#dünya insan hakları günü
Explore tagged Tumblr posts
Text
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
Tüm insanlığın ortak değeri olan ve tüm insanlığı kapsayan 'İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi', 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmesi münasebeti ve insan hakları bilincinin tüm dünyada gelişmesi amacıyla her yıl "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü" olarak kutlanmaktadır.
54 notes
·
View notes
Text
“Dur Demenin Zamanı Bugündür”
İzmir Büyükşehir Belediyesi 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne özel “Sağlıklı Kent İzmir” sloganıyla etkinlik düzenledi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Başkan Dr. Cemil Tugay, Türkiye’de giderek artan açlık, yoksulluk ve işsizliğe dikkat çekti. İzmir’in bu konuda ortaya koyduğu projelerle mücadelenin öncüsü olması gerektiğini söyleyen Başkan Tugay, tüm kitle örgütlerine çağrı yaparak “Bu…
#10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü#Doç. Dr. Erhan Kurtarır#Dr. Cemil Tugay#Dr. Zafer Levent Yıldır#Ege#Helil İnay Kınay#İzmir#İzmir Büyükşehir Belediyesi#Karabağlar Belediyesi#Prof. Dr. Ferhat Kentel#Prof. Dr. Pınar Okyay#Sağlıklı Kent İzmir#Yıldız Teknik Üniversitesi
0 notes
Text
4 Ekim Cuma günü 18.30’da Küçükçekmece Kitap Günleri’ndeki söyleşi ve imza günüme bekliyorum.
O gün Dünya Hayvanları Koruma Günü ve ben “21. Yüzyılda Hayvan Hakları ve Türkiye” başlıklı sunumumda elbette katliam yasasından da söz edeceğim ama hayvan haklarını sadece belli türlerle sınırlamadan tüm insan dışı hayvanlar açısından ele alacağım.
Anlamlı bir etkinlik olacağını düşünüyorum. İlgilenen herkesi beklerim.
2 notes
·
View notes
Text
7.000 KİŞİYE TEK MEZAR TAŞI
Lafı çok uzatmayacağım, bu katliamın unutulması uluslararası menfaatlerimize uygun geldi ve adını anmamaya yemin ettik sanki.
Boraltan Köprüsünü hikayesini duymuşsunuzdur, peki Drava'yı (veya Drau'yu) duydunuz mu?
gün 28 Mayıs.
Sadece 74 yıl önce bu gün insan hakları savunucusu, medeniyetin mimarı kesilen İngilizler, 28 Mayıs 1945 günü kendilerine sığınmış Türk ve Çerkeslerden oluşan 7.000 kadın, çoluk, çocuk Kafkasyalı'yı 2. Dünya savaşında İtalya- Avusturya sınırı Drava'da, Ruslara teslim ettiler. Ruslar 28 Mayıs'tan, 1 Haziran'a kadar kendilerine teslim edilen 7.000 Kafkasyalı'yı, sınıra 200 metre mesafede kurşuna dizdiler.
Adige, Kumuk, Karaçay - Malkar, 7.000 kişi katledildi.
Toplu mezarları mı yok, mezar taşları mı, oda yok.
O korkunç katliamın şahitlerinden Dellah kasabasının yerlisi çiftçi Martin Nagale: “… Hemen hemen tamamı kadın ve çocuklardı. Çok korkunçtu. Kadınlar teslim edilmemeleri için yalvarırlarken, her yeri gözyaşları ile yıkıyorlardı. Bu yalvarmaların boşuna olduğunu görenler ise bir biri ardına çocuklarıyla Drau’nun azgın sularına kendilerini bırakıyorlardı. ” şeklinde gördüklerini anlatırken, başka bir şahidi olan Mrs. Maria Tiffling “Bir ailenin bütün fertlerinin Drau’da yok oluşlarını hiç unutamam. Anne bir yavruyu sırtına bindirmiş diğer ikicisinin de ellerinden tutuyordu. Üçüncüsü ve en küçük çocuk da babasının kollarındaydı. Hepsi de kendilerini Drau’nun hırçın sularına korkunç çığlıklarla attılar” diyerek bu korkunç katliamın belgesi olacak tanıklıklarını yaptılar.
Drau'yu bilen, anan, anlatan, sahip çıkan kimse kalmadı.
