#biri nair
Explore tagged Tumblr posts
pazaryerigundem · 2 months ago
Text
Başkan Taban Naire Çikayeva Anadolu Lisesi öğrencileriyle buluştu
https://pazaryerigundem.com/haber/189750/baskan-taban-naire-cikayeva-anadolu-lisesi-ogrencileriyle-bulustu/
Başkan Taban Naire Çikayeva Anadolu Lisesi öğrencileriyle buluştu
Tumblr media Tumblr media
Her hafta farklı bir okulda “Genç Bakış” ismiyle düzenlenen buluşmalar kapsamında öğrencilerle bir araya gelen Belediye Başkanı Alper Taban, bu hafta Naire Çikayeva Anadolu Lisesi öğrencileriyle buluştu. Başkan Taban, İnegöl’ün gelişimi ve geleceğine ilişkin yaptığı konuşmada; “Şehrimiz hızla büyüyen, hızla gelişme çabası içerisinde olan, tabi ki ciddi eksikleri de olan ancak geleceğe dair de çok çok güzel noktalarda olacağını düşündüğümüz bir şehir” dedi.
BURSA (İGFA) – İnegöl’ün geleceğini ortak akıl ile şekillendiren İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, özellikle gençlerin vizyon ve fikirlerinden faydalanmak adına yeni dönemde lise düzeyindeki okullarda “Genç Bakış” ismiyle düzenlenen gençlik buluşmalarında öğrencilerle bir araya gelmeye devam ediyor. Bu organizasyonlarda gençlerin fikir ve önerilerini dinleyen Başkan Taban, aynı zamanda öğrencilerin eleştirilerine yanıt verip isteklerini de tek tek not alıyor. Her hafta farklı bir okulda öğrencilerle bir araya gelen İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’ın bu haftaki durağı ise Naire Çikayeva Anadolu Lisesi oldu.
youtube
İnegöl’ün tarihi öneme sahip okullarından biri olan, 1966 yılında eğitim öğretime başlamış İnegöl Lisesi’nin devamı niteliğinde ve bu okulun modern yüzü olarak bilinen Naire Çikayeva Anadolu Lisesinde öğrencilerle bir araya gelen Taban, şehir yönetimine ilişkin ortak aklın ve gençlerin fikirlerinin önemine vurgu yaptı. İnegöl’ün hızlı gelişen bir şehir olduğuna dikkat çeken Taban, “Şehrimiz hızla büyüyen, hızla gelişme çabası içerisinde olan tabi ki ciddi eksikleri de olan ancak geleceğe dair de çok çok güzel noktalarda olacağını düşündüğümüz bir şehir. Bunun için çalışıyoruz. Bulunduğumuz okul da çok çok önemli bir okul. 1 Ekim 1932 tarihinde İnegöl Ortaokulu ismiyle bugünkü İshakpaşa Okulu binasında eğitim öğretime başlamış, ardından 1966 yılında lise kısmı açılmış, 2005’te İnegöl Anadolu Lisesine dönüşmüş, 2014-15 eğitim öğretim yılı itibariyle de Naire Çikayeva ismiyle yeni binasında eğitim öğretime başlamış okulumuz, halen daha adı hafızlarda bulunan ve benim de mezun olduğum İnegöl Lisesi’nin modern yüzüdür” dedi.
Tumblr media
GENÇLERİMİZİ DİNLEMEK OLMAZSA OLMAZIMIZ
Öğrencileri dinlemek için bu programların yapıldığını da hatırlatan Taban, “Bu buluşmalarda aslında bizler sizi dinlemek, sizleri anlamak istiyoruz. Nihayet itibariyle bir iş yaparken karşınızdakine hizmet veriyorsunuz. Bizim karşımızdaki kitle, bu şehirde yaşayan tüm insanlar. Bu duruma gelecek olarak baktığımızda da öncelikle gençlerimizi dinlemek, onlara kulak vermek bizim olmazsa olmazımız. Sizler yarın nasıl bir şehirde yaşamak istiyorsunuz, size nasıl bir şehir bırakılmasını istiyorsunuz. Bugün nasıl bir şehirde yaşamak istiyorsunuz” ifadelerinde bulundu.
