#Aklıma düştü yine
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kanser teşhisi aldığımda en çok üzüldüğüm ve deliler gibi araştırdığım ilk şey saçlarımı kaybedecek olmam olmuştu.
Kemo başlamadan önce, ilaçları almaya başladığımda saçlarımı nasıl kurtarırım diye kanıtlanmamış yöntemler, kürler, saç derisi soğutma başlıkları, takviyeler ne ararsanız kazıdım aklıma. Sonra başka dertlerim oldu tabi, kaybettiğim saçlarım olsun dedim, hayatım değil. Umudumu kaybetmektense birkaç saç teli kaybederimdi, üstelik karizmatik de olabilirdimdi.
Ama insan bir kuyuya düştü mü ayağının altındaki tüm taşlar yakar ya canını, bu da öyle bir şeydi.
İlk fotoğraf saçlarımın dökülmeye başladığı ve ağırlık yapmaması için tamamen kaybetmeden kısacık kestirdiğim günden, ikinci fotoğrafsa tedaviden sonra iyileşmiş ve sağlıklı halimle yeni saçlarıma gülümsediğim günden kaldı.
Kendime mesajım olsun, kaybettiklerinin yerine yenisi gelecek. Şaşıracaksın ama eskisinden de güzeli gelecek, daha güzel gülecek daha güzel parlayacaksın. Hayatının ışığı ve içinin ferahlığı tutunman gereken tek şey, yeniden bir kuyuya düşersen düştüğün yer aydınlıktı ve sen tırnaklarınla kazıyarak yine gün yüzüne çıkacaksın.
240 notes
·
View notes
Text
Dilruba Hanedan.... Gönül Hanem....
Yazmak geldi içim den
Aklıma sen düşünce
Hayalin canlandı gözümde
Tebessüm düştü dudaklarıma
Adını anınca dağıldı hüzün bulutları
Kokun geldi uzaklardan buram buram
İçim dışım yine sen doldun
Biliyormusun ben yine sana yazıyorum Seni her zaman güzel yazıyorum
Kalbim de bir kıpırtı
Yine elim ayağıma dolandı
Avuç içlerim terledi
Yanaklarım pembeleşti
Kelimeler bir birine dolandı
Ahh sen sevgilim
Hep düşlerimdesin hayallerimdesin
Hasretimdesin sen benim aklımın yolu
Kalbimin sonu umudumun adısın
Yazmakla tüketemediğimsin.
Seni Seviyorum ❤️
Sağlıklı yaşam dileği ile 🖋️🇹🇷🇦🇿🇹🇷🇦🇿
118 notes
·
View notes
Text
Selam Hasan birçok kişinin söylediği gibi gerçekten çok güzel hikayeler paylaşıyorsunuz. Eğer kabul ederseniz bende sizlere başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. İsmim Sultan ilk eşinden boşandıktan sonra uzunca bir süre kimseyle gönül ilişkisine giremedim, kocam denen şerefsiz bana akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmıştı.
Ankara da yakın akrabalarımız aracılığıyla benden 25 yaş büyük bir adamla evlendim adam ( Mustafa) çok iyi 3 kızı 1 oğlu var malı mülkü çok fazla maddi hiçbir sıkıntımız yoktu adamın siki hiç kalkmıyormuş evlendiğimiz gün anlamıştım . Aslına istemeye geldiklerinde kardeş kardeş yatarız demişti anlamamıştım.
