#Ali Kılıç
Explore tagged Tumblr posts
Text
Fernas İşçileri'nin Eylemi TBMM'de Gündem Oldu
Ankara’da Fernas İşçileri’nin Eylemi TBMM’de Gündeme Geldi Ankara’nın merkezindeki Kurtuluş Parkı’nda oturma eylemi gerçekleştiren ve açlık grevlerinin ikinci gününde gözaltına alınan Fernas işçileri, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda tartışma konusu oldu. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, işçilerin haklarını savunmak yerine kendi maden şirketini savunan bir…
#açlık grevi#Ali Mahir Başarır#Eylem#Fernas işçileri#gözaltı#Gülüstan Kılıç Koçyiğit#hak arayışı#işçi direnişi#Kurtuluş Parkı#TBMM
0 notes
Text
Büyük Macera: Hazine Peşinde
Büyük Macera: Hazine Peşinde (2023) #AhmetToklu #EmirAliDoğrul #MuharremTürkseven #GüzinUsta #EymenMesutKılıç #KayraOrta Mehr auf:
Jahr: 2023 Genre: Abenteuer / Familienfilm Regie: Ahmet Toklu Hauptrollen: Emir Ali Doğrul, Muharrem Türkseven, Güzin Usta, Eymen Mesut Kılıç, Kayra Orta, Said Ege Yıldırım, Yiğit Toprak Ateş, Asaf Baydar, Ebru Sarıtaş … Filmbeschreibung: Der Film handelt von vier Freunden, die in derselben Nachbarschaft leben und eine alte Schatzkarte entdecken. Sie begeben sich auf ein Abenteuer, um das…
View On WordPress
0 notes
Text
SORDULAR :İmam ı Ali'yi bu kadar sevmenizin nedeni nedir ?
Söyleyeyim :
Peygamberimiz buyurdu :
1. ( Kıyamette müminlerin amel defterinin ilk cümlesi ALİ sevgisidir )
2. ( Aliden başka yiğit , zülfikardan başka kılıç yoktur.)
3. ( Dünya ve ahirette bayrağımı taşıyan Ali'dir)
4. ( Rabbim bana emretti ; Alinin kapısı dışında bütün kapıları kapat)
5. ( Hakiki doğrular üç kişidir : Yâsin ailesinin mümini, Firavun ailesinin mümini , ve Ali. Ali bunların en üstün olanıdır.)
6. ( Benim gibi yaşayıp benim gibi ölmek isteyenler ,benden sonra Ali'ye bağlansın.)
7. ( Cebrail kıyamet günü nida edecek : ya Muhammed baban İbrahim ne güzel baba, kardeşin Ali ne güzel bir kardeştir.)
8. ( Bütün peygamberlerin bir vasisi vardır. Benim vasim ise Ali’dir.)
9. ( Allahım Alinin yüzünü son kez görmeden canımı alma.)
10. ( Ben ve Ali aynı ağaçtan yaratıldık)
11. ( Benden sonra ümmetin en alimi Ali’dir.)
12. ( Meclislerinizi Alinin zikri ile süsleyin.)
13. ( Ümmetimin en iyi hüküm vereni Ali’dir.)
14. ( Ateşten kurtulmanın mühürü Ali’dedir.)
15. ( Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.)
16. ( Allah eğer Ali’yi yaratmasaydı , fatimaya denk bir eş bulınmazdı)
17. Bana iman edip beni kabul edenlere vasiyetim Ali’ye bağlanmalarıdır.)
18. ( Kıyamet günü yanıma ilk gelecek olan , bana ilk iman eden Alidir)
19. ( Sırat köpr��sünden geçiş , ancak Ali’den berat mührü ile gerçekleşir)
20. ( Ezelden ebede en taş kalpli insan , Alinin katilidir.)
21. ( Ben uyarıcıyım. Benden sonra hidayet eden Ali’dir)
22. ( En büyük sıddık ( Doğru sözlü ) Alidir)
23. ( Hak ile bâtılı birbirinden ayıran faruk ,Alidir.)
24. ( Benim elim ve Ali’nin eli , adalette eşittir)
25. ( Ali dünya ve ahirette kardeşimdir)
26. ( Ali insanların en hayırlısıdır, bunu inkar eden dinden çıkar)
27. ( Ali kurtuluş kapısıdır, her kim o kağıdan girerse mümindir)
28. ( Ali iyilerin imamıdır, fâcirlerin katilidir, ona yardım edene yardım edilir ,onu yalnız bırakan yalnız kalır)
29. ( Ali takvalıların imamıdır,müminlerin emiridir,alnı nurlu olanların imamıdır.)