Tumblr media
Başkan Taban’ın konuşmasının ardından öğrencilerle karşılıklı soru cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde mikrofonu öğrenciler aldı, güncel konular başta olmak üzere talepler, öneriler, eleştir ve projeler bir bir anlatıldı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
elazigsurmanset · 1 year ago
Text
FIRAT EDAŞ, MÜHENDİSLERİNİN YARATICI FİKİRLERİNİ ÖDÜLLENDİRDİ
Tumblr media
Sorumluluk sahasında bulunan yaklaşık 2 milyon aboneye elektrik dağıtım hizmeti sunan Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. (Fırat EDAŞ), Şirket bünyesinde görev yapan mühendislerin ortaya koyduğu birbirinden yaratıcı projeleri ödüllendirdi. Fırat EDAŞ birçoğu hayata geçirilen projeler ile elektrik dağıtım sektörüne katma değer sağlamayı hedefliyor. Elazığ, Malatya, Bingöl ve Tunceli’de elektrik dağıtım hizmetini kesintisiz ve kaliteli bir şekilde sürdüren Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş., bünyesinde görev yapan mühendisler ile geçtiğimiz Nisan ayında düzenlenen “Mühendis Buluşmaları” organizasyonunda bir araya gelmiş ve genç yeteneklerin inovatif projelerini dinlemişti. Sunulan 90 projeyi değerlendiren jüri ekibi, 4 projenin ödüllendirilmesine karar verdi. Sektöre katma değer sunacak olan ve çalışmalarına başlanan projelerin ödülleri, Elazığ’da düzenlenen törende sahipleri ile buluşturuldu. Üstün performans ve çalışma disipliniyle oluşturulan projelerin ödüllendirildiği törene Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Ömer Kandemir, Operasyon Direktörü Doğanay Özbay, Kurumsal Yetkinlikler ve Eğitim Direktörü Selman Nair, Şirket Müdürü Müjdat Çelik ve kurum yöneticileri katıldı. KANDEMİR: “PROJELERİMİZ SEKTÖRE IŞIK TUTACAK” İnsan kaynağına verdikleri değeri her fırsatta dile getiren Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Ömer Kandemir, törende yaptığı konuşmada: “Müşteri memnuniyetinde olduğu kadar çalışan odaklı yatırımlarımızı da her geçen yıl arttırdık. Bugün gerçekleştirdiğimiz organizasyon da bunun bir göstergesi. Ortaya koyduğumuz her katma değeri yüksek projenin uzun vadede işimize ve işimizin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacağının ve sektöre ışık tutacağının bilinciyle çalışıyoruz. Genç ve dinamik bir ekiple bu yolu yürüyoruz. Her biri birbirinden hevesli ve yaratıcı fikirlere sahip. Onların bu heves ve yaratıcılıkları bizim için oldukça kıymetli. Bizlere sunulan 206 mühendislik projesi arasında seçim yaparken oldukça zorlandık. Projelerin bir kısmını hayata geçirdik, bir kısmını da geliştirmeye devam ediyoruz.” ifadelerine yer verdi. Read the full article
0 notes
enfarktuss · 5 years ago
Note
Enfarktüs Hanım aklınıza gelen izlemelisin dediğiniz birkaç film yazar mısınız?
Direk bi film ismi gelmiyor böyle sorunca o yüzden sevdiğim yönetmenler üzerinden gideceğim belki yazdıkça hatırlarım.
Öncelikle Alejandro González Iñárritu demek istiyorum. Onun sayesinde Benicio Del Toro ile tanıştım. Bahsettiğim film 21 Grams oldukça popüler belki izlediğiniz bir filmdir ama söylüyorum yine de diğeri de öyle; Amores Perros. Benicio demişken Düş ve Gerçek, Snatch, Things We Lost in the Fire demeden olmaz.