Evlendik aradan 4 yıl geçti Mustafa nın yiğenlerinden Vedat ilk kez amcasını görmeye gelmişti çok yakışıklı karizmatik Hacettepe üniversitesi tıp fakültesinde doktorluk yapan biriydi Vedat hani şimdiki gençler diyor ya dibim düştü , gerçekten çok yakışıklıydı 4 kez evlenip boşanmış çocuksuz bir adamdı Vedat. Vedat gittikten sonra amcasına neden 4 kez evlenip boşandı diye sordum Mustafa şeyi çok kalın ve uzunmuş karıları dayanamamış o yüzden boşandılar dedi güldüm senden almış ona vermiş yaradan desene dedim Mustafa da güldü. O gece Vedat ı düşünerek kendimle oynadım . Aradan yine 3 4 ay geçmişti Vedat ın babası ile Mustafa mallarını ayırmak için bizi Çankaya daki evlerine davet etti akşam iş çıkışı Vedat bizi aldı evlerine götürdü aklıma geldi sürekli Vedat ın bacak arasına bakıyordum evde benden başka kadın yoktu eve gittiğimizde yemek hazırlamak için mutfağa gittim bazı şeyleri bulamayınca Vedat ı çağırıp soruyordum bir seferinde tam uzandım alamadım o sırada Vedat su almak için mutfağa gelmişti tam arkama geçti sırtıma yaslandı siki tam kalçalarımın arasına girdi hissediyordum kendimi kaybetmiştim off demişim ne oldu diye sordu çok güzel bir sikin var dedim yaaa dedi keşke amcanda da olsaydı seninki kadar olmasada dedim yokmu amcamın dedi yok biz kardeşiz dedim ufff olurmu öyle bir şey senin gibi güzel bir kadınla kardeş kardeş yatılır mı yaa dedi .
Mutfakta az konuştuk plan yaptık babasının ve amcasının suyuna uyku hapı koyup o gece sabaha kadar seks yapmaya karar verdik. Ben masayı hazırlamaya başladım Vedat uyku haplarını getirdi 1 er adet yeter dedi ama ben 3 er adet attım sularına yemek yendi tam çay servisi yapacağım sırada 2 kardeş uyumuştu Vedat battaniye getirdi üzerlerine örttüm birden arkama geçti sikini dayadı kalçama eteğimi belime doladı külotumun üzerinden okşamaya başladı yatak odasına gidelim dedim elimden tutup beni kendi yatak odasına götürdü evleneli 1 yıla yakın olmuştu daha önce de 5 yıl yani 6 yıldır hiçbir erkekle birlikte olmamıştım. Yatak odasına gider gitmez soyunduk siki hemen hemen 25 santim vardı baya da kalındı ağzım çok küçük dudaklarım da incedir varla yok arası dilimle yalamaya başladım Vedat da sanki ilk defa am görmüş aç köpekler gibi hemen amımı yalamaya başladı diliyle beni hemen boşalttı içimden akan zevk sularını hissediyordum hadi bitir işini sok şu amıma doyur beni dedim biraz daha emdi sonra memelerimi emmeye başladı dudaklarımız birleşmişti sikini amıma sürtüp çekildi tekrar dayadığında içime girmeye başladı sanki ilk defa sikiliyordum ilk kez amıma yarak giriyordu o derece harika bir seks oluyordu daha fazla dayanamadım ilk bosalmamı bağıra bağıra yaşadım,
Birer sigara yaktık sigaralar bittiğinde sarıldı kulağıma hiç götten yedin mi dedi daha önceki eşim zorla sikti alıştırdı dedim gerçekten götten sikilmeyi daha çok istiyorum artık nasıl alışkanlık yaptıysa yinede krem sürmesini istedim krem değil kaydırıcı jel var onu süreyim dedi bir güzel sürdü sonra beni yüzüstü yatırdı karın boşluğuma minder koydu bacaklarımı araladı arasına girdi ve yüklendi hepsini soktu içime git gel yapmaya başladı benim elimi tutup amıma götürdü okşa amını klitoristini dedi götüme pompalamaya devam etti. Hayatımda hiç bu kadar zevk alarak boşaldığı mı bilmiyorum. Hani o orgazm dediğiniz şeyi hiç yaşamamıştım bu sefer olmuştum .
O gece sabaha kadar seks yaptık ertesi gün sabah 10 gibi uyandım Vedat yoktu not bırakmış akşama gitmeyin yazmıştı. Mustafa ve abisi uyuyordu bende banyo yapıp masayı hazırlamaya başladım Vedat aradı amcama söyle gitmeyin dedi sürpriz yapacakmış . Onları zorda olsa kaldırdım kahvaltı yapıp bulaşıkları dizdikten sonra Mustafa beni alıp evimize götürdü.
Halen devam ediyoruz ama o gece yapacağı sürprizi yapamadı çok istedim ama sen kaybettin diyor başka hiçbir şey söylemiyor.
Umarım beğenirsiniz.
