#Anlamadık’
Explore tagged Tumblr posts
lala-1903 · 2 years ago
Text
Hep anlattık,hiç anlamayanlara..
3 notes · View notes
mcanylm34 · 3 months ago
Text
Özür dilerim çocuk!
Devlet ve toplum kavramlarını, güç ve iktidar meselelerini, dürüstlük ve namusluluk manzumunu senin minik bileklerinde tecelli ettirdik!
Koca koca adamlar, koskoca ordu, koskoca emniyet ve yargı teşkilatı, senin minik bileklerine kelepçeli zincir vurarak Vatanın bekasını kurtarmıştık!
Generaller ayakta alkışladı senin tutuklanmanı, siyasiler saatlerce beyanat verdi aleyhine! Din adamları kürsülerde hönkürdüler kaç cuma vaazında avazları çıktığı kadar!
Mevzu bahis Vatandı ve gerisi teferruattı!
Toplumsal ahlakı inşa ediyorduk! İbret olsun diye senden sonra gelenlere:
“Aç kalsanız da bir dilim baklava yerseniz, başınıza bunlar gelir” demek istemiştik!
Açlığa ve yoksulluğa sabredecek ve zenginlerden 500 sene önce cennete gidecektik! Senin minik bileklerine vurduğumuz kelepçeli zincirin kilidiydi aslında bizim cennetin kapı anahtarı!
Büyük çalmayı öğütlüyorduk! Bir dilim baklava namussuz adamların işiydi ve günahtı, ayıptı, SUÇTU!
Oysa çok büyük çalıp; “ önümüze yatacak dümbükler” satın alabilir, hacca gidip resim atabilir, cami yaptırıp kendimizi temiz vatanperver mümin yapabilirdik!
Sen küçük ellerinle küçük bir dilim baklava çaldın! Sinirimiz bozuldu!
Oysa “bizim memurumuz işini bilirdi” ….!
Bir kereden bir şey olmazdı! Aslında onlar gemi değil “gemicikti”…!
Anamızı da alıp sürtük, çürük, illet ve zillet olduğumuz günden beri Büyük Çalanları alkışlıyoruz!
Senden özür dilerim çocuk! Aç kalmaya isyan etmiş, babanın alamadığı baklavaya ve o baklavanın vitrinde sergilendiği düzene el uzatmıştın!
Anlamadık seni çocuk ! Şimdi açlığa mahkum, yoksulluğa prangalı ayaklarımızla, ellerimizdeki kelepçeler bize baklavayı bile çaldıramıyor!
Bir baklava bile çalamıyoruz çocuk!
Ne cesurmuşsun be çocuk! Nasıl da düzene isyan edip minik ellerinle o baklavaya uzandın!
Şimdi eli uzunları beraat ettiren düzende senden özür diliyorum!
Tüm aymazlığımız, sabırlı cennet hayallerimizle önünde diz çöküyoruz!
ADÂLET RUHUNA FATİHA
Tumblr media
Tumblr media
130 notes · View notes
mesut-sems · 1 month ago
Text
Tumblr media
Çok şey anlatırız sanıyorduk
Oysa ki . . . İnsan dolunca Konuşamazmış
Anlamadık ! . .
60 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 10 months ago
Text
NASIL BAŞLADI 1
Takipçi mizden gelen devamı olan bir hikaye
Ben 19, sevgilim 17 yaşındaydı, yaklaşık 1 yıla yakındır sevgiliydik, rahat buluşacağımız ortamlar pek olmuyordu, geceleri parklarda veya piknik yerlerinde tenhalarda sevişiyorduk, bakire değildi, ben de sormamıştım nasıl oldu diye, o konuda sorun yoktu ama yer sorunu vardı.
Bir akşam bir mekânda bira içerken bizden en az 10 yaş kadar büyük birisi sevgilim Derya'ya selam verdi, kısaca hatır sordu, o arada samimi bir şekilde bana da selam verdi, izin isteyip uzaklaştı. Derya'nın bir ara kısa süre sevgilisiymiş, aynı zamanda dershaneden de öğretmeni, çok hoşsohbet kültürlü iyi birisi olduğunu söyledi Derya, ben de "adama ayıp oldu davet etseydin masaya keşke" dedim. Derya "Biz gidelim masasına istersen, çok misafirperverdir" deyince biralarımızı alıp masasına gittik, ayağa kalktı “hoş geldiniz ne iyi ettiniz dedi, gerçekten hoşsohbetmiş devamlı ilginç şeyler anlattı, sorular sordu. Güzel bir sohbet oldu, derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık, o arada kaç bira içtiğimizi sayamadık, Derya'nın da benim de kafalarımız çok iyi olmuştu, masada otururken hafif sallanmaya başlamıştık.
