Tumgik
#Kor bana kor
artfulfashion · 1 year
Text
Tumblr media
Julia Banas wearing a sequined chiffon cape by Michael Kors for Harper's Bazaar UK September 2023, photographed by Erik Madigan Heck
33 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (6) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece 23:00 civarı bir mesaj geldi Sevgi'den, "Biz Fatma abladayız!" diye. Bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında, Sevgi de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti. Cevap olarak, "Vay alçaklar :)" deyip gülücük gönderdikten sonra balkona çıkıp sigara yaktım...
Her blokta 8 daire olan, 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede, 4. katta oturuyordum. 10 blok da sitenin ortasına otoparka aynı zamanda dış taraflara bakan bir haldeydi. Balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi. Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim. O an mesaja cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı kaldırdığımda, karşı çapraz blokta, aynı katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken, Dr. Ahmet aklıma geldi. Ama adam apartman toplantılarından anımsadığım kadarıyla 1.20 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret eden, gıcık, çirkin bir tipti.
Karısını bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı oğulları vardı. Sigara kokusuna bile tahammül edemeyen adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar olamayacağına göre, misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi çektim. Aynı anda karşıdan da sigara ışığı yandı! Sigaram bitince, 5 dakika sonra yeni bir sigara yakıp, balkon lambasını açtım, bir dakika kadar o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım. Ama sigara dudaklarımda, o kor kırmızı gecenin köründe nefesi çektiğimde, karşı çaprazın lambası yandı. Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi. Sigarasından iki nefes çekip lambayı kapadı. Şimdi karanlıkta sigara ile mors alfabesi yazılıyordu...
O gece saat 02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim. Hatta iki kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım Merve'ye. O da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime. Esnaf ağzıyla söyleyeyim, Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki saatimde kalktım. Balkondan baktım, ama onların balkon boştu. Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek arabamla siteden çıktım. Daha 100 metre gitmeden sağda kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum, kapıyı uzanıp açtım. Arabaya binince, gazlayıp ara sokağın birine girdim. "Günaydın! Heyecanlı ve çok eğlenceli bir gece geçirdim sayende!" dedim. "Günaydın, sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!" dedi. Gülümsedim ve, "Sana nasıl ulaşırım diye düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun işe diye biliyordum!" dedim. Kendi şirketi vardı.
O da, "Sabah senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının cenazesine memleketine gitti. Çocuklar okula gitti, ben de tek başıma kahvaltı etmek istemedim!" dedi. "O zaman kahvaltıya gidiyoruz!" dedim. "Nereye?" dedi. Dobruca taraflarında güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlük'teki mali işler müdürünü arayıp, öğlene dek izin rica ettim. Çünkü fabrikada amirim yoktu. Rahattım. Bu arada Merve, çantasından çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Evlendiğimizde, 3 yıl önce almıştık evi, 3 yıldır kadından bir hareket gelmemişti. Gerçi kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri, bu kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan geçmişti.
Ağaçlar altında şırıl şırıl bir dere akan kahvaltı mekanında oturduk. Kahvaltı gelmeden birer bardak küçük çay istedim garsondan. Birer de sigara yaktık. "Sen şimdi nerden çıktı bu diyorsun, değil mi?" dedi aklımı okurcasına. "Açıkcası öyle!" dedim. "Çapkınlık yaptığında dikkatli olmalısın Orhan bey!" dedi gülümseyerek. "Nasıl ya?" dedim. Merve'nin işyerini bilmiyordum. Güzellik Salonu olduğunu, elemanlarının sabah işyerini açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini kısaca anlattı ve "İşyerim nerede biliyor musun?" dedi. Gözlerimi kocaman açıp, bilmiyorum anlamında kafamı salladım.
Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten indiği, sonra da şehir dışına çıktığımız (10 günde 2 kez) köşedeki binaymış. "Kadını aldığında balkonda sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım, sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o kadın?" dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an, ama vaz geçip, "Bir arkadaş!" dedim. "Benim işyerim hemen dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli ayağı tutmuyordu kadının!" dedi gülümseyerek, sonra da, "Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine bağlı bir adam olarak görüyordum. Ama o gün öyle görünce, hem merak ettim, hem de seni daha iyi tanımak istedim!" dedi.
Kahvaltı servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş bakışıyorduk. Yeni bir işe başladığımı, kadının da mesai arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı söyledim. O an ağzından çıkan laf, "İşyerinde de yapıyor musunuz?" oldu. Hemen sonra da, "Direkt sordum ya, ayıp!" dedi kendi kendine gülerek, sonra da, "İşyeri aşklarını hep merak etmişimdir!" dedi. "Zor!" dedim. "Neden?" dedi. "Canın her çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun, ama bir o kadar da heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!" dedim. "İşyeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan mı?" dedi. "Yok, otel zor, şehrin çıkışında, bekarlık günlerimde keşfettiğim bir arazi var!" dedim. "Nasıl bir arazi ki?" dedi. Ben de konuyu değiştirip, "Ya sen, var mı kimse?" diye sordum.
"5 yıl önce vardı. 3 yıl sürdü, ama 2 yıl önce bitti. O günden bu yana sadece işime odaklandım!" dedi. "Kimdi?" dedim. "Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı taşındı. Taşındıktan sonra birkaç kez geldi, bir kez ben gittim, ama uzak mesafe yürümedi!" dedi. "2 yıldır görüşmüyor musunuz?" dedim. "Hayır, telefonda bile görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!" dedi. Adam birkaç kez whatsaptan yazmış, ama bu olmayacağı için cevap yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim. "Doktorla nasıl evlendin?" diye sordum. Olay tam tahminim gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen. "Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt dökmüş kedi gibidir evde!" dedi.
Bu arada saat 10:00 olmuş, kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve, "Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin, ama benim işe gitmem lazım!" dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm ve "Nasıl bir arazi demiştin ya, işte burası!" dedim. "Hımm... Beni buraya birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde olmasına müsaade etmem!" dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm, "Nasıl isterseniz leydim!" dedim. "Teşekkür ederim beyefendi!" dedi gülüştük. Onu işyerine doğru götürürken, işten kaçta çıktığımı sordu. "16:00'da." dedim. O da, "Beni işyerimin ordan alır mısın?" dedi. Numaralarımızı verdik birbirimize...
İşyerine vardığımda Sevgi merakla odama geldi. Ona, "Kız diş çıkarıyor, ateşli biraz da, doktora götürdük!" dedim. Fatma'dan mesaj vardı, "Aşkım akşam için kızmadın umarım, Hikmetle Sevgi çat kapı geldi. Otururken sevişmeye başladılar, ben de dayanamadım, ama sensiz de hiç güzel olmadı!" yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu. "Neden kızayım, tadını çıkartalım, kıskanmak yok!" yazdım. Cevap gülücük oldu. Sonra Sevgi, "Akşam üzeri bana gelir misin?" yazdı. "Gelemem, eve gitmeliyim!" dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime, (Ulan hatları karıştırcaksın iyice!) dedim.
