#Sevgilisine
Explore tagged Tumblr posts
Text
Şu prenses kelimesini aşırı itici bulan bir tek ben miyim ya
8 notes
·
View notes
Text
bari bi tane eski sevgilim olsaydı da ben de arada sarsaydım böyle geçmiyor
7 notes
·
View notes
Text
Giriş - gelişme - sonuç 🌸
52 notes
·
View notes
Text
oooff nasıl seviyolar böyle ya
12 notes
·
View notes
Text
rahelin sevgilisi vefat etmiş lan
#çok kötü oldum şimdi#iki gün önce izliyordum kızı#sevgilisine battaniye örmüştü#şok oldum#ölüm ansızın geliyor#ve hiç şakası yok#çok korkutucu geliyor hayat
4 notes
·
View notes
Text
Hayatımdaki en gereksiz kaosu yasattirdigin için önünde egilmeli miyim
#bide sevgilisine anlatmis ya kiyamam uzmez o seni asla seker sey#bas harfi n alxyakqgdlshakdhzlahdd#güldüm baya teşekkürler#mizahsor ikili
3 notes
·
View notes
Text
lol
0 notes
Text
ya evi hallettim sayilir yarim saat bile olmadan
#CUNKU ZATEN AKSAMDAN TOPLAMISTIM AMK#neyse.#asil sorun annemin uyanmasini bekleyip izin almak👍🏻#babam izin verdi ama sonucta#yw aslinda bn gitmek istemiyorum#ama dun babam para yatirmak icin goturdugu kartimi atmye yutturunca iremin kartindan siparis vermem gerekiyo#cunku bu album#albumu ablamlardan asla istemem#guzelce iremden halledicem iste#kiz da bana yardim edecek onun da isi gorulsun#irgat sevgilisine marka kiyafet almaya gidiyoruz#bir tisort icin sabahin korunde cikicaz hayir saka degil
0 notes
Text
Off takipçimizin orospu sevgilisine bakın düğüne böyle gitmiş 🔥
566 notes
·
View notes
Text
Burada eskilerden biri var. Eminim, çoğunuz da tanıyorsunuz onu. Sevgilisine göre hobileri ve ideolojileri değişiyor. Sikelemun koydum onun adını.
87 notes
·
View notes
Text
Bu ülkede gevşeklik ne zaman başladı biliyor musunuz? Ümit Besen'in eski sevgilisine nikâh şahitliği yaptığı zaman. 🤪
196 notes
·
View notes
Text
Teyze Kızının Eltisi! (4) (Murat 45 Y., Aydın)
Uyandığımızda öğlen saat 13:00 idi. Melek alelacele eve gidip geldi. Biz yatakta biraz sümsüklenip oynaşırken, "Hadi kalkın kahvaltıya gidiyoruz!" dedi. Ama ortalık o kadar hareketliydi ki, bana arkadaki site duvarından atlayıp ana yola çıkmak dışında alternatif yoktu. Yola yürüdüm. Melek arabasıyla yanaşıp beni aldı, kadınlar önde, ben arkada kahvaltıya gittik...
16:00 civarı, "Artık gitmeliyim!" dediğimde, "Yaaa kal bu gece de!" dediler. Ama, "Gitmem lazım, haftaya ayarlayıp İzmir'e gelin!" dedim. Beni aracıma yakın indirdiler. İzmir'e döndüm. Ama hemen eve gidip, "Grip oluyorum sanırım!" dedim. Yatak odasına girip, sıcak bir duş aldım, ertesi sabaha dek uyudum.
Ertesi gün akşamüzeri, sanırım onlar da uyuyup kalmıştı, hem Melek'ten hem hale'den mesajlar vardı. Melek, "Oyunu bozmadığın için sağol!" derken, Hale, "Aşkım sayende o kadar mutluyum ki, yıllardır nerdeydin?" yazıyordu. İkisine de ayrı ayrı yazmaya başladım. Önce Hale'ye, "Biran önce plan yapıp ne gün geleceğinizi yazın, ben de organizasyonumu yapayım!" yazdım. Melek'e ise, "Hale ile gelmeden önce yalnız gelmeni istiyorum!" yazdım, sekse doymama rağmen.
