#Sonu Var dinle
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ateşten gömlek giymek, içindeki korkuyu bilerek yüzleşmek ve onu benimsemek, savaşının bittiğini düşündüğün tam da o zamanda yeşeren bir çiçek ve güneşin parıltısı ile gelen bir umut var kabul et. En umutsuz anlarda sana yol göstereni dinle onunla kalk ayağa pes etme, en karanlık gecelerin bile sonu aydınlığa çıkar.
5 notes
·
View notes
Text
20 Şubat 2023
Bugün farklı evet farkındayım ama. Bu bir veda diyebiliriz galiba. Olayları dramatize etmek değil niyetim ama son kez dinle hislerimi. Ve ilk kez tüm gerçekliğiyle dinle. Muhtemelen onca zaman sonra benden doğum gününde gelen mesajı gördüğünde bir kutlama mesajı okumayı beklemişsindir, Ama bu sefer farklı. Yaş almak yaşlanmak gibi şimdi doğum günleri, büyümenin iğrenç yüzü mü bu? Biliyor musun aylar önceden mutlulukla beklerdim senin doğum gününü. Çok güzel bir tarihti benim için. Hatta belki de ayın en güzel günüydü. Bu yüzden artık mutlulukla beklemediğim bu günde benden mutlu satırlar okumayı bekleme. Doğum gününde böyle bir şey okumak istemezsin galiba. Her neyse kaçabilecek bir mutluluğun yok biliyorum. Beni mutsuz eden bu gün sende de bir şeyler hissettirsin istedim .
Sana çok kızıyorum bana böyle güzel baktığın için. Ve beni en sonunda her gün biraz biraz değersizleştirdiğin için. Aşka inanmazsın nasip der geçersin. Eğer aşk olmasaydı, eğer sadece tutkuyla harmanlanmış sevgi olsaydı bu hissettiklerim senden bunca zaman nasıl vazgeçemezdim? bu kadar acı çekerken bile bile lades der miydim sence? Aşka inanmazdın ve bu muhabbetler sırasında senin yanında olduğum her an aşkımı küçümsediğini hissederdim. Beni görmezden gelişlerini. Beni her zaman canının sıkıldığı her boşluğunu doldurduğun biri olarak hissettirdin. İşin olmazsa ben hep en son planındım senin bu ne kadar acıydı ama kabullendim yıllarca taa ki bu güne kadar. Oysa hissettiğim en özel duyguydu sana olan sevgim. Ama sen anlamad��n, görmedin beni. Ama artık vazgeçiyorum senden. Zor oldu ama çıkarıyorum seni kalbimden. Senden tam da doğum gününde gidiyorum. Doğum gününde vazgeçiyorum. Acıtıcı biraz belki ? Benimki de acımıştı onca zaman sustum.
Sen artık benim sonu gelmeyen keşkelerimsin. Keşke seni böylesine sevdiğimi söylerken arkadaş kalabileceğimize inanmasaydın, gülüp geçmeseydin ve keşke senin için sadece koca yürekli insan olarak kalmasaydım. Bana en iyi gelen sensin ama iyi gelmiyorsun da. Bu ne saçma bir çelişki! Seni unutmayı çok denedim ama sen varken olmadı. Bakışların, gülüşün, saçının kokusu, ellerin, teninin sıcak huzuru olmasaydı. Şimdi seni ve sana dair her şeyi geride bıraktım ve son kez yazıyorum sana. Biliyorum terk edilmeyi çok acı tattın en küçük yaşlarında ve (ben bazen diyorum ki keşke o günlerinde de yanında olabilseydim yalnız kalmasaydın, kimsesiz hissetmeseydin kimsem yok ama yanımda beni seven, bana değer veren biri var dedirtebilmeyi çok istediğim anlattığın günden beri) Sevdiğini kaybetmenin acısını iliklerine kadar yaşadın. Ama unutma acılara alışmayı bana sen öğrettin. Doğduğun gün bitiriyorum seni. Hiç olmamışsın gibi, hiç sevmemişim gibi. Kendine iyi bak demeyeceğim, artık umurumda değil, umrunda olmadığım gibi . Artık yol alma vakti yeni insana.
Son olarak tabiki son kez iyi dileklerim var sana; Bu hayat senin kendin ol,
içinden geleni yap,
kendi seçimlerin olsun ,
kafan karışırsa dur vazgeç,
kendi tercihlerin olsun içten seçtiğin,
karakterini yücelt çünkü bunu kaybedersen geriye bir şey kalmaz senden ,
haysiyetine önem ver seni sen yapanlardan biride bu olacak ,
kimseye boyun eğme,
seçimlerin kader değil,
bu yeni yaşında sen seç bu hayatı özgürce tutunmadan,
arkana bakma ihtiyacı duymadan,
Hayat senin ve bir tane olsun deme ben elimden geleni yapayım yanlışsa bedelini sen ödemiş olma. İçindeki gerçek Kazım'ı bul çünkü mükemmel…
Gizlice dualar eden anne gibi dualar edenin , baba gibi başını okşayanın, canının tak ettiği zamanlarda sığınmak istediğin bir ablan ,gizli gizli seni koruyanın, sen yokken de hakkını yedirmeyenin, her zaman yanında olan en içini rahatça dökebildiğin dostun, senden çok seni düşünenin, bütün sevgisizliğine rağmen yıllarca seni beklentisiz seven o kız artık gider…
Yapbozu bu sana söylediğim sözler gibi düşün umarım bitirir ve hayatın bensiz istediğin gibi tamamlanmış olur :)
Hoşça kal.
youtube
5 notes
·
View notes
Text
Son Bir Dans (Dernière Danse)
Uyarı: Bu şarkı sorgulanabilir içeriğe sahiptir, görüntüleme riski size aittir.
Orijinal Sanatçı: Indila Vokal: Indila View the official MV here
Oh, benim tatlı eziyetim. Neden direniyorum ki? Yine başlıyorsun. Ben yalnızca önemsiz bir varlığım. O olmadan ben biraz sıkıntılıyım. Metroda yalnız başıma yürüyorum.
Son bir dans, Sonu olmayan acımı unutmam için. Kaçıp gitmek, her şeyin yeniden başlamasını istiyorum. Oh, benim tatlı eziyetim.
Gökyüzünü, günü, geceyi karıştırıyorum. Rüzgârla, yağmurla dans ediyorum. Bir parça aşk, bir tutam bal Ve ben dans ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum.
Ve bu sesin içinde, kaçıyorum ve korkuyorum. Sıra bende mi? İşte acı geliyor. Bütün Paris'in içinde, benliğimi terk ediyorum. Ve ben uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum.
Senin yokluğunda Bu patikada hangi umut var ki? Ne kadar çok çabalasam da Sen olmadan hayatım yalnızca parlayan, anlamı olmayan bir dekor.
Gökyüzünü, günü, geceyi karıştırıyorum. Rüzgârla, yağmurla dans ediyorum. Bir parça aşk, bir tutam bal Ve ben dans ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum.
Ve bu sesin içinde, kaçıyorum ve korkuyorum. Sıra bende mi? İşte acı geliyor. Bütün Paris'in içinde, benliğimi terk ediyorum. Ve ben uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum.
Bu tatlı eziyette Ben bütün kırgınlıkların bedelini ödedim. Kalbim nasıl da uçsuz bucaksızmış dinle. Ben bu dünyanın bir çocuğuyum.
Gökyüzünü, günü, geceyi karıştırıyorum. Rüzgârla, yağmurla dans ediyorum. Bir parça aşk, bir tutam bal Ve ben dans ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum, ediyorum.
Ve bu sesin içinde, kaçıyorum ve korkuyorum. Sıra bende mi? İşte acı geliyor. Bütün Paris'in içinde, benliğimi terk ediyorum. Ve ben uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum, uçuyorum.
NATIONAL EMERGENCY AND SUICIDE HOTLINES https://blog.opencounseling.com/suicide-hotlines/ for you and your loved ones in a crisis. You are valued.
0 notes
Text
SÖYLENMESİ GEREKENLER
24/05/2024
Bir mektup gibi mi olmalı yoksa önceki yazılarım gibi direkt konuya mı girsem daha iyi olurdu bilemedim. Bu yüzden bildiğim yoldan gitmenin daha iyi olduğuna karar verdim. Bu yazıyı sen okumayacaksın ama ben seninle konuşuyor gibi yazıp sana hitap edeceğim Onsra. 1 ay önce sana konuşmamız gereken önemli bir konu olduğunu söylemiştim ve bunun için hep doğru zamanı bekledik. Fark ettim ki ben bu konuşmadan kaçmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. O yüzden buraya yazmaya karar verdim. Sana sesli bir şekilde bu yazacaklarımı hiç söyleyemem sanırım. Artık bazı şeyleri öğrenmenin vakti geldi Onsra. Sana bilmediğin her şeyi anlatacağım. Sana yaptığım playlisti dinledin mi bilmem ama playlistin son şarkısında söylemem gereken milyonlarca kelime var diye bir söz geçiyor. Şimdi sana bu kelimeleri söyleyeceğim.
Konuya girmeden önce şuan ne hissettiğimden bahsetmek istiyorum. Kalbim deli gibi atıyor. Kalbime saplanan bir şeyler hissediyorum ve korkuyorum. Neden ve neyden korkuyorum bilmiyorum. Bu korku 1 aydır var bende. Sana bunları söyleyecek olmak beni neden korkutuyor bilmiyorum. Psikoloğum sana artık her şeyi söylemem gerektiğini söylediğinden beri kalbimde bir ağırlık var. Sakinleşmeliyim...
Psikoloğum en eskiden şuana gelip içimde tutmuş olduğum her şeyi serbest bırakmamı söyledi. O yüzden en eskilerden başlayıp şuana geleceğim. Her ne kadar çocuktuk diye geçiştirmiş olsanda bir yalana inanıp ilişkimize nokta koyuşumdaki pişmanlığımdan başlamak istiyorum. Gerçi bu konuda pişman olduğumu az çok biliyorsun ama ben içindeki o küçük Onsra'ya içimdeki küçük Pei'nin söylemek istediklerini aktarmak istiyorum. Merhaba yıllar önce hayatıma girmiş olan Onsra, ben sevgilinin gelecekteki haliyim. Belki sevgilin diye hitap etmem seni şuan sinirlendiriyor olabilir ama lütfen dinle beni. Küçük Pei'nin sana söylemek istediği şeyler var. Sonsuzum, her şeyi batırdığım için özür dilerim. Seni bekleyeceğimi söylememe rağmen bir anda başkasıyla ilişki yaşadığım için özür dilerim. Hiçbir şeyden haberim yoktu. Beni kullandın sanıyordum, bana öyle söylediler. Bir kez olsun ilişkimiz varken sevginden şüphe etmedim. Gerçekten hiç şüphem yoktu. Beni sevdiğini tüm kalbimle hissediyordum. Arkadaşımın yalanına inanıp sana bu kötü duyguları yaşattığım için özür dilerim. Asla böyle bir sonu hak etmedin, etmedik. Umarım beni affedebilirsin.
