#kesin çözüm
Explore tagged Tumblr posts
su-tesisatcisi · 4 months ago
Text
0 notes
estelorienguzellik · 9 months ago
Text
0 notes
drsahinkesikminare · 9 months ago
Text
BUNAMANIN İLACI NEDİR? WHAT IS THE BEST TREATMENT FOR THE ALZHEIMER?
https://www.facebook.com/share/p/wFi17pXkiRZMkUeW/?mibextid=xfxF2i
View On WordPress
0 notes
tadilatustasi · 1 year ago
Text
Semin Yapı Bursa'nın Anahtar Teslim Ev Tadilat Çözümleri
Anahtar Taslim Tadilat | Laminat Parke
Laminat Parke Modelleri | +90 546 499 44 15 
Laminat Parke Fiyatları | +90 546 499 44 15 
Laminat Parke Projeleri | +90 546 499 44 15 
Laminat Parke Ustası Bursa | +90 546 499 44 15 
Laminat Parke En Uygun Nerden Alınır | +90 546 499 44 15
☑️İnegöl | ☑️Yıldırım | ☑️Osmangazi | ☑️Nilüfer | ☑️Mudanya | ☑️Gemlik | ☑️Bursa .
Laminat Parke | Mutfak | Banyo | Kapı | Pencere 
+90 546 499 44 15  Mehmet TANIŞ
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Tam bir villa dönüşümünün anahtarı - Semin Yapı Bursa!
Villa yenileme işlerinizi Semin Yapı Bursa'daki uzmanlara emanet edin!
Semin Yapı Bursa villa tadilatları ile yaşam kalitenizi yükseltin!
0 notes
betadene · 3 months ago
Text
BETA VDS
Tumblr media
Günümüz dijital dünyasında işletmelerin ve bireylerin ihtiyaç duyduğu güçlü ve esnek sunucu çözümleri büyük bir önem taşıyor. Sanal Özel Sunucu (VDS) teknolojisi, kullanıcıların yüksek performans, güvenlik ve özelleştirme seçenekleri sunarak iş süreçlerini daha verimli hale getirmelerine olanak tanıyor. Bu yazımızda, VDS sunucularının avantajlarını, güncel VDS fiyatlarını ve VDS kiralama süreçlerini ele alacağız. 
VDS Sunucu
sanal özel sunucu olarak bilinir ve bir fiziksel sunucunun kaynaklarını paylaşan sanal bir ortam sağlar. İnternet üzerinde barındırma hizmetleri sunan birçok firma, VDS kiralama seçenekleri ile tüketicilere hizmet vermektedir. VDS sunucular, kullanıcılara daha fazla kontrol ve özelleştirme imkanı tanırken, aynı zamanda yüksek performans sunar.
Gelişen teknoloji ile birlikte, işletmelerin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunmak amacıyla VDS fiyatları da değişiklik göstermektedir. Özellikle, işletmenin büyüklüğüne ve ihtiyacına göre belirlenen bu fiyatlar, kullanıcılara etkin maliyetler sağlar. VDS sunucular, pek çok web sitesi ve uygulama için ideal bir seçimdir, çünkü güçlü performansları sayesinde yüksek trafik taleplerini rahatlıkla karşılayabilirler.
Ayrıca, VDS kiralama süreci oldukça basittir. Kullanıcılar, ihtiyaçlarına uygun bir paket seçerek hemen kullanmaya başlayabilirler. VDS sunucuları, diğer barındırma çözümlerine göre daha esnek ve ölçeklenebilir bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, hem küçük işletmeler hem de büyük şirketler için cazip bir alternatif olmaya devam etmektedir.
Sonuç olarak, VDS sunucu tercih eden kullanıcılar, özelleştirilmiş bir sunucu deneyimi yaşarken, maliyetlerinden de avantaj sağlayabilirler. İşletmeniz için en uygun çözümü bulmak adına VDS kiralama seçeneklerini değerlendirebilirsiniz.
VDS Fiyatları
VDS sunucu hizmetleri, özellikle işletmelerin ve geliştiricilerin tercih ettiği bir çözüm olmuştur. Bu tür sunucular, kullanıcıların kendi ihtiyaçlarına göre özelleştirebileceği sanal sunuculardır. Ancak, VDS fiyatları çeşitli faktörlere bağlı olarak değişmektedir.
VDS kiralama sürecinde, fiyatların belirlenmesinde en önemli etkenler arasında sunucunun donanım özellikleri, işlemci gücü, bellek kapasiteleri ve depolama alanı bulunmaktadır. Örneğin, yüksek işlemci gücüne sahip bir sunucu kiralamak istediğinizde, fiyatların daha yüksek olacağı kesin gibidir. Bu nedenle, ihtiyaçlarınıza uygun bir VDS sunucu seçerken, bütçenizi de göz önünde bulundurmalısınız.
