#yeni bağımlılığım
Explore tagged Tumblr posts
Text
bu kanal için fikir üreten insanların yerinde olmak isterdim skldmjlsj işe gidiyosun yaşadığın ikilem: bugün çubuk krakerin üzerinden cımbızla tuz taneciği alma videosu mu çeksek makasla jelibon doğrama videosu mu. perfekt.
9 notes
·
View notes
Text
Yeni bağımlılığım greyfurt sıkmak şimdi greyfuru yemeyi başaramıyorum portakal suyundan ekşi ama güzel ekşi ve rengi pembe resmen bağımlı oldum sabah yine sıkcam ama kolum çok acıyor meyve sıkacağı almalıyım ya da koca
2 notes
·
View notes
Text
youtube
Yeni bağımlılığım, bu kadın beni öldürücek 🖤
5 notes
·
View notes
Text
7 Ağustos
Yanlışlarla dolu bir 19 ama yanlışların beni çok multu ettiği bir yıl oldu. Söyleyecek pek sözüm yok ama kendimi boş bir tabaka gibi hisetmediğim için, o bana verilen vazoyu ağzına kadar doldurduğum için kendime bir gülümseme vaad ediyorum. Kendime kattılarımla dolu bir ömür, yarın düşüp ölsem bile bir şeyler için pişman olmadığım bir yaşam. Kendimi yetişkin gibi hissetmiyorum çünkü daha en sevdiğim film ne bilmiyorum, çünkü, daha Stefan Zweig'ın bütün kitaplarınl okumadım, çünkü daha hayatımın felsefesini anlamayacak kadar felsefe bilmiyorum, çünkü daha en iyi arkadaşımın kendim olduğunu anlayamıyorum, çünkü hayatın anlık zevklerde değil bütün bir tabloda olduğunu kabul etmiyorum, çünkü hâlâ en sevdiğim oyuncu Matthew'ın bu hayatta olmadığını kabullenemiyorum. Milyonlarca çünküm var yetişkin olmadığımla bağlı. Ve aslında bunun sonsuza kadar süreceğinj de biliyorum. Daha önce aşık olmadım ama 19 yaşımda tanıdığım o çocuğu asla unutamayacağım. Daha önce gerçek arkadaşlık kurmadım ama o iki yıldır tanıdığım kızı asla silemeyeceğim. Onları geride bıraktım belki ama aklımın ve kalbimin köşesini ikisine adadım. Hayatı daha yaşanılır kılan neydi? 19 yaşımda 19 maddelik öğrendiklerimi sıralasam birisi kesinlikle bu sorunun cevabı olacak. Şikayetlenmemek. Hayatı daha yaşanılır kılan şey olduğun durumu kabullenmek ve şikayet etmek yerine çözüm üretmektir. Cehennemde bile olsam kırmızı rengi sevdiğimi hatırlayacağım bir bilince ulaştım 19 yaşımda. 20 yaşım bana neler göster neler anlatır bilmiyorum ama yeni masallar dinlemenin zamanı gelmişti. Belki de son yaşım kendi evimde geçirdiğim. Belki 21 yaşımı başka bir ülkede bir kadeh şarapla kutlayacağım. Ya da olmayacak ve bunu sorun etmiyorum artık. Aslında sorun diye bir şey olmadığını anladım, sorun denilen şeyi ben yaratıyormuşum. Bağımlılıklarla dolu bir yıl oldu benim için, beni hayatta tutan bağımlılıklar benj genç gibi hissettiren bağımlılıklar beni heyecanlandıran bağımlılığım. Hepsi birer toz tanesi ama büyük resmi tamamlamak için gerekli olanlar. Şimdi eğer 20 yaşımda yaşamak istediklerimi söylesem bu fazla uzun sürmez. Sadece gerçekten mutlu olmayı hedefliyorum, biraz çalışmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmak, ardından kendime verdiğim sözlerin bazılarını yapmaya başlamak ve sadece kendim olmak. Şimdiye kadar kendim olduğum gibi bundan sonra da sadece kendim olmaya bakacağım. Teşekkürler Tanrım, beni ben olduğum gibi kabullendiğin için, teşekkürler yaşanılır kıldığın hayatım için, teşekkürler beni bu oyunun içinde bilinçsiz ve tek tabanca yaptığın için ve teşekkür ederim Tanrım beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan ailem için.