Bir gün Avusturya’nın Oberdrauburg bölgesine bağlı Irschen köyüne yolunuz düşerse, katledilen o zavallı Müslüman mültecilerin anısına, Mayıs 1960'ta, Avrupa İslam Cemiyetinin diktiği anıtta, Almanca olarak: “Burada 1945 yılının 28 Mayısında 7000 Kuzey Kafkasyalı, kadınları ve çocuklarıyla Sovyet otoritelerine teslim edildiler ve İslamiyet’e olan sadakatleri ile Kafkasya’nın İstiklali idealine kurban gittiler” yazısını göreceksiniz.
7.000 kişiye dikilmiş bir mezar taşı gibi, küçük bir anıt..Çerkesler...
Si ADİGE..
#28mayis1945drau
#21may1864
#adige #adiga #circassian #circassia
8 notes
·
View notes
Text
Yoksunluk Meseli
Yoksunlaştırma bir çıkarım hali olmaktan ötede hayatlarımızın yegane ortak bileşenini bu sahnede imliyor. Muktedirin zorbalığı aşan pratiği, hayatın her gün biraz daha yoksunluk ile bütünleşik suretini var ediyor. Kimseler artık sıradan insanların derdine yanmıyor iş bu cenahta. Öylesine afaki, o kadar lalettayin bir yıkıcılık ekseni, sureti temsil ediliyor ki hiç ama hiçbir biçimde normatif ne hallere konulmuş düşünülmüyor. Bencileyin, kötülüğü ta ortasından var eden, katran karanlığına demirlemiş bir ülkede asgari müştereklerin alenen tarumar olunmasına devam olunuyor. Hiçbir yere ilerlemeyen bir ülkenin var edebileceği o katran karanlığının bir ilerleme, dönüşüm için elzem bir istikamet / ivme kazandırıcılığı üstüne sözler sarf edilirken cürüm konuşulmasın isteniyor. Tümüyle bozgunculuk, hemen her anlamda yağmacılık, her türden ama her anlamda çürümenin ortasında dımdızlak bir hale terk ediliyor sıradan insanın hayatı. Hayatlarımız çepeçevre kuşatılırken yoksunluğu da aralıksız var edilmiş olan devletli argümanlarının eyleme dönüşmesi neticesinde birer hakikat olarak karşımızda, yanı başımızda buluruz. Tümü birden en ince detayına kadar hesaplanmış olagelen o yoksunluk hallerinin refakatinde bir memleketteki yaşam halinin her nasıl çürümeye terk edildiği de ortaya çıkar.
Yoksunluğu lafta değil doğrudan var edilmiş bir eylem sonucu olarak suna gelir devletli. O yeni yüzyıl şablonu zikredilirken, bir asırlık gelenekselleşmiş kılınan öcü / korkutucu olagelen tüm bileşenlerin gözetiminde yoksunluk kısıtlamalarla birlikte var edilir. Sıradan insanın hayatına konulan gözün, geleceksizliği bir laf değil sonuç olarak var eden cürüm hemhal memleketin tahayyülü artık ulu ortadadır. Ekonomik yoksunluğun biçarelik dolu sahnesinde nefes alın buyrulur. Günlerdir sulandırılan, bir gün şöyle yükselecek bir gün de böyle yükseltilecek, halkımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz lafzının bir sakız gibi çiğnendiği o asgari ücret zammının belirsizliği içerisinde misal yoksunluk ortak paydaya dönüştürülür. İnsanların umutlarının yerle bir edildiği, buna çabalanan bir yerde o iki gıdım maaş artışının dahi çok görülmesi mesel edilmesin istenir. Zaten başlı başına en kestirmeden devletlinin kendi kendisine var ettiği yeniden değerlendirme oranı ve benzeri olagelen vergilendirme / tahsilat / yenileme vakalarındaki artışla bir başına konulup, cebine ortak olunan insanlara iki gıdım nefes alma hakkı dahi çok görülür. Her durumda yüzde otuz, kırk, elli gibi rakamlar telaffuz olunurken ele geçmeden o paranın bir biçimde hiç edilmesinin zemini çoktan kotarılır. Daha rakam telaffuzuna girişilmeden bir kere daha karavana vuracak olan sıradan insanlara umut pazarlanır. Sonuç daimi bir hal ile hüsran! Sonuç her zamanki gibi martaval okunurken, canı daha da fazla yakılacak biraz daha yoksun / yoksul kılınacak bir halk.
