#damar hastalığı
Explore tagged Tumblr posts
cafemedyam · 22 days ago
Text
MERDİVEN ÇIKMAK KALP SAĞLIĞINA YARDIMCI OLUR
♦ Merdiven çıkmak harika bir egzersizdir ve kalp sağlığına yardımcı olur Araştırmaya göre günde beş kattan fazla merdiven çıkmak kalp hastalığı riskini azaltıyor Kalça kasları, kuadriseps kasları, hamstring ve baldır kasları aktive edilir ve kardiyovasküler sağlık iyileşir… Küçük adımlarla yaparsanız kardiyo o kadar da kötü değildir . Yeni bir araştırmaya göre, her gün en az 50 merdiven çıkmak…
0 notes
sarkisi-beyaz · 3 months ago
Text
i don't know where to find the portal that took me to you. i’m around this galaxy for you.
0 notes
gokyuzumanzarasi · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
gururbenimneyime · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
ellerielimde · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
sanacicekaldim · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
okusana-org · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
okusanaorgsblog · 3 months ago
Text
Yeni Nanoterapi, Kalp-Damar Hastalığında Atardamar İltihabını Hedefliyor!
Nanoterapi, Amerika Birleşik Devletleri’nde insanların bir numaralı katili olan kalp-damar hastalığının birincil habercisi ve itici gücü olan atardamar iltihabını hedefliyor. Bu iltihaplanma, atardamarların içinde tehlikeli plak birikimiyle ilişkilidir. Hastalarda bu iltihabı hedef alan gelişmiş tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi araştırmacıları, iltihabı hassas bir…
0 notes
sifabul · 7 months ago
Text
Tumblr media
KALPTE SORUN OLDUĞUNU GÖSTEREN İLK 10 İŞARET: 1- Kuru ve geçmeyen öksürük 2- Düzensiz kalp atışları ve çarpıntı 3- Halsizlik 4- Nedeni belirsiz mide bulantısı 5- Kola, boyuna ve çeneye vuran ağrı 6- Göz çevresinde yağ birikintileri 7- Bacak ve ayaklarda şişme 8- Yemek sonrası karın ağrısı 9- Dışarı çıkık gözler 10- Kellik ve saç dökülmesi
kalp #kalphastalığı #kalphastalığıbelirtileri #kalpdamarhastalıkları #damartıkanıklığı #sağlık #şifabul #şifabulun #faydalıbilgiler
1 note · View note
cagdasyatirim · 2 years ago
Text
Tumblr media
En tehlikeli yağlar göbek çevresinde biriken yağlardır. Buna karın yağı anlamında viseral yağ denir.
Karın yağları, sitokin denilen proteinleri üreterek vücutta iltihabı tetikler. Bu birçok kronik hastalığa yol açar. Ayrıca kan basıncını arttıran anjiotensinin öncüsünü üretir.
Karın yağlarının neden olduğu veya tetiklediği hastalıklar:
-İnsülin direnci, tip 2 diyabet
-Hipertansiyon
-Kalp damar hastalıkları
-Meme kanseri
-Kalın bağırsak kanseri
-Astım
-Uyku apnesi
-Bunama
-Felç
En geniş bel çevresi olanlarla normal bel çevresine sahip olanların karşılaştırıldığı farklı araştırmalarda:
•Kalp hastalığı riskinin 2 kattan fazla arttığı
•Bunamanın 3 kat arttığı
•Astım riskinin %37 arttığı
•Kalın bağırsak polibi ve kanser riskinin arttığı bildirilmiştir.
Viseral yağı önlemek veya kurtulmak için yapılacaklar:
1. Beslenmeyi düzelt. Yeterli protein, tam tahıllı ürünler ve sebze tüket. D vitamini ve kalsiyum eksikliği olmamasına dikkat et, olursa destek al.
2. Alkol, gazoz, meyve suyu gibi bol kalorili içeçekleri bırak veya azalt.
3. Hareket et, spor yap. Günde 30-45 dakika orta yoğunluklu egzersiz yapmaya çalış. Haftada 2-3 gün, ağırlık kaldırma gibi egzersizlerle kas kütleni arttır.
4. Sigara içme.
5. Yeterli uyu, uykusuz kalma. Çok da uyuma (7-7,5 saat iyidir).
6. Aralıklı perhiz yapmaya çalış.
Son olarak; İşlenmiş gıdalardan, paket ürünlerden, abur cuburdan uzak durun.
Hızla göbekli bir toplum oluyoruz ve sağlığımız bozuluyor.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Prof.Dr.Güner Sönmez
3 notes · View notes
pazaryerigundem · 22 hours ago
Text
67 yaşındaki kalp hastası robotik cerrahi ile hayata tutundu
https://pazaryerigundem.com/haber/200556/67-yasindaki-kalp-hastasi-robotik-cerrahi-ile-hayata-tutundu/
67 yaşındaki kalp hastası robotik cerrahi ile hayata tutundu
Tumblr media
Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği Minimal İnvaziv Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Serkan Durdu, 67 yaşında genetik kaynaklı bir kalp hastalığı olan Hipertrofik Obstürktif Kardiyomiyopati (HOKM) teşhisi ile robotik cerrahi yöntemiyle başarılı bir şekilde ameliyat edildiğini açıkladı.
