#Her şeye rağmen yine de FENERBAHÇE
Explore tagged Tumblr posts
ahhbeeabii · 6 months ago
Text
6 notes · View notes
aserkan · 6 years ago
Text
2003 Barcelona ve bugünkü Fenerbahçe... Benzerlik mi yoksa her şey bir yanılsama mı?
Tumblr media
1978 yılında Barcelona Başkanlığına seçilen Josep Lluis Nunez, Katalonya’nın ünlü müteahhitlerinden birisiydi. 2003 yılına kadar sürecek olan başkanlığı döneminde Barcelona sportif anlamda önemli işler yaptı. Bunlardan bir tanesi de 1992 yılında kazanılan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası oldu. Ancak Nunez’in Barcelona’yı yönetme şekli zaman içerisinde sertleşmiş ve bu durum hem taraftarlarda hem de medyada rahatsızlık yaratmaya başlamıştı. Nunez katı ve kavgacı bir yapıya bürünmüş, Barcelona’yı ülkenin antipatik takımlarından biri haline getirmişti. Camp Nou’nun kapasitesini artırarak Avrupa’nın en önemli futbol mabetlerinden biri yapmasına karşın, borçların içinden çıkılamaz bir hal alması görmezden geliniyordu. Ancak tüm bunlara rağmen Nunez’i Barcelona taraftarlarının ve sociosların (kulüp üyelerine verilen isim) gözünden düşüren olay; Katalanlar için ilah konumundaki Johan Cruyff’u takımdan göndermesi oldu. O gün azılı bir socios, Barcelona başkanı olmak üzere yola çıkma kararı verdi.
Başlıktan da anlayacağınız gibi bu süreç Fenerbahçe’yi Aziz Yıldırım sonrası Ali Koç’a götüren sürece çok benziyordu. Aziz Yıldırım, Nunez’leşmiş, Ali Koç ise Laporta gibi fitili ateşleyerek başkanlığa adaylığını koymuştu. Ancak süreçteki benzerlikler sadece bundan ibaret değildi.
Devam edelim…
Joan Laporta, 11 yaşındayken Cruyff’un Barcelona’ya transferini havaalanına giderek takip edecek kadar hasta bir Barcelona taraftarıydı. Tıpkı 1978 yılında Fenerbahçe eski başkanlarından Emin Cankurtaran'la Hürriyet gazetesine poz veren Ali Koç gibi. Gazetede çıkan haberde Emin Cankurtaran’ın Ali Koç için ‘gelecekte Fenerbahçe başkanı olacak’ ifadeleri seçim öncesi ve sonrasında uzun süre konuşulmuştu. Öte yandan Laporta, Nunez’in karşısına aday olarak çıktığında etrafına da genç, dinamik ve canlı bir ekip topladı. Ingla, Soriano ve sonradan kendisine muhalefet ederek başkanlığı da alacak olan Rossell bu isimlerin başında geliyordu. Seçim döneminde ‘sosyal’ bir faaliyet sürdürdüler. ‘Yeniden Barcelonalı olmakla gurur duyacaksınız’ sözü, seçim propagandalarının temelini oluşturuyordu. Tüm bunlar da Ali Koç’un 1907 Derneği’nde birlikte çalıştığı ve muhabbetleri eskiye dayanan Semih Özsoy, UNIFEB kurucusu Can Gebetaş ve diğer isimlerle bir arada geliştirdiği çalışmalara benziyordu. Ali Koç özellikle sosyal medyayı çok etkin kullanan genç bir ekip kurmuş ve seçimi kazandıktan sonra onları taraftarların karşısına çıkararak onore etmişti. ‘Yeniden Fenerbahçe’ sloganı da neredeyse Laporta’nın yürüttüğü seçim kampanyası ile birebir aynıydı.
