#Neşesi yeter
Explore tagged Tumblr posts
Text
Şöyle bir çocukluk anılarıma gidiyorum bazen. Nasıl bir çocukluk geçirdim diye... Aslında hep annemin istediği gibi bir çocukluk yaşamışım. Annem sevmiyor diye kedilere düşman olmuşum, rahatsız olur ayıp diye Barbie bebeklerden uzak durmuşum mesela. Saçlarımdan vazgeçmişim çocuk yaşımda. Uzun saçlara özenirken kısa saçlarım olduğu için arkadaşlarım tarafından alay edilmişim. Pembe çantaya özenirken annem sırf mavi seviyor diye bana mavi çanta almıştı mesela. Jimnastik isterken sırf annem istediği için karate kursuna gitmişim ve fark etmeden annem olmuşum resmen. Gelecekte bir çocuğum olursa kendisi olsun , kendisini bulsun diye asla onu istediği, sevdiği şeylerden mahrum bırakmayacağım. Bazı yaşlara keşke geri dönsek düşüncesine kapılmasına izin vermeyeceğim. Kendimi yıllar sonra bulduğum yerdeyim. En azından fark edip güçlendim.
#whatsapp durumları#anlamlı sözler#whatsapp sözleri#güzel sözler#sevgi#alıntı#şarkı sözü#tumblr turkey#deniz#aşk#sarhoskedi#sarhosadam#sarhoş#ah neşesi yeter#ahpiraye#ahududuluvodka#ahududulugazoz#postlarım#popüler#benim postlarım#postlarim#kadehsenvegece#ruh kadehi#dolu kadehi ters tut#biriyimbenbiri#superkursunaskr#siyah kadar yalniz#siyahkadarsonsuz#siyahabulandim#keşke hiç büyümeseydik
65 notes
·
View notes
Text
🎶🎸🎤
Ah, umurunda mı sandın bu 'YALAN'dünya!
"Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter"
#duman#Ah neşesi yeter#kaan tangöze#belki alışman lazım#ah-nesesi-yeter#tumblr#keşfet#neredesin bal#Spotify#dumanist#batuhan mutlugil#ari barokas#bal#bal.#müzikhayattır#postlarım#aşk#hüzün#helal olsun#Güne bir şarkı bırak#geceye bir şarkı bırak#duman bal#eski şarkılar#şarkı sözleri#müzik dinle#müzik önerisi#müzik#video klip#şarkı sözü#yalan dünya
44 notes
·
View notes
Text
ah, umurunda mı sandın bu dünya
ah, neşesi yeter~
94 notes
·
View notes
Text
Eğleniyor kendi başına... Neşesi yeter
7 notes
·
View notes
Text
Kaptan-4
Saint Michel'de bir talebe kahvesindeyim yalnız Gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar Bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var
Ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam Dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam Avenue Wagram'da bir akşam yeter bana Ağustos'ta Yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar
Bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl Sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor Birini bitirmeden aklın öteki yolculukta
Dün gece Châtelet'de metronun yanıbaşında durdum Yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu Yağmur Saint-Jacques kulesine doğru yağıyordu Yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım
Şimdi bir nefeste Cafe de I'ecluse'ü hatırladım Seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini Kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor Seine gemicileri her akşam burada toplanırlar Onlar için bir takım maceralar düşünürüm Seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor
Dupont'daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar Utrillo'nun bir sokağından seni çektim çıkardım Elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde Sana Mardi Gras için bir Japon maskesi aldım Sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor Sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
Yalın kılıç bir kasım sabahını Paris'te yaşadım Sokaklarda sonbahar şiirleri salkım salkım Faubourg Saint Denis'de işte yine pazar kurulmuş Beş franga çorba çorba içtiğimiz Julien'in kapısı önünde Kırmızı ve siyah ve sarı saçlı bir kadın durmuş Muzaffer patatesler satıyor üç renkli neşesi içinde Camların arkasında ekmekçi kızlar mavi beyaz Raflarda uzun uzun herifler gibi tâze ekmekler Üstüne bir yağmur yağdırmak hevesi uyanır içinde Ben bu mısraları yazarım Tout-va-bien kahvesinde
Concorde'da bütün fiskiyeler birden ayaklanacak Eğri bir demir gibi ensende hissedeceksin ebem kuşağını Paris'in göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım Kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldızı saçlarına taktım On beş dakika sonra Bordeaux'ya bir tren kalkacak Garın merdivenlerinde benim için ağlayacaksın Ellerim yağmura açılmış sakallarım ıslak Ben ki cehennemde bir Allah gibi yalnızım
St. Vincent de Paul Kilisesi benim otelin arkasına düşer Saat kulesi her gece uyur uykumdan uyandırıyor Her seferinde seni tékrar Bordeaux'ya yolcu ediyorum
Saadetin ızdırap çekmek olduğunu ben keşfettim Çarmıhta bir İsa gibi ben ızdırap çektim Bir sulfat acılığı sinerse parmaklarına şiirlerimden Gözyaşları sinerse eğer küstahça kafiyeli Anla ki ölümle hayat arasında zaman gibi mesudum
Kendimi öldürecek haldeyim seni öldürecek saadetimden Dona-Maria bir kahvede isyan halinde bulduğum Çekik gözleriyle Ermenice küfürler yazıp çizen çocuk Sen Bordeaux'ya yorgun bir Flâmingo gibi yolladığım Geceleri benim için dua etmelisiniz
Renault'daki grevciler toptan sokağa atıldılar Paris'in duvarlarını boydan boya afişler kapladı Seni hatırladıkça bir kadeh Armagnac içerim Armagnac demek yirmi beş damla gözyaşı demekmiş Demek her akşam yirmi beş damla gözyaşı içerim Senin dağlardan ve sarhoşlardan korktuğunu bilirim Ben sarhoş olduğum zaman korkmuyorsun hiç korkmuyorsun
Gözlüklerim kırılmasın diye sakladığını bilirim Kalbim bakır bir mangır gibi boynuma asılmış Ondan kurtulmak için sürgünlere gitmeye razıyım Nehir gemilerinde muçoluk etmeye ölmeye Seni terk etmeye razıyım parasız pulsuz çekip gitmeye Kur'andaki bütün belâlara Tevrat'taki bütün belâlara İbranice öğrenmeye razıyım hapis yatmaya Kalbim yüzünden madem ki ellerimi parçaladım Kalemimi kırdım hayatımı çiğnedim ağladım Madem ki en büyük düşmanım kalbim benim kendimin Onu inkâr ediyorum kalbimi inkâr ediyorum Geceleri benim için dua etmelisiniz
Üçüncü paralelde eski bir dünya gibi batacağım Malgaş halkı bir kaç yüz yıl hikâyemi anlatacak
4 notes
·
View notes
Text
Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter
5 notes
·
View notes
Text
Ah umrunda mi sandın bu dünya ahhh neşesi yeter
5 notes
·
View notes