepeler, “Hemşirelik bölümüne başladığınızda, ilk yıl hemşirelik esasları ile başlar ve bakımın ne kadar önemli ve değerli olduğu öğretilir. Bütün anabilim dalları temelde bu anlayış üzerine yapılandırılarak mezun vermeyi hedefler. Meslektaşlarımız da bakım temelinde bu süreci devam ettiriyorlar. Bu nedenle, bakım kavramı ile teknolojik gelişmelerin eğitim süreçleriyle birlikte nasıl ilerlediğini ve daha fazlasının yapılabileceğini tartışabileceğimiz bu kongrenin hepimiz için verimli olmasını temenni ediyorum” ifadesinde bulundu.
“Bakımı Erişilebilir ve Görünür Kılmak” ana temasıyla düzenlenen kongrenin açılış oturumunda, Türkiye’de ve dünyada hemşirelik mesleğinin kilometre taşlarından olan Prof. Dr. Leman Birol da anıldı.
Hazırlık sürecinde 300’e yakın bildirinin gönderildiği kongre kapsamında dört gün boyunca; 4 ana oturum, 5 panel ve 3 uydu sempozyumun yanı sıra 5 farklı salonda düzenlenen 20 eş zamanlı oturumda, 20’si poster sunumu olmak üzere toplam 267 sözlü bildiri sunumu gerçekleştirildi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Link
Şırnaklı Yönetmen Erdal Salihoğlu, 'İnanç' Filmiyle Altın Kamera Ödülünü Kazandı
0 notes
Text
Semih Kaplanoğlu Kimdir
Yönetmen, senarist ve yapımcı Semih Kaplanoğlu, 4 Nisan 1963 tarihinde İzmir’de dünyaya geldi.1984 senesinde Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun oldu.Semih Kaplanoğlu, kariyerine “Saatchi&Saatchi” ve “Young&Rubicam” reklam şirketlerinde reklam yazarı olarak başladı.Süha Arın’ın yönettiği ödüllü “Eski Evler – Eski Ustalar” ve Mimar Sinan…
0 notes
Text
TUBİTAK 4007 İzmir Bilim Şenliği 2: Gece Gündüz Bilim
İzmir Bilim Şenliği-2 bilim meraklılarına kapılarını açmaya hazırlanıyor! Bu yılki tema “Gece Gündüz Bilim” olarak belirlendi. Alsancak Garında gerçekleşecek olan etkinliğin amacı, öğrencileri bilim insanlarıyla buluşturarak bilime ve bilim insanlarına karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmelerine katkıda bulunmaktır. Öğrencilerin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin temel amacı doğrultusunda,…
#Alsancak Garı#Aydın Adnan Menderes Üniversitesi#Bakırçay Üniversitesi#Balıkesir Üniversitesi#Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi#Dokuz Eylül Üniversitesi#Dr. Ömer Yahşi#Ege Üniversitesi#Gaziantep Üniversitesi#İzmir#İzmir Bilim Şenliği-2#İzmir Ekonomi Üniversitesi#Katip Çelebi Üniversitesi#TUBİTAK 4007 İzmir Bilim Şenliği 2: Gece Gündüz Bilim#Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
0 notes
Text
İzmir İl Gençlik Ve Spor Müdürü Murat Eskici Ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz Görüştü
Dokuz Eylül Üniversitesi X Hesabı Ziyaret Detayları Paylaştı. Altyapı imkanlarıyla spor bilimlerinde ülkemizin en değerli markalarından birisi olan Üniversitemizin yeni dönem spor yatırımlarının ve eğitim gündeminin değerlendirildiği Açıkladı. Kerim Küçük.
View On WordPress
0 notes
Text
04 Eylül 2024 Tarihli ve 32652 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ YÖNETMELİKLER –– Veteriner Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik –– Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği –– Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği İLÂN BÖLÜMÜ a – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları b – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz…
0 notes
Text
04 Eylül 2024 Tarihli ve 32652 Sayılı Resmî Gazete
YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ YÖNETMELİKLER –– Veteriner Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik –– Kentsel Dönüşüm Başkanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği –– Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği İLÂN BÖLÜMÜ a – Artırma, Eksiltme ve İhale İlânları b – Çeşitli İlânlar – T.C. Merkez Bankasınca Belirlenen Döviz…
0 notes
Text
0 notes
Text
DİKKAT !!! “Hasta ve Çalışan Güvenliği Tehdit Altında”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), son dönemde yaşanan sağlık sektörüyle ilgili olumsuz olayları değerlendirerek, mevcut sağlık sisteminin emekçileri ve halkı olumsuz etkilediğini belirten bir açıklama yaptı. Açıklamada, sağlık alanında yaşanan birçok kazanın ve olumsuzluğun temel nedeninin, güvensiz çalışma koşulları, denetimsizlik ve sorunların kapalı kapılar ardında çözülmesi olduğu ifade edildi. SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, yaptığı açıklamada, sağlık sisteminde yaşanan son olayları sıralayarak bu durumun münferit olmadığını ve alınmayan önlemler sonucunda gerçekleştiğini vurguladı. Öne çıkan olaylar arasında, Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nde yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki sıcak su tesisatının patlaması, Bursa'da iki ambulansın kazaya karışması, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde doktor istifaları ve mobbing iddiaları, çeşitli hastanelerde çalışan sağlık personeline yönelik şiddet olayları ve hastane koşullarının insan sağlığına uygun olmaması gibi durumlar yer aldı. Ayrıca, SES, sağlık sisteminde yetkilendirilmiş sendikaların iş birliğiyle yapılan atamaların liyakatsizlik ve çifte maaş gibi haksız kazançlara yol açtığını belirtti. Bu durumun sağlık emekçilerinin daha da zor koşullar altında çalışmasına neden olduğunu ifade eden Karacabey, sağlık emekçilerini gerçek sendikalara üye olmaya ve birlikte mücadele etmeye çağırdı. SES, sağlık sistemindeki bu sorunların çözülebilmesi için daha fazla denetim, güvenli çalışma koşulları, adil yönetim ve halkın sağlık haklarının korunması gerektiğini vurguladı. Read the full article
0 notes