#22 Temmuz
Explore tagged Tumblr posts
Text
Her yıl kendimi tekrar bir araya getirmeye çalışırken birkaç kemiğimi yerinden oynatıyorum.
22 temmuz.
Bugün benim doğum günüm
ve ben var olmakta biraz zorluk çekiyorum.
179 notes
·
View notes
Text
"Tüm yaşamım boyu eksik bir şey vardı. Hiçbir zaman bulup çıkaramadım."
Ferit Edgü (24 Şubat 1936 - 22 Temmuz 2024)
#ferit edgü#edebiyat#kitap#anlamlı sözler#kitap alıntıları#yazın#şiir#kitap tavsiyesi#kitap listesi#kitap önerisi#şiir alıntıları#saireyn#eksik
98 notes
·
View notes
Text
Srebrenitsa Katliamı
11 Tem 1995 – 22 Tem 1995
Srebrenitsa Soykırımı, 1995 yılında Bosna-Hersek'te, Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tanık olduğu en büyük vahşetlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Bu insanlık dışı olayda, 8.000'den fazla Boşnak sivil, sistematik biçimde katledilmiştir.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1995’te Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde katledilen Boşnakların anısına 11 Temmuz’u, “Soykırımı Düşünme ve Anma Günü” ilan etti.
*
Ölmek istiyordum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum”
Bosna’daki İnsanları Korumakla Görevlendirilmiş Hollandalı Bir Asker
***
“Soykırımın iki yüzü vardır. Birincisi soykırımı uygulamak diğeri
de soy kırım yapıldığını unutturmaktır...
BOSNA savaşını yaşamış BİJELJINALI BOŞNAK Yazar JUSUF TRBİÇ.
***
Ve unutmayacağız ...
11.Temmuz 1995
Unutma...
unutturma...
***
Kelebek...
Zarafet, narinlik. Özgürlük sembolü.
Mavi...
Denizin, gökyüzünün, sonsuzluğun rengi. Özgürlük sembolü.
Peki ya ikisi birleşince?
Kocaman bir acı "mavi kelebek"...
Mavi kelebekler Avrupa'nın orta yerinde, Bosna Hersek'te yaşanan bir katliamın simgesi...
"Bastığın yeri toprak deyip geçme" sözü bizlere tanıdık.
Durum Bosna'da da benzer.
Attığın her adımda bir toplu mezara rastlamak mümkün.
Bosna Savaşı'nda 312 bin kişi öldü.
35 bini küçücük çocuklardı.
Binlerce çocuk annesiz, babasız kaldı. Tarif edilemez acılar yaşadı.
50 bin kadın tecavüze uğradı.
Ruhunda tamir edilemez yaralar açıldı..
Ölenler toplu mezarlara gömüldü.
Sadece bugüne kadar 500'ün üzerinde toplu mezar ortaya çıkarıldı.
Bunların 300'ü mavi kelebeklerin yardımıyla oldu.
İşte bu yüzden de mavi kelebeklerin hikayesi bugüne kadar duyduğum en yürek yaralayıcı öykü...
Bosna Hersek'te bulunan toplu mezarların üzerinde mavi kelebeklerin uçtuğu farkedilmiş.
Bir, iki derken bunun tesadüf olmadığı anlaşılmış.
Durum biraz incelenince toplu mezarların olduğu yerlerde toprağın yapısının değiştiği, mezarların üzerinde farklı bitkiler oluştuğu belirlenmiş.
Bu koku da mavi kelebekleri çekiyormuş.
Birçok kişi için kocaman bir acı olan bu hikaye, Bosnalılar içinse bir umuttu.
Sevdiklerinin kemiklerini bulmak, sadece onlardan bir ize rastlamak isteyen binlerce kişi günlerce mavi kelebekleri izlemeye, onların peşinden gitmeye başladı.
Nice ömür mavi kelebeğin peşinde geçti...
Bugün işte bu acıların en büyüklerinden birinin yıldönümü.
(Damla Doğan)
Anılarına saygıyla...