Gelin bir de Laporta’nın seçim sürecinde, Ingla ile birlikte en önemli yardımcılarından olan, sonraki süreçte de Barcelona’yı ekonomik olarak ayağa kaldıran Soriano’nun Laporta için yaptığı tespite bakalım: “Joan iki nedenle mükemmel bir adaydı: İlk olarak doğal bir karizması vardı. Cesur ve kendini iyi ifade ediyordu. Ama ikinci şey ki bu çok önemli, söylediğiniz şeye inanması, özümsemesi ve bir milim bile saptırmadan tekrarlamasıydı.” Soriano’nun Laporta tespitindeki ilk tanımlamayı Ali Koç için de kullanmak mümkün. Zaten seçim boyunca karizmasıyla, ayrıca Aziz Yıldırım’la çıktıkları karşılıklı konuşma sahnelerindeki cesur çıkışlarıyla belki de binlerce kararsız oyu kendi lehine çevirmeyi başarmıştı.
Barcelona başkanlık seçimleri sırasında Laporta’nın yaptığı bilinçli bir hamle, Ali Koç’un bilinçli mi bilinçsiz mi emin olamadığımız bir hamlesiyle de büyük benzerlik gösteriyordu. Laporta, o sırada Real Madrid’le anlaşan David Beckham için Manchester United’dan fiyat istemiş, United cephesi de resmi bir belge ile istedikleri fiyatı göndermişti. Laporta’nın ekibi bu belgeyi gazetecilerle paylaştı. Verilmek istenen mesaj netti: “Bizi başkan seçerseniz, sahip olacağınız ekonomik gücün farkına varın. Manchester United’ın en büyük yıldızını alabiliriz.” O sırada Beckham için çoktan Manchesterlılarla el sıkışan Real Madrid Başkanı Florentino Perez’in suskunluğu da ekmeklerine yağ sürüyordu. Perez’in suskunluğunun sebebi ise Nunez karakterinden çok sıkılmış olması ve Laporta ile eskiye dayanan arkadaşlıklarıydı. Fenerbahçe seçimleri sırasında da Ali Koç’un arkasında Koç Holding’in olduğu ve bunun getireceği ekonomik güç hissi de aynı etkiyi yaptı. Özellikle Koç’un Beko markası ile Barcelona’ya sponsor oluşu, “Barcelona’dan oyuncu transfer etmede kolaylık” olarak algılandı. Belki bunu Laporta ve ekibi gibi bilinçli yapmadılar ancak yaşanan buydu.
Laporta’nın başkan seçilmesinin ardından yapmak zorunda olduğu ilk iş, Fenerbahçe’de olduğu gibi uzun süredir tartışılan ‘teknik direktörlük’ meselesini çözmekti. 2003 yılına gelene kadar her yıl Van Gaal, Serra Ferrer, Carles Rexach, Van Gaal ve Antic görev almıştı. Ancak ‘yeniden Barcelona’ mottosu ile yola çıkan Laporta’nın yetki verdiği Soriano, teknik direktörlüğe sürpriz bir ismi getirdi: O zamana kadar kulüp takımı olarak sadece Hollanda’nın zayıf ekiplerinden Sparta Rotterdam’ı çalıştırmış, o takımla da çıktığı 34 maçta 0,71 puan ortalaması tutturabilmiş olan 41 yaşındaki Frank Rijkaard.
Rijkaard’ın gelişi büyük eleştiri almıştı. Genç ve tecrübesizdi. Bunun yanı sıra Barcelona genlerini bilmiyor, İspanya Ligi’ni tanımıyor ve kariyer olarak da çok zayıftı. Ancak Ingla’nın dediğine göre, kulübün yeniden inşası için en uygun isimdi. Tabii ki bunda başta Laporta olmak üzere tüm ekibin büyük birer Cruyff hayranı olmaları ve Rijkaard’ın Cruyff tedrisatının bir ürünü olması da etkiliydi. Ancak Rijkaard’ın Barcelona kariyeri, Cocu’nun Fenerbahçe’deki ilk günlerinde de kötü başladı.