Genel geçer değil hayatlarımızın tam da ortasından geçen bu asgari ücret tahayyülünün her ne olacağının belirsiz bir geleceği işaret etmesinin yanında bir de sosyal / politik ola gelen tahayyüllerin yekunda müştereklerimizi eksiltmesi söz konusudur. Aleni bir halde kuşatmanın lafta değil doğrudan imalinin yamacında hayatın her ne şekilsiz hallere terki diyar edildiği meseledir. Gündelik şartların zora koşulduğu, kimsenin yarınına dair kısa, kesin bir ifadeyle umudunun kalmadığı / bırakılmadığı bir zeminde yoksunluk sadece ve sadece maddi değildir. BirGün Gazetesinden aktaralım: “AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde 'Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı'nda konuştu. Konuşmasının büyük kısmında yine İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlardan bahseden Erdoğan, kendi iktidarında Türkiye'nin insan hakları alanında ciddi aşama kaydettiğini iddia ederken yerel seçimlere yönelik mesajlar da verdi.
Konuşmasında İsrail'in Gazze'deki katliamları üzerinden Batı'ya yüklenen Erdoğan, Batı'nın üzerine medeniyet inşa ettiği 5 değerin 4'ünün Batı ile ilgisi olmadığını öne sürdü. "Batı'nın barbarlık vasfının örneklerini doğrudan yaptığı ve dolaylı olarak destek verdiği olaylarda daha sık görmeye başladık" diyen Erdoğan, Batı'daki nefret suçlarının da arttığını söyledi.
Erdoğan, Batı ülekelrinde gelişen protestoların önemine de değindi. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin Gazze'de çiğnendiğini ifade eden Erdoğan, "Gazze halkının her türlü hakkı işgalci israil güçleri tarafından pervasızca yok edilmektedir. 18 bini aşkın Gazzeli kardeşimiz şehit oldu" diye konuştu.
Abd Nasıl Sahip Çıkacak?
İsrail'e verdiği destek üzerinden ABD'yi eleştiren Erdoğan, "ABD, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne nasıl sahip çıkacak?" diye sordu.
70'den fazla basın mensubunun Gazze'de öldürüldüğünü vurgulayan Erdoğan, BMGK'nin İsrail'i koruma ve kollama konseyine dönüştüğünü söyledi. BM Genel Sekreteri Guterres'in çabalarının yeterli olmadığını söyleyen Erdoğan, ABD'nin veto etmesi nedeniyle Gazze'de ateşkesin yürürlüğe konamamasından hareketle "Dünya 5'ten büyüktür" sözünü tekrarladı.
"Adil Bir Dünya Abd İle Mümkün Değil"
"Bu BMGK ile insanlığın bir yere varması mümkün değil. Adil bir dünya mümkün ama Amerika’yla değil" diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"BM'nin aciz ve işlevsiz yapısının tüm dünyada sorgulanacağına inanıyorum. Gazze'den sonra hiçbir şey 'eski tas eski hamam' zihniyetiyle devam edemez. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Bu meselenin takipçisi olacağız."
"Kimsenin Ötekileştirilmesini Kabul Etmedik"
Türkiye'nin insani değerleri öncelediğini iddia eden Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hiç kimsenin kıyafeti, etnik kökeni veya dini inancı nedeniyle ötekileştirilmesini kabul etmediklerini öne sürdü.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen bir seviyeye ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhurla cumhurbaşkanı arasında örülen duvarları yıkıp milli iradeye vurulan zincirleri parçaladık. Bazı süreçler vakit alsa da her meseleyi hallediyoruz."
Yerel Seçim Mesajı
Yerel seçimlere ilişkin de mesaj veren Erdoğan, "31 Mart için 'Yeniden İstanbul', 'Yeniden Ankara' diyoruz yola devam ediyoruz" diye konuştu.”
Yoksunluk kavramının kesintisiz erkan-ı muktedir elinde nasıl yeniden biçimlendirildiği meselesini görebilmek için tek örnek yeterlidir. Dümdüz bir yasak savma hikayesi olarak o ağza sakız edilmiş olagelen tek parti rejiminin tüm hatları, eylediği haltları yeniden ve yine yeniden üstlenirken bir cerahat erki insanlık mefhumuna dair nutuk çekebilmektedir. İnsan Hakları Gününde, yozluğun, zorbalığı, kesintisiz bir kuşatma pratiğinin ortasındaki menzilde olmakta olanı görünmez addetmek zaten baş efendinin en büyük hobilerinden birisini oluşturur. Bir tahakküm bataklığı haline gelmiş modern zamanlarda yönetimi var eden katmanların kendi sınırlarının içinde her türlü zorbalığı yapıp dışarıya akıl satmalarının şeceresini bir kere daha yeniden bina eder baş efendi. Kurgu değil hakikatte o çemkirip duruyor görünen malum İsrail devletiyle ticaretin halen devam olunduğu silah parçalarından, askeri giyim malzemesine, gıdadan tekstile her şeyin gemi gemi yollandığı bir zeminde, Gazze sınırlarında / Batı Şeria’da ve tüm sahada var edilen yıkımın önemine vakıf olunmadığı açıktır. Yoksunluk bunları kapsar, yoksul kılınanın, hayatına gölgelerin eksiksiz düşürülmüş insanların karşısına hamasi nutukları çıkartırken kendi bildiğini eylemeye devamlılıkla sanki her şeyi mükemmel bir ülkede yaşıyormuşuz savına tutunulur. Böyle bildirilir, oysa kepazelikler içinde kalakalmış bir yerdeyizdir. Halimiz her anlamda perişan.
