#istanbul nüfusu
Explore tagged Tumblr posts
Text
İ s t a n b u l ' u N a s ı l B i l i r d i n i z ?
Ben Sıraselviler'in selvilerini görmedim ama, Şişli Sıracevizler'in ceviz ağaçlarını, bilirim.
Şişli-Zincirlikuyu arasının, dut bahçeleriyle dolu olduğunu, bilirim.
Şimdi Taksim'de İnönü Gezisi olan yerde, görkemli bir kışla binası olduğunu , bu kışla avlusunda İstanbul'daki futbol milli maçlarının yapıldığı tek stadyumumuz olduğunu bilirim .
Nüfusu bir milyona varmayan İstanbul'da yaşamanın rahatlığını, şehrin her yanına birkaç kuruşa tramvayla gidilebildiğini, bilirim.
İstanbul nüfusunun tarihte ilk kez 1950 yılında bir milyonu aştığını,bilirim.
Daha önce Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olarak bile bir milyonu aşmadığını, bilirim.
Şimdi artık Gebze'den Büyükçekmece'ye kadar bütünleşen İstanbul nüfusunun on beş milyonu aştığını, bilirim.
İstanbul nüfusunun eskiden imparatorluk sentezi olduğunu, şimdi ise artık kasaba çeşitlemesine dönüştüğünü, bilirim.
Her caddenin, her semtin aşçı dükkanlarıyla dolu olduğunu , her aşçıda elbasan tavadan çiçek bamyaya kadar zengin tencere yemeği çeşitleri olduğunu, bilirim.
Sebze yemeklerinin yıllarca fiyatı değişmeden 7,5 kuruş, et yemeklerinin 12,5 kuruş olduğunu bilirim.
Topkapı surları dışında hemen bağların başladığını, beş kuruş verip bağın kapısından girenin patlayıncaya kadar üzüm yemeye izinli olduğunu, bilirim.
Yedikule marulunun, Kanlıca yoğurdunun, Beykoz paçasının lezzetini unutmam.
At kuyruğu kılından olta yapmayı, bilirim.
Samatya'dan kürekle Ahırkapı'ya girip çapari salladığımızı, istavrit çıkarsa uskumru olmayacağı için, hemen olta toplayıp geri döndüğümüzü bilirim.
Palamut yiyenlerin ağzının tadını bilmezlikle aşağılandığı zamanları bilirim.
Lezzetli ve ucuz balık bolluğu yüzünden, tutumlu insanlar çarşısı Samatya'da levrek ve kalkanların bütün olarak, nefis kılıç balıklarının ise dilimlenerek satıldığını, bilirim.
Bu nedenlerle, İstanbul'un Samatya ve benzeri semtlerinde kebap denen yiyeceğin tanınmadığını bilirim.
İnsanların sanki mahşerdeymiş gibi çoğalmasıyla birlikte lezzetli balıkların iyice azalması sonucu olarak, İstanbul'da kebap istilası yaşandığını, bu nedenle İstanbul tarihini:
1- Kebaptan önce,
2- Kebaptan sonra olarak ikiye ayırdığımı, unutmam.
Nüfus artışı yüzünden bir şehrin yoğunluğu azdırılmışsa, tarihe ve insanlara karşı bu davranışı sıfatlandırmak için ihanetin ötesinde bir sıfat aranması gerektiğini, bilirim.
Hay bilemez olsaydım!
Aydın Boysan
3 notes
·
View notes
Text
İstanbul Tarihinin En Absürt Vakalarından Biri
Toplu Sinek Avı ( 1959 )
1959 yazında İstanbul’da, şehrin en tuhaf olaylarından biri yaşandı. Halk, devletin talimatıyla toplu sinek avına çıktı.
17 Ağustos günü saat 13.00’da devletin talimatıyla halk ellerine raketlerini alarak sinek avına çıktı. Hem de bu organizasyona katılmak mecburiydi ve katılım göstermeyenler para cezasına çarptırılacaktı.
Sinekten göz gözü görmüyordu
1959 yazında hem yüksek seyreden sıcaklıklar hem yaşanan susuzluk hem de çöplerin bugünkü gibi konteynerlerde toplanmıyor olması, şehri sineklerin istila etmesine yol açmıştı. İlaçlama çabaları da sonuç vermiyor, şehrin içinde bulunan mandıralar ve taşımacılık için kullanılan at arabalarının da katkısıyla İstanbul’da adeta sinekten göz gözü görmüyordu. Durum öyle bir hal almıştı ki gazeteler kara sinek ile mücadele yolları hakkında geniş çaplı haberler dahi yapıyordu.
Sinek raketleri karaborsaya düşmüştü
Sinekler sebebiyle halkın yemek yiyemez, uyuyamaz hatta iş bile yapamaz hale gelmesi, sinek raketlerinin karaborsaya düşmesine sebep olmuştu. Durum o kadar çaresiz bir hal almıştı ki Dönemin İl Sağlık Müdürü, günde 40-50 sinek öldürdüğünü, aynısını halka da tavsiye ettiğini söylüyordu.
Herkes 10 sinek avlasa…
Durumun gittikçe kötüye gitmesi üzerine, İstanbul Belediye Başkanı soruna bir çözüm bulmak amacıyla çalışanlarını toplantıya çağırdı.
Herkes umutsuzdu, bir çift sineğin 40 günde ortalama 40 bin sinek ürettiği düşünülürse bunlardan kurtulmanın bir yolu yok gibiydi.
Sonra ortaya bir fikir atıldı. “Herkes kendi kapısının önünü süpürse…” fikrinden yola çıkan belediye meclisi, 1,5 milyonluk İstanbul’da herkes 10 sinek avlasa 15 milyon sinekten kurtuluruz diye düşündü ve halka bir çağrı yapmaya karar verdi.
10 milyon sinek avladığı söylendi
Gazeteler ve radyolardan duyurulan sinek avı programına göre, ilk olarak 17 Ağustos 1959 günü, saat 13.00’da halk topluca sinek öldürmeye davet ediliyordu. İstanbulluların 1 saat süren bu operasyon sonrası 10 milyon sinek avladığı açıklandı.
Valilik ve belediye bu konuyu o kadar ciddiye almıştı ki, sinek avına katılmadığı tespit edilenlere ceza bile kesildi. 10 milyon sinek öldürüldüğün açıklanmasına rağmen şehirdeki sinek nüfusunda bir değişiklik olmaması üzerine bunun her pazartesi günü, aynı satte tekrarlanması kararlaştırıldı.
