#can dostları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Çiğli ve İAOSB'den Sokak Hayvanları için 'Bir Fabrika Bir Can' Projesi
Çiğli ve İAOSB’den Önemli İşbirliği: “Bir Fabrika Bir Can” Projesi Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Hasan Karace, sokak hayvanlarının sahiplendirilmesine yönelik önemli bir adım atarak “Bir Fabrika Bir Can” projesi için protokol imzaladı. Bu proje, sokak hayvanlarının güvenli ve sevgi dolu yuvalara kavuşmasını…
#Çiğli#İAOSB#İşbirliği#barınak#can dostları#Cenk Hasan Karace#Hayvanlar#Onur Emrah Yıldız#Proje#sahiplendirme#Sokak Hayvanları
0 notes
Text
Haydi Bursa, ‘Yuvanız yuvası olsun’
Bursa Büyükşehir Belediyesi, can dostları korumak ve onlara yuva kazandırmak amacıyla ‘Yuvanız yuvası olsun’ adlı sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ve iştiraklerin proje kapsamında birer can dostu sahipleneceğini açıklayan Başkan Mustafa Bozbey, “Bizlerde belediyede kendi katımızda bir kediyi sahiplenerek bu başlangıcı yapmak istiyoruz. Sahiplenenlere…
0 notes
Text
Gülmekten çenenizin, karnınızın ağırdığı bir arkadaşınız varsa gerisini boşverin >>>
#benegeminincisi#benegeninincisi#sahte dostlar#dostlarla#dostum#dostluk#can dostlar#allah dostları#arkadaslar#arkadaşlıkdostluk#aşk sözü#aşk acısı#aşk bitti#aşk şarkısı#aşk ile#aşka dair#gerçek aşk#sevgi#edebiyat#şiir#gece#hayat#g posts#original post#post#personal post#postlarım#tumblr#artists on tumblr#bismillâhirrahmânirrahîm
25 notes
·
View notes
Text
İnsanın hikayesine böylesi güzel, sabah sabah moral dolu cevap veren can dostları olması nasıl güzel 😍🥹🫂🧡💜
#can dostlar#Canımın taaaaa içi#Canım bacımcan#Ahiretlik#positivity#love#Sevgi yumağı olduk yine sabah sabah#Çok şükür varlığına#maşallah#Yengeç burcu kardeşliği#Yengeç burcu
180 notes
·
View notes
Text
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında `hayat`, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, `dağ`lara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak; yeni `insan`larla tanışmalı, yeni keşifler yapacak… Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, gerçekleştirmeyi denemeli! her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir `nehir`, kendisinin bir `sal ` olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri; küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli! sağlığını kaybedip, `ölüm`le yüz yüze gelmeden önce, değerli olabilmeli hayat! İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için! başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine "`gül`", inleyen birine "`sus`" dememeli! ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli! şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; sevgisiz, soysuz kalarak! dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine...`güneş`in doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını... karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada `boran`da; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın! bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği; bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli! ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı! Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların; merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların. Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne kendini düşünmekten herkesi `unutmamalı`! bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için. Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere. ‘hafıza`sı olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için! soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir `ömür` harcayacak! dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak! herkese yetecek kadar `büyük` olmalı `sevgi`si; ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin; zaman bulabilsin; bir `teşekkür`, bir `elveda` için. Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmek ve öprenmekten; ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan! Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi... zamanın `ninni`siyle, uykuda geçirmemeli `hayat`ı! diye.
51 notes
·
View notes
Text
Cami İbrahim'in İçinde
İbrahim,
Her gün sabah ezanın da kalkıyor ...
Serseri sanmasınlar diye ;
Takım elbisesini giyiyor kravatını takıyor .
Kovalarını asıyor bisikletine .
Belediyenin çöp bidonların gidiyor tek tek ,
Sessizce kaldırıyor kapakları kimseyi uyandırmadan ,
Telaşla ellerinle yiyecekler topluyor kovalara dolduruyor .
Sokak sokak koşturma içinde nefes nefese .
Kağıt toplayıcılar gelmeden işini bitiriyor ...
Sonra yüzünde gülümseme ile sahil bölgesine gidiyor ..
