#Diğer Wiki
Explore tagged Tumblr posts
yer-yuzuayetleri · 1 month ago
Text
kill bill: volume 1
Tumblr media
Tumblr media
konusu: 1999 yılında Gelin (The Bride) olarak bilinen eski bir Deadly Viper suikast timi üyesi, Teksas'ın El Paso şehrinde bir şapelde evlilik provası yapmaktadır. Deadly Vipers'ın lideri olan Bill ve ekibi şapele saldırı düzenler ve herkesi kurşun yağmuruna tutar. Ağır yaralı halde yerde yatarken Gelin, Bill'e onun henüz doğmamış çocuğunun babası olduğunu söyler. Bu itirafın hemen ardından Bill, Gelin'in kafasına ateş eder.
Tumblr media
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gelin komaya girer. Hastanede, Deadly Viper üyesi Elle Driver, Gelin'i ölümcül bir enjeksiyonla öldürmeye hazırlanır. Ancak Bill, Gelin savunmasızken onu öldürmenin onursuzca olduğunu düşünerek bu suikast planını son anda iptal eder.
Tumblr media
Tumblr media Tumblr media
Gelin, dört yıl sonra komadan uyanır ve artık hamile olmadığını fark ederek dehşete kapılır. Ona tecavüz etmeye niyetlenen bir adamı ve komadayken bedenini satan hastane çalışanı Buck'ı öldürür. Buck'ın kamyonetini alarak Bill'i ve diğer Deadly Vipers üyelerini öldürmeye yemin eder.
Gelin, artık sıradan bir banliyö hayatı süren eski Deadly Viper üyesi Vernita Green'in evine gider. İkisi arasında bir bıçaklı dövüş başlasa da Vernita'nın küçük kızı eve geldiğinde bu dövüş kesintiye uğrar. Vernita, mısır gevreği kutusuna sakladığı bir tabancayla Gelin'i vurmayı dener. Ancak Gelin, bir bıçak fırlatır ve Vernita'nın göğsüne saplanan bu bıçak onu öldürür. Gelin, öldürme listesinde ikinci sırada yer alan ismin, Vernita'nın, üstünü çizer ve daha önce üstü çizilmiş olan ilk isim olan O-Ren Ishii'yi hatırlar.
Tumblr media
O-Ren'i öldürmeden önce Gelin, efsanevi kılıç ustası Hattori Hanzō'dan bir kılıç almak için Okinawa'ya gider. Hattori Hanzō, bir daha asla kılıç yapmama yemini etmiş olmasına rağmen Gelin'in hedefinin eski öğrencisi Bill olduğunu öğrenince ona en iyi kılıcını yapar.
Tumblr media
Tumblr media
Tumblr media
Gelin, O-Ren Ishii'yi bulmak için Tokyo'ya gider. O-Ren, çocukken ailesini öldüren yakuza liderinden intikam almış ve elit bir suikastçı olarak eğitim aldıktan sonra onun yerini almıştır. Gelin, O-Ren Ishii'yi bir restoranda bulur ve O-Ren'in asistanı Sofie Fatale'in kolunu keser. O-Ren'in koruması olan lise öğrencisi Gogo Yubari'yi ve O-Ren'in elit savaşçı ekibi Crazy 88'i de yener.
Tumblr media
Savaçı ekibi yenen Gelin ve O-Ren en son restoranın Japon bahçesinde bir düello gerçekleştirir. Gelin düellonun sonunda O-Ren'in kafasının üst kısmını keserek onu alt eder. Sofie'yi diğer Deadly Vipers üyeleri hakkında bilgi almak için işkence yaparak sorguya çeker ve onu bir tehdit olarak hayatta bırakır. Sofie, Gelin'in mesajını Bill'e iletmek için gider. Bill, Sofie'ye Gelin'in kızının hâlâ hayatta olduğunu bilip bilmediğini sorar.
Tumblr media
yorum: klişelerle dolu bu aksiyon filmi, klişeleri o kadar kendi tarzında ve yaratıcı bir biçimde sunuyor ki seyir zevki nirvana. tek bir kişinin yani kara mambo muzun bir mekan dolusu insanı öldürdüğü sahnede 'yok artık, hiç gerçekçi değil' gibi düşüncelere kapılmadım aksine, bazen siyah beyaz ekranda, bazen mavi ekranın önünde gölge olarak, bazen de kış bahçesinde geçen dövüş sahnelerini zevkle izledim. içinde 5 dk lık animenin de yer aldığı bu filmin en sevdiğim yanı olayları büyütmemesi, filmin kendi doğallığında akması oldu. eğlenceli bir film. peki bill adı nereden geliyor sizce?
not: yazının 'konu' bölümü wikipedia dan alıntıdır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Kill_Bill:_Volume_1
not: Yakuza veya gokudō, Japonya kökenli uluslararası organize suç gruplarının üyelerine verilen isimdir.
0 notes
aykutiltertr · 4 months ago
Video
youtube
Kul Dj Kantik - Ferhat Kantik ✩ Rhythm Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/5UtOVnsZPF4 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kul Dj Kantik - Ferhat Kantik ✩ Rhythm Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Ferhat Kantik) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupO3romGvGX7gmdTQ7eTzmdq ➤ ESER ADI                : KUL DJ KANTİK ➤ SÖZ GÜFTE            : FERHAT KANTİK ➤ BESTE - MÜZİK      : FERHAT KANTİK ➤ USÜL                       : 4/4 C SEBARE ➤ MAKAM - DİZİ        : KÜRDİ - MİNÖR ➤ ARANJÖR              : FERHAT KANTİK ➤ ENSTRÜMANLAR : ARABESK DİLSİZ KAVAL ➤ KİMLER OKUDU    :   FERHAT KANTİK ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   :   FERHAT KANTİK summer mix 2017 tech türkçe BEST DANCE MUSIC  SUMMER MIX 2017 club mix 2017 electronic tech türkçe türkiye remix 2017 top 40 Dj Kantik Remix hits best music mix electro house pop music  moombahton marmaris bodrum kuşadası çeşme popular mix 2017 best remixes new songs tech house music video dance 2017 deep free download nice clup müzikleri club müzikleri Club Müzik indir download kopmalık shenai 2018 charts 2017 florida Management / Event (İletişim) : +90 532 060 78 32 * For The Organization Party & Concert Communication 2017 Yerli & Yabancı Electronic Dance Müzikler Club Music 2017 Club Music Mix Original Mix                             ŞARKI SÖZÜ Dj Kantik Müzisyen Genel Bakış Dinle Şarkılar Videolar Albümler Kul Zooo · 2017 Bollywood Shenai Zooo · 2017 Shenai Shenai · 2017 Wapmatix Violin Wapmatix Violin · 2009 Pied Piper Zooo · 2017 Our Streets Our Streets · 2020 Ankara Ruzgari 1953 Club Music & Electronic Dance Music Productions Hits · 2015 Chichovite Kone Clubberism · 2017 Miss Belalim Bubbling Miss Belalim Bubbling · 2005 Istanbul Istanbul · 2018 Bom Bom Bom Bom Bom Bom · 2020 Missing Eyes Kantikism · 2018 Oudios Gamayam · 2019 Melon Melon · 2019 Blue Dwarf 2 - Original Mix Kantikism · 2018 Copacabana Copacabana · 2024 Falak Donence Club Music & Electronic Dance Music Productions Hits · 2015 La Ha Ya Hat Istanbul · 2018 My Dream Bom Bom Bom · 2020 Kantik & Buğra Atmaca Deep Love Anatolia Istanbul · 2018 Dance With Me Club Music & Electronic Dance Music Productions Hits · 2015 Agust Zooo · 2017 Audiolog Club Music & Electronic Dance Music Productions Hits · 2015 Desert Tone Touch Me · 2019 Arabian Night Bom Bom Bom · 2020 Pollux Zooo · 2017 Play the Music Cura · 2019 Dale Banjo · 2021 Patriot Bom Bom Bom · 2020 Deep Radio Club Music & Electronic Dance Music Productions Hits · 2015 Humaa Clubberism · 2017 Goam Zooo · 2017 Dj Kantik Biyografi ve Gerçekler Dj Kantik tanınmış bir türkçe sanatçı/gruptur. Dj Kantik'nin kariyer ve kişisel yaşamının biyografisini ve ilginç gerçeklerini bulun. Dj Kantik'ün boyu, gerçek adı, ilişkileri ve çocukları hakkında ayrıntılı bilgileri keşfedin. Wiki, Facebook, Instagram ve sosyal medya. Dj Kantik Boy, Yaş, Zodyak, Biyo ve Gerçek Ad. Dj Kantik biyografi Dj Kantik aşağıdaki gibi kanallarda göründü: Ferhat Kantik. 12 nisan 1987 (37 yaşında) doğdu. Dj Kantik'ın burcu nedir? Dj Kantik doğum gününe göre, astrolojik işaret Koç Burcu'dir.
0 notes
benimpencerelerim · 9 months ago
Text
MAVI KADIFE
HUZURSUZ ÖLÜLER ÜLKESİ
https://www.youtube.com/watch?v=MotGUK3avo4 David Lynch, Mavi Kadife filminin açılışını  “Amerikan Rüyası”nın bir prototipiyle yapar. Tipik bir orta sınıf Amerika’lı “Amerikan Rüyası” konutu bahçesinde çimleri sulamaktadır. Sonra Lynch kamerayı Amerikan Rüyasının alameti farikalarından biri olan bahçenin huzurlu, sessiz, dingin, sakin, düzenli, temiz çimlerinin altına çevirir. Orada kıvıl kıvıl birbirine dolanmış böceklerin dolaştığı karanlık bir dünyayla karşılaşırız.
Bu sahne, iki farklı metaforla birbiriyle bağlantılı iki anlam evrenine açılır. Bir yandan masum Amerikan Rüyasının altında yatan kokuşmuş temellere dikkat çeker, bir yandan da steril küçük burjuva Amerikan yurttaşının masum bilincinin, benliğinin altında yer alan bilinçaltının günahkar zehirli ayrıntılarına.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Tanr%C4%B1sal_anlat%C4%B1c%C4%B1http://www.edebifikir.com/kitap/kisaca-postmodern-edebiyat.html
Edebiyatta ise postmodernizm en fazla romanı etkilemiştir. Postmodern romanın temelinde metinlerarasılık, üstkurmaca ve çoğulcu bakış vardır. Bu romanın kurgusunda entrika ve gizem ön plandadır. YaniMetinler arasılık, üst kurmaca ve çoğulculuk post modern romanın üç temel direğini oluşturur.
Tanrısal anlatıcı,[2] bir öykünün, öyküdeki tüm detayları bilen bir üçüncü şahıs tarafından anlatıldığını belirten bir edebiyat terimidir. Anlatıcı tüm karakterlerin duygu ve düşüncelerini bilen, "tanrı gibi" bir kişidir.[3]
Çoğulcu bakış açısı anlatının farklı kişilerin ağzından anlatmaktır. Bu bazen hâkim anlatıcı bazen kahramanın bazen de bir gözlemcinin dili olabilir. Bu çoğulcu bakış açısı, seçkinle avamı birleştiren, seçkinin içindeki avamı ortaya çıkaran bir yeniliktir.
https://evrimagaci.org/id-ego-ve-superego-nedir-freudun-yapisal-kisilik-kurami-gunumuzde-kabul-goruyor-mu-11867 Sigmund Freud'a göre insan kişiliği karmaşıktır ve birden fazla bileşene sahiptir. Freud, ünlü psikanalitik teorisinde kişiliğin id, ego ve süperego olarak bilinen üç unsurdan oluştuğunu belirtir. Bu unsurlar, karmaşık insan davranışları oluşturmak için birlikte çalışır.[1], [2] Her bileşen, kişiliğe kendi benzersiz katkısını ekler ve üçü, bir birey üzerinde güçlü bir etkiye sahip olacak şekilde etkileşime girer. Kişiliğin her öğesi yaşamın farklı noktalarında ortaya çıkar. Freud'un teorisine göre, kişiliğinizin belirli yönleri daha ilkeldir ve sizi en temel dürtülerinize göre hareket etmeye zorlayabilir. Kişiliğinizin diğer bölümleri bu dürtülere karşı koymak için çalışır ve sizi gerçekliğin taleplerine uydurmaya çalışır.[3]
Psikanalizde kullanılan İd (temel benlik), Ego (bilinç) ve Süperego (toplumsal kurallar; din, ahlak, töre, gelenek gibi) üçlemesi, ilahi dinlerdekişeytan, nefis ve inanç üçlemesine benzemektedir.
Bu bölgenin adı bilinç dışıdır ve bilinç durumunu etkileyen asıl şey bu yapıdır. Freud'un bilinçaltı ile ilgili imgelemeyi güçlendiren bir yorumu vardır. Freud bilinci okyanustaki buz dağına benzetir. Suyun altında kalan kısım bilinçaltı, su üzerinde kalan kısım bilinçtir
Kişilik okyanusunun uçurumlarında, vadilerinde, bataklıklarında, akıntılarında binlerce hayalet, iskelet, ceset dans eder, salınır, birbirlerine dokunurak hareket eder. İnsan da kişilik de bir buzdağıdır. Görünen kısmı, görünmeyen kısmına oranla çok küçüktür. Bu küçük kısım da farklı anlatıcıların farklı algıları, ahlak anlayışları, arzuları, düşmanlıkları, hasetleri, ön yargılarının prizmasından kırılarak diğer gözlemcilere ulaşır.
Gerçek, bir yandan karmaşıktır, anlaşılmazdır, bir yandan birçok insan birçok kısmını bilmez, farkında değildir, bir yandan yanlı olarak aktarılır ve sadece seçilen kısımları aktarılır, bazı kısımlarından hiç söz edilmez, hasır altı edilir, bir yandan da zihnin labirentlerinde, kıvrımlarında, kovuklarında, loş kuytuluklarında gizli bir uykudadır. Bazen biri, hayat, bir rastlantı bir taş, bir kaya fırlatır  ve okyanustaki hayaletler uzun bir dansa başlar ve anlayana usul usul hikayelerini anlatır.
Uzayın, gezegenlerin, dünyanın bir tarihi, belleği, “bilinci”, “bilinçdışı” olduğu gibi bir ülkenin, kurumun ve tabii ki grupların ve bireylerin de tarihi, belleği, bilinci ve bilinçdışı, görünen ve görünmeyen, anlatılan ve anlatılmayan yüzleri var. İnsan ve zihni gibi bütün bu varlıklar da devasa buzdağlarıdır.
Tabii her anlatı da anlatanın bakış açısı, bilgileri, amaçları, çıkarları, ahlakının etkisi altındadır. İnsan kendisine karşı bile dürüst değildir bazen, belki de çoğu zaman. Bu daha çok ilkeleriyle uyumlu yaşamayan, tutarlı davranmayan insanlar için geçerlidir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bili%C5%9Fsel_%C3%A7eli%C5%9Fki Bilişsel çelişki ya da bilişsel uyumsuzluk, Leon Festinger tarafından ortaya atılmış bir psikoloji bilimi kuramıdır.
