#adana sohbet
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sessizliği hissedelim
37 notes
·
View notes
Text
Görüntülü Sohbet Operatörü İş İlanları Adana
Adana, Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde yer alan önemli bir sanayi ve ticaret merkezidir. Şehir, nüfusu ve ekonomik potansiyeli ile birçok iş fırsatı sunmaktadır. Bu fırsatlardan biri de görüntülü sohbet operatörlüğüdür. Görüntülü sohbet operatörlüğü, son yıllarda popülerliği artan ve pek çok kişinin tercih ettiği bir çalışma alanıdır. Adana’da da bu alanda çeşitli iş imkanları mevcuttur.…
0 notes
Text
Varmi parlak pasif
0 notes
Link
#Adana#AFADdepremzedekayıtnedir?#arkadaslik#blog#CanliDinle#deprem#fm#HABER:#makale#radyo#Sohbet#SonDakika
0 notes
Text
Gecmiş Olsun TÜRKİYE
Gönül isterdi ki daha Güzel olaylardan bahsedelim, fakat feci bir sarsıntı ile Kahramanmaraş da iki büyük deprem yaşandı.
Birçok illerde hissedildi. Kıyamet gibi binalar yıkıldı başımıza. Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Diyarbakir Adıyaman, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye Hatay’ın ocağına ateşler düştü, ama yüreği yanan tek onlar değildi, 81 il tek yürek olarak kenetlendik. Geçmişte yaşanan depremlerden hala yapılan yanlışlardan ders alamadığımız gördükçe, yüreğimiz kan ağlıyor. Çok üzülüyoruz. Çarpık kentleşme, sağlam olmayan binalar, güçlendirilmeyen yapılar, bilinçsizlik, dikkate alınmayan deprem gerçeği! Yine binlerce can aldı, binlerce ocaklara ateş düşürdü ! Yaşanan bu felaket Allah’tan geldiğine inancımız sonsuz ama asıl deprem öldürmüyor insanların ihmali öldürüyor insanları! Bir canın bile gitmesi insanın canını en derinden yakıyor. Hepimiz Allah’tan gelene sabrediyoruz. Lakin insanların vurdum duymazlığı, zamanında önlem almaması ve sadece kiralarını alıp keyiflerine bakmaları bizi kahrediyor. Bu kayıp canların vebalini kim üstlenecek ? Katliâm gibi ölümlerin cezasını kim çekecek ? Ne yazık kı zenginin daha da zenginleştiği bu zamanda bedelini halk canıyla ödemeye devam ediyor.
0 notes
Text
Adana sohbet odaları
View On WordPress
0 notes
Text
kısa mutluluk anları, uzun keder anları - işte dünya budur. Allah kıyamet gününde gözyaşlarımızı ve kederlerimizi sevinç ve gülümsemeye çevirsin.
short moments of happiness, long moments of grief - that is the dunyah.
may Allāh turn our tears and sorrow into joy and laughter on the Day of Judgement.
-her.written.thoughts
#ahiret#fazilet#nakşibendi#ibadet#süleyman hilmi tunahan#tasavvuf#rabıta#islami#tarikat#huzur#zikir#ahir zaman#zikir allah#cuma#cemaat#bir ayet#namaz#kahramanmaraş malatya gaziantep adıyaman hatay adana antep diyarbakir kilis şanlıurfa osmaniye deprem süleymanhilmitunahan#ayet#allah#sünnet#dini sözler#sohbet#ehli sünnet#deprem#dua etmek#dünya#fıkıh#hadisişerif#hadisler
161 notes
·
View notes
Text
Otobüste Elime Verdi! (Meltem 24 Y., Adana)
Herkese selamlar, ben Meltem, 24 yaşındayım. Güzel olduğumu düşünüyorum. Adana'da yaşıyorum ve 3 yıldır evliyim. 2 yaşında kız çocuğum var. Kocamı çok seviyorum, ama azgınlığımı durduramadığım için onu aldatmak zorunda kaldım. Bankacıyım ve 2 ayda bir eğitim için İstanbul'a gitmem gerekiyor. Yine eğitim için İstanbul'a gidecektim, ama uygun uçak bileti bulamamıştım, o yüzden otobüsle gitmeye karar verdim. İnternetten bilet aldım ve kocam beni otogara bıraktı.
Otobüse koltuğuma oturmak için bindim, ama yan koltuğumda bir erkeğin oturduğunu gördüm. Hemen inip bilet ofisine, "Ben bayan yanı almıştım, ama yanımda bir erkek oturuyor!" diye şikayetçi oldum. Onlar da, "Kusura bakmayın çok yoğunluk var, bütün seferler dolu, beyfendinin de acelesi varmış!" deyince artık yapacak birşey yoktu, adamı otobüsten indirtmem yanlış olurdu. Hem zaten ben bu tarz şeylere de karşıyım. Ama aylardan Temmuz ve Adana yanıyordu, ben de altıma kısacık şort giymişim ve tanımadığım bir erkeğin yanında 12 saat öyle yolculuk yapacaktım.
Neyse, bindim otobüse. Selamlaştık. Bana, "Kusura bakmayın rahatsız ettim sizi. Üniversite öğrencisiyim, ailemi ziyarete geldim, sınavlara yetişmek için sağolsun yardımcı oldular." deyince, bana karşı bu nazik ve hoş tavırları çok hoşuma gitmiş, biraz da olsa rahatlamıştım. İlk bindiğimde fark etmemiştim, ama çok yakışıklıydı. Adana'dan çıkana kadar sohbet ettik. Adı Cem idi ve sohbeti, konuşması beni çok etkilemişti. Kocamla lisedeyken tanışmıştım ve benim ilk erkek arkadaşım olmuştu. Lise sonrası evlenmiştim onunla ve onun dışında daha önce hiç ilişkim olmamıştı. İş yerindeki müşterilerim hariç, ilk defa yabancı bir erkekle bu kadar uzun hoş sohbet ediyordum. Sebebini bilmiyorum ama Cem'e kanım kaynamıştı.
