#Ummadığınız
Explore tagged Tumblr posts
Text
küçük minnak kardeşinizin olması çok soft bişey..
2 notes
·
View notes
Text
"Sıdk ehlinin yanında oturduğunuz zaman sıdk ve doğruluk ile oturunuz. Ummadığınız şekilde kalbinize girip çıkarlar, fakat siz hissedemezsiniz."
.
66 notes
·
View notes
Text
Bir gün, bir yerde, hem de hiç ummadığınız bir yerde kendinizle karşılaşacaksınız.
Kendinizi bulduğunuz o an, hayatınızın hem en tatlı, hem de en acı anı olacak.
14 notes
·
View notes
Text
Hayatta, hiç ummadığınız insanlarla aranız bozulacak. Tüm kalbinizle güvendiğiniz insanlar tarafından ihanete uğrayacaksınız. Ve her şeyi yapabileceğiniz insanlar tarafından kullanılacaksınız. Ama hayatın güzel bir yanı da var. Hiç ummadığınız biri tarafından sevileceksiniz. Daha anlamlı ve daha güçlü ilişkiler kuracak insanlarla yeni arkadaşlıklar kuracaksınız. Ve asla üstesinden gelemeyeceğinizi düşündüğünüz şeylerin üstesinden geleceksiniz. Hepimizin hayatımızın bir noktasında insanlarla biten bölümleri vardır. Ama kitabınızı yeniden canlandırmanın en iyi kısmının hala yazılıyor olduğunu bilmekle gurur duyun.
8 notes
·
View notes
Text
üstünden aylar yıllar mevsimler geçmiş olsa bile ummadığınız bir anda aklınıza gelen olur ...
biraz tebessüm edersiniz ..
kimbilir belki aklın yolu değil kalbin yolu birdir dersiniz...
104 notes
·
View notes
Text
Umut hiç ummadığınız bir anda açan çiçektir.
#alınti#alıntı#kitap#kitap alintilari#mutluolmakistiyorum#nefret#canımın acısı#hayat#korku#akşam oldu hüzünlendim ben yine#gitmek#ölüyorum#ölüm#mahvolmak#kesfet#keşfedin#keşke hiç büyümeseydik#keşfedilmeyen#keşfedilmemiş#keşfet#hayatı#hüzün#i hate people
10 notes
·
View notes
Text
—*💕*—*💕*—
Sahip olduklarına
Şükretmeyi bilmeyenin,
—*💕*—
Kaybettiklerine,
İsyan etmeye hakkı yoktur...
........💕.......
{{Rabb’im sizi ummadığınız yerden çiçeklendirsin}}
Hayırlı bayramlar ☕🍫🌹
—•🌸Hayırlı Akşamlar🌸•—
42 notes
·
View notes
Text
Bazen, çok sevdiğiniz birinin bir tavrı, dünyanızda her şeyi bir anda alt üst eder, tüm anlam ve değerler kaybolur. Bazen de hiç ummadığınız kişiler öyle anlara şahit eder ki, bir ömür boyu unutamayacağınız hislere mühürler sizi. Hayat, zanların ardında gizli.
9 notes
·
View notes
Text
İnsanlar sizden daha oyuncu, daha acımasız, daha sert, daha bencil, daha bi sürü şey olabilirler...
Bütün bunların üzerine çıkan tek özellik samimiyettir!
Samimi bir kalbin yıkılmaz bir koruyucusu vardır.
O size zorlukların içinde kolaylık verir.
Yönünüzü karanlık vadilerden yeşil çayırlara çıkartır.
Aklınızı başka insanların karakteri ya da akıl ve ayak oyunları ile meşgul etmeyin.
Siz elinizi kalbinize koyup yolunuza bakın.
Herkes gereken dersi en iyi alacağı bir zamanda hakkıyla alır! Bu sizin sorununuz olmasın...
Güzel kalbinize iyi bakın.
Ve onun bir sahibi olduğunu unutmayın.
Adalet, ferahlık, huzur, hoşnutluk size samimiyetinizin ve gayretinizin ödülü olarak ummadığınız yerden gelecektir.