Saat 16:15'de Merveyi aldım işyerinin önünden, gayet rahattı. Bir kilometre kadar aralardan gittikten sonra çok daireli bir binanın önünde durduk. Binaya birlikte girdik. İkinci katta bir dairenin kapısını anahtarla açıp, beni içeri buyur etti. "Kimin burası?" dedim içeri girince. Anlatmaya başladı. 5 yıl önce işyerini açtığında, beraber okuduğu (estetisyen) bir arkadaşını işe almış, kadın başka şehirden olduğu için burayı tutmuşlar, sonra ilişkisi başlayınca arkadaşıyla paylaşmış, o da bir odasını Merve'ye vermiş.
İçeriye girince, kapının üst kısmından aldığı anahtarla odasını açtı. Tam takım bir yatak odasıydı, ama köşede bir masa ve iki koltuk ta vardı. Bir otel tipi mini buzdolabı da vardı. "İki yıldır kullanmıyorum, o nedenle dolap falan boştur. Ama içerden bişeyler bakayım, ne içersin?" dedi. "Ne varsa!" diye cevap verdim. İki dakika sonra buzlu viski ile dolu iki bardakla yanımdaydı. "Bize!" dedim kadehleri tokuştururken. "Umarım!" dedi. Kadehi elinden alıp dudaklarını dudaklarımın arasında aldım, ihtirastan daha çok duygusulallıkla öpüşmeye başladık. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiş, kollarımda kendini salmıştı.
Bisiklet yaka ipekimsi bluzunu çıkardım. Muhteşem pembe dantelli bir sütyen içinde göğüslerini avuçlayıp, kulak memelerinden boynuna, sonra da göğüslerine kaydım. Sütyenin üzerinden öpüp koklayarak soymaya başladım. Önce sütyen, sonra kot pantolonu, altta küçücük pembe tangası. Sonra elimden tutup ayağa kaldırdı beni, kendisi de kalkıp gömlek düğmelerimi tek tek çözerken hiç acelesiz her düğmeden sonra açılan yerleri öperek kotumu düğmelerini çözüp çıkardı. Sonra boxerımın üzerinden kalkmış yarağımı avuçlayıp, "Hımmm..." dedi. Yere diz çöktü, önce küçük öpücükler kondurdu yarağımın kafasına, sonra da ağzına alıp alıp çıkarmaya, arada tükürüp tekrar ağzına almaya devam etti. Bu işi biliyordu.
Birkaç dakika yaladıktan sonra onu alıp koltuğa oturttum. "Ben de tadına bakayım!" deyip öne doğru çektim, bacaklarını omzuma alıp dilimle amını keşfe çıktım. Çizgi gibi bir amı vardı, kalçaları ufacık ama çok güzeldi. Amını ve göt deliğini uzun uzun emdim. Klitorisini dilledim ve dilimle siktim bir süre. Sonra internetten öğrendiğim 2 parmak hareketimi yaptım. İlk seferinde tüm sevgililerime yaptığım, hepsinin müptelası olduğu, ortadaki 2 parmakla amcığa seri hareketlerle pompalayınca bu kadınların işer gibi amının suyunu getiren bir hareketti. Merve parmaklarımın ucunda kuduruyor, suları neredeyse yüzüme çarpacak kadar fışkırtıyordu. Bağırışları kesin dışarılardan duyuluyordu. Öyle orgazm çığlığı ilk kez duyuyordum.
Elimi çektikten en az 5 dakika sonra gözlerini açıp, "Ne yaptın sen böyle? O nasıl bir hareket, hayatımda hiç böyle ıslanmamıştım!" dedi. Oturduğu, kaykıldığı koltuğun önü su birikintisi kaplıydı, halı, koltuk sırılsıklamdı. Güldüm elinden tutup yatağa uzatıp, "Şu suların bir de tadına bakalım!" deyip yamuldum amcığına. Birkaç dakika yaladıktan sonra hareketlerinden tam kıvama geldiğini anlayıp, üzerine çıkıp yarağımı amcığına soktum. "Ohhhhh!" diye derin bir kavuşma nidası yükseldi aynı anda ikimizden de. Yarağımı köküne kadar sokup, kafasına kadar çekip tekrar sokarken dudaklarını dudaklarıma aldım. Nefes nefese, hem öpüşüp hem sikişiyorduk. Benim her darbeme o da kalçaları ve kasıklarıyla cevap veriyordu.
Bir süre siktikten sonra, Merve, "Geliyorum aşkım!" dediğinde, ben de saldım döllerimi amcığına. Rahattım, yolda gelirken başka çocuk istemediği için tüplerini bağlattığını söylemişti. Birer sigara yaktık. Yastığın üzerine dirseğine dayadığı başıyla beni izleyip sigarasından derin nefesler alıyordu. "Eminim söylemişlerdir, ama muhteşem bir adamsın!" dedi. Gülümseyerek, "Karşımdaki muhteşemse ancak!" diye cevap verdim. "Aşık oluyorum kesin!" dedi yüzünü iki eliyle kapatıp...
İçeride bir buçuk saat kalmıştık. "Beni işyerime bırakır mısın?" dedi. Bıraktım. Arabadan inerken, "Yazarsın, doktor 2 gün daha yok!" dedi. Eve giderken karım aradı. Köyden dedesi ile babaannesi gelmiş, bu gece annelerinde kalabilir miymiş diye sordu. Canıma minnet. Eczacı arkadaşa uğradım, bir çay içip, bitmiş olan bitkisel takviye hapından 2 kutu alıp, arabanın bagajındaki ilk yardım çantasına zulaladım. Bir tanesini de içtim. Canım göt sikmek istiyordu. Fatma'yı arayıp, eve gitmeden yarım saat zamanım olduğunu, özlediğimi söyledim. Fatma da, "İstersen 5 dakika olsun, ona bile razıyım, bekliyorum!" dedi...
Fatma çırılçıplak karşıladı bu kez beni. "Zaman yok dedin!" diye kıkırdıyordu. Mutfağa götürdü. Balla kaymak koymuştu bir tabağa. "Aşkım!" dedi, parmağını daldırıp kaseye ağzıma uzattı emerek yalayıp yuttum. Sonra sol göğüs ucuna koydu bir parça, ısırarak yaladım. Sonra diğer göğsüne, göbek deliğine ve amcığına, hepsini yaladım. Sonra bir parmak ta ben aldım, bunu tezgaha ellerini dayayarak domaltıp, göt deliğine sürdüm bal ve kaymağı, dilimle yalayıp parmağımı soktum. Ohhhh, Ahhhh sesleri yükselirken amcığına dil darbeleri atarken orgazm oldu.
Amının sularını göt deliğine sürdüm ve yarağımı götüne sapladım. "Ahhh, aşkım yırttın, çok acıdı, ama sik aşkım, harikasın erkeğim!" diye inliyordu. "Yavrum bu göte hastayım, gerçi senin heryerine hastayım ya, offf, orospum benim!" dedim. Sanki o da bu lafları dememi bekler gibiydi, "Ohhhh, sik beni, siktir beni, bu orospuyu sat sermayen olayım, sokaklarda her bulduğuna siktir beni!" diye bağırarak orgazm oluyordu, parmaklarım amında, yarağım götünde çalışırken...
Ben de götüne boşalıp sigaralarımızı yaktığımızda, kocasının yatakta küfrederek sikmeyi sevdiğini, zamanla alışıp kendisinin de çok zevk aldığını anlattı. Zamanım yoktu, sigaradan sonra öpücükle uğurladı beni :)
[Orhan]
100 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 7 months
Text
Her Duamda Sen Varsın!