Sohbet esnasında parmağımdaki yüzüğü görünce, "Evli misin?" diye sordu. "Evet!" deyince şaşırdı. Ben, "Ne olduuu? Niye şaşırdınnn?" deyince, "Senin gibi biri nasıl hemen evlenmiş!" dedi. Ben de, "Benim gibi derken?" dedim. "Güzel ve kültürlü biri!" dedi. Ben de, "Niye, aşık olmuş olamaz mıyım?" diye sorunca, aşka inandığını, ama evlenmeye karşı olduğunu, bir imza ile birine bağlanmanın ve ömrünün sonuna kadar onunla olup ona sadık olmayı kabul etmediğini söyledi ve "Herkes istediği kişiyle birlikte olabilir!" dedi. Bu söz beni etkilemişti ve Cem'den anlaşılmaz bir şekilde hoşlanmaya başlamıştım.
Biraz daha sohbet edip, "Yorgunum!" dedim ve uyumak için gözlerimi kapattım. Birkaç saat sonra gözlerimi açtığımda, başımı Cem'in omzunda ve ellerimi de onun kucağında, hatta bir elimin şortunun (Yarağının!) tam üstünde olduğunu fark edip hemen toparlandım. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Güldü ve "Sorun değil, ben rahatım, uzanabilirsin!" dedi. Ben, "Dalmışım kusura bakma!" deyince, bir elini bacağıma koyup, "Gerçekten sorun yok!" dedi. Gözlerimle eline baktım ve o da hemen çekti elini. Ama bu olay beni biraz azdırmış, Cem'in elinin bacağımda olması çok hoşuma gitmişti. Hatta elini çektiği için resmen üzülmüştüm. İçimden, beni okşadığını, öptüğünü, hatta siktiğini bile hayal ediyordum. Bir yandan da kendi kendime (Kendine gel kızım, evlisin sen, aklından çıkar böyle şeyleri!) diyordum.
Gözlerimi kapattım, uyumaya çalışıyordum, ama sürekli aklım ondaydı, hep beni sikerken canlandırıyordum kafamda. Bir süre sonra azgınlığım mantığımın önüne geçmiş ve isteyerek başımı tekrar onun omzuna koymuştum. O da omzunu iyice yaklaştırmıştı. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Ben elimi tekrar onun şortunun üzerine koyunca, kulağıma eğilip, "Rahat ol!" dedi ve saçlarımı okşamaya başladı. Benden ses çıkmayınca da elini tekrar bacağıma atıp okşamaya başladı. Çok zevk alıyordum. Bir eliyle bacağımı yukarı çekti ve ayaklarıma kadar her yerimi okşamaya başladı ve ben de biraz daha sokuldum ona. Elim halen şortunun üzerindeyken yarağının kalktığını hissediyordum. Diğer eliyle elime bastırdı, yarağını şortunun üzerinden elimin içine verdi. Ben biraz elimle oynadıktan sonra kafamı kaldırdım ve sağa sola baktım, acaba gören falan var mı diye. Bana, "Merak etme, herkes uyuyor!" dedi. Ben de tekrar kafamı göğsüne yasladım. Cem bu sefer yarağını şortundan çıkarıp elime verdi. İtiraz etmeden yarağıyla oynamaya devam ettim. O da elini amıma götürmüş okşamaya başlamıştı.
Artık zevk sarhoşu olmuştum. Kafamı kaldırdım ve yüzyüze geldik. Gözlerine arzu dolu bakıyordum. Bana iyice yanaştı ve yanaklarıma, dudaklarıma öpücük kondurmaya başladı. Kulağıma, benim çok güzel olduğumu ve İstanbul'a gider gitmez beni eve atıp tüm gün sikmek istediğini söyledi. Ben ses çıkarmıyor ve öpücüklerin keyfini çıkarıyordum. Bir an önce İstanbul'a varmak ve dediği gibi tüm gün beni sikmesi için sabırsızlanıyordum. Herkes uyanana kadar biz elleşip öpüştük.
Sabah saatlerinde İstanbul'a vardık. Taksiyle hemen evine gittik. Kapıdan girer girmez öpüşmeye başladık. Beni kucağına alıp odasına götürdü. İkimiz de çabucak soyunduk. Yatağa uzanınca heryerimi yalayıp öpmeye başladı. Amımı çılgınca yalıyor, beni deli ediyordu. 69 olduk ve ben de onun sikini ağzıma alıp ona sakso çekmeye başladım. Sonra çekmeceden kondom alıp sikine taktı. Beni altına aldı ve sikini amıma yerleştirip pompalamaya başladı. Beni inlete inlete sikiyor, bana zincirleme orgazm yaşatıyordu. Ben de, "Durma, sik beni aşkım!" diyordum.