6 notes
·
View notes
Text
Yine uğradığımız bir taciz olayı daha... Adada gençlik merkezi diye bir yerde kalıyorduk. Dört kız bir odada, Arca'yla Başar'da farklı odalarda kalıyordu. Bu sayede arkadaşlarımız gelip gittikçe erkeklerin odasında kalabiliyordu. Fakat yine bir taciz olayı loading tabii ki. Yan tarafımızda dört polis vardı. TDK tanımına göre polis; kentte kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlamakla görevli kişi. Fakat bu adamlar huzursuzluk çıkarmak için doğmuslar. Body shaming yapmak istemiyorum ama hepsi de öküz gibiler. Her akşam içip içip sürekli ayyaş gibi geziyorlar ortalıkta. Yanlarından her geçmem de ısrarla selam veriyorlardı ve ben ısrarla sesimi çıkartmıyordum. Bizim kızları kenara çekip evli misin, müslüman mısın gibi sorular sorup; çok güzelsin, seksisin gibi ithamlar da bulunuyorlamış. Hatta arkadaşlarımıza bakire olup olmadığımızı bile sormuşlar. Gel de öldürme. Ben zaten bu söylediklerini duyduğum zaman inanılmaz öfkelendim ve kaldığımız yeri değistirmelerini talep ettim. Onlar düşünüyor ki beni seçebilirler, istedikleri kadını elde edebilirler. Hayır abi. Sen beni seçemezsin, fiziksel veya sözlü taciz edemezsin, kişisel alanıma müdahale edemezsin, o erkeklik nefsini benim vücudumla ben istemediğim müddetçe doyuramazsın. Ayy yazarken bile sinirlendim. Allah'ın belaları. O yüzden burda hep gittiğimiz raid cafe diye bir yer var. Oranın sahipleri ve çalışanları inanılmaz tatlı insanlar. Sahibinin kızı Lina'yla da arkadaş olduk. Kafelerinin üstü otel olarak kullanılıyor. Sağolsunlar durumu anladıktan sonra bizim gençlik merkezine yalnız dönmemize izin bile vermediler ve eşyalarımızı toplayıp otele geçiş yaptık.
Meryem ve Fathi... Tunus'ta aşk başkadır arkadaşlar. Aşkın kendisi direkt bambaşkadır aslında. Ve sizi hiç ummadığınız bir zamanda, hiç ummadığınız bir yerde kıskıvrak yakalayıverir. Meryem ve Fathi burda tanıştılar. Aralarındaki duygunun bu kadar yoğunlaşabileceğini düşünmemiştim. Sadece takılırlar, flört ederler diye düşünmüştüm. Ama şimdi ayrılık vakti yaklaştıkça Fathi'yi de Meryem'i de sürekli ağlarken görüyorum. Hayır aga. Öyle bir şey ki tesellisi de yok bu durumun. Kanser olmuş ölecek bir insana üzülme iyileşirsin demek gibi bir şey bu. Meryem'de benim gibi. En doruk noktalarda yaşıyor her şeyi. Tam seviyor, tam bağlanıyor. Bizim gibiler için daha zordur o yüzden birinden vazgeçebilmek, kendini önceliklendirebilmek, mantığınla hareket edebilmek. Ve bu tip insan ilişkileri öyle bir şeydir ki, her şeyin belki en zalimi... Kurtulmak istemezsin çogu zaman. Kurtulmaya çalışsan da daha çok yakana yapışır. Çünkü öyle ya da böyle, gerçek duyguların yok olduğu bu dünyada herkesin inanılmaz bir sevgi ihtiyacı var. Bunu bulduklarında ise ilişki toksikleşse bile sadece o sevgiyi almaya devam edebilmek için o iliskinin içinde kalıp kendilerine eziyet etmeye devam ediyorlar. Fathi zaten benim burdaki favori adamım, Meryem'i de çok seviyorum. İkisinin hislerine de inanıyorum. Ellerinden gelse birbirleri için ülke değistirecek durumdalar. Fathi'nin ablası gelmiş uzun zaman sonra Fransa'dan. Çocuk hiç sevmediği Kerkennah Adasında günlerdir Meryem için kalıyor ve bırakıp ablasını görmeye gidemiyor. Allahım bir gün şöyle sevilmeyi bana da nasip et nfndmdmddm. Uzun lafın kısası umarım her şey gönüllerince olur.