İSTANBUL (İGFA) – Türk Kalp Damar Cerrahisi Derneği Minimal İnvaziv Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Serkan Durdu, 67 yaşında genetik kaynaklı bir kalp hastalığı olan Hipertrofik Obstürktif Kardiyomiyopati (HOKM) teşhisi ile robotik cerrahi yöntemiyle başarılı bir şekilde ameliyatın genetik kalp hastalıklarının tedavisinde yeni bir dönemi temsil ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Serkan Durdu, robotik cerrahinin genetik kalp hastalıklarının tedavisinde sunduğu avantajlara dikkat çekerek, “Robotik cerrahi, geleneksel açık kalp ameliyatlarına göre çok daha hassas ve güvenli bir çözüm sunuyor. Yüksek çözünürlüklü 3D görüntüleme ve hassas robotik kollar sayesinde, kalp kasındaki anormal kalınlaşmayı milimetrik bir hassasiyetle giderebiliyoruz. Bu yöntemle komplikasyon riski minimuma iniyor ve hastalarımız çok daha hızlı iyileşiyor.” dedi.
Tumblr media
Robotik cerrahinin minimal invaziv bir yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Durdu, bu sayede hastaların ameliyat sonrası ağrılarının azaldığını, hastanede kalış sürelerinin kısaldığını ve günlük yaşantılarına daha hızlı dönebildiklerini belirtti.
Genetik kalp hastalıklarının toplumda yüzde 1 oranında görüldüğünü ve birçok vakanın teşhis edilmeden “sessiz” bir şekilde ilerlediğini belirten Prof. Dr. Durdu, “Hipertrofik Obstürktif Kardiyomiyopati gibi genetik kalp hastalıkları, tedavi edilmediğinde hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde bozabilir ve ani ölüm riski oluşturabilir. Robotik cerrahi sayesinde, bu tür hastalıkların tedavisinde çok daha başarılı sonuçlar alabiliyoruz.” diye konuştu. 
Prof. Dr. Durdu, bu yöntemin hem hastalar hem de cerrahlar için birçok avantaj sunduğunu belirterek, “Bu teknoloji, cerrahların işini kolaylaştırırken, hastalar için de yaşam kalitesini artıran bir umut kaynağı oluyor.” dedi.
Tumblr media
0 notes
cafemedyam · 22 days ago
Text
MERDİVEN ÇIKMAK KALP SAĞLIĞINA YARDIMCI OLUR
♦ Merdiven çıkmak harika bir egzersizdir ve kalp sağlığına yardımcı olur Araştırmaya göre günde beş kattan fazla merdiven çıkmak kalp hastalığı riskini azaltıyor Kalça kasları, kuadriseps kasları, hamstring ve baldır kasları aktive edilir ve kardiyovasküler sağlık iyileşir… Küçük adımlarla yaparsanız kardiyo o kadar da kötü değildir . Yeni bir araştırmaya göre, her gün en az 50 merdiven çıkmak…
0 notes
elazigsurmanset · 9 days ago
Text
Yürürken Bel Ağrısı Yaşıyorsanız Dikkat!
Tumblr media
Bel ağrısı Türk toplumunda yaygın olarak görülen rahatsızlıkların başında geliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç.Dr.Ahmet İnanır konu hakkında önemli bilgiler verdi. Genellikle bel fıtığı ve belde oluşacak diğer problemlerle karıştırılan dar kanal hastalığında doğru teşhis ve tedavinin yapılması hayli önem taşıyor. Sıklıkla yürümekle, ayakta durmakla ve beli geri eğmekle ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya bu hastalığın belirtileri arasında yer alıyor.
Dar kanal hastalığı nedir ?
Yaşlanmanın bir getirisi olarak dejeneratif değişiklikler ileriki yıllarda, ana ve yan kanalda daralmaya neden olur. Hem yaşlanmanın getirisi hemde fıtık ameliyatının sonucu olarak omurlar arası disk ve faset eklemin yüksekliği azaldıkça, disk mecburi bulging(fıtık) yapar, genişlemiş faset eklem ve kalınlaşmış veya mecburen kıvrılmış ligamentum flavum kanalı daraltır. Yumuşak doku kalınlaşmaları, dar kanalın ’ından sorumludur. Beli arkaya eğmekle kalınlaşmış ve kıvrılmış ligamentum flavum, kanal içine doğru kıvrıldığı ve faset eklem kireçlendiği için hasta çeşitli rahatsızlıklar  hisseder ve öne eğilmek zorunda kalır. Spinal kanalın şekli, sirküler, oval veya yonca yaprağı şeklinde olabilir. Bu şekil farklılığı MRI görüntüsünde oval olması gerektiği beklentisine girip kafa karışıklığına neden olabilir. Her ne kadar disk dejenerasyonu yaşla birlikte başlar denilse de kilo ve ağır iş yapmak darlığa daha çok neden olmaktadır. Ayrıca anlatımlar genellikle yaşlanmaya bağlanıyor olsa da nizami olmayan bel kullanımlarından ve ameliyat ile disk aralığının daraltılmasından kaynaklanan disk yükseklik kaybı, ana kanalın ve foramenin(yan kanal) yüksekliğini azaltarak kanalın daralmasına ve sinir liflerinin basıya uğramasına neden olabilmektedir. Bulgu Vermeyebilir Bel bölgesinde kanalın normal ön-arka çapı, 15-25 mm’dir. Klasik bilgi  olarak bu çapın, 10-13 mm arasında olmasına göreceli stenoz, 10 mm’den az olmasına ise mutlak stenoz denilmekedir. Ancak bu darlıklara sahip olmasına rağmen hiçbir bulgu vermeyen bireylerin oranı da az değildir. Her insanın patolojik değişikliklere karşı mukavemeti, uyum sağlama kabiliyetleri farklıdır. Bu bakımdan, MRI’da çok az bası görüntüsüyle, agresif seyreden klinik durumlar olabildiği gibi, ciddi bası görüntülerine rağmen şikayeti olmayan insanlar hayli fazladır. Bu farklılık bilimsel olarak yeterince açıklanamamaktadır.