“Çocuklar isterseniz benim eve gidelim, hemen iki sokak arkada evim, orada devam ederiz, isterseniz size kahve konyak ikram ederim, burası az sonra kapanacak” dedi
Derya “aa hocam taşındınız mı? eski evin dekoru çok güzeldi ama dedi,
Hoca Timur Bey, "Buranın dekoru daha da güzel, hadi kalkın" deyince kalktık, bu arada Derya'nın eski eve gittiğini de öğrenmiş oldum, daha o zamanlar, küçük yaşta hocasının evine gidiyormuş yani.
Biz hafif sallanarak iki sokak arkada Timur hocanın evine gittik, ev küçük ama çok iyi, modern dekore edilmiş bir evdi, evin içi ayna doluydu, konyaklarımızı içerken Hoca müzik açtı, ben iyice kafayı bulmuştum bu arada, gözlerim yarı açık durumdaydı. Hoca birden ayağa kalktı Derya'nın elinden tuttu, bana dönüp, "dans için izin var mı" diye sordu, ben ağzımı zor açıp yarım yamalak "aa tabii ne demek buyurun hocam" diye geveledim, konuşacak halim kalmamıştı.Birbirlerine sarılıp dans etmeye başladılar, dans ilerledikçe birbirlerine daha sıkı sarıldılar, Derya’nın kolları hocanın boynuna dolanmıştı, hocanın elleri önce Derya’nın beline dolanmıştı, sonra hocanın elleri Derya’nın kalçalarında doğru kaydı mı? Yoksa ben sarhoşum diye bana mı öyle geliyordu derken, dikkatli bakınca hocanın Derya’nın etekliğini kalçalarını okşayarak yukarı doğru yavaşça sıyırdığını fark ettim. Derya'nın arkası bana dönüktü, etek iyice yukarı sıyrılmış, kalçalarının arasına giren siyah tangası ve yuvarlak iri kalçaları ortaya çıkmıştı.
O kadar sarhoştum ki sadece seyrediyordum, o arada bu manzarayı görünce çok sarhoş olmama rağmen aletimin sertleştiğini fark ettim, hem bir şey diyemeyecek kadar sarhoştum hem de tahrik olduğum için ses etmemiştim.
Benim ses etmeden izlediğimi görünce sanırım cesaret aldılar, ben kalçalara bakarken o arada öpüştüklerini fark ettim, dans ederek yavaş yavaş dönüyorlardı. Derya’nın dudakları hocanın ağzının içindeydi, sarmaş dolaştılar. Nasıl oldu tam fark edemedim, Derya’nın tanga külotu iri kalçalarından aşağı sıyrıldı, Derya bacaklarını hareket ettirerek külotunu ayaklarına kadar indirdi, ayak bileğini sallayarak külotu önce tek ayağından çıkarttı sonra diğer ayağından fırlatıp attı.
Artık bu dans değil, seks şov haline gelmişti ve ben de bu şovu ağzımın suyu akarak izliyordum, onlar da bana aldırış etmeden devam ediyorlardı.
Karşımdaki kanepeye geçtiler hoca oturup pantolonunu aşağı sıyırdı, ne zaman kemerini açmıştı fark etmemiştim, Derya etekliğinin fermuarını çözüp aşağı yere bırakıp tekmeledi etekliğini, sonra yüzün bana dönüp ama beni görmezden gelerek bacaklarını açtı, Derya’nın bacaklarının arasından hocanın kocaman sikini gördüm, dimdik kazık gibi duruyordu
Derya hocanın kucağına ata biner gibi otururken ustaca bir hareketle hocanın sikini amının dudaklarının arasına yerleştirdi, sanırım çoktan sırılsıklam olmuş amını gömdü sikin üzerine yavaşça oturarak. Üzerindeki tişörtü çabucak çıkarttı attı memelerini de sutyenin dışına çıkartıp avuçlayıp uçlarını sıkmaya başladı, bir yandan da sikin üzerine hafif hafif oturup kalkıyordu
Ben ise gelmek üzereydim, sevgilimi canlı porno film gibi izliyordum. Gözleri kısık bir şekilde bana doğru bakıyordu ama sanırım içkiden ve zevkten beni fark etmiyordu bile, beni fark edemeyecek kadar kendisini kaptırmıştı, belki de fark ediyor, aldırış etmiyordu.
