#ama cidden çok iyiydi
Explore tagged Tumblr posts
Text
kızlar sanırım ben aşık oldum
#ben marketin oradan geçiyordum#motorun üzerinde bir taş#cidden mükemmel bir parçaydı#Allah sahibine bağışlasın gözüm gönlüm açıldı#ldlfşviggşhşb#ama cidden çok iyiydi#tarzı#saçı başı#yüzükleri#offff
4 notes
·
View notes
Text
Düğün
Ağustos ayını sevmemeye devam ediyorum.
Ama güzel bir kaç anımız da var elhamdülillah.
Maaile sinop gezisi yaptık. Ufak çaplı. Sinop burçlarından inerken kucağımda oğlan kayıp mabadımızın üstüne düştük. Allahtan sakatlık çıkmadı. Ama oğlanı koruyacağım diye sırtıma iyi bir darbe aldım. Kilodan hep. Hanımın serzenişi. Ama güzel kardeşim sandalet kaydı ben napayım. Yine de güzeldi. Elhamdülillah.
Kapalı cezaevi ziyareti yaptım. Yeni avukat odaları yapmışlar. Hava bunaltıcı sıcaktı. Kalabalık bir görüşe rasgelmişim. Odada beklerken benim hey heyler geldi. Kapalı kalmak o küçük odada. Demir cam çerçevelerine takıldım. o pencere kolu ve kilidi. Nefes alamadım. Demir sesleri, o bildik yankı sesleri. Nefesim kesildi. Müvekkile söz verdiğim için kendimi çok zorladım. Kan ter içinde kaldım. 2 dakika daha geç gelselerdi eğer ya bayılırdım, ya kapı pencere yıkardım. Ama deli olmayışımın en büyük kanıtı kendime hakim olmayı başarmak. Müvekkil geldiğinde gardiyandan su rica ettim. Getirdi. Kendimize geldik. Adam 100 yıl hapis alacak muhtemelen. Kendimize gelmesek ne olacak? Konuştuk işimizi yaptık. Koşar adımlarla çıktık. Nefes aldık. Elhamdülillah.
Elimde büyüyen kuzenim, kardeşim evlendi. Kız tarafı samsun hükümet partisinin önde gelenlerindenmiş. bütün belediye başkanları teşrif ettiler sağolsunlar. Gelinimizin babası için dediler ki süleymancıymış. Dediler de dediler. Bence alakası yoktu, ama ticarette bir cemaatten takılmak iyi kazandırır. Bizim düğünlerde gençler bir kenarda içer eğlenir. Ama anam babam bu düğünde i��meyen sadece ben kaldım. Litrelerce alkol tüketildi. Kuzenim düğünü bitiremedi. Gelinin kafa dağılmıştı. Arkadaşları ile diskoda takılır gibi takıldılar. Tabi dindar takılan ama oğlu da içmiş olan halam böyle düğün mü olur diye söylendi. Kuzen düğünü ayakta tamamlasaydı harika düğündü. İyi eğlendik. Yedik içtik. Oynadık terledik. Allah hep mutlu etsin. Kuzenim ilkokuldan beri sevgili olduğu kızla evlendi. Yani yaklaşık olarak 11 yaşında tanımış olsa 28 yaşında evlendi. Güzel hikaye. Allah nazardan saklasın. Böyle de sevindik eğlendik ağustos ayında. İki üç bir şeyler içseydik iyiydi. Kemalpaşaya saklıyoruz içme hakkımızı. Elhamdülillah. Puahahahha.
Oğlumla düğünde oynadık. Güzeldi. Elhamdülillah.
Garip bir istek geldi. Fizyoterapi okuyayım diyorum 2 yıllık. Masör olabilirim. Babamın belinde sorun var diye birini önerdiler. Bulvarda bi milyoncu varmış onun üstünde birisi. Adam meğer o bi milyoncunun sahibiymiş. Ama üst katta masaj, sülük, hacamat yaptığı bir ev var. Babamla gidince ilk tepkim şöyle oldu: bu adam bizi s.kmese bari. Öyle bir uğur dündarlık bir yer. Ama öveni de çok. Adam babamı yatırdı. Yoğurdu iyice. İşin ilginç yanı babam cidden iyi oldu. Puahahaha. Sülükler hacamatlar masajlar. 2 ayda adam ayağa kalktı. İşte dedim ki lan serco sen de ayrıntıcı bir adamsın, kokular yağlar seversin, tellak gibisin zaten, yakışır be sana masörlük. Fizyoterapi okumaya karar verdim. Akrabalarımın hepsi fizyolojik hasta. İki faydamız dokunur. Olur mu be?
Ağustostaki retro içeren psikolojimizi tabi ki yazmadım.
Vesselam.
5 notes
·
View notes
Text
Gel bakalım 2023 oturup konuşalım seninle.
Ağzıma sıçtın, ilk başlarda güzel başladın, cidden çok yukarılarda hissettirdin ilk aylar, Mayıs başı her şey boka sarmaya başladı yavaştan. Önce staj yaparken mutlu değildin bu işin kesinlikle senin için olmadığına karar verdin, salak biri için çok üzüldün hayatından çıktı diye. Yılın ortasına doğru ilk zamanlara göre daha iyiydi işi yapmayı öğrenmiştin işten çıktığından bir kuş gibi hafiftin ama bunun sebebi işi sevmeye başladığından değil de bir şeyleri başardığını hissetmendendir. Yılın yine ortalarında o kişiyle tekrar bir iletişimin oldu, bu sırada ablan Polonyada kalma işini kesinleştirmeye çalışırken, sait abin Bursaya gitti işe başladı, herkes çok mutlu oldu sülaledeki herkes onu tebrik etti, o dönem hala depresyon etkisinde olduğundan kendini geri planda hissettin neden herkes abimi konuşuyordu? Daha hala ablamın yokluğuna alışamamışken hala geceleri sessizce ağlarken neden kimse bana hiç bir şey sormayım abimi soruyorlardı? Şunu hatırlıyorum sonra, o da depresyon geçirdi Ayça senden de ağır, verem geçirdi o çocuk daha 18lerinde, eve kapandı üniversiteyi bu yüzden 8 yılda bitirdi, acımasız olma diyorum kendime sonra kendime karşı acımasız oluyorum.
Sonra bir bakıyorum Nidanın doğum günü için İbrahimle ne hediye alsak diye konuşuyoruz (gelecekti Nida İbrahim gerçekten bir at hırsızıydı ablan olarak bunu söylemekten utanmıyorum) sonra bir de Nido depresyona girdi, gel bi de ona iyi gel Ayça, ama ona iyi gelirken ikinizde büyüdünüz ikinizde 17 oldunuz, iyi gelirken yorulmadığın insanlardan biri.
Stajın bitmesine son 1,5 ay kala o kişi hayatına girdi, neleri kimleri karşına aldın, sevda adı altında neler yaptın sonra anladık ki haklıymışlar. İşte o zaman, o yola girdin yeme bozukluğu, sigaraya bağlanma, depresyon ilk belirtilerini verdiler, günlerce ağlama isteği, her şeyin farkında olup kalbine söz geçirememek.
Nida ve Zeyneple neler konuştunuz bunun için, ne kadar toparlamaya çalıştırlar seni İloşta, ama en son Bostanlı sahilde her 5 metrede bir yere oturup ağlamak zorunda kaldığın gece dedin kendine yeter diye, ama hala depresyondaydın pek bir şey değişmedi. Okullar açıldı biraz toparladın gibi, ama hayır her şey hala içinde gün yüzüne çıkmayı bekliyordu kasım ayının ortalarından aralığın ortalarına kadar aynı depresyonun içindeydin. Olması gerekiyordu ve oldu.