Dostları sevinç içinde ibrahimi karşılıyorlar .
Siyah, kahverengi ,sarı bir dolu köpek.
İbrahim'e doğru minnetle geliyorlar kuyruklarını sallayarak .
Dönüşte İbrahim'in çocukluk arkadaşı sesleniyor .
Ulen İbrahim sen neden camiye gelmiyorsun uykucu ?
İbrahim sessizce gülümsüyor ...
"Cami İbrahim'in içinde " kimse bilmiyor !
Oysa ''yılbaşı'' bilmez İbrahim. Herkes eğlenceden dönerken O yine ''CAN'' lara yiyecek toplayacak.
CAN'ları mutluederken mutlu olacak kimbilir...
60 notes
·
View notes
Text
ŞARKILARDA GİZLİYDİ ONLARIN BÜYÜK AŞKI..
Çiğdem Talu, Ercüment Ekrem Talu’nun torunu ve Recaizade Mahmut Ekrem’in torununun kızı. Edebiyatçı bir aileden geliyor yani. Filoloji eğitimi aldı, 17 yıl bir özel okulda İngilizce öğretmenliği yaptı.
Mutsuz bir evlilikten sonra, şarkı sözü yazarlığına başladı. Kader karşısına 24 yaşında bir kimya mühendisini çıkarmıştı: Melih Kibar. Kendisi o zaman 36 yaşındaydı.
Çiğdem şarkı sözü yazıyor, Melih beste yapıyordu. Sekiz sene beraber çalıştılar, 270 şarkı yaptılar. Melih’in ifadesiyle öyle görür görmez aşık olmadılar birbirlerine. Önce, ”İşte öyle bir şey,” derken ısındılar birbirlerine, sonra da
“Bende bu cehennem gibi yürek olmasa,
Bende deli rüzgâr gibi hasret olmasa,
Bir de cana can katan o sevdan olmasa,
Ah bu hayat çekilmez” diyerek sanki bir şeyler anlatmak istiyorlardı.
Birlikte gittikleri Sopot Festivalinde, artık her şey ayan beyandı. Ama Çiğdem korkuyordu. “Kocaman kadının çıtır sevgilisi var.” dedirtmek istemiyordu.
Sonra zoraki bir ayrılık… Melih yüksek lisans yapmak için Londra’ya gitti. Ama aşk aşktır. Çiğdem sevdiği adamı görebilmek için fırsat buldukça Londra’ya uçtu.
İki sevgili, 1976 sonunda İstanbul’da buluştular ve 1977’yi Tarabya’da bir restoranda birlikte karşıladılar. İlhan İrem ve Erol Evgin’in desteğiyle Melih Çiğdem'e dedi ki;
Çiğdem, Çiğdem, çiçeklerin en güzelisin sen
Bilmem ki bundan başka sana neler söylesem
Şarkılara can veren ilham meleğimizsin sen…
Ama aradaki yaş farkı hep duvar gibi durdu karşılarında. Dostça ayrıldılar, birleşmeden. Saray terbiyesiyle yetişmiş Çiğdem, bu farkı anlatamıyordu mantığına. Ama birlikte çalışmayı, birlikte üretmeyi sürdürdüler.
1980’lerin başında göğüs kanseri dediler Çiğdem’e. Geç konulmuş bir teşhisti. Çiğdem bu sefer Londra’ya tedavi için gidip geliyordu. Neşeli görünmeye çalışıyordu. Ama lanet bir hastalıktı bu. Bir türlü geri adım atmıyordu. Masraflar artmıştı.
Dostları bir araya geldi, Çiğdem’e destek için. “Çiğdem Talu’ya Selam” adıyla bir konser düzenlediler. O gece bütün dostları şarkı söyledi.
Ama 28 Mayıs 1983’te gazetelerde bir haber vardı: “Şarkılar Öksüz Kaldı.” Evet, şarkılar öksüz kalmıştı ve Çiğdem artık şarkılarıyla anılacaktı.
Çiğdem’in ölümünden sonra Melih kapkaranlık bir sessizliğe büründü. Artık eskisi gibi beste yapamıyordu. Son olarak geçti piyanosunun başına ve selam gönderdi Çiğdem’ine, “Sessiz Veda” şarkısıyla.