1 note
·
View note
Text
Gerçek hayatta düzenli görüştüğüm tek kişi erkek arkadaşım kaldı. Hiçbir arkadaşımla düzenli görüşmüyorum, kimseyle kahve içmeye bile çıkmıyorum. Arkadaşlarım bağlamında çok yalnız, çaresiz ve gerçek anlamıyla ezik hissediyorum. Yalnız hissetmememi ve tamamen kendimi yitirmememi sağlayan, beni hayata bağlayan tek şey erkek arkadaşım. 2022 Haziran’ından beri bu aptal depresyondan kurtulamıyorum, üstüne bpd’m ve okb’m de var. Hayata karşı inanılmaz olumsuz ve düzelemezmişim gibi bakmaya başladım. Çok kötü hissediyorum. İki gündür bpd için kullandığım ilaçlarımı kullanmıyorum. Arkadaş edinmek istesem edinebilirim, komik ve tatlı biriyimdir, insanları çok iyi ve mutlu hissettiririm ve ilkeli bir insanımdır. Hiç kimsenin arkasından iş çevirmem, kimseye yalan söylemem ve sevdiğim insanları korurum. Kimsenin bana kötü davranmasına izin vermem ve kimseye de kötü davranmam. Çok anaçımdır, bebeğim gibi severim tüm arkadaşlarımı, çocuğum gibi görürüm hatta. Ama işte, en sonunda hepsi benden uzaklaştı. Hepsi gitti. Çünkü büyük yanlışları affetmem, o kişiyi silerim. İstemeden kötü ve vefasız insanlarla arkadaş oldum, ve karakterim gereği onları bıraktığımda yapayalnız kalmıştım. Bunun için kendimi suçlamıyorum, arkadaş kriterlerim yalnızca tacizci savunmamak, ortam için arkadaşını satmamak ve ilgi/destek vermek gibi basit şeyler. Çok basit şeyler. Ancak günümüz yüzyılında böyle basit insani emareler gösteren insanlar bulmak bile o kadar zor ki. İnsanları kolayca siliyorum, insan olmadıklarını fark ettiğimde. Bunun kötü bir özellik olduğunu düşünmüyorum ama bu yüzyıl için çok yıpratıcı bir özellik. Ortamcı biri olmadığım için sırf bir ortamda takılmak adına hiç kimseye katlanmam, ve gerçekten kötü kalpli ya da omurgasız olmayan kimseye öfke ya da nefret beslemem. Aslına bakılırsa harika biriyim, ve üstelik çok komiğim ahwhbdndndndndmdmf ama işte, işin sonuna bakıldığında tam anlamıyla arkadaşlarım tarafından terk edildim. Kendime yeni arkadaşlar edinmem gerek ama depresyonum yüzünden buna da enerjim yok. Hayatımın yine ağır bir depresyon geçirdiğim 6 aylık bir dönemi haricinde hiç şimdiki kadar uzun süre arkadaşsız kalmamıştım. Neredeyse 1 senedir arkadaşsız gibi hissediyorum. Zekiyim, güzelim, kültürlüyüm, akıllıyım, bilgiliyim, iyi bir okulda okuyorum ve bir sürü proje içerisinde yer alıyorum, özgüvenliyim, iyi kalpli ve anaç biriyim, lafımı söylemekten asla çekinmem, insanları organize eder, onlara yol gösterir ve liderlik yaparım. Yani, gerçekten iyi biriyim. Sanırım denk geldiğim insanlar şans eseri gerçekten kötü insanlardı. Bu durumda olmam için mantıklı bir sebep, benim suçum olan hiçbir şey göremiyorum. Ben tacizcimi savunan birine mesafe alınmasını istedim diye suçlu değilim. Ben beni benim onu umursadığım kadar umursamayan kimseyle arkadaşlığımı yürütmek zorunda da değilim. Belki de arkadaş bağlamındaki yalnızlığımı (yalnız değilim çünkü erkek arkadaşım harika biri, aynı zamanda en yakın arkadaşım gibi hissettiriyor) gözümde bu kadar abarttığım