#ürün etiketi hazırlama
Explore tagged Tumblr posts
diyetyapsagliklibeslen · 7 years ago
Text
Gıda Güvenliği Araştırmaları
Gıda güvenliği, ürünlerin tarladan toplandığı andan itibaren, işleme, taşıma, depolama, dağıtım, hazırlama, pişirme işlemine kadar olan kısımda biyolojik, kimyasal, fiziksel tehlikelerden korunması ve tüketici güvenliğinin sağlanmasıdır. Bu sebeple gıda zinciri boyunca kontrolün gerçekleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Gıda güvenliği tüm ülkelerin en önemli konularının başında gelmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte çevresel ve sosyal sorunlar güvenli gıdaya ulaşmayı engellemektedir. Tüketiciler gıda güvenliğinin en son halkasını oluşturmaktadır. Bu nedenle, tüketicinin satın alma gücü ve bilinçli olması gıda güvenliğini sağlamanın en önemli faktörüdür. Tüketici topluluğunun büyük bir bölümünün alım gücü ve eğitim düzeyinin düşük olması, tüketici bilincinin oluşmaması, sağlıksız, düşük kaliteli gıdaları üreten işletmelerin artmasına neden olmaktadır. Gıdalardan kaynaklanan hastalıkların ortaya çıkması ve böylelikle iş kayıplarının oluşması, bu hastalıkların giderilmesi için yapılan tedavi masrafları, ulusal ekonomiye getirdiği maddi yük küçümsenmeyecek boyutlara ulaşmaktadır.
Avrupa Birliği mevzuatının önemli bir kısmı gıda güvenliği ve halk sağlığına ilişkin konulardan oluşmaktadır. AB’ne uyum sürecinde Türkiye’de gıdalardan kaynaklanabilecek tehlikelerden insan sağlığının korunması için tarladan sofraya kadar olan tüm aşamalarda gıda mevzuatının AB gıda mevzuatı örnek alınarak düzenlenmesi ve uygulanmaya başlaması ilk hedefler arasında yer almaktadır.
Türkiye’de, AB ile gıda mevzuatı açısından halen büyük eksikliklerin olduğu görülmektedir. Bunun önlenmesi için, bu konuda bilgili personelin yetiştirilmesi ve sayısının arttırılması, eksik olan kurum ve kuruluşların bir an önce uygulamaya başlatılması gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı müddetçe Türk gıda ürünlerinin AB pazarına girme şansı oldukça düşük olacaktır.
Bu nedenlerle gıda güvenliği ve tüketici bilinci ele alınması gereken önemli konuların başında gelmektedir.
Bu çalışmanın ana materyali, Tokat ili merkez ilçede yaşayan 401 hane ile yapılan anketlerden elde edilen verilerden oluşmaktadır.
Anket verilerine dayanan bulgularda tüketicilerin demografik, sosyo-kültürel ve ekonomik yapıların analizinin yanı sıra, marka değerlendirme ve ürün etiketi okumada faktörler, gıda güvenliği kavramını duyan tüketici kitlelerinin profilleri, gıda ürünlerinin değerlendirilmesi, güvenilir gıdaya fazladan ödeme isteğine ilişkin analizler bulunmaktadır. SPSS tabanlı analiz tekniklerinden; faktör, güvenirlik, logit, çoklu uyum, ki kare analizleri uygulanmıştır.
Ürün pazarlaması aşamasında, firma ve şirketler ürettikleri ürünün kime ve hangi kesime hitap ettiğini belirleyip o yönde bir pazarlama politikası izlemektedirler. Araştırmaya katılan gıda alışverişini tek başına yapan tüketiciler incelendiğinde, kadınların erkeklerden daha az gıda alışverişi yaptığı tespit edilmiştir. Gıda alışverişini kendi yapmayan tüketicilerin daha çok karı-koca birlikte alışveriş görülmektedir. Eğitime göre incelendiğinde ise, üniversite mezunlarının daha fazla gıda alışverişi yaptığı görülmektedir.