Ayrıca, VDS fiyatları sağlayıcıdan sağlayıcıya değişiklik gösterir. İyi bir araştırma yapmak, en uygun fiyatlarla kaliteli hizmet almanızı sağlayabilir. Uzun dönemli kontratlar genellikle daha avantajlı fiyatlar sunarken, kısa dönemli kiralamalarda fiyat artışları görülebilir.
Kısacası, VDS kiralama hizmetlerinde fiyatlandırmalar, hizmet kalitesi ve sunucunun özelliklerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
VDS Kiralama
Günümüz dijital dünyasında, VDS kiralama hizmetleri, işletmelerin artan ihtiyaçlarına cevap vermektedir. VDS sunucu kullanarak daha fazla kontrol, güvenlik ve performans elde etmek mümkündür. Bu sunucular, sanal özel sunucular olarak da bilinir ve genellikle daha yüksek bir kaynak tahsisi sunar.
VDS fiyatları, genellikle kullanılan kaynaklara, sunucunun özelliklerine ve kiralama süresine bağlı olarak değişiklik gösterir. İşletmeler, ihtiyaçlarına en uygun VDS kiralama planını seçerek, bütçelerine uygun bir şekilde hizmet almaktadır. VDS hizmeti alırken, fiyatın yanı sıra, sunucunun sağladığı performans ve desteğin de göz önünde bulundurulması önemlidir.
Özellikle yoğun trafik alan web siteleri veya uygulamalar için VDS kiralama, kesintisiz bir hizmet deneyimi sağlar. Kiralama süreçleri genellikle hızlı ve etkilidir, bu da işletmelerin ihtiyaç duydukları zamanda uygun kaynaklara ulaşmalarını kolaylaştırır.
Sonuç olarak, VDS kiralama hizmetleri, işletmelere esneklik ve ölçeklenebilirlik sunarken, aynı zamanda maliyet etkin çözümler de sağlamaktadır. İşletmeler, doğru VDS fiyatları ile ihtiyaçlarına en uygun çözümleri bulabilirler.
672 notes · View notes
iyiyimlaben · 2 years ago
Text
E bu ne geçmedi haleen
Oha başım çok ağrıyor
6 notes · View notes
purgatoireau · 2 months ago
Text
İçimde bir his var ama nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum. Doğru kelimeleri doğru sıralar ile birleştiremiyorum. Her an ağlayacak gibiyim. Korkuyorum. Ya gerçek olmazsa, ya öyle bir ihtimal yoksa? Bu yanlışla yaşamaktan öylesine korkuyorum ki. Bakın bu hissi anlatamıyorum. Çünkü yaşamadan anlaşılmaz derler ya bu öyle bir his. İçinde kalan bir şeyler var. Bir ihtimal var belki ama emin de değilsin. Ortaya sonsuz bir çaba koyman gerek ama sonucu kesin değil. Gerçekleşse bile ya sonra? Bilmiyorsun değil mi? Sonrasında yine seni sınırlayan bir şeyler olacak. İstediğin tek şey şimdiden öncesini bir kenara atıp bu şehri terk etmek. Bu hisle başa çıkamıyorsun, henüz o kadar güçlü değilsin. Çabalıyorsun çünkü böyle kalmak istemiyorsun. Kaçmak korkaklıktır diyenlere inat sen cesaretini toplayıp bu şehirden kaçmayı planlıyorsun. Kaçmak korkaklık falan değil işte. Kaçmak bir çözüm bulamamak, bir çözümün olmayışı, içine tıkıldığın şeyden kurtulamamak, istediğin tek şeyin bundan kurtulmak olması. Yok işte, geçmişi değiştiremem. Bu asla kabullenmek istemediğim bir cümle ama bu, cümlenin gerçekliğini değiştirmiyor. Değiştiremeyeceğim bir şey adına ümit etmek gereksiz, değiştiremediğim bir şeyin içinde yaşamaya çabalamak gereksiz. Elbette kaçmam gerek. Çünkü burası kurak bir toprakmış gibi düşün. Asırlarca beklesem de bir tek fidan bile büyümeyecek hatta belki de ertesi güne ölecekler. Sen benden o fidanları büyütmemi istiyorsun, ki ben o fidanlardan daha susuzum. Sen benden onları kurtarmamı bekliyorsun. Oysa beni o fidanlardan ayıran şey orayı terk edebiliyor oluşum. O yüzden yalvarırım izin ver, izin ver gideyim bu şehirden. İzin ver yepyeni bir hayatta geçmişimin izlerinden kurtulmuşken gülümseyeyim. Yalvarırım izin ver artık bir şeyler düzelsin. Lütfen. Anlamıyor musun? Çaresizlikten öleceğim. Ve sen yalnızca bunu izliyorsun. Anlatamadığımı biliyorum lakin anlamak adına hiç çaba sarf etmiyorsun.
