#yoğurt limon
Explore tagged Tumblr posts
Text
Merhabalar...
Bugün farklı bir mekanda, duygusal bir lezzet tarifi vereceğim. Neden duygusal?
Babamın çocukluğunda yediği ve doyamadığı, anılarının tadı ile özleştirip, adının dahi yettiği bir lezzetin tadının, ağızda ve benlikte kalan pırıltıların duygusallığı...
Ege yöresine ait, Şambali tatlısı tarifi vereceğim, ama Toroslar'da ki yazlığımızdan(yayla evinden)...
Farklı bir mekandan kasıt ise; Ege'li olan babamın, Akdeniz'li olan annemin topraklarına ektiği ceviz/badem bahçemizin olduğu yayla evinde yapmış olduğum tatlı olmasındandır...
Şambali, Suriye'ye özgü bir tatlıdır, fakat İzmir ile özdeşleştiği söylenen Doyurgan, bir süre önce Yunan'ların da sahiplendiği tatlının İzmir tarafından coğrafi işaret tesciliyle koruma altına alınmış.
Ezcümle; Şambali, Ege tatlısıdr...
Yapımına gelince; çok az malzeme ile, lezzet bombası diyorum bu tatlıya, durdukça güzelleşen...
Geniş bir kaba 1,5 su bardağı yoğurt ve 1 çay bardağı şekeri alıp, iyice karıştırırız.
Üzerine 3 su bardağı irmik, 1 paket kabartma tozu, 1 çay kaşığı karbonatı ilave edip, karıştırırız. Biraz katı kıvamı olması, sizi endişelendirmesin, olayı bu. Ardından, orta boy bir cam/çelik/alüminyum tepsiyi yağlayıp üzerine boşaltırız.
Üzerini düzeltmek için ellerimizi ıslatılarak , iyice düzeltiliriz.
Kaşık veya bıçak yardımıyla hafifçe tepsinin tabanına değmeyecek şekilde kesip, yerlerini çizerek belirleriz.
Üzerine fıstık dizeriz(ama ben badem koydum istek üzerine) ve önceden ısıtılmış 175 derecede ki fırına verip, 30 dakika altı üstü kızarıncaya kadar pişiririz...
Şerbeti için; tencereye 4,5 su bardağı şeker ve 3,5 su bardağı su ilave edip, kaynayıncaya kadar karıştırılarak şekerin erimesi sağlarız.
Kaynamaya başlayınca 15 dakika kadar kaynatırız. 1 dilim limon da atmayı unutmayalım şerbetimize...
Sıcağa yakın şerbetimizi, fırından çıkan sıcak tatlının üzerine gezdiririz.
4- 5 saat iyice Şerbetini çekip dinlenirse tatlımız, yemeye hazır hâle gelir. İstediğimiz şekilde süsleyip servis edebiliriz ki yalın haliyle de çok nefis oluyor...
Ertesi gün daha lezzetli oluyor, zirâ durdukça güzelleşen tatlılardan...
Yapana, yiyene afiyet olsun...
3 notes
·
View notes
Text
Yediğim şeylere ekşi dökmek. Ya limon, ya turunç, ya nar ekşisi, ya sumak ve bir de yoğurt dökmek denilince ben 🤝🏻 Her şeyi ekşileyip yoğurtlayabilirim
19 notes
·
View notes
Text
İĞNELİ
-Pazardan süt alıp yoğurt yapmıyorsan, o marketlerden aldığın katkısının ne olduğu belli olmayan, yoğurt kılığındaki ürünü yiyeceksin. Sevgili tembelciğim!
- ''Memelerim sarkacak!'' diye çocuğunu emzirmezsen o çocuk hayat mücadelesine zaten yenik başlayacak, Ajda Pekkan akıllım...
- 'Salça yap' demiyorum ama memleketinde elleri öpülesi kadınlarımızın yaptığı salçalardan satın almıyorsan, kanserojen ihtiva eden katkılı salçaları hem yiyecek, hem de yedireceksin mutfak güzeli(!)
- "Erişte yap! " demiyorum ama en azından marketten makarna alacağına köy pazarından erişte satın al be kadın (!). Erişte ne mi? Annene sor, kayınvalidene sor, mahallendeki yaşlı ebe'ye sor. Sorgusuzum...
- Pazardan kese yoğurdu alıp, ayran yapmışlığın yok, bir dene daha önce ayran diye içtiklerinin ne olduğunu gör bari meraksızım,
- Dört tane biberi, üç tane salatalığı hazır sirkeye koyup turşu yapmak zahmetine katlanmıyorsan; önüne konan o hazır, ne olduğu belli olmayan turşuları zıkkımlanacaksın, içinde koruyucu olduğu için miden ağrıyacak, sen de gidip doktorların başını ağrıtacaksın geçimsizim...
- Yaz aylarında 5 -10 kg. biber alıp kurutup sofralık biber yapmazsan, Avrupa kapılarından dönen aflatoksinli, kiremit tozlu ve boya katkılı toz biberleri ziftleneceksin tembel uyuşuğum...
- Yaz günleri pazardan alacağın domates taze fasulye, bamya, börülce vb. organik yiyecekleri hazırlayıp derin dondurucunda kışa hazırlamazsan, marketten ürünün korunması adına içine ne konduğunu bilmediğin renkli kutulardaki, lastik tadındaki sebzeleri yiyeceksin hazırcım...
- Limon, şeker ve suyu karıştırıp limonata yapmıyorsan; kolon kanseri yaptığı kesinleşen mısır şekeriyle hazırlanan boyalı suları içeceksin. "Dondurmam Kaymak" filmindeki yurdum dondurmacısı yalan mı söylüyor? Gıda boyası, şeker su karışımı... Afiyet olsun beslenme özürlüm!
- Mahalle kasabından kıyma alıp güzelim Türk köftesini yapmazsan-utanmadan-bir soğan halkasının reklamını yapan, küçük çocukları suni oyun bahçesinde "dondurma" diye sattığı kremayla kandıran "büyük şeytan" Amerika'nın o aptal yağ deposu hamburgerlerini yiyeceksin, ondan sonra da "kilo aldım, damar sertliği yaşıyorum, halsizim, şekerim yükseldi! "diye çare aramaya koşacaksın. Onlar da seni daha değişik zehirlerle(!) tedavi etmeye çalışacaklar. Bu kez de böbreklerin, karaciğerin, miden zarar görecek, ondan sonra da ''Bunlar neden benim başıma geliyor?'' diye zırıl zırıl ağlayacaksın. Düşüncesizim!