Bir süre sonra beni domaltıp amımı sikmeye devam etti. O pozisyonda amımı sikerken parmakları sürekli göt deliğimde geziniyordu. Parmağını götüme sokup, "Aşkım götünü de sikmek istiyorum!" deyince, "Kocam beni oradan hiç sikmedi! Kısmet seninmiş, sik aşkım!" deyip ona onay verdim. Hemen gitti banyodan şampuan getirdi ve iyice götüme yedirdi. Ben kıvranıyor, "Hadi sok artık!" diyordum. Götüm ilk defa sikileceği için hepsini sokana kadar epey bir uğraştı. Önce yavaş, sonra hızlı şekilde götümü sikmeye başlamıştı. İlkin acı çektim, ama sonradan aldığım zevk o acıya değmişti...
Sözde İstanbul'a Cem sınav için, ben de eğitim için gelmiştim, ama sınavdan ve eğitimden artan sürede iki gün boyunca evden çıkmayıp sürekli sikiştik. Artık her eğitim için İstanbul'a gittiğimde sevgilimin yanında kalıyor, ona karılık yapıp dönüyordum. Hatta bazen eğitim yokken bile, kocama, "Yine eğitim var!" diyerek yalan söyleyip İstanbul'a kaçıyor, kendimi Cem'in kollarına bırakıyorum!
192 notes
·
View notes
Text
Telefonda Sex Sanal Sohbet ve Telde Sanal sex Sohbet | 0530 | 263 | 16 | 70 |
Telefonda Sex | Telefonda Sohbet | Telefonda Seks | Sanal Sex | Sanal Sohbet | Telde Sex | Telde Sohbet |
Telefonda sohbet bireyler, İstanbul ve Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde uzun süredir marjinalize edilmiş ve ayrımcılığa maruz kalmışlardır. İstanbul'un bir ilçesi olan Ataköy Bakırköy semtindeki telefonda , hayatlarında günlük zorluklarla karşılaşan birkaç telefında sohbet topluluğuna ev sahipliği yapıyor. Bu yazıda Kadıköy 'daki ve bakırköyde ' ki Sanal sohbet yaşamının kişisel bir anlatımını sunacağım. Bölgede telefonda bireylerin maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddet ile kendi topluluklarında buldukları destek ve dayanışmayı ele alacağım.
Kadıköy ve Üsküdar, Türkiye'de birçok telefonda topluluğuna ev sahipliği yapan bir ilçedir. Telefonda'kiler insanlar ana akım toplumda ayrımcılığa ve marjinalleşmeye maruz kaldıklarından, bu topluluklar genellikle zorunluluktan İzmir'deki pek çok sanal sohbet , yoksulluk içinde yaşamak zorunda kalıyor ve genellikle eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimleri engelleniyor. Bu zorluklara rağmen Türkiye’deki pek çok telefonda sex birey kendi topluluklarında destek bulabiliyor. Bu topluluklar, telefonda sex bireylerin kendilerini ifade etmeleri ve benzer deneyimleri paylaşan diğer kişilerle bağlantı kurmaları için güvenli bir alan sağlar.
telefonda sex bireylere yönelik ayrımcılık ve şiddet Türkiye "de hâlâ yaygındır. telefonda escort kişiler genellikle fiziksel ve sözlü tacize maruz kalıyor ve birçoğu saldırıya uğrama veya taciz edilme korkusuyla yaşıyor. telefonda sohbet bireylere yönelik ayrımcılık, birçoğunun istihdam edilmediği veya düşük ücretli, tehlikeli işlerde çalışmaya zorlandığı iş yerlerine de uzanıyor. Türkiye'de eskort telefonda sex sohbet bireylerin maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddet, köklü toplumsal önyargıların ve telefonda sohbet bireylere yönelik yasal koruma eksikliğinin bir sonucudur.
Türkiye'de telefonda sex sohbet bireylerin karşılaştıkları zorluklara rağmen, pek çoğu destek ve dayanışma bulabiliyor. toplulukları içinde. Türkiye'deki telefonda sex sohbet bireyler, telefonda sex sohbet bireylerin karşılaştığı sorunlar hakkında farkındalık yaratmak için çalışan savunuculuk grupları ve kuruluşlar oluşturdu. Bu gruplar, telefonda sex sohbet bireylerin hikayelerini paylaşmaları ve haklarını savunmaları için bir platform sağlar. telefonda sex sohbet bireylerin kendi toplulukları içinde buldukları destek ve dayanışma, onların refahı ve hayatta kalması için gereklidir.
Sonuç olarak, İstanbul Ankara ve İzmir Bursa telefonda sex sohbet yaşamına ayrımcılık, şiddet ve marjinalleştirme damgasını vurmuştur. Ancak Bursa’daki pek çok telefonda sex sohbet birey kendi topluluklarında destek ve dayanışma bulabiliyor. Savunuculuk grupları ve kuruluşlar, Türkiye'deki escort telefonda sex sohbet bireylerin karşılaştığı sorunlar hakkında farkındalık yaratmak için çalışıyor, ancak telefonda sex sohbet bireylerin hayatlarını ayrımcılık ve şiddetten arınmış bir şekilde yaşayabilmelerini sağlamak için daha fazlasının yapılması gerekiyor. Umuyorum ki bu makale, telefonda sex sohbet bireylerin istanbul Ankara ve Adana İzmir 'de karşılaştıkları zorluklar hakkında farkındalık yaratmaya ve travesti topluluğunu desteklemek için başkalarına ilham vermeye yardımcı olacaktır.
