#vasilis vasilikos
Explore tagged Tumblr posts
Photo
Z (1969). Following the murder of a prominent leftist, an investigator tries to uncover the truth while government officials attempt to cover up their roles.
I wasn’t entirely sure what to expect when I started this odd little satirical thriller, but man, it’s good! Compelling and witty and genuinely tense in places. It’s a thoroughly modern-feeling film, and one that explores political corruption in a way that feels especially topical in this era. It’s very, very good, and well worth checking out! 8/10.
#z#1969#Oscars 42#Nom: Picture#Nom: Director#Nom: Adapted Screenplay#Nom: Foreign Film#Won: Foreign Film#Nom: Editing#Won: Editing#Costa-Gavras#Vasilis Vasilikos#Jorge Semprún#Ben Barzman#Yves Montand#irene papas#Jean-Louis Trintignant#François Périer#Jacques Perrin#charles denner#algeria#france#french#algerian#crime#politics#murder#thriller#greece#8/10
22 notes
·
View notes
Text
Is somebody here watching Survivor 2019 - Turkey Greece????
I need people to talk/rant to...like please!!!
#survivor 2019#survivor turkey greece#katerina dalaka#dimitra vamvakousi#atakan ışıtutan#yusuf karakaya#spyros gourdoupis#tony stavratis#afroditi skafida#ria kolovou#elpida meziridou#kyriakos pelekanos#vasilis vasilikos#melisa emirbayer#sude burcu#seda ocak#sabriye şengül#büşra yalçın#bora edin#okay köksal#hikmet tuğsuz#panagiotis konstantinitis#survivor#acun medya#nikos kosmas
5 notes
·
View notes
Text
Favourite Books of 2019
Veronika Decides to Die by Paulo Coelho
The Book Thief by Markus Zusak
Winterengel by Corina Bomann
The Leaf by Vasilis Vasilikos
Perfume: The Story of a Murdered by Patrick Süskind
The Rotters’ Club by Jonathan Coe
Love in the Time of Cholera by Gabriel García Márquez
To Kill a Mockingbird by Harper Lee
The Elegance of the Hedgehog by Muriel Barbery
I am Malala by Malala Yousafzai
The Barefoot Queen by Ildefonso Falcones
In Evil Hour by Gabriel García Márquez
The Flea Palace by Elif Shafak
The Romanov Prophecy by Steve Berry
The Secret History by Donna Tartt
White Nights by Fyodor Dostoevsky
Murder on the Orient Express by Agatha Christie
Gorky Park by Martin Cruz Smith
Drums of Autumn by Diana Gabaldon
Zlata’s Diary by Zlata Filipovič
The Little Friend by Donna Tartt
The Return of the Native by Thomas Hardy
Tess of the D'Urbervilles by Thomas Hardy
The Old Man and the Sea by Ernest Hemingway
The Call of the Wild by Jack London
The Cossacks by Lev Tolstoy
The Kreutzer Sonata by Lev Tolstoy
The Bastard of Istabul by Elif Shafak
Petersburg Tales by Nikolai Gogol
Fathers and Sons by Ivan Turgenev
The Master and Margarita by Mikhail Bulgakov
A Cat, A Man, and Two Women by Junichiro Tanizaki
6 notes
·
View notes
Text
“Aşk gerçekleşmeyen, var olmayan bir şey. Sen bir yerde ben başka yerde. Ancak her zaman ikimizin haklılığını kanıtlayacak bir yer bulunacaktır.”
“Güneşe güvendiğinde hayat ne kadar güzeldir. Bakıyordun ve herkes bakıyordu. Seviyordun ve herkes seviyordu. Yiyordun ama yanındaki açtı.”
3 notes
·
View notes
Photo
From Maria Eliades’s interview of Karen Emmerich in Ploughshares:
ME: How do you decide what to translate?
KE: In the very beginning people would commission things. So like the Vasilis Vasilikos book, The Few Things I Know About Glafkos Thrassakis, was not my decision. That was the decision of the publisher. Usually it’s just that, for a range of different reasons, I read and I think that people who aren’t me should be able to read [the books I translate]. And a couple of books, Sofia Nikolaidou’s The Scapegoat, and Christos Ikonomou’s book of short stories, I wanted to teach in a class of 75 undergraduates who didn’t speak Greek, so if I wanted to teach that class, which was on reading the Greek crisis, so full of contemporary stuff, you just have to make it available. Which is not the easiest way. Maybe I should just fix a different syllabus, but I think there’s a real lack of material to teach in those courses. I think the time has come to get some new blood in there.