İlk konuyu böylelikle kapatıp birkaç sene sonrasına gideceğim. Bu biraz sorguya çekiyormuşum gibi görünebilir. Yıllardır kafamın içinde dönüp duran soruları soracağım sadece. Şuan bu soruları yazarken cevaplarını senden duyabilmeyi çok isterdim. Korkaklığımdan (?) kaynaklı bu şekilde sorabiliyorum işte. Muhtemelen cevap vermezsin. Yine kafamda cevaplanamadığı için dönüp durmaya devam edecek bu sorular. Neden yaptın Onsra? Neden bana birini sevmeye başladığını söylemedin? Senden duysam daha sakin karşılayabilirdim, biliyordun. Sevgilin var zannettiğimde -belkide gerçekten vardı ve yalan söyledin- sadece bir süre kimseyle konuşmak istemediğimi belirtip geri çekilmiştim. Gayet sakindim. Biliyorsun, gerçekten sakindim ve sen beni defalarca kez arayıp en son öyle bir şey olmadığını söyledin. Sana inanmayı seçtim ben. Sana güvenmeyi seçtim çünkü bana yalan söylemeyeceğine inanıyordum. Aylar geçti ve doğum günümde sevgilinin varlığından haberdar oldum. O gün çok öfkeliydim ve bence hakkım vardı çünkü sana her zaman bana öyle bir şey olursa haber vermeni söylemiştim. Neden yaptın? Doğum günümde öğrenmeyi hak ettim mi? Hadi bunu geçtim, günler sonra önerilenlerimde hesabınız çıktı önüme. Ortak hesap ve bioda tarih vardı. 4. ay olduğunu hatırlıyorum sadece ve benim doğum günüm 8. ay. Benden 4 ay neden sakladın? Sana olan duygularımı bildiğin halde ve sevgilin varken neden ben sabahlarken gece benimle konuşmak istedin? Bu konuda kendimden çok o kıza üzüldüm. Bu döneme ait bir şey daha sormak istiyorum. Konuşmadığımız dönem yaşadığım şehre geldiğinde neden bana ulaşmaya çalıştın? Sevgilin varken senden hoşlanan eski sevgilinle görüşmek istemen ne derece doğru? Neden o gün bana ulaşamadığın ve beni göremediğin için pişmansın? Aklıma benden hoşlanıp bunu kabullenemediğin ihtimalinden başka bir şey gelmediği için bu sorunun cevabına gerçekten ihtiyacım var. Belkide hâlâ kabullenemediğinden inkar edeceksin. Ne tuhaf, cevaba ihtiyacım var ama bu ihtimali yıllardır düşündüğümden başka bir cevap alsam inanamazmışım gibi hissettiriyor.
Sorgulamam bitti. Şuanki döneme rahatlıkla geçiş yapabilirim. Birazdan söyleyeceğim şeyleri sana itiraf etmemek için aylardır kendimi tutup duruyorum. Yıllar önce birine verdiğim sözü bile ezip geçtim. Zamanında birine duygularımı itiraf etmekten kaçınırken acı bir şekilde kaybetmiştim. O gün duygularımı bir daha ne olursa olsun ertelemeyeceğime söz verdim. Bu sözü ona verdim ve ben aylardır bu sözümü ezip geçiyorum. Daha fazla ertelemeyeceğim. Şimdi sana daha önce asla söylemediğim ve kendime dahi itiraf edemediğim bazı şeyleri söyleyeceğim. Şaşırabilirsin veya tahmin etmiştim diyebilirsin, bilemem. Şaşırmana şaşırmam ama, çünkü sana bu güne kadar hep tam tersini söylemiştim. Hatırlıyor musun sana hiç evlenmeyi düşünmediğimi söylemiştim. Yalandı. Bugüne dek ve bugünden sonra bile her zaman herkese şu cümleyi kurdum ve kuracağım: "Onsra olursa evlenirim ama o olmayacaksa evlenmem kimseyle." Tanrım... İlk kez bunu büyük bir ciddiyetle yazdım. Onsra, sana olan sevgimin basit bir hoşlantı veya geçici bir sevgi olmadığını ancak bu cümlemle kanıtlayabilirim. Evlilik bana göre değil ve muhtemelen sebebini soracaksın. Bilmiyorum, çevremde gördüğüm evliliklerden veya senden sonra yaşadığım ilişkilerden kaynaklı olabilir. Evlenmemek benim en büyük tabularımdan biri ve bunu uzak akrabalarım -5-6 yılda bir gördüklerim- bile bilir. Ben seni tabularımı yıkacak kadar çok seviyorum Onsra. Siktir bunu az önce sana cidden itiraf ettim... Bunu itiraf etmek kalbimi neden bu kadar zorluyor şimdi? Ah, doğru tabii. Sonucu bildiğim için itirafımın boşa gideceğini biliyorum. İşte bu yüzden aylarca sana söylememek için kaçıp durdum.
Bildiğim sonuç ne mi? Bana bir daha o duyguları beslemeyeceğini çok iyi biliyorum. Her zaman senin için iyi bir arkadaş olarak kalacağımı çok iyi biliyorum. Bunu bile bile seviyorum seni. Artık bir beklentim olmadığı için seni sevmek beni eskisi gibi yıpratmıyor. Ben hep bazı şeylerken kaçmak için sana sığındım. Sen hayatımda varkende yokkende... Bir ilişkiyi evliliğe kadar yürütemeyeceğimi bildiğimden ve seninle bir daha ilişki yaşayamayacağımı bildiğimden bu cümleyi kurdum hep. Onsrayla evleneceksem evlenirim, o olmayacaksa kimseyle evlenmem... Peki kaçmak için bunu söylediysem nasıl olurda seni bu evlilik tabumu yıkacak kadar sevebilirim? Bunu sorguluyorsundur şuan. Cevabını vereyim sana.
Bana telefonda gelecekte kuracağın ailen için çabaladığını söylediğinde bu kurmuş olduğum cümle tokat gibi çarptı bana. "Peki şimdi kaçabilecek misin bu cümleyle?" dedi zihnim aylarca. Bu yüzden hep dengesizdim, bu yüzden sana bir yazıp bir yazmıyordum. Çok özür dilerim. İçimde, kalbimde başlayan o kaos beni ele geçirmişti ve bana ihtiyacın olduğunu fark edememiştim. Aylarca zihnimin bu sorusu üzerine düşündüm. Gerçekten hâlâ kaçabilecek miydim? Bunu anlamamın tek bir yolu vardı. Bu cümleyi arkadaşlarımdan başka kimse duymamıştı ve tabumu en iyi ailem bilirdi. Ailemden biri veya birilerine bunu söylersem bunu kaçmak için değil tabularımı yıkacak kadar seni sevdiğimden söylediğimi bilecektim. Bir gece teyzemde otururken evlilik meselesinden konu açıldı. Anaannemin klasik ne zaman evleneceksin sorusu sayesindeydi. Teyzemse bu sorudan bıkıp "Bırak kız okuyacak işte. Taktın sende evliliğe ha. Daha genç zaten üf." dedi. Tam o an aniden "Zaten aklımda biri var. Eğer o olursa evlenirim ama o olmazsa evlenmem." dedim. Teyzem o esnada elma yiyordu ve elma boğazında kaldı. Yaşadığı şoku tarif edemem. Anaannemin yüz ifadesini anlatmaya kelimeler bile yetmez. Artık annem dışında seni bilen 2 kişi daha var ailemde.
Peki tüm bunlardan sonra kabullenebildim mi bazı şeyleri? Evet. Sana olan duygularımı fark ettiğim gün ben ben değildim. Saatlerce ağlardım, saatlerce acı çektim. Seni sevmek istemediğimi söyleyip durdum kendime. Ben daha önce kimseyi bu kadar çok sevmedim. Ne yapacağımı bilemedim. "Gerizekalı mısın kızım? Sana bir daha o gözle bakmayacak ki." dedim kendime defalarca. Haftalar sürdü kendime gelmem. Seninle konuşurken "Hiç evlenmeyi düşünmedim ama ola ki..." diyip devamını getiremediğimde sana seni, sen sen olduğunu anlamadan nasıl anlatabilirim diye düşündüm. O an bana kendini örnek verdiğinde yaşadığım şoku biliyorsun zaten. O an geçiştirmiş gibi yapsamda o cümlenin devamına zaten senden başkası gelemezdi.
Peki ya temas? Gördüğüm tedavi? Bu konuda yalan var mıydı? Yalan yoktu ama eksikler vardı. Evet, bir gün sana sarılabilmek için tedavi gördüğümü söyledim ama mevzu bundan çok daha derin. Sadece sarılmak değil hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirebilmek için de tedavi görüyorum. O çok sevdiğim minik gamzelerine dokunabilmek için. Şimdi bir şey diyeceğim ama muhtemelen kızacaksın. Olsun, söyleyeceğim. Umarım senden önce son nefesimi vermiş olurum ve beni o çok sevdiğim gamzelerine gömerler.
Peki sadece sana sarılmak ve gamzelerine dokunmak için mi tedavi görüyorum? Hayır. Olmayacağını bilsemde bir gün başkasıyla değil benimle aile kurmak istersen temas problemimin aramızda bir sorun oluşturmaması için tedavi görüyorum. Psikoloğuma direkt olarak "Benim için sorun değil ama ileride Onsrayla bir geleceğim varsa bu sorunu aşmak istiyorum." dedim. Ortada bir şey yokken bunu niye yaptığımı soracaksın muhtemelen. Madem her şeyden bu kadar eminim, madem seninle ilişkim olmayacağından eminim... Neden? Çünkü söylediğim gibi, sana sarılamadan bu dünyadan gidersem en büyük pişmanlığım bu olur.
Şuan ağlamıyor olmalıydım... Onsra, sonsuzum... Sana söylemek istediğim her şey bunlardı. Sana bunları itiraf etmenin beni ağlatacağını bildiğimden yazarak kurtulmak istemiştim. Gözünün önünde ağlamamak için bunu denemiştim ama yine engel olamadım kendime. Bana aşık olmak zorunda değilsin. Beni sevmek zorunda değilsin. Umarım gelecekte aile kuracağın kişi sana gerçekten çok değer veren biri olur. Çünkü sen sevginin en güzelini hak ediyorsun. Ben mi? Beni düşünme. Bana bu güzel duyguları yaşattığın için hep minnettar olacağım.
