#Deniz Ticareti
Explore tagged Tumblr posts
Text
HİÇLİĞİN SANATÇISI
(ıslak kelimelerle soruyor küçük bir kız: baba ölüm kaçta bitiyor? baba! bilmiyor küçük kız; bazı babalar boşluğun kanatlarıyken bazı babalar da evlerin zindanıdır)
ironiler meydanında tutulup kaldım öylece dudaklarım kan içinde; söz yorgunluğu kurşuna dizilme etkisi yapıyor böyle zamanlarda herkes oraya bakıyordu ama kimse görmüyordu barbarlar şöleninde; kin ve devlet işleri el eleydi
unutulmuşluk satılan şehirlerden geçtim ayaklarım kum içinde fark edilmedim hiç bulantı hissi veren kahverengi yerlerden geçtim kimse dönüp bakmadı fikir ikliminin vuruluşuna kaldırımlara atılmış hayal ölülerinin arasından geçtim ışığı asırlarca ağlattı anlam azalması nereden yola çıkarsam çıkayım nereden geçersem geçeyim uyandığım yer: işaretler denizi dermanımın bittiği yer: ıstırap meydanı oralarda bulaştı yüzüme hüzün denen o korkunç hastalık
sonsuz kırılma getirilip başucuma bırakıldı yeniden başladı melek düşüşleri gülümsemek çok yorucu böyle zamanlarda, ah! bulutlarla kaplıdır ozanlar mevsimi kalbimi çiğneyen soğuk atların sarhoşluğu neşenin aldırmazlığına çarpan dalgınlığım seslerin kanatlarına tutunmuş yanılgı ustalığı ah, bütün bunlar sakıncalı bilginin ve içimdeki uzakların yan etkileri
kollarını açmış bekliyor üşümenin çağı odaları çürüyüş kokan gerçekliğin şatosu tanrı sözleri ticareti yapanlar vatan sevgisi ticareti yapanlar insanı ve vatanı öldürdükten sonra birbirlerini eze eze koşuyorlar arınmak için tanrılarına; hiçliğin sanatçısına
(kalbi denize bitişik küçük bir yenilmiş ıslak kelimelerle soruyor çağrıların barınağından yaşamak kaç sayfa baba kapıları kaçta kapanıyor?)
19 notes
·
View notes
Text
Sağlıkla, güzellikle, şükürle
Ağustos ayına küfürler eşliğinde veda ederken eylül ayına öyle bir giriş yaptık ki, ağustos "gördün mü ebenin örekesini" der gibi kahkaha atmıştır.
Annem kemoterapi denen illetten kurtuldu diye sevinirken PET sonucunda bir sürprizle karşılaştık. Onkolog bile şaşırdı. (Hayatımda gördüğüm en iyi doktor oluyor kendisi. Bu kadar iyi, ilgili bir devlet doktoru hiç görmedim.) Hemen korkumuza binaen kolonoskopi, endoskopi ve diğer her şeyi istedi. Devlette yaptıramazsınız özele gidin Çok hızlı yaptırmamız gerekiyor dedi. Mecbur özele gittik.
(Samsunumuza yeni şehir hastanesi yaptı devletimiz, harika bir ihale yöntemiyle. yap işlet devleti ayrı halkı ayrı şaaap sonra da devret usulü. harika değil mi? İhtiyacımız da yoktu bir samsunlu olarak. Eğitim araştırma hastanemiz oldukça iyi bir kampüste, yanında arazisi varken ek bir bina her şey çözecekti, üstüne bir de ihaleye yeni çıkan atakumda bir devlet hastanesi yaptın mı, samsunda hastane sorunu yoktu. ama olur mu? özele gidip 30 bin tl bayılalım yine. zaten iyi cerrahlar da hep özelde. paran varsa kralsın, yoksa çocuk acilde kusmuklu yatakta yatacaksın mecbur.)
(yine devlete kızmadan yazamıyorum görüyor musun? Benim ütopyam, anarşizm değil, ama hayatımda bir kaç zorunlu alan dışında devleti görmek duymak istemiyorum. Benim ütopyam da bu: görünmez devlet. tam da yeri değil mi? boğazımıza kadar devlet olmuşuz. )
Bir hafta uyumadık, nefes alamadık. ama neyse ki korktuğumuz gibi de çıkmadı. şükrettik. şimdi cerrahi operasyonla, temizlenen bölge alınacak. Allahın izniyle annem normale dönecek. bu arada ben de normale dönebilirim diye düşünüyorum.
Normalim: ofise gelip sabahtan akşama kadar iş olmasa da çalışmak. oğlana bakacağım diye çalışamıyorum. Evde sıkılıyorum fazlasıyla.
Para kazanmam lazım. Avukatlıkta para yok aybalam. Hele ki doğrucu davutlara hiç yok. Sercoya hiç yok.
Neler yaptık son bir kaç haftada sayın defter.
Fındık toplamaya gittim. Çuval taşımaya. Yani avukatlıktan son bir ayda hiç para kazanmadım ama fındık toplamaktan kazandım. puahahahahha. Bu sene çoğu yere kokarca böceği musallat oldu. Topladığım yerde yoktu allahtan. İğrenç bir böcek yahu. Sırtımdan aşağı inmesine dayanamazdım sanırım. Hadi alıştık ince örümceklere falan da kokarca sert oluyor. İğrendim.
