▪️Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden ▪️Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. ▪️Hiç kimse aramasa, sormasa beni ◾️Sen gelsen yeter. 🫂 ▪️Huzur ellerinin güzelliğidir ▪️Gözlerin karşımda bir mutluluk denizi ▪️Her sabah soframızda ekmeğimizi ◾️Sen bölsen yeter. 🫂 ▪️Yüreğim seninle yaylalar kadar serin ▪️Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam, ▪️Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam ◾️Sen dolsan yeter. 🫂 ▪️Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm ▪️Bende sabır, sende naz... ▪️Gündüzden vazgeçtim düşümde biraz ◾️Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter. 🫂 ▪️Duymasa da hiç kimse şair gönlümün ▪️Sende karar kıldığını ▪️Ve içimin şerha şerha yarıldığını ◾️Sen bilsen yeter. 🫂 ▪️Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi ▪️Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu, ürkek... ▪️Bir incecik dal gibi üstüme titreyerek ◾️Eğilsen yeter. Yavuz Bülent Bakiler
Dönebileceğin bir ev yok artık. Sokak neyse sen osun çocuk. Göğe uzanan elini kırsalar da hayatta olmak nefes almakla açıklanabilir bir gerçek değil. Üzülme. Bu hep böyleydi. Sana umut dolu gelen her şenlik ateşi, seni yakacaktı. Ne umuyordun ? Bulduğuna mı şaşırdın ? İnsan kalan yanların dayak yemişse sebebi sen misin ? Yoksa dünya mı adil bir ring değil ? İnancını yitirmeseydin eğer her şeyi halledebilir miydin gerçekten? Dünya senden bağımsız çocuk. İçinde sen var olsan da olmasan da hep aynı terane. Sıkıldın biliyorum. Yoruldun. Çok koştun. Çok düştün.. Sana ne iyi gelir bu saatten sonra ? Herkesten münezzeh bir dağbaşı mı ? Belki de ruhuna en iyi gelecek ilaç budur. Ne dersin ? Seni insan olmak, insan kalmaya çalışmak, insan, insan, insan yormadı mı zaten ? Belki sen kimseye iyi gelmiyorsundur. Belki de kimse sana iyi gelmiyor ve gelmeyecektir. Yola çıkan yolda yorulurmuş. Sonra da ilk bulduğu sapakta evine dönermiş. Evi olan evine tabii. Seni yoran yol değil, uzayıp gitsin fark eder mi ? Seni senden uzak eden yola çıkarken yanında olup, o yolun sonunda yanında kimsenin olmaması. Bir sorun var. Biliyorum ne zamandır süregelen bir huzursuzluk bu. Hiçbir yer sana ait değil, sen hiçbir yere. Uzun süredir varolma çabanın içine edilmiş olabilir. Devam etmek için bir nedenin kalmamış olabilir. Evet, olabilir. Devam etmek zorunda değilsin, bunu unutma. Bunu hatırla. Balkondan baktığın aşağılar belki seni kucaklayacak olandır. Ölmekten bu kadar korkma. Canının yanmasından bu kadar korkma. Seni özgürleştirecek olan eşik buysa eğer, o eşikten de geç. Hiçbir eylemi zorunda olarak yapma sorumluluğun yok.
en acısını sevgilim en acısını
tadayım istedin:
en acısı buydu.
omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın
omurgamı.
niye?
Varla yok arasındayım
Varla yok arasındayım
Hep, varla yok arasındaydım.
Zaten.
Ben bilmedim ki
niye teyelliyim, niye?
Varla yok arasında
Varla yok arasında
Elimde bir kırık testi
Elimde bir kırık testi
Nereye bırakayım!
Gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem, belki bu yüzden
ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim.
onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
titreme daha fazla kalbim.
bağışla kendini artık onu da
bırak gitsin.
bırak gitsin.
o senin en ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha
seveceksin.
günler öylece kendi kendine geçsin diye
bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zaman baktım.
bilirdim, biliyordum, biliyorum,
bittiğinde, geçtiğinde,
azaldığında sızı, iyileştiğimde,
o saman tadıyla karıştığında;
her şey daha acı olacak.
ne sanıyorsun?
ne sanıyorsun?
benim olan artık
senin de kaderin:
dağbaşı,
oradaki yaralı ıssızlık.
ben seninle sevgilim
mutsuz ama bahtiyardım.
bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer.
birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
sen beni tek
tek
tek
bıraktın.
benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!
ömrümü adamıştım.
elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!
adaletin adını neden anmıyorsun burada da?
o yüzden büyük yaram
o yüzden büyük öfkem
o yüzden dinmiyor
içimde hepsi, hınca hınç.
o kadar uzun yol geldik ki seninle
şimdi, sen ayrı ben ayrı olan o yolu
nasıl yürüyeceğiz?
(biz seninle yoldayken
yanımızdan ovalar, ağaçlar; titreşen
rüzgârlar akmıştı. bir yolumuz olduğunu,
yol kazalarını, yol yorgunluğunu
o zamanlar biliyor muyduk?)
sonra, çoook sonra, bu parçaların sonunda
sen beni kızını çok seven
bir anne olarak hatırla.
ben ki hiç kavuşamamıştım sana.
Bir nefeslik can kalsaydı sana üflerdim canımdan
Diyecekler; çok yüksekti ondaki zindan
Görmeli, eline almalı, sıvazlamıydın, öğretemeden
Yazgına kanat ol kol ol diyemeden ayrı düştüysem senden.
Buna yanarım çok, en çok buna yanarım inan.
Onaramazdım kırdığım yerleri
Onaramazdın kırdığın yerleri
Son bir nefesle sana sarılmıştım.
En acısı buydu.
En acısı buydu.
aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir.
ben bir divan şairi değilim ki sevgilim
sana bercesteler düzeyim
yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına
tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim.
ben bu çıldırmış vaktin, ben bu yılan zamanının
paramparça edilmiş şairiyim.ne diyeyim!
yine de içimde, çooook eskiden kalma bir
ya sele...
bir çöl gecesine ismini bırakayım.
sözde kalır sevgilim
sözde kalır bütün sözler
aşk çünkü, aşk çünkü kendine
bir yol, bir ideoloji ister.
bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
bir tarihe başlayacaksın, orası işte
benim tarihimle başlar.
ve say, geriye doğru, tek tek
sende kalsın şimdi al bu taşlar.