#ağaç dikmek
Explore tagged Tumblr posts
azad30altug · 4 months ago
Text
Zulmün her türlüsü
Kötü kardeşler
Hiçbiri
İnsana göre değil
Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi
İyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak
Rahatsalar uyuyan insanların soluğunu dinlemek iyi
İyi hürlüğü düşünmek
Yaşamak onun için
Bütün gün çalışmak onun için iyi
Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi
Zulmün her türlüsü kötü.
İlhan Berk
15 notes · View notes
smaumutelcisi · 2 years ago
Text
Morali bozuk, kalbi kırık, tükenmişlik sendromu yaşayan, hayatın zorladığı, mutluluğun kendisine haram olduğunu düşünen, benim yüzüm hiç gülmeyecek mi diye söylenen, ölmediği için yaşayan, planlarının tutmadığı, günahlarının her gün arttığı sana, bana, bize birkaç kelam edeyim.
Bir isim düşünün ki yakın arkadaşları tarafından “ondan daha fazla tebessüm eden kimseyi görmedik” diye şahitlik yapılıyor. Bu isim kim mi; Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem). Peki, bu kadar tebessüm eden Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatına baktığımızda bir eli yağda bir eli balda mıydı? Cevap; hayır!
Doğmadan babası öldü, 6 sene sonra annesi öldü, emanet edildiği dedesi 8 yaşında öldü. Başına işkembe konuldu, yoluna dikenler serildi, sihirbazlıkla suçlandı, yerini yurdunu bırakmak zorunda kaldı, hanımlarının vefatını gördü, 7 çocuğunun 6 sını kendi elleriyle toprağa koydu.
Yedinci çocuğunun vefat haberi de ölmeden kendine verildi. Çocuğu ölmeden onun sa ölüm acısını hissetti. Karnına taşlar bağladı, evinde aylarca yemek tütmedi, hanımları tarafından bunaltıldı, sahabesinin sorunlarıyla uğraştı, münafıkların entrikalarıyla baş etmeye çalıştı.
Bu ve bunlara benzer binlerce olay oldu ama O, yine de tebessüm etmeyi bırakmadı. Umudunu yitirmedi. Kızı, mübarek yüzünde ki kanları silerken, O dünyaya bu dinin yayılacağını müjdeledi. Medine kuşatma altında, karnında taşlar bağlanmışken ileride yapılacak fetihleri haber verdi.
Nefesler tükendiğinde insanlara nefes oldu. Morali hep yüksekti. Melankolikliğe hayatında yer yoktu. O kadar morali yüksekti ki, kıyamet koparken ağaç dikmeyi emir buyurdu. Kıyamet koparken ağaç dikmek bir yürekte taşınacak maksimum umudun göstergesidir. Biz O’nun ümmetiyiz.
Yorulunca daha fazla koşarız. Moralsizliğe, umutsuzluğa hayatımızda yer olmaz. Düşsek bile kalmayız, ayağa kalkar işimize bakarız. Biz, Peygamber öldürmeye giden Ömer’in, Hz. Ömer radıyallahu anh olduğunu gördük. O yüzden gün gelir bülbül de öter, dertler de biter.
Bu ümmetin Firavununun yani Ebu Cehil’in oğlunun yani İkrime radıyallahu anh’ın şehit olduğu bir dine iman ediyoruz. Üstelik kaç kez Resulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) öldürmeye çalışmıştı. Hiçbirimiz Peygamber öldürmeye çalışmadık. Evet, büyük çamlar devirdik ama umudumuz baki olmalı.
Öleceksek de moralli ölürüz. Allah’a gitmeyecek miyiz ya! Rahman ve rahim olan, tevvab ve settar olan, rauf olan bir Allah’a gideceğiz. En merhametliye gideceğiz. Her sınavda başarılı olamadığımız doğru. Çok günahlar da işledik, yaşımız da geçiyor ama umudumu kimselere vermem.
Biz değil miyiz namaz kılan, Resulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) görmek için servetini vermeye razı olan? Biz değil miyiz ya tesettürlü olan, harama düşse de haramdan nefret eden, zikir çeken, Kur’an okuyan, anne baba duası almaya çalışan? Amelimize güvenmiyoruz elbette ama Allah’a güveniyoruz.
Puta tapmadık biz. Çocuklarımızı diri diri gömmedik. İçkiyi su gibi içmedik. Ve daha birçok günahı yapmadık. Mesela Hamza radıyallahu anhı öldürmedik. Bunları sahabenin yaptığı sıçrayışı yapalım diye söylüyorum. Yoksa onların ayağının altındaki toz bile olamayız.
Yapabiliriz, umudumuzu diri tutabiliriz. Umudumuz kadar imanımız, imanımız kadar umudumuz vardır bizim. Ağlayanlar gülecek bir gün. Geceler sabah olacak, güller açacak bir gün. O gün için umutlu olmaya değmez mi? Umudumuzu kaybettik mi biz de kayboluruz. Kaybetmeyelim umudumuzu!