Çarşamba akşam üzeri Hale'den gelen mesaj ilginçti, "Aşkım Mustafa'ya olmaz demeye gittim, ama nasıl oldu anlamadım, en son ağzımı sikiyordu!" yazmıştı. "Ya amını?" yazdım. "Hayıııırrrr!" diye yazdı. Melek'e yazdım, "Naber?" diye. Az sonra aradı. Ona, "Hale'den ses seda yok?" deyince, "Ben de aradım, cevap vermedi, gidip kapıyı çaldım, kapalı heryer, acaba Aydın'a mı gitti diye düşündüm." dedi. "Sen ne yapıyorsun?" dedim. "Hiç, evdeyim, benimki balıkta!" dedi. "Ne zaman geleceksin?" dedim. "Müsaitsen Cuma olur mu?" dedi. "Tamam, yarın kararlaştıralım programı!" dedim, kapattık.
Perşembe günü Hale'den ses seda çıkmadı. Melek'e Hale'yi sordum, ama o da, "Bilmiyorum!" dedi. Cuma için program yaptık. İncirlatındaki Plaza otelde oda ayırttım. Karıma da, taahhüt işi aldığımı, tespit için Mordoğan'a gideceğimi, işim uzarsa kalıp Cumartesi döneceğimi söyledim. Orda bir projemiz vardı zaten, ama karım bilmiyordu.
Cuma sabahı Melek kendi aracıyla geldi. Kahvaltı ederken, "Kocana ne dedin?" diye sordum. Güldü. Merakla bekledim açıklamasını. "Biz Almanya'da çok zengin ama ortak iki ailenin çocuklarıydık. Ama karı kocalığımızı tam inşa edemedik. Hani Ahmet balığa çıkıyor ya, aslında yan koydaki kiraladığı eve genç sevgilisine gidiyor. Almanya'da boşanmaya karar verdik, çünkü birbirimizi istemiyorduk, ama iki aile de miraslarından mahrum edeceklerini söyleyip burayı aldılar bize, Türkiye Almanya kadar rahat değil toparlanırız diye o siktiğimin sitesinden ev alıp şutladılar! Almanya'da benim de birileri oldu, ama buraya geldiğimiz iki yıldır kendime göre gönlümün istediği gözümün kestiği birini denk getiremedim. Ama Ahmet parasını verip üçüncü genç kızı alıp götürüyor yan koydaki kiralık evine. Bir şey söylememe gerek yok anlayacağın!" dedi.
"Hale bunları biliyor mu?" dedim. "Hayır, ona anlatırsam kocasına söyler mi diye düşündüm ilk zamanlar, sonra da ailece iyi görüşür olduk. Sitede tek arkadaşım Hale idi, bu kez de acaba benden uzaklaşır mı diye korkup söylemedim. Sonra seni anlattığında söylemek istedim, ama seni kaptırma korkusu yaşar mı diye düşündüm. Anlayacağın haberi yok!" dedi. "Sahi, Hale ne alemde? İki gündür haber alamıyorum!" dedim. "Bilmiyorum, iki kez yazdım, cevap ta yazmadı!" dedi.
Yarım saat sonra meşhur körfez manzarasında odadaydık. Karşıyaka'ya bakan pencerenin önünde süper bir sakso çekti bana. Ben de pencereye ellerini dayayıp amını göt deliğini yaladım. Melek'in götünü sikmemiştim daha, ayrıca detayları da bilmediğim için amına boşalmamıştım o ilk gün. Amına boşaldım uzun bir sikişme sonunda. Bir saatlik dinlenme sonrası balıkçılardan birine gidip yemek yedik. Elele döndük otele. Bir de götünden siktim. Tam boşalmak üzereyken Meleğin telefonu çaldı. Arayan Ahmet'ti. Reddetti. Bir dakika sonra Ahmet tekrar aradı, ama bu arada biz de boşalmış, yatağa devrilmiştik.