BirGün Gazetesinden aktaramaya devam edelim: “Bugün Dünya İnsan Hakları günü. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün üzerinden 75 yıl geçti. Ancak ülkede temel hak ve özgürlükleri budayan AKP’nin insan hakları sicili utanç verici. ‘Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı’nda konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrımcılık olmadığını ve ‘Türkiye demokrasisinin örnek gösterildiğini’ öne sürdü.
Erdoğan’ın bu iddialarının yanında gerçek başka. Ülke bugün baskı sansür, hak ihlali ve adaletsizliğin gölgesinde.
Ülkedeki hak ihlalleri şöyle:
• 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
• “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “hükümeti aşağılama” suçlamasıyla 2022’de 16 bin 753 kişi hâkim karşısına çıktı. 1872 kişi tutuklandı.
• Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvuru sayısı 2023’ün ilk 9 ayında 80 bin 218.
• Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 2022’deki başvuruların oranı yüzde 26,9.
• Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararları hâlâ uygulanmadı.
• Can Atalay’ın tutukluluğuna ilişkin AYM kararı uygulanmadı.
• Dezenformasyon Yasası hâlâ yürürlükte.
• İktidarı, Erdoğan’ı ve ailesini konu alan 1770 habere erişim engellendi.
• Freedom House’un raporuna göre Türkiye 32 puanla “özgür olmayan ülke” oldu.
• Düşünceyi ifade nedeniyle 6’sı çocuk 86 kişi tutuklandı.
• Umut Vakfı’nın verilerine göre 2022’de 3 bin 984 silahlı şiddet olayında 2 bin 278 kişi öldürüldü.
Öte yandan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun raporuna göre 31’i çocuk en az 3 bin 301 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi.
İzmir Barosu’ndan yapılan açıklamada ise insan haklarının enkaz altında kaldığına aktarıldı. Açıklamada konuşan Avukat Ayşe Kaymak şunları söyledi: "Depremde yardım eşit dağıtılmadı. Mülteci depremzedelere yardım edilmeyeceğine dair talimatlarla ayrımcılık yasağı ihlal edildi."
Yoksunluk hallerinin her nasıl bile isteye, muktedir eliyle örneklendiğini yeniden imal edile geldiğini gösteren bir utanç tablosudur şu yukarıdaki. Yukarıdaki listeye sebepsiz bir biçimde uzun tutukluluğa maruz bırakılan Gültan Kışanak eklenebilir. Hakkındaki iddialar için tek bir elle tutulur kanıt bulunamayan eski HDP eşgenel başkanı Selahattin Demirtaş eklenebilir. Yüksekdağ, Tuncel gibi yüzlerce siyasetçi eklenebilir. Hastalıkları yaşam / ölüm çizgisinin arasını muğlak kılmış, buna rağmen tutsak edilmelerine devam olunan binlerce insandan bahis açılabilir. Gün aşırı var edilen ötekileştirmenin Filistin’de cereyan eden olayları öne sürüp sunulagelen Yahudi nefreti eklenebilir. Sokağa taşa duran ve ne hikmetse asırdır çözülememiş Noel ile Yılbaşını birbirinden ayıramayan bir zevatın elinde hedef kılınan Hristiyan azınlıkların durumu eklenebilir. Ötesi berisi uzunu kısacası yok her şekilde kendisinden saymadığı kim varsa buna karşı bir nefreti / hiddeti / lincin ta kendisini sürekli imal eden, bununla gününü geçirip, bir geleceği şimdiden hiç etmeye ant içen bir yerde yoksunluk laf değildir. Müştereğimiz kılınan bir tahayyül olarak her çaba sonrası karşımızda yükseltilen bir cerahat meselidir. Bu kadar...
