Tumgik
#6 Ağustos Perşembe
yeniyeniseyler · 1 month
Text
Star - Haftalık Yayın Akışı (2 - 8 Eylül) (Özel)
Eylül ayına girdiğimiz bu hafta Star TV henüz yeni sezona başlamadı. Star TV‘nin haftalık yayın akışını (2- 8 Eylül 2024) haberimizde bulabilirsiniz.   * Yayın akışında değişiklikler olduğu an başlığımız güncellenecektir. Star TV – Haftalık Yayın Akışı (2 – 8 Eylül 2024)
0 notes
sahipsizmektuplar · 2 years
Text
15.44, Son Mektup 26 Ağustos 2022 Cuma (Gününü dahi yazıyorum. Aklına iyi kazınsın.)
Söyleyebilseydim söylerdim. "Rumeysa" derdim, "Eksik kalmak istemiyorsan eksik bırak."
4 Ocak'ta terk edeceğini, fedakarlıklarımı görmezden gelip vefasız olacağını bilseydim o gece bir saniye durmaz giderdim. İhanetine merhamet etmezdim...
Senin için kendimle savaştım. Benim için doğru kişi budur dedim, karşılıksız kalmaktan bıktım bari beni sevene şans vereyim dedim... Başkasının yüreğimde açtığı yara tazeyken seni sevmeyi denedim... En büyük pişmanlığım buradan başlıyor işte.
Bu mektubu iyi oku. Çünkü bu sana son yazım.
Eğer başkasına aşık olsam bunu asla saklamayacağımı bilirsin. Bilirsin ki daha önce de gelip sana söylemiştim. Mehmet Emin'e hâlâ aşık olduğumu dürüstçe sana gelip söylemiştim. Ondan sonrasında yanımda kalmak isteyen sendin. Unutturacağını söylemiştin. Unutturdun.
Ben onu unutup seni sevmek için ne savaşlar verdim farkında mısın?! Elbette ki farkındasın. Farkındasın ama vefasızsın. Kıymetini bilmedin.
Öfkeyle terk edemiyorsun, sevgi öyle kin beslemekle bitmiyor. Hiç tecrübe etmediğim için o zamanlar, Mehmet'e olan öfkem beni yanılttı. Ama artık bir tecrübem var, seni öfkemle bitiremeyeceğimi biliyorum. Çok başka planlarım var.
Önceleri Tuğkan-Aylar Olmuş şarkısını kendimle bağdaştıramazdım. "Sen gideli aylar olmuş, ben bi kaç günü uyanıktım..." Şimdi bağdaştırabiliyorum. Çünkü biz ayrılalı 9 ay oldu.
Acımı anlatayım derken seni kötü anlatıyorum galiba, ondan insanların sana olan nefreti... Oysa aşkımızın baharındayken yazdıklarım ne mutlu ederdi seni... Çocuksu sevincine bizzat ben şahit oldum. Kimse sana inanmaz ama ben inanırım bu yüzden.
Dönersin diye çok bekledim... Bir mesaj kadar yakındım sana. Geri gelmeni o kadar çok istedim ki... Ama dün bayağı bir sorgulayınca beklemekten vazgeçtim artık. Özleyip de dönmüyorsan çok yazık... Seni terslemeyeceğimi, kızmayacağımı bildiğin halde geri dönmemene anlam veremiyorum!
Sonra dün oturup düşündüğümde hepsine birer mana buldum. Beni kullandığını düşünüyorum. Çünkü artık başka açıklama bulamıyorum. Mesela sadece güzel kız takip edip onların iti köpeği olmandan yola çıktım. Çünkü bu kadar rezil olamaz bir insan. Ve kusura bakma, senin için söyleyebileceğim güzel bir cümlem dahi kalmadı, seni kötü anlatıyorum diye öfkelenmeye hakkın yok. Gerçi sen zahmet edip buraya kadar gelmediğin için bu mektubu okuyup okumayacağın meçhul. Neyse, beni ilgilendirmez. Bir gün bu sayfaya geleceğini biliyorum. Ben yine de seni düşünüp son bir mektup daha yazma zahmetine girdim.
17.03, Elveda. 6 Ekim 2022 Perşembe
Yarım kalmış bir önceki mektup. Nedenini hatırlayamıyorum. Taslaklarda buldum ve devam ettirilmesi gerektiğini düşündüm. Öncelikle her şey için sağ ol. Eğer mesajıma yanıt vermeseydin ve bana yardım etmeseydin takıntım hâlen devam ediyor olacaktı... Belki de her hareketini üstüme alınıyor olacaktım... Bunlar sahiden korkutucu çünkü günün sonunda hakkımda hiçbir şey bile bilmeyen birinin beni sevmiyor olduğunu öğrendiğimde ve hatta üstüme alındığım onca şeyin bir başkasına olduğunu öğrendiğimde... Evet, bu ağır olurdu. En azından benimle konuştun, ayların aramıza getirdiği o soğukluğu bir haftada kapattın, sesini duydum. Aylardır aynı ses kaydını dinlemekten kulağım isyan bayrağı çekecekti. :) Her neyse. Olan oldu, giden gitti.
Aşka sorsan bu kız radikal değişim mi yaşıyor der. Evet, ergenlikten kaynaklanan bu ani değişimler olabiliyor. Şimdi ben seni deliler gibi seviyordum bir hafta önceye kadar, değil mi? Bak, neler değişti. Soğudum. Sesini artık dinlemek istemiyorum. Arkadan kötü laf etmiyorum, yani benim için gençlik aşkı denince hep aklıma gelen özel biri olacaksın. Ama ayrılığın da bir tadı tuzu var. Ben abartmıştım. Yaşandı ve bitti.
Bundan sonra sadece kendim için savaşıyorum. Asla diğer yarımı aramak için savaşmayacağım. Çünkü diğer yarımı bulsam ve gerçekten bizi kimse ayıramasa bile ölüm bizi ayıracak. Ben asla kimseyle beraber doğmadım ve ölmeyeceğim de. Günün sonunda insan kendisiyle kalıyor. Ben ayaklarımın üstünde durmayı öğreneceğim. Bundan sonraki tek amacım okumak, okumak ve daha çok okumak. Şöyle bir söz duymuştum geçen dinlediğim podcastte, "Ölüm insanın hayatını elinden alır. Ama ölüm düşüncesi insana hayatını geri verir."
Bir hayatım var. Kimsenin eline bırakmak istemediğimi anladım. Ve bu yüzden. Şimdi iyi dinle. Artık iki yabancıyız. Bunu söylerken içim buruk değil artık. Başka bir evrende en güzel halinle buluşmak dileğiyle.
Elveda.
7 notes · View notes
pazaryerigundem · 11 days
Text
Cevat Soydaş Basketbol Turnuvası’nda şampiyon TOFAŞ
https://pazaryerigundem.com/haber/187903/cevat-soydas-basketbol-turnuvasinda-sampiyon-tofas/
Cevat Soydaş Basketbol Turnuvası’nda şampiyon TOFAŞ
Tumblr media
TOFAŞ , bu yıl 24.’sü düzenlenen Cevat Soydaş Basketbol Turnuvası finalinde Mersin Spor Kulübü karşısında 84-79 üstünlük sağlayarak turnuvanın galibi oldu.
BURSA (İGFA) – Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekiplerinden TOFAŞ’ın 2024-2025 sezonu hazırlıkları kapsamında ev sahipliğini yaptığı 24. Cevat Soydaş Basketbol Turnuvası final günü karşılaşmalarıyla tamamlandı. Geçirdiği trafik kazası sonucu 2001 yılında hayatını kaybeden eski milli basketbolcu Cevat Soydaş anısına her sezon öncesi geleneksel olarak düzenlenen ve bu yıl 24.’sü gerçekleştirilen organizasyonun son gününde ilk olarak üçüncülük-dördüncülük karşılaşması için hava atışı yapıldı. Nilüfer TOFAŞ Spor Salonu’nda oynanan mücadelede Darüşşafaka Lassa’yı 103-99’luk skorla mağlup etmeyi başaran Bursaspor Basketbol turnuvayı üçüncülükle tamamladı.