Araştırmada eğitim düzeyi yüksek olan tüketiciler markalı ürün satın almada fiyatın önemli olmadığını düşünmektedirler. Ayrıca ambalajlı ürünleri tercih etmektedirler.
Araştırmada eğitim düzeyi düşük olan tüketiciler promosyon satış arttırıcı kampanyalar ve gıdaların doyurucu olmasını önemli bulmaktadırlar.
Tokat ilindeki tüketicilerin büyük çoğunluğunun (%68,6) gıda güvenliği kavramını duyduğu saptanmıştır. Gıda güvenliği kavramını duyanların ise büyük çoğunluğunun (%68,7) gıda güvenliği kavramını doğru olarak tanımladığı tespit edilmiştir. Tüketicilerin bu konuda bilincinin yüksek olduğu görülmektedir. Bu oranın daha da yükselmesi için tüketicilere gıda güvenliğiyle ilgili bilgilerin verilmesi ve bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Eğitim seviyesi arttıkça gıda güvenliğini duyma oranının arttığı saptanmıştır. Gıda güvenliğini duyma oranı ilkokul mezunu ve altı olanlarda daha az iken, üniversite mezunlarında bu oranın yükseldiği görülmektedir. Eğitim seviyesi düşük olan kişiler, bu konuda bilgilendirilmelidir.
Güvenli gıda tüketimi konusunda, AB’ye uyum sürecinde uygulanan yasal düzenlemelerin yanı sıra halkın ulaşabileceği, devlet eliyle de önemli çabalar gösterilmektedir. Dünyada gıda kaynaklı hastalıklardan yılda yaklaşık olarak 2 milyon kişi yaşamını yitirmektedir. Tüketicilerin bu konularda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından ‘Güvenilir Gıda Sağlıklı Yaşam’ kampanyası başlatılarak 174 gıda hattı uygulamaya geçirilmiştir. Tüketici satış noktalarında sorunla karşı karşıya geldiğinde 7 gün 24 saat boyunca açık olan, 174 hattını arayarak şikayetlerini bildirecek, sorun web tabanlı bir sistemle tespit edilerek çözümler getirilecektir. Tüketicilerin geneli incelediğinde, yarıdan fazla bir bölümünün bu hattın varlığını hiç duymadığı tespit edilmiştir. Bunun için tüketicilere bu hattın varlığıyla ilgili televizyon programlarında bilgiler verilmeli, en azından okullarda bu hattın varlığından bahsedilmelidir.
Araştırma kapsamındaki tüketicilerin büyük çoğunluğunun mikrodalga fırını olmadığı saptanmış ve tüketicilerin çoğunluğunun gıdaların mikro dalga fırında güvenli bir şekilde ısınmadığından kanserojen etkiye sahip olduklarını düşündükleri tespit edilmiştir.
Tüketiciler derin dondurucuyu kullanarak mevsiminde olmayan ürünleri tüketebilmektedir. Ayrıca çalışanlara, hazır gıdaların dondurucuda bulundurulması zaman açısından büyük avantaj sağlamaktadır. Tüketicilerin büyük çoğunluğunun derin dondurucuya sahip olduğu ve gıdaları uygun sürede sakladıkları saptanmıştır. Bu konuda tüketicilerin bilinç sahibi oldukları görülmektedir.
 Türkiye’yi iç ve dış pazarlarda önemli piyasa rekabeti koşulları beklemektedir. Bu rekabeti sürdürebilmek için; güvenli, sağlıklı, hijyen, kaliteli gıda üretmesi gerekmektedir. Bunun için gıda işletmelerinin kalite yönetim ve güvenirlik sistemlerini kullanarak üretim yapmalıdırlar. Aksi taktirde piyasalardaki rekabet güçleri azalır ve iç ve dış pazarlarda önemli ölçüde ekonomik kayıplara neden olur.