Ya, sonra mı? Melih de kansere yakalandı ve 7 Nisan 2005’te Çiğdem’ine kavuşmak için kapadı gözlerini. Tıpkı Çiğdem gibi, aynı arkadaşları aynı camiden, Bebek’ten sonsuzluğa uğurladı Melih’i
İşte, yaşanmış ama bitmemiş bir aşk hikayesi…
Seni düşündüm dün akşam yine.
Sonsuz bir umut doldu içime.
Bir de kendimi düşündüm sonra.
Bir garip duygu çöktü omzuma.
Hani ıssız bir yoldan geçerken,
Hani bir korku duyar da insan,
Hani bir şarkı söyler içinden,
İşte öyle bir şey.
Hani eski bir resme bakarken,
Hani yılları sayar da insan,
Hani gözleri dolar ya birden,
İşte öyle bir şey, işte öyle bir şey.
Seni düşündüm dün akşam yine.
Bir garip huzur doldu içime.
Bir de kendimi düşündüm sonra.
Bir garip duygu çöktü omzuma.
Hani yıldızlar yanıp sönerken,
Hani bir yıldız düşer de insan,
Hani bir telaş duyar da birden,
İşte öyle bir şey.
Hani yağmurlar yağar ya bazen,
Hani gök gürler ya arkasından,
Hani şimşekler çakar peşinden,
İşte öyle bir şey, işte öyle bir şey. 😔
alıntıdır
5 notes
·
View notes
Text
''Hayatın yollarında hiç durmadan tarihimizin can sıkıcı cesetlerine takılıp sendeliyoruz. Ama geçmişiyle boğuşmaktan usanan insanlık eğer bir gün geleceğiyle karşılaşsa, onu tanıyabilecek mi? Kendini onda bulup, onun güçlü ve sıcak bedenine avuçlarını dayayabilecek mi?''
-empedokles'in dostları
3 notes
·
View notes
Text
Yazıp yazıp sildiğim 2 konu var. 1. sokak köpekleri meselesi, 2. ev kiraları özelinde ekonomik darboğaz. Maksadımı tam ifade edemem diye yazıp yazıp sildim. Muhtemelen yine maksadımı ifade edemeyeceğim ama denemeye değer. Zira bu konular artık can sıkmıyor, can alıyor hem de çok.
Bir toplumda bir şeylerin değişimi üç yönlü olur. Birincisi sadece devletin yetki alanında olan milletin müdahale edemeyeceği, etse de kaos çıkacak meseleler, ikincisi sadece vatandaşın yani milletin değiştirecekleri ve üçüncüsü ise devlet-millet ortaklığıyla değiştirilecekler.
Sokak köpekleri meselesi sadece devletin müdahale etmesi gereken bir konudur. Eğer halk bu duruma müdahale ederse kaos çıkar. Soru ise şu; devlet bu meselede kaosun çıkmasını mı istiyor? Nasıl bir akıl tutulması ki köpekler ölmesin diye çocuklar ölüyor.
Bir fıkradır anlatılır; avlanma yasağı zamanı Temel’le Cemal, bir gün ormanda dolaşmaya çıkmışlar. Derken, karşılarına bir ayı dikilmiş. Ayı Cemal’in üzerine yürüyünce, Temel de çekmiş tüfeğini ayıyı vurmuş. Mahkemeye çıkınca
Hakim: Ayıyı vurdun, sana ceza vereceğiz demiş.
“Bıraksaydım Cemal’i öldürseydi daha mı iyiydi?” diyen Temel’e
“Kanun böyle ayıyı vurduğun için sana ceza vermemiz gerekiyor” demiş Hakim.
Temel de; “Bana vereceğin cezaya değil de, o Meclis’te ayının bile dostları olduğuna, benim hiç dostum olmayışına yanıyorum.” demiş.
Bu kadar çocuk öldü ya. Üzerine hayaller kurulan onca can öldü. Sevgiler gömüldü toprağa. Mis kokan çocuklar arabaların altında kaldı. Annelerin gözyaşları ıslattı mezarları. Nedir bu ya! Bu meclis, milletin meclisi mi köpeklerin meclisi mi? Sanırım tam burada maksadımı aştım.
