#Tahammülüm yok gözlerinde
Explore tagged Tumblr posts
delirdikalbayim · 2 years ago
Text
tahammülüm yok,gözlerinde bir damla yasa kıyamam.
1 note · View note
menemennpastirma · 3 years ago
Video
youtube
Zerrin Özer - Kıyamam (Zeynep Avcı) | Sing-Offs | The Voice of Germany 2021
Sözleri: Ne yükseklerde gözüm var Ne para pulda Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatamda Tahammülüm yok gözlerinde Bir damla yaşa... Kıyamam Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda İtirazım yok ateş bu değmesin sana Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım Ah sen Herşeye rağmen bana sevap günahlarım Sen geceler boyu buram buram yandığım Ah sennn Kokuna hasret uykularla dalaştığım
Ne yükseklerde gözüm var Ne para pulda Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatamda Tahammülüm yok gözlerinde Bir damla yaşa... Kıyamam Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda İtirazım yok ateş bu değmesin sana Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım Ah sen Herşeye rağmen bana sevap günahlarım Sen geceler boyu buram buram yandığım Ah sennn Kokuna hasret uykularla dalaştığım
#müzik #şarkı #canlı #akustik #zerrinözer #zeynepavcı #kıyamam #thevoiceofgermany
(Kaynak: https://youtu.be/Q4m_tVfCDyM)
1 note · View note
coniwalker · 6 years ago
Text
Atilla İlhan - Kaptan 1-2-3-4-5
1.
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
geceyarısını yaşamaktan yorgunum
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
önünden geçtiğim halde beni tanımadın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok
hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor
bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular
gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar
ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo
burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı
oysa au vieux châtelet’de akşam sabah beraberdik
üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik
üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet
neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti
yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim
montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim
o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim
ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi
sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren
o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben
yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü
bir gazete aldım ama evde okuyacağım
kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam
seni öldürmek için çareler tasarlasam
sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda
mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam
ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü
ve ben unutulsam ve yazdığım şiirler
senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım
eski padişahlar gibi unutulsa birer birer
ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç
ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam
ellerim oldum olasıya seni unutsalar
yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor
rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum
eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
2. bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış
luxembourg garı’nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin
yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız
en dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris’in
pablo’ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor
pablo!.. ah pablo!.. onunla bir tanışsanız
önüne gelene salamanca’dan bir şeyler anlatıyor
babasını orada bir duvar dibinde bırakmış
halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız
saint – michel’de bir talebe kahvesindeyim yalnız
gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar
bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var
ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam
dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam
avenue wagram’da bir akşam yeter bana ağustosta
yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar
bir mısra yeter geceleyin bir tren gibi pırıl pırıl
sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor
birini bitirmeden aklın öteki yolculukta
dün gece châtelet’de metro’nun yanıbaşında durdum
yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu
yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu
yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım
şimdi bir nefeste cafe de I’ecluse’ü hatırladım
seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini
kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor
seine gemicileri her akşam burada toplanırlar
onlar için bir takım maceralar düşünürüm
seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor
dupont’daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar
utrillo’nun bir sokağından seni çektim çıkardım
elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde
sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım
sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor
sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
3. yalın kılıç bir kasım sabahını paris’te yaşadım
sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım
faubourg saint – denis’de işte yine pazar kurulmuş
beş franga çorba içtiğimiz julien’in kapısı önünde
kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş
muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde
camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz
raflarda uzun uzun herifler gibi tâze ekmekler
üstünde bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde
ben bu mısraları yazarım tout-va-bien kahvesinde
concorde’da bütün fiskiyeler birden ayaklanacak
eğri bir demir gibi ensende hissedeceksin ebem kuşağını
paris’in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım
kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım
on beş dakika sonra bordeaux’ya bir tren kalkacak
garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın
ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak
ben ki cehennemde bir allah gibi yalnızım
st. vincent de paul kilisesi benim otelin arkasına düşer
saat kulesi her gece uyur uykumdan uyandırıyor
her seferinde seni tekrar bordeaux’ya yolcu ediyorum
saadetin ıstırap çekmek olduğunu ben keşfettim
çarmıhta bir isa gibi ben ıstırap çektim
bir sulfat acılığı sinerse parmaklarına şiirlerimden
gözyaşları sinerse eğer küstahça kafiyeli
anla ki ölümle hayat arasında zaman gibi mesudum
kendimi öldürecek haldeyim seni öldürecek saadetimden
dona-maria! bir kahvede isyan halinde bulduğum
çekik gözleriyle ermenice küfürler yazıp çizen çocuk
sen! bordeaux’ya yorgun bir flâmingo gibi yolladığım
geceleri benim için dua etmelisiniz
renault’daki grevciler toptan sokağa atıldılar
paris’in duvarlarını boydan boya afişler kapladı
seni hatırladıkça bir kadeh armagnac içerim
armagnac demek yirmi beş damla gözyaşı demekmiş
demek her akşam yirmi beş damla gözyaşı içerim
senin dağlardan ve sarhoşlardan korktuğunu bilirim
ben sarhoş olduğum zaman korkmuyorsun hiç korkmuyorsun
gözlüklerim kırılmasın diye sakladığını bilirim
kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış
ondan kurtulmak için sürgünlere gitmeye razıyım
nehir gemilerinde muçoluk etmeye ölmeye
seni terk etmeye razıyım parasız pulsuz çekip gitmeye
kur’andaki bütün belâlara tevrattaki bütün belâlara
ibranice öğrenmeye razıyım hapis yatmaya
kalbim yüzünden mademki ellerimi parçaladım
kalemimi kırdım hayatımı çignedim ağladım
mademki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin
onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum
geceleri benim için dua etmelisiniz
üçüncü paralelde eski bir dünya gibi batacağım
malgaş halkı birkaç yüzyıl hikâyemi anlatacak
4. cenovaya indiğim sabah seni katiyen göremezdim
aklım başımda değildi küfür gibi huzursuzdum
herkes beni unutmuştu ben kimseyi unutmamıştım
zehra’yı unutmamıştım allahsız gözlerini unutmamıştım
sol böğrüme sanki çıplak bir hançer saplamışlardı
şimdi benim gözlerim paris’te marivaux sinemasında
bir çift kara maça gibi yorgun ve uykusuz
ellerim derseniz marsilya’da garsonla hesaplaşıyor
martini-cin seksen frank on frank da servis
kalbim derseniz onun nerede olduğunu bilmiyorum
hiç kimse kalbimin nerede olduğunu bilmiyor
nihayet seni terk edip gitti diyebilirsiniz
benim acılarım ilâhlar gibi şiirlerimi doğuruyorlar
onları karanlıkta bembeyaz gözleriyle görüyorum
karanlıkta seni görüyorum dudaklarına ellerimi sürüyorum
seni kollarımın arasında tutuyorum ağzından öpüyorum
ikimiz birdenbire austerlitz garı’na gidiyoruz
austerlitz garı önüne bakıyor bizden utanıyor
bir trene binmek rastgele defolup gitmek istiyorum
trenin barında alnımı yağmurlu camlara dayamak
küstah bir duble birayla karşılıklı oturup ağlamak
kalemimde mürekkep kalmıyor insanlar beni görmüyorlar
insanlar kendilerini kaybetmişler onlara acıyorum
ümitsiz bir akrep gibi ben aynı zamanda mağrurum
samaritain’in ışıkları ocağıma düşmüş yalvarıyor
bir roman için fevkalâde oldukları düşünülebilir
sen bir paket gauloise aldın bir paket mavi gauloise
bense on frangımı amerikan bilârdosuna kaptırdım
seine kıyısında mırç büyük bir hayal kuruyordu
seine kıyısında üçümüz sarhoş bir hayal kuruyorduk
mavi bir ışık vardı ben işte onu kaybettim
ben gölgemi kaybettim max jacob’un şiirlerini
sen avucunda bir lokma rüzgâr tutuyordun
bu rüzgâr için şairliğimi hınzırlığımı kaybettim
aklımdan sen geçiyorsun bir bulut gibi geçiyorsun
dün gece ezberimden çehreni defterime çizdim
sen belki hakikaten bir bulut gibi yolcusun
marsilya’da bir akşam soğuktan tir tir titredim
peter cheyney’in bir kitabını bir kahvede soluksuz bitirdim
vapur ertesi gün saat beş’te kalkacaktı
ölümüm herkesinkinden başka türlü olacak
bunu alahım gibi aşikâr biliyorum
kim ne derse desin biliyorum içime gün gibi doğuyor
on bir gün aç ve susuz gözlerinin içine bakacağım
on ikinci gün jiletle damarlarımı keseceğim
5.