Sonra Coen Biraderler. Inside Llewyn Davis, No Country for Oldman, Fargo, Big Lebowski, True Grit. Sonuncusu hariç hepsi kült. Sonuncusu da benim için kült.
Michael Haneke'nin 2 filmini izledim Amour ve Cache. Çok enlerde filmler başka bir Haneke filmi izler miyim bilmiyorum ama bu filmler beni gerçekten sarsmıştı.
Tabii ki Paul Thomas Anderson. Benim en sevdiğim oyuncu Daniel-Day Lewis. Şansıma birlikte 2 tane dehşet filmleri var. Biri Phantom Thread -çok severim- diğeri There Will Be Blood. Bu filmlerin üstüne konuşmaya gerek bile yok. Bu yönetmene ait sevdiğim diğer bir filmde Magnolia. Enterasan bi film, müzikleri falan çok güzeldir.
Iran'dan Asgar Farhadi diyeceğim özellikle Forushande. Yine Iran'dan Mecid Mecidi. Beyond the Clouds ve Serçelerin Şarkısı kesinlikle izlenmeli.
Mira Nair benim gözbebeğimdir ondan asla vazgeçmem. Namesake, Salaam Bombay, Monsoon Wedding.
Hindistan'dan standart Bollywood algısını yıkan çok iyi yönetmenler çıkıyor son zamanlarda Anurag Kashyap gibi. Gangs of Wasseypur serisi, Raman Raghav, Manmarziyaan, Ugly, Bombay Velvet, Mukkabaaz sadece birkaçı.
Aynı şekilde Imtiaz Ali. Özellikle Highway ve Rockstar filmleri.
Shoojit Sircar; October, Madras Cafe (Tamil etnik sorununu anlatıyor.) ve Pink.
Vishal Bhardwaj var birde Maqbool, Omkara ve Haider diye Shakespeare üçlemesi var. Makbet, Othello ve Hamlet eserlerinin Hintçe'ye uyarlaması. Ilkinin henüz çevirisi yok ama diğerlerini öneririm.
Hintçe demişken Dil Se ve '96 filmleri yüzünden içim çıkana kadar ağlamıştım. Ciğer deler.
Bide böyle aptal aptal kendime takıntı yaptığım boks üstüne filmler var. The Fighter, The Boxer, Cinderella Man, Ali, Warrior..
Matt Damon hassasiyetim vardı bir ara Rounders, The Rainmaker falan çok güzeldi.
Harvey Keitel'in -çok severim- oynadığı The Piano'yu da önerebilirim. Son derece rahatsız edici bir film ama başarısı su götürmez. Izleyip siz karar verin.
En son Parasite'yi izlemiştim müthiş bir gerilim.
The Deep Blue Sea, Waltz with Bashir, Rust and Bone, Tuntematon sotilas, The Age of Innocence, The Wind That Shakes the Barley, Flammen & Citronen, Eastern Promises, The King, Cold War, The Flowers of War, Ahlat Ağacı, Abad Va Yek Rooz, Mandariinid, Melbourne, Panzehir, Lincoln, Tabutta Röveşata, Sonbahar, Beş Şehir.. falan filan.
Aslında çok film var ama aklıma gelmiyor şimdilik bu kadar olsun ⭐
1 note · View note
fenrees · 4 years ago
Text
En İyi Hikayeli Oyunlar İçin 11 Öneri
Film tadında bir deneyim imkânı sunan en iyi hikayeli oyunlar, dünya genelinde her yaş kesiminde büyük bir ilgi ile takip edilmektedir. Yeni ve eski fark etmeksizin birçok farklı konuya sahip hikayeli oyunlar, oyuncuları da hikayelerinin içine sürüklemekte ve gerçekçi bir oyun imkânı sağlamaktadırlar.