Derleme: Semihat Karadağlı
27 notes
·
View notes
Text
Travel Cyprus 22 / Girne:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' nin bir kazasıdır. Girne kent ve çevresi, adanın en gözde tatil beldesidir. Kentin güneyi Beşparmak dağları, kuzeyi ise Akdeniz' dir.
Kentin adı Roma kaynaklarında Corineum olarak geçer. Kentin tarihi adanın tarihi ile aynı olup, Bizans döneminde birkaç kez Arap korsanları tarafından yağma edilmiştir. Bazı kaynaklara göre kent, M. Ö. X. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuştur. Kurucuları kente ülkelerindeki bir dağın adı olan "Kyrenia" adını verirler. Başka bir bilgilendirme ise M. Ö. IX. yüzyılda buraya yerleşenlerin ticaret kolonileri kuran Fenikeliler olduğudur. Strabon şehrin Akalara mensup olan efsanevi Tegea kralı Cepheus tarafından kurulduğunu yazar. Buna rağmen şehrin bulunduğu bölgenin kalıcı yerleşim alanına dönüşmesi MÖ 4. yüzyılda, Pers hakimiyetinde gerçekleşir. MS 7. yüzyıldaki Arap saldırıları sırasında Girne Kalesi yapılır. 1191 yılındaki 3. Haçlı Sferleri sırasında İngiliz kralı I. Richard, İsaakios Komnenos' la savaşarak kaleyi kuşatıp ele geçirir. Bunu takip eden yıllardaki Lüzinyan hakimiyeti sırasında kale sağlamlaştırılır. 1373 yılında Ceneviz saldırıları nedeniyle kale tahrip olur. 1489 yılında tüm adayla beraber Venedik kontrolüne geçen Girne' de, bu dönemde kalede büyük değişiklikler yapılır. 9 Temmuz 1570 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu' nun Kıbrıs seferi sırasında şehir kendi rızasıyla teslim olur.
Girne Yat Limanı, Girne Kalesi, Eski surlar içindeki şehir, Batık Gemi Müzesi, Lüzinyan Kulesi, Ağa Cafer Paşa Camisi, Archangelos Michael Kilisesi ve İkon Müzesi şehir merkezinde görülebilecek tarihi eserlerdir.
10 notes
·
View notes
Text
Huzur içinde uyu büyük yazar..
Ferit Edgü 🥀
24 Şubat 1936 - 22 Temmuz 2024
7 notes
·
View notes
Text
22 Temmuz Cumartesi
Emirgan Korusu Dump📍
31 notes
·
View notes
Text
SARIKAMIŞ Şehitlerimizi ve tüm şehitlerimizi rahmet,minnet ve saygıyla anıyoruz.Mekânları Cennettir inşaAllah. Ruhları şâd olsun.(SARIKAMIŞ Harekâtı
22 Aralık 1914 -6 Ocak 1915)
ŞEHİTLERİN SESİ
Resûl'ün övgüsüyle Türk'ün şanlı elini
Alparslan'ın eliyle selamladım bayrağım
Ulubatlı Hasan'ın kükreyen er dilini
Hilâl'in sancağına kelâmladım bayrağım
"Kızıl Elma'ya " diye diye vatan olmaya !
Tekbirler getirirken ezanlara dolmaya !
Tarihimi, anıtlar,belgeler koya koya ,
Zaman dilimlerine dilimledim bayrağım
Malazgirt heybetiyle bir perçin daha vurdum
Nal parıltılarıyla zafer dedim kudurdum
Mehterin marşını bu toprak için çaldırdım
Vatanı Anadolu'm tanımladım bayrağım
Âniden ölüm geldi karlar dondurdu beni
Allahûekber'deki buzlar döndürdü beni
Zamansız bir mahşere aldı, kondurdu beni
Mukaddestir şüphesiz, Hâkk damladım bayrağım
Peygamber kucağında bükülmezken bilekler
Bir alev topu gibi Allah idi dilekler
Çanakkale 'de mermi ucundayken melekler
Şehâdet şerbetini yudumladım bayrağım
Samsun'dan selam verdi takası, gemisiyle
O bacasından tüten duman duman sisiyle
Şeref,şan sesindeki ısıtan nefesiyle
Türk'e yol veren adı, adımladım bayrağım
Kocatepe'den sesler şafağı tanlatınca
Başıma boz kalpağı,boz kemeri katınca
Taaruzun terine şu alnımla yatınca
Menzile gülleleri hücumladım bayrağım
Mukaddes tarafından baktım haklı davaya
Girsinler ! Başbelâsı fırtınalar hizaya !