Umudumuzu kaybetmemek için birkaç formül verip dua ile bitireyim.
1. Yalnız kalmayalım. Umudumuzu diri tutacak arkadaşlar edinelim. İnsan görüştüklerinin ortalamasıdır. Derbeder tiplerle oturup kalkarken umutlu olmak hayaldir. Dikilecek fidanı olanlarla yolumuzu yürüyelim.
2. Sesimiz güzel olmasa bile komşuları rahatsız etmeyecek şekilde Kur’an okuyalım ama sürekli. Bir hafta hiç okuma sonra bir cüz oku değil. Antibiyotik gibi her gün belli bir miktar Kur’an ilacımızı alalım. Çünkü bu Kur’an’dır, Resulullah’ı (sallallahu aleyhi ve sellem) ayakta tutan.
3. Haberleri dinlemeyelim. Kendi gündemimizi oluşturalım. Üçüncü sayfa haberlerini, siyasetin çalkantılı halini dinleyerek umutlu olunmaz. Siz dinlemeseniz de olacak olan oluyor, dünya dönüyor, ülke gideceği yere gidiyor. Bari bizim umudumuz bir yere gitmesin.
Daha birçok madde yazılır, yeter ki umudumuz olsun. Allah kalbimize ferahlık versin. Kendisine hüsnüzan beslemekten geri bırakmasın. Rahmetini celbedecek işler yapmayı nasip etsin. Umduklarımıza nail eylesin. Yolumuzu açsın. Hayatın içinde boğulmayacak enerji nasip etsin.
Fatih Sultan Semiz
Tumblr media
7 notes · View notes
farukeles16 · 2 years ago
Text
evlenip çocuk yapmak istiyorum. dünyayı dolaşmak, bir ev almak
romantik tatillere gitmek, gün boyu sadece dondurma yemek istiyorum.
başka ülkelerde yaşamak. ideal kiloma inip orada kalmak.
harika bir roman yazmak. eski arkadaşlarla haberleşmek.
bir ağaç dikmek istiyorum. nefis bir akşam yemeği hazırlamak.
kendimi başarılı hissetmek.
buz banyosu yapmak, yunuslarla yüzmek. gerçek bir doğum günü partisi vermek.
yüz yaşına kadar yaşamak. ölene dek evli kalmak.
bir şişede coşkulu bir mesaj yollayıp, aynı derecede ilginç bir cevap almak.
tüm korkularımın üstesinden gelmek. bütün gün bulutları izleyerek yatmak.
antikalarla dolu eski bir ev almak. bir maratonu sonuna dek koşmak.
harika bir kitap okuyup, güzel cümleleri hayatım boyunca hatırlamak.
hislerimi yansıtan harika resimler yapmak.
bir duvarı sevdiğim resimlerle ve sözcüklerle kaplamak.
sevdiğim dizilerin tüm sezonlarına sahip olmak.
önemli bir konuya dikkat çekip, insanların beni dinlemesini sağlamak.
paraşütle atlamak, helikopter kullanmak, çırılçıplak yüzmek.
her gün aradığım türden iyi işi bulmak.
romantik ve eşsiz bir evlenme teklifi almak. gece açık havada uyumak.
besseggen dağına tırmanmak, bir filmde ya da ulusal tiyatroda rol almak.
piyangoda milyon kazanmak. faydalı işler yapmak.
ve sevilmek istiyorum. Oslo. 31 August (2011) Joachim Trier
14 notes · View notes
kosul123 · 2 years ago
Text
😔YOKSULLUK SEBEPLERİ😔
🍀Hadis(i şerif)te şöyle gelmiştir (rivayet edilmiştir): Peygamberimiz ﷺ buyurmuş ki: 'İnsana yoksulluk yirmi dört şeyden hasıl olur:
💫(1) Ayakta bevletmek (işemek).
💫(2) Cünüp iken taam etmek (yemek yemek).
💫(3) Ekmek ufağını hor tutup basmak.
💫(4) Soğan ve sarımsak kabuğunu ateşte yakmak.
💫(5) Alimlerin önünde yürümek.
💫(6) Atasını (baba ve dedelerini) ve anasını adıyla çağırmak.
💫(7) Rast geldiği ağaç ve süpürge çöpüyle dişini kurcalamak.
💫(8) Elini balçık (ile) yumak (yıkamak, karıştırmak).
💫(9) Eşik üzerine oturmak.
💫(10) Bevlettiği (işediği) yerde abdest almak.
💫(11) Çanağı ve çömleği yumadan (yıkamadan) yemek koymak.
💫(12) Esvabını (elbisesinin bir söküğünü) üstünde dikmek.
💫(13) Yüzünü eteği(ni elbisesinin ucu) ile silmek.
💫(14) Aç iken soğan yemek.
💫(15) Evinde örümcek komak (yuva yapmasına izin vermek).
💫(16) Sabah namazını kılıp, mescitten ivelik (acele) çıkmak.
💫(17) Erken pazara varıp pazardan geç çıkmak.