Her hafta biraz daha az insanın katıldığı sinek avından İstanbul halkı olumlu bir sonuç alamadı. Kışın gelişi ile beraber sinek nüfusu kendiliğinden azaldı ve İstanbul’un sinek avı da şehrin geçmişindeki en tuhaf olaylardan biri olarak tarihteki yerini aldı.
**bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.
Dehen Özbek
30 notes
·
View notes
Text
Yarın İhtimali Kalır Mı?
Zembereğinden boşalırcasına – kötülük temsili ile kuşatılıyor ülke. Erk, muktedir, iktidar siyasal istemi, figürünün tamamlayıcısı olagelen şiddet dozu günbegün arttırılırken nefret edimine kol kanat geren, ırkçı kümelenmesiyle birlikte bir kötülük temsili farazi değil ol marazi ülke gerçekliğini imliyor artık. Ekonomik, sosyal politik, güncel hayata doğrudan ve kesintisiz bir çökertme haline denek edilmiş insanların, o yoksunluk hallerinde bir de bütünüyle kimlikleri / inançlarına yönelik ayrımcılık ile kuşatılıyor olmasıdır meselesidir bu kötülük temsili. Genel geçer değil basbayağı tertipli bir düzen / nizam halinin içinde ol muktedirin aştık dediği ayrım, bir iktidar pratiğini somutlaştıran diğer kliklerin katkısıyla birlikte süreğen bir gerçekliğe / hakikate dönüştürülür. Cerahat nüfusu arttırıldıkça yıkımı peyderpey var edildikçe kötülük bir normatif kılınır. Tüm bu memleket profili yeniden ve yılmadan biçimlendirilirken kötülük bir sabit, nefret bir olgu, ayrımcılık merkez sağcılık için elzem bir tavra dönüştürülür. Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız salgın güncesinden bu yana sürgit yeniden denenen bir pratik toplamında bu ülkenin ötekileri için hayat zindan kılınmaya çalışılır. Biyopolitik bir mezbaha haline dönüştürülen yerde öteki değil ol halk toplamının sahibi / vatanın gerçek sahibi olduğu söylenen kesimler de dahil hedefe açık bir halde konulur. Ne ki kimseler farkına varmaz.
Tümüyle kötülük sahiplenilirken ayrımcılığın kimleri nasıl kapsayacağından bahis hiç açılmaz. Lakin günbegün yaratılan iklimde bir gün o Türk, ertesi gün Suriyeli mülteci, bir başka gün Ermeni, beri gün Yahudi muhakkak ki o yıkıcı / kör karanlığı sabitleyici olan o nefrete yem edilir. Bunu iktidar söylemlerinin cafcaflı hallerindeki aştık / bitti bahsinin de tam da kıyısında biriken, faşist partinin pratikleriyle görebilmek zaten mümkündür. Hepsi bir, hep birden var edilen nefret söylemi o kötülük halini duraksamadan bir başkasına açık ve aleni ayrımcılığı imgeler. Aralıksız bir biçimde süre giden o hedefleme halinin başta ve kalıcı bir yıkıma önayak olmasının içler acısı pratikleriyle yaşam kuşatılır. Duraksama nedir bilinmeden imal edilen ayrımcılık hallerinin takvim yaprakları acıya çıkan bir ülke sınırlarında her günü nasıl da mahvettiği artık az çok belirginken halen bu inat, bu kör kör karanlıklara devam diyebilme cüretinin sorgulanması ne zamandır hangi zaman? Bitimsiz olagelen ayrıştırma, mamafih yenilenen ve sürgit devamlılığına çabalanan ötekileştirme hal ve istikametinde kime nasıl bir yer, nasıl bir yurt vaat edilebilir. Böyle bir sahnenin ol yurt olma ihtimali hala var mıdır?
Agos Gazetesinden aktaralım: “İstanbul Sarıyer Büyükdere'deki Santa Maria Kilisesi'ne pazar ayinine maskeli 2 saldırgan tarafından silahlı saldırı düzenlendi.
Saldırıdan hemen sonra ajanslara yansıyan bilgilere göre maskeli iki kişi ayin sırasında kiliseye girerek ateş açtı. Kilisede bulunanlar, kendilerini korumak içini kendini yere attı.
Saldırıda ayine katılanlar arasında bulunan C.T. adlı kişi hayatını kaybetti.
Bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.
Emniyet güçleri, saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.
Saldırı anına ilişkin görüntüler medyaya yansıdı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya şu açıklamayı yaptı:
"Bugün Saat 11.40 sıralarında Sarıyer Büyükdere Mahallesinde bulunan Santa Maria Kilisesindeki ayin sırasında, ayine katılanlar içinde bulunan C.T. maskeli 2 kişi tarafından silahlı saldırıya uğramış ve maalesef hayatını kaybetmiştir.
Konuyla ilgi geniş çaplı soruşturma ve saldırganları yakalamak için çalışmalar başlatılmıştır.
Bu alçak saldırıyı şiddetle kınıyoruz."
Saldırıyı gerçekleştirdiği düşünülen kişilerin kameri görüntüler de basınla paylaşıldı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, saldırıyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirterek "Olayın aydınlatılması için bir başsavcı vekili ve iki cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir" açıklamasında bulundu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından "Ayin sırasında bir vatandaşımıza yönelik silahlı saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Güvenlik güçlerimiz konuyla ilgili geniş çaplı bir soruşturma yürütmektedir. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğine kast edenler, asla emellerine ulaşamayacaktır. " açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "İstanbul Sarıyer’de Santa Maria Kilisesinde ayin sırasında bir şahsa yapılan silahlı saldırıyı en güçlü şekilde kınıyor, hayatını kaybeden şahsın ailesine başsağlığı diliyoruz. Güvenlik güçlerimiz olayın aydınlatılması ve faillerin adalet önünde hesap vermesi için geniş çaplı bir soruşturma yürütmektedir." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu "Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi'nde yapılan pazar ayinine yönelik silahlı saldırıyı kınıyorum. Şehrimizin inanç mekanlarına saldırarak birliğimizi ve huzurumuzu bozmaya çalışanlara asla izin vermeyeceğiz" dedi.
İstanbul Valisi Davut Gül ise "Saldırı tek kişiye oldu, yaralanan yok" açıklamasında bulundu.