Öncelikle transfere yönelen Laporta ve ekibi, kulübe maddi yük bindiren Geovani ve Rochemback’ı elden çıkardı. Ardından yerine Ronaldinho’yu transfer edecekleri Riquelme satıldı. Efsane Brezilyalı ile birlikte kadroya genç Quaresma, Meksikalı savunmacı Rafa Marquez ve kaleci Rüştü katıldı. Hollandalı Davids orta sahaya tecrübe getirmesi açısından kiralandı. Yine Rijkaard’ın iyi tanıdığı bir başka Hollandalı Van Bronckhorst da kiralık olarak takıma geldi. Bu kiralık transferler bir şeyi ifade ediyordu aslında; Laporta ve yönetimi beklemedikleri kadar kötü bir ekonomik durumla karşılaşmışlardı. Yeni yönetime 150 milyon Euro borç kalmıştı. Ancak raporlara baktıklarında gördükleri; 196 milyon Euro harcama olmasına karşın gelirin sadece 120 milyon Euro’da kalmasıydı. Barcelona 70’lerden kalma şekilde yönetilmişti. Kulübe hiçbir gelir kapısı yaratılmamış paralar da gereksiz transfer harcamaları ile çarçur edilmişti. Söylemeye gerek yok sanırım, Fenerbahçe’deki durumla hemen hemen aynı…
Bu sırada lig başlamış ve Barcelona 7 haftanın sonunda sadece 9 puan toplayabilmişti. Takım sahasında Sevilla ve Osasuna ile berabere kalmış, bir önceki sezonu 12. bitirmiş, ondan önceki sezon ise La Liga 2’de mücadele etmiş olan Atletico Madrid’i yenememişti. Daha da kötüsü 4. ve 7. haftalar arasında galibiyet alınamamış, Camp Nou’da üst üste iki maçta Valencia ve Deportivo’ya yenilgi alınmıştı. O sırada kulübün ekonomik işleriyle ilgilenmekte olan Soriano’nun ifadesi ile; ‘Başarılı olmak için beklediğimizden daha fazlasını yapmamız gerekiyordu ama sahada sonuçlar vasattan korkunca döndü. Bir kriz yaklaşıyordu’
Yine açtığımız kapıdan karşımıza Fenerbahçe çıkıyor. Alınan saha içindeki kötü sonuçların ardından ‘kriz yaklaşıyor’ deniyor mudur bilmem ama bundan sonra atılacak adımlar çok önemli. O dönem Barcelona’nın yeniden ayağa kalmasını sağlayan, Rijkaard’ın saha içindeki lideri Luis Enrique olmuştu. Cocu ise henüz böyle bir isim bulamadı. Sezon sonunda Valencia şampiyonluğa ulaşmış, Barcelona ise ligi ikinci tamamlamıştı. Belki Fenerbahçe de aynı şeyi yaşayacak hatta yeni bir şampiyonun ilk şampiyonluk sevincine şahitlik edecek ancak kurulmak istenen sistemde ısrar edilirse başarının gelmesi mümkün. Guardiola’nın efsane Barcelona ekibinin temelleri Rijkaard döneminde atılmıştı.
Saha dışındaki Fenerbahçe’nin işi daha zor... Hem ekonomisini düzeltmek hem de pazarlama ağını genişletmek zorunda. Burada örnek alınması gereken tek bir marka var: Manchester United. Saldırgan futboldan vazgeçmemesi gereken Fenerbahçe bir yandan da yerelden uluslararası modele doğru geçişini sürdürmeli. Bunun için ideal profil Manchester United. Bir detay da Ali Koç’a dair; Laporta’nın geçiş döneminde yaptığı hata, tüm baskının ve medya tepkisinin kendisine yönelik olmasından dolayı tüm kararları da tek başına vermeye başlamasıydı. Bu zaten bir önceki yönetimin sonunu hazırlayan süreçti ve benzer bir senaryo Laporta için de yaşandı. Ali Koç’un bu süreçte yükü ekibi ile paylaşması lazım. Ancak bunu ‘sosyal başkan’ profilinde değil, baskın yönetici olarak uygulaması, ilk birkaç yılın ardından işi tamamen profesyonellere devretmesi gerekli. Bundan sonrasını yaşayalım, görelim…
8 notes · View notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
Schalke maçı sonrası Fatih Terim bombaladı!
https://haberoldu.com/schalke-maci-sonrasi-fatih-terim-bombaladi
Schalke maçı sonrası Fatih Terim bombaladı!
UEFA Şampiyonlar Ligi D Grubu maçında Galatasaray deplasmanda Schalke 04’e 2-0 mağlup oldu. Maçın ardından açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, maçı değerlendirdikten sonra cuma günü oynanan Galatasaray – Fenerbahçe derbisinde çıkan olayları yorumladı.