💫(18) Yoksul kimseden ekmek satın almak.
💫(19) Ataya ve anaya yavuz (kötü) dua etmek.
💫(20) Çıplak yatmak.
💫(21) Kap kaçağı örtüsüz koymak (üzeri açık bırakmak).
💫(22) Çırağı (kandili) üflemek (suretiyle söndürmek).
💫(23) Her şeyi Bismillah` demeden yapmak.
💫(24) Şalvarını ayağında giymek.
Bunların cümlesi yoksulluğu getirir. Müminler (bu sayılardan) hazer etmesi (sakınması) lazımdır.
Adem (kişi) sabah namazına erken uyanayım derse, yatacağı vakit "Kevser " suresini okusa, sonra " Ya Rabbi, beni sabah namazına vaktiyle uyandır dese, bi-iznillahi Teala o âdem (kişi) sabah namazına vaktiyle uyanır.
(Mızraklı İlmihal)
3 notes · View notes
disosiyatifbiri · 2 years ago
Text
'Ben bundan yıllar önce bir şeyler yapmak ya da bir şeyleri hayata geçirmek için her şeyin yolunda gitmesini beklerdim. Sağlığımı yerinde olmasını, sevdiklerimin yanımda olmasını, keyfimin yerinde olmasını, icraata geçecek maddi durumumun olmasını, evrenin karanlığını yutmuş gibi bencil insanların benden uzak olmasını, evimin toplu olmasını, çayımın demli olmasını, karnımın tok ve sırtımın pek olmasını, mevsimin hep bahar olmasını, kafamın üzerinde gümüş martılar uçmasını... Uzun süre bekledim. Bu sırada gözlerimin kenarları kırmıştı, saçlarıma aklar düştü, ellerimin üzerinde yaşlılık lekeleri oluştu ve her şey daha da kötüye gitmeye başladı. Sonra böyle bir anın hiçbir zaman gelmediğini ya da gelmeyeceğini fark ettim. Mutlaka bir şeyler istediğim gibi olmadı, olmuyordu da. Bunu anladıktan sonra o meşhur Çin atasözünü bilgisayarımın üzerine, dolabının kapağına yapıştırdım, "Bir ağaç dikmek için en iyi zaman bundan 20 yıl önceydi. En iyi ikinci zamansa şimdi!" '
Çocuklar ve Çiçek Mezarlıkları - Tuğba Coşkuner
4 notes · View notes
dokmimarlik · 24 hours ago
Text
Bahçelerin Mimarisi
Doğa ve insan tasarımının iç içe geçtiği, hem güzel hem de işlevsel alanlar yaratan bir dünya hayal edin. Bu, peyzaj sanatını mimari ilkelerle harmanlayan bir disiplin olan bahçe mimarisinin alanıdır. Mesele sadece çiçek ve ağaç dikmek değildir; mesele bizi doğal dünyaya bağlayan uyumlu bir deneyim yaratmaktır. Bahçe Mimarisini Tanımlamak: Kavramlar ve Özellikler Bahçe mimarisi, bitkilerin,…
0 notes
adl1bbed · 12 days ago
Text
Bölüm 247: Kimseye anlatılamayacak binlerce duygu
Nangong Jingnu doğruca Chengchao Sarayı'na gitti. Tahtırevandan indi, fakat uzunca bir süre içeri girmeyip saray kapılarının önünde dikildi.
Chengchao Sarayı'nın kapıları açıktı fakat onun önünde görünmez bir duvar daha varmış gibiydi. Nangong Jingnu uzunca bir iç çekti, ardından bakışlarını kaldırarak saray duvarlarının ötesine baktı.
Vakit sonbaharın son demleriydi. Saraylar bölgesindeki en güzel manzaraya sahip Chengchao Sarayı bile bir zamanlar sergilediği canlılığı kaybetmişti.
Nangong Jingnu saray odasının güneydoğu köşesine doğru baktı. Beklendiği üzere, belli belirsiz göze çarpan çatallı ağacın yaprakları da dökülmüştü.
Saraylar bölgesinde, arka çiçek bahçesi haricinde başka yerlere özel olarak ağaç dikmek yasaktı. Bunun birinci sebebi saraylar bölgesinin fengshui'sinin yetenekli ustalar tarafından hesaplanmasıydı. Bölgenin doğal görünümü öyle kafaya estiği gibi değiştirilemezdi. Ve ikinci sebebi, suikastçıların ağaçlıklarda saklanmasını önlemekti.
Koca imparatorluk sarayında bir tek Nangong Jingnu'nun Weiyang Sarayı, şu anki adıyla Chengchao Sarayı böyle bir meyve ağacı barındırıyordu. Nangong Jingnu altı yaşındayken meyve toplayan bir çiftçinin hikayesini okuduğunda bunun kendisinde merak uyandırdığını hatırlıyordu. Sarayına bir meyve ağacı dikmekte ısrarcı olmuştu. İmparator babası onun ısrarlarına daha fazla karşı koyamamış ve birilerine sarayların dışından bir ağacı kökleriyle beraber söküp Weiyang Sarayı'nın avlusuna dikmesini emretmişti. Ve böylelikle bu meyve ağacı saraylar bölgesinin "özel olarak büyüyen tek dalı" olmuştu.