hep aynı manzarayı kullanmaktan bıktım usandım
bir yumruk vurdum dünden kalma bir şarkıyı dağıttım
van gogh bana bakıyordu deli gözleriyle bakıyordu
ellerim titriyordu bir dakar yolculuğu kuruyordum
güya bir şilebin kıç güvertesinde durmuştum
nabızlarım bir deniz fenerinin gözlerinde atıyordu
asor adalarında on sekiz mısramı unutmuştum
onlar beni terk etmişlerdi yalnız kalmıştım mahvolmuştum
sen beni terketmiştin bunu yalnız serdümen biliyordu
geceleyin ışıkları söndürüp senden bahsediyorduk
seine kitapçılarında villon’un şiirlerini buldum
nehir yürek gibi kabarmıştı rüzgâr esiyordu
bir hafta her gece villon’dan bir şeyler okudum
sen benim şiirlerimi okudukça ağlayacaksın
seni hiç görmeseydim seni keşke hiç görmeseydim
şu benim iki gözüm aksalardı kıpkızıl kör olsaydım
sacre-coeur’de armonik çalsaydım dilenseydim
seni hiç görmeseydim ismini hiç duymasaydım
belki kendime göre rezilce saadetlerim olurdu
kaldırımlara renkli tebeşirlerle katedral resimleri çizerdim
kaldırımlara senin resmini çizerdim herkes seni çiğnerdi
bistroya yıkılır çırılçıplak bir quantro içerdim
lucie-anne yine gelir yine bana senden bahsederdi
lucie-anne neden gelir neden bana senden bahsederdi
benim bu çektiklerimi bir çocuk var ki anlıyor
kendimi yerden yere vuruşurumu içimdeki zehri
bir çocuk var ki anlıyor benim gibi kahroluyor
odasında şiirlerim fukara mumlar gibi yanıyorlar
sen o çocuk değilsin sen artık çocuk değilsin
dudakların eskisi gibi beyaz değiller biliyorsun
sen gözlerini kaybettin gözlerini gözlerini bunu biliyorsun
ben ki yaşadıklarımı büyük dinler gibi yaşıyorum
sen artık bir din değilsin bunu biliyorsun
eiffel’in dibinde durduk ben bir cıgara yaktım
saint – dominique sokağında şehir ışıklarını yaktı
içim büyük karanlıktı ellerimi göğe uzattım
soluk bir sisin arkasından yüzün gözüküyordu
gece inmişti takım takım yıldızlar gözüküyordu
şimdi sen başka bir şehirdeydin saçlarını kesmiştin
dudaklarını boyamıştın bu seni tamamen değiştirmişti
rüyana erkekler giriyordu hem çıplak giriyordu
aklına ben geldiğim zaman utanıyordun
onların arasında değildim çünkü ben yoktum
ben paris’te kalmıştım adresim ezberindeydi
her cumartesi istesen bir kart gönderebilirdin
ne var ki bunu hiçbir zaman yapmayacaksın
kendimden kurtulmak için gölgemi koridorda astım
pazar günü sözleşmiştik beni mutlaka bekleyecekti
şimdi kalkıp gitsem mırç’ı bulacağım malûm
sonra vini-prix’den üç litre şarap alacağımız
şarabın yanına bir şişe rom-negrita alacağımız
sarhoş olacağımız malûm şarkı söyleyeceğimiz
sonra mırç zehra’dan bahsedecek ben susacağım
camlardan bakınca paris’in damlarını göreceğiz
bana ancak sabahları telefon edebilirsiniz…
youtube
33 notes · View notes
tahirbahriyeldan-blog · 6 years ago
Text
youtube
ŞARKI SÖZLERİ
Ne yükseklerde gözüm var
Ne para pulda
Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatamda
Tahammülüm yok gözlerinde
Bir damla yaşa... Kıyamam
Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana
Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda
İtirazım yok ateş bu değmesin sana
Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım
Ah sen
Herşeye rağmen bana sevap günahlarım
Sen geceler boyu buram buram yandığım
Ah sennn
Kokuna hasret uykularla dalaştığım
Besteciler: SEHRAZAT
6 notes · View notes
mustafasalihbozok · 6 years ago
Text
youtube
KIYAMAM
Ne yükseklerde gözüm var
Ne para pulda
Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatımda
Tahammülüm yok gözlerinde
Bir damla yaşa... Kıyamam
Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana
Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda
İtirazım yok ateş bu değmesin sana
Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım
Ah sen
Her şeye rağmen bana sevap günahlarım
Sen geceler boyu buram buram yandığım
Ah sennn
Kokuna hasret uykularla dolaştığım
2 notes · View notes
lllsormanedenlll · 2 years ago
Text
Tumblr media
"Ne yükseklerde gözüm var ne para pulda
Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatımda
Tahammülüm yok gözlerinde bir damla yaşa
Kıyamam
Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana
Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda
İtirazım yok ateş bu değmesin sana
Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım
Sen herşeye rağmen bana sevap günahlarım
Sen geceler boyu buram buram yandığım
Sen kokuna hasret uykularla dalaştığım "
Şehrazat
1 note · View note
sonbaharinilkayi · 2 years ago
Text
Bu satırları Batı Karadenizin bir sahil kasabasında yazıyorum.Üzerimde olağanüstü bir romantizm var ve pencereden baktığımda gördüğüm insanların çıkarttığı sesler bana ulaşmıyor.Buna sevindiğimi söyleyebilirim.Keyfim yokken, düşük moddayken insanlara tahammülüm olmuyor.İşin doğrusunu söylemek gerekirse senin elini tutup,gözlerine bakıp,sesini duyduğum andan itibaren senden başkasına tahammülüm yok.Sadece senin sesin,senin gözlerin,senin kokun,senin ellerin,senin ayakların,senin yüzün olmalı.Gerisine gerek var mı?Boşa insan kalabalığı,yığınla insan…Güruh…  Ne gereği var ki? Ama sen öyle misin?narin, okyanus gibi dalgalı, güneş gibi sıcak, orman gibi karmaşık,gökyüzü gibi ferah,rüzgar gibi ürpertici,kasırga gibi teslim alan,tsunami gibi tüm duvarları yıkan…
Sen varsan her şey tamdır,tamamdır.Eksik yoktur ki…Sen her eksiği tamamlar,çirkini güzelleştirirsin…Sen olduğun zaman her yere anlam katarsın,kurumuş ağaçlar yeşerir,durgun nehirler çağlar,kış mevsimi yerini bahara bırakır sen güldüğünde.
