#9 Şubat 2020
Explore tagged Tumblr posts
aykutiltertr · 1 month ago
Video
youtube
Ben Buyum - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Maya 8/8 Düyek Disk...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/PNB3qqvaWwM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Ben Buyum - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Maya 8/8 Düyek Disko Beste Hakkı Bulut) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNgWzFc_2cF6lJrOheQKGlg ➤ ESER ADI                   : BEN BUYUM ➤ SÖZ GÜFTE               : HAKKI BULUT ➤ BESTE - MÜZİK         : HAKKI BULUT ➤ USÜL                          : 8/8 DÜYEK ORYANTAL - DİSKO ➤ MAKAM - BATI DİZİ : UŞŞAK - MİNÖR ➤ THM AYAK                :  MAYA AYAĞI ➤ ARANJÖR                  :  SİNAN TOPRAK ➤ ENSTRÜMANLAR    :  YAYLI GRUP KEMAN, ELEKTRO BAĞLAMA, NEY,  DİLSİZ KAVAL ➤ KİMLER OKUDU       : FATİH BULUT, HAKKI BULUT ➤ FİRMA - ŞİRKETİ      : ST MÜZİK (SİNAN TOPRAK MÜZİK) ➤ KÜNYE                       : Fatih Bulut ''Ben Buyum" isimli çalışması, video klibi ile ST Müzik Youtube kanalında ve Sinan Toprak Müzik Prodüksiyon etiketi ile tüm Yapım:Sinan Toprak Müzik Prodüksiyon Prodüktör: Sinan Toprak Genel Koordinatör: Bilal Menteş Söz-Müzik: Hakkı Bulut Müzik Yönetmeni: Sinan Toprak Düzenleme: Cüneyt Yalmaz Klip: Recep Yenigün                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ne köşküm, sarayım, ne servetim var Ne malım, ne mülküm, ne şöhretim var Sana bir saltanat vaat edemem ki Yalnız seni seven temiz bir kalbim var Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Yalanla kuramam aşkın temelini Allah'tan korkarım, aldatamam seni Yeminler uydurup çalamam kalbini Aşkın öldürse de, mahvetse de beni Ben buyum, seversen, canım sana feda Ben buyum, sevmezsen, bana de elveda Razıyım, bir ömür böyle geçip gitsin Zaten gülmek yasak bana bu dünyada Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim İstemem en güzel günlerin zehrolsun İstemem o güzel gençliğin mahvolsun İstemem sen beni acıyıp sevesin İstemem benimle ızdırap çekesin Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Ben buyum, ben buyum, ben buyum sevgilim Fatih Bulut Doğum 23 Mayıs 1984 (40 yaşında) Kayseri, Türkiye Tarzlar Pop • Folk rock Meslekler Müzisyen Etkin yıllar 2019-günümüz Fatih Bulut (d. 23 Mayıs 1984, Kayseri) Türk şarkıcıdır. Hayatı ve kariyeri 23 Mayıs 1984 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi. Müzik sektörüne girmeden önce düğün şarkıcısıydı. 2019 yılında DMC etiketiyle yayımlanan şarkısı "Çok Sevdim Yalan Oldu" adlı şarkıyla müzik piyasasına giren Bulut, evli ve iki çocuk sahibidir. İrem Sak’ın şarkıyı paylaşmasının ardından şarkının klibi YouTube’da toplamda 318 milyon kez dinlenmiştir. Diskografi Albümleri Yıl Albüm Plak Şirketi Tarih 2019 Baba Ocağı Adg Müzik 9 Eylül 2019 2020 Sivas Caddesi 5 Mayıs 2020 Teklileri Yıl Adı Plak Şirketi Tarih 2019 Çok Sevdim Yalan Oldu Dark'n Dark Music 29 Ağustos 2019 Nazlı Yar Emir Müzik 14 Eylül 2019 15 Kişiye Saldırdım Dark'n Dark Music 13 Aralık 2019 2020 Hayat Beni Vura Vura 22 Şubat 2020 Yırtıl 6 Mart 2020 İçmeden Oy Oy 12 Nisan 2020 Bedelini Öde Adg Müzik 10 Eylül 2019 Sokak Lambası (Remix) 27 Eylül 2020 Sultan Süleyman Dark'n Dark Music 29 Ekim 2020 Hakkını Helal Et Adg Müzik 30 Kasım 2020 2021 Sen Leyla Ben Mecnun (Aysellou İle) Musicom Prodüksiyon 5 Şubat 2021 Yanımda Sen Olmayınca İkmmedya 30 Mart 2021 Sensiz Yaşıyorum Sanma Dark'n Dark Music 15 Nisan 2021 Zoruma Geldi & Açma Pencereyi & Ben Sana Yandım Özdemir Müzik 16 Haziran 2021 Saracaksan Gel Dark'n Dark Music 18 Haziran 2021 Yeter Artık 17 Kasım 2021 2022 Ölme Eşeğim Ölme Musicom Prodüksiyon 13 Ocak 2022 Kıskanıyorum ST Müzik 4 Ağustos 2022 Ben Buyum 25 Ağustos 2022 Bu Aşkta Zararım Var Özdemir Müzik 13 Eylül 2022 Eliminen Dayı Eliminen (Armağan Arslan İle) Canayakın Müzik 7 Ekim 2022 2023 Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu Dark'n Dark Music 21 Şubat 2023 Kurban Olduğum 25 Ağustos 2023 2024 Gör Bak (Elmas ile) 7 Mart 2024 Vay Aklıma 24 Mayıs 2024 şarkıcıları2010'ların şarkıcıları 21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar DMC sanatçıları
0 notes
pazaryerigundem · 3 months ago
Text
İMO Bursa Şubesi 17 Ağustos'u andı
https://pazaryerigundem.com/haber/186197/imo-bursa-subesi-17-agustosu-andi/
İMO Bursa Şubesi 17 Ağustos'u andı
Tumblr media
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 17 Ağustos yıl dönümü üyelerinin yoğun katılımıyla andı.
BURSA (İGFA) – 17 Ağustos Gölcük depreminin yıl dönümünü “Hem 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri, hem de yaşadığımız tüm felaketlerde canlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.” diyerek söze başlayan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, “Tarihimizin en büyük afetlerinden biri olan Gölcük depreminin üzerinden çeyrek asır geçti. Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğündeki deprem başta Marmara bölgesi olmak üzere tüm Türkiye`yi derinden etkilemiştir. Yalnızca can ve mal kayıpları itibariyle değil meydana geldiği bölgenin, sanayinin ve nüfusun yoğunlaştığı bir coğrafya olması dolayısıyla depremin ekonomik sonuçları da ağır olmuştur.
Tüm ülkeyi sarsan bu afetin ardından depremlere yönelik konular kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmış, depremlere yaklaşımın yalnızca afet sonrası müdahale ve yara sarma faaliyetleriyle sınırlı tutulamayacağı, depremlere hazırlık çalışmalarının enine boyuna değerlendirilerek kalıcı çözümler üretilmesi gerektiği konusunda bir konsensus oluşmuştur. Nitekim devam eden süreçte birçok kamu kurum ve kuruluşu, üniversiteler ve meslek odalarınca depreme yönelik hazırlık, güvenli ve sağlıklı kentleşme konularında bilimsel-teknik çalışmalar yapılmış, raporlar hazırlanmış, eylem planları oluşturulmuştur. Ancak afete hazırlık konusunda yürütülen tartışmalar zamanla gündemden çıkmış, yapılan onca bilimsel-teknik çalışma ise kurumların tozlu raflarında unutulmaya terk edilmiştir.” dedi.
Tumblr media
BİZ UYARMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Büyük Marmara depreminin 25. yılında her yıl olduğu gibi bir kez uyarılar bir kez daha yapıldı. Uyarılarda haklılık payını görmek için bu 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmanın yeterli olduğunu vurgulayan Erdem şu ifadelere yer verdi:
“1855 Bursa Mustafakemalpaşa depremini unutmadığımızı belirterek, 1 Mayıs 2003 Bingöl depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011 Van depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice depremi ve 30 Ekim 2020 İzmir depreminde binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce yapı yerle bir olurken kentlerin altyapıları çöktü, haftalar, hatta aylarca deprem bölgelerinde yaşam normale dönemedi. 6 Şubat 2023 depremlerinin acı sonuçları ise hala sıcak, hala içimizi yakıyor. Görüldüğü gibi, bizler her 17 Ağustos’ta ülkemizin yapı stoku, yapı üretim ve denetim süreci başta olmak üzere depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Orta ölçekli sayılabilecek depremlerde bile can kayıplarının ve bina hasarlarının bu kadar büyük olması adeta 6 Şubat depremleri öncesi bir uyarı niteliği taşımıştır. Ancak ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin yeterli nitelikte yapılamaması, kentsel dönüşüm uygulamalarının deprem gerçeğinden ziyade ekonomik kaygılarla yapılmış olması 6 Şubat 2023 depremlerinde acı sonuçları ortaya koymuştur.
ÇARE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Depremlere hazırlık çalışmalarının başında yapı stokunun iyileştirilmesi gelmektedir. Oysa ülkemizde yapı stokunun durumu tam anlamıyla belirsizlik içindedir. Öyle ki Türkiye’de yapı stokunun sayısı, bunların ne kadarının riskli olduğu bile tam anlamıyla bilinmemektedir. TBMM’nin İzmir depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Yine TBMM’nin Kahramanmaraş depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun 6 Şubat depremlerine ilişkin hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının “Kentsel Dönüşüm” uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin sayısı oldukça yetersizdir.” 