www.telefondasexsohbet.tumblr.com
☎ 0530 263 16 70☎ #telefondasohbet #telefondasex #sanalsex #sanalseks #telekız #telehat #telefondasex #teldesex #telefondaseks #teledeseks #sanalsohbbet #canlısohbet #canlısohbethattı #erotikhattı #erotiksexhattı #erotiksekshattı #bayansohbet #bayanteldesohbet #telefon #telde #telefonda #sanal #sıcaksohbet #telefonsohbetoperatörü #telefondasohbetücretsiz #telefondaboşaltma #telefondaboşalma #sohbetnumaraları #sohbethatları #canlısohbethatları #görüntülüsohbet #görüntülüsohbethattı #görüntülüsohbethatları #sıcaksohbethatları #ateşlisohbet #kızlarlasıcaksohbet #kızlarlasıcaksohbethatları #kızlarlasıcaksohbethattı #derthattı #bedavasohbethattı #sohbet #telefonsexnumaraları #telefonsexnumarası #telefonseksnumaraları #telefonseksnumarası #sexnumaraları #sexnumarası #teldesexnumarası #teldesexnumaraları #telefondasexnumaraları #telefonsasexnumaralar #bayannumaraları #sexbayannumarası #türksexhattı #türksekshattı #türksexnumarası #türkseksnumarası #türksexhatları #telefondasexhatları #telefonsasexnumaraları #teldesexhatları #teldesekshatları #teldesexhattı #azgınbayannumaraları #canlıshowtelefon #kontörshow #kontörsex #kontörsohbethattı #kontörseks #kontörsexhattı #telefondaseks #CanlıSeksSohbeti #SınırsızSıcakSohbet #AteşliBayanSohbeti #SıcakSohbet #CanlıSıcakSohbet #sexnumaraları #sıcaksohbet #sıcaksohbethattı #erotiksohbethattı #canlısohbethattı #ateşlisohbethattı
#escortnumara #erotiknumara #sexikızlar #çıplakkızlar #kıznumaraları #olgunbayan #dulbayan #beniara #ara #seviyelisohbet
#erotikmuhabbet #ateşlimuhabbet #canlımuhabbet #sanalmuhabbet #onlinemuhabbet #sohbet #erotik #muhabbet #ateşli #escort #kızlar
#erotiksohbet #ateşlisohbet #canlısohbet #sanalsohbet #onlinesohbet #erotiknumara #kızlarlasohbet
#escortsohbet #arkadaşbul #erotikkızlar #18sohbet #sex #sexsohbet #telefondasex #sanalsex #canlısex
3 notes
·
View notes
Text
Günaydın 🌞
#adana#ankara#antalya#istanbul#izmir turkey#mersin#şanlıurfa#diyarbakır#sohbet#evli sohbet#so hot 🔥🔥🔥#günün sözü#gece kadar özgür#gece kuşu#geceyedair#gececiler#uykusuz geceler
42 notes
·
View notes
Text
EN BÜYÜK nimet Allah'ın HİDAYET idir. Bu nimeti hafife almayın, yarın olmayabilir ..(Allah bizi korusun).
The GREATEST blessing is Allah’s guidance. Don’t take this blessing for granted, it may not be there tomorrow (May Allah protect us).
Be a grateful servant of Allah
#ahiret#fazilet#nakşibendi#rabıta#süleyman hilmi tunahan#ibadet#tasavvuf#tarikat#islami#huzur#ehlibeyt#enkazaltındakiler#ehlisünnet#fıkıh#ramazan#talebe#ihlas#islam#islamic#kahramanmaraş malatya gaziantep adıyaman hatay adana antep diyarbakir kilis şanlıurfa osmaniye deprem süleymanhilmitunahan#peygamber#ayet#sünnet#dini sözler#sohbet#deprem#hadisler#hz muhammed#mürşidi kamil#kuran
76 notes
·
View notes
Text
Türkiye’nin En Gelişmiş İlçeleri Sıralamasında 21 Basamakla 49’uncu Olduk!
Hakan Güldağ ve Şeref Oğuz ile birlikte Adana Temsilcimiz Selçuk Altun tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında Adana Genç İş İnsanları Derneği’nin (Adana GİAD) daveti üzerine şehre gittiğimizde, toplantının ardından Mersin Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ile bir araya geldik. Özyiğit ile CNR’nin organize ettiği Kitap Fuarı’nda buluşarak iş dünyası ve kültürel projeler üzerine sohbet…
0 notes
Link
#Adana#AFADdepremzedekayıtnedir?#arkadaslik#blog#CanliDinle#deprem#fm#HABER:#makale#radyo#Sohbet#SonDakika
0 notes
Text
TSİP Ali Abisini Kaybetti…
✍🏻 Osman Akyol
https://www.gundemarsivi.com/tsip-ali-abisini-kaybetti/
TSİP (Türkiye Sosyalist İşçi Partisi) Genel Sekreteri ve aynı zamanda sıkı bir hayvan dostu olan Ali Öner kaldırıldığı Dr. Nazif Bağrıaçık Kadıköy Hastanesi’nde bu sabah 72 yaşında yaşamını yitirdi. (8/07/2024)
74’ten bu yana TSİP’li olan Öner, uzun zamandır çoklu organ yetmezliği tedavisi görüyordu. TSİP Genel Başkanı Turgut Koçak’tan alınan bilgiye göre evinde düştükten sonra dört ay hastanede tedavi gören Öner’de yüksek tansiyon, solunum yetmezliği ve idrar yolu iltihabı gibi yaşlılığa bağlı pek çok hastalık tespit edilmişti. Yoğun partili siyasal yaşam koşuşturmacası içinde kendine yeterince bakamayan Ali Öner ölmeden önce yatalak hastaydı ve Darülacaze’de kalıyordu.
Öner’in cenazesi yarın Ataşehir İçerenköy Cemevi’nde saat 12.00’de yapılacak törenin ardından Çekmeköy Yukarı Baklacı Mezarlığı’na defnedilecek.
