#devlet kamu ilan
Explore tagged Tumblr posts
Text
İyi dayanmış yinede...
.değilmi İhsan Kardeşim. Ekrem İmamoğlu'nun yap(a)madıklarına bakar mısınız?
"bu eziyet gavura yapilmaz"!?
imamoğlu gerçekten iyi dayanmiş!
imamoğlu belediye başkani olduktan sonra yapilanlar;
+ “galata kulesi, ibb'den alındı.
+ haydarpaşa ve sirkeci gar ihalelerinde ibb haksızca elendi.
+ içişleri bakanlığı, istanbul vakfı'nın kurban bağışı toplamasına izin vermedi.
+ halk ekmek büfe sayısının artırılmasını akp'li meclis üyeleri önce reddetti, sonradan toplumsal tepkiyle kabul edildi. daha sonra da ilçe belediyeler büfelerin kurulmasına engel çıkardı.
+ metro için alınan krediler bakanlıkta aylardır onay bekliyor.
+ taksim gezi parkı, ibb'den alındı.
+ cumhurbaşkanı aylardır sadece bir imza atmadığı için, 300 otobüs alım kredisi halen kullanılamadı.
+ ukome'nin yapısındaki değişiklikle belediye azınlığa düşürüldü ve taksi düzenlemesi defalarca reddedildi.
+ ibb'nin pandemide topladığı bağış hesaplarına bloke kondu.
+ normalde temmuz ayında kullanılacak olan maliye katkı payı ibb'ye, ülke tarihinde ilk defa 15 gün önce, yani imamoğlu yönetime gelmeden önce ödendi ve yaklaşık 1 milyar liranın tamamı imamoğlu göreve gelene kadar harcandı.
+ kiptaş'ın akp döneminde; değerinin çok üstünde aldığı arsalar, imamoğlu seçildikten sonra, meclisteki akp çoğunluğuyla yeşil alan ilan edildi.
+ danıştay'ın kararıyla, 25 yıldır belediye başkanında olan belediyeye bağlı iştiraklere yönetici atama yetkisi meclis'e devredildi.
+ ekrem imamoğlu seçimi kazandıktan hemen sonra, ibb'nin iştirak şirketlerinden hamidiye su'ya kamu kurumları ambargo uygulamaya başladı.
+ ibb şirketi beltur'un işlettiği 48 hastane kantini, sağlık bakanlığı'nın sözleşmeleri yenilememesi nedeniyle kapandı.
+ taksim meydanı için 209 bin 728 istanbullunun oy kullandığı projenin uygulanabilmesi için beklenen onay, koruma kurulu'nda tam bir yıldır bekletiliyor. cevap yok, açıklama yok!
+ kanal istanbul projesinin güzergahındaki mülkiyet tartışmaları sürerken tapu ve kadastro genel müdürlüğü, belediyelerin tapu bilgilerine ulaşımına kısıtlama getirdi. böylece kanal istanbul güzergahındaki mülkiyet değişiklikleri, bakanlık imkân verirse öğrenilebilecek.
+ iski'nin yönetim kuruluna atanması için imamoğlu'nun önerdiği 2 isme, bakanlık halen onay hatta cevap dahi vermedi.
+ ekrem imamoğlu'nun inceleme talimatı verdiği akp dönemine ait 40 yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturma dosyasına içişleri bakanlığı el koydu.
+ cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi teklifi, ibb meclisi'nde akp ve mhp oylarıyla reddedildi.
+ ibb'nin geçmiş dönemde; cumhurbaşkanlığı'na 480, akp genel merkezi'ne 8, akp il başkanlığı'na 62, irak devlet başkanı'na 6, tbmm başkanlığı'na 54, okçular vakfı'na 4, tügva'ya 5 araç tahsis etmesine valilik soruşturma izni vermedi.
+ ibb başkanı imamoğlu hakkında, “ya kanal ya istanbul” afişleri nedeniyle soruşturma açıldı.
+ ibb başkanı ekrem imamoğlu hakkında, fatih türbesi'nin dışında (ki orası fatih türbesi de değilmiş) ellerini arkadan bağladığı için inceleme başlatıldı.
+ ak parti döneminden kalma borç nedeniyle, ibb'nin metro inşaatı için yurtdışından kredi olarak aldığı 565 milyon lirası haczedildi.
+ şu ana kadar hiçbir kamu bankası ibb'ye 1 lira kredi vermedi, bu konuda geri dönüş bile yapılmadı.
+ toplumsal cinsiyet eşitliği şube müdürlüğü kurulması teklifi; ak partili ibb meclis üyeleri tarafından, “istanbul sözleşmesi başımıza dert oldu. bu işin içinde lgbt var” gerekçesiyle reddedildi.
+ birinci derece deprem bölgesi olan bahçelievler için, deprem komisyonu kurulması önergesi, ibb meclisinde ak parti'li meclis üyelerinin oylarıyla reddedildi.
+ ibb'nin önceki ak parti yönetimi, olimpiyat oyunları hazırlık ve düzenleme kurulu'na aktarması gereken 269 milyon lirayı ödemedi. ak parti yönetiminin 2016-2019 arasında ödemediği borç, imamoğlu yönetimine kaldı.
+ ibb'nin kasımpaşa'da bulunan tarihi divanhane eski karakol binası'ndaki yıkımın durdurulması için kültür bakanlığı 2'nolu koruma kurulu'na yaptığı başvuru reddedildi.
+ ibb'nin tüm girişimlerine rağmen, osmanlı mirası kasımpaşa divanhane karakolu yıkıldı
+ esenler belediyesi, ibb'ye ait arsaların imar planlarını değiştirdi. belediye hizmet alanı veya sosyal tesis alanı statüsünden çıkarılan arsalar, açık otopark alanına dönüştürüldü. yapılan bu plan değişiklikler ile, ibb'nin esenler ilçesine hizmet götürmesi engellenmiş oldu.
+ istanbul'a daha nitelikli bir itfaiye hizmeti sunmak için verilen 'itfaiye müdürlüğü' kurulması teklifi, ibb meclisinde ak parti grubu tarafından reddedildi.
+ istanbul ve paris arasında işbirliği protokolü raporu, devlet politikası olmamasına rağmen; “fransa'nın türkiye aleyhindeki tutumu” gerekçe gösterilerek ak parti ve mhp grubu tarafından reddedildi.
+ adalar kaymakamlığı, ibb'nin adalar için özel ürettirdiği çevre dostu 60 elektrikli aracın kullanımına uzun süre izin vermedi.
+ bağcılar'da 11 yıldır ibb tarafından kurs merkezi olarak kullanılan ismek binası, akp'li bağcılar belediyesi tarafından diyanet işleri başkanlığı'na tahsis edildi.
+ türgev'in sözleşmeleri fesheden ibb'ye açtığı davada mahkeme, kararı iptal etmişti. bunun üzerine ibb istinaf yoluna başvurmuştu. mahkeme ibb'nin istinaf talebinin reddine karar verdi, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerini de davalı ibb'ye bıraktı.
+ tügva; büyükada vapur iskelesi'ni mahkeme kararına rağmen boşaltmadı, tahliye ise engellendi.
+ akp'li ümraniye belediyesi, ibb'nin yetkisinde olmasına rağmen kavşaklara elektronik denetleme sistemleri (eds) kurarak trafik cezası kesecek.
+ ibb'nin metrolar için gündeme getirip mücadele verdiği internet; bakanlığa bağlı marmaray ve u harfi olan metrolara gelirken; ibb metroları için hâlâ izin bekleniyor.
+ ibb, okul öncesi eğitim döneminde olan 19 bin 592 çocuğun yaşadığı kağıthane'de kreş yapmak için kağıthane belediyesi'nden yer göstermesi talebinde bulundu. akp'li kağıthane belediyesi, ibb'nin talebine 16 aydır yanıt vermedi.
+ cumhurbaşkanı kararıyla; marmara denizi ve adalar “özel çevre koruma alanı” ilan edildi.
bu kararla; adalar'da imar planı yapma ve onaylama yetkisi, ibb elinden alınarak bakanlığa geçmiş oldu.
+ ibb başkanı ekrem imamoğlu'nun açtığı bağcılar meydanında akp'li bağcılar belediyesi, ibb bayraklarını söküp kendi bayraklarını astırıp meydana gelen ibb araçlarının önünü kesti.
+ istanbul'da halk ekmek büfesi işletmecisi 59 yaşındaki gazi rıfat arslan, nisan ayından bu yana işlettiği büfeye akp'li üsküdar belediyesi'nin elektrik bağlamadığını söyledi.
+ sayıştay, ibb tarafından ihtiyaç sahibi ailelerin 3-6 yaş arasındaki çocuklarına ücretsiz halk süt desteği verilmesini ve 0-4 yaşında çocuğu olan annelere tanıdığı ücretsiz ulaşım hakkını mevzuata aykırı buldu.
+ ibb'nin 750 minibüs ve 250 dolmuşu taksiye dönüştürüşü, mahkeme kararıyla durduruldu.
+ haydar ali yıldız başkanlığındaki beyoğlu belediyesi ekiplerinin ara arterlerdeki çöpleri ibb'ye bağlı istiklal caddesi'ne süpürüp kaçtıkları ortaya çıktı.
+istanbul'da cumhur ittifakı'nın yönettiği 25 ilçede ibb'ye ait toplam 393 halk ekmek büfesi var. akp'li ilçe belediyeleri bu büfelerin 149'una elektrik bağlanmasını engelliyor.
+ akp'li bayrampaşa belediyesi, recep tayyip erdoğan'ın 2003 yılında attan düştüğü parkı ibb'ye devretmiyor. parkın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu belirten ibb, parka kreş ve mahalle evi gibi alanlar yapmak istiyor.
+ içişleri bakanlığı; koridorlarda konuşulan 'ibb'de bazı çalışanların terör örgütleriyle iltisaklı olduğu' yönündeki iddialarla ilgili teftiş başlattı.
+ içişleri bakanlığı, il tanıtım günleri düzenleme yetkisini ibb'den alarak valiliğe verdi.
+ ibb'nin “insani su hakkı�� olarak ücretsiz verdiği sudan, maliye bakanlığı kdv almaya başladı.
+ ekrem imamoğlu'nun, “yuvamız istanbul” projesi kapsamında; arnavutköy'e yapmak istediği kreşe, mahkeme kararına rağmen ak parti grubu yine engel çıkardı. daha önce park alanına aldığı parseli akp grubu bu kez de “meydan alanı'na” alarak kreş yapımını engellemiş oldu.
+ ntv kanalında istanbul büyükşehir belediyesi'ne ait reklamlara izin verilmedi. ibb, ntv'ye reklam vermek için doğuş grubu ile iletişime geçti. doğuş grubu reklamların içeriğini gördükten sonra reklamları yayınlamaktan vazgeçti.
+ ibb'nin belediye bünyesinde çalışacak 5 bin yeni taksi teklifi ukome'deki bakanlık temsilcilerinin oylarıyla 13. defa reddedildi.
+ ekrem imamoğlu'nun duyurduğu istanbul vakfı'nın kız çocuklarına temassız işlemle yardım toplaması, istanbul valiliği tarafından engellendi; yasal işlem başlatıldı.
+ ibb başkanı ekrem imamoğlu'nun mobese kameraları ile izlenmesi skandalının araştırılması için mecliste verilen önerge, akp ve mhp oylarıyla reddedildi.
+ibb'nin yeşil alana yapıldığı için yıkım kararı aldığı zeytinburnu'ndaki suudi şirkete ait kaçak satış ofisi, çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından imar planı değiştirilerek yasal hale getirildi.