37 notes
·
View notes
Text
Otobüste yanıma küçük bir kız çocuğu oturdu. Öyle güzel güldü ki etrafta... Bıcır bıcır bir şeyler anlatmaya başladı annesine; bugün el kızartmaca oynamayı öğrenmiş. Onları izlerken kafasını benim tarafıma çevirdi bana baktı, sonra gülümsedi. Öyle güzel gülümsedi ki galiba bu hayatta ilk kez biri bana sebepsizce gülümsedi. "El kızartmaca oynamayı biliyor musun?" dedi. "Hayır" deyince "Taş kağıt makası oynamayı biliyor musun?" dedi. Bu sefer kafamı evet anlamında sallayınca "Oynamalım hadi" dedi. Birkaç tur oynadık. Sonra kaç yaşındasın diye sordum; bir ellinin beş parmağını da açtı. Sonra suratını astı "Bu kaç oluyordu?" dedi. "Beş oluyor" dedim. Yine gülümsedi "Beş yaşındayım ben, büyüyorum bak" dedi annesine dönüp. Sonra bana arkadaşlarını anlatmaya başladı, en sevdiği arkadaşı taşınmış. Anlatırken yüzü düştü. Bir anda bir şey aklıma gelmiş gibi "Taş kağıt makasta kim kazandı?" dedi. "Bilmem, sayamadım ki" dedim. Düşündü biraz "Galiba sen üç kere yendin, ben iki kere yendim, sen mi kazandın, abla şimdi" dedi. Düşünür gibi yaptım onun gibi "Küçüklüğümde taş kağıt makası hep kaybederdim, bence sen kazandın" dedim. Kaybettiğim en güzel taş kağıt makastı.. İnmeden önce, "Sana el kızartmacayı öğreteyim mi?" dedi. O an inmek istemedim "Birazdan ineceğim" dediğimde, yine gülümseyip "Üzülme, başka zamana öğretirim, sonrada oynarız, olur mu?" dedi. "Umarım" diyebildim sadece. İnme zamanım gelince ayağa kalkınca yine kocaman gülümseyip "görüşürüz, abla" dedi. "Görüşelim küçük kız" diyebildim sadece.
46 notes
·
View notes
Note
yazılarını okurum çoğunu anlamam yine de okurum; kitabı okurken yazıların aklıma düştü, şule gürbüz görseydi onu, ona derdi kambur diye.
şule gürbüz ile evlenmek isterdim.
7 notes
·
View notes
Text
ben lisede psikoloji okumayı çok istiyordum ailem ve rehberlik hocası yüzünden sayısal seçtim ve fkb derslerim hep rezalet ötesiydi özellikle de fizik sürüne sürüne anlamaya çalıştım ama yok yani kafam basmıyor şimdi mezun oluyorum aklıma yine psikoloji okuyamadığım düştü bi süre bu düşünceden uzaklaşmıştım şimdi işte insanoğlu elindekinin değerini bilmeyip ulaşamadığını ister o hesap canım çekmiyor değil
18 notes
·
View notes
Text
Sormana gerek yok ki !
Adresim hala aynı..
En solunda,
Kendi halimde bir yer !
Yazmak geldi içim den
Aklıma sen düşünce
Hayalin canlandı gözümde
Tebessüm düştü dudaklarıma
Adını anınca dağıldı hüzün bulutları
Kokun geldi uzaklardan buram buram
İçim dışım yine sen doldun
Biliyormusun ben yine sana yazıyorum Seni her zaman güzel yazıyorum
Kalbim de bir kıpırtı
Yine elim ayağıma dolandı
Avuç içlerim terledi
Yanaklarım pembeleşti
Kelimeler bir birine dolandı
Ahh sen sevgilim
Hep düşlerimdesin hayallerimdesin
Hasretimdesin sen benim aklımın yolu
Kalbimin sonu umudumun adısın
Yazmakla tüketemediğimsin.