1 note
·
View note
Video
youtube
Arıyorum Edis Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın Aboneler İstek Şarkı İsteyebilirler. Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=o9oQOqe3vqc Lise Üniversite Koroları Müzisyenler Solistler Vokalistler Yorumlara isteklerini Yazabilirler. Arıyorum Edis Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) İntro : Bm A G Bm A G Seni sordum yıldızlara Bm Bide baktım yakamozda var A G Yine düştüm yangınlara Bm Ama yoksun yanımda A F#m G Bm Vuruyor bide anılar yar ölüm gibi A F#m G Yine çıksan yollarıma Bm F#m Em Arıyorum Bm F#m Em Bilsen sensiz nasıl yaşıyorum Bm F#m Em Belli değil inan başı sonu Bm F#m Em Donmuş günlükler ben yakıyorum Ah yakıyorum Bm Em F#m Kalbim cezalı cezalı Bm Em F#m Söyle ben napıyım napıyım Bm Em F#m Bir gülsen razıyım razıyım Bm Em F#m Yazılmış yazım yazım F#m Em Küstürme kalbimi F#m Bm Bi hüzünlü vedayla F#m Em Bir sorsan halimi F#m Bm Daha da dibe batmaz F#m Em Aldırmıyor gönül F#m Bm Başucumda yalanlar F#m G Bırakmıyor hatıralar Edis Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Edis Edis, Mayıs 2018'de 15. Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri'nde. Doğum Edis Görgülü 28 Kasım 1990 (33 yaşında) Londra, Birleşik Krallık İkamet İstanbul, Türkiye Eğitim Galatasaray Üniversitesi İstanbul Üniversitesi (bıraktı) Meslek Şarkıcı · şarkı yazarı · oyuncu (eski) Müzikal kariyeri Tarzlar Dans · pop Çalgılar Gitar · piyano Etkin yıllar 2010-günümüz Resmî site edis.tv Edis Görgülü ya da sahne adıyla Edis (stilize edilmiş haliyle EDIS) (d. 28 Kasım 1990, Londra); Türk pop şarkıcısı, şarkı sözü yazarı ve oyuncu. Londra'da doğdu, çocukluğu İzmir'de geçmiş ve İzmir'de büyümüştür. İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi'nde okumuştur. Lise ve üniversite yıllarında okul eğitiminin yanı sıra müzik eğitimi de aldı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesini kazanınca İstanbul'a yerleşerek albüm hazırlamak için hemen çeşitli kişilerle iletişim kurmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Bunun üzerine oyunculuğa başladı. Dinle Sevgili (2011-2012) ve Hayatımın Rolü (2012) dizilerinin oyuncu kadrosunda yer aldı. Oyunculuk yaptığı bu yıllarda menajerinden müzisyenlik için teklif aldı. Mart 2018'de ilk stüdyo albümü Ânı piyasaya sürmeden önce çıkardığı tekliler ile ün kazandı. Aralık 2014'te çıkış teklisi "Benim Ol" ile eleştirel başarı yakaladı ve şarkı Türkiye'de bir hit olarak MusicTopTR Resmî Listesi'nde iki numaraya kadar ilerledi. Ardından yayımladığı "Dudak" (2016) ve "Çok Çok" (2017) teklileri de benzer şekilde Türkiye'de iki numara olurken "Roman" bir numaraya yükseldi. Edis bugüne kadar üç Radyo Boğaziçi Müzik Ödülü ve dört Altın Kelebek Ödülü dâhil birçok ödül aldı. Hayatı ve kariyeri 1990-2013: İlk yılları ve kariyer başlangıcı Edis Görgülü, 28 Kasım 1990'da Londra, İngiltere'de doğdu. Kendisi doğmadan önce ebeveynleri, çalışmak ve eğitimlerini tamamlamak için Londra'ya gelmişlerdi. Annesi bir kafede işletmecilik yaparken babası BBC Radio'da çalışmaktaydı. Edis 1,5-2 yaşlarındayken ailesi onu Türkiye'de büyütmenin daha doğru olacağına karar verdi ve Görgülü ailesi memleketleri olan İzmir'e yerleşti.[1][2] Edis, 4 yaşında piyano dersleri aldı. Piyano kursunda piyanoyu çalmaktan ziyade doğaçlama şarkı söylemekle uğraştığını söyledi.[3] Liseyi İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesinde okudu. 2007'de bu okuldayken Expo 2015 adayı olan İzmir'in tanıtılması için yapılan çalışmalarda yer aldı.[4] Ayrıca İzmir Kent Orkestrası'nda solistlik yaptı.[5] Bir müzisyen olmak isteyince ailesi, önce okulunu bitirmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesini kazanarak İstanbul'a yerleşti.[1] Galatasaray Üniversitesindeyken İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nı da kazanarak bu bölüme de başladı. Ancak iki okulu birden aynı anda okumakta zorlandığı için İstanbul Üniversitesi'ni bıraktı.[6] İstanbul'a gelince albüm hazırlamak için hemen bağlantılar kurmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Bunun üzerine oyunculuk ajanslarına başvurdu.[7] 2011-12'de FOX'ta yayınlanan ritim karaoke,ritim alt yapısı,gitar eşliği,bateri eşliği,drum,loop,trompet eşliği,piyano eşliği,darbuka,zil,tef,bendir,hazır ritimler,şarkı alt yapıları,şarkı ritimleri,rhythm,karaoke,hazır looplar,ritim kalıpları,düğün salonu,kaliteli ritimler,hazır loop,edis,ediz,Seni sordum yıldızlara,Bide baktım yakamozda var,Yine düştüm yangınlara,Ama yoksun yanımda,Vuruyor bide anılar yar ölüm gibi,Yine çıksan yollarıma,Arıyorum,Bilsen sensiz nasıl yaşıyorum
0 notes
Text
selam 16. gün nasıl geçtiğini anlatmak istiyorum..
özlemiyor muyum, özlemez miyim hiç. aklıma sık sık geliyorsun kalbin rahat olsun. geçen 2 haftanın sonunda aslında orada seni değil hatta ilişkimizin başından beri kendimi suçladığımı fark ettim. ben ki yanlışlar yapan, yanlışlarından ders çıkarmayan, inatla yeni yanlışlar keşfine çıkan. benden olmazdı sözelci, ben sana iyi gelmezdim, ben seni boğardım, yaşatmaz öldürürdüm. ben kendime iyi gelemiyorken sana nasıl iyi gelebilirdim ki. aslında şimdi bakınca belki de kendim için değil ama senin için doğru kararı vermişimdir diyorum. bana güzel şeyler yaşattın öğrettin.. mesela hızlı yaşanan şeylerin yaşandığı kadar hızlı bittiğini. tek bir dileğim var umarım başka bir zamanda başka koşullarda tekrardan karşılaşırız ve bu sefer senden kaçamam..
bu çalma listesini canın isterse dinle önem vermeyebilirsin tabii, gücenmem ne yapsan haklısın. ben bize hak ettmediğimiz sonu hak görmüşüm sen ne yapsan az. ara ara sayfana girip listelerine bakıyorum belki yeni birşey eklemişsindir diye ne düşündüğünü anlayabilmek için. umarım mutlusundur..
0 notes
Text
İyilik yapar gibi görünmeyin. En makbulü şu: İyilik yapın ve görünmeyin!Yeni insanlar değil iyi insanlar tanımak istiyorum... Bir küçük gün ışığı... Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. Konuşmadan önce düşünün. Zannetmeden önce öğrenin. Eleştirmeden önce anlayın. Yargılamadan önce hissedin.Canlıların varolma hakkı tartışılamaz ve hiçbir canlının var oluşunu haklı göstermesine de ihtiyaç yoktur. Zararlı türler ve zararlı otlar sözleri, bitkilerin ve hayvanların bize hizmet etmek için var olduğunu ve üzerlerine hiçbir sınır tanımayan bir hakka sahip olduğumuzu savunan, yüzyıllar öncesinden gelen bir önyargının yansımasıdır. Bu ifadeler benmerkezciliğimizin ( ya da insan merkezciliğin) cahilliğimizin ve dar görüşlülüğümüzün doğrudan ifadesinden başka bir şey değildir. Gerçekte, başka birçokları arasında bir türüz biz de , o kadar. Bu arada, yok olmalarından bütünüyle sorumlu olduğumuz, sayıları gittikçe artan, yeryüzünden silinmiş türlere bakacak olursak, doğanın dengesini ve yaşam çeşitliliğinin korunmasına zararlı tür nitelemesini, diğer tüm türlerden daha çok hak eden biz oluruz elbette * Kendine dön. * Akışına bırak , nasibin seni bulacaktır. * Mutluluk tohumunu ek ve etrafındakilere de serp. * Ne söylediğin değil neyi uygulamaya geçirebildiğin seni sen yapar. * Sevgi bütün türlerin aradığı merhemdir. * Sana sadece sen lazımsın. * En kusursuz insan karşılık beklemeden yardım eli uzatabilendir. * Üç kez düşün, bir kez konuş. * Kendinle barışık olman huzurun başlangıcıdır. * Kendini bilmek her şeyi bilmektir. Yalnız olduğumuz aşikâr, yalnız doğup bu hayata yalnız veda edeceğimiz de öyle. Arada ise koca bir kalabalık var yaşama karışan. Ve kalabalığın her şeyi bastıran gürültüsü var. Emrivakiler var, emirler var. Her ağızdan bir ses çıkar, herkes müdahale etmeye çalışır. Bu gürültü fazlasıyla yorar hem de. Bir süre sonra sana sahip çıkmaya başlarlar; sanki senin söz-lerinmiş, sanki senin hislerinmiş gibi üzerine yapışırlar. Herkesten bir parça kalır; sen, sen olmaktan çıkarsın. Kaybolursun, kendin olmayı unutursun hatta. Hayatına müdahil olanların eleştirilerine öylesine maruz kalırsın ki ne hayatını kutlayabilirsin ne de hayatı kutlayanlardan ilham alabilirsin Bir çay koy kendine, aç kitabını. Mutluluğa dal. Kimseden fayda yok kitaplardan olduğu kadar. Audi, vide, tace, si vis vivere. Dinle, gör, sus, eğer yaşamak istiyorsan. Okumaya başla... Ve hayatı sessize al. Üç şey geri gelmez dedi bilge: "Geçen zaman, kaybolan güven ve kaçırılan fırsat Rumi su sozu kullanir: "İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar" < Hayatı Sessize Alma Vakti- Kinsun >
Arada dünyayı sessize alıp bir köşeye çekilmek istiyor insan...
248 notes
·
View notes
Text
"Anladım, sonu yok yalnızlığın”
Elini rahatlatma vakti.
Karışık hayatlarımız vardı. Tonla hikayemiz. İç dünyalarımıza girmiyorum bile.
Sanki hep varmışım ikiyüzlülüğünde değilim elbet. Keşkesi için bile uzun. Bıraktığım yerde olmadığını tabi ki biliyorum. Bıraktığın ben olmadığımı
Neler yaşadın kim bilir. Neler hissettin. 5 binde 1 ne bileyim 10 olsun.
Takılıyorum.
Düşüncelerimde yaşatmak.
Kendime pay çıkaracak bir şey daima buluyorum. Arıyorum çünkü. Öyle olduğundan değil, belki öyle hissetmek belki öyle varsaymak istiyorum.
Bana göre değil bu. Benden çalıyor.
Yük olduğumu düşünüyorum bazen, bazen yükümü ister aslında diyorum. Anlık bir aşka düşüyoruz bazen, an oluyor dostuz. Düşman görür müydü acaba. Bazen kabul ediyorum hiçliğimi. En kötüsü bu.
Bu yolun sonunda karşına çıkacağımı biliyorum. Çoktan çıkmamış olmam korktuğumdan. Boş bir bakıştansa, hayali bir veda kolay olan.
İçtiğimde asla keyfim kaçmaz, bunu bozmak istemem. Gerçi istesem bozamam. Her güzel olduğumda en güzellerim birikir aklıma.
Acaba dediğim bu karmaşalar.
İyi ya da kötü birkaç “en”in olarak kaldığımı düşünüp, sana umurunda olduğundan bile emin olmadığım bir gidiş veriyorum.
Yazdıklarımı gördüğünde beni son kez engellersen başka hiçbir yerden bağlantı kurmayacağıma söz veriyorum. Boşluğa karışmak üzere, aklıma düştükçe notlarıma devam ederim en fazla. Hiçliğimiz için bir şans. Bu senin hakkın.
İyi hiçbir şeyi barındırmıyorsam, zaten yokumdur, kabul.
Farkındayım. Biliyorum. Anlıyorum.
Anlatırsan dinlerim.
Sorum yok. Cevabım yok.
Anlatırsam dinle.
Bu akşam bize içerim. Harika şarkılarım, biraz yeşilim, çok iyi bir viskim var. Sonrası...
Sanrımıza hamdolsun.
0 notes
Text
Epeydir canım politika yazmak istemiyor. Ekonomi zaten malum. Kıssadan hisse diye yazdığım tecrübeler de kimbilir kaç tekrar oldu. Duygusal konulara girsem kolayca yanlış anlaşılıyor, hem de mekan çok ters.
Bazen hayat ne yapsan öleceğini bilmek gibi.