7 notes · View notes
estelorienguzellik · 9 months ago
Text
0 notes
bunudaburayayazdim · 1 year ago
Text
Bu yazıyı bu gece tamamlar mıyım bilmiyorum. Yanlışlıkla yarım yollamamak için taslağa kaydı açtım. Ne anlatacağım, ne kadar sürecek, ne işe yarayacak bilmiyorum. Gel gelelim bu alt blog da bunun için zaten. Dilediğim gibi yazacağım ve ana çorba blogun aksine az kişinin gözüne çarpabilmesi, daha az kişiyi rahatsız etmesi gibi şeyler. Bir de tabi kendimi ifade edebilmek gibi bir sebebi var bu blogun amaaa, neyse oraya geliriz elbet.
Uzun olursa diye şimdiden bir de parça ekleyelim, olmaz mı?
Bu yazıya başladığım gece böyle ufak ufak bir şeyler atmıştım bunun öncesinde. Mental yorgunluğun nasıl fiziksel etkilerinin de şiddetle arttığından bahsetmiştim olabildiğince kısa bir şekilde. Çözüm bulamadığımdan bahsetmiştim. Bazı şeyleri asla kabul edemeyişimdendir belki de bu yorgunluklar, bu bitmeyen gürültüler.
Ya da boşverelim, şu an yazasım yok pek. Sonra devam ederim buna. Bir şey silesim yok pek.
Evet, geri geldim. Ne kadar zaman geçti hiçbir fikrim yok gerçekten, bakmadım bu yazıya ne zaman başladığıma. Gel gelelim bu üstte bahsettiğim yorgunluk geçmedi, arttı, beni tüketti ama asla bitmedi. Sanki huzur ve özgürlük en büyük günahmış ve ben de bu dinin en büyük inananıymışımcasına aklım beni esir almayı seçti bu boğuluşta.
Bu yazıyı da kitap projeme hazırlık olsun diye kullanmam ironik oldu galiba. Yazamıyor oluşumu, yorgunluğumu anlattığım bir yazıyla pekiştirmeye çalışmamdan daha saçma bir şey yapmış mıyımdır diye bir düşündüm. Kesin yapmışımdır bu arada. Benden bahsediyoruz, lütfen. Siz bu satırları okurken ben yarınki toplantıma hazırlanıyor olabilirim, toplantı geçip gitmiş olabilir, bir eğitimde olabilirim, bir şeyler kaydediyor olabilirim, booommboş oturuyor ya da yatıyor da olabilirim. Gel gelelim aynı şeyi yapmıyor olacağız, yazdığım şeyleri okumayı pek sevmem çünkü.
Bir ressamın çizdiği şeylere bakması gibi sakıncalı bir şey bu, baktıkça başka bir yerde kusur görüyorum ve bir sonraki sefere daha iyisi de olmuyor. En azından yazdığım öyle kalsın, çok da önemli değil. Önemli olan içimi dökebilmem, bazen de sadece boş yapabilmem sanırım. Bu arada okurken falan dedim ama bu yazıda öyle büyük aydınlanmalar peşinde falan değilim. Kendi yorgunluklarımdan, bitik ruhumdan falan bahsetmeyi düşünüyorum. Yazı sonunda gazlanmayı falan bekliyorsanız şimdiden uyarayım istedim. Biraz erken uyarı oldu biliyorum ama napayım. Gerçi daha ne kadar yazarım bilmiyorum, gerçekten başları gibi de kalabilir bu yani. Neyse işte, uyardım şimdiden.
Kitap projesi bir yana da, gerçekten yorgunum. Böyle kelimelerle tarif edilemeyecek, gereksiz bir mental yük var sırtımda. Dizlerimin üstünde bile değilim, sürünerek bir merdiven çıkmaya çalışıyorum belki bir noktada enerjimi kazanabilirim düşüncesiyle. Olmayacak bunun da bilincindeyim ama bizi ayakta tutan da umutla kendimize söylediğimiz tatlı yalanlar değil mi zaten?