Ali Öner kimdir?
Sevgili Ali Öner’le 2012 Kasım’ında yaptığım ve Ekin Sanat dergisinin Ocak 2013 sayısında “Erdemli Bir savaşçıdan İzler” başlığıyla öykü tadında yayımlanan özel bir röportaj:
Onu ilk kez 2012 1 Mayıs’ında, tsip’in kortejinde tanıdım. Partinin pankart, döviz ve bayraklarını, siyah bir poşetin içerisinde son anda yetiştirebilmişti Beşiktaş Vapur İskelesi önündeki toplanma yerine. O anda anlamıştım onun partinin her şeyi olduğunu. Partinin hizmetlisi, çaycısı, bekçisi hatta başkanı oydu. Yalnız bunu bir yerlere doğrulatmam gerekiyordu. Vikipedi’de hakkında araştırma yapmayı aklımın bir köşesine yazdım. Ali Abi getirdiği malzemeleri tıpkı bir işçi başı edasıyla gelenlere dağıtmaya başladı. Partililer ona “Ali Dayı” diye hitap ediyordu. Partinin gençlik kolundan biri gelip heyecanla bir şeyler söyledi Ali Abi’ye. Elinde takip edilecek güzergahı gösteren bir kroki vardı. Daha sonra parti korteji olarak diğer örgütlerle birlikte Gümüşsuyu’ndan Taksime doğru yürüyüşe geçtik. Ali Abi’nin eşi Sermin’de kortejdeydi.
Kortej boyunca yan yana yürüyorduk Ali Abi’yle. İlginç bir ikili oluşturmuştuk: Ali-Osman. “Yaşasın 1 Mayıs!” sloganları arasında ayaküstü sohbet ettik. Adana Alevilerindenmiş. Yirmi iki yaşında gelmiş Adana’dan İstanbul’a, bir daha da dönmemiş.
“Emekli misin Ali Abi?” diye sordum.
“Emekliyim” dedi.
“Nerden?”
“Ambalaj fabrikasından.”
“Yaşasın devrim ve sosyalizm!”
Kendisini yakından tanıyanların anlattığına göre, Ali Abi, gençliğinden beri partiliymiş. Partide verilen her görevi yapmış büyük bir özveriyle. İstanbul’a doğalgazın henüz gelmediği yıllarda parti binasında kütür kütür yanan sobaya odun atan gizli kahraman oymuş. Fakat soğukta üşüyüp de sobaya yumulanlardan hiç biri sormamış, yahu bu sobaya odunu kim atıyor, diye. Tıpkı sadık bir derviş gibi parti dergahından hiç ayrılmamış. Parti; kurulduğunda, dağıldığında, başka bir partiyle seçim ittifakı yaptığında, 12 Eylül’de kapatıldığında, tekrar açıldığında, kendini feshettiğinde o hep oradaymış. Partinin demirbaşı olarak kalmış. Yaşamı boyunca sınıfsal olmayan hiçbir ayrılığa pirim vermemiş Ali Abi, solda birlik mücadelesinin hep en önünde yürümüş.
Bu bilgiler, sağdan soldan edindiğim bilgilerdi fakat benim Ali Abi hakkında daha fazlasına ihtiyacım vardı. Daha fazlasını da ancak kendisinden öğrenebilirdim elbette. Ama nasıl? Telefon açtım bir gün.
“Ali Abi müsaitsen gelip bir konuda fikir danışacağım sana” dedim.
“Gel” dedi, “partideyim.”
Atladım vapura Kadıköy’ün yolunu tutum. Yol boyunca kafamda hep soracağım sorular vardı. Bu yüzden çok dalgındım. Vapurda açık alana çıkıp sigara içmeyi bile unutmuşum. Aklıma geldiğinde ise artık çok geçti. Bir insan seline kapılıp ben de indim vapurdan. Kafamdaki tasarladığım soruları direkt sorsam, samimi cevaplar alamazdım Ali Abi’den. En iyisi bir mizansen uydurmak, diye düşündüm.
Gittiğimde partide beni bekliyordu. Çay yapmış ben gelene kadar. Kucaklaştık. Ayağında paçası eskimiş açık kahverengi pantolonu ve üzerinde hiç çıkarmadığı kırmızı kazağı vardı. Olmayan saçlarını ıslatıp yana taramış ve hiç aksatmadığı günlük tıraşını olmuştu. Beyaza çalan gür pos bıyıklarıyla Yeşilçam filmlerinin kötü adamlarını andırıyordu. Delici bakışlarıyla sizi olduğunuz yere çivileyecek bir görüntüsü vardı.
Görüntüsüne inat babacan bir gülüşle karşıladı beni.
“Hoş geldin Osman’ım, nasılsın?”
“Saol abi, seni sormalı?”
“Bildiğin gibi, iyi olmaya çalışıyoruz. Çocuklar nasıl?”
“İyiler Allah’a şükür.”
“Otur, ayakta kalma. Çayın nasıl olsun?”
“Demli olsun abi, zahmet olmazsa.”
Doldurduğu çayları masaya koyup karşıma oturdu. Cebinden meşhur uzun Samsununu çıkarıp önce bana tuttu, ardından da bir tane kendisi aldı. Yeşil Tokai çakmağıyla yaktı sigaraları.
“Eee Osmanım, anlat bakalım nedir derdin?”
Her zaman geçer, sıkı bir yalan bulmuştum vapurdayken. Hemen uygulamaya koydum. Oflayıp poflamaya başladım.