Aralığın son haftası B ile konuşmaya başladın toparlanmıştın birini sevmeye hazırdın, uzatmalara oynuyordunuz, umarım hala hayatındadır, o çektiğin acıların filizlerini alıyorsun her şey yolunda gidiyor.
Şunu öğrendin bu yıl, her şey geçiyor Ayça, ya Allah kahretmesin geçiyor, öğreniyorsun bir şeylerin üstesinden gelmeyi zaman öğretiyor, yanında seni destekleyenler oluyor onlarla öğreniyorsun.
Bir zamanlar acıtan şeyler, üstünden bir süre geçtikten sonra acıtmıyor bunu gerçekten çok iyi gördük.
Çok acımasız oluyorsun bazen, kendine çevrene, olma yapma, çoğu zaman kimse acımasız olmayı hak etmiyor, çünkü yaptığın acımasızlıklar seni geri buluyor.
Mutlu ol bali'm, mutlu olun sen,nido,annen,ablan,iloş,zeyno hak ediyorsunuz.
Mutlu olun 2024 size iyi gelsin güzellerim, düştüğünüzde kalkmayı bildiğinizi, birbirinizi sevmeyi, acımasız olmamanız gerektiğini, hayatı romantize etmeyi ve kendinizi sevmeyi unutmayın olur mu
3 notes
·
View notes
Text
dün detaylı ultrason vardı. her şey iyiydi şükür. sadece bebiko biraz fazla mı kilo almış ne 🥺 doktor “bu yanaklar ne naptınız çocuğa” dedi döfkdk sinirimi bozdu. ben aynaya baktığımda obezleştiğimi falan görmüyorum gayet normal görüyorum kendimi o yüzden doktor abartıyomuş gibi geldi biraz. tamam kilo aldım, aldım da, hani 20 kilo da almadım, beş ayda 8 kilo aldım 🤔 tamam belki bu da biraz çok olabilir ama olması gerekenin iki katı falan da değil hani, bence :D yok erken doğuma kadar gidermiş bilmem ne, neler neler, tövbe tövbee. abart. valla canım sıkıldı iki gündür, napayım yani diyete girip spora mı başlıyım, olacak iş mi kfgk abartıyo mu abartmıyo mu napcam ben diye düşün dur stres oldum bir miktar. şekerli şeyler ve hamurişleri yeme dedi. tamam azaltayım, minimuma indireyim, ama tamamen kesmek saçma ya. bir parça ramazan pidesi napabilir ki gözüm mü kalsın dkfkf adama kalsa muz bile yemeyeyimmiş?? “her gün muz yiyosan yeme bırak gerek yok” falan diyor. nereden bildiyse cidden her gün yiyodum :D of doktor offfff.
11 notes
·
View notes
Text
Neler olacağını bilmediğim bir belirsizlik~
Evet..
Bugünleri özetlemem gerekirse sanırım böyle derim. Geçtiğimiz üç ayı oturup düşündüğümde, o üç ay öncesindeki her şeyi düşündüğümde..
Tuhaf hissediyorum. Rüya mı gördüm acaba?
Elbette şu an mutsuz olduğumu iddia etmiyorum, öyle olsa benden mutsuz olanlar bana kızmakta haklı olurlardı. Kendim için gösterdiğim o tüm çaba şu an beni ayakta tutan şey.
Ama her şeyden önce en yakınım dediğim insanın da içinde olduğu o zor süreci unutmak istemediğimi bu günlüğe yazmak istiyorum. Bu blog benim günlüğüm, anılarım, mutlu anlarım ve mutsuz anlarım. Elbette mutlu anları ve çabayı, motivasyonu burada daha çok görmek temennim.
Deprem bu ülkede yaşandı. Benim gibi uzağında olanlar içinde değildi ama yaşandı. Henüz bitmedi. Depremin ardından aylar geçse de bugün hâlâ zorluk çeken insanlar olduğu sürece bunu bitmiş sayabileceğimi sanmıyorum.
Elbette ki aynı acıyı hissedemeyiz ya da kendimize psikolojik olarak zarar verecek düşüncelere yönelemeyiz. Amacım sadece bunu unutmamayı hatırlamak.
Çünkü toplum günlük hayata döndüğü zaman önemli olayları unutur. Unutmamak acıyı unutmamak ya da sürekli acı çekmek değildir. Unutmamak sizin için önemli olanı bilmektir. Orada hâlâ zorluk çeken insanlar olduğunu bilmektir. Elinizden geleni yapmaktır. Kendiniz için de elinizden geleni yapmaktır.
Tabii ki bir kişinin tek başına yapabileceği şeyler sınırlı ancak bu konuyu burada uzun uzun dile getirmeyeceğim~ Sadece benim için ömrümün "iyi ki"si dediğim dostumun da acı çektiği, üzüldüğü, korktuğu, yalnız hissettiği, ailesinden insanları kaybettiği bu olayı unutmamayı tercih ediyorum. Bana gelirsek..
Uzun zamandır bu blogda yazamıyorum çünkü aylardır sürekli hastaneye gitmek zorunda kalıyorum. Başta basit bir bilek yaralanması geçirdiğimi düşünmüştüm. Sonunda yürüyemediğim haftalarım oldu. (Çok şükür şu an biraz daha iyiyim~) 8 kez doktor yüzü gördüm.. En son fizik tedaviye gitmemi söylediler ama şahsen sorun ne ben bile bilmiyorum. Bildiğim tek şey kas ağrılarının sinir bozucu olduğu ve normal ritmimi çok özlediğim.
Ama bu süreçte öğrendiğim şeyler de oldu.
Mesela yanımda olduğuna inandığım bazı insanların umurunda bile olmadığımı öğrendim ama bir o kadar da hiç beni umursamadığına inandığım kişilerin gerçekten de "arkadaşı" olduğumu öğrendim.
Stresimi azaltmak için bol bol çizim yaptım. (Çizen Anka çizimlerini her şeyden ayrı tutuyor ve paylaşıyor, anime tarzı çizimler seviyorsanız bir uğrayın derim, kendimi geliştirmeye çalışıyorum: Tık)
Danstan kopmamak için zihnimde bol bol dans tekrarı yaptım, çok bir şey yapamasam da derslere katılmaya çalıştım. Göz yaşı döktüğüm ağrı çektiğim ve umutsuzluğa kapıldığım günler yok muydu? Elbette var.
O kadar hastaneye gidip de doktorunuzun size "Bilmiyorum başka bir doktora gitmelisin" deyip durduğunu düşünün. Bir noktadan sonra incinmemek elde değil.
Ayrıca bu süreçte dil çalışmalarım azalsa da geçtiğimiz yılın sonunda ufak ufak başladığım tarih çalışmamın yarısını bitirmiş bulunmaktayım. Tarih Celal Hoca'nın sayesinde o kadar eğlenceli ve katkı dolu ki.. Eski Türk Tarihi ve Osmanlı Tarihi ne ara bitti anlayamadım bile. Şu an Cumhuriyet Tarihi'ndeyim. Bakalım neler öğreneceğim. Neden tarih çalıştığımı mutlaka bu günlüğe iliştirmişimdir ama tekrar iliştireyim. Çünkü içimde kaldı. En büyük sebebi bu.