Davut Gül, "Hepimizin başı sağ olsun. 52 yaşında bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Polisimizin savcılığımızın araştırması devam ediyor. Yaralı yok, tek bir kişiye saldırı olmuş. İçeri girilmiş ve vefat eden kişiye saldırıda bulunulmuş. İçişleri Bakanlığımızın açıklaması olayın çerçevesini çiziyor. Paylaşılan diğer bilgilere itibar etmeyelim. Olay çok yeni. Herkes görevini yapıyor. Failler yakalanıp yargılanacak. Cumhurbaşkanımız olayı takip ediyor." açıklamasında bulundu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıyla ilgili Sarıyer Kaymakamı Ömer Kalaylı, Santa Maria İtalyan Kilisesi Rahibi Anton Bulai ve Polonya’nın İstanbul Başkonsolosu Witold Lesniak ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Tüm cemaate başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, faillerin en kısa sürede yakalanması için gereken adımların atılmakta olduğunu ifade etti.
İstanbul Valisi Davut Gül "Saldırı tek kişiye oldu, yaralanan yok" dedi.
Saldırı anına ilişkin görüntüler medyaya yansıdı.
Ölen Tuncer Murat Cihan’in yeğeni Çağın Cihan, Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'a konuştu. Cihan “Kendisi amcam olur. Sadece oraya ziyarete geldi ve tesadüfen ona denk geldi. Sade masum biriydi ve kesinlikle masum bir kurbandı. Emekliydi, hafif zihinsel engelliydi. Son iki aydır da pazarları kiliseye gidip geliyordu" dedi.
Saldırıda ölen Cihan’ın dayısı Kazım Aydemir ise “Benimle birlikte kiliseye geliyordu. Cemaat tarafından çok sevilen biriydi. Boşu boşuna öldürdüler. Çok fazla üzgünüz” dedi”
Daha önce Bakırköy, Kuzguncuk Ermeni Kiliseleri’nde yaşatılanlarda olduğu gibi daha önce Gevriye Eğo’nun Merdin’de, Şimuni ve Hürmüz Diril’in kayıp / eksikli kılınan ol cinayetleri ve sonrasındaki muğlaklıktan haberdar olduğumuz bir tedirginlik haline yine esir edilir ülkedeki bir avuç Hristiyan yurttaş. Kötülüğü bir normatif kılanların aralıksız olarak nefreti yaygınlaştırma gayretine düşen, yazsak en az on parti, söylesek en azından milyonlarca insan tarafından desteklenen / yönlendirilen ocaklar, dernekler, siyasi denile gelirken bildiğiniz çeteleşmiş ari ırk sevdalısı zümreler vesaireler vesaireler etraflıca bu karanlığı yenilerken kim Tuncer Murat Cihan’ın hesabını verecektir sahi ama sahiden de! Düzeni var eden temsilin, bir yandan olayı gizlilik örtüsü ile kapatmaya teşne olması bir yandan da o salyalar saçarak nefretini kusmaya devam diyen yapıların üstün körü olayı, cinayeti (adı üstünde) geçiştirmeye çalıştığı zeminde kim güvende olabilir sahi ama sahi. Kolay lokma olarak tanımlanan, nasılsa kuşatıldıkları vakit teslim olacaklarına dair bir algı / olgu ekseninde hayatları gözetim ve denetime tabi kılınan insanların hakikatleri her ne olacaktır? İki zanlının kamu önüne alelacele çıkartılması sonrasında birliğimiz asla ve kata bozamayacaklar şablonu yeniden sakız edilirken o cinayetin faillerinin sırtları sahi ama sahiden de sıvazlanıp durulmamıştır diyebilir miyiz? Kolluk kuvvetinin bir var hep yok addedildiği bir sahneleme sonrasında kim nasıl güvende hissedebilir ki? Soruların ardılı sıra geldiği bir cinayet / tahakküm / yıkım girdabının ardından geriye kocaman bir boşluk kalıyor. İnsanların kimliklerinin, aidiyet ve inançlarının halen mesel teşkil edildiği bir yerde, hayatların biricikliği söz konusu edilmesin isteniyor. Kötülük temsili her yanı, her günü kuşatırken bunlar dert edilmesin isteniyor. Lafta değil doğrudan / sahiden bir yerin yaşamla bağları kopartılırken yarın her neyi getirecektir. Tümüyle bu girdap halinin içerisinde bir yarın ihtimali kalır mı? Bırakılmış mıdır.... Bir avuç kalakalan azınlıkların bu günlerdeki en büyük meselesi budur, bu kadardır. Bir yarın ihtimali söz konusu mudur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Santa Maria Latin Katolik Kilisesi’nden – Dilara ŞENKAYA – Reuters
#meram#mesele#söz hakkı#yara#santa maria katolik kilisesi#sarıyer#büyükdere#azınlıklar#ışid#saldırı#tahakküm#devlet nedir?#barış#sulh#sözcükler#hristiyanlık#arzihal#hristiyan#yok etme#derdest etme#biyopolitik#tehdit#savaşım#nefes almak#başka türkiye vardır#şans#türkiye'de yaşamak#insanlık#hakikat
2 notes
·
View notes
Text
Hollanda'nın tarım ihracatı 168 milyar dolar Türkiye'nin tarım ihracatı 16-22 milyar dolar Türkiye de 10 tane Hollanda var... Hollanda'nın nüfusu aşağı yukarı İstanbul Kadar 2019 yılı GSYİ hasılası 909 Milyar Dolar, Kişi başı gelir 60 bin dolar... Enflasyon oranı %2,7, işsizlik oranı: 3,4, 2019 ihracat tutarı 554 ,7 milyar dolar İthalat tutarı 476 milyar dolar Başlıca ihracat kalemleri: Petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar; telli telefon-telgraf için elektrikli cihazlar; otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri; tedavi/koruyucu amaçlı ilaçlar (dozlandırılmış); matbaacılığa mahsus baskı makineleri, yardımcı makineler; tıp, cerrahi, dişçilik ve veterinerlik alet ve cihazları. Başlıca ithalat kalemleri: Telli telefon-telgraf için elektrikli cihazlar; ham petrol (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar); petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar; otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri; otomobil, steyşın vagonlar, yarış arabaları... KAYNAK:T.C. Dış İşleri Bakanlığı
https://www.mfa.gov.tr/hollanda-ekonomisi.tr.mfa
7 notes
·
View notes
Text
istanbul eşya depolama
İstanbul hızla büyüyen nüfusu ve dinamik yapısıyla eşya depolama ihtiyacının giderek arttığı bir şehir. Gerek ev taşımaları gerekse iş yerlerindeki alan sıkıntısı nedeniyle güvenilir ve ekonomik depolama çözümlerine olan talep her geçen gün artıyor. Peki bu ihtiyaçlarınızı karşılamak için hangi adımları atabilirsiniz ve nelere dikkat etmelisiniz? İşte İstanbul’da eşya depolama konusunda ekonomik çözümlerle ilgili detaylı rehberimiz.