Psikoloji alanında bilişsel uyumsuzluk, bir kişi çelişkili inançlara, fikirlere veya değerlere sahip olduğunda ortaya çıkar ve bunlardan birine veya daha fazlasına karşı çıkan bir eyleme katıldıklarında tipik olarak psikolojik stres olarak deneyimlenir. Bu teoriye göre, iki eylem veya fikir birbiriyle psikolojik olarak tutarlı olmadığında, insanlar tutarlı hale gelene kadar onları değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar.[1] Rahatsızlık, kişinin inancının algılanan yeni bilgilerle çatışmasıyla tetiklenir, burada rahatsızlıklarını azaltmak için çelişkiyi çözmenin bir yolunu bulmaya çalışırlar.[1][2]
Çelişkili fikirlerin veya deneyimlerin nüanslarıyla baş etmek zihinsel olarak streslidir. Hepsi doğru gibi görünen zıt görünen şeylerle oturmak enerji ve çaba gerektirir. Festinger, bazı insanların inanmak istedikleri her şeye körü körüne inanarak kaçınılmaz olarak uyumsuzluğu çözmüş gibi olacaklarını savundu.
Bir insanı, olguyu, olayı aslına olabildiğince uygun bir şekilde anlamak için çok sayıda gözlemcinin, anlatıcının bakış açısına, anlatısına, bilgisine ihtiyaç vardır. Tabii bu anlatıcıların dürüstlüğü, bilgilerinin doğruluğu da önemli bir faktördür.
Bir insan söz konusu olduğunda anlatıcılardan, bakış açılarından birisi de bu insanın kendisidir. Nihayet sadede geldik. Yani herkes birisi hakkında bir şeyler anlatırken, o kişinin kendisini anlatmaması adil değildir. Aksi, hayatın kadim konularından yargısız infaza girer. Tabii her insan hikaye anlatıcısıdır, her insanın kendini anlatma ihtiyacı vardır ama çoğu insan da bunu durup dururken yapmaya başlamaz. Birileri durgun sulara kaya, taş, çakıl, kum fırlatırsa haliyle ataleti bozulan durgun sular da bir süre konuşmadan tekrar durulmaz.
Mesela “büyük hayatlar” dışında bir varoluş biçiminden zevk almayan, büyük hayat olmayınca unu eleyip eleğini asan, onunla nefes alıp nefes veren insanların, eş dost ilişkileri veya başka bir nedenle “büyük hayatlar” kapılarından içeri adım attığında hararetle kader birliği muhabbetlerine girmesi gören gözler, hisseden yürekler için devasa bir kayadır.
“Küçük” “büyük hayatlar”a başlayan insanların sosyal medya hesaplarında minnetlerini dile getirmeleri bir taştır mesela. Şeflik sınavında iliştikleri “büyük hayatlar”a tutunarak sınav kağıtlarını düzelttirip küçük rantlara haksızca tepeden inenlerin ahlaklı tripleri atmaları da ufak taş örneklerindendir.
Sınıf ayrıcalıklarını, statülerini, saygınlıklarını kıskançlıkla, titizlikle koruyanların, sakınanların seçme  sınavında gerilerde olduğu halde bir büyük hayatın sihirli bir dokunuşuyla adaylar arasına yükseltildikten sonra pek asil sınıflarının üyeleri arasında yer almasına seslerinin çıkmamaları da kocaman bir kayadır.
Büyük hayatların küçük hayatlardan ayrıcalıklı olması, onların tabii oldukları kurallara tabii olmaması, bazı hayatların daha eşit olması, sadece küçük hayatların panoptikona tıkılması, hapsedilmesi küçüklerin cılız itirazlarının susturulması da atılan taşlardan biridir sadece.
Bu sihirli dokunuşlar yapma ayrıcalığı ve gücü büyük hayatları cazip kılan faktörlerden sadece biridir büyük olasılıkla. Diğer irili ufaklı hayatların kapılarında kul köle olmalarını sağlayan bir güçtür bu. Ayrıca gerçek değer sahipleri olan “üretici elit”lere iş vermek, onları yönlendirmek, onlara hak ettiklerini veren nihai karar mekanizması, yani tanrısal anlatıcıdan daha üstünü olan tanrısal “ihsan edici ve “büyük hayat” dağıtıcı olmak, diğer küçük hayatların da onlara değil kendilerine değer vermesini yaşamak da diğer cazibe kaynaklarından bazılarıdır. Kapitalistlerin üstün yetenekli, bilgili, birikimli, deneyimli insanları yanlarında çalıştırmaları da buna benzer.
Bu kadar taş, kaya atılırken bile ses çıkarılamayan ortamlara, panoptikonlara mahkum olmak da büyük hayatlar sisteminin yarattığı trajedidir aslında. Bu büyük hayatlar sistemi olanakların, kaynakların israf edilmesine, kıtlığına yol açmakta, üretici elitler de dahil bütün küçük hayatları alternatifsizliğe mahkum etmektedir. Yani büyük hayatlar hem bu alternatifsizliği yaratırlar hem de ondan beslenirler, onun sayesinde var olurlar.
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü... Akıl çağıydı, akılsızlık çağıydı.... İnanç devriydi, kuşku devriydi... Mevsimlerden Aydınlık 'tı, mevsimlerde Karanlık'tı.... Umudun baharını, çaresizliğin kışını yaşıyorduk... Elimizde hem her şeyimiz vardı, hem de hiçbir şeyimiz yoktu... Hepimiz ya cennete gidecektik, ya da doğruca öteki tarafta - Sözün kısası, öylesine bugüne benzeyen bir dönemdi ki...
Charles Dickens.
ANADOLU
Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım... Görüyor musun ?
Ahmed Arif
Sokak Kedisi ve Ciğercinin Kedisi - Orhan Veli Kanık
Kuyruklu Şiir Uyuşamayız, yollarımız ayrı; Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; Senin yiyeceğin kalaylı kapta; Benimki aslan ağzında Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik. Ama seninki de kolay değil kardeşim; Kolay değil hani, Böyle kuyruk sallamak tanrının günü. Cevap (Ciğercinin kedisinden sokak kedisine) Açlıktan bahsediyorsun; Demek ki sen komünistsin. Demek ki bütün binaları yakan sensin. İstanbul’dakileri sen, Ankara’dakileri sen… Sen ne domuzsun, sen! Orhan Veli Kanık
0 notes
gamekoliknet · 10 months ago
Text
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası
Tumblr media
Civilization serisi köklü bir strateji serisidir. Biz de sizin için serinin son çıkan oyunu olan Civilization 6 Rehberini hazırladık. Rehbere geçelim.
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, bu rehber size yol gösterecek tarzda bir rehber olacak. Bu sebeple oyun hakkında detayları göremeyebilirsiniz. Oyunu bilen arkadaşlar için de biraz hatırlatıcı gibi bir rehber. Daha çok oyunun mekaniklerini, oynanış tarzlarını ve birkaç şeyi daha sizlere anlatacağım. Zaten bunları bilerek oyunu rahatlıkla, yabancılık çekmeden oynayabilirsiniz.   Zaman içinde de oyun hakkında bilmediğiniz diğer birçok şeyi öğreneceksiniz. Oynaya oynaya oyunu kavrayacak ve ustalaşacaksınız. En sonunda Civilization 6’yı Tall oynamanın tadına varacaksınız. Daha fazla uzatmadan rehberimize geçelim.
Ana Oyun - Civilization 6 Rehber
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Oyun, iki farklı oyun moduna sahiptir. Birincisi, sandbox tarzında olan, kendi hikayenizi yazabildiğiniz, kafanızın estiği gibi oynayabileceğiniz bir gameplay sunar. Diğeri ise oldukça az bir kısmın oynadığı ve oyunda bazen varlığının bile unutulduğu senaryo modudur. Bu senaryo modu da, adından da anlaşılabileceği üzere, farklı olay ve durumlarda olan medeniyetleri, size verilen hedefleri yerine getirerek tamamlamak üzerine. Bu oyun modları hakkında uzun süre konuşmaya gerek yok. Sadece bunlara eklenebilecek birkaç şey daha var. Onlar da dlcler ile gelen oyun modu seçenekleri. Mesela oyuna zombileri ekleyebildiğiniz bir dlc bile var. Oynadıkça bunları da öğrenirsiniz.  Şimdi asıl önemli olan konulara geçelim.
Liderler ve Medeniyetler
Tumblr media
Civilization 6 Rehber, Temeller, Mekanikler ve Dahası Bu konuya gelmişken şuna da değineyim. Bu rehber, oyunun sandbox modunu esas alınarak hazırlanmıştır. Bu sebeple anlatacağım çoğu şey sandbox modu için geçerlidir. Liderlere gelecek olursak… Oyunda oynanabilir 50 farklı medeniyet, 78 farklı lider bulunmaktadır. Bu lider ve medeniyetlerin hepsinin birbirinden farklı özellikleri bulunur. Bunların hepsini burada anlatamayız ama size bu özelliklerin neye, nelere göre verildiğiniz söyleyebiliriz. Civ serisi tarihi bir oyun olduğu için bu medeniyet ve liderlerin özellikleri de tarihe göre belirlenmiştir.  Mesela, oyunda Kanuni’nin yönettiği Osmanlı bulunuyor. Bu medeniyetin özellikleri arasında, sadece osmanlıya özel bir yapı olan Grand Bazaar, yani büyük çarşı bulunuyor. Lider olan Kanuni’nin özellikleri arasında ise sadece Kanuni’ye özel bir birlik olan Yeniçeriler bulunuyor.  Resim(Kanuni - Osmanlı) Bu tür birçok farklı medeniyet ve lider bulunuyor. Hepsini detaylı incelemek için oyunun wikisine gidebilirsiniz. Biz sizin için kısaca oyunda bulunan tüm lider ve medeniyetlerin özetini aşağıdaki tabloya çıkarttık, inceleyebilirsiniz. MedeniyetLider(ler)Medeniyet ÖzelliğiÖzel BirlikÖzel Yapı
Tumblr media
American
Tumblr media
Teddy Roosevelt
Tumblr media
Teddy Roosevelt (Bull Moose)
Tumblr media
Teddy Roosevelt (Rough Rider)
Tumblr media
Abraham LincolnFounding Fathers(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
P-51 Mustang
Tumblr media
Film Studio
Tumblr media
Arabian
Tumblr media
Saladin (Vizier)
Tumblr media
Saladin (Sultan)The Last Prophet(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Mamluk
Tumblr media
Madrasa
Tumblr media
Australian
Tumblr media
John CurtinLand Down Under (Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Digger
Tumblr media
Outback Station
Tumblr media
Aztec
Tumblr media
MontezumaLegend of the Five Suns(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Eagle Warrior
Tumblr media
Tlachtli
Tumblr media
Babylonian
Tumblr media
HammurabiEnuma Anu Enlil(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Sabum Kibittum
Tumblr media
Palgum
Tumblr media
Brazilian
Tumblr media
Pedro IIAmazon(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Minas Geraes
Tumblr media
Street Carnival
Tumblr media
Copacabana
Tumblr media Tumblr media
Byzantine
Tumblr media
Basil II
Tumblr media
TheodoraTaxis(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Dromon
Tumblr media
Hippodrome
Tumblr media
Canadian
Tumblr media Tumblr media
Wilfrid Laurier
Tumblr media
Four Faces of Peace(Detalı Bilgi İçin Wiki)
Tumblr media
Mountie
Tumblr media
Ice Hockey Rink
Tumblr media
Chinese
Tumblr media
Qin Shi Huang (Mandate of Heaven)
Tumblr media
Qin Shi Huang (Unifier)
Tumblr media
Kublai Khan (Chinese) Read the full article
0 notes
futbolpenceresi · 10 months ago
Text
FUTBOLUN ARABA SEVDASI
ARABA SEVDASI https://tr.wikipedia.org/wiki/Araba_Sevdas%C4%B1
Romanın konusu
Bir paşa oğlu olan Bihruz Bey yarım yamalak bir öğrenim görmüş, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalır. Yazları Çamlıca'da, kışları Süleymaniye'de oturur. Çalışmakta olduğu işyerine ara sıra uğrar. Bütün merakı pek zarif arabasıyla gezinti yerlerinde dolaşıp kendini göstermek, herkesten daha şık giyinmek, Türkçe cümleler arasında Fransızca sözcükler kullanmaktır. Berber, garson, terzi ve kunduracılarla Fransızca konuşur.
Karakterler
Bihruz Bey: Tam da dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz bir dildir. Türkler kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır. Türkçe gerekmediği sürece konuşulmamalıdır. Ama o dönem yüksek memur ve tüccar çocuklarının genelinde olduğu gibi Fransızcaya da hakim değildir ve Türkçe Fransızca karışımı bir dil ile konuşur. Öyle ki doğru dürüst Fransızca şiir çevirisi bile yapamaz. Ayrıca Bihruz Bey mirasyedi bir gençtir ve hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks arabasıyla gezmekten ibarettir. Yine Bihruz Bey'in diğer bir karakteristik özelliği ise istediği her şeye sahip olması ve bunun verdiği şımarıklığın pençesinde olmasıdır ki hikâyenin ana kısmı da biraz da bu konu üzerinden gelişir.
Temalar
Roman, dönemi İstanbul'unda görülen kimi cahilce davranış kalıplarını, eğlence ve zevk yaşamını anlatmaktadır. Osmanlı yenileşme hareketleri çerçevesinde Tanzimat'la birlikte Batı'ya açılan Osmanlı Devleti'nde yaşanan batılılaşma sürecinin yanlış özelliklerinin vurgulandığı yapıtta, Bihruz Bey ve onun romantik aşkı konu edilmiştir. Romanda Bihruz Bey karakterinden hareketle batılılaşmayı anlamayan tip eleştirilir. Bihruz Bey, az buçuk Fransızcasıyla berberler, kunduracılar, terziler ve garsonlarla konuşmayı, araba kullanmayı ve şık giyinip kendine bakmayı marifet bilmekte ve komik durumlara düşmektedir. Roman kahramanı Bihruz Bey, birçok yönden Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'le Rakım Efendi adlı romanındaki Felatun Bey karakteriyle benzerlikler gösterir.