- Gerçek balımız yerine salt ucuz diye Çin'den gelen bal yedirirsen çocuğuna; o çocuk hem fiziksel, hem ruhsal olarak eksik gelişir, daha doğrusu gelişmez, gözleri bile çekik olur yahu. Ucuzcu meraklım!
- 'Bizim zamanımızda' diye başlayan ak elli, bal dilli, nur yüzlü büyüklerin sözünü kesip ''Geçti sizin zamanınız, şimdi herşeyin hazırı ve kolayı var dersen! '' hazır ve kolayın sana hazırladığı sonuçlara katlanırsın.
Çok bilmişim!
- Sabahları zeytinli peynirli, ballı, yumurtalı, kahvaltı yerine, kedi çanağında süt ile karıştırdığın Amerikan mısır gevreği mama ile kendini kandırmaya devam edersen hastalık için çok beklemeyeceksin tembel teneke...
- Un, yumurta ve şekeri karıştırıp bir kek dökmezsin; çocuğunun eline cips ve şekerleme verirsin, ondan sonra "bu çocuk obez oldu!" diye doktora götürürsün. Doktor çocuğuna ne yapacak sanıyorsun? Tıp özürlüm!
- Uykundan feragat edip, okula giden ufacık çocuğuna kahvaltı yaptırmayıp beslenme çantasına tost yapıp, meyva suyu ya da süt koymazsan; vicdanını rahatlatmak için verdiğin para ile çocuğunun sabahın erken saatinde, o soğuk havada cola ile soğuk sandviç yediğini bilmiyor musun? Adı ebeveyn olan insancık!
- Babanın annenin gençliklerinde bir günde yürüdükleri mesafeyi sen bir ayda yürümüyorsan -utanmadan- deniz kenarında bile arabayla geziyorsan, bakkal'a gitmek yerine telefonla sipariş veriyorsan ''Kollestrolüm var, belim kalınlaştı, gıdığım sarktı, damarlarım elektrik kablosu gibi sertleşti, karaciğerim yağlandı'' diye ağlamayacaksın. Hareket özürlüm!
- Artık "altın günlerinizi" bile pastanelerde yapıyorsunuz, pastanenin bol yağlı, kremalı güzel görüntülü, ama doğal olmayan hazır şerbetler ve ne idüğü belirsiz yağlar kullanılarak hazırlanmış ürünlerini renkli ve de gazlı sıvılarla birlikte tüketiyorsun, üzerine-günah çıkarmak için de, çayı şekersiz içiyorsun. Kısır bile bu yediklerinden çok daha doğal ve zararsızdır. Sosyete özentilim!
- ''Tembel Avrat'' reyonundan ayıklanmış, yıkanmış sebze almanı kabul ettim de, kuru soğanın küp şeklinde doğranmış ve dondurucuda korunanını satın alan seni nasıl anlayayım be kadıncağız(!)...
- G��steriş yapacağım diye lüks mekanlarda sevmediğin ve doymadığın halde en pahalı yemek olan suşi yiyip, eve dönerken etrafını kolaçan ettikten sonra kaldırımdaki kokoreççiden ya da köfteciden ekmek arası yiyen ya da diğer tezgâhdaki nohutlu pilava saldıran sen değil misin?
Yalancı sosyetem...
Alıntı
10 notes
·
View notes
Text
ıspanak yemeğini özlemişim. burada ıspanak çorbası diyolar yaptığım bu stil ıspanak yemeğine. soğanı kavuruyorsunuz, biraz salça, yine kavuruyorsunuz. sonra yaz ayından yaptığınız biberli domates soslarından göz kararı ilave ediyorsunuz. doğradığınız ıspanakları da ekleyip biraz karıştırıp bir bardak su ve bir avuç bulgur (çok iri olmasın) katıyorsunuz. sonra sumak, sumak yoksa bir iki tane limon tuzu ama tercihen elbette sumak katıp pişiriyorsunuz. baharatları da tercihinize göre koyarsınız. hafif sulu yemek kıvamında, hafif ekşi enfes bir şey oluyor. isteyen yoğurt da katabilir tabi. afiyet olsun.
*ben her yemeğe bir iki diş sarımsak katarım, siz de katın. iyidir.
19 notes
·
View notes
Text
kabak aldım limon aldım domates salatalık marul dereotu yoğurt mayonez falan aldım eve geldim mental toplama duşu aldım kıyafetleri topladım çamaşır yıkadım astım bulaşık yıkadım suları doldurdum çiçekli pijamalarımı giydim tütsü yaktım çiçeği suladım toprağını havalandırdım krem çekmecesini düzenledim az evvel de uyku ilacımı aldım max 40 dakikaya bayılırım bayılana kadar da kitap okuyacağım, bunun adı kendini nefessiz bırak ki yaptıklarına üzülmeye yaptıklarından utanmaya bir saniyen olmasındır, hayırlı geceler
4 notes
·
View notes
Text
San sebastian cheesecake
Bu pişmiş cheesecake, ilk olarak spanya'nın San Sebastian kentinde La Viña adlı bir bar tarafından yapılmıştır.
500 gr krem peynir, oda sıcaklığında
* 300 gr labne veya süzme yoğurt
* 200 gr mascarpone
* 400 gr krema
* 2 yemek kaşığı un (15 gr)
* 3 yemek kaşığı (20 gr) mısır nişastası
*1 su bardağı (200 gr) toz şeker
* 2 çay kaşığı vanilya özütü, limon veya portakal rendesi
* 4 büyük yumurta oda sıcaklığında
1. Fırını 200C dereceye önceden ısıtın ve yuvarlak bir 22cm yuvarlak pasta kalıbının altını 2 yağlı kağıtla kaplayın. Metal bağlayıcı klipslerle sabitleyin.
2. Oda sıcaklığındaki krem peyniri, labne, mascarpone mısır nişastası, un (eleyerek)ve tuzu bir stand mikserin (veya el mikseri ile birlikte büyük bir kasenin) kasesine koyun. Kürek aparatı kullanarak karışımı pürüzsüz hale gelinceye kadar düşük hızda 2-4 dakika karıştırın. Çiğ krema ve vanilya’yı ekleyin. Hepsinin iyice karışmasını sağlamak için kasenin altını ve kenarını kazıdığınızdan emin olun.
3.Yumurtaları şekerle ve vanilya ile birlikte açık sarı olana kadar çırpın. Son olarak yumurtalı karışımı cheesecake karışımına ekleyin ve tamamen karışana ve tüm hamur pürüzsüz olana kadar karıştırın.