+ vatandaşlar tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için ibb'ye bağışlanan ve yaklaşık 2 yıldır blokeli bulunan 6.2 milyon tl'lik bağış parası, kaymakamlığın kararıyla el konularak kamuya aktarıldı.
+ ibb'nin, milyonlarca ziyaretçiyi alabilecek hipodromu restore edip turizme kazandırmak için mülk sahibi maliye hazinesi'ne yaptığı başvuru, 2 yıldır cevapsız bekliyor.
+ çekmeköy'deki bir dere yatağı, iski'nin itirazına rağmen, ibb meclisi'ndeki akp ve mhp grubunun oylarıyla imara açıldı.
+ ibb meclisi akp grubu, tügva genel merkezi tarafından 2019 yılından beri işgal edildiği için ibb'nin hukuki süreç başlattığı yaklaşık 1000 metrekarelik ibb arazisinin, akp'li eyüpsultan belediyesi'ne 10 yıllığına bedelsiz tahsisi için teklif sundu.
+ galata kulesi ve taksim gezi parkı'nın ardından, yerebatan sarnıcı üzerindeki tarihi talat paşa konağı'nın mülkiyet hakkı ibb'nin elinden alınarak vakıflar genel müdürlüğü'ne devredildi.
+ sancaktepe belediyesi ibb'nin yaptığı çalışmaları halktan gizlemek için, bildiri panolarının önüne saksı içindeki çam ağaçları dizdi.
+ istanbul valiliği, istanbul büyükşehir belediyesi'nin sultanahmet meydanı'nda her yıl gerçekleştirdiği ramazan ayı etkinliklerine bu yıl izin vermedi.
lütfen bu bilgiyi kopyalarak whatsapp'da, telegram'da, singal'de yayın! bu işin lamı cimi yok bu zihniyetin yaratacağı tehlikenin farkına varın. yapılanlar imamoğluna değil, istanbul halkına yapılmış bir ihanettir!
6 notes
·
View notes
Text
"BU EZİYET GAVURA YAPILMAZ"!?
İMAMOĞLU GERÇEKTEN İYİ DAYANMIŞ!
İMAMOĞLU BELEDİYE BAŞKANI OLDUKTAN SONRA YAPILANLAR;
+ “Galata Kulesi, İBB’den alındı.
+ Haydarpaşa ve Sirkeci Gar ihalelerinde İBB haksızca elendi.
+ İçişleri Bakanlığı, İstanbul Vakfı’nın kurban bağışı toplamasına izin vermedi.
+ Halk Ekmek büfe sayısının artırılmasını AKP’li meclis üyeleri önce reddetti, sonradan toplumsal tepkiyle kabul edildi. Daha sonra da ilçe belediyeler büfelerin kurulmasına engel çıkardı.
+ Metro için alınan krediler bakanlıkta aylardır onay bekliyor.
+ Taksim Gezi Parkı, İBB’den alındı.
+ Cumhurbaşkanı aylardır sadece bir imza atmadığı için, 300 otobüs alım kredisi halen kullanılamadı.
+ UKOME’nin yapısındaki değişiklikle belediye azınlığa düşürüldü ve taksi düzenlemesi defalarca reddedildi.
+ İBB’nin pandemide topladığı bağış hesaplarına bloke kondu.
+ Normalde temmuz ayında kullanılacak olan maliye katkı payı İBB’ye, ülke tarihinde ilk defa 15 gün önce, yani İmamoğlu yönetime gelmeden önce ödendi ve yaklaşık 1 milyar liranın tamamı İmamoğlu göreve gelene kadar harcandı.
+ KİPTAŞ’ın AKP döneminde; değerinin çok üstünde aldığı arsalar, İmamoğlu seçildikten sonra, meclisteki AKP çoğunluğuyla yeşil alan ilan edildi.
+ Danıştay’ın kararıyla, 25 yıldır belediye başkanında olan belediyeye bağlı iştiraklere yönetici atama yetkisi Meclis’e devredildi.
+ Ekrem İmamoğlu seçimi kazandıktan hemen sonra, İBB’nin iştirak şirketlerinden Hamidiye Su’ya kamu kurumları ambargo uygulamaya başladı.
+ İBB şirketi BELTUR’un işlettiği 48 hastane kantini, Sağlık Bakanlığı’nın sözleşmeleri yenilememesi nedeniyle kapandı.
+ Taksim Meydanı için 209 bin 728 İstanbullunun oy kullandığı projenin uygulanabilmesi için beklenen onay, Koruma Kurulu’nda tam bir yıldır bekletiliyor. Cevap yok, açıklama yok!
+ Kanal İstanbul projesinin güzergahındaki mülkiyet tartışmaları sürerken Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, belediyelerin tapu bilgilerine ulaşımına kısıtlama getirdi. Böylece Kanal İstanbul güzergahındaki mülkiyet değişiklikleri, bakanlık imkân verirse öğrenilebilecek.
+ ��SKİ’nin yönetim kuruluna atanması için İmamoğlu’nun önerdiği 2 isme, bakanlık halen onay hatta cevap dahi vermedi.
+ Ekrem İmamoğlu’nun inceleme talimatı verdiği AKP dönemine ait 40 yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturma dosyasına İçişleri Bakanlığı el koydu.
+ Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi teklifi, İBB Meclisi’nde AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
+ İBB’nin geçmiş dönemde; Cumhurbaşkanlığı’na 480, AKP Genel Merkezi’ne 8, AKP İl Başkanlığı’na 62, Irak Devlet Başkanı’na 6, TBMM Başkanlığı’na 54, Okçular Vakfı’na 4, TÜGVA’ya 5 araç tahsis etmesine valilik soruşturma izni vermedi.
+ İBB Başkanı İmamoğlu hakkında, “Ya Kanal Ya İstanbul” afişleri nedeniyle soruşturma açıldı.
+ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Fatih Türbesi’nin dışında (ki orası Fatih Türbesi de değilmiş) ellerini arkadan bağladığı için inceleme başlatıldı.
+ AK Parti döneminden kalma borç nedeniyle, İBB’nin metro inşaatı için yurtdışından kredi olarak aldığı 565 milyon lirası haczedildi.
+ Şu ana kadar hiçbir kamu bankası İBB’ye 1 Lira kredi vermedi, bu konuda geri dönüş bile yapılmadı.
+ Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü kurulması teklifi; AK Partili İBB Meclis üyeleri tarafından, “İstanbul Sözleşmesi başımıza dert oldu. Bu işin içinde LGBT var” gerekçesiyle reddedildi.
+ Birinci derece deprem bölgesi olan Bahçelievler için, deprem komisyonu kurulması önergesi, İBB meclisinde AK Parti’li meclis üyelerinin oylarıyla reddedildi.
+ İBB’nin önceki AK Parti yönetimi, Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’na aktarması gereken 269 milyon lirayı ödemedi. AK Parti yönetiminin 2016-2019 arasında ödemediği borç, İmamoğlu yönetimine kaldı.
+ İBB’nin Kasımpaşa’da bulunan tarihi Divanhane Eski Karakol Binası’ndaki yıkımın durdurulması için Kültür Bakanlığı 2’Nolu Koruma Kurulu’na yaptığı başvuru reddedildi.
+ İBB’nin tüm girişimlerine rağmen, Osmanlı mirası Kasımpaşa Divanhane Karakolu yıkıldı
+ Esenler Belediyesi, İBB’ye ait arsaların imar planlarını değiştirdi. Belediye hizmet alanı veya sosyal tesis alanı statüsünden çıkarılan arsalar, açık otopark alanına dönüştürüldü. Yapılan bu plan değişiklikler ile, İBB’nin Esenler ilçesine hizmet götürmesi engellenmiş oldu.
+ İstanbul’a daha nitelikli bir itfaiye hizmeti sunmak için verilen ‘İtfaiye Müdürlüğü’ kurulması teklifi, İBB meclisinde AK Parti Grubu tarafından reddedildi.
+ İstanbul ve Paris arasında işbirliği protokolü raporu, devlet politikası olmamasına rağmen; “Fransa’nın Türkiye aleyhindeki tutumu” gerekçe gösterilerek AK Parti ve MHP Grubu tarafından reddedildi.
+ Adalar Kaymakamlığı, İBB’nin Adalar için özel ürettirdiği çevre dostu 60 elektrikli aracın kullanımına uzun süre izin vermedi.
+ Bağcılar’da 11 yıldır İBB tarafından kurs merkezi olarak kullanılan İSMEK binası, AKP’li Bağcılar Belediyesi tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildi.
+ TÜRGEV’in sözleşmeleri fesheden İBB’ye açtığı davada mahkeme, kararı iptal etmişti. Bunun üzerine İBB istinaf yoluna başvurmuştu. Mahkeme İBB’nin istinaf talebinin reddine karar verdi, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerini de davalı İBB’ye bıraktı.
+ TÜGVA; Büyükada Vapur İskelesi’ni mahkeme kararına rağmen boşaltmadı, tahliye ise engellendi.
+ AKP’li Ümraniye Belediyesi, İBB’nin yetkisinde olmasına rağmen kavşaklara elektronik denetleme sistemleri (EDS) kurarak trafik cezası kesecek.
+ İBB’nin metrolar için gündeme getirip mücadele verdiği internet; bakanlığa bağlı Marmaray ve U harfi olan metrolara gelirken; İBB metroları için hâlâ izin bekleniyor.
+ İBB, okul öncesi eğitim döneminde olan 19 bin 592 çocuğun yaşadığı Kağıthane’de kreş yapmak için Kağıthane Belediyesi’nden yer göstermesi talebinde bulundu. AKP’li Kağıthane Belediyesi, İBB’nin talebine 16 aydır yanıt vermedi.
+ Cumhurbaşkanı kararıyla; Marmara Denizi ve Adalar “Özel Çevre Koruma Alanı” ilan edildi.
Bu kararla; Adalar’da imar planı yapma ve onaylama yetkisi, İBB elinden alınarak bakanlığa geçmiş oldu.
+ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açtığı Bağcılar meydanında AKP’li Bağcılar Belediyesi, İBB bayraklarını söküp kendi bayraklarını astırıp meydana gelen İBB araçlarının önünü kesti.
+ İstanbul’da Halk Ekmek büfesi işletmecisi 59 yaşındaki gazi Rıfat Arslan, nisan ayından bu yana işlettiği büfeye AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin elektrik bağlamadığını söyledi.
+ Sayıştay, İBB tarafından ihtiyaç sahibi ailelerin 3-6 yaş arasındaki çocuklarına ücretsiz Halk Süt desteği verilmesini ve 0-4 yaşında çocuğu olan annelere tanıdığı ücretsiz ulaşım hakkını mevzuata aykırı buldu.
+ İBB’nin 750 minibüs ve 250 dolmuşu taksiye dönüştürüşü, mahkeme kararıyla durduruldu.
+ Haydar Ali Yıldız başkanlığındaki Beyoğlu Belediyesi ekiplerinin ara arterlerdeki çöpleri İBB’ye bağlı İstiklal Caddesi’ne süpürüp kaçtıkları ortaya çıktı.
+İstanbul’da Cumhur İttifakı’nın yönettiği 25 ilçede İBB’ye ait toplam 393 Halk Ekmek büfesi var. AKP’li ilçe Belediyeleri bu büfelerin 149’una elektrik bağlanmasını engelliyor.