Kitap bir aşk hikâyesini anlatmakla beraber, dönemin toplumsal ve sosyal yapısını incelemekte, İstanbul'un entelektüel çevresini oluşturan Jön Türklerin ve üst tabakanın yaşantısını eleştirmektedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Araba Sevdası için “Muayyen iktisadi şartlar etrafında teşekkül etmiş köksüz bir kalabalığın romanıdır” yorumunu yapmıştır.[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Fel%C3%A2tun_Bey_ile_R%C3%A2k%C4%B1m_Efendi
Felâtun Bey ile Râkım Efendi veya Felâtun Bey'le Râkım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'nin 1875 yılında yazdığı romandır.[1]Tanzimat'ı takiben ortaya çıkan ilk Türk romanlarının ana teması "yanlış Batılılaşma" üzerine kurulmuştur.[2]
Karakterlerden Felâtun Bey, Batılılaşmayı yüzeysel olarak yorumlamış ve sefa hayatı süren biridir. Râkım Efendi ise ona karşıt bir karakter olarak kurulmuştur. Oldukça çalışkan ve tutumlu biridir. Romanın sonunda bu dönem romanlarından bekleneceği üzere Râkım Efendi dilediği hayatı elde ederken, Felâtun Bey yaptığı hataların sonucuna katlanmak zorunda kalır. İsimlerinde kullanılan "efendi" ve "bey" kavramları da karakterlerin temsil ettikleri değerlerin sembolüdür.[3] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1427228
Araba Sevdası adlı romanın ismi ile içeriği arasında doğrusal bir ilişki vardır. Merkezinde arabanın olduğu romanda isim-içerik arasındaki ilişkisi hakkında Tanpınar (2006: 441) “pek az Türk romanı Araba Sevdası kadar adına bağlıdır” der. Eserde başkişi Bihruz Bey’in arabalara düşkünlüğü ve kendi statüsünü onun üzerinden belirlemesi ironik bir üslupla anlatılmaktadır. Bu bağlamda eserde fetiş nesnesine dönüşen arabayla aslında kişinin kendisini gösteriye sunması eleştirilmektedir. Mallar sahibinin kimliğini göstermekten ziyade sahibi tarafından bir kimlik oluşturma amacı ile düzenlenmektedir, denebilir. Nitekim Jale Parla’ya göre (2003: 536) Batılılaşma serüveninde araba anlatıları, sahip olma ve olmama, güç kazanma ve kaybetme, amaçlılık ve amaçsızlık, olgunlaşma ve çocuksuluk, narsisizm ve fetişizm, parçalanmışlık ve kendi kendini yıkmanın hikâyesidir. Bu da “Batılılaşmayla karışık bir modernleşme” (Çıkla, 2013: 273) ile açıklanabilir. Romanda söz konusu araba, 19. yüzyıl Osmanlı toplumunda statü göstergelerinden faytondur:
Başkişinin kamusal alanda varlığını bağladığı araba, statü göstergesidir. Arabanın markası, özellikleri gibi hususlarla sahibinin zenginliğini teşhir etmesi dışında kullanıcısına zaman ve mekânı aşması nedeniyle de güç ve özgüven verir. “Pratik kullanımının yanında bir gösterge olarak tüketil[en]” (Lefebvre, 2007: 117) ve belli bir hayat tarzına atıf yapan araba ile statüye dönük semboller üretilir. Kimliğini araba üzerinden inşa etmeye çalışan, kıyafetleri ile etrafındaki beylerden her zaman daha şık görünmeye çalışan Bihruz Bey’in, Çamlıca’da gezinirken asıl amacı kendisini gösteriye sunmak ve kamusal gözün dikkatin çekmektir. Arabayı araç olmaktan çıkarıp amaçlaştıran Bihruz Bey’in parkın belirli bir yerinde dinlenmesinin sebebi arabasının diğerlerinde bıraktığı tesiri görmektir. Bihruz Bey’in Periveş’e yönelmesinin nedeni de Periveş’in içinde bulunduğu arabanın niteliğidir. Görünene odaklanan Bihruz Bey arabadan yola çıkarak Periveş’i hayalindeki bir hayatın ortasında konumlandırır.
ÇOĞUMUZ BİHRUZ BEYİZ
Muzo @futbolvizyon_ Allah senin belanı versin Burak Elmas! Sacha Boey’i alırken sonraki satıştan eski kulübüne %15 pay, oyuncunun menajerine de %7.5 pay gibi maddeler ekledi. Bize ne kalacak o zaman aq
Avfattas@Avfattas Burak Elmas’ın bol para harcayıp sosyal medyadaki şakşakçılarıyla kurduğu vasat takım neredeyse küme düşüyordu, penaltılarla kurtardılar. İşte benzeri olan Çebi kalsaydı, 2. yarı Rıza ile falan 8 Afrikalı işinin altından hayatta kalkamaz, bizi de kimse kurtarmazdı, düşerdik eminim. Şimdi Santos gelişi sonrası takımdaki ve oyundaki ciddileşmeyi görünce rahatladığım için transfer yönünden acelem azaldı. Zaten hedef kupa ve seneye. O yüzden gecikmeyle ilgili agresif yazmıyorum. İyisini ve sürekliliği olanı, bir plan dahilinde alsınlar. İcraatın neticesini değerlendiririz.
murat@semtinmuhabiri G.Saray; Burak Elmas döneminde alınan Boey’i 25 milyon €’ya satıyor. Beşiktaş ise Ahmet Nur Çebi döneminde gönderilen oyuncuya 2.7 milyon € tazminat ödüyor. Burak Elmas hiç değilse Nelssonn ve Boey’i bıraktı. Ahmet Nur Çebi’nin bıraktığı hiçbir şey yok.
Galatasaray@tribunGS Haluk Yürekli: Galatasaray rakamı 30 milyon € getirmiş durumda. Rennes %15 pay alacak. Boey transferi yapılırken o dönemin başkan Burak Elmas menajerine de bir sonraki satıştan %5 komisyon sözü vermiş. Sözleşmeye bağlı. (343)
𝓹𝓪𝓾𝓵𝓸10@ToniYildiz10 Gese'nin en kotu baskani Burak Elmas bu kadar eleştirilmişti Hasan Arat geleli 2-3 ay filan oldu ama küfür eden fenolar mi dersin köstek olanlar mi dersin hepsi bir agizdan bu adam sizi çok iyi susturacak az bekleyin bu adam diğer yönetimin pisliklerini temizlemeye çalışıyor.
Burkowsky@Burkowskyyy Abi Fatih Terim başarısız olur hoca zaten Boey istemiyordu Rosier istiyordu, oe Burak Elmas hocanın istedigini almadı derler Boey 30M'a gider, hoca tek oyuncudan o dönemin harcamasını çıkarttı İmparator... Oğlum neyi savunuyorsunuz siz amk?
mistik terim@mistosfatik 1 milyona aldırdığı adam 25 milyona dünyanın en büyük kulübüne gidiyor.. çok büyüksün be hocam..
Zlatan@palpatimp Bu adam Rosier isterken Boey aldığın için teşekkürler Burak Elmas
Aras@leaderofthegala Galatasaray tarihinin en yüksek gelirli transferi Burak Elmas sayesinde olmuştur. Çok teşekkürler BURAK ELMAS bASKanım Karayip Aslanı@DelloSoccer Sacha Boey oyuncu değil, elden çıkarın diye rapor vermişti bu herif. Bunu başımıza bela eden Burak Elmas utanıyor mu?
Alp1905@AlpC1905 Fatih Terim'in 1 M € getirttiği ve 25 M € para kazandığımız Boey için Torrent adlı Katalan oe, çaycı td çakması "Bu topçu falan değil gönderin" diyordu. Adam Bayern Münih yaparken Torrent'e Işıtan Gün ve Burak Elmas'tan başka hocalık teklif eden olmadı. Teşekkürler Fatih Hocam.
Gökhan Aktas@gokhanaktassss Floodun altına Fatih Terim düşmanları girip Cicaldau - Morutan falan yazmışlar, ahrazlık yemin ediyorum para ile satılsa kredi çekip alacak Galatasaraylılar mevcut, Pep’in bile tutmayan transferleri var o bütçeye rağmen, bir söz var ya “Galatasaray taraftarı eğitilmez” çok doğru
Kırmızı Bölge@KrmiziBolge İmparator Fatih Terim aldırdı Burak elmas ucuz diye aldı 4-5 milyon Euro olsaydı emin ol onuda akamazdı bu beceriksiz
𝑀𝑒𝑙𝑡𝑒𝑚 𝑇.@GSliTurkk Eski kulübüne %15, menajerine %5.. işte Burak Elmas böyle bir adamdı. Geldiği güne lanet olsun.
Forza Cimbom@forzacimbomtr Nevzat Dindar: "Torrent, Boey için 'Futbolcu değil' ifadesini kullanmıştı. Ona yakın bir isim bana ulaştı, 'Böyle bir şey yok' dedi ama Torrent efendi geçmiş olsun, Boey ile ilgili geçmişte yönetime verdiğin raporu ben biliyorum!"
@SerhanNMTD nevzatın torrent nefreti bambaşka gdsfhdsfhfd
https://twitter.com/i/status/1750835306801123350 SemihhGssemihh35312 Linç edilen pva, berkan gibi adamları topçu yapan torrent boey için kesin öyle demiştir zaten okan hoca'da kampa almamıştı ona bakarsak demi Boey nasıl tatile gittiyse artık sezon başında fizik olarak tüm takımdan daha hazırdı kamp yapsa ne olurdu dubois bozdu onun işini resmi maçlar başlayıncada formayı kendi aldı adam
Cimbomingo@cimbomingo Fatih Terim’in ısrarla istediği adam Boey değil Rosier’di. Git iyi araştır sonra gel konuş.
leqend@leqend2055 5 m euro istediler terim israrla parası ne olursa olsun istedi yönetim almadı yönetim alsaydı boey gelmeyecekti net yönetim e yazar o dönem ne kadar kötü olursa olsun yönetim https://www.goal.com/tr/haber/isitan-gun-fatih-terim-limit-konusu-acildiginda-s-kerim-limitini-diyerek-tepki-gosteriyormus/bltc346d842d4d310cd Sonuç olarak, özetlemeye ve örneklendirmeye çalıştığım emareler, futbol şubemizde çok acilen ciddi tedbirler alınması gerektiğini göstermektedir. Söylemeye dilim varmıyor ancak ne yazık ki Galatasaray’ın transfer işlemleri adeta bir çete tarafından kontrol altına alınmış görünmektedir. EFLATUN BEYLERİN ÖLÜMCÜL REKABETİ
Korkunç bir borç batağı içine düşmüş olan üç büyüklerin ve onları örnek almaya çalışarak mütevazi bir şekilde izleyen diğer klüplerin Avrupa'nın devlerini(BATI) trajik bir şekilde Bihruz Bey misali taklit etme çabaları hazin sonuçlara gebe görünüyor. Evet, üç büyüklerin hatırı sayılır rakamlarla yaptığı büyük yıldız transferlere ödediği yüksek ücretler zaten batmış durumda olan bu klüplerin bütçelerinin üstünde demoklesin kılıcı gibi sallanıyor.
Klüplerin başlıca gelirlerini oluşturan yayın ve seyirci gelirleri bu harcamaları karşılamaktan fersah fersah uzak. Klüpler sürekliliği olmayan sponsor gelirleri ve siyasetin sağladığı avantajlarla devasa deliklerine yamalar yapıyorlar.
Gelir kalemleri içinde önemli yer tutan şampiyonlar ligi kalemi piyangosu ise her sene sadece bir takıma çıkıyor. Yöneticiler, troller, taraftarlar arasındaki acımasız kavga ve kör dövüşü de sadece bir tane büyük havuç olmasından kaynaklanıyor. Borç batağı içinde çırpınan ve o yüzden gardı iyice düşmüş olan klüplerin, olağanüstü merkezileşmiş ve yoğunlaşmış ve hayatın her alanına hükmetmek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın da oyuncağı olması, en azından suyuna gitmekten kaçınamaması da eşyanın doğası gereğidir. BURAK EFENDİNİN SAĞDUYUSU
Burhan Can Terzi@burhancanterzii O yaz hem Fatih Terim hem Burak Elmas 3-5 yıllık bir plan üzerinde çalışıyor. Uygun bonservisle gençler alınıp, hem başarı hem de kulübün geleceğini kurtarmak paralel şekilde hedefleniyor.
Burak Elmas yönetimi bu uçuruma yapılan amok koşusuna dur demek için kolları sıvamış ve bu doğrultuda strateji oluşturmuş ve uygulamaya koymuştu.
Bu strateji nipeten düşük maliyetli ve gelecek vaat eden irice isimlerin ve tamamen isimsiz ve son derece ucuz ama potansiyeli olan oyuncuların transfer edilmesi ve altyapıya ağırlık verilmesi ayaklarından oluşmaktaydı.
Sacha Boey, Nellson, Morutan, Cicildau gibi isimlerin transferi bu felsefeye göre yapılmıştı. Barcelona'yı başarıdan başarıya koşturan sistemin arka plandaki mimarlarından biri olan Torrent'in teknik direktör olarak seçilmesi ve benzer bir sistemin orta ve uzun vadede Galatasaray'da da oluşturulmasının hedeflenmesi de bu felsefeyle uyumluydu. Gedson Fernandez'in transfer edilmemesi de diğer rakiplerle ölümcül rekabete girilmemesi de daha mütevazi ve akılcı bütçe yönetimini sağlayarak bu felsefeye uygun davranmak anlamına geliyordu.
İki tür batılılaşma var. Japonya, Güney Kore, Tayvan gibi özde batılılaşma, yani batıyı batı yapan sistem, kültür, üretim, bilgi, bilim gibi değerleri içselleştirme ve ondan sonra onun meyvelerini (TÜKETİM) toplama. Ve Bihruz Bey türü batılılaşma, yani batının sadece tüketim ve adetlerini kopyalayarak, taklit ederek sadece şeklen batılı olma. Tabii daha sonra, geç "batılılaşan", gelişen, kalkınan bir ülkenin varolan gelişmişlerin rekabeti nedeniyle daha çok çalışması, daha çok çaba sarfet etmesi, daha çok üretip daha az tüketmesi yani daha çok tasarruf etmesi geç kalmışlığın acı gerekleriydi.
Şu andaki Ali Koç, Dursun Özbek yönetimlerinin ve diğer klüplerin transfer politikası, klüp yönetimi, alt yapıya verdikleri önem ve ayırdıkları kaynaklar ve diğer faaliyetleri Bihruz Bey türü (SÜRDÜRÜLEMEZ) batılılaşma örneğini teşkil ediyor.
@DeparSports Ümit Özat: "Galatasaray şimdi Sacha Boey'i satıp 3 oyuncu alacak, kalan parayla iç ödemeleri yapacak. Üzerine de şampiyon olursa Fenerbahçe artık kendine gelemez." Bu tür "batılılaşma" çabasının sürdürülemez olması son derece bıçak sırtı bir dengede yürütülmesinden kaynaklanıyor. Yapılan pahalı transferlerin bir kaçının çeşitli nedenlerle verimsiz çıkması, arka arkaya bir kaç sene şampiyon olunamaması ve şampiyonlar ligine katılamama ve gelirlerinden mahrum kalma, yetersiz olan diğer gelirlerin harcamaları karşılayamamasıyla sonuçlanacak ve dengelerin bozulması bir fakirleşme kısır döngüsüne yol açacaktır.
Burak Elmas'ın yapmaya çalıştığı, giriştiği ama yarım bile kalamayan şey özde ve SÜRDÜRÜLEBİLİR bir batılılaşma örneği ve çabasıydı. Tüketimin kısılması, tasarrufların yatırıma yönlendirilmesi, uzun vadede bu yatırımların üretimin, başarının, gelirlerin artmasına ve bir zenginleşme döngüsüne yol açacaktı.
Çağdaş ve özde bir "batılılaşma" çabası doğal olarak yıllar alacaktı. Bu süreçte atılan tohumların yeşermesi, dikilen fidanların büyüyüp serpilmesi ve meyve vermesi, bolluğun, zenginliğin oluşmaya başlamasına kadar uzun bir dönemde kıtlık çekilmesi, başarıya hasret kalınması doğaldı. Maddi ve sistemsel açıdan büyük bir rasyonalizasyonu gerçekleştiren bu akılcı hamleler siyasetin o dönemde Fatih Terim'i göndermek için Galatasaray'ı düşme potasına itmesi, Burak Elmas'a açık açık bu adamı gönderin denmesinden sonra oluşan büyük başarısızlık tablosuyla sekteye uğradı.
Diğer büyük klüplerin de Galatasaray'ı örnek alarak onu izlemesi, küçüklerin de büyük klüpleri rol modeli olarak alarak taklit etmesi ve böylece bütün klüplerin akılcı bir şekilde yönetilerek ölümcül rekabete son vermesi borç batağının kurutulması ve siyasete bağımlığın sona ermesiyle sonuçlanacağı için bu zehirli ortamdan beslenen bazı önemli aktörlerin işine gelmedi.
