#çocukça sözler
Explore tagged Tumblr posts
silenceof3night · 23 days ago
Text
Şu sıra içimden geçen her şeyi saçma sapan, delice demeden yapıyorum. Çiziyorum, yazıyorum, sözler paylaşıyorum, odamı baştan sona düzenliyorum, kendi tarzıma yakışan her şeyi alıyorum. Annem bile ilkinde çocukça bulduğu şeyleri şimdi gülümseyerek karşılık veriyor. Bazen bu şeylerden aldığım zevki anlamıyor sanırım ama gözlerimde ki mutluluk için tamam diyor ne dersem diyeyim. Kendimi çok iyi hissediyorum çünkü sonunda kendim olmayı başarabiliyorum. Şu sıra içimde öyle güzel hisler var ki tarif edemem sanırım. Bir sevinç çığlığı var. Eskisi gibi deli dolu bir kız var. Bu defa bu kızı kaybetmeme isteğim öyle baskın ki hiçbir olumsuz düşünceyi takmıyorum. Canımın istediği her şeyi kendime sunuyorum ; Sevgimi, aşkımı, mutluluğumu, sevincimi, çocukluğumu... Fark ettim ki mutluluk kişinin kalbinden, kendisine sunduğu sevgiden geçiyormuş. Kalbini dinle. İstediğini yap. Sonunu düşünme. Bir kelebek gibi uç en yüksek tepelere. Aldığın her nefesi anlamlı kıl, değerli kıl çünkü biz buna değeriz. Kendi değerini kendin belirle ve durma, uçabildiğin en yüksek tepede izle kendine inşa ettiğin evreni.
Tumblr media
5 notes · View notes
depresifbiryagmur · 8 months ago
Text
uzun bir aradan sonra tekrardan yazıyorum evet kşmse okumuyor biliyorum evet kşmse umursamıyor ama burası benim kşmse beni yargılamadan rahatça kendi halimde konusabildiğim içimi dökebildiğim tem yer insan hayatının her yerinde düşüncelerini rahatça ifade edebilmeli bence eleştiriler insan beynine saklanmalı ve kırıcı sözler cok kez düşünülmeden söylenmemeli karsımızdaki insanın neler yaşadığını veya düşündüğünü önemsememek o kadar cahil o kadar acizce ve bi o kadar da çocukça olgun olmayan insanların yapacağı bir hareket ki kelimeler az gelir bazen söylediğimiz tek bir kelime yıllarca önceye, geçmişe götürür kişiyi ve götürdüğü zamanın onun için iyi veya kötü olduğuna ne biz ne de kişinin kendisi karar veremez konusurken saygı çerçevesi içinde konusmak aslında birazda insanları çerçevelerinden cıkartmamak gibi bir şeydir çünkü çerçevenden cıkınca neler olacağını bilemezsin belki kırılırsın belki yol olursun söylenilen bir cümlenin önemini en iyi sevgilisi ölmeden bir gece önce yaptıkları tartısmada küs uyutan bilir bir cümlenin önemini para göndermemek için ogluyla kavga eden babanın bir gün sonra oglunun şehit haberini alan baba bilir ve gibi gibi cok örnek yasadıgınız anın değerini bilin ve baskalarının yasamına karısmayın çünkü emin olun o kadar bile vaktiniz olmayabilir.
2 notes · View notes
Text
Eskiden hep keşke derdim; keşke şu olsaydı, keşke bunu yapsaydım, keşke şöyle demeseydim. Bir hareketimi defalarca düşünürdüm. Utanç duyardım kendimden. Bazı söylediğim sözler yaptığım davranışlar yüzünden uzun bir süre o kişilerle görüşmezdim. Kendimi o kadar aptal hissediyordum, her şeyi o kadar düşünüyordum ki.. Şu an böyle değilim ama yine hala bazı insanların benim hakkımdaki düşüncelerini umursarım, her şeyi çok düşünürüm. Yaptığım hataları düşünür bazen kafayı yiyecek gibi olurum. Ama eskisi gibi değilim, değiştim artık çok şey öğrendim, henüz kendimi sevmeyi öğrenmesemde bir çok şeyi öğrendim. Hala çocukça olsamda, olgunlaşmam ne zaman olacak bilmesemde değiştim.