Sokak köpekleri meselesini çözemeyen hangi hükümet veya dillendirmeyen hangi muhalefet ekonomik meseleleri, terör meselesini, eğitim meselesini, dış politika meselelerini çözebilir. Köpekleri toplamaktan aciz, çocuklarını koruyamayan bir devlet mekanizmasına nasıl güvenelim?
Kira meselesi ise hem devletin hem de milletin müdahalesini gerektirir. Devlet ekonomiyi düzeltecek, ev sahipleri de ahlakını. Her şey para değildir. Ekonominin bize yaşattığı darboğazı biz de başkalarına yaşatmak zorunda değiliz. Evet, mazlum olmayalım ama zalim de olmayalım.
Devletin zamları altında ezilip kiralara hiç zam yapmayalım demiyorum. Ama insaf sınırlarını da aşmayalım. Enflasyonu bahane ederek yükselttiğimiz kiralarımızı, enflasyon düştüğünde indirmeyecek isek zulmün kıyılarında geçiniyoruz. O yüzden insaflı zam yapalım.
Allah bizi ahlaktan ayırmasın. Paranın ve makamın kölesi olmaktan korusun. Halkına duyarsız olmaktan muhafaza eylesin. Devletimize Allah’ın razı olacağı kurallarla yönetilmeyi nasip etsin. Şerre dair ne varsa bizleri muhafaza eylesin. Hayırdan ayırmasın. Amin.
5 notes
·
View notes
Text
YOĞUN BAKIMDA ÖLÜM.
Geçtiğimiz aylarda kıymetli bir hocanın muayenehanesinde uzun zamanlar yoğun bakım hemşireliği yapmış bir kardeşim ile tanıştım.Görüşmelerimiz sonunda ona bir soru sordum:
-Hiç ölümlere şahit oldun mu? Ölüm anında yalnız başlarına makinalar altında ne yapıyorlar?
Uzun uzun ellerine baktıktan sonra,yüzüme tokat gibi çarpan şu cevabı verdi:
-Evet.. sayamayacağım kadar çok ölüme şahit oldum..
Hepsinin ortak özelliği; son anlarında ağızlarındaki oksijen maskesini atıp,üzerlerindeki kabloları sökmeye çalışıyorlardı dedi..
Peki dedim,siz ne yapıyordunuz?
Biz kabloları geri takıyorduk,tekrarı olursa,bu defa ellerini bağlıyorduk! Böyle de can veriyorlardı dedi.
Allahuekber!
Anında aklıma tahrif edilmiş tevrattaki şu ayet geldi.
Yahudiler:
“Acıklı ölümlerle ölecekler” (Yeremya 16/4)
Diye bizim üzerimize yemin etmişlerdi!
Biz bugün her tıbbın bir dini vardır ve bugünün tıp anlayışı asla "İslam" değildir! Derken tam da bunu kast ediyorduk!
Biliyorsunuz ki,Yahudiler öyle sistemli çalışıyorlar ki bir santim boşluk bırakmadan yüzyıllar evvel yaptıkları planları aynen bugün üzerimizde uyguluyorlar.
Tekrar çınladı kulaklarımda..
"Son anlarında rahat can verebilmek için kabloları söküyorlardı,biz de ellerini bağlıyorduk" SubhanAllah!
Ne zaman Müslüman feraseti ile bakacağız? Daha başımıza ne gelmesi lazım ki?
Öyle bir sistem yerleştirdiler ki Müslümanların üzerine,akıl tutulması yaşar hale geldik.
Tabutlarımızın üzerinde "Ölüm ne bir dakika ileri,ne bir dakika geri" yazıyor,lakin hala öleceğini bile bile terk eder olduk sevdiklerimizi buz gibi odalara.
Çünkü bu empoze edildi zihinlerimize.
Evvelce yaşlıların vasiyetleri vardı, sımsıcak yatakları vardı,başında Yasin okuyanları,zemzemle ıslatılan dudakları,helallik almaya gelen eş/dostları vardı.
Sımsıcak,tevekkül dolu,İslam'i olan ölümümüz buydu bizim! Çünkü vuslat vardı işin ucunda kavuşmak vardı!
"3 gün yatak, 4. gün toprak" diyorlardı cesurca,ölümü "çare" bilircesine..