Öyle ya, ne yapsak nasıl olsa bir gün öleceğiz. Ama bütün hikayelerin sonunda öleceğimizi bilsek bile bu bilgi bizi yaşamaktan alıkoymuyor. Ölümü hikayenin sonu sayarsak, hayat güncel sosyal medya tabiriyle "boş yapmaktır"
Bütün hayat boş yapmakken, insan bunu bilerek kendini avutmaya çalışırken ... ( Bu cümle insanlığın çoğu için aynen gerçek: hayat insanların çoğu için anlamlı bir bütün değil avuntular örgüsü. İnsan çalışmayla, aşkla, sanatla, dinle, savaşla, aile kurmakla.... bir şeylerle avunuyor. Bunların tümüne avuntu diye de bakılabilir)
Son cümlesi belli olan bir kitabı okuyorsunuz. Son cümle belli ama içinde ki diğer olaylar belirsiz. Onları bilmiyorsunuz.
O kitap kendi hayatınız.
Bütün avuntuların dışında...
O kitabı anlamlı kılacak bir şey var mı?
---
İşte azcık da felsefe yapalım diye yine böyle tuzaklı düşüncelerle denize bir taş atmış oluyum.
Eşit düzeyde bir tartışma olsaydı bu sözlerimin üstüne birinin çıkıp "hayır çok yanlış düşünüyorsun çünkü en baştaki hipotezlerin yanlış" demesini beklerdim.
---
Bir not olarak da şunu eklemiş oluyum: Benden daha zeki olduğunu bildiğim insanlar bazen beni anlamıyor-muş. Nasıl mümkün olabilir? Bi kere benden daha akıllısın, teste sokmasakta muhtemelen benden daha kültürlüsün. O zaman beni nasıl anlamazsın?
Aklıma gelen tek olasılık; sebep psikolojik olabilir.
Kafasında her söze derinlik katan bir adam imgesi varsa, yazdığım en basit sözlerde de bir derinlik arıyorsa, ondan anlaşılması zor gelebilir. Yoksa ben basit, akademik dilden özellikle kaçınan, çok sıradan cümlelerle konuşuyorum.
Hayır mübarek cumadan güzel hafta sonları dilerim.
:))
0 notes
Text
Liverpool'un hedefi Mason Mount!
Liverpool'un hedefi Mason Mount! Sezon sonunda... Liverpool'un hedefi Mason İngiltere Premier Ligi'nde istediği konuma sahip olmayan Liverpool, önümüzdeki sezon için planlamaya başladı.Orta sahaya geçmek isteyen Liverpool'un gündeminde Chelsea ile sezon sonunda sözleşmesi sona eren Mason Mount var. İşte detaylar... Liverpool'un hedefi Mason Mount! Sezon sonu... İngiltere Premier Ligi'nde istediği yeri bulamayan Liverpool, önümüzdeki sezon için planlamaya başladı. İngiliz basınından edinilen bilgiye göre orta sahaya geçmek isteyen Liverpool, Chelsea ile sezon sonunda sözleşmesi sona eren Mason Mount'ı gündemine aldı. 2024 yılında sözleşmesi sona erecek olan 24 yaşındaki yıldızın Chelsea ile yaptığı sözleşme yenileme görüşmelerinden olumlu sonuç alamadığı düşünülüyor. Liverpool menajeri Jürgen Klopp da bu transferin gerçekleşmesini istiyor. Kulübe yakın kaynaklar, Mount'ın Liverpool'a imza atmaya yakın olduğunu söylüyor. bu sezon Chelsea formasıyla 32 maça çıktı, 3 gol attı ve 3 asist yaptı. . - POWER Türk - Radyo Fenomen - aLem Fm - Radyo 7 - Kral Pop - slow Türk - radyo Alaturka - Joy Tuk - - Alem FM - Ankara Radyo Banko - Aşk Fm Avrasya Türk 107.1 Ankara - Baba Radyo 105.6 - Bayram FM - Best Fm - Damar FM - Diyanet Radyo - Efkar FM - Gebze FM - Habertürk Radyo - İstanbul Radyo Seymen - İzmir İmbat Fm - Joy FM - Joy Türk Akustik - Joy Türk Fm - Kafa Radyo - Karadeniz Fm 98.2 - Kral Fm - Kral Pop Radyo - Lig Radyo - Metro Fm - Ntv Radyo - Number 1 Fm - Number One Türk - Number One Türk Doksanlar - Pal Doğa - Pal FM - - Pal Station - Park FM - Polis Radyosu - Power FM - Power Love Fm - Power Pop - Power Türk Fm - Radio Mydonose - Radyo 2000 - Radyo 45lik - Radyo 7 - Radyo 7 Nostalji - Radyo 7 Türkü - Radyo Alaturka - Radyo Arabesk - Radyo CNN Türk - Radyo D - Radyo Ekin - Radyo Fenomen - Radyo Megasite - Radyo Ostim - Radyo Spor - Radyo Viva - Radyo Voyage - Show Radyo - Slow 7 - Slow Türk - Süper Fm - TGRT FM - Virgin Radio Türkiye Günün Beğenilen Radyoları - Rado Virgin - - - - - - - - pal doğa https://www.gurbetyeri.com.tr https://www.radyom.org.tr/ethereum-kurucusu-vitalikin-ahbapa-deprem-yardimi-turk-kriptoculari-ayaga-kaldirdi103-2 https://www.turkuradyo.com.tr/canli-izle-tv.html/genel/01/ https://www.radyom.org.tr/super-fm-dinle https://www.radyom.org.tr/ https://www.radyom.org.tr/tag/goruldu https://www.radyom.org.tr/tag/turkiye https://www.kolaysohbet.com.tr https://www.radyom.org.tr/istek https://www.radyom.org.tr/mersin-deprem.html?preview_id=216&preview_nonce=4e74d23491&_thumbnail_id=120&preview=true https://www.radyom.org.tr/ https://www.radyom.org.tr/CanliRadyo https://www.radyom.org.tr/tag/ilcesindeki https://www.radyom.org.tr/tag/turkuaz https://www.sohbetici.com.tr https://www.radyom.org.tr/javascriptte-nasil-http-istegi-yapabilirim.html https://www.radyom.org.tr/mersin-deprem.html https://www.radyom.org.tr/radyo-dinle https://www.radyom.org.tr/dj-ol https://www.radyom.org.tr/tag/istanbul https://www.radyom.org.tr/tag/yayin https://www.sohbetcio.com https://www.radyom.org.tr/istanbul-depremi-ne-zaman-oldu.html https://www.radyom.org.tr/mersin-deprem.html/ https://www.radyom.org.tr/CanliRadyo https://www.radyom.org.tr/hakkimizda https://www.turkuradyo.com.tr/feed https://www.radyom.org.tr/tag/zaman https://www.ecift.com.tr https://www.radyom.org.tr/deprem-nasil-oluyor-neden-oluyor-nedir.html https://www.radyom.org.tr/canli-radyo-power-turk-fm https://www.radyom.org.tr/dj-ol https://www.radyom.org.tr/iletisim https://www.turkuradyo.com.tr/ https://www.radyom.org.tr/tag/ozel https://www.Sohbetche.com.tr https://www.radyom.org.tr/son-dakika-bahceli-ile-zelzele-bolgesine-giden-erdogan-kizilay-nerde-diyenleri-hedef-aldi-yuzsuz-iffetsiz-alcak.html https://www.radyom.org.tr/gizlilik-politikasi https://www.radyom.org.tr/hakkimizda https://www.radyom.org.tr/sohbet https://www.turkuradyo.com.tr/dj-ol/ https://www.radyom.org.tr/tag/ucretsiz https://www.radyosohbet.com.tr https://www.radyom.org.tr/kandilli-gozlem-evi-ve-zelzele-arastirma-enstitusu-nedir.html https://www.radyom.org.tr/canakakale-canli-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/iletisim https://www.radyom.org.tr/radyo-dinle https://www.turkuradyo.com.tr/istek https://www.radyom.org.tr/ethereum-kurucusu-vitalikin-ahbapa-deprem-yardimi-turk-kriptoculari-ayaga-kaldirdi103-2 https://www.renkfm.com.tr https://www.radyom.org.tr/ic-anadoluda-okullarda-ucretsiz-yemek-uygulamasi-basladi.html https://www.radyom.org.tr/bursa-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/sohbet https://www.radyom.org.tr/kral-fm https://www.turkuradyo.com.tr/hakkimizda/ https://www.radyom.org.tr/iletisim https://www.canliradyo.cc https://www.radyom.org.tr/son-dakika-hatay-da-deprem-6-4-5-8-en-son.html https://www.radyom.org.tr/bolu-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/kral-fm https://www.radyom.org.tr/power-turk-fm https://www.turkuradyo.com.tr/iletisim/ https://www.radyom.org.tr/kral-fm https://www.canliradyo.name.tr https://www.radyom.org.tr/abd-disisleri-bakani-blinken-turkiyeye-incirlik-ussune-destek-mesaji-verdi.html https://www.radyom.org.tr/burdur-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/canli-radyo-power-turk-fm https://www.radyom.org.tr/super-fm-dinle https://www.turkuradyo.com.tr/canliradyo.html/genel/02/ https://www.radyom.org.tr/canli-radyo-power-turk-fm https://www.canliradyo.pro https://www.radyom.org.tr/page/2 https://www.radyom.org.tr/bingol-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/super-fm-dinle https://www.radyom.org.tr/slow-turk-fm-canli-dinle https://www.turkuradyo.com.tr/agri-tv-chat-sohbet-gizli-iliski-radyo-dinle.html/canli-radyo-sohbet/01/ https://www.radyom.org.tr/radyo-dinle https://www.canliradyo.tv https://www.radyom.org.tr/page/3 https://www.radyom.org.tr/bilecik-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/slow-turk-fm-canli-dinle https://www.radyom.org.tr/son-dakika-haber-canli-dinle https://www.turkuradyo.com.tr/adana-chat-sohbet-canli-radyo-ve-yasak-iliski.html/adana-sohbet-ve-yasak-iliski/01/ https://www.radyom.org.tr/slow-turk-fm-canli-dinle https://www.radyom.org.tr https://www.radyom.org.tr/category/djlerimiz https://www.radyom.org.tr/balikesir-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/son-dakika-haber-canli-dinle https://www.radyom.org.tr/category/genel https://www.turkuradyo.com.tr/dul-kadin-sicak-sohbet-et-uyeliksiz.html/dul-kadin-sohbet/01/ https://www.radyom.org.tr/sohbet https://www.turkuradyo.com.tr https://www.radyom.org.tr/tag/7-4-luk https://www.radyom.org.tr/aydin-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/category/genel https://www.turkuradyo.com.tr/ankara-sohbet-ve-arkadaslik.html/genel/01/ https://www.radyom.org.tr/son-dakika-haber-canli-dinle https://www.turkuradyo.net.tr https://www.radyom.org.tr/tag/abd https://www.radyom.org.tr/artvin-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/category/genel https://www.canliradyo.tv/javascriptte-nasil-http-istegi-yapabilirim.html https://www.radyom.org.tr/tag/dag https://www.radyom.org.tr/tag/arkadaslik https://www.radyom.org.tr/balikesir-radyo-dinle.html https://www.turkishchat.com.tr https://www.radyom.org.tr/tag/afad-depremzede-kayit-nedir https://www.radyom.org.tr/antalya-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/ethereum-kurucusu-vitalikin-ahbapa-deprem-yardimi-turk-kriptoculari-ayaga-kaldirdi103-2 https://www.canliradyo.tv/deprem-nedir.html https://www.radyom.org.tr/tag/dagdan https://www.radyom.org.tr/tag/aciklama https://www.radyom.org.tr/aydin-radyo-dinle.html https://www.avrupachat.com.tr https://www.radyom.org.tr/tag/asagiya https://www.radyom.org.tr/ankara-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/gizlilik-politikasi https://www.canliradyo.tv/rapci-maestro-berk-karadas-33-yasinda-hayatini-kaybetti.html https://www.radyom.org.tr/tag/dagindan https://www.radyom.org.tr/tag/canli-radyo-dinle https://www.radyom.org.tr/artvin-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/kahramanmaras-depreminde-son-durum-afad-guncellemesini-acikladi.html https://www.radyom.org.tr/tag/bakani https://www.radyom.org.tr/amasya-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/mersin-deprem.html https://www.canliradyo.tv/psg-bayern-munih-maci-hangi-kanalda-saat-kacta-sampiyonlar-ligi-psg-bayern-munih-maci-canli-izle.html https://www.radyom.org.tr/tag/deprem https://www.radyom.org.tr/tag/oldu https://www.radyom.org.tr/antalya-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/bakan-cavusoglu-ve-amerikali-mevkidasi-deprem-bolgesini-ziyaret-etti.html https://www.radyom.org.tr/tag/basladi https://www.radyom.org.tr/agri-radyo-dinle.html https://www.radyom.org.tr/mersin-deprem.html https://www.canliradyo.tv/kilicdaroglu-sermaye-piyasasi-kurulu-onune-gitti.html https://www.radyom.org.tr/tag/depremden https://www.radyom.org.tr/tag/radyo https://www.radyom.org.tr/ankara-radyo- " Read the full article
0 notes
Text
🗣️ Depremin Derin Mesajları
Halkın seçtiği hak yolundan ayrılmaz ise hakkın seçtiği olur.