Zaaim diye bir cafe var burda. Akşam oraya gidelim diye konuşuyoruz. Ben de sandım ki canlı müzik falan var, eğleniriz gideceğimiz yerde. Hâlbuki mekan Koç odeon nero. Millet piyasaya oturmuş orda. Ayy şaka gibiler gerçekten. Kafeye girdiğimizde elli kişilik insan topluluğu dönüp ibne ibne bizi izlemeye başladı. Hayatımda sosyal anksiyetem daha önce çok nadir anlarda bu kadar artmıştır. Assil o kadar meraklı ki kızlara... Adam en köşeye, her yeri rahatlıkla görebilecek bir yere oturup, gelen geçeni dik izlemeye başladı. Hayır bir de asıl rahatsız edici olan, bunlar böyleyse demek ki diğer oturanlar da böyle. Cinnetlikler gerçekten.
Otostop çekmek... Türkiye'de en son başıma gelen olaydan sonra tövbe etmiştim aslında. Keşke o tövbem de kalsaymışım. Otostop çekip ulaşıma para ödeyen tek insanlar olduk sanırım. Bir gün proje yerinden dönüyoruz, taksi bulamadık. Ben de başladım otostop çekmeye. Transporter durdu bir tane. Gideceğimiz gere geldiğimizde; dört kişiden, kişi başı 5 dinar olmak üzere 20 dinar istedi. Lan ben taksiyle gitsem dört kişi toplam 10 dinar ödüyorum. Bu nasıl kazıkçı bir millet. On dinar verip yürüdük daha sonra. Otostopu çektiğimiz çocukta burda Saida diye çok güzel bir kuruvasancı var, orda çalışıyor. Geçen gün Meryem tatlı almış. Normalde tatlıyı koydukları pakete bu zamana kadar hiç para ödememişken, kızdan 1.3 dinar para almış puşt. Bunlar Türkleri de geçmişler artık gerçekten. He bir de otostop demişken, geçen gün hep beraber kastil otele gittik. Çok kalabalıktık ve tek arabamız vardı. Fathi kızları ve Arca'yı alıp gitti. Fedi, ben ve Assil ise Fathi ikinci tura gelene kadar yürümeye başladık. Saat akşam 7 falan. Ben de dedim ki otostop çekelim. Yola durup gelen arabanın bir tanesini durdurdum. Adamlar durduktan sonra çocuklara sadece o gelsin demişler ya inanabiliyor musunuz. Fedi; bunu bir daha yapma yoksa ikinciye kavga etmek zorunda kalırım, bu adamlar gündüzden beri içiyorlar, ben durdursaydım erkek olduğum için saygı gösterip dururlardı ama sen kadın olduğun için sadece onlarla gitmek istediğin için durduruyorsun zannediyorlar dedi. Hayatımda kendimi ve cinsiyetimi bu kadar aşağılayacak bir an daha yaşamamıştım sanırım. Çok üzüldüm. Hödükler abi kısaca. Dünyadaki hırboların yüzde ellisi buraya toplanmış gibi.
3 notes
·
View notes
Text
****Güven AKSARAY ****
AŞK VE AYAKKABILAR
Aşklar da ayakkabilar gibidir...
CAN YÜCEL DEN..
Bazıları çamur yağmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü hava"
koşullarına dayanıklıdır.
Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur" ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider.
Aşkları da ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseniz, tıpkı ayağınızda oldugu gibi yüreğinizde NASIR oluşabilir.
Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını beğendiğiniz için "zamanla açılır" diyen satıcıya inanarak alırsanız, zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar.
Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel beğeniye kapılıp zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların " çarpıştığını " görebilirsiniz.
Aşık olabileceğiniz insan türü, tıpkı ayakkabılar kadar değişik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir"....
Aşkı bir çeşit serüven olarak "spor" gibi yaşayanlar, aynen spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar.
Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır.
"Bez" ayakkabılar gibi kısa ömürlü "tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur.
"Marka" ayakkabı alır gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna tutulan" aşıklar görürsünüz.
Katı plastikten "yağmur çizmesi" edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz..
Ayrıca ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafı"olup evine sayısız çeşitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı oldugu söylenir.
Evet aşk "ayakkabıdır".
Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor" kullandığınız zaman kolayca eskittiğiniz gibi,aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediginiz zaman kısa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiğinizde yalnızca "bir miktar” ömrünü uzatmış olursanız; "delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"!
Can YÜCEL.🖌️🍁🍁🍁🍁🍁
16 notes
·
View notes
Text
Dost,size kalıba sığdırılmış sıradan sözler,alışılagelmiş tavsiye ve teselliler veren değil..