Tüketicilerin büyük çoğunluğunun gıda güvenlik sistemlerini; güvenilir, sağlıklı ve hijyen olduğunu düşündükleri için istedikleri görülmektedir. Güvenli gıda maddeleri üretebilmek için ilk olarak ham maddeler; sağlık, hijyenik ve teknik koşullara sahip işletmelerde üretilmeli ve hazırlanmalıdır. Pazar payını artırabilmek için işletmelerin tüketicilerinde istekleri doğrultusunda güvenlik sistemlerine sahip olması gerekmektedir.
Gıda güvenirliğinin sağlanmış olduğunun göstergesi olarak uygulanan TSE, ISO 22000, HACCP ve EUROGAP gibi kalite yönetim sistemleri oldukça önemlidir. Kalite yönetim sistemleri, tüketicilerin ürünün kalitesi hakkında fikri olmadığı durumlarda çok önemli bir belgedir ve tüketicinin karar vermesini kolaylaştırıcı bir etkendir. Çalışmada, TSE ve ISO dışında diğer güvenlik sistemlerinin tüketiciler tarafından fazla tanınmadığı görülmektedir. Tüketicilerin bu sistemleri öğrenmesi için tanıtımlarının yapılmasına önem verilmeli, gıda danışmanlığı çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
 Sanayileşme, fast food tüketimi, hazır dondurulmuş gıdalar, sokak satıcıları, ihraç artığı gıdalar ve uluslararası ticaret ve turizm ilişkilerindeki artış gibi nedenlerle gıda güvenliğini etkileyen ciddi boyutta tehlikeler oluşmaktadır. Gıda güvenliğinin sağlanması için, İTU, GMP, GHP, GLP, HACCP, ISO 22000, kontrol ve üretim sistemleri kullanılmaktadır. Güvenli gıdayı sağlamak için, izin belgesi alma şartlarından ISO 22000 belgesi zorunluluğu getirilmelidir ve iyi tarım uygulaması belgesi olmayan tarım ürünlerinin satışı yasaklanmalıdır.
Tüketicilerin büyük çoğunluğunun bozuk ve hatalı gıda ürünü ile karşılaştıklarında satın aldığı yerlere şikâyette bulundukları ve sonuç aldıkları görülmektedir. Tüketicilerin %11,7’si ise bozuk ürünle karşılaştıklarında şikâyette bulunmamaktadır. Şikâyette bulunmamasının nedenlerinin en önemlisi ise böyle bir ürünle karşılaştıklarında ne yapacaklarını nereye başvuracaklarını bilmemeleridir. Bu tarz problemlerle karşılaştıklarında nereye başvuracakları konusunda tüketicilerin bilgilendirilmesi gereklidir. Tüketici haklarıyla ilgili televizyon programları yapılmalı, marketlerin camlarına tüketici şikâyetleriyle ilgili ne yapacakları hususunda afişler asılmalıdır.
Tüketicilerin gıdalarla ilgili düşünceleri incelendiğinde, yarıdan fazlası gıda ürünlerinin fiyatının ve tadının geçmişte daha iyi olduğunu, tüketicilerin büyük çoğunluğu ise, ürünlerin etiketleri, ambalajları, kalite ve tazeliğin şimdi daha iyi olduğunu düşünmektedir. Gıda ürünlerinin güvenirliğine bakıldığında ise, geçmişte daha iyi olduğunu düşündükleri görülmektedir. Gıda üreten firmaların, tüketici güvenini tekrar kazanması için, buna göre stratejilerini belirlemesi ve gıda güvenirliği sistemlerini uygulaması gerekmektedir.
Uygulanan çoklu uyum analizi sonucunda, eğitim düzeyi yüksek kişilerin gıda güvenliğinin şimdi daha iyi olduğunu düşündüğü, eğitim düzeyi düşük kişilerin ise gıda güvenliğinin geçmişte daha iyi olduğunu düşündüğü saptanmıştır.