ÇARE ŞEHİRLERİMİZDE BÜTÜNCÜL KENTSEL DÖNÜŞÜMDÜR
Bursa’nın, hem doğumlara bağlı nüfus artışı hem de göçlerle büyümeye devam ettiğini belirten Başkan Erdem, “2023 yılı TÜİK verilerine göre 95.935 kişi ile Bursa en fazla göç alan 5’inci şehir olmuştur. Gelen göçün barınma ihtiyacı doğru yönetilememiş ve bu ihtiyacın karşılanması açısından kaçak ve mühendislik hizmeti almadan yapılan yapılar ve hatta mahalleler oluşmuştur. Elimizdeki yapı stoğunun durumunu tahmin edebilsek de gerçek veriler elimizde yoktur. Bu sebeple ilk yapılacak iş mevcut yapı stoğunun tüm Bursa’da tespiti ve kentsel dönüşümde öncelikli bölgelerin belirlenmesinde kullanılmasıdır. Bu çerçevede Yapı Stoğu Envanteri çıkarıldıktan sonra tüm Bursa için bir Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi çıkarılarak acilen Kentsel Dönüşüm kriterleri tüm kentimiz için aynı olacak şekilde belirlenip 1. Derece Riskli Bölgelerden başlayarak uygulama sürecine geçilmelidir. Kentsel dönüşüm parsel bazlı değil mahalle bazlı, bütüncül bir yaklaşımla yapılmalı, süreç Büyükşehir Belediyemiz önderliğinde, şeffaf bir şekilde, Meslek Odalarının, Kamu Kurumlarının içinde olduğu, ortak akılla yapım yöntemi belirlenerek bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu süreç yaşanırken halkımız riskin büyüklüğü konusunda ikna edilmeli, eğitilmeli ve kentsel dönüşüme katkı koymaya hazır hale getirilmelidir.
Yapı sahiplerinin kentsel dönüşümle ilgili olumsuz algısı, bu süreçten ekonomik kazanım kaygısı olmayan odalar ve sivil toplum kuruluşları ile yapılacak etkinliklerle kırılmalıdır. Yapı sahibi depreme karşı dayanıklı konuta erişmek için bedel ödemeye hazır olduğunda, Belediyeler kent planlamalarını dönüşümü önceliklendirerek, gerekirse emsal artışları yaparak ancak kesinlikle bütünsel bir bakış açısı ile yeniden yapmaya başladığında, Devletimiz de faizsiz kredi ve bir miktar geri ödemesiz maddi destekle dönüşümün gerçekleşmesi için katkı koyduğunda hızlı bir şekilde depreme karşı dirençli, huzurlu, yaşanabilir bir Bursa için ayağa kalkmış olacağız. Ve bir kez daha hatırlatmak istiyorum ki doğru bir 2050 Kent Anayasası, birilerinin kafasındaki Bursa değil, dirençli, huzurlu, gelecek nesillerimize yaşanabilir, güvenli, bir kent bırakmak amacına uygun hazırlanmalıdır. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, ilçe belediyeleri, kamu kurumları, meslek odaları ve üniversitelerin içinde bulunduğu bir ortak akıl platformu ile planlanması elzemdir. Yeşil alanlar ile su kaynaklarımızın korunarak, sanayi, turizm ve tarımın sürdürülebilir bir kent modeline uygun olarak inşasının ne kadar önemli olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir.” şeklinde konuştu.
YETKİN MÜHENDİSLİK VE BELGELENDİRME
İnşaat Mühendisliği içinde birçok alt disiplini barındıran, lisans eğitimi sonrasında da meslek içi eğitim ve uygulama tecrübesi gerektiren bir meslek alanı olduğunu söyleyen Erdem, “Bugün 4 yıllık lisans programını tamamlayan bir mühendis neredeyse sınırsız imza yetkisiyle sektörde faaliyet yürütebilmektedir. İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın can ve mal güvenliğinin korunması, yapı üretim süreçlerinin denetlenebilmesi, ülke kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla, dünyada çeşitli biçimlerde örnekleri bulunan “Yetkin Mühendislik” sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunun uygulanmasını sağlayabilecek kurum ise tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 6235 sayılı kanun ile görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş meslek kuruluşlarıdır. İnşaat mühendisliği meslek uygulamaları ve inşaat mühendislerinin yetkinlik/yeterlilik belgelendirmesinin İnşaat Mühendisleri Odası’nın yetkisi dışında gerçekleşmesi hukuken ve mantıken yanlıştır.
Tumblr media
DEPREMDEN KORUNMA YOLLARI
Depremden Önce:
-Doğru planlama ve etüt -Güvenli yapılaşma -Acil eylem planları oluşturma -Eğitim ve toplum bilincini geliştirme -Binalarda eşyaların sabitlenmesi
Deprem Esnasında:
-Bina içinde davranış şekli -Hayat üçgeni -Depremden Sonra: -��lk yardım -Arama kurtarma -Güvenlik
Bu çerçevede yukarıdaki gerekçelerle İMO Bursa Şubesi olarak diyoruz ki;
“Farkında ol, İnşaat Mühendisi ile deprem öncesi tanış ve hazırlıklı ol!” Doğru etüt ve proje, doğru uygulama, doğru denetim için İnşaat Mühendisi demeye devam edeceğiz.” dedi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
teknolojihaber · 8 months ago
Text
Spacex ABD için casus uydu ağı kuracak
Tumblr media
SpaceX, bir ABD istihbarat teşkilatı ile gizli bir sözleşme kapsamında yüzlerce casus uydudan oluşan bir ağ kuruyor, programa aşina olan beş kaynak, milyarder girişimci Elon Musk'un uzay şirketi ile ulusal güvenlik kurumları arasındaki derinleşen bağları gösterdiğini söyledi. Kaynaklar, ağın Spacex'in Starshield iş birimi tarafından 2021'de casus uyduları yöneten bir istihbarat teşkilatı olan Ulusal Keşif Ofisi (NRO) ile imzalanan 1,8 milyar dolarlık bir sözleşme kapsamında inşa edildiğini söyledi. Planlar, Spacex'in ABD istihbaratına ve askeri projelerine katılımının kapsamını gösteriyor ve kara kuvvetlerini desteklemeyi amaçlayan geniş, alçak Dünya yörüngesindeki uydu sistemlerine daha derin bir Pentagon yatırımını gösteriyor. Proje başarılı olursa,  ABD hükümeti ve ordusu dünyanın hemen her yerindeki potansiyel hedefleri hızlı bir şekilde tespit etme yeteneğini önemli ölçüde geliştirebilecek. Wall Street Journal, Şubat ayında programın amaçlarını detaylandırmadan bilinmeyen bir istihbarat teşkilatı ile 1,8 milyar dolarlık bir Starshield sözleşmesinin varlığına dair yeni bir sekme açtığını bildirdi. Reuters'in haberine göre, SpaceX sözleşmesinin, düşük yörüngelerde bir sürü olarak çalışabilen Dünya görüntüleme yetenekleri taşıyan yüzlerce uyduya sahip güçlü ve yeni bir casus sistemi için olduğunu ve Musk'un şirketinin birlikte çalıştığı casus ajansının NRO olduğunu ilk kez açıklıyor. Reuters, yeni uydu ağının ne zaman devreye gireceğini belirleyemedi ve kendi sözleşmeleriyle başka hangi şirketlerin programın parçası olduğunu belirleyemedi. Dünyanın en büyük uydu operatörü SpaceX, sözleşme, içindeki rolü ve uydu fırlatmalarıyla ilgili ayrıntılar hakkında çeşitli yorum taleplerine yanıt vermedi. Pentagon, NRO ve Spacex'e yorum talebinde bulundu. NRO yaptığı açıklamada, sofistike bir uydu sistemi geliştirme misyonunu ve diğer devlet kurumları, şirketler, araştırma kurumları ve ülkelerle olan ortaklıklarını kabul etti, ancak Reuters'in Spacex'in projeye katılımının kapsamı hakkındaki bulguları hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Bir sözcü," Ulusal Keşif Ofisi, dünyanın gördüğü en yetenekli, çeşitli ve esnek uzay tabanlı istihbarat, gözetleme ve keşif sistemini geliştiriyor " dedi. Kaynaklar, uyduların yerdeki hedefleri izleyebileceğini ve bu verileri ABD istihbaratı ve askeri yetkililerle paylaşabileceğini söyledi. Prensip olarak, bu, ABD hükümetinin istihbarat ve askeri operasyonlara yardım ederek dünyanın hemen her yerindeki faaliyetlerin sürekli görüntülerini hızlı bir şekilde yakalamasını sağlayacağını da sözlerine ekledi. Kaynaklardan üçü, Spacex'in Falcon 9 roketlerindeki diğer uyduların yanı sıra 2020'den bu yana yaklaşık bir düzine prototipin fırlatıldığını söyledi. Yörüngedeki nesnelerin bir ABD hükümeti veri tabanı, ne şirketin ne de hükümetin kabul etmediği uyduları konuşlandıran birkaç SpaceX misyonunu gösteriyor. İki kaynak bunların Starshield ağı için prototip olduğunu doğruladı. Tüm kaynaklar, ABD hükümet programını tartışmaya yetkili olmadıkları için isimsiz kalmalarını istedi. Pentagon zaten büyük bir SpaceX müşterisi ve Falcon 9 roketlerini askeri yükleri uzaya fırlatmak için kullanıyor. Kaynaklardan biri, Starshield'ın 2020'de fırlatılan ilk prototip uydusunun, spacex'in sonraki 1,8 milyar dolarlık ödül için konumlandırılmasına yardımcı olan yaklaşık 200 milyon dolarlık ayrı bir sözleşmenin parçası olduğunu söyledi. Planlanan Starshield ağı, Spacex'in tüketicilere, şirketlere ve devlet kurumlarına küreselleşmeye yakın internet sağlamak için uzayda yaklaşık 5.500 uyduya sahip büyüyen ticari geniş bant takımyıldızı Starlink'ten ayrı. Spacex ABD istihbaratıyla gizli anlaşmalar yaparak kendisini tartışmalı hale getiriyor. Rusya ve Çin bu tür uyduları düşürebileceklerini açıklamışlardı. kaynak:https://www.reuters.com Read the full article
0 notes
benimpencerelerim · 9 months ago
Text
ISGAL ALTINDAKI AKP SOMURGESI
Bahadır Özgür [email protected]
İliç’teki madenden bir de oligark çıktı
Sömürge madenciliğinin ardında devasa bir çıkar evreni var. İç içe geçmiş şirketler ağı farklı ülkelere, kıtalara, vergi cennetlerine uzanıyor. İşte İliç’teki madenin ardındaki çıkar ağında da küresel bir maden simsarı dikkat çekiyor. Maden faaliyete geçtiğinde onun yöneticisi şöyle diyordu: “Dünyanın en ucuz maliyetli madeni…”
17 Şubat Cumartesi 2024   Saat: 13:35
Yabancı sermaye, yerli işbirlikçiler, siyasetçiler, bürokratlar, komisyoncular, propaganda makinesinin dişlisi gazeteciler ve akademisyenler… Sömürge madenciliğinin ardındaki çıkar evreni öylesine büyük ki. Küçük bir köyü yutan canavarın kolları farklı kıtalara, ülkelere kadar yayılıyor. Dolayısıyla sahnede bir şirket görünür ama onun ardında, artıklardan beslenenlerden başlayıp servet edinen küresel simsarlara uzanan karmaşık bir ağ vardır. İşte 9 işçinin öldüğü, yıllar boyu sürecek bir doğa yıkımının yaşandığı İliç’teki altın madeni de böyle.