8 notes
·
View notes
Text
Yazmak geldi içim den
Aklıma sen düşünce
Hayalin canlandı gözümde
Tebessüm düştü dudaklarıma
Adını anınca dağıldı hüzün bulutları
Kokun geldi uzaklardan buram buram
İçim dışım yine sen doldun
Biliyormusun ben yine sana yazıyorum Seni her zaman güzel yazıyorum
Kalbim de bir kıpırtı
Yine elim ayağıma dolandı
Avuç içlerim terledi
Yanaklarım pembeleşti
Kelimeler bir birine dolandı
Ahh sen sevgilim
Hep düşlerimdesin hayallerimdesin
Hasretimdesin sen benim aklımın yolu
Kalbimin sonu umudumun adısın
Yazmakla tüketemediğimsin.
13 notes
·
View notes
Text
Yazmak geldi içim den
Aklıma sen düşünce
Hayalin canlandı gözümde
Tebessüm düştü dudaklarıma
Adını anınca dağıldı hüzün bulutları
Kokun geldi uzaklardan buram buram
İçim dışım yine sen doldun
Biliyormusun ben yine sana yazıyorum Seni her zaman güzel yazıyorum
Kalbim de bir kıpırtı
Yine elim ayağıma dolandı
Avuç içlerim terledi
Yanaklarım pembeleşti
Kelimeler bir birine dolandı
Ahh sen sevgilim
Hep düşlerimdesin hayallerimdesin
Hasretimdesin sen benim aklımın yolu
Kalbimin sonu umudumun adısın
Yazmakla tüketemediğimsin✍️💗
2 notes
·
View notes
Text
yine o sıkıntı düştü aklıma.. ya kajuyu hintliler topluyorsa.. ayaklarıyla paketliyorlarsa
14 notes
·
View notes
Text
bi kaç kere denedim yazmayı. ama gelmedi içimden neden bilmiyorum. bu uzaklık hissediyorum her şeye herkese karşı bu sıra. sınavlar bitti elhamdülillah alnımın akıyla geçirdim bi dönemi daha. 2 hafta akşamları ders yok. ama çok garip bir hal. alışmışım ders olmayınca çok boş hissediyorum kendimi. bizim sınıftan bi abla oturmuş hocanın sosyal ders kayıtlarını dinlemeye başlamış 🥹 ah dedim yaa çılgın. ben de merak ettiğim gassal ı izledim ancak.
bu ara o kadar çok hastalık haberi aldım ki Rabbim cümlesine şifa versin inşallah. bugün canım ciğerim C. 2. kızını kucağına aldı annemle görmeye gittik. tam bir yanak E. hanım🥰 yirim yav yirim. annem gideceğim diye mızmızlanmaya başladı. gitmeden 2. seans hacamata getirdim. şifa olur inşallah.
geçenlerde keşfettiğim bizim oralı çıkan terziye gittik annemle bi kaç kez. yav memleketçilik mi bu bilmiyorum ama gurbette olunca bi kan çekiyor be😅 annem de ben de birer etek diktirdik. ay nasıl güzel oldu ama eteğim��� kloş böyle fırıl fırıl. hani çocukken giyip kendi etrafımızda dönerdik ya aynı öyle 🥰
bir de tunik dikecek bana bakalım o nasıl olacak merak içindeyim. bu hafta tatil olduğu için akşamlara plan yapabilirim annemle. dersler olduğu için akşamları doğru düzgün göremedik birbirimizi. canımın içi şikayet bile etmedi🥹 Allah'ım iyi ki annemin kızıyım şükürler olsun. ya başka annenin kızı olsaydım sdsdsds 😅 hacamat yaptıracak diye hayvansal gıda yemiyoruz dünden beri. ben yaptırmayacağım ama onu yalnız bırakmamak için ben de ona eşlik ediyorum, kıyamıyorum napim☺️ premsesim o benim🌸
geçenlerde arkadaşın bileğinde ince kuka boncuklardan dolanmış tespih bileklik gördüm. o kadar hoşuma gitti ki dayanamadım sordum. meğer arkadaşı tespih alıp lastikli misinaya geçirip hediye etmiş. buldum aldım yaptım kendime sdssds 😅 hatta misinaya alırken kargo bedava olsun diye sahte böyle kalp gibi yamuk inciler vardı ne zamandır gördüğüm. ondan da aldım hem anneme hem kendime misinaya dizdim pek tatlı oldu.