Tüketicilerin büyük çoğunluğunun ambalajlı ürün tercih ettiği görülmektedir. Bunun sebepleri önem derecesine göre; insan sağlığı için daha az risk içerdiği, hijyen olduğu, kalite kontrolünün iyi bir şekilde yapıldığı, en son ise tadının daha iyi olduğu şeklinde sıralanmıştır. Tüketicilerin bu konuda bilinç sahibi oldukları görülmektedir.
Organik tarım ürünlerini kullandıklarını belirtenlerin daha çok okur-yazar, okur-yazar olmayan, ilkokul ve ortaokul mezunları oldukları görülmektedir. Eğitim düzeyi düşük tüketicilerin organik ürün kavramını tam olarak bilmediklerinden, organik ürün tükettiklerini düşündükleri sanılmaktadır. Eğitim düzeyi düşük olan kişilere bir ürünün organik olması için organik ürün sertifikasına sahip olması gerektiği ve bu sertifikanın ürünlerin organik standartlara göre üretildiğinin, işlendiğinin, depolandığının ve paketlendiğinin garantisi olduğu anlatılmalıdır. Ayrıca, ürünün her ne kadar kimyasal gübre kullanılmadan, ilaçlama yapılmadan üretilmiş olursa olsun, sertifikası yoksa o ürünün organik olmadığı konusunda bilgilendirilmeleri gerekmektedir.
 GDO’lu ürünleri tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun duyduğu saptanmıştır. GDO’larla ilgili düşünceleri incelendiğinde ise, en önemli sebep olarak insan sağlığına zararlı olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca, tüketicilerin GDO’lu ürünlerin en fazla sebze ve meyvelerde bulunduğunu düşündükleri saptanmıştır.
Etiket bilgilerini okuma durumları incelendiğinde ise, birinci sırada üniversite mezunlarının, ikinci sırada lise mezunlarının daima etiket bilgilerini okudukları tespit edilmiştir. Sık sık okuyanlara bakıldığında ise lise mezunlarının ilk sırada, üniversite mezunlarının ikinci sırada olduğu görülmektedir. Tüketicilerin geneli, aradığı tüm bilgileri ürün etiketinde bazen bulduklarını ve katkı maddelerini okuduktan sonra ürünü satın almaktan bazen vazgeçtiklerini belirtmişlerdir. Sektörlerdeki firmalar, tüketicilerin aradığı bilgileri ürün etiketlerinde bulmalarını sağlamak için etiket bilgilerini daha açıklayıcı yapmalı ve aldatıcı olmaması konusunda özen göstermelidirler. Böylelikle pazar paylarının artmasını sağlayabileceklerdir.
Tüketicilerin gıda ürünü satın alırken daima son kullanma tarihi (%53,9) ve fiyatı (%53,4) öncelikle göz önünde bulundurdukları saptanmıştır. Şeker düzeyine ise hiç dikkat etmedikleri tespit edilmiştir. Tüketicilerin gıda maddelerini satın alırken son kullanma tarihini okumalarının oranının arttırılması ve alışkanlık haline getirilmesi gerekmektedir. Bu alışkanlık ise kişilere çocukluk ve gençlik dönemlerinde öğretilmelidir. Çocuklukta verilen hijyen eğitimi kişilerin yetişkinlik dönemlerinde tüketim tercihlerini ve davranışlarını etkileyebilir. Özellikle ilköğretim çağlarındaki çocuklara gıda güvenliğiyle ilgili ders programı konulmalı ve genç yaşlarda bu konuda eğitim sağlanmalıdır. Ders programı çocuklara görsel olarak çizgi film ve reklam, yazılı olarak broşür ve afişler şeklinde verilmelidir. Ayrıca okul panolarında bu konuyla ilgili bilgilere yer verilmelidir. Aynı şekilde, genç-orta yaş-orta yaş üstü tüketicilerde bu alışkanlıkları kazandırılmasında başta eğitim olmak üzere görsel olarak TV programları yapılmalı, afişler basılmalıdır.