Çöpler altın madenini Anagold Madencilik işletiyor. 2010 yılında Alacer Gold ile Çalık Holiding’e ait Lidya Madencilik’in yüzde 80-yüzde 20 ortaklığı ile kuruldu. Alacer Gold da 2020 yılında ABD’de kurulmuş olan SSR Mining ile birleşti.
Şirketin bilinen özet profili böyle. Ancak bu birleşmelerin geriye doğru izi sürüldüğünde, karmaşık ağın içindeki bir küresel maden simsarı dikkat çekiyor: Vladimir Yorikh.
Yorikh’in hikayesi, Rusya’nın yeraltı zenginliklerini yağmalayıp Batı ülkelerinde şirket kuran diğer oligarklardan farklı değil. SSCB’nin dağılmasıyla beraber işe kömürle başlıyor. Ortağıyla birlikte 1995’te İsviçre’de kurduğu çelik şirketiyle büyüyor. Almanya vatandaşı oluyor. Şirketi ABD borsasına açıyor. 2006’da hisselerini 1.5 milyar dolara ortağına satıp, İsviçre’nin Zug kantonu merkezli Pala Investment adlı bir girişim sermayesi kuruyor. Vergi cennetlerinde de çok sayıda iştiraki bulunuyor. Pala Investment’ın ağırlıklı yatırımları değerli madenler. Papua Yeni Gine’den ABD’ye, Kanada’dan Avustralya’ya uzanıyor. Türkiye’deki İliç altın madeni ise serveti 2.2 milyar dolar olduğu tahmin edilen Yorikh için oldukça karlı bir yatırım.
Biraz eskiye gidelim şimdi. Çöpler altın madenini çıkarma hakkının ilk alındığı yıllara bir bakalım.
***
Türkiye’de altın madeni konuşulurken sömürgecilik tarihinin simgelerinden Rio Tinto’yu anmadan olmaz. Osmanlı’daki demiryolu ve maden imtiyazlarından başlayıp, 1978’de kamulaştırılan bor rezervlerine kadar Türkiye daima Rio Tinto’nun av sahası oldu. Bu sömürge tekeli, 1990’larla beraber bu sefer bakır, çinko ve özellikle altın için yeniden Türkiye’de belirdi. Altın arama haklarının çoğu da bu şirketin elindeydi. Bugün yabancı altın tekelleri, onun güçlü lobisinin yolu açması sayesinde iş yapıyor desek, yeridir.
1994 yılında MTA’dan emekli bir mühendisin kurduğu şirket, Çöpler bölgesindeki arama iznini aldı. Ardından hisselerini ABD’nin Colorado eyaletinde kurulan Anatolia Minerals Develepment’a sattı. Çöpler madeni için kurulmuş bir şirketti bu. Belli ki danışıklıydı.
Çünkü Türkiye’de altın işletmeciliği resmen 2001’de Bergama Ovacık ile başladı. 1991’de Eurogold, sonra Normandy ve nihayetinde Koza Altın derken, üst üste yabancı tekellere altın izinleri verildi. İlk altın işletmesine bakıp bugünleri görenlerin, devletin kurumları dahil ana akım medya, bazı akademisyenler, hukukçular, siyasetçiler tarafından teröristlikle, Alman ajanlığıyla suçlandığını hatırlatalım. İbretlik rezilliği tekrar tekrar arşivlerden okumak lazım.
‘DÜNYANIN EN DÜŞÜK MALİYETLİ MADENİ’
Anatolia Minerals önce 2001’de Rio Tinto ile anlaştı. Bir süre sonra hakları tamamen aldı. Ve 2009 yılında madende inşaat işleri başlatıldı. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, büyük bir müjdeymiş gibi resmi açıklamayla Çöpler’deki faaliyetin hayata geçirildiğini duyuruyordu.
2010 yılına gelindiğinde ise Avustralya borsasına sürpriz bir haber düştü. ABD’li Anatolia Minerals ile Avustralyalı Avoca Reources Limited’in yüzde 50-50 ortaklıkla Alacer Gold adı altında birleştiği ilan ediliyordu.
Her iki şirketin en büyük hissedarı ise Vladimir Yorikh’in girişim sermayesi Pala Investment’tı. Elbette başka yatırımcılar da vardı lakin birleşen iki şirketin ağırlıklı hissesi Yorikh’te olması sebebiyle, en karlı çıkacak da oydu. Haliyle yeni kurulan Alacer Gold’un başına Pala Investment CEO’su Jan Castro getirildi. İlginç olan birleşen iki şirketin başında da aynı ismin olmasıydı. Pala Investment’tan yapılan açıklamada, Çöpler altın madeninin kendileri için kazançlı bir yatırım olduğu belirtiliyordu.
Birleşme sonrası Alacer Gold’un şirket ağı şöyle oluştu:
Tumblr media
Jan Castro 2014 yılında görevinden ayrıldı. Yeni CEO Edward Dowling’in onun hakkında söylediği şu sözler, Çöpler madeninin hissedarlar için niye çok karlı bir yatırım olduğunu da gösteriyordu:
“Alacer'ın hissedarları adına, Jan'a hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Çöpler projesini bir keşif girişiminden çıkarıp önümüzdeki 20 yıl boyunca yüksek marjlı onslar sağlayacak dünyanın en düşük maliyetli altın madenlerinden birine getirdi.” 
Yani Türkiye’de dünyanın en düşük maliyetli altın madeni işletmeye alınmış! Bu sözler bugün karşılaştığımız felaketin taşlarının nasıl döşendiğini de özetliyor.
Nitekim iç içe geçmiş, vergi cenneti adalarından farklı kıtalara uzanan bir şirket ağı, neredeyse sadece Çöpler madeni üzerine inşa edilmişti. Çalık Grubu ile ortak kurulan altı farklı şirket daha ağa bağlıydı. Altın tekelinin Gümüşhane-Erzincan-Ovacık arasındaki geniş bir bölgeyi hedeflediği anlaşılıyordu.
Aynı yıl Çöpler’de altın çıkarmak için Çalık Holding ile ortak Anagold Madencilik kuruldu. Ve işe giriştiler. 2020 yılına gelindiğinde Alacer Gold’un ABD’de kurulu SSR Mining ile birleşmesi gerçekleşti. Bu birleşmenin ardından şirket ağının son hali de şöyle:
Tumblr media
İşte İliç’te madeni işleten şirketin geçmişi böyle. En büyük hissedarlardan olan Vladimir Yorikh’in başı 2016 yılında Avustralya Vergi Dairesi ile derde girdi. 116 milyon dolarlık hissesi donduruldu. Bunun 107 milyon doları Alacer Glod’a aitti. Uzun süren soruşturmalar sonucunda dava düştü. Yorikh de yeni yatırımlara yelken açtı. Çöpler’deki hisselerinin 2020’den sonra ne olduğunu bilmiyoruz. Ama şimdiye kadar iyi bir kar ettiği muhakkak.
Kısaca altının parıltısından küresel simsarlar, yabancı tekeller, işbirlikçiler, komisyoncular yararlanırken nesiller boyu sürecek zehri ise bize, bu topraklara kalıyor.