İkisi de inlemeye başlamıştı, hocanın eski öğrencisini sevgilisine izlettirerek sikmesi ikisine de çok zevk veriyor olmalıydı. O anda ben de kendimi tutamadım, elim sikimdeydi ve boşaldım, gelmem uzun sürdü. Giyiniktim, pantolonumun altında külotuma boşaldım tabii.
Boşaldıktan sonra bir rehavet çöktü, gözlerim kapandı, sızarken her ikisinin de inleyerek “geliyorum geliyorum, ben de geliyorum” seslerini duyduğumu hatırlıyorum.
Sabah uyandığımda kalkıp baktım, hoca mutfakta kahvaltı hazırlıyordu eve şöyle bir baktım, Derya hocanın yatağında çırılçıplak uyuyordu ben kanepede sızdığım yerde uyumuşum.
Sabah uyandığımda ilk işim tuvaleti girmek oldu, elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım, o arada Derya uyanıp giyinmişti, hiç bir şey olmamış gibi hocanın hazırladığı kahvaltı çok az konuşarak yaptık ve çıktık, Derya dışarı çıkınca anlattı Hoca 14 yaşından beri ara sıra evine atıp sikiyormuş Derya’yı, kızlığını da hoca bozmuş, sevişirken parmaklayarak bozmuş, hafif bir kan sızmış, sonra da “pardon kaza oldu kasıt yok, parmağım kaydı” filan demiş, biraz teselli edip Derya sakinleşince de devam etmişler sevişmeye. o olaydan birkaç ay sonra da ayrıldık” diye kısaca anlatmıştı. O olaydan hiç bahsetmedik, taa ki Derya bir ay sonra kadar “Timur Hoca’nın takıldığı mekâna gidelim mi?” sorana kadar, önceden böyle bir şey soracağını bilseydim büyük ihtimalle yok derdim ama o anda nasıl oldu bilmiyorum ağzımdan “olabilir” çıkıverdi.
159 notes · View notes
sahafbey · 2 months ago
Text
Anlamadık sanki temassız kartı bankoya bırakınca...
31 notes · View notes
fersude · 8 days ago
Text
Rabbim kimsenin evine ateşler salmasın, esirgesin, korusun..
yemek yiyorduk, annemin telefonu çaldı. eski üst komşumuz aramış. birkaç sene önce kardeşimin evinin karşı sitesine taşınmışlardı. teyze derim, çok severim, bağımız hiç kopmadı, sürekli irtibattayız. o yüzden normal bir şey için aradı zannettik. annem de hoparlörü açtı. teyzem kardeşimgili sordu sizdeler mi dedi annem de hayır, bilmiyorum ne oldu dedi. biz yürüyüşe çıktık, onların evde hiç ışık yanmıyor da merak ettim dedi. annem de beni bilirsin bilmem yani bir yere gitmişlerdir muhtemelen dedi. sonra teyzem lafı evirip çeviriyor. annem bir şey mi söyleyeceksin dedi. yok bacım dedi çat kapattı. biz de anlamadık. sonra bir daha aradı. bacım telaşlanma bir şey söyleyeceğim dedi. hatta fersude yanındaysa ona ver dedi. telefonu aldım, kapattım hoparlörü. teyzemde de böyle kriz anlarını yönetme becerisi 0 bile değil eksilerdedir. bana evin önünde birileri var, hiç ışık yok ama içeride ışık tutan birileri var vs. bir sürü şey söyledi. o sırada aklımda ne senaryolar dönüyor ama offf... sonra kapının önünde itfaiye var, polis var ve bizi içeriye almadılar dedi. tamam teyzem sağol kardeşimi bi arayalım dedim. o sırada annem telaşlandı. teyzemin babası da onlarla yaşıyor, o amca babamı aradı. annem koştu açtı, amca da korkudan paniklemiş kekeliyor o da bir şey söyleyemedi. ben de kardeşimi aradım ama benim de ellerim titriyor korkudan.. yangın çıkmış. Allahtan kendilerine bir şey olmamış. kardeşim de evde değilmiş, sağolsun