#caka
Explore tagged Tumblr posts
herkesebendenbirciftsoz · 7 months ago
Text
0 notes
ineffablecabbage · 2 months ago
Text
Perhaps I will become a Carter/Luka shipper
Watching an ep of ER where Carter and Luka interact like grown adults and goddammit, why wasn't this the default? This is so much better than stupid fucking sword fighting bullshit.
I think I'm going to do a steady rewatch of ER where I just pretend that Carter and Luka were in closeted in love in the 90s kind of way that affected many of us in the 90s, because that will let me actually like Luka as a character in teh way that his "relationship" with Abby never did.
Anyway, here's Luka being thirsty for Carter I guess:
Tumblr media
5 notes · View notes
ay-simay · 10 months ago
Text
Tumblr media
Hâl'sirayet eder diye boşuna dememişler
İnsanlara baka baka
Kedilerde atar olmuş caka...
((:
... 🖤... Güzel vakitler 🦋☕
74 notes · View notes
romanlar · 1 day ago
Text
gündüzün gözü kalmadı, şimdi hepimiz geceyiz.
hatrıma sığdıramadığım hatalar silsilesi, obsesif kaygılarımla yeterince başa çıkamıyor, hissediyorum. günü devletçe yaşamak ve toplumun sanat için var oluşuna inanmak beni gustave flaubert'ten daha garip yapamazdı şüphesiz. beni nasıl anlatayım, hiçsiz mi diye. elâlem sallar elliâleme. gözümüz caka, dünyayı düz gördük.
"bebeğim, burası ankara. burda herkes devlet."
8 notes · View notes
muratmesutfan · 2 months ago
Text
Tumblr media
Bağışla! Bu yıl gelişine seranatlar yazamadım! Eylül diye diye şiirleri koluma takıp, Yolculadığımız yaza caka satamadım. Ne sarı yaprakların kucaklaştığı çimler üzerinde yürüyebildim, Ne de sonbahar melodileriyle bir melankoliyi besleyebildim. Bağışla Eylül! Bu yıl geçen yıldan daha yaşlıyım. Yazamasam da, unutma! Ben hep sana sevdalıyım…
Murat Mesut
12 notes · View notes
birhakir · 5 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Şu çocukları gidip bir kere görün, Türkiye’ye duydukları muhabbeti, türk bayrağının onların gönlünde kurduğu otağı bir kere hissedin sonra oturup caka satarsınız.
Mesele bir dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun alçak bir tecavüzcüden ibaret mi sanıyorsunuz hakikaten?
Mesele tam olarak senin benim gibi mülteci meselesine müslümanca bir hassasiyetle duruş sergileyenleri birbirine kırdırmak.
Türkiye’deki tecavüz vakalarının son bir yılda yüzde doksanı türklere ait. Ne yapalım kendimizi mi taşlayalım? Amaçları haksızlığa karşı hakkı savunmak değil ki. Münafıklıkları ile fitne ateşini yaymak.
Bu ülkede daha dün bir belediyenin kapısına dev LGBT bayrağı açıldı. Kimse gidip ibneleri ateşe verelim demedi. Ama konu mülteci meselesine, müslümanların hassas teline gelince her yerden deniyorlar o teli koparıp atmayı. Sen de bu oyuna geliyorsun.
Sanıyorsunuz ki paylaştığınız türk bayrakları, türkiyeyi savunmak. Siz sanmaya devam edin. Birileri sizi bu hale getirdiği için keyifle seyrediyor çünkü.
Mesele, soğuktan elleri titrerken, uzattığınız eli tuttuğunda dünyalar onun gibi hisseden Suriye’li 5 yaşındaki çocuk.
Mesele, yetim kampında 3 kardeş bir anne bir çadırda yaşamaya çalışan müslüman kardeşin.
Mesele, gözleri görmemesine rağmen, gözleri görmeyen 3 öğrencisine Kuran-ı Kerim’i ezberletmeye çalışan müslüman muallim.