Eskiden kendimden nefret ederdim şu an nötrüm. Hata yaptığımda nefret ediyorum. Bedenimden kaçmak istiyorum bazı zamanlar, uzaklaşmak istiyorum kendimden. İnsan sevmediği ortamlardan uzaklaşır uzaklaşmak ister ya, öyle bir şey ama mümkün olmuyor tabi..
Eskilerden bahsediyordum değil mi kendimden iğrendiğim zamanlardan. Çok kötü geçirdiğim dönemler vardı. 3 yıl, o 3 yılım o kadar kötü yıpranmış ve yalnız geçti ki. İntihara meyilli olduğum dönemler.
Nasıl öleceğimi bilmiyordum şah damarımı kesmeye çalıştım, bıçağı derine batırıyordum çok acıyordu her yer kandı ama orayı koparacak kadar derine batıramadım. Kendimden o kadar da nefret etmiyormuşum demek ki. Bunu defalarca yaptım olmayınca, hap içiyordu insanlar değil mi bir avuç uyku hapım yoktu bende 1 avuç karışık ne bulursam bir sürü hap yuttum. Karnıma sancıların girmesi, düşüp bayılmam gerekmiyor muydu ? Olmadı hiçbir şey.
Öldüremeyeceğimi anlayınca kendimi her kendimden nefret edeceğim bir şey yapsam kollarımı jiletlemeye başladım. Çok iyi hissettirdi bu kendimi. Kendimi cezalandırıyordum. Yaptığım hatalardan sonra, biriyle kavgadan sonra kendimi cezalandırmak, o kollarımdaki acı hisleri çok iyi geldi.
O dönem hep yalnızdım kimseyle konuşmuyordum, ya bir şeyler yazıyordum aynı şu an ki gibi ya da düşünüyordum. Çok düşünüp çok yalnız kalmak beni çok kötü yaptı tabi..
Bunların üzerinden 5 yılı geçti kollarımdaki izler duruyor ama hiç pişmanlık duymuyorum. O izler beni hatırlatıyor. Kim olduğumu, ne günlerden geçtiğimi. Yapayalnız olarakta olsam o günleri atlatıp bu günlere geldiğimi hatırlatıyor, yani benim kimseye ihtiyacım olmadığımı, kendime her zaman yetebileceğimi hatırlatıyor, belki de böyle böyle kendimi seveceğim…
0 notes
trguzelsozler · 5 years ago
Quote
Nasıl izah etsem; sanki herkes hayatına kaldığı yerden eskisinden bile güzel devam edebiliyormuş da, bir tek ben olduğum yere çakılı kalmışım gibi. Üzerimde çocukça bir suçluluk var. Sanki o anların benimle güzel olmayışı da benim yüzümdenmiş gibi. Anlatabildim mi, bilmiyorum...
51 notes · View notes
vesselam · 7 years ago
Photo
Tumblr media
174 notes · View notes
antikacilarsokagi-blog · 7 years ago
Text
Tumblr media
İçindeki çocuk kalsın, sen büyüyedur. Ve bu fotoğraf alıntı değildir.
7 notes · View notes
nurunalanur98 · 4 years ago
Text
Birincisi: Nev-i beşerin hemen yarısını teşkil eden çocuklar, yalnız cennet fikriyle onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı dayanabilirler. Ve gayet zayıf ve nazik vücudlarında bir kuvve-i maneviye bulabilirler. Ve her şeyden çabuk ağlayan gayet mukavemetsiz mizac-ı ruhlarında, o cennet ile bir ümit bulup mesrurane yaşayabilirler. Mesela, cennet fikriyle der: "Benim küçük kardeşim veya arkadaşım öldü, cennetin bir kuşu oldu. Cennette gezer, bizden daha güzel yaşar."
Yoksa her vakit etrafında kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümleri, o zayıf bîçarelerin endişeli nazarlarına çarpması; mukavemetlerini ve kuvve-i maneviyelerini zîr ü zeber ederek gözleriyle beraber ruh, kalp, akıl gibi bütün letaifini dahi öyle ağlattıracak, ya mahvolup veya divane bir bedbaht hayvan olacaktı.