komşuları yangın mutfağın tamamını sarmadan söndürmüşler. hemen atladık gittik, 5 dk mesafede evleri. mutfak mahvolmuş.. Rabbim beterinden korumuş, tek mutfakla kalmış. gittiğimizde teyzem titriyordu. onlar itfaiyeyi kardeşimin blogunun önünde görünce, hemen üst kata çıkıp kardeşimlerin daireyi gören odadan bakmışlar. yangınla şalter attığı için itfaiye fenerle mutfağı aydınlatıyormuş-telefonda da bana bunu söylemeye çalışmış-. bunu görünce koşmuşlar hemen. polis de içeri almayınca bilgi alamamışlar. aman ya Rabbi insanın aklına ne kadar kötü ihtimal geliyor. Rabbim beterinden esirgesin. hepimiz dikkat edelim. kızartma yaptığımız yağı ocakta unutmayalım. bana da nur topu gibi bir fobi yüklendi. hadi hayırlı olsun. on kez ocağı kapattım mı diye bakarım artık.. normal zamanda elhamdülillah kolay kolay unutmam da proje yapıyorsam kendimi bile unutuyorum.
28 notes · View notes
no-463 · 10 months ago
Text
"çok mutluydu, biz de kendisine bunu neden yaptığını anlamadık."
"anlamadığınız için yapmış olabilir."
81 notes · View notes
meczup · 2 months ago
Text
Zaman değilmiş geçen,
Ömürmüş anlamadık...🍃
İyi akşamlar dostlar☕🍫🌺
38 notes · View notes
yasamsallik · 3 months ago
Text
*Kim yazmışsa HARİKA YAZMIŞ*
"Ah Müjgan...
Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.
Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızdaki gibi durmadı.
Western filmlerinde
Ezilen kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,
Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.
Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Milliyetimizi araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.
Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.
Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken ���’Uydum hafız olan imama’’ derken, Her yerde imama uyduk.
Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.
Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, Liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.
Nihat Hatipoğlu’nu YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü.
Köprü yaptık geçmedik
Yine de parasını ödedik.
Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bir güzel sattık.
Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.
Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.
Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve Hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?
Ümit etmek güzel,
Beklentisi var herkesin...de
Biz küçükken,
Sapanla kuş avlayan arkadaşımıza,
‘dur’ diyemediysek eğer,
Şimdi o arkadaş
Devletin gücünü,
Medyanın sözünü,
Paranın tadını,
Yandaşın hırsını,
Cahilin gönlünü,
Eline avucuna almışken ‘dur’ dememizi
Kimse beklemesin.
... ...
Diyeceğim ama diyemiyorum.
Biri söylemiş işte;
“Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur “ diye..
Bence uyan artık,
Yoksa geç kalacaksın
Kendini kurtaracak kimse arama,
Seni yine,
Sen kurtaracaksın..."
39 notes · View notes
insanzee · 7 months ago
Text
Anladık ölüme çare yok
Kazaya belaya çare yok
Saç dökülmesine
Yüz buruşukluğuna çare yok
Anladık çare yok
İşsizliğe de mi yok
Açlığa da mı yok
Anlamadık gitti
Çare yok.