4.Karışımı büyük bir süzgeçten geçirerek hazırlanmış kalıba dökün. Bu, kalmış tüm parçaları veya hava kabarcıklarını giderir. Tepsiyi birkaç kez tezgaha vurun ve ısıtılmış fırında 45 dakika pişirin. Cheesecake'in üstü hafif ila orta kahverengi renkte olmalı, kabarık olmalı ve kenarlara doğru oturmalı ve merkezde sallantılı olmalıdır.
5.Cheesecake'i tepside en az 2 saat oda sıcaklığında soğumaya bırakın ve ardından servis yapmadan önce 4-6 saat veya bir gece daha buzdolabında bekletin.
San sebastian cheesecake
This baked cheesecake did originate in San Sebastian, Spain made by a bar called La Viña
500 g cream cheese, at room temperature
* 300 g labneh or strained yogurt
* 200 g mascarpone
* 400 g cream
* 2 tablespoon of flour(15g)
* 3 tablespoons (20 g) cornstarch
* 1 cup (200 gr) granulated sugar
* 2 teaspoons vanilla extract
* 4 large eggs at room temperature
1. Preheat the oven to 200C and line the bottom of a round 22cm round cake tin with 2 greaseproof papers.
2. Put room temperature cream cheese, labneh, mascarpone cornstarch, flour(sifted) and salt in the bowl of a stand mixer (or large bowl with hand mixer). Using the paddle attachment blend the mixture 2-4 minutes on low speed, until smooth. Add the raw cream and vanilla. Be sure to scrape the bottom and rim of the bowl to ensure it all mixes well.
3. Beat the eggs with the sugar and vanilla until pale in color. Finally, add the egg mixture to the cheesecake mixture and mix until it is completely mixed and all the mixture is smooth.
4. Pour the mixture through a large sieve into the prepared pan. This removes any chunks or air bubbles that were incorporated. Tap the pan on the counter a few times and bake for 45 minutes. The cheesecake should be a light to medium brown color on top, puffed and set around the edges and jiggly in the center.
5.Allow the cheesecake to cool in the pan for at least 2 hours at room temperature and then refrigerate for another 4-6 hours, or overnight before serving.
2 notes
·
View notes
Text
AÇIK KONUŞMAK GEREKİRSE... !!YATACAK YERLERİ YOK.
Sabah kalktın tuvalete gittin tuvalet kağıdın ithal, lavaboya geldin kağıt havlun İthal.
Traş oldun, Gillette tıraş kremi ve traş bıçağı Mach3, ithal...
Kahvaltıya oturdun Nutella ithal,
Çay içersen Lipton, kahve içersen Nescafe ithal...
1-Ferrero Türkiyenin yerli fındık piyasasını yönetiyor.
Ferrero Nutella İtalyan ya da Unilever Lipton İngiliz ve Hollanda yabancı marka,
Yörsan, Dubaili Abraaj Group’un,
2- BİM’in pazarladığı meşhur Dost süt ve süt ürünleri ve Ülker markasıyla üretilen süt, ayran, yoğurt, peynir markaları Fransız gıda devi Groupe Lactalis’in,
Margarin ve sıvı yağ sanayinin yüzde 90’ına yakını İngiliz Hollanda ortaklığı Unilever’in...
3-Dişlerini fırçalayacaksın Sensitive, Colgate, Signal, Sensodyn, White Now vb. diş fırçası ve macunu ithal...
Ayakkabını giydin Nike, Converse, Adidas, Slazenger, Salomon, Jump, vb. ithal...
4-Kapını açtın asansöre bindin, Schindler, Kone, Valter, Otis, Siemens marka ithal. Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en büyük asansör pazarıyız...
5-İşe gideceksin arabana bindin BMW, Mercedes, Opel, Volkswagen, Peugeot, Volvo vb. ithal, benzin, mazot, LPG ithal...
Eline telefonunu aldın, I-Phone, Samsung, Huawei, LG, Asus , Sony vb. ithal...
Saatine baktın Raymond Swiss, Pierre Cardin, Ferrucci, Rolex, Casio ithal...
6-İşe geldin masana oturdun bilgisayarını açtın, Dell, Apple, Toshiba, Sony, HP, Lenovo, LG vb. marka ithal...
Fotokopi makinasına ve tarayıcıya ihtiyacın oldu HP lazer jet, Samsung, Sharp, Olivetti, Lexmark vb. ithal,
7-Sinirlendin, yoruldun başın ağrıdı, Majezik, Brufen, Avreles, Apranax Forte, Aleve, Nurofen vb. aldın ithal, yada lisanslı yabancı ürün, kullandığımız ilaçların çoğu ithal ya da lisanslı ürün,
8-Acıktın bir yemek yiyeyim dedin , Fast Food gıda Mc Donald’s, Burger King, Subway, KFC, Wendy’s, Domino's, Sbarro, vb hep yabancı...
9-Evde Tost yapayım dedin, Tost, hamburger, sandviç ekmeği başta olmak üzere unlu mamüllerin bir numaralı ismi UNO’nun yarısı İspanyol Vedanta Equity firmasının...
10-Sucuk ve pastırma üreticisi Namet, Bahreynli Investcorp, tavukçu Banvit’ de Brezilyalı BRF ile Katarlı Qatar Investment Authority firmasının...
11-İzmirli Ege-Tav, Japon Nippon Ham Foods’un, CP Standart Tayland merkezli grubun, Patates cipsi Amerikan markası, Frito-Lay ve Pringles’ın, Ceviz ve badem Amerikan firmalarının...
Sabancılar’ın Peyman’ı da artık Çin menşeili Bridgepoint’ın..
12-Nuhun Ankara Makarnası ve Filiz makarna İtalyan Barilla G.e.R Fratelli S.p.A. ve Japon gıda devi Nisshin Foods ve Marubeni Corporation’ın...
13-Cola, Fanta Amerikan şirketlerinin, şalgam, turşu suyu veya salataların vazgeçilmez sosları, limon ve nar ekşileri ile bir Türkiye klasiği olan Kemal Kükrer artık Japon Ajinomoto’nun...
14-Ülker Grubuna ait Çamlıca gazozu, Cola Turka, Sırma su firmaları, Japon DyDo Drinco Grubu’nun...
Bir kahve içeyim Starbucks’a gideyim dedin ithal...
Alkollü içecekler ve tütün mamülleri tamamına yakını Amerikan şirketlerinin...
15-İnek bizim, çayır bizim ineği biz sağıyoruz süt bizim ama sütünü şişeleyip bize satanlar, peynir yapıp bize satanlar hep yabancı, şimdi artık etler de ithal oldu, inekler de dışarıdan gelmeye başladı...
16-Soframız, yabancı şirketlerin kontrolünde artık.