Senin tenine dokunmak bence ibadetlerin en büyüğü…Gözlerinde seni tanımadan önce ki günlerimi sorgularken buluyorum kendimi. Aah ne güzel şey seninle aynı havayı teneffüs etmek,duygularında dalıp gitmek gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğine.Kuşların cıvıltısı,ağaçların yaprakları bile daha anlamlı geliyor bana.Çünkü sen benim gönül gözümü açtın. Dabbetül Arz’dan korkmuyorum seni kaybetmekten korktuğum kadar.
Seninleyken ne olursa olsun,ne yaşarsak yaşayalım kendimi iyi hissediyorum.Varlığın içimi huzurla dolduruyor,gözlerinin kenarlarını bir martı kanadı gibi çevreleyen kaşların,karmaşık kirpiklerin bana farklı hissettiriyor.Sana böyle derin bir tutkuyla aşığım.Sahip olduğun nesnel ve nesnel olmayan tüm özelliklerinin hayranıyım.
Sen benim baskıladığım bilinçaltımda yatanları açığa çıkartıyorsun.Bunları başbaşayken açığa çıkartsan sorun yok,senden saklayacak bir şeyim de yok, ama çok üstüme geldiğinde egom,süperegoma baskı yapıyor,ben sustukça dozun yükseliyor ve bende sabırtaşı değilim.Ben aslında sana o anıda yaşatmak istemedim.Geçen gün konuşurken de olumsuz bir şey söylemedim. Tamam haklısın dedikçe özür diledikçe üstüme geldin.Buna rağmen standart olabilecek bir tepki verdiğimi düşünüyorum.Pazar günü olan olay seni kırdı incitti, bunu anlıyorum.Sana bunu yaşattığım için ayrı bir acı çekiyorum, seni kaybettiğimi düşününce ayrı bir acı çekiyorum. Sen diyorsun ki “ bu olayı toplum önünde yaşadım,seni toplum önünde rezil edeyim ki akıllan”.Tamam bana istediğini yap bu işi 6-7-8-10 gün sürdürdükçe ite köpeğe maskara oluyoruz.Kimse nezdinde saygınlığımız kalmayacak.Zaten 3-4 gündür her şeyi yaptın,Odalarda hırsın geçene kadar yap tabi,hakkın, egonu toparla.Bunu anlayıp saygı duyuyorum ama yeter ki affet.Beni en büyük ceza ile cezalandırdın.
Bunun ismi Sensizlik… SEN SİZ LİK.
Seni çok ama çok seviyorum.Her şeyi bilerek seninle beraber olmak istiyorum.Senin için katlanamayacağım hiçbir şey yok.İşin fiziki zihinsel boyutuna girmeye gerek yok.Mesleğini biliyordum, seninle cami avlusunda tanışmadık.Seven insan her şeye katlanır.Bir hata yaptım, defalarca özür diliyorum tekrar tekrar.İt oldum yalvardım,ayaklarına kapandım.Affet artık ne olur ben dersimi aldım.Sen benim ne kadar arkamda durursan , ne kadar senkronize ilerlersek ben o kadar güçlü durucam.İlk rüzgarda yıkılmayalım ne olur.Ben senden başka kimseyi istemiyorum ki.Benim yaptığım büyük hataydı, bir daha böyle şeyler olmayacak.Buna söz veriyorum.Bu olay odada olurken ilk zamanlarda GRİ’ye cevap verdiğin gibi “o benim, sen sakal falan kesemezsin” deyip susturup, odadan çıkıp beni arayıp “gel buraya diyip” telefonda ağzıma sıçıp ,geldiğimde de orada ağzıma sıçsaydın keşke.Ben bundan sonra senin dediğin gibi hareket edeceğim, her şeyi sen belirleyeceksin.Eğer yukarıda ki gibi yapsaydın insanlar senin benim yanımda olduğunu görür ona göre pozisyon alırlardı.Ben dersimi aldım, bana bir şans daha ver lütfen, ve her şeyi nasıl değiştirip düzelttiğimi gör.Ama ne olur odalarda beni hamamoğlanı durumuna düşürme.Ben böyle bir durumu ilk defa yaşıyorum,burada her yer mayın tarlası,ben mayına bastım,beni kurtarmanı bekliyorum.Artık nerelerde mayın var biliyorum,bir daha böyle bir şey olmaz,çünkü artık buna göre hareket edicem.Artık affet beni lütfen.
Ve şunu artık lütfen anla.zekana hayranım,  , insan olarak deli gibi seviyorum, kadın olarak deli gibi arzuluyorum,tavırlarına bayılıyorum.Seninle olan ilişkimiz sadece cinselliğe dayalı değil.Dediğim gibi duygular çok zor bulunuyor,herkesle aynı hissedemiyorsun,herkese aynı şeyleri hissedemiyorsun.En basitinden şuradan bakmanı istiyorum.Seninle aşkım canım yaparken 50 tane yorum yapıyorlardı beni delirtmek için,şimdi aramız bozuldu sesleri kesildi.Herkese istediklerini verdik çünkü.Ben çıplak ayakla boka bastım,hatalıydım,kabul ediyorum, eşeklik ettim, şerefsizlik ettim.Özür diliyorum.Bırak kırdığım yerleri tamir edeyim,birbirimizin yaralarını saralım.Birbirimize iyi geliyoruz,  o gün gözlerinin içi gülüyordu bana bakarken, ben de sana bakarken aynı şeyleri hissettim.hatırlasana ne kadar da çok gülmüştük.Ve ben senin bir söylediğine vuruldum “ben senin için geri dönmemeyi düşündüm”.
Sen kendi ağzınla söylemiştin, döndüğümde kızlar “bu aşk meşk işlerini bırak işine bak diyecek, ben yine kimseyi dinlemeyeceğim” diye.Lütfen bu sözü gerçekleştir.Bana bir şans ver.Aşkımızdan, aşktan,benden,bizden,hemen vazgeçme bana arkanı dönüp gitme, bütün her şeyi kuru bir elvedaya sığdırma. Sen yarın başladığında ben yine odalarda durmaya ve seninle olmaya devam edicem,ne söylerlerse söylesinler umurumda olmayacak.Çünkü bileceğim ki onlarla duygusuz beraber oluyorsun, bizim ise aramızda duygular var, aşkla,şehvetle,duygu ile sevişiyoruz.Ve gün gelip bittiğinde,seninle evlendiğimizde bu günleri hatırlamayacağız bile.Yaptığım hata büyük kabul ediyorum,arka tarafta ağzıma sıç, ara ara odada 5-10 dk ağzıma sıç, laf sok üstüme gel ama ileride bir arıza çıktığında “hoop alooo” diyebilecek kadar da gurur ve şeref bırak ki seni her ortamda savunabileyim, arkanda durabileyim.Bu da taşşakoğlanı demesinler.