Melih Cevdet ANDAY
Tumblr media
20 notes · View notes
mavihayaller · 4 months ago
Text
nurten abla elinde uzunca bir iple, ipin ucunda bir bulutla mahallede gezerdi. hiç bir zaman anlamadık bir buluta neden tasma taktığını… abonman akbili ile kokain çizerdi, geceleri bağırarak opera söylerdi, seyyardan bir köfte çalar, gün doğarken de mezarlığı ziyaret ederdi. hem dul hem de yetimdi. defalarca tedaviye götürdü mahalleli onu, her seferinde tedaviye cevap vermeme konusunda bir mısır tanrısı iradesiyle hareket etti. çok sonradan anladık yaşama cevap vermediğini… etrafımda delirdiğini söyleyen çok insan oldu. bunların çoğu dikkat ve ilgi çekmek için yapardı. bunu fark ederdim. nurten abla deliliğin sözlükteki karşılığıydı. parktan salıncak çalıp, mutfağa kurmuşluğu var. siz hiç salıncağın üstünde yumurta haşladınız mı? nurten abla haşladı… bir gün evine çağırdı beni, baza taşımak için. bazanın altında, hiç abartmıyorum; iki binin üstünde martı tüyü vardı. yolda gördükçe toplamış eve götürmüş. niye abla dedim, bir gün uçacağım dedi. bunlar sana olacak mı abla dedim, sonuç olarak kanat dedi. nalbur kemal’i bıçakladığı gibi beni de bıçaklar diye daha da üsteleyemedim, konuyu kapattım. kemal’den boya istemiş, kemal de hangi renk abla demiş, nurten abla da bıçaklamış… ‘’yüzüme bakınca rengimi nasıl anlamazsın’’ diye. hiç bir zaman anlayamadık rengini… nurten abla acısını yaşardı, bazen imrenirdim bile. gülerken anlardık, karaciğerinin aslında iflas etmiş olduğunu. yüzünde çok boktan bir tebessüm vardı, devamlı dudaklarını ısırırdı. bazı geceler ankesör kulübesinde uyurdu… bir gün geldi buluta bağlı olan ipi başka bir şey için kullandı.
13 notes · View notes
tutunsenbana · 7 months ago
Text
Hayatlarımız kolay olmadı. Büyük buhranlar atlattık. Çok engel atladık, çok koştuk, çok yorulduk, çok tükendik. Çok sevdik, çok sevilmedik. Yapayalnız kaldık, yapayalnız bırakıldık. Çok kez bitti dedik çok kez yeniden başladık. Çoğu zaman normal olmadığımızı düşündük. Kimi zamanlar ise başkaları bizim normal olmadığımızı düşündü. Kendimize anormal sorular sorduk, sonra başkalarına da anlamsız sorular sorduk. Çünkü merak ettik, çünkü sormak istedik, çünkü içimizden geçen neyse dışımıza vurmak istedik. Oysa anlaşılmadık. Kimse bizi anlamadı, kimse bizi zaten hiçbir zaman anlamazdı. Ama her şeyin ötesinde bazen biz bile kendimizi anlamadık. Bazen aynaya baktık, "Sen neden böylesin?" dedik kendimize, sonra aynadaki gözlerimiz bize hüzünle baktı sanki, içimizden bir ses geldi, "Sen bile sevmezsen beni... Kim sevecek?"
30 notes · View notes
aynodndr · 1 month ago
Text
Zaman değilmiş geçen, Ömürmüş anlamadık...
7 notes · View notes
holorofia · 11 months ago
Text
Oysa anlaşamadık.Kimse bizi anlamadı,kimse bizi zaten anlamazdı.Ama her şeyin ötesinde bazen biz bile kendimizi anlamadık...
25 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 3 months ago
Text
السلام عليكم
"Sahi, bizim Müslümanlığımız kime ve neye?
Kimin kuluyuz biz? Ne için yaşıyoruz?
Neden sosyal medyada başka, ailemizin yanında başka, arkadaşlarımıza başkayız?
Neden vicdanımız yaptığımız her şeyi bildiği halde, Rabbimiz her şeyi bildiği halde, hakikati gizlemeye çalışıyoruz birilerinden?
Neden bir yandan çiçekler saçarken etrafa, öte yandan açmış çiçekleri bile öldürüyoruz acımasızca?
İmam hatip öğrencilerinin, imam hatip öğretmenlerinin, İlahiyat fakültelerinin, İlahiyat akademisyenlerinin, İlahiyat talebelerinin, din görevlilerinin, derneklerin, vakıfların, cemaatlerin, STKların etrafımızı kuşattığı şu çağda İslam'ı neden hayatımıza hakim kılamıyoruz?
Aklımda bunun gibi cevaplayamadığım yüzbinlerce soru var.
Ve tüm bu soruların tek bir cevabı: "Biz okuyoruz. Ama Rabbimizin adıyla değil!"
Evet biz Rabbimizin ilk emri dahil, hiçbir emrini hakiki manasıyla anlamadık, anlayamıyoruz ya da anlamak istemiyoruz.
Biz inandığımız gibi yaşayamadığımızdan yaşadığımız gibi inanmaya çalışıyoruz.