Dar Kanal Belirtileri nelerdir ?
En sık yürümekle, ayakta durmakla ve beli geri eğmekle ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya güçsüzlük şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bel ağrısı da sık görülen bir şikayettir. İdrar ve barsak problemleri veya ciddi güçsüzlük gibi nörolojik bulgular  bu hastalarda sık değildir. Öne eğilme, oturma ve yatma, semptomların rahatlamasına neden olur. Hastalar, öne eğilerek, günlük yaşam içinde kendilerini bulgulardan korumaya çalışırlar. Bu  hastalar için yokuş çıkmak, araba kullanmak ve bisiklete binmek genelde şikayete neden olmamaktadır.
Kanal Daralması Hangi hastalıklarla karıştırılır ?
Bu hastalar damar hastalıkları ile karıştırılabilir. Ayrıca, önceden mevcut olan periferik arter tıkayıcı hastalığı, nöropatik hastalıklar, kalça problemleri, multipl skleroz varlığı açısından dikkatlice incelenmelidir.  Bel fıtığı ve Lomber spondiloz ile karıştırılabilir. Lomber spondiloz bacaklarda ciddi ağrı veya anormal duyunun saptanmadığı, genellikle bel ağrısıyla seyreder. Disk yükseklik kaybı, end plate osteofitleri, faset osteofitleri, spondilolistezis ve disk herniyasyonları, foraminal stenoz yapan nedenler arasındadır. Doğumsal (cücelerde olduğu gibi toplumda normal bir olay olarak da karşımıza çıkabilir) ve kazanılmış olabilir. Doğumsal olanlarda, pediküller normalden daha kısa ve birbirine daha yakındır ve bulgular daha az ılımlı bulgularla ve daha erken bir yaş döneminde bulgu verir.  Dejeneratif dar kanalda ise ileri yaşlarda bulgular görülmekte ve en sık yürümekle, ayakta durmakla ve beli arkaya eğmekle şikayetler ortaya çıkmaktadır. Lomber Dar Kanal Rahatsızlığı Kimlerde daha çok görülür ? Dejeneratif dar kanala sahip hastalar, 60 yaş civarında ve Kadınlarda daha çok görülmektedir. En sık L4-L5 seviyesi tutulmakta ve birkaç seviyede de olabilmektedir.
Tanısı nasıl konulur ?
Lomber dar kanalı olan hastalar, sıklıkla bacak ağrısı şikayeti ile gelmekte olup genellikle, nörojenik kladikasyo her iki bacak veya  tek taraflı bacak ağrısı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalar, ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya güçsüzlük hissedebilirler. Nörolojik muayene sıklıkla normaldir ve nörolojik değişikliklerden, sıklıkla yan kanal giriş yeri darlığı sorumludur. Muayene sonrası röntgen, MRI ve BT ile tanı koymak mümkündür. Tedavisi nedir ? Ameliyat dışı tedavi  daha çok klinik tecrübeye dayanmaktadır. Ağrı kesici tedavinin iyileşmeye katkısını beklemiyoruz. Özellikle  yaşlı ve hipertansiyon, diyabet, kalp damar hastalığı olan hastaların, romatizma ilacı olarak bilinen ağrı kesicilerin kullanımıyla oluşabilecek kalp-damar sistemi, böbrek ve mide-barsak risklerinden olabildiğince uzak durmaları tavsiye edilmektedir. Fizik tedavi uygulamaları yanında özellikle fleksiyon temelli egzersiz programına tabi olmaları gerekir. Korse, Epidural steroid enjeksiyonu, Osteopatik Manuel Terapi, Proloterapi, Kuru iğneleme, sabit bisiklet, kaplıca tedavi seçenekler arasında hastanın hizmetine sunulabilir. Hastaların çoğunluğu cerrahi dışı tedavilerle hayatlarını idame ettirebilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, gerekli tedaviler yapılıp önlem alınan hastaların kısa ve uzun dönem takiplerde, ameliyat dışı tedaviye daha iyi yanıt verdiğini göstermiştir. Ancak kesin tanı alıp cerrahi tedavi görmek zorunda kalan hastaların  da daha iyi duruma geldikleri saptanmıştır. Fıtığın da kanalı daralttığı göz önüne alınacak olursa fıtığın geri çekilmesi halinde kanal darlığı ortada kalkmaktadır. Kemik ve bağ büyümeleri, bel kayması  veya tümöral oluşuma bağlı dar kanal için kesin tanı konulması halinde ameliyat yapılmalı ve bundan kaçınılmamalıdır. Uygun hasta seçimi, cerrahi tedavi ile başarı elde etmenin en önemli noktasıdır. Hastalarımız cerrahi tedavi sonrası da gerekli fizik tedavi prosedürlerini titizlikle uygulamaya devam etmelidir. Aksi takdirde ilerleyen aylar-yıllar içinde yeni sorunlarla karşılaşabilmektedirler.   Read the full article
0 notes
underfundig · 17 days ago
Text
Şems Arslan Kılcal Damar ve Varis Tedavisi Tarifleri
0 notes
manisadasunnet · 23 days ago
Text
Tumblr media