#istanbul eşya depolama#eşya depolama#istanbul ev eşyası depolama#eşya depolama fiyatları#Ataşehir eşya depolama
0 notes
Text
“60. Yılında 1964 Sürgünleri ve İstanbullu Rumlar” Konferansı – HyeTert
“60. Yılında 1964 Sürgünleri ve İstanbullu Rumlar” Konferansı
1964 yılında İstanbul’da yaşayan Yunan uyruklu nüfusun Kıbrıs politikasında koz olarak kullanılması sonucu sınır dışı edilmesiyle, İstanbul Rum cemaatinin nüfusunda radikal bir düşüş yaşandı. Yunan uyruklularla evli olan T.C. tabiiyetinde bulunan İstanbullu Rum Ortodokslar da ailelerinin parçalanmasını önlemek, aile birliklerinin devamını sağlayabilmek adına 1964 sürgün kararından kısa bir süre sonra Yunanistan’a göç etmek zorunda kaldılar. 1964’den sonra da Kıbrıs gerginliğinin kızıştığı dönemlerde yaşanan baskılar, güvensizlik, kısmen de ekonomik sebeplerden dolayı bu göç aralıklarla devam etti. Özellikle 1964’den 1990’lı yıllara kadar devam eden göçler sonucu şu anda İstanbul’da yaklaşık 1.500 kişilik bir Rum nüfus kaldığı tahmin edilmektedir.
1964 Sürgünleri Rum cemaatinin kolektif belleğinde çok baskın bir travmadır. Bunun en temel sebeplerinden biri bu göçün kendi devletleri tarafından uygulanan bir “zorunlu göç” olması ve uygulanış şeklinin insanların onurunu kıracak bir şekilde gerçekleşmesiydi. Her hafta gazetede isimleri çıktı mı diye kontrol ederek, kendi isimlerini gördüklerinde de bir gecede yanlarına sadece bir valiz ve belli bir miktar para alarak evlerini, komşularını, Şehirlerini terk etmek zorunda bırakılan insanlar uzun yıllar bu kırgınlık yüzünden tekrar bu topraklara adım at(a)madılar.
“Benim annemin kuzeninin kocası Yunan tebalıydı. Kuzenime listeyi getirirlerdi. 24 saat içinde terk edilecek diye, her gün listeye bakarlardı babası listede mi diye. Bir sene bu sıkıntıyı yaşadılar. Annem sorardı telefonda, şifreli konuşurlardı, “ne oldu paketten birşey çıktı mı?” diye… huzursuzluğu düşünsene!” Rum, 65, Kadın[1]
1964’deki göçün zorunlu bir göç olması, İstanbul’da kalıp hayatlarına devam eden Rumların da bilinçaltına, “tekrar bir siyasi kriz olursa koz / rehine yerine kullanılacağız, bizi her an gönderebilirler” şüphesini ve güvensizliğini bıraktı. Tüm bu olumsuz algı ve duygular, 1964’den sonra Rumların kolektif belleğine yerleşen ve de farklı kimlik stratejileriyle kuşaklar arası aktarılan bir duygusal miras olarak kaldı.
“Eylül’de (6-7 Eylül 1955) giden olmadı ama esas kıyım 64’de. Doksan küsur binden otuz bine indi nüfus. Ben ilkokuldaydım, Zapyon’da. İçimde uktedir hala. Sınıfın yarısı gitmişti nerdeyse. Bir sene sonra yarısı yoktu arkadaşlarımın.” Rum, 68, Kadın
Zorunlu göçlerin bir diğer önemli sonucu da kent coğrafyasında yarattığı parçalanma oldu. 6-7 Eylül Pogromları, 1964 zorunlu göçleri ve 70 sonrası Kıbrıs krizi nedeniyle “rehine tutulmaları”, “koz” olarak görülmeleri, Rumların içlerine kapanmalarına, geniş topluma karşı daha kapalı ve pasifize bir hayat yaşamalarına, korunmacı bir içgüdüyle cemaatlerinin birarada olduğu belli başlı semtlerde kümelenmelerine sebep oldu. 6-7 Eylül Pogromları ve 1964 yılındaki sınır dışı edilme ile özellikle Samatya, Yedikule ve Fener semtlerindeki Rum nüfusu neredeyse sıfırlandı. Böylece İstanbul’un gayrimüslimlerinin adları ile anılan semtlerin sosyal tabakalaşmasında keskin bir değişim ve dönüşüm de yaşanmış oldu.
Azınlıklara dair disiplinler arası literatür yaklaşık son 20 sene içerisinde değerli çalışmalar içermesine rağmen 1964 Sürgünleri akademik alanda halen mikro bir alan kaplamaktadır. Aşağıda tanıtım afişi yer alan, istos yayın ve Hrant Dink Vakfı ortaklığı ile 20 Kasım’da yapılacak olan, “60. Yılında 1964 Sürgünleri ve İstanbullu Rumlar” tam da bu boşluğu doldurmaya yönelik atılan çok değerli bir katkı sunmaktadır alana. Ayrıca her Cuma saat 14:00’de Spotify’da, “Apelasis: 1964 ve Ötesi” podcast serisi yayında olacaktır. Umuyoruz ki Sürgünün 60. Yıl vesilesi ile hazırlanan bu değerli konferans ve Podcast serisi ile hatırlayıp, hafızaları tazeleyerek, zorunlu yerinden edilmelerin tarihsel sürekliliğine ve bugüne etkilerine dair disiplinler arası bir bakış açısıyla tartışma ve düşünme fırsatı bulacağız.
0 notes
Text
Türkiye'de En Çok Tercih Edilen Otomobiller
Türkiye’de araba satın alacak olanlar hangi markaları tercih etmeli? Renault Clio, Fiat Egea ve Volkswagen Passat marka ve model otomobiller neden çok tercih ediliyor? Türkiye, artan nüfusu ve gelişen ekonomisiyle araç alım-satımının en yoğun olduğu ülkelerden biri. Akaryakıt fiyatlarının düşmesiyle birlikte araç alımlarında artış gözleniyor. İster İstanbul ister Antalya olsun, alıcıların araba…
0 notes
Text
İstanbul’un Metro Ağı Kirazlı-Halkalı ile Genişliyor
İstanbul, her geçen gün büyüyen nüfusu ve artan ulaşım ihtiyacıyla dikkat çekiyor. Bu büyümenin en önemli ayaklarından biri de raylı sistem projeleri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) hayata geçirdiği Kirazlı-Halkalı Metro Hattı projesi, şehir içi ulaşımı rahatlatmayı ve sürdürülebilir bir ulaşım çözümü sunmayı hedefliyor. Projenin detaylarını, finansman sürecini ve geçmişteki ihale…
0 notes
Text
35 bin kişi organ bağışı bekliyor
https://pazaryerigundem.com/haber/191760/35-bin-kisi-organ-bagisi-bekliyor/
35 bin kişi organ bağışı bekliyor
85 milyon nüfusu olan ülkemizde bir yılda sadece 300 kadar organ bağışı yapıldığı belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde kadavra bağışının son derece düşük olması nedeniyle organ nakillerinin çoğunun canlı vericilerden yapıldığına işaret ederek “2024 yılı esas alındığında ülkemizde böbrek ve karaciğer nakillerinin yüzde 90’ının canlı vericilerden yapılması ve kadavra bağışının sadece yüzde 10 gibi düşük bir oranda sınırlı kalması çok üzücü bir durumdur” ifadelerinde bulundu.