Olduğum kişi, olmayı denediğim kişi, olamadığım kişi olarak üç ana kişilik ve birkaç yüzbinmilyon mini kişilik arasında bölünmüş benliğimde, en çok nefretim olduğum kişiye sanırım. Olmayı denediğim ama olamadığım o gereksiz yüksek standartlardaki kişiye ulaşamayacağımın bilincinde olduğum için de olabilir bu nefret, bu gerçeği kabullendiğim için de. Geçmeyecek, bunu biliyorum, bundan eminim. Kendini seven, yaptığı şeylerden memnun olan insanlardan olamayacağım. Bu satırları bile asla paylaşasım yok aslında ama üstte söylemiştim. Bir şey silmek yok yazım hataları dışında. Bu yazı saçmalamak ve iç dökmek için. Attığım şarkı çoktan bitmiştir, şarkı molası
Bu şarkıyı da 1.04 sonrası falan dinlemeye başlamak gerek. Çok çok seviyorum akışını, mükemmel ötesi. Ruhumdan dışarı bağırışımı duyuyor gibi hissediyorum galiba. Yer yer gelen o hafif hazırlıklar da bu çıkışlar yaşanmadan hemen öncesindeki sabredişler gibi. Her noktasıyla bayıldığım bir parça. Bir parça daha var, onu da eklerim eğer çok uzarsa bu yazı. Daha da uzarsa yani, kimisi için çoktan çoook çok uzun olmuştur diye düşünüyorum.
Geçmek bilmeyen baş ağrılarım, her gün aynı sorunların üstüne gelen başka sorunların ek stresi, yıpranmışlık, her şeye yetişmeye çalışırken kendi hayatına, kendine geç kalmak... Maskelere tekrar dönmeyi düşünmek, oraya gömülüp çıkmamayı istemek, ruhumun gereksiz ıstırabını dindirmek için bir yol gibi geliyor bazen.
Olduğum kişiye olan nefretimi çok sık düşünüyorum biliyor musun sevgili arkadaşım. Neden sorusu tabi ki baskın bir soru. Neticede bunu bilirsem belki bu sorunu da çözebilirim gibi düşünüyorum bazen normal bir insanmışım gibi. Sonra normal bir insan olmadığımı hatırlayıp biraz daha kavga ediyorum kendimle. Sayısız hakaretin ardından diyorum ki bu kadar yeter, en azından bugünlük yeter. Tarafları köşelerine gönderirken yaptıkları trashtalk karşılıklı olsa da, yumruklar kalkmadan maçı ertesi güne ertelemeyi başarıyorum çoğu zaman. Bazen de hakemi dinlememeyi seçiyorlar tabi, o zaman biraz nöronlarıma üzülüyorum, o kadar yumruk onların da büyük kısmını öldürüyor olsa gerek, sağ kalanların da büyük kısmı sakattır herhalde. Ben olsam benim kafamda nöron olmayı seçmezdim. Ben olsam ben kendimle ilgili hiçbir şeyin parçası olmak istemezdim. Ben ben olmak istemedim sanırım. Tüm sorun ve kavgalar da buradan çıktı.
Neden oldu bu? Madem ben, ben olmak istemiyordum, neden değişmedim? Neden bu oldum, kendime engel olamadım? Olmak istediğim kişi neden bu kadar kendimden nefret etmeme sebep oldu? Ben bu kavgalardan, kendime yüklediğim anlamsız yüklerden, gereksiz sorumluluklardan, suçum olmayanı üstlenme arzumdan çok bıktım. "Bazen başkasında da sorun olabilir, sorun her zaman sende değil" demek istiyorum kendime ama daha bazen derken yumruğu geçiriyor ve cümleyi bitiremiyorum. Bitirmek de istemiyorum o saatten sonra ve bir sonraki raund başlıyor.
Son dönemlerde kendimden, daha önceki vazgeçişlerimden daha da yüksek bir şiddetle vazgeçmişim gibi hissediyorum. Genel bir bıkkınlık, umursamazlık sardı ruhumu ve en çalışkan benliğimi bile. Hiçbir şeyi bitirmeyi geçtim, başlamaya bile enerjim, isteğim yok. İnsanları bir şeyleri yapması için iteklerken kendimi yerin dibine iteklemem de kendi ruhumun bana hediyesi sanırım. Çukurunda kal, senin yerin güneşin ulaşacağı yer değil diyor olabilir. Belki de haklıdır bilemiyorum. Yine çok uzun gittik galiba, bir şarkı molası daha. Ne kadar daha gideriz bilmiyorum.