The Last of Us
En iyi senaryoya sahip oyunlardan biri olan 2013 yapımı the Last of Us, Teksas’ta yaşayan Joel adında bir baba ve babasıyla birlikte yaşayan Sarah adında bir kızın doğum günüyle başlamaktadır. Doğum günü sırasında cordyceps adlı bir mantar, bulaştığı insanları insan öldüren canavarlara dönüştüren bir hastalık yaymaya başlamıştır. Joel, kardeşi ve kızı ile birlikte olayların ortasından kaçmaya çalışırken, kızı Sarah bir asker tarafından öldürülür. Bu sahneden 20 sene sonra, Joel ve iş ortağı Tess, silah kaçakçılığı yapmaktadırlar. Robert isimli bir gangsterin silahlarını çalması üzere silahlarını geri almak için Robert’e ulaşan ekip, silahları geri almanın tek yolunun Ellie isimli bağışıklık sahibi bir kızın hastalıklı karantina bölgesinden çıkarılması gerektiğini öğrenirler. Bu şekilde başlayan oyunda çeteler arası savaş ve hastalıkların arasında Ellie ve onu korumak isteyen bir adamın hikayesi anlatılmaktadır.
En iyi hayatta kalma zombi filmleri listesini de inceleyebilirsiniz.
Read Dead Redemption
2010 yılında piyasaya sürülen oyunun hikayesi 1911 yılının Amerika ve Meksika sınır bölgesinde geçmektedir. John Marston isimli karakter eski bir çete üyesidir ve eşi ile oğlu devlete bağlı ajanlar tarafından kaçırılmıştır. Ailesini teslim almasının tek yolu ise eskiden bağlı olduğu çetenin başındaki adamlar ve aynı zamanda eski arkadaşları olan Bill Williamson ve Javier Escuella karakterlerini yakalayıp ajanlara teslim etmektir. Bill’i yakalamak üzere yola çıkan John, Bill’in adamları tarafından vurulmuştur ve hayatını MacFarlane adlı bir çiftçi kurtarmıştır. Eşi ve oğlunu kurtarmak için yeniden Meksika’ya dönen John, ailesine bir süre sonra kavuşsa da kısa bir süre sonra Edgar Ross isimli bir karakter, John ve ailesinin yaşadığı yere baskın yapmaktadır. Bu sırada karısı ve Jack adlı oğlunu bir ata bindirerek baskından kaçıran John, baskın yerinde öldürülmektedir. Babasının intikamını almak isteyen Jack, 3 yıl sonra Edgar Ross’un peşine düşmektedir. Meksika sınırında bir ırmağın kenarında hayatını sürdüren Edgar ve Jack, ördek avında karşı karşıya gelmekte ve bu karşılaşmadan Jack galip çıkarak intikamını tamamlamaktadır.
Far Cry 3
Ubisoft tarafından çıkarılan Far Cry serisinin 3. oyunu olan Far Cry 3, Jason Brody adlı bir karakter ve yakın bir arkadaşın skydiving yaptığı bir tatil sırasında, haritalarda görünmeyen ve korsan istilası altında olan bir adaya düşmeleri ile oyun başlamaktadır. Vaas adlı bir korsanın lider olduğu adada Jason Brody ve yakın arkadaşı esir alınmaktadır. Ancak adada sadece korsanlar değil, ada yerlileri de bulunmaktadır. Bu yerliler tarafından kurtarılan Brody, Vaas adlı korsandan intikam almak istemekte ve olaylar gelişmektedir.
Tomb Raider
Film tadında ilerleyen bir senaryoya sahip olan Tomb Raider, arkeolog ve kaşif bir babanın kızı olan Lara Croft adlı karakterin, gemi yolculuğuna çıkması ile başlamaktadır. Keşif amaçlı çıktığı yolun 22. Gününde gemi kaza yapmaktadır. Buradan sağ bir şekilde kurtulan Croft, bir adaya kendini atmaktadır. Oyun buradan itibaren genişleyerek devam etmektedir.