Tumblr media
Final karşılaşmasında ise TOFAŞ Basketbol Takımı, Mersin Spor Kulübü ile kozlarını paylaştı. Maça Alex Perez, Demircan Demir, Uros Trifunovic, Kris Bankston, Trevor Thompson beşiyle başlayan TOFAŞ, ilk çeyreği 20-28 geride kapatsa da 27-18’lik ikinci çeyrek sonucuyla soyunma odasına 47-46 önde girdi. Bursa temsilcisi son çeyreğine 61-65 geride girdiği karşılaşmada Alex Perez ve Marcquise Reed’in üçlükleriyle üstünlüğü yeniden eline almayı başardı ve parkeden 84-79 galip ayrılarak şampiyonluğun sahibi oldu.
Tumblr media
Mersin Spor Kulübü karşısında TOFAŞ’ta Marcquise Reed 24 sayı-4 asist-1 ribaund ile takımın en skorer ismi olurken; Alex Perez de 22 sayı-6 asist-1 ribaund ile oynadı.
Tumblr media
Karşılaşmalar sonunda takımlara kupa ve katılım plaketleri merhum Cevat Soydaş’ın oğulları Asil Soydaş ve Yiğit Soydaş tarafından takdim edildi.
Tumblr media
24. CEVAT SOYDAŞ BASKETBOL TURNUVASI MAÇ SONUÇLARI
19 EYLÜL 2024 – PERŞEMBE / 1. GÜN
BURSASPOR – MERSİN SPOR KULÜBÜ     : 93-97
TOFAŞ – DARÜŞŞAFAKA LASSA                   : 107-92
21 EYLÜL 2024 – CUMARTESİ İ / FİNAL GÜNÜ
BURSASPOR – DARÜŞŞAFAKA LASSA        : 103-99 (Üçüncülük Maçı)
TOFAŞ – MERSİN SPOR KULÜBÜ : 84-79 (Şampiyonluk Maçı)
CEVAT SOYDAŞ KİMDİR?
Eski milli basketbolcu Cevat Soydaş, Eskişehir amatör takımlarından Güllükspor’da başlayan ve Paşabahçe’de sona eren 19 yıllık aktif basketbol yaşantısında milli formayı 38 kez giyme başarısını gösterdi. Sırasıyla Eskişehir Güllük, MKE Ankaragücü, Eczacıbaşı, TOFAŞ, OYAK Renault ve Paşabahçe takımlarında oynayan Soydaş, OYAK Renault ile Bursa Belediyespor’da antrenörlük yaptı. 1975-84 yılları arasında 9 sezon boyunca TOFAŞ formasını taşıyan Soydaş, oynadığı 221 maç ile Tofaş tarihinde en çok maç oynayan 5. oyuncu ve attığı 3498 sayı ile de Murat Konuk’un ardından en çok sayı atan 2. oyuncu olma özelliğini taşıyor. Cevat Soydaş, 2 Ağustos 2001’de geçirdiği trafik kazası sonunda hayata gözlerini yumdu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
thekerimkucuk · 4 months
Text
Hentbolda sezon 29 Ağustos'ta başlayacak
2024-2025 Kadınlar Ve Erkekler Süper Lig Maçları 29 Ağustos Perşembe Günü Açılacak. Kadınlar Ve Erkekler Süper Ligde normal sezon sonunda 1-2-3 ve 4’üncü olan takımlar şampiyonluk etabı, 5-6-7 ve 8’inci tamamlayan takımlar ise play-off sıralama etabı Oynanacak. Hentbol Kadınlar Ve Erkekler 1. Lig’de normal sezon sonrasında oynanan play-off ve dörtlü final Maçları Sonuncunda ilk 2 sırada yer alan…
View On WordPress
0 notes
level999comtr · 10 months
Text
Blox Fruits güncellemesi – Kitsune güncellemesi 21 yayınlanma zamanı
Blox Fruits güncellemesi – Kitsune güncellemesi 21 yayınlanma zamanı ••• ••• Kaynakça: https://level999.com.tr/blog/2023/12/19/blox-fruits-guncellemesi-kitsune-guncellemesi-21-yayinlanma-zamani/ ••• 14 Aralık 2023 Blox Fruits Kitsune güncellemesi 21'in yayınlanma zamanı belirlendi. Yeni Blox Fruit güncellemesi ne zaman? İster başlamak için doğru anı bekliyor olun, ister fethetmek için yeni bir içeriğe acilen ihtiyaç duyuyor olun, bir şeyin ne zaman başladığını anlamak zor olabilir. yeni Blox Fruits yaması ufukta görünüyor. Gayri resmi olarak ünlü One Piece serisine dayanan bu büyük ölçekli Roblox MMORPG, yıllardır hem korsanları hem de denizcileri ağırlıyor ve hiçbir yavaşlama belirtisi göstermiyor. Seanslarınızı güncellemelere göre zamanlayın ve zirveye giden yolda sizi destekleyecek bazı yararlı ücretsiz hediyeler kazanma olasılığınız artar. Ve eğer bir süreliğine yeni bir şey beklenmeden Blox Fruits içeriğinde bir kuraklık yaşarsak, Roblox platformunda oynanacak daha çok şey var. Tanıdık bir deneyim için King Legacy kodları her zaman kullanılabilir. Genel olarak animeyi seviyorsanız, Anime Champions Simulator kodları göz atmaya değer ve Anime Adventures kodları size saatlerce kaybedeceğiniz başka bir ikna edici MMO deneyimi sunabilir. Haydi bakalım. Bir sonraki Blox Fruits güncellemesi ne zaman? Bir sonraki Blox Fruits güncellemesi, Birleşik Krallık ve Avrupa için 14 Aralık Perşembe günü 21:00 EST / 18:00 PT veya 02:00 GMT / 03:00 CET'de 15 Aralık Cuma günü başlayacak. Bundan sonra Noel Blox Meyveleri güncellemesinin yaklaşık iki hafta sonra başlaması planlanıyor. Kesin tarih ve saat henüz açıklanmadı. Bir sonraki Blox Fruits güncellemesinde neler var? Blox Fruits 21. güncellemesi, efsanevi Kitsune meyvesinin tanıtımına odaklanıyor. 9 Aralık'ta gösterime giren yukarıdaki Blox Fruits Kistune fragmanında da bir mini mağaza güncellemesinden bahsediliyor. Noel içeriği, büyük güne daha yakın hale getirmek için birkaç hafta erteleniyor ve aynı zamanda "daha fazla gemi içeriği" de getiriyor. Blox Fruits çıkış tarihlerini güncelledi Geçmiş Blox Fruits yamalarının çıkış tarihleri ​​aşağıdadır. Bir model mevcutsa, yeni bir yamanın ne zaman geleceğini tahmin etmek açısından yararlı olabilir: Başlığı güncelle Yayın tarihi Seviye sınırı Meyve? İlk Güncelleme 16 Ocak 2019 300 Bomba, Spike, Chop, Duman, Kauçuk, Alev, Buz, Karanlık, Işık, Magma, Deprem, Buda Güncelleme 2 16 Haziran 2019 500 Phoenix, Bahar Güncelleme 3 30 Haziran 2019 650 Dize, Rumble 3.5 Güncellemesi 2 Temmuz 2019 650 Hiçbiri Güncelleme 4 7 Temmuz 2019 650 Kum Güncelleme 5 14 Temmuz 2023 750 Yer çekimi Güncelleme 6: PVP/Takımlar 28 Temmuz 2019 750 Alev, Buz, Işık, Magma yenilemeleri Güncelleme 7 11 Ağustos 2019 750 Pati Güncelleme 8: Yeni Dünya 23 Kasım 2019 1000 Bariyer Güncelleme 9: Telif Hakkıyla Mücadele 25 Aralık 2019 1100 Hamur Güncelleme 10 17 Nisan 2020 1250 Kontrol Güncelleme 11: Uyanış 10 Temmuz 2020 1250 Alev, Buz, Deprem Uyandı Güncelleme 12: Cadılar Bayramı 21 Ekim 2020 1350 Işık, Karanlık Uyanmış Güncelleme 13: Noel 23 Aralık 2020 1450 Ejderha, İp (Uyanmış) Güncelleme 14 20 Mart 2021 1525 Rumble Uyandı Güncelleme 15: Üçüncü Deniz 11 Eylül 2021 2000 Zehir, Döndürme, Kapı, Kilo, Elmas, Aşk, Şahin, Magma (Uyanmış), Buda (Uyanmış) Güncelleme 16: Cadılar Bayramı 5 Kasım 2021 2100 Gölge, Canlandır Güncelleme 17: Noel Pt. 1 31 Aralık 2021 2200 Ruh, Kum (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 2 12 Mart 2022 2300 Phoenix (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 3 10 Eylül 2022 2400 Leopar, Hamur (Uyanmış) Güncelleme 17: Bölüm 3.5 26 Aralık 2022 2450 kar fırtınası Güncelleme 18, Yarış V4 Ocak 2023 2450 Hiçbiri Güncelleme 19 25 Şubat 2023 2450 Aşk (yeniden çalışma) Güncelleme 20 21 Ekim 2023 2550 Mamut, Ses, Roket, Canlandırma (yeniden çalışma) Güncelleme 21 14 Aralık 2023 2550 (?) Kitsune Blox Meyveleri Noel 2023 28 Aralık 2023 (ipucu) ? “daha ​​fazla tekne içeriği” Halen mevcut Blox Fruits seviye sınırına ulaşmak için çalışıyorsanız özel Blox Fruits seviyelendirme kılavuzumuza göz atın. EXP'yi hızlı bir şekilde nerede toplayacağınız konusunda sizi doğru yöne yönlendirecektir. Ve bu yeni meyve için biraz daha Beli'ye ihtiyacınız varsa, aktif Blox Fruits kodlarını da kaçırıp kaçırmadığınızı kontrol edin. Tetiği çekmeden önce Blox Fruits katman listemizi mutlaka okuyun. Kaynak: pcgamesn
0 notes
fisiltihaberleri · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
BODRUM BELEDİYESİ DENİZ DİBİ TEMİZLİK KAMPANYASI DEVAM EDİYOR 10 MAHALLEDE TOPLAM 2 BİN 283 KİLOGRAM ATIK Bodrum Belediyesi tarafından “Denize En Çok Mavi Yakışır” sloganıyla başlatılan “Deniz Dibi Temizliği Etkinliği” Ortakent ve Güvercinlik Mahallelerinde devam etti.