İSTANBUL (İGFA) – Sağlık Bakanlığı’nın Ekim 2024 verilerine göre; ülkemizde 25 bin 246 hasta böbrek nakli, 2 bin 650 hasta karaciğer nakli ve bin 477 hasta kalp nakli bekliyor. Akciğer ve ince bağırsak gibi diğer organların nakilleri için bekleyen hastalar da eklendiğinde toplam 33 bin 498 hastanın organ bağışı için umut taşıdığı görülüyor. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın son 12 yıllık verileri, beyin ölümü gerçekleşen 23 bini aşkın kişiden sadece yüzde 23’ünde organ bağışı yapıldığını gösteriyor. Ayrıca istatistikler ülkemizdeki organ bağışının 2018 yılından bu yana yarı yarıya düştüğünü gösteriyor. 85 milyon nüfusu olan ülkemizde bir yılda sadece 300 kadar organ bağışı yapıldığı belirtiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde kadavra bağışının son derece düşük olması nedeniyle organ nakillerinin çoğunun canlı vericilerden yapıldığına işaret ederek “2024 yılı esas alındığında ülkemizde böbrek ve karaciğer nakillerinin yüzde 90’ının canlı vericilerden yapılması ve kadavra bağışının sadece yüzde 10 gibi düşük bir oranda sınırlı kalması çok üzücü bir durumdur” diyor.
ORGAN BAĞIŞIYLA İKİNCİ BİR YAŞAM ŞANSI!
Bekleme listelerindeki ölüm oranları da göz önüne alındığında, organlara ihtiyacı olan kişilerin hayata tutunmalarının tek yolunun organ bağışı olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Organ bağışı konusundaki duyarlılık, deyim yerindeyse bir ülkenin temel medeniyet göstergelerinden biridir. Hassasiyet ve kararlılıkla yaklaşarak, organ nakli ihtiyacı olan kişilere ikinci bir yaşam şansı sunma imkanına sahibiz. Bir gün kendimizin veya bir yakınımızın benzer bir sorunla karşı karşıya kalması durumunda ne yapacağımızı ve ne hissedeceğimizi düşünerek hareket etmemiz karar vermemizi daha kolay hale getirecektir” diye konuşuyor.
DÜNYADAKİ ZORLU VAKALAR ÜLKEMİZDE NAKİL OLUYOR!
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizde gerek erişkin gerekse çocuk hasta gruplarında yapılan nakillerde oldukça yüksek başarı oranları elde edildiğine dikkat çekerek “Hatta bu başarılar tüm dünyaca bilindiği için her yıl üstelik de önemli bir kısmı zorlu vaka olan çok sayıda yabancı hasta nakil olmak için ülkemize geliyorlar. Yurt dışından gelen bu hastaların önemli bir kısmının organ nakli açısından zor vakalar olması da ayrıca dikkate değerdir. Ülkemiz canlı vericili organ naklinde çok başarılı olsa da önemli olan organ bağışının kadavradan yapılmasıdır” diyor.
HEDEF KADAVRADAN ORGAN BAĞIŞINI ARTIRMAK!
Organ bağışında esas hedefin “kadavradan organ bağışını artırmak” olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Her canlı vericili ameliyat için sağlıklı bir birey de ameliyat ediliyor. Vericinin güvenliği hep birinci sırada tutulup hassasiyet gösterilse de bu ameliyatı yapmak zorunda kalmamak organ nakli ekiplerinin en büyük arzusudur. Kadavra bağış oranları, bir ülkenin toplum sağlığı konusunda duyarlılığının en temel göstergelerinden biridir. Her hastanın uygun canlı verici bulamadığı, kalp gibi bazı organ bekleyen hastalarda canlı verici şansı olmadığı ve bekleme listelerindeki ölüm oranları göz önüne alındığında, bu duyarlılığın yaygınlaştırılması çok önemlidir” diye konuşuyor.
EN TEMEL NEDENİ YETERSİZ VE YANLIŞ BİLGİLER!
Ülkemizde organ bağışının çok düşük düşük olmasının en temel nedeninin yetersiz ve yanlış bilgiler olduğuna işaret eden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı “Örneğin, beyin ölümünün ne anlama geldiği bilinmiyor. Beyin ölümü ‘beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz bir şekilde tamamen durması’ anlamına geliyor. Beyin ölümü yaşayan kişi tıbben ölü kabul ediliyor ve diğer organları yoğun bakımdaki makine desteğiyle sadece kısa bir süre canlı tutulabiliyor. Organ nakli de ancak bu sürede yapılabiliyor. Bu süreç organ bağışı için kullanılabilecek çok önemli bir dönemdir” bilgisini veriyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, ülkemizin organ bağışından nakline kadar tüm süreçte dünyaca kabul edilmiş en güvenli ülkelerden birisi olduğuna dikkat çekerek, organ nakli sisteminin sıkı denetlenen şeffaf bir sistem olduğunu belirtiyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
TBB Başkanı İmamoğlu’ndan Başkan Bozbey’e ziyaret
30 EKİM 2024 BASIN BÜLTENİ TBB Başkanı İmamoğlu’ndan Başkan Bozbey’e ziyaret BURSA – Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm Türkiye’de gerçekleştireceği ziyaretleri Bursa’dan başlattı. Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i Tarihi Belediye Binası’nda ziyaret eden İmamoğlu, “Toplam nüfusu 20 milyonu aşan…
0 notes
Text
İstanbul Evden Eve Nakliyat
İstanbul Evden Eve Nakliyat: Güvenli, Hızlı ve Profesyonel Taşımacılık Hizmeti
İstanbul’un dinamik yapısı ve yoğun nüfusu, taşınma sürecini oldukça zorlu hale getirebilir. Bu noktada, doğru bir evden eve nakliyat firması ile çalışmak, hem eşyalarınızın güvenliğini sağlamak hem de süreci stressiz bir şekilde tamamlamak için büyük önem taşır. Biz, İstanbul'da evden eve nakliyat hizmeti sunan deneyimli bir firma olarak, müşterilerimizin taşınma süreçlerinde ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri sunmaktayız.