Devletimizden allah razı olsun eski mahalleme kentsel dönüşüm getiriyor. Ama çökerek. Bizim mahalle 2011 yılında riskli alan ilan edilip herşeye kapatılmıştı. Bu ilanın hemen ardından kentsel dönüşüm yapsalar faydalı olacaktı. ama nerede? önce imar ayağına herkesi tek bir tapuda topladılar. sonra vazgeçtiler. bu sırada hiç bir altyapı ya da üst yapı yapmadılar. mahalle savaştan çıkmış gibi kaldı. Eski yıkık binalarda önce suriyeliler kalmaya başladı, onları uyuşturucu müptelaları takip etti. bizim ev en bakımlı evlerdendi. bu sebeple olsa gerek içeride uyuşturucu ticareti dönmüş. köpek bağlamışlar. çatı katında, benim evimde, fuhuş ve uyuşturucu. narkotik operasyon yapmış, bize ulaştılar. bizim evle ilgimiz kalmadı dedik. içeriye de giremediğimizi bildirdik. her gün evde yangın çıkıyor. başımıza bela oldu velhasılı. bizde tokinin az fiyatına ev verecek göz yoktu. ihtiyacımız da yoktu. dava ile uğraşacaktık. ama bezdik. şimdi toki çıkmış diyor ki, buralar harabe oldu biz size iyi fiyat verdik. mecbur kabul ettik. kabul ettik. sinirleniyorum. devletimiz birilerine yine bir hayır yapacak. deniz gören güzel yerde ucuza çökülmüş arazi. missss. vatandaşa faydası olmayan kentsel dönüşüm. nasıl? ev alabilen yok. nerdeyse yok. beş sene içinde hangi gruba gittiğini duyarız. öğreniriz. ama yol yaptılar deriz. mutlu oluruz. bu maddi yanıydı.
Manevi yanı benim açımdan oldukça ağır. ben gecekondu mahallemi seviyordum. ama şehirler de insanlar gibi ölmek zorunda. dedemin nesli inşa etmiş bu mahalleyi. camisinden çeşmesinden kuran kursundan hepsinde dedemin alın teri var. dedemin nesli. topal ahmetin nesli. babamın nesli ayakta tutmuş, yaşamış. ama sonrası felaket. fakirleşen aileler mahallede kalmış, zenginleşen, mahalleden gitmiş. geriye uyuşturucu kullanan nesil gelmiş. para yok. tecavüz var. ot var. cinayet var. Mahallem öleli çok oldu. Gömüyoruz şimdi. Gömmeye de para veriyorlar.
Üzüldüğüm diğer şey: meydan larousse ansiklopedi seti vardı. Köpekler onu da yakmışlardır. Şerefsiz köpekler.
Mahallemin gömülmesine üzüldüm. Ne yalan konuşayım kardeşim. Hor görülen, kenar mahalleme üzüldüm.
Ofise gidemiyorum. Acilen gitmem lazım.
Galatasaray kaosta. Bu sene futbol sevecek gibi değilim.
Samsunu çok seviyorum. Karadenizin ki bence dünyanın en güzel yeri atakum. Yalan mı konuşayım, büyükadadan bile güzel. Hanım duymasın ama emirgandan bile güzel. Samsunluyum gadaşım. Damarımdan samsun akıyor.
Geçen hanıma dedim ki insanın evinde tutulduğu eşyalar olur ya hani, benim de şu su bardaklarına ayrı sevdam var. Seviyorum kızım bu bardakları. Dedim. Ama maşallah dememişim. Ertesi günü tuz buz oldu. Böyle de nazarım değer işte.
Velhasılı uzun bir şekilde güncellendik. Eylül kötü başladı iyi devam ediyor şimdilik. Şükür.
Sevgili defterciğim selam ile.
4 notes
·
View notes
Text
İlk Para Sistemlerinin Gelişimi ve Mal Para Dönemi
1. Giriş
Para, tarihin başlangıcından bu yana insanlar arası ekonomik ilişkilerin temel taşlarından biri olmuştur. İnsanlık, ticareti kolaylaştırmak amacıyla para gibi bir araca ihtiyaç duyduğunda, ilk para sistemlerinin oluşumu başlamış oldu. İlk başta, insanlar, karşılıklı takas yoluyla ihtiyaçlarını karşılamaktaydılar. Ancak, zamanla takasın sınırlamaları nedeniyle belirli malların para olarak kullanıldığı mal para dönemi başladı.
2. Takas Ekonomisinin Temelleri
Takas sistemi, en eski ekonomik ilişki biçimlerinden biridir. Bu sistemde, insanlar sahip oldukları malları veya hizmetleri doğrudan değiştirerek ihtiyaçlarını karşılıyordu. Örneğin, bir çiftçi buğdayını koyunla, balıkçı balığını buğdayla takas edebiliyordu. Ancak takas ekonomisi, tarafların ihtiyaçlarının uyuşmasını gerektiriyordu; yani her iki tarafın da birbirinin malına ihtiyaç duyması gerekiyordu.
3. Mal Para Sistemine Geçiş
Takasın sınırlamaları, belirli malların değer ölçütü olarak kullanılmasını sağladı. Bu mallar, zamanla çeşitli toplumlarda para yerine geçmeye başladı. Mezopotamya'da arpa, Amerika kıtasında kakao taneleri ve Asya'nın bazı bölgelerinde deniz kabukları gibi mallar değer birimi olarak kullanılıyordu. Mal para sistemine geçiş, ticaretin daha güvenilir hale gelmesini sağladı.
4. Mal Paranın Toplum ve Ticaret Üzerindeki Etkileri
Mal para sistemi, ekonomik ilişkileri düzenlemekle kalmayıp toplumların sosyal ve politik yapısını da şekillendirdi. Zenginlik biriktirmenin daha belirgin hale gelmesiyle birlikte, bazı toplumlarda sınıf farklılıkları ortaya çıktı. Ayrıca, paranın kullanımı, ticaretin genişlemesine ve kültürel etkileşimlerin artmasına katkıda bulundu.
5. Sonuç
Mal para dönemi, paranın ilk basit formunun başlangıcını işaret eder. Her toplum kendi yerel kaynaklarını kullanarak değerli kabul edilen malları para olarak seçti ve bu sistem, sonraki para biçimlerinin temelini oluşturdu.
0 notes
Text
Türk ihracatçıları Çin seferine çıkıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/191554/turk-ihracatcilari-cin-seferine-cikiyor/
Türk ihracatçıları Çin seferine çıkıyor
Türk ihracatçıları Çin’in 2,6 trilyon dolarlık ithalatından daha fazla pay almak, Çin ile Türkiye arasında 41,6 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığını azaltmak için Çin seferine çıkıyor.