Melek kızgınlıkla açtı, "Ben seni sevgilinle beraberken arıyor muyum? Ne var, ne istiyorsun?" dedi. Karşıdan Ahmet bişeyler anlattı bir dakika boyunca. Melek dolu gözleri ile yutkunup, "Tamam geliyorum!" dedi. Sonra bana dönüp sarıldı ve ağlamaya başladı. "Ne oldu?" dedim. "Hale, Mustafa, Ayhan!" dedi. Hıçkırıklarının arasında ama anlamadım. Sonra anlaşıldı olay, Ayhan alışkanlığı olmasa da Cuma sabahı yazlığa gelmiş ve Hale ile Mustafa'yı evde yakalamış. Önce Hale'yi, sonra Mustafa'yı, en son da kendini vurmuş...
Tam 3 ay kimseye çaktırmayacağım diye uğraşarak kendime gelemedim. Bu arada bizim telefon görüşmelerimiz yüzünden polis birkaç kez ifademi aldı, ama olay barizdi. Kıskanç koca, genç yazlık komşusu ile karısını vurup intihar etti. Benim yüzümden öldü diye çok suçluluk hissettim. En son yine Melek sağolsun, "Hale yaşamak istediği herşeyi senle yaşadı, sayende yaşadı, böyle düşün!" diye diye aklımı çeldi. Melek daha sonra İzmir'de ev kiraladı, Kuşadasından çok burda, ben de ev ve dükkandan çok ondayım...
Olaydan 4 ay sonra, öğlen saat 12:00 gibi teyze kızı aradı, "Konuşmamız lazım!" diye. "Ne oldu?" dedim. "Dava dosyasında ismin çıktı, nedir bu öğrenmek istiyorum, ben şimdi İzmir'deyim. İşyerine mi geleyim, sen mi gelirsin?" dedi. Dilek'le yaşıttık, altlı üstlü evlerde büyümüş, okula beraber gitmiştik. Kocası ile dosttuk. Ama kocası iki yıl önce girdiği basit bir ameliyattan çıkamamış vefat etmişti. Dilek, geçen yıl sünnet yaptığımız oğlu ile kalmıştı. Dükkana gelmesini söyledim. Dileği gerçekten severdim, ama ona hesap vermek istemiyordum...
Hışımla girdi dükkandan içeri. Bereket müşteri de yoktu, ekipleri de sabah işlerine dağıtmıştım. Önüme bir dosya attı. Çay may birşey diyemedim. "Bana bunları açıklaman lazım!" dedi sert ve otoriter bir sesle. Evrak, olayın tahkikat dosyasıydı. Hale'nin telefon kayıtları sayfalarca dökülmüştü. Whatsap mesajlarının detayları, mesaj tarih ve saatleri, tüm arama kayıtları, kim aradı kimi aradı, hepsi vardı. Çok uzun bir süreci kapsıyordu. Biraz baktım, hatta son 3 gün mesaj trafiği çok fazlaydı. Benimle o son 3 telefon konuşmasının tarih ve saatleri (eve girerken tarifi, Mustafa'nın yanından aradığı 2 görüşme), Ayhan'ın aramaları vardı, ama en önemlisi Whatsap mesajları telefonundan alınmış içerikleri bile döküm haline getirilmişti.