Neden Bizi Tercih Etmelisiniz?
Profesyonel Ekip: Alanında uzman ve deneyimli ekiplerimiz, eşyalarınızı en iyi şekilde taşımak için gerekli bilgi ve donanıma sahiptir. Her çalışanımız, işin her aşamasında sizinle birlikte çalışarak, sorunsuz bir taşınma deneyimi sağlar.
Güvenli Taşımacılık: Eşyalarınızın güvenliği bizim için önceliklidir. Tüm eşyalarınızı sigortalı taşıma hizmetimizle koruma altına alıyoruz. Olası bir hasar durumunda, zararınızı karşılıyoruz.
Asansörlü Taşıma: Yüksek katlarda yaşayan müşterilerimiz için asansörlü taşıma hizmeti sunarak, eşyalarınızı hızlı ve güvenli bir şekilde taşımaktayız. Bu sistem, hem zamandan tasarruf etmenizi sağlar hem de eşyalarınızın zarar görme riskini minimize eder.
Paketleme ve Ambalajlama: Taşınma günü geldiğinde, eşyalarınızı güvenli bir şekilde paketleyerek, çizilme ve kırılma riskini ortadan kaldırıyoruz. Kırılacak eşyalarınız için özel ambalaj malzemeleri kullanarak, taşınma sürecinin her aşamasında eşyalarınızı koruyoruz.
Taşınma Süreci
Ücretsiz Ekspertiz: Taşınma öncesinde, uzman ekibimiz tarafından yapılacak ücretsiz ekspertiz hizmetimizle, eşyalarınızın miktarını belirleyerek en uygun taşıma planını oluşturuyoruz.
Taşınma Planı: Taşınma tarihini belirledikten sonra, ihtiyacınıza uygun bir taşıma planı hazırlıyoruz. Siz değerli müşterilerimizin zamanına ve bütçesine uygun çözümler sunmak önceliğimizdir.
Paketleme ve Taşıma: Taşınma günü, ekibimiz eşyalarınızı güvenli bir şekilde paketleyerek yükleme işlemini gerçekleştiriyor. Taşıma sırasında, eşyalarınıza özel dikkat gösteriyoruz.
Yeni Adrese Teslimat: Eşyalarınızı yeni adresinize güvenli bir şekilde ulaştırıyoruz. İsteğiniz doğrultusunda eşyalarınızı yerleştirerek, montaj işlemlerini de yapıyoruz.
Müşteri Memnuniyeti
Müşteri memnuniyeti, bizim için her şeyden önemlidir. Taşınma süreciniz boyunca her türlü sorunuza cevap vermeye hazır olan ekibimiz, sizin için en iyi deneyimi sağlamaya odaklanmaktadır. Müşterilerimizin geri dönüşleri, sunduğumuz hizmetin kalitesini ve güvenilirliğini gösterir.
Rekabetçi Fiyatlar
İstanbul’daki evden eve nakliyat hizmetlerimizi, kaliteli hizmet anlayışımızdan ödün vermeden rekabetçi fiyatlarla sunuyoruz. Fiyatlarımız, taşıma mesafesine, eşya miktarına ve ek hizmetlere göre değişiklik göstermektedir. Ücretsiz ekspertiz ile size özel fiyat teklifleri sunarak, bütçenize uygun çözümler sağlıyoruz.
0 notes
Text
AYDIN BOYSAN VE EŞİ SUZAN HANIM
Sevgi ve rahmetle
İstanbul’u Nasıl Bilirdiniz ?
"Ben Sıraselviler’in selvilerini görmedim ama, Şişli Sıracevizler’in ceviz ağaçlarını bilirim.
Şişli-Zincirlikuyu arasının, dut bahçeleriyle dolu olduğunu bilirim.
Şimdi Taksim’de İnönü Gezisi olan yerde, görkemli bir kışla binası olduğunu , bu kışla avlusunda İstanbul’daki futbol milli maçlarının yapıldığı tek stadyumumuz olduğunu bilirim .
Nüfusu bir milyona varmayan İstanbul’da yaşamanın rahatlığını, şehrin her yanına birkaç kuruşa tramvayla gidilebildiğini bilirim.
İstanbul nüfusunun tarihte ilk kez 1950 yılında bir milyonu aştığını bilirim.
Daha önce Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olarak bile
bir milyonu aşmadığını bilirim.
Şimdi artık Gebze’den Büyükçekmece’ye kadar bütünleşen İstanbul nüfusunun on beş milyonu aştığını bilirim.
İstanbul nüfusunun eskiden imparatorluk sentezi olduğunu, şimdi ise artık kasaba çeşitlemesine dönüştüğünü bilirim.
Her caddenin, her semtin aşçı dükkanlarıyla dolu olduğunu, her aşçıda elbasan tavadan çiçek bamyaya kadar zengin tencere yemeği çeşitleri olduğunu bilirim.
Sebze yemeklerinin yıllarca fiyatı değişmeden 7,5 kuruş, et yemeklerinin 12,5 kuruş olduğunu bilirim.
Topkapı surları dışında hemen bağların başladığını, beş kuruş verip bağın kapısından girenin patlayıncaya kadar üzüm yemeye izinli olduğunu bilirim.
Yedikule marulunun, Kanlıca yoğurdunun, Beykoz paçasının lezzetini unutmam.
At kuyruğu kılından olta yapmayı bilirim.
Samatya’dan kürekle Ahırkapı’ya girip çapari salladığımızı, istavrit çıkarsa uskumru olmayacağı için, hemen olta toplayıp geri döndüğümüzü bilirim.
Palamut yiyenlerin ağzının tadını bilmezlikle aşağılandığı zamanları bilirim.
Lezzetli ve ucuz balık bolluğu yüzünden, tutumlu insanlar çarşısı Samatya’da levrek ve kalkanların bütün olarak, nefis kılıç balıklarının ise dilimlenerek satıldığını bilirim.
Bu nedenlerle, İstanbul’un Samatya ve benzeri semtlerinde kebap denen yiyeceğin tanınmadığını bilirim.