Atriyal Septal Defekt (ASD), kalp odacıklarını birbirinden ayıran duvarlarda, yani septumda bulunan bir delik ile karakterize edilen bir doğumsal kalp hastalığıdır. Kalbin normal yapısında sağ ve sol atriyum adı verilen iki ayrı odacık bulunmaktadır. Bu odacıkları ayıran duvar sayesinde oksijenlenmiş kan ve oksijenlenmemiş kan birbirine karışmaz. Ancak ASD durumunda, bu duvarda var olan bir delik nedeniyle kan, odacıklar arasında serbestçe geçiş yapabilir. Bu anormal geçiş, kalbin çalışma fonksiyonlarını ve dolayısıyla vücuda gönderilen oksijen miktarını olumsuz yönde etkileyebilir. Atriyal septal defekt, çocukluk döneminde fark edilmeyebileceği gibi ilerleyen yaşlarda ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi, hastaların yaşam kalitesini belirgin ölçüde iyileştirebilir. Atriyal Septal Defekt (ASD): 14 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi ASD'nin en sık rastlanan tipi, ikinci derece atriyal septal defekt (sekundum ASD) olup, kalbin orta kısmındaki septumda bir açıklık bulunur. ASD'nin bu türü genellikle doğum sırasında mevcut olur, ancak belirti vermediği durumlarda çocukluk döneminde veya yetişkinlikte fark edilmeyebilir. Diğer türler arasında primum ASD (daha aşağıda yer alan bir açıklık) ve sinus venosus ASD (vena cava'nın kalbe giriş bölgesine yakın bir açıklık) yer alır. Atriyal septal defekt belirtileri ve tedavi yaklaşımları, açıklığın boyutuna, konumuna ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterebilir. ASD'nin ortaya çıkış nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, ailesinde doğumsal kalp hastalığı olan bireylerde ASD riskini artırabilir. Aynı zamanda annenin hamilelik sürecinde alkol, sigara kullanımı veya bazı ilaçların tüketimi de doğumsal kalp hastalıklarına zemin hazırlayabilir. Ancak birçok ASD vakasında spesifik bir neden belirlemek mümkün değildir. Atriyal septal defekt teşhisi genellikle ekokardiyografi adı verilen bir görüntüleme yöntemi ile konulur. Bu yöntem, kalbin yapısını ve işlevlerini detaylı bir şekilde incelemeyi sağlar. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahaleler, kateter yoluyla yapılan işlemler ve ilaç tedavisi bulunmaktadır. Tedavi gereksinimi, ASD'nin boyutuna ve semptomlara bağlı olarak değişir. Cerrahi olmayan tedaviler, küçük ASD'ler için tercih edilirken, büyük ve semptomatik ASD'lerde cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebilir. Atriyal Septal Defekt Türleri Atriyal septal defekt türleri şunları içerir: - Sekundum.Bu en yaygın ASD türüdür . Üst kalp odacıkları (atriyal septum) arasındaki duvarın ortasında meydana gelir. - Primum.Bu tip ASD, atriyal septumun alt kısmını etkiler ve diğer konjenital kalp defektleriyle birlikte ortaya çıkabilir. - Sinüs venozusu.Bu nadir görülen Atriyal septal defekt türü genellikle kalp odalarını ayıran duvarın üst kısmında meydana gelir. Ayrıca doğumda mevcut olan diğer kalp yapısı değişiklikleriyle de ilişkilidir. - Koroner sinüs. Bu nadir ASD türünde , kalbin damar sisteminin bir parçası olan koroner sinüs ile sol üst kalp odası (sol atriyum) arasındaki duvarın bir kısmı eksiktir. Atriyal Septal Defekt Belirtileri Atriyal Septal Defekt, kalbin atriyal bölümlerindeki doğuştan gelen bir delik olarak tanımlanır. Belirtiler, defektin büyüklüğüne, kalpteki kan akışını ne ölçüde etkilediğine ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Bazı durumlarda Atriyal septal defekt, hiçbir belirti göstermeden fark edilmeyebilir ve rutin sağlık kontrolleri sırasında tespit edilebilir. Bununla birlikte, belirgin semptomlar genellikle aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: Bebeklerde ve Çocuklarda Görülen Belirtiler Atriyal septal defekt, çocukluk döneminde sıkça belirti vermeyebilir. Ancak bazı durumlarda aşağıdaki semptomlar ortaya çıkabilir: - Hızlı Nefes Alıp Verme: Özellikle emzirme sırasında veya fiziksel aktivite sonrasında bebeklerde nefes alıp vermenin hızlanması dikkat çekicidir. - Büyüme ve Gelişme Gecikmeleri: Vücuda yeterli oksijen sağlanamaması nedeniyle bebek ve çocuklarda kilo alma veya boy uzama gibi gelişim süreçlerinde gecikmeler yaşanabilir. - Sık Solunum Yolu Enfeksiyonları: ASD'ye bağlı olarak akciğerlerde kan dolaşımının artması, enfeksiyonlara yatkınlığı artırabilir. - Çabuk Yorulma: Fiziksel aktivitelerde yaşıtlarına göre daha çabuk yorulma sık görülen bir belirtidir. - Kalpte Üfürüm: Doktor muayenesi sırasında stetoskop ile tespit edilebilen, kalpteki anormal kan akışı nedeniyle oluşan ses. Yetişkinlerde Görülen Belirtiler Atriyal septal defekt, genellikle çocukluk döneminde fark edilmezse yetişkinlikte daha ciddi semptomlara yol açabilir. Yetişkinlerde ortaya çıkan belirtiler genellikle şunlardır: - Nefes Darlığı: Fiziksel aktiviteler sırasında veya dinlenme esnasında nefes darlığı hissedilebilir. - Kalp Çarpıntısı: Ritm bozukluklarına bağlı olarak düzensiz kalp atışları ya da kalp çarpıntısı görülebilir. - Yorgunluk: Günlük aktiviteleri yerine getirirken bile aşırı yorgunluk hissedilebilir. - Göğüs Ağrısı: ASD'ye bağlı olarak gelişen pulmoner hipertansiyon ya da diğer komplikasyonlar göğüs ağrısına neden olabilir. - Şişlik (Ödem): Ayaklarda, bacaklarda veya karında sıvı birikimine bağlı şişlikler gözlenebilir. - İnme veya Kan Pıhtılaşması: ASD'ye bağlı olarak kalpte oluşan kan pıhtıları, beyin gibi hayati organlara taşınarak felç riskini artırabilir. Genel Belirtiler Her yaş grubunda görülebilecek bazı genel belirtiler şunlardır: - Egzersiz Kapasitesinde