    “Çuvaldızı hak eden dış meseleler var”
“Derbi sonrası olayı değerlendirdiğimizde, belki sportif nedenlerle birçok şeyle boğuşuyoruz ama derbiden sonra iğneyi kendimize batırırken, çuvaldızı hak eden de dış meseleler var. Derbide tek bir pozisyon ya da kişi üzerinden sonuç çıkarmaya çalışmak son derece yanlış. 2. yarı 2-0 önde giderken, bir takımın temposunu düşüren, aldığı veya almadığı kararlarla önce oyunu sabote edip, sonra tribünleri ve bizi çileden çıkaran bir saha yönetimi vardı. Yetmedi, maçın başından beri susmayan rakip takım kulübesi de var. Tribünden seyretmekle, televizyon başından izlemek arasında büyük fark olur.”
    ”Lütfen elinizi vicdanınıza koyun”
“O akşam maç bitiminde yaşanan olayların hiçbirini tasvip etmiyorum ama olayların o boyuta gelmesine sebep olanların da değerlendirme sürecine alınması gerektiğini düşünüyorum. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun. Bu olaylar kimin işine yaradı bir bakın isterseniz.”
”Galatasaray markasıyla Fatih Terim’in bir araya gelmesinden rahatsız olanlar var”
“Fatih Terim’e ya da kişilere değil, Galatasaray’a sahip çıkma olarak bakılmalı. Görüş ayrılıklarını bırakmalı Galatasaray ve birlikte hareket etmeli. Galatasaray markasıyla Fatih Terim’in bir araya gelmesinden rahatsız olanlar var. Bu çok net.”
”Sevk etmek mi desem, zevk etmek mi”
“Büyük resme şöyle bir baktığımızda bize şunu anlatıyor: Kenetlendikçe, emeğini, hakkını aramaktan çekinmeyen bir kitle ortaya çıkıyor ve ortak sevdaları da Galatasaray. Dünya üzerinde çok az böyle bir oluşum vardır. Bugün zamanlaması manidar olan sevk… Sevk etmek mi desem, zevk etmek mi desem, kararsız kaldım.”
”Ben hayatım boyunca kimse tarafından kayrılmadım”
“Biz galiba kendi kendimize olay çıkarmışız maç sonu, sevklerden anladığım bu. Bir kayrılma meselesi var. Ben hayatım boyunca kimse tarafından kayrılmadım. Daha doğrusu, ben hiç kayrılan o tabakadan olmadım. Hayatım boyunca çalıştım, didindim.”
”Futbol tarihinin en ağır cezasını almış biri olarak konuşuyorum”
“Hata yaptım mı? Yaptım. Gerektiğinde özür diledim ama hiç kayrılan tabakadan olmadım. Baktığımızda da kimin kayrılıp kayrılmadığını görürüz. Bu arada futbol tarihinin en ağır cezasını almış biri olarak konuşuyorum.”
”Sıyrılacak biri olmadığımı da herkes bilir”
“Ben TFF’yi, başkanı ve yönetim kurulundakileri, MHK’yi, organizasyon içindeki aktörleri pek çok kişiden daha iyi tanırım. Skor istediği gibi olmadığında ya da işler iyi gitmediğinde hedef göstererek işin içinden sıyrılacak biri olmadığımı da herkes bilir.”
”Herkes hakemlere ateş püskürürken…”
“Aralık ayında geldiğim günden itibaren, derbi sonrasına kadar herkes hakemlere ateş püskürürken ben hakemlere tek kelime etmedim. Sivas’ta yine Fırat Aydınus topu dışarıdan alıp penaltı noktasına koyduğunda ‘Hakemle işimiz yok, iyi oynamadık’ dedim.”
”Rakiplerimizin birinden 2, birinden 10 puan öndeyiz”
“İşlere de bir bakalım, iyi gidiyor mu gitmiyor mu. Rakiplerimizin birinden 2, birinden 10 puan öndeyiz. Şu an önde olan takım da bizden 4 puan önde. 8 eksiğe, 9 sakata, birçok şeye rağmen.”
”Vah vah vah, onu mu işaret ettim?”
