#bilirdik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Reis bu akşama kadar aktif olmazsa helvasını kavurup ağıt yakicam @kurtarici0
5 notes
·
View notes
Text
Biz bu asırı zor bilirdik..
Meğer bu asır;
Çetin imtihanların enkazı altından kalkamadığımız,
Çaresizliğin en dibinde kurtuluş ararken savrulduğumuz
En büyük "Kıyametimizmiş"!!!
74 notes
·
View notes
Text
Avlusunda su kuyusu bulunan evler vardı .
İncir, Nâr, Ayva, Erik, Dut, Kiraz...
Asma Üzüm...
Tavuk ve civciv olmazsa olmaz bir zenginlikti bir çok evde .
Komşular ve ahbaplar vardı.
Birbirimizin ağzından yerdik ve her derdimizi bilirdik birbirimizin.
Misket, Yakar top, Ebelemece, Saklambaç, Kızlı erkekli oynanan
evcilik oyunları vardı.
Kimin kapısında acıkırsak orada doyardı karnımız.
Sabah evden çıkar gece 12' de ismimiz çığlık atılınca eve döner,niye duymuyorsun diye ince bir fırça atılırdı , hepsi buydu.
Mis gibi hayattı kısacası herkes için.
Anneler hafif,çocuklar özgürdü.
Yaşıyorduk bu hayatı .
Ağaçlar meyveler birer birer azaldıkça özgürlüğümüzden de çalındı sanki .
Sahi ya.....
Nereye gitti bu kocaman hayatlar!?
6 inç bir ekrana sığdı hayatlarımız .
Yan yana oturduğumuz insanın gözüne bakmadan günler harcayıp oh! ne güvenli bir yaşam diye yuttuk bunu .
Çocuklarımız adına ne büyük kayıp.
Nasıl bir fakirlik bu tarifi yok ...!
37 notes
·
View notes
Text
En çok saklambaç oynamayı severdim ben küçükken. Ne için saklandığımızı bilirdik en azından… İşin ucunda bir zafer vardı hırslıydık. Sonraları kalmadı böyle güzellikler… Büyüdük. Başkalaştık, kimsesizleştik… Bizi bulacak insanların olmaması kadar kimsesizdik. Kimi zaman aşktan, Kimi zamansa gerçeklerden kaçtık. Aşk'tan gerçekten kaçtık. En güzel oyununu oynadı bize hayat. Önceleri gözlerden uzak yerlere kaçar kaybolurduk. Şimdilerde ise içerimizde kayboluşumuz!… Özdemir ASAF
33 notes
·
View notes
Text
Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize.
Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu.
Ama öyle bunalımlara girip çıkmazdık.
Ertesi gün unuturduk.
Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize.
Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik.
Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı o günlerden bahsediyorum.
Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler.
İşte bu yüzden her anne iyi bir terzi ve her baba da yenilerini alamadığı için biraz buruk olurdu.
Ama modayı yine de yakından takip ederdik biz.
Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı.
Her bahar papatya toplamak ve çimlerde yuvarlanmak gibi sıradan eğlenceler de edinmiştik kendimize.
Üstelik pantolonumuz da beliren çimen lekesi için annemizden yiyeceğimiz azara bile hiç aldırış etmeden.
Ama yine de iyi çocuklardık biz.
Ağlayan küçüğümüzü susturmasını da, pazardan gelen büyüklerimizin yüklerini taşımasını da, beraber gülüp, beraber ağlamasını da iyi bilirdik.
İstediğimiz bir şeyin olması için sabretmeyi de o yokluk günlerinde öğrendik.
İşte bu yüzden ekmek ve emek bizin için nimettendir.
Kaybetmemek için sıkı sarılırız, ekmeğimize de sevdiklerimize de..
Kırmızı Kitap, Carl Gustav Jung
144 notes
·
View notes
Text
"biz de bilirdik gönül eğlendirmeyi, umut verip hayallerle oynamayı. lakin biz kendimize istemediğimiz bir şeyi kimseye yapmadık, vicdanımız el vermedi…"
122 notes
·
View notes
Text
İnsanlık ölmüş derken lafta bilirdik, gerçekten ölmüş! İsrail soykırım yapıyor. Bütün dünya suç ortağıdır.