selam, ben tatile girince ne yapacağını bilmeyen biri 🥲
ocak ayı gelince ben yine ipini koparmışçasına internet alışverişi yaptım. niye böyle yapıyorum bilmem ki :/ sanırım bu da benim stres atma yöntemim. ihtiyacım var mı diye sorsam yok çünkü biliyorum. sırf hoşuma gitti diye alıyorum. Allah'ım sen affet :/
yazmaya yazmaya biriktirmiş miyim ne 😦 önümüzdeki dönem nahiv 1 öğrenci sayım düştü biraz bakalım nasıl devam ederiz. iyi de bir grup aslında bırakmak istemiyorum. geçen akşam nahiv 4 öğrencilerimden biri aradı. epey de yaşı var ama çok da tatlı gayretli bir kadın. Bursa'da yaşıyordu sanırım. açık adresimi istedi. bana zeytin gönderecekmiş. istemedim mahcup olurum olmaz dedim dinletemedim. çok garip bişey değil mi ? gerçi ben de hocamı öyle seviyorum ama ne bileyim öğrencilerimin de beni böyle sevebileceği aklıma gelmemişti sanırım. bi gözlerim doldu.
üniversite sınavı tercihlerinde annem çok istemişti öğretmen olmamı ben istememiştim. yapabileceğimi o sabıra sahip olduğumu düşünmediğimden aslında. ki mühendisliği de seviyorum gerçekten bana göre bi iş, problem çözmek çok keyifli. ama belki annemin duası belki ablamın bana açtığı nasip diyelim. bu şekilde nasip oldu öğretmek. öğretmen diyemem asla kendime ama gerçekten öğretmek ve öğrenildiğini görmek çok keyifli bir duygu. 🥰 nasip eden Rabbimize elhamdülillah.
sdsds o değil de karnım gurulduyor. malum hayvansal gıda yemediğimiz için bi türkü doyamıyorum😅 ay bu veganlar nasıl yaşıyor tövbe estağfurullah😅 neyse 1 gün daha dayanıym, burdan çıkalım da anneme falafel söyleyeyim bari. ne yiyeceğimizi şaşırdık yav😅
hadi selametle sevgili dünya 🌎 zira ben annem gidene kadar anın tadını çıkarmaya gidiyorum.
3 notes
·
View notes
Text
Music: Nilüfer - Esmer Günler (1988)
🎵🎼🎶💙🎵🎼🎶❤️🎶🎼
Sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç, yapmazdın
Aylar geçti ayrılık sen delisin
Yapma yapma...
Sen de mi aklıma sığmıyor sen de mi?
Sen misin her şeyi silmekten bahseden,
Böyle gitmek varmıydı,
Demek yine bana hüsran,
Bana yine hasret var
Yine bana esmer günler düştü eyvah!
Yine bana hüsran, bana yine hasret var
Yine bana esmer günler düştü!
🌺💙❤️🌸
48 notes
·
View notes
Text
Çeşitli vesileler ile son 5 yılın içerisinde yarı zamandan fazlası köyde geçti. Pek tanımam insanları, büyükler adıyla bilinir tanışırdım kim olduğumu soranlar ile. Dışarıda vakit geçirmekten ziyade eğer kafa dengi biri yok ise ya bahçede ya evde olurdum. En çok etkileyen şeylerden biri ölümler olurdu. Yoldan geçerken tebessüm ile selamlaştığım birinin 1 saat sonrasında ölüm haberini aldığım olurdu. Köyün en uzak noktası başlangıç ve bitiş olarak adlandırsak arabayla 5 dk ancadır. Hasta ziyaretleri sonrası eve giremeden vefat haberi aldığımız olurdu. Arkadaşlardan konu açılırken dedem vefat eden arkadaşlarını tek tek sayarken, bir X kaldı bir ben bu yaşlarda sözünün bitimine o diğer kalan X arkadaşının selasını dinlediğimiz oldu. Mezarlık, köylerde sık kullanılan yolların kenarında, hayatın en koşuşturmalı anında bile istemeseniz de gözünüzün iliştiği olur. İnsan bi kendine '' ne bu stres, koşturmaca ? '' dedirtir