Bugün biz ne yapar olduk kendimize?
Yapayalnız,çırılçıplak,duasız terk ettik sevdiklerimizi yoğun bakım ünitelerine.
Ben bizzat morgda pek çok hastanın boğazının delindiğini gördüm.. Neden?
Nefes yolu açtıkları için.
-Zaten bu insan son nefesini vermeye çalışıyor neden bir de zulmedip nefes yolu açıyorsun?
-Bize böyle öğretildi..
Bunları dile getiren kardeşimiz gözyaşlarını tutamıyor,ve diyor ki; “Billahi durum çok sandığınızdan daha vahim!”
Burada asla doktorları suçlamıyorum çünkü onlara dayatılan sistem bu,öğretilenler bu..
Müslüman son nefesi verebilmek için çırpınıyor,biz ellerini bağlıyoruz..
Sadece bu kadarla kalsa..
Eskiden her ölü evinde yıkanır,kefenlenir,evinden çıkardı ölüsü.Bugün ölüler evlere sokulmuyor.. Kapının önünden görünse de iyi..
öyle böyle helallik al gönder..
Yıkadıkları sabunlar kimyasal,sardıkları kefenler titanyum dioksit,döktükleri kafurlar sentetik..
Biz neyin telaşındayız kardeşler?
Dirimize sahip çıkamıyoruz,ölümüze hakim değiliz,peki biz bu hayatta neden varız?
Tv dizilerini bölüm bölüm mahşerde anlatmak,en güzel börek tariflerimizi Allah ve Rasulunun önüne koymak için mi?
Biz öyle büyük bir savaşın içerisindeyiz ki,tarifi yok zalimliğinin..
Ve biz bu savaşta uyuyoruz!
Düşman evlerimizde,evlatlarımızın ensesinde,yaşlılarımızın canına kast etmiş..
Biz ise esir düşmüşüz..
Hapsolmuşuz heveslerimizin peşinde..
Allah’ım sen bizlere hayırlı bir ölüm nasip et..
3 notes
·
View notes
Text
Buca Belediyesi’nden kısırlaştırma seferberliği
Buca’da can dostlarının kontrolsüz bir şekilde üremesinin önüne geçmek amacıyla hizmete açılan yeni kısırlaştırma ünitesi ile kedi kısırlaştırma operasyonu sayısı yüzde yüz oranında artırıldı. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “İlçemizde yaşayan can dostlarımızın sağlığı ve rehabilite edilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman’ın ilçede başlattığı sahiplendirme ve kısırlaştırma seferberliği tüm hızıyla devam ederken Veteriner İşleri Müdürlüğü bünyesinde hizmete açılan yeni kedi kısırlaştırma ünitesi ile kısırlaştırma operasyonları iki katına çıkartıldı. Modern cihazlarla ve uzman veterinerlerle desteklenen kısırlaştırma ünitesinde can dostları için işlem yaptırmak isteyen vatandaşların 439 10 10 (dâhili 5) numaralı telefonu arayarak randevu almaları gerektiği ifade edildi. YAŞAM HAKKINA SAYGI Sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp, aşıları yapılarak yaşatılması gerektiğini savunan Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Başından beri yerel yönetimlerin çalışmalarını hayvanları katletmek için değil, yaşatmak için gerçekleştirmesi gerektiğini savunuyoruz. Her canlının yaşam hakkına saygı duyuyoruz. İlçemizde yaşayan can dostlarımızın sağlığı ve rehabilite edilmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Büyük ve güzel ilçemiz Buca, sessiz sakinlerine ev sahipliği yapmayı sürdürecek” diye konuştu. VATANDAŞLAR ÇALIŞMADAN ÇOK MEMNUN Hayvansever Turan Fidan, Buca Belediyesi’nin hayata geçirdiği uygulamanın diğer belediyelere de örnek olması gerektiğini belirterek, “Çok kedi getirdim buraya. Burada yapılan çalışmadan çok memnunuz. Hepsi çok iyi insanlar. Görüşmemizde kısırlaştırma işlemi için kendileri kedimi gelip alabileceklerini söylediler. Bu da çok önemli bizler için” dedi. Kedilerini gönül rahatlığı ile Buca Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne getirdiğini ifade eden Mine Kurt, “İyi ki varlar. Çok memnunum. Çok fazla kedim var, sağlıkları açısından kısırlaştırmak en iyisi” derken Gönül Demir ise çok fazla sokak hayvanı olan Buca’da böyle bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu dile getirerek, “Kedileri yalnızca beslemek yetmiyor, kısırlaştırmak çok önemli. Aşıla, kısırlaştır, yerinde yaşat” diye konuştu. https://www.youtube.com/watch?v=wdQ0RDpajPE Read the full article