2 notes
·
View notes
Video
dailymotion
Survivor Türkiye Yunanistan’da Adaya Veda Eden İsim Belli Oldu! Survivor 2019'un ekrana gelen son bölümünde hem araba ödülü oyunu hem de eleme heyecanı yaşandı. Survivor'da bu hafta adaya veda eden isim Vasilis Vasilikos oldu.
0 notes
Photo
Vasili Vasilikos, 60'lı yıllarda Yunanistan'da gerçekleştirilmiş siyasi bir suikasttan yola çıkarak çok tanıdık ve evrensel bir hikâye kuruyor: Barışsever, silahlanma karşıtı, halkın sevgilisi bir milletvekili. Onu bir tehdit unsuru olarak gören ve ondan kurtulma planları yapan karanlık güçler. Karanlık güçlerin maşa olarak kullandığı sıradan insanlar, esnaf ve işçiler, o insanları örgütleyen devlet destekli yapılanmalar. Emniyet güçlerinin, askeri kuvvetlerin ve medyanın olayları manipüle etme ve bayağılaştırma döngüsü. Kaybettikleri kahramanlarını ölümsüzleştiren, onu unutmamaya yeminli bir halk. Bir avuç cesur ve ilkeli insanın savrulan tehditlere ve sunulan rüşvetlere rağmen gerçeği ortaya çıkarma mücadelesi... Vasilikos'un Yunanistan'da ve Avrupa'da yüz binler satan, Costa-Gavras tarafından Z adıyla beyazperdeye aktarılıp pek çok uluslararası ödüle layık görülmüş unutulmaz eseri Ölümsüz, yayınlanışının 50. yılında bu kez Yunanca aslından çevirisiyle okurla buluşuyor. Hikâyesi oldukça tanıdık gelecek bu eser, aradan geçen yarım yüzyıla rağmen, barışseverlerin karanlık güçler tarafından hedef alınmaya devam ettiği günümüzde de güncelliğinden hiçbir şey yitirmeden, ölümsüz bir başyapıt olma niteliğini koruyor. #okuryazartv #okumaparçası #kitaptanbirbölüm #okuryazarinsan #okuryazar #kitap #kitapkurdu #kitapaşkı #kitapönerileri #kitaplar #kitaplariyikivar #kitapkokusu #kitapsever #kitapsevgisi #kitapokuyorum #kitapyorumu #okur #okuryorum #okuma #okumak #okumavakti #okumakeyfi #edebiyat #edebiyatkulübü #kitapilesohbet #ölümsüz
#kitapkokusu#okumavakti#kitapönerileri#kitapyorumu#okumakeyfi#kitapaşkı#okumaparçası#kitaptanbirbölüm#kitap#ölümsüz#okuryazar#kitapilesohbet#edebiyatkulübü#okuryazartv#okuryazarinsan#kitapkurdu#okuma#okuryorum#okumak#edebiyat#kitaplar#kitaplariyikivar#kitapsevgisi#okur#kitapsever#kitapokuyorum
0 notes
Text
New Post has been published on Edebiyat Kulübü
New Post has been published on http://edebiyatkulup.com/zihninizde-obur-kapilar-acacak-mutlaka-okumaniz-gereken-yeni-cikan-17-olaganustu-kitap/
Zihninizde Öbür Kapılar Açacak, Mutlaka Okumanız Gereken Yeni Çıkan 17 Olağanüstü Kitap
Beraber kitap keşfetmeye devam ediyoruz. Karşınızda yeni meydana çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerim! Kitabınız bol olsun, iyi okumalar diliyorum!
Not: Kitapların özetlerinde tanıtım bültenlerinden yararlanılmıştır ve sıralamanın kitapların niteliğiyle herhangi bir ilişkisi yoktur.
1. “Finnegan Uyanması”, James Joyce
James Joyce, Ulysses’ı yazdıktan sonradan on yedi yılı aşan bir uğraş sonucu Finnegan Uyanması’nı edebiyat dünyasına sunduğunda büyük tartışmalara yol açtı. İngilizce yazılı en zor eserlerden biri kabul edilen, derhal her türlü konu, anlatım ve karakter kalıbını kırarak deyim yerindeyse çığır açan bu eser, birincil parçası yayınlandığından bu yandan akademisyenlerin ve eleştirmenlerin çalışmalarına konu olmaya, üzerine yazılmış sayısız kitapla edebiyat alanında gündem yaratmaya devam etmektedir.