Yabancılar etimizi, sütümüzü, suyumuzu, unumuzu, yağımızı, tavuğumuzu, yumurtamızı, çayımızı, meyve ve sebzelerimizi neyimiz varsa ambalajlayıp bize satıyor...
17-Bir bardak su içeyim dedin bütün sular Nestle, Coca Cola, Pepsi ve Danone’ye ait... Hayat su Danone’nin, Damla su Coca Cola’nın, Erikli Nestle’nin, Aqua ise Pepsi’nin, Sırma su, Japon DyDo Drinco Grubu’nun...
18-Evine biraz alış-veriş yapayım dedin, balık-Norveç, Fas, İspanya'dan, mohut - Meksika, Hindistan, ABD, Arjantin'den,
Elma – Şili, Sarımsak – Çin'den, Kavun, Karpuz ve kuru soğan – İran'dan, Kuru Fasulye - ABD, Kırgızistan, Kanada, Peru, Etiyopya, Mısır, Bangladeş ve Çin'den...
19-Kereviz – İspanya'dan,
et - Çek Cumhuriyeti, Fransa, Sırbistan, Brezilya'dan, bezelye - Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, Macaristan ve Almanya'dan, ithal...
20-Hastalandın, hastaneye gittin MR cihazı, röntgen, tomografi gibi tıbbi görüntüleme cihazları, ameliyathane ve solunum cihazları, radyo terapi sistemleri, fizik tedavi cihazları, işitme cihazları, optik cihazlar, protezler, ortezler vb. hep yabancı, hep ithal...
21-Uçağa bindin Airbus, Boeing vb ithal...
Hızlı trene bindin Siemens, CAF vb. ithal...
Dükkan kiraları, ev kiralarının çoğu dövizle, bazı satılan binalar yine dövizle...
22-Yabancıların istediği gibi tam bir tüketim toplumu olduk...
Döviz kurlarında en ufak bir artış olsa bunların hepsi yedek parçasıyla birlikte artıyor...
Peki o zaman TL ile aldığımız maaşlarla bu döviz ödemelerini nasıl yapacağız, nasıl geçineceğiz?
23-Bizler üretmez isek nasıl kazanacağız? Cari açığı ve işsizliği nasıl önleyeceğiz?
Tüm bunları önlemek için, yabancılara bağımlı olmamak için mutlaka milli sanayimizi kurmamız, ithalatı durdurmamız gerekiyor. Yoksa tüketim denizinde boğulacağız.
24-Artık ülkeler savaşla değil, ekonomik olarak malları ile ülkeleri ele geçiriyor. En kritik sanayi ve bankalarını ele geçiriyor.
MİLLİ SANAYİSİNİ KURAMAYAN TOPLUMLAR ASLA ÖZGÜR OLAMAZ, ANCAK GELİŞMİŞ TOPLUMLARIN HİZMETÇİSİ OLURLAR... !!
(Fevzi M Gultekin’e teşekkürlerimle.)
6 notes
·
View notes
Text
Keyifleri kaygıya dönüştürme meselesi
Fakültedeyken enikonu düşünmüş kararımı vermiştim. Tamam matematik iyi hoştu da, ne teorik olarak ona katabileceğim bir şey vardı ne de veri, robotik, yazılım çekiyordu canım. Yazmak istiyordum. Okulu bitirecektim ama esas yazar olacaktım. Böylece işimi tutkuyla yapacaktım. Nitekim allem ettim kallem ettim, yazarak para kazanmayı başardım. Ama sonra keyif almam gereken iş, yarım saate baskıya yetişecek makalelere, uykusuz gecelere, zamanı ve mekanı durmadan değişen röportajlar için sırtımda mikrofon ve tripotla bir o yana bir bu yana koşturmaya evrildi. Hiç unutmam bir seferinde aynı gün içinde 8 kere kıta değiştirmiştim.
ipadim ve kulaklığım olmadan 5 dakikalık yola gidemez olmuştum. Her yazı bir öncekinden daha güzel, her manşet bir öncekinden daha vurucu olmalıydı. Her seferinde daha kapsamlı bir konu çalışmalıydım. Daha sık kapağa girmeliydim. Kendimi daima geliştirmeliydim. Yapabilirdim, o halde yapmalıydım. Birinin bana bir şeyi dikte etmesine gerek yoktu. Bunu zaten Cemre yapıyordu. Kendimi kendim sömürüyordum.
O dönem bu tutku beni biraz hırpaladığından kendimi yemek yapmaya verdim. Çok keyif aldım. O kadar keyif aldım ki yemek yapmakla kafayı bozdum. Ekmek de yapmaya başladım. Yoğurt, turşu, reçel, pasta… Kesmedi. Peynir yapmaya başladım. Öyle kaynayan süte limon sıkıp lor kestirmeyi demiyorum. Maskarponlar, mozarellalar, tulum peynirleri… Başta her şey çok keyifliydi. Sonra bu bir hobi olmaktan çıktı. Ajandam alışveriş listeleri, tedarikçi telefonları, pastacı kreması reçeteleriyle doldu.
The Milkmaid, Johannes Vermeer, c. 1657
Her iş çıkışı malzeme toplayıp eve koşturuyor, yatana kadar bir şeyler mayalıyor, bir şeyler çırpıyor, “sakın onun kapağını açma” diye mutfağa doğru sesleniyor, bana huzur vermesi gereken bir aktiviteyi yine organize bir şekilde bir stres kaynağına dönüştürüyordum. Bozulan ekşi mayalar, dibi tutan ganajlar, derecesi 0.4 santigrat fazla kaçan hamurlar yüreğime ağır gelince neyse ki vazgeçtim. Fırınlarda çok güzel ekmekler, pazarlarda çok lezzetli turşular satıyorlardı. Her zıkkıma da kendim yetişemezdim.
Bir süre sonra likör yapmaya başladım. Sütten ağzım yanmıştı. Bunun da bokunu çıkarmak istemedim. Kendime birtakım sınırlar koymaya çalıştım. Yaz başı muhakkak Baileys yapıyorum mesela. Mevsimi geçmeden portakal, dikili çilekleri çıkınca çilek, yılbaşında nar likörü. Tabii arada heves edip alınmış fakat yenmemiş meyvelerden uydurmasyon likörler. Ama dediğim gibi, tadında bırakmaya çalışıyorum.