Halk, hak yolundan çıkanı seçmeye devam ederse kendisi yok olur.
Hakkı korumamak hakka isyan etmektir.
Hakka isyan etmenin sonu hüsrandır.
İnsan yeryüzüne bir ömrü doğayı ve yaşamı sahiplenerek doyumsuzluk içinde davranarak mahvetmet için gelmedi.
Hiçbir insan ömrünü maddi değerlere sahip olmak için harcamamalıdır.
Mal ve mülk insana yüktür.
Mal ve mülk kendisine ağırlık vermeyen insan yaşamını onun altında kalarak onu yönetenlere hizmet ederek bitirmek zorunda kalır.
Mal ve mülkü kendine yük eden onun altında kalır.
Maddi değerleri paylaşmakta adaletsiz olan toplumlarda huzur olmaz.
Biri yer biri bakar kıyamet orada kopar boşuna dememiş atalarımız.
Gösterişli görgüsüzlük içinde boğulanlar diğerlerini kendilerine özendirerek bu bataklığın içine çekerler.
Kendini bu densizliğe kaptıran biter.
Yeryüzünde helak edilmiş ne kadar toplum varsa sebebi başkalarının hakkına el uzatarak menfaat sağlayan düzeni ayakta tutma çabası sonucu gerçekleşmiştir.
Bir felaket karşısında neye uğradığını şaşıranlar gaflet ve dalalet içinde kalanlardır.
Mağdur üreten mağrurluğun sonu yoktur.
Güç maddiyat ile ölçülmez.
Gücü maddiyat ile ölçmek şeytanın işidir.
Toprak verdiğini kimseden geri istemez. Nasıl olsa eninde sonunda kendisine geri döneceğini bilir.
Toprak aldığını geri verir. Geri alınan toprağın geri verdiğini bilmez.
Topraktan geldik toprağa gideceğiz. Ölümlüyüz. Kimse kalıcı değil. Geri verme olanağın olmayacağını bile bile başkasının hakkına konmak dünya düzenini, insan ve toplum yaşamını bozar.
Azmış insan kudurmuş köpekten daha tehlikelidir.
Fitne ve fesada uyarak güç devşirmek şeytanın işidir.
Ey insanoğlu eğer hala insan isen iyi dinle; sana sahiplenme ve güç fırsatı veren öldü, sen ölmeyecek misin?
Öldüğünde nasıl anılmak istersin?
İyi bir insan olarak anılmak istiyorsan başkalarının hakkını yemeyecek ve kimsenin hakkını kimseye yedirmeyeceksin.
Eğer bir toplumun tüm hakkı senin üzerinde bir yük ise böyle bir sorumluluğu almadan önce kendini bu konuda dürüst olup olmadığını kontrol etmelisin.
Beşeri yeminine sadık kalmayanlar, mayasına sadık kalabilir mi?
Maya nedir?
Felaket felaketin tetikleyicisidir. Biri bitmeden biri başlıyor ve hepsinde seni buluyor ise sorun sensin.
Gereğini yapmadığın içindir.
Devlet bir toprak parçasının üzerinde yaşayanların hakkını koruyan adalete denir.
Her devlette tek bir yasa vardır.
Hakkı korunmak.
Başka planların oyununa gelmiş devletler varlığını sürdüremez.
Her toplum devletin adaletinden sorumludur.
Adaletsizlik karşısında kendini sorumlu tutmayan her insan sorunludur.
Dilsiz şeytan olmak kadar dilli şeytan olmakta suçtur.
Eğer bir dönemde bazı sözler ilk kez söyleniyor ise bu bir ibretin habercisidir.
Nefsinden soyunmak, canlı ölülere karşı beklentisiz uyarıcı olmak susuz tufanın ibretlik ifadeleridir.
Dünya ve insanlık yeni bir tufanda yıkanıyor.
Tüm zalimler yaşattıkları acıyı gözleri ile yaşamak ve hissetmeleri için canlı ölülere dönüştü.
Bu yaşattığınız acıyı yaşamadan nereye kaçabilirsiniz?
Sizi tutan mı var?
Metafizik ilim ile size gelen beklentisiz uyarıcılardan neden ders almıyorsunuz?
Bu sırları şeytani bir plana dönüştürüp insanlığı kandırmaktan neden utanmıyorsunuz?
Acının ve kendinize zulmün süresini daha fazla uzatmayın.
Aldıklarınızı geri verin verdiklerinizi geri alın.
Aksi takdirde bu durum anlamayacağınız bir şekilde kendi kendine gerçekleşecek.
Yoksa kimden ne aldığınızı kime ne vermeniz gerektiğini bilmiyor musunuz?
Sadece zalim değil aynı zamanda çok zavallısınız.
Eğer bu bilgiler size gelmiş olsaydı ya da bu emanet sır bilgilerin sahibi kendini size satmış olsaydı siz bundan da menfaat sağlamaya kalkardınız.
Ders aldığınız ölçüde şiddeti artacak bir yanıtla karşı karşıya kalacaksınız.
Devamını sizin tutumunuz belirleyecek.
Düşünün bakalım ne demek istiyor bu uyarılar.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#susuz tufan#depremin derin mesajları#canlı ölüler#helak olmak#beklentisiz uyarıcı
1 note
·
View note
Text
İsimler mekanlar değişse de değişmiyen bir kişi var, o da canın kendin.. Her yolun bir sonu var, küçük sevinçlerde var bu yolda, büyük kederlerde.. Kişisel gelişim kitaplarını ne kadar okusanda , en mahir hocalara danışsan da, kalem kendi elinde.. Beyaz sayfaları tüm renklere boyamak, ya da umutsuz bir karamsarlıkla karalamak kendimizin elinde... Başkalarına yük olmadan, Yaratanından başkasından medet ummadan yürümek lazım bu yolu... Kendini dinle, kendi içine bak..
43 notes
·
View notes
Text
'' Hiç gelmeyecek birini bekledin mi? Ben bekledim.''
Küçüklüğümden beri hiç sevmedim, sevemedim ben bekletilmeyi. İnsanların sevmedikleri şey laneti midir? Bilmiyorum. Her soğuk havada onu bekliyorum ben, üşümüştür de belki ısınırız diye. Sıcak havalarda da oradayım. Susamıştır belki de bana nefeslenmeye gelir diye. Sana bahsetmiştim, hatırlıyor musun? Bizim sevgimizin bir günahı yok demiştim. Bazen kendimle çeliştiğim oluyor. Eminim sen de çeliştin, gel biraz konuşalım. Yaram yarana elbet bir yerde denk gelir diye. Anılardan nefret etmeye başladım son günlerde. Hani seviyordum anıları? Anıları ev yapmıştım kendime. O evde artık boğulmaya başlıyorum. Anılarım beni öldürüyor sanırım. Herkes en sevdiği tarafından mı öldürülürdü? Bunun gerçek olduğuna yemin edebilirim. Ölüyüm ama gömemediniz daha beni. Olsun. Ben her ölüyü gömülür zannederdim eskiden. Gömülünce biter zannederdim hikayelerini. Meğersem bitmezmiş. 14'ümde, geçen tenefüste saçlarını okşadığım kız arkadaşım kucağımda can verirken anladım. Meğersem bitmezmiş gömülenlerin hikayeleri, sadece gömülenler ölmezmiş. Bazı ölüler için gömülmeye gerek yokmuş.
Eski bene bakıyorum da, ne kadar güzel gülüyormuşum. Bankı bilmeden önce, seni tanımadan önce. Nefesim ciğerlerime bıçak gibi saplanmadan önce. Her ölünün hikayesi bir gün biter. Gömülü olmayanların hikayesinin iki sonu var sevgilim. Rüyamda gördüğüm o kadın bana böyle anlattı. Her böyle rüya gördüğümde beni deli statüsüne koyardın. Dur bir dinle. Ya gerçekten gömülürsün, Ya da her gün o bankta hiç gelmeyecek birini beklemekten vazgeçersin. Ben, ben vazgeçiyorum. Geçmişle belki hiç barışamayacağım, bilmiyorum. Ama sana son bir tavsiye.
''Banktaki boşluk sende huzursuzluk yaratacak, merak et, artık hiç uğramıyorum.''
Her gün o bankta hiç gelmeyecek olanı bekleyenlere, o banktan kendimizi kurtarmak ümidiyle.
230822 – 23:15 / Bank.
5 notes
·
View notes
Text
Ülkemdeki insanlardan nefret ettikçe ediyorum, yanlış anlaşılmasın ama bu başımıza getirilen yönetimi seçen aptal orospu çocuklarına sesleniyorum. Karadeniz ve Doğu çoğunluk olmak üzere 35 yaş üzeri kişilerin ve genelinin okuma, yazma, bilgi yoksunluğu olduğu için boş oy veya dinle sıfır alakası olup halkın gözünü dinle kör eden bir yöneticinin arkasında durdukları gerçeğini düşünerek yaşadığımız bu toplumu bize kazandırdıkları için söylüyorum. Adamlar kendi içlerinde kendi adamlarını medyaya kötüleyip hüküm giydiriyorlar, nabacaklarini şaşıran bir yönetim var artık karşımızda en basit örneği bunun, gündemde olan Sedat Peker in konuşulması, izleyenler ne demek istediğimi daha güzel anlayacaklar. İşin sonu ise su ısınıyor kaynamaya başlayacak ve herkes yerini haddini bilip siktir olup gidecek.
20 notes
·
View notes
Text
Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar
Aklıma gelen, benim beğendiğim ve çok istifade ettiğimi düşündüğüm bir çok kitap var. Bunlardan bazılarını buraya aldım. Ancak herkesin okuması gereken kitaplar elbette farklı farklıdır. Eğer bir Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesi yapıyorsanız bunu göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Çünkü benim eksik ve kanayan yanlarım ile sizin size fayda edecek ilaçlarınız çok farklı. Bu yüzden bu listeyi de öyle değerlendirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Genel kültürü artırmak için okunması gereken kitaplar listesi herkesin kendi yaşamına göre değişebilir bu yüzden.
Biraz fikir vermesi açısından iyi olur diye düşündüm.