için bu kadar çöktüm. Çünkü o insanlarla olmak zaten beni mutlu etmeyecekti ki? O insanlarla olmak yerine şimdi burada arkadaşsız bir şekilde bulunmak çok daha iyi benim için. Ama sorun şu ki, ben *her zaman* yeni arkadaşlar bulurum. Bu süreçte yapamadım. Ve bu beni gerçek bir umutsuzluk haline sürükledi. Ama bu konuyu dün gece erkek arkadaşıma nihayet anlattım ve bana yardım etmeye karar verdi. Öncelikle Twitter’ı sildim çünkü bu dönemde sosyal medya bağımlılığım inanılmaz düzeylere ulaşmış durumdaydı. Ekran süremin 15-16 saat olduğu günler oluyordu. Korkunç. Gerçekten korkunç. Üstelik benim gibi çok iyi bir fakültede tıp okuyan birisi için aşırı kötü sonuçlar doğurabilecek bir süre. - Ki, doğurdu da. İlk dönem AGNO’mu 1,85’e düşürdüm ve bu dönem ortalamam 2,5+ olmazsa sınıfta kalıyorum. :) Depresyon beni öldürecek. Çok korkuyorum. Çok kötü hissediyorum. Ama umarım erkek arkadaşımın ve internetten tanıştığım ve reel olmak istediğim bir arkadaşımın yardımıyla aşabileceğim bu bir senelik korkunç süreci.
Umudum biraz kırık, çünkü 1 senedir böyle olduğum için artık hiç düzelmeyecekmişim gibi gelmeye başladı. Erkek arkadaşım öyle olmadığını söylüyor, ona güveniyorum. Ve şöyle düşünüyorum: Sonuçta zararın neresinden dönsek kârdır değil mi? Bu şekilde umutsuzluğa kapılmak yerine olabilecek en sağlıklı şekilde iyileşmeye başlamam gerekli. Haftaya psikolog randevum var. Onunla da bu konuyu konuşacağım. Düzelmek için tanrıya bile dua edebilirim, ona hiç inanmamama rağmen. Ama artık ders çalışmaya dönmeliyim, erkek arkadaşım bunun iyi gelebileceğini söyledi. Bebeğimin sözünü dinlemeyi seviyorum, but not in a misogynyst way!!!! Bana yardım etmeye çalışıyor ve onun verdiği yardımı almalıyım, biraz alıcı olmam gereken bir dönem bu dönem. İnsanların bana verdiği sevgi ve ilgiyi kabul etmeliyim. Umarım düzeleceğim. Umutluyum. Veeee son olarak buraya bu dönemimi en iyi anlatabilecek olan şarkıyı bırakıyorum. Bu gönderiyi yazarken arkaplanımda loop’ta bu şarkı çalıyordu. Bana daha anlaşılıyorum gibi hissettiriyor ve benim için fazlasıyla relatable.
Umuyorum ki her şey çok daha güzel olacak. Yarın buraya çok daha iyi hissettiğimi yazacağım. O zamana kadar, güle güle blogum! 🩷🫶🏻
1 note
·
View note
Text
Yeni hedefler
Selamlar efenim, güneşi selamladıysak, bugün daha yeni uyandıysak, henüz hevesimiz kursağımızda kalmadıysa başlayalım artık.
Bugün yeni hayatımın ilk günü. Geç olsa da 2023 yılı ilk yarısı vizyon planımı yaptım. Gerek fiziksel gerek akademik hedeflerimi yazdım. Başarılı olacağıma, kendime güveneceğime ve sağlıklı olacağıma inanıyorum.
Bir üniversite öğrencisi olarak farkındayım ki bu seneler kariyerimin ilk basamakları. Kendimi en çok bu zamanlar geliştireceğimi farkındayım. Oldukça çok şey yapmaya, maksimum verim almaya çalışacağım. Yarını beklemeyeceğim.
Pazartesi başlanan diyetler genelde başarısız olur. Ben yeni hayatıma çarşamba başlıyorum. En büyük sorunum hep devamlılık olmuştur ve hep "amaaaan pazartesi başlarım" Demişimdir salı günleri. Bu sefer olmayacak.