Geçenlerde Özlem “Çok lezzetli oluyor, satsana bunları” dedi. Ocağın başında yüzümde bir gülümsemeyle Baileys’in kremasını karıştırdığım anlar geldi gözümün önüne. Eve yayılan o yoğun acıbadem kokusunun bana verdiği keyif. Sonra yüzümdeki gülümsemenin müşteriye ürün yetiştirme tasasıyla silindiğini, artık acıbadem kokusunun midemi bulandırdığını falan hayal ettim. Her seferinde aynı ve hatta daha iyi bir lezzeti tutturma hırs��. Olmaz o iş.
İnsan kendi işinin patronu olunca sanıyor ki özgürleştim. Özgürlük sadece dışardaki birinin boyunduruğundan kurtulmak değil aslında. Kendi zincirlerin de seni hapsediyor. Her şeyi mükemmel yapma, hep daha iyisine dönüşme hırsı kimimizin kodlarına sızmış. Çalışkanlığı erdemler listesinin en tepesine yerleştirip bir de onu kavramsal olarak yanlış anlayınca, dinlenme eylemini bile kendine çok görüyor insan.
Nietzsche'nin konu hakkında bir sözü var. "Çalışkanlık bir kaçıştır, kişinin kendini unutma isteğidir" diyor. Görüyor ve artırıyorum. Kendini unutmak için önce kendini bilmek gerekir. Aşırı çalışmak, kişinin kendiyle tanışmaktan kaçmasıdır bir taraftan da. Belki de kendini hiç tanıyamadan ölüp gitmesidir. Ben kendimi tanımak ve kendimi hatırlamak istiyorum.
Başkaları ne düşünür bilemem. İş ve hayat dengesini herkes kendine göre kurgulamalı sonuçta. Ama anladım ki benim için bir hobi, hobi olarak kalmalı. Bir verim elde etmek için ya da ticari bir kaygı ile bokunu çıkardığım her şey keyif yerine sıkıntı veriyor. Sonra keyif almak için insanın elinde avucunda hiçbir şey kalmıyor.
“Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız” lafını da Konfüçyüs söylemiş ama “kapitalizma” bağrına basmış sanırım. Evet bu yüzden bir gün değil her an çalışırım. Ben neden işime aşığım arkadaşım? Mesaiye kalmak için gönüllü olayım diye mi? Para yerine kişisel başarılarımla motive olayım diye mi? İşverenim zahmet etmesin, kendimi zaten ben kırbaçlarım diye mi? Açıkçası insanın kendini tüketmesi için aklıma daha yaratıcı bir yalan gelmiyor.
Daha önce de söylemiştim ama bu sefer yerine cuk oturuyor diye altını çizmek isterim. Artık yapabileceğim her şeyi yapmaya çalışmıyorum. Pastalar mı? Evet mahalledeki pastanede vitrinde duran pastalardan daha güzellerini evdeki küçük mutfağımda yapabilirim. Ama yapmam. Canımız san sebastian mı çekti. Alırız 2 dilim. Yapanın ellerine sağlık.
The Siesta, Vincent van Gogh, 1889
En lezzetli yemeğin en sofistike yemek olması gerekmiyor. Bir sonuçtan keyif almak için ona harcanan para ve zamandan da tatmin olmalıyım. İşten eve gelince mutfak tezgahının başında bir saat daha harcamaktansa, şöyle hızlıca iki sıcak lokma ile sade bir sofra kurmak daha samimi duygular barındırıyor.
Likör satışımız yok maalesef. Ama yolunuz düşerse buz gibi bir portakal likörü ikram edebilirim. Artık yazdıklarımın kimsenin ilgisine ve dikkatine ihtiyacı yok. Bir deadline’ı da yok. Cemreyavuz.com’da paşa gönlüm ne zaman isterse o zaman basıyorum “gönder” tuşuna. Belki sadece ben okuyorum. Canım sağ olsun. 17.11.2024
#nesir#performans toplumu#yorgunluk toplumu#çalışkan#nietzche#byung chul han#tükenmişlik#ev yapımı likör#van gogh#tembellik hakkı#kendini tanımak
0 notes
Text
Sağlıklı İçecek Tarifleri: Smoothie ve Detoks Suları
Sağlıklı yaşam trendleri arasında smoothie ve detoks suları önemli bir yer tutuyor. Hem lezzetli hem de sağlığa faydalı olan bu içecekler, vücudun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri karşılamanın etkili bir yoludur. Ben Gizem, bu yazıda, sağlıklı içecek tarifleri: smoothie ve detoks suları hakkında bilgiler vereceğim.
Smoothie Nedir? Nasıl Hazırlanır?
Smoothie Nedir Nasıl Hazırlanır Smoothie, meyve, sebze, yoğurt, süt ya da bitkisel süt gibi malzemelerin bir araya getirilip karıştırıldığı yoğun kıvamlı bir içecektir. Smoothieler, özellikle sabah kahvaltısı ya da ara öğünlerde tercih edilir. Bu içecekler, bağışıklık sistemini desteklemek, enerji seviyelerini artırmak ve günlük vitamin-mineral ihtiyacını karşılamak için harika bir seçenektir. Smoothie Tariflerinde Kullanılan Malzemeler - Meyveler: Muz, çilek, yaban mersini, mango gibi meyveler sıkça tercih edilen smoothie malzemeleridir. Vitamin ve mineral açısından zengin olan meyveler, smoothieye doğal bir tat verir. - Yeşil Yapraklı Sebzeler: Ispanak, lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler, smoothielere eklenerek antioksidan ve lif desteği sağlar. - Sıvılar: Smoothienin kıvamını açmak için süt, badem sütü, hindistancevizi sütü ya da sade su kullanılabilir. - Protein Kaynakları: Sporcular ve yüksek protein ihtiyacı olanlar için smoothielere protein tozu, yoğurt ya da chia tohumu gibi protein açısından zengin malzemeler eklenebilir. - Sağlıklı Yağlar: Avokado, keten tohumu yağı ya da badem yağı gibi sağlıklı yağlar, smoothienin besin değerini artırır. Popüler Smoothie Tarifleri - Yeşil Enerji Smoothie- 1 avuç ıspanak - 1 adet muz - Yarım bardak badem sütü - 1 tatlı kaşığı chia tohumu - Buz küpleriBu smoothie, hem enerjik hissetmenizi sağlar hem de vitamin ve mineral açısından zengindir. - Kırmızı Meyve Smoothie- 1 bardak çilek - Yarım bardak yaban mersini - 1 su bardağı yoğurt - 1 tatlı kaşığı balAntioksidan bakımından