İZMİR (İGFA) – Dünya’nın en büyük ithalat fuarı ve Çin’in en prestijli fuarı olan “CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024” Türkiye Milli Katılım organizasyonuna Ege İhracatçı Birlikleri (EİB)’nin Türkiye Milli Katılım organizasyonuyla 13’ü gıda sektöründen 15 firma katılıyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 2024 yılında 13 uluslararası fuara milli katılım organizasyonu yaptıklarını, CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın 2024 yılının son organizasyonu olacağını dile getirdi.
Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından bizzat planlanan, önerilen ve teşvik edilen önemli bir etkinlik olduğu bilgisini veren Eskinazi, “Çin’in yıllık ihracatı 3,38 trilyon dolara ulaşsa da, yıllık ithalatı da 2,56 trilyon dolar seviyesinde. Çin başka bir ifadeyle devasa ithalat yapıyor. Türk ihracatçıları için Çin ithalat yapmak için uzak değilse, ihracat yapmak içinde uzak bir ülke değil. Çin’e karşı verdiğimiz 41,6 milyar dolarlık dış ticaret açığını kapatmak için çalışıyoruz ve Çin İthalat Fuarı’nı dış ticaret açığımızın kapanması için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Çin ile karşılıklı siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek Hükümetimizin de öncelikleri arasında. Maliye ve Hazine Bakanımız Mehmet Şimşek 6-8 Kasım 2024 tarihlerinde Çin’i ziyaret edecek. Bu siyasi ilişkilerdeki olumlu ortamı ihracat rakamlarımıza yansıtmak istiyoruz” diye konuştu.
ÇİN-AVRASYA EXPO FUARI’NA DA MİLLİ KATILIM ORGANİZE ETMEK İSTİYORUZ
Ege İhracatçı Birlikleri’nin Çin pazarına yönelik yaptığı çalışmaların 2018 yılı sonrasında hız kazandığını belirten Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Çin’i gerek yüzölçümünün büyüklüğü ve 1,5 milyarlık nüfusundan dolayı bir ülke değil bir kıta gibi değerlendirmek gerektiğinin altını çizdi.
Ticaret Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle 26-30 Haziran 2024 tarihlerinde Urumçi’de Çin Ticaret Bakanlığı, Çin Dışişleri Bakanlığı, Çin Uluslararası Ticareti Geliştirme Konseyi (CCPIT) ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi Hükümeti tarafından ortaklaşa düzenlenen “8. Çin-Avrasya Expo” Fuarı’na katıldıklarını hatırlatan Ertan, “İpek Yolu’nun yeni fırsatlarını sunan ve Avrasya’nın yeni dinamiklerini harekete geçirecek fuara 2025 yılında Türkiye Milli Katılım Organizasyonuyla daha güçlü katılmak istiyoruz. Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Kuşak ve Yol İnisiyatifi kapsamında çok önemli bir rol oynuyor. Çin’i Orta Asya ve Avrupa’ya bağlayan stratejik bir konumda yer alıyor. Bölgede demiryolları, karayolları ve havalimanları gibi önemli altyapı projeleri gerçekleştirilmiş ve halen gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Özellikle Çin-Avrupa demiryolu hatları, Sincan üzerinden geçmekte. Urumçi, Çin-Orta Asya-Azerbaycan-Türkiye’den geçen orta koridor hattı boyunca ve Çin-Avrupa ticaretinde önemli bir lojistik merkezi konumunda. Bölge, Orta Asya’dan Çin’e uzanan petrol ve doğalgaz boru hatlarının geçiş noktası. Kuşak ve Yol İnisiyatifi projeleri sayesinde bölgede üç tane serbest bölge kurulmuş, ekonomik aktivite artmış, istihdam olanakları genişlemiş bulunmakta. Bu gelişmelerin heyecanını her kesimde gözlemlemek mümkün. Biz Türk ihracatçıların ve yatırımcıların bu bölgeye şimdiden ilgi göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Zira önümüzdeki 10 yıl o bölgede hızlı bir gelişim süreci yaşanacaktır. Dünyada denize en uzak şehir olan Urumçi; denizden uzaklığına rağmen, İpek Yolu üzerindeki konumu nedeniyle tarihte ve günümüzde önemli bir ticaret merkezi. Çin hükümeti bölgenin gelişimine özel önem vermekte ve Çin’in batıya açılan kapısı olarak görülmekte” şeklinde konuştu.
ÇİN, GIDA İHRACATINA BÜYÜK FIRSATLAR SUNUYOR
Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında Çin’e yönelik pazarlama faaliyetlerine yoğunlaşmak istediklerini dillendiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Çin’in gıda ihracatçıları için büyük fırsatlar sunduğunu kaydetti.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Yunan Felsefesinin Temelleri: Batı Düşüncesinin Beşiği
Yunan felsefesi, insanlığın düşünce tarihinde bir dönüm noktasıdır. Batı felsefesinin temelini oluşturan bu düşünce sistemi, evren, insan ve bilgi üzerine sorular sorarak felsefenin temelini atmıştır. Neden Yunanistan? Yunanistan’ın coğrafi konumu, deniz ticareti ve çeşitli kültürlerle etkileşim, farklı düşüncelerin bir araya gelmesine ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına olanak…
0 notes
Text
Yunan Felsefesinin Temelleri: Batı Düşüncesinin Beşiği
Yunan felsefesi, insanlığın düşünce tarihinde bir dönüm noktasıdır. Batı felsefesinin temelini oluşturan bu düşünce sistemi, evren, insan ve bilgi üzerine sorular sorarak felsefenin temelini atmıştır. Neden Yunanistan? Yunanistan’ın coğrafi konumu, deniz ticareti ve çeşitli kültürlerle etkileşim, farklı düşüncelerin bir araya gelmesine ve yeni fikirlerin ortaya çıkmasına olanak…
0 notes
Text
Marmara Bölgesi
Marmara Bölgesi, Türkiye’nin en yoğun nüfusa sahip ve en gelişmiş endüstriyel altyapıya sahip bölgesi olarak öne çıkıyor. Coğrafi konumu, hem Avrupa’ya hem de Asya’ya stratejik bir geçit olması nedeniyle ticaret ve ulaşım açısından büyük önem taşıyor. İstanbul, Bursa ve Kocaeli gibi şehirler sanayi, finans ve turizmde lider konumdayken, tarım ve deniz ticareti de bölgede önemli bir yer tutuyor.…
0 notes
Text
Zonguldak’ın Meşhur Yemekleri
Zonguldak Batı Karadeniz Bölgesi’nin en önemli liman şehirlerinden biridir. Zengin kömür yataklarına sahip olması kömür başkenti olarak adlandırılmasını sağlar. Bununla birlikte şehrin temel geçim kaynakları arasında deniz ticareti de bulunur. 18 farklı plaja sahip olduğu için turizm adına da önemli bir şehirdir. Seyahatinizi daha keyifli bir deneyim haline getirecek Zonguldak lezzetleri ve…
0 notes
Text
🎯 Seçim Dönemi Değilse, Geçim Önemli Değildir 🎯
Siyasetin ahlakı bu.