“İyi gitmeyen şeye de böyle bakalım. Şampiyonlar Ligi’ndeyiz, olmazsa UEFA’dayız. Melo’ya küfreden bu hakem değil mi? Bu maçın bu hale gelmesine sen sebepsin. ‘Hoca gibi birine yakışmadı bir taç, bir faul’ diyorlar. Vah vah vah, onu mu işaret ettim?”
”Kimseyi ayrıca tehdit etmedim, ‘Bütün provokeyi sen yaptın’ dedim”
“O kadar Fırat Aydınus kendinde değil ki, dakika 94-95, iki oyuncu didişiyor. Eğer verdiğin kararlara güvense, hakem o iki oyuncuyu çağırır, sarı kartı gösterir, onlar ayrılır ve ondan sonra bitirir. Ben kimseyi ayrıca tehdit etmedim, ‘Bütün provokeyi sen yaptın’ dedim.”
”Hasan Şaş’ın Galatasaray’a verdiği yarar, zarardan daha fazladır”
“Hasan Şaş’ın davranışını onaylamıyorum kesinlikle ama Hasan kimsenin kendisine ceza vermesini beklemeden öz eleştirisini yapan bir adam. Yaptığıyla zarar verdiğini biliyor ancak Galatasaray’a verdiği yarar, zarardan daha fazladır.”
”Gündem değiştirmek için kullananları kınıyorum”
“Ayrıca kimseye tükürmedim. İnsan beddua ederken ne yaptıysa onu yaptım. Vefat eden taraftar… Olanlar bana maç sonunda aktarıldı. Flaşta haberim yoktu, basın toplantısından önce söylediler. Ben de ilk olarak ona rahmet dileyerek başladım ancak ben bu konudan malzeme çıkarıp, kin ve nefretle, bana veya taraftarlarımıza kelam edilmesini, bu vefatı ahlaksızca, gündem değiştirmek için kullananları kınıyorum.”
”Biz kimseyi suçladık mı?”
“Her şeyi çabuk unutuyoruz. Bir gecede play-off çıkardılar, son maçta 2 Galatasaraylı öldü. Play-off olmasa ölmeyeceklerdi. Biz kimseyi suçladık mı? Hiçbir canın yerini hiçbir zafer tutamaz diye ilk söyleyenlerden biri benim.”
”Ali Koç vizyonuna yakışmıyor”
“Sokak kabadayısı lafı var bir de. Hani ‘Yeniden’ centilmenlikten bahsediyordu suyun öte yanı? Üste çıkmak için had aşmak ve sokak kabadayısı gibi ifadeler kullanmak bizim sandığımız Ali Koç vizyonuna yakışmıyor. Umarım yanılmıyorumdur.”
”Hiç kimsenin bizden ümidini kesmemeleri lazım”
“Galatasaray taraftarına şunu söyleyeyim: Bu sonuçlar alınacak, kazanılacak, kaybedilecek ama hiç kimsenin bizden ümidini kesmemeleri lazım.”
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
haberihbarhatti · 7 years ago
Text
Önümde 10-15 Yıl Var - Sivas Haberleri
Tüm haber ve son dakika gelişmelerini Haber İhbar Hattı ile anlık takip edin! Haber için önce http://www.haberihbarhatti.com/2018/onumde-10-15-yil-var-sivas-haberleri/1209/
Önümde 10-15 Yıl Var - Sivas Haberleri
BİLAL MEŞE – RÖPORTAJSiyah-beyazlı hoca, Demir Grup Sivasspor yenilgisinden sonra sosyal medyada başlatılan istifa kampanyasına sert çıktı, “Beni yemek isteyen karşıma gelsin. 50 senedir bu işin içindeyim. Bu kampanyalara baksam ilk gün bırakıp, giderdim. Ben mücadeleyi severim. Önümüzde daha 10-15 sene var” ifadelerini kullandı. Beşiktaş’ı 114 yıllık tarihi boyunca üst üste iki sezon şampiyonluğa taşıyan ilk Türk teknik direktör oldu. Kartal’ı UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale uçaran ilk yerli hoca ve Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkaran ilk isim olmayı da yine o başardı. Kulübe ayak bastığı günden itibaren, siyah-beyazlılara “Güneşli” günler yaşatan ve ismi