Sözler - 108
Nev-i insanın dörtten birini teşkil eden çocuklar, âhiret imanıyla insanca yaşayabilirler ve insaniyetin istidatlarını taşıyabilirler. Yoksa elîm endişeler içinde, kendini uyutturmak ve unutturmak için çocukça oyuncaklarıyla, haylaz bir hayatla yaşayacak. Çünkü her vakit etrafında onun gibi çocukların ölmesiyle onun nazik dimağında ve ileride uzun arzuları taşıyan zayıf kalbinde ve mukavemetsiz ruhunda öyle bir tesir yapar ki hayatı ve aklı o bîçareye âlet-i azap ve işkence edeceği zamanda, âhiret imanının
dersiyle, görmemek için oyuncaklar altında onlardan saklandığı o endişeler yerinde, bir sevinç ve genişlik hissederek der:
"Bu kardeşim veya arkadaşım öldü, cennetin bir kuşu oldu. Bizden daha iyi keyfeder, gezer. Ve validem ( Babam ) öldü fakat rahmet-i İlahiyeye gitti, yine beni cennette kucağına alıp sevecek ve ben de o şefkatli anneciğimi ( babacığımı ) göreceğim." diye insaniyete lâyık bir tarzda yaşayabilir.
Asâ-yı Mûsa - 46
Dördüncü taife ki çocuklardır. Bunlar, hamiyet-i milliyeden merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da zaaf ve acz ve iktidarsızlık noktasında;
merhametkâr, kudretli bir Hâlık'ı bilmekle ruhları inbisat edebilir, istidatları mesudane inkişaf edebilir.
İleride, dünyadaki müthiş ehval ve ahvale karşı gelebilecek bir tevekkül-ü imanî ve teslim-i İslâmî telkinatıyla o masumlar hayata müştakane bakabilirler.
Acaba alâkaları pek az olduğu terakkiyat-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i maneviyesini kıracak ve ruhlarını söndürecek, nursuz sırf maddî felsefî düsturların taliminde midir?
Eğer insan bir cesed-i hayvanîden ibaret olsaydı ve kafasında akıl olmasaydı; belki bu masum çocukları muvakkaten eğlendirecek terbiye-i medeniye tabir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu Frengî usûl, onlara çocukçasına bir oyuncak olarak, dünyevî bir menfaati verebilirdi. Mademki o masumlar hayatın dağdağalarına atılacaklar, mademki insandırlar; elbette küçük kalplerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük maksatlar tevellüd edecek.
Madem hakikat böyledir; onlara şefkatin muktezası, gayet derecede fakr ve aczinde, gayet kuvvetli bir nokta-i istinadı ve tükenmez bir nokta-i istimdadı;
kalplerinde iman-ı billah ve iman-ı bi'l-âhiret suretiyle yerleştirmek lâzımdır.
Onlara şefkat ve merhamet bununla olur. Yoksa divane bir validenin, veledini bıçakla kesmesi gibi hamiyet-i milliye sarhoşluğuyla, o bîçare masumları manen boğazlamaktır. Cesedini beslemek için beynini ve kalbini çıkarıp ona yedirmek nevinden, vahşiyane bir gadirdir, bir zulümdür.
Mektubat - 479
18 notes · View notes
cahiliyedoktoru · 3 years ago
Text
Söyleyenin hafızasından anında silinen ama muhatabının derisi altında aylarca gezip ince ince batan kıymık gibi sözler var...
İşte bunlar hep ego. Hep nefs. İnsanoğlu nihayetinde sadece ve sadece sevilmek istiyor. Koşulsuz bir sevgiyle hem de. Lâkin öylesi bir sevgiyi, ancak onu yaratan (C.C) bahşeder, onu bilmiyor.
Dünyada mamur olmak gibi çocukça bir düş yüzünden yanlış kapılarda ağlayarak ömrü heba etmesek keşke. Zira burası dünya, bir parmak bal veren bir araba da dövmeden bırakmaz gönlümüzü...