+ AKP’li Bayrampaşa Belediyesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın 2003 yılında attan düştüğü parkı İBB’ye devretmiyor. Parkın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu belirten İBB, parka kreş ve mahalle evi gibi alanlar yapmak istiyor.
+ İçişleri Bakanlığı; koridorlarda konuşulan ‘İBB’de bazı çalışanların terör örgütleriyle iltisaklı olduğu’ yönündeki iddialarla ilgili teftiş başlattı.
+ İçişleri Bakanlığı, il tanıtım günleri düzenleme yetkisini İBB’den alarak valiliğe verdi.
+ İBB’nin “insani su hakkı” olarak ücretsiz verdiği sudan, Maliye Bakanlığı KDV almaya başladı.
+ Ekrem İmamoğlu’nun, “Yuvamız İstanbul” projesi kapsamında; Arnavutköy’e yapmak istediği kreşe, mahkeme kararına rağmen AK Parti grubu yine engel çıkardı. Daha önce park alanına aldığı parseli AKP Grubu bu kez de “Meydan Alanı’na” alarak kreş yapımını engellemiş oldu.
+ NTV kanalında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait reklamlara izin verilmedi. İBB, NTV’ye reklam vermek için Doğuş Grubu ile iletişime geçti. Doğuş Grubu reklamların içeriğini gördükten sonra reklamları yayınlamaktan vazgeçti.
+ İBB’nin belediye bünyesinde çalışacak 5 bin yeni taksi teklifi UKOME’deki bakanlık temsilcilerinin oylarıyla 13. defa reddedildi.
+ Ekrem İmamoğlu’nun duyurduğu İstanbul Vakfı’nın kız çocuklarına temassız işlemle yardım toplaması, İstanbul Valiliği tarafından engellendi; yasal işlem başlatıldı.
+ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE kameraları ile izlenmesi skandalının araştırılması için mecliste verilen önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
+İBB’nin yeşil alana yapıldığı için yıkım kararı aldığı Zeytinburnu’ndaki Suudi şirkete ait kaçak satış ofisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından imar planı değiştirilerek yasal hale getirildi.
+ Vatandaşlar tarafından ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için İBB’ye bağışlanan ve yaklaşık 2 yıldır blokeli bulunan 6.2 milyon TL’lik bağış parası, kaymakamlığın kararıyla el konularak kamuya aktarıldı.
+ İBB‘nin, milyonlarca ziyaretçiyi alabilecek hipodromu restore edip turizme kazandırmak için mülk sahibi Maliye Hazinesi’ne yaptığı başvuru, 2 yıldır cevapsız bekliyor.
+ Çekmeköy’deki bir dere yatağı, İSKİ’nin itirazına rağmen, İBB Meclisi’ndeki AKP ve MHP grubunun oylarıyla imara açıldı.
+ İBB Meclisi AKP Grubu, TÜGVA Genel Merkezi tarafından 2019 yılından beri işgal edildiği için İBB’nin hukuki süreç başlattığı yaklaşık 1000 metrekarelik İBB arazisinin, AKP’li Eyüpsultan Belediyesi’ne 10 yıllığına bedelsiz tahsisi için teklif sundu.
+ Galata Kulesi ve Taksim Gezi Parkı’nın ardından, Yerebatan Sarnıcı üzerindeki tarihi Talat Paşa Konağı’nın mülkiyet hakkı İBB’nin elinden alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi.
+ Sancaktepe Belediyesi İBB’nin yaptığı çalışmaları halktan gizlemek için, bildiri panolarının önüne saksı içindeki çam ağaçları dizdi.
+ İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Sultanahmet Meydanı’nda her yıl gerçekleştirdiği ramazan ayı etkinliklerine bu yıl izin vermedi.
Lütfen bu bilgiyi yayın! Bu yapılanlar İmamoğluna değil, İstanbul halkına yapılmış bir ihanettir!
5 notes
·
View notes
Text
SAĞCILIK SOLCULUK Sağ ve sol isimli siyasal kavramlar, Fransız Devrimi (1789-1799) zamanında, ayrı görüşteki siyasetçilerin Fransız parlamentosunun sağında veya solunda oturmalarından esinlenilerek oluşturulmuştur; parlamento başkanının sağındaki koltuklarda oturanlar, çoğunlukla monarşist Ancien Régime destekçilerinden oluşmuştur.Fransa'da orijinal sağ; hiyerarşiyi, geleneği ve klerikalizmi destekleyen siyasetçileri kapsardı Sağcılık, toplumsal hiyerarşiyi veya toplumsal eşitsizliği kabul eden veya destekleyen siyasal duruştur Toplumsal eşitsizlik, sağcılar tarafından; ya milletsel/ırksal farklılıklardan ya dini ve inançsal farklılıklardan ya kültürel ve sosyal farklılıklardan ya da piyasa ekonomisindeki rekabetten kaynaklandığı için kaçınılmaz, doğal, normal veya cazip bulunur. Sağcılar, sosyal eşitsizliğin olağanlığını açıklamak için doğal hukuku ve ulvi hukuku talep etmişlerdir. La droite (sağ) ifadesi, Fransa'da 1815'te monarşinin yeniden kurulmasıyla birlikte, ultraroyalistlerin tanımlanmasında kullanımıyla öne çıkmıştır.İngilizce konuşan ülkelerde "sağ" ve "sol" kavramlarının siyasette kullanımı, 20. yüzyılda başlamıştır.Bu kavram, aslen gelenekselci muhafazakârları ve gericileri tanımlamak için kullanılmasına rağmen zaman içinde; liberal muhafazakârları, klasik liberalleri, liberteryen muhafazakârları, Hristiyan demokratları ve çeşitli milliyetçileri de tanımlamada kullanılarak biraz daha çeşitlilik kazanmıştır Siyasi Felsefenin Temelleri: Sağcılık ve solculuk, farklı temel felsefi yaklaşımlar üzerine inşa edilir. Sağcılık genellikle bireysel özgürlük, serbest piyasa ekonomisi ve sınırlı devlet müdahalesi üzerinde dururken, solculuk toplumsal eşitlik, sosyal adalet ve genişletilmiş devlet müdahalesi gibi ilkelere odaklanır. Birey ve Toplum: Sağcılık, bireyin özgürlüğü ve sorumluluğunu vurgular. Sağcılar, bireyin kendi çabalarıyla başarılı olabileceğine inanır ve kişisel girişimlerin teşvik edilmesi gerektiğini savunur. Solculuk ise toplumun kolektif refahını ön plana çıkarır. Solcu düşünceye göre, sosyal adalet ancak toplumsal eşitlikle sağlanabilir ve devletin aktif bir rol oynaması gerekmektedir. Ekonomik Sistemler: Sağcılık, serbest piyasa ekonomisinin gücüne ve rekabetin iyileştirici etkilerine vurgu yapar. Sağcılar, bireylerin ekonomik kararlarını serbestçe alması gerektiğini düşünür ve devlet müdahalesinin ekonomik büyümeyi sınırlayabileceğine inanır. Solculuk ise, daha geniş bir devlet müdahalesini savunur ve sosyal hizmetler, kamu sağlığı ve refah programları gibi alanlarda devletin rolünü önemser. Toplumsal Değişim: Sağcılık genellikle geleneksel değerlere, düzen ve istikrara vurgu yapar. Sağcılar, toplumun evrimci bir şekilde değişmesi gerektiğini düşünürken, radikal değişikliklerin istikrarsızlığa yol açabileceğine inanır. Solculuk ise sosyal değişim ve reformları teşvik eder. Solcu düşünce, toplumda daha fazla eşitlik ve adaletin sağlanması için köklü değişikliklere ihtiyaç olduğunu savunur.
sonraki başlık
Anti-sosyalizm ve anti-komünizm İlk sosyalist hareketler, o dönem Avrupa kıtasının çoğunda uygulanan geleneksel monarşilerle karşıt görüşte olmuşlardır. Avrupa monarşilerinin pek çoğu, komünist görüşlerin kamusal alanda ifade edilmesini yasa dışı ilan etmiştir. Karl Marx, Komünist Manifesto'da bu durumdan; "Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor" şeklinde bahsederek monarşist yönetimdeki hükümdarların tahtları için endişe ettiklerini ileri sürmüştür. I. Dünya Savaşı öncesi Avrupa'sında en büyük üç monarşist ülke: Rus İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda komünizme destek verilmesi yasa dışıydı. Pek çok monarşist (parlamenter monarşistler hariç), varlık ve siyasal güç konusundaki eşitsizliği, kutsal tabii düzenin bir sonucu olarak görmüştür. Ancak I. Dünya Savaşı sonrasında çoğu Avrupa ülkesinde, Kralın Kutsal Hakları gözden düşmüş ve bunun yerine liberal ve milliyetçi hareketler gelmiştir. Avrupa'daki krallar ve hükümdarlar göstermelik yönetici veya kukla başkan hâline gelmiş; seçimle gelmiş hükûmetler gerçek gücü elinde tutmuştur. En muhafazakâr Avrupa monarşilerinden biri olan Rusya İmparatorluğu, Ekim Devrimi sonucu Sovyetler Birliği olarak yeniden kurulmuştur. Rusların bu devrimi, 1917-1922 yıllarında diğer Avrupa devletlerinde başlayan bir dizi devrimi etkilemiştir. Bu devrimlerin pek çoğu, 1918-1919 Alman Devrimi'nde olduğu gibi milliyetçi ve monarşist askerî birlikler tarafından engellenmiştir.1920'ler ve 1930'lar, geleneksel sağcılığın sönüşünü görmüştür. Anti-sosyalizm düşüncesi ise artık, bir yandan yükselişteki faşist hareketler, diğer yandan ABD ilhamlı liberal muhafazakârlar tarafından benimsenmiştir. Komünist gruplar ve siyasi partiler, 1920'lerde Çin Cumhuriyeti'nde olduğu gibi dünya çapında görünmeye başlandığında, sömürge yetkilileri veya yerel milliyetçi hareketler onların rakibi olmuştur. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, sosyalizm ve komünizm küresel bir fenomen hâline gelmiştir. Ayrıca, anti-komünizm; hem ABD'nin hem de NATO müttefiklerinin yurt içi ve yurt dışı siyasal ilişkilerinin temel taşlarından biri olmuştur. Savaş sonrası muhafazakârlık, monarşist ve aristokrat köklerini tamamen terk ederek; yurtseverlik, din ve milliyetçiliğe odaklanmıştır. Komünistler de iç ve dış faaliyetlerinde kapitalizm karşıtı tavırlar alarak Wall Street'i, kitleleri baskı altına alan bir fenomen olarak nitelendirmiştir. ABD dış ilişkilerinde antikomünizmi en yüksek öncelik olarak ele almıştır ve Amerikalı pek çok muhafazakâr, yurtlarında komünist etki olarak gördükleri şeylerle mücadele etmişlerdir.Bunun sonucu olarak "McCarthycilik" kavramı altında kümelenen birtakım iç siyaset prensipleri kabul edilmiştir. Soğuk Savaş boyunca; Asya, Afrika ve Latin Amerika'da bulunan muhafazakâr hükûmetler siyasal ve iktisadi destek için ABD'ye yönelmişlerdir.