Tüketicilerin, kaliteye göre gıda ürünlerinin satın alma tercih yerlerinin değerlendirmesi istendiğinde; beyaz et ile diğer et ürünleri, işlenmiş meyve-sebze, süt, yoğurt, peynir/çökelek/yağ, makarna/bisküvi, baklagil/tahıl ve dondurulmuş gıda/konserve için süpermarketleri, taze sebze meyve almada manav gibi geleneksel perakendecileri, taze kırmızı et satın almada kasap gibi konusunda uzmanlaşmış geleneksel perakendecileri tercih ettikleri saptanmıştır.
Tüketiciler ve ailelerindeki zehirlenme vakası incelendiğinde, %16,5’inin zehirlendiği görülmektedir. Tüketicilerin ve ailelerin zehirlenme nedenlerine öncelik sırasına göre bakıldığında, ilk olarak son kullanım tarihi geçmiş gıdaların kullanımı, bunu ambalaj üzerinde tarife göre saklanmamış gıdalar, kalıntı bulunan gıdalar, dondurucuda gıdaların türüne göre saklama sürelerinin bilinmemesi takip etmektedir. Son kullanım tarihi geçmiş gıdaların kullanımıyla oluşan zehirlenme; tüketicilerin gıdaları satın alırken son kullanma tarihine dikkat etmediğinden veya satın aldıkları ürünün dolapta tarihi geçtiği halde dikkat etmedikleri için tüketiklerinden ortaya çıkmaktadır.
Tüketiciler satın aldıkları gıda maddelerini ambalaj üzerindeki tarife göre saklamak ve tüketmek zorundadır. Bazı gıda ürünleri açıldıktan sonra belli süre içerisinde tüketilmesi gerekmektedir. Bu sürenin aşılması, gıdaların üzerinde bakterilerin üremesine ve böylelikle zehirlenmelere ve hastalıklara yol açmaktadır. Bunların önlenmesi için tüketicilerin etiket bilgilerini okuma alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir.
Kalıntı bulunan gıdalardan oluşan zehirlenmenin ise, taze meyve-sebzelerin üzerinde kimyasal kaynaklı pestisitlerin kullanımındaki artıştan kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Bunu engellemek için Tarım K��yişleri Bakanlığı tarafından, 2009 yılında sebze ve meyve üretiminde kullanılan kimyasal maddelerin sınırlandırılması, denetim altına alınması ve uygulanılmasıyla ilgili tedbirler alınmıştır. Türkiye’de uygulanan 74 tane kimyasal maddenin uygulanmasına son verme süreci başlatılmıştır. Üreticiler daha önceleri istedikleri kimyasal ilaçları bayilerden istedikleri miktarda alabilirken artık bu uygulama sona ererek kimyasal maddelerin 12 Şubat 2009’da reçete ile satılması uygulaması başlanmıştır. Böylelikle ürünlerde fazla kimyasal madde kullanımı azaltılacak ve tüketicilerin bu zararlı maddelerden korunması sağlanmış olacaktır.
Tüketiciler dondurucuda gıda ürünlerini saklarken türüne göre saklama süresini bilmedikleri için oluşan zehirlenme; beyaz ve kırmızı etin saklama süreleri faklıdır fakat tüketiciler bunların farkını bilmediği aynı sürelerde sakladığı tahmin edilmektedir. Bu konuda tüketiciler bilgilendirilmelidir.
Tüketicilerin büyük çoğunluğu gıda maddeleri üreten işletmelerin uyması gereken kurallar olduğunu düşünmektedir. Bu maddeleri üretirken uyması gereken kurallara bakıldığında, tüketicilerin büyük çoğunluğu bu kuralların kanun hükmünde kararname niteliğinde yasalar (%79,1) olduğunu düşündüklerini belirtmişlerdir.