O yüzden bir kez daha, hep birlikte;
لا إله إلا الله
5 notes · View notes
manyakejderha · 8 years ago
Text
Aşk ,onun resimlerini öpmek safça ,çocukça...
2 notes · View notes
aynurant · 4 years ago
Text
Tumblr media
artık yalnız yürüyorum
bir de ilk kez gördüğüm
bir çift yıldız göz takılı peşime...
yeniden başlıyorum yolculuğa...
òyle kolay da olmuyor tabi
yanlış bir kitabı yarıda bırakıp,
yepyeni tertemiz bir sayfa açmak.
bir harf başladı bile yürekten gelen
süpürüp süprüntü sözleri penceremden
güneşe açılıyorum bugün.
iki basit sözle aldanırken pis yüreklere
milyonlarca kelamı anlamayan
yüreği ilkokul mezunu,
ihaneti mastırda
iki üç kelimelik insanları
kaldırıyorum geçmişin tozlu raflarına...
sonsuza dek...
artık basit cümleleri okumuyorum
sahte mısraları dağıtıp
yeni sözler yapıyorum kendime
yalnız içten ve masum ve yalnız çocukça ...
kulaklarım kapalı yalanlarına
gözlerim kapalı sahte tebessümlerine
artık kaldırıyorum gardrobumdaki kirli giysileri
yamalı da olsa temiz kalsın istiyorum her şey
kalemim de kırıldı
kırılan yerlerini açarak
yeniden yazıyorum sevda sözleri
inancımı yitirmedim aşk şiirlerine
inancımı yitirdim aşk gibilerine ...
ışık ��atlamış yerlerimden dokunsun içime
sular yolunu bulsun
sevenler solunu
mecnunlar leylasını,
hainler belasını bulsun
bu şiir de böylece olsun...
:)
Rüzgar
7 notes · View notes
menemennpastirma · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ben senin en çok sesini sevdim Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren Bana her zaman dost, her zaman sevgili Ben senin en çok gözlerini sevdim Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil.
- Ümit Yaşar Oğuzcan / Sevi Şiiri
(Kaynak: Instagram - birazedebiyat - https://www.instagram.com/p/CCEK6Y0KHzW/)
#sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler #şiir #edebiyat
5 notes · View notes
magnoliasarelove · 4 years ago
Text
16.12.20
Merhaba Manolya'm seni çok özledim...
Öncelikle yarıda kestiğim sözlerimi sonlandıracağım sonra yine birbirinden süslü sözlerle sana olan sevgimi haykırmaya devam edeceğim...
Sevmeyi, sevile sevile öğrendiğim küçük öğretmenim...Kalbimdeki çiçeklerin tohumlarını sevgiyle attınız siz, şimdiyse içerisi çiçek bahçesi sizse yalınayak koşturan yaramaz bir çocukmuşcasına
Gülüyorsunuz,
Gülüşleriniz... Öylesine saf ve masum ki bütün kötülüklerden arınmışcasına yankılanıyor beynimin içerisinde.
Hani yol kenarında dikili çiçeklere bakıp gülümseriz istemeden, camımızın önüne bir kuş konar da heyecanlanıveririz birden, en karanlık gecelerde gökyüzüne bakarken bir yıldız kayar ya hani o basit küçük ışık hüzmesiyle en derinlerimizden gelen gülüşlerimiz belirir çehremizde, yağmurlu bir günde yolda giderken gökyüzünde beliren gökkuşağıyla gelen o saf tebessüm... Vazgeçilmezdir bu hisler ama geldiği gibi de çabucak giderler. Çocukça bir sevinç dolar bu duygularla içimizde. Hislerimizi gıdıklayıp kaçar bizi huzurun ellerine bırakır ve gider ya hani en kirli kalplerin bile tattığı o masum mutluluk... İşte sizin gülüşleriniz de böyle küçük öğretmenim. Siz sadece güldüğünüzü sanıyorsunuz ama aslında siz tam o an da beni çoğu insanın hayatında bir kez bile tadamadığı o güzel hislere boğuyorsunuz ve bu hislere o güzel yüzünüzle çiçekler açtırıyorsunuz.