30. ( Ali benim yanımda tıpkı Musanın yanındaki Harun gibidir,yalnız benden sonra peygamber yoktur)
31. ( Alinin bu ümmet üzerindeki hakkı , babanın evlat üzerindeki hakkı gibidir)
32. ( Ali Kur’an iledir, Kur’an da Ali ile )
33. ( Ali ve şiileri kurtulanlardır )
34. ( Ali ilmimin kapısıdır , ümmetime benim mesajımı açıklayandır,)
35. ( Alinin sevgisi iman , ona buğz etmek ise küfürdür)
36. ( Ali cennet ile cehennemi bölendir)
37 . ( Alinin bu ümmet içindeki yeri Kuranda ihlas suresi gibidir)
38. ( Ali iki halil arasındaki habiptir. Ben ve İbrahim arasında)
39. ( Aliden ayrılan benden ayrılır , benden ayrılan Allah’tan ayrılmıştır )
40. ( Ali benden ben de Ali’denim , o benden sonra bütün müminlerin velisidir)
41. ( Allah ve resulünün en çok sevdiği şahıs Ali’dir)
42. ( Aliyi sevmek sevaptır , günahlar ona zarar veremez.)
43. ( Aliyi zikretmek ibadettir. Onun yüzüne bakmak ibadettir)
44. ( Ali Kâbe gibidir)
45. ( Ali benim yanımda bedenimdeki başım gibidir)
46. ( Ben ilmin şehriyim Ali de onun kapısıdır )
Allahın selamı sana olsun ey müminlerin emiri ey yetimler babası.
37 notes
·
View notes
Text
____/// Gasteci İsmail Saymaz çok güzel anlatmış meseleyi
Ali Erbaş, kılıçla minbere çıkınca DİNİ gelenek oluyor.
Genç teğmenler kılıç çatınca DARBE …
Mustafa Kemalden ve askerinden rahatsız olanlar ancak işgal kuvvetleridir!
7 notes
·
View notes
Text
Tevbe sûresi ezberi zor, anlamı zor sûre..
Besmelesiz yazılmasının sebebi olarak Hz. Ali(r.a.): "Besmele bir emandır, Berâet sûresi ise (kâfirlerin) kılıç(tan geçirilmesi) ile alâkalı olarak nâzil olmuştur." buyurmuştur.
"Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil rüsvâ etsin, onlara karşı size yardım ve zafer ihsân buyursun, baskı ve zulüm altında inleyen mü'min toplulukların gönüllerini ferahlatsın!" Tevbe/14
9 notes
·
View notes
Text
﷽
Şecaat vadisinin aslanı ve vilayet şahı Hz. Ali (a.s) yarenlerine hitaben şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar, öldürülmezseniz de hepiniz öleceksiniz, Ebu Talib oğlunun canının elinde olana yemin ederim ki (Allah yolunda) kafaya gelen bin kılıç darbesi, yatakta ölmekten daha kolay ve güzeldir.”
(Tesnif ’i Gureri’l-Hikem ve Dureri’l-Kelim, s. 333.)
📖Molla Ahmed Nerakî, Mirac’us-Saade(Saadet Yolu), Âl-i Tâ’hâ Yayınları, s.103
8 notes
·
View notes
Text
3 Şey
Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm bir gün ashâbıyla otururken şöyle buyurmuştur: "Bana sizin dünyanızdan üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün aydınlığı namaz."
"Doğru söyledin ey Allah'ın Rasûlü! Bana da dünyadan üç şey sevdirildi: Efendimizin yüzüne bakmak, tüm malımı Efendimizin yolunda harcamak, kızımı Efendimize nikahlamak." Hz. Ebûbekir radıyallâhu anh
"Doğru söyledin ey Hz. Ebûbekir! Bana da dünyadan üç şey sevdirildi: Emri bil ma'rûf, nehyi anil münker, eski ve yamalı elbise giymek." Hz. Ömer radıyallâhu anh
"Doğru söyledin ey Ömer! Bana da dünyadan üç şey sevdirildi: Açları doyurmak, elbisesizleri giydirmek, Kur'ân-ı Kerîm okumak." Hz. Osman radıyallâhu anh
"Doğru söyledin ey Ali! Bana da dünyadan üç şey sevdirildi: Misafire hizmet, yazın oruç tutmak, din düşmanlarına kılıç vurmak." Hz. Ali radıyallâhu anh
O sırada Cebrail aleyhisselâm geldi ve Efendimiz aleyhisselâtu vesselâm'a "Ya Rasûlallah! Allah sizin bu konuşmalarınızı işitti. Sizin bana 'sen dünya ehlinden olsaydın en çok neyi severdin?' diye sormanızı emdrediyor."
"Ya Cebrail! Sen dünya ehlinden olsaydın en çok neyi severdin?" "Delâlete sapanları döndürmek, gariblerle dost olmak, geçim sıkıntısı çekenlere yardım etmek.''
Cebrail aleyhisselâm devamla buyurdu ki: "Allah kullarının şu üç halini çok sever: Var kuvvetle ibadet etmesi, pişmanlık anında ağlaması, fakirlik halinde sabretmesi."
Kaynak: İbni Hacer, Münebbihât
#efendimiz#hz. ebubekr#hz. ömer#hz. osman#hz. ali#sevmek#sevdirilmek#dünya#cebrail#Allah#kitap#yaz#oruç#su#hizmet#misafir#koku#kadın#namaz#nikah#mal#dost#emri bil maruf#elbise
32 notes
·
View notes
Text
💦💦💦
Hz. Ali'ye (radıyallahu anh) Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu:
» Ya Ali, Allah'a asi olanların en büyükleri kimdir?