0 notes
elazigsurmanset · 9 months ago
Text
Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan, müjdeli haberi verdi:
Tumblr media
Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan, müjdeli haberi verdi: Savunma sanayi alanında yatırımları olan dev şirketler ilimize yatırım yapacak! HAVELSAN, Elazığ'da "Yazılım Kampüsleri" kuracak. TÜYAR, "İleri Teknoloji Çip Paketleme" sistemini kuracak. STM ise **"Duvar Arkası Radar Üretim Tesisleri"**ni hayata geçirecek. Başkan Alan, bu projelerin hayata geçmesi talimatını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti. Elazığ'a savunma sanayi yatırımlarını çekmek amacıyla 9 Mayıs 2023 tarihinde Elazığ Ticaret Odası Başkanlığında dönemin Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Av. Şuay Alpay ile ilimiz yöneticilerin katıldığı "Savunma Sanayi Elazığ İl Buluşması" gerçekleştirildi. Toplantıda ASELSAN, TAİ, TUSAŞ, HAVELSAN ve Savunma sanayi alanında yatırımcı kuruluş olan özel sektör firmalarının ilimize yatırım yapmaları talep edildi. Başkan Alan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "24 Ocak 2020 ve Şubat 2023 depremlerini yaşayan ilimizin yeniden ayağa kalkması, yatırım, istihdam ve üretimin artmasıyla ekonomik olarak güçlenmesi adına geçtiğimiz Mayıs ayında Savunma Sanayi Başkan ve kurmaylarıyla yaptığımız görüşmelerin semeresini şehir olarak almanın mutluluğunu yaşıyoruz. Taleplerimiz gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatlarıyla başlatılan savunma sanayi yatırım hamlesi ile ilimiz savunma sanayi alanında da önemli bir merkez haline gelecektir. Bu kapsamda, HAVELSAN Elazığ’da “yazılım kampüsleri” oluşturacak, TÜYAR, “ileri Teknoloji Çip Paketleme sistemi” kuracak, STM ise “Duvar Arkası Radar üretim tesislerini” hayata geçirecek. Son yıllarda en çok rağbet gören ve pazar sorunu olmayan savunma sanayi yatırımlarının ilimizde faaliyete geçmesiyle ilimiz stratejik ve milli savunma sistemlerine katkı sunmanın ve önemli üretimler gerçekleştirecek olmanın onur ve gururunu yaşayacaktır." Şehirde Ekosistem Oluşturur Başkan Alan, savunma sanayi yatırımlarını ilimiz ekonomisi için son derece önemli bulduğunu ve Organize Sanayi Bölgesi'nde yer tahsisi yapıldığını söyledi. Alan, "Bundan sonraki sürecin de yakın takipçisi olacağız. Biz buna sadece bir yatırım olarak bakmıyoruz. Yaratacağı ekosistemi önemli buluyoruz. Çünkü bu alanda bir üretim kültürü oluşacak, bu da beraberinde şehrimize yeni yatırımları getirecektir." değerlendirmesinde bulundu. Elazığ'a yapılacak olan savunma sanayi yatırımları: Ekonomiye katkı sağlayacak İstihdam yaratacak Teknoloji transferini sağlayacak Şehre yeni yatırımları çekecek Elazığ'ı savunma sanayi alanında önemli bir merkez haline getirecek Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan'a ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Elazığ'a hayırlı olsun! Read the full article
0 notes
level999comtr · 11 months ago
Text
Blox Fruits güncellemesi – Kitsune güncellemesi 21 yayınlanma zamanı
Blox Fruits güncellemesi – Kitsune güncellemesi 21 yayınlanma zamanı ••• ••• Kaynakça: https://level999.com.tr/blog/2023/12/19/blox-fruits-guncellemesi-kitsune-guncellemesi-21-yayinlanma-zamani/ ••• 14 Aralık 2023 Blox Fruits Kitsune güncellemesi 21'in yayınlanma zamanı belirlendi. Yeni Blox Fruit güncellemesi ne zaman? İster başlamak için doğru anı bekliyor olun, ister fethetmek için yeni bir içeriğe acilen ihtiyaç duyuyor olun, bir şeyin ne zaman başladığını anlamak zor olabilir. yeni Blox Fruits yaması ufukta görünüyor. Gayri resmi olarak ünlü One Piece serisine dayanan bu büyük ölçekli Roblox MMORPG, yıllardır hem korsanları hem de denizcileri ağırlıyor ve hiçbir yavaşlama belirtisi göstermiyor. Seanslarınızı güncellemelere göre zamanlayın ve zirveye giden yolda sizi destekleyecek bazı yararlı ücretsiz hediyeler kazanma olasılığınız artar. Ve eğer bir süreliğine yeni bir şey beklenmeden Blox Fruits içeriğinde bir kuraklık yaşarsak, Roblox platformunda oynanacak daha çok şey var. Tanıdık bir deneyim için King Legacy kodları her zaman kullanılabilir. Genel olarak animeyi seviyorsanız, Anime Champions Simulator kodları göz atmaya değer ve Anime Adventures kodları size saatlerce kaybedeceğiniz başka bir ikna edici MMO deneyimi sunabilir. Haydi bakalım. Bir sonraki Blox Fruits güncellemesi ne zaman? Bir sonraki Blox Fruits güncellemesi, Birleşik Krallık ve Avrupa için 14 Aralık Perşembe günü 21:00 EST / 18:00 PT veya 02:00 GMT / 03:00 CET'de 15 Aralık Cuma günü başlayacak. Bundan sonra Noel Blox Meyveleri güncellemesinin yaklaşık iki hafta sonra başlaması planlanıyor. Kesin tarih ve saat henüz açıklanmadı. Bir sonraki Blox Fruits güncellemesinde neler var? Blox Fruits 21. güncellemesi, efsanevi Kitsune meyvesinin tanıtımına odaklanıyor. 9 Aralık'ta gösterime giren yukarıdaki Blox Fruits Kistune fragmanında da bir mini mağaza güncellemesinden bahsediliyor. Noel içeriği, büyük güne daha yakın hale getirmek için birkaç hafta erteleniyor ve aynı zamanda "daha fazla gemi içeriği" de getiriyor. Blox Fruits çıkış tarihlerini güncelledi Geçmiş Blox Fruits yamalarının çıkış tarihleri ​​aşağıdadır. Bir model mevcutsa, yeni bir yamanın ne zaman geleceğini tahmin etmek açısından yararlı olabilir: Başlığı güncelle Yayın tarihi Seviye sınırı Meyve? İlk Güncelleme 16 Ocak 2019 300 Bomba, Spike, Chop, Duman, Kauçuk, Alev, Buz, Karanlık, Işık, Magma, Deprem, Buda Güncelleme 2 16 Haziran 2019 500 Phoenix, Bahar Güncelleme 3 30 Haziran 2019 650 Dize, Rumble 3.5 Güncellemesi 2 Temmuz 2019 650 Hiçbiri Güncelleme 4 7 Temmuz 2019 650 Kum Güncelleme 5 14 Temmuz 2023 750 Yer çekimi Güncelleme 6: PVP/Takımlar 28 Temmuz 2019 750 Alev, Buz, Işık, Magma yenilemeleri Güncelleme 7 11 Ağustos 2019 750 Pati Güncelleme 8: Yeni Dünya 23 Kasım 2019 1000 Bariyer Güncelleme 9: Telif Hakkıyla Mücadele 25 Aralık 2019 1100 Hamur Güncelleme 10 17 Nisan 2020 1250 Kontrol Güncelleme 11: Uyanış 10 Temmuz 2020 1250 Alev, Buz, Deprem Uyandı Güncelleme 12: Cadılar Bayramı 21 Ekim 2020 1350 Işık, Karanlık Uyanmış Güncelleme 13: Noel 23 Aralık 2020 1450 Ejderha, İp (Uyanmış) Güncelleme 14 20 Mart 2021 1525 Rumble Uyandı Güncelleme 15: Üçüncü Deniz 11 Eylül 2021 2000 Zehir, Döndürme, Kapı, Kilo, Elmas, Aşk, Şahin, Magma (Uyanmış), Buda (Uyanmış) Güncelleme 16: Cadılar Bayramı 5 Kasım 2021 2100 Gölge, Canlandır Güncelleme 17: Noel Pt. 1 31 Aralık 2021 2200 Ruh, Kum (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 2 12 Mart 2022 2300 Phoenix (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 3 10 Eylül 2022 2400 Leopar, Hamur (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 3.5 26 Aralık 2022 2450 kar fırtınası Güncelleme 18, Yarış V4 Ocak 2023 2450 Hiçbiri Güncelleme 19 25 Şubat 2023 2450 Aşk (yeniden çalışma) Güncelleme 20 21 Ekim 2023 2550 Mamut, Ses, Roket, Canlandırma (yeniden çalışma) Güncelleme 21 14 Aralık 2023 2550 (?) Kitsune Blox Meyveleri Noel 2023 28 Aralık 2023 (ipucu) ? “daha ​​fazla tekne içeriği” Halen mevcut Blox Fruits seviye sınırına ulaşmak için çalışıyorsanız özel Blox Fruits seviyelendirme kılavuzumuza göz atın. EXP'yi hızlı bir şekilde nerede toplayacağınız konusunda sizi doğru yöne yönlendirecektir. Ve bu yeni meyve için biraz daha Beli'ye ihtiyacınız varsa, aktif Blox Fruits kodlarını da kaçırıp kaçırmadığınızı kontrol edin. Tetiği çekmeden önce Blox Fruits katman listemizi mutlaka okuyun. Kaynak: pcgamesn
0 notes
mansetmalatya · 1 year ago
Text
Ağbaba’dan Veda Mesajı
Tumblr media