Dilek sabırsızlıkla bekliyor, masada birşeyleri eline alıyor, bir süre onunla oyalanıyor, sonra çantasını karıştırıyor, sigara yakıyor, söndürüyordu. Whatsap mesajlarına bakarken dikkatimi çeken bir şey oldu. Ben Melek ve Hale 3'lü seviştikten sonra, Melek eve kocasına bakmaya gittiğinde, Hale Mustafa'ya mesaj atmıştı. "Bugün çok tahrik oldum, fotolarımı görünce!", Mustafa, "Hale abla geleyim mi?". Hale, "Hayır şimdi değil, ben seni çağırırım, bu gece Melek ablan burda, offf hayallerim gerçek oluyor!", Mustafa, "Hayallerin neymiş abla? Seni saatlerce evire çevire sikeceğim!". Hale, "Ohhhhhh!", Mustafa, "Deme öyle, Melek abla uyuyunca geleyim!". Hale, "Hayır gören olur, yarın öğleden sonraya hazır ol sen!", Mustafa, "Tamam abla, uyuyamam ben şimdi!". Hale, "Uyu, yarın bana güçlü lazımsın!".
Melek viski'yi getirip biz içmeye başladığımızda da yazışmalar devam etmiş. Ne ben, ne de Melek Hale'nin telefonla yazıştığını farketmemiştik. Hatta Ayhan aradığında da yazışıyormuş Mustafa ile. Hale, "Anlat bakalım, nasıl sikeceksin beni?", Mustafa, "İşte böyle!" deyip (internetten indirdiği amdan sikiş pozisyonunun fotosunu koymuş). Hale, "Offff, başka?", Mustafa, "Bunu da çok merak ediyorum!" (götten sikiş fotosu). Hale, "Eveetttttt, şimdiden sulandı amım!", Mustafa, "Ohhh abla, attırcam şimdi!". Hale, "Ziyan etme, yarın ağzıma attırırsın!".
Tuhaftı, biz o gece 3'lü yaparken ne ara yazmıştı bunları. İşin ilginci benimle tüm yazışmaları silinmiş olmasına rağmen, Mustafa ile yazışmaları duruyordu. Gece saat 02:00'de, Hale, "Bak yarın bunları sikeceksin!" (sikilmekten kızarmış amının dudaklarını ve göt deliğinin fotolarını çekip Mustafa'ya yollamış), Mustafa, "Ohhh, Halemmm, ben şimdi bunlara bakıp boşalırım!". Hale, "Hayırrr, sadece azgın kal diye yolladım!". Ertesi sabah, Hale, "Günaydın yakışıklı!", Mustafa, "Günaydın, geleyim mi?". Hale, "Bu kadar sabırsız olma, Melek ablanla işimiz var akşam üstüne kadar, ondan sonra seninim!", Mustafa, "Sabırsızlıktan öleceğim!". Hale, "Heyecanlanma, amımı doldurmadan boşalmanı istemiyorum!".
Ben bu kadını bir gün önce saatlerce her deliğinden sikmiştim, demek ki gram doyuramamışım. Saat 16:30'da beni arabama bırakıp, Melek'le siteye dönüşlerine kadar ne yazışmalar, ne yazışmalar! Okurken bile yarağım kalkmış masa altında gizlemeye çalışıyordum. 16:30'da, Hale, "Gel hadi Mustafa, evdeyim, ama arka bahçeden gel, kimseye de görünme!", Mustafa, "Uçtummmmm!".