O yılın sonbaharında Nangong Jingnu ilk defa meyve hasadının sevincini tatmıştı. Kendi başına topladığı meyveleri yıkamış, ardından İmparator babasına götürmüştü. Nangong Jingnu, İmparator babasının meyveleri gördüğünde kendisini kucaklayıp havaya kaldırdığını ve sakallı yüzünü onun yanaklarına sürdüğünü hatırlıyordu. İmparator babası içinden gelerek gülmüştü.
Ama bir sonraki yıl belki de yeterince yapı maddesi sağlanamadığından, o ağacın meyveleri kuru ve küçük olmuştu. Üçüncü yıla geldiklerinde Nangong Jingnu meyve toplama hevesini çoktan tamamıyla kaybetmişti. Fakat meyve ağacı ta bugüne dek olduğu yerde bırakılmıştı.
Nangong Jingnu bakışlarını oradan çekti. Görünüşe göre o uzun süreli bir ilgiye sahip olabilecek biri değildi...
Çok küçük yaştan beri kararlarının çoğu bir anlık hevese kapılıp verilmişti. O heves geçtiğinde o şeye daha fazla devam etmezdi. Hiçbir işi başından sonuna dek yapmamış gibi görünüyordu.
Ta ki Qi Yan ile tanışana kadar, o zaman her şey değişmişti.
Onu okumaya aşık etmişti. Ta bugüne dek, Nangong Jingnu ne kadar meşgul olursa olsun uyumadan önce birkaç sayfa okuyordu.
Onu yazmaya aşık etmişti. Her gün vakit ayırıp pratik yapıyordu.
Onu kendisine aşık etmişti... Ve bu, bir kez olsun azalmamıştı.
Fanxing: "Majesteleri?"
Nangong Jingnu düşüncelerinden sıyrıldı ve sakince, "Hepiniz burada bekleyebilirsiniz. Ben kendim girerim," dedi.
Fanxing: "Anlaşıldı."
Nangong Jingnu meclis giysisinin uzun kuyruğunu arkasında sürükleyerek Chengchao Sarayı'na girdi. Yolda hiçbir saray hizmetçisine ya da hadıma rastlamamıştı. Anca ana odaya yaklaştığında kapılarda nöbet tutan iki saray hizmetçisi görebildi. Nangong Jingnu'yu gördüklerinde büyük bir telaşla eğildiler, "Bu hizmetçi Majestelerini selamlıyor."
Nangong Jingnu: "Burada bekleyen niye sadece siz ikinizsiniz? Diğerleri nerede?"
İki saray hizmetçisi çaresizlik içinde bakıştı. İçlerinden biraz daha cesur olan söze girdi, "Majestelerine cevap veriyorum, bizler de daha dün burada göreve başladık. Şu an Chengchao Sarayı'nda duran sadece iki saray hizmetçisi ve iki hadım ağası var. Diğerleri ise... bu hizmetçi de bilmiyor."
Nangong Jingnu anlamıştı, "Yuanjun nerede?"
Saray hizmetçisi: "Majestelerine cevap veriyorum, Dagong çalışma odasında. Bu hizmetçi şimdi hemen gidip Dagong'u çağıracak."
Nangong Jingnu: "Gerek yok, ben kendim giderim. Sen... gidip yemek hazırlanmasını bildir. İmparatorluk mutfağına eski kurallara göre yapmasını söyle, bu gece Chengchao Sarayı'nda yiyeceğim akşam yemeğini."
Saray hizmetçisi: "Anlaşıldı!"
Nangong Jingnu yalnız başına çalışma odasına geldi. Vakit çoktan öğleni geçmişti ve hava soğumaya başlıyordu.
Çalışma odasının önünde, Nangong Jingnu kapıyı çaldı. Ağzını bir miktar araladı, fakat ne diyerek seslenmesi gerektiğini bilmiyordu...
Qi Yan o sırada "Eski politikaların on yanlış uygulaması hakkında makaleler"in son kitabını yazmaktaydı ve tam önemli kısmındaydı. Kapının tıklatılma sesini duyduğunda yine bir saray hizmetçisinin ona yemeği hatırlatmaya geldiğini sandığı için, "Öğle yemeği yemeyeceğim, bir daha çağırmaya gelme," diye karşılık verdi.
Nangong Jingnu acı acı güldü, ardından bir kez daha kapıyı çaldı.
Odanın içinde Qi Yan kaşlarını çattı. Kenardan ipek bir kumaş alıp yazdıklarının üzerini örttü ve fırçasını bıraktı. Ayağa kalkıp giderek kapıyı açtı.
Qi Yan: "Dedim ki..." Azarlayıcı sözler boğazına dizilmişti. Qi Yan kapının önündeki kişinin görüntüsü karşısında afallamıştı.