Azalma: Hafif egzersizlerde bile halsizlik ve dayanıklılığın azalması. - Mavi/Mor Cilt Rengi (Siyanoz): Cildin veya dudakların mavi renge dönüşmesi, genellikle ciddi Atriyal septal defekt vakalarında görülür. - Baş Dönmesi ve Bayılma: Yetersiz kan akışı ve düşük oksijen seviyelerine bağlı olarak oluşabilir. Belirtilerin Şiddeti Ne Zaman Artar? Atriyal Septal Defekt belirtileri, genellikle zamanla kötüleşme eğilimi gösterebilir. Büyük ASD vakalarında, pulmoner hipertansiyon, sağ kalp yetmezliği ve diğer ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Ayrıca, hamilelik gibi vücudun dolaşım sistemine ek yük getiren durumlar, semptomların artmasına neden olabilir. Bu belirtilerin bir kısmı başka kalp rahatsızlıklarıyla benzerlik gösterebileceği için, Atriyal septal defekt tanısı için mutlaka bir kardiyolog tarafından detaylı inceleme yapılmalıdır. Ekokardiyografi ve diğer ileri tanı yöntemleri, ASD’nin varlığını ve şiddetini tespit etmekte oldukça etkilidir. Atriyal Septal Defekt Nedenleri Atriyal septal defekt, kalbin iki atriyumu arasında bulunan septumda açıklık oluşması durumudur. Bu doğuştan gelen kalp hastalığı, oksijen açısından zengin kanın sol atriyumdan sağ atriyuma geçmesine neden olarak kalpte ve akciğerlerde fazla kan akışına yol açabilir. Atriyal septal defekt, büyüklüğüne ve yerine bağlı olarak değişen belirtiler gösterir ve doğum sırasında ya da erken çocukluk döneminde teşhis edilebilir. ASD’nin kesin nedeni genellikle tam olarak bilinmemekle birlikte, aşağıdaki faktörler bu durumun oluşumunda önemli rol oynayabilir: - Genetik Faktörler - Ailede doğuştan kalp hastalığı öyküsü bulunması, atriyal septal defekt riskini artırabilir. - Bazı genetik sendromlar (örneğin, Down sendromu), Atriyal septal defekt gelişimiyle yakından ilişkilidir. Özellikle Down sendromlu bireylerde endokardiyal yastık defektleri, ASD ile birlikte sıkça görülür. - Belirli gen mutasyonlarının embriyonik dönemde kalp gelişimini etkileyerek ASD’ye yol açabileceği düşünülmektedir. - Çevresel Faktörler - Hamilelik sırasında annenin maruz kaldığı bazı zararlı maddeler veya koşullar Atriyal septal defekt riskini artırabilir: - Radyasyon veya toksik kimyasallar: Özellikle erken gebelikte radyasyona veya toksik maddelere maruz kalmak kalp gelişiminde anormalliklere neden olabilir. - Alkol ve uyuşturucu kullanımı: Gebelik sırasında alkol ya da madde kullanımı, fetal alkol sendromu gibi durumlarla birlikte doğuştan kalp hastalığı riskini artırır. - Annede enfeksiyonlar: Özellikle gebeliğin ilk trimesterinde geçirilen kızamıkçık gibi viral enfeksiyonlar ASD gelişimine katkıda bulunabilir. - Maternal (Anneye Bağlı) Faktörler - Maternal diyabet: Kontrolsüz diyabet, fetüsün kalp gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. - İleri anne yaşı: 35 yaş üzeri annelerde doğumsal kalp hastalıkları riski daha yüksek olabilir. - Yetersiz folik asit alımı: Hamilelikte folik asit eksikliği, fetal kalp gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. - Embriyonik Gelişim Bozuklukları - Gebeliğin erken dönemlerinde (ilk 8 hafta), kalp ve damar sistemi hızla gelişir. Bu süreçte embriyonun atriyal septumunun tam olarak kapanmaması ASD’ye neden olabilir. - Atriyal septumun iki tabakasının birbiriyle kaynamaması ya da yetersiz doku oluşumu, septal açıklığa yol açabilir. Risk Faktörleri Atriyal septal defekt gelişme olasılığını artıran belirli risk faktörleri şunlardır: - Aile Öyküsü - Doğuştan kalp hastalığı öyküsü olan ailelerde ASD riski yüksektir. - Genetik Sendromlar - Yukarıda bahsedilen Down sendromu gibi sendromlar, ASD’yi sıkça içerir. - Etnik ve Coğrafi Farklılıklar - Bazı etnik gruplarda doğuştan kalp hastalığı prevalansı daha yüksektir. Örneğin, Asya toplumlarında Atriyal septal defekt vakaları daha sık rapor edilebilir. - Anne Sağlığı - Gebelikte kontrolsüz diyabet, yetersiz beslenme veya toksin maruziyeti riski artırabilir. - İlk trimesterde teratojenlere (doğumsal kusurlara neden olabilecek maddeler) maruz kalmak önemli bir risk faktörüdür. - Kromozomal Anormallikler - Trizomi 21 (Down sendromu) gibi kromozomal bozukluklar ASD’nin önemli nedenlerinden biridir. - Cinsiyet - Atriyal septal defekt, kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık görülmektedir. Bu durum, henüz tam olarak anlaşılamamış biyolojik veya genetik farklılıklarla ilişkili olabilir. Komplikasyonları Küçük bir atriyal septal defekt hiçbir zaman endişe yaratmayabilir. Küçük defektler sıklıkla bebeklik döneminde kapanır. Daha büyük defektler aşağıdakiler dahil ciddi komplikasyonlara neden olabilir: - Sağ kalp yetmezliği - Düzensiz kalp atışları (aritmiler) - Felç - Erken ölüm - Akciğer atardamarlarında yüksek tansiyon (pulmoner hipertansiyon) Pulmoner hipertansiyon kalıcı akciğer hasarına neden olabilir. Eisenmenger sendromu olarak adlandırılan