İnsanların sanki mahşerdeymiş gibi çoğalmasıyla birlikte lezzetli balıkların iyice azalması sonucu olarak, İstanbul’da kebap istilası yaşandığını, bu nedenle İstanbul tarihini:
1- Kebaptan Önce,
2- Kebaptan Sonra olarak ikiye ayırdığımı unutmam.
Nüfus artışı yüzünden bir şehrin yoğunluğu azdırılmışsa, tarihe ve insanlara karşı bu davranışı sıfatlandırmak için ihanetin ötesinde bir sıfat aranması gerektiğini bilirim.
Hay bilemez olsaydım!"
-Aydın Boysan-
Röportaj: İstanbul Aralık 2014
Yanında çok sevdiği eşi, hayat arkadaşı Suzan hanım ve Aydın Boysan
İstanbul onları özlüyor.
Kent kültürünün yeri dolmaz değerleriydi, İstanbul'u İstanbul yapan insanlardı onlar...
Artık aramızda olmayan Boysan çiftine saygı ve teşekkürlerimizle...
3 notes
·
View notes
Text
İstanbul Asansör Kiralama
İstanbul, dinamik yapısı ve yoğun nüfusu ile asansör kiralama sektöründe büyük bir potansiyele sahiptir. Asansör kiralamak, taşınma ya da inşaat süreçlerinde oldukça faydalı bir çözüm sunar. Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır.
İlk olarak, asansör kiralayacağınız firmanın güvenilirliğini araştırmalısınız. Müşteri yorumları ve referanslar, firmanın kalitesini belirlemede önemli bir rol oynar. İyi bir firma, deneyimli bir ekip ile çalışarak, asansörlerinizi en iyi şekilde kuracak ve gerekli güvenlik önlemlerini alacaktır.
İkinci olarak, ihtiyaçlarınıza uygun asansör seçimi yapmak önemlidir. Eşyalarınızın boyutu, taşınacak kat sayısı ve alanın durumu, doğru asansörün belirlenmesinde etkilidir. Farklı kapasitelerdeki asansörlerin kiralanabilmesi, müşterilere büyük avantaj sağlar.
Üçüncü olarak, kiralama süresi ve maliyet konularını net bir şekilde belirlemek gerekmektedir. Uzun süreli kiralamalarda genellikle indirimler sunulabilmektedir. Bu nedenle, bütçenizi göz önünde bulundurarak en uygun seçeneği değerlendirmelisiniz.
Ayrıca, asansörün kurulumu sırasında gerekli izinlerin alınması, sürecin sorunsuz ilerlemesi açısından kritik bir adımdır. Bu konuda, asansör kiralama firmasının destek sunup sunmadığını kontrol etmelisiniz.
Sonuç olarak, İstanbul asansör kiralama sürecinde dikkat edilmesi gereken pek çok faktör vardır. Do��ru firma ve asansör seçimi, hem zaman tasarrufu sağlar hem de işlerinizi kolaylaştırır. Unutmayın, güvenilir bir hizmet almak her zaman önceliğiniz olmalıdır.
0 notes
Text
İstanbul ve Çevresinde Su Tesisatçısı Seçiminin Önemi
İstanbul, yoğun nüfusu ve hızlı kentleşmesiyle birlikte su tesisatı sorunlarının sıkça yaşandığı bir bölge haline gelmiştir. Özellikle eski binalarda su sızıntıları, tıkanıklıklar ve boru patlamaları gibi sık karşılaşılan problemler, profesyonel bir su tesisatçısının önemini arttırmaktadır. Bu noktada Kartal Su Tesisatçısı, bölgedeki tesisat problemlerine hızlı ve etkili çözümler sunmaktadır. Kartal'da yaşanan tesisat sorunları genellikle ani su kaçakları ve tıkanıklıklarla kendini gösterir. Bu tür durumlarda, alanında uzman bir ekipten destek almak hem sorunun hızlı bir şekilde çözülmesini sağlar hem de olası daha büyük hasarların önüne geçer.
Anadolu Yakası'nda yer alan Kadıköy de benzer su tesisatı sorunlarıyla karşı karşıya kalan bölgelerden biridir. Kadıköy Su Tesisatçısı hizmetleri, bölgedeki ev ve iş yerlerine güvenilir ve kaliteli tesisat çözümleri sunmaktadır. Özellikle eski yapıların yoğun olduğu bu semtte, boruların zamanla aşınması ve tıkanıklıkların oluşması yaygındır. Bu tür sorunlar, yalnızca uzman bir tesisatçı tarafından kalıcı olarak çözülebilir. Kadıköy'deki tesisatçılar, gelişmiş teknolojiler kullanarak su kaçaklarını tespit eder ve gerekli onarımları hızlı bir şekilde yaparlar.
İstanbul'un biraz daha dışında yer alan Gebze, son yıllarda hızla gelişen ve büyüyen bir ilçe olarak öne çıkmaktadır. Bu büyüme ile birlikte Gebze Su Tesisatçısı hizmetlerine olan talep de artmıştır. Gebze'de özellikle yeni yapılan binalarda bile su tesisatı problemleri yaşanabilmektedir. İnşaat sırasında yapılan hatalar ya da malzeme kalitesizliği, bu tarz sorunların başlıca nedenleri arasında yer alır. Bu nedenle Gebze'de de su tesisatçısı seçerken dikkatli olunmalı, alanında deneyimli ve profesyonel hizmet sunan firmalar tercih edilmelidir.
Su tesisatı sorunları, ilk başta küçük gibi görünen ancak zamanla büyüyen problemlere yol açabilir. Örneğin, bir su kaçağı zamanında fark edilmezse, alt katlara su sızabilir ve bu durum ciddi maddi hasarlara neden olabilir. Özellikle büyük şehirlerde, su tesisatı sorunları günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden su tesisatı problemleriyle karşılaşıldığında, sorunun kaynağına inen profesyonel bir tesisatçıya başvurmak en doğru adım olacaktır.
Kartal, Kadıköy ve Gebze gibi bölgelerdeki tesisatçı hizmetleri, her türlü su kaçağı, tıkanıklık ve onarım ihtiyacını karşılayacak donanıma sahiptir. Su tesisatı, zamanla aşınabilen ve eskiyebilen bir sistemdir. Bu yüzden, düzenli bakım ve onarım işlemleri ihmal edilmemelidir. Özellikle su faturalarında beklenmedik artışlar ya da duvarlarda nemlenme gibi belirtiler, su tesisatında bir problem olduğuna işaret eder. Bu tür belirtiler fark edildiğinde, vakit kaybetmeden profesyonel bir tesisatçının çağrılması büyük önem taşır.