Gıda güvenirliği konusunda bilgi sağlamada kitle iletişim araçlarının önemli bir rolü vardır. Yapılan anket sonuçlarına göre tüketiciler, gıda güvenirliği konusundaki en fazla radyo-televizyon kitle iletişim araçlarından etkilenmektedir. Bu nedenle gıda güvenliği konusunda tüketicileri bilgilendirecek radyo-televizyon programları yapılmalı ve eğitilmelidirler. Sağlıklı beslenme, güvenli gıda tüketimiyle ilgili alışkanlıkları kazandıracak şekilde bilgilendirmek için teşvik edici kampanyalar, programlar düzenlenmelidir. Bu şekilde yapılan eğitici programlarla ve teşvik edici kampanyalarla tüketicilerin gıda güvenliğiyle ilgili daha bilinçli gıda tüketimi yapmaları yönünde alışkanlıkları sağlanabilir.
Gıda satın almada en çok etkilenilen araç TV reklamları, en az etkilenilen araç ise radyo reklamları olduğu saptanmıştır. Üreticiler, tüketicilerin en çok televizyon reklamlarından etkilendiklerini dikkate alarak, televizyon reklamlarını etkileyici, dikkat çekici bir şekilde hazırlamalıdır. Böylelikle ürünlerinin daha kolay bir şekilde tanınmasını sağlar ve pazarlamasını kolaylaştırır.
Tüketicilerin yarıdan fazlası gıdaların üretildiği ve satıldığı yerde insan sağlığına dikkat edilmediğini düşünmektedir. Araştırmaya katılan kişiler, en fazla riskli üretimin gıdaların hammadde üretiminde, en fazla hijyen eksikliğinin ise nakliye esnasında olduğunu belirtmiştir. Hem riskli üretim hem de hijyen eksikliğinin pastane, lokanta gibi yerlerde daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Bu nedenle gıda işletmelerinin tüketicilerin güvenini sağlayabilmek için bu tip konulara hassasiyet göstermeleri gerekmektedir.
Gıda güvenirliği değerlerinin geneline bakıldığında tüketicilerin, gıda satış yerleri içinde süpermarketleri, gıda ürünleri tüketim yerleri içinde ise lüks restoranları diğer yerlere göre daha sağlıklı ve daha güvenilir buldukları tespit edilmiştir. Ayrıca seyyar kebapçıları ve lokantaları da güvensiz buldukları tespit edilmiştir.
Tüketicilerin %40,6’sının güvenilir gıda için fazladan ödeme yapmaya razı oldukları belirlenmiştir. Fazladan ödeme miktarı en fazla %6-10 arasında yapacakları tespit edilmiştir. Tüketicilerin güvenilir bir kurum tarafından onaylanmış gıda için fazladan ödeme isteğine neden olan faktörler belirlenmiştir. Bunlar önem derecesine göre sağlıklı, güvenilir, hijyenik olarak sıralanmıştır. Ayrıca Ki kare analizi yapılarak, cinsiyete göre; kadınların, doğdukları yere göre; kent kökenlilerin, medeni duruma bakıldığında; boşanmış ve evlilerin, eğitim durumlarına göre; üniversite ve lise mezunlarının, gelir grubuna göre; yüksek gelirli olan kişilerin daha fazla ödeme yapmaya razı oldukları tespit edilmiştir. Yaş grubu, ailede yaşayan kişi sayısına göre fazladan ödeme isteğinde anlamlı farklılıklar bulunmamıştır.
Faktör analizi için uygulanan Güvenirlik Analizi sonucunda, ‘marka değerlendirme’ ölçek soruları arasındaki ilişkinin oldukça güvenilir olduğu saptanmıştır. Alt gruplara bakıldığında ölçek soruları arasında en yüksek derecede ilişkinin süper market markalarını tercih etme ölçe��i olduğu belirlenmiştir. Tüketicilerin marka değerlendirme tutumlarını belirleyen ve varyantın %63,276’sını açıklayan 5 faktör bulunmuştur. Varyantaki değişmeyi açıklayan en önemli ilk 3 faktör sırasıyla; süpermarketin markalarını tercih etme, markalı ürünleri tercih etme ve markalı ürünlerin güvenilir olması şeklinde adlandırılmıştır.