Her duamda sen, gözlerimi her kapayışımda yine sen varsın..Seni bulmanın, senin olmanın, sana dokunmanın, anlamanın seni özlemiyle yanar durur şu kor olmuş kalbim..Senin gözlerindi yüreğime dokunan, güzel sözlerin, hayat dolu ışıltın, benliğindi dokunuşların..Senin olmasamda, sana doya doya bakamasamda en kıymetlimsin ya, kalbim seninle hayat buluyor ya, gerisi olsa da olur olmasa da..Hayatı bana öğrettin ya, beni ben yaptın ya, tek sen ol yeterki sen ol..İster yakınımda, ister uzağımda..
Gözlerin, sözlerin, samimiyetin olsun can buluşlarım, yüreğime dokunuşların..Varsın ulaşmasın ellerim ellerine, görmesin gözlerim güzel gözlerini..Ama sen kendini esirgeme benden, hep yüreğimde ol ve hep hayatımın anlamı, yaşamamın güzelliği ol..
Yüreğime dokunuşların hayatımın anlamı olduğu gibi yaşama amacım da hep sen ol....Seni bulmanın, senin olmanın, sana dokunmanın, anlamanın seni özlemiyle yanar durur şu kor olmuş kalbim..Senin gözlerindi yüreğime dokunan, güzel sözlerin, hayat dolu ışıltın, benliğindi dokunuşların..Senin olmasamda, sana doya doya bakamasamda en kıymetlimsin ya, kalbim seninle hayat buluyor ya, gerisi olsa da olur olmasa da..Hayatı bana öğrettin ya, beni ben yaptın ya, tek sen ol yeterki sen ol..İster yakınımda, ister uzağımda..
Gözlerin, sözlerin, samimiyetin olsun can buluşlarım, yüreğime dokunuşların..Varsın ulaşmasın ellerim ellerine, görmesin gözlerim güzel gözlerini..Ama sen kendini esirgeme benden, hep yüreğimde ol ve hep hayatımın anlamı, yaşamamın güzelliği ol..
Yüreğime dokunuşların hayatımın anlamı olduğu gibi yaşama amacım da hep sen ol..
Tumblr media
91 notes · View notes
girifit · 8 months
Text
ben hep bir şeylerden korkmuştum. insanların gitmesinden, birisinin ölmesinden, kalmaktan ve daha anımsayamadığım birçok şeyden. hep kaçmış bir köşede sigaramı içmiştim. gerçekleri yüzüme vuranlara küfürler savurmuştum. nefretin gözümü kör ettiği senelerde hep bir ölüm arzusuyla koşmuştum. nefesim kesilene, bacaklarım ağrıdan sökülene dek. hep bir şeyler yapmıştım. ilaçlar içmiş, serumlar taktırmış, bir zamanlar ölü gibi yalnızca yatmıştım. sabahları kalbime vuran ağrı elden ayaktan kesse de beni inatla devam etmiştim aynı yolda. ayaklarıma batan kor gibi yanan taşları hissetmemiştim. gözlerimden süzülen yaşları hep bir şeyler ile geçiştirmiş içimde yanan acıyla bağdaştırmamıştım. bir zamanlar suskunluk yemini etmiş gibi ağzımı dâhi açmamıştım. kapıları çarpmış, krizler geçirmiştim. tırnaklarım avuç içimi keserken bile gülümsemiştim. bulanan midemi susturmaya çalışırken yine kendimi buz gibi fayansta bulmuştum. bazı zamanlar gözüme uyku hiç girmemişken saatlerce düşünmüş kendi kendimi boğmaya dâhi çalışmıştım. eğri bedenimi yasladığım duvarın üzerime yıkılmasını istemiştim sanki yıkılmamış gibi. bu acı bana yetmiyormuş gibi hep daha beterini beklemiştim. sevgiyi ezip geçmiştim. hep bir şeylere koşmuştum. sigaraya veya alkole. hangisi olduğu fark etmez artık. başımdaki ağrıyı dindirmek adına sayısını hatırlamadığım kadar ilaç içmiş kendimi sikik şeylere bağımlı yapmıştım. biliyordum, böyle olmasaydım şâyet yalnız kaldığım ilk an öldürürdüm kendimi. biliyorum, öldürdüm kendimi. ama inan, hiç pişman değilim. bu beni kötü bir insan yapar mı?
87 notes · View notes
insanogluu · 2 months
Text
MİHRİBAN'A MEKTUP♥️
“Hayatımda ilk defa yarına ümitle bakıyorum, içimden bir ses durmadan,
“Bir gün her şey düzelecek” diyor.
Evet, bir gün her şey düzelecek, buna inanıyorum artık.
Bu dev çaresizlikler, bu kahırlı özlemeler bir gün yerlerini mutlu bir beraberliğe bırakacaklar. Günün her saatinde senden uzakta olmanın acısını bir kurşun yarası gibi hissetmeyeceğim yüreğimde. Bir gün yalnız senin yanında, senin yakınında olmanın sevinci yetecek bana.
O zaman hiç ayrılmayacağım senden.
Uzun uzun seni seyredip binlerce, on binlerce defa seni yarattığı için Tanrı’ya şükredeceğim. Her sabah saçlarının arasından doğacak güneş. Gece, ay ışığının en güzeli gözlerinde parlayacak. Yılların yorgunluğunu ellerinin bir temasıyla unutacağım. Yaşanmış, yaşanacak zamanların en değerlisi seninle başlayacak ve sende sürecek. Ayrılıkların şimdi içimde bir yangın gibi. Alevleri her dakika biraz daha büyüyor, biraz daha genişliyor. Tutuşmayan yerim kalmadı. Baştan başa bir kor yığını halindeyim. Bir günün yirmi dört saatinde seni özlemek, seni beklemek böylesine yanmaktan başka neye benzeyebilirdi?”
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Tumblr media
İyi akşamlar
51 notes · View notes
yasamsallik · 6 months
Text
♥♥♥♥
Göklerde Kartal Gibiydim
Söz:Sabahattin ALİ
1 - Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum;
Mor çiçekli dal gibiydim,
Bahar vaktinde kırıldım.
Yar olmadı bana devir,
Her günüm bir başka zehir;
Hapishanelerde demir
Parmaklıklara sarıldım.
Coşkundum pınarlar gibi,
Sarhoştum rüzgarlar gibi;
İhtiyar çınarlar gibi
Bir gün içinde devrildim.
Ekmeğim bahtımdan katı,
Bahtım düşmanımdan kötü;
Böyle kepaze hayatı
Sürüklemekten yoruldum.
Kimseye soramadığım,
Doyunca saramadığım,
Görmesem duramadığım
Nazlı yarimden ayrıldım.
2 - Ey gönül, kuşa benzerdin,
Kafesler sana dar gelir;
Bir yerde durmaz gezerdin,
Hapislik sana zor gelir.
Ey gönül, acaip huyun,
Boğazından geçmez tayın,
Acır testindeki suyun;
Aklına nazlı yar gelir.
Gözlerin uzağa bakar,
Kimden ne beklediğin var?
Yar semtinden gelen rüzgar
'Seni unuttu! ' der gelir.
Bakmazsa senin yüzüne
Çok görme elin kızına;
Dışarda serbest gezene
Hapiste yatan hor gelir.