Lise yıllarımda kötü olmayan tarih dersleri alsam da (hocam cidden iyiydi).. İlk öğretim ve orta öğretimde pek alamadım. Lise yıllarında ise dürüst olalım ilgim çoğu zaman ders çıkışı gittiğim yazarlık eğitiminde ya da satranç takımında idi. Eheh~
Ayrıca o yıllarda ders çalışmayı ve kendimi geliştirmeyi şimdiki kadar sevmiyordum, bana bu sevgi on sekizimden sonra üniversite yıllarımda geldi. O yıllarda kendimi tanıma fırsatı yakaladım~ İçimde kalan pişmanlık değil ama eksik olan geç kalınsa da yapmak istediğim şeyleri şu boşta kaldığım süreçte yapmaya çalışıyorum. Bilek ağrısı çekerken başta kolay değildi ama ilaçlarla hafifleyen ağrılar ve zamanla biraz kendimi toparlamış olmam hızımı almamı sağladı.
Not: Bu defterleri zamanında uygun fiyatlı iken almıştım, tarih çalışmalarım için kullanırken bazen gülümsemiyor değilim. Hafif esprili bir yanı var.
En azından bu zorlu süreçte edindiğim bazı bilgileri arkadaşlarımla paylaştığım o anlar, yeniden yazmaya döndüğüm bu günler, üzülüp ağladığım anların yanında beni gülümsetiyor da.
Maalesef bu yazım da motivasyon ve mutluluk dolu değil. Bolca çaba, bolca pes etme, bolca yeniden başlamayla dolu. Belirsizlikle dolu. Ama bazen böyle olur.
Umut etmeyi nasıl hatırlarım ben de bilmiyorum şahsen ama hâlâ yapmak istediklerim var. Bu sebeple sıkıca çabalıyor, bu çabalarımı bu günlüğe iliştiriyorum.
Son günlerde bu melodinin verdiği hissiyat beni yazmaya daha da itiyor.. Yazdıkça yazımın, yazı dilimin ne kadar değiştiğini fark ediyorum. Büyü gibi hissettiriyor, hoşuma gidiyor. Gerçi.. 10 yıl sonra bugün yazdıklarımı okursam yastık ısırarak utanacağıma eminim ama neyse xD Yazmayı kalbiyle seven pek-çok yazar böyle hissediyordur sanırım.
Kendimizi çok eleştirip durduğumuz için asla yazdıklarımıza "mükemmel" diyemiyoruz. Bu özgüvensizlik değil, en iyimizi görmek istememizden ötürü~ Akıl sağlığına zararlı hâle getirilmediği sürece bunun yazmakta da, çizimde de, dansta da iyi bir getiri olduğuna inanıyorum~
youtube
Belirsiz, zorlu günlerde elinden geleni yapan herkesin emeklerine sağlık~ ~Anka
6 notes
·
View notes
Note
4 senelik ilişkin bittiğinde çok boşluğa düştün mü? Ne bileyim o benim için çok iyiydi tam benlikti keşke bitmeseydi deyip hiç ona geri dönmek istediğin falan oldu mu? Bir erkeğin uzun ilişki yapması onu cidden seviyor olduğu anlamına gelir ya hani o sevgiden tamamen kurtulabildin mi? Aslında sevgi de değil mesele alıştığın bir insandı ya zorlandın mı? Böyle her konuştuğunda onu aradığın o böyle değildi dediğin oldu mu?
Zorlandım tabiki ama bu konu hakkında konusmak istemiyorum
3 notes
·
View notes
Note
of ben başka şiir seslendiren birini bilmiyorum ya varda önerin alırım, ama cidden çok iyi sesi
Ben? Kskfkskfksf bana da bi kulak ver kskfkskdskd başka şiir seslendiren çok iyi seslendirmenler var ayrıca nasıl bilmezsin ya ksfkakfksf dün keşfettiğim bi şiir var onu dinle bak çok iyiydi
https://youtu.be/rpSd3vYeXaU?si=PSJD9aCnf2aVBm0D
0 notes
Text
bir şeyler
balkonun önüne kuş yumurtlamış,iki tane.bir tanesi çıkmış yumurtadan diğeri yumurtada sanırım anneleri gelip oturuyor üstlerinde.bugün gördüm ileride de gözlemliyor olcam :) kedinin ulaşamayacağı yerdeler hatta pek kimseninn ulaşamayacağı yerdeler.2-3 komşu daha görebiliyor o kadar xd.
kedi demişken az önce bbs'de yoruichi aldım çok ihtiyacım varmış gibi fakat istiyordum onu uzunca bir zamandır çünkü kedi haliydi :D coin drop'u artırıyor para toplamakta faydası olur muhakkak.ben oyun içi para toplamayı önemserim iyi de para sahibiyim sayılır xd
hava cidden soğudu.yazcı olan bünyem beğenmedi bunu.sırtıma buz gibi esiyor arkamda cam açık çünkü.neyse temmuzda sıcak günler gelir yine bakarız.
bayramın gelmesine canım sıkılıyor,ramazan bayramı iyiydi fakat bu bayram çok da aynı şansım yürümüyor gibi.babannem ölse rahat ederdik ama maalesef kadında hepimizi gömecek dirayet var :/
neyse burda keseyim burdan sonrasına girsek çıkamayız.
ufak bir edit:arşivimden rastgele müzik dinlemek istedim,karşıma ısrarla yalın'ın istanbul benden büyük şarkısı çıkıyor.gece saat 23'ü geçti.bir büyük mü açtıracaksınız amk.
0 notes
Text
PSİKOLOG ONSRA :)
12/01/2024
Başlığa böyle yazınca kafanızın karıştığına eminim ama günün espirisi olduğundan başlığı böyle tutmak istedim. Okudukça başlığa bakıp güleceksiniz benim gibi. Belki de gülmezsiniz, bilemedim.
Satürn'ün şarkılı mesajından sonraki gün Onsra'ya onunla konuşmak istediğime dair mesaj attım. Bu kez konuştuğumuz saatlerde değişiklik oldu ve yüksek ihtimal bundan sonra bu saat dilimlerinde telefonda konuşabileceğiz. Bu kez gece uyumaması gereken kişi bendim. Orada saatler ileri alındığı için saat farkımız 7-8'e yükseldi. Bu durum konuşma imkanımızı bir tık daha zor duruma getirmiş oldu.
Bizde saat 01:13 ken sesli arama başlattı. Bu şekilde başlaması iyiydi çünkü görüntülü arasaydı konuya girmekte daha çok zorlanırdım. "Ne anlatacaksın bakalım?" dedi ve bir süre karşımdaki duvara baktım. Dudaklarımı her araladığımda konuşmaya çalışmak daha zor bir hale geliyordu. "Konuya nasıl gireceğimi bilemiyorum." dedim ve bunda zorlanıyorsam direkt söylememin daha kolay olacağını söyledi. Derin bir nefes alıp bir süre daha sessiz kaldıktan sonra dudaklarımı araladığım ilk an konuyu söyledim: "Çok küçük yaşlarda tacize uğradığımı düşünüyordum ve bu konu hakkındaki her şeyi öğrendim."
Bir süre cevap bekledim. Böyle hassas bir konu hakkında konuşacağımı tahmin edemediğinden haliyle şaşırdı. Önce nasıl öğrendiğimi ve nasıl hissettirdiğini sordu. Kısaca anlattım, detaya inmek istemedim çünkü hatırladıkça midem bulanıyordu. "O zaman şöyle yapalım, madem bu sosyal hayatını bu kadar etkiliyor o zaman kafanı dağıtacak şeyler yapalım. Gerçi ben buradan çok yardımcı olamam ama elimden geleni yaparım." dedi. Temas problemimden henüz bahsetmediğim için bu tatlı düşüncesi beni gülümsetmişti. Kafamı dağıtarak düşünmemi engellerse her şeyin geçeceğini düşünüyordu.