Sonra ertesi gün yani Perşembe akşama dek mesajlaşma yok, demek ki 24 saat Mustafa Hale'deymiş. Akşam saat 22:00'de, Mustafa, "Annemlerin de geleceği tuttu!", Hale, "Olsun, dinlenmiş olursun!". Mustafa, "Ama özledim!", Hale, "Biliyorum, ben de özledim, ama 7/24 sikemezsin ya!". Mustafa, "Sen ver ben sikerim yavrum!", Hale, "Offf, deme şimdi, bak zaten sürekli bana bakıyorsun annenler anlayacak!" (ikisi de veranda herhalde). Mustafa, "Ne yapayım şu an çok güzel görünüyorsun!", Hale, "İyice dinlen bu akşam, sabah annenler gidince amcığım ve götüm seni bekliyor olacak!". Mustafa, "Ağzın da yavrum, çok sevdim ağzına yüzüne boşalmayı!" (vayyy ağzına boşaltmayan kadın gencecik dölleri yalayıp yutmuş). Hale, "Çok tatlıydı döllerin, ilk kez yuttum dedim değil mi?", Mustafa, "Evet aşkım, Halem!". Hale, "Tamam, ben içeri giriyorum!", Mustafa, "Girme, biraz bacaklarını açsana!". Hale, "Gören olur!", Mustafa, "Hadi aççç!". Hale, "Delisin sen!", Mustafa, "Offfff! (demek ki açtı) Külot giymemişsin?". Hale, "Hazır beklesin diye, hem ıslandı bütün hepsi, bırakmadın ki bugün amcığımdan beş dakika çıksan çamaşır atacaktım makinaya, doyamadım ki!". Gece boyu böyle sürüp giden yazışmalar. Ertesi sabah 10:00'da, Hale, "Annenler gitti, geliyor musun?", Mustafa, "Evettttt, duş alıp hemen geliyorum!". Hale, "Ben aldım, amcığım mis gibi kokuyor, gel de sik!".
Sonra bir sürü evrak, Ayhan'ın otoban giriş çıkış kayıtları, sitenin kamerasından giriş saat ve fotosu, tabanca ile ilgili ruhsat vs. mermi kovanları. Mustafa'ya ve Hale'ye 4'er kurşun isabet etmiş. Ayrıca salonun krokisi çizilmiş ve ufak bir detay vardı, kanape de bir adet seks oyuncağı bulunmuş. Daha önce tahkikat dosyası görmemiştim, ama herşeyin bu kadar detaylı ve adlı adınca yazılmış olması çok tuhaf gelmişti.
Dilek, "Ne o, yazışmalar çok mu ilginç geldi, kafanı kaldıramadın?" dedi. Telefonda bana dair bir iz yoktu, ama telefon kayıtları vardı. "Neyi soruyorsun bana sen şimdi?" dedim. Dilek, sanırım operatörden alınan 1 yıllık telefon görüşme listesinin sayfalarını aralayıp, "Bunlar ne?" dedi benim numaramın üzerine parmaklarıyla vurarak. Bir an yutkundum. Dilek, "Benim anlamadığım, geçen yıla kadar sakin, kendi halinde, kafasını önünden kaldırmayan kadının nasıl bu orospuya dönüştüğünü merak ediyorum!" deyip dosyayı gösterdi. Hemen sonra da, "Ölünün arkasından konuşuyorum!" deyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi bilmez halde kalkıp dolaptan su aldım, kolonya ve havlu kağıt alıp önündeki sehpaya oturdum. Biraz kolonya döktüm ellerline. Kağıt havlula gözyaşlarını sildi. Dizdize oturuyorduk. "Bak.." dedim, iki elini de tutup sarstım ve "Bana bak, ne oldu?" dedim.
Anlatmaya başladı. "Ben ondan önce evlendim biliyorsun, beni kaynanam yetiştirdi sayılır. Gerdek gecesi sabahı kaynanam ikimizi de karşısına alıp, sen onun ablasısın koruyacak, kollayacak, doğruları, yanlışları gösterecek mutlu olması için çabalayacaksın. Sen de onun kardeşisin, saygını eksik etmeyecek, onunla beraber doğruları yanlışları bulacak, kocalarınıza güzel birer kadın, çocuklarınıza iyi birer anne olacaksınız demişti. Ama ben onu koruyup kollayamadım, iyi bir abla olamadım ki, olanları anlamadım bile, kendi derdimle (kocasının ölümünü kastediyordu) o kadar ilgilenmeyip ondaki değişimi görebilseydim, belki de 5 kişi ölmemiş olacaktı!" dedi.