Düşüyor, ağlıyorsunuz
Ağlayışlarınız... Yanaklarınızdan süzülen o taneleri teker teker silebilsem geçtiği yollarda çiçekler yetiştirebilseydim keşke. Keşke hayatınızda hüzün duygusunu hiç tatmamış olmanızı sağlayabilsem. keşke küçükken düşüp dizlerinizi kanattığınız yolları önceden bilip o yollara yastıklar serebilsem, sizi küçük bir kavanoza koyup ömrüm sonuna kadar sadece sizinle ilgilenebilsem keşke... Size bir çiçek gibi bakabilsem keşke gözyaşlarımla sizi sulayıp nefesimle hayatta tutsam sizi, sizin nefesinizle de hayata bağlanabilsem. Siz de karşılığında o güzel gülüşlerinizi bahşetseniz bana...
Küsüp gidiyorsunuz
Gitmeyin diye ağladıkça daha da gitmek istiyorsunuz çünkü benim ağlayışlarımı dindirmek istiyorsunuz. Beni üzdüğünüzü düşünüyorsunuz ama bilmediğiniz bir şey var ben sadece sizinle gülüp sizinle ağlıyorum benim gülüşlerim de benim hüzünlerim de sizsiniz. Siz benim her şeyimsiniz küçük öğretmenim. Sizinle aynı yolda yürümeyi seviyorum farklı şehirlere gidip farklı duygular içerisine girmeyi, sizi güldürmeyi, sizi sevmeyi, sizin ellerinizden tutup gözlerinize bakarak size övgüler sunmayı, en güzel şarkıları size söylemeyi, en güzel manzaraları sizin için kovalamayı, güzel sözler yazmayı, hepsi sizin için küçük öğretmenim. Ben bunların güzelliğini sizinle tattım sizinle kapıldım bu cazibeye şimdi kim gelirse gelsin sizin yerinize; bu hisler, bu duygular hep yerini yadırgayacaklar. Bu duyguların şairi sizsiniz. Bu güzel sözlerin sebebi sizsiniz. Bu kıyafeti siz kendi üstünüze diktiniz sizin yerinize kim olursa olsun bu kıyafet asla sizde durduğu gibi bir başkasında durmayacak. Benim bu sonsuz sevgim size yakıştığı gibi asla bir başkasına yakışmayacak. Bu kalp sizin için attığı gibi asla bir başkasına atmayacak. Bu gözyaşları sizin için akmadığı her an gözlerimi yakacak... Sizinle olmadığım her anı yaşamıyormuşcasına geçirmeye devam edeceğim. Bu sevginin, bu insanın, bu düşüncelerin sahibi sizsiniz ve eğer siz giderseniz özenle yazdığınız bu kitabın altına imza atmadan gitmiş olacaksınız. Hayatımı tek bir hareketle bitirmiş olacaksınız.
Beni bitirmiş olacaksınız.
Bizi bitirmiş olacaksınız.
Ama
Size bir haberim var
Siz daima kalbimdesiniz ve oradan çıkmak isteseniz de gözyaşlarıyla kilitlediğiniz o kapılar asla açılmamak üzere kapatıldılar...