"Senin sandığın gibi bir şey değil bu, temas sorunum var. Yani hiçbir şekilde bir erkeğe temas edemiyorum. Bu yüzden ilişkilerim hiç yürümedi zaten." dedim. "Sevgilinden sana niye zarar gels-" bu cümlesini yarıda kesip "Onlar tarafından da tacize uğradım." dedim ve ikinci bir şok daha geçirmesine sebep oldum. Bir süre hiçbir şey diyemedi. Kısa bir sessizlik oldu. Ne demesi gerektiğini bilemedi sanırım. "Neden bütün kötü şeyler hep seni, bizi buluyor?" dedi. Cevabı cidden bilmiyordum.
Temas sorunumun nasıl bir şey olduğunu sordu ve anlatmaya başladım. Benim açımdan ne kadar büyük bir sıkıntı olduğunu anlamak için pek çok soru sordu. Bunun için psikoloğa gideceğimi öğrenince "Bak şimdi ben senden para almayacağım. Ben senin psikoloğun olacağım. Bak nasıl hızlıca halledeceğim." dedi ve güldü. Bu lafı benide güldürmüştü. İyi hissetmem için bir doktorculuk oynamadığımız kalmıştı zaten. Kendini doktorculuk oyununa hazır hissettiğinde "Evet Pei hanım, sizi dinliyorum. Sıkıntınız neydi?" dedi ve bu daha çok gülmeme sebep oldu. Ardından kameralarımızı açtık zaten.
Bir süre nasıl bir şey olduğunu anlattım. Tam kavrayamadığı için "Bence deneye deneye aşabilirsin. Mesela ilkinde elini tutarsın rahatsız hissedersin. İkinciye tutarsın rahatsız hissedersin ve bu üç, dört diye devam eder. Bir süre sonra alışacağın için rahatsız hissedeceğini sanmıyorum." dedi. Gülümseyip keşke sandığı kadar basit olabileceğini söyledim. Anlamakta cidden güçlük çektiği için canlandırma yapmaya karar verdik. İkimizde telefonumuzu biraz uzağa sabitledik ve her temasta farklı tepkiler verdiğim için temas türünü onun seçmesine izin verdim. Onsra sarılmayı seçti.
Direkt sarılmayı seçmiş olması bile o an gerilmeme yetmişti. Onsra kollarını iki yana açtığında nefesimin kesildiğini ve bedenimin yavaş yavaş kasıldığını hissettim. "Şuan sana sarılmaya geliyorum." dedi ve böyle sesli anlatacağını tahmin etmediğimden daha çok gerilmeye başladım. Kollarım istemsizce arkama gitti ve sol elimle sağ bileğimi sıkmaya başladım. "Yaklaştım, çok yakınındayım şuan. Sana sarılmama birkaç adım kaldı." dedi. Artık benim için ona bakmak bile çok zordu. Sanki gerçekten dibimdeydi ve bana sarılmaya geliyor gibiydi. Canlandırma yaparken cidden kasılacağımı tahmin etmemiştim. Sağ bileğimi tüm gücümle sıkmaya başladım o an. "Üç, iki ve bir. Sarıldım şuan." dedi ve kalbim deli gibi atmaya başladı. Ufak bir canlandırma atağımı tetiklemişti resmen. Put gibi öylece durdum. Onsra gülümseyerek bana bakıyordu ve tepki vermemi bekliyordu. "Ben sana gerçekte sarılsam böyle put gibi duracak mısın?" dedi. Aslında çok çok nadiren emaneten dokunup sarılırdım ama şu durumu göz önünde bulundurup hayal edeceksek kımıldamamın imkanı yoktu. Daha fazla rahatsız hissetmemem için geri çekilip kollarını indirdiğinde ciddi ciddi telefona yaklaşmış olduğunu ancak fark etmiştim. "Tamam, şimdi daha iyi anladım. Tüm vücudun kaskatı kesiliyor ve hareket edemiyorsun." dedi. Onun geri çekilmesiyle vücudum kendini salmıştı ve bileğimin acısını o an hissetmiştim.
Böyle bir durum için nasıl tavsiye vermesi gerektiğini bilemediğini söyledi. İlk kez böyle bir durumla karşılaşmıştı. Bir süre ne yapılabilir diye düşündü ama elle tutulur hiçbir şey bulamadı. Bana yardımcı olabilme düşüncesiyle yaptığı her türlü denemesi gerçekten çok tatlıydı.
"Yüz yüze hiç görüşmedik ama her anımıza şahit olduk. Kötü veya iyi hissettiğimizde birbirimizd anlattık. Yan yana değildik ama güzel vakit geçirdik. Senin küçük halini de hatırlıyorum ve şuan sana bakıyorum, gerçekten çok güzelleştin. Çok güzelsin." dedi. Beklemediğim anda gelen bu iltifat şaşırmama sebep oldu açıkçası. Sanki önceki konuşmalarımızda bana hiç iltifat etmemiş gibi tepki veriyordum. Önceki yıllarda hiç iltifat etmediğinden hâlâ bu durum bana çok garip geliyordu. Sadece teşekkür edebildim. Bu iltifatlara alışmalı mıyım bilmiyorum ama gerçekten daha önce bana bunları söylediğini hiç hatırlamıyorum.
Youtube videoları atıp atmadığımı sordu. -Evet, kendime ait küçük bir kanalım var ve canım sıkıldıkça orada video paylaşıyorum.- Geçen ay paylaştığım videodan bahsettim ve bilgisayardan direkt kanalıma girip videoyu açtı. "Senin bu Kore, Japonya sevdan nereden geliyor? Baya koleksiyon yapmışsın." dedi ve gülümseyip cevap verdim. "Küçükken dans edip şarkı söyleyen gruplar hep hoşuma giderdi. Hatta ilk takip ettiğim grup ingilizdi, S Club 7. Kpopta dans edip şarkı söyleyen çok kişi olduğu için takip ediyorum. Yoksa bu kadar koleksiyonluk bir değeri yok benim için."
Bir diğer mevzu ise şuydu: Dinlediğim çoğu şarkı benim zihnime birebir uyan karamsar şarkılar. Spotify playlistlerime bakıldığında direkt olarak anlaşılabiliyor zaten. Bu şekilde dans edip şarkı söyleyen grup ve solo sanatçılar benim zihnimden kaçmama yardımcı olan en önemli faktörlerden birisi. Bu yüzden hayranı olduğum idoller benim gözümde çok kıymetli oluyor.
Onsra videoyu izlemeye devam ederken bana dönüp birlikte izlemeyi teklif etti. Eğer çok istiyorsa benim için sorun olmayacağını söyledim. "O zaman izliyoruz." dedi ve gülümseyerek arkasına yaslandı. Kamerayı ekrana doğru çevirmesini bekledim bir süre çünkü "birlikte" izleyecektik. Düşündüğüm gibi olmadı, o benim videomu izlerken ben onu ve tepkilerini izliyordum. Keşke yüzünde oluşan gülümsemeyi kelimelerle tarif edebilseydim. İçten gülümsediği çok belliydi. "Bak burada, bu videoda bile çok tatlısın." dedi. Yine beklenmedik anda gelen iltifatlara başlamıştı. Bazen benim hareketlerimi veya cümlelerimi taklit ediyordu bazense gülümseyip beğendiği kısmı başa sarıyordu. Videoda bandana taktığım için bandanaları sevip sevmediğimi sordu. "Evet, bandana takmayı seviyorum. Şapkadan daha çok onları kullanıyorum." dedim ve gülümseyip onunda bandanaları sevdiğinden bahsetti. Sonra yine videoyu izlemeye devam etti. Onunla çocukken tanıştık diye mi bilmiyorum ama her tepkisinde çocuklardaki masumluğu rahatça görebiliyordum. Belkide bu içten gülümsemesi içinde kalan özlemindendi.