"Gök Girsin Kızıl Çıksın" yeminiyle,fezâya
Kızıl rengini alıp ,hacimledim bayrağım
Kim ki Türk'e düşmansa kesilir ayak sesi
Duyulmasın böceğin yılanların nefesi
Dengededir her zaman Türk'ün şanlı kefesi
Bu günler yorgunluğu tadımladım bayrağım
Vatan Millet Sakarya mevcut ereğimdeyken
Hudut boylarında her kahpe ürüyor derken
Yok mu silâh yığanın küstah ağzını diken
Sınırın kopuğunu düğümledim bayrağım
Her düğüm bir Bozkurt'un kılınç sallamasıdır
Taymalar atarak dağ taş bombalamasıdır
Ya zafer ya uçmağı dile dolamasıdır
Bir köpürge sesiyle bak,gümledim bayrağım
Sonsuza dek çalacak,elbet İstiklâl Marşı
Bayrağımıza kim köstek,kim ise karşı
Töre,yasa gereği ,toz toprak edip arşı
Sana gök ile yeri tam, tamladım bayrağım
O gece haine 'dur' diyen yiğitler varken
Aziz kahramanlara er meydanları darken
"Onbeş Temmuz"da yeri göğü melek sararken
Başlarına serviler biçimledim bayrağım
Ki,ezelden ebede, bütünleşen akışın
Millî egemenliğe ercesine bakışın
Kuru ifâde değil, tarih çıkan yokuşun
Seni,sonsuz zamana kadîmledim bayrağım
Ben şehitler sesiyim ; ağlatmayın bayrağı
Varım yoğum herşeyim, üşütmesin kırağı
Yüreğin gönderinde sıkı tutun sancağı
Bizle takip et Türk'ü, adım adım...Bayrağım !
Yerler ve gökler şahitler,Hâkk'a yürüdü şehitler...Bizler, Türk milleti olarak ecdadımızla, şehitlerimizle, gazilerimizle ne kadar övünsek azdır.Vatanın bütünlüğü, milletimizin birlik ve beraberliği için canları pahasına mücadele ederek toprağın bağrına düşen geçmişten bugüne kadar, tüm kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.Vatan size minnettardır.Ruhlarınız şâd olsun.Nûrlar içinde uyuyunuz.
11 notes
·
View notes
Text
Eskisi gibi değilim, olmak da istemiyorum.
Ne olursa olsun kimse üzülmesin diye sineye çekemiyorum.
Kendime yük olarak hiçbir şeyi taşıyamıyorum, dolduğum zaman patlıyorum.
Böyle olunca insanlar eskiden bulduğu yüzü şimdi mesafe olarak görüyor.
Belki de böyle olmak lazım..
Kalemin dili 04
Saat 22: 21
2024: temmuz 6
#gecenin hüznü#geceye bir şarkı bırak#college#güzel sevmek#ay ve gece#cyberpunk edgerunners#poster#yarn#finance#cats#kalemimden dökülenler#kahvekeyfi#kalemindili04#kalemin dili
5 notes
·
View notes
Text
🗣️ Lozan'ın Gizli Maddeleri Yalanını Kimler Neden Uydurdu?
Neydi o yalan?
Doğal kaynakların (madenlerin çıkarılması) Lozan antlaşması engeli ile ancak yüzüncü yıl bittikten sonra çıkarılacak yalanıydı.
Bu yalanı kim uydurmuş olabilir?
Dinci eğitim ve öğretim ile cehaleti çoğaltan, sömürenleri kullanan emperyalizm ve yerli işbirlikçi taşeronları.