» Allah ve Resulü bilir.
» Biri Salih peygamberin devesini kesip şehid eden, biri de senin başına zehirli kılıcını vurup kanını akıtandır.
»* Ya Resulallah benim başıma zehirli kılıç mı vuracaklar?
e Evet.
» Kim?
» işte şu senin kölen.
İsmen, cismen söyledi. Hz. Ali (radıyallahu anh) o köleye dedi ki:
» Sen beni bir gün katledersin.
» Ya Ali, mümkün mü? Gel, ben seni bir gün katletmeden şu kılıcı al, sen beni katlet.
» Allah günah işlemeyenin boynunu vurmayı helal etmedi. Ama sen beni katledersin.
9 notes
·
View notes
Text
International Symposium on the "History and Legacy of Muslims in the Caribbean"
ircica.org
International Symposium on the "History and Legacy of Muslims in the Caribbean"
OIC IRCICA
6–8 minutes
The International Symposium on the “History and Legacy of Muslims in the Caribbean” organized by IRCICA, OIC General Secretariat, the Government of Guyana and Guyana University was opened by President H.E. Mohamed Irfaan Ali with a Feature Address on 4 September 2023. IRCICA Director General Prof. Mahmud Erol Kılıç gave an address at the opening ceremony. Moderated by Mr. Al Creighton, Dean of the Faculty of Humanities and Education of the University of Guyana, the ceremony started with Quran recitation and translation by Hafiz Salih Rahim, and heard the opening remarks of H.E. Mr. Hugh Hilton Todd, Minister of Foreign Affairs and International Cooperation; Dr. Abdullah Hakim Quick, Special Envoy of IRCICA to the Caribbean; Dr. Alhoucine Rhazoui, Director of Cultural Affairs, OIC General Sceretariat, as well as cultural items, consisting of the Islamic Chant in Urdu recited by Mr. Imran Ali, Deputy President of the Muslim Youth Organization, and the Islamic Chant in Yoruba language presented by Mr. Toyib Hamza. A press conference followed the opening session. The ceremony and the working sessions were held at Arthur Chung Conference Center in Georgetown.
Subsequently, the same day, IRCICA Director General Prof. Mahmud Erol Kılıç was received by H.E. President Mohamed Irfaan Ali for a welcoming meeting. Professor Kılıç briefed H.E. the President about IRCICA’s objectives and activities. Mr. Hugh Hilton Todd, Minister of Foreign Affairs and International Cooperation, high officials from Guyana, and the IRCICA delegation members, were also present at the meeting. Director General Prof. Kılıç presented H.E. President Irfaan Ali and Foreign Affairs Minister Mr. Hugh Todd with samples of IRCICA’s publications in the series of studies on the Holy Qur’an.
The working sessions of the symposium, spread over three days, were on the following themes:
First day, Session I: Globalization and Localization in the Caribbean: Aliyah Khan, University of Michigan, | The Qasida and Muslim Devotional Music in Guyana and Trinidad; Frank J. Korom, Boston University | The Current State of Hosay (Moharram) Observances in the Caribbean; Abdin Chande, Adelphi University | Migration and Identity of South Asians of the Caribbean and East African Indian Ocean Region: A Comparative Analysis; Maurits S. Hassankhan, Anton de Kom University of Suriname | Localization and Globalization of Religion: The Case of Hindustani Muslims in Suriname.
Session II: Islam in the Greater Caribbean from Early History to Today: Abdullah Hakim Quick, The Islamic Institute of Toronto | Aspects of Muslim History and Legacy in Pre-Columbian America; Juan Thomas Ordóñez, Universidad del Rosario | Caribbean Lebanon: The Muslim Experience on the Colombia/Venezuela Border; Mohamed A. Hakim, Islamic Educator and Social Activist in Haiti | History of Muslims in Haiti; Nuri Muhammad, Imam, Radio Commentator and Social Activist | The Evolution of Muslim Presence in Belize and the Significance of Garifuna Cultural Retrieval;
Session III: Panel on Black Atlantic Muslim Movements – Remapping and Theorizing Global South Migrations: Youssef Carter, University of North Carolina-Chapel Hill | Western Sunrise in the Global South: The Islamic Party comes to the Caribbean; Tasneem Siddiqui, Drexel University | The Caribbean Is No Island: Rethinking Black Geographies through Muslim Resistance Movements; Nsenga Knight, Artist & Storyteller | Irregular Black Muslims: Diasporic Exchange & The Caribbean Elsewhere.
Second day, Session I: Guyanese Experience: Ateeka Khan, McMaster University | East Indians, Religion, and Politics in 20th Century Guyana; Nazim Baksh, Former Investigative Producer with Canadian Broadcasting Corporation (CBC) | Conflict, Continuity and Change of Religious Narratives and Practices of Muslims in Guyana (1977-1981); Ahmad Hamid, Imam and Researcher | The Challenges and Role of CIOG in the Transformation of the Muslim Community of Guyana from Chaos to Stability; Wazir Baksh, Historian and Community Activist | The Masjid as an Essential Institution to Preserve Faith and Social Cohesion: The Case of Guyana.