0 notes
Text
İstanbul’da Gayrimenkul Yatırımları: Vivano Realty ile Stratejik Fırsatlar
İstanbul, Türkiye’nin en büyük ve en dinamik şehri olarak, gayrimenkul yatırımları açısından büyük fırsatlar sunmaktadır. İstanbul emlak piyasası, yerli ve uluslararası yatırımcılar için cazip seçenekler ve yüksek getiriler vadeder. Vivano Realty (www.vivanorealty.com), bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek isteyen yatırımcılara kapsamlı danışmanlık hizmetleri sunarak öne çıkmaktadır.
İstanbul Gayrimenkul Pazarının Öne Çıkan Avantajları
Ekonomik Büyüme ve İstikrar: İstanbul, Türkiye’nin ekonomik kalbi olarak sürekli büyümekte ve yatırımcılar için güvenli bir ortam sunmaktadır. Şehrin gayrimenkul sektörü, ekonomik canlılık ve yüksek talep ile dikkat çekmektedir.
Nüfus Yoğunluğu ve Talep: İstanbul’un yaklaşık 16 milyonluk nüfusu, konut talebinin yüksek olmasına neden olmaktadır. Genç nüfus ve artan göç, emlak sektöründe sürekli bir büyüme ve gelişim sağlamaktadır.
Turizm ve Kültürel Çekicilik: İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile dünya çapında bir turistik merkezdir. Bu, turistik gayrimenkul yatırımları için büyük fırsatlar sunmaktadır. Özellikle tarihi bölgelerdeki konut ve ticari projeler, yüksek kazanç potansiyeline sahiptir.
Vivano Realty ile İstanbul’daki Yatırımlar
Vivano Realty (www.vivanorealty.com), İstanbul’daki emlak yatırımları için yatırımcılara stratejik rehberlik sunar. Şirket, pazar analizi, değerleme hizmetleri, portföy yönetimi ve hukuki danışmanlık gibi alanlarda kapsamlı çözümler sunmaktadır.
Vivano Realty’nin sunduğu bazı hizmetler:
Emlak Değerleme: İstanbul’daki konutlar, ticari gayrimenkuller ve arsa yatırımları hakkında profesyonel değerleme hizmetleri sunarak, yatırımcıların doğru kararlar almasına yardımcı oluyoruz.
Pazar Analizi ve Raporlama: İstanbul’un tüm bölgelerinde emlak pazar analizi yaparak, yatırımcılar için en uygun fırsatları belirliyoruz.
Portföy Yönetimi: İstanbul’daki emlak portföylerini optimize ediyor, riskleri minimize ediyor ve kazançları maksimize ediyoruz.
Hukuki Danışmanlık: İstanbul’daki yabancı yatırımcılar için gerekli hukuki süreçleri yönetiyor, vatandaşlık programları gibi avantajları sunuyoruz.
Teknoloji ve İnovasyonla İstanbul’daki Yatırımlar
Vivano Realty, İstanbul’daki gayrimenkul projeleri için en son teknolojileri kullanarak yatırımcılara yapay zeka, big data ve dijital çözümler sunmaktadır. İstanbul emlak piyasasındaki güncel bilgileri ve piyasa trendlerini yatırımcılarla paylaşarak, bilinçli yatırım kararları alınmasını sağlıyoruz.
Vivano Realty (www.vivanorealty.com) ile çalışarak, İstanbul gayrimenkul piyasasındaki en kazançlı projelere hızlı bir şekilde erişebilir ve güvenle yatırımlarınızı gerçekleştirebilirsiniz.
Anahtar Kelimeler:
İstanbul gayrimenkul sektörü, İstanbul emlak piyasası, konut projeleri, ticari emlak, arsa yatırımları, emlak danışmanlığı, emlak değerleme, pazar analizi, portföy yönetimi, yabancı yatırımcı, İstanbul emlak pazarı, turistik gayrimenkul, vatandaşlık programı, emlak trendleri, İstanbul ekonomisi, genç nüfus, yatırım fırsatları, büyük şehirlerde gayrimenkul, kültürel çekicilik, yatırım danışmanlığı
0 notes
Text
İstanbul’da İç Mimarlık ve İç Mimarların Önemi
İç mimarlık, bir mekanın estetik ve fonksiyonel açıdan optimize edilmesini sağlayan bir sanat ve bilim dalıdır. Özellikle büyük şehirlerde, iç mekanların tasarımı ve düzenlemesi, yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir unsurdur. Bu noktada, iç mimar olarak hizmet veren profesyonellerin rolü oldukça büyüktür. İç mimarlar, müşterilerinin isteklerini dinleyerek, onların hayalindeki mekânı gerçeğe dönüştürme sürecinde kilit bir rol oynarlar. Bu süreç, sadece estetik kaygılarla değil, aynı zamanda işlevsellik ve ergonomi gibi önemli kriterlerle de şekillenir.
Özellikle İstanbul gibi kozmopolit bir şehirde, iç mimarlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Kentin hızla büyüyen nüfusu, konut ve iş yeri taleplerini de artırmakta, bu da iç mekanların daha profesyonelce tasarlanmasını zorunlu kılmaktadır. İstanbul iç mimarlık hizmetleri, bu ihtiyaçları karşılamak adına oldukça geniş bir yelpazede sunulmaktadır. Modern bir yaşam alanı ya da iş yeri tasarlarken, sadece estetik detaylar değil, aynı zamanda mekânın verimli kullanımı ve kullanıcıların ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır.
İç mimarlık, bir mekânın karakterini oluştururken, kullanıcıların yaşam tarzlarını ve zevklerini de yansıtan bir alan yaratmayı hedefler. Bu süreçte, iç mimarlık hizmeti veren profesyonellerin bilgi birikimi ve tecrübesi büyük önem taşır. Doğru bir iç mimar, bir projeye başlamadan önce mekânın özelliklerini detaylı bir şekilde analiz eder ve buna göre bir tasarım planı oluşturur. Ayrıca, iç mimarlık süreci boyunca, kullanılan malzemelerin kalitesi, renk uyumu, ışık düzenlemeleri gibi detaylar da titizlikle ele alınır.
İç mimarlık hizmetleri, mekânların sadece estetik açıdan değil, işlevsellik açısından da kullanıcılarına en iyi deneyimi sunmasını sağlar. İstanbul’da iç mimarlık hizmetlerine duyulan talep, şehrin dinamik yapısı ve sürekli değişen yaşam koşulları ile paralel olarak artmaktadır. Bu nedenle, profesyonel bir iç mimar ile çalışmak, yaşam alanlarınızı ya da iş yerlerinizi en verimli ve estetik şekilde kullanabilmeniz için son derece önemlidir.
0 notes