0 notes
Text
Borusan Müzik Evi sezonu açıyor
Borusan Müzik Evi, her yıl olduğu gibi bu sezon da müzikseverleri heyecan verici bir konser programıyla buluşturuyor. Sezonun ilk konseri, Berke Can Özcan’ın “Twin Rocks” albümünün ilk canlı performansıyla 9 Kasım Cumartesi günü saat 21.00’de gerçekleşecek. Özcan, daha evvel Borusan Müzik Evi’nde konser verdiği müzisyen dostları Arve Henriksen (trompet) ve Jonah Parzen-Johnson’ın (saksofon) yanı…
View On WordPress
0 notes
Link
İHA Muhabiri Burak Can Ekizoğlu ve Esra Ülgen Dünya Evine Girdi
0 notes
Text
Başkan Aydın: “Can dostlarımızı 365 gün düşünmemiz lazım”
https://pazaryerigundem.com/haber/188467/baskan-aydin-can-dostlarimizi-365-gun-dusunmemiz-lazim/
Başkan Aydın: “Can dostlarımızı 365 gün düşünmemiz lazım”
Osmangazi Belediyesi, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü için kutlama etkinliği düzenledi. Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’ndeki can dostların, birbirinden renkli kıyafetler giyerek minik misafirleri ile bir araya geldiği etkinlik, adeta bayram havasında geçti.
BURSA (İGFA) – Doğaya, çevreye ve hayvanlara büyük değer veren Osmangazi Belediyesi, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde düzenlenen etkinlikler ile kutladı. Barınakta yer alan kedi, köpek ve keçiler, kendileri için özel olarak dikilmiş olan birbirinden renkli kıyafetleri giyerek, minik ziyaretçilerini ağırladı. Her biri bir birinden sevimli olan can dostlar, etkinliğe katılanlar tarafından uzun süre sevildi. Can dostları ile vakit geçirme imkanı bulan öğrenciler, barınakta kalan kedi ve köpeklerin kulübelerini boyadı. Birbirinden güzel kıyafetleri ile misafirlerini ağırlayan kedi, köpek ve keçiler sevgi dolu bir gün geçirmenin keyfini yaşadı. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü kapsamında düzenlenen etkinliğe, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın belediye başkan yardımcıları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
“GÜZEL BİR BURSA, TÜRKİYE VE DÜNYA OLSUN DİYE MÜCADELE EDECEĞİZ”
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, yaptığı konuşmada, “Sadakat ve sevgileriyle insanlar var olduğundan beri birlikte yaşadığımız bu can dostlarımızı sadece 4 Ekim’de değil, yılın her günü düşünmemiz ve onların da bir can taşıdığını unutmamız gerekiyor. Çocuklarımızı bu düşünceyle büyütmemiz gerekiyor. Belediyemizin tesisi olan Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi, Türkiye’nin hatta Avrupa’nın en modern hayvan barınaklarından bir tanesi. Avrupa’dan ödüllü bir tesis. Burada, 60 personel ile can dostlara hizmet vermekteyiz. Tesisimiz 900 hayvan kapasitesine sahip. Kediler için özel villalar dahi var. Can dostlarımıza, Bursa ve Osmangazi’de güzel bir gelecek kuralım. Onları sahiplenelim. Her canlı gibi onlar da bir aileye sahip olduklarında mutlu oluyorlar. Çocuklarımızın hayvanları, doğayı ve yeşili sevip korumaları geleceğimiz için çok önemli. Güzel bir Bursa, Türkiye ve dünya olsun diye mücadele edeceğiz” dedi.