Bu parça bir ara benim zil sesimdi. Tabi Careless Whisper'ı direkt seks müzüüüü olarak yaftalayan herkes bu parçanın girişini de duyunca benzer şeyler sanıp "sen neler dinliyosun yeaa bu ne böyle" modlarına da girmişti. Otobüste falan çaldığında, açamadığmda etraftaki teyzelerin, amcaların bakışlarını falan da hatırlıyorum. Garip bir etiketleme huyu. Ne diyelim, onlar da öyle. Beni ne diye etiketlediler kafalarında kim bilir. Benim kendime koyduğum etiketleri buradaki filtresiz iç dökme bile ortaya dökmemeli gibi hissediyorum. Kendime olan nefretimden yola çıkarak doldurun işte kafanızda siz, çoğu tutar diye düşünüyorum. İpucu olarak bir tanesi benden başlangıç hediyesi. "Yetersiz".
Bugün bir post da atmıştım. Doctor Who'da The Doctor karakterinin sorduğu "Am I a good man?" sorusu kafamı kurcalıyor uzun bir zamandır. Yanıt veremiyorum. İyi biri olmak için çabalıyorum ama bu iyi biri olmaya yeter mi bilemiyorum. İyi biri olduğunu söylemek de bir kibir göstergesi mi olurdu bunu da bilmiyorum. Çok fazla çelişki var zihnimin içinde, sayısız bir yük örneği daha oldu. Kaç etti bilmiyorum ama çok etti yük olarak.
Bu arada bahsetmeyi unutmuşum, üstte bahsettiğim olayda şarkı 50. saniye sonrasına ayarlıydı zil sesinde. Oradan giriyordu yani. Üstte de düzenleme yaparak yazabilirdim bunu ama neden böyle olmasın, ne fark eder neticede. O yeterince uzun bir paragraf oldu. Çok saçmaladım gibi hissediyorum. Saçmaladıklarımın büyük bir kısmı da içimdeki bitmeyen savaşlarla alakalı oldu. Belki sorularıma bir yanıt olur diye de yazmak istedim ama anladığım, gördüğüm kadarıyla beynim buna hazır değil ya da istemiyor. Her halükarda yine cevapsız ayrılıyoruz bu raunddan da. Bir sonraki raund öncesi kaşımıza mini bir dikiş atalım, son yumruk biraz sert geldi.
Sanırım daha da uzatasım yok bu yazıyı. Yeterince yordum senin gözlerini de, hem de benim gereksiz mental çöküşlerimle. Umarım önerdiğim parçalar biraz olsun bu yorgunluğu telafi etmene yardımcı olabilir. Bir tane de veda parçası bırakayım o halde. Belki, daha güzel günlerde, daha mutlu satırlarda görüşmek dileğiyle. Şimdilik nice çöküşlere sevgili arkadaşım.
11 notes · View notes
endergelisenataklar · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
"kırıldı kırılacak cinnetle aramdaki son cam. bileklerimi kesmek istiyordum. depresyonlar, hayattan tiksinme durumları, bilirsiniz. ilaçlar öldürmüyor hemen. tabanca riskli. atlamak riskli. asmak riskli. yöntemler. kesin çözüm bulma arayışı. bilmelerini istesen anlatırsın ama istemiyorsun, böyle durumlarda eğlenceli hale getir her şeyi diyeceklerdi. mesela bileklerini keserek ölmeyi seçeceksen bileklerini dikey kesmen gerekir. yatay kesersen kurtulursun. böyle şeyler açıklamak istiyordum, bunları kimyasal tepkimeyle. çünkü ben sokağa, insanların arasına karıştığım zaman kimyasal bir tepkime gibi kusmak istiyordum. deney tüpünden suyu geri boşaltır gibi eve dönüyordum. matematikle de bahsetmek isterdim böyle şeyleri, tabancanın duruş açısını özellikle. gecenin beşinden bile bahsetme hakkı buluyorum acıyan yanımda. yaraların sana tanıdığı bazı haklar vardır, ağlamak bunların başında gelir. hem kimse yaralardan gerçek anlamıyla bahsetmez, ben bahsetmek isterdim. ölmekten falan değil, ölürsen kurtulursun. ben nefes aldığın her an bir yarayla yaşamaktan, o akıl almaz birlikteliğinden bahsetmek istiyordum. coğrafi bir dille. bir hayatta annenin olmaması, annenin olmamasıdır. bazı şeylerde edebiyata yer yoktur. bazı yerlerde edebiyat, acıyı küçültür."