Bodrum’un çeşitli koy ve sahillerinin atıklardan arındırılması amacıyla başlatılan “Deniz Dibi Temizliği Etkinliği” Ortakent ve Güvercinlik Mahallesi’nde devam etti. Bodrum Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü ve Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne bağlı gönüllü dalış ekibi denizden çeşitli atık malzemeler çıkardı.
Ortakent’te toplam 530 kilogram atık
31 Ağustos Perşembe günü, Ortakent Mahallesi’nde yapılan etkinlikte belediye ekipleri denizden 520 kg lastik, 5 kg metal, 3 kg plastik ve 2 kg cam atık olmak üzere toplam 530 kg atık malzeme çıkardı. Toplanan atık malzemeler, ekipler tarafından ayrıştırıldıktan sonra Bodrum Belediyesi 1. Sınıf Atık Getirme Merkezi’ne nakledildi.
Güvercinlik’te toplam 134 kilogram atık
6 Eylül Çarşamba günü, Güvercinlik Mahallesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte ise ekipler denizden 75 kg lastik, 13 kg plastik, 21 kg metal, 7 kg cam, 18 kg tekstil atık olmak üzere toplam 134 kg atık malzeme çıkardı. Toplanan atık malzemeler, ekipler tarafından ayrıştırıldıktan sonra Bodrum Belediyesi 1. Sınıf Atık Getirme Merkezi’ne nakledildi.
10 ayrı mahallede toplam 2 bin 283 kilogram atık toplandı
19 Temmuz’da başlatılan temizlik kampanyasında Türkbükü, Gündoğan, Yalıkavak, Gümüşlük, Küçükbük, Turgutreis, Akyarlar, Kadıkalesi, Ortakent ve Güvercinlik Mahallelerinde toplam 2 bin 283 kilogram atık toplandı.
Etkinliğin son ayağı 13 Eylül günü saat 10.00’da Kumbahçe Koyunda gerçekleştirilecek. Deniz dibinden çıkarılacak atıklar ve bu dönem yapılan çalışmaların yer alacağı fotoğraflar Bodrum Belediye Meydanında sergilenecek. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/bodrum-belediyesi-deniz-dibi-temizlik-kampanyasi-devam-ediyor-9239.html
#FısıltıHABERLERİ #Fısıltı #Bodrum #BodrumBelediyesi #DenizeMaviYakışır #Deniz #Dip #DipTemizliği #DenizDibi #BodurSahilleri #OdüatTerü #Güvercinlik #Yüzme #Temizlik
0 notes
hasanakbal19 · 1 year
Text
Ticaret Bakanlığından: TAŞINMAZ TİCARETİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
31 Ağustos 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32295 YÖNETMELİK Ticaret Bakanlığından: TAŞINMAZ TİCARETİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK   MADDE 1- 5/6/2018 tarihli ve 30442 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “birinci fıkrasının (b) bendi” ibaresinden sonra gelmek üzere “,…
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 1 year
Text
Ticaret Bakanlığından: TAŞINMAZ TİCARETİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
31 Ağustos 2023 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 32295 YÖNETMELİK Ticaret Bakanlığından: TAŞINMAZ TİCARETİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK   MADDE 1- 5/6/2018 tarihli ve 30442 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşınmaz Ticareti Hakkında Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “birinci fıkrasının (b) bendi” ibaresinden sonra gelmek üzere “,…
View On WordPress
0 notes
genckocaeli · 1 year
Text
İzmit Belediyesi 4 işyerini kiralıyor
Tumblr media
İzmit Belediyesi, kendi mülkiyetinde bulunan dört farklı işyerini kiralamak amacıyla bir ihale düzenlemektedir. Alikahya Fatih Mahallesi Sultan Murat Caddesi üzerindeki çay bahçesi için aylık kira bedeli 40 bin TL olarak belirlenmiştir.