Onun ne hissettiğini bilemem ama o an küçük Onsra'yı görebildiğime adım kadar eminim. Kesinlikle içindeki çocuğun duyduğu büyük bir özlem vardı. Bunu anlayabiliyordum çünkü aynı şeyi kendi içimde hissediyordum. İkimizin küçük hali köşede durmuş şuanki hallerinin iyi anlaşıp anlaşamadığını gözlemliyordu.
Videoyu ortasına kadar izledi ve bende bu süreçte yalnızca onu izledim. O gülümsemesi öyle güzeldi ki o çok sevdiğim minik gamzelerini net bir şekilde görebiliyordum. Her zaman onları belli edecek kadar gülümsemediği için en çok o gamzelerini izledim. Gözlerimle görmesem asla bana o şekilde bakıp gülümseyeceğine inanmazdım.
Videoyu durdurup kalanını sonra izleyeceğini söyledi. Sonra müzik işine giriştiğinden bahsetti. Beat hazırlayıp şarkı sözlerini yazmış ve bana dinletmek istediğini söyledi. İlk kez bir şarkıyı yayınlanmadan önceki demo halinde dinleyeceğim için heyecan yaptım. İtiraf etmeliyim, amatör birine göre hazırladığı beat gayet iyidi. Yalnızca tekrar eden bir ses çok sinir bozucuydu. Şarkı sözleri eklenirse güzel olabileceğini söyledim. Aşama aşama hazırlandıkça bana dinleteceğini söyledi. Vokal kayıtla nasıl bir hale geleceğini merak ediyorum açıkçası.
"Ben melankolik şeyler sevmem, böyle eğlenceli şeyler daha çok hoşuma gidiyor." dedi. O an bu konuda ne kadar zıt olduğumuzu fark ettim. "O sırada melankolik müzik yapan adama tapan ben." diye espiri yaptığımda gülüp "Doğru, sen Sagopa Kajmer'i çok seviyorsun." dedi. Ardından benimde müzik yapabileceğimi ve yaparsam baya tutulacağımı söyledi. Dans ettiğimden ilgi görürmüşüm. Direkt olarak sesimin kötü olduğunu söyleyip durumdan sıyrılmaya baktım. "Bence sesin çok güzel, hadi söylesene bir tane." dedi. "Bence sen şarkı söylerken beni dinlemediğin için böyle söylüyorsun. Kulakların kanar, söylemeyeceğim." diye ısrar ettim. O bana güzel sesin var dedikçe ben tam tersini söylüyordum ve en son kurtulmak için "Arkadan biri söylemezse ben söyleyemiyorum, öyle bir sorun var." dedim ve peşimi bırakmasını umdum. Peki kurtuldum mu? Hayır.
Bu sefer şarkı söyleyebilmem için Sagopa'dan birkaç şarkının sözlerini söylemeye başladı ama ben ısrarla söylemek istemedim. Şarkı söylemem için gerçekten büyük bir inatla mücadele etti. Ne yaparsam yapayım kaçamıyordum. "Eğer cidden şarkı söylediğimi duymayı bu kadar çok istiyorsan temizlik yaptığımda gizlice beni dinlemen lazım. Temizlik yaparken açıp söylüyorum, onun dışında duyma gibi imkanın yok." dedim. Böyle bir şeye hiç şahit olamayacağı için sıyrılmam kolay oldu ve Onsra dayanamayıp pes etti. Zafer kazanmış kadar mutluydum o an.
"Şimdi nasıl hissediyorsun? Daha iyi misin?" dediğinde konuşma boyunca o olayı hiç düşünmediğimi fark ettim. "Şuan iyiyim ama telefonu kapatınca nasıl hissederim bilmiyorum. Genelde yalnız kalınca yine kötü hissetmeye başlıyorum." dedim. "Kötü hissedince direkt beni ara." dedi ve gülümseyip "O zaman 7/24 telefonun açık kalması lazım." dedim. "İşteyken sorun olabilir ama önemli değil. Ben telefonu kenarı koyarım sen beni çalışırken izlersin. Konuşmasak bile yeterli olur herhalde." diyip güldü ve bu benide güldürmüştü.
Bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapatması gerektiğini söyledi. "Öptüm, ah doğru. Sen temas sevmiyordun." dedi ve kısa süre sonra yine "Öptüm." diyerek telefonu kapattı. Şapşal. Birkaç saniye önce söylediği şeyi çabucak unutmuştu. 2 saat sonra kısaca mesajlaşıp uyumaya karar verdik ve yine "öptüm" dedi. Bu seferde benim dalgınlığıma geldi ve cevap olarak "bende öptüm" yazdım. Öptüm!? Yazıp g��nderdikten birkaç dakika sonra kafama dank etmişti ama silmek için artık çok geçti. Utancımdan yaklaşık 1 saat gözüme uyku girmedi. Ona yaptığım ama ona atamadığım playlisti dinleyerek ancak uyuyabildim.
0 notes
Text
İlk 20 dakikada golü aldık ondan sonra bizimkilerin üzerine bir yorgunluk mu çöktü nedir bi ölüleştiler. Son dakika çok gzuel oynadılar artı 7 dakika daha verince yine gevşediler. Zaten bi 5,6 kez kaçırdık kıl payıyla. Hakemin Allah belasını versin. Salak fethiyespr da hema kendini yere atıyor iki dakikada bir mal gibi. Adam gibi oynasiniza lann. seyircide de ses yok tirrekler yağmur yağdı diye gitmeyecek misniz tirübünler boştu. Ses yok tezahürat yok bir şey yok. Gazlasana yeşil kırmızı diye. Halitin de çok üstüne gidiliyor son dakikalarda geldi çocuk. Dijlan gzuel oynuyordu ama biraz dikkatsizlik vardı bence. Kimseye kızmaya gerek yok ama kızılacak hirj varsa o halit degildi. Gokhan ya da belki dijlan olabilir. Serkan birkac kez iyi kurtardi. Ooo eyup abem gelseydi de yaksaydı ortalığı. Mehmet de iyi idare eder. Neyse bence de bir gevşeklik vardı açıkçası. Bu arada fethiyespor oynamayı cidden bilmiyordu. Top ayağında topu yonlendiremiyrodu ne yaptıklarını bilmiyordu. Kendi etrafında dönüyor Adam topu nereye attığını unutuyor. Onların kalecisi komikti eğlendirdi beni. Ama o da tirrekti. Tirrek enes. Bizim Aykut çok iyiydi oyunculardan güzel bir performans sergiledi. Ama o golü de yemezsin. Onun da hatası var. Dikkatliydi kalecimiz fakat o gole de gerek yoktu hani. Boş hoşuna yedik o golü. 89. Dakikada verdikleri mücadeleyi 1. Golden sonra da devam etseydiler 4-0 bile olurdu ha. Oyunun içinde yürüyerek oynuyorlar lan şaka gibi. İşte Fethiye tırttı bizimkiler de onlara ayak uydurdu. Kendi evimizde bir 2-0 isterdim valla. Fethiyesporun amedspora karşı davranışları normaldi. Bi ara küçük bi kavga çıktı ordan çok zaman kaybettik. O kavga oyunla ilgiliydi ama ırkçılıktan değil. Uğur koşturuyordu. Pasta bok gibiydiler. Bi ara full fethiyespor topla oynuyordu bizimkiler de sahada yürüyordu. Arda tekin niye yoktu. Tanerden de az ses vardı. O gölü atsaydı va yaa. Berk Ünsaldan da Allah razı olsun. Eyup abi neredeydi ya eyup abi :D
0 notes
Text
mannnnnn what the fuck s3 finaleeeee
THIS SHIT GOT ME LIKE WAAAAA AWOOOOOOO WAAAAAAA U KNOW
her şeyden önce (evet en büyük olaydan bile önce) şunu söylemek istiyorum KENDALLLLLLLLLLLLL 😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭 kendallllllllll kendall miyav miyavvvv kendalllllll :((((((( ajsdshgfs abi. bu anı ilk sezon finalinden beri BÜYÜK bir açlıkla bekliyordum ve eninde sonunda geleceğinden emindim ve O KADAR DELICIOUS KI.... yummy yummy yummy in my tummy tummy tummy
harika HARİKA bir sahneydi. bu sezon genel olarak build-up ve pay-off konusunda o kadarrrrr başarılı olmuş ki ağlıycam çok güzel. sadece bu konuda da değil birçok konudaki payoff (MESELA TOM. we will get to that later) o kadar leziz ki uhhhmmmmm yeah.