Session II: Voices from Trinidad and Tobago: Halima-Sa’adia Kassim, University of the West Indies | An Evaluation of the Resultant Negotiations of Living in an Alien Society: The Indo-Muslims of Trinidad Claiming Their Place; Nasser Mustapha & Mirza Ali Mohammad, University of the West Indies | Race and Ethnic Relations in Trinidad and Tobago; Anand Rampersad, University of the West Indies | Successful Muslim Cricketers in Trinidad and Tobago.
Session III: Economy, Identity and Decolonization in the Caribbean: Ibraheem Musa Tijani, International Islamic University Malaysia | The Economic Development and Commerce of the Muslim Communities in the Caribbean and the Emergence of Islamic Finance in the Region; Stanley L. Soeropawiro, Policy Advisor Religious Affairs, Ministry of Home Affairs (Suriname) | Economic Development among the Javanese Muslims in Suriname; Karimah Rahman, Toronto Metropolitan University | Decolonizing Muslim Indo-Caribbean Mental Health; Suleiman Bulbulia & Sabir Nakhuda, Historians and Authors | The Muslims of Barbados: Sustaining A Muslim Identity.
Third Day, Special Presentation at the University of Guyana by: Abdullah Hakim Quick, Nuri Muhammad, Mohamed A. Hakim and Stanley L. Soeropowero.
The closing ceremony of the symposium was conducted with the remarks of Prof. Dr. Aboubacar Abdullah Senghore, Assistant Director General, IRCICA and Ambassador Elisabeth Harper, Permanent Secretary, Ministry of Foreign Affairs and International Cooperation of Guyana.
On 5 September 2023, IRCICA Director General Prof. Mahmud Erol Kılıç had a meeting with Professor Paloma Mohamed Martin, Vice-Chancellor of the University of Guyana. The meeting was a fruitful occasion to exchange views on research and education in Islamic studies.
During the symposium period, Director General Prof. Mahmud Erol Kılıç held contacts and meetings with Muslim cultural institutions and educational organizations in Guyana including the Central Islamic Organization of Guyana (CIOG), Guyana Islamic Trust and the ISA School.
3 notes
·
View notes
Text
Gel gitme kadın, ruhumu hicranına yakma İnlet beni, öldür beni, ağyare bırakma Karşında esirim, bana düşman gibi bakma...
Yıl 1934... Çankaya Köşkü'nde bir akşam... Atatürk’ün sofrasının müdavimi konuklar... Masanın önündeki saz heyeti, Atatürk'ün sevdiği şarkıları söylemektedir. Sabiha Gökçen, o sıralar 20 yaşlarında ve her zamanki gibi, “Paşa Baba” sının yanı başında, sofradadır. Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali ve Başyaver Salih Bozok da sofranın müdavimidir. Sohbet derin, memleket meseleleri tartışılıyor... Atatürk ise çok neşeliydi. O sırada, saz heyeti Selahattin Pınar’ın “Gel Gitme Kadın” şarkısını çalıp söylemeye başlar. Atatürk birden durgunlaşır ve susup şarkıyı dinler... Paşanın ani hüznünü fark eden masadaki konuklar, kadehlerini, çatallarını usulca bırakıp, susar. Atatürk başını tabağa eğer, gözlerinden yaşlar süzülür ve göğsüne doğru akarak, gömleğini ıslatır. Bu onun, konukları yanında ilk ve son ağlayışıdır. Salih Bozok, saz heyetine “kesin” anlamında işaret verir... Kılıç Ali de konuklara aynı işareti yapar... Gökçen, gözleri dolu dolu, Atatürk'ün ağlayışını izlemektedir. Az sonra, saz susar ve çekilir, masadakiler sessizce kalkıp gider, Atatürk tek başına kalır. Bir sigara yakıp bahçeye çıkar, saatlerce yürür. O gece, gözünü bile kırpmayan Gökçen, Atatürk'ün niçin ağladığını ve “Gel Gitme Kadın” şarkısının onu, neden bu kadar duygulandırdığını çok merak eder. “Yoksa bu büyük insan, kalp hazinesinde çok geride kalmış, yılların küllendiremediği bir aşk masalını mı saklamaktadır...” Gökçen ertesi sabah Atatürk'ün odasına gider ve çekinerek konuyu açar: - Paşam, dün gece “Gel Gitme Kadın” şarkısı çalınırken çok müteessir oldunuz... 'Hatta yanılmıyorsam, ağladınız da...' diyecek olur. Atatürk, ondan bir sigara ister ve susar. Sonra Gökçen'i ve yaverlerini alarak, araba gezintisine çıkar... Saatler sonra ve ansızın, Gökçen'e dönerek, sabahki sorusunun cevabını, sırrını kendine saklayarak manevi kızına verir: - Unutma ki, Mustafa Kemaller de insandır! Onlar da bazen ağlamak ister!
🖋️ Kahraman Yusufoğlu / Hatıralarda Atatürk Sofra Sırları 📖
Şarkının ikinci anısı üstat Selahattin Pınar’dan alıntıdır: “Son derece hassastı. Bir gece yine ‘Gel Gitme Kadın’ şarkısını okurken, ‘Karşında esirim bana düşman gibi bakma’ yerine gelince, ağlayarak masayı terk edip uzaklaştığını görmüştüm.”