İnsan hayatında bir şeyler değiştirmesi gerektiğini fikrimce ya en mutlu olduğu, yada en kırık olduğu zamanlarında anlar. Özellikle kırık olduğum zamanlarda ayakta kalmam gerekiyor.
Siz ne dersiniz bilmem ama bence şu hayatta en önemli şey kendi ayakların üzerinde durabilmektir. Şahsen öyle başarılı olmak istiyorum ki yalnız kaldığımda bile güçlü kalabileyim, kimseye bağımlılığım olmasın.
Kendi ayakları üzerinde durabilmenin önemli olduğu başka noktalarda var. Özellikle kadınlar, eşcinseller ve benzeri gruplar baskı altında yaşıyorlar. Ekonomik özgürlüğü yoksa kadınlar boşanmakta zorlanıyorlar. Eşcinseller ailelerine ve sevdiklerine açılmakta zorlanıyorlar. Keşke böyle olmasa ama maâlesef gerçekleri göz ardı edemeyiz.
Çok çalışmalıyım ki güçlü olayım...
07/03/2023
1 note
·
View note
Text
nefesini kokluyorlar.
"seni seviyorum" demiş misin diye.
yüreğini kokluyorlar.
tuhaf zamanlardayız sevgilim.
ve aşkı,
devrik yol direklerinin yanında
kırbaçlıyorlar.
aşkı saklamak en iyisi.
soğukların bu eğri büğrü çıkmazında
ateşi, şarkıyı ve şiiri yakarak canlı tutmaktalar.
farklı düşünmeyi aklından bile geçirme.
tuhaf zamanlardayız sevgilim.
gecenin bir yarısı kapıyı çalan,
ışığı öldürmeye geliyor.
ışığı saklamak en iyisi.
ellerinde kanlı satır ve sopalarla
köşe başlarını tutmuş kasaplar.
tuhaf zamanlardayız sevgilim.
dudaklardan gülmeleri kazıyorlar,
ağızlardan şarkıları.
neşeyi saklamak en iyisi.
zambakların ve leylakların ateşinde
kanaryaları közlüyorlar.
tuhaf zamanlardayız sevgilim.
cenazemizde şölen yapıyor şeytan;
kendinden geçmiş, zaferine kadeh kaldırıyor.
tanrıyı saklamak en iyisi.
|Ahmed Şamlu-Bu çıkmazda
2 notes
·
View notes
Text
galiba yeni bağımlılığım bitki çayları olacak bana bitki çayı önerebilir misiniz pek bilgi sahibi değilim
9 notes
·
View notes
Text
Geriye dönüp baktığımda her şeyin ilk üniversitemi okurken başladığını fark edebiliyorum. Okulun ikinci döneminde ilk aşk acımı çekmiş olmamın bipolarımı tetiklediğini düşünüyorum. Sonrasında artan alkol tüketimiyle birlikte kontrolsüz bir cinsel arayışa girmiştim. Gurur duymadığım çok şey yaptım. Çok uzun bir süre bu şekilde devam etti. Sanki hiç durmayan bir hız treninde gibiydim. Ama bir gün bu tren bir anda durdu. Dibe vurmuştum sanki. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Sonrasında düşünmeden yaptığım her şey geriye çok büyük pişmanlık ve vicdan azabı olarak geri dönmüştü sanki. Düşüncelerimi durduramıyordum. Kendime olan sevgimi, saygımı ve güvenimi yitirmiştim. İlk kez o zaman hayatıma son vermeye çalıştım. Bir kez psikiyatriste gittim bu olay sonrasında ve depresyon tanısı aldım. Bir kaç tane ilaç verdi ilk doktorum bana ve ben bu ilaçların alkolle alındığı zaman yaşattığı etkileri severek, reçeteli bir kaç ilaçları kötüye kullandım.