sakinleştirirdi. ''Hiç sela okunmadığı gün var mıydı ? ''deseniz çok az ve sayılıdır. Civar köylerin selaları da okunur ki muhakkak tanıyan, arkadaş olan, okul ya da asker arkadaşı vs vs çeşitli sebebler ile canciğer olmuş kişiler vardır illa ki. Bazen mezarlık kenarından geçerken içeriye girip biraz baş önde dolanırken yeni açılmış mezar denk gelirdi. İçine bakınca insanın içi nasılda ürperiyor. Bir büyüğüm demişti, '' insan ölümü düşünürken bile mezara tepeden bakar. Mezarın içinden yukarıda eş dostları seyredercesine ölümü düşünen pek azdır '' diye. Hep gelir öyle anlarda aklıma, bakarım uzun uzun. Sorular sorarım kendime bol bool bolll. Birilerinin en sevdiği, vazgeçilmezi belki günlerce yıllarca dilinde tat kalmayacak kadar kıymetli birilerini yine insanlar getirecek alelacele üstlerine sanki ardında kovalayan var gibi birbirleriyle üzerine toprak atma yarışına girecek ve sonrasında arkalarına bakmadan gidecekleri, bırakacakları yer. Uzatmayayım, insan alışma üzerine yaratılmış olmasının nimeti hatrıma geldi. Bursa'dayım, sanırım 5-6 ay olmuştur. Sela ilişince kulağıma bi garipsedim. ' Kim acaba, ne oldu vs vs vs . ' Hayatın bir parçası haline gelmiş olaylara öyle bir yabancıymış gibi tepki verişime anlık bir şaşırdım. Hatrıma düştü geçmiş. Nereye ne kadar hızlı gittiğimi, gideceğimi, gitmem gerektiğini bilmiyorum. Ama bigün muhakkak duracağım onu biliyorum. İnsan için iki nimet, unutmak ve hatırlamak.
35 notes
·
View notes
Text
SUUDİ ARABİSTAN'DA OTURAN BİR YEMEN’LİNİN ANLATTIĞI İLGİNÇ BİR OLAY ;
Kefilim beni aldı, malının zekatını dağıtmak için fakir köylerin bulunduğu güney hattına götürdü.
Dağıtılacak zekat parası zarfların içine konulmuştu. Ve her bir zarfta 5000 riyal vardı. Köyün birinden çıkıp Cidde
- Cezan hattına doğru giderken yolda yaşlı ama dinç ve sağlığı yerinde, 70 - 75 yaşlarında bir adamın yürüdüğünü gördük.
Arkadaşım:
- Bu adam bu vakitte bu çölde ne yapıyor? dedi.
Şoför:
- Kesinlikle Yemenli bir kaçaktır. dedi.
Durduk ve adama selam verdik.
- Neredensin?
- Yemen'den..
- Nereye gidiyorsun?
- Kabe'yi özledim!..
- Ziyaret için iznin var mı?
- Yok vallahi, izin almadım.
- Niçin izin almadın?
- 2000 riyal ödemem gerekiyor; bende ise sadece 200 riyal var. 100 riyal araba parası versem geri 100 riyalim kalıyor.
Arkadaşım:
- Tamam amca. Ne kadardır yürüyorsun? dedi.
- 6 gündür. dedi.
- Yemek yedin mi?
- Hayır, oruçluyum.
Arkadaşım:
- Buraya kadar en az 5 polis kontrol noktası geçtin. oralardan nasıl geçtin? dedi..
- Vallahi ben onların yanından geçerken hiç kimse bana bir şey sormadı.
Ben, çalışmak için mi geldin? diye sordum.
- Hayır. Vallahi Kabe'yi özledim. Umre yapmak için Mekke'ye gidiyorum.
Arkadaşım:
- Sen bu yolda yürürken polis devriyeleri seni iyi yakalamadı!?..
- Yarım saat önce yaklaşık 3 km geride bir devriye beni tuttu ve buraya 1km uzaktaki şubeye götürdü. Bana nereye gittiğimi sordular. Onlara Kabe'ye gitmek istediğime yemin ettim ve beni bıraktılar. Dedim ki kendi kendime 'Subhanellah, Rabbim seni bu yere bir an önce ulaştırmak ve işini kolaylaştırmak için güvenlik görevlilerini gönderdi.'