The Witcher 3: Wild Hunt- Blood and Wine
Dizi çekimlerinin de yapıldığı the Witcher serisinin özelliği oyunun bitmesine rağmen farklı sonlarının yer almasıdır. Geniş the Witcher evrenindeki 3. oyun diğer oyunların devamı olarak çıkmış ve elfler, büyücüler, cüceler ve diğer yaratıklar ile birlikte her senaryosu beğeni toplayan bir oyun olmuştur.
En iyi 10 mini dizi önerilerine yazımızdan ulaşabilirsiniz.
The Walking Dead
Dizisi ile de bilinen the Walking Dead, ilk çıkış yaptığı 2012 senesinden beri en iyi hikayeli oyunlar arasında yerini korumaktadır. Çizgi grafiklerine sahip the Walking Dead, bir zombi ve hayatta kalma oyunudur. Hikayesinde, Lee adlı bir profesör, senatörü karısıyla birlikte olduğu gerekçesi ile öldürmekte ve hapis cezası almaktadır. Zombi istilasının başlaması ile Lee, 8 yaşındaki bir kız çocuğu ile bu kargaşa içinde tanışmaktadır. Aralarındaki etkileyici ve duygusal hikâyeyi anlatan oyun, Telltale Games tarafından yazılmıştır.
Alan Wake
Oyuna ismini veren Alan Wake karakteri, bir gerilim yazarıdır. Son yıllarda pek hikâye üretemeyen yazar, eşi Alice ile birlikte kısa bir tatile çıkmaya karar vermiş ve burada yaratıcılığının artacağına inanarak yanında daktilosunu da getirmiştir. Tatilde iyiden iyiye bunalan Alan, artık hissettiği baskıya dayanamamış ve sinirli bir şekilde evden çıkmıştır ancak çıktıktan kısa bir süre sonra eşi Alice’in evden çığlıklarının geldiğini duymuştur. Eve doğru koşan Alan, yabancı birisinin Alice’, sürükleyerek evden çıkardığını ve göle doğru götürdüğünü görmüştür. Ardından kendisi de göle atlayan Alan, kısa bir süre sonra bilincini kaybetmiştir. Kendine geldiğinde, kaza yapmış bir arabanın içerisinde uyanan Alan ile birlikte oyun başlamaktadır.
The Elder Scrolls V Skyrim
2011 yapımı the Elder Scrolls V Skyrim, ilk çıkıştığı yaptığı andan itibaren yüksek beğeni toplamış ve rekor kopya satmış bir oyundur. Oyuncular, oyun içerisinde farklı evrenleri keşfedebilmekte ve verilen görevleri yapmama ya da erteleme hakkına sahiptir. Oyunun hikayesi ise dünyanın sonunu getireceği kehanetlerde söylenen Alduin isimli bir ejderhayı öldürme çabalarıdır. Ejderha tanrısı olarak da bilinen Alduin’in öldürülme olayları, Obviliondan 2 yüzyıl sonra, Nir gezegenindeki Tamriek kıtası üzerinde bulunan Skyrim’de geçmektedir.
Grim Fandango
3 boyutlu grafikler içeren ilk macera oyunu olma özelliği taşıyan Grim Fandango, 1998 yılında piyasaya kara mizah ve neo nair tarzı ile çıkarılmıştır. Oyunun hikayesine göre, ruhlara, ebedi huzura varacakları dört senelik bir lüks seyahat paketleri satan Manuel Calavera, Ölüm Departmanı adlı çalıştığı seyahat acentasında sürekli olarak patronu tarafından yönlendirilen 2. sınıf kişiler ile ilgilenmektedir. Bu durumdan rahatsız olan ve 1. sınıf kişilere hizmet vermek isteyen Manny, bu isteği patronu tarafından öğrenildikten sonra görevinde askıya alınmıştır. Çalışmadığı bu süre zarfında gizli bir yer altı örgütü olan LSA’ın başı Salvador Limones ile tanışan Manuel, kendi başına gelenlerin içyüzünü öğrendikten sonra Ölüler Diyarı’ndaki kirli işeri yok etmek amacı ile 4 senelik bir göreve başlayacaktır.