Akbabalar karşısında tek başına mücadele eden Burak Elmas burnunun ucunu göremeyen Bihruz Bey kitlesi tarafından da yalnız bırakıldı hatta hançerlendi. Burak Elmas'ın Galatasaray klübünün menajerler aracılığıyla nasıl soyulduğunu, zarara uğratıldığını açıklaması, ifşa etmesi karşısında bile taraftarın tutumu değişmedi.
Sonuçta yılların sosyal, siyasal, kültürel, ideolojik birikimiyle harmanlanmış cahil, Bihruz Bey alıklığındaki kitleler ve o vasat kitlelerden çıkan siyasetçi, klüp yöneticisi, basın mensupları gibi aktörlerin işbirliğiyle Burak Elmas'ın kurutarak verimli topraklara dönüştürdükten sonra üstüne sağlıklı tohumlar atmaya hazırlandığı bataklığın keşmekeşi galip geldi, futbol aklı ve sağduyu kaybetti.
0 notes
fiyatinedir · 1 year ago
Text
Jim Beam: Amerika'nın En Popüler Bourbon Viskisi
Tumblr media
Jim Beam, Amerika Birleşik Devletleri'nde üretilen ve dünyanın en çok tercih edilen bourbon viskilerinden biridir. 1795 yılında Jacob Beam tarafından kurulan Jim Beam Distillery tarafından üretilen bu viski, Kentucky eyaletinde, Clermont'da bulunan Damıtımevi'nde üretilmektedir.
Jim Beam'in Tarihi
Tumblr media
Jim Beam'in Tarihi Jim Beam, Amerika'nın en eski viski markalarından biridir. Jacob Beam, 1795 yılında Kentucky'de bir çiftlik satın aldı ve burada kendi viskisini üretmeye başladı. Beam'in viskileri, kısa sürede bölgede popülerlik kazanmaya başladı ve 19. yüzyılın ortalarında, Jim Beam, Amerika'nın en büyük viski üreticilerinden biri haline geldi. Jim Beam, 20. yüzyılda da büyümeye devam etti ve günümüzde, dünyanın en büyük viski markalarından biridir. Jim Beam, farklı çeşitleri ve markaları ile çeşitli viski severlere hitap etmektedir. Örneğin, Jim Beam White Label, markanın klasik ve en tanınmış viskisidir. Diğer çeşitler arasında Jim Beam Black Label, Jim Beam Devil's Cut, Jim Beam Double Oak ve Jim Beam Signature Craft bulunmaktadır.
Jim Beam'in Üretimi
Tumblr media
Jim Beam'in Üretimi Jim Beam, mısır, arpa ve çavdar gibi tahılların karışımından üretilen bir bourbon viskidir. Bourbon viskilerinin en önemli özelliği, üretiminde en az mısır içermesidir. Jim Beam, genellikle -80 arasında mısır içeriğiyle üretilir. Jim Beam'in üretimi şu aşamalardan oluşur: - Tahılların hazırlanması: Tahıllar, ezilerek, maya ve su ile karıştırılır ve fermantasyon sürecine tabi tutulur. - Damıtma: Fermente edilen karışım, damıtma işlemine tabi tutulur ve damıtma işlemi sonucunda saf alkol elde edilir. - Olugunlaşma: Saf alkol, yeni, yanmamış meşe fıçılarda olgunlaşmaya bırakılır. Jim Beam, en az 4 yıl olgunlaştırılmış viskileriyle ünlüdür. Meşe fıçılarında olgunlaşma süreci boyunca viski, fıçıdan vanilya, baharat ve meşe notaları alır. Bu süreçte viski, rengini ve karakteristik tatlarını kazanır.
Jim Beam'in Tadı
Jim Beam, genellikle vanilya, meşe ve baharat notaları ile karakterize edilir. Jim Beam White Label, markanın en klasik viskisidir ve hafif, tatlı ve baharatlı bir tada sahiptir. Jim Beam Black Label, daha yoğun bir tada sahiptir ve vanilya, meşe ve baharat notalarına ek olarak, biraz da karamel ve çikolata tadını içerir.
Jim Beam'in Kullanımı
Jim Beam, genellikle düz içme, buzla servis veya kokteyllerde tercih edilen bir viskidir. Hem viski tutkunları hem de kokteyl severler arasında popülerdir.
Jim Beam'in Fiyatları
Jim Beam'in fiyatları, viskinin çeşidine ve olgunlaşma süresine göre değişmektedir. Jim Beam White Label, Türkiye'de 200-300 TL arasında satılmaktadır. Jim Beam Black Label, ise 300-400 TL arasında satılmaktadır. Jim Beam fiyatlarının hepsine bakmak isterseniz Viski Fiyatları yazımızı inceleyebilirsiniz. Jim Beam, Amerika'nın en popüler bourbon viskilerinden biridir. Farklı çeşitleri ve markaları ile çeşitli viski severlere hitap eden Jim Beam, hem düz içme hem de kokteyllerde keyifle tüketilebilir. Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Viski Viski ile ilgili diğer yazılarım ve araştırmalarım; Viski Fiyatları Viski Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Migros Baileys Fiyatları Free Shop Alkol Fiyatları Metro Viski Fiyatları Talisker Viski Fiyatları Tamnavulin Viski Fiyatları Ballantines Fiyatları Migros Viski Fiyatları Kıbrıs Alkol Fiyatları Read the full article
0 notes
bungoustraydogs-tr · 4 years ago
Text
Aslında uzun zaman önce haber vermem gerekiyordu ama biraz geciktim. Bungou Stray Dogs Wiki hesabı artık Türkçe'ye çevriliyor.
Aynı zamanda Wiki'yi çeviranların kurduğu bir youtube hesabı var. Bungou Stray Dogs animesinden kısa kesitler paylaşıyorlar.
Bungou Stray Dogs Türkiye fandomu ne yazık ki çok büyük değil ve çoğunluğu da diğer fandomlar tarafında önyargılı bakınıyor. Umarım ileride daha çok Türkçe sayfalar çıkar. Wiki'nin Türkçe'ye çevrildiğini duyduğumda gerçekten sevinmiştim çünkü seri hakkında bilgi edinmek için en iyi yerlerden birisi orası.
83 notes · View notes
felsefesitesi · 3 years ago
Text
DMY Felsefe yeni yazı gönderildi.
DMY Felsefe, yeni felsefeler :) : https://www.dmy.info/mitostan-logosa-gecis-nasil-oldu/
Mitostan logosa geçiş nasıl oldu?
Tumblr media
Mitostan logosa geçiş tabiriyle dünyayı anlamlandırmada farklı bir yola geçiş kast edilir. Tabi bu insanlık çapında değil Yunan özelinde ve sıralı değil paradigmatik bir şekilde gerçekleşen bir değişimdirç Diğer medeniyetlerde kısmen olsa da bir gelenek haline geldiği yer Yunanistan olmuştur. Yunanistan buna ev sahipliği yapacak sosyal, coğrafi, ekonomik koşullara MÖ. 7. yüzyıldan itibaren erişmiştir. Hesiodos Homeros ile birlikte Yunan dininin temellerini kurmuştur. https://en.wikipedia.org/wiki/Hesiod Mit(μῦθος E.Yun. muthos): Çağdaş zamanlarda edindiği uydurma ve efsane anlamından ziyade genel olarak “anlatı” anlamında kullanılan bu kavram felsefe açısından primitif açıklama çabası olarak anlaşılabilir. Antik dönemdeki insanlar ve dahi birçok filozof duyulan anlatıları kendi anlam dünyalarında hayatı
1 note · View note
mehmetrefikyucel · 4 years ago
Text
KORKUNÇ NAZİ DENEYLERİ VE YAHUDİ SOYKIRIMI, ÇİNGENELERİN, HİTLER KARŞITLARININ KATLİAMI 1...
KORKUNÇ NAZİ DENEYLERİ VE YAHUDİ SOYKIRIMI, ÇİNGENELERİN, HİTLER KARŞITLARININ KATLİAMI 1...
1933 yılında Yahudilerin haklarının azaltılması ile adım adım başlayan felaket, sonunda Nazi hükümetinin eline geçirebildiği bütün Avrupa Yahudilerini katletmesi ile sona erdi. Bu süreç kaba şekilde üç döneme ayrılabilir:
   Yahudilerin haklarının ellerinden alınması ve yüksek görevlerden uzaklaştırılmaları.    Yahudilerin mallarının ve mülklerinin ellerinden alınması ve gettolarda yaşamaya zorlanmaları.    "Nihai çözüm", toplanıp ölüm kamplarına götürülmeleri ve orada sistemli olarak büyük kapsamlı bir şekilde Gaz odalarında ya da farklı şekillerde öldürülüp cesetlerinin yakılması.
Yahudi Soykırımı, Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası döneminde, Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde ~6 milyon Yahudinin (kaynaklara göre bu ölü sayısı değişir) sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırım.
Bazı akademisyenler, Romanların toplu katliamının ve özürlü insanların öldürülmelerinin de bu tanıma katılmaları gerektiğini savunur  ve bazı bilim insanları da Holokost tanımının, Naziler tarafından öldürülen Sovyet tutsaklar, Polonyalılar ve eşcinselleri de içermesi gerektiğini savunmuştur. Sovyetler Birliği’nin yıkılması ardından ortaya çıkan rakamlarla birlikte, yakın dönemdeki tahminler, 10-11 milyon civarında insanın Nazi rejimi tarafından öldürüldüğünü göstermektedir.
Holokost öncesinde sayıları dokuz milyonu bulunan Avrupalı Yahudilerin aşağı yukarı üçte ikisi öldürüldü.  Bir milyon üzerinde Yahudi çocuk, aşağı yukarı iki milyon Yahudi kadın ve üç milyon Yahudi erkek Holokost’ta öldürüldü. Almanya ve Almanların işgal ettiği sınırlar içerisindeki 40.000 üzerindeki bir tesis ağı, Yahudi ve diğer kurbanları; toplamak, hapsetmek ve öldürmek için kullanıldı.
Holokost'a giden süreçte şiddet ve soykırım aşama aşama gerçekleşti. Yahudilerin sivil haklarını elinden alan, en meşhuru 1935 yılındaki Nürnberg Yasaları olan, birçok yasa, Avrupa’da II. Dünya Savaşı patlak vermeden yürürlüğe girdi. Toplama kampları, mahkumların, ya bitkinlikten ya da hastalıktan ölene kadar köle gibi çalıştırılmaları için kurulmuştu. Almanya’nın her işgal ettiği yerde paramiliter grup (Almanca: Einsatzgruppen), Yahudileri ve politik muhalifleri, toplu infazlarla öldürdü.
İşgalciler, Yahudileri ve Romanları gettolara hapsedip nakliye trenleriyle ölüm kamplarına gönderilmeden önce bir arada tuttular. Yolculuk boyunca ölmeyenler ya ölene dek çalıştırıldı, ya tıbbi deneyler için kullanıldı, ya da sistematik bir şekilde gaz odalarında öldürüldü. Alman bürokrasisinin her kolu, soykırımın lojistiğine yardım etti ve Üçüncü Reich’ı, Holokost akademisyenlerinin belirttiği gibi bir Soykırım Devleti’ne dönüştürdü.
Kurumsal işbirliği
Michael Berenbaum Almanya'nın bir soykırım devleti olduğunu yazar  “Ülkenin bütün bürokratik kolları ölüm sürecinde etkili oldu. Mahalle kiliseleri ve içişleri bakanı, doğum kayıtlarını paylaşarak kimin Yahudi olduğunu paylaştı; Posta kurumu, sürgün ve vatandaşlık haklarının alınmasına dair kararları dağıttı; ekonomi bakanlığı Yahudilerin mallarına el koydu; Alman şirketleri Yahudi işçileri kovdu ve Yahudi hissedarların haklarını ellerinden aldı.”
Üniversiteler Yahudileri kabul etmedi ve hali hazırda eğitim görmekte olanlara diplomalarını vermedi ve Yahudi akademisyenleri kovdu; devlet ulaşım görevlileri, Yahudilerin kamplara gönderilmeleri için tren hazırladı; Alman ilaç şirketleri kamptaki mahkumlar üzerinde ilaçları denedi; şirketler krematoryum inşası için ihaleye girdi; IBM’in Almanya şubesi, bütün kurbanların kayıtlarını muntazam bir şekilde kayıt altına alacak sistemi kullandı. Mahkumlar ölüm kamplarına girdiklerinde kişisel eşyalarını görevlilere verdi. Bu eşyalar sınıflandırıldı ve Almanya’ya, tekrar kullanılmak ya da geri dönüşüm için gönderildi. Berenbaum, “Yahudi sorunu için son çözümün, failleri tarafından en büyük başarı” olarak görüldüğünü yazdı. Gizli bir hesapla, Alman Milli Bankası, kurbanlardan ele geçirilen varlıkları hortumladı.
Saul Friedländer, “Avrupa’da ve Almanya’da hiçbir sosyal grup, hiçbir dini cemaat, hiçbir eğitim kurumu ya da hiçbir mesleki kuruluş, Yahudilere destek vermedi” diye yazdı. Friedländer, gelişmiş ülkelerde muhalif olan büyük küçük güçlerin (kurumlar, kiliseler, sivil toplum kuruluşları, çıkar grupları, iş dünyası), Holokost döneminde Almanya’da engel olmaya çalışmamasından dolayı, Holokost’u farklı bulduğunu da yazdı.
İdeoloji ve kapsamı
Diğer soykırımlarda, sınırların ve kaynakların kontrolü gibi faydacı değerlendirmeler, soykırım politikaları için oldukça önemliydi. İsrailli tarihçi ve bilim insanı Yehuda Bauer’e göre;
Holokost’un temel motivasyonu tamamen ideolojikti. İdeolojinin temeli, Yahudilerin uluslararası bir Yahudi komplosuyla dünyayı kontrol etmeyi istediklerine inanan Nazi inancına dayanır. Nazilere göre Yahudilerin bu kontrol planları, Aryan ırkın aynı planlarına engeldi. Hiçbir soykırım bu kadar tamamıyla efsanelere, halüsinasyonlara ve soyut kavramlara dayalı değildi ve diğer soykırımlar Holokost’a nazaran daha rasyonel pragmatik yollarla yapılmıştı.
Alman tarihçi Eberhard Jäckel 1986 yılında, Holokost’un farklı özelliklerinden biri olarak şunu belirtti:
«  Daha önce hiçbir devlet, liderinin yetkisiyle, belli bir insan grubunun (kadın, çocuk ve bebekte dahil, olmak üzere) olabildiğince çabuk öldürülmesi gerektiğine karar verip ilan etmemişti ve hiçbir devlet böyle bir kararı, devlet güçlerinin bütün uygun araçlarıyla yürütülmemişti.»
Soykırım sistematik bir şekilde, Almanlar tarafından işgal edilmiş, günümüzde 35 farklı Avrupalı ülke olan sınırlar içinde yürütüldü. En kötü etkilenen coğrafya, 1939 yılında yedi milyondan fazla Yahudi nüfusuna sahip olan Orta ve Doğu Avrupa'ydı. Üç milyon Polonya’da ve bir milyon üzerinde Sovyetler Birliği'nde olmak üzere, beş milyona yakın Yahudi burada öldürüldü. Yüz binlerce Yahudi, Hollanda, Fransa, Belçika, Yugoslavya ve Yunanistan’da öldürüldü. Wannsee Protokolü, Nazilerin soykırım planlarını İngiltere, İrlanda, İsviçre, Türkiye, İsveç, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa'daki bütün tarafsız ülkelerde gerçekleştirmek istediklerini belirtmiştir.