Başkan Aydın, programın sonunda etkinliğe katılan öğrencilere ‘Hayvan Dostu Sertifikası’ verdi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Video
youtube
Aldana Aldana - Müslüm Gürses ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Maya 8/8 Vahd... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/EFpUN0_CQWk ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Aldana Aldana - Müslüm Gürses ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Maya 8/8 Vahde Beste Kemal Taşçeşme) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ... ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupM8k3bQ86y9tI3U8LFom-cB https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNJ0rk98Wy5nrcEoeqWuLwK ➤ ESER ADI : ALDANA ALDANA ➤ SÖZ GÜFTE : ALİ TEKİNTÜRE ➤ BESTE - MÜZİK : KEMAL TAŞÇEŞME ➤ USÜL : 8/8 DÜYEK VAHDE ➤ MAKAM - BATI DİZİ : UŞŞAK - MİNÖR ➤ THM AYAK : MAYA AYAĞI ➤ ARANJÖR : TARIK AĞANSOY ➤ ENSTRÜMANLAR : BAĞLAMA, YAYLI GRUP KEMAN, KANUN, NEY ➤ KİMLER OKUDU : MÜSLÜM GÜRSES ➤ FİRMA - ŞİRKETİ : ESEN MÜZİK ➤ KÜNYE : Söz: Ali Tekintüre Müzik: Kemal Taşçeşme Aranjör: Tarık Ağansoy ŞARKI SÖZÜ Gülen çehreleri sahte dostları Aldana aldana öğrendim artık Ne seven isterim ne vefalı bir dost Aldana aldana öğrendim artık Dostum gölgem olur sessiz sedasız Yalnızlığımda var ne arasanız Yaşarım sevdasız yaşarım aşksız Aldana aldana öğrendim artık Kim bilir daha neler günler gelecek Kim bilir bu gözler neler görecek Aynadaki çehre en acı gerçek Aldana aldana öğrendim artık İyi günde herşey iyi oluyor Kötü günde herşey kötü oluyor Can ciğer olanlar artık olmuyor Aldana aldana öğrendim artık Arabeskin Babası Arabeskin Kralı Doğum Müslüm Akbaş 5 Temmuz 1953 Fıstıközü, Halfeti, Şanlıurfa, Türkiye Ölüm 3 Mart 2013 (59 yaşında) İstanbul, Türkiye Başladığı yer Adana Tarzlar Arabesk · Türk halk müziği · Türk sanat müziği · pop · rock · Azerbaycan müziği · ilahi · caz · Dünya müziği · Rap müzik Meslekler Ses sanatçısı · söz yazarı · besteci · oyuncu Çalgılar Bağlama, piyano Etkin yıllar 1965-2013 Müzik şirketi Elenor · Bayar · Universal · Pasaj · Ulus · Uğur · Seyhan · Emre · İdobay · Disco · Kalan · DMC · Ada Resmî site muslumgurses.com.tr Eş Muhterem Nur (1986-2013) Önemli çalgılar Bağlama Müslüm Gürses ya da doğum adıyla Müslüm Akbaş, (5 Temmuz 1953; Fıstıközü, Halfeti, Şanlıurfa - 3 Mart 2013, İstanbul), Türk arabesk ve halk müziği sanatçısı, besteci, söz yazarı ve oyuncu. Dünya'da "Father of Arabesque", Türkiye'de ise "Arabeskin Babası" ve "Müslüm Baba" olarak tanınmaktadır. 90'lı yıllardan itibaren bazı pop ve rock tarzındaki parçaları da repertuvarına katarak Kayahan'ın "Sarı Saçlarından Sen Suçlusun", Zülfü Livaneli'nin "Belalım, Çırak Aranıyor" Nilüfer’in "İnkar Etme, Olmadı Yar", Adnan Ergil'in "Böyle Ayrılık Olmaz, Hava Nasıl Oralarda?", Teoman’ın "Paramparça", Tarkan’ın "İkimizin Yerine", Bülent Ortaçgil'in "Sensiz Olmaz", Murathan Mungan'ın "Olmasa Mektubun", Kenan Doğulu'nun "Tutamıyorum Zamanı", Sezen Aksu'nun "Sorma, Vazgeçtim", Fikret Kızılok'un "Gönül" ve Şebnem Ferah'ın "Sigara" adlı çalışmalarını da seslendirdi. Müslüm Gürses Müzik ve Sanat Müzesi Gürses'in ölümünden sonra Şanlıurfa Valiliği tarafından Gürses'in anısına müze yapmış ve 5 Ekim 2013'te Müslüm Gürses Müzik ve Sanat Müzesi açılmıştır. Müze daha sonra Haliliye ilçesinden Karaköprü ilçesine taşınmış ve 15 Haziran 2021'de tekrar hizmete açılmıştır. 