Assassin’s Creed II
Bir seri oyunu olan Assassin’s Creed II, Ezio adlı karakterin, babasının ve erkek kardeşinin idam ile suikast edilmiş olmasından sonra, kendi babasının da aslında bir suikastçı olduğunu öğrenmiştir. Babasının izinden gitmeye karar veren Ezio’nun hikayesinin anlatıldığı oyun, birçok ince detay içermesi ile en iyi hikayeli oyunlar arasında yerini almıştır.
En iyi işlemci seçenekleri yazımızdadır.
Mafia
Mafia oyununun baş karakteri bir taksi şoförü olan Thomas Angelo isimli normal bir adamdır. Bir gün Salieri isimi bir mafya ailesinin adamları, baş karakter Thomas’ın taksisine düşman mafya adamlarından kaçmak üzere binmektedir. Artık iki mafya arasındaki savaşın arasında kalmış olan Thomas, Salieri ve adamlarını taşıdığı için düşman mafya tarafından süikaste uğramıştır. Salieri’ye sığınan Thomas, zaman ilerledikçe mafyanın bir parçası olmaya başlamıştır. Onun sıradan hayatından çok farklı bir dünya olan mafya yaşamına ayak uydurmaya çalışan Thomas, vicdanlı bir karaktere sahip olması sebebi ile bu süreçte çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. The Godfather serisi ile büyük benzerlikler ve mesajlar taşıyan Mafia oyunu, 2002 çıkışlı olmasına rağmen en iyi hikayeli oyunlar arasında hala ilk sıralarda anılmaktadır.
Kaynak: https://www.zovovo.com/en-iyi-hikayeli-oyunlar/
0 notes
istandistmag · 7 years ago
Text
Suları Düşlemek
Ne zaman huzura ihtiyaç duysam, denize kaçarım. Uzak adalarla derin bir bağım var, sanki milyonlarca yıl su altında yaşamışım gibi. O gizemli aurası, tıpkı aşırı-analitik zihnimden geçen bir meltem gibi beni iyileştirir. Zor zamanlarda yaşantımızın bir su gibi akıp gider. Rahat olduğunuzda akan bir nehir gibi yumuşak olabilir.
Belki de denize karşı duyduğum bu nostaljik ilginin sebebi vücudumuzun %70’inin sudan oluşmasıdır. Suya nasıl baktığımız, dokunduğumuz ya da suyu nasıl tükettiğimiz sağlığımızı etkileyebilir. İnsanlar, onun tinsel gücünü yıllar öncesinden keşfetmişler, nehirlerin bir analık simgesi olarak görüldüğü eski Hint çağlarında ona tapmışlar.
GİZLİ GÜÇLER
Japon Dr. Masaru Emoto, farklı dualar, kelimeler, müzik veya farklı ortamlara maruz kaldığında suyun kristalli yapısının nasıl değiştiğini keşfetmiş. Beethoven ve Mozart’ın müzikleri çaldığında oluşan titreşim karşısında suyun kristalleri çiçek ya da elmas şekline bürünmüştür. Kendimizi bir su ya da enerji olarak düşündüğümüzde, düşüncelerimizde ve duygularımızda güçlü bir etkisi olacağını anlayabiliriz. “Öfkeliyken suyu gördüğümüzde, tadı zehir gibi olur. Mutluysak, tadı daha iyidir.”, diyor Ananda Yoga eğitmeni, danışmanı, terapisti ve direktörü Naveen Meghwel. “Su, yaşayan bir bilgisayardır – anılarımızı ve duygularımızı taşıyan sıvı bir araçtır. Bu nedenle eski zamanlardan beri ruhun iyileştirilmesinde kullanılmaktadır.”