İzmit Belediyesi 4 işyerini kiraya çıkardı
Yahyakaptan Seymen Caddesi'nde terminal karşısında yer alan işyeri için aylık kira bedeli ise 50 bin TL olarak saptanmıştır. Hacı Hızır Mahallesi Veli Baba Sokak'taki ATM alanının kira bedeli 6 bin TL olarak önerilmektedir. Ayrıca, Kabaoğlu Mahallesi Cevizağacı Sokak üzerindeki açık otopark alanı için aylık 2 bin TL muhammen bedel belirlenmiştir. Kiralama ihaleleri 24 Ağustos Perşembe günü saat 11.30'da belediyenin 9. katında gerçekleştirilecektir. İhaleye katılmayı düşünen katılımcıların, bir gün öncesine kadar tekliflerini sunmaları gerekmektedir. DETAYLAR İÇİN TIKLAYIN!             Read the full article
0 notes
elazigsurmanset · 1 year
Text
Bakan Mehmet Özhaseki, Elazığ’a Geliyor
Tumblr media
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bir dizi temaslarda bulunmak üzere 17 Ağustos Perşembe günü Elazığ’a gelecek Bakan Özhaseki, 24 Ocak 2020 Elazığ depremi ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrası kent genelinde yapılan çalışmaları yerinde inceleyecek. Vali Dr. Ömer Toraman, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ve ilgili kurum müdürleriyle bir araya gelecek olan Bakan Özhaseki Elazığ’daki temaslarının ardından Ankara’ya geçecek Read the full article
0 notes
yeniyeniseyler · 1 month
Text
a2 Haftalık Yayın Akışı (2 - 8 Eylül) (Özel)
a2‘nin haftalık yayın akışını (2 – 8 Eylül) haberimizde bulabilirsiniz. * Yayın akışında değişiklikler olduğu an başlığımız güncellenecektir. a2 – Haftalık Yayın Akışı (2 – 8 Eylül 2024) a2 Nasıl İzlenir? Uydu: Türksat 4A Frekans: 11999 MHz Polarizasyon: Dikey (Vertical) Sembol Oranı: 11666 Ksym/s FEC: 3/4 Modülasyon: DVBS2-8PSK Digiturk: Kanal 35 D-Smart: Kanal 277 Kablo TV: SD Kanal 928 /…
0 notes
deliklicinar · 2 years
Text
Aydoğan promosyon için MEM’e çağrıda bulundu
Tumblr media
Eğitimiş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan, “İhale bedelinin çok altından kalan promosyonu konusunda, MEM tarafından yeniden eğitim çalışanlarının hakkını koruyan bir ihale sürecini derhal hayata geçirmelidir” dedi. Eğitim çalışanlarının promosyon konusu arapsaçına döndü. Promosyon konusunda açıklama yapan Eğitimiş Denizli Şube Başkanı Namık Kemal Aydoğan, Milli Eğitim Müdürlüğüne konuyla ilgili gerekeni yapması çağrısında bulundu. Aydoğan’ın açıklaması şöyle: “2022 Mart ayında yürürlüğe giren 7760 lira promosyon ihale bedelinin beklentilerin çok altında olması ve enflasyon karşısında erimesi sonucu, Haziran ayından itibaren birçok sendika revizyon talebini İl Milli Eğitim Müdürlüğüne sözlü ve yazılı olarak iletmiştir. Sendikalardan gelen talepler sonunda 2022 Eylül ayında İl Milli Eğitim Müdürlüğünde sendika başkanlarının katıldığı toplantıda, ilgili bankanın revizyonu kabul etmediği öğrenilince en kısa sürede yeni bir ihalenin yapılması, sendika başkanlarınca talep edilmiştir. Ülke genelinde Ağustos-Eylül aylarında 40.000-50.000 lira düzeyinde yurt genelinde ihaleler yapıldığı bilinmektedir. Bugün ise bu rakamlar 15.000-18.000 lira seviyesine inmiştir. Buldan ilçemizde 18.000 liraya, Sarayköy ilçemizde 16.500 liraya ihale sonuçlanmıştır.İl milli Eğitim Müdürlüğünde 2 Mart 2023 Perşembe günü yapılan ihalede hiçbir banka ihale açılış bedeli olan 15.000 lirayı bile vermemiştir. Yapı Kredi Bankası hiçbir iyileştirme yapmayıp yalnızca ek yıl için 2600 lira teklif vermiş, Ziraat ve Vakıflar Bankası hiç teklif vermemiş, Halk Bankası cayma bedelinin bile altında 5.000 lira teklif vermiştir! Kamu bankaları ağız birliği etmişçesine ya teklif vermemiş ya da çalışanları adeta borçlu çıkaracak teklif sunmuştur. Bankalar 11.000 eğitim emekçisiyle adeta dalga geçmiştir. Aklımızla alay etmiştir. Bu ekonomik kaybın sorumlusu 6 aydan bu yana komisyonu toplayamayan, yani demiri tavında dövemeyen İl Milli Eğitim Müdürü Süleyman Ekici ve ihale komisyonudur. Yaklaşık 11.000 eğitim emekçisinin maaş, ek ders ve benzeri ödemelerinden milyonlar kazanan bankalar sadaka verir gibi teklifler sunmuştur. İl Milli Eğitim Müdürlüğü de bankaların eğitim çalışanlarını hor gören bu tavrına seyirci kalmıştır. Eğitim-iş süreci başından beri takip etmektedir. Okullarda, alanlarda her türlü eylem ve tepkileri göstererek eğitim emekçilerinin hakkını korumaktadır.   İl Milli Eğitim Müdürlüğü bu enkazı kaldırıp, eğitim çalışanların hakkını koruyan bir ihale sürecini derhal hayata geçirmelidir. Acilen talep ediyoruz”. Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Minik yüzücüler sertifikalarını Başkan Aydın’dan aldı
https://pazaryerigundem.com/haber/186228/minik-yuzuculer-sertifikalarini-baskan-aydindan-aldi/
Minik yüzücüler sertifikalarını Başkan Aydın’dan aldı
Tumblr media
Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen yaz spor okullarının yüzme kursunu başarıyla tamamlayan öğrenciler, sertifikalarını Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın elinden aldı.
BURSA (İGFA) – Osmangazi Belediyesi’nin sağlıklı nesiller yetiştirmek ve ilçede yaşayan çocuklara spor alışkanlığı kazandırmak adına düzenlediği yaz spor okullarına öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Osmangazi Belediyesi bünyesinde hizmet veren Fatih, Karaman, Soğanlı ve Demirtaş yüzme havuzlarında 6 -16 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen yaz spor okulları yüzme kurslarının dördüncü dönemine bin 182 öğrenci katıldı. Dört dönemin sonunda ise toplam 6 bin 78 öğrenci yüzme kurslarından faydalandı. Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri 10:00-17:00 saatleri arasında düzenlenen kurslarda öğrencilere alanında uzman antrenörler tarafından yüzme eğitimi verildi. Yüzme kurslarına katılan öğrenciler hem yüzme öğrenirken hem de spor yapma alışkanlığı kazandı.
Soğanlı Yarı Olimpik Yüzme Havuzu’nda düzenlenen sertifika törenine Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, Osmangazi Belediyespor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Karayılan ve çocukları sertifika alan aileler katıldı.
Tumblr media
Küçük yaşlarda spor yapmanın önemine dikkat çeken Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Yüzme en önemli sporlardan bir tanesi. Kursları başarıyla bitiren tüm çocuklarımızı tek tek tebrik ediyorum. Bu kurslarda emeği geçen yöneticilerimizi, antrenörlerimizi ve ailelerimizi de tebrik ediyorum” dedi.
Sertifikalarını alan öğrenciler yüzme kursları ile spor yapmalarına olanak sağladığı için Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür ederek spordan kopmayacaklarının sözünü verdi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
mustafasalihbozok · 5 years
Text
Tumblr media
Atatürk’ün sandalına takılıp yüzen veletlerden biriydim
En çok fırça yediğim ve bir o kadar da keyif aldığım röportajlardan biriydi bu haftaki. Bütün ezberleri bozan, bunu sadece söyledikleriyle değil, hayatıyla da ortaya koyan, kendisini asla bir sanatçı olarak görmeyen dünya çapında bir sanatçıyla karşılıklı üç saat geçirdim. Değil üç saat, üç gün anlatsa yine nefes almadan dinlerdim. O yüzden de lafı hiç uzatmadan sözü ona, sanatın simyacısı Ara Usta’ya bırakıyorum...
Ara Abi sen kim bilir şimdi neler anlatacaksın da ben nereden başlayacağımı bilemiyorum...
- O zaman ne demeye gelip karşıma oturdun ulan!
Dakika 1 Gol 1! Ne soracağımı da unuttum. Bari gazetecilik ezberinden gidelim; çocukluğunuzdan başlarsak efendim.
- Bir yaz günüymüş, 16 Ağustos perşembe... Anamın sancıları tutmuş ve altıyı çeyrek geçe de ben doğmuşum. O günden bugüne kadar da yaşıyoruz işte.
Allah daha çok ömür versin. Anne babandan bahsedelim mi biraz?
- Babam aslen Şebinkarahisarlı, annemse İstanbullu. İkisi de Ermeni. Dedemin yalnız Kadıköy’de altı tane evi vardı, o yüzden annemlerin İstanbul’da tam nerede oturduğunu bilmiyorum.
Annen zengin bir ailenin kızı yani...
- Evet öyleydiler.
Peki ya baba tarafı?
- Baba tarafında kimse yoktu ki! 1915 Ermeni Tehciri sırasında sürüldükten sonra bir daha ailesinden haber alamamış. Kalmış mı adam yetim! Bizimkini yatılı Ermeni mektebine yollamışlar da o yüzden ölmemiş. O mektebe gitmese, bunu da öldüreceklerdi. Büyük facialar vardır bu memlekette! Allah’ın belası bir memleketti, ne zaman ne olacağı da belli değildi.
Neyse biz ülkeyi bırakıp babana geri dönelim...
- Eczane sahibi zengin bir herifti. Bakma o zamanlar zaten 4, bilemedin 5 eczane vardı İstanbul’da. Ayrıca öyle şimdiki gibi bakkaldan alışveriş eder misali “Bana bilmem ne ilacını ver” falan yoktu. İlaçlar dükkanın arkasında yapılırdı. Büyük kimyacıydı benimki. Eczacıbaşı’nın kurucusu Süleyman Ferit Bey de sınıf arkadaşıydı.