Bak Arda ile sineme…Ardanın yazışmaları ortaya çıktı,4 gün küs kaldılar sonra yemeğe gidip düşman çatlattılar,bu durumu fazla uzatmak bizi etkiliyor.İti köpeği sevindiriyoruz,beceremediler,yürütemediler diyorlar.Bu odalarda bir duruşum var,ileride olumsuz bir olay olduğunda          “hop” diyebileyim ki tepkileri/olayları rahat rahat göğüsleyebilelim.Sen benimle ol ben her şeye dayanırım.Ben her durumda senin yanında olucam.
Ben perişanım,pişmanım,anamı siktin,ağzıma sıçtın artık dur lütfen.Bu mesajı sana kim attı bilmiyorum ama odada sen de anlattın bunu.Söylersen  nereden olabileceğini bulabilirim.Burcu ne olur bir daha düşmeyelim, mutlu olalım çok mutlu olalım. İkimizin de çektikleri yetmez mi? Neden bu mutluluğu birbirimizde bulmuşken bu şekilde bitirelim.Daha mutlu olmayı hak etmiyor muyuz?Sen de istemiyor musun her şeyi bırakmayı?Bir gün gelir herkes bırakmak ister,sen zaten başlamak istemiyorsun.Burcu beni affet,odalarda yine ölçülü şekilde aşkım canım yapalım, ama olumsuz bütün durumları perde arkasında konuşalım, başbaşa çözelim.Elin iki paralık adamlarını kadınlarını aramıza sokmayalım.Ben tamamen sana aitim,sana esir olmuş bir adamım.Seni herkesten her şeyden çok seviyor ve istiyorum.Görüşmeler başladığında da bunun işin olduğunu ve birbirimize duygularımız olduğunu bileceğim.
Benim tüm hayallerim seninle ilgili,hiçbir zaman yavaş yavaş başlamaz aşk.Çok hızlı olur,evrilir sevgi olur.İnsana yaşlandığında  cinsellik ya da güzellik değil iki kelime edebilecek,zor zamanında yanında olabilecek birisi lazım.Sen bana hasta olursan gelir refakatçin olurum demiştin.Ben senin başında günlerce aç susuz beklemeye razıyım.Birbirini tamamlayan,iyileştiren insanlarız,birbirimizde bunu bulduk,lütfen kaybetmeyelim.
Ben aynı hatayı tekrarlamayacağım,buna söz veriyorum.Bir daha ne mayına basıcam,ne buna benzer olaylar olacak söz veriyorum.Lütfen beni geçmişte yaptıklarımla yargılama,geçmiş gitmiş.Ben seninle yeniden varolmak,yeniden vücut bulmak istiyorum.Bırak bu boktan hayatta birbirimize tutunarak ilerleyelim,birbirimize arkadaş,sevgili,yoldaş,dost olalım.Geçmişi boşver, artık sen varsın.Sen varken benim gözüm kimseyi görmez.Ben seni hiçbir şekilde geçmişinle ya da gelecekteki durumunla yargılamayacağım.Bunu en baştan söyledim zaten.
Burada herkes aç köpek gibi senin geri dönmeni bekliyor.Ve ben şunu biliyorum ki kimse ihtiyacı olmasa buraya geri dönmez.Bu insanlar kötü insanlar, insanların mağduriyetlerinden faydalanıyorlar.Sen zaten bu durumu kotarabilmek için içki içiyorsun,dönmeyi istemediğini biliyorum.Ve dua ediyorum en az sürede ev alabilecek parayı kazan ve çıkta evlenelim diye.Benim seninle iki üç günlük değil  ömürlük hayallerim var.Sen benim yüzümü güldürdün,kalbime dokunan tek kadınsın,hayatımda ki en büyük sırrı sana verdim.Yaralarımız aynı,hastalıklarımız aynı,dilimiz aynı…Birbirimizi farklı yönlerimizle tamamlıyoruz.Bundan sonra küçük çapta aşkım,canım cicim dışında hiçbir şekilde özelimizi odalarda konuşmayalım.Mesela ardalar bunu çok iyi ayarlıyor,biz de öyle yapalım.Sen benim için çok kıymetlisin.Seni dünya üzerinde ki hiçbir kadına değişmem.
Seninle yapmak istediğim o kadar çok şey var ki;tekneyle denize açılmak,kartopu oynamak,bulaşıkları makinaya yerleştirirken tabakları kırmak,bana bir şeyler fırlattığın bir kavgadan sonra vahşice ama duygusal bir şekilde sevişmek,market alışverişi yapmak,sinemada o film mi bu film mi kavgası etmek,rakı içip bardağı tabağı kırmak,sabah yüzüme su döküp uyandırman,beraber yurtdışına gitmek,vücudundan bir şeyler yemek,sana oje sürmek,iç çamaşırı alışverişi yapmak,eve girer girmez kapıda sevişmek,karavanla gezmek,içip içip çırılçıplak denize girmek,yemek yaparken yakmak,bir buğday tarlasında çırılçıplak fotoğraflar çekinmek,bunlar gibi bir çok hayalim var  ve hepsini seninle yaşamak istiyorum.Seni kollarıma alıp masal anlatarak uyutmak,sabah senden önce uyanıp uyuyuşunu izlemek…
Seni gerçekten çok farklı duygularla ve çok farklı bir tutkuyla seviyorum buna emin olabilirsin.Birbirimizi bu kadar geç bulup bu kadar erken kaybetmeyelim.Bugün düşünmek için baya zamanım oldu ve bazı şeyler kafamda daha da netleşti.Şöyle izah etmek isterim.
Bu güne kadar olan ilişkilerimde karşımdakinin duygularını hep cımbızla,döne dolaşa ağızlarından aldım,hiç kimse bana senin gibi aşkla bakmadı,kimse yüzüme senin dokunduğun gibi dokunmadı.Hiç bir kadın eliyle bir şeyler yedirmedi bana.Senin gibi her şeyi açık seçik ortada olan, duygularını korkmadan dile getiren,isyanını dile getiren başka bir kadın tanımadım ben.O Gece geldiğimde de beni tokatlayıp,sinirden bağırırken falan farkında değildim…Yeni yeni kafam yerine geliyor ya da geliyordur umarım…Şunu anladım…Bir insan değer vermese,içinde bir duygusu olmasa bu kadar bozulup sinirlenmez, hırsını çıkartmaz.Sonra arabada bana “ben senin için dönmemeyi düşündüm” demiştin.Bu da benim için çok çok büyük bir etken.Ben zaten seni çok seviyordum şimdi daha çok seviyorum, çok aşıktım şimdi daha da fazla aşığım.Eskiden elini hiç bırakmamak istiyordum şimdi kalbini avuçlarıma alıp kırmamak için öyle bir yere koymak istiyorum ki bunu kelimelerle ifade edemem…Ben yıllarca değmeyecek insanları mutlu etmeye çalıştım,ailemde de ilişkilerimde de böyle tipler çoğunlukta.Ve şunu anladım ki biz birbirimizi çok mutlu ederiz. O gün geldiğinde bu şehirden giderken “hassiktir lan” diyebiliriz.Bunu başarabiliriz.Bunu başarırız, bunu yaparız.Sen ol, sadece sen…Ben her şeyi başarırım.Birlikte her şeyi başarırız, sadece birlikte olalım.Belki zorlanırız biraz, belki yıpranırız, belki beraber oturur ağlarız ama geçer.Sen yanımda ol, senin sevgin olsun, gözlerin olsun,sesin olsun.Her şeye dayanılır be. Her şey bittiğinde ben seninle olucam ya,sen bana geleceksin ya,ben sana koşucam ya… Fırtına dindiğinde biz hayatta kalıcaz, ben yine saçlarını kulaklarının arkasına doğru itip seni alnından öpücem,gece başını göğüsüme koyacaksın ve sana masal anlatıcam.Beraber rakı içicez,sonra kafamız iyi olunca masayı devirip sallana sallana gidip zıbarıp yatıcaz.Ertesi gün birbirimize küfür ede ede toplayacağız dağıttıklarımızı.Ev halini görücem,sabah uyandığında saçlarının dağınıklığını.