"5 mi?" dedim. "Haberin yok mu?" deyip anlattı. 2 yılda 2 evlat, bir gelin kaybeden kaynana ve kayınvalidesi birer ay arayla vefat etmiş. "Tek başıma kaldım, şimdi de bu dosya ortaya çıktı. Çocuklarından gizlemeye çalıştım, ama sonuçta olay belli, çırılçıplak banyoda duş alıyorlarmış, su sesinden Ayhan'ın geldiğini duymamışlar bile. Oysa dava dosyasında salonda vuruldukları yazıyordu. Polisin tahmini, kaçarlarken, Ayhan çantasından silahı çıkarıp salonda yakalamış! Bu nasıl oldu, biliyorsan anlat bana!" dedi yalvaran gözlerle.
Elemanlardan birine telefon ettim, dükkana çağırıp, dükkanı ona teslim ettim. Melek 15 günlüğüne Almanya'daydı bir akraba düğünü için. Arabaya bindik, Meleğin eve götürdüm Dileği, bir yerlerden yiyecek birşeyler söyledim. Dilek, "Burası neresi ve neden geldik buraya?" dedi. "Burası arkadaşımın evi, anlatacaklarım uzun ve dükkanda tepkilerinin nasıl olacağını bilemediğim için geldik. Gelen giden müşterilerin ağlayan bir kadın görmesi işim için iyi olmaz takdir edersin ki!" dedim. "Peki tamam, anlat bakalım!" dedi. "Hayır, birşeyler yemelisin!" dedim. "İştahım yok!" dedi.
Çocukluğumuzda evcilik oynadığımızda, karı koca rolünde, bana yemek yapar, sonra da tabağın içine ağzına kadar birşeyler doldurur, "Bu çok!" dediğimde, gözlerini patlatır, "Hepsini yiyeceksinnnnnn!" derdi. Gözlerimi patlatıp, "Hepsini yiyeceksinnnnnn!" dedim. Zor da olsa gülümsedi.
67 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan ben Gürkan özel bir şirkette yönetici olarak görev yapmaktayım. 42 yaşında 179 boyunda evlenip boşanmış çocuksuz bir erkeğim. Şirketimizin personel müdürü istifa edince şirket sahipleri beni yeni bir personel müdürü alana kadar beni bu göreve layık gördüler. Ankara İstanbul İzmir Antalya gibi birçok yerde şubeleri bulunan bir firma burası . Genel müdürlük tarafından bana verilen yetkiler çerçevesinde işe alım işten çıkarılma benim elime geçti. Yeni açılacak olan Ankara Çankaya daki mağzamıza 40 kadın 30 erkek eleman alımı yapacaktım gazete ve internet siteleri üzerinden ilan verildi ben Ankara ya gittim lüks bir otelde yer ayırtmışlar görüşmeler otelde olacaktı başvuru yapanlar arasında seçim yapmak zorunda kaldım istenilen özellikte 40 kadın bulamadım 27 kadın 20 erkek personel ile mağaza açılışı yapıldı tekrar ilan verildi ilk başvuru yapan kadın esmer küt saçlı 20 yaşımda 170 boylarında çok güzel bir kadındı. İsmi Ela idi . Ela 2 yıl önce tekstil ürünleri satışı yapmaya başlamış erkek arkadaşı Ela yı dolandırmış çalıştığı şirket erkek arkadaşı ve Ela yı işten çıkarmıştı işe ihtiyacı vardı hiç aklımdan yokken bana Gürkan bey ne isterseniz yapmaya hazırım yeter ki beni işe alın dedi ne gibi dedim yanıma geldi elini sikimin üstüne koyup pantolonumun üzerinden okşamaya başladı odamın kartını verdim sen odaya çık geliyorum dedim yardımcıma başımın ağrıdığını söyleyip odama gittim odama gittiğimde Ela soyunmuş beni bekliyordu kapıyı kapatıp kilitledim Ela beni öperek emerek soyunmama yardımcı oluyordu artık 2mizde çırılçıplaktık 69 pozisyonuna geçtik o kadar tatlı bir amı vardı ki sanki zevk suyu bal olmuş akıyordu saçlarımdan tutup beni kendine çekti sikini amıma sok artık parçala beni erkeğim dedi bende emredersiniz deyip sikimi amına soktum pompalamaya başladım Ela altımda inliyordu pozisyon değiştirip ben yattım Ela üzerime çıktı sikimi kendi elleriyle amına yerleştirdi zıplamaya başladı Ela ile aynı anda boşalmaya başladık Ela çığlık atıyor saçlarını çekiyordu üzerime yığıldı yatağa bıraktım öpüşmeye başladık Ela bu işe alınmam içindi işe al sonra istediğin kadar seks yapalım dedi giyinip odadan çıktı bende banyo yapıp çıktım Elayı işe aldım Ankara ya gittiğimde sikmeye devam ediyorum yeni bir sevgili yapmış onunla birlikte 3 lü yapmayı düşünüyormuş ama sevgilisine daha söyleyememiş bakalım olursa yazarım yine .