Listede okuyanın dünya görüşüne uymayan yazarlar görebilirsiniz. Kimi çok dindardır bu listede “Nietzsche’nin ne işi var?” der ya da tam tersidir “hayırdır Özdenören’in işi ne ya bu listede?” diye sorar.
Ancak şöyle bir durum var, okuduğunuz kitapları böyle seçiyorsanız bu listeden arkanıza bakmadan uzaklaşın derim. En son dünya görüşünüzü en son okuduğunuz kitap belirliyor ve öyle kaygan bir zeminde ilerliyorsanız hayat yolunda, yine bu liste pek size göre olmayabilir.
İyi okumalar dilerim…
1- Incognito – Beynin Gizli Hayatı /David Eagleman
Son zamanlarda okuduğum ve beni gerçek manada doyuran kitaplardan birisi Incognito – Beynin Gizli Hayatı kitabı. Beyin ve beyinle alakalı veya beyinle alakalandırabileceğimiz konular bilimsel ( nörolojik) olarak değerlendirilmiş ama bizim dilimiz ile. Hala bilim adamlarının çözmeye çalıştığı bir sistemi bu kadar güzel ve anlaşılır anlatan başka bir kitap ile karşılaşacağınızı zannetmiyorum.
2- Dinle Küçük Adam / Wilhelm Reich
Roket gibi bir kitap okumak güzel bir dayak yemek ama sonunda rahatlamak ister misiniz? Bu kitabı okuduğum zaman aynen bu duyguları hissetmiştim. Kitap, REİCH’İN Küçük Adam diye tabir ettiği asalaklara bir isyanıdır. Hiçbir insiyatif almadan yaşayan insanları tokatlamasıdır da diyebiliriz.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
3- Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği / Milan Kundera
Milan Kundera’nın kadın, erkek ve aile ilişkileri, siyasi otorite, geleneksellik, bireysel özgürleşme konuları etrafında kurulmuş olan romanında, arka planda da Çekoslovakya tarihi, Sovyetler Birliği’nin bu ülkeyi işgali ve Prag Baharı gibi önemli toplumsal olaylar anlatılıyor. Ama kitabı elime alış sebebim bunlardan hiçbiri değildi, bu bilgileri bir şekilde yine öğrenirsin. Ben genel olarak felsefe ve edebiyatın harmanlandığı kitaplara bayılıyorum ve bu eser o türün baş yapıtlarından bir tanesi.
4- Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / Joanne Greenberg
Bir şizofrenin dilinden kendi hayat hikayesini okumak isterseniz bu kitabı tavsiye edebilirim. Yarısı kurgu çoğu gerçek olan bu hikayede başka bir dünyayı daha yargılamadan önce anlamanın dayanılmaz hafifliğini hissedeceksiniz. Sana gül bahçesi vaadetmedim kitabını okuduktan sonra kendinizi rahatsız olmak ile rahatlamak arasında bir yerde hissedeceksiniz.
5- Ermiş / Halil Cibran
55 sayfacık bir kitap Ermiş. Ama size hissettirdikler 5555 sayfaya eş değer. Ermiş’in her konuya dair bir fikri var, aşka dair, ölüme dair, dine dair, dostluğa dair… Onlarca konuda sayısız düşüncesi var. Bu yüzden bir paragraf okutup beş gün düşündürtebiliyor sizi. Üç defa okudum ve her okumamda ayrı şeyler hissettirdi bana. Halil Cibran’ın siyasi kişiliğini ve dünya görüşünü bir kenara bırakarak okumanızı tavsiye ederim.
6- Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk / Maia Szalavitz
Bazı çocuklar neden kahraman olur da bazıları da acımasız bir sosyopata dönüşür merak ettiniz mi? Köpek gibi büyütülmüş çocuk kitabı işte tam bu sorunun cevabını size veriyor. Okuyup etkilendiğim bana “acaba” dedirtebilen nadir kitaplardan.
7- Tongue Fu (Sözlü Dövüş Sanatı) / Sam Horn
İnsanlarla iletişim kurarken neyi ne zaman, nasıl kullanacağınızı, bir kelimeyi kullandığınızda nasıl sonuç vereceğini örneklerle pekiştiriyor ve size dil konusunda yardımcı olmaya çalışıyor. Bu açıdan farklı bir pencere açıyor insana. Aynı zamanda dil kullanımında yaptığınız hatalardan bahsediyor ve bunların üstüne çözüm odaklı bir şekilde gidiyor. Üstelik bu işlemi yaparken üslubu oldukça sade ve akıcı. Tongue Fu (Sözlü Dövüş Sanatı) kitabını sözün büyüsünü merak edenlere tavsiye edebilirim.
8- Nietzsche Ağladığında / Irvin D. Yalom
Irvin David Yalom, Nietzsche’nin yaşamını ve fikirlerini analiz ederek okuyucuya aktaran felsefik bir roman yazmış. Pardon yazmış dedim yaşamış. Filozofumuz uzaktan anlaşılması güç biri gibi durduğundan insan onun görüşlerine yaklaşmayı ateşe yaklaşmak ile eş değer tutuyor. Cesaret edemiyorsun. Ama Nietzsche’ye yaklaşmak istiyorsanız bu kitap iyi bir başlangıç noktası olabilir.
İnsan tanımadığı şeyin düşmanıdır sözünün bir karşılığı da Nietzsche bu topraklarda. Allah’ı reddetmiş olması hasebiyle diğer tüm görüşleri çöp muamelesi görüyor. Ancak ben öyle düşünmüyor ve her mevzunun kendi ekseni etrafında incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Aslında tüm meselelere bu pencereden bakınca daha sağlam yol haritaları çıkarabiliriz kendimize. Nietzsche Ağladığında kitabını ilk okuduğum zaman çok etkilenmiş ve bendeki tüm önyargıları yıkması açısından da önemli bir yere konumlandırmıştım kitabı. Kitap Nietzsche’nin görüşlerini roman tadında anlatıyor ve onunla empati yapmamızı sağlıyor.
9- Semerkant / Amin Maalouf
Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Melik Şah gibi karakterleri öyle güzel tasvir etmiş ki yazar bir tarih koridorunda onlarla beraber yürüyor gibi hissediyorsunuz. Semerkant sokaklarında konuşa konuşa ilerlediğiniz bu insanları ve tarihi anlaaya çalışıyorsunuz. Türklerin biraz ayıplanıp İran’ı da şimdi övdüm geldim dedirten kitabın başka eksik noktası da bana göre yoktu.
10- Kendime Düşünceler / Marcus Aurelius
Kendime Düşünceler, M.S. 2. yüzyılda yaşamış olan stoacı Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un Yunanca olarak yazdığı bir eser. Dile kolay neredeyse 2000 yıl önce yaşamış bir imparator ne hisseder ne yer ne içer hayatı nasıl yorumlar okumak çok büyüleyici. Eskiyi çok seven antika bir kafa olarak bu kitap beni o kadar etkiledi ki insan isterse aradan çağlar atlasın geçsin hep insan. Üzülüp kırıldığı yerleri hep aynı. Onca bilim ve teknolojiye rağmen insanın ruh dünyası hep aynı durağanlıkta ve cikmazda.
11- Çürümenin Kitabı / Emil Michel Cioran
Genelde insanlar kitap okurken ellerine kahve alır ve bir kenra çekilip huzuru kovalar. Ama bu kitap size huzursuz olmayı vaadediyor. Okuduğunuz her satır inşa ettiğiniz her düşünce duvarına bir tekme atıyor. Bu açıdan bu tarz kitapları çok seviyorum ve Çürümenin Kitabı benim için çok önemli bir yerde duruyor.
12- Huzursuzluğun Kitabı / Fernando Pessoa
Çürümenin kitabı olur da Huzursuzluğun Kitabı olmaz mı? Var tabi. Fernando Pessoa kendi huzurusuzluklarından bahsederken aslında hepimizin huzursuzluklarından bahsetmiş. Eğer intihara meyledecek kadar huzursuz bir dönemden geçiyorsanız bu kitabı okumayın ama bana bir şey olmaz hey yavrum hey modundaysanız mutlaka okuyun derim. Bu kitap Pessoa’nın ölümünden sonra açılan sandığından çıkan dağınık metinlerin birleştirilmesiyle oluşturulmuş. “Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum.” diyerek kitaba başlatan Pessoa, daha sonraları da “İsterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kâbus görmüş gibi olun.” diyor. Gördürüyor da…
13- Sahip Olmak ya da Olmak / Erich Fromm
Benim ne kadar sıkı bir Erich Fromm hayranı olduğumu yakın çevrem bilir. Bu kitap da o hayranlığımı perçinleyen kitaplardan bir tanesi işte. Bu Fromm da tıpkı Hawking gibi insanlık için bir “son” öngörüyor. Hawking’ten biraz farklı olarak bu sonu, insan ve insan ilişkileri üzerinden tanımlıyor. Her halükarda her şeyi meta olarak gören ve “sahip olmak” arzusundan kurtulamayan insanın yaratacağı manevi sorunlar, beraberinde maddi sorunları da getirecek ve felaket kaçınılmaz olacaktır diyor, haklı da…
14- Tarih Hırsızlığı / Jack Goody
Sosyal antropolog Jack Goody’nin Tarih Hırsızlığı adlı kitabı, II. Dünya Savaşı sonrasında beşeri bilimlerin çeşitli alanlarında yayılan bir literatür olan “Avrupa merkezciliği” eleştiren modern edebiyatın bir parçası. Okumanızı tavsiye ederim.
Fuat Sezgin’in “Tanınmayan Büyük Çağ” kitabının ecnebicesi de diyebiliriz. O yüzden Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesinde olması gerek diye düşündüm.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
15- İki Şehrin Hikayesi / Charles Dickens
İki Şehrin Hikayesi tarihi bir roman. Charles Dickens, Bastille’deki fırtınanın öyküsünü, olaydan yaklaşık elli yıl sonra anlatıyor bu romanında. Dickens romanlarını ayrıcalıklı yapan şey yoksulluk ve yoksunluğun ana temalarını grotesk, gülünç ve deli fikirleriyle harmanlayabilmesidir.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
16- Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler / Halil İnalcık
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler, Halil İnalcık Hoca’nın en zevk alarak okuduğum kitaplarından birisi. Toplam 18 ayrı makalesinin kitaplaştırıldığı bu eser doğru bildiğimiz çoğu yanlış ile yüzleştiriyor bizi. Anadolunun Türkleşme sürecinden başlayarak, Avrupa’da yayılan protestanlığa Osmanlı’nın etkilerine kadar 18 bölümden oluşuyor. Ve her bölüm ayrı doyuruculuğa sahip.
Halil İnalcık adı o kadar önemli ki benim için, Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesine en az bir kitabını koymasam rahat uyuyamazdım.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
17- Freud Bu İşe Ne Derdi? / Sarah Tomley
Eski çağlarda yaşayan çok ünlü psikologlar modern çağ sorunlarını nasıl çözerdi hiç düşündünüz mü? Sarah Tomley bunu düşünmüş ve ortaya enfes bir kitap çıkartmış. Freud Bu İşe Ne Derdi? son günlerde eğlenerek okuduğum çok nadir kitaplardan. “Freud” adı genelde popüler ve ilgi çekici olduğundan sanırım kitap bu adı almış, ancak kitabın içinde ünlü ünsüz bir çok psikoloğun da görüşleri var.
Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesinin en başında bu kitap gelmeli.