2 notes
·
View notes
Text
Gönüllü Vinç Operatörleri yayalım lütfen 🙏
05304940558 Ünal Keleş
05349182361 Emre Keleş
05416464581 Ahmet Sütlü
05387664857 Fetah Balcı
05379296818 Selman Balcı
05417330067 İsmail Bilici
05360385794 Mahmut Kına
05436445484 Serkan Demirkıran
05076472750 Süleyman Maviş
05076780484 Süleyman Turban
05389836692 Ferhat Sefil
05397009996 İbrahim Meşe
05453441264 İhsan Güneyin
05418245960 Sedat Arslan
05466358683 Sergen Başaran
05372334620 Muharrem Çevik
05428196558 Nihat Önen
05343033250 İlyas Kılıç
05358120097 İlyas Kodak
05419574483 Günal Karatekin
05372583120 Hasan Hüseyin Öztürk
05442582682 Mehmet Öcal
05345742622 Efkan
05323247391 Müslüm
05362212527 Ali Rıza
05467474885 Alperen
05303029408 Emre
05376632250 Enes
05393029984 Ercan
05368960086 Mehmet
05527875963 Muhammet
05334559048
05313974444
Maraş için. Gruplara atabilirsiniz
2 notes
·
View notes
Text
13 Eylül 1924 tarihinde Erzurum Pasinler ilçesinde 6.9 kuvvetinde meydana gelen depremde 310 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Bu deprem felaketi nedeniyle Ata’mızın Erzurum ve civarında depremle ilgili yapmış olduğu incelemeleri içeren Erzurum – Sarıkamış – Kars Gezisi’ni sizlerle paylaşmak istedim.
Bu gezide meydana gelen olayları, depremle ilgili kurulan Deprem Komisyonunu, vali, kaymakam, belediye başkanları, il temsilcileri ve köylü vatandaşlar ile yapılan görüşmeleri okuyacaksınız. Bu gezi anısında, depremzedelerin ihtiyaç ve beklentilerinin tespiti, karşılanması, ulaşımı gibi yapılması gereken işlerin yerinde ve anında bir devlet adamının görerek kararını ve Başbakan’a verdiği talimatı okuyacaksınız.
23 Ekim’de Van’da meydana gelen deprem felaketi nedeniyle, 13 Eylül 1924 tarihinde Erzurum’da meydana gelen deprem için Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum Deprem Ziyareti yazısıyla sizleri baş başa bırakıyorum.
Ruhi Duman
İstanbul, 10 Kasım 2011
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN
1924 ERZURUM DEPREMİ ZİYARETİ
Cumhurbaşkanı Hazretleri 30 Eylül 1924 Salı günü saat 17.00’de Erzurum’a ulaştılar. Erzurumlular, Milli Mücadelenin ilk günlerinde tanıyıp, bağırlarına bastığı büyük hemşehrileri Gazi Paşalarını Erzurum’a üç saat mesafede bulunan Ilıca’da karşıladılar. Ilıca’dan-Erzurum’a kadar bütün yollarda Erzurum halkı, çevre kasaba ve köylerden gelen atlı ve yayan binlerce Erzurumlu, dernekler, heyetler, temsilciler, askerler, içten gösterilerle Gazi’yi aralarına aldılar. “Çok Yaşa” sesleriyle selamladılar.
Gazi Paşa, halkla beraber yürüyerek İstanbul kapısına geldi. Burada özel olarak hazırlanan arabaya bindiler. Arabanın iki yanında subaylar, atlılar, öğrenciler olduğu halde kalabalık bir halk grubu halinde olağanüstü bir törenle Hükümet Konağı’na gelindi. Kısa bir dinlenmeden sonra, Erzurum’da yeni yapılan caddenin açılış töreni için hazırlıklar yapıldı. Caddenin, Gazi Paşa tarafından, bu gazi hatırası olarak kendi onuruna ve adına açılışının izlenmesi için hareket edildi. Tören yerine gelindiğinde, belediye başkanı caddenin adının (Gazi Kemal Caddesi) konması hakkında halkın arzusunu Cumhurbaşkanına arz etti. Cumhurbaşkanı caddeye (Cumhuriyet Caddesi) adının konmasının daha uygun olacağını, çünkü “Ebedi olan ve ebedi kalacak olan Cumhuriyettir” dedi. Caddenin açılışı yapıldı. Cumhurbaşkanının arzusu yerine getirilerek adı (Cumhuriyet Caddesi) oldu
Akşam belediyede yapılan toplantıda, Erzurumlular adına “Erkek Öğretmen Okulu” Müdürü Cemal Bey bir konuşma yaptı. Gazi Paşa Hazretleri halk adına yapılan konuşmaya cevap olarak, hazır bulunanlar üzerinde büyük etkiler bırakan aşağıdaki konuşmasını yaptılar:
Cumhurbaşkanı 1 Ekim 1924 Çarşamba günü saat 08.00’de beraberindeki vali, kolordu kumandanı, geziye katılan arkadaşlarıyla birlikte Erzurum’dan hareket ettiler ve zelzeleden en çok zarar gören mahalle ve bölgeleri gezdiler. Gazi Paşa, özellikle zelzele felaketine uğramış vatandaşlarla ilgilendiler.