Eski zamanlarda yapılan birçok ayinde suya kutsal bir varlık gözüyle bakılır. Hint kalelerinde insanlar suyu küçük bakır kaplar içinde bitkilerle birlikte takdim eder ve ilahi güce doğru şarkılar söylerlerdi. Buda, İsa ya da Krishna adına olumlu titreşimler yaydıklarında, o artık ‘şifalı’ bir su olurdu. Hindistan’da bazıları suyu bakır kaplarda tutar ve tinsel gelişimi geliştirmek için olumlu titreşimler yansıtırlardı. Suyu bir gece kendine haline bırakıp enerjiyle dolmasını bekler ve ertesi sabah bedeni arındırmada kullanırlardı.
Suyun doğasında serinletme vardır. Yogada, bedeni tinsel egzersizlere hazırlamak için temizlemede kullanılır. “Yogadan önce bedeni temizleyin.”, diyor Meghwel. Jala neti (burun temizliği), Vaman dhauti (mide temizliği), Basti 8kolon temizliği) ve Shankaprakshalana (sindirim kanalları temizliği) gibi Yogada kullanılan temizleme tekniklerini uyguladığımızda toksinleri bedenimizden arındırarak asana, pranayama, şarkı ve meditasyona hazırlanırız.
Eski zamanların insanları, suyun gücünü çeşitli ayinlerde gözlemlemişler. Su, bize ait olmayandan arınmamızı ve böylelikle daha derin bir meditasyon yapabilmemizi sağlar. Çok basit bir yudumlama faaliyeti bile iyileştirici etki sunabilir. “Su içtiğinizde, zihinsel açıdan oldukça açık olmalısınız. Böylelikle daha beden ve ruhani açıdan daha sağlıklı olabilirsiniz. Suyu tüketirken çok sakin olursanız, o su bedeninizi iyileştirmeye başlayacaktır.”, diyor Meghwal.
  DERİN BAKMAK
Su her zaman etrafımızdadır. Azur mavisi denizi görmek için Mauritius’a uçmam gerekmiyor. Bu sabah içtiğim çayda, yeşil tarlaları besleyen yağmur vardı; gökyüzü, denizden buharlaşan parçacıklarla doluydu; hatta soluduğum havada bile onun buharından vardı. Özüme geri döndüm.
Ayurvedanın beş elementinden biri olan apa (Sanskritçede ‘su’) bedeni, zihni ve ruhu temizler. Bedenimizdeki su elementi dengelendiğinde, hayatımız iyileşir. Suyun esas amacı, ulaştırmadır, akışkanlığı ile bizleri daha iyi bir zihinsel duruma taşır. Su meditasyonu yaparak içimdeki nehrin yumuşak bir şekilde akmasına izin veriyorum: Gözlerimi kapatıyor ve kendimiz ılık bir kumsalda ya da derin bir nefes çekerek su altına dalmış halde hayal ediyorum.
Suya bakmak, insanı rahatlatabilir. Essex Üniversitesi’nden Profesör Arnold Wilkins ve Dr. Dominic Fernandez yaptıkları araştırmayla nehir, göl, deniz kıyısı ve hatta suni de olsa sulak bölgelerin, estetik yönü (su, ışığı, insana enerji ve canlılık verici çizgi ve dokular halinde yansıtır) sayesinde sağlığımıza iyi geldiğini ortaya koymuşlardır.
  YATIŞTIRICI SESLER
Gözlerinizi kapatın. Zihninizi sessize alın. Akşamüstü denize karşı otururken hayal edin kendinizi. Kıyıya vuran dalgaları hissedin. Su sesleri, vücudumuzdaki enerjinin titreşimini değiştirir ve bizleri sakinleştirir. Beyin dalgalarımızı düşürerek bizleri meditasyon haline sokar. Denize karşı otururken, etrafımızdaki sesler yaratıcılığımızı destekleyerek bizleri teta beyin düzeyine ulaştırır.