Kitap ağır bir psikoloji kitabı değil halk için yazılmış, hatta felsefeyi ya da psikolojiyi sevmek ya da çocuklarınıza sevdirmek isterseniz o işi daha iyi görür.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
18- Cesur Yeni Dünya / Aldous Huxley
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya kitabını 1930’larda yazarken nasıl bir kafa yaşadı çok merak ediyorum. Zaten ben genelde bu tip kafaları merak etmenin dışında ayrıca hayranlık da duyuyorum. Tarz olarak 1984’e çok benziyor ama öngörü tutarlılığı açısından George Orwell’ın 1984 kitabından bir tık önde olabilir. Her iki kitap da konformist insanın baskın ideolojiler tarafından nasıl tehlike olarak gösterildiğini anlatıyor.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
19- Körlük / José Saramago
Körlük romanının okumaya meraklı herkesin bildiği bir hikayesi vardır. Kitabın Portekizli yazarı José Saramago bir kafede oturur. Siparişini beklerken de ” Acaba tüm insanlar kör olsa nasıl olurdu” diye geçirir aklından. Sonra da modern edebiyatın klasikleri arasına girmeyi başaran “Körlük” romanını yazmaya karar verir.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
20- Kesin İnançlılar / Eric Hoffer
Kitabın yazarı Eric Hoffer okuduğum ve duyduğum en ilginç hayat hikayelerinden birine sahip. Kesin İnançlılar kitabını yazmaya götüren süreç bana göre çok enteresan. 1902 yılında doğuyor ve bilinmeyen bir nedenden dolayı kör oluyor. 15 yaşına kadar kör ve çaresiz bir çocukluk ve ilk gençlik geçiriyor. 15 yaşına geldiği zaman da yine bilinmeyen bir nedenden dolayı görmeye başlıyor.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
21- 1984 / George Orwell
Daha önce pek çok kitapta karşımıza çıkan yöneten-yönetilen ilişkisinin doğası 1984 kitabının da ana sorununu oluşturuyor. George Orwell 1984 kitabında “oligarşik kollektivizm” olarak tanımladığı yönetim şeklinin, kitleleri nasıl pasifize ettiğini, onları nasıl sömürdüğünü ve bilinçlerini nasıl egemenlik altına aldığını göstermeye çalışıyor bizlere.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
22- Toplumun McDonaldslaştırılması / George Ritzer
Sosyolojiye giriş yaparken okuyabileceğiniz en muazzam ve basit bir kitap olur Toplumun McDonaldlaştırılması kitabı. Amerika toplumları ve toplumların değişim sürecini görebilmek için de güzel bir kaynak olur. Fast food zincirleri, dünyada en çok markalaşan ve kapitalizmin beşiği içinde olan her durum ve markaya ithafen yazılmış yapıt, dünyanın günümüzde yaşadığı koşulları anlatıyor. Öyle ki 1990 sonrası dünya ve insanlarının değişimini, hızlı tüketim anlayışı doğrultusunda gerçek benliğine ulaşamayan insanları ve kalabalıklar içinde yaşayan yalnız kimseleri de sosyolojik bir dille anlatıyor George Ritzer.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
23- Göğü Delen Adam / Erich Scheurmann
Sürekli yenilikçi, elde etmek uğruna gerçek değerlerden uzaklaşan; egoizmin içine hapsolmuş, kapitalist bir düzeni benimseyen beyaz adamın dünyasını anlatır Erich Scheurmann, Göğü Delen Adam kitabında.
Yaşadığımız çağın, insanı ne hale getirdiğini, onu özünden ve değerlerinden nasıl kopardığını, tek tipleşen ve sadece ben diyen bireylerin sahte zenginliğinin ardındaki yapay hayatlarını sade ve içtenlikle eleştiren bu kitap, aslında içten içe gerçekten yaşamak istediğimiz hayatın bir önsözü gibiydi.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
24- Jules Payot / İrade Terbiyesi
Cemil Meriç İrade Terbiyesi kitabı için: “Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim..” diyor. Yazım tarihi yüz yıl öncesini gösterse de zamanının ötesinde, tam bugün için yazılmış hissi veren bir kitap yazmış Jules Payot.
İçsel bütünlüğümüzü sağlayabilmek için yolları takip ederek, irade ve nefis mücadelesini nasıl yapacağımızı bir batılı gözüyle anlatan harika bir eser bana göre. Yazar önce tembelliğin nedenleri ve irademizin düşmanlarını irdeliyor. Sonra boş kalan zihnin olumsuz şeylerle dolacağından bahsediyor. Yani Jules Payot İrade Terbiye kitabında tam olarak bir gencin tembellik kıskacından nasıl kurtulabileceğini anlatıyor.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
25- Türkiye’nin Maarif Davası / Nurettin Topçu
Milli eğitim üzerine gerçekten kafa yorulmuş, eğitim politikalarının, okulların, öğretmenlerin, toplumun, ahlak kavramının ve bir çok konunun incelendiği son derece önemli ve güçlü bir eser. Nurettin Topçu Türkiye’nin Maarif Davası isimli eserine “Gençlik geleceğin tohumudur” sözleri ile başlıyor. Bu cümle tüm kitabın özeti de diyebiliriz.
Her nekadar kitabın adında maarif yani eğitim geçse de bu kitap Türkiye’nin toplumsal yapısına nesnel bir bakış ve yol gösterici gibi.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
26- Gül Yetiştiren Adam / Rasim Özdenören
Kitabın öncelikle Rasim Özdenören’in yazdığı ilk ve tek roman olduğunu belirterek başlayalım. Başlarda karışık gelen fakat sonunda içimi burkan “ah be” dedirten bir roman oldu benim için Gül Yetiştiren Adam kitabı. İçinde iki farklı hikaye anlatılıyor. Biri gül yetiştiren adamın hikayesi. 50 yıldır evinden çıkmayan bir adam o. Diğeri ise Sitare ve onu sevdiğini sanan adam arasında geçiyor. Rasim Özdenören Gül Yetiştiren Adam kitabında adamın kafa karışıklığını romanın sonuna kadar öyle güzel kurgulamış ki, insan hayret ediyor sonuna geldiği zaman.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
27- Beş Şehir / Ahmet Hamdi Tanpınar
Hepimizin bildiği gibi bu eser, sırasıyla Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’u anlatıyor. Bu şehirleri anlatıyor derken bir gezi rehberi şeklinde anlattığını düşünmeyin lütfen. Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir kitabında bu şehirleri anlatırken, o şehirlerin geçmişten günümüze taşıdıkları medeniyet mirasları ile anlatıyor. Onun satır aralarında geçmişi ve bugünü kıyaslama olanağı buluyorsunuz. Bu yüzden sıradan bir gezi yazısı değil elimizdeki Beş Şehir. Başlı başına bir cerrahi müdahale bence; masasına hatıraların, yaşanmışlıkların olduğu beş farklı şehri yatıran ve eline tarih, din, sosyokültürel yapı gibi neşterleri alan bir cerrah olarak çıkıyor karşımıza Tanpınar bu eseriyle.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
28- Bu Ülke / Cemil Meriç
Kitabı ilk okumaya başladığımda şöyle bir paylaşımda bulunmuştum: “Bu kitabı ben nasıl okuyacağım ki, her okuduğum paragrafta bir şeyler paylaşma hissi yaşatıyor, çevreme bakıyorum, kimle paylaşacağım ki kim beni anlayacak… Heyecanla bir iki deneme yapıyorum, tık yok…” Cemil Meriç’in Bu ülke kitabı için hala aynı şeyleri hissediyor oluşum tesadüf olamaz. Çünkü kitap yıllar önce yazıldığı halde her satırı bugünü anlatıyor gibiydi. Bunu nasıl başarıyorlar anlamıyorum. Yıllar öncesinden geleceği yorumlayabildiğim zaman sanırım gerçek bir sosyolog olabileceğim.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
29- İnsanlığın Dirilişi / Sezai Karakoç
Sezai Karakoç bu kitabında insanlığın meselesini dünya çapında ele almış. Rönesans öncesi ve sonrası dönemi değerlendirerek özellikle Batı’nın, akabinde gözünü ona dikmiş milletlerin yaşadığı buhranlara bir çözüm arayışına girmiş. Sezai Karakoç İnsanlığın Dirilişi kitabında bunu yaparken edebiyat, müzik, resim alanında ortaya konulan eserlerden insanlığın ruh halini tahlil etmiş, son bölümle de çözüm planını sunmuş.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
30- Okulsuz Toplum / Ivan Illich
Okulları insanları yaşlarına göre kronolojik olarak hücrelere sokan hapishane olarak gören Ivan Illich, “Okulsuz Toplum” kitabında daha iyi eğitimin ancak okullardan kurtulursak olacağını söylüyor…
Aynı ilgi alanına sahip insanları bir araya getirmenin daha verimli olacağını sınıf yerine dersin önemli olduğunu savunuyor. Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi sınıf değil ders geçme sistemini savunuyor yani bi nevi…
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
31- Cahit Zarifoğlu / Yaşamak
Cahit Zarifoğlu Yaşamak isimli kitabını yazdıktan sonra bunun kadar başka güzel isim bulamazdı sanırım. Bir günlüğe verilebilecek en güzel isim.
Bir kitap düşünün “ne çok acı var” diye başlayan ve “Ruhumuz dar bir şeridin içinden sızılarla geçiyor.” diye devam eden. Bir şair düşünün acının her türlüsünü naif cümlelerle anlatan.Cahit Zarifoğlu’nun 70li yıllarda tuttuğu bir günlük “Yaşamak” isimli kitabı.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
32- Uygarlıkların Batışı / Amin Maalouf
Deneme türü olarak kaleme alınmış bir eser Uygarlıkların Batışı. Amin Maalouf çoğunlukla yakın doğu tarihi üzerinden son yüzyılda yaşananları ve geleceğe dair korkularını anlatıyor bu deneme kitabı ile. Dünyanın halihazırda yaşadığı atmosfere neden olan siyasal devrimler, ABD ve Avrupa’nın yanlışları, Ortadoğu’nun kronik sorunu ve diğer başlıklar. var içinde. Bilge bir yaşlıdan anılarını ve korkularını dinler gibi akıcı bir dil hakim kitaba. Bin sayfa olsa insan sıkılmadan okur.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
33- Franz Kafka / Dönüşüm
Bir sabah kalktığında kendini böcek gibi hissetmenin nasıl olacağının hikayesini yazmış Franz Kafka Dönüşüm isimli eserinde.. Kahramanı Gregor Samsa sabit bir işi olan, patronları tarafından aşağılanan, sanayi devriminin hemen sonrasında yaşamış biri. Yıllarca her sabah uyandığında kendini böcek gibi hissetmiş, ağır iş koşulları yüzünden. O dönemler “Mobbing�� gibi kavramlar da keşfedilmeyince patronlar işçilerine karşı son derece acımasız psikolojik şiddetler uygular ve Gregor’da bu şiddetten fazlası ile nasibini alır.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
34- Açlık / Knut Hamsun
Knut Hamsun Açlık kitabını okuduysanız daha önceden, bir de Ramazan ayında okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
Kitabı okurken yalnız değilseniz bile kendinizi çok yalnız kimsesiz hissediyorsunuz. Aç kalmış bir insanın neler hissettiğini öyle güzel anlatıyor ki; “ya hu dünyada bu kadar aç insan varken ben bunca nimetin içinde gerçekten çok şımarığım.”
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
35- Dostoyevski / Yeraltından Notlar
Dostoyevski okumaya nereden başlasam diye düşünüyorsanız “aha tam buradan başlayabilirsiniz” diyebileceğim bir kitap Yeraltından Notlar.