Mesele islam kardeşim islam.
Bu fitneye ortak olmayın.
Paylaştığınız her türk bayrağı, şuan başka şeylere, başka kimselere, başka merciilere hizmet ediyor.
Oyuna gelmeyin.
Ayına, yıldızına, kan rengine kurban olduğum bayrağımı da bu fitneye alet etmeyin.
15 notes · View notes
sensussinyor · 1 year ago
Text
Annem bugün bana evlilik hazırlığı yapan bir çiftten bahsetti, son zamanlarda çok gördüğümüz ama buralarda bahsetmedigimiz klasikleşen bir durum var ve her duyduğumda ifrit oluyorum.
Çocuk 23 yaşında ve babası yok, annesi çalışmıyor (kira ile geçiniyor), müstakbel partnerinin yaşını bilmiyorum. Kız ve ailesi nişanda set takılmasını talep etmişler, düğünde tekrar takmaları için nişan sonrası yine çocuğa verilecekmiş. Düğün biraz lüks standartlarda olsun istiyorlarmış. Çocuk da kıza demiş ki "ben bunları yapayım ama düğünden sonra takılara ihtiyacım olur", kız da kabul etmiş.
Özetle yeter ki millet biraz altın, biraz lüks, biraz şuursuz tüketim, imitasyon zenginlik görsün geriye kalan ilişki dinamikleri, yaşam huzuru, sevgi, saygı, şefkat vs çok da önemli değil. Instagram'a atılacak caka satmalık mutluluk, kimi zaman sosyal medya diliyle harmanlanır kimi zaman yapay zenginlik öğeleriyle harmanlanır ve adına güzel ilişki denir.
Böyle bir yüzeysellik, böyle bir aldatmaca yalnızca huzursuzluk, mutsuzluk, memnuniyetsizlik getirir, sürekli bir şeyler arar yetişmeye çalışır ama yetişemezsiniz, kendinizle bile aranız açılır. Zaten şartlar ruh sağlığını korumayı zorlaştırıyorken değer mi? Tamam güncel etkileşim alanlarından kopmamak da yabancılaşıp yalnizlaşmamak adına önemli fakat bu böyle bir şey değil ya.
En yakınındaki insanı bile tüketim işlevselliğiyle yanında tutan kişinin kendiyle nasıl bir ilişkisi olabilir ki...
Anlayamıyorum şu dünyada en azından bir kişiyi saymak, sevmek, merhametli, şefkatli olmak ne kadar zor olabilir?
22 notes · View notes
wutaijiemei · 2 months ago
Text
youtube
謀殺石蓮 // murder echeveria
natsuko's commentary on the song:
I just get a little frustrated sometimes, because every time I write lyrics in Amis or include some kind of easily identifiable indigenous element in my songs, 70-80% of responses mention dancing and celebrating, contentment with life, laughing away one’s troubles, and so on, even if the lyrics are dark and serious. It’s to the point where even if I’m candidly describing the pain of loss and grief, I’ll still get cheerful responses. I carry the skeletons of my people through my work and watch the audience consume their cries like a black hole, swallowing up all traces of sound. Like viewers in front of a blockbuster exploitation film, or a movie with a charming white male savior, or a popcorn flick about defying authority, emotions are stirred while people are in their seats, and once they leave the theater, their hearts can be at ease. Issues of gender, race, ethnicity, class, etc. all resolve themselves neatly. Everyone forgives, everyone departs. Everyone returns to their daily lives. But the real world is no less free of suffering, suffering which has seen no end, no resolution, no compensation, no atonement. Suffering that has yet to be directly faced, or even acknowledged. I continue to live in an endlessly broadcasting horror movie. I am blamed by outsiders for not performing enough, or performing too much, and I blame myself even more. The weed that looks like a flower lived well in its natural state. Only once forced to submit to the will of government and economic circumstance, once “she” has been pulled up by the roots and replanted in a plastic flower pot, does she attempt to fit this new appearance. But her captors just hold the pot in their hands and degrade her without end, because, after all, a weed cannot become a flower. At the start of the film Nope, the flying, man-eating monster that is Hollywood and mainstream society throws down a nickel from the sky, killing the figure of the Black cowboy erased from Western film history. What do you want from me? What else will it take to satisfy you?