Tamamlanmamış dalga formuyla okyanusun yatıştırıcı etkisi tedavilerde sıklıkla kullanılır. Küresel Ses ve Bilinçlilik Kurumunun kurucusu ve yöneticisi, ayrıca The Complete Guide to Sound Healing(Ses Terapisi Rehberi) adlı kitabın yazarı olan David Gibson’a göre ırmak, dere ve şelale sesleri, beyni kirleten vücutta tıkalı kalmış enerji ve duyguları açığa çıkartmaktadır.
Frekansı, ritmi ve chi’si ile su sesi, bizleri olumlu yönde değiştirir. “Gelişigüzel bir biçimde kıyıya vuran dalgaların sesi, yeni bilgi yolları ve nöral yollar oluşturarak zihnimiz ve bedenimizi faaliyete geçirir. Su sesleri, duygusal tıkanıklıklarımızdan kurtulmamızı sağlar.”, diyor Gibson. Denize yakın değilseniz, kulaklıklarınızla bu sesleri dinlemeyi deneyebilir, ya da bir şelalenin altında oturduğunuzu hayal edip onun gücünü hissetmeye çalışabilirsiniz.
  BİLİNÇLİ HAREKET
Suyun iyileştirici gücü, soğuk su banyolarının depresyonun iyileştirilmesinde kullanıldığı Victoria döneminde keşfedilmiştir. Pranayama ve enerji kontrolü gibi iyileştirici uygulamalarda kullanılan çok önemli bir araçtır. Yoga eğitmeni ve Aqua Kriya Yoga’nın yaratıcısı ve ustası Camella Nair şöyle diyor; “Su, duygularımızı nötrleyerek yaşam koşullarına ve zorluklarına tepki göstermemizi önler. Tarih kadar eski bir ritüel olup, ister banyo yapıyor ister Ganj’da yüzüyor olun, aydınlanma ile derin bir tinsel bağı vardır”.
Su yogası fizyolojik, psikolojik ve duygusal düzeylerde dengenin sağlanmasında idealdir. Suyun özellikleri yaptığımız egzersizi derinleştirebilir. Suyun canlılığı ve hidrostatik basıncı, omurgamızı uzatarak kemik ve eklemlerimizdeki stresi alabilir. Su yogası yapanlar, suyun duruşlarını düzeltmelerine de yardımcı olduğunu ifade etmişlerdir. “Öğrenciler sudayken, karada olduklarından daha kısa sürede faydayı elde edebilirler. Bu yoga yöntemi, suyu seven yogacılar için hareket kolaylığı sağlayarak ve hatalı nefes alıp verme alışkanlıklarını yavaşlatarak onlara faydalı olur.”, diyor Nair.
  SUYUN ALTINDA NEFES ALMA
Hint Okyanusundaki ilk scuba-diving deneyimimi hatırlıyorum. Derin mavi denizde düzenleyici ile nefes aldığımda, oldukça net ve güçlü bir ses çıkmış, bedenim ve vücudum rahatlamıştı. Dev bir akvaryumdaki mutlu bir balık gibiydim.
Solunum ve kaygı problemleri yaşayanlar, şnorkel gibi suda nefes alıp verme yöntemlerinden faydalanabilirler. Nair şöyle diyor; “Nefes alıp vermeyi yavaşlattığınızda, düşüncelerinizi de yavaşlatmış olursunuz. Nefes döngüsündeki boşluklar, yaşantımızda olabilecek sorunları çözmeye ayırabileceğimiz zaman gibidir. Ustam bana şunu öğretmişti ‘Sorun demek, çözümü düşünememek demektir, başka bir şey değil.’
Suyla her temasa geçişimiz, alıştırma yapmak için yeni bir fırsattır. Bırakın su sizi iyileştirsin ve dalgalarının ritmi size rehberlik etsin. İçinizde akan nehre dönün, huzuru yeniden bulacaksınızdır. Su, bize teselli verecektir.
The post Suları Düşlemek appeared first on Şehri Keşfet & Explore the City.
from WordPress http://ift.tt/2ABvgPF
0 notes