“Abi, senin de değerli zamanını çaldım, kusura bakma. Aslında önemli bir şey yok, sadece biraz dertleşmek istedim, o kadar. Çok bunaldım abi. Yalnız, konuşacağımız şeylerin partiyle falan bir alakası yok.”
“Parti senin benim için var Osman’ım, rahat ol sen” dedi.
Yaşlı kurt zokayı yutmuştu.
“Ben onursuz bir şey yaptım abi.”
Bunu söyledikten sonra yalanımın etkisini ölçmek için bir süre sustum. Meraklandığını görünce:
“Gelinini aldattım abi.”
Sonra Oscarlık numarama başladım. Efkarlanmış gibi yapıp elimi saçlarıma götürüp kafamı karıştırdım. Sağ avucumla bıyığımı sıvazlayıp tekrar önümde duran sigara paketine saldırdım. Bir sigara daha yakıp derin bir nefes çektim içime. Boşta kalan elimi çeneme dayayıp pişman triplerine girdim. Bu kadar gaz Ali Abi’yi harekete geçirmek için yetmişti de artmıştı bile. Sinirlendi.
“Yanlış yapmışsın Osman!” dedi. “Kız biliyor mu bunları?”
“Osman” lafını öyle bir tonda söyledi ki: Osmancık gibi…
“Yok abi” dedim, “bilmiyor. İlk sana açıyorum konuyu.”
“Bak sana ne anlatayım” dedi. Sandalyesini biraz daha öne çekip iyice yerleşti üzerine. Tam konuşacaktı ki masa üzerinde unutulup kalmış TSİP parti programını görünce, sinirlendi, bir kutsalı yerinden kaldırır gibi aldı, özenle götürüp kitaplıktaki yerine koydu.
“74’de İstanbul’a geldim. O zaman ortalık karışık tabi, sağ sol davasına her gün yirmi kişi ölüyor.”
“Sen aslen Ceyhanlıydın dimi abi?”
“Yok. Saimbeyli’denim. Ceyhan’a sonradan göçtük biz. 52 senesinde Saimbeyli’de doğmuşum. Ben ilkokul ikinci sınıfta iken ailecek göçmüşüz Ceyhan’a. Zaten orda aile dağıldı. Beni Adana Yetiştirme Yurdu’na verdiler.
Yurtta terzi atölyesinde çalıştım. Sonra, bando takımında trompet çaldım. Müzik kulağım iyidir.”
“Şimdi saz falan çalabiliyor musun abi?”
“Denemedim ama biraz uğraşsam çalarım herhalde. Yurtta Afşinli bir hoca vardı. Şerefsiz, Alevi olduğum için sürekli döverdi beni. Şimdi gebermiştir büyük bir ihtimalle. On sekiz yaşına gelince bizi kapı dışarı ettiler tabi. Kendimi bir anda sokakta buldum. Bir yıl falan çok sıkıntı çektim. Sokaklarda yattım. Eski otogarın, tren istasyonunun dili olsa da konuşsa… Bilirsin eski terminali?”
“Bilirim. Şimdi yerinde Sabancı Merkez Camisi var.”
“Derken askere gittim ben. İzmir Menemen’e çıktı askerliğim. Askerlik şubesinde muayene olurken mesleğimi ‘trompetçi’ olarak yazdırmama rağmen askerde beni boru takımına verdiler. Askerde de Alevi olduğum için çok ayrımcılığa uğradım. Balıkesirli bir başçavuş vardı: Raşit Mandacı. Bana akşama kadar tuvalet temizlettirirdi o*** çocuğu.
Sonra askerlik bitti, memlekete döndüm. Adana Belediyesi Bando Takımı’nda işe başladım. Bir gün baktım ki, itfaiyenin karşısına TSİP büro açmış. O zaman belediyenin bando takımı itfaiye bünyesindeydi. Gidip üye oldum. Sene 74.”
“O zamanlar İstanbul hayaliniz yok tabi?”
“Yok. Adana’da çok aktiftim o zaman. Düşün. Küçüksaat Meydanı’nda tek başıma partinin yayınlarını satıyorum. Olacak iş değil. Tabi sürekli polis bana diş biliyor, açığımı kolluyor. Bir gece 15-16 Haziran afişlerini asarken mahalle bekçisine yakalandık. Bekçi, Nuh diyor, peygamber demiyor. ‘İlle sizi karakola götüreceğim’ diyor. ‘Yahu arkadaş, partiler böyle şeyler için izin almak zorunda değil!’ desek de anlatamıyoruz. İyi, dedim beni götür o zaman. Haksız yere on iki gün Adana Emniyeti’nin altındaki atış poligonunda işkence gördüm Osman. İşkence yapanların başında da Birinci Şube’den Başkomiser Ümit vardı. İşkence sonrasında belediyeye çıkışımı veremeden Adana’dan ayrılmak zorunda kaldım. Can güvenliğim tehlikedeydi.”
“Ver elini İstanbul?”
“Hayır. Önce Mersin’e gittim. Orda DİSK’e bağlı Hürcam-İş Sendikası’nda iki ay falan çalıştım. Çalışırken arkadaşlardan, İstanbul’da Kitle dergisine eleman aranıyormuş, diye duydum. Bizim partinin yayın organı… Atladım İstanbul’a. Gündüz dergi bürosunda çalışıyorum, akşamda Vezneciler’de bir yurtta kalıyorum.”
“Cemaat yurdu mu?”
“Yok. Öğrenci yurdu. Karıştırma şimdi. Neyse… 76’da partinin birinci kongresi oldu. Kongreden sonra ben Eminönü İlçe Başkanı oldum. İlçe başkanlığı binasıyla Kitle dergisi iç içeydi o zaman.”