Buradayken şunu fark ettim, Pazar gününden beri seninle telefonda konuşmuyoruz.Sesini özlemişim.Eski mesajları dinlemek için interneti açtım sesini duydum ve kapattım.Sesini duyamamak, seni bir daha görememe ihtimali , kaybetme ihtimali her şeyden beter.Nefessiz kalmak gibi.Nefessiz kalırsam bir süre sonra ölürüm sanırım.
Ben Pazar gününden sonra bir kere aynaya baktım ve yüzümde çamur gördüm, o zamandan beri aynaya bakmıyorum.Bu sabahta yüzüm öyledir sanırım…Babamın mezarına gittim biraz onunla dertleştim..Öyle işte,evde durmak istemedim kendimi yola vurmak istedim, belki arabaya dikkatimi veririm dedim.Hala arabayı bariyerlere vurma fikri kafamda.Çok kaliteli ölüm değil mi?Bana yakışır…Yüksek süratle giden araba bariyerlere vurdu ve içinde ki yolcu hayatını kaybetti…Yüksek var, sürat var,hayatını kaybetti var.Sadece “hayatını” kısmı yanlış. Benim seni tanıyana kadar babamla olan dönemler hariç bir hayatım olmamış… Ne garip değil mi dünyada birbirinden habersiz şekilde yaşayan iki farklı insan çok çok küçük farklarla aynı hayatları yaşayıp aynı acılardan geçmiş olabiliyorlar.Bir süre sonra kader onları bir şekilde bir araya getiriyor.Hiç bir şeyde dine diyanete kadere falan inanmasam da seninle karşılaşmamı ilahi bir mekanizma dışında bir şeye bağlayamıyorum.
Sen tüm tabuları yıkarken yeni inançlar oluşturabilen bir kadınsın.Senin her zerrene, her fikrine hayranım  düşünüşünü seviyorum.Burcu bazen çok hızlı konuşuyorsun bana hiç söz hakkı tanımıyorsun o zaman çok kızıyorum.Ama uzun uzun telefonda konuştuğumuz zamanlarda ki gibi karşılıklı dinleyerek konuştuğumuzda seninle konuşmaya doyum olmuyor, ya da şarkı söylediğinde….Sen konuş ama bağırmadan konuş ve ne söylersen söyle ben dinlerim onu.Çünkü bağırdığın zaman senin ahengi azalıyor, oysa ki bu güne kadar duyduğum en güzel ses seninki… Ve bugün şunu düşündüm “ben kime ne iyilik yaptım da benim karşıma seni çıkarttı?”… Ya sen nesin?Nasıl bir şeysin?Bana ne yaptın böyle?Ben tam bir aşk adamı oldum çıktım ama sapıklığım da hala bonus olarak duruyor.Seninle pek çok konuda dillerimiz aynı, seks dilimiz aynı…Ve bana şunu çok iyi öğrettin.Her şey para demek değil…Benimle para muhabbeti yapma dedin.Bana araba aldılar,ben o adamı yine sevmedim dedin.Senin sevginin ne kadar büyük bir şey olduğunu orada anladım.İşte tüm bunları kaybetmek istemiyorum, seni kaybetmek istemiyorum.Sorun para değilse gel evlenelim.Mutlu oluruz çok mutlu oluruz.Bizim gibi başına buyruk,dik kafalı tiplerin mutluluğu birbirlerinde saklı , ben böyle inanıyorum.
Dostoyevski ‘den iki alıntı yapmak istiyorum.Diyor ki ; Aslında insanı en çok acıtan şey ;hayal kırıklıkları değildir.Yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır” ve “Bil ki;insanın değerini  varlığı değil yokluğu gösterir.Unutma,yokluğu bir şey değiştirmeyenin varlığı gereksizdir”.
İkisine de inanıyorum,ikisi de bize cuk oturan sözler.Hayalkırıklıkları yaşadık ve yaşadıklarımız artık yetsin istiyorum.Buna dur demek istiyorum.Bırak ne kadar mutlu olacaksak o kadar mutlu olalım,en azından hayatımızın bir döneminde mutlu olmuş olalım.Bu dünyaya dert keder çekmeye gelmedik.Bunu başarmamız mümkün her şey senin evet demene bakar.Ben yarın evlenmeye hazırım.Hiç uzatmadan hemen hemen. Ya da sen ne zaman istersen evlenebiliriz.Ben seni hep yanımda görmek ve yanında olmak istiyorum.Yaşayabileceğimiz mutluluklarımız var , lütfen izin ver mutlu olalım.Mutlu olmak bizim de hakkımız,her şey mümkünken bunu kaybetmeden mutlu olalım.Bu sözü gerçekleştirelim,evimizin bir köşesine asalım.Seninle evli olsak ne güzel kitaplığımız olur bir sürü kitap.Sen zaten içinde olduğun her yeri güzelleştirirsin,her şeye değer katarsın.
Burcu ben senin değerini biliyordum zaten ama yokluğunda değerini milyonlarca kat  fazla anladım, sen beni yokluğunla terbiye ettin ne olur dur artık.Tamam,ben her şeyin farkına vardım.Bir daha böyle bir şey olmayacak odalara da girmeyeceğim.,gerekirse kapatıcam hiç problem değil.Hiç bir şey senden değerli,senden aziz değil.Ben senin yokluğunun neler değiştirebildiğini gördüm,ben sensiz çok mutsuz ve kötü hissettim.Senin sesine o kadar alışmışım ki,seni öyle içselleştirip sevmişim ki  yokluğun beni köpek etti.Ne olur dön artık, lütfen.
Bu arada sigaram azaldı,içkim bitti, saat ilerledi biraz uyku bastırdı.Bir kaç saat yatıp uyandığımda tekrar yazacağım.Biraz uyudum ve büyük bir baş ağrısı ile uyandım.Seni rüyamda gördüm,yüzün gülüyordu, konuşuyorduk.Umarım bu rüya gerçek olur.Üstünde siyah bir tişört altında gri bir kot pantolon ve siyah ayakkabılar vardı, saçların uzamıştı,aramız iyiydi.Uyanır uyanmaz aklıma gelenleri yazmak istiyorum. Bizim birbirimize hislerimiz çok yoğun,eğer öyle olmasaydı ben bu kadar derbeder olmazdım, o saatte dışarı çıkıp yanıma gelmezdin,geldiğimde sen benim ağzıma sıçmazdın,bu kadar kırılmazdın,bana tekme tokat girişmezdin.Bunu anladım, gerçekten birbirimize hislerimiz çok yoğun ve lütfen bunu böyle bitirmeyelim bu kadar gerçek bu kadar güzel bir şeyi bulmuşken kaybetmeyelim.