Erzurum valisi Zihni Bey’in başkanlığında kurulan “Zelzele Felaketine Uğrayanlara Yardım Komisyonu”nun toplantısına katılan Cumhurbaşkanı gerekli bilgileri aldıktan sonra konu ile ilgili gelişmelerde bulundular. Bu toplantıya, askeri yardımlar için Kolordu ve Müstahkem Mevki Kumandanları da katıldı.
Zelzele felaketine uğrayanlar için Gazi Paşa Hazretleri on bin, Latife Gazi Mustafa Kemal Hanımefendi on bin lira bağışta bulundular. Gezide beraberinde bulunan Yozgat Milletvekili Hamdullah Suphi, Gaziantep Milletvekili Kılıç Ali, Rize Milletvekili Rauf Beyler üçer yüz lira, Başyaver Rusuhi, Muhafız Kıtası Kumandanı İsmail Hakkı Beyler yüzer, Yaver Muzaffer ve Özel kalem Kâtibi Memduh Beyler ellişer lira yardımda bulundular. Cumhurbaşkanı Hazretleri 2 Ekim 1924 Perşembe günü saat 08.00’de beraberindeki heyetle, zelzeleden en çok zarar gören Pasinler ilçe merkez ve köylerini ziyaret ettiler. Burada kaymakam ve ilgililerden, felakete uğrayan vatandaşlardan bilgi aldılar.
Saat 10.00’da Hasankale’ye geldiler. Burada halk olağanüstü gösterilerle Gazi Paşa’yı karşıladı. Hasankale harabe haline gelmiş sokaklarına, binalarına kadar bayrakla donatılmıştı. Şehrin girişine bir “Tak” yapılmış ve üzerine “Hoş geldiniz Gazi paşamız-Acılarımız dindi-Çok yaşa” yazılmıştı. Bu görülmedik içten, sıcak karşılama ve bağlılık herkesi etkiledi. Acılar yok olmuştu. Ümit doğmuştu.
Hasankale ilçesi adına “Hasankale Erkek Numune Okulu”ndan bir öğrenci içten bir konuşma yaptı. Sözlerine şu cümlelerle başladı.
- “Safa geldiniz ey yüce kurtarıcımız, Gazi Paşamız…”
Cumhurbaşkanı burada zelzelenin sebep olduğu hasar ve zararlar hakkında bilgi aldı. Acele olarak, kış gelmeden önce alınacak önlemler hakkında ve yatırımlarla ilgili olarak yetkililerle, halkla görüşmelerde bulundular. Hasankale’den Köprüköy, Yağan, Emrekum, Merdiven, Kumasor, Dölek köylerine gidildi. Bütün bu köyler yok olmuş durumdaydı. Acı bir manzara tüm yürekleri parçalamıştı. Köylülerle Gazi’nin harabeler arasında dertleşmeleri içten duygularla bir baba-oğul gibi kucaklaşmaları, sigara içip söyleşileri çok hazin oldu.
Köylüler bu büyük felaketi Cumhurbaşkanını aralarında görmekle unuttuklarını, teselli bulduklarını, her türlü elem ve acıya dayanmak gücüne kavuştuklarını gözyaşları içinde Gazi Paşalarına sarılarak, ellerini öperek anlatıyorlardı.
Gazi Paşa bu sıcak ve gönülden davranan köylülere;
- “Dertlerinizi dinleyip, durumu anladıktan sonra maddeten ne gibi yardımlarda bulunulabileceğini, hükümetçe yapılacak görüşmelerde ihtiyaçları tespit etmek istediğini”
açıkladı. Bu konuda köylülerle uzun uzun görüşmeler yapıldı. Akşam Erzurum’a dönüldü.
Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyet, 4 Ekim 1924 Cumartesi günü saat 11.00’de Sarıkamış’a gitmek üzere Erzurum’dan hareket ettiler, yedi saat süren bir yolculuktan sonra Sarıkamış’a vardılar. Bu yolculuktaki halk ve köylülerin gösterdiği sevgi ve bağlılıkları, güven ve ümitleri çok heyecanlıydı ve olağanüstü sahnelerle dolu idi.
Gazi Hazretleri yolda zelzeleden zarar ve hasara uğrayan her köye, yerleşim yerine giderek, oradaki köylülerle, halkla görüşmüş, ihtiyaçlarını sormuş, yapılacaklar hakkında açıklamalarda bulunmuştu. Her yerde aldığı cevap aynıydı. Coşku, sevgi içinde köylüler.
- “Üzülmeyiniz Paşam, Cumhuriyet hükümetimiz var olsun, kurtarıcımız sağ olsun, biz hiçbir şey istemeyiz, onların sayesinde biz bu köyleri altından yaparız…” Tamamı yıkılmış Zanzak Köyü’nde duruldu. Bu sırada köylülerden birisi koşarak, danasını yakaladı. Büyük bir heyecanla danayı kesmek, Paşasına kurban etmek için yatırmıştı.