30 notes · View notes
1sairbisikletle · 9 months ago
Text
Meursault'la Konuşmalar 24
Yorgunum ve her yerim tutulmuş olarak uyandım Meursault. Uyanma saatim yavaş yavaş öne geliyor, bu güzel. Cumartesi kaç yıldır bir türlü buluşamadığım arkadaşlarımla buluştum, iftar yaptık. Hepimizin başında aynı yetersizlik bunalımı var. Alanında yaşına göre çok ileride olan arkadaşım özgüvensiz hissediyor. Sebebi de birlikte çalıştığı erkolar. Erkolar kapatılsın. Bıktık.
Deadline'ı 31 Mart olan bir işim olduğunu hatırladım dün aniden. Ama dosyası hala elime gelmedi. Kesin son dakikaya sıkışacak bana da hafakanlar basacak. Peki bunu nasıl fark ettim? Prenses Kate görevlerine easter da dönecek o da 31 mart. Kaç günü kalmış diye düşünürken aklıma geldi. Rezalet.
Ramazan'ı çok verimsiz geçiriyorum, sabah uyandıktan sonra hemen akşam olsun istiyorum niye böyle oldu bilmiyorum bu sene. Hiçbir şey yapasım yok. Çalışmak için bilgisayarı elime alıyorum biraz dolanıp kapatıyorum. Bu soruna bir çözüm bulmam lazım, böyle olmaz.
youtube
Bu Erzurum tatyanına bayılıyorum. Alvarlı Efe'nin ruhu şad olsun.
Kulağımda şahdamarımdaki kanın akışını duyuyorum sürekli, üstüne yatmadığım sürece devam eden aşırı sinir bozucu bir ses ama doktora gitmeye de üşeniyorum. Biraz da korkuyorum galiba, ya kötü bir şey çıkarsa?
Şu satırları yazana kadar 15 kere falan esnedim. katiyyen uyanmıyor beynim ya da vücut gerginliğini atamıyor bir türlü. Çünkü doktor vücudumuzun kaygıyla baş etme konusunda esnemeyi kullandığını söylüyor hep. Galiba asıl sorun bu çünkü uykum yok yani.
Buraya kadar laf salatası yapmamın tek nedeni var o da işten ve tezden kaçmak. Kaçabildim mi (esnedi), hayır. Kalkıp bir kitap alayım bari elime.
5 notes · View notes
estellamila · 1 year ago
Text
Bazen çocuğum olsun da ona beslenme çantası hazırlayayım istiyorum. İlkokula başladığımda, beslenmemi hep bahçede yerdim, abimin sınıf arkadaşları her gün gelip dalga geçerdi dizimin üstünde minik bir örtü serip çam altına oturup beslenme yapıyorum diye (onlar piknik örtüsü derdi dalga geçmek için ne alakaysa)
Minik Kübi'yi ve onun kimseyi sallamayan hâlini özledim. Ne zaman kendimi küçüklük halimle yan yana getirsem, kafamda hatıralar arası bir zaman yolcuğu düzenlesem yani, minik Kübi ya ağzıma sıçıyor her şeyi mahvettin bir boku beceremedin diye ya da halime üzülüp bana sarılıyor yanımda olmaya çalışıyor (ki bu hâli sanırım daha nadir) ya da sessizce üzülüyor böyle üzülüyor ama uzaktan herhangi bir teselli, şefkat emaresi vermeden. Merak etmeyin küçük Kübi'nin gerçek olmadığını biliyorum ve bana zarar veremez snjvkwkckss
Ne alaka bilmiyorum eser miktarda kalan self love biraz da çalışıyor sanırım bazı anlarda ve çocukluğum beni sarıp sarmalayabiliyor galiba o anlarda azıcık da olsa şefkatli bir şekilde yaklaşabiliyorum kendime.
Her neyse taa en başa dönüyorum anne olup beslenme çantası hazırlama istediğime. Böyle hani özene bezene hazırlanan beslenme çantaları olur ya Asyalı youtuber anneler filan video bile çekiyor hatta, aslında onlardan bahsediyorum. İşte şu an sabahın erken serinliğinde uyanmış, hayattaki majör sorularına çözüm bulmuş ve tüm yönlerinde olmasa da hayatın önemli alanlarında belli bir dengeye ulaşmış bir anne olabilmeyi isterdim, çocukları kaldırmadan kahvaltılarını ve beslenme çantalarını hazırlıyorum, sonra gidip çocuklarımı uyandırıyorum ve gün başlıyor. Yani bu tarz bir huzura erişmem için ne çocuk sahibi olmak ne de beslenme çantası hazırlamak şart değil aslında, biliyorum. Ama niyeyse o videodaki annelerin garip bir huzuru ve hatta hayatlarına dair gururlu oldukları bir şeyler var gibi geliyor. Ne olduğunu tam olarak çözebilmiş değilim belki bir nevi satış stratejisidir, daha çok izleyiciye ulaşmak için belki de ancak anne olunca anlayabileceğim bir şeydir LoL (annem bu yazıyı okusa kesin burda kendinden emin bir şekilde neyden bahsettiğimi bilemeden evet anne olunca anlarsın derdi neden bilemeyeceğini düşünüyorum çünkü muhtemelen kendisi de asla bu bahsettiğim hissi tam olarak yaşayamadı çünkü huzur nereyse oranın tersi istikamete yürüyün bizim eve çıkar yol wndgnedsassg)
Her ne ise sanırım bu benim şu ana kadar hiç hissedemediğim bir duygu hâli, bilmiyorum, garip bir huzur gibi geliyor ama düşününce ne huzuru yaa çocuk sahibi insanların hayatından kaos gürültü eksik olmaz ki diye düşünüyorum.