38 notes
·
View notes
Text
Biz bir zamanlar kimselerin dinlemediği müzikleri dinlerdik.
Saklardık onları.
Bilirdik ki keşfedildiklerinde tüm büyü bozulacaktı.
Hep bozulurdu.
Şimdi o büyülü anların hiçbiri kalmadı.
Özel diye birşey kalmadı çünkü.
#plutondayasamakisterdimm#postlarım#spotify#postlarim#mayonezli#umutbittigezegeniyakin#visnelimeybuzz#istanbulfatihiii#sarhoskedi#bugeceicelim
7 notes
·
View notes
Text
real ders > online
en azindan unide yuxulayanda başımızı partaya qoya bilirdik indi kamerani söndürmeye qoymurlar heç lanet olası agöplskojk
16 notes
·
View notes
Text
İkimizde çocuklar gibi mutluluktan güle bilirdik...
8 notes
·
View notes
Text
Pirinç ayıklanırdı evlerde yemeğin yanına pilav, yada dolma içi için.
Kese kağıdıyla gelirdi eve her şey poşet moşet bilmezdik...
Bakkaldan manavdan yada pazardan fileyle dönerdi Annelerimiz Babalarımız.
Sadece Sana yağını bilirdik birde.
Vita yağının boş kutularına çiçek ekerdi annelerimiz ablalarımız...
Radyoda dinlediğimiz arkası yarınların ve maçların hala tadı damağımda,
Halit KIVANÇ
Orhan AYHAN
Necati KARAKAYA onlardı spikerlerimiz.
Servis nedir onu da bilmezdik okula giderken, bizden büyük ablaların eteğine yapışır öyle giderdik okula..
Şimdi kocaman servis aracında çocuk unutuyorlar ama bizim ablalarımız bizi hiç unutmadı ne okula giderken nede okul çıkışında...
Lapa lapa kar yağsa da kapanmazdı okullar...
Sadece pazardan pazara yıkansakta ne kepeklenirdi saçımız, ne de erkenden kirlenirdi bedenimiz..
Ruhumuz, saygımız onlar hiç kirlenmezdi..
Çoğumuz ingilizceyi,
MR ve MRS BROWN’dan öğrendik işte çat pat..
At the pıcnıc, at the sea si de böyle çizgi filmleri de bilmezdik.
Zaten çizgi filim izleyecek televizyonumuzda yoktu..
Çizgi romanlarda yaşardık aşkı,
Teksas, Tommiks, Zagor, Mandreke hergün okuduğumuz kitaplar arasında birinci sıradaydı. Okuyan okumayanla değiştirir maceradan maceraya koşardık onlarla..
Şarkılar dinlediğimiz plaklar 45’likti.
Öyle büyük stüdyolar değil küçük plakçı dükkanları vardı. Hoparlörleri dışarı konur akşama kadar kayıt yaparlardı..
Saklambaç gazetesi, Hey, Ses dergileri okurdu mahalledeki ablalar. Yazlık sinamalar yaz akşamlarının vazgeçilmeziydi. Her mahallede duvarda yada direkte afişleri asılırdı yeni gelen filimlerin, birde gelecek hafta oynayacak filimin..
Kötü adam
Erol TAŞ, Ekrem BORA.
Kızların hayalindekiler;
Kadir İNANIR, Cüneyt ARKIN, Ediz HUN, Göksel ARSOY,
Erkeklerin hayalindekiler;
Türkan ŞORAY, Filiz AKIN, Fatma GİRİK ve ismini sayamadığım ne çok sanatçılar vardı sanki aileden biriydi hepsi.
Yazlık tatil köyleri falan bilmezdik koca bir yaz mahallede sokakta geçerdi.
Bizim için yazlık da, kışlık da, tatil köyü de mahallemizdi.
Sıcaktan kavrulsak da yazı,
soğuktan donsak da kışı da aynı derecede severdik.