Çünkü kurtuluş savaşı sonrası emperyalistler ne demişlerdi?
Mustafa Kemal Atatürk yüzünden Anadolu üzerinde ki planlarımızı bir asır ertelemek zorunda kaldık.
Tesadüf mü son yirmi yılda Atatürk'ün ahlak yoksunu bir şekilde hedef alınmış olması.
Lozan'ın bir asır sonra gizli maddeleri gereği doğal kaynakları çıkarma hakkı elde edeceğimiz yalanını cahiller arasında yayarak insanları Atatürk'e düşman etmek istediler.
Başarabilirler mi?
Mümkün mü?
Oysa son yirmi yılda gece ve torba yasalar ile doğal kaynaklar maden ruhsatları ile emperyalizmin şirketlerine satıldı. Hani doğal kaynakları çıkarmak yasaktı.
Sen ey cahil insan bu yalana yirmi yıldır din adına başka yalanlara kanarak bugün perişan bir halde olduğunu bile görmeden inanıyorsun.
Aklını, vicdanını ve ahlakını kaybettiğin için senin yüzünden bizde çile çekiyoruz.
Yetmez mi?
Sadece maden ruhsatlarını değil toprakları, mülkleri ve yurttaşlığı bile satıyorlar.
Sen yine uyuyorsun!
Yüz yıllık birikimler sayıldığında uyuduğun gibi.
Senin cehaletin ve ihanetin benim yaşamını, özgürlüğümü, huzurunu geleceğimi tehdit ediyor.
Hakkını seni din ile aldatarak çalıyor ve çaldırıyorlar.
Ülke siyonizm hapisanesine döndü sen siyonizme din ve tanrı gibi tapıyorsun.
Dışa bağımlı hale gelmiş olmanın sebebi de bunlar, yaşam pahalılığının sebebi de bunlar, gelecek kaygısı taşıma sebebi de bunlar.
Yalanları 24 Temmuz 2023 günü bitti.
Yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk nasıl Anadolu üzerinde ki planlarını yırtıp attı ise bugün Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleri bop planını aynı şekilde yırtıp tarihin çöplüğüne taşeronları ile birlikte atacaklar.
Ülkemiz dahil 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen bop projesinin amacı Anadolu'da Serv haritasını yeniden gerçekleştirmektir.
Bu projenin eş başkanı yirmi yıldan fazladır bu ülkeyi yönetmeye devam etmektedir.
Bu gidişle hedefine ulaştığında toplumun haberi olacaktır.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Lozan Barış antlaşması#bop projesi#bop eşbaşkanı#Serv
9 notes
·
View notes
Text
dün gece bu saate kadar :')
22 temmuz seni unutamayacağım
8 notes
·
View notes
Text
19 Aralık 1978’de sabahleyin evimize gelen gazeteleri açtığımızda ailece dehşete kapılmıştık. Gazetelerdeki fotoğraflar tüyler ürpertecek düzeyde inanılmaz korkunçtu. Kadın, çocuk, yaşlı, genç insanlar evlerinin içinde; kimileri yataklarında uyurlarken katledilmiş; üst üste yığılmış cesetleriyle siyah-beyaz fotoğrafların içinden dehşet veren bir karanlık vahşet yansıyordu.
Toplamda 120 insanımız bir hafta süren bir katliamla canlarını kaybetmiş, arkasından 200'ün üzerinde ev yakılmış, 100'e yakın işyeri tahrip edilmişti. Yirmi üç yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1–24 yıl arasında ceza almıştı. Katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise hala ulaşılamadığını biliyoruz.
Bu karanlık olaydan sadece iki yıl sonra Mayıs ve Temmuz aylarında Çorum’da bir kanlı tezgâh sonrası 57 canımızı daha kaybettik.
Tıpkı Sivas’ta, Madımak Oteli’nde aydınları göz göre göre yakıp, yok edip suçluların, insan kılıklı yaratıkların adalet önüne çıkarılmadan kaybolmalarıyla; geriye kalan acı, utanç ve 35 insanımızın dinmeyen özlemini bize bırakmaları gibi oldu.