2. “Fıtrat-Iş Kazası Değil, Suç Oluşturan”, İsmail Saymaz
Saymaz, Fıtrat’ta dokuma, inşaat, maden, enerji, tersane işçilerinin artık az daha her gün karşılaştığımız vefat haberlerinin peşine düşüyor ve işçilerin devlet veya özel sektör fark etmeksizin göz göre kadar ölüme nasıl yollandıklarını bütün çıplaklığıyla açığa çıkartıyor.
3. “Bir Aşk”, Dino Buzzati
Kurguladığı gerçeküstü, büyülü, kimi süre tekinsiz dünyalarda kendine özgü mizah anlayışıyla çağımız insanının huzursuzluğunun fazla katmanlı izlerini süren Dino Buzzati, Bir Aşk romanıyla aynı izleğe farklı bir rota üzerinden yöneliyor.
Yazan, modern insanın içsel karmaşasını ve çaresizliğini bu defa aşk boyutunda, orta yaşlı bir kentsoylunun genç bir fahişeye takıntı derecesinde duyduğu tutku ekseninde öykülüyor.
4. “Ninni”, Chuck Palahniuk
Gazeteci Carl Streator, ani bebek ölümleri üstüne bir yazı dizisi hazırlamakla görevlendirilir. Araştırmaları esnasında, ölümler aralarında meşum bir tahvil keşfeder: Ölüm şarkısı. Akıldan geçirildiğinde bile ölümcül bir silahtır bu. Şarkının hâkimiyetine giren Streator, istemese de bir seri katildir artık.
Amacı ise daha artı insan öldürmek yok, şarkının yayılmasını engellemektir. Hayaletli evlerin emlakçisi Helen Hoover Boyle ile birlikte, şarkıyı avlamak için ülke çapında bir yolculuğa çıkarlar…
Büyük Birader’in şarkılarıyla beslendiğiniz, kültürün mallarıyla uyuşturulduğunuz, New Age palavralarıyla yumuşatıldığınız, reklamlarla uyutulduğunuz ve devletin görünmez, ama baskıcı varlığıyla topyekûn kuşatılıp ahmaklaştırıldığınız, bile isteye tektipleştirildiğiniz Yeni Dünya’ya güzel geldiniz!
5. “Canavarın Çağrısı”, Patrick Ness
“İnsan en doğru dersi bazen bir canavardan alabilir. Ve Patrick Ness iyinin içindeki canavarı, canavarın içindeki iyiyi mükemmel anlatmış. Canavarın Çağrısı sadece Conor’ı hedeflemiyor, sizin de ruhunuzda geziniyor. Okuyan herkes ‘Beni mi çağırıyor?’ diye düşünecektir.”
6. “Ben Buradan Okuyorum”, Tim Parks
Kurmacaya ihtiyacımız var mı? Her kitabı ille de bitirmemiz mi lüzumlu? Yeni mecra ve formatlar okuma deneyimimizi nasıl etkiliyor? Görünüm açımızı kabul etmek için mi, yahut denetlemek için mi okuruz? “En büyük” romancılara kim, neye kadar karar veriyor? Uluslararasılaşma eserlerin içeriğini nasıl etkiliyor? Yazan biyografileri ne işe fayda? Roman yazmak bundan böyle bir “iş” haline mi geldi? Tim Parks Ben Buradan Okuyorum’da bu sorulara yanıt ararken, yıllara yayılan eleştirel okumalarından yararlanarak edebiyat ve edebiyatın amacı hakkındaki varsayımlarımızı başaşağı ediyor.
Birbirini tamamlayan bu otuz yedi metin “uluslararası” romanın ortaya çıkışıyla “lokal” yazınsal üslupların nasıl kaybolduğunu, piyasa güçlerinin “önemli” kurmacayı nasıl şekillendirdiğini, çevirinin hesapta olmayan etkilerini, edebiyat eleştirisi alanındaki sıkıntıları, yazarların hayatları ve eserleri arasındaki sorunlu ilişkiyi inceliyor. Parks, us açıcı yakın okumalarla ve daima dönüp kendine bakarak, yazarların ve okurların bir taraftan yeni küresel sistemin, bir de bu sistemin alametifarikası olan romanın baskısından kaçıp kaçamayacakları üzerine düşünüyor.