Faktör analizi için uygulanan güvenirlik analizi sonucunda, ürün etiketi okuma ölçeğinin güvenirlik sonuçlarına bakıldığında, ürün etiketi okuma ölçek soruları arasındaki ilişkinin yüksek derecede güvenilir olduğu saptanmıştır. Alt gruplara bakıldığında ölçek soruları arasındaki ilişkinin en yüksek derecede güvenirliğinin besin değeri ölçeği ve kurallara uygun koşullarda gıda tüketimi olduğu belirlenmiştir. Tüketicilerin ‘Ürün Etiketi Okuma’ faktör analizinde, varyantın %66,698’ini açıklayan 4 faktör bulunmuştur. Varyantaki değişmeyi açıklayan en önemli faktörler sırasıyla; bilinçli tüketim eğilimi, besin değeri, kurallara uygun koşullarda gıda tüketimi, ekonomiklik ve son kullanma tarihi olarak adlandırılmıştır.
Logit model sonuçlarına göre, tüketicilerin gıda güvenliğini konusunda bilinçli olmasını istatiksel anlamda etkileyen önemli değişkenler cinsiyet, yaş grubu, eğitim düzeyi ve doğum yeri olarak belirlenmiştir.
Araştırmada, kadınların gıda güvenliği konusunda erkeklerden 0,677 daha bilinçli olduğu belirlenmiştir.
Tüketicilerin doğum yeri değişkeni kent kökenlilerin kır kökenlilere göre gıda güvenliği konusunda bilinçli olma ihtimali 1,790 artmaktadır.
Yaş bir birim arttığı zaman gıda güvenliği konusunda tüketicinin bilinçli olma ihtimali 1,376 artmaktadır. Eğitim düzeyindeki bir birimlik artış ise tüketicilerin gıda güvenliği konusunda bilinçli olma olasılığını 1,582 arttırmaktadır. Buna göre gıda güvenliği konusunda bilinçli olma yaş ve eğitim düzeyi arttıkça arttığı görülmektedir. Eğitim düzeyi düşük olan kişilerinde gıda güvenliği konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Bu sebeple eğitim düzeyi düşük kişilere gıda güvenliği kavramını öğretirken akıllarda daha kalıcı olması için görsel kaynakların kullanılması gerekmektedir. Bu kişilere gıda güvenliği kavramı öğretilerek gıda ürünleri satın almalarında daha fazla özen göstermeleri sağlanabilir. Böylelikle gıda üreten veya işleyen işletmeler bu istekler doğrultusunda üretimlerini yaparak daha sağlıklı, güvenilir, hijyen gıdaları tüketime sunar. Gıda güvenliğini göz önünde bulundurmadan gıdaları satın alıp tüketen kişiler çeşitli sağlık sorunları yaşamaktadır. Tüm bu olumsuz etkilerin önlenmesi sağlıklı nesillerin devam ettirilebilmesi için, toplumda gıda güvenliğiyle ilgili tüketici bilincinin oluşturulması, gıda müşaviri olarak çalışacak yeterli donanımda kişi sayısının arttırılması gerekmektedir.
 Tüketicilerin önemli bir kısmının satış ve tüketim yapılan yerleri genel olarak gıda güvenirliği açısından orta derecede ve az güvenilir buldukları görülmektedir. Gıda tüketim yerlerinde işletmelerin tutunabilmesi için hijyene önem vermeleri gerekmektedir Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu da seyyar kebapçılar ve lokantaların güvenilir olmadığını düşünmektedirler.