Nangong Jingnu onca yıllık evlilik hayatlarında ilk defa o an Qi Yan'ın afallamış yüz ifadesine şahitlik etmişti, "...Benim."
Qi Yan bakışlarını aşağı çevirdi, fakat elleri hâlâ kapı pervazlarındaydı. Nangong Jingnu'yu içeri davet etme gibi bir niyeti yok gibiydi.
Zaten Nangong Jingnu'nun da acelesi yoktu. Bu fırsattan yararlanarak Qi Yan'ı düzgünce incelemeye koyuldu. Nihayet gerçeği net bir şekilde görmüştü: Qi Yan sahiden bir kadındı.
Gözlerinin önündeki kişinin bıyığı yoktu ve tıraş olduktan sonra kalan gözenekler de yoktu. Bu açık renk ve düzgün ten, yetişkin erkeklerde olabilecek bir şey değildi...
Nangong Jingnu daha sonra Qi Yan'ın kapıyı kavramış olan eline bir bakış attı. Bu parmaklar oldukça inceydiler ve narin olarak nitelendirmek hiç de abartı olmazdı...
Düz göğsü ve giymekte olduğu erkek kıyafetleri görmezden gelinirse kadınsı özelliklerinin gayet belli olduğu söylenebilirdi. Nangong Jingnu onca yıldır ciddi ciddi hiç bundan şüphe etmediyse, suç kimdeydi?
Elbette Nangong Jingnu Qi Yan'ın parmak uçlarının renginin atmakta olduğunu görebiliyordu. Her ne kadar Qi Yan yüzüne hiçbir ifade yansıtmasa da hemen göze çarpmayan birkaç hareketi, içindeki duygulara ihanet etmişti.
Nangong Jingnu: "Zayıflamışsın."
Qi Yan birdenbire başını kaldırdı. O an, her zaman bir ifadeyi korumakta iyi olan Qi Yan'ın gözleri hayret ve şaşkınlıkla doluydu.
Nangong Jingnu tekrar sessizce iç çekti, "Meclis toplantısından dönüyorum, biraz oturmam için içeri davet etmeyecek misin beni?"
Qi Yan en sonunda ellerini çekti. Dudakları titredi, fakat tek bir kelime dahi edemedi. Sessizce kenara çekildi ve Nangong Jingnu'nun yanından geçmesini seyretti.
Çalışma odasının içindeki eşyalar eskiden olduğuyla aynıydı. Nangong Jingnu iç kısma girmedi, bunun yerine ön kısımdaki sandalyeye oturdu. Qi Yan kapıları kapattıktan sonra Nangong Jingnu'nun önündeki koltuğa oturdu.
Sessizlikle geçen bir sürenin daha ardından ilk söze giren yine Nangong Jingnu oldu, "Bu sabahki meclis toplantısında Ding Yi ile bir tartışma yaşadım."
Qi Yan: "Mm."
Nangong Jingnu: "Geçen seferkiyle aynı meseleydi. Ding Yi işin peşini bırakmayı reddetti, hatta Lu Boyan ile güçlerini birleştirerek konuyu meclise taşımayı denedi. Ama meseleyi geçici olarak bastırmayı başardım. Gongyang Huai'ye birkaç güvenilir astını seçip Jin vilayetinde olayı temizlemesini emrettim..."
Bu noktaya kadar anlatan Nangong Jingnu bir an durakladıktan sonra devam etti, "Ben imparator olsam da, elimden bir şey gelmeyen birçok şey var. Ding Yi'ye karşı bu durumu zorlamak akıllıca olmaz. Şimdilik yapabileceğimiz tek şey en uca itilmekten kaçınmak ve Jin vilayeti tarafının icabına uygun bir şekilde bakılmasını beklemek, sonra her şey yoluna girecektir. Bu zaman zarfında... bazı şeylere dişini sıkman gerekebilir. Ama ne tür bir sorgulamadan geçersen geç suçlamaları katiyen reddetmelisin, gerisini bana bırak."
Nangong Jingnu'nun sesi oldukça sessizdi. Endişeli bir ton barındırıyordu ve içindeki teslimiyet de gayet barizdi. Konuşmasını pazarlık eder gibi bir tonda bitirmişti.
Qi Yan'ın içinde her türden duygu bir araya gelmişti. Nangong Jingnu gerçeğin büyük bir kısmını biliyordu lakin hiç tereddütsüz onun tarafında yer almayı seçmişti. Hâlâ aklını yorarak bu günahkarı korumayı istiyordu.
Qi Yan: "Majesteleri..."
Nangong Jingnu: "Mm?"
Qi Yan: "Öncesinde anlattığım her şey doğru, sen..."
Nangong Jingnu bir an sessiz kaldıktan sonra zayıfça, "Şimdilik bu meseleyi tartışmayalım, olur mu? Bana... biraz daha zaman ver. Henüz bu meseleyi tartışmaya hazır değilim, önce şu önemli durumu atlatalım. Kalanını ise... Başka bir gün konuşacağız," dedi.