Kodaman sermayeyi ayakta tutan ve seksen beş milyon insanı semiren milyarder sayısı yetmiş beş yılda 60,787 kişiye çıkmış. Eğer kamulaştırma olmazsa bu soygun bu gidiş devam ederse milyarder sayısı yaklaşık beş yıl sonra 87,000 kişiye ulaşacak.
Seksen beş milyon insan bu soygun düzeninin hakkından gelemiyor ise yazıklar olsun.
Seçim dönemi değilse geçim önemli değil ne anlama gelir?
Çok kolay bunun amacı iktidar eliyle muhtaç çoğaltmak ve tefeci sömürgecilere müşteri olacak insan sayısını arttırmaktır.
Enflasyona sadece sözle vatandaşı ezdirmediklerini söyleyerek herkesi aldatıyorlar.
Etiket kontrol ederek yaşam pahalılığı ile mücadele olmayacağını herkes çok iyi bilir.
Kamulaştırma olmadan, milli ve yerli üretim olmadan küresel şirk kurumlarının ürettiklerinin üzerine yerli ve milli yazarak toplumu aldatarak ve karşılıksız para ticareti yapanların kâr farkını alış satış faturaları, maliyet ve kazanç denetimi kontrolü olmadan serbest piyasa ile çözmek mümkün değildir.
Serbest piyasa serbest sömürü demektir.
12 Eylül faşist sistemin 24 Ocak kararları ile dayatılmasıdır.
Seçim yoksa geçim hakkı bir tek sömürgeci sermaye ve onların alt taşeronu olan 60,787 milyarderin aç gözünü doyurmak en önemli politikadır.
Oysa bu 60,787 milyarderin elinden üretim ve hizmet araçları alındığında seksen beş milyon insan huzur içinde yaşayacak.
Bunu istemiyorlar. İktidar ve muhalefet bu olmasın diye halka karşı sermaye yararına direniyorlar.
60,787 milyarder kimlerden oluşuyor? Sömürgeci sermayenin bayiliğini yapanlar, para biriktirip faiz, döviz kuru oyunları ile para çoklayanlar, karşılıksız para ile ticaret yaparak karşılığı olan maddi değerleri ele geçirenlerden oluşuyor.
Bunlar aynı zamanda vergi de ödemiyorlar. Her maliyet artışını bahane ederek istedikleri zaman zam yapıyorlar emeğe ise yılda bir kere o da bir kişinin insafına ve seçim zamanı pazarlığı zamanları toplumu aldatmak için zam yapıyormuş gibi aldatıyorlar.
Bugüne kadar bu tür bilgileri bu toplum neden bilmiyordu?
Karşılıksız basılan paranın maliyetini dünyada artık hiçbir ülke ödeyemez hale geldi.
Buna rağmen tefeciliğe zarar gelmesin diye halkları eziyorlar.
Her mahallede bir milyoner ile yola çıktılar kendi mahalleleri dışında kimsenin milyarder olmasına olanak tanımadıkları gibi insan gibi yaşama olanaklarını da yok ettiler.
Çalıştığım bankada patron ile sendika arasında ki yol yemek ücreti tartışmasını getirdi aklıma.
Sendika demiş ki patrona genel müdürlükte çalışanlara yol ve yemek veriyorsunuz şubede çalışanlarda bankanın çalışanı aynı yol ve yemek hakkına şube çalışanları da sahip olmalıdır.
Patronun yanıtı çok ilginç;
İyi diyorsunuz da yol ve yemek verirsek şube çalışanları maaşı nerede harcayacak?
Arka niyetini okuyalım!
✓ Maaşı harcamaz ise sermaye biriktirir bize hizmet etmez çalıştıracak insanı yüksek maliyet ile bulmak zorunda kalırız.
✓ Maaşı her ay zar zor yetmeli ki muhtaçlık devam etsin hatta ilave harcamaları için borçlansın ki bağımlı muhtaçlık artsın.
Her mahallede bir milyoner zihniyeti budur işte.
Yetmiş beş yılda bunu devlet politikası haline getirdiler.
Özelleştirme talanı ile bütün üretim ve hizmet araçlarını ele geçirdiler.
Bugünde devlet yok şirk var diyorlar.
Biz Türkler bunu kabul eder miyiz?
Adalet, gücü kötüye kullanmamak demektir.