Eczacıbaşı sonradan aldı yürüdü ama...
- Babamın yanında çoluk çocuk gibi kalıyordu aslında. Fakat 1956’da Adnan Menderes kalkınma fonundan Türk sanayici ve eczacılara büyük yardımlar etti. İşte ondan sonra Eczacıbaşı da Eczacıbaşı oldu.
Nasıl bir ortam vardı evde?
- O zamanlar buradaki Ermeniler, Fransız aileleri gibi yaşardı. Entelektüel bir yapımız vardı. Her birimiz en az 2-3 lisan konuşurduk. Beni de en iyi mekteplerde okuttular hep.
Sen kaç lisan biliyorsun peki?
- Türkçe, Fransızca, İngilizce, Ermenice biliyorum. Gerisini saymayayım, s*ktir et.
SINIFTA KALMAYAN HERİF ADAM OLAMAZ
Seni sınıfta oturmuş öğretmeni dinleyen bir çocuk olarak hayal bile edemiyorum Ara Abi. Hakikaten nasıl bir öğrenciydin?
- Nasıl olacağım, haylazın tekiydim. 3 kere sınıfta kaldım. Zaten bana sorarsan, sınıfta kalmayan herif, adam olamaz. Hep bir korku vardır dersleri iyi olan öğrencilerde, o korkudan dolayı da sürekli çalışırlar.
Evdekiler ne diyordu senin bu adam olma “stratejine”?
- Sokaklarda serserilik yapmayayım diye babam ortaokulun sonunda İpek Film’de işe koydu. Sinema şirketlerinin patronu, İsmail Cem’in babası İhsan Bey eczaneden arkadaşıydı.
Ne iş yapıyordun film şirketinde?
- Ne yapacağım ulan? Verdikleri her işe koşuyordum.
Çekirdekten sinemacısın yani...
- Benden başka orada çalışan herkes sinemacı oldu ama benim macera yarım kaldı.
O niye?
- Yeni bir filmin fragmanını göstermek için onlarca insanı şirkete davet etmişlerdi. Gösterim sırasında odanın kapısını bir açtım, baktım her taraf yanıyor. Ama öyle böyle değil, çok büyük bir yangın çıkmıştı binada. İtfaiyenin damdan en son kurtardığı adam bendim. Anam üzüntüden şeker hastası oldu o gün. Babam da bir daha izin vermedi sinema yapmama.
Sen de “sinema olamazsa tiyatro yaparım” mı dedin?
- Muhsin Ertuğrul babamın arkadaşıydı zaten. Oyunlar için gerekli bütün makyaj malzemeleri bizim eczanede yapılırdı. Tiyatroyla hep ayrı bir bağım vardı. Her akşam piyesleri sahne arkasından izlerdim. Tahsilim de tiyatro üzerinedir zaten.
Oyun da yazmışsın duyduğum kadarıyla...
- Dokuz tane bir boka yaramaz piyes yazdım. Her şiir yazan kendini şair zanneder ya... Çocukça bir hevesti benimkisi, öyle çıkıp da oyun yazarıyım diyemem. Hikayeler falan da yazıyordum ayrıca. Hatta Ali İhsan Aygün takma adıyla Yeni İstanbul gazetesinin öykü yarışmasına katılmışlığım bile var.
Neden takma isim kullandın Ara Abi?
- Ermeni olduğumdan işin içine kamış koymasınlar diye, neden olacak? Ama kazandıktan sonra gittim dedim ki benim adım Ara Güler’dir.
1950’DE MUHABİR OLDUM 64 YILLIK MUHABİRİM’
Küçükken Atatürk’le tanıştığın doğru mu?
- Florya Köşkü’nün yanındaki halk plajının üstünde evimiz vardı. Atatürk de zaman zaman oraya gelir, denize girerdi. Atatürk’ü görmüşümdür. Çünkü hep orada otururdu, çizgili mayosuyla. Öyle barikat falan da yoktu. O geldiğinde biz de bütün veletler toplanırdık. Daha küçücüğüz tabii, Atatürk’ün kim olduğunu bilmezdik bile.
Sonra tanıştın mı bari?
- Ulan ne tanışması? Küçücüğüm diyorum, kafan mı basmıyor. Arkası kesik bir sandalı vardı. İşte ben de o sandalın arkasına takılıp yüzen veletlerden biriydim. Olay bundan ibaret!
Gelelim o zaman muhabirlik “virüsünü” kapmana!
- Sinema şirketi yanınca babam beni hikaye yazıyorum diye Yeni İstanbul Gazetesi’nde işe soktu. 1950’de muhabir oldum. Ondan sonra da boku yedim; işte bugüne kadar geldim.
6-7 Eylül Olayları sırasında muhabirdin öyleyse...
- Tabii, o günleri çok iyi hatırlıyorum. Yıl 1955. Halk Oyunlarını Yayma ve Yaşatma Kurumu vardı. Açıkhava Tiyatrosu’nda bir gösterileri olacaktı. Benim vazifem de gidip fotoğraflarını çekmekti. Neyse ben çıktım yola, İstiklal Caddesi’nde yürüyorum. Bir de ne göreyim? Camı çerçeveyi indiriyorlar her yerde.
Ne yaptın peki?
- Taksim Sineması’nın karşısında balkonu olan bir kahvehane vardı. Hemen oraya sığındım. Dışarıda o ona bağırıyor, camlar kırılıyor, tüm dükkanlar yağmalanıyor, anlayacağın tam bir kaos. Millet dükkanların vitrinlerinden içeri dalıp, yeni elbiseleri giyip çıkıyordu.
Kocaman herifler üç paltoyu birden üstlerine geçiriyorlardı. Soygun oldu, resmen soygun!
Tam bir rezillik...
- Mehmet Cemal’in anasının Gilda diye bir dükkanı var, süs eşyaları satılıyordu. Gittiğimizde “Cemal Paşa’nın dükkanıdır burası” diye engel olmaya çalışıyorlardı. “Gilda Türk değildir. Gilda ne demek?” diye başladılar yıkmaya. O zihniyet bugün olsa bütün Türkiye yıkılır, bir tane dükkan kalmaz çünkü gavur isminden geçilmiyor.
Aklın sizin eczanede kalmıştır...
- 6 Eylül öğleden sonra başlayıp 7 Eylül sabahına kadar süren olaylarda 73 kilise, 7 ayazma, 2 manastır, bir fabrika ile 5538 gayrimenkul tahrip edildi ama bu olayda Beyoğlu’nda tek dokunulmayan dükkan babamın dükkanıdır.
Şanslı adammış baban...
- Ne şanslısı ulan? Bizim eczaneyi ilkyardım kliniğine çevirmişlerdi de ondan yıkmamışlar. Yaralananların hepsi oradaymış. Bu da işlerine geldiği için dokunmamışlar. Yoksa etraftaki tüm dükkanları talan etmişler. İptidai bir memleketti burası, iptidai!
ADNAN MENDERES, O DÖNEM CANIMA OKUDU
Dönemin başbakanı Adnan Menderes’le çok vakit geçirmişsin...
- Sorma, Adnan Menderes benim canıma okumuştur o dönem.
Hayrola niye?
- İstimlaklar yapılırken devamlı yanında olmamı isterdi de ondan.
Sen pek istemediğin yerde duracak bir adama benzemiyorsun halbuki...
- O zamanlar Hayat Dergisi’nde çalışıyordum. Mecmua ilk çıkacağı zaman 100 bin satar diye hesap etmiştik. Ona göre kağıt stoğu yaptık, fakat 400 bin satınca boku yedik. Düşün bir, kağıt ta Macaristan’dan geliyor.
Yeni kağıt siparişi verseydiniz siz de...
- Ulan sen hangi dönemden bahsettiğimin farkında mısın? Matbaada baskı yapılacak kağıdın dağıtımı hükümete bağlıydı. İstedikleri haberleri basmayanlara kağıt mağıt vermiyorlardı. Biz de mecbur kalıyorduk bu p*zevenkin suyuna gitmeye. Beni sevdiği için Adnan
Menderes’e yağ çekme görevi de bana verilmişti. O yüzden her gittiği yerde peşindeydim.
O çalkantılı dönemde meslektaşlarının çoğu ya gözaltına alındı ya da hapse girdi. Senin var mı böyle bir tecrüben?