Arkadaşım kalktı ve ona iki zarf verdi.
- Al; bu zekat parası..
Adam zarfları aldı ve:
- Allah razı olsun. dedi.
Tabi adam içinde ne kadar olduğunu bilmiyordu.
- Suudi parasını tanıyor musun? dedim.
- Evet
- İyi, zarfları aç ve parayı kemerine koy kaybolmasın..
Zarfları açtı ve içinde 10000 riyal olduğunu görünce:
- Bunun hepsi benim mi!? diye sordu.
- Evet senin dedik.
Adam bayılarak arabanın üzerine düştü. Arabadan indik ve adama su serptik. Kendine gelince bağırarak:
- Bunun hepsi benim mi? bunun hepsi benim mi? diyordu.
Oturdu ve çok derinden ağlamaya başladı. Arkadaşım onu biraz ileri götürelim dedi. Bizimle arabaya bindi ve biraz dinlendikten sonra; niye bu kadar ağladığını sordum:
- Benim Yemen'de bir evim var. Evimin yanında da bir parça arazim vardı. orayı Allah rızası için hibe ettim. Ben ve ailem orada taş ve çamurdan bir cami inşa ettik. inşaatı bitti ancak içini donatacak bir kaç basit eşyaların alınması kalmıştı. Düşünüp duruyordum bu caminin tefrişatını nasıl yapacağım diye...
Hepimiz ağladık..
Peygamberimiz (S.A.V.)'in sözü aklıma geldi.
" Kimin derdi ahiret olursa dünya ayağına gelir" Ve yine bir Hadisi şerifte: " Kimin arzusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah iki gözünün arasına fakirliği koyar, işlerini darmadağınık eder. Neticede dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez."
Bu sırada arkadaşıma ona biraz daha vermesi için işaret ettim. Arkadaşım ona iki zarf daha verdi ve miktar 20000 riyal oldu.
Adam arabadan inmeden önce kekeleyerek dua ediyor ve ağlıyordu.
Ve yine sevgili Peygamberimiz (S.A.V)'in sözü aklıma geldi:
" Siz gerçekten hakkıyla Allah'a tevekkül edebilseydiniz. Allah, sabah aç gidip akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı." Okuduysanız okudum yazın hatta mümkünse paylaşın.
2 notes
·
View notes
Note
Neler yaptın bugun?
valla napayım, her zaman olduğu gibi bir otobüsün en arka sırasında, saatler süren cam kenarı bir yolculuk yaptım. hoş, şu ana dek tüm cam kenarları erkenden kapılmış bir otobüsün adıydı adım. ama nedense bu sefer dahi anlamında ayrı yazılmadım. her tarafım zaten mütemadiyen yara izi ve bizde yalnızlık babadan gelir deyişleriyle, giden otobüslerin arkasından el sallamanın hüznü ile, o otobüs kesinlikle geri dönecektir inancıyla. bir otobüse inanmak zaten denize nam salmaktır deyişiyle, görkemsiz kaybeden. ısrarlı mağlup. safi şiir. hiç bir kadraja giremeyen ve anahtara inanan adam sıfatıyla, kafamda dönen güven adıgüzel senaryolarıyla, dışarıda insanların dilinden ne hikmetse hiç düşmeyen; dolgun maaşları, nükleer santralleri, silikonlu dudakları, silah fabrikaları, reality şovları, soğuk çaylarıyla birlikte, tamam lan, tamam. onların olsun kariyer planları, gökdelenler, promosyonlar, steril diller, mutlu sonlar, uyum yasaları, müfredatlar, meclis konuşmaları. onlara kalsın sahne ışıkları, pencere kenarları, banka kredileri, ödüllü konuşmaları, makyajlı yaraları, katsayıları, reklam panoları, düşük faizleri, konforlu beşikleri düşünceleriyle uyuya kalmışım. merkezeden yaklaşık 2.30-3 saat uzakta, memleketim siverek’te muavinin “kalk abi, kars’a, pardon siverek’e geldik” sözüyle otobüsten zar zor inmem bir oldu. dışarıda oldukça soğuk bir hava hakimdi, saat