Anne Baba abla abi kardeş arkadaş konu komşu güzel güzel geçinip giderdik işte.
Bizler güzel çocuklardık..
Alıntıdır
19 notes
·
View notes
Text
Öyle güzel ağırlıyoruz ki yalanları, suçlu aramaksa en geçtirme yolumuz,
Sorgulamayı dahi unuttuk Nicedir.
“Ben ne yapmış olabilirim sorusunu kendimize sorma
Cesaretimiz dahi yok.
Öyle kolay ayırıyoruz ki yolları,
Ne de olsa bir tıkla geliyor artık arkadaşlıklar.
Gene bir tıkla bitiyor.
Öyle güzel cümleler kuruyoruz ki işimiz düşünce, kendimiz dahi gerçek sanıyoruz.
Öyle kolay hasta oluyoruz ki,
Teşhislerin adına yetişemiyoruz.
Öyle yeni kelimeler icat ettik ki,
üç kelimeyle “seni çok Seviyorum” diyebiliyoruz.
Oysa biz eskiden yalan söyleyince burnumuzun uzayacağını sanırdık.
Salakmıydık? Hâşâ!
Tertemiz akıllılardık.
Oysa biz eskiden ilk kendimize kızar,
ilk kendimize küser; yine ilk kendimize sorardık.
Delimiydik! Hayır..
İyi niyetliydik.
Ahde vefâ bilirdik...
Oysa biz eskiden sıkı dostlardık.
Sevmek için bahaneler arardık.
Bir parmakla küserdik de, çok sürmezdi kaldığımız yerden devam edişlerimiz.
Utanmayı bilirdik.
Derdimizi dahi on yeminden sonra söylerdik.
Kalpte olmayanı dile dökmezdik.
Öyle kolay "Canım" demezdik.
Üç kelimelik sevgilerimiz yoktu.
Uzun uzun şiirler yazardık.
Oysa biz eskiden kirli ellerimizle simitlerimizi bölüşsek de, hasta da olmazdık!
Şimdi mi?
Öyle- böyle değil, güzel "Kirlendik!
36 notes
·
View notes
Text
Bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını lakin aç idik yedik karanfil parasını.
33 notes
·
View notes
Text
Bizde bilirdik bu saatte arabada son ses ile hız yapmayı amaaaa gel gör ki kandil ibadet ile geçecek yarın gece görüşürüz 😎
8 notes
·
View notes
Text
youtube
Müthiş bir uyumdu bizimkisi,
Sen yürürdün insanlar içinde.
Ben sıyrılırdım insanlar arasından.
Vardığımız sözsüz anlaşmanın tek şahidiydi gözlerimiz.
Neyi büyüttüysek onu sunduk aşkımıza
Birbirimize yollar eskittik deli adım.
Bütün taşıtlar bilirdi adresini
Seni bulurdum açılan kapılarda.
Müthiş bir anlaşmaydı bu şüphesiz
Savrulurduk günün içinde.
Görenlerin gözünde tektik.
Kalabalığın ritminde yürürken
Yalnız ikimizin adımları tutardı
Gölgemiz bile tekrar ederdi birbirini.
İvecen çarpardı saatimiz
Beklerdik zamanın kıvrak elini.
Bilirdik ışıkları çekilince göğün, dağılacak kalabalık,
Bize kalacak cadde, seni kolladığım sokak
Taşına uladığım anıt, ruhuna buladığım şehvet.
Ve nihayet anlam bulacak kesişmek.
Müthiş bir anlaşmaydı bu şüphesiz
Sevişirdik uyum içinde.
Yangına saldığımız gövdemiz
Her çalgıda tangoya dururdu.
Kan ter içinde sunardık gösterimizi.
Ateş yakardı göğsün
Hep kırmızıydı elbisen.
Mum benden bilirdi erimesini
Kirpiğinin kardeşiydi omzun
Senden bilirdim.
Müthiş bir anlaşmaydı bu şüphesiz
Attığımız her zar yek gelirdi.
Söz (Şiir): Ercan Çiftci
Mecruh / Şüphesiz
11 notes
·
View notes