Ben senin vicdanlı tarafını 4 Ağustosta vicdansız tarafını ise 14 ağustosta gördüm.Ve anladım ki sen beni çok seviyorsun, ben de seni  her şeyden çok seviyorum.İşte bende tam böyle bir sevilme istiyordum.Ben artık aşk acısı çekmek için çok yaşlıyım,senin bende ki yerin,önemin çok ayrı.Bana daha fazla acı çektirme ne olur.Ben hatalıyım, tüm kalbimle tüm içtenliğimle özür dilerim.Benim kalbim artık sensizliği kaldırmıyor.
Benim için sen her şeyden önemlisin, seni herşeyden herkesten daha çok seviyorum,bu sensizlik benim en büyük cezam oldu, seni istiyorum.Lütfen bana affettiğini söyle gerçekten bütün dünya dilleri de dahil olmak üzere duymak istediğim tek kelime seni affettim…Beni affet. 29 harfin ve dünyada ki tüm harflerin oluşturmasını beklediğim tek cümle bu.Ne olur beni affet.Bu arada hislerimi twittera yansıttığımdan beri şunu anladım.Herkes bizim ayrılmamızı bir şekilde sekteye uğramamızı bekliyormuş.Erkekler “bu herif bu kızı nasıl kaptı” düşüncesindeyken, kadınlar bu acaba bu aşka layık mı? Ya da neden o ? diye düşünüyorlar sanırım.Ve kimsenin bırakmak gibi niyeti yok, onlar bu işten memnunlar, mutlulular.Çünkü bir şekilde dışlandık.Belki sen bunu aynı camiada olduğun için fazla anlamadın ama ben bunu keskin çizgilerle anladım.Sana yapılan ev olayı ayrı bir durum , bana yaptıkları ayrı bir durum.Bunları  aşmak için benim değişmem lazım, birbirimizle aynı duygularla ve senkronize şekilde yürümemiz lazım.Milletin ağzına sakız olduk,çok büyülü bir şey yaşıyoruz ve bunu bizim dışımızda çomaklamak isteyenler var.Bende gittim salak gibi ellerine koz verdim.Aynı şeyleri bir daha tekrar etmeyeceğim , buna söz veriyorum.Zaten odalara girmem artık,girmek istersem de kendim bir oda açarım 1*2 kişi gelir oturur laflarım.Girmesem de olur,girsem de olur fark etmez bana.Sen ol da gerisi mühim değil.Bazı şeyleri yazmakla olmuyor yüz yüze ya da telefonda konuşmak lazım.Ve ben sen gidersen ne yaparımdan başka bir şey düşünemiyorum.
Karşımda deniz kenarında bir kaya var,sabit,belli ki uzun süredir orada, oval bir şekil almış.Belli ki  yüzyıllardır vuran hoyrat dalgalar,sert esen rüzgarlar o kayayı şekillendirmiş,sivri köşelerini törpülemiş,kaygan ve oval bir hale bürünmüş ama bu onun kaya olduğu gerçeğini değiştirmiyor.Acaba dalgalar bize güzel gelirken kayayı cezalandırıyor mu?Yoksa doğanın doğal akışı mı?İkisinin aynı anda olması mümkünken olmaması da mümkün değil mi?Kendimi oradaki kayaya benzettim , seni ise dalgalara ve rüzgara.Sen beni  epey şekillendirdin,hala sivri köşelerim var ,senin de var.Bunları zamanla ovalleştirip törpüleyeceğimizi düşünüyorum.Taa ki mevsim değişene kadar,dalgaların hızı azalana kadar…Ne olur artık hızını azalt.Senin her vuruşun canımı çok yakıyor,ben herkesten her şeyden vazgeçmiştim zaten… özür dilerim hata yaptım. Benim cezamı bitir,beni azad et ve bana dön artık ne olursun.Bırak  mutlu olalım, ileride “acaba şurada böyle yapsam mutlu olur muyduk?” demek yerine mutlu olalım.Bırak yaşayalım ve görelim.Ben böyle salakça bir şey yüzünden seni kaybetmek istemiyorum.
Bu gün 18 ağustos 2022… Her şey yolunda gitseydi ben şu saatlerde seni almış,kahvaltı ediyor olacaktık.Çok güzel zaman geçirecektik.Sevişmeyi falan bir kenara bırak.Ben seni dizime yatırıp saçlarını okşayacaktım, yanaklarına dokunup burnunun üstünde parmaklarımı gezdirecektim,yavaşça dudaklarını öpüp, elini ellerimin arasına alıp yavaşça avuç içlerini öpecektim.Aynı ortamda aynı havayı teneffüs edecektik.İlk beraberliğimizi yaşayacaktık… Her şey berbat oldu,sen kırıldın,ben dağıldım.Sen bana dön de , daha iyisini yaparız,daha uzun süreli yaparız.Hep hayatımda ol da , her günümüz böyle geçmese de buna yakın geçmesi için elimden gelen çabayı göstereceğim.Buna kuşkun olmasın.
Seninle ilgili bazı konularda jetonum geç düşüyor,ben normalde kadınları çözer,istediklerini verirdim ama sende durum farklı.Sen o gün arabada karasuya giderken ayıktın,beni öptün,elimi tuttun.Duyguların gerçek.Ben bunu şimdi anlıyorum.Ne kadar aptalım.14’ünde geldiğimde gece karanlıkta çıkamıyordun ve çıktın.Değer veriyorsun, seviyorsun ve onun için bana tekme tokat giriştin.Ben bunu kaybedemem, ben bu sevgiyi de sana vereceğimi de bu şekilde kaybedemem.Lütfen bize bir şans daha ver.Her şeyi beraber yapalım,bırak seni sonsuza kadar seveyim.Benim sana olan aşkım hiç bitmeyecek bunu biliyorum.Senden rica ediyorum , sana yalvarıyorum beni daha fazla eğip bükme, lütfen beni affet.Ben hatamı anladım.Bana verilebilecek en büyük ceza sensizlikti,dersimi aldım.