Qi Yan'ın bakışları karardı. Bir cevap vermedi.
Nangong Jingnu'nun kalbi sızlıyor ve zonkluyordu. Her ne kadar Qi Yan'ın bir kadın olduğunu öğrenmiş olsa da... onu üzgün ve mahzun bir halde görmeye dayanamıyordu.
Nangong Jingnu açıklamaya çalıştı, "Seni ilgilendiren meseleler... bizim aramızda. O meclis yetkililerinin gösterip işaret etmesine kalmadı. Dinle beni, bu konuda inatçılık etmemelisin. Sadece ağzını kapalı tut ve nasıl sorular yöneltilirse yöneltilsin bir şey anlatma. Diğer her şeyi bana bırak, tamam mı?"
Qi Yan'ın başını salladığını gören Nangong Jingnu üzerinden devasa bir yük kalkmış gibi nefesini verdi. Yüzündeki ifade de epey aydınlanmıştı.
Nangong Jingnu biraz düşündükten sonra ekleme yaptı, "Ding Yi 'sorunu kökten çözmek' için gözünü karartmış. Hem Ding hem de Lu hanesinin geçmişte Jing Krallığı'nda yaşanan olaylarda parmağı olduğu için şimdi gizlice anlaşma yapmışlar. Bu yüzden şu an kesinlikle dehşete kapılmış olduklarını düşünüyorum. Bu meseleyi zorla kapatmış olsam bile meclis yetkililerinin hususi görüşmelerini pek kontrol edemem... Bugünkü durumdan yola çıkarak söyleyebilirim ki eğer yine yaygara çıkarırlarsa olayı kontrol altında tutamam. Ama endişe etmene gerek yok. Daha fazla kontrol altında tutulamaması daha iyi bile olur... Şu anda bir yetkili mevkisinde olmadığın ve İmparatorun Eşi İmparatoriçe'ye denk bir statü olduğu için ne olursa olsun meclis yetkilileri benim yastığımın yanına el uzatamaz. Ding Yi'nin olayı büyütmesine göz de yumabilirim, sonra da seni iç meclis, Yüce Kurul ve İmparatorluk Ailesi Bakanlığının ortak yargılamasına teslim ediyor gibi davranırım. Ceza Bakanlığı senin tarafına el uzatmayı unutabilir. İç meclisteki kişiler akıllıdır ve İmparatorluk Ailesi Bakanlığı Gongyang ailesi tarafından yönetiliyor. Yüce Kurul'a gelince... Ding Yi ve Lu Boyan sonucu aceleye getiremez zaten. Onların araştırma yapmasına izin vereceğim, sonra da ellerindeki kozlar ve kaynaklar tükenince..." (Ç/N: Kendinden resmi bir dille 'ben' diye söz ediyor)
Nangong Jingnu dudaklarını sımsıkı kapattı. Güzel gözlerinde bir ışık parladı, "Olay geçtikten sonra hesaplaşma vaktim gelecek."
Afallayan Qi Yan Nangong Jingnu'ya bakıyordu. Gözlerinin önündeki bu imparatoru geçmişteki küstah genç kızla bağdaştıramıyordu. Nangong Jingnu nihayet kendi imparatorluk yeteneklerinin farkına varmıştı. Artık düşünce süreci tamamen heveslerine dayanan ve hiç gizli planları olmayan o genç kız değildi.
Qi Yan'ı asıl etkileyen ve utanç duyduran ise Nangong Jingnu'nun "onu ilgilendiren meselelerin kendi aralarında" olduğunu söylemiş olmasıydı...
Ne var ki o kısımdan da bir dehşet yükseliyordu. Nangong Jingnu'nun "gerçekler" hakkında bilgisi buz dağının görünen kısmından ibaretti. Her şeyi öğrendiğinde bir kez daha kandırılmış gibi mi hissedecekti? Qi Yan'ın onu alçakça kullandığını mı düşünecekti?
Qi Yan artık böyle yaşamak istemiyordu. Zaten Nangong Jingnu'ya itiraf etmeye karar vermesinin sebeplerinden biri de buydu.
Qi Yan: "Majestelerinin... bu kula soracak hiçbir şeyi yok mu?"
Nangong Jingnu bir an sessiz kaldıktan sonra, "Nasıl olmasın... Bana biraz daha zaman tanıman gerek, çünkü..." diye mırıldandı.
Qi Yan: "Majestelerine bir tavsiyede bulunacağım. Muhtemelen bu kulun icabına bakmak daha iyi olacaktır."
Nangong Jingnu'nun yüz ifadesi soğuk bir hal aldı, "Ne diyorsun sen? İçinde bulunduğumuz duruma bir bak, neden hâlâ inatçılık ediyorsun?"
Qi Yan: "Bu kul yapılan iyilikleri takdir etmeyi bilmiyor değil, sadece... Bu kul Majestelerinin sonradan pişman olmasından endişeleniyor."