kendall hayatımda gördüğüm en üzücü karakterlerden biri ve that says a lot lmao. obsessed with this pathetic man so hard rn. ve o sahnedeki complete breakdown o kadar iyiydi kiiiiii arrrgghhhhhhh sadece ken'in tamamen raw duyguları açısından da değil (BTW OYUNCULUK 🙌🙌🙌) mesela şunlar da çok lezizdi;;;;;
bütün setting ve context??? annesinin düğününde, şirketin (ve ailenin) kaderini değiştirecek olan haberin geldiği anda -yani dizinin başından beri istediği şey- VE intihar girişiminden hemen sonra yaşanması. bro. alt başlığa alt başlık açmak gibi olmasın ama can we talk abt that part too yani her ne kadar kendisi kabul etmese de baya intihar girişimiydi bu???? sonrasındaki küçük intervention girişimi, shit, yani logan bile gelip çocuklarla ilgileniyordu u got the whole squad really fucking worried kenny boy :( ve bu şekilde başlayan bir bölümde iyiyim ya diye diye bu kocaman haber geldikten sonra birden çökmesi. ough. ve. VE. bu benim en sevdiğim kısım ehem. dediğim gibi dizinin başından beri istediği ve uğruna savaştığı şey, ve şu an gerçekleşmeye çok çok çok yakın ve. ve kendall'ın yapabildiği tek şey bu breakdown. ben burda (ilginçtir ki sdhfdshfds) ağlamadım ama bunun tek nedeni ULAN DİZİ BEEE diye bağırıyor olmamdı hdfsbdfhsdf o kadar iyi yazılmış ve iyi oynanmış ve arkası dolu bir sahneydi ki.
bunların hepsinin üstüne, bir de shiv ve roman'ın sahneye katkıları var which is :''''''''' arghhhhhhhhhhhhh my fucked up siblings ya 😭 roman'ın (her zamanki gibi, in his own way) ortamı yumuşatma çabaları... ki bu demek oluyor ki iğrenç bir olay hakkında iğrenç şakalar yapıyor AMA ama önemli olan şu ki gerçekten ken'in kafasını dağıtıp sakinleştirmeye çalışıyordu. oughhhhh en son kalkıp yürümeye başladıktan sonra kafasına yavaşça vurup biraz okşaması 🥺 (burda bütün vocab'im bitti ya bilmiyorum nasıl anlatabilirdim bunu sdfsfsdsf) his bald headddddd 😭 ve SHIV..... of hepsi bu konuda o kadar kötü ki ama ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar BECAUSE THAT'S THEIR BIG BROTHER..... yani günün sonunda ne olursa olsun bu yani. shiv'in sahne boyunca fiziksel olarak comfort vermeye çalışması ve olayı kontrol altında tutmaya çalışması :( olayın tamamen kendall'ın suçu olmadığı konusunda (baya fucked up bir şekilde yapmaya çalışsalar da) kendall'ı ikna etmeye çalışmaları :((( i'm all apart..... shit sHITTT cidden ☹☹☹☹☹ bu üç karakteri bir araya getirip bu kadar içten bir şekilde üzücü bir sahne yazabilmek çok başarılı - ya da şöyle diyeyim bunu bu kadar iyi bir şekilde yapmış olmaları çok başarılı. durum iğrenç, karakterler somewhat kavgalı diyebiliriz, ve ayrıca hepsi o kadar fucked up ki duyguları hakkında konuşmak en kötü oldukları şey. mesela normalde roman'ın bu sahnede dediği hiçbir şey duygusal sayılmamalı i mean sdjfsdsf ama IT WORKS SO WELL HERE yani. elbette roman'la duygusal bir sahne yazacaksan böyle yazılır*. ofc. abi bu sahne mü-kem-meldi gerçekten chefs kiss kissing the chef with tongue etc etc
(* just for the record, her ne kadar kendall dünyanın en üzücü kişisi ödülünü alıyor olsa da -ve ben hala kendall girl olsam da- özellikle bu sezon roman beni o kadar duygulandırdı ki tbh. sanki roman'la duygusal bir sahne yazmak imkansızmış gibi konuştum, ve kendisi cidden öyleymiş gibi davranıyor, ama bilin ki bu sezon logan ve roman'ın bir arada olduğu her sahne benim için aşırı duygusaldı. just daddy's little boy huh... :( ki bu da sıradaki konuyla çok alakalı bi şey devam edelim)
ve. ve bu harika sahnenin aftermath'i olarak da kardeşlerin bu sefer GERÇEKTEN birlik olmaya karar vermesi aaaaaaaaaaaaaaaa gerçektennnnnnnnnn!!!! ken'in en başından beri istediği şeyi en sonunda alması ama :((((((( ama yine de they got fucked her türlü jsbsdfbdsfs :(((( dur oraya da gelicem ama bu birlik hakkında biraz konuşmak istiyorum. shiv en başından beri zaten biraz ihanete ve ikili oynamaya yatkın bir karakter, ve içlerinden en ruthless olan o bence. o yüzden onun çok basit bir şekilde bu karara varması hiç şaşırtıcı değil, kendisi için en yararlı karar bu sonuçta. şimdiye kadar bunu yapmamış olmasının tek nedeni her zaman sonunda daha yararlı olan kararlarla karşılaşmasıydı diyebiliriz. o yüzden burası okay. kendall zaten hsfdsf chief executive officer of betraying dad 💅 yani zamanlama olarak mentalinin all time low olduğu bir zaman olması üzücü tabii ki ama breakdownu biter bitmez evet gidip babamızı öldürelim en mantıklısı bu moduna girmesi oldukça in character bi şey ksdjdsdfssd AMAAAAA ama roman.... dediğim gibi daddy's boy.... doğrusu bu sahneler boyunca o kadar gerildim ki kardeşlerini (ahem,, yine) satacak diye (tbf hepsi birbirini satıyor hep zaten idk). ama bu hayati anda bunu yapmamış olmasıııııı 😭 çok kere arada kaldı bu belli oluyordu (rome, abini dışarı çıkar da konuşalım. rome, sen planın içindesin hadi gel konuşalım falan filan) AMA hayır!!!! sonuç olarak kardeşlerinin yanında kaldı belki de ilk defa!! belki de ilk defa hepimiz babamıza karşı anı yaşandı. ve. o. kadar. lezizdi ki. anlatamam. of daha önce de dediğim gibi özellikle son 1 sezondur rome bana o kadar zevk veren bir karakter ki. ve bu bölüm cidden peak yaptı bu hislerim. hepsi için geçerli ama özellikle de onun inner conflictlerini görmek çok zevkliydi