Yani ben çocuk sahibi olsam bu ruh haline erişir miyim? Sanmıyorum, en azından şimdilik bu bana çok uzak geliyor. O yüzden de bir gün çocuk yaparsam tıpkı benim ebeveynlerimin beni mahvettiği gibi ben de kendi çocuğumu mahvederim diye çok korkuyorum. Sanki sonsuza kadar bir şeyleri, birilerini sorgulamakla ve onlardan şüphelenmekle lanetlenmişim, en çok da kendimi sorgulayıp kendimden şüphe duyuyor ve kendime eziyet ediyorum.
En iyi ihtimalle, belki de bu hissettiklerim yarısını geride bıraktığım yirmili yaşların sancısıdır. Tüm bu içinde nereye savrulduğumu bile görmediğim kaotik zaman dilimine suçu atmak mı kolayıma geliyor da ondan mı böyleyim yoksa ben ezelden beri böyleydim de sadece kendimle ve içinde yaşadığım şartlara kafa tutacak, gerekirse savaşacak bir gücüm vardı ve onu tükettim ve şimdi böyle kalmaya da mahkum mu olacağım? Ya da tükense de özü içimde olan o gücü tekrar yeşertmek mümkün müdür, bilmiyorum. Bir nevi saç gibi sjfjsjcks kökü sende yine uzar LoL
Bir tane karikatür vardı ya abidik gubidik hareket ediyor gülerek sonra kendimden nefret ediyordum mu ne diyor aklıma o geldi, bulursam eklerim. Kafam allak bullak haliyle yazı daha da beterdir. Yapacak bir şey yok, size iyi geceler sanal dondi tanelerim
Tumblr media
17 notes · View notes
1blogibi · 2 years ago
Text
Ve en kesin çözüm uyku..
25 notes · View notes
serhatnigiz · 1 year ago
Text
7 Ekim Sonrası Ortadoğu'da ve Dünyada Değişen Dengelere Dair Kısa bir Not
Tumblr media
1. Mısır istihbarat bakanı 7. Ekim'deki saldırıdan 10 gün önce Netanyahu'yu telefonla arıyor ve "Hamas'ın büyük ve yıkıcı bir saldırı hazırlığı" içinde olduğunu söylüyor. Netanyahu söylenenleri duymamazlıktan geliyor. Yani İsrail istihbaratı da, Netanyahu'da olacaklardan önceden haberdar. Hamas'ın 2 yıldır hazırlık yaptığı bilakis kendi sözcüleri tarafından açıklanıyor.
2. 7. Ekim saldırısından bir kaç gün sonra ABD, İngiltere ve Fransa İsrail'e savaş gemileri yollayacağını açıkladı. Hali hazırda Amerikan savaş gemileri zaten Akdeniz'de. Bütün bu gemi ve silah sevkiyatı Gazze için mi? Gazze dört tarafı İsrail tarafından kuşatılmış bir hapishane. İsrail'in Gazze'yi yerle bir edebilecek gücü var. Peki o zaman ABD, İngiltere ve Fransa buraya neden ek güçler yolluyor? Bütün bunlar neyin hazırlığı?
3. Hindistan şimdiye kadar İsrail'e hiç destek vermedi. İlk defa Hindistan İsrail'e destek veriyor. Batılı güçler Hindistan'a ne vadettiler ki, Hindistan İngiltere ve ABD'nin "stratejik müttefiki" olan İsrail'i can siper hane desteklemeye karar verdi. Aynı Hindistan BRICS üyesi. Rusya ve Çin İsrail konusunda Hindistan'dan farklı düşünüyor. Bu durum aralarında ki ilişkiyi nasıl etkileyecek? Hindistan'ın İsrail'i destekleme kararında Avrupa'ya uzanan enerji koridorunun etkisi büyük gözüküyor. Bu projenin başında Rusya'ya alternatif yaratmak isteyen ABD ve İngiltere var.