Yönelimini, güncesini zordan / betten yana kuran bir yerde hayatın biricikliğinden hemen hiç bahis açılamıyor artık. Muktedir olagelen yönetimin sunduğu her şey bütünüyle aleni bir halde eksiltmeyi / yoksun kılmayı süreğen hale getiriyor. Yolun, yordamın, anlamla bir ve beraberce bir ülkedeki hayat gailesinin hem ekonomik hem sosyopolitik hem de güncel / gündelik sınırlarının yerle bir edilmesine devam olunuyor. Yirmi bir yıllık bir iktidar pratiğinin enikonu var ettiği şeyin artık adı dahi doğru düzgün bildirilemiyor. Ol özgürlükler ülkesinde tiratlar, söylevler çekilip durulurken bağnazlığa esir edilmiş, suspus kılınmış olan geniş kitlelere bunlara da alışırsınız denilerek bir kere daha teslimiyetçilik vaaz ediliyor. Tümden nobran, afaki bir biçimde yıldırı / kör şiddet / hayat memat halini alaşağı eden bir bakışımla sanki her şey normalmiş gibi davranılması isteniyor. Yaralarla, berelerle, bir dolu yük edilmiş olagelen elem ve kederle birlikte bir yaşam tahayyülü açık bir biçimde mahvediliyor. Yoksun, eksik, yarım yamalak hale terk edilmiş olanın içinden de bir hikaye kalmasın diye her gün yeniden var ediliyor o yoksunluk. Gelişim, ilerleme ve yenilenme denilirken cerahatin kollarında geçmişinin karanlığından zerre ayrışmamış olagelen yerde bir hayat tecrübe ettiriliyor. Adına hayat denilebilirse şayet. İtiraz edilmesi bir yana sessizliği bir kenara terk etmedikçe, sorgulanmadıkça, hak aranmadıkça daha da güçlü bir biçimde var edilecek bir cehennemî tahayyüle esaret devam olunuyor. İyi midir böyle... sahiden...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Ruminations By Robert Rauschenberg – Asheville Art Museum
#güncel#cutup#miksaj#yazılama#ses#anlam#biyopolitika#türkiye#başka türkiye vardır#yol nereye?#demokrasi#adalet#hakkaniyet#asgari ücret#müştereklerimiz#ekonomi#sosyopolitik#dert#meram#anlık#yaralar#hayat#devlet nedir?#insan hakları#baş efendi#kötülük#karanlık çağ#laf
2 notes
·
View notes
Text
Adıyaman Belediyesi’nden Dünya İnsan Hakları Günü Konseri
0 notes
Text
🔴MALATYA AK PARTİ TEŞKİLATI🔴
@Akparti KURUCUSU CUMHURBAŞKANIMIZ
Sn: @RTErdogan
🌹❤️🇹🇷❤️🌹
AK PARTİ İL KADIN KOLLARI BAŞKANIMIZ
Sn: @esinylmztnrvrdi
AK PARTİ MİLETVEKİLİMİZ
Sn: @sirac_official
📍Ankara/ Genel Merkez Konferans Salonu
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘ın teşrif ve hitaplarını gerçekleştirdiği Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı’na katıldık.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye, tarihin doğru sayfasında ve doğru tarafında yer almıştır.
Liderimizin de vurguladığı üzere: “Kapımıza gelene, ‘Türk müsün, Arap mısın, Kürt müsün?’ diye sormadık. Bizden yardım dileyene, ‘Müslüman mısın, Hristiyan mısın, Yahudi misin?’ diye sormadık.”
Hamdolsun!