Bir Kur'an mealini elimize alıp indeksini incelesek, hiçbir zahmete katlanmadan alfabetik olarak her derdimize deva, her sorunumuza çözüm bulacağız aslında... Ama yok, bu bir psikiyatristten randevu almaktan daha zor olsa gerek.. "
Bu uygulamayı bir ablama tavsiye ederken çok kıymetli birinin yazısıyla anlatmak istedim.. Yazı o kadar güzel ki daha önce paylaştığım aklıma geldi devamını da aşağıya bırakıyorum. İstifadeli olsun 🤲🏻
https://www.tumblr.com/bir-devrin-tarihcisi/695827101356589056/bi-z-ki-mi-z?source=share
Rabbim bizi her yerde aynı olan samimi ihlaslı kullarından eyle. Bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Kimse elimizden dilimizden incinmesin. Hitabetimizi güçlendir. Bize feraset ver. İstikamet üzere eyle. Üzerimizdeki islam elbisesine zarar vermeyelim Rabbim. Bize ihlas samimiyet verki bizi görenler İslamiyetten soğumasın🥺🥺🥺🤲🏻
17 notes · View notes
nedemeliyim · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Olanlar oldu ve biz birden kendimizi çadır alırken bulduk, bir de almakla kalmadık iki oda bir salon şaka maka öyle oldu. Evden Allah ne verdiyse alıp erzak merzak yola çıktık öyle ki ayağımın altı bile diyemeyeceğim ayaklarım havada geldim ayyy. Artık nasıl bir korku endişe duyuyorsak aç açıkta kalacağız. Neyse uzun zamandır yolda bu kadar keyifli neşeli zaman geçirmemiştik ( şu an keyfi yerinde olmayanlar için yüreğim sızlayarak yazdım burayı, hepimiz inşallah bol bol yaşarız ). Rotamızı sabah evden çıkarken aniden değiştirdiğimiz butik bir kamp alanına bodoslama girdik, sanki bir çay bahçesi her ağacın altına piknik masası yerine işte çadır kurabiliyorsun ksksks çok şirindi mekan dar olunca en olabilir şekilde hijyenik duruyordu. Benim aklımdaki bir başka yeri de eleyerek buraya yerleştik. Ama bizim koca evi kuramadık videoları anlamadık, neyse bir ucundan takmaya başlayalım Allah yardım eder dedim çabalayana ;) o sırada mekan sahibi çadırın büyüklüğünden olacak bayağı bildiğin sıvıştı ama gönlü de el vermedi sıcakta piştiniz deyip iki buz gibi su getirdi. Komşu çadırdaki abi imdadımıza yetişince artık yeryüzündeki ilk kendi evimizi kurup yerleşmiş olduk. Ama aman yarabbi bu ne kadar çok eşya.. bir dahaki sefer tövbeler olsun diyerek. Herşey çok hoş yalnız deniz çokkk taş. Akşam yemeğini hazırlarken birden eşim elimi tutup bu şarkı eşliğinde dansımsı birşey yaptı benimle saniyelikti ama çok tatlı oldu. Bende yemek masasının üzerini bir miktar süsledim jestse jest. Biz henüz sofradayken çocuklara ekranda film saati yapıldı, her birine dondurma ikramı, anne babalar dinlensin dediler bak bunlar güzel şeyler. Neyse gelelim zurnanın zırt dediği yere, her yeri kapattım uyuyacağız bahçenin kenarından bir kafa gördüm geri çekildi hemen koştum sordum bu ne, gündüz koyunlar vardı acaba gece salıyorlar mi evet evet onlardır ya da köstebek, tavşan, kaplumbağa da olabilir çok doğaldır yerimiz dedi... gündüz çok hoştur benim içinde su an bunu yazarken martılar ötüyor bir çatının üzerinden. Arkamızdaki çadırın önüne tatlış bir köpek uzandı zaten her yer kedi. Arkadaşlar bilmeden survivora katıldım. Şu an şişme yatağım denizdeki dalgalar gibi sallanıyor kımıldamadan yatıyorum. Biraz önce biri gelip çadırımızı nasıl kurmuşuz nasıl çakmışız inceleyip gitti fısır fısır, herkes sanki bizim çadırın içinde tüm sesler burda... vezir mi rezil mi hepsi birbirine karıştı. Kampın ilk günü notlarım olarak kolay gelsin. Part1.
9 notes · View notes