bu komplikasyon genellikle uzun yıllar içinde gelişir ve nadiren büyük atriyal septal defekti olan kişilerde ortaya çıkar. Tedavi bu komplikasyonların çoğunu önleyebilir veya yönetmeye yardımcı olabilir. Atriyal septal defekt ve gebelik Defektiniz varsa ve hamileyseniz veya hamile kalmayı düşünüyorsanız, sağlık uzmanınızla konuşmanız ve uygun doğum öncesi bakım almanız önemlidir. Bir sağlık uzmanı, hamile kalmadan önce ASD onarımını önerebilir. Büyük bir atriyal septal defekt veya komplikasyonları yüksek riskli hamileliğe yol açabilir. Önleme Atriyal septal defekt nedeni belirsiz olduğundan önlenmesi mümkün olmayabilir. Ancak iyi bir doğum öncesi bakım almak önemlidir. OSB'niz varsa ve hamile kalmayı planlıyorsanız, sağlık uzmanınızla bir ziyaret planlayın. Bu ziyaret şunları içermelidir: - Mevcut sağlık durumlarını ve ilaçları tartışmak. Hamilelik sırasında diyabet veya lupus gibi belirli sağlık durumlarını izlemeniz gerekecektir. Sağlık uzmanınız ayrıca hamilelikten önce bazı ilaçların ayarlanmasını veya durdurulmasını önerebilir. - Ailenizin tıbbi geçmişini gözden geçirmek. Ailenizde doğuştan kalp kusurları veya diğer genetik rahatsızlıklar öyküsü varsa, spesifik risklerinizi belirlemek için bir genetik danışmanla konuşmayı düşünün. - Alman kızamıkçığına (kızamıkçık) karşı bağışıklık testi yaptırmak. Annedeki kızamıkçık, bebekteki bazı doğuştan kalp kusurlarıyla ilişkilendirilmiştir. Bağışıklığınız yoksa sağlık uzmanınıza aşı olup olmadığını sorun. Teşhis Bazı atriyal septal defektler, çocuk doğmadan önce veya hemen sonra teşhis edilir. Bununla birlikte, daha küçük defektler yaşamın ilerleyen dönemlerine kadar teşhis edilemeyebilir. Defekt mevcutsa, sağlık uzmanı kalbi steteskopla dinlerken ıslık sesi (kalp üfürümü) duyabilir. Atriyal septal defektin teşhisine yardımcı olmak için yapılan testler şunları içerir: - Ekokardiyogram. Bu, defekti teşhis etmek için en sık kullanılan testtir. Ses dalgaları, hareket halindeki kalbin resimlerini oluşturmak için kullanılır. Ekokardiyogram, kanın kalp ve kalp kapakçıklarından ne kadar iyi hareket ettiğini gösterebilir. - Göğüs röntgeni. Göğüs röntgeni kalbin ve akciğerlerin durumunu gösterir. - Elektrokardiyogram (EKG veya EKG). Bu hızlı ve ağrısız test, kalbin elektriksel aktivitesini kaydeder. EKG , düzensiz kalp atışlarının (aritmiler) belirlenmesine yardımcı olabilir. - Kardiyak manyetik rezonans görüntüleme (MRI) taraması. Bu görüntüleme testi, kalbin ayrıntılı görüntülerini oluşturmak için manyetik alanları ve radyo dalgalarını kullanır. Ekokardiyografi kesin bir tanı sağlamadıysa, bir sağlık hizmeti sağlayıcısı bu tür bir MRI talep edebilir. - Bilgisayarlı tomografi (BT) taraması. Bu, kalbinizin ayrıntılı görüntülerini oluşturmak için bir dizi X-ışını kullanır. Ekokardiyografi defekti kesin olarak teşhis edemiyorsa, atriyal septal defekti ve buna bağlı konjenital kalp defektlerini teşhis etmek için kullanılabilir. Atriyal Septal Defekt Tedavisi Atriyal Septal Defekt, genellikle doğumsal bir kalp hastalığıdır ve tedavi seçenekleri defektin büyüklüğüne, hastanın semptomlarına, yaşına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Tedavinin amacı, kan akışındaki anormallikleri düzeltmek, komplikasyonları önlemek ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Atriyal septal defekt tedavisinde izlenen yollar cerrahi olmayan yöntemler, cerrahi müdahaleler ve ilaç tedavisi gibi farklı kategorilere ayrılır. 1. İzlem ve İlaç Tedavisi Bazı küçük ASD'ler belirgin bir semptoma neden olmadığında, genellikle tedaviye gerek duyulmaz ve defekt kendiliğinden kapanabilir. Bu tür vakalarda hasta düzenli aralıklarla takip edilir: - İzlem: Kardiyolog, defektin büyüklüğünü ve kalbin işleyişini izlemek için düzenli ekokardiyografi veya diğer görüntüleme yöntemlerini kullanır. Çocuklukta görülen küçük ASD'lerin büyük bir kısmı yaşamın ilk yıllarında spontan olarak kapanabilir. - İlaç Tedavisi: ASD'nin kendisini tedavi etmez ancak semptomların yönetilmesine yardımcı olabilir. İlaç tedavisi, genellikle aşağıdaki durumları hedefler: - Kalp ritim bozukluklarını kontrol etmek (antiaritmik ilaçlar). - Kalp yetmezliğini yönetmek (diüretikler, ACE inhibitörleri veya beta blokerler). - Pulmoner hipertansiyonu azaltmak. 2. Kateter Bazlı (Transkateter) Müdahaleler Cerrahi olmayan minimal invaziv yöntemler, Atriyal septal defekt tedavisinde giderek daha yaygın bir hale gelmiştir. Orta büyüklükteki veya büyük, semptomatik ASD'lerin tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir. - Kateterizasyon Süreci: Bu prosedürde, kasık bölgesindeki bir damar üzerinden bir kateter (ince tüp) yerleştirilir ve kalbe yönlendirilir. Kateter aracılığıyla defekte yerleştirilen bir cihaz (örneğin, Amplatzer septal oklüder), açıklığı kapatır. - Avantajları: - Açık cerrahiye kıyasla daha az invazivdir. - Daha kısa iyileşme süresi ve hastanede kalış süresi. - Genel anestezi gerektirebilir ancak düşük komplikasyon riski taşır. - Uygunluk Kriterleri: Kateter bazlı yöntemler yalnızca uygun anatomik özelliklere sahip ASD'lerde uygulanabilir. Örneğin, defektin etrafındaki doku miktarı yeterli olmalıdır. 