zaferlerle, tarihi başarılarla özdeşleşen Şenol Güneş yeni yılda ilk röportajını Milliyet’e verirken, birçok konuda yine ses getirecek açıklamalar yaptı…  Bize Şenol Güneş’i nasıl tarif edersiniz? Herhangi bir vatandaş neyse ben de oyum. Aynaya baktığımda artist gibi birini görüyorum (Gülüyor). Türkiye’de ortalama bir insanda ne görüyorsan bende de onu görebilirsin. Ben çocukluğunda yokluklar içinde büyüyen, ama şikayet etmeyip onlarla mücadele eden, bugün de varlıklı olsam da aynı düşüncelerle yaşayan bir insanım. Her şeye sahip olmanın rehaveti içinde yaşayan bir insan hiç olmadım. Bir birey olarak dürüst, işini seven, mütevazı yaşayan biriyim. Lüks yaşamayı seven değil, ailesiyle mutlu olmayı bilen biriyim. ‘Yıkmak olmaz’ Sahada çok sinirli bir Şenol Güneş var… Sinirli bir adam değilim. Öfke kontrolüm her zaman vardır. İnsanların kabul etmeyeceği düşünceleri sindirip içimde bastırmaya çalışırım. Kabul edemeyeceğim konularda patlarım. Saha içinde hırsım vardır. Fenerbahçe maçında (Kjaer) tokatlama falan yoktu. Temas olmadığı halde işlenmek istendi. Yardımcımı bırakın kimseye vurmayı düşünmem. Tokat atılır mı birisine, yakışır mı? Agresif bir adam değilim asla. Kabul etmediğim şeylerde saldırgan görünebilirim. Yıkmak, dökmek olmaz. Yaptığım işin karşılığını almak isterim. Herkesten de isterim. Emeğimin karşılığını alamadığım zaman söylemlerim olur. ‘Wenger uzattı’ Bu kadar başarıya rağmen, Sivas maçının ardından gelen tepkiler için ne düşünüyorsunuz? Sosyal medyayı takip etmiyorum. Bana yansıyan ifadelerde bir istifa kampanyası başladığı ardından da taraftar tepki gösterdikten sonra bunun kapandığını duydum. Birisini yemek ya da yedirmek değil olay. Yemek isteyen karşıma gelsin. Yapılan tepkileri doğru bulmayabilirsin. Ama Türkiye burası. Sadece benim üzerime yapılan bir şey değil bu. Tudor geçen sene geldi. Alınması ile bırakılmasını değerlendirin. Hangisi daha yanlış? Bir işin gerçeği var. Biz gittiğimizde bile anlaşılamadığımız şeyler olacak. Wenger için gitsin dendi sözleşme uzattı.  Dortmund, Köln’ün hocasını aldı. Ne zaman aldı? En alt takımdan hoca aldı. 3-0 önde olan maçı 4-3 kaybediyor ve hocayı alıyor. Adamlar sonuca bakmıyor. Doğrular varsa kim ne derse desin önemli değil. Medyanın eleştirisi yok değil tabii ki. Biz doğru olan eleştirileri de alırız. Ben başkasının izinde gidersem onun istediklerini yaparım. Kendi inandıklarımı yaparsam kendi izimden giderim. 50 senedir bu işin içindeyim. Bu kampanyalara baksam ilk gün bırakıp giderdim. Ben mücadeleyi severim. Önümüzde daha 10-15 sene var. ] Peki oyuncular maç ayırıyor mu?  Buraya girerken farklı, Cumhurbaşkanı’nın odasına girerken farklı girersin. Kayseri maçında rakip 10 kişiyken az pozisyon ürettik. Bunu kabul ediyorum. Sivas maçında da pozisyon ürettik ama değerlendiremedik. Avrupa maçının heyecanı kimse aynı için olmaz. Senin için bile olmaz. Bu oyuncu maç seçti anlamına gelmez. Oyuncu işini iyi yapmaya çalışacak. Sivas maçında fiziksel olarak düştük biraz. Rakibin direncini de artırdık. Bu eleştirilebilir ama genel olarak isteksizlik diye bir şey yok. Leipzig maçında iyi direndik ama adamlar bir sürü pozisyon buldu. Cenk, Porto maçındaki golü kaç metreden attı. Sivas maçında kaç tane şut attı ama olmadı. Bazen hak ettiğin maçı kazanamıyorsun.  ‘Coşkumuz yoktu’ Her zaman iyi futbola vurgu yapıyorsunuz. Kötü oynadığınız maç yok mu?Ligin ilk yarısında kaybettiğimiz hiçbir maçta mağlubiyeti hak etmedik. Bu kadar kolay puan kayıpları olmamalı. Rakibe bakıyorsun hepsi ‘Beşiktaş iyi’ diyor. Ama daha iyi olmamız lazım ki kazanalım. Önceki halimizle bu sonuçları aldık demek ki daha iyi olmalıyız. Barcelona da üstün oynuyor ama kaybedebiliyor. Sadece bunun sık sık olmaması lazım. Takımımızın fiziksel düşüşü olabilir. Sivas maçında oyun coşkusu yoktu.  ‘Terim’in katkısını göreceğiz'”Dört büyüklerde çalışan bir hocanın hedefi ne olabilir! Fatih Terim, Galatasaray’ın hocasıdır, o camianın içinden çıkmıştır. Ne kadar katkı yapacağı zamanla görülecek. Aykut hoca da var. Dört büyükleri yarışa sokan bütçeleri, oyuncuları, yönetimidir.” Şenol Güneş’e, Fatih Terim’in 4. kez Galatasaray’ın başına geçmesini ve ligin zirvesindeki yarışla ilgili düşüncelerini de sorduk. İkinci devre Kayseri ve Göztepe dahil birçok takımın zirve yarışında var olmaya çalışacağına vurgu yapan Güneş yine çarpıcı tespitlerde bulundu:   Rakiplerin hepsi iyi. İkinci yarı Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor, Başakşehir, Göztepe ve Kayseri yarışacak. Herkes iddialı. Konum itibariyle 4 büyükler ve Başakşehir daha ön planda. Burada en iyi çıkışı yapan ise Göztepe ve Kayserispor oldu. Bir tek Kayseri’nin hocası yabancı şu anda. Bu yüzden Türk hocaların şampiyon olma şansı daha yüksek. Biz kendimizi şampiyon görüyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Ben ‘hedefiniz ne’ sorusunu bile anlamıyorum. Dört büyüklerde çalışan bir hocanın hedefi ne olabilir! Fatih hoca, Galatasaray’ın hocasıdır, o camianın içinden çıkmıştır. Ne kadar katkı yapacağı zamanla görülecek. Aykut hoca da var. Dört büyükleri yarışa sokan şeyler bütçeleri, oyuncuları, yönetimi. Kısacası her şeyi. Birini ayıramazsın. Beşiktaş camiasının da katkısı çok büyük başarıda. Başarısızlık da hep beraber olabilecek bir şey. Camialar güçlüdür. Tabii dört büyüklerin tecrübesi de var. Galatasaray kötü gitmiyor. Bizim için ilk yarıda hayal kırıklığı yaratan puan kayıpları var. Sivas’ı yensek çok iyi olacaktı. Şimdiyse her maçı kazanmaya talibiz. Bu gücümüz var. Durum bu kadar basit. ‘Ricardo topu çekince kızıyorum'”Quaresma, Sivas’ta ortalarını yine yaptı ama bu kez topla buluşamadılar. Neye kızıyorum? Orta açacağı zaman bazen topu çekiyor ikincisinde atıyor. Talisca da toplar getirdi, frikik attı, kafa vurdu fakat etkinliğinde azalma var.”  Quaresma ve Talisca’nın takım oyunundan zaman zaman uzaklaştığını düşünüyor musunuz? Kopma şeklinde değil. Tartışmalar her zaman saha içinde olabilir. Etkinliğin azaldığı zamanlar olur. Quaresma, Osmanlı maçında iyiydi. Sivas maçında neleri yapamadı? Ortasını yine yaptı ama Sivas’ta buluşamadılar. Onları gol yapsalar asist yaptı diyecektik. Ricardo’yu dışarı alırken Lens’i koydum. Negredo’nun yerine Cenk’i daha hareketli diye aldım. Şutlar attı, gol olsa ‘oh ne güzel değişiklik’ denecekti. Neye kızıyorum? Orta açacağı zaman bazen topu çekiyor ikincisinde atıyor. O da bazen gollük pas olabiliyor. Adam gol attığı zaman bravo. Pas verip gol olmadığı zaman olmadı. Ricardo işini seven birisi. Gayret gösteriyor. En çok çalışan oyuncu. Eleştiri tamam. Ama kötü sonuçtan sonra bu iki ismi suçlamak doğru değil. Talisca da toplar getirdi, frikik attı, kafa vurdu. Bunlar gol olsa, yine bravo. Talisca’nın etkinliğinde azalma var.  