7. “Doğu’ya Gezi”, (1849-1851), Gustave Flaubert
Dünya edebiyatının devlerinden Gustave Flaubert 1849-1851 tarihleri aralarında, yirmi sekiz yaşında dostu Maxime Du Camp’la birlikte çıktığı Doğu yolculuğunun derin etkilerini ömrü baştan başa taşıyacaktır.
At sırtında, tehlikelerle dolu ıssız dağlarda ve ovalarda süren, dört buçuk ayda Nil Nehri’ni geçebildikleri bu uzun yolculuk, Fransa’dan başlayıp Mısır’a, Suriye ve Filistin’den Anadolu’ya, İzmir ve İstanbul’dan Yunanistan’a ve nihayetinde de İtalya’ya dek uzanır.
8. “Sonsuz”, Vasili Vasilikos
Vasili Vasilikos, 60’lı yıllarda Yunanistan’da gerçekleştirilmiş siyasi bir suikasttan yola çıkarak fazla aşina ve evrensel bir hikâye kuruyor: Barışçı, silahlanma karşıtı, halkın sevgilisi bir milletvekili. Onu bir tehdit unsuru olarak görebilen ve ondan kurtulma planları yapan karanlık güçler. Karanlık güçlerin maşa olarak kullandığı basmakalıp insanlar, esnaf ve işçiler, o insanları örgütleyen devlet destekli yapılanmalar.
Güvenlik güçlerinin, askeri kuvvetlerin ve medyanın olayları manipüle etme ve bayağılaştırma döngüsü. Kaybettikleri kahramanlarını ölümsüzleştiren, onu unutmamaya yeminli bir insanlar. Bir avuç gözü kara ve ilkeli insanın savrulan tehditlere ve sunulan rüşvetlere rağmen gerçeği ortaya çıkarma mücadelesi…
Vasilikos’un Yunanistan’da ve Avrupa’da yüz binler satan, Costa-Gavras tarafından Z adıyla beyazperdeye aktarılıp böylece fazla uluslararası ödüle değer görülmüş unutulmaz eseri Ölümsüz, yayınlanışının 50. yılında bu kez Yunanca aslından çevirisiyle okurla buluşuyor. Hikâyesi oldukça tanıdık gelecek bu eser, aradan geçen yarım yüzyıla karşın, barışseverlerin karanlık güçler tarafından maksat alınmaya devam ettiği günümüzde de güncelliğinden hiçbir şey yitirmeden, ebedi bir başyapıt olma niteliğini koruyor.
9. “Dali’den Karakurbağasına Bazı Fikirler”, George Orwell
Yirminci yüzyıl edebiyatının en büyük yazarlarından George Orwell, kurgu eserlerinin yanı sıra belirgin kalemi ve ilkeli duruşuyla, benzeyen-arkadaş gözetmeden yazdığı yazınsal ve siyasi eleştirileriyle, yazın dünyasında kendine özgün bir yer edinmiş, herkesin düşünsel dürüstlüğüne saygı duyduğu bir ad olmuştur.
Dali’den Karakurbağasına Bir Takım Görüşler başlığı aşağıda bir araya getirdiğimiz bu yazılarda da Orwell, kalemini kâh bir bisturi kâh bir tüy gibi kullanarak; ilkbaharın güzelliklerinden intikam duygusuna, Dali’nin yaşamı ve eserlerinden ideal pub’ın nasıl olması gerektiğine, İspanya İç Savaşı’ndan suç ve dedektiflik romanlarına, Marakeş ve sakinleri üstüne insani gözlemlerden bilim-siyaset ilişkisine, şömine başında aile saadetinden Arthur Koestler’in eserlerinin edebi eleştirisine değin birbirinden çok bambaşka konuları büyük bir ustalıkla, ivmesinden ve entelektüel keskinliğinden hiçbir şey kaybetmeden işliyor. Hangi konuyu ele alırsa alsın, derinlikten imtiyaz vermeden, tadına doyulmaz bir edebi şölen sunuyor.
“Bir duvardan istek edeceğimiz birincil şey, düşey durmasıdır. Dik duruyorsa iyi bir duvardır ve hangi amaca hizmet ettiği bundan bambaşka değerlendirilebilir. Fakat bir birleştirme kampını çevreliyorsa, en iyi duvar bile yıkılmayı hak eder.”