sonraki başlık
DİN
Çoğunluk dinini hükûmetin desteklemesi, sağcılığın başlangıcından beridir bu hareketin büyük bir parçası olmuştur. Orijinal Fransız sağcılığı, Katolik Kilisesi'nin gücünü desteklemiştir ve solun antiklerikal birliğince teklif edilen laikleşme önerisine karşı çıkmıştır. Fransız Devrimi sonrası Katolik Kilisesi üyeleri gibi sağcı görüşlere sahip dinî şahıslar; dinle bağlantılı toplumsal tabakalaşmayı ve dinî geleneklerin otoritesini geri getirmeyi veya yeniden yaratmayı talep etmişlerdir ABD'de Cumhuriyetçi Parti, Avrupa'da ise Hristiyan demokrat partiler tarafından desteklenen Hristiyan sağ, Batı'daki başlıca siyasi güçlerden biridir. Bu görüşe sahip parti mensupları, dini değerleri tasdik eden ve yasa dışı göçlere karşı çıkan kanunları desteklerler. Muhafazakâr popülizmin bir türü olan bu hareketi, sadece dominant konumlarına yapılacak tecavüzden korkan ayrıcalıklı gruplar değil, aynı zamanda; kültürel onur, düzen ve milli gücün çoğunlukçu retoriği tarafından tanınma arayışı içinde olan "avam" ve yoksul gruplar da desteklemektedir
*
sonraki başlık
IDEOLOJİ
İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Terim, Antoine Destutt de Tracy tarafından ortaya atılmıştır. Tracy, Fransız Aydınlanma dönemi aristokratı ve filozofu olarak, 1796 yılında terimi "fikirler bilimi" olarak kavramsallaştırdı ve halkın irrasyonel dürtülerine karşı rasyonel bir fikir sistemi geliştirmeyi amaçladı. Siyaset biliminde, terim betimsel anlamda siyasi inanç sistemlerine atıfta bulunmak için kullanılır
3 notes
·
View notes
Text
9. Yargı Paketi görüşmeleri başlıyor... Bu hafta TBMM gündemi yine yoğun
https://pazaryerigundem.com/haber/190124/9-yargi-paketi-gorusmeleri-basliyor-bu-hafta-tbmm-gundemi-yine-yogun/
9. Yargı Paketi görüşmeleri başlıyor... Bu hafta TBMM gündemi yine yoğun
TBMM Genel Kurulu, kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen kanun teklifinin görüşmelerine başlayacak.
ANKARA (İGFA) – Haftalık çalışmasına 30 Ekim Çarşamba günü başlayacak TBMM Genel Kurul, kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni ele alacak.
Bu teklife göre, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı’nda soru sayısı 100’den 120’ye çıkarılacak.
Hakim ve Savcı Yardımcılığı Mülakatı’na çağrılacak aday sayısında değişiklik yapılacak, ilan edilen kadro sayısının bir katı fazlası aday, mülakata çağrılacak.
Buluntu olması nedeniyle veya kanun hükümleri gereğince trafikten men edilerek alıkonulan ve sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan yediemin otoparklarındaki araçların satış usulü yeniden belirlenecek. Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyecek.
Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar, yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecek. Uzlaştırmacı olmak için hukuk mezunu olma şartı getirilecek.
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ
Öte yandan Plan ve Bütçe Komisyonunda 2025 yılı bütçesinin tümü üzerinde görüşmeler yapılacak. Ayrıca Komisyon, TBMM Başkanlığının bütçesini görüşecek.
İhtisas komisyonları da toplanarak gündemdeki konuları ele alacak. Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, basına kapalı toplantısında, “Devlet İstihbarat Hizmetleri ile Güvenlik ve İstihbari Nitelikteki Faaliyetlere İlişkin 2023 Yılı Raporu”nun görüşmeleri kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerini dinleyecek.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri de İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Göç ve Uyum Alt Komisyonunda sunum yapacak.
Dışişleri Komisyonu, uluslararası anlaşmalara yönelik 10 kanun teklifini görüşecek. Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Oluşan Karma Komisyonun gündeminde 12 Kamu Denetçisi adayının belirlenmesi olacak.
Ayrıca 30 Ekim Çarşamba günü TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin grup toplantıları yapılacak. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap edecek.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici ve 8 kelimeyi geçmeyecek başlık yazar mısın. Htnl etiketlerini dahil etme
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, haftalık çalışmasına 30 Ekim Çarşamba günü başlayacak Genel Kurul, kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni ele alacak.
Bu teklife göre, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ve İdari Yargı ��n Sınavı’nda soru sayısı 100’den 120’ye çıkarılacak.
Hakim ve Savcı Yardımcılığı Mülakatı’na çağrılacak aday sayısında değişiklik yapılacak, ilan edilen kadro sayısının bir katı fazlası aday, mülakata çağrılacak.
Buluntu olması nedeniyle veya kanun hükümleri gereğince trafikten men edilerek alıkonulan ve sahipleri tarafından 6 ay içinde teslim alınmayan veya aranmayan yediemin otoparklarındaki araçların satış usulü yeniden belirlenecek.
Sesli, yazılı veya görüntülü iletiyle hakaret suçu, uzlaştırma kapsamından çıkarılarak ön ödeme kapsamına alınacak.
Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemeyecek.
Arabuluculuk eğitimini tamamlayan ve mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip olanlar, yazılı sınava girmeden arabuluculuk siciline kayıt olabilecek. Uzlaştırmacı olmak için hukuk mezunu olma şartı getirilecek.
Bütçe görüşmeleri
Plan ve Bütçe Komisyonunda 2025 yılı bütçesinin tümü üzerinde görüşmeler yapılacak. Ayrıca Komisyon, TBMM Başkanlığının bütçesini görüşecek.
İhtisas komisyonları da toplanarak gündemdeki konuları ele alacak.
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, basına kapalı toplantısında, “Devlet İstihbarat Hizmetleri ile Güvenlik ve İstihbari Nitelikteki Faaliyetlere İlişkin 2023 Yılı Raporu”nun görüşmeleri kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerini dinleyecek.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri de İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Göç ve Uyum Alt Komisyonunda sunum yapacak.
Dışişleri Komisyonu, uluslararası anlaşmalara yönelik 10 kanun teklifini görüşecek.
Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Oluşan Karma Komisyonun gündeminde 12 Kamu Denetçisi adayının belirlenmesi olacak.
Çarşamba günü Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup toplantıları yapılacak. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap edecek.
bu haberi özgün bir içerik olacak şekilde yeniden yaz. Haber dili kullan ve metne bağlı kal. pragraflar arasında boşluk olsun. on paragrafta “sonuç olarak” demeni istemiyorum. sonuç ola https://bursahabermedya.com/web-sitesinde-haber-muhabirisin-bu-icerige-gore-dikkat-cekici-ve-8-kelimeyi-gecmeyecek-baslik-yazar-misin-htnl-etiketlerini-dahil-etmeaa-muhabirinin-aldigi-bilgiye-gore-haftalik-calismasina-30-ek/ #BursaSiyasetHaberleri #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
Kuruluşundan günümüze Türkiye tarihsel süreç içerisinde Türkiye ekonomisi:
Tarihsel süreç içerisinde Türkiye ekonomisi, Türkiye ekonomisi, tarihsel süreç içinde birçok değişim ve dönüşüm yaşamıştır. Ekonomide Cumhuriyet dönemi, devletçilik modelinden Kapitalizme dönüştüren Menderes, Özal ve Erdoğan yılları Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden Cumhuriyet'in kuruluşuna, 1950'lerden 1980'lerin liberalleşme politikalarına, 2000'li yıllardan günümüze kadar Türkiye ekonomisi hem iç hem de dış faktörlerden etkilenerek farklı evreler geçirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Döneminde ekonomi (1800-1923)
Osmanlı İmparatorluğu, 1800'lü yıllarda gerileme dönemine girmişti. Avrupa'daki sanayi devrimi ve milliyetçilik akımları, Osmanlı'nın ekonomik ve siyasi gücünü zayıflatmıştı. Osmanlı, borçlanma yoluyla modernleşmeye çalışsa da, bu süreçte bağımsızlığını kaybetmeye başlamıştı. 1838'de imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlı, Avrupa ülkelerine ticari imtiyazlar vermiş ve iç piyasasını rekabete açmıştı. Bu durum, yerli sanayi ve zanaatkarları olumsuz etkilemiş ve dışa bağımlılığı artırmıştı. Osmanlı, 1876'da ilk anayasasını ilan etse de, bu dönemde yaşanan savaşlar, isyanlar ve mali krizler nedeniyle istikrar sağlayamamıştı. 1914-1918 arasında Birinci Dünya Savaşı'na katılan Osmanlı, savaşı kaybederek yıkılmış ve topraklarının büyük bir kısmını kaybetmişti.
Cumhuriyet'in Kuruluşu ve İktisat Kongresi (1923-1930)
1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte, yeni devletin öncelikli hedefi ekonomik bağımsızlık ve kalkınma olmuştu. Bu amaçla 1923'te İzmir'de I. İktisat Kongresi düzenlenmişti. Kongrede, Türkiye'nin ekonomik politikasının temel ilkeleri belirlenmişti. Bunlar:
Milli ekonomi: Türkiye'nin kendi kaynaklarına dayanan, dışa bağımlılıktan kurtulan ve milli çıkarları gözeten bir ekonomi oluşturmak. Milli ekonomi modeli, ülkenin kendi kaynaklarına dayalı, dışa bağımlılığı azaltmayı hedefleyen bir ekonomik sistemdir. Bu modelde, yerli üretim, tasarruf, yatırım ve ihracat teşvik edilirken, ithalat, borçlanma ve israf kısıtlanır. Milli ekonomi modelinin amacı, ülkenin ekonomik bağımsızlığını sağlamak, refah seviyesini yükseltmek ve küresel rekabette güçlü bir konuma gelmektir.
Karma ekonomi: Devletin ve özel sektörün ekonomide rol alması, ancak devletin stratejik sektörlerde öncülük etmesi. Karma ekonomi modeli, bir ülkenin hem piyasa hem de planlı ekonomi özelliklerini bir arada kullanmasıdır. Karma ekonomi modelinde, devlet bazı sektörleri kontrol ederken, diğer sektörlerde özel girişimcilerin rekabetine izin verir. Karma ekonomi modelinin amacı, hem ekonomik verimliliği hem de sosyal adaleti sağlamaktır.
Devletçilik: Devletin ekonomiyi planlaması, yönlendirmesi ve denetlemesi. Devletçilik, ekonomik faaliyetlerin büyük ölçüde devlet tarafından yönlendirildiği ve denetlendiği bir ekonomik sistemdir. Devletçilikte devlet, stratejik sektörleri kontrol eder, kamu yatırımları yapar, fiyatları ve ücretleri belirler, dış ticareti düzenler ve sosyal refahı sağlamaya çalışır. Devletçilik modeli, özellikle 1929 Dünya Ekonomik Bunalımından sonra ve II. Dünya Savaşı sonrasında bazı ülkelerde uygulanmıştır. Devletçiliğin avantajları arasında ekonomik istikrar, sosyal adalet, milli çıkarların korunması sayılabilir. Devletçiliğin dezavantajları arasında ise bürokrasi, verimsizlik, rekabetin azalması, özel girişimciliğin kısıtlanması sayılabilir.
Korumacılık: Yerli sanayiyi desteklemek için dış ticarette gümrük vergileri uygulamak. Korumacılık modeli, bir ülkenin kendi ekonomisini dış rekabetten korumak için uyguladığı bir politikadır. Korumacılık modeli, gümrük vergileri, kotalar, sübvansiyonlar, lisanslar ve standartlar gibi araçlarla dış ticareti sınırlar. Korumacılık modelinin amacı, yerli üretimi ve istihdamı teşvik etmek, dış ticaret açığını azaltmak ve stratejik sektörleri korumaktır. Korumacılık modelinin avantajları ve dezavantajları vardır. Avantajları arasında, yerli sanayinin gelişmesi, teknolojik ilerleme, ulusal güvenlik ve refah artışı sayılabilir. Dezavantajları arasında ise, verimlilik kaybı, tüketici refahının azalması, dış ticaret ortaklarının misilleme yapması ve küresel ekonomik iş birliğinin zayıflaması sayılabilir.