Geçtiğimiz günlerde CHP Merkez Yürütme Kurulu'ndan istifa eden CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, parti üyeliğinden genel başkan yardımcılığına kadar geçen zamanı anlattı. Ağbaba, 1993 yılından bu yana yaptığı tüm çalışmaları tek tek kaleme aldı. Ana Muhalefet Partisi CHP'nin tek Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, parti olarak Türkiye'nin 81 ilinde 973 ilçesinde her günü emek, mücadele ve alın teriyle dolu çalışmalarla birçok projeyi hayata geçirdiklerini söyledi. Kamuoyuna saygılarımla.. pic.twitter.com/tedMVASrBb — Veli Ağbaba (@veliagbaba) June 5, 2023 Ağbaba'nın sosyal medyadan parti çalışmalarına dair yaptığı açıklaması şöyle: 1993'te üyesi olduğum partimde Malatya CHP İl Başkanlığından sonra, 2011 yılında Milletvekili seçildim. 3 yıllık genç bir Milletvekili olarak 2014'te Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı göreviyle başladığım Merkez Yönetim Kurulu Üyeliğinden, geçen hafta istifa ederek ayrıldım. Bugün Genel Başkanımızın görevlendirmesiyle, görevimi bir başka arkadaşıma devrederken, göz açıp kapayana kadar geçen 9 yıla dönüp şöyle bir baktığımda: Türkiye'nin 81 ilinde 973 ilçesinde her günü emek, mücadele ve alın teriyle dolu çalışmalarla birçok projeyi hayata geçirdiğimizi görüyorum. Yerel Yönetimler Genel Başkan Yardımcılığında bulunduğum kısa sürede: "Kardeş Belediyecilik - Belediyeler arasında dayanışmayı sağlayan Projesi"ni yaşama geçirdik. - Eskişehir'de Belediyelerin katılımıyla düzenlediğimiz sosyal demokrat belediyeciliğin çağdaş uygulamalarını tüm Türkiye'ye aktardığımız "Büyük Buluşma'yı gerçekleştirdik. - Suruç'ta, Kerkük'de, Bosna'da belediyelerimizin katkılarıyla tırlarla yardımlar ulaştırarak destekler sunduk, yaraların sarılması için katkıda bulunduk. - Yılların kanayan yarası olan Cemevleriyle ilgili, CHP'li 231 belediyede Meclis kararı alarak, Cemevlerini ibadethane olarak kabul ettik. - Toplumsal cinsiyet eşitliği kriterlerini yerine getirmiş CHP'li belediyelere "Mor Bayrak" uygulamasını başlattık. - Maddi durumu iyi olmayan ailelere destek sağlanması amacıyla belediyelerimiz tarafından "Halk Kart” uygulamasını başlattık. - Eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica'yı Türkiye'ye davet ederek CHP'li belediyelerin ev sahipliğindeki etkinliklere katılımını sağladık. Ocak 2016'da görev değişimiyle, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu tarafından İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildim. - İlk olarak Emek Büroları'nı tekrar ayağa kaldırarak tüm örgütlerimizde aktif çalışmasını sağladık. Türkiye'nin dört bir yanından sivil toplum örgütleri, vakıflar, sendikalar, meslek örgütleri, platformlar ve birlikler ile, 5 Mart 2016 tarihinde Ankara'da "Türkiye'nin Geleceği İçin Büyük Buluşma”yı gerçekleştirdik. - 16 Nisan 2017'de gerçekleşen referandum sürecinde, ülkemizin demokrasiden uzaklaşarak bir tek adam rejimine doğru sürüklenmesine karşı 81 İlde "OHAL Değil Demokrasi İstiyoruz eylemi" gerçekleştirdik. Türk-İş, Hak-İş, Disk olmak üzere üç İşçi Sendikası Konfederasyonunu ve memur konfederasyonlarını tarihte ilk kez bir Çalıştay'da biraraya getirdik. - 5 Haziran 2017'de "Kıdem Tazminatı Çalıştayı" - 18 Kasım 2017'de "Taşeron İşçilik Çalıştayı" - 5 Aralık 2017'de kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanımının 83. Yıldönümünde Ankara Arena'da 50 bin kadın ile "Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması" - 15 Ocak 2018'de "OHAL'de Yeter Forumu" - 22 Ekim 2018'de "Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve Sosyal Güvenlik Çalıştayı” - 12 Aralık 2018'de "İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı" - 15 Şubat 2019'da "Sokak Ekonomisi ve Güvencesizler Çalıştayı” gerçekleştirdik. - 2020'de Pandemi'den sonra Genel Merkezimiz, emeklilerin, esnafin, İşçinin, ev temizliğine giden kadınların, motokuryelerin, apartman görevlilerinin, sokak esnafının, tüm mağduriyet yaşayan grupların rahatlıkla gelip sorunlarını anlattıkları serbest kürsüleri haline geldi. Türkiye'de kimin sorunu varsa yanlarında olduk. - Kimi zaman Flormar işçilerinin direnişinde, kimi zaman 3. Havalimanında, kimi zaman satılan Tank Palet fabrikasında direnişte, kimi zaman Çankırı Seramik Fabrikasında, MKE'de işçilerle, Maden Ocağı patlamalarında, zincire vurulan İnsan Hakları anıtında nöbette, her zaman hak arayan herkesin yayında oldum. Kimi zaman Baro eyleminde avukatların, kimi zaman mecliste sesini duyurmaya çalışan kadın hakları savunucularının, sendikaların hak arayışında Meclisin önünde siper oldum.. - Şeker fabrikalarına özelleştirme kararı alınmasıyla 2018 yılında 30'a yakın Milletvekili ve Parti Meclisi üyemizden oluşan Şeker Komisyonunu kurdum. 42 gün boyunca özelleşen-özelleşmeyen 24 şeker fabrikasına giderek İşçiler, çiftçiler, esnaflar ve halkımızla görüştük. Toplamda 11.612 kilometre yol katettik. Anadolu ve Trakyayı karış karış dolaştık. “Şeker Vatandır Vatan Satılmaz" dedik. - 28 Eylül 2019'da göçmen sorununu masaya yatırdığımız yurt içi ve yurt dışında büyük ses getiren "Uluslararası Suriye Konferansı"nı gerçekleştirdik. 2016 Yılından itibaren İşçi Sendikaları ve STK'lardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevime 2018 yılında Meslek Örgütleri, 2020 yılında Esnaflar eklendi. Tüm meslek örgütleriyle başarılı, uyumlu ve verimli çalışmalara imza attık. - 2020 yılından itibaren "Esnaf Masası"nı kurarak, milletvekili arkadaşlarımızla özellikle doğu illerimiz başta olmak üzere il il tüm Türkiye'yi dolaşıp, esnafın sorunlarını Türkiye gündemine taşıdık, Esnaf örgütleriyle partimizi buluşturduk. - Tülov Vakfı (Türkiye Laik Oluşum Vakfı) ile birlikte Eylül/2021'de İzmir'de "Apaydınlık bir Gelecek Çalıştayı" düzenledik. - 7 Ocak 2023 tarihinde CHP Emek Büroları ve İstanbul Planlama Ajansı işbirliğiyle düzenlediğimiz, "Dijital Emek, Emek 4.0 Çalıştayı" nda emeğin dijitalleşmesi olgusunu uzman akademisyenler, sendika temsilcileri ve sivil toplum örgütleriyle birlikte değerlendirdik. Bu süreçte aynı zamanda, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde, Dünya siyasi tarihinin en uzun süreli ve mesafeli sivil itaatsizlik eylemi olan "Adalet Yürüyüşü”nde saha organizasyonu görevini üstlendim. Hepimizde özel bir yeri olan bu yürüyüşü ve katılanların azim ve kararlılığını hiçbir zaman unutmayacağım. CHP MYK görevimle eşzamanlı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde: CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu sözcüsü ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi olarak yüzlerce cezaevi ziyareti gerçekleştirerek hak mağduriyetlerini Türkiye gündemine taşıdık. Yasaklanmak istenen tütünle ilgili direniş ve eylemlerin başında bulundum. O dönem TBMM'de tütünle ilgili yasak getiren düzenlemeyi geri çektirmeyi başardık. Malatya'nın en önemli geçim kaynağı olan kayısıyı hiç usanmadan sürekli gündemde tuttum. 9 yıl boyunca hem beni Milletvekili seçen Malatyalılara, hem Parti Meclisi üyesi seçen Kurultay Delegelerine, hem de beni Merkez Yönetim Kurulu'nda CHP görevlendiren Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na mahcup olmamak için, gece gündüz demeden çalıştım. Bundan sonra da partimin başarısı için çalışmaya devam edeceğim. Bu süre içerisinde Malatya'yı bir gün ihmal etmedim. Övünerek söylemek isterim ki bir Genel Başkan Yardımcısı olarak ilimden hiç kopmadım. Vekillik yaptığım önceki dönemlerde ve son 5 yılda, Meclis'te yaptığım konuşmalarla Malatya'nın 81 ilin içinde en çok konuşulan il olmasını sağladım. Deprem süresince Malatya'nın yaralarını sarmak için elimden gelen ne varsa yapmaya çalıştım. Bundan sonra da tüm enerjimi hem Malatya hem partim için harcamaya devam edeceğim. 9 yıl önce girdiğim Genel Merkez kapısından aynı heyecanla ve yeni bir başlangıç duygusuyla ayrılıyorum. Şimdi zaman partimiz için, Malatyamız için ve ülkemiz için çalışmak, genç arkadaşlarımıza rehberlik etmek, babaevinin sahibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e layık olma zamanıdır. Yeni MYK'mıza başarılar diliyorum. Başta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere bana inanan, güvenen herkese; Emek Bürolarında ve Esnaf Masası'nda birlikte çalıştığımız tüm arkadaşlarıma, parti örgütlerimize ve kurultay delegelerimize sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Read the full article