- “Allaha yemin ettim, ben fakirim, fakat Gazi Paşamı gördüm muradıma erdim, bugün zengin oldum.”
sözleriyle duygularını ifade ediyordu. Bütün bu heyecanlı gösteriler, enkaz arasında, yıkıntılar içinde, barınacak yer, yiyecek ekmek ve giyecek elbiselerden yoksun, felakete uğramış köylülerden geliyordu. Coşku, acı, şaşkınlık, onur, kıvanç ve güven bütün heyeti sarmıştı.
Gazi Paşa Hazretlerinin Sarıkamış’a gelişleri tren, fabrika düdükleri ve top sesleriyle karşılandı. Bütün Sarıkamış halkı, çevreden gelen halkın büyük gösterileriyle olağanüstü bir karşılama töreni durumunu aldı. Bütün dudaklardan “Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhurbaşkanımız” sesleri duyuldu.
Gazi Hazretleri kendilerini selamlayan piyade ve topçu birliklerinin ve bunların sonunda aynı düzen içinde yer almış halkın, öğrencilerin önünden geçerken;
- Nasılsınız, iyi misiniz?
şeklinde sesleniyor, asker ve sivil hep bir ağızdan
- Sağol-Yaşa
bağırışlarıyla cevaplanıyordu. Gece Sarıkamış’ta bir bayram şenliği başladı. Fener alayları, havai fişek gösterileri yapıldı. Halk sabaha kadar yollarda gösterilerine devam etti.
Cumhurbaşkanı ve beraberindekiler 5 Ekim 1924 Pazar gününü Sarıkamış’ta geçirdiler ve incelemede bulundular. Sarıkamış’tan zelzele bölgesine gereken kerestenin bu bölgede hazırlanıp, gönderilmesi konusunu inceledi. Bütün birliklerin bu konuda gönüllü hizmetlere hazır olduklarını gördü.
Cumhurbaşkanı ve konuklar, 6 Ekim 1924 Pazartesi günü sabahı trenle Kars’a hareket ettiler. Sarıkamış’tan ayrılışta özellikle Sarıkamış hanımları genç, yaşlı, memur, asker, köylü eşleri çok parlak bir uğurlama töreni yaptılar. Latife Gazi Mustafa Kemal, bütün gönülleri içtenlikle fethetmişti.
Saat 12.30’da Kars’a gelindi. Tren istasyonunda çok coşkulu bir karşılama töreni yapıldı. Gazi Paşa Hazretleri’ne istasyonda ayrılan binaya gelinceye kadar yolun iki tarafına dizilen öğrenciler, kadın erkek bütün Kars halkı, köylerden süslü arabalarıyla koşup gelen çiftçiler coşku dolu gösteriler ve alkışlarla büyük kurtarıcılarını selamladılar. Kızılçakçak, Kağızman ve Ardahan’dan heyetler karşılama törenine gelmişlerdi. Cumhurbaşkanı önce vilayeti, belediyeyi, Halk Partisi’ni, Türk Ocağı’nı, “Kız İlkokulu”nu ziyaret etti. Vilayette gelen heyetleri kabul ettiler. Kumandanlıkta garnizondaki subaylarla tanıştılar. İlgililerden zelzele hakkında bilgiler aldılar. Nelerin yapılması gerektiği konusunda emirler verdiler. Türk Ocağı’nda onurlarına düzenlenen milli oyunlar gösterilerine katıldılar. Burada halk ve öğrenciler adına konuşmalar yapıldı. “Kars Numune Okulu”ndan bir genç, çok anlamlı ve coşku dolu bir konuşma ile bütün duyguları ve ümitleri dile getirdi. Genç diyor ki:
- “O meşum kara günlerin ve kara kuvvetlerin, bugünkü halk ve hükümetinde ve biz Türkleri sonsuz mutluluğa eriştiren Cumhuriyet devrinde, artık yeri yoktur ve olmayacaktır..”
Kars’ta dokuz saat kalındı. Gazi için burada en önemli konu, 40 yıldır anavatandan ayrı kalan Kars’ın en önemli ve acil ihtiyacı milli eğitimdi. Bu hususta gereken emirleri verdi. 6/7 Ekim 1924 gece yarısından sonra trenle Sarıkamış’a dönüldü. Gezileri, emirleri, görüşleriyle ilgili bilgileri aşağıdaki şifreli/telgrafla Başbakan İsmet Paşa’ya gönderdi.
2 notes
·
View notes
Text
İMAM ALİ (aleyhisselam)'ın MUCİZESİ
MISIR GAZETELERİ YAZDI:
Yaşanmış gerçek bir Olay...
Mısırda gerçekleşmiş olup Mısır gazetelerinde çıkmıştır.
Öleceğini hisseden bir adam eşine gelip: hanım ben öleceğimi hissediyorum, galiba öleceğim. Bu çocuklar önce İmam ALi (a.s)'a sonra sana emanet ediyorum. Gerçektende yakın bir zaman sonra adam ölüyor. Kadın iki çocuğu ile yaşamaya devam ediyor. Bir müddet geçtikten sonra aynı şekilde ölüm hissi bu kadına da geliyor. Kadın abisinin yanına gidip diyor:
Abi, bana öleceğim hissi geldi, ben öleceğim. Kocam bana, bu ��ocukları önce İmam ALi (a.s)'a, sonra sana emanet ediyorum demişti. Ben de sana aynı şekilde bu çocuklar önce İmam ALi Efendimize sonra sana emanet ediyorum.