Uzun bir süre her şey yolunda gitti. Sonrasında ilk mani dönemimde yaptığım hatalar hiç beklemediğim bir şekilde aile içinde öğrenildi. Bütün aile ilişkilerim sarsıldı. Çok büyük bir travmaydı benim için. Bu süreçten kaçmak ve ilk doktorumun bana yazdığı ilaçları tekrar yazdırabilmek için başka doktora gittim. Bir anda yaşadığım/hissettiğim her şeyi eksik olarak doktora anlatmak istedim. Bana sen bipolarsın dedi istediğim ilaçları da yazmadı, ben de umursamadım tamam diyip bir daha gitmedim. Ne olduğunu bile araştırmadım. Bazı dönemlerde alkolü abartıyordum. Herkes arada sırada içer sonuçta ne var ki bunda diyordum.
Doktorun bana istediğim ilacı yazmayışı beni uyuşturucuya yöneltti. Başta ufak tefek kullanarak kontrol altında tutabildiğime inandırdım kendimi. Sonra sıkıldım ondan da bir anda kestim kullanmayı. Okul hayatımı düzelttim. Her şey mükemmeldi. Kendimi çok iyi hissediyordum. Her şeyi başarabilirim gibi hissediyordum. Bahar dönemi başlayacaktı. Arkadaşlarımla yeni dönem için hoşgeldin partisi düzenlemek istedik. Bir şeyler kullanalım dedik. Kendime o kadar güveniyordum ki, istediğim zaman kullanırım bağımlı olmam diyordum kendi kendime.
Hiç denemediğimiz bir maddeyi denemeye karar verdik ve sonrasında 2 sene boyunca çok ciddi bir uyuşturucu bağımlılığı yaşadım. Bu da bir yangını benzinle söndürmeye çalışmak gibi bir şeymiş. O süreçte fark ettim ki hayatım sürekli bir şeyleri kurup yıkma şeklinde ilerliyor. İnanılmaz düşük bir modda olduğum günlerden birinde ikinci kez kendi hayatımı bitirmeye çalıştım.
Sonrasında bunları neden yaptığımı araştırdım. Normal değildi yaptıklarım. Bende bir sorun vardı. Ciddi bir sorun. Düşünürken aklıma bana istediğim ilacı yazmayan doktorun koyduğu tanı geldi. BİPOLAR. Hemen bipoların ne olduğunu araştırmaya başladım. Çok okudum ve okudukça fark ettim ki uyuşturucu bağımlılığım bile bipolarımın getirisiymiş bana. Hastalığımı çok geç kabul ettim ben.
Hayatımı bu şekilde sürdürmek istemediğime karar verdim. Maddeyi bıraktım. Mani dönemim yatışmaya başladı. Ailemle konuştuğumda başta ne olduğunu bilmediklerinden ve sürekli onlara zor şeyler yaşattığım için bipolar olduğuma inanmadılar/inanmak istemediler. Belki de yaptığım her şeyi şeylere bir kılıf aradığım için ya da şımarıklık olarak ya da uyuşturucu bağımlılığım yüzünden yaptığımı düşündüler bilmiyorum. Onlara hak veriyorum.
Maddeyi bıraktıktan sonra, fiziksel olarak yoksunluk dönemimi de bitirdikten sonra yeniden depresyon dönemine girdim. Kendimi beğenmiyordum kilo alıyordum. Alkole yöneldim ve sonrasında yeniden bir maniye doğru ilerlerken evden kaçmaya çalıştım. Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. O gün annem gerçekten ciddi bir yardıma ihtiyacım olduğunu fark etti.
Bir psikiyatri hastanesine yatışımı sağladı. 5 hafta boyunca günde çift terapi alarak bipoların ne olduğunu nasıl kontrol altına alabileceğimi öğrendim. Günde 9 tane ilaç içiyordum başlarda. Yavaş yavaş azaldı ilaçlar. Ben de o sırada iyice kendimi tanımayı öğrendim. Şimdi doktorlar asla önermese de ilaç tedavimi kestim. 3 senedir ilaçsız bir şekilde ataklarımı kontrol ediyorum.