Yetmiş beş yıldır seçim ile temsile seçilen her ziyniyet bu sömürü düzeni için çalıştı. Bu deniz artık bitti.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#seçim dönemi#geçim
0 notes
Text
Husilerin Deniz Güvenliği Operasyonları ve Küresel Ticaret Üzerindeki Etkileri
Husilerin Askeri Faaliyetleri ve Deniz Güvenliği Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, El-Mesira televizyonunda gerçekleştirdiği konuşmada, “işgal altındaki Filistin topraklarına giriş yasağını” ihlal eden üç gemiye yönelik “operasyon” düzenlediklerini duyurdu. Seri, Umman Denizi’nde “SC MONTREAL” ve “MAERSK KOWLOON” isimli ticari gemilerin, insansız hava araçları (İHA) ve kanatlı füzelerle hedef…
#İnsansız Hava Araçları#ABD#Avrupa Birliği#balistik füzeler#deniz görev gücü#deniz güvenliği#deniz ticareti#Husiler#Kızıldeniz#Süveyş kanalı#ticari gemiler#Yemen
0 notes
Text
Cerahat İçinde Hayat
Kesintisiz olagelen bir cerahat sarmalı içinde hayatın dönüşümü var ediliyor. Olumlu ya da olumlanabilir bir hayat imgelemini geriye bırakmayan bir devinim var ediliyor. Yirmi bir yıllık iktidar pratiğinin sonuna kadar kesintisiz olagelen cerahati tek istikamet kılması gayretinin ardı ne olacaktır. Biyopolitik bir tahakküm veçhesi içinde güncellenen bir halin ya da yönelimin arasız ve fasılasız sunduğu her şey hayatın dönüşümü ilkesini günceller. Erkanı muktedir, ayrımcı, ötekileştirici, tehdit ede duran, yaftalayan, hedef kılan bir olgu, anlayışın güncelliğinin müsebbibidir. Bitimsiz bir döngüde mahvetme istemi / halinin tam kuşatması altında hayat hedef kılınır. Bir örnek, benzerlerini gördüğümüz çok daha öncesi deneyim sahibi olduğumuz hallerin paralelinde, tıpkı hamlelerle iktidar yıkımı kendisine bir yön tayin eder. Erk, muktedir, iktidar için cerahatin var edeceği kazanım, olumlu halin ya da hamlelerin yerine konumlandırılmış olanın da tüm kapsamını daraltan bir bağnazlık haline içkindir. Biyopolitik bir cerahat kaldığı yerden 31 Mart sonrası devam olunandır. Muktedirin masalının ardılı korkunç bir kabustur. Kötürüm, eksik, harap viran, yarım ve dahi hiç kılınarak, bir düzlemde / demokrasi pratiğinin çürütülmesi bütün dönüşüm halini de imgeler.
Baş efendiden, baş faşiste, son kertede en küçük ortak diye geçinen, evine bir kilogram eti alamayanlara kuzuyu komple almaktan bahisler açabilen bir başka vatan sevdalısı gibi bir istikamette iktidar nimetlerini söğüşleyerek, hamaset nutuklarını biri bitmeden bir başkası üstüne yapışarak / kene gibi kan çekerek, tutunarak var eden bir temsilin sunduğu her şey o demokrasi istemini, şu hayat dengesini altüst edendir. Söylemlerle eylemlerin arasında uçurumlar barındıran bir menzilin hakikatten ne kadar uzağa konumlandığı artık belirgin bir halde 31 Mart yerel seçimleri sonucunda bir kere daha gözler önüne serilir. Mutlak bir itaatin ötesini düşünmeyen / arzu etmeyen / salt / sırf yoksunlaştırma, eksiltme, eksikliğin nedenlerini sormama, ilelebet teslimiyet üstünden güncellenen bedensel / politik tavırların ardında koca bir boşluğa çıkagelen ülke görünür olur. Büyük ülke masalları, bu bizim en son seçimimiz, her şey gençlerimiz için vesair anlamlandırma / atfetme hallerine rağmen dünyanın kalanına dair tepkimeleri lafta kalırken, oluşturulan cerahatin her neyi daimi bir halde sürdürdüğü ortaya çıkar. Evrim Kepenek’in Bianet’teki haberini buraya aktaralım.
“Filistin İçin Bin Genç’in, Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin kesilmesi talebiyle İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü önünde yapmak istediği eyleme polis müdahale etti.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen gençler, “Hükümet ve sermaye el ele işgalciyi besliyor - İsrail'le ticareti kes, Filistin'e ihanetten vazgeç” pankartı açarak İstiklal Caddesi üzerinden Odakule’ye yürümek istedi.
“Nehirden denize özgür Filistin”, “Soykırımcı İsrail, işbirlikçi sermaye”, “Kınama yetmez, ilişkiyi kes” sloganlarıyla yapılan yürüyüşün önünü kesen polis, kitleyi abluka altına aldı.
Basın mensuplarının görüntü almasını engellemeye çalışan polis, çok sayıda eylemciyi darp ederek ve ters kelepçe takarak gözaltına alındı.
“İsrail nihai olarak yalnızlaştırılmalı”
Polis müdahalesine rağmen eylemcilerin bir kısmı, İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü’nün bulunduğu Odakule önünde basın açıklaması yaptı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ‘soykırım harekatı’ olarak nitelendiren Filistin İçin Bin Genç, on binlerce Filistinlinin hiçbir ayrım gözetmeksizin öldürüldüğün�� hatırlattı.
Açıklamada, “Tüm dünya halklarının bir numaralı düşmanı İsrail’i nasıl durduracağız?” sorusuna cevabın, “İsrail’in nihai olarak yalnızlaştırılması” olduğu vurgulandı.
“İsrail, Gazze halkını gıda, su, ilaç ve yakıttan mahrum bırakırken devletler İsrail’e ambargo uygulamayı hayal bile edememektedirler” diyen Filistin İçin Bin Genç, İsrail’e karşı siyasi, ticari, diplomatik ve kültürel boykota dikkat çekti.
İsrail'in birçok ihtiyacı Türkiye'den karşılanıyor
Filistin İçin Bin Genç, AKP hükümeti ve sermayesinin İsrail’in ‘en önemli ortaklarından olduğunu’ belirterek şunları sıraladı:
İsrail ordusunun yürüdüğünü gördük, Müsiad üyesi YDS şirketinin postal ve üniforma tedarik ettiğini öğrendik.
İsrail ordusunun üşüdüğünü gördük, yerli işbirlikçisi bir şirketin termal tayt sattığını öğrendik.
İsrail ordusunun kablo ihtiyacı, makine ihtiyacı, elektronik parça ihtiyacı, meyve sebze ihtiyacı olduğunu gördük, yine Türkiye sermayesinin sağladığını öğrendik.