Çok geçmeden kadının dediği gibi oldu ve kadın öldü. Emanet edilen çocukları dayıları evine götürüp bakmaya başladı. Bir müddet sonra bu adamın karısı kocasına diyor ki:
"Ben artık bu çocuklara bakmak istemiyorum, götür başkaları baksın."
Adam diyor ki:
"Bu çocuklar bize kardeşimden emanet, kime götüreceğim?"
Git annelerinin mezarının yanında bir çukur aç, o çukura bırak. Adam karısına uyarak sabahleyin birisi 6 yaşında diğeri 5 - 6 aylık olan çocukları alıp annelerinin mezarının yanına götürüyor, yanına bir çukur açıp çocukları o çukurun içine koyuyor. Çocuklara diyor ki: Siz burada bekleyin, akşam işim bittiğinde ben gelip sizi alacağım. Adam gidiyor ve bir daha da gelmiyor.
Günler geçiyor, mezarlık bekçisinin arkadaşı ziyarete geliyor, beraber yemek yiyorlar. Gece karanlık olduktan sonra rüzgarın etkisi ile mezarlıktan çocukların sesi geliyor. Mezarlık bekçisinin arkadaşı bu sesin ne olduğunu soruyor. Mezarlık bekçisi diyor ki: Bu sesi günlerdir her gece duyuyorum, fakat korkumdan gidip ne olduğuna bakamıyorum. Mezarlık
bekçisinin arkadaşı diyor ki: Hadi gidip sesin geldiği yere bakalım. Beraber sesin geldiği yere gidiyorlar. Bakıyorlar ki mezarın yanında bir çukur, içinde iki çocuk. Büyük çocuk küçük kardeşini oynatıp güldürüyor. Mezarlık bekçisi ve arkadaşı çocuğa soruyor: Siz burada ne yapıyorsunuz? Çocuk diyor ki: Bizi buraya dayım bıraktı ve bizi almaya geleceğini söyledi, biz onu bekliyoruz. Mezarlık bekçisi diyor ki: Ben sizin sesinizi 15 gündür duyuyorum, siz
15 gündür buradamısınız? Çocuk diyor ki:
Evet buradayız.
Bekçi ve arkadaşı soruyor: "Peki siz 15 gündür ne yiyip ne içiyorsunuz? "
Çocuk diyor ki: "Her gün beyaz ata binmiş birisi geliyor bizimle oturup sohbet ediyor küçük kardeşimle oynuyor ve bize korkmayın ben sizin yanınızdayım diyor."
Peki bu bebeği kim doyuruyor?
Çocuk diyor ki: "O gelen kişinin elinde bir kılıç var, annemin mezarına vurup kalk diyor. Mezar açılıyor, annem mezardan çıkıp kardeşimi emziriyor. Anneme tekrar yat diyor ve annem mezara yatıyor, mezar kapanıyor."
Adamlar çocuğa soruyorlar: "Kimdir bu gelen kişi, size adını söyledimi?"
Çocuk:
"Evet, gelen kişi dedi ki,
beni sorarlarsa deyin ki, ben ALi bin Ebi Talib yetimlerin babasıyım."
Cemalettin Yaldır
Yetimlerin Babası Mevlam Ali bin Ebi Talibe Sonsuz Selam Olsun.
17 notes
·
View notes
Text
____/// Gasteci İsmail Saymaz çok güzel anlatmış meseleyi
Ali Erbaş, kılıçla minbere çıkınca DİNİ gelenek oluyor.
Genç teğmenler kılıç çatınca DARBE …
Mustafa Kemalden ve askerinden rahatsız olanlar ancak işgal kuvvetleridir!
10 notes
·
View notes
Text
Eğer İslam peygamberinin bir heykelini yapmak isteseler bir elinde kitap bir elinde kılıç olmalıdır !
Biz ve İkbal, Ali Şeriati
0 notes
Text
✨"İmam Ali'nin (as) çektiği acı iki çeşitti: Biri İbn Mülcemin (l.a) kılıcıyla başının yarılmasından olan acısı ve diğeri de onu sönük gecelerde, tenha Medine'nin ıssız hurmalıklarına götürüp, âh-nâle ettiren acısıdır."
✨ Biz yalnız İbn Mülcemin vurduğu kılıç yarasına ağlıyoruz. Lakin Ali'nin esas (as) acısı bu değildi. Böyle azametli ruhu âh-nâle ettiren acı yanlızlıktır ki, biz o yanlızlığı tanımıyoruz (bilmiyoruz).
✨ Önce bu acıyı tanıyalım, kılıç yarasının acısını değil. Çünkü Ali (as) kılıç yarasının acısını hissetmiyordu. Ve aynı şekilde biz de Ali'nin (as) (gerçek) acısını! 🏴
Dr. Ali Şeriati 🌹
3 notes
·
View notes