Teşvik: Yatırım yapmak isteyen girişimcilere kredi, arazi, vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlamak. Bu ilkeler doğrultusunda Türkiye, 1923-1930 arasında tarım ağırlıklı bir ekonomik yapıya sahipti. Tarım sektörü hem istihdam hem de milli gelir açısından önemli bir paya sahipti. Sanayileşme ise henüz başlangıç aşamasındaydı. Bu dönemde Türkiye'nin en önemli ticaret ortakları Almanya, İngiltere ve Fransa idi.
Dünya Ekonomik Bunalımı ve Devletçilik Dönemi (1930-1950)
1930'larda dünyayı etkisi altına alan büyük ekonomik bunalım, Türkiye'yi de olumsuz yönde etkilemişti. Dış ticaret hacmi ve gelirleri düşmüş, borç ödemeleri zorlaşmış, tarım ürünleri fiyatları gerilemişti. Bu durum, Türkiye'nin ekonomik politikasında bir değişikliğe gitmesine neden olmuştu. 1930'da kurulan İktisat Vekaleti, ekonomiyi planlamak ve yönetmekle görevlendirilmişti. 1931'de kurulan Sanayi Teşvik Kanunu ile devlet, sanayileşmeyi hızlandırmak için çeşitli teşvikler vermişti.
1932'de kurulan Devlet Sanayi Ofisi (DESO), devletin sanayi yatırımlarını gerçekleştirmek için kurulmuştu. 1933'te kurulan Etibank, madencilik, enerji ve kimya sektörlerinde faaliyet gösteren bir devlet bankasıydı. 1934'te kurulan Sümerbank, tekstil, deri ve kâğıt sektörlerinde faaliyet gösteren bir devlet bankasıydı. Bu kurumlar aracılığıyla devlet, ekonomide etkin bir rol oynamaya başlamıştı. Bu dönemde Türkiye, beş yıllık kalkınma planları uygulamaya koymuştu. İlk beş yıllık kalkınma planı (1934-1938) İkinci beş yıllık kalkınma planı (1939-1943) ve; Üçüncü beş yıllık kalkınma planı (1946-1950) ile Türkiye, sanayileşmeye ağırlık vermişti. Bu planlar çerçevesinde demir-çelik, makine, kimya, tekstil, şeker gibi temel sanayi dallarında fabrikalar kurulmuştu. Ayrıca ulaştırma, enerji, eğitim ve sağlık gibi altyapı yatırımları da yapılmıştı.
Bu dönemde Türkiye'nin dış ticareti de değişim göstermişti. Dünya ticaretinin daralması nedeniyle Türkiye, dış ticaretini sınırlamış ve ithal ikameci bir politika izlemişti. İthalatın azaltılması ve yerli üretimin artırılması amaçlanmıştı. Ayrıca Türkiye, 1934'te Balkan Antantı'na, 1937'de Sadabat Paktı'na katılarak bölgesel iş birliği anlaşmalarına imza atmıştı.
İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye ekonomisi:
İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) ise Türkiye'nin ekonomisini hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilemiştir. Olumlu yönde, Türkiye savaşa girmeyerek insan ve mal kaybından korunmuş, tarım ürünleri ihracatını artırarak döviz geliri elde etmiştir. Olumsuz yönde ise Türkiye'nin dış ticareti sınırlanmış, ithalat yapamadığı için sanayi üretimi aksamış, enflasyon artmıştır.
Demokrat Parti Dönemi ve Liberalleşme (1950-1960)
1950'de yapılan seçimleri Demokrat Parti (DP) kazanmış ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) tek parti iktidarı sona ermiştir. DP döneminde Türkiye'nin ekonomik politikası da değişime uğramıştır. DP, devletçilikten uzaklaşıp liberalleşmeye yönelmiştir. Özel sektörün önünü açmak için devletin ekonomideki rolünü azaltmıştır. Türkiye ekonomisi, 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte önemli bir dönüşüm yaşamıştır. Demokrat Parti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin devletçi ve planlı ekonomi anlayışına karşı, özel sektörü destekleyen ve piyasa mekanizmasına dayanan bir ekonomi politikası izlemiştir.
Bu politika, Türkiye'yi dış ticarete açmış, tarım sektörünü geliştirmiş, sanayileşmeye yönelik yatırımları teşvik etmiş ve altyapı hizmetlerine ağırlık vermiştir. Demokrat Parti döneminde Türkiye ekonomisi, yüksek büyüme oranlarına ulaşmış, kişi başına gelir artmış, ihracat çeşitlenmiş ve döviz rezervleri yükselmiştir.
Demokrat Parti'nin 1960 yılında askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılması, Türkiye ekonomisinde yeni bir kriz dönemini başlatmıştır. 1961 Anayasası, devletin ekonomide daha etkin bir rol oynamasını öngörmüş, beş yıllık kalkınma planları hazırlanmış, kamu iktisadi teşebbüsleri kurulmuş ve sendikal faaliyetler serbest bırakılmıştır.
Bu dönemde Türkiye ekonomisi, iç ve dış siyasi istikrarsızlıklar, enflasyon, bütçe açıkları, dış borçlanma ve sosyal çatışmalar gibi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. 1970'li yıllarda ise Türkiye ekonomisi, petrol krizi, Kıbrıs Barış Harekâtı ve 1980 askeri darbesi gibi olaylardan olumsuz etkilenmiştir.
Türkiye ekonomisinde Turgut Özallı yıllar:
1980'li yıllarda Türkiye ekonomisi, yeni bir liberalleşme sürecine girmiştir. 24 Ocak 1980 Kararları olarak bilinen ekonomik tedbirler paketi ile, Turgut Özal Türkiye'yi dışa açık bir piyasa ekonomisine yönlendirmiş, ihracatı teşvik etmiş, sermaye hareketlerini serbestleştirmiş ve özelleştirmeyi gündeme getirmiştir.
Bu politikalar sonucunda Türkiye ekonomisi, 1980'li yılların ikinci yarısında hızlı bir büyüme performansı sergilemiş, ihracat artmış, enflasyon düşmüş ve döviz kuru istikrar kazanmıştır. 1990'lı yıllarda Türkiye ekonomisi, küreselleşmenin etkilerini hissetmeye başlamıştır. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması imzalanmış, Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelik sağlanmış, uluslararası sermaye akımları artmış ve finansal piyasalar derinleşmiştir.
Ancak bu dönemde Türkiye ekonomisi, siyasi istikrarsızlık, koalisyon hükümetleri, terör olayları, kamu maliyesinde bozulma, enflasyonun yeniden yükselmesi ve kronikleşmesi gibi sorunlarla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. 1994 ve 1999 yıllarında yaşanan iki büyük ekonomik kriz, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını ortaya çıkarmıştır.
Türkiye ekonomisinde Tayyip Erdoğanlı yıllar:
2000'li yıllarda Türkiye ekonomisi, yeni bir istikrar programı uygulamaya koymuştur. Bu program kapsamında, ilk yıllarda merkez bankası bağımsızlığı sağlanmış, enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmiş, kamu borçlanması sınırlandırılmış, bankacılık sektörü yeniden yapılandırılmış ve özelleştirme hızlandırılmıştır.
Bu reformlar sayesinde Türkiye ekonomisi, 2002-2007 yılları arasında yüksek büyüme oranları yakalamış, enflasyon tek haneli rakamlara inmiş, ihracat artmış ve yabancı yatırımlar çoğalmıştır. Ancak 2008 yılında küresel finansal krizin etkisiyle Türkiye ekonomisi de daralmış ve işsizlik artmıştır.
2010'lu yıllarda Türkiye ekonomisi, küresel ekonomik koşullara bağlı olarak inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 2010-2013 yılları arasında yeniden büyüme ivmesi kazanan Türkiye ekonomisi, 2013 yılında Gezi Parkı olayları, 2016 yılında FETÖ'nün darbe girişimi ve 2018 yılında ABD ile yaşanan diplomatik kriz gibi siyasi gelişmelerden olumsuz etkilenmiştir.
Bu dönemde Türkiye ekonomisi, döviz kuru dalgalanmaları, enflasyonun tekrar yükselmesi, cari açığın genişlemesi ve dış borcun artması gibi makroekonomik sorunlarla karşılaşmıştır.
2020 yılında ise Covid-19 salgını nedeniyle Türkiye ekonomisi tarihinin en büyük daralmalarından birini yaşamıştır.
2020'li yıllarda Türkiye ekonomisi, salgının etkilerini aşmak ve yeni bir büyüme modeli oluşturmak için çeşitli politikalar uygulamaktadır. Bu politikalar arasında, para politikasında sıkılaştırma, mali disiplinin korunması, yapısal reformların hayata geçirilmesi, ihracatın ve katma değerin artırılması, yerli ve milli üretimin desteklenmesi, dijitalleşmenin yaygınlaştırılması ve yeşil ekonominin geliştirilmesi sayılabilir. Türkiye ekonomisinin bu politikalarla birlikte orta ve uzun vadede daha güçlü, daha istikrarlı ve daha sürdürülebilir bir büyüme performansı sergilemesi beklenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin devletçilikten kapitalizme evrilmesinin sonuçları nelerdir?
Türkiye Cumhuriyeti, son yıllarda ekonomik açıdan büyük zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Ülkenin döviz kuru, enflasyon, işsizlik, cari açık ve borç gibi göstergeleri kötüleşmiş, yatırımcı güveni azalmış, yoksulluk ve gelir eşitsizliği artmıştır. Bu durumun nedenleri arasında; Türkiye'nin devletçi bir ekonomik modelden kapitalist bir modele geçiş yapması da sayılabilir.
Devletçilik, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren uygulanan bir ekonomik politikaydı. Devlet, sanayileşme ve kalkınma sürecini yönlendirmek için ekonomide belirleyici bir rol oynuyordu. Devlet, stratejik sektörleri kontrol ediyor, kamu yatırımları yapıyor, ithal ikameci bir korumacılık uyguluyor ve sosyal refahı sağlamaya çalışıyordu. Bu model, Türkiye'ye 1960'lara kadar önemli bir büyüme sağladı. Ancak 1970'lerden itibaren, devletçi modelin sınırları ortaya çıkmaya başladı. Türkiye, dış ticaret açığı, bütçe açığı, döviz darboğazı ve siyasi istikrarsızlık gibi sorunlarla karşılaştı.
Türkiye ekonomisinde Kapitalizme geçiş:
Bu sorunları çözmek için Türkiye, 1980'lerde kapitalist bir modele geçmeye karar verdi. Bu modelde, devlet ekonomiden geri çekilmeye başladı. Özelleştirme, serbest piyasa, ihracata yönelim ve dışa açıklık gibi politikalar uygulanmaya başlandı. Bu politikaların amacı, Türkiye'nin küresel rekabet gücünü artırmak ve ekonomik istikrarı sağlamaktı. Kapitalist modelin sonuçları ise tartışmalıdır. Bazıları bu modelin Türkiye'ye önemli faydalar sağladığını savunurken, bazıları da bu modelin Türkiye'yi daha fazla sorunlara sürüklediğini iddia ederler.