İsrail ordusunun duvar örmek istediğini gördük, Limak şirketinin, Koç’un ve Sabancı’nın çimento sattığını öğrendik.
İsrail ordusunun bombasının yetmediğini gördük, Müsiad üyesi İçdaş’ın İsrail’in çelik ihtiyacının %65’ini karşıladığını öğrendik.
İsrail ordusunun kışlasına döndüğünü gördük, elektriğinin Tüsiad üyesi Zorlu tarafından karşılandığını öğrendik.
İsrail ordusunun istihbarata ihtiyaç duyduğunu gördük; Kürecik ve İncirlik üslerinin onun emrine amade edildiğini öğrendik; işgal rejimine bombalar ve roketler sağlayan ABD ile ilişkilerin bu süreçte hiçbir zaman gerilmediğini öğrendik.
İsrail hükümetinin gözetlemek istediğini gördük, Türkiye sermayesinin yüz tanıma ve anti-drone silahların satışını yaptığını öğrendik.
İsrail ordusunun yakıtının azaldığını gördük, Azerbaycan petrolünün vanasının Türkiye tarafından hiç kısılmadığını öğrendik.
İsrail ordusunun silahının tutukluk yaptığını gördük; Ordu Savunma A.Ş.’nin, İsrail ordu taşeronu Emtan şirketine tüfek parçası yolladığını öğrendik.
İsrail ordusunun katletmeye devam ettiğini gördük; İsrail ordusu taşeronuna borik asit kimyasal maddesinin satıldığını öğrendik.
İsrail ordusunun hiç pişman olmadığını gördük; Türkiye şirketlerinin karadan denizden her türlü desteği karşıladığını öğrendik; gümrük vergisi alınmadığını öğrendik, 1996 tarihli serbest ticaret anlaşmasının feshedilmediğini öğrendik.
“Soykırıma ortak olmaktan vazgeçin”
“Ticaret Bakanlığı nezdinde, ülkemiz iktidarına nedamet getirin, soykırıma ortak olmaktan vazgeçin diyoruz. Aksi takdirde bir gün iktidardan düşecek, yargılanacak ve hesap vereceksiniz” diyen Filistin İçin Bin Genç, İsrail’e karşı boykot çağrısı yineledi.
Açıklama, “İsrail’le ilişkiler kesilsin. Filistin halkının yok olmaması için bu iğrenç ticarete son verilsin. Vanalar kapatılsın, gemiler yürümesin, sevkiyat yapılmasın, emperyalist üsler kapatılsın. Filistin’de işgale ve soykırıma son” sözleriyle son buldu.
Filistin İçin Bin Genç Hareketi; İsrail’in 7 Ekim 2023’te Gazze’ye başlattığı saldırıların ardından, Filistin’e destek eylemlerinde tanışan gençlerin bir araya gelişiyle Aralık 2023’te kuruldu. Hareket kendini, ‘anti-siyonist, anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir topluluk’ olarak tanımlıyor.”
Yok edicilik üstünden güncellenen, bir halkın katastrofunu kendi bekaları adına engeller görünürken kapalı kapılar ardında çıkarları doğrultusunda eskisi gibi devam eden bir devlet aklına hesap sorar, gençler. Kesintisiz olagelen bir cerahat sarmalı içerisinde hayat mefhumunun derdest edilmesi var edilirken, içte edilen fecaatler kafi görülmediğinden bir de sınırın ötesinde var edilen yıkımlara, kötücül bir yok etme tablosunda devletin parmağı sorgulanır. Tümüyle hamasi nutukların Filistin halkının sıkışmışlığını, kendi hayatlarının o gölgelenmesi bahsinde en ufak bir yaraya merhem olmadığı aşikar kılınır. Dahası da var edilir. Onu da Sol haber sitesinden aktaralım: “Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda İsrail'i kınayan ve Filistin'e destek mesajları paylaşan MHP Antalya Milletvekili Hilmi Durgun'un, İsrail ekonomisine katkısıyla bilinen tarım şirketi Haifa Group'un Türkiye distribütörlüğünü yapan şirketin genel müdürü olduğu ortaya çıktı.
Gazeteci Metin Cihan'ın sosyal medya üzerinden aktardığına göre MHP'li Durgun, şirketin Türkiye ayağındaki faaliyetlerini yürüten Agrosel firmasının sahibi.
Cihan konuya dair paylaşımında "Bildiğiniz gibi yerli tohumu yok edip çiftçiyi israil ve diğer yabancı tohumlara mecbur bıraktılar. Peki, İsrail'in dev tarım şirketi Haifa'nın Türkiye ayağı Agrosel firmasının sahibi kim? Milletvekili Hilmi Durgun. Yanlışım varsa düzeltin lütfen" ifadelerini kullanarak, Durgun'un sosyal medya hesabını etiketledi.
Cihan'ın paylaşımı sonrasında sosyal medya üzerinden çeşitli paylaşımlarda bulunan Durgun ise konuya dair herhangi bir açıklamada bulunmadı.
Agrosel'in internet sitesinde yer alan bilgilere göre Hilmi Durgun'un şirketin genel müdürü olduğu gözüküyor. Antalya merkezli şirketin resmi sosyal medya hesabının takipçileri arasında ise Antalya Milletvekili Hilmi Durgun yer alıyor. Durgun’un milletvekili olmadan önce sosyal medya üzerinden Agrosel’in reklamlarını yaptığı da görülüyor.
'İnsanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim' demişti..
Ayrıca Durgun'un, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları hakkında yaptığı paylaşımlar da dikkat çekiyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İsrail'i kınadığı birçok açıklamayı sosyal medya hesabı üzerinden paylaşan Durgun, bir paylaşımında ise “Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze'deki çocuklara kol kanat germek, güzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim” ifadelerini kullanıyor.
İsrail'le ticari ilişkiler aralıksız sürüyor
İktidarın dilinde, yandaş medyanın manşetinde her gün Filistin var. Saldırı altındaki Filistin'e destek söylem düzeyinde kalırken, İsrail'le ticari ilişkileri aralıksız sürüyor.