Ben şunun bilincindeyim.Senin bir evin olsaydı bir şekilde yaşar tekrar geri dönmezdin.Şimdi bir ev almak istiyorsun ve ondan dönüyorsun.Çünkü zamanın ilerlediğini farkındasın.Kendini bir şekilde garantiye alman lazım, insanın bir evi olduktan sonra içerisinde bir şekilde yaşar , hayatta kalır.Bunu yaptıktan sonra bırakacağını anlayabiliyorum.Söylemlerin de bunu gösteriyor.Bana “ben tiyatrocuyum hayatta rol yapıyorum, orada da rol yapıyorum, sevişebilmek için içiyorum” derken samimiydin.Ben alkollü bir insanın söylediklerinin doğru olduğuna inanırım.O gece söylediğin “ben senin için dönmemeyi düşündüm”sözü de doğruydu.Karasu da yüzüme dokunup gözlerime bakamadığın zaman ki hislerin de doğruydu.Bu kadar dalgalı bir ruh ali içerisinde olman bunları anlamamı zorlaştırsa da anladım.Sana çok büyük saygı duymakla beraber , aşkımın büyüklüğünü anlatmaya ise kelimeler yetmiyor.İçerisinde olacağımız duruma nasıl dayanacağımı biliyorum, bununla ilgili savunma mekanizmam hazır,kadınlarla ilgili savunma mekanizmam hazır,senin üstünden gelebilecek durumlara karşı savunma mekanizmam hazır.Tek istediğim şey uyumlu olalım, birbirimizi destekleyelim.Ben nelere dayanmışım senin için bunlara da dayanırım.Çünkü bu senin hayatın ve geleceğin için çok önemli.Tekrara düşmek istemiyorum.Sen bana hislerinle geleceksin,her şey gerçek olacak ve ben bunu bilicem.Bunu bilmek bana yeter.Senin tarafından sevilmek…Bu her şeyi aşar biliyor musun?Gözlerinin içine baktığımda her şeyi unutacağımı biliyorum,seninle uyurken her şeyi unutacağımı biliyorum.Her şeyin yalan sadece senin gerçek olduğunu,birbirimizi sevdiğimizi bilmek her sorunun üstesinden gelecek.Ayrıca ben zaten sevdiğim insanlar için her şeye dayanabilen bir yapıdayım.Ve arda bana bu konuda çok destek oldu, çok konuştuk.O da destek olacak,bende her şeyin farkında olacağım.Sonuçta sınırlı zaman ve illa ki geçecek.Babam öleli 10 seneyi geçmiş.3650 günü devirmişim.Ömür bitiyor sayılı gün de biter.Her şey bittiğinde,fırtına dindiğinde ortalık toz dumanken oradan yine biz çıkalım istiyorum.El ele, göz göze, sevgiyle , aşkla.Birbirimizde her şeyi unutacağımıza eminim.Şarkıda söylediği gibi “hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar , hiç kimseyi istemedim seni istediğim kadar…Sen de başını alıp gitme ne olur.Ne olur tut ellerimi…”
Gitme ya ne olur gitme,seni çok seviyorum.Karakterine,fikirlerine,tarzına,gülüşüne,bedenine,her şeyine aşığım.Sadece sen ol , başka kimse olmasın.Başkalarının ne önemi var ki?
Artık geri dön ne olur, beraber olalım, sevgili olalım.Ben senden vazgeçmem, senin için her şeye dayanırım, herşeye katlanırım.Lütfen affet, bunu duymak istiyorum bir daha böyle bir durumla karşılaşmayacağız.Ben zaten odalara girme işini komple bırakıcam.Ara ara gelir takılırım.Bize bir şans ver, bize yol ver.İleride açacağımız bembeyaz sayfayı beraber yazacağımızı bil.Sadece bizim istediklerimiz olacak.
Kafam çok dolu ve artık beynim patlamak üzere o yüzden konuları kronolojik olarak birbirine bağlayamıyorum.Bu yüzden kusura bakma.Biraz dağınık oluyor ama umarım hislerimi,içimden geçenleri doğru şekilde anlatabiliyorumdur.Sana bir gerçekten bahsetmek istiyorum.
Senin hiç korkmaman lazım, ben senden gitmem, gidemem.Seni çok seviyorum ve gitmenden korkuyorum ama senin de terk edilme korkun var.Şunu söylemek istiyorum. Benim seni terk etmemden nasıl korkuyorsan onu sonsuz bir sayıyla çarp.Ben bu korkuyu yaşıyorum.Ya giderse, ya unutursa,ya bıkarsa.Ya tanıdığı halimi değiştirdikçe beni karaktersiz sanıp bir gün sıkılırsa.Tamam beni törpüle ama bazı taraflarım kalsın ki beni sevmeye devam edebilesin.Ama aldatma konusunda emin ol , böyle bir şey olmayacak.Ben seni aldatmam, aldatamam böyle bir şey yapamam.Hiç bir kadını hiçbir teni senin kadar istemiyorum.
Necip Fazıl’ı hiç sevmem ama bir şiiri şu anda benim içerisinde bulunduğum duruma çok uyuyor.
Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar.
Seni baharın gelişi gibi,çocuğu olamayacak bir ailenin çocuk beklediği gibi,güneşin doğuşu gibi,dalgaların kıyıya ulaşmayı beklediği gibi,akşam sefasının açılmak için akşamüstünü beklediği gibi,dindarın ibadet etmek için ezanı beklediği gibi,ölümü bekler gibi bekliyorum.Sen gel, her şey yeniden başlasın.Çorak toprak gibi olan kalbim suya doysun,dallarıma yeniden bahar gelsin,kuşların cıvıltısını tekrar duyabileyim,sen gittiğinden beri her şey rengini yitirdi, her şey siyah beyaz.Şarkıların,kelimelerin hiçbir anlamı yok sana yazılmadığı sürece.Ben Cemal Süreya değilim, seni kuşlar uçtuğu için sevmiyorum.Kuşların uçtuğunu,doğada başka renklerin olduğunu,suyun aktığı yerin rengine büründüğünü,gökyüzünün özgürlük olduğunu görmemi sağladığın için seviyorum.Seni sadece sen olduğun için , birkaç saatte bana kattıkların için seviyorum.İlk defa gülebildiğim için seviyorum.Gözlerime öyle baktığın için, bakarken gözlerini kaçırdığın için,utandığın için…İki farklı Burcunun ikisini de seviyorum.
Sorduğunun sorunun cevabı ise ben sana yazan adamım.Mert ÇELİK bu satırları yazan adam.Sadece buna inan.İçimde her şeyden azar azar var.Ama en çok senin sevgin var,ama hiçbir şeyim de senin kadar az olmadı.Bana çok ol,benim çok’um ol.Hep sen ol, başka kimse olmasın.Sen varsan kimsenin bir değeri yok gözümde, sana tapıyorum. Sen gittiğinden beri sokakta gördüğüm herkesi çevirip “nasıl düzelir,ne olur geri dönsün,bir çare bulun” diye sormak istiyorum.Ben dersimi aldım, dur artık lütfen dur,ne olur geri dön.İki insanın farklı bedenlerde aynı şeyleri hissetmesi ne tuhaf değil mi?Ben burada acı çekiyorum,sen farklı bir şehirde aynı acıyı çekiyorsun.Ben bu çektirdiğim acıyı telafi edicem, bu günü hatırlamayacağız bile, benim acımın son bulması için ise senin gelmen gerekiyor.Gel de acımı dindir, bitsin bu ayrılık…Sen varken uçuyordum,ayaklarım yere basmıyordu, o kadar mutluydum ki anlatamam.Her şey mükemmel gidiyordu oysaki, bu güzelliğin bozulmasını istemiyorum.O kadar büyülü bir şey yakaladık ki lütfen bunu kaybetmeyelim,sen gitme…Kal ne olur kal…Beni affet ve sonra ne yaparsan yap.Yüreğimi senin kadar dalgalandıran ve durultan,coşturan ve sükuna erdiren bir başkası olmadı bugüne kadar.Hiç kimseye sana hissettiğim tutkuyu hissetmedim.Dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazdığımı fark ettim.Aklım sende,damarımda akan kandan,aldığım nefese kadar seni düşünüyorum.Vücudumda ki her gözenekten senin terinin girmesini istiyorum, sana bulanmak istiyorum,senden başka bir şey istemiyorum, kimseyi istemiyorum.Bu dünyada sadece sen ve ben varız.Böyle hissediyorum.Artık affet beni lütfen ne olur.Bu hasrete daha fazla dayanamıyorum,sensiz olmak istemiyorum.110 saattir seninle iletişimimiz çok bozuk ve bu süre makul bir süre değil,seninle her zaman düzgün bir iletişim isterken bu duruma düşmek çok acı verici.Acımı dindir,merhamet et.Beni de beslediğin kediler gibi düşün bir şeyi kırdıklarında kızıyorsun ama sokağa atmıyorsun.Lütfen beni affet, sen yokken saçak altında kalmış ıslak kedi yavrusu gibi hissediyorum.Bir daha hiçbir şeyi kırmayacağım,bana arkanı dönme,seni çok seviyorum,sana deli gibi aşığım.