Son zamanlarda o birkaç imparatorluk mirasçısının ölümlerinin Qi Yan ile bir ilgisi olabileceği ihtimali Nangong Jingnu'nun da aklına gelmişti. Eğer Ding Yi ve diğerleri bu kadar telaşlı bir şekilde baskı kuruyor olmasalardı bu kadar erkenden gelip Qi Yan'ı görecek cesareti kendinde bulamazdı.
Nangong Jingnu biraz sivri bir şekilde yanıtladı, "Dediğim gibi... Bu senin ve benim aramda. Ödeşmek lazımsa da bunu yapan ben olacağım. Başkalarının dahil olmasına kalmadı."
Qi Yan Nangong Jingnu'ya baktı, "O halde bu kul Majestelerinin bu kulla ödeşmesini bekleyecek."
Nangong Jingnu: "Qi Yan..."
Qi Yan: "Benim adım Agula."
Nangong Jingnu: "Biliyorum... Bu, bu gece akşam yemeği için Chengchao Sarayı'nda kalacağım. Ondan sonra bir müddet seni görmeye gelemeyeceğim. Bana verdiğin sözü unutma, yeter."
Qi Yan: "Pekala."
***
Yazarın notu:
İşte bugünün bölümü. Endişe verici yerler daha sonra gelecek. Nangong Jingnu da demedi mi? O ve Qi Yan'ı ilgilendiren meseleler, başka bir gün konuşulacak.
O günün ne zaman olduğunu ben de bilmiyorum.
0 notes
sondakikamhaber · 2 months ago
Text
Tumblr media
Rüyada Ağaç Dikmek Ne Anlama Gelir? https://www.sondakikam.com.tr/5n1k-icerikleri/ruyada-agac-dikmek-ne-anlama-gelir/399?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
pazaryerigundem · 4 months ago
Text
Bursa Osmangazi’de park sayısı 691’e çıkıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/185409/bursa-osmangazide-park-sayisi-691e-cikiyor/
Bursa Osmangazi’de park sayısı 691’e çıkıyor
Tumblr media
Bursa’nın Osmangazi ilçesindeki sosyal donatı alanlarının sayısını arttırmak adına yoğun bir çalışma ortaya koyan Osmangazi Belediyesi, ilçedeki 691’inci parkı Hamitler Mahallesi’nde inşa ediyor
BURSA (İGFA) – Osmangazi Belediyesi, insanların doğayla, çocukların oyunla buluşabildiği mahallelerin nefes alma noktaları olan parkları ilçeye kazandırmaya devam ediyor.
Hamitler Mahallesi’nde inşa edilen İsmet Paşa Parkı ile ilçedeki park sayısını 691’e çıkaracak olan Osmangazi Belediyesi, ilçenin daha modern ve yeşil bir yapıya kavuşmasını da sağlayacak. Toplam 7 bin 728 metrekare alan üzerine yapılan İsmet Paşa Parkı, çocuk oyun alanı, fitness aletleri, engelsiz oyun gurubu, oturma bankları, bisiklet parkuru, yürüyüş yolu ve toplam 4 bin 276 metrekare yeşil alanı ile Osmangazi’ye değer katacak. Zemin döşeme çalışmaları tamamlanan parkta, farklı türdeki ağaçlar ve bitkiler toprakla buluşturuluyor.  
“YENİ PARKIMIZA İSMET PAŞA PARKI ADINI VERECEĞİZ”
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, kısa süre içerisinde tamamlanarak vatandaşların kullanımına sunulması planlanan İsmet Paşa Parkı’nda incelemelerde bulundu. Osmangazi’ye yeni bir park daha kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Başkan Aydın, “Ekiplerimiz parkı yeşillendirecek ve güzelleştirecek olan ağaçların dikimini yapıyor. Diktiğimiz bu ağaçlar büyüdüklerinde vatandaşlarımıza nefes olacak. Yeni parkımıza, belediye meclisinde alacağımız karar ile birlikte İsmet Paşa Parkı adını vermeyi planlıyoruz. 7 bin metrekareden daha büyük bir alana sahip, güzel bir park ortaya çıktı. Daha yeşil bir Osmangazi ve daha yeşil bir Bursa için gece gündüz demeden çalışıyoruz. 691’inci parkımız ilçemize ve kentimize hayırlı olsun” dedi.  