34 notes
·
View notes
Text
İKİ SEVGİLİ AŞIK GENÇLERİN GİZLİ İLETİŞİMİ ve KIZIN BABASININ UYANIKLIĞI......
Kabil'de kitap satan bir kız sevgilisinin geldiğini gördü, bu sırada babası da yanında duruyordu.
Kız sevgilisine "Alman yazar Yorg Daniel'in 'Baban evde mi?' kitabını almaya geldin galiba?"
Arkadaşı; "Hayır ben İngiliz yazarı Tomas Munis'in 'Seni nerede görebilirim?' kitabını almaya geldim."
Kız; "O kitap yok ama ABD' li yazar, Patrice Olfer' in 'Elma Ağaçlarının Altında' Kitabını önerebilirim."
Arkadaşı; "Çok güzel! Belçikalı yazar, Jean Barber'in' Beş Dakika Sonra Ararım' kitabını yarın getirebilir misin?
Kız; "Memnuniyetle.
-Ayrıca Fransız yazar, Mishel Daniel'in 'Asla Yalnız Bırakmam' kitabını da öneririm."
Bu konuşmadan sonra babası; "Bu kadar kitap çok değil mi, hepsini okuyor mu?"
Kız,
-"Evet baba, o çok zeki hepsini okuyor."
-"Benim çok güzel ve sevimli kızım öyleyse ona Hollandalı yazar, Frank Martiniz'in "Ben Gerizekalı Değilim" kitabını da öner onu da okusun, hatta kendin de oku...😁🤣🙈
42 notes
·
View notes
Text
Adam 120 kilo sevgilisine minik kuşum dedikten sonra anladım ki; aşkın gözü değil de, adamın gözü gerçekten kör... 😂😂🤭
Aşkın suçu nee...? 😂
Güzel sabahlar... ☕🦋
... 🦋...
Güzel bir gün olsun inşallah...
77 notes
·
View notes
Text
gece boyunca birisi gönlümle konuşuyordu, "onu görmekten perişan olmuşsun. sabah beyaz yıldızlarla gidiyor, gidiyor, onu tut." ben senin kokunla bu dünyadan gitmiş, yarınların aldatmacasından habersiz. nazlı kirpiklerinin üzerine azıcık dökülüyordu altın tozu gibi gözlerin. tenim ellerinin dokunuşuyla ateş gibi, zülüflerim nefesinle dağılıyor. aşktan şaşkın, "kim sevgilisine âşık olduysa onu üzmez. gitsin, gözüm arkasında. gitsin, aşkım onu korur." diyordum. ah, şimdi sen yoksun ve günbatımı yayıyor yolun göğsüne gölgesini. yavaş yavaş üzüntünün karanlık tanrısı bakışımın mabedine ayak koyuyor, her duvarın üzerine yazıyor bütün kara kara ayetlerini.
28 notes
·
View notes