Her şey yavaş yavaş tekrar rayına oturmaya başladı. Aile ilişkilerim düzeldi. Hemen hemen yıktığım her şeyi yeniden inşa ettim. Sorunun ne olduğunu kabul etmek belki de bu yolda attığım en büyük adımdı. Özellikle annem ve ablam bu süreçte yanımda olmasalardı belki de karşılaştığım ilk sorunda pes edecektim. Bana inandıkları ve hiçbir zaman desteklerini esirgemedikleri için onlara çok teşekkür ediyorum.
Ama yine de dönem dönem gerçekten çok zorlanıyorum. Sürekli tetikte olmam gerekiyor. En ufak kontrol kaybında günlerce uyumuyorum ya da günlerce yataktan çıkamıyorum. Bazen öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum. Bazen çok alıngan oluyorum. Bazen maddeye yeniden başlama istediğimi kontrol edebilmek için çok ciddi çaba göstermem gerekiyor. Bazen sosyal çevremi zorluyorum takıntılarımla. Hepsinin farkındayım. Gerçekten yaşadığım duyguları yansıtmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Bazen başarısız oluyorum. Eminim ki gerçekten yakınımda olan herkes anlık olarak yaptığım şeylere kızsalar/kırılsalar/anlam veremeseler de beni olduğum gibi kabul ediyorlar. Bipolar bozukluk her ne kadar benim taşımam gereken bir yük olsa da, bu yükü benimle birlikte başta ailem sonrasında yakın çevrem de taşıyor.
Eskiden bipolar olmanın ayıp bir şey ya da saklanması gereken bir şey olduğunu düşünüyordum. Şimdi asla böyle düşünmüyorum. Ben bipolarım. Hayatımın sonuna kadar sürecek bir savaştayım. Bu savaşta olmak beni istediğim şeylere ulaşmamdan alıkoymayacak. Kendimi geçmişte yaptığım hatalardan dolayı affediyorum. Kendimi seviyorum. Kendimi tanıyorum. Zaman zaman zorlanacağım biliyorum ama asla yardıma ihtiyacım olduğunda istemekten utanmayacağım. Bunu kendim İçin yapacağım.
#bipolarblogger#bipolardisorder#bipolar#mania#depressed#bipolarbozukluk#mentalheathawareness#endthestigma#addiction#bağımlılık
3 notes
·
View notes
Text
Yeni bağımlılığım hayırlı olsun
3 notes
·
View notes
Note
Merhaba Hayatimin en kötü anlarından bir tanesini buraya yazmak istedim. Seninle paylaşıp yorum yapmanı istedim belki de. Çok sevdiğim ve çok sevildiğim kişinin hayatından çıktığım saatlerdeyim. Düşündüm, ağladım, mantıklı bir yol bulmam gerekiyordu. Ve gitmek en sağlıklı yoldu. Kalbimde birisi varken bir başkası ile konuşmak neden kötü izlenim yaratıyor ki? Birinin desteğini almak ve onunla atlatmak kötü bir şey olmamalı. Canım yanıyor. Yedi yıllık bağımlılığım bu günden sonra bitiyor. Onu severken, onu isterken kendimi unuttum ben. Ona göre hayat belirledim. İnsan biraz da kendini sevmeli bana kalırsa. Kendime haksızlık ettiğin koca bir yedi sene var. Kendimi sevmeye ve yeni bir hikaye yazmaya gidiyorum artık. Zehirli sarmaşıklarımdan kurtulmam ve nefes alman gerekiyor
İnsanın kendisini bulma arayışına gitmesinin çok daha anlamlı olduğu kanaatindeyim, çünkü insan kendisini unutup başkasını sevemez diye düşünmekteyim. Bir ilişkide en az iki kişi vardır ve bu iki kişi arasında bir duygu akışı cereyan eder, bir kişi kendini unutup akış sadece tek odakta olursa, orada bir ben ya da öteki kalmazsa, burada artık ilişki de yoktur ki çünkü ortada olan yalnızca tek bir kişidir. Yani sevecek bir sen olmadıktan sonra orada olan bir sevgi de değildir artık diye düşünmekteyim. Birini sevmek, sevilme talebinden bağımsız düşünülemez ancak kişi kendini atlayıp sevilme talebini hor görürse ortaya koyduğu tam olarak nedir? Biriyle olabilmek için önce orada olabilmek gerekmez mi?
6 notes
·
View notes