Kapitalist modelin olumlu sonuçları arasında şunlar sayılabilir:
- Türkiye'nin ihracat hacmi ve çeşitliliği arttı. - Türkiye'nin dış ticaret ortakları çeşitlendi. - Türkiye'nin uluslararası finansal piyasalara entegrasyonu sağlandı. - Türkiye'nin ekonomik büyümesi hızlandı. - Türkiye'nin teknolojik gelişimi ilerledi.
Kapitalist modelin olumsuz sonuçları arasında ise şunlar sayılabilir:
- Türkiye'nin dış borcu ve cari açığı arttı. - Türkiye'nin enflasyonu ve işsizliği yükseldi. - Türkiye'nin gelir dağılımı bozuldu. - Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemi zayıfladı. - Türkiye'nin çevresel sorunları arttı.
Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik durumu, devletçilikten kapitalizme geçiş yapmasının hem olumlu hem de olumsuz sonuçlarıyla şekillenmiştir. Bu durumun gelecekte nasıl değişeceği ise, Türkiye'nin uygulayacağı ekonomik politikalara bağlıdır.
2023 yılı genel seçimlerinden sonra vergi yükünün dağıtılmasına bakarsak, Mehmet Şimşek ve ekibi ile beraber, anlaşılan o ki, Türkiye Cumhuriyeti kapitalizmden, vahşi kapitalizme geçme planları yapmaktadır, bu dönüşün dar gelirliler üzerinde etkisi çok ağır olacağa benzemektedir,
Türkiye ekonomide yeni medoller oluşturmalı, kapitalizmi devletçilik ile harmanlamanın (Çin gibi) bir yolunu bulmalıdır. bu günkü sistem duvara toslamış olup, Yaşanması olası Cumhuriyet döneminin belkide en büyük ekonomik krizi palyatif tedbirlerle sğrekli ertelenmektedir, lakşn nereye kadar. ---- Ahmet ATAM
0 notes
Text
Kamu Birliği Konfederasyonu 1. Olağan Genel Kurulu Gerçekleştirildi
Kamu Birliği Konfederasyonu 1. Olağan Genel Kurulu Ankara’da gerçekleşti. 110 Bini Aşkın Üyesi Sayısı Cumhuriyetin 100. yılında kuruluşu ilan edilen Kamu Birliği Konfederasyonunun 1. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi. 6 farklı iş kolunda 8 sendika ile 110 bini aşkın üye sayısıyla kamu çalışanları konfederasyonları arasında büyük yankı uyandıran Kamu Birliği Konfederasyonu 1. Olağan Genel Kurulu Ankara Büyük Anadolu Oteli’nde yapıldı. Kaya : “Tüm Memur Camiasının Yarınının Temellerini Atan Tören” Kamu Birliği Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Osman Kaya, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Kardeşlerim, arkadaşlarım dün artık geride kaldı. Tüm memur camiasının yarının temellerinin atan bu törene kamu birliğinin birinci olağan kuruluna hepiniz hoş geldiniz. Bugün burada bir konfederasyon olağan kurulundan ziyade memurun kendisinin yarın ve hatta tüm memurlarının evlatlarının geleceği için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Ülkemizde bin dokuz yüz doksan yıllarında başlayan Memur Sendikacılığının bugün otuz dördüncü yıl dönümü. Bu dönem belki benim yaşımdan büyük ama yaşantım ile eş değer Bugün Memur Sendikacılığındaki yol ayrımının ilk günü. Peki kimiz? Biz Ne istiyoruz? Bizler vatanı, milleti, bayrağı ve değerleri için çalışan, ülkemizin yarınları için hizmet üreten, alnının teri, yüzünün akıyla Türkiye devlet memurlarıyız. Bizler aynı minvalde kurulmuş ortak hedefe koşan milli değerlerin şuurunda hareket eden bağımsız sendikalardan oluşan Türkiye’nin En genç konfederasyonuyuz. Bizler oturdukları yerden memur hak ettiğini almalı. Memur gelecek kaygısı taşımamalı. Memur hayal kurabilmeli, kurduğu hayalini yaşayabilmeli, memur geçim sıkıntısı yaşamamalı diyenlerden değiliz. Bizler memurun hak ettiğini alması için mücadele edenleriz. Bizler memur olarak gelecek kaygısı taşıyanların da ta kendisiyiz. ” “Bizler memur olarak hayal kurabilen memur olarak kurduğu hayallere erişemeyenlerin gür sesiyiz. Bizler devletimizi temsil eden memurlarız ve devletin memuru yoksul olmamalı diyenleriz Bizler sendikacılığı gerçek manada anlatmaya, göstermeye talip olanlar ve bu doğrultuda yılmadan, eğilmeden, bükülmeden yürüyecek olanlarız. Gerçek sendikacılığı göstermeye, gerçek sendikacılığı yapmaya talip olanlarız Bizler bu yolda cennet vatanımızın doğusundan batısına kuzeyinden güneyine seksen bir vilayetimizin tamamında yetkiyi almaya talip olan birleşik bir gücüz Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında kuruluşunu ilan ettiğimiz ve bugün genel kurulunu gerçekleştirdiğimiz kamu birliği konfederasyonumuz ile kıymetli kamu çalışanlarımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürmeleri için tarafsız duruşumuzla, hak mücadelemize ara vermeksizin edeceğiz. Kamu çalışanlarımızın güçlü yarınları için kurduğumuz kamu birliği konfederasyonumuzun tüm ulusumuza hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Ulaşmaz zafere hedefe koşmayan Zafer sırtını döner de gider. İnandığın yolda terini dökmezsen emekler bir bir boşa gider. Kazanmak istersen sen de zaferi gürleyen sesinle doldur gökleri. Zafer dedikleri kahramanların eseri korkaktan kaçar da cesura gider Bu yolda herkes bir nefer. Alnı ak, yüzü tak gençler. Yarınlar için gençliğinden vazgeçer, geçer de bir bir hedefe inerler. Ey bu davaya gönül vermiş yüz binler. İnanın hak da bizle beraber. Vatan için Canla başla çalışan, değerli kamu çalışanları. Sizlere söz veriyorum. Bugün teslim aldığım bu emaneti kanımın son damlasına kadar canla, başla çalışıp hak ettiği yere ulaştıracağım siz değerli memurlarımızın hakları için çalışmaktan çabalamaktan, bir an olsun vazgeçmeyeceğim” 6 farklı iş kolunda 8 sendika ile 110 bini aşkın üye sayısıyla kamu çalışanları konfederasyonları arasında büyük yankı uyandıran Kamu Birliği Konfederasyonu 1. Olağan Genel Kurulu Ankara Büyük Anadolu Oteli’nde yapıldı. Kamu Birliği Konfederasyonunda Bir Araya Gelen Sendikalar Kamu Birliği Konfederasyonunda bir araya gelen sendikalar ise şu şekilde: Sağlık ve Sosyal Hizmetler kolunda; Genç Sağlık Sendikası, Büro, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmetleri kolunda; Adalet Sen, Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri kolunda; Genç Eğitim Sen, TEÇ-SEN, Diyanet ve Vakıf Hizmetleri kolunda; Diva Sen, Yerel Yönetim Hizmetleri Kolunda; Genç Belediye Sen ve Basın Yayın ve İletişim Hizmetleri kolunda; Adil Haber Sen, Savunma hizmetleri kolunda; SAVDES-SEN (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
Text
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı tıbbi sekreter alım ilanı geliyor: İşte başvuru şartları
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı tıbbi sekreter alım ilanı geliyor: İşte başvuru şartları Devlet hastanelerine tıbbi sekreter alımı yapılacak. İlan geliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca uzun bir süredir beklenen personel alım ilanı için bir son dakika açıklamasında bulundu. Bakan Koca sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamada Sağlık Bakanlığı personel alım ilanının kısa bir sürede geleceğini ve sayıları açıklayacaklarını bildirdi. Peki Sağlık Bakanlığı tıbbi sek... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/saglik-bakanligi-2024-yili-tibbi-sekreter-alim-ilani-geliyor-iste-basvuru-sartlari.html?feed_id=58917 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
Text
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı tıbbi sekreter alım ilanı geliyor: İşte başvuru şartları
Sağlık Bakanlığı 2024 yılı tıbbi sekreter alım ilanı geliyor: İşte başvuru şartları Devlet hastanelerine tıbbi sekreter alımı yapılacak. İlan geliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca uzun bir süredir beklenen personel alım ilanı için bir son dakika açıklamasında bulundu. Bakan Koca sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamada Sağlık Bakanlığı personel alım ilanının kısa bir sürede geleceğini ve sayıları açıklayacaklarını bildirdi. Peki Sağlık Bakanlığı tıbbi sek... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/kamu-ilanlari/saglik-bakanligi-2024-yili-tibbi-sekreter-alim-ilani-geliyor-iste-basvuru-sartlari.html?feed_id=58916 memur alımı kamu personel alımı
0 notes
Text
KOMÜNİTE
Kapitalizm marksizmi çarpıtmaya ve onu “devletçiliğe” indirgemeye çalışıyor. Oysa marksizm devleti sınıfların zor aygıtı olarak tanımlar. Devlet bir sınıfın diğeri üzerindeki egemenliğini sürdürme aracıdır. Kapitalizmde devletleştirme burjuvaziye kaynak ayırma yöntemidir ve dolayısıyla batmakta olan ya da zarar eden işletmelerin bedeli burjuvaziye ödenir. Bu sayede yükten kurtulan burjuvazi daha kârlı olan alanlara yatırım yapar. Proletarya diktatörlüğünde (işçi demokrasisinde) ise devletleştirme sömürücü sınıfları ortadan kaldırmak amacıyla yapılır. İşçi demokrasisinde mülkiyet işçi sınıfının ortak mülkiyetidir. Proletarya diktatörlüğünde el konulanlar için burjuvaziye bedel ödenmez. Marksizmde siyasal mücadelenin hedefi burjuva devleti parçalamak ve yerine sovyetler, şuralar, konseyler vb. koymaktır. Marksist çözümlemelerin burjuvazinin devletçi ekonomiye meşruluk kazandırma gibi bir niteliği yoktur. Üretimin gelişiminde belirli bir aşamada sınıflar ortaya çıkar ve sınıf savaşı da zorunlu olarak işçi sınıfı iktidarına yol açar. Yani feodal ortaçağın bağrında ulusal nitelikte kapitalist devletler ve dolayısıyla burjuvazi gelişti. İşte işçi sınıfı kendisiyle birlikte burjuvaziyi de ortadan kaldırır ve sınıfların ortadan kalkmasıyla devlet de sönümlenir. İşçi devleti emekçi çoğunluğun baskı aygıtı olmasının yanında karşı-devrime de engeldir. Bir işçi devleti her şeyden önce düzenli ordusuz, bürokrasisiz, sönmeye yüz tutmuş bir yarı devlettir ama aynı zamanda işçi devleti işçi sınıfının sovyetler biçiminde örgütlendiği bir komündür, yani bürokratik olamaz. Buna göre proletarya diktatörlüğünden sosyalizm dediğimiz komüniteye geçiş dönemi “devletli” bir dönemdir. Geçiş dönemi sona erip sınıfsız topluma, komüniteye geçildiğinde demokrasinin sona erip özgürlüğün başladığı bir çağ başlayacaktır. Komüniteye varmak için işçi iktidarı ekonomiyi kontrol edecektir. Sadece bir ülke ya da bölgede sınırlı kalan komünite devrimi getirse bile sürekliliği getirmeyeceğinden dolayı işçi iktidarı dünya planında yaygınlaştığı ölçüde üretim anarşisi, işsizlik, rekabet, krizler ve savaşlar son bulacaktır. Herkes yeteneğine göre çalışacak, çalıştığı ölçüde üretimden pay alacaktır. Dahası toplumsal üretkenlik ile zenginlik arttıkça çalışmak bir zevk durumuna gelecektir. İşte o zaman sınıfsız toplumun komüniteden, yani sosyalizmden sonraki üst aşamasına, komünizme doğru yol alınacaktır.