lyrics, pangcah/amis -> english:
tayniay cangra midateng to semot no mako they came to pick the weeds from my land, ikor to i, ’afas han nangra ko tireng no mako then they took my body.
caayay ka piliyas cangra they never left.
nengneng han kora semot hato hana the weed that looks like a flower mapitpit ko ‘adingo nora hana has had its soul plucked from its stem
o rihaw iso hato ngiha ni Alikakay your voice is as hoarse as a ghost's mana tomangic kiso? why are you crying?
aya, mahecaday to hana a semot ah, the weed that looks like a flower ‘enoc sa to kahengangay a odax has swallowed the red candy cengawen ko mata, mana caka co’a’angen iso? open your eyes, why resist? samaanen ako? what would you have me do?
malafaliay ko mi’ang’ang no mako my cries became the wind malahedaway to i kana sawad a tokay disappearing into the overgrown city mapatayay to kora tahada’ocay a fu’is a star long dead mafolfol koni langdaway ka’oripan a cikiw shattered this blue planet malao’raday to ko losa’ no mako my tears turned to rain malakoliay to koni ki’etecay a kikay and froze into ice-cold machinery samaanen ako na madodo’ ko faloco’ iso? what else would you have me do?
lomowad a ma'orip nai patay rise from the dead nai to’emanay a kakarayan from the dark expanse of space
(ecce Deus ex machina)
malacidal ko keter no mako, my rage has become the sun matodoh nira ko sahekalan it will burn its earth to ash o ci’edilay a kowang a gun emitting beams of light o kimad no kikay the myth of a machine
nengneng han kora semot hato hana the weed that looks like a flower (you are approaching the truth) (they will steal it from you)
hawikiden ko ataneng no kalokawas carries the wisdom of the gods (now pick up your laser gun) (till the smoke erases the sun)
cowa to tanotireng kako hatini i am no longer alone (so aggressive, so rude) (they are gonna murder you)
caay to ka palit iso ko tireng ako you cannot imprison me again (my dear, my dear little echeveria)
aya, mahecaday to hana a semot ah, the weed that looks like a flower (you have witnessed the truth) (they can’t take it from you)
hawikiden ko ’icel no kalokawas carries the strength of the gods (drop your smoking laser gun) (there is no more place to run)
cowa to tanokamay kako i am no longer defenseless (so aggressive, so rude) (they are gonna murder you)
taniwaniway sa tahira i tolas no kakarayan wandering to the ends of the universe (my dear, my dear little echeveria)
4 notes · View notes
s13579 · 14 days ago
Text
Alt tarafı takip ediyor sanırsın ki nafaka ödüyor özelde caka satıyor
3 notes · View notes
chamomilebabyy · 2 months ago
Text
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
~18. Sone
6 notes · View notes
olmekicinmivarizsadece · 10 months ago
Text
Şu zamanlarda herkes birinin hayatına yön vermeye çalışıyor. Bütün gayretleri insanları hidayete ulaştırmak. Toplumumuzun en büyük sorunu bence bu. Olmadan oldurmak. Tabii ki kimse hatasız değil, bunun olmasını beklersek kimse kimseye yardımcı olamaz. Ama sanki kendisini toplum gözünde tammış gibi gösterip insanlara caka satanlar bence topluma en çok zarar verenlerdir.