03.17
1 note · View note
alintikitap · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ama ben başka şeylere takıldım. Yeni tanıştığın zamanlarda ki hâl ve hareketlerine. O muazzam enerjinin çekiminden bahsediyorum. Senden hoşlanmışsa, sürekli şaşırmış ya da etkilenmiş görünerek "aaa öyle mii?" diyerek basar gözleriyle kamçıyı. Kadın unutmaz. Saçma sapan bir söz de olsa söylediğin, aylar sonra yeniden hatırlatır sana o sözü. Etkilenmiş kadının gülüşleri çocukça bir saflıktadır. Konuşurken boyuna saçmalıyorsa gözlerini kaçırarak, bu iyiye işarettir. Bilinmez, belki de kendi kuyusunu kazıyordur. Şayet boktan bir herif isen... . Karşılaşmalarınız fazlasıyla tesadüfiyse erosun oklarını yakın çevrede arayabilirs. Tabii ki internetten tanışmadıysanız. Gözler gerçekten de kalbin aynasıdır. Duygusal derinliği olan hiçbir erkek o bakışları kaçırmaz. Durmuş bir gezegende canlı namına yalnızca sen varsındır. Ulan boyuna posuna bakan da adam sanır seni... . Bir arkadaş ortamından geç saatte ayrılınca eve kadar eşlik edilmesinden hoşlanır. Aslında zamanla sözler anlamını yitirir ve yapılan eylemlere bakar kadın. Çünkü erkektir karşısındaki. . Soru soran kadın... İşi o raddeye getiren erkek yapacağını yapmış demektir. Bastırılmaya çalışılan bir öfke vardır ortada. Çoğu kez de kırılmıştır. Duygu ve düşüncelerinde yanılmış olmak ister aslında. Kadının böyle hallerde kan ter içinde uyanmaya ihtiyacı vardır. Aslına bakarsanız, gördüğü şeyin kötü bir kabus olduğunu fark eden o şanslı bilincin zevkine hasrettir kadınlar. . (Sahintepe Mahallesi-Natoyolu) https://www.instagram.com/p/B2vvqfYpda-/?igshid=z4iqeh9vrn7q
5 notes · View notes
hayalleretutunmak · 3 years ago
Text
Bir şey söylemek istiyorum sevgiliyken iyi ki hayatımdasın senin gibi biri hayatımda olduğu için çok şanslıyım gibi sözler söylerken ayrıldığınız da niye şimdi olsam merhabadan fazlası olmazdı diyorsunuz bana bu çocukça geliyor olgun bir insanın yapması gereken tek şey evet yaşandı ve bitti güzeldi ama devam etmemesi daha sağlıklı iki tarafta mutlu olsun demek. Diyemiyorsanız zaten hiç sevmemişsinizdir boş yapmayın kırıcı olmayın daha fazla böyle insanlar gözümden daha çok düşüyor ( içimi döktüm miss rahatladım 😅)
0 notes
bikelimetuttum-blog · 7 years ago
Text
Muhakeme.
Taraflar belli belirsiz.
Bir yanda sessiz sakince ve içten içe fokurdayan.
Minik avcundaki üç beş kum tanesini gösterirken içine koca kıtalar sığdıran.
Sevgiyi ucundan kıyısından görüp de bir türlü kalbine koyamayan.
Büyüklerin bütün o eprimiş kalıplarını üstüne giymeye çalışıp içinde emanet duran.
Çocukça kararsızlığının başkentinde yaşayan.
Ve bundan sebep tüm dövülmelerini sevilmeyle karıştıran.
Korkuyla karışık, sevgi mi saygı mı ne idüğü belirsiz saçma duygudan muzdarip.
Bir kenara itilip tam ortaya çekilmekten yorgun ama aptalca mutlu.
Verilen büyükçe sözler tutulmadığında susup kabahati, aç gözlülüğü kendi küçük kalbinde arayan.
Fırından taze çıkmış yeni yetme.
Bir yanda içindeki fokurtuyu yıllardır bilinçli bilinçsiz bastıran.
Kıtaları çoktan kurumuş.
Sevmeyi, adını bile bilmediği bir şehirde unutmuş.
Yıllardır sırtında taşıdığı çirkin kalıpların içinde kaybolmuş.
Ne istediğini aradıkça daha çok kaybetmiş.
Alıp kanına karıştırdığı her bir duygu zerresini, ne hissettirdiğine dahi bakmadan,
Umarsızca tüm damarlarında dolaştıran.
Gözünü kırpmadan tanımladığı korkusunu her defasında acımasızca kendi ruhunun derinliklerinde patlatan.
Biri gelip kolundan tutsun çeksin de hayatın tam göbeğine bıraksın diye bile artık beklemeyen.
Sözlerin yüzünü çoktan unutmuş.
Pişmekten bitap, yanık beden ruh zihin üçlemesi.
Muhakeme, bir yetenek bile değildi artık.
Aynı beden içinde yaşayan iki kişi birbirine bu kadar yabancıyken.
1 note · View note
evlatofficiall · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Çocuklarla İlgili Sözler / Çocuk Sözleri / Çocukça Sözler / Mesajlar https://ift.tt/3aAEv2h
0 notes