“77 1 Mayıs’ında Taksim’de miydin abi?”
“Tam Kemal Türkler’in konuşma yaptığı kürsünün önündeydim, dergi satıyordum.”
“Naptın, silahlar patlayınca kaçabildin mi?”
“Ne kaçması yav, dağılan dergileri topluyordum yerden.”
“78’de yapılan ikinci kongrede genel yönetim kuruluna seçildim. Nerden nereye… Sonra partide ayrışmalar başladı. Turgut Başkan’la biz terk etmedik partiyi, mirasa sahip çıktık.
Yengenle, 79’da partinin Ankara Atatürk Spor Salonu’nda yaptığı bir toplantıda tanıştık. Sermin, o zaman Sakarya İl Yönetim Kurulu üyesiydi.
12 Eylül Darbesi’nden dokuz gün önce gözaltına alındım ben. Darbe olduğunda Selimiye Kışlası’nda cezaevindeydim. Daha sonra Sağmalcılar Cezaevi’nde kaldım bir süre. Toplam dört ay falan hapis yattım. 12 Eylül’den sonra yengen ‘Darbe Anayasasına Hayır’ kampanyasına katıldığı için tutuklandı, işkence gördü. Çok sancılı süreçlerdi. Ancak 85’te tekrar bir araya gelebildik, 92’de de evlendik.”
Bana biraz daha yaklaşıp gözlerini üzerime dikti, ses tonunu sertti.
“38 yıldır bu partiye hizmet ediyorum Osman. Bir kere olsun karımı da aldatmadım, partime de sırtımı dönmedim. Çocukları çok sevmeme rağmen çocuk yapmaya vaktimiz bile olmadı, anlıyor musun?”
Tekrar arkasına yaslandı. Boşalmıştı. Yaşaran gözlerini eliyle sildi. Eskiden yaşadığı travmalar hafızasında canlanınca o kötü günleri yeniden yaşamıştı belli ki.
“Bütün çocuklar senin sayılır abi” dedim çaresizce.
“Elbette. İnancımıza göre çocuklar hepimizin ortak değeridir. Sağ olsun yengen çocuk eksikliğini hiç hissettirmedi bana. Hem çocuğum oldu, hem annem, hem babam, hem sevgilim; her şeyim yani.”
“Çok şanslısın abi. Biz de yaptık işte bi eşeklik.”
“Git konuş kızla, özür dile.”
“Tamam abi. Topak nasıl?”
“Topak öldü Osman’ım geçen yıl. Oluşumu gömdük. Şimdi iki yavru kangalımız var, onlarla özlem gideriyoruz işte.”
Ali Abi’nin üzüntüsünü paylaşmak için cebimdeki Marlboro paketini çıkarıp uzattım. Ters ters baktı, almadı. Kendi sigarasından yaktı.
“O boğazımda gıcık yapıyor Osman.”
Ses tonundan kızdığını anlamıştım. Böyle küçük burjuva alışkanlıklarına kızardı Ali Abi.
“Hayvanları Koruma Derneği kuruyordunuz bi ara, n’oldu o iş abi?”
“O iş yattı Osman Kardeş. Şimdi bir yasa çıkarıyor hükümet, onu engellemeye çalışıyoruz hayvan dostlarıyla. Barınak lazım. Sokaktaki o hayvanların suçu yok. Onları sömürmek için biz evcilleştirdik. Şimdi de yüz üstü bırakıyoruz. Bende iki tane var, ama nereye kadar, hepsine yetemiyorum. Valla iki maaşla ay sonunu zor getiriyoruz. Biliyorsun benim ev kira. Geçen ay bayağı zorlandık. İki de kredi kartı var bana mısın demiyor.”
“Abi şimdi kira öder gibi ev sahibi oluyosun…”
“Keşke Marx, Das Kapital’in bir kenarına ‘Özel mülkiyet edinebilirsiniz yoldaşlar’ diye yazsaydı olurdu belki ama…”
Konuştuğuma pişman olmuştum. Durumu kurtarmak için gereksiz bir manevra yaptım.
“Apartmandakiler köpek beslemenize kızmıyor mu abi?”
“Başlarda biraz tuhaf karşıladılar ama şimdi alıştılar. Bazen onlar da yemek getiriyor. Facebook’ta ‘Dünya Yalnız Bizim Değil’ diye bir grubumuz var, beğen, sayfasında paylaşımda bulun. Senin de bir aidiyetin olsun.”
Parti binasından çıktığımda hemen vapura binmek yerine bir süre sahilde yürümeye karar verdim. Çok sarsıcı bir hikayesi vardı Ali Abi’nin. Ondan çok ben dağılmıştım. Biraz toparlanmaya ihtiyacım vardı. Yakında yıkılacak olan Haydarpaşa Tren Garı’na doğru yürüdüm. Hava kararmıştı. Karşı taraf uzaktan ışıl ışıl görünüyordu. Sahilde bir banka oturup deniz üzerinde oluşan yakamoz eşliğinde boğazın eşsiz güzelliğini seyretmeye başladım. Sigaramı içerken bir an gözüm uzaklara daldı. Neden her hikayede karşımıza çıkan kötü karakter faşist cunta, bizim kuşağın da karşısına çıkıp “ölüm” ya da “işkence” kusmamıştı? Kim bilir, belki de bu sorunun cevabı yine kendi içinde gizliydi. Ama açık olan şey, bu günlere kolay gelinmediğiydi. Anlaşılan bizden önce birileri hesabı ödeyip çıkmıştı.