BOTAŞ'ın en önemli müşterilerinden biri İsrail. Zorlu Enerji sahibi olduğu dört doğalgaz çevrim santrali İsrail enerji piyasasına elektrik üretiyor. En büyük çimento ve demir üreticileri İsrail'e ihracatı sürdürüyor. 7 Ekim'den bu yana yüzlerce gemi Türkiye ile İsrail arasında mal taşıdı ve taşımaya devam ediyor.
İsrail'den Türkiye'ye yapılan ithalatın 2023 yılı içindeki dalgalı seyri savaş süresince değişmedi. Ayrıca İsrail Tarım Bakanlığı'nın ihracat verileri, Türkiye İsrail'e en fazla sebze ve meyve ihracatı yapan ülkelerin başında yer aldığını ortaya koydu. İsrail sebze meyve ihtiyacının yüzde 55'ini Türkiye'den karşılıyor.
"İsrail’in uluslararası hukuka dönmesi ve işgale son vermesi için başta ticari ilişkilerin tümden kesilmesi olmak üzere gerekli adımların atılması ve çözüm yolları" hakkında genel görüşme önergesi de geçtiğimiz ay TBMM'de AKP ve MHP'i vekillerin oylarıyla reddedilmişti.”
Kesintisiz bir cerahat sarmalı var edilirken oluşturulan yeni ülke gamında hayatın ezilen bir mefhuma dönüşümü bariz kılınır. Cerahat öylesine kalıcı bir halde şekillendirilir ki, bunların hepsinin halkın hanesine olumlanabilir olduğu iddiası zikredilirken cürüm, çürüme ve tehditlerin paralelinde kurumsallaştırılan paraları iç etme, yağmadan pay kapma mücadelesi ol Filistin’de / Gazze’de cereyan eden etnik temizlik faaliyetlerine bir biçimde dolaylı katkıyı sunar. Bir halkın aralıksız yok edilme gayretine karşı sessizlik ve ezber edilmiş birkaç lakırdı dışında hiçbir varlık göstermeyen iktidar cenahının var ettiği kötülüğün hesabının ne zaman sorulabileceği mühimdir. Osmanlı İmparatorluğunun yüz yıl başında var ettiği kötülüğün, yok etme diskuru ve eylemselliğinin nasıl inkarla birleşip bir memleketi çorak bir sahaya dönüştürdüğü muhakkak iken ortaya çıkan irinin, bir hali, bir şekliyle tıpatıp geçmişin yok etme istemini bugün elindeki güçle yeniden imal eden ol İsrail devletinin soykırım pratiklerinde bir pay sahibi olmanın / kalmanın utancı ne yana düşer sahiden?
Bu gelişmelerin paralelinde Ticaret Bakanlığı, bazı ürünlerin İsrail'e ihracatını kısıtlama kararı alır. Bakanlık kısıtlama kararına gerekçe olarak Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail aleyhinde soykırım sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle açılan dava kapsamında alınan ihtiyati tedbir kararlarını öne sürdü. Kararların hukuken bağlayıcı olduğu belirtilen açıklamada, "Bu doğrultuda, Türkiye, 9 Nisan 2024 tarihinden itibaren, ilk aşamada Ek'te belirtilen ürün grupları altında yer alan ürünlerin İsrail'e ihracatını kısıtlama kararı almış bulunmaktadır. Bu kararın gerekleri Ticaret Bakanlığı tarafından derhal yürütülecektir. Bu karar, İsrail, uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülükleri çerçevesinde, Gazze'de derhal ateşkes ilan edene ve Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda ve kesintisiz insani yardım akışına izin verinceye kadar yürürlükte kalacaktır. Esasen, çok önceden bu yana, İsrail'e askeri amaçla kullanılabilecek herhangi bir ürün veya hizmetin satışına ülkemizce izin verilmemiştir ve verilmemektedir." denildi.
Büyük ülke masalları zikredilirken, mazlumdan yana tavır alındığına dair tarafgirlik söz konusu olduğunda atıldı mı mangalda kül bırakılmazken her şeyin çorap söküğü gibi bir hal içerisinde sökün ettiği rezillikler sarmalıyla bir başına konulur memleket. Sahadaki o iş birlikteliğine devam diyerek sermayenin önünü açarak nasıl bir fasit döngünün imal edile geldiğini tekrarlamaya hacet yoktur. Birleşik, bütünleşik her daim kötüden, kötülük temsilinden yana durup, inkar edip, yıkıcılığa oynayarak nasıl bir mazlum liderliği, yara sarma gayretine düşüldüğü de muallakta kalır her zamanki gibi. Hayatın dönüşümünü var ettikleri tahakküm / tehdit / taciz ataklarıyla birlikte kurumsallaştıran bir yapının eylediği her şey her günü fecaatin kollarına terk ediyor. Bugün bu raddede onca zaman sonra geri adımın, İsrail devleti ile ticari hamleleri askıya almanın İstiklal Caddesinde gözaltılar sonrasında mümkün olabildiği bir zeminde müşterek hayat tahayyül ve pratiklerinin hepsini koruyabilmek, kayıpları telafi etmek için daha kaç küçük kıyamet, kaç sınama, kaç gözaltı, kaç yeter artık çığlığına ihtiyaç vardır. Kötürüm, eksik, harap viran, yarım ve dahi hiç kılınarak, bir düzlemde / demokrasi pratiğinin çürütülmesi bütün dönüşüm halini de imgeler iken kaybı görmeye daha çok var mıdır?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Umut TAŞTAN via Evrensel Gazetesi
#günce#yorum#söz hakkı#yara#filistin#israil#kötülük#akp#iktidar#demokrasi#deneyim#türkiye#karanlık çağ#farkındalık#yok etme#soykırım#erozyon#hayat ne olacak#denetim#gözet#tahakküm#karanlık#kırılgan#meram#dönüşüm#cerahat
0 notes
Text
Karayolu Taşımacılığı ve Uluslararası Taşımacılık: Yollar Arasında Bağlantı
Karayolu taşımacılığı, dünya ticaretinin ve ekonomik etkileşimin önemli bir unsuru olarak öne çıkmaktadır. Bu taşıma şekli, malların ve insanların kolay, hızlı ve güvenilir bir şekilde taşınmasını sağlar. Geniş bir yelpazede kullanılabilen ve esneklik sağlayan karayolu ağları, ticaretin ve endüstrinin gereksinimlerine uygun bir taşıma çözümü sunar. Karayolu taşımacılığı, kısa mesafelerde özellikle etkilidir ve hızlı teslimat gerektiren acil durumlar için ideal bir seçenek sunar. Ayrıca, karayolu taşımacılığı, özellikle kentsel alanlarda son dağıtım için de tercih edilen bir yöntemdir.