VEEEEEEEE bunların hepsinin sonunda they still got fucked <3 HEM DE ANNELERİ TARAFINDAN..... god (bu arada, anneleri ve shiv'in arasında geçen o konuşma. goes feral goes rabid moment gerçekten Çok İyiydi... maybe i'm just like my mother hahahah :D ) ve bu durumda shiv İKİ kere dunked oldu çünkü hem annesi hem de TOMMMMMM oh my godddddddddd. dur buraya gelmeden önce bir iki şey daha diycem. umm bu sahnede yaptıkları her şeye rağmen yine de başarısız olmaları da çok lezizdi benim için. kendall için aint his first rodeo zaten, shiv dediğim gibi feci durumda, ve roman... man... gerri'ye dönmesi ve onun da hiçbir şey yapmaması... ve daddy, please?????? 🥺🥺🥺 ki ZATEN bu rebellion olayını açıklayan kişinin roman olması EVIL EVIL EVIL who wrote thissssssss sesi titriyor falan yumuşakça anlatmaya çalışıyor göz teması kurmuyorrrr 😭😭😭 hep babam en iyisini bilir çektikten sonra arghhhhhhh ve bi de LOVE????? :( ve logan piçi de bilerek hep onun üstüne gidiyor aaaarghhhh çok güzel her şeyyyyyyyyy :((((
evet şimdi de sonda olan olaya gelelim akhdgshgfds TOMMMMMMM ?????? abiiiiiii tom için o kadarrrrrr iyi bir build-up ve pay-off yaşanıyor ki burda. VE HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEDEN YAPIYORLAR BUNU. abiiiiii aşırı başarılıydı. gerçekten hiçbir şey söylemeden, sadece logan'ın omzuna vurup gülümsemesi ile yapıyor, ve sonra shiv'in yüz ifadesi........... confront etmemesi....... biliyorum bunları acayip şeylermiş gibi anlatıyorum ama jshhdfds daha az iyi bir dizi bu sahneleri o kadar farklı yazıp çekerdi ki. ve maalesef bunlardan çok fazla olduğu için, böylesine temiz ve etkileyici sahneler çok çok başarılı olmuş oluyor. gerçekten dizi beee moduna girmeme neden oluyor ajksfsd
neyse,,, tom bütün sezon (hatta bütün dizi) boyunca hep shiv'in gölgesinde kalmıştı diyebiliriz. ve bu sezon bunu baya baya gözümüze soktular artık. bu konuda özellikle greg'le olan sahnelerin müthişliği* <33333 tom'un sürekli kabul edilmek ve başarılı olmak için kendini parçalaması, shiv'in sevgisi için kendini parçalaması, ama hiçbir şey elde edememesi. yem gibi köpekbalıklarına atılması, hatta bi yerden sonra resmen kendini adak gibi sunması (logan'ın bunu unutmayacağım demesi...). en sonunda (greg'i de yanına alarak) büyük hamleler yapmaya başladı demek. god. çok başarılıydı ya. şimdi ne olacak çok merak ediyorummm binge yapmamam lazım cidden yapmamalıyım asfbhsfhdsf or should i....? kasssjfhsd
(* btw şunu da eklemek istiyorum tomgreg arasındaki subtle homoeroticism... bunu ben kendi kafamda mi uydurdum diye çok düşündüm dizi boyunca ama bu sezon baya vardı ya yani sjsjdjjd)
neyse. sonuç olarak i understand yall now ya. destan yazdıktan sonra çıkışımı yapıyorum sfnsfnds
ps. adam kazandı demekten kendimi alıkoyamıyorum... gerçekten nasıl hep kazanıyor ya
1 note
·
View note
Text
16.01.2023
Öncelikle dün yazamadım. Annemin yine akşamdan modemin fişini çekme perileri gelmiş garip bı kadın. Zaten farklı hiçbir şey olmadı. Sadece biby ın yüklendiği bölüme kadar olan kısmını bitirdim. Bölüm bekliyorum. Ve beyaz lekeye başladım. Güzel ilerliyor.
Bugün ise okula gittim. Öğleden önce aşşırı sıkıcıydı. Yoklama alınıp alındığından emin olmadığımız için eve gitmek veya gitmemek arasında kalıyorduk. Sonra hocanın yanına gidecekken Eser -rehberlikçi- ile karşılaştım. Sizi valilikte MSÜ bilgilendirme için konferansa götürcem dedi. Ben Şapkalıyı ikna ettim. Güveç zaten askeriye istediği için dünden hazırdı. Ilk başlarda çok sıkıcıydı. Şapkalının iphonuna airdrop geldi salonda. Ben eğlence olsun diye kabul et dedim ama Güveç korktuğu için reddet dedi. Şapkalı kabul etti ve açtık ayak göndermişler. Kıllı bacakları vardı. Seuegrvbeke. Konferans başlayana kadar bir sürü airdroplaşarak eğlendik.
Işte şimdi asıl olay. Komutanım. Porsche'li komutanım. Zengin komutanım. Dövmeli komutanım. Havalı komutanım. Hava kuvvetleri komutanım. Piyade komutanım. Ufff be ananızda mı havalıydı. Neyse mükemmel komutanım çıktı sahneye slaytını sunarken slayt kumandası çalışmadı ve komutanım Resul sen bilgisayar odasından ilerlet dedi. Resul tamam komutanım dedi. Sesi o kadar iyiydi ki. Resul'e de aşık oldum. Resul komandoymuş. Offf çok iyiydi aşırı havalılardı. Komutanım önceden Türk Yıldızları' nda çalışmış. 20 küsur yıldır çalışıyormuş. Şimdi öğrencileri felan varmış. Eve gelince komutanımın bulmak istedim. Ama adını hiç hatırlayamadık. Diğer hesaplardan bulmaya çalıştım ama bulamadım. Benim imkansız crush artık. Komutanım 41 yaşındaymış bu arada. Ve evli değilmiş galiba. Hem komik hem eğlenceli hem ciddi hem zeki hem havalı olmak kolay mı? Değildir. Karısı ve çocukları çok şanslı kişiler olcak. Ah be komutanım keşke bı kez daha görsem sizi. Ve Resul'ü de o da çok havalıydı. Sesi aşırı karizmatikti. O nasil komutanım deyiş bee. Üff. Komutanımın kullandığı terimler bile çok cooldu. Şimdi hatırlamıyorum ama o ara şapkalı ile eriyorduk.
Başım ağrıyarak eve döndüm. Eve giderken karam yedim 5.50 olmuş aşkım. Ve Beyaz leke okumaya devam ediyorum çok iyi gidiyor Aslı Arslan kitaplarına biraz on yargılıydım ama bu kitap cidden güzel. Neyse iyi bı gündü.