Peki, bu ülkenin en aydınlık yüzü olan insanlarımız ne yaptı?
Nefreti, kini, öç almayı bırakın, bu kanlı olaylar sonrasında asla ırkçı, bölücü, ayrımcı söylemlerle hiç kimseyi birbirine karşı kışkırtmadılar.
Kavgalarını, kırgınlıklarını ve acılarını sazla, sözle türkülerle kendi dizlerine vurarak dile getirdiler.
Uygar bir insanda görebileceğimiz bir tavırla: ‘’İncinsen de incitme’’ felsefesiyle yaşadılar.
‘’Âlem çiçek olsa, arı ben olsam, Dost dilinden tatlı bal bulamadım.’’ diyen Pir Sultan Abdal’ın yolundan dostluğun izini sürdüler bu topraklarda.
Yaşadıkları her dışlanmada Şeyh Edebali’nin öğüdünü dinleyip sustular:
‘’Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır’’
Dışarıya çıkaramadıkları acılarını yeri gelince türkülerle, deyişlerle, semahlarla tıpkı Mahsuni Şerif gibi ilaca dönüştürmeyi de bilmişler:
‘’Mahsuni Şerif'im dindir acını, Bazı acılardan al ilacını…’’
İnsanları etnik kökenine, dinine ya da diline bakarak ayırt edenlere ne güzel cevap vermiş Âşık Veysel:
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın, ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün, ben sac mıyım?
Bu güzel toprakların Türk Milleti çatısı altında var olmasından bu yana, her zaman en uygar, en aydın, en bütünleştirici, en hoşgörülü halk olarak yaşayıp hepimize ayna tuttu Alevi yurttaşlarımız.
Ama biz biliyoruz ki, Yunusun dediği gibi:
İnsan iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.
Öyleyse : ‘’ Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.’’
Tüm canlarımızın ruhları şad olsun, toprakları aydınlık olsun.
Gülsen Dede- Aralık 2020
2 notes
·
View notes
Video
youtube
Rodrigo’nun Gitar Konçertosu ile Deniz Gezmiş’i buluşturan gerçeklik
Asıl adı Joaquin Rodrigo Vidre… Ünlü İspanyol klasik müzik bestecisi ve piyano virtiözü… Tüm dünya onu Concierto de Aranjuez adlı eseriyle tanır. Bizdeki yaygın adıyla “Rodrigo’nun Gitar Konçertosu”…
Rodrigo 22 Kasım 1901’de İspanya’da, Valencia – Sagunto’da doğdu ve 6 Temmuz 1999’da 98 yaşındayken Madrid’te vefat etti.
Henüz üç yaşındayken difteri’ye yakalandıktan sonra görme yetisini kaybetti… Sekiz yaşında solfej, piyano ve keman eğitimine başladı. On altı yaşında armoni ve kompozisyon dersleri aldı. Piyano virtiözü oldu, bir çok klasik müzik eseri yazdı. Erken bir yaşta kör olmasına rağmen, büyük başarılar kazandı. Beklenilenin aksine, gitarı hiçbir zaman çok iyi çalamadı.
Rodrigo, 19 Ocak 1933’te, Valencia’da, Kamhi ailesinin kızı Victoria Kamhi ile evlendi.
Victoria Kamhi ünlü piyano hocaları Lalewichz, Lévy and Viñes’dan piyano eğitimi aldı. Rodrigo’yla 1929 yılında tanıştı ve Valencia’da evlendiler. 1939’da İspanya’ya dönmeden önce, İkinci Dünya Savaşı’nın en vahşi dönemlerinde, Hitler Faşizminin Fransa ve Almanya’sında yaşadılar. Üstelik, 27 Ocak 1941’de tek kızları Cecilia doğdu. Bu dönemlerinde yaşadıkları bile başlı başına bir sinema eseri olur sanırım; kör bir piyanist, onun Yahudi asıllı eşi…
Kamhi şartlar gereği piyano kariyerine son verip, çocukluğundan beri kör olan besteci kocasının asistanı oldu ve onun biyografisi olan, birçok dile çevrilmiş De la mano de Joaquín Rodrigo: Historia de nuestra vida’yı yazdı. (Türkçesi:Joaquin Rodrigo’yla el ele:Maestro’nun yanında hayatım)
Kamhi 1997’de kocası Rodrigo’dan iki yıl önce, 92 yaşında öldü. Kendisinin ve eşinin mezarları Aranjuez mezarlığındadır.