3. Cerrahi Müdahale Kateter bazlı yöntemlerin uygun olmadığı, büyük ASD'ler veya karmaşık durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. - Açık Kalp Ameliyatı: Göğüs kafesi açılarak yapılan bu prosedürde kardiyopulmoner baypas (kalp-akciğer makinesi) kullanılır. Cerrah, defekti doğrudan diker (primer kapama) veya yamalar (perikardiyal veya sentetik yama) kullanarak kapatır. - Cerrahinin Endikasyonları: - Büyük ASD'ler. - Pulmoner hipertansiyon gelişme riski. - Kateter bazlı yöntemin mümkün olmadığı anatomik durumlar. - Cerrahinin Avantajları: - Defektin tamamen kapatılmasını sağlar. - Anatomik olarak karmaşık ASD'lerde etkili çözüm sunar. - Riskler: Diğer büyük cerrahi prosedürlerde olduğu gibi enfeksiyon, kanama, anesteziye bağlı komplikasyonlar ve uzun iyileşme süresi gibi riskler taşır. 4. Komplikasyonların Yönetimi ve Önlenmesi Atriyal septal defekt tedavisinde amaç yalnızca defektin kapatılması değil, aynı zamanda komplikasyonların önlenmesidir: - Pulmoner Hipertansiyon: ASD'nin uzun süre tedavi edilmemesi pulmoner hipertansiyona yol açabilir. Bu durumda, tedavi pulmoner arter basıncını azaltmaya yönelik ilaçları içerebilir. - Emboli Riski: Defekt, kan pıhtılarının akciğerler yerine sistemik dolaşıma geçmesine izin verebilir. Bu durum genellikle inme gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Tedavi, defektin kapatılması ve kan sulandırıcı ilaçların kullanımı ile sağlanır. - Ritim Bozuklukları: Özellikle erişkin hastalarda ASD’ye bağlı olarak atriyal fibrilasyon gibi ritim bozuklukları gelişebilir. Bu durumda, antiaritmik ilaçlar veya kardiyoversiyon gerekebilir. 5. ASD Tedavisinde Yenilikçi Yöntemler ve Gelecek Perspektifi Tıbbi teknolojideki ilerlemeler, ASD tedavisinde daha az invaziv ve daha etkili yöntemlerin geliştirilmesine olanak tanımaktadır: - Robotik Cerrahi: Robot destekli minimal invaziv cerrahi yöntemler, daha küçük kesilerle müdahale imkânı sunar. - Gelişmiş Kateter Cihazları: Daha küçük boyutlu ve esnek cihazlar sayesinde daha karmaşık ASD'ler için kateter bazlı tedavi seçenekleri artmaktadır. - Kök Hücre Tedavileri: Hasarlı kalp dokusunun onarımı için kök hücre araştırmaları umut vadetmektedir. Sonuç Atriyal Septal Defekt tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş bir yaklaşımı gerektirir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahalelerden kateterizasyon yöntemlerine kadar geniş bir yelpaze bulunmaktadır. Tedavi başarısı, Atriyal septal defektin zamanında teşhis edilmesi ve uygun tedavi yönteminin seçilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde düzenli takip, komplikasyonların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Referanslar: - Atriyal Septal Defekt (ASD): 14 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi - Abaci, A., Unal, S., Alsancak, Y., Kaya, U., & Sezen, Y. (2013). Short and long-term results of percutaneous closure of atrial septal defect in adults. European Journal of Internal Medicine, 24(3), 236-241. - Attie, F., Rosas, M., Granados, N., Zabal, C., Buendia, A., & Calderon, J. (2001). Surgical treatment for secundum atrial septal defects in patients >40 years old. Journal of the American College of Cardiology, 38(7), 2035-2042. - Baumgartner, H., De Backer, J., Babu-Narayan, S. V., et al. (2020). 2020 ESC Guidelines for the management of adult congenital heart disease. European Heart Journal, 41(43), 4153-4241. - Beitzke, D., Heinze, G., Ullrich, R., et al. (2012). Long-term follow-up of patients with atrial septal defect. Clinical Cardiology, 35(1), 20-25. - Brochu, M. C., Baril, J. F., Dore, A., et al. (2001). Improvements in exercise capacity in asymptomatic and mildly symptomatic adults after atrial septal defect percutaneous closure. Circulation, 103(19), 2568-2573. - Cardoso, S. M., Carvalho, M. R., Sousa, L., et al. (2007). Long-term outcomes after percutaneous closure of atrial septal defect. Revista Portuguesa de Cardiologia, 26(3), 213-223. - Chessa, M., Carminati, M., Butera, G., et al. (2002). Early and late complications associated with transcatheter occlusion of atrial septal defect. Journal of the American College of Cardiology, 39(6), 1061-1065. - Cullen, S., Somerville, J., & Redington, A. (1995). Transcatheter closure of atrial septal defect reduces atrial tachyarrhythmias. Heart, 73(1), 32-36. - DiBardino, D. J., McElhinney, D. B., & Kaza, A. K. (2015). Read the full article
0 notes
sifatipmerkezi · 1 month ago
Text
Endodonti Nedir? Ne Demektir? Ne İş Yapar? Bölümü Nedir?