Dost ruhunu olanca açıklığıyla ruhunuza sunan,adıyla sanıyla,ummadığınız anlarda bile elini omzunuza koyan kişidir..🕯
2 notes
·
View notes
Text
Bakarsınız ummadığınız bir talebe ortalığa İslâm'ın nurunu saçar..
Efendi babam🌸
6 notes
·
View notes
Text
Bazı farkındalıklar vardır. Daha önce bahsettiklerimden daha farklı, daha acı ve daha buhranlıdır bu farkındalıklar. Daha çok acı verir ve kapandı zannettiğiniz yaraları tekrar kanatır. Bazen de unuttuğunuz, farkına varmadığınız yaralarınızı sızlatır. Bu farkındalık; yüzümden attım, tekrar kullanmam dediğiniz maskeleri aslında hiç çıkamadığınızı, sadece kendinizi kandırdığınızı fark ettiğiniz zamandır. Bilirsiniz hepimiz takarız bu maskeleri veya ben öyle sanıyorum. Çünkü ben kendimi bildim bileli sürekli bu maskeleri takmışım. Sadece farkında değilmişim. Yakın bir zamanda da kendimi inandırdığım, artık takmıyorum maskeyi olduğum gibiyim dediğim zamanların sonunda öylece dururken farkına varmışım aslında kendimi kandırdığımın. Unuttum demiştim bazı şeyleri ama aslında hiç unutmadığımı, sadece aklıma geldiğin de geçiştirdiğimin farkına vardım. Daha öncekilerden daha çok yakmıştı bu canımı. Çünkü bu sefer etrafımdaki kişileri değil kendimi kandırmıştım. Bilirsiniz kendinizi kandırmak en acı veren şeydir. Gün gelir başkalarını kandırmayı sorun etmezsiniz ama bir zamanlar kendinizi kandırdığınız gerçeği bir ölüm gibi hep yanı başınızda hançeri kalbinize saplı bir halde hatırlarsınız. Uzaklara dalarsınız, bomboş bir surat ifadesi ve bomboş bir düşünce içinde bulursunuz kendinizi. Belki dedikleri gibi erkeklere özgüdür bu olay. Hiçbir şey düşünememek... Ama öylesine düşünceli olmak. Beyninizi yiyip bitiren ama bir boşluk olan bu düşünce siz fark edene kadar hep bir yerler de durur. Bazı zamanlar hiçbir şey düşünememek, düşünmekten daha çok yıpratır insanı. Daha çok atar seni o soğuk denizlerin içerisine. İter sizi hiç ummadığınız uçurumların kıyısından. Hiç bilmezsiniz o yaraları ve bu uçurumların varlığını. O zaman farkına varırsınız. Ya bir sızı hatırlatır bunları ya da itildiğiniz zaman fark edersiniz. Sakın unutmayın birkaç okurum. Zaman hiçbir şeyin ilacı değildir. Zaman sadece yaranıza kabuk olur. Ve siz fark etmeden o kabuğu kopardığınız zaman tekrar kanar o yaralar. Tekrar sarmaya çalışırsınız. Ve zaman hiçbir şeyin ilacı değildir çünkü kapandı zannettiğiniz, bir kere düştüm zaten tekrarı olmaz dediğiniz o uçurumdan tekrar itilirsiniz. Sadece bir an'a bakar bu. Bir saniye'ye bağlıdır. Unutmayın. Bazı farkındalıklar acıdır, ummadığınız şekilde kanatır yaranızı. Kader gayrete aşıktır o yüzden son kez söylüyorum;
Zaman hiçbir şeyin ilacı değildir...
23.06.2023
2 notes
·
View notes
Text
Hayat bazen hiç ummadığınız kadar zorlayıcı ve yorucu olabilir. Ama önemli olan bu zorluklar karşısında güçlü durabilmektir. Hayatınızın sizi alt etmesine izin vermeyin, siz hayatınızı alt edin ve güçlü durun. Unutmayın insan içinde inanılmaz bir güç barındıran bir canlıdır
3 notes
·
View notes
Text
Kimseden ince düşünce beklentim yok ama düşüncesizlik anında yabancılaştırıyor beni ummadığınız yer bu nokta mı bilmiyorum ama olsun
3 notes
·
View notes