45'likleri ve EP'si Gürses Ömür Plak'tan 4, Sarıkaya Plak'tan 2, Palandöken Plak'tan 13, Bestefon Plak'tan 4, Hülya Plak'tan 15, Çın Çın Plak'tan 2 tane olmak üzere hayatı boyunca toplam 40 adet 45'lik plak çıkarmıştır. 45'liklerin yanı sıra Gürses'in bir de Saner Plak etiketiyle bir tane EP'si piyasaya sunulmuştur. Müslüm Gürses 45'liklerinin tarihi ve sıralaması kesin değildir. Yıl Albüm adı Yapımcı Bilgiler 1968 Emmioğlu / Ovada Taşa Basma Ömür Plak Plak No 5 Duman Dumana / Aşk Olmaz Olsun Plak No 6 Aşkı Senden Öğrendim / Aylar Geçiyor Sensiz Plak No 9 Gözümde Yaşlar Dinmiyor / Altın Kafestir Benim Durağım Plak No 10 1969 Giyin Kuşan Selvi Boylum / Hayatımı Sen Mahvettin Sarıkaya Plak Plak No 5 Gitme Gel Gel / Haram Aşk Plak No 6 Sevda Yüklü Kervanlar / Vurma Güzel Vurma Palandöken Plak Plak No 745 Gezdim Dolaştım Gurbet Elleri / Özür Diliyorum Senden Plak No 763 Rakı Şarap Fark Etmez / Bir Fincan Kahve Olsam Plak No 764 Söyle Doktor / O Yeşil Gözlerin Plak No 771 Sevgilim Perisin / Düştüm Senin Aşkına Plak No 772 1970 Aşk Gölü / Beni Ağlatanlar Plak No 785
0 notes
Text
Onların da Artık Bir Yuvası Var..
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği "Patili Perşembe" etkinliği, sahipsiz hayvanların yeni yuvalarına kavuşmasını sağladı. Yangın bölgelerinden kurtarılan ve barınaklarda bulunan can dostlar, bu etkinlik sayesinde sıcak yuvalara kavuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Daire Başkanlığı’nın "Ailem olur musun?" sloganıyla başlattığı bu etkinlikte, hayvanseverlerin sahiplendiği hayvanların mutluluğu, katılanları duygulandırdı.
Etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın eşi Öznur Tugay, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, şarkıcı Seren Serengil ve çok sayıda hayvansever katıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay, hayvan sahiplenenlere teşekkür ederek, İzmir’in barınakları ve veteriner hekim gücüyle öncü durumda olduğunu ve bu durumu daha da iyileştirmek için çalıştıklarını ifade etti.
Etkinlikte konuşan Öznur Tugay, etkinliğin gördüğü ilgiden çok etkilendiğini ve İzmir’in duyarlılığının devam edeceğini belirtti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Halk Sağlığı Dairesi Başkanı Gökhan Özdemir, vatandaşları her perşembe düzenlenecek olan bu sahiplendirme etkinliğine davet etti.
Etkinlik sırasında 8 yaşındaki Masal Alpuan, sahiplendiği köpeğe sarılarak ona ömrü boyunca bakacağını söyledi ve bu an herkesin kalbine dokundu. Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği (SEYAHDER) Başkanı Fevziye Özkan, etkinliği hayvanların sahiplendirilmesi adına çok kıymetli bulduğunu ve bir hayvanı kurtarmanın ne kadar kutsal olduğunu vurguladı. Etkinlikte sahiplendirilen hayvanların sahiplerine sertifikalar verildi. Her perşembe düzenlenecek olan bu etkinlik, sahipsiz hayvanların yeni yuvalarına kavuşmasına vesile olacak.
Read the full article
0 notes