Üç ya da dört Yahudi büyüğe (babaanne-anneanne) sahip olan her Yahudi istisnasız bir şekilde öldürülmeliydi. Diğer soykırımlarda, insanlar ölümden din değiştirerek ya da bir şekilde asimile olarak kaçabildiler. Bu seçenek, Avrupa'daki Yahudiler için geçerli değildi Tek istisna, ataları 18 Ocak 1871 öncesinde dönmüş olan Yahudiler içindi. Diğer bütün Yahudiler, Almanya’da ve Almanya'nın işgal ettiği yerde öldürülecekti.
İmha kampları
Gaz odalarına sahip olup sistematik bir şekilde insanları öldürmeyi amaçlayan kampların olması, Holokost’un en farklı özelliklerinden biridir ve tarihte daha önce başka bir örneği olmamıştır. Daha önce kitle kitle insanları öldürmek için herhangi bir yer kullanılmamıştı. Bu tür kamplar, Auschwitz, Belzec, Chelmo, Jasenovac, Maıdanek, Maly Trostenets, Sobibor ve Treblinka’da kurulmuştur.
Tıbbi deneyler
Holokost’un belirgin özellikleri arasında, insanların tıbbi deneyler için kullanılmaları vardır. Raul Hilberg’e göre, “Alman doktorları, diğer çalışan kesime göre, daha fazla Nazileşmişti partiye üyelik açısından” ve bazıları, Auschwitz, Dachau, Buchenwald, Ravensbrück, Sachenhausen ve Natzweiler toplama kamplarında deneyler yürüttüler.
Bu doktorlar arasındaki en meşhur olan, Doktor Joseph Mengele’ydi ve Mengele Auschwitz’te çalışıyordu. Deneyleri arasında, insanları basınçlı odalarda tutmak, insanlar üzerinde ilâç denemek, onları dondurmak, çocukların gözlerine kimyasallar enjekte ederek göz renklerini değiştirmeye çalışmak, sayısız uzuv kesmek ve ameliyatlar vardır.  Çalışmalarının bütün kapsamı hiçbir zaman bilinmeyecek çünkü kamyonlar dolusu evrak Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde, Doktor Otmar von Verschuer tarafından yok edildi. Mengele’nin deneylerinden kurtulanlar neredeyse her zaman öldürüldü ya da parçalara ayrıldı.
Mengele genelde Roman çocuklar üzerinde çalıştı. Çocuklara, şekerler verirdi. Çocuklar Mengele’ye “Amca Mengele” derdi  Vera Alexander, Auschwitz kampında 50 set Roman ikizi çocukla ilgileniyordu: «  İkizlerin arasında özellikle Guido ve İna’yı hatırlıyorum. Her ikisi de dört yaşındaydı. Bir gün Mengele ikisini de aldı. Döndüklerinde durumları çok kötüydü. Sırtlarından birbirlerine dikilmişlerdi (Siyam ikizi gibi) Yaraları iltihap kaplamıştı ve irin akıyordu yaralarından. Sabah akşam bağırdılar. Daha sonra anneleri Stella, çektikleri acıları sona erdirmek için, bir yerden morfin bulup çocukları öldürdü.»...
YAZININ TAMAMI AŞAĞIDAKİ LİNKTEDİR https://tr.wikipedia.org/wiki/Holokost
2 notes · View notes
foodywood · 4 years ago
Text
Şekerden Ekmek Mayası
Tumblr media
Pandemi döneminde ekmek yapmayı denemeyen yoktur sanırım. Ekmeğin en temel malzemeleri #un, #su, #tuz ve #maya dır. Peki, ekmeğinizi kabartan mayanın şekerden üretildiğini biliyor muydunuz?
Gıda fabrikalarında, işleme sonucu büyük miktarlarda gıda atıkları oluşmakta ve bunların bir çoğu anında imha edilmekte veya daha düşük teknolojiler kullanılarak ekonomik değeri az olan ürünlere (hayvan yemi, gübre, vb.) dönüştürülmektedir (1).
Şeker fabrikalarında, #şeker üretimi sırasında kristalleşmeyen şuruplardan oluşan #Melas, şeker fabrikalarının en önemli atıklarından biridir.
Atık olarak kalan melas; #etanol, #ekmekmayası üretiminde, tek hücre proteini ve #laktikasit üretiminde kullanılabilir. Melas kristalize olmaz, ucuzdur, her zaman bulunabilir ve endüstriyel etil alkol üretimi için de uygundur(2).
Ekmek mayası üretiminde hammadde olarak en çok melas, ayrıca tahıllar ve nişasta şurupları kullanılmaktadır. Bu hammaddeler tamamen ülke koşulları ile ilgili olup, ülkemizde şeker pancarı melası kullanılmaktadır.
Ekmek Mayasının Üretim Aşamaları;
Melasın hazırlanması, Ana mayanın elde edilmesi, Mayanın elde edilmesi ve Mayanın ayrılması, paketlenmesi, depolanması şeklindedir.
Melas, ekmek mayası üretiminde doğrudan kullanılamaz. Dolayısıyla, öncelikle Melasın hazırlanması aşaması vardır. Daha sonra diğer adımlar takip edilir.
İlk olarak, fermantasyon yeteneği yüksek ve açık renkli maya elde etmek için, aynı zamanda mayanın muhafazasını kolaylaştırmak amacıyla, özellikle melastaki renk maddelerinin ve diğer yabancı maddelerin uzaklaştırılması gerekir.
Ekmek Mayası Üretiminde Kullanılan Mikroorganizmalar
Ekmek Mayası Üretiminde Saccharomyces cerevisiae türüne ait suşlar kullanılır. Bu maya suşları;
-Isıya dayanıklı olmalı
-Çabuk çoğalabilmeli
-Enzimatik etkinliklerini uzun süre koruyabilmeli
Ayrıca;
-Hamuru fazla kabartma özelliğinde olmalı
-Ekmeğe yabancı tat ve koku vermemelidir(3).
Saccharomyces cerevisiae, tomurcuklanan bir maya türüdür. Eski çağlardan beri #bira, #şarap ve #ekmek yapımında kullanılmasından dolayı en önemli maya türü olduğu söylenebilir (4).  
Saccharomyces cerevisiae mayaları aynı zamanda alkol ürettiğinden ortamın havalandırılmasıyla mayaların fermantasyona yönelmeleri engellenecektir. Bu nedenle, bu maya melastan etil alkol üretiminde çok yaygın olarak kullanılmaktadır (2).  
#Etanol genellikle ekmek mayası olarak da bilinen Saccharomyces cerevisiae tarafından fermentasyon ortamında kullanılması sonucu elde edilir. Şeker sanayi atığı olan melas gibi yüksek oranda glikoz ihtiva eden kaynaklardır ve hiç bir ön işlem yapmaya gerek duymaksızın fermantasyon ortamına eklenebilir (5).
Kaynaklar
1. Yağcı, S., Altan, A., Göğüş, F., Maskan, M., 2006, Gıda Atıklarının Alternatif Kullanım Alanları, Türkiye 9. Gıda Kongresi, Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Müh. Bölümü, GAZİANTEP
2. Şener, A., Ünal, M.Ü., 2008, Gıda Sanayii Atıklarının Biyoteknolojik Yöntemlerle Değerlendirilmesi, Türkiye 10. Gıda Kongresi, Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Gıda Müh. Bölümü, ADANA
3. Özçelik, F., Ekmek Mayasi Üretimi, Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Gıda Müh. Bölümü, ANKARA
4. https://tr.wikipedia.org/wiki/Saccharomyces_cerevisiae
5. Meral, R., Kanberoğlu Saydan, G., 2012, Tahıllardan Etanol Üretimi, Iğdır Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Der. / Iğdır Univ. J. Inst. Sci. & Tech. 2(3): 61-68, IĞDIR.
1 note · View note
gundemarsivi · 5 years ago
Text
Tumblr media
SİNAN CEMGİL’İN KISA METRAJLI BÜYÜK YAŞAM ÖYKÜSÜ
“Bu oğlum Sinan… Bunlar da onun arkadaşları (Kadir ve Alpaslan), kardeşleri…. onlar da oğullarım… Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, halkı, sizleri sevdiler. Başka bir istekleri yoktu. Her biri birer dehaydı. Her biri üstün zekalı birer güzel insandı. Dileselerdi, düzenin adamları olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı. Birer milyoner olurlardı. Ama onlar, halkı, sizleri sevdiler. Sizin sorunlarınızı omuzladılar. Size yalan söylüyorlar. Onlar eşkıya değildi.” Nazife Cemgil (Sinan Cemgil’in annesi)
“Varlıklı bir aileden geliyoruz, benim oğlumun hiçbir parasal sorunu yoktu. Bir okuma sorunu da yoktu, Türkiye’nin en güzel üniversitesini en yüksek puanı tutturarak girdi. Bitirdiğinde de memleketin en yüksek kademesine gelebilirdi, ama sizin için öldü!” Adnan Cemgil (Sinan Cemgil’in babası), oğlu Sinan Cemgil’in cesedini izleyen köylülere bu sözleri dedikten sonra; köylüler suçluluk psikolojisiyle başlarını öne eğer…
Kurtuluş Savaşı’da Muğla’nın Kuvay-i Milliye başkanlığını yapan Erzurumlu dedesinin torunu, felsefe öğretmeni annenin ve edebiyat öğretmeni babanın oğlu. Ailesi devrimci genleriyle, çok küçük yaşlarda hapishane de gördü (babası TMBB’nin karar almaksızın Menderes Hükümetinin Kore’ye asker göndermesini protesto ettiğinden babasıyla hapisi gördü; sahi ne işi vardı askerlerimizin orada? Haklı bir savaşı bugünlerde de anlamamak mümkün değil…), annesiyle aynı dava yüzünden sürgün de gördü…
ODTÜ’de Mimarlık Fakültesine girdiğinde, siyasetle ilgilenmeye başladı. Dönüşüm dergisinde eşi olacak Şirin Yazıcıoğlu ile tanışır ve aşık olur. Dönüşüm dergisini satarken yakalanır göz altına alınırlar. Aynı yıl, ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün kuruluşuna katılır, hatta bir süre de genel başkanlığını yapar ve Türkiye İşçi Partisi’ne de üye olur.
1967 yılında ilkokul yapma amacıyla Muş’un Korkut ilçesine giden ODTÜ kafilesinde yer alan Sinan, arkadaşlarıyla birlikte halk kültürü üzerine de incelemelerde bulunur. Bu incelemelerden geriye kalan, kafilenin diline persenk olan Çift Jandarma (https://youtu.be/_lf44sJXJUQ) türküsüdür.
Sinan’ın Amerikalı öğretim görevlisinin; Yıllardan beri ODTÜ’de İngilizce eğitim görüyorsunuz. Nasıl İngilizce bilmezsiniz? sorusuna verdiği yanıt bugünlere kadar gelmiştir:
“Biz, ODTÜ’de İngilizce üç kelime öğrendik: Yankee go home.”
Sinan Cemgil’in İngilizcesi çok iyiydi, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca ve Latince biliyordu; arkadaşlarına Dante’nin şiirlerini okuyup, defterine hep okuduğu ya da hoşuna giden sözleri de not alıyordu. O vakitlerde, her yanda Amerika’nın artan etkisiyle, üç kelimeyle Amerikan öğretim üyesine, nasıl posta koyduğunu da az önceki paragrafta iletmiştim.
O çok espritüel, taklit yapmakta çok başarılı, çok kültürlü ve çevresince çok sevilen biriydi. Teorik liderliğiyle lider oldu. O kadar bilgeydi ki ODTÜ’de ilk kez ona Hoca diyen çevresiyle, Hoca demek adet oldu.
1968’le birlikte yoğunlaşan öğrenci eylemlerinde, üniversitedeki hareketin doğal önderi olur. ODTÜ’de Toplumcu Gurup içinde yer alır. 1968’de ODTÜ’deki boykota ve 1969’daki ODTÜ işgaline önderlik eder.
Toprak reformunun gerçekleştirilmesi istemiyle hazine topraklarını işgal eden Elmalı köylülerini ziyaretinin Türkiye İşçi Partisi Genel Merkezi tarafından tepki ile karşılanması, TİP’ten istifasını getirir.
Sosyalist Devrim-Milli Demokratik Devrim tartışmalarında Milli Demokratik Devrim’i savunsa da Hüseyin İnan’la birlikte Türk Solu ve Aydınlık odaklı MDD yorumlarından ve bu çevredeki tartışmalardan uzak durur ve farklı bir yol açmak için arkadaşlarıyla birlikte harekete geçer.
Şi­rin ile Si­na­n’­ın ya­kın­laştıran 1966’da­ki Var­to Dep­re­mi sı­ra­sın­da ol­du, her ikisi de gö­nül­lüydü. 8 Şubat 1969 yılında henüz öğrenciyken Şirin Yazıcıoğlu ile evlenir. An­ka­ra Sıh­hi­ye Mey­da­nı­’n­da­ki bir bod­rum ka­tın­da ya­şa­ma­ya baş­la­dı­lar.
O dönemlerde, Robert Komer (Vietnam Kasabı) Türk yakın siyasi tarihinde belirleyici bir iz bırakmıştır. 6 Ocak 1969’daki ODTÜ’yü ziyareti sırasında, rektörlük binasının kapısında duran diplomatik plakalı 1968 model Cadillac otomobili, temsil ettiği Amerikan değerlerine karşı duran, Komer’in Vietnam geçmişinden haberdar ODTÜ’lü öğrenciler tarafından araba ters çevrilerek yakıldı. Söylentiye göre arabayı ateşe veren Deniz Gezmiş’in yakın arkadaşlarından Taylan Özgür iken, benzin deposuna sıkıştırılıp ateşe verilen eşarp da o dönemin bir diğer önemli ismi olan Sinan Cemgil’e aittir. Olaydan üç gün sonra Deniz Gezmiş ve (Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın da içinde bulunduğu) yedi kişi hakkında verilen tutuklama kararı sonrasında, 3.000’den fazla öğrenci bir dilekçeyle kendilerinin de eyleme katıldığını bildirmiştir.
Taylan, 23 Eylül 1969 yılında Öğrenci Birliği Kongresine katılmak üzere İstanbul Üniversitesine geldiği sırada kolluk kuvvetleri tarafından Beyazıt Meydanı’nda arkasından vuruldu. 21 yaşında hayatını kaybeden Taylan Özgür’ün cinayeti halen aydınlatılmadı. Ablası Hale Kıyıcı kardeşinin katledilmesini şöyle anlatıyor:
“Kardeşim Taylan’ın İstanbul Üniversitesinin bahçesinde öldürülmediğini gazete arşivlerine bakarak bile öğrenebilirdiniz. Yaralı vaziyette Kumkapı Toplum Polisi karargâhında 2,5 saat dövülerek tutulduğunu, ODTÜ’den İstanbul’a nasıl geldiğini, yanında olup da katili en yakından görüp davada tanıklık yapmayan Mim. Sait Kozacıoğlu’nun adını geçirememek, danışmanlarınızdan Fahri Aral’ın savcılıkta tanıyıp da, mahkemede tanıyamadığını söyleyerek yargılanan kişinin beraatine neden olduğunu, sağır sultan bile duydu.”