Gelelim meşhur konçerto’nun hikayesine…
Hitler ve Mussolini destekli General Franco’nun komutasındaki faşist güçlerin, 17 Temmuz 1936’da seçimle işbaşına gelen Sosyalistlerin “Halk Cephesi” koalisyonuna karşı ayaklanmasıyla İspanya bir iç savaşa sürüklendi…
Bir yanda Alman Nazi ordusunun bombardıman uçakları… Mussolini’nin askerleri… Ve faşist İspanya ordusu…
Diğer yanda birçok ülkeden gelen devrimcilerden, sosyalistlerden ve anti-faşistlerden oluşan ‘Enternasyonal Tugaylar’… Ve çeşitli partilerin bir araya gelerek oluşturduğu ve halkın desteğiyle iktidara gelen İspanya Sosyalistlerinin Halk Cephesi…
Üç yıl süren ve büyük yıkıma yol açan İç Savaş Halk Cephesi’nin yenilgisiyle sonuçlandı… Ve İspanya’da Franco’nun, 1975 yılında ölümüne kadar 40 yıl sürecek olan, diktatörlük dönemi başladı.
İşte, bu meşhur konçerto bu dönemi anlatır…
İspanya iç savaşı sırasında ve sonrasında Franco diktatörlüğünün halkına çektirdiği acıları, zulmü anlatan ve Faşizme karşı direnen devrimcilerin coşkusunu içeren bu muhteşem konçerto’yu Rodrigo görmez olduğu için bölümler halinde eşine yazdırmıştır.
Concierto de Aranjuez, varolanlar içerisinde çalınması en zor olan Gitar Konçertosu olarak bilinir. Ve Konçertoyu tam anlamıyla Paco de Lucia’nın çalabildiği söylenir…
Özellikle 68, 78, ve ‘88’ kuşağı gençliğini yaşayıp da Rodrigo’nun Gitar Konçertosunu ezbere bilmeyenine doğrusu ben pek rastlamadım.
Peki neden?… Hiç düşündünüz mü?…
Cevabını ben vereyim: Bizim Deniz’in etkisinden…
Deniz Gezmiş’ten bahsediyorum…
Ne güzel yazmış Can Yücel Mare Nostrum şiirinde Denizi…
En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim, O, onun en güzel yüz metresini koştu en sekmez lüverin namlusundan fırlayarak… En hızlısıydı hepimizin, en önce göğüsledi ipi… Acıyorsam sana anam avradım olsun, Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!
Başka söze gerek var mı Denizi anlatmak için….
Öncülüğünün ve yaptıklarının yanı sıra, bizlere bu muhteşem konçertoyu keşfetme fırsatı verdiğin için de;
Aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!…
Deniz Gezmiş 6 Mayıs 1972’de idam edilmeden önce son arzusu olarak demli bir çay ve sigara eşliğinde Rodrigo’nun Gitar Konçertosu’nu dinlemek istedi…
idama giderken arkadaşları ıslıkla ona bu konçertoyu çaldılar
sonra da idam edildi
14 notes
·
View notes
Text
SEVENLER AYRI
ZALİM BU YUZDEN AZDI
Kimi ne yaptığını bilmiyor
İçmeden sarhoş ayyaş
Çok az da olsa sevenler var
Birbirinden ayrı kalanlar var
Bu yüzden dünyamız
Cehennemden dar
Sevenler mazluma sahip çıkar
Sevenler adaletli olur
Sevenler sevmeyi öğretir
Zulüm varsa
Sevenlerin ayrı kaldığındandır
Sevenler ayrı
Zalim bu yüzden azdı
Gökhan ER
I 22 Temmuz 2024 I
0 notes