Tüketicilerin büyük çoğunluğu, gıda üreten firmaların yeterince iyi denetlenmediğini düşünmektedir. Bunun nedenlerini önem derecesine göre, cezaların caydırıcı olmaması, mevzuatlarda eksikliklerin olması, denetleyicilerin istismarı, laboratuvar imkânlarının kısıtlı olması, denetleyicilerin yetkisinin sınırlı olması şeklinde sıralamışlardır. Bu olumsuz koşulların ortadan kaldırılması için bir an önce mevzuatlarda değişiklikler yapılması, tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı davranışlarda bulunanları cezalandırıcı düzenlemeler içeren yasalar getirilmesi, yeterli sayıda laboratuvarların açılması gerekmektedir. Ayrıca denetim ve kontrol işlemleri özel denetim şirketlerine veya sivil toplum kuruluşlarına devredilmeli, devlet ise bu devrettikleri kuruluşları zaman zaman denetlemelidir. Böylelikle denetim ve kontrol daha sık yapılmış olur ve istismar durumları ortadan kalkar, firmalar denetimin sıkı olmasından ötürü daha sağlıklı, güvenilir ve hijyen şekilde üretimlerini yapmaya devam ederler.
Gıda güvenirliği, çoğu ülkenin yasal düzenlemeler yaptığı ve geliştirdiği öncelikli konulardan biridir. Türkiye’de de bu alanda birçok yasal düzenlemeler yapılmıştır. Gıda kalitesi kontrolünde daha önceleri; Belediyeler, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı yer almaktaydı. Yeni gıda yasasının çıkmasıyla birlikte tüm yetkiler Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nda toplanmıştır. Çalışmada, tüketicilerin büyük bir bölümünün denetleme kurumu hakkında bilgilerinin olduğu saptanmıştır. Çoklu uyum analizine göre; eğitim düzeyi yüksek olan kişilerin eğitim düzeyi düşük olan kişilere göre daha bilgili olduğu görülmektedir. Bu konuda eğitim düzeyi düşük kişilerinde bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Tüketiciler, en çok meyve-sebzelerin ve kırmızı etlerin içindeki kalıntı hormon gibi maddelerin insan sağlığı açısından riskli olduğunu düşünmektedir. Yapılan Ki kare analizine göre, meyve ve sebzelerin içerdikleri kalıntı, hormon, katkı, koruma maddelerinin insan sağlığı açısından taşıdıkları risklerle ilgili düşünceleri tüketicilerin yaş, cinsiyet ve eğitimlerine göre farklılık göstermemektedir. Kırmızı etin içerdikleri kalıntı, hormon, katkı, koruma maddelerinin insan sağlığı açısından taşıdıkları risk bakımından da düşüncelerinde yaş, cinsiyet ve eğitime göre farklılık bulunmadığı saptanmıştır.
 Yapılan çalışmada, mutfağı sık sık sıcak su ve deterjanla temizlemenin, eti iyi pişirerek yemenin, antibakteriyel deterjan kullanmanın gıdalardan kaynaklanan hastalıkları önlemede etkili yöntemler olduğu saptanmıştır. Ayrıca, gıdaların dış görünüşüne bakarak o gıdanın güvenli olup olmadığını anlamanın ise etkisiz olduğu ortaya koyulmuştur. Tüketicilerin gıdalardan kaynaklanan hastalıkları önlemeye yönelik en önemli düşüncesi gıdaları bol su ile yıkama olarak belirlenmiştir.
Tüketicilerin öncelikli olarak satın aldıkları ürünlerin üretim yapıldığı yerdeki hijyeninin tüketicilerin yarıdan fazlası da önem sırasına göre, gıda ürünlerinde kullanılan ambalajların sağlığa zararlı olmaması, gıda ürünlerinin besinsel değeri, gıdaların sağlık riskini göz önünde bulundurma, gıda ürünlerinin ambalajının sağlamlığını kontrol etme, gıda ürünlerinin lezzetli olması, gıda ürünlerinin talimata uygun şekilde pişirilip saklanmasının önemli olduğunu belirtmişlerdir. Gıda üretimi yapan işletmelerin içinde bulunduğu sektörlerde pazar paylarını korumaları ve arttırmaları için tüketicilerin istekleri doğrultusunda üretim yapmaları gerekmektedir. Bu nedenle burada verilen sonuçlara göre tüketicilerin kalite algısı, işletmelere üretimleri açısından yön gösterebilir.
0 notes