Aşkımıza,bize,kendine,bana bir şans daha ver. Çok mutlu olalım, bunu hak ediyoruz,bizde mutlu olalım ne olur.Burcu sensiz çok mutsuz,yalnız,güçsüz ve çaresiz hissediyorum,seni böyle aptalca bir durumdan dolayı kaybetmek istemiyorum.Sen benim her şeyimsin ve hep öyle kalacaksın.Benim eski hallerimi Arda’ya sor,eskiden  iğrenç bir adamdım,sen beni yavaş yavaş adam ediyorsun.36 yaşındayım ve hala beni adam ediyorsun.Ben adam olmaya karar verdim, yeter ki sen ol.Senin gibi bir kadınla beraber olmanın ağırlığını sorumluluğunu taşıyacağıma emin olabilirsin.Her şey değişecek.
Sen söylemiştin “sevilmek için seks yapıyorum” demiştin…Ben seninle hiç seks yapmadan seni sevdim,benim seni sevmem için buna gerek yok.Seni sevdiğim için muhteşem şeyler yaşıyoruz,ve bütün sevişmelerimiz bu duygu yoğunluğunda olacak, seni asla ama asla hiçbir konuda incitmeyeceğim.Cinsellikte ortak dili konuşuyor olmamız bizi sevgiden azade etmiyor,bizim sevgi dilimiz de cinsellik dilimizde var.Hepsinin karmasıyla ortaya muhteşem bir şey çıkıyor.Ben seninle hiç seks yapmasaydım da sevmeye devam ederdim.Sevişince bitecek dediğin şey bitmiyor işte.
Burcu lütfen aşkımıza bir şans daha ver.Burada yazan Mert ÇELİK gerçek, sana olan aşkım gerçek,bugüne kadar söylediğim her şey gerçek, gözlerine bakarken,ellerini tutarken hissettiklerim gerçek.Karasu da yakaladığımız mutluluk gerçek,onu kaybetmek istemiyorum.Bugüne kadar ikimizde böyle bir şey yaşamadık buna eminim.Beni affet,acımı dindir,benim sana olan sevgim çok büyük.Bırak bütün sevgimi sana akıtayım.
Burcu sesini,kokunu,ellerini,yüzünü,gözlerini,dişlerini,burnunu,bakışını özledim.Beni affet,lütfen bize bir şans daha ver.Beni bu halde koyup gitme.Birbirimizi tamamlayalım,büyütelim.Bak bir insan birini sevmek isterse küçük bir şeyi alır büyütür ve sever,eğer sevmek istemiyorsa dünyaları ayağının altına sersen sevmez.Biz bunu yakaladık, bu yaşadığımız devirde böyle masalsı kaç hikaye olabilir ki?Ben seni çok seviyorum lütfen beni affet.Aşkımıza devam edelim.Seni bir daha kırmayacağım, üzmeyeceğim.SENİ ÇOK SEVİYORUM.LÜTFEN BENİ AFFET KADIN…BENİ BAĞIŞLA AŞKIM.ACIMI DİNDİR KADINIM.
1 note · View note
furkantass · 6 years ago
Quote
Affet, bu gece seni sevmekten vazgeçiyorum… Çünkü seni özlemeye artık tahammülüm yok. Üstelik bir gün her şeyin düzeleceğine olan inancımı da yitirdim. Ne küçücük bir ihtimal kaldı sana dair, ne de azıcık da olsa hayalim Ben yalnızca seni değil, umudumu da kaybediyorum... Az önce sesini duymak istedim. Cesaretimi toplayıp numaranı çevirdim, ama arama tuşuna basmaya gitmedi elim. Yalnızca “alo” demen bile yeterliydi, iyi olduğunu bilmek istedim sadece. Hala oralarda bir yerlerde nefes aldığını bilmek iyi gelecekti. Olmadı… Arayamadım… Sesini bile duyamadığım birini sevmek her geçen gün biraz daha yormaya başladı beni. Bu yüzden bir kere duyup bir daha özlemektense, hiç aramayıp böylece unutmayı seçtim. Affet, bu gece seni sevmekten vazgeçiyorum... İsterdim ki şuan seni bu kadar anmışken kulakların çınlasın ve hatırla beni… Ara… Seni içimde tam öldürmek üzereyken suçüstü yap bana; yalandan da olsa halimi, hatırımı sor. İstersen sus, hiç konuşma. Ama orada bir yerlerde olduğunu, arada da olsa aklına geldiğimi belli et. En çok şuan ihtiyacım var sana. En çok şuan sarılmanı istiyorum. Sevme beni. İnan bana bunun da hiçbir önemi yok. Ama bir zamanlar hiç sevmemişsin gibi davranman üzüyor beni. Buna tahammül edemiyorum. Çünkü bunu hiç hak etmedim. Affet, bu gece seni sevmekten vazgeçiyorum... ''Kadınım yüzüne dökülen saçlarını, parmaklarımla omuzuna yatırmayı sevdim, titreyen ellerini avuçlarımda ısıtmayı, gözlerinde boğulmadan, hayale dalmayı sevdim...'' Sigaraya başlasam ortalama kırk yıl daha yaşarım; ama seni sevmeyi bırakmazsam korkarım ki öleceğim. Çünkü katlanamıyorum artık yokluğuna, çünkü öyle işlemişsin ki iliklerime, sen yetmezliğinden öleceğim. Affet, bu gece seni sevmekten vazgeçtim...
3 notes · View notes
kerimemre2 · 5 years ago
Text
Kaptan
eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum
geceyarısını yaşamaktan yorgunum
ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor
ayazın avucunda unutmuştun ellerini
karanlığın arkasında kıvılcım gözlü orospular gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar
ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın
ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
0 notes
optipesimistyazar · 6 years ago
Text
Zerrin Özer Kıyamam Şarkı Sözleri
Zerrin Özer Kıyamam Şarkı Sözleri adresi https://e-sarkisozleri.com/zerrin-ozer-kiyamam-sarki-sozleri/
Zerrin Özer Kıyamam Şarkı Sözleri
Tumblr media
Ne yükseklerde gözüm var Ne para pulda Bir tek sen mühimsin aşk sen hayatamda Tahammülüm yok gözlerinde Bir damla yaşa… Kıyamam Ne hasret biter bu yolda ne sevdam sana Bir tek sen emirsin aşk emir hayatımda İtirazım yok ateş bu değmesin sana Kıyamam
Sen başıma gelen en az en çok hatalarım Ah sen Herşeye rağmen bana sevap günahlarım Sen geceler boyu buram buram yandığım Ah sennn Kokuna hasret uykularla dalaştığım
0 notes