Marksizmde diktatörlük kavramı bir siyasal yönetim biçimini değil, sınıf egemenliğini anlatır. Yani proletarya diktatörlüğünde, ezici çoğunluğun bir grup aylak-asalağa karşı baskı kurduğu diktatörlükte emekçi sınıfa yönelik bir baskı ya da zorbalık söz konusu olamaz. Proletarya diktatörlüğü sınıfsal özü farklı bir devlet biçimidir. Sınıfları kaldırmanın aracı olarak proletarya diktatörlüğü sınıfları oluşturan koşulları da ortadan kaldırır, yani basit meta üretimini de ortadan kaldırır. Proletarya diktatörlüğünde demokratik merkeziyetçiliği sağlamlaştıran parti sınıfsız yoldaki öncülükten asla vazgeçemez. Demokratik haklar ise kapitalizme göre daha fazla olduğundan dolayı sosyalizm-komünizm bir alternatif olarak daha da belirginleşir ama burjuvazi devlettten dışlanır ve kapitalizm yasadışı ilan edilir. Yasama ve yürütme arasındaki ayrım burjuvazinin sınıf diktatörlüğünü gizleyen ve koruyan bir rejimin özelliği olduğu için ortadan kaldırılır. İşverenler ve işletmeler var olmayı sürdürdükçe sendikalarda varlıklarını işçi sınıfının yaşam standartlarını korumak için devam ettirir ve işçi sınıfından olmayan sendikalar yasaklanır. Proletarya diktatörlüğü ancak halk proletaryadır şiarıyla örgütlenen tek bir parti aracılığıyla yürütülür. Kamu hizmeti bir kariyer ve meslek olmaktan çıkar. Belli bir toplumsal çağa özgü üretim ilişkilerinin bozulması ve burjuvazinin sınıf egemenliğinin devrilmesi sadece uzun süreli bir siyasi mücadele sayesinde gerçekleşir. Proletarya diktatörlüğünde hukuk sönümlenmez. Hukuk hiçbir zaman toplumun ekonomik yapısından ve onun koşullandırdığı kültürel gelişmeden daha ileride değildir. Proletarya diktatörlüğünün, işçi demokrasisinin özü izlenecek yolun yasallığı ya da yasadışılığı, barışçıl mı yoksa şiddet içerikli mi olacağı konusu değil, üretim araçlarını kimin kontrol edeceği ve iş bölümü tahribatına karşı toplumun zihinsel ile fiziksel becerilerinin senkronizasyonunun sağlanması konusudur.
Marksizm, kapitalizm koşullarında gündemde olanın, devletin ortadan kaldırılması değil, mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi olduğunu saptar. Devlete sınıfsal özünden bağımsız bir karşıtlık yoktur ve sorun devlet değil, toplumun sınıflı olmasıdır. Sınıfsal özünden bağımsız devlet karşıtlığının olmaması kapitalist devletle barışık olma anlamına gelmez. Kapitalist devletin sönümlenerek ortadan kaldırılması beklenemez. Sönümlenme proletarya diktatörlüğünden sonraki çağın konusudur. Kapitalizmde devletin sönümlenmesini beklemek sınıf işbirlikçiliğine götürmekle birlikte devrimin de inkarıdır. Proletarya iktidarı aldıktan sonra sorun iktidarın ve devletin nasıl tasfiye edileceği değil, nasıl üretken ve etkili kılınacağı, sömürücü sınıf ve ideolojilerin varlık sebeplerinin nasıl ortadan kaldırılacağıdır. Bu süreci komünist manifestoda aşağıdaki gibi özetler.
- Proletarya, komünizmin gerçekleşmesi sonucunda (diğer tüm sosyal sınıflarla birlikte) artık var olmayı bırakacaktır. O zamana kadar, kapitalizmden sonraki ilk dönemde proletarya kendini egemen sınıfa çevirecektir. Eski devletin yok edilmesinden sonra artık kendini yeni proleter devlet ya da "Proletarya Diktatörlüğü" olarak teşkil edecektir.
1 note
·
View note
Text
Orman Genel Müdürlüğü 249 Mühendis Alımı Tercih İşlemleri açıldı
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - 2023 YILI 249 ADET SÖZLEŞMELİ MÜHENDİS (ORMAN MÜHENDİSİ) ALIMI NİHAİ SINAV SONUCLARI VE TERCİH İŞLEMLERİNE İLİŞKİN İLAN İlan Bilgileri ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2023 YILI 249 ADET SÖZLEŞMELİ MÜHENDİS (ORMAN MÜHENDİSİ) ALIMI NİHAİ SINAV SONUÇLARI VE TERCİH İŞLEMLERİNE İLİŞKİN İLAN Genel Müdürlüğümüz taşra birimlerinde 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. Maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilmek üzere 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Sınav Şartı" başlıklı Ek-2'nci maddesine 10/01/2019 tarihli ve 579 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile eklenen hüküm çerçevesinde sözleşmeli personel pozisyonunda 249 adet Mühendis (Orman Mühendisi) alımına ilişkin www.ogm.gov.tr adresinde ve resmi gazetede yayımlanan ilana göre adayların başvuru işlemleri 15/01/2023 – 25/01/2023 tarihleri arasında e-Devlet üzerinde yer alan Orman Genel Müdürlüğü – Kariyer Kapısı Kamu İşe Alım ve Kariyer Kapısı https://isealimkariyerkapisi.cbiko.gov.tr adresinden tamamlanmış olup, 2023 Yılı 249 Adet Sözleşmeli Mühendis (Orman Mühendisi) Alımı Sözlü Ve Uygulamalı Sınava Katılacak Adaylara Ait Sınav Yerleri İle Tarihlerine İlişkin İlan 31.03.2023 tarihinde Genel Müdürlüğümüz resmi internet sitesinde ilan edilmişti. Sözlü ve Uygulamalı Sınava katılmaya hak kazanan adayların sınavları Ankara ilinde 26.04.2023 – 09.05.2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. 1. SÖZLÜ VE UYGULAMALI SINAV SONUÇLARINA İTİRAZLAR Sözlü ve Uygulamalı Sınav sonuçları ilanı 02.06.2023 tarihinde Genel Müdürlüğümüz resmi internet sitesi (www.ogm.gov.tr) yayınlanmış olup adaylar, sözlü ve uygulamalı sınav sonuçlarına ilişkin itirazlarını, 05.06.2023 – 09.06.2023 tarihleri arasında Genel Müdürlüğümüz Personel Dairesi Başkanlığına elden veya posta yoluyla yazılı olarak yapmışlardır. Adaylarca Sözlü ve Uygulama Sınav sonuçlarına yapılan itirazlar Sınav Kurulu tarafından incelenmiş ve sınav sonucuna tesir edecek herhangi bir maddi hata olmadığı görülmüş olup nihai sonuç listesi ilanımız ekinde yayınlanmıştır. Ayrıca itirazda bulunan adayların itiraz sonuçları yazışma adreslerine posta yoluyla gönderilecektir. 2. TERCİH İŞLEMLERİ Asil olarak tercih yapmaya hak kazanan adaylar 21.06.2023 – 03.07.2023 tarihleri arasında e-Devlet üzerinde Orman Genel Müdürlüğü - Kariyer Kapısı Kamu İşe Alım ve Kariyer Kapısı https://isealimkariyerkapisi.cbiko.gov.tr adresi üzerinden e-devlet şifreleri ile tercihlerini yapabileceklerdir. Tercih işlemleri 03.07.2023 gecesi saat 23:59'da sona erecektir. Bu süre kesinlikle uzatılmayacaktır. Şahsen, posta, dilekçe veya diğer şekilde yapılacak tercihler kabul edilmeyecektir. Tercih işlemleri ilanımız ekinde yer alan Hizmet Birimleri arasından adayın tercihine göre yapılacak olup her aday en az 20 tercih olmak üzere ve en fazla ilana çıkılan birim sayısı kadar (sınırsız) tercih yapabilecektir. Yerleştirme işlemi adayın başarı puanına göre yapılacak olup adayların eşit puana sahip olmaları halinde; öncelikli olarak 2022-KPSSP3 puanı yüksek olana, bunun aynı olması halinde diploma notu yüksek olana, bunun da aynı olması halinde mezuniyet tarihi önce olana öncelik tanınacaktır. Tercih işleminin süresi içinde hatasız, eksiksiz ve bu ilanda belirtilen hususlara uygun olarak yapılmasından tercihte bulunan adaylar sorumludur. Bu hususlara riayet etmeyen adaylar herhangi bir hak talebinde bulunamayacaktır. Adaylar tarafından yapılan tercih işlemleri sonunda yerleştirme sonuçları ve yerleştirmesi yapılarak sözleşme imzalamaya hak kazanan adayların atanmalarına ilişkin yapmaları gereken işlemler ayrıca Genel Müdürlüğümüz resmi internet sitesi (www.ogm.gov.tr) duyurular kısmında ilan edilecektir. İlan olunur. 2023 YILI 249 ADET SÖZLEŞMELİ MÜHENDİS (ORMAN MÜHENDİSİ) ALIMI TERCİH İŞLEMLERİNE İLİŞKİN İLAN Read the full article
0 notes
Text
TPAO 450 Personel Alımı İlanı 2023 - Kontenjan ve Başvuru Şartları?
TPAO 450 Personel Alımı İlanı 2023 TPAO 450 Personel Alımı İlanı 2023 - Kontenjan ve Başvuru Şartları ? TPAO, petrol sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak, yeni işe alımlarla büyümeyi hedefliyor. Bu haber TPAO'nun 2023 yılı için planlanan personel alımları hakkında tüm detayları öğreneceksiniz.
TPAO Hakkında Kısa Bilgi
TPAO, Türkiye'deki petrol faaliyetlerinden sorumlu olan devlet şirketidir. Şirket, petrol ve doğalgaz arama, üretim, rafine etme, depolama ve satış faaliyetlerini yürütür. TPAO, Türkiye'nin petrol ve doğalgaz rezervlerini keşfetmek, geliştirmek ve üretmek için çalışmalar yürütmektedir.
TPAO'nun 2023 Yılı Personel Alımı Planı
TPAO, 2023 yılında 450 personel alımı yapmayı planlamaktadır. Şirket, işe alınacak personellerin farklı alanlarda çalışacağını belirtmiştir. Alınacak personeller arasında mühendisler, teknikerler, işçiler, yöneticiler ve uzmanlar yer almaktadır.
TPAO Personel Alımı Kontenjanları
TPAO, 450 personel alımı ilanıyla birlikte birçok farklı pozisyon için kontenjanlar belirlemiştir. İlan edilen pozisyonlar ve kontenjan sayıları aşağıdaki gibidir: Mühendislik Pozisyonları - Petrol Mühendisi: 100 kişi - Jeoloji Mühendisi: 50 kişi - Elektrik Mühendisi: 20 kişi - Makine Mühendisi: 10 kişi - Endüstri Mühendisi: 5 kişi Teknik Personel Pozisyonları - Matbaacı: 25 kişi - İnşaat İşçisi: 60 kişi - Elektrik Teknisyeni: 40 kişi - Makine Teknisyeni: 20 kişi - Bilgisayar Teknisyeni: 15 kişi İdari Personel Pozisyonları - İnsan Kaynakları Uzmanı: 10 kişi - Finans Uzmanı: 20 kişi - Satınalma Uzmanı: 15 kişi - Yönetici Asistanı: 30 kişi Not: İlan edilen kontenjan sayıları değiştirilebilir.