🌹❤️🇹🇷❤️🌹
#sonnefesekadarakparti
#sonnefesekadaerdoğan
#malatyaakpartiteşkilatı
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de huzura ve güvenliğe giden yolun kapıları açılmıştır
Ankara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kurultay Merkezi’nde “Dünya İnsan Hakları Günü Kardeşliğin Yüzü Programı”nda konuştu. <br class=”k-br” /> Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geldiğimiz noktada, insan hakları bir tek dünyanın belli bir bölgesine ve belli bir insan nüfusuna uygulanan imtiyazlı haklar şeklinde…
0 notes
Link
0 notes
Text
HALICI: ‘‘İNSAN, HAKLARI İLE VARDIR’’
CHP Isparta Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Hikmet Yalım Halıcı, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle yazılı bir basın açıklaması yaptı. Halıcı, Parlamenter sistemin yok edilmesi ve tek adamlık sistemiyle birlikte Türkiye’nin insan hakları sıralamalarında son sıralara düştüğünü belirterek “Kadın ve çocuklar başta olmak üzere vatandaşlarımız şiddet ve istismar kurbanı oldu. İşçi…
0 notes
Text
Hakkari Valisi Çelik'ten 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü mesajı
http://dlvr.it/TGj2X6
0 notes
Text
HÜDA PAR Elazığ Kadın Kolları Başkanı Mehtap Göksudan Anlamlı Mesaj
HÜDA PAR Elazığ Kadın Kolları Başkanı Mehtap Göksu'dan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne Dair Tepki: "Gazze ve Filistin İçin Gelecekte Değilse, Kimin İçin Var?" HÜDA PAR Elazığ Kadın Kolları Başkanı Mehtap Göksu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü töreniyle yaptığı konuşmada, insan haklarının evrensel olduğunu vurguladı ve Gazze'de yaşanan insanlık suçlarına dikkat çekti. Göksu, İsrail'in Filistin hedefine yönelik politikalarını sert bir dille eleştirerek, bu duruma karşı uluslararası sessizliği kınadı. Göksu'nun açıklamasından Öne Çıkanlar - İnsan Hakları Evrenselliği ve Dokunulmazlığı: Göksu, insan haklarının hiçbir ayrım gözetmeden eşit şekilde çalıştığını belirtti. Temel hak ve özgürlüklerin tüm insanların sahip olduğu dokunulmaz değerlerin olduğu vurgulandı. - Gazze'deki İnsanlık Dramına Tepki: Göksu, Gazze'de çocuk, kadın ve yaşlıların maruz kaldığı soykırımın insan haklarının ayaklar adı altında alındığını gözlerin önüne serdiğini söyledi. İsrail'in eylemlerini insanlık suçu olarak nitelendirerek, uluslararası toplumdaki bu hastalıkların suskunluğunu eleştirdi. - Dünya İnsan Hakları Günü'nün Anlamını Sorgulama: Göksu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nün konusunu sorgulatarak şu soruyu yöneltti: “Gazze ve Filistin için geçerli değil, kimin için var?” Zulme sessiz kalmanın, zulmün bir parçası olmanın anlamının geldiğini belirtti. Filistin Halkına Destek Çağrısı Göksu, Filistin'de yaşanan zulmün bir an önce sona erdiğini vurguladı ve insanların evrensel olarak sürdürülmesinin tüm insanlığın ortak sorumluluğu olduğunu ifade etti. Açıklamasını şu çağrıyla tamamladı: “Bugün sessiz kalan herkes, bu suça ortaktır!” Read the full article
0 notes
Text
“Dur Demenin Zamanı Bugündür”
İzmir Büyükşehir Belediyesi 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne özel “Sağlıklı Kent İzmir” sloganıyla etkinlik düzenledi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Başkan Dr. Cemil Tugay, Türkiye’de giderek artan açlık, yoksulluk ve işsizliğe dikkat çekti. İzmir’in bu konuda ortaya koyduğu projelerle mücadelenin öncüsü olması gerektiğini söyleyen Başkan Tugay, tüm kitle örgütlerine çağrı yaparak “Bu…
#10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü#Doç. Dr. Erhan Kurtarır#Dr. Cemil Tugay#Dr. Zafer Levent Yıldır#Ege#Helil İnay Kınay#İzmir#İzmir Büyükşehir Belediyesi#Karabağlar Belediyesi#Prof. Dr. Ferhat Kentel#Prof. Dr. Pınar Okyay#Sağlıklı Kent İzmir#Yıldız Teknik Üniversitesi
0 notes
Photo
Bursa Barosu'ndan Dünya İnsan Hakları Günü Açıklaması Bursa Barosu’ndan Dünya İnsan Hakları Günü Basın Açıklaması Dünya genelinde insan haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla kutlanan Dünya İnsan Hakları Günü, her yıl 10 https://bursahabermedya.com/bursa-barosundan-dunya-insan-haklari-gunu-aciklamasi/ #BursaHaberleri #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü Nedir? 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü Anlam ve Önemi
İnsan Hakları Günü Nedir? İnsan Hakları Günü, her yıl 10 Aralık’ta kutlanan ve dünya genelinde insan haklarının korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için farkındalık yaratmayı amaçlayan önemli bir gündür. Bu gün, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yıl dönümüne ithafen belirlenmiştir. İnsan hakları, tüm bireylerin…
0 notes
Link
0 notes