4. 2024 yılında Suudi Arabistan'ın ve İran'ın BRICS'e üye olması gündemde. Bunun ekonomik anlamda dünyada doların ağırlığını azaltacağı söyleniyor. Zira Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika (üye olması düşünülen devletleri de bu listeye eklersek; Arjantin, Mısır, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri vs.) oluşan bu ekonomik işbirliği teşkilatı Batı'nın küresel finans sistemi üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilir mi? İngiltere-ABD bunu kabul edebilir mi? Bunu nasıl önleyecekler?
5. Düne kadar kanlı bıçaklı olan İran ve Suudi Arabistan Çin'in arabuluculuğunda yan yana gelmişti ki, İsrail-Filistin meselesi patlak verdi. Suudi Arabistan ile İran'ın yakınlaşmas�� ABD-İngiltere için kabul edilebilir mi? Çin'in, Rusya'nın, İran'ın ve Suudi Arabistan'ın aynı çizgide hareket etmeye başlaması İngiltere-ABD için kabul edilebilir mi? Yoksa bu gelişmeler hem Washington hem de Londra açısından "kırmızı çizgi" mi?
6. Ruslar için Ukrayna'nın NATO'ya üyesi olması nasıl ki "kırmızı çizgi" ise, ABD-İngiltere için körfez ülkelerinin İran'la yakınlaşması da "kırmızı çizgi". BRICS'e Suudi Arabistan'ın üye olması, İran'ın üye olması, İran'ın ve Suudi Arabistan'ın İsrail'le normalleşmesi, İngiliz-ABD çıkarlarına zarar verdiği için engellenmek zorunda. Bunun içinde "iki devletli çözüm" yalanına tamamen son verilmesi gerekiyor. Rusya ve Çin ise hala iki devletli çözümden bahsediyor. Türkiye'de krizin başından beri iki devletli çözümü dile getiriyor. Ancak ne İngiltere-ABD'nin ne de İsrail'in gündeminde böyle bir çözüm planı şimdilik yok.
7. Görünen o ki; ABD-İngiltere ve İsrail bölgesel çıkarlarını koruyabilmek için kapsamını şimdiden hayal bile edemediğim bir savaşın hazırlığı içinde. Bu süreçte İran ve Suriye öncelikli hedefler olma özelliğini korurken, Suudi Arabistan, Mısır, Lübnan gibi ülkelerinde tavrına göre hareket edileceği anlaşılıyor. Tam da Rusya ve Çin'in Ortadoğu'ya dönüş yaptığı bir ortamda, ne yaparlar, muhtemel bölgesel bir savaşa dolaylı yoldan dahil olurlar mı, yoksa doğrudan girmek mi zorunda kalırlar, bugünden kesin bir sonucu varmak pekte mümkün gözükmüyor.
Bunları da buraya not etmiş olalım.
16.10.2023
Serhat Nigiz
3 notes · View notes
deliamamavi · 1 year ago
Text
Hiç hissettiniz mi bilmem ama dünyanın en boktan hissidir, yetersizlik hissi. Yeterli bi evlat, yeterli bir abla, yeterli bir arkadaş yada yeterli bir sevgili miyim? Çevremdekilere yetebiliyor muyum? Onları mutlu edebiliyor muyum? Bu sorguya düşüp kendi kendinize "hayır" cevabı cerdiğiniz an ölümden beter oluyorsunuz. Yaşam soğutuyor sizi. İlaçlar, doktorlar, bu duruma çözüm bulabilir mi bilmiyorum ama ben bulamıyorum artık...
Babama yetemediğim kesin. Anneme yetemediğim kesin. Kardeşime yetememekten korkuyorum. Bi çocuğun güvencesi benken, ona yetersiz olmaktan korkuyorum. Arkadaşlarıma yetmiyorum. Derlerime yetemiyorum. Yetersizim her alanda. Mükemmeller var etrafımda. Hem güzel, hem eğlenceli, hem parası bol, hem dersleri iyi olan insanlar... nasıl merak ediyorum. Kusursuz olmak nasıl bir his acaba?
Tonlarca kusurum var ve ben bile kendimi kusurlarımla sevemiyorum. Insanlar... onlar nasıl sevecek ki?
2 notes · View notes
hadestentaharet · 2 years ago
Text
Sosyal hayatında mental ve psikolojik olarak üst seviye bir insanım tek problemim sorunlarıma empati ve bağ kurarak çözüm üretmek yerine kesin sonuç olarak şiddete başvurmam.
8 notes · View notes