Ayağında gezen itler,
Başının üstünden atlar;
Hapise düşen yiğitler
Yari dışarda kor gelir.
3 - Burda çiçekler açmıyor,
Kuşlar süzülüp uçmuyor,
Yıldızlar ışık saçmıyor,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Avluda olta vururum;
Kah düşünür, otururum,
Türlü hayaller görürüm;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Gönülde eski sevdalar,
Gözümde dereler, bağlar,
Aynada hayalim ağlar,
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Dışarda mevsim baharmış,
Gezip dolaşanlar varmış,
Günler su gibi akarmış...
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Yanımda yatan yabancı,
Her sözü zehir gibi acı,
Bütün dertlerin en gücü;
Geçmiyor günler, geçmiyor.
Sabahattin Ali
32 notes · View notes
efekanyucel · 9 months
Text
Sabahın tam beşi hava kapalı hatta sisli. Her duygudan bir kaşık tatmış gibiyim. İçimde bir kor yanıyor aman aman. Onca şey yaşadım halen hayattayım. İçimde aslında bir kor yok ya, böyle bi on tane filan içten içe yanıyor. Olmadı lan yapamadım üç ay geçti yüzünü görmeyeli, sesini duymayalı. Unutmaya mı başladım yoksa? Vaz mı geçiyorum varlığından, bilmiyorum. Bir halat gibisin boynuma asılmış. Ne yaşamak istiyorum ne ölmek, ha işte o halat sensin. İnsan canını yakanı ister mi ya, istiyor işte saçma bir şekilde. Ama ne ben sana yazabilirim ne de sen bana. Giderim evinin önüne camını izlerim. Görürsem belki camda seni utanır geri dönerim. Özledim evet yapamıyoruz biliyorum, gitme. Gitme başka tenlere gel, yapamıyorsak yine beraber yapamayalım. Özledim gel. Evin hâlâ burda. 05.11
30 notes · View notes
mesafelerinsesi · 8 months
Text
Belki de hala buralardasın, ben de buralardayım. Ankara’nın sokakları her daim seni hatırlatacak bana. Biliyorum belki de kimse senin kadar dokunamayacak ruhuma. Biliyorum isminin hissiyatı baki kalacak aynı yerinde…
Ben de isterdim. Ben de isterdim sende tutuklu kalmayı. Ben de isterdim gözlerimin senden başkasına kör olmasını…
Belki de en çok bunun için soğudu içim senden. Beni bir başkasının kollarına atmanı yediremedi. Gözyaşlarım sonunda düşman etti seni kendime. İnan belki içim senden daha çok acıyor. Bir kor var kalbimde.
Bilirsin sevmem dünyanın düzenini. Bilirsin kötülük yorar ruhumu… Üzgünüm.
Defterlerimi yarım bıraktım. Bağışlaması gerekenken bağışlanması gerekene nasıl düştüm bilmiyorum.
Bu satırlar sana 6 defterimin her satırı gibi…
Biliyorum gözlerin düşer bu satırlara, senin en çok bu düşünceli yanına vurgundum ya.
Ahmed Arif ve Sabahattin Ali’yi andırırdın bana. Bu iki adamın sevdası kadar derindi içimizdeki sevginin saygıdaki yeri…
Ben 6 yıl hamallık ettim Ahmed Arif gibi kazandığım parayla bilgi topladım karşına çıkabilmek için sense Sabahattin Ali’nin iki gözü Ayşe’sine olan saf sevgisi gibi sevgi besledin bana. Olamasak da her daim birbirini en iyi tanıyan iki dost olarak kalmamızı sağlayarak.
Bu içimdeki kalem bir tek senin önünde bağlarını çözüyor. Senin bu ruhunda ne var bilmiyorum lakin kalemim konu sen olunca durmak bilmiyor…
21 notes · View notes
musfika-hanim · 5 months
Text
bugün biri kalbimi o kadar kırdı ki, kalbimin üzerine bir avuç kor parçası attı sonra üzerinde tepindi ve buna yapmış olduğum bir iyiliğin, güzelliğin karşılığında maruz kaldım. yaptığım şeye karşın verdiği tepkinin karşısında sadece sustum hiçbir şey söylemedim. söylesem de karşımda yaptığını farkedecek biri yoktu, kalkıp biri dese ki bak çok incinmiş "aaa ben ne yaptım ki hiçbir şey yapmadım" diyecek biri. sadece çok üzüldüm uzun süredir kalbimin üzerinde böyle bir ağırlık hissetmemiştim, arkadaşıma bana okur musun yoksa bağıra bağıra ağlayacağım rahatlayamıyorum dedim. sağ olsun okudu okudu okudu..
imtihanı ağır hayatı zor biri diye birçok konuda yardımcı oldum, destek oldum bundan sonra sadece yetim yavruları için yaparım yapacağımı ve kendisiyle asla muhatap olmam.. olursam da beni uyarın dedim arkadaşlarıma.. bazen böyle yapmak gerekir..
16 notes · View notes
artniyetsizsikerimx · 3 months
Text
Kara
Şimdi sırt üstü uzanmıştı yatağa; kömür karası uzun saçları dağılmış, biraz terinin birazda az önce yaptığı oral seksin ıslaklığından, işlediği suçun izlerini örtercesine dudaklarına, yüzüne yapışmıştı. Odanın loşluğunda belli belirsiz yanan ışıklar yüzüne vurdukça, saçlarının arasından pırlanta taneleri parlıyor gibiydi. Hadi artık dercesine dizlerini yukarı doğru çekip, ince kalem gibi bacaklarını aralayarak biraz sonra kendimi kaybedeceğim vadinin kapılarını açıyordu bana. Yemekte ve odaya gelene kadar çok tatlı, içten ve konuşkandı ama sekse başlayınca dudaklarından tek kelime dökülmemiş, sırlarımızı duvarlarında saklayacak odada inlemelerinden başka şey duyulmamıştı. İsteklerine ve özellikle bana odaklanmış – ya da ben öyle sanıyorum- , kutsal bir görevi yerine getirir gibi mabedinde sevişmeye başlamıştı.
Sadece bir iki kelime sarf etmişti. Onlar da görevin kurallarına göre gitmesi ve acemi müridi uyarmak içindi sanki ama ne istediğini anlamam zor olmuyordu. Hatta anlamaya gerek kalmıyordu, zira ne istiyorsa üstünlüğü ele alıyor ve yaşıyordu. Evet bir teslimiyeti vardı, bu teslimiyet daha çok güven anlamındaydı. Yoksa evli barklı bir kadının bu güveni hissetmeden internetten tanıştığı bir erkek ile aynı yatakta ne işi vardı? Zevk almaya ve arzularını yaşamaya gelince ise her şeyi erkeğe bırakmayan bir kadındı, almak istediğini alıyordu, yatakta teslimiyeti yoktu. Zaten mesajlaşırken birçok kere bunların sinyallerini üstü kapalı vermişti. Keşfedilmek ve anlaşılmak istediğini düşünüyordum, ben de o beklentilerine tabi olmuş şekilde hareket ediyordum. Ağzımdan çıkacak bencilce söylenmiş yanlış bir kelime tüm büyüyü bozabilirdi. Şimdi de öyleydi, kontrol ondaydı ve bu güzel kadına uymaya çalışıyordum, ilk sevişmemizin üstünden yarım saat geçmişti ki üzerime çıkmış, baştan aşağı inerek kor gibi yanan dudaklarını ve dilini vücudumda dolaştırmış, aletimi kendine hazırlamış ve şimdi bu duruşu ile bana “Hadi” diyordu. İlki çok hızlı gelişmiş, aylarca birbirimiz mesajla doldurmanın heyecanlı ile deli gibi sevişmiştik.
Aslında deli gibi değil, vuslata eren sevgililer gibi uzun bir ayrılığın özlemi ile sevişmiştik. Şimdi ise ikimiz de gerçekten keyfini çıkartmak istiyorduk ya da en azından ben istiyordum. Onu seyretmek, vücudunu izlemek ve hepsini hafızama kazımak. Zira bir daha olur muydu çok emin değildim.
Ayağa kalktım, yatağın ucuna, karşısına geçtim artık tüm güzelliği ile seyredebiliyordum onu, porselen gibiydi dokunsan kırılacak sanırsın ama doğasına karıştığında sel gibi, çığ gibi oluyordu. Biraz nefes nefese kalmıştı beni emmekten ve yalamaktan, memeleri aldığın nefesin temposu ile inip kalkıyordu. Vücudunun doğasında aşağıdan yukarı gezinirken göz göze geldik. Kara benim rengimdi ve o zeytin karası gözleri ile yarı açık gözkapaklarının arasından bana bakıyordu. Ürperten, korkutan buna rağmen çağrısına kayıtsız kalamayacağın bakışlardı, fazla bekletmemek gerekiyordu. Narin ayak bileklerinden tutup yatağın ucuna doğru çektim, çarşaf üzerinde kayarken saçları arkaya uzanan kolları arasında yatağını bulmuş nehir gibi uzanmıştı; kalçası uca kadar gelmişti ellerimi bacaklarının önüne doğru yatağa koyarak, kaybolacağım kanyona doğru girmeye başladım. Doruklardan yine aşağılara inmiştim, başım bacaklarının arasındaydı dilim amının üzerinde dolaşıyor onun bana yaşattığını bende ona yaşatmak istiyordum, kasıklarından öperek yukarı doğru çıktım, göğüslerine kadar çektiğim gül, tarçın, bal, karanfil, çimen kokuları memelerinde süt kokusuna dönmüştü, yukarı doğru çıktıkça hafif hafif üzerine abanmaya başlamıştım, ağzımı memeleri ile doldurmuştum. Daha çok emmem, dişlemem için iki eliyle başımı kavramış, memelerinin üstüne tutuyordu beni. Tutkusunu, arzularını ve isterisini böyle aktarıyordu, bu durum da kelimeleri gereksiz kılıyordu zaten.
Bir süre sonra boynuna doğru hareket ettim onu seyretmeyi daha çok istiyordum, kafamı kaldırım bu güzel kadını, kendini böyle umarsızca sunan kadını izlemeye başladım. Dudaklarının arasından beyaz dişler ve ıslak pembe dili görünüyordu. Tüm bedenimi aruzlarının estiği, bazen fırtınaların koptuğu doğasına soktum. İyice eğilmiştim üzerine.
Dudakları biraz ötemdeydi, ılık nefesi yüzümde imbat rüzgarları estiriyordu kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokup ayaklarını hafifçe yukarı kaldırdım, sikimi o iki güzel deliğinin üzerinde dolaştırıyordum, kısık gözleri aralanmıştı. Grinin kaç tonu vardı bilmiyorum ama gözlerinde siyahın hiç görmediğim tonlarını görüyordum.
Göz bebeği kaybolmuş o zeytin tanesi siyah gözleri zifir karanlığa dönmüştü, siyaha olan düşkünlüğüm bu kadının elinde zaaf gibi olmuştu. Başını hafif yana kaydırıp gözlerime bakarken sikimi eliyle tutup deliklerinin üzerinde “Öyle yumuşak yumuşak değil, böyle yapacaksın “ dercesine dolaştırmaya başlamıştı, gözleri gözlerimin üzerindeydi başını kaldırdı, dudakları ile beni içine çekmeye başladı, dili ağzımın içindeydi kontrol ondaydı yine, bir eliyle başımı saçlarımı okşuyor, diğer eli ile de deliklerinin üzerinde gezdiriyordu beni, derin bir nefes alarak  dudaklarımı bıraktı başını yatağa koydu, gözlerini yine gözlerime dikmişti, dudaklarında hafif bir gülümseme vardı, ağzını bir şeyleri istercesine araladı ve beni deliğinin üzerine bıraktı. Biraz evvel kucağımda kendini kaybetmiş halde iken, parmağımla yoklamaya çalıştığım ama girmesine müsaade etmediği deliğinin üzerindeydim ve şimdi sadece orada dolaştırıyordu, kalçalarının kayganlaşmış yanakları arasında tepe taklak kayar gibiydim, vadinin dibindeki girdaba doğru çekiliyordum. Zifirin zifiri, katran karası gözleri , “Ben istersem her şey olur, sana her şeyi yaşatırım, sadece istememi sağla ve beni hazırla” der gibiydi.
Beni deliğinin üzerinde gezdirdikçe; dudaklarını ısırıyor, emiyor bazen yalıyor içine sokacakmış gibi ortasına dayadığında ağzını tutkuyla aralıyordu. Dudaklarındaki tebessüm yerini şehvete bırakmıştı, sikimin gezintisi bitmiş, arka deliğinin üstünde durmuştum, artık girecektim ama onu bekliyordum, sıkı sıkı avuçladığı eli ile yavaşça sikimi içine sokmaya başladı, beni içine aldıkça bedeni geriliyor dudakları biraz daha açılıyordu başı girmişti ama daha da sokmaya devam diyordu hafiften inlemeye başladı, aletimi kavradığı elini usulca bırakıp boynuma doladı. İçindeydim!!! Öyle kocaman bir aletim yoktu ama onun arkadan çok almadığı belliydi. Dardı, sıkıydı. Yüzü gerilmişti, dudaklarında acı da yer bulmuştu kendine şehvetin yanında. Buna rağmen durmuyordu kendini bana vermek istiyordu ve büyük bir arzu ile beni içine alıyordu. Diğer elini de boynuma dolayıp yine başını kaldırarak dudaklarıma yapıştı, bende kollarımı biraz daha dizlerinin altına sokarak kalçasını yukarı kaldırmıştım , boynuma doladığı kolları ile beni kendine çekerken , şimdilik !! nazikçe içine girmeye başladım, tamamını içine soktuğumda dudaklarımı bırakıp başını omzumun üstüne getirerek sımsıkı sarılmaya başladı her şeyiyle beni içine çekiyordu bu kadın ve yine bir kadın tarafından sahiplenildiğimi hissettiriyordu bana.
Buluşmaya gelirken ki halimden farklı bir yerlere getirmişti, ona sahip olmak istiyordum, onu çok istiyordum, çok , çok … daha çok . Kafamda kendimi bu düşüncelerin arasında kaybetmişken, kısık bir sesle “Acıtıyorsun” dedi, öylesine sarılmış ve üzerine abanmıştım ki narin bedeni ufacık kalmıştı altımda, kendimi geri çektim, rahatlamıştı “Böyle daha iyi dedi” , yüzü yine gözlerimin önündeydi. Acı dudaklarına yayılmış gibiydi, biraz daha geri çektim bedenimi şimdi ayaktaydım. Bacaklarını yukarı kaldırdım omuzlarıma dayadım, kalçası biraz daha havaya kalktı, bu halde keyfime diyecek yoktu zira bütün güzelliği ile tüm vücudu gözlerimin önündeydi. Yavaş yavaş içine girip çıkıyordum, alışmaya başlamış gibiydi, bir elimle boşta kalan o güzelim kadınlığını okşuyor ve parmaklarımla da ona sahip olma çalışıyordum. Dudakları yeniden şehvetin kor kırmızısına dönmüş ben gidip geldikçe memeleri yine deniz gibi dalgalanmaya başlamıştı. Onların üzerinde olmakla seyretmek arasında kalıyordum, şu kısa sürede yaşadığım hiçbir şey yetmeyecek gibiydi.
Saf, katıksız bir zevk alıyordu, göz kapakları kapanmıştı, bütün algılarını içinde hissettiği uyarılara vermişti, canı acır gibi dudaklarını büzüyor, sonra keyifle ağzının doldurulmasını istiyormuş gibi o güzel dudaklarını aralıyordu, seyretmeye doyamıyordum bu hallerini.
Her şey hayal ettiğim gibiydi. Ona Kül Kedisi demiştim , bir var bir yoktu mesajlaştığımız ortamda ama zamanı gelince çektiklerinin acısını çıkartırcasına inadına ve tüm asaleti ile dişileştiğini , kadın!!! olduğunu hissettiriyordu attığı kısacık mesajlarda. Şimdi de bana bütün bunları sergiliyordu. “Nefis” tek kelime yeterliydi onun için. Nefis bir dişi, nefis bir kadındı. Benim yaşadığım anlar ise bir daha tekrarı mümkün olmayacak nadide zamanlardı. Bir süre bu şekilde içinde gelip gitmeye devam ettim , halimden çok memnundum hayatta görebileceğim en güzel manzarayı seyrediyor hatta içinde yaşıyordum , kendimi düşünür durumdaydım, sahip olduğum kadının içindeki dişiliği unutmuştum. Elleri ile beni durdurdu, kontrolü ele aldı, içinden çıkarttı, yatağın üzerinde dönüp dizleri ve ellerinin üzerinde pozisyon alıp , bacaklarını aralayarak kalçalarının tüm güzelliğini ve içlerinde kendimi kaybettiğim deliklerini sunmaya başladı . Görsel bir şölendi önümdeki manzara .“Nefis” aklımda hep bu kelime geçiyordu “Nefis” , içine girmek için yatağın üzerine çıktım, o da bunu bekliyordu ama sunulan bu güzelliğin tadına bakmaktan kendimi alı koyamadım. Domalmış olan külkedisini bacaklarından yukarı çıkarak öpmeye yalamaya başladım, avuçladığım kalçasına ufak ufak ısırıklarla egemenliğimin, sahipliğimin izlerini bırakıyordum, Ellerimi kalçasının iki tarafını avuçlarken yüzümü yangın yeri olan iki kraterin olduğu vadiye adeta gömdüm. Vadinin kaymak gibi olmuş kenarlarını yalıyor, ısırıyordum canını biraz yakmak hoşuma gitmişti çıkardığı iniltiler değişmişti, beni de değiştirmişlerdi.
Kafamdaki külkedisi düşüncesi, katıksız, sadece sikilmek isteyen bir kadın ile yer değiştirmişti. Amını neredeyse ağzımın içine doldurdum, dilimle etrafında dolanıyor içine sokup çıkartıyordum. İki eliminde baş parmaklarımı arka deliğinin çeperinde dolaştırıyor, sırayla içine sokup çıkartıyordum. Epeyce hoşlandığını iyice suratıma dayanmış şekilde kıvranarak bana anlatıyordu. Parmaklarım girip çıktıkça, dilim kadınlığını yaladıkça inlemeleri ve kalçasının hareketler hızlanmıştı. Artık dayanmanın ve kıvranmanın ötesinde yukarı aşağı sürtemeye başlamış, sadece kalçası değil ince beli, bacakları, tüm vücudu eşlik ediyordu. Bense sağ elimin iki parmağımı arkasına sokmuş iyice onu zorluyordum. Beni içinde istiyordu ama bunu bana söylemesini istiyordum artık, dudaklarından dökülsün, kulaklarımdan girip içimi yaksın istiyordum. İyice havaya girmişti, doğruldum kalçasını kasıklarıma doğru çektim sikim artık deliklerinin üzerindeydi içine almaya çalışıyordu ama buna müsaade etmiyordum, biraz yükselerek deliğine dayadım hafice bastırdım , çektim, bastırdım , tekrar çekerken: “Hadi “, sadece tek kelime  ısırmaktan kan kırmızısı olmuş dudakları arasından dökülmüştü.
Ellerimi uzatıp omuzlarını kavrayıp kendime doğru yavaşça çekmeye başladım, yalamaktan ve kadınlığından taşan sıvılarıyla kayganlaşmış olan deliğine doğru. Zaten üzerinde hazır bekleyen sikim, aynı yavaşlıkta girmeye başladı, içine aldıkça o güzelim sırtı magmasını içine sığdıramayan yerkabuğu gibi hareket ediyordu, beli çukurlaşıyor, sırtı kabarıyor, kalçaları kıvrılıyor, avuçlarımın içindeki omuzları kayıp gidecekmiş gibi oluyordu. Kaygan olmasına ve daha önceden de becerilmiş olmasına rağmen arka deliği yine de daracık sayılırdı, derinliklerine indikçe sikim sarılıp sarmalanıyordu sımsıcak deliğin içinde. Çukurlaşan beli, sırtının yükselmesine sebep olmuştu, başı eğilmiş saçları aşağı dökülmüştü, artık girişimin sonlarına geliyordum, iyice dibine girdiğimde omuzları ve başı yukarı kalkmıştı, sol elimle yüzüne dökülen saçlarını toplayıp boynundan ve yanağından tutarak yüzünü görebilmek için başını biraz yana çevirdim. Boynu ve yanağı avuçlarımın içindeydi, diğer elimi kadınlığına götürmüş ve avuçlamaya başlamıştım, kalçaları kasıklarıma dayanmış aletim köküne kadar arkasına girmişti. Bedenini yakan magmalar amından dışarı taşmış bacaklarından sızıyordu, elimle sırılsıklam olmuş kadınlını avuçluyordum, bir yandan üzerine iyice eğilmiş öpebildiğim kadar sırtını, boynunu erişebildiğim kadar dudaklarını öpüyordum . Kıskıvrak yakalanmış gibiydi, altımda, ancak kasıklarıma dayadığı kalçalarını oynatabiliyor vücudunu kısmen hareket ettirebiliyordu. Sadece inlemelerini serbest bırakmıştım. Kendisine vurulan gemden kurtulmaya çalışan vahşi bir kısrak gibiydi, serbest kalması için sakladığı, esirgediği sözleri ortaya çıkarması, yaşadığı şeylere rağmen kuytularda gizlediği kaldırım yosması kadını ortaya çıkartması gerektiğini biliyordu. Üstten kalçalarını eze yara daha derinlerine inmeye çalışırken alttan iki parmağımı amına sokup avuçluyordum. İkimizde dayanılmaz noktadaydık artık birimiz kazanacak diğerimiz kaybedecektik. İkimizde aynı şeyi deli gibi istiyorduk. Gittikçe yükselen ısrarcı “Söyle , “Söyle” ..”Söyle artık” diye taleplerime ; kulağımı yırtarcasına bir tonda “Ahhh , hadi artık iyice sik , deli gibi sik beni “ “öyle yumuşak yumuşak değil , kadın olduğumu hissettir bana“ , “hadi erkeğim seni istiyorum , sik beni” gibi bir karşılık ver-me-miş-ti. En başından beri gösterdiği zarafet ve şıklığından ödün vermeyen kadın yine ince ve can evine dokunan bir cümlesi ile özgürlüğüne kavuşmuş beni de bir aygıra çevirmiş ikimizi de tutan gemleri koparıp atmıştı. Ne toz kalmıştı geride ne de duman. Kulaklarımda binlerce kez yankılanan isteği yerine getirmek için ne gerekiyorsa yapmaya başlamıştım, kadınımın inlemeleri ısırdığı yastıkta boğuluyordu, içine girip çıktıkça tempoma ayak uyduruyordu ama bir süre sonra iyice kendinden geçmiş ve aykırı bir şekilde kontrolsüz hırıltılar, çığlıklar, inlemeler birbirine karışmıştı.
Vurulan gemden kurtulmuş etrafındaki çitlerden kurtulamaya çalışan bir oraya bir buraya koşan vahşi bir kısrak olmuştu. Ten tene değdikçe kamçılar şaklıyordu, Altımdan kaçmaya çalışıyor , bense kısrağıma tüm gücümle hükmetmeye çalışıyor onu bırakmıyordum, nabzım tavan yapmıştı sanırım , kalbimin vuruşlarını her yerimde hissediyordum, bir atletin atağa kalkması gibi hızlı hızlı götünü sikiyordum, bunu istediğini bilmek daha da iştahımı kabartıyor hızlanabildiğim kadar hızlanıyordum içinde . Yatağın neredeyse diğer ucuna gelmiştik, nefes nefeseydik, tenimizden sicim gibi terler boşanıyordu. Altımdaki kısrağın geceye çalan yeleleri omzuna sırtına yüzüne yapışmıştı, zevk vardı ve acı da. İkisini de ister gibiydi, yavaşlamıştım, boşalmak istemiyordum, kalabildiğim kadar içinde kalmak istiyordum; altımda kıvranmaya devam ederken istemeyerek de olsa arkasından çıkıp yangın yeri olmuş amına girdiğimde, rahatlamanın ama bir o kadarda aldığı zevkin etkisi ile derin bir “Ohh” deyivermiş ve dile getirdiği o sihirli kelimelerdeki arzusuna biraz ulaşmış olmanın tatmini ile yine aynı cümleyi sarf etmişti. Kontrol hep ondaydı ve beni nasıl kullanacağını iyi biliyordu. Tek kelime sarf etmeden  “Al beni kendimi sana vermeye geldim , sahip ol bana “ diyordu “ seninim işte , bunu istemiyor muydun , zevkince sik beni” diyordu her hali ile . Domalmış vaziyetteydi içinde gidip gelirken o da güzel kalçalarını aynı ritimler hareket ettiriyordu, denizin ortasında dalgalara kapılmış bir teknede gibiydim her yer sallanıyordu, üzerine abandım; sırtına doğru uzanıp kollarım iyice sarmalayıp kısrağımın, kadınımın en derinlerine girebilmek için tüm gücümle bastırıyordum, kasıklarımı dayadığım kalçaları ezim ezim eziliyordu abandığım yetmezmiş gibi sarmaladığım kollarımla da belinden kendime doğru iyice çekiyordum , kadınlığının en derinlerine dayanmış ahtapotun avını sarmaladığı gibi sarılmış iyice sikiyordum bu güzel ama başkasının karısı olan kadını , çok çekici geliyordu çok istetiyordu kendini aylarca yaptığımız konuşmalarda beni her isteğine amade olacak bir köleye çevirmiş gibiydi. Efendimdi.
10 notes · View notes
alperen1emre · 11 months
Text
Şimdi gövdemde büyüyen
Bu arsız, kimsesiz, topraksız çicek
Yüreğimde kor sürgün göğsüne
Bunu bana yapmazdın çiçek
youtube
23 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
Bu Gün Bir Başkayım Ben...
Yine Yazacaklarım Var İçimde Bir Yerlerde Satırlara Dökülmeyi Bekleyen...
Nedenini Bilemediğim Bir Ateş Var Göğsümde, Tam Kalbimin Üzerinde...
İçimi Kavuruyor, Yakıyor Göğsümü, Kurak Topraklar Gibi Çatlatıyor İçimi...
Neden Böyle Oldum Bilemiyorum...
Bu Halimle Neler Yazabilirim Onu da Bilmiyorum Ama Yazıyorum İşte...
Aslında Biliyorum Okumayacaksın Sen Bu Yazdıklarımı, Ama Yine de Yazıyorum...
Sana Söylemek İstediğim İçimde Birikmiş Sözlerim Var...
Tutamıyorum Kelimeleri Kalbimde ve Dudaklarımın Arasında...
Sayfamda Anlam Bulmak İçin Akmak İstiyorlar Yürek Kalemimin Ucundan Satırlara...
O Kadar Çok Söylenmeyi Bekleyen Söz Var ki İçimde ve O Kadar Çok Sen Varsın ki Yüreğimde Nerden Başlasam Hangisini Anlatsam Bilemiyorum...
Birinin Herşeyi Olmak, Yüreğinin Sesini Dinleyebilmek, Hiçbir Şeyi Düşünmeden İçinde En Derinlere İnmek, İnebilmek Büyük Bir Beceri...
Seni Sana Olan Duygularımı, Hislerimi, Ümitlerimi, Yüreğimi Seviyorum...
Yüreğimde Sensin, Duygularımda Sen...
Yaşadığım Her Güzel Şeyde Sen Varsın....
Seviyorum Sebepsiz Seviyorum Sualsiz...
Yüreğimin Yettiği Kadar Seviyorum...
Derin Bir Nefes Alıyorum ve Gökkuşağını Hayal Ediyorum...
Onun Kadar Uzaksın Bana Ama Onun Kadar Heyecan Vericisin...
Ne İsterdim Biliyor musun Sevgili?
Sızmak İsterdim Tüm Sıcaklığım ve Sevgimle Kalbine...
Sıcaklığın Olmak İsterdim...
Buz Tutmuş Hiçbir Zerren Kalmasın İsterdim...
Seninle Yağmurlar Altında El Ele Yürümek, Soğuktan Üşüdüğünde Sana Sarılıp Bedenini Isıtmak İsterdim...
Gözlerinden Sevgiyle Girmek, Kalbinin En Sıcak Yerinde Kalmak İsterdim...
Yağmurdan Islanmış Saçlarımı Parmaklarının Arasında Hissetmek, Teninin Kokusunu İçime Çekmek, Yanağına Bir Buse Kondurup Tatlı Tatlı Gülümsemek İsterdim...
Seninle Sadece Gözlerimle Konuşmak, Aşkın Başladığı Yerde, Ay Işığının Olduğu Bir Gecede Seninle Yürümek, Aradığın Mutluluğu Sana Vermek, Bana Söyleyemediğin Bir Çok Şeyi Seninle Paylaşabilmek İsterdim...
Sana Aşkı Anlatabilmek, Aşkı Seninle Tanımlamak, Aşkı Sende Tanımak İsterdim...
Ne İsterdim Biliyor musun Sevgili?
İsterdim ki Yalnız Benden Söz Et, Beni Kalbine Mahkum Et...
Hayatını Kısaca Anlat Dediklerin de Sadece Ben Olmak İsterdim Hayatına Dair Anlattığın Tek Özet...
Aşk Öyle Bir Şey ki; Kor Ateşte Yandırdı Sevmem Diyenleri...
Ayaklar Altına Aldı Boyun Eğmem Diyenleri...
Zincirlerle Bağladı Asla Dönmem Diyenleri...!
Dokunamaz, Konuşamazsın, Göremesen de Seversin Ama Tanırsın Hüzün Ortağın, Sırdaşındır...
Gelmeyecek Gelmez...
Son Yaprak Düşse de Saklarsın Titremelerini...
Gelmese de, Bilmese de, İçine Girmese de Seversin...
Uyuyamaz, Oturamaz, Kaçamazsın da, Kanarsın...!
Ararsın Bulamazsın, Bulursun Elini Tutamazsın...
Git Dersin Al Yüreğimi de Öyle Git, Almaz, Gitmez de...
Yanarsın Ateş İçinde, Kül Olup Savrulamazsın...
Kalmasa da, Gitmese de, Yüreğini Almasa da Yine Yeniden Seversin...!
Sen Sevgili Sen...!
Sen Benim Aşk Aşk Beklediğim...
Sevgi İle Beslediğim...
Sevda Diye Kokladığım...
Rüya Rüya Dolaştığım...
Sabah Sabah Aradığım...
Esmeyen ve Belki de Hiç Esmeyecek Seher Yelim’sin...
Sen Yaşamak İstememin Tek Sebebisin...
Tek Sebepsin Hasret Ağrılarıma...
Adın Yok Hala Kalbimde Sana Bir Ad Bulamadım...
Tarifin Yok, Olmadığın İçin Sana Bir Ad Koyamadım...!
77 notes · View notes
girifit · 8 months
Text
tutunduğum duvardan yüz bularak yazıyorum bu satırları. bulanan midemi ve ağrıyan başımı bir köşeye kaldırdım. titreyen ellerimi, dudaklarımı saymıyorum. bir şeylerden kaçıyorum saatlerdir, günlerdir hatta haftalardır. bir şeylerden veya kendimden. hangisi, bilmiyorum. aynaya bakmayalı kaç gün oldu? kaç gündür içimdeki canavarla yüzleşmeye çalışıyorum? bir bilinmez, tüm bu soruların cevabı. fısıltı bile dökülmüyor çatlamış dudaklarım arasından. dudaklarım yalnızca sigara için aralanıyor. duman ciğerlerime girmemek adına savaşıyor. ben inatla aynı yoldayım, bak. ayağıma batan kor gibi yanan taşları umursamıyorum. yanan canım artık dudaklarımı bir yay misali titretmiyor. ister alışmak de buna ister başka bir şey, ben artık ilgilenmiyorum. anneme sarılıyorum, babamla konuşuyorum. bir şeyler yolunda ama aslında hiçbir şey yolunda değil. annem hâlimi görünce doluyor gözleri, babam bakamaz oluyor bana. abim saçlarımı okşar oluyor. ben titreyen bedenim ile kaçıyorum köşe bucak. yakalanacağım anı bekliyorum. bir savaş değil bu, bir kabulleniş. buz gibi olmuş bedenimi ısıtmak adına yakmak istiyorum kendimi. gören olursa şayet üşüyorum diyeceğim. bak, her şey hazır. cevaplar, sorular ve daha bir çoğu. hepsi ve her şey hazır. ölürsem güleceğim. gidersem başardım diyeceğim. anlıyor musun şimdi beni? hayır, sanmıyorum. midendeki bulantı yıktı mı bir koridor ortasında bedenini veya gittiğin sokakta bir kaldırım taşında akan yaşların nefesine müebbet verdi mi? susuşun bir duvara vurdu mu seni, ben bilemiyorum. anlamalısın sanırım beni. duymalı ve görmelisin. her şeyimi. çabalarımı ve vazgeçişimi. tutunacak bir dalım yokken kendime sıkıca sarılışımı. gittiğim bedenlerden vazgeçişimi anlamalısın. her şeyin bir sebebi vardır. ben kendime tutunmak adına çabalıyorum. bir duvardan yüz bularak yazdığım satırları şimdi bitiriyorum. ama uğruna ben de bitiyorum.
38 notes · View notes
womanhidinginbooks · 4 months
Text
Yapma dedin, fark etmedim; Bana olan sevgin geçecek sandım. Kor gibi alev alev yanacaksın dedin, sözlerinden dönersin sandım. Şimdi bir aşk ateşi içimde, yangınlar senin için; bu kalbin atışını durduracak sandım...
-C.O.-
7 notes · View notes
geceninfailimechulu · 8 months
Text
bugün gidişinin birinci yılı. kocaman bir seneyi nasıl sensiz geçirdim aklım almıyor. en başlarda inanmıyordum. hep bir umudum vardı. sonra inanmaya başladığımda içim öfkeyle doldu. herkese, her şeye karşı öfkeliydim seni benden aldığı için. sonra duruldum. nasıl, ne zaman oldu bilmiyorum ama hasretin kor gibi içimi yakıyor şimdi. sen bana çok şey öğrettin. ama sensiz ne yapmam gerektiğini öğretmedin meleğim. bana sadece dedin ki ‘canın yansa da gül.’ şimdilerde anlıyorum ne demek istediğini. öfkem bileklerime prangalar vurmuşken, umudum boynuma urgan bağlamışken bile gülümsememi istedin. çünkü üzülürsem onlar mutlu olurlardı. benim sensiz de güçlü olabileceğimi onlara göstermemi istedin. ama ben sensiz hiç güçlü değilim canparem. ama sana söz, güçlü olacağım. kuzu sözü meleğim.
11 notes · View notes
weda-wakti · 2 years
Text
Neyine güveneyim. İki lafından biri yalan olan sözüne mi? Sürekli dışarıda olan gözüne mi? Bende olmayan gönlüne mi? Söyle neyine güveneyim. Kalbimi bir daha sana nasıl vereyim. Hiç bir şey olmamış gibi, Dönüp nasıl geleyim. Senden önce ben böyle miydim? Korkak, ürkek, titrek miydim? Şimdi kedi çıksa önüme, Köşe bucak saklanıyorum. Uzaklardan bir ses duysam, Kaçacak yer arıyorum. Sanki her yerden sen çıkacaksın. Elinde kor ateş, Beni tekrar yakacaksın. *** Neyine güveneyim. Bana zulmederken gülüşüne mi? Söyle neyine güveneyim. Mahpus olsan yatardım biterdi. Çile olsan çekerdim giderdi. Ateş olsan yanardım, Bu can küle dönerdi. Sen çok başka bir şeydin. Ve bana aklımın almadığı, Yüreğimin dayanmadığı, Sabrımın kalmadığı acılar yaşattın. Öyle ise söyle, Ben senin neyine güveneyim. Seni eskisi gibi, Tekrar nasıl seveyim...
Tumblr media
54 notes · View notes