10. “Bir Kadının Yaşamından 24 Saat”, Stefan Zweig
Bu kitapta, 20. asır Avrupa’sının en manâlı kalemlerinden olan Stefan Zweig’ın birbirinden çarpıcı beş öyküsü yer alıyor.
‘Bir Kadının Yaşamından 24 Saat’te tutkunun ve aşkın yakıcılığını; ‘Kitapçı Mendel’de savaşın acımasız yüzünü ve bıraktığı silinmeyecek izlerini; ‘Bir Yaz Öyküsü’nde anıların ardına gizli gerçek duyguları; ‘Kızıl’da toplumun güçsüz ruhlar üzerindeki gölgesini; ve ‘Yalnız İki İnsan’da dışlanmışların kederini okuyuculara anlatıyor. Zweig bu öykülerde vefat ve yaşamın sınırlarında dolaşıyor, banal insanların sıcacık kalmış sırlarını gün yüzüne çıkarıyor, ruhun karanlık taraflarına dokunarak çok yönlü anlatımını zenginleştiriyor.
Savaşın getirdiği acılarla boğuşmaya daha artı katlanamayıp 1942’de hayatına son veren Stefan Zweig’ın, okuyucuları öykülerin içine çeken ve ruhlarına ayna tutan bu kitabını, Ahmet Arpad’ın tedbirli çevirisiyle sunuyoruz.
11. “Müptezeller”, Emrah Serbes
“Üzülme baba,” dedim, “daha alçak tarafı bir konut, daha aşağı tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz, yeniden alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, laf, alırız bir konut daha.” “Ona üzülmüyorum fakat ben,” dedi babam. “Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık.”
Hoş olmak isteyen alkolikler, berduşlar, kardeşler… Zembereği boşalmış hayat memat ezberleri, tek gözlü geceler. Yeraltının karın gurultusuna, belalı bir gündüze sarılan cuaralar.
Müptezeller, uğultuların, yoksunluğun ve kaybeden delikanlıların romanı. Lime lime, ufalanarak. Emrah Serbes, kenarların soluğunu, dünyaya katlanamayan, kendine gömülen çocukları haykırarak anlatıyor. Yaz biter, güz biter, daima kış kazanç.
12. “Açık Yapıt”, Umberto Eco
1962 yılında yayımlandığında dünya çapında büyük akustik uyandıran ve yapıt ile okur/izleyici arasındaki etkileşimin dinamiklerinin öne çıkarıldığı Açık Yapıt, 20. yüzyılın poetika literatürüne son derece manâlı bir katkı…
Umberto Eco, bu çalışmasında müzik, edebiyat ve görsel sanat örnekleri üzerinden dönemin avangard poetikalarının izini sürer ve bu tür yapıtlara eleştirel yaklaşımı makul kılacak bir metodoloji önerir.
Yelpazesini geniş tuttuğu bir bilimsel ve metodolojik zeminden yola çıkan Eco, avangard sanat estetiğinin belkemiğini oluşturan “açıklık” kategorisi ekseninde sanat yapıtının anlamlandırılma sürecini çözümleme eder. Bu çerçevede “çokluk”, “çoğulluk”, “çokanlamlılık” kavramlarına özel bir aksan yaparak yapıtın anlamlandırılma sürecinde odağı “marifetli”dan okura/izleyiciye kaydırır.
13. “Motto”, Dücane Cündioğlu
Dücane Cündioğlu yeni kitabı Motto’da yola, yaşama, bilgeliğe, hakikate dair hafıza ve deneyimlerini dilin imbiğinden süzüyor ve en yalın hâliyle okuyucularına ibraz ediyor. Motto, insanlık yolculuğumuzda karşılaştığımız dünyanın hâllerine dair daimi bir erdem arayışını ifade eden, bakışımlı, birbirini hesap eden cümlelerle belirlenmiş, incelikli bir örgü.
Okuyucuyu zihninin çeperlerini zorlamaya ziyafet eden, derya içreyken deryanın farkında olan olmaya çağıran düşünsel bir yol haritası. Motto’yla her durağında durup uzun uzun düşüneceğiniz bir yolculuğa çıkacak, insan olabilmenin mutlak koşulu olan “yolda olma” deneyimine öbür bir pencereden bakacaksınız.