Uluslararası taşımacılık ise, küresel ticaretin motorlarından biridir. Ülkeler arasındaki ticaretin artmasıyla birlikte, uluslararası taşımacılığın önemi giderek artmaktadır. Deniz taşımacılığı ve hava taşımacılığıyla birlikte, karayolu taşımacılığı da uluslararası ticaretin vazge��ilmez bir parçası haline gelmiştir. Karayolu taşımacılığı, özellikle sınır ötesi ticarette esneklik ve hız sağlar. Güçlü lojistik ağlarıyla desteklenen uluslararası karayolu taşımacılığı, farklı ülkeler arasındaki ticareti canlandırırken, küresel ekonomik büyümeye de katkıda bulunur.
Her iki taşımacılık şekli de benzersiz avantajlar sunarken, bazı farklılıklar da içerir. Karayolu taşımacılığı, daha küçük miktarlardaki yükler için daha uygundur ve esnek rotalar sunar. Bununla birlikte, uluslararası taşımacılık genellikle daha büyük miktarlardaki yükler için tercih edilir ve genellikle daha uzun mesafeleri kapsar. Her iki taşıma şekli de lojistikte kritik bir rol oynar ve küresel ticaretin sorunsuz işleyişinde önemli bir yer tutar.
Karayolu taşımacılığı ve uluslararası taşımacılık, modern ekonominin vazgeçilmez unsurlarıdır. Her iki taşıma şekli de ticaretin ve endüstrinin gelişmesine katkıda bulunurken, küresel ekonomik entegrasyonun sağlanmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle, karayolu taşımacılığı ve uluslararası taşımacılık, ekonomik kalkınmanın ve küresel ticaretin desteklenmesinde kilit öneme sahiptir.
0 notes
Text
Navlun endeksindeki düşüş sürecek mi? Arz-talep dengeleri yeniden şekilleniyor
https://pazaryerigundem.com/haber/188848/navlun-endeksindeki-dusus-surecek-mi-arz-talep-dengeleri-yeniden-sekilleniyor/
Navlun endeksindeki düşüş sürecek mi? Arz-talep dengeleri yeniden şekilleniyor
Küresel ticaretin kritik göstergelerinden biri olan Drewry Dünya Konteyner Endeksi’ne (WCI) göre, konteyner başına ortalama navlun fiyatında bir süredir düşüş gözlemleniyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Globelink Ünimar Hava ve Denizyolu Direktörü Bora Zorlu, deniz taşımacılığındaki genel arz-talep dengelerinin yeniden şekillenmeye başladığının altını çizdi.
İSTANBUL (İGFA) – Küresel ticaretin yavaşlaması, tedarik zincirinde yaşanan aksamalar navlun fiyatlarındaki düşüşü doğrudan etkiliyor. Özellikle ilk olarak pandemi sonrasında hızla artan talebin etkisiyle navlun fiyatlarında gözlemlenen artış, son aylarda dengelenmeye başladı. Konteyner arzının talebinin karşılanması ve özellikle Asya-Avrupa rotasındaki yük hacimlerinin azalması fiyat gerilemelerini tetikleyen ana faktörler arasında yer alıyor.
AĞUSTOS AYINDAN İTİBAREN KADEMELİ OLARAK DÜŞÜŞ SÜRÜYOR
Ağustos ayından bu yana navlun fiyatlarında kademeli bir gerileme gözlemleniyor. Bunun sonucunda ise, birçok lojistik şirketi daha düşük fiyatlarla rekabet etmek zorunda kalıyor. Ayrıca, yeni gemi teslimatlarıyla birlikte artan konteyner taşımacılık kapasitesi de fiyatların üzerinde baskı oluşturarak düşüş trendini hızlandırıyor.
Kısa vadede navlun fiyatlarında artış beklenmediğinin altını çizen Globelink Ünimar Hava ve Denizyolu Direktörü Bora Zorlu, ‘’Navlun fiyatlarının düşmesinin ardındaki nedenleri çok yönlü ve küresel ticaret dinamikleriyle doğrudan bağlantılı olacak şekilde değerlendirmek gerekiyor. Öte yandan, bu düşüş eğiliminin kalıcı olup olmayacağı da belirsizliğini koruyor. Yılın son çeyreğinde ticaretin yeniden hareketlenmesi ve dünya genelinde ticareti ve tedarik zincirini tehlikeye atan bazı unsurların ortadan kalkmaması durumunda navlun fiyatlarının yakın bir gelecekte yeniden yükselişe geçeceğini ifade etmek mümkün olmayabilir. Lojistik sektörünün, sürdürülebilir piyasa koşullarına karşı esnek ve sürdürülebilir çözümler üretmeye devam etmesi büyük önem taşıyor.’’ dedi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Marin
Marin, denizcilikle ilgili her şeyi kapsayan bir terimdir. Denizcilik endüstrisinde, marin, gemi yapımı, deniz ticareti, deniz biyolojisi ve daha fazlasını içerir. Denizle ilgili herhangi bir şey marin kapsamına girer. Denizler, dünyamızın önemli bir parçasıdır ve onları anlamak ve korumak önemlidir. Marin çalışmaları, bu deniz kaynaklarını sürdürülebilir şekilde yönetmeyi amaçlar. Denizler, insanlık için hayati öneme sahip olan kaynaklar ve ekosistemlerdir.
0 notes