“Adam yazmış aağğbi!” denilecek çok nadir eserlerinden birisi Dostoyevski’nin.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümü iki defa okuduktan sonra tam anlamıyla ne demek istediğini anladığımı itiraf etmeliyim. Keşke okumaya başlamadan önce biri bana “ikinci bölümü bitirmeden birinci bölümde ne dediğini anlamak için çok uğraşma” deseydi de ben de bu kadar yırtınmasaydım anlamaya çalışmak için.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
36- Genç Werther’in Acıları / Johann Wolfgang Von Goethe
Werther adındaki genç bir hukuk stajyeri, Lotte isimli bir kadına aşık olur. Aşık olduğu zaman Lotte nişanlıdır ama kendine engel olamaz daha sonra da Lotte evlenir. Wertner onu sevmeye tüm kalbi ile devam eder ve ona olan aşkını da arkadaşlarına mektuplar ile anlatır.
Buraya kadar her şey sıradan görünüyor olabilir ama kitabın yazarının adı Goethe olunca kitap elinizde sanat eserine dönüşüyor. Varoluşsal hesaplaşmaları, toplumsal baskıların insana hissettirdiği suçluluk duyguları Wertner’in dili ile harika anlatılmış.
İnsanın ruh dünyasında gezinti yapmak isterseniz okumanızı tavsiye ederim.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
37- Vahşetin Çağrısı / Jack London
Vahşetin Çağrısını okurken beni en çok hayrete düşüren şey bir köpeğin doğası nasıl bu kadar hassas ve ayrıntılı anlatılabilir olmuştu. İnsanın empati yeteneğinin mucizevi boyutları sanki sayfalara sinmiş ve insan empati yapmak isterse nasıl bir mucizeyi başarabilir çok net göstermişti bana.
Kitapta ayrıca, sevgi, öfke, sadakat, bağlılık, içgüdü gibi baskın duygu ve kavramlar, köpekler ve insanlar üzerinden anlatılarak, bunların yeryüzünde yaşayan tüm canlı varlıkların hayatını nasıl şekillendirdiği evrensel ve zamansız bir dil yardımıyla ortaya konulmuş.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
38- Kültür / Terry Eagleton
Kapitalizmin krizlerle mücadele etse bile 2008 de olduğu gibi farklı argüman ve sonuçlarla bize ben burdayım dese bile aslında yeni bir şey sunmadağı ve hala sistemin temelde ne kadar az değişmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Bu açıdan çok önemsiyorum. Ayrıca akademik bir dil kullanmıyor oluşu da beni cezbeden bir başka noktasıydı.
Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesi yapıldığı zaman bu kitabın olmaması ayıp olurdu.
Oldukça derinlikli ve kısa bir çalışma. Kültür kavramının içinde bulunan toplum, sosyoloji, siyaset, eğitim, sanat, edebiyat vb değerlerin birbiri ile ilişkisini anlatmış. Daha çok İngiltere ve İrlanda özelinde ama tüm dünyanın genel kültürünü içerecek şekilde yorumlamış.
40- Tüfek, Mikrop ve Çelik / Jared Diamond
“Neden Avrupalılar Amerika’yı keşfetti de tam tersi olmadı ve Amerikalılar Avrupayı keşfetmedi?” Tüfek Mikrop ve Çelik’in konusunu da işte tam bu ve bunun gibi saçma bulacağınız çocuksu sorular oluşturuyor. Ancak öyle soruların cevapları veriliyor ki kitap bittiği zaman “vay be!” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Kafanızdaki çoğu şeyin yerine oturduğunu fark ediyorsunuz. Fizyoloji Profesörü Jared Diamond, İnsan toplulukları arasındaki farklılıkların sebeplerini, eşitsizliklerin sebeplerini temellere inmeye çalışarak sorguluyor.
Bu kitabın bir de belgeseli var onun hakkında analizi de ŞURAYA tıklayarak okuyabilirsiniz.
41- Mor Mürekkep / Nazan Bekiroğlu
Bu bloğu daha fazla Nazan Bekiroğlu kitabı için kullanmalıyım. Kaleminin coşkunluğuna hayran olduğum ender yazarlardan birisi Nazan abla. Yazar demek ne kadar doğru bilmiyorum onun için. Yazının yürüyen silüeti demek daha doğru olarak. Bu listeye mor mürekkebi almamın sebebi de kitabın “yazmak” fiili üzerine kurgulanmış olması. Yazan bir insanın içsel yolculuğunu bu kadar nahif anlatan başka bir kitap okumadım. Yazmaya çalışan, derdini yazarak anlatmaya çalışan insanları birazık ucundan da olsa anlamak isterseniz Mor Mürekkep en doğru tercih olur.
42- İtaatsizlik Üzerine / Erich Fromm
Kitabı okuyunca insan başka bir pencereden bakan insanların bakış açılarına ve insan beyninin muazzamlığına hayran kalıyor.
Kitap 72 sayfa çok ince ama özgül ağırlığı epey fazla. İtaat kavramını incelemiş Erich Fromm bu kitabında. İlk 20 sayfa itaatsizlik tarihini ele almış. Bence kitabın en okunmaya değer yeri de burası. İtaat eden insanlar erdemli ya da itaat etmeyenler ahlaksız mı sorusunun cevabı tarihi olaylar çerçevesinde açıklamış.
Diğer bölümler başka zamanlarda yazıldığı için biraz kopukluk olsa da okumaya değer. Kitabı okurken Erich Fromm’un Karl Marx hayranlığı göze çarpıyor.
Son bölüm hümanist sosyalizm güzellemeleri ile dolu, her kitap gibi okunmaya değer.
En Çok Okunan 10 Erich Fromm Eseri için buraya tıklayın.
43- Kendi Kendine Psikanaliz / Karen Horney
Ruhlarını acımasızca incelemek isteyenler için çok faydalı bir kitap. İnsan Kendi Kendine Psikanaliz kitabını okurken bizzat kendi ruhuna uyuşmadan ameliyat yapıyor gibi hissediyor. Pratik soruları yanıtlayan ve bir iç gözlem örneği gösteren mükemmel bir kitap. Yazar, iç gözlemin etkinliği hakkında oldukça temkinli konuşsa da bunu yine de yararlı buluyor. Nereden başlayacağınız, ne yapmanız ve nelere dikkat etmeniz gerektiği gibi sorular varsa aklınızda o zaman bu kitap tam da bununla ilgili.
Karen Horney ve En İyi 5 Kitap Analizi için buraya tıklayın
44- Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar
En ufak karakterler ve mizansenleri bir anda kanlı canlı hale getiren ufak ayrıntılar var. Kahkahalar attıracak ironik bir durumdan hiç beklenmedik bir hüzün çıkarabilen ve bunu yaparken sadece Türkiye’nin değil dünyanın bütün ikinci sınıf romancılarına parmak ısırttıracak bir inceliği ve kıvambilirligi gösteren de bir eser ayrıca. Tam gülecekken gözleriniz sayfada sabit kalıyor ya da tam damlalar hücum etmişken gözlerinize bir duraklıyorsunuz.
Daha ayrıntılı analiz için şuraya tıklayın.
45- Tanınmayan Büyük Çağ / Prof. Dr. Fuat Sezgin
Kendi kültürümüzü gözümüze küçük göstererek okutan bir müfredatta okumuş bizler bu kitabı okuyunca şunu anlayacağız ; bildiğimiz öğrendiğimiz hiçbir şey tam değil. Türk dünyası Müslüman dünyası şuanda bize şu yabancı bulmuş bu yabancı bulmuş denilen ilmi keşifleri o bulmuş denilen kişilerden çok seneler önce bulmuşlar yazmışlar.
Eğer bir Genel Kültürü Artırmak İçin Okunması Gereken Kitaplar listesi hazırlıyorsanız Fuat Sezgin adını unutmak olmazdı.
Eğer ezik psikolojine bağlı bir tarih anlayışınız varsa bu kitabı okuduktan sonra “vay arkadaş!” seviyesine çıkacaksınız. Tarihimizin ne kadar başarıyı kendi içinde hapsettiğini görünce hem şaşıracak hem de gurur duyacaksınız. Hocaların hocası Fuat Sezgin’in bu hacimli ve muhteşem eseri ile İslâm Bilim Tarihi’nin karanlıkta bırakılan büyük çağına ve bu çağı aydınlatan bilim insanlarının çağları aşan yolculuklarına tanıklık etmek isterseniz kesinlikle tavsiye ediyorum.
25 notes
·
View notes
Text
aç kulağını, dinle beni. bu hayata herkes bir amaç uğruna gelir, büyür ve ölür. ölümsüzlüğün sırrı ise hatırlamaya değer bir hayat yaşamaktan geçer. terchlerin umutlarını yansıtmalı, korkularını değil. kimse kolay olacak demedi, kolaydan kimse bahsetmedi ki? kolay olsa herkes yapardı ve emin ol, herkes yapamıyor diye bunu bahane et diye demiyorum. sen bundan iyisin, bu kadarcık değilsin. birileri sana inanıyorsa, bunu yapabileceğin içindir. bil ki eğer sana bir kişi bile inanıyorsa, sen bunu yapabilecek kişisin. dön geriye bak, en ama en kötü gününde bile takvimin ertesi günü göstermedi mi sana? eğer, 21 Aralık gecesi bile son bulabiliyorsa, her şeyin bir çözümü veya sonu var demektir. bu zamana bir daha geri dönmeyeceğiz, dönmeyeceksin. bir amacın var, ona doğru emin adımlarla ilerliyorsun. belki de senin hedefin, dolardan bile daha hızlı yükselmek? kim ne diyebilr? bunu birine söylersen, komik ve imkânsız buldukları için gülerler ama bunu başardığın vakit ki neyi başardığının da bir önemi yok, bu sefer bunu nasıl başardığından dolayı şaşıracaklar ve şaşkınlıklarını gizlemek için gülecekler. hedefin mi yok? Türkiye'den kaçacağım ve Dubai'de dilenci olacağım, de. al sana hedef! ama bil ki oraya bile gidebilmek için çabalamak lazım. acı çekmek lazım. acı verecek ama değecek çünkü acının olmadığı bir yerde mutluluğun gözyaşı olmaz. oturmakla bir şeyler olmaz, olmuyor. her şey kısıtlı. vaktin mi yok? vakit yarat. bunu yapabilirsin! yapamadın mı? sorumlusu sensin. suçlusu arkadaşımdı, annemdi, babamdı, öğretmenim konuyu anlatamadı değil, bunları söyleyecek kadar korkak değilsin! herkesin hayatının bir dönüm noktası vardır. dönüm noktası olacak hayatın mı yok? yarat. bu hayatı yeniden yaşamayacaksın, bari yaşadıklarını hatırlamak iste. her şey senin elinde ve unutma ki; başaracağız. kimsin bilmiyorum ama başaracağız ve ben bunu biliyorum. yapacağız, üstesinden geleceğiz, gelmememiz için önümüzde engel yok! var mı? unutma, engeller, üzerlerinden atlamamız için önümüze koyulur ve biz o engellerin üzerinden atlayıp o engeli geride bırakacağız çünkü kim bize hangi vasıfla engel olabilir? emek verdik ve vermeye devam ediyoruz. verdiğimiz emekler çöp mü olsun ki? neden olsun? risk almadığımız için yaşadıklarımızı siyah bir çöp poşetine atıp omu konteynıra atmak mı rahatlatacak vicdanımızı? deneyeceğiz. olmuyor mu? tempomuzu artıracağız ama biz bunu yapacağız. niye yapmayalım ya? neden olmasın? olacak. hem de öyle bir olacak ki hedefimze ulaştığımızdaki o mutluluğu, resmedemediğimiz için belki üzüleceğiz ama düşünsene, elimizdeki tek üzülmemiz için var olan sebep bu olacak ve biz bu sefer, buna sevineceğiz. her şey hallocak, halledeceğiz.
4 notes
·
View notes