zengin bu smoothie, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. İlginizi Çekebilir; Sağlıklı Beslenme ve Spor: Performansı Artıran Besinler Detoks Suları Nedir? Nasıl Hazırlanır? Detoks suları, vücudu toksinlerden arındırmak ve metabolizmayı hızlandırmak amacıyla tüketilen sağlıklı içeceklerdir. Genellikle taze meyve ve sebzelerle hazırlanan detoks suları, vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olurken aynı zamanda sindirimi destekler ve cilt sağlığını iyileştirir. Detoks Sularının Faydaları - Toksinleri Arındırır: Vücudun doğal olarak toksinlerden arınmasına yardımcı olur. - Hidrasyonu Artırır: Su tüketimini artırarak hücrelerin yenilenmesine katkıda bulunur. - Cilt Sağlığını İyileştirir: Detoks suları, cildin daha parlak ve sağlıklı görünmesini sağlar. - Sindirim Sistemini Destekler: Sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak sağlığını iyileştirir. Detoks Suları Tariflerinde Kullanılan Malzemeler - Limon: C vitamini bakımından zengin olan limon, detoks sularına eklenerek bağışıklık sistemini destekler. - Salatalık: Su oranı yüksek olan salatalık, detoks sularına ferahlatıcı bir tat verirken vücudu nemlendirir. - Zencefil: Metabolizmayı hızlandıran zencefil, sindirim sistemi üzerinde olumlu etkiler sağlar. - Nane: Ferahlatıcı bir aroma katan nane, detoks sularına taze bir tat verir. - Elma Sirkesi: Doğal bir detoks malzemesi olan elma sirkesi, sindirimi kolaylaştırır ve toksinlerin atılmasını hızlandırır. İlginizi Çekebilir; Ginkgo Biloba ve Beyin Performansı Popüler Detoks Suyu Tarifleri - Limon ve Salatalık Detoks Suyu- 1 litre su - 1 adet limon (dilimlenmiş) - Yarım salatalık (dilimlenmiş) - Birkaç yaprak naneBu detoks suyu, hem sindirimi destekler hem de gün boyunca ferahlamanızı sağlar. - Zencefil ve Limon Detoks Suyu- 1 litre su - 1 tatlı kaşığı taze rendelenmiş zencefil - 1 adet limonun suyu - Birkaç yaprak naneMetabolizmayı hızlandıran bu tarif, enerji seviyelerini artırarak toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Smoothie ve Detoks Suları Arasındaki Farklar Smoothie ve detoks suları, her ikisi de sağlıklı içecekler olmasına rağmen farklı amaçlara hizmet eder. Smoothieler, daha yoğun kıvamlı ve besleyici olduğu için genellikle bir öğün yerine geçebilir. Detoks suları ise daha hafif, su bazlıdır ve gün boyunca tüketilerek vücudu arındırma amacı taşır. - Kıvam: Smoothie yoğun kıvamlıdır, detoks suyu ise hafif ve su bazlıdır. - Besin Değeri: Smoothieler protein, lif ve sağlıklı yağlar açısından zengindir. Detoks suları ise daha hafif olup genellikle vitamin ve mineralleri içerir. - Kullanım Alanı: Smoothieler genellikle kahvaltı veya ara öğün olarak tüketilirken, detoks suları gün boyunca arındırıcı bir içecek olarak tercih edilir. Smoothie ve detoks suları, sağlıklı yaşam tarzını destekleyen lezzetli ve besleyici içeceklerdir. Günlük hayatınıza bu tür içecekleri dahil ederek hem vücudunuzu besleyebilir hem de enerji seviyelerinizi yükseltebilirsiniz. Vücudu arındırmak ve vitamin-mineral ihtiyaçlarını karşılamak isteyenler için bu içecekler mükemmel bir alternatiftir. Sağlıklı tariflerle dolu bir yaşam, daha zinde ve mutlu olmanıza katkı sağlayacaktır. İlginizi Çekebilir; Sporcular İçin Bağışıklık Destekleyici Vitaminler ve Takviyeler Vücudumuz İçin Gerekli 10 Temel Mineral Read the full article
0 notes
Link
0 notes
Text
Lezzetli Düğün Çorbası Tarifi
Malzemeler Ana Malzemeler: 500g kuzu eti (kemiğiyle birlikte) 1 litre su 1 büyük soğan (dörde bölünmüş) 2 diş sarımsak 2 yemek kaşığı un 2 yemek kaşığı tereyağı 1 çay bardağı yoğurt 1 adet yumurta sarısı 1 yemek kaşığı limon suyu Tuz ve karabiber Sosu İçin: 2 yemek kaşığı tereyağı 1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber 1 tatlı kaşığı kuru nane Hazırlık 1. Eti Haşlama: Kuzu etini büyük bir…
1 note
·
View note
Text
Ev Yapımı Lekeler İçin Doğal Maskeler
Karbonatlı Maske Tarifi 1 yemek kaşığı yoğurt ile 1 çay kaşığı karbonatı karıştırın ve lekelerin üzerine uygulayın. 10 dakika bekletip bol su ile durulayın. Haftada 1 defa uygulayabilirsiniz. Karbonatın beyazlaştırma etkisi lekelerin açılmasına yardımcı olacaktır. Yoğurt Maskesi Tarifi 1 adet yumurtanın akını köpürene kadar çırpın, 1 tatlı kaşığı süzme yoğurt ekleyin ve karıştırın. 3 damla limon…
View On WordPress
0 notes
Text
1 Çay Bardağı İrmikten Tavada Revani Tarifi
New Post has been published on https://renklihobi.com/1-cay-bardagi-irmikten-tavada-revani-tarifi/
1 Çay Bardağı İrmikten Tavada Revani Tarifi
Tava kullanarak revani tarifi yapmanın püf noktaları ile karşınızdayız. Bu tarif benim hemen dikkatimi çekti. Çok fazla malzeme kullanmadan, ortalığı dağıtmadan fırın kullanmadan hazırlanan revani, dakikalar içinde hazırlayabilirsiniz. Çay demlenene kadar hazırlanabilecek revani tarifini sizlerde eminim çok seveceksiniz. Şerbetli tatlı olduğu için yapımına başlamadan önce ilk olarak şerbetini kaynatıp kenara koymayı unutmamanız gerekiyor.
Bu teknikle hazırlanan tatlının herkesin favorisi olacak diye düşünüyorum. Özel günlerde bayramda yada Ramazan ayında yapıp dakikalar içinde hazırlayıp sevdiklerinize ikram edebileceğiniz bir tatlı tarifi. Deneyecek herkese afiyet olsun.