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3��ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
if-haber · 2 years ago
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
aykutiltertr · 2 months ago
Video
youtube
Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke Hicaz Majör...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/KDYXReIjuNc ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu - Fatih Bulut ✩ Ritim Karaoke Hicaz Majör Vahde Beste Ahmet Satılmış ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNgWzFc_2cF6lJrOheQKGlg ➤ ESER ADI                :  ANTEP^TEN ÖTEDİR MARAŞ'IN YOLU ➤ SÖZ GÜFTE            : YUNUS TAŞKIN ➤ BESTE - MÜZİK      : AHMET SATILMIŞ ➤ USÜL                       : 4/4 VAHDE BALAD ➤ MAKAM - DİZİ        : HİCAZ - MAJÖR ➤ ARANJÖR              : ERCAN BAL (BAL RECORDS) ➤ ENSTRÜMANLAR : ZURNA, ELEKTRO BAĞLAMA, ➤ KİMLER OKUDU    : FATİH BULUT, HÜSEYİN KAĞIT, DİLBER AY, DİCLE DİLGE, AYNUR POLAT, LATİF DOĞAN, FATMA ESEN, NEŞET ABALIOĞLU ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   : DARK'N DARK MUSIC Fatih Bulut'un, Dark'n Dark Music etiketiyle yayınlanan "Antep'ten Ötedir Maraş'In Yolu" isimli tekli çalışması, video klibiyle netd müzik'te. Söz: Yunus Taşkın Müzik: Ahmet Satılmış Düzenleme: Ercan Bal ( Bal Records ) Yönetmen: Bekir Şenlik / Honeybee İstanbul Produktör : Firuz Anlı                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Antepten ötedir maraşın yolu Geçmez oldu burdan gardaşın yolu Kapımı çaldı da bir kara haber Kırıldı gönlümün kanadı kolu N’oldu gardaş  n’oldu yolda mı kaldın Doluya mı düştün darda mı kaldın Bir zalım elinden yara mı aldın Ölem gardaş ölem bağrımı yaktın Geleceksin diye gözüm yoldaydı İçimdeki ataş o gün soldaydı Nere gittin gardaş neydi acelen Keşke kalan ömrüm senin olaydı N’oldu gardaş  n’oldu yolda mı kaldın Doluya mı düştün darda mı kaldın Bir zalım elinden yara mı aldın Ölem gardaş ölem bağrımı yaktın Fatih Bulut Doğum 23 Mayıs 1984 (40 yaşında) Kayseri, Türkiye Tarzlar Pop • Folk rock Meslekler Müzisyen Etkin yıllar 2019-günümüz Fatih Bulut (d. 23 Mayıs 1984, Kayseri[1]) Türk şarkıcıdır. Hayatı ve kariyeri 23 Mayıs 1984 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi.[1] Müzik sektörüne girmeden önce düğün şarkıcısıydı.[2] 2019 yılında DMC etiketiyle yayımlanan şarkısı "Çok Sevdim Yalan Oldu" adlı şarkıyla müzik piyasasına giren Bulut, evli ve iki çocuk sahibidir. İrem Sak’ın şarkıyı paylaşmasının ardından şarkının klibi YouTube’da toplamda 318 milyon kez dinlenmiştir. Diskografi Albümleri Yıl Albüm Plak Şirketi Tarih 2019 Baba Ocağı Adg Müzik 9 Eylül 2019 2020 Sivas Caddesi 5 Mayıs 2020 Teklileri Yıl Adı Plak Şirketi Tarih 2019 Çok Sevdim Yalan Oldu Dark'n Dark Music 29 Ağustos 2019 Nazlı Yar Emir Müzik 14 Eylül 2019 15 Kişiye Saldırdım Dark'n Dark Music 13 Aralık 2019 2020 Hayat Beni Vura Vura 22 Şubat 2020 Yırtıl 6 Mart 2020 İçmeden Oy Oy 12 Nisan 2020 Bedelini Öde Adg Müzik 10 Eylül 2019 Sokak Lambası (Remix) 27 Eylül 2020 Sultan Süleyman Dark'n Dark Music 29 Ekim 2020 Hakkını Helal Et Adg Müzik 30 Kasım 2020 2021 Sen Leyla Ben Mecnun (Aysellou İle) Musicom Prodüksiyon 5 Şubat 2021 Yanımda Sen Olmayınca İkmmedya 30 Mart 2021 Sensiz Yaşıyorum Sanma Dark'n Dark Music 15 Nisan 2021 Zoruma Geldi & Açma Pencereyi & Ben Sana Yandım Özdemir Müzik 16 Haziran 2021 Saracaksan Gel Dark'n Dark Music 18 Haziran 2021 Yeter Artık 17 Kasım 2021 2022 Ölme Eşeğim Ölme Musicom Prodüksiyon 13 Ocak 2022 Kıskanıyorum ST Müzik 4 Ağustos 2022 Ben Buyum 25 Ağustos 2022 Bu Aşkta Zararım Var Özdemir Müzik 13 Eylül 2022 Eliminen Dayı Eliminen (Armağan Arslan İle) Canayakın Müzik 7 Ekim 2022 2023 Antep'ten Ötedir Maraş'ın Yolu Dark'n Dark Music 21 Şubat 2023 Kurban Olduğum 25 Ağustos 2023 2024 Gör Bak (Elmas ile) 7 Mart 2024 Vay Aklıma 24 Mayıs 2024 Kaynakça Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır. Gösterilen kaynaklar kaynak gösterme şablonları kullanılarak dipnot belirtme biçemine uygun olarak düzenlenmelidir. (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 19 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Nisan 2021. Kategori: Yaşayan insanlar1984 doğumlularKayseri ili doğumlu müzisyenler2020'lerin şarkıcıları2010'ların şarkıcıları21. yüzyılda Türk erkek şarkıcılarDMC sanatçıları
0 notes
pazaryerigundem · 5 months ago
Text
TOFAŞ yeni sezonda da Orhun Ene ile devam
https://pazaryerigundem.com/haber/174451/tofas-yeni-sezonda-da-orhun-ene-ile-devam/
TOFAŞ yeni sezonda da Orhun Ene ile devam
Tumblr media
TOFAŞ Basketbol A Takımı Başantrenörü Orhun Ene ile 2024-2025 sezonu için anlaşma sağlandı.
BURSA (İGFA) – TOFAŞ Spor Kulübü, 2024-2025 sezonu planlaması kapsamında ilk olarak Basketbol A Takım Başantrenörü Orhun Ene ile yeniden anlaşma sağladı.
Kulüpten yapılan açıklamada, “Yeni sezonda yeni hedeflere birlikte yürüyeceğimiz değerli Koçumuz Orhun Ene’ye görevinde başarılar diliyoruz” denildi.
ORHUN ENE KİMDİR?
1 Şubat 1967, Erzurum doğumlu olan Orhun Ene, basketbolculuk kariyerinde Ortaköy, Eczacıbaşı, Paşabahçe, Fenerbahçe, Ülkerspor, Galatasaray ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) takımlarında oynadı.
1988 ve 1989 yıllarında Eczacıbaşı, 1995’te Ülkerspor ile 3 kez lig şampiyonluğu sevinci yaşayan Ene, 1990 ve 1992’de Paşabahçe, 1993’te Fenerbahçe, 1994 ve 1996’da ise Ülker formasıyla play-off finali oynadı.
202 kez Milli formayı giyen; 1993, 1995, 1997, 2001 yıllarında Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda Türk Milli Takımı’nın oyun kurucusu olarak görev yapan Orhun Ene, Koçluk kariyerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi, Banvit, Darüşşafaka Doğuş, TOFAŞ, Ümit Milli Takım ve A Milli Takım’da başantrenör olarak çalıştı.
2007-2009 Yılları arasında Beko Basketbol Ligi takımlarından Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde başantrenörlük yapan Orhun Ene, 2011 yılına kadar A Milli Takım’da yardımcı antrenör, Ümit Milli Takım’da da başantrenör olarak görev aldı. 2009-2010 Sezonu için Banvit ile anlaşma sağlayan Ene, 2011 yılında Tanjeviç’in yerine A Milli Takım’da baş antrenörlüğe getirildi ve Litvanya’da yapılan 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda görev yaptı.
2012-2013 Sezonunda Banvit, Orhun Ene başantrenörlüğünde play-off yarı finalinde Anadolu Efes’i eleyerek Galatasaray ile final oynama başarısı gösterirken, başarılı çalıştırıcı 4 sezon baş antrenörlüğünü yaptığı Banvit’den Haziran 2013’de ayrıldı.
Daha sonra Ağustos 2013’te Darüşşafaka’nın başına geçen ve İstanbul temsilcisini Türkiye Basketbol 2. Ligi’nden Beko Basketbol Ligi’ne taşıyan Orhun Ene, 2015-2016 sezonu öncesinde ise TOFAŞ Spor Kulübü ile uzun soluklu bir sözleşmeye imza attı.
Orhun Ene idaresinde ilk yılı olan 2015-2016 sezonunda Federasyon Kupası şampiyonluğu ve Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğu yaşayarak Basketbol Süper Ligi’ne yükselen TOFAŞ, 2016-2017 sezonunda BSL’de play-off’a kalma başarısı gösterdi. Kulüp tarihinin en iyi sezon başlangıcı olan (üst üste 10 galibiyet) 2017-2018 sezonunu Erkekler Türkiye Kupası finalisti ve Basketbol Süper Ligi play-off finalisti olarak tamamlayan; 2018-2019 sezonunu ise Basketbol Süper Ligi play-off yarı finalisti olarak noktalayan TOFAŞ Basketbol Takımı, koronavirüs pandemisi nedeniyle yarıda kalan 2019-2020 sezonunda da 7Days Eurocup’ta çeyrek final oynama başarısı elde etti.
2020-2021 Sezonuyla birlikte TOFAŞ Basketbol Takımı’nın başında 6. sezonuna başlayan ancak 26 Ekim 2020 tarihinde görevi bırakma kararı alarak kulüpten ayrılan Orhun Ene, 2020-2022 yılları arasında A Erkek Milli Takımımızda Başantrenör olarak görev yaptıktan sonra 2022-2023 sezonu içerisinde tekrardan TOFAŞ Spor Kulübü ile anlaşma sağladı.