Sinan Cemgil’in eylemde birlikte yer aldığı çok sevdiği arkadaşı Mustafa Taylan Özgür’ün İstanbul’da öldürülmesi üzerine Ankara’da Atatürk Anıtı önünde toplanan kalabalığa, aranıyor olmasına karşın şöyle hitap edecektir:
“Bir devrimci kardeşimiz polis kurşunu ile kahpece öldürülmüştür. Devrimci şehitlerin matemini tutacak zamanımız yoktur. Devrimcilerin postunu ucuza satmayacağız.”
28 Ocak 1970 yılında doğan oğluna söz verdiği gibi arkadaşı Taylan’ın adını verir.
Toprak reformunun önemini biliyor ve gerçekleşmesi için çaba veriyordu arkadaşlarıyla. Hazine topraklarını işgal edenleri bu gençler takip ediyor ve çok üzülüyorlardı. 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, arkadaşlarıyla birlikte Ankara’yı terk eden Sinan Cemgil, 17 Mart’ta Deniz Gezmiş’le Yusuf Arslan’ın Gemerek’te yakalanmaları üzerine Adıyaman civarındaki Nurhak dağına çıktı. Buradan arkadaşlarıyla birlikte gerilla kampı kurmalarının nedeni Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını korumak için devam edeceklerdi.
Cemgil ve arkadaşları, mayısın sonunda Adıyaman’da İnekli köyü muhtarının ihbarı üzerine kuşatıldılar. Sinan, 31 Mayıs 1971’de askerlerle çıkan çatışmada; Alparslan Özdoğan ve Kadir Manga ile birlikte vuruldu.
Ülkemizin ilerlemesi için 27 yaşında köylüleri uyandırmaya arkadaşları ile gittikleri Nurhak Dağları’nda Jandarma tarafından öldürüldüğünde; sırt çantasından 4 kitap, bir de kuru soğan çıktı.
Sinan Cemgil ve arkadaşlarının amaçları elbette toplumu ilerletmekti, fakat o devrimci arkadaşlarının gerek Mahir Çayan gerek Üç Fidan için de fayda sağlamak, onları kurtarmak için de güçlenmeyi hedeflemişti. Ama, o çok sevdiği arkadaşlarının acısını görmekten korkarken; kendi ve dostlarının ölümüyle, kurtarmak istediği arkadaşlarına ölümüyle yasını yaşatmıştı.
27 yaşında, yaşlı bir tabut sessizce taşınsa da mezara, daha sonraki birçok protestoda ölümsüzlüğü hep genç kalacaktı. O 27 yaşında, üniversite öğrencisi, 15 aylık oğluyla, güzel ve çok yetenekli karısıyla yaşasaydı; Halk için Ezilmeseydi, uzun ömrüyle birlikte sevdikleri ile yaşlansaydı, ne güzel olurdu! Ama yolu kapatan Amerikanlar vardı, kendisi de antiemperyalistti; benim fikrim de hiç gerçekleşmeyecek bir olasılığın hayaliydi…
Ve artık Sinan Cemgil’in arkadaşlarının ölümleriyle hayat devam edecekti!..
“Siz­ler ki hü­zün var
yü­zü­nüz­de ye­re eğik
göz­le­ri­niz acı­nı­zı gös­te­ren,
ne­re­den ge­lir­si­niz,
ren­gi­niz acı­nın ren­gi­ne dön­müş böy­le..!” Dante
Sinan Cemgil’in söylediği türküsüyle https://youtu.be/ieuxtVI-uPg yazımı tamamlıyorum. Onu hasretle, sevgiyle, özlemle ve şevkatle anıyorum.
Yazımın linki
Yazımı hazırlarken faydalandığım kaynaklar ve okunmasını değerli bulduğum fakat yazıma ekleyemediğim yalnız okuyup hoşlandığım kaynaklar;
1-Taylan Cemgil’in yazdığı kitap için röportajı. http://halkinkurtulusu.net/?p=2434
2-https://tr.wikipedia.org/wiki/Sinan_Cemgil
3-https://www.evrensel.net/haber/362014/taylan-ozgur-kimdir-nasil-olduruldu
4-https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/bir-amazon-kadini-sirin-cemgil-579059/
5 notes · View notes
aykutiltertr · 4 months ago
Video
youtube
Kafama Takmayı Bıraktım Artık - Sinan Kartal ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minö...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/4HFHDZVToBc ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kafama Takmayı Bıraktım Artık - Sinan Kartal ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 8/8 Vahde Oryantal) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupN390inVynwr1GLCSvXvdbQ ➤ ESER ADI                : KAFAMA TAKMAYI BIRAKATIM ARTIK ➤ SÖZ GÜFTE            : ÖZGÜR ATA - MURAT KORKMAZ ➤ BESTE - MÜZİK      : ÖZGÜR ATA - MURAT KORKMAZ ➤ USÜL                       : 8/8 DÜYEK ORYANTAL VAHDE (DİSKO) ➤ MAKAM - DİZİ        : KÜRDİ - MİNÖR ➤ ARANJÖR              : LEVENT KARABACAK ➤ ENSTRÜMANLAR : GİTAR, BAĞLAMA ➤ KİMLER OKUDU    :  SİNAN KARTAL ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   :  ? Sinan Kartal (@sinankartalresmi) on Instagram: "☎️Menajerlik: +90 543 427 65 92"                             ŞARKI SÖZÜ boşverdim herşeyi saldım kendimi içime atmayı bıraktım artık çekemem kimsenin daha derdini kafama takmayı bıraktım artık canından çok sevip bağrına bassan insan oğlu nankör boşa ne yapsan zaten kaderini yaşıyor insan kafama takmayı bıraktım artık içime atmayı bıraktım artık dünya dedikleri üç gün değil mi dünü bitti yarınları belli mi kahpelikler bitmez sonu gelir mi kafama takmayı bıraktım artık Sinan Kartal Müzisyen Genel Bakış Şarkılar Dinle Videolar Albümler O Gece Dolunaydı O Gece Dolunaydı · 2024 Sebebi̇ne Yandiğim Sebebi̇ne Yandiğim · 2022 Sarma Doktor Sarma Doktor · 2019 Çok Seviyorum Çok Seviyorum · 2020 Bu Kadar Üstüme Gelme Hayat Bu Kadar Üstüme Gelme Hayat · 2020 Yeter Gelmeyin Üstüme Yeter Gelmeyin Üstüme · 2022 Gitme Yar Gitme Yar · 2023 Dur Diyememki Ağlama · 2021 Beni̇m Nasi̇bi̇m Sende Deği̇lmi̇ş Beni̇m Nasi̇bi̇m Sende Deği̇lmi̇ş · 2024 Aranıyorum Aranıyorum · 2019 Cane Ağlama · 2021 Ağlama Ağlama · 2021 Kaşlarını Çattın Kaşlarını Çattın · 2024 Yare Yare Yare Yare · 2019 Gule Ağlama · 2021 Cıgara Ağlama · 2021 Vay Halıma Vay Halıma · 2020 Yalan İmiş Ağlama · 2021 Vuracaksan Vur Vuracaksan Vur · 2024 Çatacak Yer Arıyorum Çatacak Yer Arıyorum · 2020 Yok Yok Ağlama · 2021 Yaralı Kaldım Yaralı Kaldım · 2023 Deği̇şmedi̇m Numarami Deği̇şmedi̇m Numarami · 2023 Duy Sesimi Ağlama · 2021 Neden Neden · 2022 Zalim De Here Zalim De Here · 2023 Ne Verdinki Ne Alasın Ne Verdinki Ne Alasın · 2024 Adına Şarkılar Ağlama · 2021 Keje Keje · 2022 Unut Deme Kahretsin Beni Böyle Kabul Et Sinan Kartal Türkiye'den Sinan Kartal popüler bir türkçe sanatçı/gruptur, daha çok şu şarkılarla tanınır: Unut Deme Yeni Klip, Yarali Kaldim, Gitme Yar. Sinan Kartal müzik videosunu, başarı listelerini, biyografiyi ve gerçekleri keşfedin. Net Değer. Sinan Kartal ile işbirliği yapan ilgili şarkıcıları keşfedin. Sinan Kartal Wiki, Facebook, Instagram ve sosyal medya. Sinan Kartal Boy, Yaş, Biyografi ve Gerçek Ad. Sinan Kartal Gerçekler Sinan Kartal Türkiye'den popüler bir müzik sanatçısıdır. Sinan Kartal tarafından icra edilen 3 şarkı hakkında bilgi topluyoruz. Müzisyen Sinan Kartal'ün elde ettiği müzisyenler için müzik listelerinin en yüksek sıralaması #191 ve en kötü sıralama yeri #191. Sinan Kartal'nin şarkıları listelerde 1 hafta kaldı. Sinan Kartal, en iyi Türkiye0 müzisyenleri/grupları ölçen En İyi Müzik Listelerinde yer aldı. Sinan Kartal en yüksek konuma #191 ulaştı. En kötü sonuç #191. Gerçek adı/doğum adı Sinan Kartal ve Sinan Kartal, Müzisyen/Şarkıcı olarak ünlüdür. Doğduğu Ülke Türkiye Doğduğu Ülke ve Şehir Türkiye, - Etnik köken türkçe Vatandaşlık türkçe Yükseklik - cm / - inç Medeni Hali Bekar/Evli
0 notes
benimpencerelerim · 1 year ago
Text
FUTBOLUN ARABA SEVDASI
ARABA SEVDASI https://tr.wikipedia.org/wiki/Araba_Sevdas%C4%B1
Romanın konusu
Bir paşa oğlu olan Bihruz Bey yarım yamalak bir öğrenim görmüş, 23-24 yaşlarında bir gençtir. Babası ölünce, annesiyle kendisine 28.000 liralık bir servet kalır. Yazları Çamlıca'da, kışları Süleymaniye'de oturur. Çalışmakta olduğu işyerine ara sıra uğrar. Bütün merakı pek zarif arabasıyla gezinti yerlerinde dolaşıp kendini göstermek, herkesten daha şık giyinmek, Türkçe cümleler arasında Fransızca sözcükler kullanmaktır. Berber, garson, terzi ve kunduracılarla Fransızca konuşur.
Karakterler
Bihruz Bey: Tam da dönemin burjuva gençliğinin olması gerektiği gibi Fransız kültürüne hayran züppe bir gençtir. Ona göre Türkçe kaba ve yetersiz bir dildir. Türkler kaba ve medeniyetten yoksun insanlardır. Türkçe gerekmediği sürece konuşulmamalıdır. Ama o dönem yüksek memur ve tüccar çocuklarının genelinde olduğu gibi Fransızcaya da hakim değildir ve Türkçe Fransızca karışımı bir dil ile konuşur. Öyle ki doğru dürüst Fransızca şiir çevirisi bile yapamaz. Ayrıca Bihruz Bey mirasyedi bir gençtir ve hayatı lüks alafranga kıyafetler ısmarlamak, kır kahvelerinde ve mesire yerlerinde lüks arabasıyla gezmekten ibarettir. Yine Bihruz Bey'in diğer bir karakteristik özelliği ise istediği her şeye sahip olması ve bunun verdiği şımarıklığın pençesinde olmasıdır ki hikâyenin ana kısmı da biraz da bu konu üzerinden gelişir.
Temalar
Roman, dönemi İstanbul'unda görülen kimi cahilce davranış kalıplarını, eğlence ve zevk yaşamını anlatmaktadır. Osmanlı yenileşme hareketleri çerçevesinde Tanzimat'la birlikte Batı'ya açılan Osmanlı Devleti'nde yaşanan batılılaşma sürecinin yanlış özelliklerinin vurgulandığı yapıtta, Bihruz Bey ve onun romantik aşkı konu edilmiştir. Romanda Bihruz Bey karakterinden hareketle batılılaşmayı anlamayan tip eleştirilir. Bihruz Bey, az buçuk Fransızcasıyla berberler, kunduracılar, terziler ve garsonlarla konuşmayı, araba kullanmayı ve şık giyinip kendine bakmayı marifet bilmekte ve komik durumlara düşmektedir. Roman kahramanı Bihruz Bey, birçok yönden Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'le Rakım Efendi adlı romanındaki Felatun Bey karakteriyle benzerlikler gösterir.
Kitap bir aşk hikâyesini anlatmakla beraber, dönemin toplumsal ve sosyal yapısını incelemekte, İstanbul'un entelektüel çevresini oluşturan Jön Türklerin ve üst tabakanın yaşantısını eleştirmektedir.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Araba Sevdası için “Muayyen iktisadi şartlar etrafında teşekkül etmiş köksüz bir kalabalığın romanıdır” yorumunu yapmıştır.[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Fel%C3%A2tun_Bey_ile_R%C3%A2k%C4%B1m_Efendi
Felâtun Bey ile Râkım Efendi veya Felâtun Bey'le Râkım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'nin 1875 yılında yazdığı romandır.[1] Tanzimat'ı takiben ortaya çıkan ilk Türk romanlarının ana teması "yanlış Batılılaşma" üzerine kurulmuştur.[2]
Karakterlerden Felâtun Bey, Batılılaşmayı yüzeysel olarak yorumlamış ve sefa hayatı süren biridir. Râkım Efendi ise ona karşıt bir karakter olarak kurulmuştur. Oldukça çalışkan ve tutumlu biridir. Romanın sonunda bu dönem romanlarından bekleneceği üzere Râkım Efendi dilediği hayatı elde ederken, Felâtun Bey yaptığı hataların sonucuna katlanmak zorunda kalır. İsimlerinde kullanılan "efendi" ve "bey" kavramları da karakterlerin temsil ettikleri değerlerin sembolüdür.[3] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1427228
Araba Sevdası adlı romanın ismi ile içeriği arasında doğrusal bir ilişki vardır. Merkezinde arabanın olduğu romanda isim-içerik arasındaki ilişkisi hakkında Tanpınar (2006: 441) “pek az Türk romanı Araba Sevdası kadar adına bağlıdır” der. Eserde başkişi Bihruz Bey’in arabalara düşkünlüğü ve kendi statüsünü onun üzerinden belirlemesi ironik bir üslupla anlatılmaktadır. Bu bağlamda eserde fetiş nesnesine dönüşen arabayla aslında kişinin kendisini gösteriye sunması eleştirilmektedir. Mallar sahibinin kimliğini göstermekten ziyade sahibi tarafından bir kimlik oluşturma amacı ile düzenlenmektedir, denebilir. Nitekim Jale Parla’ya göre (2003: 536) Batılılaşma serüveninde araba anlatıları, sahip olma ve olmama, güç kazanma ve kaybetme, amaçlılık ve amaçsızlık, olgunlaşma ve çocuksuluk, narsisizm ve fetişizm, parçalanmışlık ve kendi kendini yıkmanın hikâyesidir. Bu da “Batılılaşmayla karışık bir modernleşme” (Çıkla, 2013: 273) ile açıklanabilir. Romanda söz konusu araba, 19. yüzyıl Osmanlı toplumunda statü göstergelerinden faytondur:
Başkişinin kamusal alanda varlığını bağladığı araba, statü göstergesidir. Arabanın markası, özellikleri gibi hususlarla sahibinin zenginliğini teşhir etmesi dışında kullanıcısına zaman ve mekânı aşması nedeniyle de güç ve özgüven verir. “Pratik kullanımının yanında bir gösterge olarak tüketil[en]” (Lefebvre, 2007: 117) ve belli bir hayat tarzına atıf yapan araba ile statüye dönük semboller üretilir. Kimliğini araba üzerinden inşa etmeye çalışan, kıyafetleri ile etrafındaki beylerden her zaman daha şık görünmeye çalışan Bihruz Bey’in, Çamlıca’da gezinirken asıl amacı kendisini gösteriye sunmak ve kamusal gözün dikkatin çekmektir. Arabayı araç olmaktan çıkarıp amaçlaştıran Bihruz Bey’in parkın belirli bir yerinde dinlenmesinin sebebi arabasının diğerlerinde bıraktığı tesiri görmektir. Bihruz Bey’in Periveş’e yönelmesinin nedeni de Periveş’in içinde bulunduğu arabanın niteliğidir. Görünene odaklanan Bihruz Bey arabadan yola çıkarak Periveş’i hayalindeki bir hayatın ortasında konumlandırır.