7 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 11 months ago
Text
Tumblr media
Günlerdir Mehmetçik oraya buraya yazanlar bu gece rahat uyuyabilecek misiniz?❓🇹🇷
Bir şehit yakını olarak söylüyorum ‼️🇹🇷
Kolaydır başkalarının çocuklarını ölüme sürmek, helvasını homidi gırtlak yemek, toprağa gömmek evlatlarımızı‼️
Şimdi çıkın meydanlara; “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye…ÇIKAMAZSINIZ ‼️
O helva sizlerin evlerinde yenmedikçe boş boş konuşup, caka satarsınız‼️
O yüzden şehitlerimizin sadece ailelerinin başı sağ olsun ‼️
Tumblr media
12 notes · View notes
ratguy-nico · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Me and family decide to watch Decendents the new one with some cupcakes and magic caka (weed) is my first time try it lets see how it goes
2 notes · View notes
melikemordemjaponi · 2 years ago
Text
✽Meet Ali Cakas an earthquake responder and his cat
Enkaz - "rubble" in Turkish.
Ali saved Enkaz and it looks like they are now best friends
Thank you to all responders as no life is too small to save.
Anonymous Operations on Twitter (+photo)
✽Depremzede Ali Çakas ve kedisiyle tanışın
Bu kedinin ismi Türkçeyle Enkaz.
Ali Enkaz'ı kurtardı ve görünüşe göre artık en iyi arkadaşlar olmuş.
Hiçbir hayat kurtarılamayacak kadar küçük olmadığı için tüm müdahale ekiplerine teşekkür ederiz.
Twitter üzerinden Anonymous Operations(+fotoğrafı)
✽今回のトルコ・シリア大地震で被災したアリ・チャカスさんと愛猫との出会い。
猫の名はトルコ語で"瓦礫"を意味するエンカズ(Enkaz)。
アリさんはエンカズを助け、二人は親友になったようです。
救える命も救われる命も、その命の大きさに変わりはありません。
すべての緊急事態に対応してくださる皆さんに感謝。
Twitter/アノニマス・オペレーションズさんより(画像とも)
Tumblr media
26 notes · View notes
cemyafilmarsiv · 7 months ago
Text
Kıyafet ( The Outfit ) Graham Moore
Dışarıdan bakana takım elbise iki parçadan oluşuyor gibi görünür, ceket ve pantolon. Ancak bu iki parça aslında dört farkı kumaştan oluşur, pamuk, ipek, tiftik ve yün. Ve bu dört kumaşta otuzsekiz ayrı parçaya ayrılmış haldedir. Bu parçaları bir araya getiren boyutlandırma, birleştirme işlemleriyse en az ikiyüz yirmi sekiz adımdan oluşur.
1.Adım, ölçümdür. Ölçüm derken şunu sanmayın, mezurayı alıp ordan üç santim, şurdan beş santim işraetlemek... yo hayır. Kimin için yaptığını anlamadan, iyi bir şey ortaya çıkarmak pek mümkün değildir. Her kıyafet bir şeyler anlatır. Bazı beyler dükkanıma girip ne giydiğim umrumda değil diyerek caka satmak ister, bunun doğru olduğunu varsayarsak, bu da bir şey anlatmıyor mu sence ?
Müşterin kim, onun hakkında ne anlatmak istiyorsun, kapıdan içeri bir adam girdi diyelim, onun hakkında ne gözlemliyorsun?
2 notes · View notes
emreandersson · 7 months ago
Text
KELEBEKLER
Hayta bir akşamın üzeriydi piizlenen  pastel gün batımı - pastel dudaklı. limanın içleriydi gelinen yer neresinden baksan, sokaktan akan loş hüzünden tanıyorlar maniyi gözlerinden. buram buram sığ kokan avamı kasabanın, sivilleri, bilinmez derin sokaklara demirlenen- delikanlılar karınlarındaki kelebekleriyle  manitalarına caka satarken, parmakların arasında bıçakları parlak hırçın ve salın. neresinden baksan bir kadın terkedilir  -kokuşmuş sahilin  kasabasında dalgakıranda, neresinden baksan bir yavşak lavuk kevgire çevrilir  sabaha karşı bıçkın -anlarda.
3 notes · View notes