0 notes
Text
xdinary heroes üyelerine ve son albümdeki tüm şarkılarına olan aşkımdan uyuyamıyorum şu an
#dilime dolandılar bi de#tam uyicaktım#kafayı yastığa koydum işte#birden#test me çalmaya başladı beynimde#ve eşlik ettim#sonra easy lyrics açıp korece yerleri de söylemeye çalıştım garip bi şekilde şu an konuşunca dilimi ısırıyorum sürekli o yüzden#şarkı söylerken dilim uyuştu hskchwkfjsm#knock down mükemmel. pirates mükemmel. strawberry cake mükemmel. test me mükemmel. succer punch mükemmel.#skzden daha çok sevicem galiba ben bu elemanları hskvhskjfskkdl elbette stray kidsin yeri bende çok ayrı#ama xdinary heroesun tüm şarkıları bana hitap edecek gibi hissediyorum. skznin sevmediğim şarkıları da var. hoş son albüm manyak iyiydi.#i am not miroh ve oddinary gibi daha çok albüm gelsin cidden en iyi albümleri skznin
2 notes
·
View notes
Text
her ilişki başlangıcında biraz gözlem yapıp üzerine düşünüyorum ve o ilişkinin geleceğini göremiyor isem direkt bitiriyorum ve o kişi kalıyor mal gibi :')
#hihfekfhwljdwkjwk off cidden bu gidişle hiç kimseyle yakın olamam eskiden daha iyiydi biraz daha açıktım insanlara karşı#çok kolay olmasa da arkadaş edinebiliyordum ama şuan hiçbir şey olmuyo bi tek sınıftan cemre ve 11lerden nesli ile konuşuyorum hckshfwljfwk#ki onlar da çok sıradan günlük diyaloglar hiçbir özelliği yok hfkwhelfhslfjwlhfslhfsk
4 notes
·
View notes
Text
.
#burayı artık günlüğüm olarak kullanacağım çünkü günümü anlatacak arkadaşım yok✨#ingilizce yazmayacağım biraz da anadilimizde sürünelim#3 çeşit yemek yaptım bugün ve yeni aldığım kaseyi kullandım çok güzel#beyaz olsaydı daha iyiydi tabii ama olsun#mantar sote yaptım kremalı makarna yaptım bi de korean fried chicken#tatlı-acı olanını#bu sefer salça yerine gochujang kullandım cidden güzel oldu#ama susam yağım bittiği için onu ekleyemedim :( o böyle final şeyini katıyo#bi de çok güzel kokuyo#ama yine de güzel oldu önce tatlılığı geliyor en sonda acısı kalıyor#tadı böyle olduğu için baya yeniliyor bu tavuk normalde çok yiyemiyorum ama bunu yiyorum#şef 🥸#bugünüm bu kadar çünkü başka bir şey yapmıyorum cjspdmwğdmwğdm#pullarım da gelmedi önemli bir gelişme bu üzülüyorum çok yavaş çalışıyorlar pullarım gelseydi bugün 2 mektup yollayacaktım#2 hafta sonra finallerim var göndermem gereken sanırım 5 mektup var 3 tanesini daha yazmadım 😔#ama finallerden önce yapmam gerekiyor#42 tllik pulu onlara ayıracağım 1-2 de kartpostal yollasam 50 olur yarısı kalıyor pullarımın#iyi bir şey bu#daha bir süre olmam gerekmez#geçen pul yapıştırdıklarımı gönderdim hemen işlemim bitti tarttı ve bu kadar dedi#pulsuz verince tam 20 dakika orada kalmıştım artık akıllandım#vizeler bittiğinden beri ders izlemiyorum okulla alakam sıfır 😌#napcam bilmiyorum ama kendime plan oluşturacağım ve bujo kullanmaya yeniden dönmeyi planlıyorum#motive ediyor artık çokça kağıdım ve stickerım da var zaten#evet bu kadardı hayatımda hiçbir şey olmuyor 👍🏻
0 notes
Text
kayınbabam geçen hafta perşembe çatı işi yaparken düştü. üç metreden. bir haftadır yoğun bakımdaydı. kaburga omuz kol bilek omurga kafa kırıkları ve beyin kanaması vardı. beyin kanaması da çeşit çeşitmiş, kayınbabamınki tehlikeli olanmış, sak kanaması. hayatta kalma şansı yüzde elli dediler. hayatta kalsa da kalıcı bir hasarı olur, ya bi sakatlık ya bi başka şey falan dediler. beyin kanaması dört günde durdu şükür, ameliyata gerek kalmadan. şimdi beynin o kanı emmesini bekliyorlar. neyse. yoğun bakımda geçen bir haftanın ardından, bu perşembe yataklı servise çıkardılar. bizim refakat sürecimiz de başladı. mübarek adamın maşallahı var, vücudunda bir aksaklık sakatlık yok çok şükür, yürütebiliyoruz da. tek sıkıntısı hiç uyumaması ve hiç susmaması. üç gündür toplasan 2 saat uyumuştur. en uzun uykusu yarım saat sürdü. o yarım saatte bile uyanıp uyuyor, sayıklıyor. kafası karışık, bulanık, neden hastanede olduğunu bilmiyor, hiç durmadan eve gitmek istiyor, sürekli götürün beni burada uyuyup kalmıyım diyor. bak cidden susmuyor, durmuyor, baba suuus baba konuşma artık diyoruz, hiiiç. evde uyuyalım diye diye inadından üç gündür uyumadı ya. arada tekerlekli sandalyeye bindirip götürüyo gibi kandırıyoruz da biraz sakinliyo. insanları bazen hatırlıyo çoğu zaman karıştırıyo. ilk gün yine iyiydi ama uyumadıkça daha da karıştı kafası. bu kafa karışıklıkları da normalmiş tabi, kafa travması bu. geçecek inşallah. 16 hazirandan bugüne geldiğimiz nokta çok çok iyi. şükür yarabbi. ama refakati o kadar zor ki. tek kişinin bakmasına imkan yok. iki kişi duruyor başında, 12 saatte bir de nöbet değiştiriyoruz. akşam 9 sabah 9 benle ömer vardık başında. ve dün gece o kadar zordu ki. sabaha karşı çıktım bahçeye bi köşeye çöktüm ağladım. sinirlerim çok harap oldu. doktorlara hemşirelere ayrı ayar oldum. adam kemik kırıklarının ağrısından, belinin ağrısından, başının ağrısından, nefes alamamaktan (akciğeri zedelenmiş) uyuyamıyor, çelik korsesini omzundaki bandajı, pijamasını çıkartmak için deliriyor bağırıp çağırıyor, oksijen maskesini asla taktırmıyor asla, ve doktorların hemşirelerin de yapacak bir şeyi yok? tamam anladık uyutamazsınız bilinç takibi yapmanız lazım da bişey diyin nasıl uyutabiliriz yardımcı olun ya. kattaki tüm hastaları ayağa kaldırdı, millet kapısına çıkmış bizim odada ne oluyor diye bakıyor, bize sabır diliyor dua ediyor falan. ve bu adam üç kişilik odada yatıyor. tamam hemşirelerin da yapacak bir şeyi yoktur, onlar da tekli oda boşalsın diye bekliyor falan da bunlar bizim sinirlerimizin yıpranmasını engellemiyor maalesef. sağlıklı adam üç gün uyumasa delirir, bu adamın beyni zaten hasarlı, uyumadıkça daha da kötü oluyodur. hiç mi bir şey yapılamaz anlamıyorum. neyse sabır. inşallah geçecek bu günler de. bu gece nöbetim yok, ömerin yanına başka biri gitti. telefonda konuşuyoruz nasıl diyorum. hala hadi gidelim ara abini gelsin arabayla falan diyormuş. üç gündür dur durak bilmeden aynı şeyleri tekrarlıyor. bak tüm vücuduma ağrı oturdu, ayak tabanlarım belim sırtım ağrıyor ve müthiş ağırlaştı. ama kafa yorgunluğu ayrı bi noktada. tüm refakatçiler, kafamızın içinde kayınbabamın hep tekrarladığı şeyler dönüp duruyo. daha üç günde bittik. yarın gece yine nöbetteyim. ne kadar devam edecek bilmiyorum bu hastane yatışı. 16 haziran günü, kahvemi içip kitabımı okuduğum o öğle vakti şu an o kadar uzak bir zaman gibi geliyo ki. iki ay öncesi sanki.
18 notes
·
View notes