ÇOĞUMUZ BİHRUZ BEYİZ
Muzo @futbolvizyon_ Allah senin belanı versin Burak Elmas! Sacha Boey’i alırken sonraki satıştan eski kulübüne %15 pay, oyuncunun menajerine de %7.5 pay gibi maddeler ekledi. Bize ne kalacak o zaman aq
Avfattas @Avfattas Burak Elmas’ın bol para harcayıp sosyal medyadaki şakşakçılarıyla kurduğu vasat takım neredeyse küme düşüyordu, penaltılarla kurtardılar. İşte benzeri olan Çebi kalsaydı, 2. yarı Rıza ile falan 8 Afrikalı işinin altından hayatta kalkamaz, bizi de kimse kurtarmazdı, düşerdik eminim. Şimdi Santos gelişi sonrası takımdaki ve oyundaki ciddileşmeyi görünce rahatladığım için transfer yönünden acelem azaldı. Zaten hedef kupa ve seneye. O yüzden gecikmeyle ilgili agresif yazmıyorum. İyisini ve sürekliliği olanı, bir plan dahilinde alsınlar. İcraatın neticesini değerlendiririz.
murat @semtinmuhabiri G.Saray; Burak Elmas döneminde alınan Boey’i 25 milyon €’ya satıyor. Beşiktaş ise Ahmet Nur Çebi döneminde gönderilen oyuncuya 2.7 milyon € tazminat ödüyor. Burak Elmas hiç değilse Nelssonn ve Boey’i bıraktı. Ahmet Nur Çebi’nin bıraktığı hiçbir şey yok.
Galatasaray @tribunGS Haluk Yürekli: Galatasaray rakamı 30 milyon € getirmiş durumda. Rennes %15 pay alacak. Boey transferi yapılırken o dönemin başkan Burak Elmas menajerine de bir sonraki satıştan %5 komisyon sözü vermiş. Sözleşmeye bağlı. (343)
𝓹𝓪𝓾𝓵𝓸10 @ToniYildiz10 Gese'nin en kotu baskani Burak Elmas bu kadar eleştirilmişti Hasan Arat geleli 2-3 ay filan oldu ama küfür eden fenolar mi dersin köstek olanlar mi dersin hepsi bir agizdan bu adam sizi çok iyi susturacak az bekleyin bu adam diğer yönetimin pisliklerini temizlemeye çalışıyor.
Burkowsky @Burkowskyyy Abi Fatih Terim başarısız olur hoca zaten Boey istemiyordu Rosier istiyordu, oe Burak Elmas hocanın istedigini almadı derler Boey 30M'a gider, hoca tek oyuncudan o dönemin harcamasını çıkarttı İmparator... Oğlum neyi savunuyorsunuz siz amk?
mistik terim @mistosfatik 1 milyona aldırdığı adam 25 milyona dünyanın en büyük kulübüne gidiyor.. çok büyüksün be hocam..
Zlatan @palpatimp Bu adam Rosier isterken Boey aldığın için teşekkürler Burak Elmas
Aras @leaderofthegala Galatasaray tarihinin en yüksek gelirli transferi Burak Elmas sayesinde olmuştur. Çok teşekkürler BURAK ELMAS bASKanım Karayip Aslanı @DelloSoccer Sacha Boey oyuncu değil, elden çıkarın diye rapor vermişti bu herif. Bunu başımıza bela eden Burak Elmas utanıyor mu?
Alp1905 @AlpC1905 Fatih Terim'in 1 M € getirttiği ve 25 M € para kazandığımız Boey için Torrent adlı Katalan oe, çaycı td çakması "Bu topçu falan değil gönderin" diyordu. Adam Bayern Münih yaparken Torrent'e Işıtan Gün ve Burak Elmas'tan başka hocalık teklif eden olmadı. Teşekkürler Fatih Hocam.
Gökhan Aktas @gokhanaktassss Floodun altına Fatih Terim düşmanları girip Cicaldau - Morutan falan yazmışlar, ahrazlık yemin ediyorum para ile satılsa kredi çekip alacak Galatasaraylılar mevcut, Pep’in bile tutmayan transferleri var o bütçeye rağmen, bir söz var ya “Galatasaray taraftarı eğitilmez” çok doğru
Kırmızı Bölge @KrmiziBolge İmparator Fatih Terim aldırdı Burak elmas ucuz diye aldı 4-5 milyon Euro olsaydı emin ol onuda akamazdı bu beceriksiz
𝑀𝑒𝑙𝑡𝑒𝑚 𝑇. @GSliTurkk Eski kulübüne %15, menajerine %5.. işte Burak Elmas böyle bir adamdı. Geldiği güne lanet olsun.
Forza Cimbom @forzacimbomtr Nevzat Dindar: "Torrent, Boey için 'Futbolcu değil' ifadesini kullanmıştı. Ona yakın bir isim bana ulaştı, 'Böyle bir şey yok' dedi ama Torrent efendi geçmiş olsun, Boey ile ilgili geçmişte yönetime verdiğin raporu ben biliyorum!"
@SerhanNMTD nevzatın torrent nefreti bambaşka gdsfhdsfhfd
https://twitter.com/i/status/1750835306801123350 SemihhGs semihh35312 Linç edilen pva, berkan gibi adamları topçu yapan torrent boey için kesin öyle demiştir zaten okan hoca'da kampa almamıştı ona bakarsak demi Boey nasıl tatile gittiyse artık sezon başında fizik olarak tüm takımdan daha hazırdı kamp yapsa ne olurdu dubois bozdu onun işini resmi maçlar başlayıncada formayı kendi aldı adam
Cimbomingo @cimbomingo Fatih Terim’in ısrarla istediği adam Boey değil Rosier’di. Git iyi araştır sonra gel konuş.
leqend @leqend2055 5 m euro istediler terim israrla parası ne olursa olsun istedi yönetim almadı yönetim alsaydı boey gelmeyecekti net yönetim e yazar o dönem ne kadar kötü olursa olsun yönetim https://www.goal.com/tr/haber/isitan-gun-fatih-terim-limit-konusu-acildiginda-s-kerim-limitini-diyerek-tepki-gosteriyormus/bltc346d842d4d310cd Sonuç olarak, özetlemeye ve örneklendirmeye çalıştığım emareler, futbol şubemizde çok acilen ciddi tedbirler alınması gerektiğini göstermektedir. Söylemeye dilim varmıyor ancak ne yazık ki Galatasaray’ın transfer işlemleri adeta bir çete tarafından kontrol altına alınmış görünmektedir. EFLATUN BEYLERİN ÖLÜMCÜL REKABETİ
Korkunç bir borç batağı içine düşmüş olan üç büyüklerin ve onları örnek almaya çalışarak mütevazi bir şekilde izleyen diğer klüplerin Avrupa'nın devlerini(BATI) trajik bir şekilde Bihruz Bey misali taklit etme çabaları hazin sonuçlara gebe görünüyor. Evet, üç büyüklerin hatırı sayılır rakamlarla yaptığı büyük yıldız transferlere ödediği yüksek ücretler zaten batmış durumda olan bu klüplerin bütçelerinin üstünde demoklesin kılıcı gibi sallanıyor.
Klüplerin başlıca gelirlerini oluşturan yayın ve seyirci gelirleri bu harcamaları karşılamaktan fersah fersah uzak. Klüpler sürekliliği olmayan sponsor gelirleri ve siyasetin sağladığı avantajlarla devasa deliklerine yamalar yapıyorlar.
Gelir kalemleri içinde önemli yer tutan şampiyonlar ligi kalemi piyangosu ise her sene sadece bir takıma çıkıyor. Yöneticiler, troller, taraftarlar arasındaki acımasız kavga ve kör dövüşü de sadece bir tane büyük havuç olmasından kaynaklanıyor. Borç batağı içinde çırpınan ve o yüzden gardı iyice düşmüş olan klüplerin, olağanüstü merkezileşmiş ve yoğunlaşmış ve hayatın her alanına hükmetmek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın da oyuncağı olması, en azından suyuna gitmekten kaçınamaması da eşyanın doğası gereğidir. BURAK EFENDİNİN SAĞDUYUSU
Burhan Can Terzi @burhancanterzii O yaz hem Fatih Terim hem Burak Elmas 3-5 yıllık bir plan üzerinde çalışıyor. Uygun bonservisle gençler alınıp, hem başarı hem de kulübün geleceğini kurtarmak paralel şekilde hedefleniyor.
Burak Elmas yönetimi bu uçuruma yapılan amok koşusuna dur demek için kolları sıvamış ve bu doğrultuda strateji oluşturmuş ve uygulamaya koymuştu.
Bu strateji nipeten düşük maliyetli ve gelecek vaat eden irice isimlerin ve tamamen isimsiz ve son derece ucuz ama potansiyeli olan oyuncuların transfer edilmesi ve altyapıya ağırlık verilmesi ayaklarından oluşmaktaydı.
Sacha Boey, Nellson, Morutan, Cicildau gibi isimlerin transferi bu felsefeye göre yapılmıştı. Barcelona'yı başarıdan başarıya koşturan sistemin arka plandaki mimarlarından biri olan Torrent'in teknik direktör olarak seçilmesi ve benzer bir sistemin orta ve uzun vadede Galatasaray'da da oluşturulmasının hedeflenmesi de bu felsefeyle uyumluydu. Gedson Fernandez'in transfer edilmemesi de diğer rakiplerle ölümcül rekabete girilmemesi de daha mütevazi ve akılcı bütçe yönetimini sağlayarak bu felsefeye uygun davranmak anlamına geliyordu.
İki tür batılılaşma var. Japonya, Güney Kore, Tayvan gibi özde batılılaşma, yani batıyı batı yapan sistem, kültür, üretim, bilgi, bilim gibi değerleri içselleştirme ve ondan sonra onun meyvelerini (TÜKETİM) toplama. Ve Bihruz Bey türü batılılaşma, yani batının sadece tüketim ve adetlerini kopyalayarak, taklit ederek sadece şeklen batılı olma. Tabii daha sonra, geç "batılılaşan", gelişen, kalkınan bir ülkenin varolan gelişmişlerin rekabeti nedeniyle daha çok çalışması, daha çok çaba sarfet etmesi, daha çok üretip daha az tüketmesi yani daha çok tasarruf etmesi geç kalmışlığın acı gerekleriydi.
Şu andaki Ali Koç, Dursun Özbek yönetimlerinin ve diğer klüplerin transfer politikası, klüp yönetimi, alt yapıya verdikleri önem ve ayırdıkları kaynaklar ve diğer faaliyetleri Bihruz Bey türü (SÜRDÜRÜLEMEZ) batılılaşma örneğini teşkil ediyor.
@DeparSports Ümit Özat: "Galatasaray şimdi Sacha Boey'i satıp 3 oyuncu alacak, kalan parayla iç ödemeleri yapacak. Üzerine de şampiyon olursa Fenerbahçe artık kendine gelemez." Bu tür "batılılaşma" çabasının sürdürülemez olması son derece bıçak sırtı bir dengede yürütülmesinden kaynaklanıyor. Yapılan pahalı transferlerin bir kaçının çeşitli nedenlerle verimsiz çıkması, arka arkaya bir kaç sene şampiyon olunamaması ve şampiyonlar ligine katılamama ve gelirlerinden mahrum kalma, yetersiz olan diğer gelirlerin harcamaları karşılayamamasıyla sonuçlanacak ve dengelerin bozulması bir fakirleşme kısır döngüsüne yol açacaktır.
Burak Elmas'ın yapmaya çalıştığı, giriştiği ama yarım bile kalamayan şey özde ve SÜRDÜRÜLEBİLİR bir batılılaşma örneği ve çabasıydı. Tüketimin kısılması, tasarrufların yatırıma yönlendirilmesi, uzun vadede bu yatırımların üretimin, başarının, gelirlerin artmasına ve bir zenginleşme döngüsüne yol açacaktı.
Çağdaş ve özde bir "batılılaşma" çabası doğal olarak yıllar alacaktı. Bu süreçte atılan tohumların yeşermesi, dikilen fidanların büyüyüp serpilmesi ve meyve vermesi, bolluğun, zenginliğin oluşmaya başlamasına kadar uzun bir dönemde kıtlık çekilmesi, başarıya hasret kalınması doğaldı. Maddi ve sistemsel açıdan büyük bir rasyonalizasyonu gerçekleştiren bu akılcı hamleler siyasetin o dönemde Fatih Terim'i göndermek için Galatasaray'ı düşme potasına itmesi, Burak Elmas'a açık açık bu adamı gönderin denmesinden sonra oluşan büyük başarısızlık tablosuyla sekteye uğradı.
Diğer büyük klüplerin de Galatasaray'ı örnek alarak onu izlemesi, küçüklerin de büyük klüpleri rol modeli olarak alarak taklit etmesi ve böylece bütün klüplerin akılcı bir şekilde yönetilerek ölümcül rekabete son vermesi borç batağının kurutulması ve siyasete bağımlığın sona ermesiyle sonuçlanacağı için bu zehirli ortamdan beslenen bazı önemli aktörlerin işine gelmedi.
Akbabalar karşısında tek başına mücadele eden Burak Elmas burnunun ucunu göremeyen Bihruz Bey kitlesi tarafından da yalnız bırakıldı hatta hançerlendi. Burak Elmas'ın Galatasaray klübünün menajerler aracılığıyla nasıl soyulduğunu, zarara uğratıldığını açıklaması, ifşa etmesi karşısında bile taraftarın tutumu değişmedi.
Sonuçta yılların sosyal, siyasal, kültürel, ideolojik birikimiyle harmanlanmış cahil, Bihruz Bey alıklığındaki kitleler ve o vasat kitlelerden çıkan siyasetçi, klüp yöneticisi, basın mensupları gibi aktörlerin işbirliğiyle Burak Elmas'ın kurutarak verimli topraklara dönüştürdükten sonra üstüne sağlıklı tohumlar atmaya hazırlandığı bataklığın keşmekeşi galip geldi, futbol aklı ve sağduyu kaybetti.