2022-2023 Sezonunu Orhun Ene yönetiminde ligde oynadığı son 9 maçta 8 galibiyet alarak play-off çeyrek finaliyle noktalayan TOFAŞ Basketbol Takımı, 2023-2024 sezonunda ise Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynama başarısı göstermişti.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Tumblr media
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Depremin Acı Faturasını Açıkladı Kahramanmaraş ve Elbistan depremlerinin acı faturası, ekonomiye etkileri yavaş yavaş belirmeye başladı. Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi, deneyimli iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, deprem felaketinin insani boyutunun çok daha önemli olduğunu belirti. Bununla birlikte hayatta kalanların daha güvenli ve huzurlu bir yaşam sürebilmesi için maddi zararların bir bilançosunu çıkarmak ve yeniden imar planının maliyetini hesaplamak gerektiğinin de altını çizdi. Merkez Bankası’nın son anketine atıfta bulunarak, 21TL ortalama kur tahmini çerçevesinde 210 milyar TL’lik ek bir bütçe açığı beklendiğini belirtti. “2023 bütçe açığı hedefi 660 milyar TL idi. Böylelikle 900 milyar TL’yi zorlayan bir bütçe açığı gerçekleşebilir. Bunun için de ek bütçe gerekir.” dedi. “Politika faizinin %8.5’a düşmesi, iç finansmanı olumsuz etkiler”      Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre, inşaat maliyetlerinin %30’u ithalata dayalı. BU, 9 milyar dolarlık ek bir cari açık ortaya çıkmasına neden olur. Merkez Bankası rezervlerini fazla zorlamaması için dış finansman gerekir. Kozanoğlu, bütçe açığının iç finansmanı için ise, “ düşürülmesi piyasanın borçlanma talebine olumlu yanıt verme olasılığını iyice düşürür. Kamu borçlanma kağıtlarına, BDDK düzenlemeleri nedeniyle mecburi alımda bulunan bankalar dışında ilgi gösteren olmaz.” değerlendirmesini yaptı. 6 Şubat depreminin baz senaryo çerçevesinde 50 milyar dolar gibi bir maliyeti çıkacağını tahmin eden Prof.Dr. Kozanoğlu, “Hesaplamaya bu 9 milyar dolar ek cari açığı katmıyoruz. Çünkü bu rakamın büyük kısmı zaten bütçe açığına yansıyor. Kötümser senaryoyla toplam faturanın 70 milyar dolara kadar yükselme olasılığı bulunuyor.” dedi.  “Deprem, konutları, işyerlerini, fiziki altyapıyı da yıkan büyük bir felaket” Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, depremlerin, Covid-19 gibi salgınlardan çok daha yıkıcı bir etkiye sebep olduğuna değinerek, “Pandemi öncesinde doğal felaketlerin 1995-2020 arasında 1.5 milyon kişiyi öldürdüğü, 90 milyon kişiyi evsiz bıraktığı, 3.7 trilyon dolar fiziki zarara yol açtığı hesaplanıyordu. 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, 2008’de Kuzey Hint Okyanusu’nda patlak veren Nergis Siklonu ve 2010 Haiti depremi en büyük doğal felaketler olarak kayda geçti. Ne yazık ki 6 Şubat Türkiye-Suriye depreminin de 50 binin üzerinde can kaybı ile bu sıralamaya gireceği anlaşılıyor.” dedi.  “99 Marmara Depremine nazaran maddi fatura daha sınırlı kalacak” Prof. Dr.Hayri Kozanoğlu, ister istemez 2023 Pazarcık depremin 1999 Marmara depremiyle karşılaştırıldığını belirtti. Ekonomik açıdan bakınca 156 bin binanın, 507 bin konutun yıkıldığı 2023 depreminin binaların yeniden imarı açısından daha büyük bir zarara yol açtığına dikkat çekti. Buna karşın Marmara depreminin Türkiye’nin bir numaralı sanayi merkezinde meydana gelmesi, Tüpraş, Petkim gibi dev tesislerin üretime ara vermesi, başta Derince limanların zarar görmesi göz önüne alındığında 2023 depreminin maddi faturasının daha sınırlı kalacağını öngördü. “Marmara depreminden milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde ise %9.8’ini üreten bir coğrafya etkilendi.” Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle bir karşılaştırma yaptı: “Etkilenen en geniş alanı göz önüne alırsak her iki deprem bölgesinde de 14 milyon kişi yaşıyordu. Buna karşın 1999 depreminde en büyük zararla karşılaşan Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da 2 milyonluk, 2023 depreminde Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Malatya, Adıyaman’da 6.5 milyonluk bir nüfus vardı. Marmara depreminde milli gelirin %34,7’sini, Pazarcık depreminde %9.8’ini üreten bir coğrafya söz konusuydu. En fazla etkilenen iller itibarıyla da 1999’daki milli gelirin %6.3’üne karşı 2023’de %5.2’sine karşı gelen bir oran vardı. Sanayi üretimindeki paylar %13.1’e karşı %7.5; vergi tahsilatında da %16.4’e karşı, %3.2 idi.” dedi. “Büyümeyi %1 aşağı çekebilir” 1999 Marmara Depreminin yaşandığı yıl ekonominin %3.3 daraldığını da ha
tırlatan Kozanoğlu, ancak o dönemde Asya ve Rusya krizlerinin olumsuz etkileri de şiddetle hissedildiğini kaydetti. Bugün o denli kötü bir dünya konjonktürü olmadığına işaret eden Kozanoğlu, IMF’in en son yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda Türkiye’nin 2023 büyümesini %3 öngördüğünü ifade etti. Kozanoğlu, “Bu çerçevede, depremin Avrupa Yeniden İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) tahmini paralelinde büyümeyi %1 aşağı çekeceğini düşünebiliriz. Burada yeniden imar çabalarının kayıpların bir kısmını telafi edeceği düşünülüyor.” değerlendirmesini yaptı. “Maliyetler nasıl hesaplanıyor?” TÜRKONFED ve Morgan Stanley Raporlarına göre bir analiz yapan Kozanoğlu sözlerine şu şekilde devam etti. “Morgan Stanley hesaplamalarını 400 bin dairenin yıkılması gerektiği üzerinden yapmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı ise bu sayıyı şimdilik 507 bin olarak veriyor. Çok sayıda daireye de girilemediğini ifade ediliyor. Eğer aynı hesaplamayı 600 bin konut üzerinden güncellersek; ortalama bir daire 100 m2 ve metre başına inşaat maliyeti 450 dolar kabul ediliyor. Bu da 27 milyar dolara denk geliyor. %25 altyapı maliyeti ilave edilirse fatura 33.375 milyar dolara ulaşıyor. Burada arsa maliyeti sıfır kabul ediliyor. Hasarlı konutların yıkılacakların %30’u kadar olduğu ve 1/3’ü maliyetle onarılacağı varsayılırsa, toplam gider 36 milyardolara ulaşıyor. Aynı hesaplamayı TÜRKONFED’in konut metrekaresi 700 dolar varsayımından yaparsak, maliyet 56 milyar dolara kadar çıkıyor.” dedi. Ağır hasarlı illerden Gaziantep’in (%3.6) ve Hatay’ın (%1.8) sanayi sektöründe Türkiye geneliyle oranlanınca göreceli fazla bir ağırlığı olduğunu iletti. Buralardaki organize sanayi bölgelerinde zararın çok yüksek olmadığı bildirildiğini kaydetti. Morgan Stanley konut dışı sermaye stokuna, GSYH’nin %0.3’ü ve otoyollar, barajlar ve havaalanları gibi altyapıya da aynı şekilde %0.3 ekleyince 5.6 milyar dolarlık bir maliyet daha çıkıyor. Burada İskenderun Limanının fazla zarar görmediği bilgisinden hareket ediğini de dile getirdi. “Üretimin aksamasından kaynaklanan maliyet, GSYH’nın %0.5’i” Kozanoğlu, üretimin aksamasından kaynaklanan maliyetlerin ise, zararın 5 ilde yoğunlaştığı, buralarda ekonominin 4 çeyrekte normale döneceği, diğer 5 ilde ise bu sürenin 3 çeyrek olacağı varsayımından hareketle GSYH’nin %0.5’i tahmin edildiğini söyledi. Sanayi üretimindeki bir kısmın kaybın, kapasitenin başka fabrikalara kaydırılması ile, örneğin Kardemir’in, İskenderun Demir-Çelik’in açığını kapatmasıyla telafi edilebileceğini öngördü. Bu kalemde de 4.2 milyar dolarlık bir maliyet çıktığını vurguladı. “Yeniden imar maliyeti, bütçe açığını artıracak” İkincil etkiler olarak tanımlanan yeniden imar maliyetinin büyük ölçüde kamu bütçesinden karşılanacağı için bütçe açığını artıracağına değinen Kozanoğlu, Altyapının tamiri, yeni konutların yapımı ve üretimin normale dönüşüyle bu bütçe harcamalarının “mali çarpanlar” etkisiyle 2024’te zararların bir kısmını karşılayacağını öngördü. Kozanoğlu, en çok zarar gören 5 ilde vergi kayıplarının genel üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağını belirterek yine de 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı beklendiğine değindi. Bunun 5 milyar dolarının dış yardımlar ve Dünya Bankası gibi uluslararası mali kuruluşlar tarafından karşılanacağını öngördü. Kozanoğlu depremin toplam maliyetinin 50 milyar dolar civarında olabileceğini kötümser senaryo ile bu rakamın 70 milyar dolara dayanabileceğini belirtti. Bütçe açığını bu toplama katmadığını çünkü bunun diğer kalemlerce içerildiğini de hatırlattı. Kozanoğlu, “Bize sık sık şu soru soruluyor: Deprem GSYH’nin %1’i bir zarara yol açarsa bu 8,5 milyar dolara denk gelir. Halbuki siz 50 milyar dolar civarında bir zarardan söz ediyorsunuz bu nasıl bağdaşıyor? Çünkü 100 milyon dolar değerinde bir fabrika yıkılırsa bu miktar bir servet kaybı meydana gelir. Halbuki o fabrikanın yıllık katma değeri 10 milyon dolar ise GSYH’ye sırf bu yansır. Servet kaybı zamana yayılır.” diye konuştu. Bir de konunun göç boyutun
a değinen Kozanoğlu, “Göç edenlerin gittikleri yerlerde haliyle iş, konut, okul, hastane gibi talepleri olacak. Bu göç hareketinin iyi yönetilememesi halinde işgücü ve konut piyasasında ciddi etkiler yaratması, kiraları yukarı çekerken, emek piyasasında arz fazlası nedeniyle ücretleri olumsuz etkilemesi sorunu ortaya çıkabilir. ”diyerek sözlerini tamamladı.