- Bu memleketin çalkantısız dönemi mi var sanki? 27 Mayıs İhtilali olduğunda gittim çektim, tankları falan... O sırada Time Life, Stern ve Paris Match’ın buradaki temsilcisiyim.
Hemen içeri aldılar tabii...
- Sorduğun suale cevap mı vereyim, yoksa sen mi anlatırsın?
Tamam hocam sustum, dinliyorum.
- Neyse ihtilal oldu, fotoğrafları çektim. Filmleri yıkamadan beş rulo hazırladım, yurtdışına göndermek için üzerine etiketlerini yapıştırdım. Filmleri gören gümrükçü “Abi her gün buradasın. Seni tanıyoruz. Ama bu tank resimlerini nasıl göndeririz? Bizim ağzımıza sıçarlar” dedi.
Sen ne yaptın peki?
- Ne yapacağım? Resimleri tasdik ettirmek için Radyoevi’ne gittim. Sonuçta her şey orada bitiyor. Kenan diye bir albay resimlere bakıp “Bunlar ne?” diye sordu. Ulan sanki p*zevenk bu memlekette yaşamıyor. Başladı beğenmediklerini atmaya. Aklı sıra bana sansür uyguluyor. “Hepsini atıyorsun, ben Time muhabiriyim. Adamlara kartpostal mı göndereyim? Sen istediğin kadar ihtilal yap, ben o resimleri göndermezsem, dünyanın hiçbir şeyden haberi olmaz” dedim, o da yanındakilere “Çok konuşuyor, alın şu ib*eyi” diye bağırdı.
Nereye götürdüler seni?
- Daha bir gün önce makineli tüfekle o radyoevini basan herifler, tutup kolumdan beni genel müdürün boş odasına götürdü. Kapının önüne de kaçmayayım diye bir er koydular. Arada gidip çocuğa “Bana sigara ver ulan” falan diyorum. Sabaha karşı aşağıdaki beni çağırdı, resimleri verdi, “S*ktir git” dedi.
Sonuçta yurtdışına yollayabildin fotoğrafları...
- Yolladım yollamasına da bu olay yüzünden Türkiye’deki ihtilal dünyada 24 saat “rötarlı” çıktı.
SOPHIA LOREN BENİ ARKADAŞI SANIP POZ VERDİ
Biraz havayı yumuşatalım... Fotoğrafını çektiğin en güzel kadın kimdi?
- Kesinlikle Antonella Rinaldi! Müthiş bir İtalyan hatundu.
Sophia Loren’den de mi güzeldi?
- Yahu bırak onu bunu, Antonella muazzamdı.
Sophia’yı da çektin ama değil mi?
- Hem de ne çekmek! 11 kere gittim Cannes Film Festivali’ne. Bir keresinde Sophia, kocası Carlo Ponti’yle gelecekmiş. Otelin önünde müthiş bir kalabalık, her taraf fotoğrafçı kaynıyor. Hiç ipimde değil, ben milyon kere çekmişim Sophia Loren’i... Ben o fotoğrafçıların arasına girmiyorum, lüks muhabirim randevuyla çalışıyorum anladın mı? Neyse “Kim bekler bunları?” deyip asansöre doğru yürüdüm. Arkamdan kim geldi dersin?
Albay Kenan mı?
- Zevzeklik etme. Bir baktım Sophia ve Carlo da asansöre doğru yürüyor. Hop ben de otel müşterisi gibi bindim arkalarından. Suratımı tanıyorlar ama kim olduğumu bilmiyorlar. Gazeteci olduğumu bilseler anında atarlar. Dokuzuncu katta indiler. Takibe devam ettim. Hep birlikte yürüyoruz, zannedersin aynı ailedeniz. Neyse süitlerine geldik, “Oh be patırtıdan kurtulduk” dediler. Makinemi bir kenara bıraktım, bunlarla sohbet etmeye başladım.
Sen, Carlo ve Sophia mı var sadece odada?
- Birkaç kişi daha vardı canım. Ben de aralarında kaynayıverdim işte. Baktım Sophia yatak odasına geçti. Ayakkabılarını çıkarttı rahat etmek için, yatağın üzerine oturdu. Hemen “Böyle birkaç kare resmini çekeyim mi senin” dedim, o da “Çeeek” dedi. Beni hâlâ arkadaşlarından biri zannediyor (gülüyor).
Ara istedi bir göz, Sophia verdi badem göz...
- Fotoğrafları çektim, İstanbul’a yolladım. Rezalete bakar mısın, gazete “Muhabirimiz Sophia Loren’in yatak odasında” diye manşet yapmış. Karıyı düzmüş gibi olduk iyi mi?
FOTOĞRAF ÇEKMEK İÇİN AKIL HASTANESİNE YATTIM
Her ünlü bu kadar kolay “Çeeek” dememiştir herhalde...
- Ne kolayı? Resim çekmek uğruna akıl hastanesinde bile yattım.
Neden, yaşadıkların yüzünden sinirlerin mi bozuldu?
- Yok ulan o kadar da değil! Ürdün Kralı Talal akıl hastanesinde yatıyordu. Adamın öyle bir karısı vardı ki, kafayı üşütmemesi işten bile değildi. Tüm dünya basını devrik kralın bir kare fotoğrafını çekmek için yarış halindeydi ama başaran yoktu. Neyse ben bunun resmini çekmek için hastaneye gittim. Tabii almıyorlar içeri. Başladım garip garip hareketler yapmaya, “Hastayım” falan demeye. Maksat hastaneye deli olarak girip fotoğraf çekebilmek!
Çekebildin mi bari?
- Gittiğimin ilk günü bana bir iğne yapmazlar mı, feleğim şaştı. Fotoğraf çekmeye teşebbüs edince Talal’in korumaları “Bir daha seni görürsek vururuz” dediler. O gece hastaneden kaçtım.
İçinde ukte kalmış, fotoğrafını çekemediğin başka kimler var?
- Bir tane çok zorlamama rağmen çekemediğim, bir de fırsat olmasına rağmen bile bile çekmediğim var.
Senin gibi adam fırsatını bulup deklanşöre basmaz mı?
- Pire gibi dolanarak dünyanın en cevval tipini yaratmış Charlie Chaplin’i felçli halde çekmek bana yakışmazdı da ondan. Chaplin, benim dünyamı kuran, bana vizyonu veren, hayata bakmayı öğreten adam... O zamanlar İsviçre’de bir şatoda yaşıyordu. Karısı da
Amerikalı ünlü tiyatro yazarı Eugene O’Neill’ın kızı Oona’ydı. Bunların şatosunun önünde 3 gün kar kıyamet demeden bekledim. Sonunda Oona donmamdan korkup, “Konuşursan konuş ama resim çekme” dedi.
E yine de çaktırmadan çekseydin, son fotoğrafları olurdu...
- Adam yürüyen iskemlede felçli resimlerini çektirip akıllarda böyle bir imaj bırakmak istemiyordu. Çünkü o da benim gibi elimdeki fotoğraf makinesinin acımaz olduğunu biliyordu.
Objektifinden kaçan diğer isim kimdi?
- Jean Paul Sartre! Tam ayağının altına alıp dövmelik, şımarık Fransız Rosif diye bir sekreteri vardı herifin. Gece sokakta görsem de karanlıkta benzetsem şu pezevengi diye içimden çok geçirdim ama yapmadım. Aslında kazığı şuradan yiyorsun; Türk olduğun için... Türk gazeteci olduğunu duyduklarında yarı yarıya kaybediyorsun. Bir de o it araya kamış koydu. Sonunda birkaç resmini çektim Sartre’ın ama kendisiyle konuşma fırsatım olmadı.
Sağlık olsun, sen de gidip koskoca Picasso’yu çektin!
- Ulan çektim ama çekene kadar neler çektim sen gel onu bana sor. Herkes adamı tanımak istiyor fakat bir o kadar da çekiniyor. Oğlu benim arkadaşımdı. Bir gün yemeğe davet etti, gittim. Masada muhabbet ederken “Babamla seni bir araya getirmemi istiyorsun ama o beni hiç sevmez” dedi.
Neden sevmezmiş?
- Yahu Picasso kaç çocuğu olduğunu bile bilmezdi. Mahallede herkese atlamış durmuş işte. Antika bir herif...