TPAO Personel Alımı Başvuru Şartları
TPAO 450 personel alımı ilanı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın personel ihtiyacını karşılamak üzere yayınlanmıştır. Başvuru yapacak adayların aşağıdaki şartları sağlaması gerekmektedir: Genel Şartlar - Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak - 18 yaşını doldurmuş olmak - Kamu haklarından mahrum olmamak - Türk Ceza Kanunu'nun 53. Maddesi'nde yer alan süreli veya süresiz hapis cezasına mahkum olmamak - Askerlik hizmetini tamamlamış veya askerlikle ilişiği olmamak - Görevini yapmasına engel olacak sağlık sorunu olmamak Özel Şartlar - İlan edilen pozisyona uygun bir lisans programından mezun olmak - İyi derecede İngilizce bilmek (yabancı dil sınavında belirtilen seviye) - Bilgisayar kullanabilme becerisine sahip olmak - İlan edilen pozisyona uygun tecrübe ve niteliklere sahip olmak
Başvurular Ne Zaman Yapılacak?
TPAO Genel Müdürlüğünün personel alımı açıklaması ile müracaat tarihleri hakkında bilgi verilmedi. Sadece ilanın yakın zamanda yayımlanması bekleniyor. Başvurular bir tek Elektronik ortamda alınacaktır. Henüz İŞKUR veya Kariyer Adresinden mi müracaat yapılacağı belli olmadı. Read the full article
0 notes
Text
Bursa medyasına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğünden farkındalık eğitimi
https://pazaryerigundem.com/haber/188156/bursa-medyasina-iletisim-baskanligi-bursa-bolge-mudurlugunden-farkindalik-egitimi/
Bursa medyasına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğünden farkındalık eğitimi
Bursa Valiliği himayelerinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü koordinasyonunda ve İl Sağlık Müdürlüğüyle iş birliği halinde Bursa’da görev yapan medya mensuplarına yönelik olarak Doğru Habercilik ve Medya Etiği Bağlamında Bağımlılık ve İntihar Haberleri konulu Farkındalık Eğitimi gerçekleştirildi.
BURSA (İGFA) – Doğru Habercilik ve Medya Etiği Bağlamında Bağımlılık ve İntihar Haberleri konulu Farkındalık Eğitimi Osmangazi Belediyesine ait Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi Osmangazi Salonunda gerçekleşti.
Eğitimde “Doğru Habercilik ve Medya Etiği Bağlamında Bağımlılık ve İntihar Haberleri” konulu ilk sunum İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı tarafından yapıldı.
Farkındalık Eğitimi programına İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı’nın yanı sıra Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, Basın İlan Kurumu Bursa Bölge Müdürü Osman Başeğmez, Osmangazi Belediyesi Basın Koordinatörü Eyüp Turan, Bursa yerel medya temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
“İNTİHAR VE BAĞIMLILIK ÖNLENEBİLİR KAMU SAĞLIĞI SORUNUDUR”
İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı, “Doğru Habercilik ve Medya Etiği Bağlamında Bağımlılık ve İntihar Haberleri” konusu üzerine yaptığı sunumda, “İntihar ve bağımlılık pek çok ülkede artan bir grafik sergileyen, bireysel ve toplumsal iyilik halini ve toplum sağlığını yakından ilgilendiren bu yönüyle üzerinde önemle durulması gereken son derece hassas bir kamu sağlığı sorunudur. Bu konuda özellikle önleyici çalışmalara ihtiyaç vardır. Şeyh Edebali’nin 7 asır önce verdiği öğütle konuşmama başlamak isterim: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Medya (kitle iletişim araçları) teknolojinin gelişimiyle insan yaşantısına hızlı bir giriş yaptı ve gündelik yaşamın önemli bir parçası halinde geldi. Medyanın insanların duyguları davranışları tutumları üzerindeki etkisinin büyüklüğü birçok araştırmanın konusudur. Bu meyanda bağımlılık ve intihar olgusuyla haber dili arasındaki ilişkinin incelenmesi hem dinamiklerin anlaşılması hem de önleyici tedbir açısından önem taşıyor. Biz bugün burada “Doğru Habercilik ve Medya Etiği Bağlamında Bağımlılık ve İntihar Haberleri” konulu bir farkındalık eğitimi gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş bulunmaktayız.” dedi.
Ali Fuad Gölbaşı, farkındalık eğitimlerinin kapasite, potansiyel ve empati geliştirme; duyarlılığı güçlendirme, kontrolsüz kaldığımız alanlara odaklanma, kendimizi tarafsız bir gözle izleme; düşünce, alışkanlık, tutum, davranış vb. rutin uygulamaları gözden geçirme; bütün bunları yeniden değerlendirme ve sorgulama imkân, kabiliyet ve fırsatları sunduğunu söyledi.
“DOĞRU HABERCİLİK VE MEDYA ETİĞİ REHBERİ ÖNEMLİ BİR KAYNAK”
Haberin kamu güvenliği ve kamu yararı önceliği ve temelinde sunulması esas olduğuna vurgu yapan Gölbaşı, “Gayet tabii ki bu konuda eksiksiz bir reçete sunmak mümkün olmasa da “Doğru Habercilik ve Medya Etiği Rehberinin” önemli bir kaynak olduğunu belirtmek isterim. Rehber, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca medya mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak, uluslararası örnekler ve evrensel ilkeler çerçevesinde derlenen bilgiler sistematik hale getirilerek hazırlanmıştır. Rehberde meslek mensupluğu, haber kaynağı, haberin sunuluş biçimi, haber düzeltme ve cevap hakkı, habercinin sosyal medya kullanımı başlıklarında kategorize edilen ilkeler yer almaktadır. Rehber medya çalışanları ve araştırmacıları için önemli bir kaynaktır.” ifadelerini kullandı.
Medyanın, doğru ve güvenilir haberciliğin bireylerin bilgi ve haber alma hakkını kullanması ve demokrasinin güçlendirilmesi önemli ve hayati rolü olduğuna dikkat çeken Ali Fuad Gölbaşı, medyanın kamu adına görevini yerine getirirken topluma haberin doğru ve zamanında sunulması ayrıca kamu menfaati ve halka karşı sorumluluk ilkesinden hareket ettiğini kaydetti.
“MEDYA ETİĞİ İLE İLGİLİ SORUNLAR ARTTI”
Basın meslek örgütlerince mesleki ve etik ilkeler belirlendiğini ve uygulamaya konulduğunu ifade eden Gölbaşı, “Başlıca medya etiği standartları, ahlaki kodlar ve değerlerin nelerden oluştuğuna bakıldığında doğruluk, dürüstlük, güvenirlik, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleriyle karşılaşırız. Evrensel ilkelerde de -yine benze şekilde- temelde kişilik haklarına riayet eden, kamu yararını gözeten, gerçeklere dayalı, hak temelli habercilik ve gazeteciliğin öngörüldüğünü söyleyebiliriz. Teyit edilmiş kaynaklardan beslenmek, kişi hakları ve kamu yararı gözetmek, eşik bekçileri (Bir olayın veya haberin önemli olup olmadığına dair yargıda bulunan kişiler. Görevi bireylerin kitle iletişim araçlarından aldığı enformasyonu süzgeçlemektir.) istihdamı, editoryal ekip, vatandaş temsilciliği, geri bildirim vb. kontrol mekanizmalarının tesis edilmesiyle tarafsız ve hak temelli habercilik mümkün olabilir. Günümüzde internet medyası ve sosyal medyanın hız ve yaygınlık kazanmasıyla medya etiğine ilişkin sorunlar ve tartışmalar konvansiyonel medyanın sınırlarını aşarak farklı bir boyuta taşınmış durumdadır.” diye konuştu.
“MEDYA ETİĞİNE SAHİP ÇIKILMALI”
Bilgi kirliliği, dezenformasyon, yalan haber, mahremiyet ihlali, nefret söylemi, reklam ve telif hakları, ticari yönelimlerin ana hatlarıyla medya etiğine ilişkin sorun ve tartışmalar olarak öne çıktığına dikkat çeken Ali Fuad Gölbaşı, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bu olgunun tüm mecralarda; geleneksel medya, internet ve sosyal medya için geçerli olduğunu belirtmeliyim. Özellikle sosyal medya ve internet medyasının mesleki ahlakın görmezden gelindiği, itibarın tüketildiği, birçok ihlalin yaşandığı ortamlara dönüşme riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulamak isterim. Vatandaş gazeteciliğin (profesyonel olarak basın çalışanı olmayan bireyler) içerik üretimine dâhil olduğu iletişim ortamlarında suistimal ve etik ihlalleri artmıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hakikatin en yalın haliyle okuyucuya ve izleyiciye aktarılması gazeteciliğin olmazsa olmazıdır.” sözünü anımsatmak isterim. Medya etiğine sahip çıkmak, bu konuda en büyük sorumluluk hiç kuşkusuz gazetecilere düşmektedir. Medya etiğinden ayrılmayan basın mensupları, mesleğin saygınlığının ve güvenilirliğinin teminatı olmayı sürdüreceklerdir.”
Ali Fuad Gölbaşı, sunumunda, intihar, madde ve tütün bağımlılığı haberlerinde dikkat edilmesi gereken hususlara değinerek “İntihar ve bağımlılık haberleri; çerçevesini aşan, okuyucuyu, izleyiciyi etki altında bırakacak nitelikte ve genişlikte tekrarlayan biçimde verilmemeli; haberleştirme itidalli ifadelerle yapılmalı. Bu tarz haberler, çok fazla tiraj alabilir ancak hiçbir fayda sağlamaz; aksine özendirici ve bulaşıcı olabilir (Özdeşleşme Kuramı ve Werther Etkisi Yaklaşımı). Ayrıca çevrimiçi ulaşma imkânıyla haberlerin etkisinin uzun süre devam edebildiğini vurgulamak isterim. Vakaları bireysel yargılar doğrultusunda değil de ortak bakış açısıyla ve kabul gören baskın bir yaklaşımla haberleştirmek mümkün.” olduğunu vurguladı.
Gölbaşı, sunumunun son bölümünde ulusal ve yerel medyadan seçilen bağımlılık ve intihar haberleri eşliğinde karşılıklı değerlendirmede bulundu.
Akabinde “Medyada Yer Alan İntihar ve Bağımlılık Haberlerinin Toplum ve Ruh Sağlığına Etkilerini” Gemlik Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Mustafa Akan anlattı.
Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım da konuşmasında, intiharın önlenebilir bir durum olduğunun belirterek, “Bunu önlemek adına ciddi çalışmalar olduğunu biliyorum. Basın mensuplarının algıyı yönetim şekli ile katkı sağlamadan bunu engelleyemeyiz. ‘Bir kişiyi kurtaran bütün bir insanlığı kurtarmıştır’ modeliyle hareket etmeye çalışacağız.” dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Link
Sıvı Oksijen (Likid) Gazı mal alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecek olup, teklifler sadece elektronik ortamda EKAP üzerinden alınacaktır. İ... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes