#Gezen Türkiye
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kızıldamlar Köyü'nde Kestane Kabağı Üretimi ve Pazarlama
Kızıldamlar Köyü’nde Kestane Kabağı Üretimi Bilecik merkeze bağlı Kızıldamlar Köyü, 1999 yılında muhtar Metin Gezen’in deneme amaçlı ektiği kestane kabağı ile tarım alanında yeni bir döneme girmiştir. Şimdilerde bu lezzetli sebze, 40 farklı şehre ulaşıyor. 2006 yılında inşa edilen Kızıldamlar Baraj Göleti, köydeki üreticilere bol su sağlayarak, kestane kabağının daha verimli bir şekilde…
#Bilecik#Hasat#Kızıldamlar Köyü#kestane kabağı#muhtar Metin Gezen#Pazarlama#sebze üretimi#Su Kaynakları#türkiye#Tarım#Verim
0 notes
Text
Instagram’ın kapanması umrumda olmasa da üzülüp kızanlara sözüm yok, kınamıyorum
ama şu uyduruk bahanelerle kapalı olmasını eleştirenler ayrı
önce Filistin'le, Haniye suikastiyle ilişkilendirip "bize ne" dedirttiler
sonra maddi kayıpları öne sürdüler
daha doğrusu herkes aynı kaynaklardan zehirlendiği için sorgulamadan bu yalanlara maşa oldular
- Türkiye zarar ediyormuş.
+ nasıl ediyormuş?
- ediyormuş işte
+ ikna oldum tamam
ya kardeşim 3-5 kişilik ofisleri var. insanlar mı işsiz kalmış
10 lirasını verip 100 lirasını cebe attığı vergiden mi mahrum kaldık
en komiği de şu. millet alış veriş yapamıyormuş... yani?
bir sürü başka satış kanalı var alışveriş oraya kayar kim mağdur olabilir ki? mal
tek mağdur var influenserlar. onların da çoğu umrunda değil ama bazıları için de üzülmedim değil. bunlardan biri (başka da yok gerçi) Gezen Oğlak
21 notes
·
View notes
Text
Laik Türkiye Cumhuriyeti ve onun sahibi olduğu ulusa ihanet edenler..
Bir yazı dizisiz için uzun bir başlık olabilir.
Adın isterseniz siz verin ama şeyh said, saidi nursi, vahdettin, batılıların desteklediği nurcular ve alt yapıları ve de pkk, hizbullah, taliban, işid vs gibi özellikle amerikanın desteklediği terör örgütlerini anlatacağım ve tabi ki de içimizdeki bopçu hainleri.. Bu hainlerin içinde milyon dolarlık zırhlı araçlar gezen tarikat ve cemaat ceo'ları da var. Adı menzil olsıun, ismailağa olsun, süleymancı olsun, veya diğerleri.. HEPSİ HAİNDİR!.. Bunlar ve bunları destekleyen hangi siyasetçi varsa HAİNDİR!... Fetöşün çocukları ile O.Ç. (operasyon çocukları) olan ortakları hiç irtibatlarını koparmamış anlaşılan; koparmış olsalardı eski fetö bankasının müdürü devletin önemli finans kurumlarının başına getirlir miydi? Olan cahil fetöcülere oldu, hak ettiler. Sırada adalet, bürokrasi ve en önemlisi ise siyasilerde.. Dün fetö vardı bugün mencizciler, süleymancılar, ismailağacılar vs vs ve alt fraksioyonları var. Ülkemizin ulus devlet olarak her bireyinin eşit olduğu bir hukuk devleti ferdi olup, haklarını kullanabileceği bir ülke için en büyük beka sorunu bop eşbaşkanıdır. Çakma dindarlar ve onların milliyetçiyim diyen köpekleri giderse ülkemiz en geç 10 yılda kendine gelebilir (Yıpranmışlığı ve yoldan çıkmış bir devletin durumunu siz düşünün!)
Amerika dünya için en büyük sorunlardan biri çünkü 70li yıllarda başlayan enperyalist amerikan şirketleri gördüler ki "ulus" devletler yayılma ve sömürgecilikte en byük engeldi. Atatürk'ün kurduğu demokrasiyle yönetilen Türkiye en büyük sorun idi. Onlar da arap yarım adasındaki feodaliteyle yönetilen ülkere gözlerini diktiler, başardılar. Yılbaşına bir kaç gün kaldı, Filistin'de Natenyahu soykırım yaparken, araplar "Noel" kutlaması yapıyor!
Filistin diye g..tünü yırtan çakma müslümanlar İsrail'e gemilerle malzeme gönderip arapların noel kutlamalarını göremiyor! Sorun bu değil aslın, asıl sorun bu riyakarlığı, sahtekarlığı, iki yüzlülüğü göremeyen halkımızda aramak lazım.
Ey cahil sürüsü, Noel ile yılbaşı aynı değildir. Batılıların kültürü yalan ve hırsızlık üzerine kurulmuştur. Noel bile onlara ait değil! Yılbaşını Hıristiyanlık dahil bir dine bağlayarak yorum yapan, fiili bir işe kalkışanlar, gerçeği bildikleri halde manipülasyon yapanlar CAHİL YOBAZDIR. Ya da BİRİLERİNİN MAŞASIDIR.
Geçen yıl bu günlerde çatıya çıkan taliban vari bir sakallı vardı, noel babasını bekliyormuş!? 😄😄😄 Yorumum: "Ne kadar inanıyorsa noel babası için çatıya kadar çıkmış'" oldu... Beyaz tv başta olmak üzere bütün yandaş tvler bu kadar tasmalarını tutanların reklamını yaparsa olacak şey böyle gerçekleşir..
Ve siz de cahillere prim veriyorsunuz. Ülkenin bu halde olmasının en büyük nedeni muhalefet partileridir. Onca SKANDAL'a rağmen hükümet el değiştirmedi. Benim siysete ve siyasetçilere güvenim SIFIR.
Uyanacak olanlar sizlersiniz. Bu devletin, ülkenin, toprakların, hastanelerin, limanların, üniversitelerin, fabrikaların vs vs hepsinin sahibi sizsiniz. Tapusu size ait olan tek şey oturduğunuz ev değil, en önemli tapu Cumhuriyettir ve sizindir o tapu. Büyük tapunuza sahip çıkmazsanız o büyük tapunun sınırları içindeki küçük tapunuz da (şahsi eviniz) bir gün hain vahdettinciler tarafından alınacak.
Keşke Yunan kazansaydı diyen deli Kadir'i ziyaret eden Diyanet Başkanını ve Fransız sever Halil Konakçı imamı aklımızda. Unutulacak kişiler değilller bunlar, Kubilay'ı şehit eden hainlerle bunların hiçbir farkı yok; HEPSİ HAİN.. Bunlar her iftiralarından sonra ÖDÜLLENDİRENLER "EN BÜYÜK HAİNDİR."
Dün çok ünlü yurtdışı istihbarat gazeteciliği yapan bir değerli insanı kaybettik. Avrupalı bir fikir öncüsü adamla olan ropörtajıı okudum. Adam "Biz Avrupalı'ların kadim düşmanı Türk'lerdir." diyor ve sebebini de açıklıyor: Korku.. Bu yüzden Avrupa'da ilerlemenin tetikçisi oldunuz diyor. Ve bizden çok şey öğrendiklerini de itiraf ediyor (en başta mühendislik ve savaş teknikleri).
Biraz toparlayayım bu yazıyı;
12 şehit verdik. Tek sorumlusu ve her türlü desteği veren Amerika'dır. Onları devlet politikaları açısından İngilizler haricinde hiçbir ülke sevmiyor. Kuklanız Menderes ile başladığınız ama 61 müdahalesiyle sekteye uğrayan ve sonra 70 li yıllardaki çomaklarınız ve Kenan Evren gibi sizin askerlerinizle tekrar devam eden, cia ajanınız Fuller ile "Siyasal İslam" ucubenizi Özal ile yerleştirip teyyo ile temellerini güçlendirdiğiniz bu yoz ve İslamiyeti değiştirme çabanız (Adnan Oktar, Menzilciler, Nurcular, İsmailağacılar, Süleymancılar ve diğerleri) son bulmak üzere. Devlet bürokrasisindeki zayıf karakterli kişileri bir takım bop saltanatına yakın vakıflarca cebren ve hile ile kendi tarafınıza çekmiş olabilirsiniz. Merak etmeyin, önce onlar konuşacak, sonra siz...
Özgürlüğün bedeli vardır, yine öderiz. Peki siz hazır mısınız?
"Yurtta sulh, cihanda sulh"
Gazi Mustafa Kemal ATATÜK
11 notes
·
View notes
Note
Ben de şöyle söyleyeyim tabii ki de kırmadın düşüncelerine saygım sonsuz sadece bilgilenmek istiyorum ya da bunları tartışarak anlayabilmek bak emin ol eğer CHP HDP ile olmasaydı sonuna kadar desteklerdim çünkü Mustafa Kemal Atatürkun kurmuş olduğu parti Atatürk'ün çizgisinden yolundan izinden giden bir parti ve ben de bunu destekliyorum ama sen televizyonu ya da haberleri açtığında görüyorsun teröristler çok fazla askerlerimizi öldürüyor Atatürk'ün askerlerini hem de altını çizerek söylüyorum Atatürk'ün canını bile vereceği askerleri ölüyor ne için CHP'nin birleştiği kişiler yüzünden Selahattin Demirtaş en büyük PKK baskanidir Öcalandan sonra gelen ve Kılıçdaroğlu ağzıyla ben onu çıkaracagim diyor onu çıkarırsa Selahattin Demirtaş direkt Öcalan'ı çıkarır ve Öcalan gibi hainlerin istegi bu devleti yakıp yikmak burayı kendi devletleri Kürdistan'a döndürmek ve çıktığı an yapar güçlü biri çünkü anca hapisteyken tutulmusken niye çıkaralım ki devlet hainlerini eğer onlar çıkarsa doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu hepsi ya Kürtçe konuşmak zorunda kalacaklar ya da bilmeyenler sürgün edilecek bura Kürdistan bölgesiyle birleşecek ve durum çok daha kötü olacak CHP gelirse Max 1 yıl rahat oluruz ondan sonrası felaket olur
Şimdi, en baştan alalım. Alınmamana çok sevindim. Öncelikle, CHP-HDP gibi bir ortaklık söz konusu değil. HDP ve içinde bulunduğu Emek İttifakı (tam adını hatırlayamadım kusura bakma) Cumhurbaşkanlığı için Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğini ve bir beklentileri olmadığını açıkladı. Bu açıklamaya da ulaşabilirsin bir sürü haber sayfasından. İkinci kısmı HDP'nin terörist bir parti olarak anılması ki onunla ilgili görüşlerimi bir önceki yanıtta belirttim, tekrarlayıp burayı şişirmekte anlam görmüyorum. Buradaki eşiğimiz şurası maalesef ki. Anlatamadığımız kısım şurası. Barış süreci safsatası altında Barzani ile kol kola gezen Erdoğandı, Öcalan'ın kardeşini TRT'ye çıkarıp mektup okutan onun hükümetiydi, seçimlerden önce ona heyet gönderip destek isteyen yine onun hükümetiydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Öcalan'ı serbest bırakmak üzerine hiçbir demecine denk gelmedim. Eğer sen geldiysen lütfen paylaş, ben de kendimi düzeltmiş olayım ancak böyle bir mesele bilgim dahilinde yok. Selahattin Demirtaş konusu ise çok daha keskin. Kılıçdaroğlu'nun dediği şey çok açık. Cumhurbaşkanı olarak yargıdan elimi çekeceğim. Şu an Selahattin Demirtaş'ın içeride kalması için yasal hiçbir şey yok, serbest kalması için AİHM kararı var uygulanmayan. Söylemleri, yaptıkları sebebiyle kendisini sevmeyebilirsin ve belki suçlu da olabilir farklı şeylerden. Gel gelelim dava dosyasına gerçekten var olan bir suçu eklenmedikçe sadece düşünce suçundan içeride yatan birine dönüşür bu. Bu yanlış olan şey. Bu senin şu an Erdoğan'a küfredip hapse girmenle aynı noktada. Aynı absürtlükte. Öcalan'ı çıkarma konusunda da Özgür Özel geçtiğimiz günlerde çok net bir dille bunun olmayacağını belirtti, bunu da haber sayfalarında bulabilirsin. Herhangi bir CHP-HDP işbirliği olmadığı için Selahattin Demirtaş'ın içeriden çıktığı durumda bile böyle bir şeye yetkisi olmaz ve böyle bir teklif sunulsa bile devlet tarafından böyle bir şey kabul edilmez, bu kısım çok başka bir başlık çünkü. Kaç yaşındasın, neler okudun, araştırdın ve nasıl kaynaklarla karşı karşıya kaldın bilmiyorum ama durum özetle bundan ibaret. O yüzden diyorum, gerçek anlamda Tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için bu seçim en güçlü muhalefette birleştik. Bir sonraki seçimin gerçekten demokratik olabilmesi ve herkesin çekinmeden fikirlerini savunabilmesi için. (Millet İttifakı'nın ana söylemlerinden biri de barajın %3'e düşürülmesiydi yanlış hatırlamıyorsam. Bu da daha fazla fikrin filizlenmesi, daha eşit dağılabilen bir demokrasi demek.) Biraz uzun oldu ama umarım kafandaki sorulara biraz bile olsa yanıt olabilmiştir söylediklerim. CHP savunucusu değilim, kendi adıma bazı görüşleri doğrultusunda yanlış bulduğum ve açık açık eleştirdiğim çok söylemleri de oldu. Gel gelelim günün sonunda bazı durumlarda, daha sağlıklı günlere ulaşmak için birleşmemiz gerekebiliyor. Sevgiler.
3 notes
·
View notes
Video
youtube
Aşkımız Bitecek - Cansu Koç ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Beste Adn... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤https://youtu.be/l7byjzDB3BA ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Aşkımız Bitecek - Cansu Koç ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Beste Adnan Varveren) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Nokta��ı.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ... https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNSCWV1F_34e_VUEF7f431Z ➤ ESER ADI : AŞKIMIZ BİTECEK BÖYLE GİDERSE (KABAHAT SENDE) ➤ SÖZ GÜFTE : ADNAN VARVEREN ➤ BESTE - MÜZİK : ADNAN VARVEREN ➤ USÜL : 4/4 C DİSKO ➤ MAKAM - DİZİ : KÜRDİ - MİNÖR ➤ ARANJÖR : ? ➤ ENSTRÜMANLAR : ELEKTRO BAĞLAMA ➤ KİMLER OKUDU : ERKİN KORAY, MEHMET ERDEM, BAHACANSU KOÇ ➤ FİRMA - ŞİRKETİ : BOĞAZİÇİ MÜZİK YAPIM Cansu Koç - Aşkımız Bitecek (Offical Video) Yapım : Boğaziçi Müzik Ltd. Yapımcı : Ozan Oskay Müzik yönetmeni : Ahmet Koç Klip Yönetmeni : Hakan Yonat ŞARKI SÖZÜ ve AKORU B B Em B C Am B B Ben yaralı kurt sen kınalı kuzu biraz cilve aşkın biberi tuzu Em B C Am B Sanki biraz naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi gibi Em B C Am B Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi Em C Am B B Arpa buğday yan yana orak istemez, yağız at şahlandımı durak dinlemez Em B C Am B Sanki biraz naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi gibi Em B C Am B Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi Em C Am B G D Em C Am B Yeter çektiğim insaf et gayri senin bana gönlün var gibi gibi Em C Am B B Bm Zehirin şifası süt ile incir ellerim kelepçe yüreğim zincir Em B C Am B Sen de biraz naz ediyorsun ama yinede bana gönlün var gibi gibi Em B C Am B Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi Em C Am B B Kimse sevemez benim gibi seni kırk yılda bir gelir Barış gibisi Em B C Am B Sen de biraz naz ediyorsun ama yinede bana gönlün var gibi gibi Em B C Am B Yüzüme karşı git diyorsun ama sanki gözlerin kal der gibi gibi Em C Am B G D Em C Am B Yeter çektiğim insaf et gayri senin bana gönlün var gibi gibi Em C Am B Cansu Koç Doğum 1973 Ankara, Türkiye Başladığı yer Türk Tarzlar Anadolu rock, Türk halk müziği Meslekler Şarkıcı Etkin yıllar 1999-günümüz Müzik şirketi Sindoma Müzik (1999-2002) Boğaziçi Müzik (2002-2006) Seyhan Müzik (2006-2018) Ağdaş Müzik (2018-) Cansu Koç (d. 1973, Ankara), Türk şarkıcı.[1] Ahmet Koç'un kızkardeşidir. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan-Opera Bölümü ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde ünlü müzisyenler, Selmi Andak, Melih Kibar, Müveddet Günbay ve Sertab Erener gibi alanında uzman isimlerden dersler alarak mezun oldu. 1999'da ilk albümü "Anadolu Yakası" ile iyi bir çıkış yaparak tanındı. Cansu Koç'un 2000'de "İsimsiz", 2002'de "45'lik", 2006'da "Yalnızlık Mevsimi / 9 Renk" ve 2018'de "Çay Var İçersen" adlı albümleri yayınlandı.[2] Albümleri 1999: Anadolu Yakası 2000: İsimsiz 2002: 45'lik 2006: Yalnızlık Mevsimi / 9 Renk 2018: Çay Var İçersen
0 notes
Text
Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi 86 yıl önce Mardin’i ziyaret etmiş
https://pazaryerigundem.com/haber/187121/turkiyenin-ilk-guzellik-kralicesi-86-yil-once-mardini-ziyaret-etmis/
Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi 86 yıl önce Mardin’i ziyaret etmiş
1929’da Cumhuriyet Gazetesi‘nin düzenlediği yarışmayla Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik,1938 yılında Mardin’i ziyaret ettiği ortaya çıktı.
Şehmus EDİS / MARDİN (İGFA) – Tarih sayfalarında saklanan ve Mardin’de çektirdiği fotoğrafın ortaya çıkması ile birlikte yıllar önce Mardin’den bir Türkiye Güzeli’nin geçtiğini gösteriyor.
Araştırmalara göre, 1938 yılında çıktığı Türkiye turnesinde Mardin’i ziyaret eden Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik, burada şehrin ileri gelenleri ile bir araya geliyor. Tarihi şehirde birçok yeri gezen Feriha Tevfik, Mardin’de kaldığı süre zarfında Kayacan Sitesi’nde bulunan ve Artuklu Hükümdarı el-Melikü’l-Mansûr Necmeddin Gazi için yaptırılan tarihi Firdevs Köşkü’nde konaklıyor. Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi Feriha Tevfik, kaldığı süre zarfında Firdevs Köşkü bahçesinde Mardin’i arkasına alarak tarihi bir fotoğraf çektiriyor. İşte o yıllardan günümüze yansıyan bu fotoğraf sayesinde Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik’in 1938 yılında 7 bin yıllık tarihi geçmişi bulunan Mardin’i ziyaret ettiği netleşti.
FERİHA TEVFİK KİMDİR?
1910 yılında doğan Feriha Tevfik, 1929 yılında kraliçe seçildikten sonra çeşitli filmlerde oynayan Feriha Tevfik, tiyatroda yer aldı ancak 1939’dan sonra sahnelerden tamamen ayrıldı. Üç kez evlenen Tevfik, 1955 yılında ölen üçüncü kocası olan ceza avukatı Sadi Rıza Dağ’dan tek çocuğu olan Atilla Germiyanoğlu dünyaya geldi. 1991’de geçirdiği beyin kanaması sonucunda yaşamını yitirdi.
NASIL YARIŞMAYA KATILIR?
Feriha Tevfik,1910 yılında İstanbul’da doğdu. Tam adı Feriha Tevfik Negüz’dır. İlk Türkiye Güzeli: Feriha Tevfik olarak tarih sayfalarında yerini alır. Bu yarışmadan birkaç yıl sonra, 1929’da Cumhuriyet Gazetesinde ufak bir ilan yayınlanmıştı: “Türkiye’nin en güzel kadınını arıyoruz, güzellik kraliçesi seçilecek…”Feriha Tevfik, o zamanlar 13 yaşında genç bir kız ve tek bir hayali var: Amerika’ya gitmek ve orada film yıldızı olmak. Üstelik bu hayalini gerçekleştirmek için de Amerika’daki bir film şirketine mektup yazmış ve olumlu geri dönüş almıştı. Fakat yaşının küçük olmasından ötürü birkaç yıl beklemesinin daha iyi olacağı da aynı mektupta kendisine bildirilmişti. O da, bu sürede kendisini geliştirerek Amerika’ya olabildiğince hazır şekilde gitmenin planlarını yapmaktaydı. Aklında yarışmaya dair hiçbir düşünce olmayan genç Feriha’yı, evlerine misafir gelen eski Roma Büyükelçisi Kazım Bey’in kızı Saffet Hanım beğenip, hem kendisini hem de annesini ikna etmişti.
125 KİŞİ ARASINDAN İLK FİNALİST OLUR 125 kişilik aday sayısı, gazete okuyucularının yaptığı oylama sonucu 48’e indi ve bu isimler finalist olarak 2 Eylül’deki yarışmaya katılmaya hak kazandılar.
60 KİŞİLİK JÜRİ TÜRKİYE GÜZELİNİ SEÇİYOR Cumhuriyet Gazetesi binasında gerçekleşecek olan yarışma öncesi salon tıklım tıklım doluyor. Profesörler, yazarlar, şairler, müzisyenler ile yerli ve yabancı gazetecilerden oluşan 60 kişilik jüri, Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesini seçiyor.
HİCRAN HANIM EVLİ ÇIKINCA OYLAMA DIŞI KALIR Jüri, önce ilk sekiz adayı seçti. Ardından bu sekiz ismi üç defa oylayarak da yarışmanın birincisini seçti: Hicran Hanım. Evet, yarışma jürisi 2 numaralı Hicran Hanım’ı Türkiye’nin en güzel kadını seçmişlerdi ki; kendisinin evli olduğu anlaşıldı. Yarışma şartnamesinde adayların bekar olması gerektiğine dair bir madde vardı ve bu sebeple Hicran Hanım oylama dışı bırakıldı. Hal böyle olunca adaylar bir kez daha jüri önüne çıktılar. Jürideki isimlerden Yazar Peyami Safa, adaylara yaptığı konuşmada, “Bu bir seçimden ziyade, kalplerimizle güzellikleriniz arasında çekilecek bir kuradır. Kazanamayanlar güzelliklerinden ziyade talihlerine küssünler.” ifadelerinin yer aldığı kısa bir konuşma yaptı. Ardından adaylarla kısa sohbetler yapılarak konuşmalarına, seslerinin ahengine bakıldı ve tekrar bekleme salonuna geçtiler.
TÜRKİYE GÜZELİ FERİHA TEVFİK Bundan sonrasını yarışmanın üzerinden geçen 35 yılın ardından Feriha Hanım anlatıyor: “Son defa beni salona sokarak masanın üstüne çıkardılar. Ne olduğunu anlamama vakit kalmadan Türkiye Güzeli seçildiğimi ilan ettiler. Tahmin edeceğiniz gibi, şaşkınlığım büyük oldu. Birden başım döndü ve kendimi kaybettim.” “60 kişilik jüri heyetinin bu kararı oy birliğiyle verdiğini öğrenince şaşkınlığım büsbütün artmıştı. Nedense bu sıfata kendimi asla layık görmüyordum… O neticeye bugün bile hayret ederim… Galiba insan kıtlığında beni seçtiler.”
İLK FİLMİ KAÇAKÇILAR
Türkiye’nin ilk Güzellik Kraliçesi olan Feriha Hanım, Miss Universe (Kainat Güzeli) güzellik yarışması yaklaşık bir ay önce gerçekleştiği için o sene Amerika’ya gidemedi. Ancak; gelecek sene düzenlenecek olan yarışmanın, Miss World ve Miss Universe tarihlerine göre düzenlenmesi ve Feriha Hanım için de bir çare düşünülmesine karar verildi. Hollywood hayallerini bir sene ertelemek durumunda kalan “Kraliçe”, çiçeği burnunda olan Türk sinema dünyasına adım attı ve 1929 yılında kariyerinin ilk filminde yer aldı: Kaçakçılar. Besleme adlı karakteri canlandırdığı bu film dışında 1939’a kadar sekiz yapımda daha yer alan Feriha Hanım, aldığı konservatuvar eğitimi sonrasında Şehir Tiyatrolarında kendisine yer buldu ve bir anlamda Türkiye’nin ilk yıldızı olmuş oldu.
MİSS TURKEY
Bir sonraki yarışma için kararlaştırılan tarih 10 Ocak 1930’du. 21 Kasım tarihli Cumhuriyet Gazetesinin ilk sayfasından “Güzeller Hazır Mısınız?” üst başlığıyla verilen haberle birlikte de adaylık süreci başlamış oldu. Bu yarışmaya ise yalnızca 42 aday başvurdu. Finale kalan 22 aday arasında en güzel seçileni ise; Mübeccel Namık Hanım idi. Yarışmada ikinci sırayı, Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi olan Feriha Tevfik aldı.
12 EYLÜL 1929 Hal böyle olunca yarışma komitesi birinci olan Mübeccel Hanım’ı Paris’te düzenlenecek olan Miss World (Dünya Güzellik) yarışmasına, ikinci olan ancak ilk yarışmanın birincisi Feriha Hanım’ı da Amerika’da düzenlenen Miss Universe yarışmasına gönderme kararı aldı. (1930 yılında Miss Universe, anlaşmazlıklar sonucu iki ayrı yarışma olarak; hem Brezilya hem de Amerika da düzenlendi.) Feriha Hanım, Ağustos ayında düzenlenecek olan yarışmaya Avrupa’dan katılacak olan güzellerle birlikte deniz yoluyla gitti;
AMERİKA “Aklımdan çıkaramadığım Amerika’yı ve o büyük sinema dünyası Hollywood’u görecektim.” sözleriyle yaşadığı heyecanının dile getiren Feriha Tevfik, yanında aynı zamanda aile dostları da olan bir dışişleri yetkilisiyle birlikte birlikte bu yolculuğa çıkmıştı.
21 KASIM 1929 Haftalar süren yolculuk sonunda gemi nihayet Amerika’ya vardı ve güzelleri bekleyen meraklı gazeteciler hemen güverteye doluştular. Bundan sonrasını Feriha Hanım anlatıyor: “Güvertede bekleyen gazetecilerin flaşları parlamaya başladı. Çok az anladığım İngilizce ile onların Türk güzeli diye bekledikleri mahlukun Afrikalı bir maymun olduğunu anladım. Bunu öğrenince kahkahalarla gülmeye başladım. Gazeteciler beni gördükleri an büyük bir şaşkınlığa düştüler.“
GAZETE OKUYUCULARININ OYLAMA İŞLEMLERİ HAKKINDA
Yarışmaya Amerika’nın eyalet güzelleri ve Feriha Hanım dışında; Almanya, Fransa, Macaristan, Romanya(2 aday ile) ve Rusya güzellik kraliçeleri katılmışlardı.
��YÜZÜNE ÇÜRÜK DOMATES ATACAKLAR”
İlk gün otele tören düzeninde gitmiş olsalar da resmi geçit bir sonraki günün sabahında yapılacaktı. O sabah otelde kendisini ziyarete gelen iki Türk vatandaşı, genç Türkiye güzelini Amerikalılar konusunda uyardılar: “Aman dikkatli ol kızım. Halk, seni zenci sanıyor ve o şekilde karşılamak için hazırlanmışlar. Yüzünce çürük yumurta ve çürük domates atabilirler…” “Bu zihniyete hem kızıyor hem de gülüyordum” diye anlatan Feriha Hanım, sonrasında olanları şu şekilde dile getiriyordu: “Bütün güzeller bir bir dışarı çıktılar… Ben ihtarlara rağmen mahsus gecikiyordum… Çok sevdiğim fildişi elbisemin üstü mini mini açık yeşil çiçeklerle süslenmişti. Öğle üzeri giyilecek pek sevimli bir elbiseydi… Halk dışarıda bağırıyor ve müthiş gürültü oluyordu. Ben önlerine geldiğimde kısa anda o gürültüden eser kalmamıştı. Bir süre için durdum, atacaklarını atsınlar diye bekledim. Bu sessizliği bir anda alkış tufanı bozdu… Yarım anladığım İngilizce ile şunları söylüyorlardı: ‘Yaşa Miss Türkiye! Bizim kızlara benziyorsun ama onlardan çok daha güzelsin.“
KAÇIRILMA HADİSESİ Bu eğlencelere dünyanın dört bir meşhurlar da gelmekteydi; İngiliz soyluları, elçiler, milyonerler, sanatkarlar, ilim ve fikir adamları… Konukların kendisine genelde Türkiye ve Atatürk hakkında sorular sorduğunu aktaran Feriha Hanım; ne var ki Kanadalı bir milyoner tarafından kaçırılmaya çalışıldığını da tatsız bir anı olarak yıllar sonra Akşam Gazetesine verdiği röportajda okuyucularla paylaşmıştı. Düzenlenen partilere katılan Kanadalı bir milyoner, sistemli olarak takip ettiği Feriha Tevfik’e bir gün talip olmuş: “Yaşı küçüktür evlenemez, üstelik ecnebisiniz; olmaz denildi ise de dinlemedi. Birkaç sene nişanlı beklerim, gerekirse Müslüman da olurum dedi. Buna rağmen red cevabı verilince de bu adam beni kaçırmaya kalktı.” Adamın hamlesi sonrası Feriha Hanım bağırmaya başlamış ve eğlencenin düzenlendiği otel salonu birbirine girmiş; böylelikle kaçırma teşebbüsü orada sonra ermiş. Otele doluşan polisler adamı derhal tutuklayarak götürmüşler. Feriha Tevfik, 34 yıl önce yaşanan bu olayı anlatırken, hâlâ ürperdiğini ifade etmişti.
YURDA DÖNÜŞ Miss Turkey şeridiyle yarışmada boy gösteren ilk Türkiye güzelimiz Feriha Tevfik, Miss Universe yarışmasında dereceye giremedi. Kainat güzeli, New Orleans adayı Dorothy Dell Goff oldu. 1985 yılında verdiği röportajda, yarışmada bir ‘dalavere’ döndüğünü ifade etmiş ve “Çocuk olmama rağmen şaşmıştım. Kızcağızın yüzü güzel değil ve anlayacağınız, para(ödül) içeride kalsın isteniyordu. Mesela Miss Rusya’nın yüzü çok güzeldi.” sözlerini kullanmıştı. Yurda dönen Feriha Hanım, Hollywood hayallerini gerçekleştirememenin üzüntüsünü yaşamıştı. Ancak daha sonra Amerika’dan kendisine bir teklif geldi. Ne yazık ki, İtalya — Trablusgarp savaşı başlayınca bu proje sekteye uğradı. Daha sonra Fransa’da bir film projesi ortaya çıktı; Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan’ı oynayacaktı. Fakat bu proje de hayata geçmedi. 1929 yılındaki yarışmanın birincisi Feriha Tevfik(soldaki) ve yanında yarışmanın üçüncüsü Araksi Çetinyan. Araksi Hanım, 1926’daki gayriresmi yarışmanın birincisiydi. 3 Eylül 1929 / Cumhuriyet Gazetesi Yurt dışında film çevirme hayalleri gerçekleşmeyen Feriha Tevfik, tüm sanat hayatını ve ömrünü Türkiye’de geçiridi.
İLK GÜZELLİK KRALİÇESİ: “GÜZELLİK YARIŞMALARINA KARŞIYIM” Ama, ‘bu şekilde düzenlenmeye devam ederse’ diye eklemişti cümlesinin sonuna, 1964 yılında. Yarışmaların eski ciddiyet ve önemini kaybettiğinden yakınan Türkiye güzeli, yarışmanın asıl amacından saptığı düşüncesindeydi. Ona göre asıl amaç; kendimizi bütün dünyaya tanıtmak ve hakkımızda sağlam ve köklü bilgiler vermek olmalıydı. Türk kadınını; güzelliği, ahlakı ve kültür yapısı ile ortaya koymamız gerektiğinin altını çizen Feriha Hanım, o gün gelinen noktada yarışmaların kızları kötü yola düşüren ticari bir eğlence aracı haline geldiğinden yakınıyordu.
ÜÇ EVLİLİK VE ARDINDAN GELEN YALNIZLIK Feriha Tevfik, biri 16 yaşındayken olmak üzere toplam 3 evlilik yaptı ve bir oğlu oldu. Ailesinden pek çoklarının karşı çıkması, hatta bağlarını koparmasına rağmen sanat dünyasının içinde olmaya çabaladı Feriha Hanım; ancak 1939 yılından sonra daha fazla tahammül edemedi olan bitene. “Kim ne derse desin, devam edecektim. Ama, sözlere dedikodulara dayanamadım.“ Belki de bu sebeple, güzel sesini milyonlara duyuramamıştı. Şan dersleri almış olan ilk güzellik kraliçesi, konserler vermeyi de çok istemiş; ancak bu emeline ulaşamamıştı.. Kendisiyle 1985 yılında yapılan röportaj için eski fotoğraflarının kullanılmasını rica etmiş, “Geçmişteki gibi hatırlanmak isterim.” demişti. 60’LI YILLAR 1991 yılında rahatsızlanması sonucu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Birkaç gün sonra biraz toparladı, Ramazan Bayramı(16–17–18 Nisan) için evine gidebileceği söylendi ancak yalnızlıktan korktuğu için hastanede kalmayı tercih etti. Oğlu, Bodrum’da yaşıyordu.Hastanede tedavisi sürerken, 22 Nisan sabahı yaşadığı beyin kanaması sonrası hayata veda etti.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yusuf Alemdar “Tüm enerji ve düşüncemizi Sakarya’nın önündeki güzel günlere yönelttik” Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yusuf Alemdar, fabrika ziyaretleriyle seçim çalışmalarını sürdürdü. Alemdar, “Tüm enerji ve düşüncemizi Sakarya’nın önündeki güzel günlere yönelttik. Projelerimizi hazırladık. Sakarya’nın tamamını kapsayan, tüm hemşerilerimizi kuşatan bir anlayışla inşallah Sakarya’yı Türkiye Yüzyılı’nın parlayan şehirleri arasına katacağız. Buna inanıyoruz, mutlaka başaracağız” dedi. Cumhur İttifakı Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Yusuf Alemdar, seçim çalışmaları kapsamında sanayi kuruluşlarını ziyaret etti. Erenler ilçesinde faaliyet gösteren fabrikaları gezen Alemdar, çalışmalara dair bilgi aldı. İlk durağında mobilya fabrikasını ziyaret eden Alemdar, burada Nevzat Fidanoğlu, Şaban Fidanoğlu ve Azem Fidanoğlu tarafından karşılandı. Firmanın işçileriyle selamlaşarak çalışmalarında kolaylıklar diledi. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/sakarya-buyuksehir-belediye-baskan-adayi-yusuf-alemdar-tum-enerji-ve-dusuncemizi-sakaryanin-onundeki-guzel-gunlere-yonelttik-10495.html
#sondakika #haber #istanbul #Sakarya #türkiye #ankara #haberler #sondakikahaber #takip #SBB #gündem #asker #FısıltıHaberleri #tbt #turkiye #vatan #bilgi #bayrak #mhp #instagram #rte #magazin #15temmuz #video #chp #ultraslan #pöh #YusufAlemdar #akp #gundem
0 notes
Link
Türkiye Belediye Başkanları Birliği Başkanı Hüseyin Erer ve yönetimi Eski Belediye Başkanı Veli Korkmaz refakatinde Kırıkkale İslami Değerler Külliyesini ziyaret ettiler. HABER: TAHİR ERDEM Türkiy... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
OMERÎ AŞİRETİ (EŞÎRA OMERIYAN)
12 Haziran 2016 ·
OMERYA TARİHİ KİTAPLAŞTI !
Mardin ve Botan bölgesinde yerleşik olan, Türkiye ile Dünyanın dört bir ülkesine dağılan Omeriyan aşiretinin tarihi kitaplaştırıldı. Omeriyan aşiretini aşiretin ileri gelenleriyle görüşüp kitaplaştıran Kürt yazar ve siyasetçi Şerefxan Cizîrî, bölgenin aşiretsel, coğrafik, ekonomik, kültür yapısının yanı sıra, aşiretin siyasi yapısı ve Cumhuriyet döneminde yaşanan isyanlarda devlete karşı direnişleri detaylı bir şekilde bu yıl piyasaya çıkan "Omeriya Mirsom" adlı kitapta dile getiriyor.
Yıllarca Avrupa'da yaşayan Kürt yazar ve siyasetçi Şerefxan Cizîrî, mensup olduğu Kürt Omeriyan aşiretini bütün yönleriyle ele alan Kürtçe bir kitap yayınladı. İsmini Mardin'in Ömerli-Midyat-Nusaybin ile Şırnak'ın İdil ilçesi sınırları arasında kalan ve genelde dağlık alandan oluşan "Omeryan" mıntıkasından alan Omeriyan aşiretini, bölgede köy köy gezerek, ileri gelenleriyle görüşüp kitaplaştıran Şerefxan Cizîrî, bölgenin aşiretsel, coğrafik, ekonomik, kimlik ve kültürel yapısının yanı sıra, aşiretin ileri gelen ailelerinin kendi aralarındaki çekişmeleri, siyasi yapısı, devlete karşı direnişleri, çıkardığı milletvekillerini detaylı biçimiyle dile getiriyor. Omeriyan bölgesinin haritasının yanı sıra aşiret içinde yer alan ailelerin durumu, bölgenin nüfusunun da ele alındığı Kürtçe "Omeriya Mirsom" kitapta, Osmanlı döneminin yanı sıra Cumhuriyetin ilanından sonra da bölgede yaşanan isyanlar ve aşiretin bu isyanlardaki duruşu, toplumsal-sosyal yaşamına yer veriliyor.Bölgenin köklü büyük aşiretlerinden biri olan Omeriyanlar, Cumhuriyet ilanından sonra bölgede yaşanan Kürt isyanları ve ekonomik nedenlerden dolayı Türkiye'nin bir çok ilinin yanı sıra Suriye, Irak, İran gibi ülkelere dağılmış durumda. Birçok Avrupa ülkesine de göç eden aşiret mensuplarının yanısıra, Türkiye'de de Mardin kent merkezi ve bağlı ilçeler başta olmak üzere Diyarbakır, Ankara, İstanbul ve ağırlıklı olarak İzmir'e yerleşmiş.
Omeryan'lar, Suriye'nin Qamişlo, Haseki, Halep ve Şam, Irak'ta ise Hewlêr, Duhok, Süleymaniye, Musul, Kerkük ve Bağdat gibi kentlerde yerleşik bir yaşam sürdürüyorlar.
Nüfuslarının 350-400 bin civarında olduğu tahmin edilen Omeryan'lar, yerleşik olduğu bölgelerde de siyasette ağırlıklarını hissettiriyor.
Şerefxan Cizîrî, kitabında Omeriyanlar arasında on yıllardır devam eden ancak günümüzde yavaş yavaş etkisini yitiren ünlü Mehmudki-Edmanki ailelerinin siyasi çekişmesine de açıklık getiriyor. Aşireti ikiye bölen Mehmudki ve Edmanki aileleri arasında yaşanan ve zaman zaman çatışmaya dönen husumet, günümüzde ulusal mücadelenin geldiği boyutla etkisini giderek yitirmiş durumda. Şerefxan Cizîrî, kitabında Şeyh Sait İsyanına katılmak isteyen Omeriyan aşiretine de değiniyor. Suriye'de 1985 yılında yaşamını yitiren Hesen Hişyar Serdi ile yaptığı görüşmeyi kitaba aktaran Cizîrî, Heşen Hişyar Serdi'nin kendisine Omeriyan aşiretinin ağası Brehime Osman'ın Şeyh Sait'e destek amacıyla atlılarıyla Diyarbakır yönüne doğru yola çıktığını, Sultan Şeyhmus'da ise kendisine isyanın bastırıldığıyla ilgili haber gönderdiklerini aktarıyor. Hesen Hişyar Serdi, Başta Omeriyan bölgesi olmak üzere Mardin bölgesinden hiç kimsenin Şeyh Sait ayaklanmasına karşı devlet tarafında yer almadığını, yer alanların ise Sürgücü ağaları olduğunu dile getiriyor. Özellikle Kamil Ağaye Ewêna'nın devlet tarafında yer alarak isyanın bastırılması için Kürtlere çok kötülükler yaptığının dile getirildiği kitapta, isyandan sonra Omeriyan'ların yaşadığı zorlukları da dile getiriyor. AŞİRET DİRENİŞLERİ DENGBÊJ'LERİN KLAMLARINDA Bölgede adeta kuşaktan kuşağa ünlü Kürt Dengbêj Xıdırê Omeri tarafından aktarılan aşiret ağası Eliyê Ehmed ve kendisine destek veren 15 savaşçının Merzeka vadisinde bulunan Rute mağarasında devlet güçleriyle girdikleri çatışma da ayrıntılı bir şekilde kitapta yer alıyor. Dengbêj'lerin klamlarına konu olan olay, Omeriyan dağlarında kaçak bir şekilde gezen Eliyê Ehmed ve savaşçılarının barındığı mağara, kendilerinden korkan bölgedeki nüfuzlu kişilerin ihbarıyla devlet güçleri tarafından çembere alınıyor ve ağır silahlarla başlayan çatışmadan sonra Eliyê Ehmed ve 15 savaşçısı ölü olarak ele geçiriliyor. Eliyê Ehmed ve 15 savaşçısının kesilen başları ise daha sonra çuvallar içinde kimliklerinin tespit edilmesi için köylerde nasıl dolaştırıldığı ayrıntılı bir şekilde dile getiriliyor.Cizîri’nin kitabında, Omeriyan'ların aşiret ağaları olan Usivê Osman, Brehîmê Osman, Ehmedê silêman, Evdelê Sileman Elîyê Hiseyn, Hecî Xelîlê Xezalî'nin yaşamları, politik duruşları, direnişleri de ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Mar-Has yayınlarından çıkan Şerefxan Cizîrî'nin "Omeriya Mirsom" isimli Kürtçe Kitabı, bölgede büyük bir nüfuza sahip olan Omeriyanlarla ilgili önemli bir kaynak niteliğinde. MERZEKA VADİSİ ÇATIŞMASI Cizîrî'nin kitabında, Merzeka vadisi Rute mağarasında aşiretin ileri gelenlerinden Eliyê Ehmed ve savaşçılarının 1926 yılında askerler tarafından katledilmeden önce aralarında geçen diyaloglara da yer veriyor.
(jı bo keda te, Spas hevalê Hevin Demir)
1 note
·
View note
Text
AK Partili Hakan Kalfaoğlu üstün başarı gösteren partililere teşekkür etti
Hakan Kalfaoğlu üstün başarı gösteren partililere teşekkür etti AK Parti Buca İlçe Başkanı Hakan Kalfaoğlu, geçen mayıs ayında gerçekleştirilen cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri öncesinde, sokak sokak, kapı kapı gezen, üye kazandıran, canhıraş çalışan partililere düzenlenen bir törenle teşekkür plaketlerini sundu. AK Parti 25. dönem milletvekili Cemil Şeboy 'da törende söz alarak "Türkiye'nin çok kritik bir seçimi geride bıraktığını söyleyerek. "Çok şükür Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı seçtik. Türkiye yüz yılında önemli bir seçimi zafer ile tamamladık. Tüm teşkilatı, ilçe başkanı Hakan Kalfaoğlu ve canla başla çalışan tüm dava arkadaşlarımızı tebrik ederim. " dedi AK Parti Buca İlçe Başkanlığı, Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi konferans salonunda düzenlediği törenle üstün başarı gösteren partilileri tek tek ödüllendirdi. Göreve geldiği günden bu yana çalıştığı dönem içinde Türkiye'de en fazla üye kaydı sağlayan ilçe başkanı unvanını alan AK Parti Buca İlçe Başkanı Hakan Kalfaoğlu, yaptıkları saha çalışmalarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı seçilmesine destek olan tüm partililere teşekkür etti. 2023 genel seçimleri sonrası Türkiye Yüz Yılına girildiğini aktaran Hakan Kalfaoğlu, "Canla başla çalışan, kıymetli uçbeylerimiz mahalle başkanlarımız, okul görevlilerimiz ve sandık görevlilerimize mükemmel bir koordinasyon örneği gösterdi. Read the full article
0 notes
Text
AK Partili Hakan Kalfaoğlu üstün başarı gösteren partililere teşekkür etti.
Hakan Kalfaoğlu üstün başarı gösteren partililere teşekkür etti AK Parti Buca İlçe Başkanı Hakan Kalfaoğlu, geçen mayıs ayında gerçekleştirilen cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri öncesinde, sokak sokak, kapı kapı gezen, üye kazandıran, canhıraş çalışan partililere düzenlenen bir törenle teşekkür plaketlerini sundu. AK Parti 25. dönem milletvekili Cemil Şeboy 'da törende söz alarak "Türkiye'nin çok kritik bir seçimi geride bıraktığını söyleyerek. "Çok şükür Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı seçtik. Türkiye yüz yılında önemli bir seçimi zafer ile tamamladık. Tüm teşkilatı, ilçe başkanı Hakan Kalfaoğlu ve canla başla çalışan tüm dava arkadaşlarımızı tebrik ederim. " dedi.
AK Parti Buca İlçe Başkanlığı, Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi konferans salonunda düzenlediği törenle üstün başarı gösteren partilileri tek tek ödüllendirdi. Göreve geldiği günden bu yana çalıştığı dönem içinde Türkiye'de en fazla üye kaydı sağlayan ilçe başkanı unvanını alan AK Parti Buca İlçe Başkanı Hakan Kalfaoğlu, yaptıkları saha çalışmalarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden cumhurbaşkanı seçilmesine destek olan tüm partililere teşekkür etti.
2023 genel seçimleri sonrası Türkiye Yüz Yılına girildiğini aktaran Hakan Kalfaoğlu, "Canla başla çalışan, kıymetli uçbeylerimiz mahalle başkanlarımız, okul görevlilerimiz ve sandık görevlilerimize mükemmel bir koordinasyon örneği gösterdi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde başlayan Türkiye Yüz Yılı'nda hep birlikte daha da çok çalışacağız" diye konuştu.
https://www.youtube.com/watch?v=6pnpKgU43wI&list=PLd_PqdoHX47n-ru6UDY3ZMJE1pWvnLI9g Read the full article
0 notes
Text
Bir seçim değerlendirmesi de yapıyım bu uzun geceden sonra.
Sonuçları, -an itibariyle- geçerli, gerçekçi ve iyi görüyorum.
Politikacılar hayal tacirliği yapabilir ama gerçekçi baktığımda olağan sonuç bu.
Seçimin teknik değerlendirmesine dair sadece bir cümlem var:
Kaç seçimdir algı operasyonlarının baş aktörü olmuş Anadolu Ajansına mahkumsan, yoksun kardeşim, o seçime girmesen bile olur. Başka işleri neyse bunu bile düzenleyememişler. Maç başlıyor ve daha başlarken beş sıfır yeniksin. İlk saniyeden milyonlarca oy veren insanın moralini bozarak başlıyor her şey. Bunu bile engelleyemeyen, kendi veri akışını halka benimsetememiş, alt yapısını kuramamış parti bu seçime hazır değildir. Kazanmaya da hazır değildir, kazanamayışı da normaldir.
----
Geliyorum burjuva politikacılarına. Politikacı kalitesinin yetersizliğine. Bu altılı masa bir araya gelirken halka ne diyor? Biz demokrasi adına şunu yapacağız bunu yapacağız diyor. Size şu kadar maaş vereceğiz.
Kendi aralarında demokrasi için ne yapacaklarını mı konuşuyorlar? Kim nerden seçilecek, filanca partiye kaç milletvekilliği düşecek, kim kaç bakanlık alacak vs vs.
Hepsinin temel hareketlerini, davranışlarını bunlar belirliyor. Daha kazanmadan pastadan alacakları payın kavgasında tipler, birbirine düşmeden o pastayı kazanabilir mi?
Bu anlamda ata ittifakı ve sinan oğan meselesine de iyi partinin tuzağı olarak bakıyorum. Zafer partisinin bir oyu yok. Gerçekte iyi partinin adamı. Akşener, masayı dağıttıktan sonra nasıl tekrar oturduğu akılda. Masaya dönseler de gönüllüce dönmediler. Bitmeyen bir hırsları var. Zavallı Kılıçdar CHP'yi onlara teslim etse yine bir şeyler daha isterlerdi. İşte Oğanı'da ikinci tura kalalım daha çok bakanlık milletvekilliği elde edelim vs diye seçime soktular. Tabii kanıtsız itham ediyorum ama benim kişisel fikrim böyle.
Ayrıca Deva vb oyları zaten yüzde bir ikilerde gezen partilerin seçmenlerinin gerçekten ittifaka oy verdiği de şüpheli. Onlar da havadan milletvekilliği kapmış oldular.
Yani birbirine tuzak kuran bir ittifak da seçim kazanamaz!
---
Önemli diğer konu da seçimin ideolojik alanında ki boşluk.
Sadece bu seçimin sorunu değil. CHP genel olarak "gericiliğe" teslim olmadan iktidar olacağına inanmıyor. Atatürk'e inanmıyor. Devrimlere inanmıyor. Tam bu nedenle Türkiye için hiç bir yapısal çözümü yok ki. Bir vaadi bile yok.
Ne diyor? Asgari ücreti şu kadar yapacağım diyor. Değil yirmi bin yüz bin yapsan ne fayda?
Ülkende neyi değiştirmiş oluyorsun?
Seçmen bu kadar aptal mı?
Seçmeni gözü paradan başka bir şey görmeyen bi şey mi sanıyorlar?
Öyle sanıyorlar. Aptal sanıyorlar. Para vadiyle oylarını satın alırız sanıyorlar.
Halbuki uzaklarda örnek aramaya gerek yok. Bizzat karşı kampın seçmeni durumun hiçte onların sandıkları gibi olmadığını gösteriyor. Akp seçmeni, daha zengin olacağız diye mi oy veriyor? Herkes bilmiyor mu yoksullaştığını?
Ekmek kuyruğunda bekleyen adam bile neden " Çok şükür bir sorunumuz yok. Herkesin parası çok, her şeyimizi alabiliyoruz. Allah reise zeval vermesin" diyor?
Bunu bile anlayamaz mı bu ülkede politika yapan yüz yıllık parti?
Ekmek kuyruğunda onu söyleyen adamın bir ideali var kardeşim. Bir İDEAL.
İdeali bize nasıl görünürse görünsün bir ideali var ve o ideal için kişisel fedakarlık ediyor.
Adamın kafasında belki bir din devletinde yaşamak var, belki yarın bir gün osmanlı olacağız, yine şanlı bir imparatorluk kuracağız, bu hayaller uğruna yoksullaşabiliriz, çile çekebiliriz diye düşünüyor.
CHP - millet ittifakı - halka böyle bir ideal, bir hayal verebiliyor mu?
Kalp yapıp sevgi kazanacak demek bir ideal değil. Ayakları boşlukta boş bir slogan.
Ne oluyor o zaman?
Devlet imkanları sende değil, para veremiyorsun, sadece vaadediyorsun.
Bir ideal de veremiyorsun. Bir hayal de veremiyorsun.
Akp hem ideal verebiliyor hem para verebiliyor.
Senin de elinde kala kala çok güçsüz bir arzu olarak, parlamenter demokrasiye yeniden dönmek var.
Yetmiyor işte. Yetmeyişi de son derece normal.
---
Bu kayba dair özette değineceğim son konu: Köksüzlük.
En sonunda koskoca imparatorluğu yemiş bitirmiş tarihsel olarak güçlü kökleri olan güçlü bir gericilik damarı karşısındasın. Gericiliğin güncel versiyonları her an bu tarihsel köküne güveniyor, buna yaslanıyor.
Seni ayakta tutacak, fırtınalarla başetmeni sağlayacak kökler nerde?
Şu seçim sürecinde Anadolu aydınlanmasına ait bir tanecik söz bile duymadım. Köroğlundan, Karacoğlandan, Dadaloğlundan tek bir dize bile geçmedi.
Nazımdan, Orhan Veli'den, Sabahattin Ali'den tek bir satır duymadık.
Yunustan, Hacı Bektaştan tek bir satır.... duymadık.
Atatürk aman aman kimseyi ürkütmeyelim denilecek bir şahıs gibi adı bile anılmaya değer görülmedi. Son gün kerhen bir anıtkabir ziyaretiyle geçiştirildi.
Karşındaki kendi kökleri üstünde duruyor, senin köklerin de yok. Kendi köklerinden utanıyorsun, korkuyorsun. Seni ne ayakta tutabilir?
----
Hayatı boyunca bir siyasi partinin kapısının önünden bile geçmemiş. Hiç bir parti de tanıdığı hiçbir siyasi kişi olmayan biri olarak son seçimin kısa bir özetini geçmeye çalıştım.
Politikanın dışında olmak bana objektif bir bakış açısı sağlıyor diye düşünüyorum. Çünkü içinde olsam yanlı davranabilirdim. Düşüncelerim eğilip bükülebilirdi. Bu uzaklıktan böyle bir seçim değerlendirmesi yaptım.
0 notes
Text
Gökçe Bahadır Kimdir?
Gökçe Bahadır Kimdir?
Geçen sezona damga vuran Ufak Tefek Cinayetler’in Oya’sı Gökçe Bahadır kimdir? Gökçe Bahadır kaç yaşında? Gökçe Bahadır Aslen Nereli? Gökçe Bahadır Hangi Burç? Gökçe Bahadır biyografisi ve Gökçe Bahadır hakkında bilmeniz gerekenler tüm detaylarıyla haberimizde… Gökçe Bahadır kaç yaşında? Gökçe Bahadır Aslen Nereli? Gökçe Bahadır Hangi Burç?Gökçe Bahadır Saç Rengi? 9 kasım 1980’de İstanbul’da doğan Gökçe Bahadır İstanbulludur. Şu an 39 yaşında olan Gökçe Bahadır akrep burcudur. Gökçe Bahadır kimdir? 2003 yılında yayın hayatına başlayan ve o dönemin en çok izlenen gençlik dizisi Hayat Bilgisi’nde canlandırdığı Törpü karakteri ile yıldızı parlayan daha sonra yine başarılı yapımlardan Yaprak Dökümü dizisi ile şöhretini devam ettiren Gökçe Bahadır kimdir? Ünlü oyuncunun kariyeri ve özel hayatı ile ilgili tüm merak edilenlere haberimizden ulaşabilirsiniz. Gökçe Bahadır, 9 Kasım 1981 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Akademi İstanbul Radyo Televizyon bölümünde lisans eğitimi aldı. Daha sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk üzerine eğitim aldı. Okuduğu yıllarda Fenerbahçe FM’de radyo programında sunuculuk yaptı. Okuldan mezun olduktan sonra ise Best TV’de VJ’lik yaptı ardından da Show TV’de Sinyal programınını sundu. 2001 yılında Tatlı Hayat isimli dizi ile profesyonel oyunculuk kariyerine başlayan Gökçe Bahadır, daha sonra 2002 yılında Beşik Kertmesi, 2003 yılında Mühürlü Güller gibi o dönemin ses getiren yapımlarında konuk oyunculu olarak yer aldı. Hakan İşleyen Kimdir? 2003 yılında yayın hayatına başlayan 2005 yılına kadar devam eden ve o dönemin başarılı yapımlarından biri olan Hayat Bilgisi dizisinde Törpü karakterine hayat verdi. Bu dizi ile adını geniş kitlelere duyurmayı başardı. Daha sonra Digiturk’te yayınlanan JoJo adlı çocuk programında sunuculuk yaptı. Ardından yine bir dönemin büyük ses getiren dizilerinden Yaprak Dökümü dizisinde Leyla karakterini canlandırdı. 2012 yılında yayınlanan Kayıp Şehir dizisinde başrollerde izleyici karşısına çıktı. 2010 yılında Penti’nin çorap reklam filminde oynadı. Özel Hayatı: Ünlü oyuncu, 22 Temmuz 2011 tarihinde merhum oyuncu Kemal Sunal’ın oğlu Ali Sunal ile dünya evine girdi. Ancak bir takım nedenlerden dolayı 23 Şubat 2012 tarihinde bu evliliğini sonlandırdı. 2015 yılının Ekim ayında yayınlanmaya başlayan “Hatırla Gönül” adlı dizide rol alan Gökçe Bahadır dizide Engin Öztürk, Onur Saylak ve Selen Öztürk gibi ünlü isimler ile birlikte oynadı. Gökçe Bahadır Filmleri 2017 – Aşk Uykusu (Yonca) 2014 – Bana Masal Anlatma (Neriman) 2013 – Aramızda Kalsın 2012 – Kayıp Şehir 2011- Alvin ve Sincaplar 2011 – Dedemin İnsanları 2011 – Sensiz Olmaz 2009 – Hırçın Kız Kadife Gökçe Bahadır Dizileri 2018 – Ufak Tefek Cinayetler (Oya Toksöz) 2017 – Adı Efsane (Bahar) 2015 – Hatırla Gönül (Gönül) 2012 – 5’er Beşer 2006-2010 – Yaprak Dökümü 2005 – Yine de Aşığım 2004 – Yol Palas Cinayeti 2004 – Hayat Bilgisi 2003 – Mühürlü Güller 2002 – Beşik Kertmesi 2001 – Tatlı Hayat Gökçe Bahadır Tiyatro Oyunları 2014 – 2015 Kuru Sıkı Gökçe Bahadır Reklam filmleri 2010 – Resim 2010 – Zeytin Gökçe Bahadır Ödülleri 2013 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi En İyi Kadın Oyuncu (Aramızda Kalsın) 2013 Elle Style Awards Türkiye Elle Style Kadın Oyuncu (Aramızda Kalsın) 2013 12.magazinci.com İnternet Medyası (En İyiler) Yılın Kadın Dizi Oyuncusu (Kayıp Şehir) 2013 2. Kristal Fare Ödülleri En İyi Kadın Dizi Oyuncusu (Kayıp Şehir) 2013 Antalya Televizyon Ödülleri Dram Dizisi En İyi Kadın Oyuncu (Kayıp Şehir) 2012 Siyaset Dergisi Ödülleri Yılın Tv Kadın Oyuncusu (Kayıp Şehir) 2012 44. SİYAD Ödülleri En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Performansı (Dedemin İnsanları) 2012 17. Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Dedemin İnsanları) 2012 Bilkent Üniversitesi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Dedemin İnsanları) Read the full article
0 notes
Link
Çanakkale’den Anadolu’ya Projesi kapsamında 12 yıldır farklı yerleri gezen Çanakkale 1915 Savaş Malzemeleri Müzesi Ayvalık’ta kapılar...
0 notes
Video
youtube
Demir Kapı - Betül Demir ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/vCUj18SKJuM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Demir Kapı - Betül Demir ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) Söz: Mabel Matiz Müzik: Sude Bilge Demir & Emirhan Cengiz Aranje - Mix - Mastering: Emirhan Cengiz Bass Gitar: Elcil Gürel Göçtü Elektrik Gitar: Gökhan Ulusoy Elektro Bağlama: Sezgin Yaman Klip Yönetmeni: Murad Küçük Yapım Koordinatörü: Uğur Savaş Işık Şefi: Cafer Aydın Prod Amiri: Imre Yılmaz Görüntü Yönetmeni: Burak Kanbir Fotoğraflar: Safa Gülsoy Styling: Aydan Aydın Grafik Tasarım: Burak Cem Uruk Hair Design: Yosibear Makeup: Muhammet Sağır & Özlem Budak Yapım & Menajerlik: 23 Müzik Film Yapım Dağıtım: DMC Proje Asistanı: Birgül Aksu Basın PR: PROMOMEDYA, Önder Sarıahmetoğlu & Berker Akça Radyo PR: Stariz PR Danışmanlık, Sevinç Ulus Dijital PR: Btm Sosyal Medya Bak batıyor bir gün daha sensiz Önünde kuş Kanadıydı yara aldı kalbim peşinde bak Geçiyor bu ömür Sana daha ne denir? Ayrılık emir mi, yazgı mı bize? Açılır mı ki bu demir kapı? Dönüyor bu yüzün ilk yazdan güze Yanındaki ben olsaydım yine Yanımda gün açardı yüzün hani Nasıl vazgeçtin bi hiç uğruna? Bu kararlı gururun yakıyor bizi Gün oldu ben de kızdım sana Ama gel gör küsemem canım Benim yolum senden ayrı değil Aşkım olmazları getirir dize Betül Demir Doğum 25 Eylül 1980 (43 yaşında) İstanbul, Türkiye Tarzlar Pop, Elektronik Meslekler Şarkıcı · söz yazarı · besteci Etkin yıllar 2006-günümüz Müzik şirketi SeyhanAvrupaDMC Betül Demir (d. 25 Eylül 1980, İstanbul), Türk şarkıcı, söz yazarı ve besteci.[1][2][3][4] Hayatı 25 Eylül 1980 tarihinde İstanbul'da doğan Betül Demir, Sütçü İmam Üniversitesi Opera Şan bölümünde okudu.[5][6] Betül Demir, 5 kardeştir. Aynı zamanda albümlerinin prodüktörlüğünün yapan söz yazarı ve besteci Sude Bilge Demir’in ablasıdır. Betül Demir, lise yıllarından itibaren müzik öğretmeninin tavsiyesi ile şan ve solfej dersleri almaya başladı. Yine aynı sene şan ve solfej derslerini vokal ve jingle'lar izledi. Aynı zamanda Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitim gördü ve halen şan derslerini sürdürmektedir.[7] İlk albümü Ayrılığın El Kitabı, 26 Mayıs 2006 tarihinde piyasaya çıktı. Bu albümde yer alan Yaz Geliyor, Yapamadım, Günahımı Alma ve Taş Duvarlar şarkılarına video klip çekildi. Albümde prodüktörlük, söz yazarlığı ve besteci kimliğiyle Betül Demir’in kardeşi Sude Bilgi Demir yer aldı. Aynı zamanda Aysel Gürel, Güven Baran söz ve besteleri ile albüme katkıda bulundu. Betül Demir, 2 Ağustos 2007’de “Betül Demiremix” adlı remiks albümünü çıkarttı. Bu albümünde “Ayrılığın El Kitabı” albümündeki bazı şarkıların remiksleri ile 3 yeni şarkı yer aldı. Albümün tek video klibi ise öne çıkan “Başka Bir Şey” şarkısına çekildi. Başarılı sanatçı “Sahil Sahil” ile Latin pop rüzgarı estirip, “Bahane Bulma” ile elektronik müziğin derinliklerine daldı.[8] Betül Demir, 2008 yılında 3 Hürel’in "Sonsuza Kadar" albümünde “Gönül Sabreyle” isimli rock şarkısını yorumlarken aynı yıl 2 Temmuz tarihinde Seyhan Müzik’ten "Süper" isimli albümünü çıkardı ve ilk video klip albümün çıkış parçası Mustafa Uslu tarafından “Süper” şarkısına çekildi. Aranjörlüğünü Mustafa Ceceli'nin yaptığı albümde sanatçı, Sezen Aksu, Güven Baran, Sinan Akçıl, Fettah Can gibi isimlerin şarkılarını yorumladı.[9] Diskografi Stüdyo albümleri Ayrılığın El Kitabı (28 Nisan 2006) Süper (18 Haziran 2008) Mıknatıs (19 Nisan 2011) Esas Duruş (21 Temmuz 2017) Akustika (9 Ekim 2020) Remix albümleri Betül Demiremix (2007) Tekliler Herkes Haklı (12 Temmuz 2010) Cesaretin Var mı Aşka (ft. Suat Ateşdağlı) (Ocak 2013) Helalleşemedik (19 Aralık 2013) Tarafsız Kalamıyor Aşk (23 Mayıs 2014) Sana N'olmuş (20 Temmuz 2015) Karaağaç (ft. Hüseyin Karadayı) (6 Kasım 2015) Aslan Payı (29 Şubat 2016) Hacıyatmaz (21 Ağustos 2016) Mayıslar Bizimdir (23 Mayıs 2019) Toz Duman (18 Aralık 2020) Sallama (29 Nisan 2022) Seninle (12 Ağustos 2022) Geceye Tiryaki (23 Haziran 2023) Demir Kapı (23 Şubat 2024) Videoları "Yaz Geliyor" "Yapamadım" "Günahımı Alma" "Taş Duvarlar" "Başka Bir Şey" "Süper" "Bütün Gece" "Yeter" "Herkes Haklı" "Hop Dedik" "Mıknatıs" "Cesaretin Var mı Aşka" (ft. Suat Ateşdağlı) "Helalleşemedik" "Tarafsız Kalamıyor Aşk" "Sana N'olmuş" "Aslan Payı" "Hacıyatmaz" (feat. Emirhan Cengiz) "Karabatak" "Meşgul" "Anlat Anlat" "Devlerin Aşkı Büyük Olur"
0 notes