Tumblr media
Başkan Aydın, parkta yaptığı incelemenin ardından ekiplerle birlikte ağaç dikerek can suyunu verdi. Başkan Aydın, gelecek için yapılacak en önemli yatırımlardan birinin de ağaç dikmek olduğunu söyledi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
yankimesta-blog · 5 months ago
Text
İstediğim her şeyi aynı anda yapabilsem kşk
Müzik yapmak istiyorum hem djlik hem bişi çalmalı hem şarkı söylemeli
kumsalda ateş yakıp marshmalow kızartıp kamplamak istiyorum yarını düşünmemeli
hiç bir şeyin ücretine bakmadan alacak kadar garantiye yakın ve bol nakit akışı istiyorum
sanat yapmak istiyorum takı toka resim
dansetmek istiyorum bu etrafımda kimse olmadığında en sevdiğim aktivitelerden bunu güzel karegrofili videoya dönüştürmek istiyorum
sevişmek istiyorum aşık olup honeymoon tadında zaman geçirmeceli
parti event konserlere katılmak istiyorum güzel güzel süslenip gözükmeli adımı bilenlere hatırlatmalı bilmeyenlerle tanışmalı sanatın tadını çıkarmalı
gezmek istiyorum kendi başına gezebilecek ama benimle gezmeyi tercih eden biriyle/birileriyle birbirimize destek olarak
sosyal medya sayılarımı yükseltmek istiyorum ben de minik tatlı bi hırs yaratıyor yükseldikçe hoşuma gidiyor
yaptıklarımı satmak istiyorum üstüne çizim yaptığım bluzlar takılar
markaya dönüşmek istiyorum daha büyük daha güçlü
ağaç dikmek istiyorum dünyanın havasını değiştirecek kadar çok
denizleri temizlemek istiyorum bunu yaparken video çekmek ki daha fazlasına ve daha fazlasına gücüm yetsin ilham versin
kendi moda markamı istiyorum şapkalar bluzlar takılar
çalışan istiyorum her şeye ben koşamam videomu editleyen öncelikle sonra onu videoya çeken
kendime alışveriş istiyorum daha kadınsı feminen bir dolap bütün kıyafetlerim çiçekli çilekli dantelli tatlış elbiselerle değişsin
kendime güzel bi kuaför güzellik salonu bulıyım istiyorum çıkınca memnun kalcağım spa hamam falan şımarıyım biraz
I want more magic in my home some altar to enhance my life
Düzen istiyorum her şeyimin nerede olduğunu biliyim yeni şeyler daha çok alıyım eskileri evimde tutmayayım
bir şeyi yapmaya karar verdiğim anda yaptığım bir dönem istiyorum
yeni müzik listesi hazırlıyayım düzenliyeyim
KEndimi iyileştirmek istiyorum her anlamda
0 notes
turqland08world · 8 months ago
Text
Tumblr media
Kimi Ağaç Dikmek İster... Kimi Beton Yığını Yapmak İster !
Nasip PAMUK ✍🏻
Tumblr media
1 note · View note
gamerbulten · 10 months ago
Link
Ghost Recon Breakpoint, oyuncuların oyunda bir IRL dikmek için bir ağaç dikmesine izin veriyor Bilmeceleri çözün, teçhizat alın ve gez...
0 notes
bilgiburada · 10 months ago
Text
Ağaç Fidanı Dikerken Nelere Dikkat Edilmeli?
Ağaçlar doğanın temel yapı taşlarıdır ve yaşamın sürdürülmesinde kritik bir rol oynarlar. Bu yüzden, ağaç dikimi özellikle çevreye duyarlı insanlar tarafından önemli bir görev olarak görülür. Ağaç fidanı dikmek, doğru bir şekilde yapılması gereken bir süreçtir ve dikkat gerektirir. Ağaç Dikmenin Püf Noktaları Doğru fidanın seçilmesi önemlidir. Bir ağaç fidanı seçerken, sağlıklı ve uygun…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
piyasahaberleri · 1 year ago
Link
Ağaç dikmek küresel ısınmayla mücadelede bir yöntem olarak tanıtılıyor sadece bunun yarardan oldukça ziyanı olabilir mi?
0 notes
ruyatabiricomtr · 1 year ago
Link
Rüyada Ağaç Dikmek - https://ruyatabiri.com.tr/ruyada-agac-dikmek/?feed_id=632&_unique_id=65135a1540166
0 notes
313-silistrevi · 1 year ago
Text
Siz yemek içmek için yaratılmadınız... Siz saraylar inşa etmek, ağaç dikmek, ırmaklarda yolculuk etmek, evlenmek ya da buna benzer bir şey için yaratılmadınız. HAYIR! Siz Rabbinize ibadet için yaratıldınız. Siz O'nun taatinde dosdoğru durmak ve O'nun Elçisi'ne tabi olmak için yaratıldınız. Bunun için yaratıldınız. "Yeryüzündeki her şeyi Allah, onu Allah'a itaat yolunda yararlanasınız ve masiyetten vazgeçesiniz diye yarattı. Yaratılmayan her şeyi de kendi arzularınıza göre kullanasınız diye yarattı."
«the purpose of existence»
Tumblr media
Ibn Bāz رحمه الله said:
"You were not created to eat and drink...you were not created to build palaces or plant trees or traveling through rivers or marriage or anything like that. No! You were created to worship your Lord. You were created to stand upright in His obedience and to follow His Messenger. You were created for this.
"And everything in the earth, Allāh created it so you can utilize it in obedience to Allāh and to leave off disobedience. All that was not created so you could utilize it for your desires."
Majmū' al-Fatāwā, volume 7, page 98
128 notes · View notes