14. “Her Şeyin Anlamı”, Richard P. Feynman
Richard P. Feynman, Nisan 1963’de Seattle’da Washington Üniversitesinde verdiği üç konuşmada bir fizikçi olarak yok dağıtılmış sorunlarla ilgilenen bir yurttaş olarak konuştu. Dine, politikaya ve günün sosyal konularına ilişkin görüşlerini açıkladı. Bu konuşmalar Her Şeyin Anlamı başlığı aşağı yayımlandı. Bu kitapta Feynman, başkasının zihnindekini anlayış, ihtimal yasaları, istatistik, duanın iyileşme üzerindeki değişken etkisi ve insanlar arasındaki ilişkiler üstünde duruyor.
Feynman kolay mühendislik projelerinin yoksulluk belası üzerindeki çarpıcı etkilerini, yaratıcılığın bilimdeki yaşamsal rolünü, bilim ile din arasındaki çelişkileri, bilimsel gerçeğe ulaşmada şüphenin ve kesinsizliğin işlevini ve içten politikacıların niçin katiyen başarılı olamadıklarını açıklarken yurttaş bir bilim adamı olarak konuşmaktadır.
15. “Adam”, Yılmaz Özdil
Elbette memleketin tüm adamlarını sıralayıp, bir kitaba sığdırabilmek imkânsızdır…
Peki nedir?
farklı zamanlarda, ayrı ortamlarda yaşamış, hatta birbirleriyle hiç tanışmamalarına karşın, müşterek zihniyetin, müşterek karakterin, karşılıklı paydasıdır Adam.
Yıkılsın diye karşıdevrim kazmalarıyla kolonlarına kolonlarına vurulan Türkiye, bugün hâlâ ayakta duruyorsa… İşte bu adamların müşterek karakteri, iki taraflı zihniyetinin sırtında duruyor.
16. “Platon’un Eczanesi”, Jacques Derrida
Derrida’nın birincil dönem düşüncesinin bir ürünü olan Platon’un Eczanesi,özdeşliğin, kimliğin, aklın, logos’un bağlantı ettiği ve hakim olma mücadelesi verdiği gerçek’in temel olarak akışkan, anlaşılmaz ve muğlak olduğunu öne sürer.
Nasıl konuşur, neden yazarız? İki Atinalının bu konu üzerine yaptığı sohbet, yüzyıllar sürecek bir sorgulamanın en manâlı taşlarından birini oluşturur. Platon’un en manâlı diyaloglarından biri olan Phaedrus’tan yola meydana çıkan Derrida bu tartışmaya yeni bir boyut kazandırıyor.
Pharmakon kavramını devreye sokan ve Phaedrus’u bu kavramla birlikte yeniden okuyan Derrida yazmayı ve okumayı esasen soyut ve geri çekilenle yüz yüze gelmeden bir temas, onun yokluğunu, bıraktığı boşluğu manâ üreterek doldurmaya meyleden bir akış olarak düşünüyor.
“Derrida, bu kitapta bize Platon diyologlarının gün görmemiş kısımlarından bahsediyor. Derrida için, Phaedrus’un örtülü mesajı, oysa Platon’un kendisi bile bundan habersizdir, konuşmanın da gerçekten yazmak olduğudur. Bütün ifadelerimiz, kendilerine aleyhinde ayrılmış belirsiz birer varlıklardır.”
17. “Kağıtlar”, Nilgün Marmara
Kağıtlar, Marmara’nın defterlerine eşlik eden bir tomar kağıt arasından seçilmiş fragmanlardan oluşuyor: Daktiloya Çekilmiş Şiirler’de yayımlanmış bazı şiirlerin birincil versiyonları ve daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış poeme enprose’lar, şiirler, egemen dizeler, dost mektupları…
Defterler’in önsözünde söylendiği gibi, Kağıtlarda sahiden hiç yayımlanmamış olmalıydı. Okuyucunun, Marmara’nın Defterler’iyle birlikte bu Kağıtlar’ı da gün gelip başkaları tarafından okunacağını hiç acele ile yazdığını unutmayacağını umuyoruz.
Onedio IQ’yu Facebook’tan peşine düşüp takip etmeyi unutmayın!
#kitap#kitap önerileri en çok satanlar#kitap tavsiyeleri blog#okunması gereken klasik kitaplar#zihninizde
0 notes
Photo
Ζ, Βασιλης Βασιλικος
42 notes
·
View notes