1 cay bardagi irmikten tavada revani tarifi 2
1 Çay Bardağı İrmikten Revani Tarifi Malzemeler
Şerbeti için:
2 su bardağı toz şeker
2 su bardağı su
1 yemek kaşığı limon suyu
Hamuru için:
2 adet yumurta
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağından 1 parmak eksik sıvı yağ
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı irmik
1 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Tavayı yağlamak için sıvı yağ
Üzeri için :
Biraz Hindistan cevizi
Yeterince Fıstık
Tavada Revani Tarifi Yapılışı
Kaynak Youtube: Binnur’un Mutfağı
youtube
0 notes
Text
Kanada'da mercimek yoktu, 1972 yılında üniversitelerinde mahsül üretim merkezi kurdular, mercimek araştırmalarına başladılar, hatta ürün çeşitliliği için Türkiye'den mercimek örneği aldılar.
Bizim çok da umrumuzda olmadığı için, bugün Kanada'dan mercimek ithal ediyoruz, mercimek ithalatımızın yüzde 80'i Kanada'dan.
Yoğurt… Biz icat ettik, adını biz koyduk, dünyanın hangi lisan konuşulan ülkesine giderseniz gidin, yoğurdun üzerinde Türkçe “yoğurt” yazar, gurbet ellerde marketleri dolaşırken, rafta akrabanı görmüş gibi olursun, sarılasın gelir.
Ama bizim çok da umrumuzda olmadığı için, durup dururken yoğurdumuzun standardı değiştirildi, AB'ye uyum ayağıyla protein oranı düşürüldü, yüzde 12 oranında yağsız kuru madde bulunması şartı tamamen kaldırıldı.
Geleneksel olarak sade tüketilen, kıvamlı, koyu Türk yoğurdu, cıvık hale getirildi. Böylece, Türk pazarında yer bulamayan, meyveli, cıvık Avrupa malı yoğurtlara yol açıldı. Çok kısa sürede çocuklarımızın yoğurt konusundaki damak zevki değişti.
İnek ithal ediyoruz, koyun ithal ediyoruz, çok da umrumuzda değil, aynı zamanda, uğurböceği ithal ediyoruz. Hani “uç uç böcecik annen sana terlik pabuç alacak” var ya, işte onu ithal ediyoruz. Tarımdaki zararlıları yok etmeye yarıyorlar. İthal tarım ilaçlarıyla bizim uğurböceklerinin neslini yok ettik, şimdi, tarımdaki zararlıları yok etsinler diye İspanyol uğurböceklerini ithal ediyoruz.
Süt ürünlerinde kullanmak için “bakteri” ithal ediyoruz. Çok da umrumuzda olmadığı için “yerli ve milli” bakterimiz yok mu birader diye düşünmüyoruz!
Fare ithal ediyoruz, laboratuvarlarda deney yapmak için memlekette fare bulamıyoruz iyi mi…
Memleketin adı Turkey, çok da umrumuzda olmadığı için hindi ithal ediyoruz.
Angola, Eritre, Kongo gibi Afrika'nın gelişmiş ülkelerinden (!) saman ithal ettiğimizi zaten biliyorsunuz…
Çok da umrumuzda olmadığı için solucan ithal ediyoruz.
İthal ettiğimiz solucanlarla gübre yapıyoruz. Çünkü sadece toprağın üstünü değil, toprağın altındaki yaşamı da kuruttuk. Elalemin solucanını ithal etmezsek, bu memlekette gübre bile üretemiyoruz.
Narenciye para etmiyor, dalında çürümeye bırakıyoruz, ağaçları söküyoruz. Çok da umrumuzda olmadığı için, ilaç ve çay üretimi için, portakal kabuğu, mandalina kabuğu, limon kabuğu ithal ediyoruz.
İskenderun demir çelik, Ruslar yaptı, parasını domatesle ödedik.
Seydişehir alüminyum, Ruslar yaptı, parasını portakalla ödedik.
Aliağa rafinerisi, Ruslar yaptı, parasını salatalıkla ödedik.
Oymapınar barajı, Ruslar yaptı, parasını mandalinayla ödedik.
Türk tekstilinin temeli, Nazilli Sümerbank basma fabrikası, Ruslar yaptı, bir lira bile vermedik, kabak biber greyfurtla ödedik.
Sebzemiz meyvemiz narenciyemiz işte bu kadar kıymetliydi.
Çok da umrumuzda olmadığı için, hem bu hayati tesislerimizi sattık savdık, peşkeş çektik, imha ettik, hem de sebzemizi meyvemizi artık “çöp” fiyatına bile ihraç edemez hale geldik.
Üç tarafımız denizlerle çevrili, iç denizimiz var, deniz büyüklüğünde göllerimiz var, çok da şeyimizde olmadığı için barbun Senegal'den geliyor, kalamar Hindistan'dan, ahtapot İspanya'dan, karides Endonezya'dan, midye Şili'den lagos Mısır'dan, kalkan Romanya'dan, uskumru Norveç'ten, sinarit Gana'dan, lüks otellerde yediğiniz kılıç şişler aslında Çin'den ithal köpek balığı…
Karadeniz'de 26 balığın neslini kuruttuk, Marmara'da 125 balığın neslini tükettik, tarlada çipura yetiştirmeye çalışıyoruz. Sardalya festivali düzenliyoruz ama, çok da umrumuzda olmadığı için sardalya Yunanistan'dan geliyor.
Çok da umrumuzda olmadığı için, 2002'den beri, toplam tarım alanımız 26 milyon hektardan 23 milyon hektara geriledi.
Ekilen tarım alanımız 18 milyon hektardan 15 milyon hektara geriledi.
Ayrıca, şu anda 4 milyon hektarlık alan, maddi imkansızlıklar nedeniyle ekilemiyor.
Hal böyleyken, Türk tarımının ocağına incir ağacı dikilirken ne yaptık biliyor musunuz?
Çok da umrumuzda olmadığı için Afrika'da tarla kiraladık .Bastık tiko parayı, Sudan'da 7 milyon 805 bin dönüm arazi kiraladık. Hem de 99 seneliğine kiraladı. Kim çalışacak bu arazide? Sudanlı köylüler çalışacak.Sudanlı köylüler bizim araziyi ekip biçecek, ürün yetiştirecek, ihraç edecek!
Kiraladığımız arazinin büyüklüğü, Sivas kadar… Kayseri, Eskişehir, Diyarbakır, Yozgat, Çorum ve Manisa'nın tarım arazisinden daha büyük.
Türkiye'nin kendi kendine yetebildiği tek ürünü “şeker pancarı” kalmıştı. Çok da umurumuzda olmadığı için mısır şurubuna yol verildi, şeker fabrikaları satıldı, çok da umrumuzda olmadığı için hem şeker pancarımız imha edildi, hem diyabette milletçe rekora gidiyoruz.
Boşnaklar için ağlıyoruz Sırp Kasabı'ndan kıyma ithal ediyoruz.