Tumblr media
Endodonti, diş hekimliğinin bir dalıdır ve dişin iç kısmı olan pulpa ve kök kanallarının tedavisiyle ilgilenir. Pulpa, dişin iç kısmında bulunan damar, sinir ve bağ dokularından oluşan bir yapıdır. Endodonti, özellikle dişin canlı kısmı olan bu bölgedeki enfeksiyonları, iltihapları veya diğer sorunları tedavi etmeye odaklanır. Endodontik tedavi, genellikle kök kanalı tedavisi olarak bilinir ve dişin korunmasını sağlamak amacıyla yapılır.
Endodonti Ne Demek?
Kelime olarak Yunanca “endo” (iç) ve “odont” (diş) kelimelerinden türetilmiştir. Yani, endodonti terimi, dişin iç kısmı ile ilgili tedavi ve işlemleri ifade eder. Bu dal, dişin pulpa kısmındaki sorunları ve kök kanallarındaki enfeksiyonları tedavi eder, böylece dişin sağlıklı kalmasını sağlar.
Endodonti Ne Yapar?
Endodonti, genellikle dişin iç kısmındaki pulpa dokusundaki enfeksiyonları, iltihapları veya hasarları tedavi etmek için yapılan işlemleri kapsar. Endodontistler, dişin pulpasına zarar veren sorunları giderir ve dişi sağlıklı bir şekilde korumak için çeşitli tedaviler uygular. Bu tedaviler şunları içerir:
Kök Kanalı Tedavisi (Root Canal Treatment): Pulpa iltihaplandığında veya enfekte olduğunda, bu tedavi uygulanarak enfekte doku temizlenir ve diş korunur.
Pulpa Çıkartılması: Pulpa dokusu ciddi şekilde enfekte olmuşsa, tüm pulpa çıkarılabilir ve kök kanalı düzgün bir şekilde temizlenip doldurulur.
Diş Replantasyonu: Dişin kök bölgesinde herhangi bir sorun olduğunda, dişin tekrar yerine yerleştirilmesi için yapılan tedavi.
Endodontistler, dişin pulpasını koruyarak hastaların doğal dişlerini kaybetmelerini engellemeye çalışır.
Endodonti Neye Bakar?
Dişin iç kısmındaki her türlü hastalığı ve rahatsızlığı ele alır. Bunun başında dişin pulpa dokusunun enfekte olması gelir. Endodonti uzmanları, aşağıdaki durumlarla ilgilenir:
Dişin iç kısmındaki enfeksiyonlar: Dişin köklerinde veya pulpa dokusunda gelişen bakteriyel enfeksiyonlar, ağrıya ve şişliğe yol açabilir.
Kök Kanalı Problemleri: Dişin kök kanallarında tıkanıklık, enfeksiyon veya hasar meydana geldiğinde endodonti müdahale eder.
Dişin pulpa hasarları: Dişe gelen darbeler veya uzun süreli çürümeler, pulpanın zarar görmesine yol açabilir. Bu durum da endodontik tedavi gerektirir.
Kök Kırıkları: Dişin kök kısmında kırıklar oluştuğunda, endodontist bu kırıkları tedavi eder ve dişi işlevsel hale getirir.
Endodonti Bölümü Nedir?
Endodonti bölümü, diş hekimliğinde dişin iç kısmı ve kök kanallarıyla ilgilenen bir uzmanlık alanıdır. Endodontistler, kök kanal tedavisi, diş pulpası tedavisi ve bu tür sorunların yönetimi konusunda uzmandır. Bu bölüm, dişin içerisine yönelik tedaviler ve işlemler ile dişin doğal halinin korunmasını amaçlar. Endodonti bölümü, dişin sağlıklı bir şekilde işlev görmesini sağlamak için çok önemli bir rol oynar.
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi Diş Tedavisi Hizmetleri
Özel Pendik Şifa Tıp Merkezi, diş sağlığınızı korumak için kapsamlı diş tedavisi hizmetleri sunmaktadır. Endodontik tedaviler de bu hizmetler arasında yer alır. Pendik Şifa Tıp Merkezi’nde, endodonti uzmanları tarafından kök kanal tedavisi, pulpa tedavisi ve diğer diş içi rahatsızlıkların tedavisi yapılmaktadır. Endodontik tedaviye ihtiyaç duyduğunuzda, dişinizin sağlıklı bir şekilde korunabilmesi için en iyi çözümleri alabilirsiniz. Diğer diş tedavileriyle birlikte, estetik diş hekimliği ve protez uygulamaları da sunulmaktadır. Pendik Şifa Tıp Merkezi'nde, diş sağlığınızı uzun süre koruyacak tedavilerle sağlıklı bir gülüşe sahip olabilirsiniz.
0 notes