sabahın 5.30’u. kimseler yok etrafta. durağın birinden ilçe otobüsünü bekledim. ses seda yok etrafta. o ara ezan okundu, sabah ezanının o kasvetli tınısıyla beraber aklıma zeki demirkubuz’un “sabah ezanını duymayan adam bir kez bile olsa insanlıktan nasibini alamaz." sözü geldi, günü ilk sabahlayışım değildi elbette, ama türkiye’de şairler müezzinden önce uyanır sözünün somut tahlilini yaptığımı düşündüm nedensizce. derken gelmedi otobüs. anemi hastalığı, kansızlık ne derseniz deyin, bu havalara göre değil. ve bende layığıyla mevcut. bir sigara yakayım dedim, yoktu. o an için sigarayı yakınca otobüsün gelmesi ontolojik bir sorun değildi, ama yine gelmedi. çıktım gittim ben de, sırtımda çantam, elimde bavulumla, sabahın altısına doğru, şehirler arası otobüs terminaline vardım. çay ocağı açık değildi, olsaydı keşke. yarım saate kadar oturdum, hiçbir şey umurumda değildi. sadece çay ocağının açılmasını bekliyor, bir an önce sıcak bir çay içmek istiyordum. derken açıldı, orta yaşlarında, ağzında sigarasıyla etrafını hüzünlü bakışlarla süzen bir abi işletiyordu. çayımı içtim, o an saat yediyi buldu, belimdeki çantam, elimdeki bavulumla ilçeler arası otobüs terminaline gitmem gerekecekti, yaklaşık yirmi dakikalık bir yürüme mesafesindeydi. ama yüküm ve havanın soğukluğu elbette kötü etkiliyordu, ne hikmetse 5-10 dakika yürüdükten sonra önüme düştü otobüsün biri, durdurup bindim. otobüstekilerin hepsi zazaca bir şeyler geveliyorlar, bana da yabancı gözüyle bakıyorlardı. abi, hangi dilde konuşursanız konuşun, burada konuşulan tüm dillere hakimim, hatta ben de zazayım diyemedim. yine en arka sıralarda koltuğun birine oturdum. yorgunluktan uyuyakalmışım o an. uyandığımda eve 2-3 dakika uzaklıkta olduğumu fark ettim. koskoca 2-3 saat çabucak geçmişti. ardından döndüm eve. anneme haber vermemiş, sürpriz yapmıştım. kapıyı ablam açmış, kendisi de uyuyordu. direkt dürtüp ben geldim dedim. sevinçten gözleri parladı. koskocaman sarıldı bana. her anne gibi zayıfladığımı, orada bir şey yiyip yemediğimi sordu. ardından oturduk beraber. geçen pdr’ci abimi ziyarete gitmiş mardin’e. onu anlattı. orada abimin arkadaşlarıyla birlikte çay içmişler, kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi de öğretmen. konu ne hikmetse “cehennemi satın aldım, benimdir” hikayesine gelmiş. yıllar öncesinde anlatmıştım anneme o hikayeyi. o ara da annem, çat pat türkçesiyle ben biliyorum bu hikayeyi, martin luther’in hikayesi değil mi? diye girmiş araya. şaşırmış kalmış hepsi de. nereden bilsin lan martin luther’i, artı 65’ini geçmiş, düzgün türkçe dahi konuşamayan anadolu’lu bir kadın? öyle işte sevgili anonimim, uzun zaman sonra annemin ellerinden, sobalı bir evin, mandalina kokusu aromasıyla çay içtim. bu kadardı.
19 notes
·
View notes
Text
Aklıma düştü bir an uçurtmalar, bana iyi şeyler hatırlatmazlar. Zira hatırlıyorum o kız uçurtma olmak isterdi kuş gibi gelirdi ona uçurtmalar, özgür. Öyle olmadığını anladı onunda bir ipe bağlı olduğunu gökyüzünde olmasının sadece bir kandırmaca olduğunun sonunun yine istemediği yer olacağının bulutlara hiçbir zaman ulaşamayacağının. Zira bu yüzdendir belki, gözlerim hep bulutlardadır uçurtmamın ipinin kopmasını bekliyorumdur.
6 notes
·
View notes