Son beş sene içinde 568 milyon kilo tohum ithal ettik.
Nereden ithal ediyoruz bu tohumu…
Türkiye'nin topraklarının yarısından fazlası tarım arazisi ama, Filistin için ağlayıp umrumuzda olmadığı için, topraklarının yarısından fazlası çöl olan İsrail'den tohum ithal ediyoruz.
Başka örnekler de vermek isterdim…
Çok da umrumuzda olmadığı için gerek görmüyorum...
Alıntı
3 notes
·
View notes
Note
Selamun aleykum ablacım :)
Benimde misafirim olacak rica etsem, mezelerinizin tarifini yazabilir misiniz?
Şimdiden çok teşekkür ederim, hayırlı ramazanlar 🤍🌼
aleyküm selammm🌼
Allah sofranıza bereket hanenize huzur ve afiyet versin.
ben sebzeleri farklı kullanmayı seviyorum, çeşit üretmeyi. aslında bilinen tarifler ben bazen gördüğüm tarifleri birleştiriyorum, içine ekleme falan yapıyorum :) bugün yemeklerin yanına yoğurtlu taze fasulye kavurması ve pancar salatası yapmayı düşündüm. taze fasulyeyi yazdan dondurucuya atmıştım. fasulyeyi haşlıyoruz sonra iyice süzüyoruz. başka bir tencereye bol soğan doğruyoruz piyazlık doğranmış olacak. sarımsak da ekleyip iyice kavuruyoruz. pul biber ve kara biber, sonra fasulyeleri de ekleyip beraberce kavuruyoruz. üzerine yoğurt döküp pul biber sosuyla servis ediyoruz.
pancar salatası da gayet basit. kırmızı pancarı rendeliyoruz, maydonoz, yeşil elma, ceviz ekleyip limon, yağ, tuz sosuyla harmanlayıp servis ediyoruz. müthiş oluyor. birde patlıcan kızartması yapmak istedim domates soslu. sosunu domates, bir çay kaşığı şeker, iki üç diş sarımsak ve nane ile yapıyorum. yiyenlere şifa olsun inşallah. çok tarif var böyle bende de aklıma gelince yazarım :) hayırlı ramazanlar sevgilim kardeşim. rica ederim ne demek 🌸🤍
*tarifleri yazarken ağzımın suyu aktı :)
6 notes
·
View notes
Text
Pratik Yemek Tarifleri
Lezzetin Sırrı: Pratik Yemek Tarifleriyle Sağlıklı Mutfağa Yolculuk
PratikYemek.net, mutfakta pratik çözümler arayan herkesin uğrak noktasıdır. Bugün, sağlıklı yaşamı ve lezzeti bir araya getiren pratik yemek tarifleriyle dolu bir yolculuğa çıkıyoruz. Evde sağlıklı yemek pişirmek hiç bu kadar kolay olmamıştı!
Pratik Yemek: Sağlıklı ve Lezzetli Alternatifler
Pratik yemek tarifleri, modern yaşamın hızına ayak uydurmak isteyenler için kurtarıcıdır. İşte, günlük koşturmacada sağlığından ödün vermek istemeyenler için birkaç öneri:
1. Sebzeli Quinoa Salatası: Sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezi olan quinoa, pratik yemek tariflerinin de kahramanıdır. Bir kasenin içine, doğranmış renkli sebzeleri ve haşlanmış quinoayı ekleyin. Üzerine biraz zeytinyağı ve limon suyu gezdirerek harmanlayın. Bu hafif ve lezzetli salata, öğle yemeği için mükemmel bir tercihtir.
2. Fırında Somon Fileto: Somon, omega-3 yağ asitleri bakımından zengin bir balıktır ve sağlıklı bir protein kaynağıdır. Somon filetolarını bir fırın tepsisine yerleştirin. Üzerlerine taze limon suyu, zeytinyağı, tuz ve karabiber serpin. Ardından fırında pişirin. Kolaylıkla hazırlanabilen bu tarif, hafta içi akşam yemekleri için idealdir.
3. Tavuklu Nohut Salatası: Tavuklu nohut salatası, hem doyurucu hem de besleyici bir öğün sunar. Haşlanmış tavuk göğsünü, haşlanmış nohutla karıştırın. Üzerine doğranmış taze sebzeler, zeytinyağı, limon suyu ve tuz ekleyin. İsteğe bağlı olarak maydanoz veya nane ile süsleyebilirsiniz. Bu pratik tarif, öğle yemeği veya hafif akşam yemeği için idealdir.
Yemek Tarifi: Sağlığınız İçin Pratik Çözümler
Sağlıklı yaşamak için mutfakta geçirilen zaman önemlidir. Pratik yemek tarifi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemek isteyenler için mükemmel bir başlangıç noktasıdır. İşte, pratik yemek tarifleriyle sağlıklı yaşamın anahtarı:
1. Zeytinyağlı Enginar: Enginar, sindirim sistemini destekleyen ve antioksidan bakımından zengin bir sebzedir. Enginarları temizleyin ve yarım limonlu suya batırın. Ardından, haşlayın ve bir tavada zeytinyağında soteleyin. Üzerine limon suyu ve taze dereotu ekleyerek servis yapın.
2. Yoğurtlu Kabak Mücveri: Kabak, düşük kalorili ve lif bakımından zengin bir sebzedir. Kabakları rendeleyin ve fazla suyunu sıkın. Rendelenmiş kabakları, çırpılmış yumurta, rendelenmiş peynir ve ince kıyılmış maydanoz ile karıştırın. Ardından, tavada kızartarak pişirin. Üzerine yoğurt ve dereotuyla servis yapın.
3. Mevsim Salatası: Mevsim sebzelerini kullanarak pratik bir salata hazırlayabilirsiniz. Roka, marul, salatalık, domates ve havuç gibi sebzeleri doğrayın. Üzerine biraz limon suyu, zeytinyağı, tuz ve karabiber ekleyerek harmanlayın. Bu sağlıklı ve pratik tarif, her öğünde yanında sunulabilir.
Pratik yemek tarifleri, sağlıklı yaşamı ve lezzeti bir araya getiren en önemli araçlardan biridir. PratikYemek.net, herkesin kolayca uygulayabileceği, besleyici ve lezzetli tarifler sunarak, sağlıklı bir yaşam tarzını desteklemeyi amaçlamaktadır. Sağlıklı yemek pişirmek artık herkes için mümkün ve keyifli hale gelmiştir. Haydi, pratik yemek tarifleriyle sağlıklı mutfağa birlikte adım atalım!
1 note
·
View note