0 notes
benimpencerelerim · 1 year ago
Text
DUNUR TALANI
Bahadır Özgür [email protected]
Talanın fotoromanı: Erdoğan’ın dünürüne yasa işlemedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan’ın dünürüne özel imar planı değişikliği ile koruma altındaki bir alan tahrip edildi. Mevcut yasalara aykırı olan değişiklik için yargı ‘dur’ dedikçe, inşaat da adım adım büyüdü. İşte Datça-Bozburun Koruma Bölgesi içindeki bir alanın nasıl tahrip edildiğinin kare kare hikayesi…
27 Ekim Cuma 2023   Saat: 00:02
Dünyada korunması gereken öncelikli alanlardan birisi sayılan Datça-Bozburun Özel Koruma Bölgesi, parsel parsel talan ediliyor. İşlenen aleni kent ve çevre suçlarına rağmen kimse ‘dur’ demiyor. Hoş, mahkemeler ‘dur’ dese de dinleyen yok zaten. İşte bunlardan birisi de ‘şahsa özel imar planı değişikliği’ uygulamalarının bir örneği olan Hisarönü’ndeki 142 nolu parsel olayı. Yani Erdoğan ailesinin dünürünün inşaatı…
Konuyu ilk kez daha plan aşamasındayken, 1 Şubat 2022 günü Birgün gazetesinde duyurmuştum. Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim İl Müdürlüğü Marmaris’in Hisarönü Mahallesi’nde, Kirseburnu körfezinin dibinde yer alan bir arsa için imar değişikliği hazırlamıştı. Buraya özel bir yaşlı bakımevi ve tesisi yapılmak isteniyordu. Arsanın sahibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan’ın dünürleri olan, Peker Tekstil’in sahipleri Hikmet ve Sevda Peker’di. Üzerinde sadece tek katlı iki küçük köy evi bulunan ve imar statüsü tarla olan yeri 2016 yılında satın almışlardı.
Bakın o günden sonra itirazlara, bilirkişi raporlarına, mahkeme kararına rağmen Hisarönü’nde neler değişti?
Bu sorunun yanıtını, bir kısmını kendim çektiğim, bir kısmını Marmaris’in çevre ve kent hakkı savunucularının kaydettiği görüntüler eşliğinde, bir talan fotoromanı halinde verelim.
1-KORUMA ALANINDA ŞAHSA ÖZEL PLAN OLUR MU?
Hisarönü, 1990’da Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilen ve Marmaris Milli Parkı’nı da kapsayan ‘Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ içinde yer alıyor. Datça-Bozburun yarımadası Avrupa’da korunması gereken 100, Türkiye’de 9 orman sıcak noktalarından biri.
Tumblr media Tumblr media
Dolayısıyla imar değişikliği askıya çıktığında Marmaris Kent Konseyi üyeleri, Muğla Çevre Platformu ve TMOBB itiraz ettiler, konuyu yargıya taşıdılar. İtirazları, plan bütünlüğü hiçe sayılarak şahsa özel düzenleme yapılamayacağıydı.
2- PLANA İTİRAZ SÜRERKEN ALANI DÜZLEDİLER
Marmarisliler’in ve konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin itirazlarının temelini plan bütünlüğü ve burasının koruma alanı olması oluşturuyordu. Üstelik plan değişikliği dosyasında dahi imara açılan arazinin ‘marjinal tarım alanı’ olduğu belirtiliyordu. Dolayısıyla belli koşullar altında tarımsal tesis, eğitim, sağlık gibi kamusal tesisler veya sosyal ve teknik altyapı tesisleri kurulabileceği ama bunun ilk şartının da “bölgede uygun başka bir alternatif yer bulunmaması” olduğu vurgulanıyordu. Yine 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 15. Maddesi’nde de ‘trampa usulü’nden bahsediliyor ve öncelikle imar planına uygun alternatif yer aranması gerektiği ifade ediliyor.
Nitekim Marmaris Belediyesi 2 Haziran 2020 tarihli bir yazı ile değişiklik talep edilen parselin bulunduğu alanda imar planı olmadığını, buna karşın ilçe sınırları içerisinde sosyal tesise uygun imar planına sahip alanlar bulunduğunu, bunu verebileceklerini bildirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı Devlet Su İşleri 21. Bölge Müdürlüğü de 11 Mayıs 2020 tarihli yazısında, alanın derelerin muhtemel taşkın sahası içinde olması sebebiyle imar planı çalışmasının uygun bulunmadığını belirtti. Onlar da “Önce alternatiflere bakılmalı” dedi. Baktılar mı? Elbette hayır.
Henüz hukuki süreç tamamlanmadan bakın arazide neler yaptılar:
Tumblr media Tumblr media
3-AĞAÇLARIN DİBİNE VE AZAĞIN ALTINA ÇİMENTO DÖKTÜLER
İmar planı değişikliği askıya çıktıktan hemen sonra Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde plan değişikliğinin iptal edilmesi için açılan dava kapsamında mahkeme bilirkişi tayın etti. 8 Aralık 2022’de bilirkişi heyeti bölgede inceleme yaptı. Ve projenin uygun olmadığı yönünde görüş beyan etti.
Bilirkişi raporu çıktıktan 4 ay sonra bölgeye gittiğimde alelacele beton dökülmeye başlandığını gördüm. Koruma altındaki ağaçların dibine çimentolar dökülmüştü. Belki de en vahimi Marmaris’in en güzel azmağını kurumak için gösterilen olağanüstü çabaydı. Üzerine inşaat yapacakları için sulak araziye çimento enjekte ediliyordu.
4 - MAHKEME KARARINA RAĞMEN BİNALARI DİKTİLER
Mahkeme karar vermemişken Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, 28 Nisan 2023 günü yeni planı onayladı ve 5 Mayıs’ta da askıya çıkardı. Buna karşın Muğla 2. İdare Mahkemesi, bilirkişi raporuna dayanarak 3 Haziran 2023 günü planla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kararda hazırlanan imar değişikliği planının, kamu yararı ve plan bütünlüğü ilkelerine uygun olmadığı vurgulandı. Peki dünürler ne yaptı bu sırada?
Araziye inşa edilecek tesisin kaba inşaatını neredeyse bitirdiler. İnşaat için yargı sürecinin bitmesini beklemek bir yana, çıkan karar dahi dinlenmedi.
İşte inşaatın son hali de şöyle:
Tumblr media
Taboola'dan
Sponsorlu Içerikler
Bunlar Ilgini Cekebilir
0 notes
elazigsurmanset · 10 months ago
Text
İlimizin gururu Fethi Sekin Şehir hastanesine ‘2023 yılında 2 milyon 270 bin 199 hasta müracaat etti.
Tumblr media
Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, Türkiye'nin 6. şehir hastanesi olarak 1 Ağustos 2018 tarihinde hasta kabulüne başlamış. 1038 yatak kapasiteli olan hastane, Elazığ'ın en büyük sağlık kuruluşu olmaya isminden söz ettirmeye devam ettirmiştir. Bölgenin yükselen değeri Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, ilimizin ve bölgemizin sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için tam kapasite çalışmış olup, hizmetten ödün vermemeye devam ediyor. Hastane Aralık  ayında yine rekora imza atarak doluluk oranı yaklaşık yüzde 96 çıkarttı. Bölge illerine ve ayrıca deprem bölgesinden gelen hastalara hizmet sunan hastanede, açılışından itibaren 9 milyon 092 bin 589 hastaya hizmet sunuldu. Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi'ne 2023 yılında 2 milyon 270 bin 199 hasta müracaat etti.
Tumblr media
Hastanede son bir yılda 2 bin 482 tanesi A grubu olmak üzere 42 bin 218 ameliyat gerçekleştirildi. Acil servislerdeki rakam ise  526 bin 877 kişi olarak belirtildi. Fethi Sekin Şehir Hastanesi, 24 Ocak 2020 Elazığ depremi, Covid-19 pandemisi ve 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde Elazığ başta olmak üzere Bingöl, Tunceli, Muş, Malatya, Diyarbakır ve çevre illerden hasta kabul ederek tüm bölgeye hizmet etmiş, günde ortalama 8-10 bin hastaya hizmet vermiştir. Hastane  şehrimize ve ülkemize sağlık turizmi açısından da katkı sağlamak için gayret sarf ediyor.
Tumblr media
Hastanenin öne çıkan özellikleri şunlardır: Deneyimli sağlık personeli Modern fiziki imkânlar Teknolojik donanım Dünya standartlarında hizmet Bölgenin sağlık ihtiyaçlarını karşılama Deprem ve pandemi gibi olağanüstü durumlarda hizmet sunma Sağlık turizmine katkı sağlama Hastanenin gelecek hedeflerini'de şu şekil sıralayabiliriz. Sağlık hizmetlerinde kaliteyi ve verimliliği artırmak Bölgenin sağlık ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak Sağlık turizminde öncü bir hastane olmak Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi, bölgenin ve ülkemizin sağlık alanında önemli bir ihtiyacını karşılamaktadır. Hastanenin deneyimli personeli, modern imkânları ve teknolojik donanımı ile hastalara dünya standartlarında hizmet vermektedir. Hastane tam kapasite hastalara hizmet verip, takdir toplamaya devam etmektedir. Read the full article
0 notes