Sonunda nasıl kesişti peki yollarınız?
- Fotoğrafçılığını yaptığım Skira Yayınevi, Picasso’nun kitabını basacaktı. Patron da arkadaşım. “Beni yanında götürmezsen senin için ne bir fotoğraf çekerim ne de bir daha seninle konuşurum” dedim. Ev atmosferindeki fotoğrafları çekme görevini kaptım.
Tehditle ulaştın Picasso’ya yani...
- Gittim, üç gün evinde kaldım. Bir ara bana dönüp “Sen benim bu kadar fotoğrafımı çekiyorsun, ben de senin resmini çizeyim” demez mi! Düşünsene çağın en büyük ressamı Picasso beni çizecekti, ama herif 90 küsur yaşında ulan. Verdiği sözü beş dakika sonra unutur diye başladım etrafta boş kağıt aramaya. Her yere baktım, bir temiz sayfa bulamadım. En sonunda çektim kütüphanesinden bir kitap, açtım kapağını, uzattım Picasso’ya. İçimden de “Nasıl olsa sonra sayfayı yırtıp alırım” diye geçiriyorum.
Sözünü unutmadan, çizdi mi resmini?
- Çizdi tabii. İmzasını da attı. Türkiye’de bir tane orijinal Picasso vardır, o da benim evimde.
Kitabını geri verseydin bari adamın?
- Ulan sonra baktım kitap da antika. Sayfasını yırtmam imkansız. Onu da öylece alıp yanımda getirdim.
DALİ 10 DAKİKALIK POZ İÇİN 25 BİN DOLAR İSTEDİ
Ressamlarla devam edelim... Salvador Dali desem...
- Herif Dali değil bildiğin deli. O da az uğraştırmadı beni. İlk tanışmamız Paris Meurice Otel’de kaldığı süitte oldu. Kapısını çaldım, içeri girdim. Burun burunayız herifle. Öfkeli gözlerle bana baktı, “Niye fotoğrafımı çekmek istiyorsun?” diye sordu. Benden “Ünlü bir kişisiniz de ondan” cevabını aldıktan sonra şöyle bir baktı; “Peki. 10 dakika poz veririm ve 25 bin dolar isterim” dedi.
Pamuk eller cebe...
- “Yanımda nakit yok gidip alayım” diye ayrıldım otelden. Parayı bırak, istediğim gibi çekim yapmam için en az bir saat lazım. Neyse biz hem vakit hem de nakit konusunda pazarlığımızı yaptık. Tekrar gittim bunun yanına. Fakat herif yerinde durmuyor, zannedersin makineyle eskrim yapıyor.
Neymiş derdi?
- Dali günlük yaşamında da gerçeküstü öğelerin peşinde bir adamdı. Öyle bir hava yaratıyordu işte. Bir ay boyunca böyle uğraştırdı beni, sonunda “Ya dosdoğru çekeriz fotoğrafları ya da çeker giderim” dedim.
Dali’ye resti çektikten sonra ne oldu?
- Ertesi gün için söz verdi. Bir gittim, bu sefer odada üç Fransız gazeteci var. “Bunların gözü önünde çalışamam” dedim. Onları göndereceğine söz verdi.
Fotoğraf değil rest çekiyorsun adama...
- Bu aldı gazetecileri karşısına; “Katranın kimyasal formülünü bilir misiniz?” diye sordu. Ulan nereden bilsin adamlar? Neyse baktı hiçbirinden ses yok, Dali kendisi verdi formülü. Sonra da “Ben bastonumu bir kazan katranın içine soksam, o baston 25 bin dolar eder. Siz aynısını yapsanız, hepinize aptal derler. Anladınız mı?” dedi. Gazeteciler başlarını sallayınca da “İyi o zaman gidip yazın ne anladıysanız” diye adamları gönderdi. İşte ben de o gün Salvador Dali’nin fotoğraflarını çektim. Resimlerden birini de imzalattım. Herif ne kullandıysa 24 saat kurumadı attığı imza. Ee haydi artık keselim, yoruldum ulan!
Tamam tamam son bir soru... Genelde huysuz ve aksi bir izlenimin var.
- Enayiliğe kızıyorum da ondan. Herif enayi bir şey soruyor, azarlıyorum. O zaman da aksi olmuş oluyorum. Anladın mı? Bitti mi şimdi?
Yok devamı yarın... Senin hikayen bir güne sığmaz...
- (Gülüyor)...
Yarın...
Politikacı olmak bir şey mi? Olsana Picasso göreyim.
Nazım’ın birkaç resmini çekip pır oldum. Onu okumak bile suçtu.
İzzet Çapa.27.09.2014
7 notes · View notes
devrimcikadinlar · 5 years
Photo
Tumblr media
Meşale Tolu: Duruşmalarda yaptığımız savunmalar aslında kamuoyuna
Terör propagandası suçlamasıyla 8 ay hapis yatan Alman vatandaşı gazeteci Meşale Tolu’nun davası Perşembe İstanbul’da devam edecek. DW Türkçe’ye konuşan Tolu, yaptığı savunmaların asıl adresinin kamuoyu olduğunu söyledi.
Türkiye'de 30 Nisan 2017'de terör propagandası suçlamasıyla gözaltına alınan ve yaklaşık sekiz ay tutuklu kalan Alman vatandaşı gazeteci ve çevirmen Meşale Tolu'nun davasına Perşembe günü İstanbul'da devam edilecek.
Tutukluluğu Almanya-Türkiye ilişkilerinde gerilime neden olan Tolu, 18 Aralık 2017'de adli kontrol şartı ve yurt dışı yasağı ile tahliye edilmiş, hakkındaki yurt dışına çıkma yasağı da 20 Ağustos 2018 tarihinde kaldırılmıştı. Hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı 16 Ekim 2018'de kaldırılan ve Almanya'ya dönen Tolu, duruşma öncesi DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Yurt dışı çıkış yasağınızın kalkmasından iki ay sonra, geçen Ekim ayında duruşmanız için İstanbul’a gitmiştiniz, ancak bu sefer duruşmaya katılmayacaksınız. Neden?
Tolu: Zaten baştan beri duruşmalara katılma zorunluluğum yoktu. Türkiye'de cezaevindeyken iki kez duruşmalara katılıp savunmamı yaptım. Ondan sonra da üç tanesine katıldım. Bu altıncı duruşmamız. Zorunluluk olmamasına rağmen, başından beri katılmak istediğimi hep kendim beyan ettim. Ama artık Almanya'da yaşıyorum, çocuğum burada okula gidiyor, halletmem gereken işler var, o yüzden gitmemeyi tercih ediyorum. Fakat eşim tüm duruşmaları başından beri takip etti ve bundan sonra da katılıp takip edecek, yani aslında aile olarak duruşmaları çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz.
Perşembe günkü duruşmadan ne gibi bir beklentiniz var?
Aslında epey kritik bir aşamaya geldik. Hakim Perşembe günü savcıdan mütalaanın hazırlanmasını isteyebilir. O takdirde bir iki duruşmada biter dava.
Davanızdan hukuk ilkelerine uygun bir sonuç çıkma ihtimali görüyor musunuz?
Davam en başından beri hukuksuz bir şekilde ilerledi. Gözaltına alınma sürecim, delil toplanması, beni tutuklayan hakimin hâlâ hakim olarak devam etmesi… Zincirleme hukuksuzlukla karşılaştım zaten. O yüzden bu duruşmalardan çıkacak kararın hiçbir hukuki dayanağı yok. Çıkacak her kararın, bu beraat bile olsa, siyasi içerikli olduğunu düşünüyorum. Siyasi konjonktürde nasıl uyuyorsa, iktidardakiler nasıl bir sonuç istiyorsa ona göre bir sonuç çıkacağı kanısındayım. Buna rağmen, bizimle ilgili olduğu için duruşmaları izlemeye devam edeceğiz.
"Biz buradayız, korkmuyoruz, bizi sindiremezsiniz demek istiyoruz"
Nasıl bir savunma yaparsanız yapın, kararın siyasi konjonktüre bağlı olarak çıkacağını belirtiyorsunuz. O zaman İstanbul'daki davaya hiç gitmenize gerek olmadığı şeklinde bir sonuca varmak mümkün olabilir mi?