1 note · View note
drinkuntilthemorningg · 5 years ago
Text
Ded 2015ic serverated server 201 Bizim Güç ve nihai sunucuları ile, uzaktan yönetim IP üzerinden KVM üzerinden ücretsiz dahildir. İçin IP üzerinden KVM (IPMI) ile adanmış sunucular, uzaktan yönetim için kapsamlı bir araç alırsınız sunucularınız ücretsiz. bu hizmeti yapan ilk Alman sağlayıcılardan biriydi baştan kullanılabilir. Önceden, bu tür hizmetler ayrılmış veya bireysel sunucu çiftlikleri veya özel sunucu donanımı. Özel sunucular için tipik uygulamalar kaynak yoğun web projeleri, web siteleridir yüksek hacimli veritabanı sorguları, dinamik web siteleri ve akış ve indirme portalları ile. Özel sunucular oyun sunucuları olarak da popülerdir, çünkü oyunlar ağırlıklı olarak yüksek performanslı CPU'lar ve RAM'e sahip sunucular gerektirir. Adanmış sunucular da ideal Minecraft oyun barındırma için uygundur hizmetçiler. En İyi adanmış Web Hosting Hizmetleri 2017 / 6 gün önce . Online iş vermek high-end donanım ile ciddi trafik dalgalanmaları işlemek için gereken bir kaynak - ağır adanmış sunucu. Ucuz Dedicated Sunucu Barındırma | Linux Ve Windows. Ded serveric serverated server hosting 1&1. 1 ve 1 adanmış sunucu ile en iyi depolama ve desteğin tadını çıkarın. Gelişmiş kullanıcılar için mükemmel ve büyük miktarda veri. Özel Sunucu Yazılımı / Farming Simulator Özel bir sunucu, 7/24 çalışan kalıcı tarım dünyalarına izin verir. Oyuncular giriş ve birlikte oynayabilirsiniz her zaman istiyorlar. En İyi Dedicated Server Hosting Provider2017 - Web Hosting Geeks. Kim olduğunu bul müşteriye göre 2017 En İyi Özel Web sunucusu seçildi . Bizim 2017 En İyi Adanmış Sunucu Barındırma Ödül Inmotion Hosting gider. Özel bir sunucu barındırma-Garry's Mod Şubat 4, 2017 . İşte Steamcmd'yi ~/Steam/ içine indirecek ve sonra ayıklayacak ve kuracak kullanışlı bir komut dosyası - ve sonra garry'nin mod adanmış sunucusunu yükleyin. Farming Simulator 2015 sunucuları: FARMSİM15 Satın Al Hizmetçi .. Dakika içinde yüklü, Online 24x7 sipariş yerleştirilir sonra, anında aktivasyon sistem Tarım simülatörü 2015 sunucu dağıtır ve tutar . Nasıl kurulum için tarım simülatörü 2015 adanmış sunucu . 30 Ekim 2014 . Bir farming simulator 15 sunucusu nasıl kurulur. DİKKAT SATIN ALMANIZ GEREKİYOR OYUN! Eğer destek yoksa Ben size yardımcı olmayacaktır . Adanmış Sunucu Yazılımı / Tarım Simülatörü. Özel bir sunucu, 7/24 çalışan kalıcı tarım dünyalarına izin verir. Oyuncular giriş ve birlikte oynayabilirsiniz her zaman istiyorlar. Adanmış Sunucu:: Far Farmingming Sim :ulat 15or 15 Teknik Destek [Sat Feb 28 14:12:17 2015] oyun sunucusu başlatılamıyor 1-15 arasında 23 yorum gösteren yardım edin. Denemek adanmış sunucuyu yönetici olarak mı çalıştırıyorsunuz? #11. Tarım Simülatörü 2015 senin nasıl Kurulum Ded .ic Serverated Server .. Eki 30, 2014 . Bir farming simulator 15 sunucusu nasıl kurulur. DİKKAT İHTİYACINIZ VAR OYUNU SATIN ALMAK İÇİN! Eğer destek yoksa Ben size yardımcı olmayacaktır . En İyi Dedicated Server Hosting Şirketleri 2017 / Tr-Hostadvıce Web barındırma söz konusu olduğunda, birçok hizmet seviyesi vardır. Ded serversic serversated sunucular en güçlü seçenekler ve almak siteler için harika . Windows dedicated server-resmi TF2 Wiki | Resmi Team Fortress .. Ocak 3, 2017 . Bu, temel bir Team Fortress 2 yüklemenizi sağlayan bir kurulum kılavuzudur Windows adanmış sunucu. Aşağıdaki örnekte sunucu yüklenir . Garry's mod Dedicated Server nasıl kurulur - tomrichards.net Pazar, Ocak 04, 2015. İle kavgalar sonra . Steamcmd, adanmış sunucular ve belirtilen diğer araçlar bu makale kesinlikle root olarak çalıştırılmamalıdır . Ucuz fiyatlarla Hosting çözümleri. Şimdi Sipariş Ver İnsanlar herhangi bir proje üzerinde sahip oldukları bilgi palavra bir eğim var. Ancak, biz dedicated server 2015'te bildiklerimizle övünmek istemiyorum, sizin için yararlı olduğu sürece, biz mutlu. Yazma, yazmak için bir ruh halinde olduğunda yapılması gereken bir şeydir. Bu yüzden içeri girdiğimizde VPS sunucusu, kök sunucusu ve adanmış sunucular hakkında hiçbir şey yazmanın ruh hali bizi durduramaz yazmaktan!
1 note · View note
akilfikirgezegeni · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Kendini bilenlerde bugün
Ertan Yavuz
Diogenes (İ.Ö: 412-323)
Antik Yunan döneminde yaşamış başka bir ekolun kurucularından olan Sinoplu Diyojen ya da diğer adıyla savunduğu ekolu temsilen Kinikli Diyojen yaşamı boyunca medeniyeti ve getirdiklerini reddederek yaşamış ve bu uğurda bir çok insanın da tepkisini çekerek salaş bir hayat sürdüğü için köpekler gibi yaşar yakıştırmasının yapılmasına da neden olmuştu.
Diyojen çağdaşı ve büyük filozoflardan biri olan Aristo’nun da bir dönem öğrenciliğini de yapan Makedonya kralı büyük İskender’le karşılaşmaları sonucu kralın “senin gibi böylesi ünlü ve bilgili bir filozofun karşısında eğilirim, benden ne istersin?” sözüne karşılık, “Gölge etme başka ihsan istemem” diyecek kadar da cesur bir filozoftu; zira büyük İskender ondan daha büyük olan güneşini engellemişti. Bir dönem kalpazanlık yaptığı şikâyeti ile sürgün yiyerek, Sinop’tan Yunanistan’a giden Diyojen bu durumunu bilenler onunla dalga geçmeye başladıklarında; “Evet, bir zamanlar sizlere benzemem lazım gelmişti. Fakat şimdi, siz benim olduğum hale asla gelemezsiniz.” diye cevap vermişti. Çoğu zaman ölüleri gömdükleri bir fıçının içinde yaşamayı tercih eden Diyojen sahip olunan gereçlerin fazlalığına dikkat çekecek kadar sade yaşamış, hatta su içmek için kullandığı maşrapayı bile çeşmeden eliyle su içen bir çocuk gördüğü andan itibaren “Bu bile fazlaymış, bu küçük çocuk bile benim fazladan bir eşyam olduğunu öğretti” diyerek kırıp atmıştı. Günümüz tüketici toplumu düşünülecek olursa Diyojen ’in kendinden ve doğadan başka hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insan yaratma modelinden alacağımız derslerin olduğu kuşkusuz. Elindeki fenerle güpegündüz sokaklarda “Bir adam arıyorum” diyerek gerçekte öyle bir adamın olmadığını ispatlamaya çalışması da bilgi ve anlayış yoksunu insanların fazlalığına dikkat çekmek istemesinden başka bir şey değildi. Yine bir gün yaşantısından ve bilgisinden etkilenen bir Atinalı Diyojen’e yaklaşıp “Söyler misin neden insanlar dilencilere yardım ederken filozoflara yardım etmezler?” diye sorar. Diyojen bir süre sessiz kalır ve sonra cevap verir, “ İnsanlar günün birinde kör veya topal kalacaklarını düşünürler. Ancak bir gün filozof olacakları akıllarına bile gelmez.” Bencilliğe dair ders niteliğinde bir cevap… Sokrates’in “Kendini bil(me)” yolcuğunu Diyojen “Kendine yet(me) olarak yapmış ve gerek kiniksel yaşantısı, gerekse öğretileriyle hayatımıza anlam katan insanlardan olmayı başarmıştır.
Sokrates (İÖ: 469-399)
Antik Yunan felsefesinin kurucularından olan Stoacı filozof Sokrates kendi el yazısı ile arkasında hiçbir şey bırakmadan kendi elleriyle sonuna giden (ki fikirlerinin insanları zehirlemesi korkusu ile idama mahkum edilmiştir) yolu yine kendisi çizmiştir. Onun en büyük amacı, inanılmış olan bir fikrin doğru sorular sorulduğun da hala eskisi gibi inanılmaya devam edilip edilmediği üzerineydi. Bu uğurda sabit bir fikrin ne kadar esneyebildiğini hatta değişebileceğini öğrencisi olan Platon’un onun fikirlerini kitaplaştırdığı eserlerde de sık sık görürüz. Yapmış olduğu konuşmaların bir kısmını o dönemin en önemli yerlerinden biri olan Delphi tapınağında, büyük bir kısmını da Atina’daki Agora da insanlarla iç içeyken yaptığını ve bu diyalogları gerçekleştirilirken kendini bir at sineğine benzettiğini de bilmekteyiz.
Tıpkı bir at sineği gibi “tatsız bir biçimde ısıran ama zarar vermeyen bir sinek” Sokrates’in öğretileri birçok konu hakkında olabilirdi; ahlak, politika, retorik, inanç… Ancak şunu da bilmekte yarar vardır diye düşünüyorum, Onun anlattıkları kendi bildikleri ya da deneyimlediklerinden daha çok başkalarının neye inandığı üzerine şekilleniyordu. Zira Sokrates geçmiş köhne ve batıl geleneklerle ziyadesiyle savaş halindeydi. En büyük savaşı da günümüzde de sık sık kullandığımız “Kendini bil(mek) ” üzerineydi. “Sorgulanmayan bir hayat yaşanmaya değer değildir…” “İlâhi bir delilik sıradan insani bir anlayıştan daha mükemmeldir” diyerek seçimini yapmış ve İÖ:399 yılında devletin resmi tanrılarını yok saydığı ve gençleri yoldan saptırdığı gerekçesiyle mahkum edilip yine aynı yıl idam edilmiştir. Sokrates’in son sözleri de diğerleri gibi ders niteliğindedir. Gardiyanın getirdiği zehiri içip yatağına uzanırken dostlarına döner ve; ”Artık gitmemizin zamanı geldi, ben ölmek için, sizlerse yaşamak için. Ancak aramızdan kimin daha iyi yola saptığını Tanrı’dan başkası bilemez. Sokrates’in gücü bilinçli bir kendine güvenden ve bu güven içerisinde hiçbir şey bilmemesinden geliyordu. İste şu değerli cümle de onu tanımak isteyenler için bir başlangıç niteliğindeydi. “Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir.”
Aristoteles (I.Ö: 384-327)
İskender’in büyükbabası dönemin Makedonya kralı II. Amyntas’ın hekimi olan babası Nikomakhos’un oğlu olan Aristotales diğer bir adla Aristo, ilk gençlik yıllarında Platon’un öğrencisi olarak başladı felsefeye. Daha çok okumaya olan ilgisi dikkatini çekmişti Platon’un ve ona okuyucu adını takmıştı. Ancak bir takım fikir ayrılıkları yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştı Akademia’dan. Özellikle retorik (hitabet) sanatı ile ilgili görüşleri Platon ile farklılık gösterecektir. Platon’un vefatından sonra Akademia’ ın başına geçen isimle de aralarının iyi olmaması sonucu belli bir süre sonra kendi okulunu kurar ve adına Lyceum adını verir. On üç yılı geçkin kurmuş olduğu bu okulda metafizikten siyasete, mantıktan ahlaka bir çok dersler verir. Aristo’nun günümüzde en bilindik eserlerinden biri etkili konuşma, ikna sanatı ve konuşmanın önemini anlattığı “Retorik” isimli kitabıdır. Hitabet sanatının bir çok yönünün incelendiği bu eser de Aristo retoriği üç ana bölümde incelemiştir. Ethos, Pathos ve Logos. Ethos’ta; kişinin karakter ve itibarının ön plandadır; konuşanın kim olduğu kadar dinleyicilerin sezgileri de önemlidir. Pathos; ne söylediğinle değil nasıl söylediğinle yani durumla değil duygularla ilgilidir. Logos ise; içeriğe önem vererek ne söylediğinin önemli olduğu hitabet biçimidir ve beyni önemser. Kısaca denebilir ki; Ethos kim olduğunla, Pathos nasıl olduğunla, Logos konunun ne olduğuyla ilgilidir. Bir dönem ünlü Makedon kralı büyük İskender’in de hocalığını yapmış olması onu Asya seferinde ölen kral yüzünden başlayan iç karışıklıkta Makedon taraftarlığına dönüştürür. Bu bağlamda kendini anlatamayacağını düşünen ve Sokrates gibi bir son akıbetine uğrama ihtimalinin olacağını bilen Aristo Atina’yı terk eder. Kendi deyişiyle “Atinalıları felsefeye karşı ikinci bir suç işlemekten kurtarır.”
Aristotales yaşadığı döneme damgasını vuran büyük bir filozoftu. Hala eserlerinden günümüzde de yararlanılması onun bilgisinin zamanları aştığı yönündedir. Etiksel bilgiye ve bilime verdiği önemi şu sözünden de anlayabiliriz. “Bilim iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir.”
Kaynakça:
1.    Platon. Sokrates’in Savunması
2.    Aristotales.Retorik
3.    https://tr.wikipedia.org/wiki/Diyojen
1 note · View note
fiyatinedir · 1 year ago
Text
Whisky Sour Tarifi
Tumblr media
Whisky Sour, klasik bir kokteyldir ve hazırlanması oldukça basittir. İşte size özgün bir Whisky Sour tarifi:
Whisky Sour Tarifi Malzeme Listesi
- 60 ml bourbon viski (Viski Fiyatları) - 30 ml taze limon suyu - 15 ml basit şurup (şeker ve su karışımı) - Buz küpleri - Limon dilimi ve maraschino kiraz (garnitür için)
Whisky Sour Yapılışı:
- İlk adım olarak bir kokteyl şerbetini hazırlayın. Şurup için eşit miktarlarda su ve şeker (örneğin 1 su bardağı su ve 1 su bardağı şeker) bir tencerede orta ateşte karıştırarak eritin. Şeker tamamen eridiğinde, karışımı soğumaya bırakın. Soğuyan şurubu buzdolabında saklayabilirsiniz. - Bir kokteyl shaker veya karıştırma kabı kullanarak viski, taze limon suyu ve basit şurubu ekleyin. - İçine bir avuç buz ekleyin. - Tüm malzemeleri iyice karıştırmak için iyice sallayın veya karıştırın. - Bir kokteyl bardağına buz dolgusu yapın. - Karışımı süzerek buzdolabındaki bardağa dökün. - Üzerine bir limon dilimi ve bir maraschino kiraz ekleyerek süsleyin. - İsterseniz, ince bir limon kabuğu şeridi ile kokteyli tamamlayabilirsiniz. - Whisky Sour'ınızı keyifle servis edin ve hemen tadını çıkarın! Afiyet olsun! Unutmayın, viski sour'un tadını damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. Şekerli veya ekşi bir içki tercihinize göre basit şurup ve limon suyu miktarını ayarlayabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=kfB1vLhz2Pw Whisky Sour Tarifi Whisky Sour Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Whiskey_sour Diğer Tarifler; Blood And Sand Tarifi Evde Daha Lezzetli Cool Lime Tarifi Old Fashioned Tarifi Viski Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Read the full article
0 notes