Ben Eminönü vapuruna binip Kadıköy’den uzaklaşırken, o, koca yüreğiyle tek başına kötülüklerle savaşmaya devam ediyordu…
(Osman Akyol, “Erdemli Bir Savaşçıdan İzler”, Ekin Sanat, Sayı 83, Ocak 2013)
0 notes
Text
Türkiye Kültür Yolu'nda sıra Bursa'da
https://pazaryerigundem.com/haber/173969/turkiye-kultur-yolunda-sira-bursada/
Türkiye Kültür Yolu'nda sıra Bursa'da
Türkiye Kültür Yolu Festivali coşkusu Adana ve Şanlıurfa’nın ardından Bursa’da yaşanacak. 1-9 Haziran tarihleri arasında tam 9 gün boyunca Bursa birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapacak.
BURSA (İGFA) – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin uluslararası marka değerine katkıda bulunmak üzere bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin üçüncü durağı Bursa olacak.
Festivalle ilgili olarak Bursa Valisi Sayın Mahmut Demirtaş ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü ve Türkiye Kültür Yolu Festivali Direktörü Selim Terzi’nin katılımıyla basınla sohbet toplantısı düzenlendi. Toplantıda festival programıyla ilgili bilgi veren Terzi, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’nin ilk adımının 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un projesi olarak İstanbul Beyoğlu’nda atıldığını ve ardından geçen süreçte bu yıl 16 şehirde muhteşem bir kültür sanat organizasyonuna dönüştüğünü söyledi. Festivallerin 16 şehirde başta valilikler olmak üzere belediyelerin büyük desteği ve koordinasyonuyla etkinliklerin gerçekleştirildiğini belirten Terzi, her yıl programa 5 şehir eklenerek festivalin büyümeye devam ettiğini vurguladı.
Bursa’nın çok ciddi zengin tarihi kültürel mirası olduğuna işaret eden Terzi, “Kültür Yolu Festivallerinin en önemli iki hedefi var. Birincisi şehirlerdeki bu kültürel miras unsurlarının daha görünür kılınması ikincisi de şehirlerdeki yerli ve yabancı turizm hareketliliğinin arttırılması. Festivalimiz şehrimizi uluslararası etkinliklerle buluştururken, şehrimizdeki kültür sanat unsurlarının misafirlerini buluşturuyoruz. Sanatın birleştirici gücü vesilesiyle şehirlere dinamizm gelmesini çok önemsiyoruz” diye konuştu.
Festivalde 7’den 70’e herkesin kendine göre bir etkinlik bulabileceğine işaret eden Terzi, “Özellikle çocuk etkinliklerimizi çok önemsiyorum. Festivali çocuklar ve gençlerimiz açısından hem kültürel mirasımızın tanıtılması, ayrıca onları biraz daha dijital ekranlardan bir vesileyle uzaklaştırmak için bir fırsat olarak görüyoruz. Misafirlerimiz Bursa’da çok kıymetli etkinliklerle buluşacak. Festivalimiz 1 Haziran günü başlayacak, 50’ye yakın noktada 500’e yakın etkinlik düzenlenecek. Festivale ev sahipliği yapan etkinlik merkezlerinin yanı sıra Bursa’nın asırlara dayanan kültürel değerlerini de bu vesileyle hem yurtdışından gelen basın mensuplarımızla hem de Bursamıza gelecek olan misafirlerimizle buluşturacağız” dedi.
Bursa Valisi Mahmut Demirtaş da, festivalin Bursa’nın kültür ve sanat ortamına canlılık katacağını belirterek, “Konserlerden sergilere, tiyatrodan opera ve bale gösterilerine, söyleşilerden atölyelere, çocuk etkinliklerinden dijital sanat etkinliklerine yüzlerce etkinliğini vatandaşlarımızla buluşturacağız. Festival için kentte ağırlayacağımız misafirlerimiz Bursa’da zamanın durduğunu bir kez daha hissedecekler. Tarihi ve kültürel mirasa şahit olacaklar, tarihe yolculuğa çıkacaklar. Kültür sanat ve tarihin kesişim noktası Bursa’da düzenlenecek festivalin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Herkesi Yeşil Bursamıza, festivalin etkinliklerine katılmaya, Bursamızın doğal tarihi ve kültürel özelliklerini hem festival süresince hem de yıl boyu keşfetmeye davet ediyorum” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
TÜRK MİLLİYETÇİSİ ÜLKÜCÜ ŞEHİT HASAN KOÇ ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 25 ARALIK 1978 ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: ADANA DOĞDUĞU YER: ADANA-KARAİSALI İLÇESİ-TÜMENLİ KÖYÜ
MESLEĞİ: ESNAF 1941 doğumluydu. Evli ve iki çocuk babasıydı. Adana merkez de Yurt mahallesinde ikamet ediyordu. DURU Pastanesini işletiyordu. ÜLKÜ-KÖY (ÜLKÜCÜ KÖYLÜLER DERNEĞİ) VE ÜLKÜ-ES(ÜLKÜCÜ ESNAFLAR DERNEĞİ) kurucularındandı.
OLAY GÜNÜ: Akşam üzeri, sahibi olduğu Duru Pastanesinde Ülküdaşları Ahmet Serdar Tanrıtanır ve 12 yaşındaki Şenol Cırık vardı. Sohbet ediyorlardı. 4 komünist militan pastaneye baskın düzenlediler. Üç ülküdaşı silahlarla taradılar. Üçüde orada şehit oldu.
ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM
ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ, RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL MESAJDAN YAZSIN. TEŞEKKÜRLER.
0 notes