Öyle düşünebilir insanlar ama başından beri beni takip edenler zaten biliyor ki Türkiye'de tutuklanan, gözaltına alınan, basın kartı elinden alınan, işsiz bırakılan bütün meslektaşlarım için her zaman sözümü söylemeye devam ettim. Duruşmalarda yaptığımız savunmalar –bu diğer meslektaşlarım için de geçerli– aslında kamuoyuna. Hakim, savcı dinlemiyorlar zaten. Oraya meslektaşlarımızla dayanışma için gidiyoruz. Bize ne kadar dava açsalar bile, bizi ne kadar yargılamaya çalışsalar bile, "Biz buradayız, korkmuyoruz, bizi sindiremezsiniz" demek istiyoruz. Benim için bu yüzden önemli. Yoksa, Almanya'da yaşıyorum, gitmesem de hiçbir konuda bağlamaz beni oradaki karar, yok hükmündedir. Ama duruşmaya katılmamız, sonuçta orada hâlâ mücadele eden, hâlâ basın özgürlüğünü savunan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız için önemli bir duruş.
"Çocuğumu daha fazla risklere maruz bırakamazdım"
Bu sizin Türkiye ile bağınızın da bir göstergesi. Bu bağlamda günün birinde tekrar Türkiye’de yaşamayı, çalışmayı düşünebilir misiniz?
Baştan beri söylüyorum, ben Türkiye'den, insanlarından hiçbir zaman soğumadım. Orada tüm yaşadıklarım, kötü deneyimler, hepsi haznemize yazıldı, onda bir sıkıntı yok. Ben çocuğumdan dolayı Almanya'ya dönmek zorundaydım. Onu daha fazla sistemin içindeki risklere maruz bırakamazdım. Ama tabii ki Türkiye'yi, insanlarını seviyorum. Eminim bu düzenin günün birinde değişeceğine, tüm haksızlıkların giderileceğine. Her şey çok güzel olduğunda, insanlar yine istediğini özgürce yazdığında, ben de seve seve yine Türkiye'de çalışmak isterim.
"Artık aynı insanlar değiliz"
Artık Almanya’da yaşıyorsunuz. Türkiye'de yaşadıklarınızın etkisini üzerinizden atabildiniz mi, buradaki hayatınızne kadar normalleşebildi?
Yine aile olarak evimizdeyiz, bir aradayız. Ama tabii ki Türkiye'de yaşadığımız deneyimler haznemize yazıldı, o deneyimlerle birlikte yaşıyoruz burada. Aynı insanlar değiliz muhtemelen, yaşadıklarımız bizi değiştirmiştir. Ayrıca Almanya'da çok sayıda Türkiye vatandaşı, Türkiye ile bağı çok sıkı olan insanlar yaşıyor. Burada da yaptığımız, söylediğimiz her şey dikkatle izleniyor ve zaman zaman değişik tehditler de alabiliyoruz, sosyal medyadan küfürler gelebiliyor. Fakat aynı Türkiye'de yaptığım gibi, burada da kelimeleri sakınmıyorum, eleştirilerimi yapıyorum, tabii ülkenin iyi yanlarından da bahsediyorum. Türkiye'yi seviyorum ama oradaki sistemde yapılan haksızlıkları dile getirmekten de hiç geri adım atmıyorum. Hayatım normal diyebilirim fakat Türkiye'deki davanın baskısı, orada yaşanan olayların baskısı üzerimizde kalmaya devam ediyor.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde geçirdiğiniz yaklaşık 8 aylık sürenin 6 ayında oğlunuz da sizinle birlikteydi. Bu günleri ele aldığınız "Mein Sohn bleibt bei mir" (Oğlum bende kalacak) adlı kitap da bir ay önce Almanya'da piyasaya çıktı. Oğlunuz şimdi nasıl?
Oğlum iyi şimdi. Cezaevinden çıktıktan sonra uzun bir süre, onarılması gereken bir güven duygusu vardı. Onun üzerinde çalıştık, o travmayı atlatması için çok çaba gösterdik. Yaşı çok küçüktü o zaman. Almanya'ya geldikten sonra birçok şey kendiliğinden düzeldi. Yeniden güven kazandı, korkuları gitti, birçok şeyi unuttu ya da unutmak üzere.
Aydın Üstünel / Deutsche Welle Türkçe
9 notes · View notes
sonmuzik · 2 years
Text
Duy Beni 7. Bölüm 2. Fragmanı Yayında!
Tumblr media
Duy Beni 7. Bölüm 2. Fragmanı Yayında! Kanat Leyla'ya Gerçekleri İtiraf Ediyor!
Duy Beni, 7. yeni bölümüyle 18 ağustos perşembe günü ekrana gelecek. Dizinin yeni bölümünde; Kanat ile babası, yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılır. Aziz, Kanat’ın yanına gidip gülerek babasının yaşayacağını söyler. Annesi ise, Rıza’nın bu kazadan sonra çocuklarına neler yapacağını bildiği için onu hastane odasında boğarak öldürmeye çalışır. Ekim, hastanede Kanat’ı yalnız bırakmaz. Kanat Leyla’ya Gerçekleri İtiraf Ediyor! Duy Beni 7. bölüm 2. fragmanında; Bahar ile Sedat hoca, öğrencileri mahalleye götürüyor. Onlardan sokaktaki çöpleri toplayıp duvarları boyamalarını istiyor. Melisa, Leyla’nın Kanat’tan hoşlandığını anlıyor. Aziz Kanat’a, yaptığı plandan bahsediyor ve bunun sonunda en çok Leyla’nın üzüleceğini söylüyor. Kanat Leyla’yı arayıp ona, onunla mesajlaşan kişinin kendisi olmadığını söylüyor. Leyla, duydukları karşısında yıkılıyor. İşte Duy Beni 7. bölüm 2. fragmanı… https://www.youtube.com/watch?v=p1GVkpSmL0E DUY BENİ 6. BÖLÜM ÖZETİ! Ekim, Aziz’in Kanat hakkında anlattıklarını duyduktan sonra ona inanır ve hemen soluğu Leyla’nın yanında alır. Onu Kanat hakkında uyarmak ister. Ancak Leyla, onun söylediklerine inanmaz. Melisa, Leyla’nın evine gidip onu okul için hazırlar ve hatta onu arabayla okula götürür. Leyla, öğrenciler tarafından muhteşem bir şekilde karşılanır. Ekim onun, neler yaşayacağını tahmin edip onu yine uyarmak ister. Leyla Kanat’tan, kendisini içeri götürmesi için yardım ister. Müzik odasında ona mesajlarından bahsedip onu sevdiğini ve onun sayesinde okula döndüğünü söyler. Aziz, içeri girip Kanat’la yalnız görüşmek istediğini söyler. Ona dışarıda Leyla’ya onunla mesajlaşan kişinin kendisi olmadığını söylerse, kaza olayını babasına anlatacağını söyleyip Kanat’ı tehdit eder. Öyle olunca Kanat Leyla’ya gerçekleri anlatamaz. Leyla, Kanat’a Melisa’yla ilişkisini tamamen bitirene kadar onu bekleyeceğini söyler. Kanat eve gidip çok düşünür ve Ekim’e aşık olduğunu anlar. Onu arayıp buluşmak ister. Buluştuklarında ona aşık olduğunu göz yaşları içinde itiraf eder. Bu arada Rıza, Aziz’in kendisinden habersiz eve arkadaş getirmesine sinirlenip karısının bacağına çatal batırır. Duy Beni 7. Bölüm 1. Fragmanı Yayında! Aziz Kanat’a Babasının Yaşayacağının Haberini Veriyor! Aziz, Ekim’e sırtını gösterip bunu abisinin yaptığını söyler. Daha sonra Bahar öğretmene de sırtını gösterip abisinden şiddet gördüğünü ima eder. Bahar öğretmen Rıza beyi arayıp durumu ona anlatır. Rıza eve öfkeyle gelip Aziz’in üzerine yürür. Kanat, babasının Aziz’e zarar vermesini engellemeye çalışırken babasıyla birlikte balkondan aşağı düşer. Babasının başının kanadığını gören Kanat ona, her şeyin bittiğini söyler. Read the full article
0 notes