Yeniler golleri neye bağlıyorsunuz peki?Sivas maçı bizim için kötü değil, sadece sonuç alamadığımız bir maç. İlk gollerini hatırlayın. Bizim kornerler olmadı, adamlar ilk kornerde gol attı. Kazanma gayretiğimiz vardı, ama becerilerini daha iyi kullanmamız lazımdı. Rakibe uzak kaldık. Biz savunma anlayışında rakibe uzak kalınca olmuyor. Sivas maçında iki tane gol yenir mi? Bu da hata. Ama o kadar pozisyonu kaçırmak da hata. Daha iyi olmak için gayret göstermemiz lazım.  ‘Hırsım asla kaybolmaz’ İşini yapmaya devam eden bir Şenol Güneş olmalı. Hırsım asla kaybolmaz. Bundan taviz vermem. Gece gündüz bir şeye emek veriyorum. Bunu engelleyen bir şey olsa tavsiyede bulunurum. Dışarıya atıldım bir maçta. O zamana kadar hakemin yanlışlarını konuşmadım. O hakemin bir kaç hatası vardı bize karşı. Rahatsız olduğum konu oyuncu kendisini yere bıraktı benim de ‘buna da mı faul veriyorsun’ diye tepkim oldu. Bu tepkim el kol hareketi ile oldu. Dönerken söylenerek gittim. Ne söylediğimi hatırlamıyorum. Eleştirilere bir şey demem. Dönerken söylenmemi doğru bulmam. Ama herkes yapıyor bunu. Her zaman yapsam insan eleştirebilir. ] ‘Sivas’ta Pepe, Fabri hatalıydı’ Takımda ilk yarının en iyileri kimlerdi? Pepe iyiydi. Genelde iyi oyuncularımız vardı. Ama daha üstüne koyabilecek oyuncularımız da var. Pepe iyiydi genel olarak ama Sivas maçında o da hatalar yaptı. Fabri de iyi değildi. ‘En sevdiğim oyuncu Aras ama oynamıyor!’Soyunma odalarında oyuncuların tabii ki esprili yaklaştıkları olmuştur bana karşı. Ben ciddi şaka yaparım. Ama oyuncu yakalar onu. Her oyuncuya espri yapabilirim tabii ki. Oyuncu ayıramam. En çok sevdiğim oyuncu Aras o da oynamıyor (Gülüyor). Yetenekli bir oyuncu fakat sıra gelmedi ona. Pepe, Atiba, Tosic, Babel çok profesyonel oyuncular. Onlar iyiyse ben onlardan uzak dururum. Sorun varsa konuşurum. İyi yapana dokunma. Asıl şımarana, içinde sorun olana bak! ‘İlk 5 hafta çok önemli’ İkinci yarıda üst üste zorlu maçlara çıkacaksınız. Neler söylersiniz? Biz her maça aynı ciddiyetle hazırlanıyoruz. Rakibimiz de ciddi hazırlanırsa iyi olur. Bayern maçını ayrı bir yere koyuyorum. Şu anda ligde oynayacağımız maçlar çok önemli. Bayern ayrı bir statü. Türkiye ligi ile ayrı kulvar. Şu anda benim hedefim ilk 5 hafta… Biz ligde kendi düşündüğümüzü yaparsak ivmeyi kazanırız. Bu maçlardan alınacak sonuçlar Bayern maçını da etkileyebilir. Ligde iyi oynamazsak tartışılırız. Biz de kendi kendimize tartışırız. İlk beş haftadaki takımlar çok zor takımlar. Bu seneyi başarılı olarak görmüyoruz. 30 puan bizim için iyi değil. ‘Korkuyoruz diyorlar’ Aslında ben hep aynıyım. Yüzümdeki ifade farklı anlaşılabilir. Genelde sert bir görüntüm olabilir ama beni tanıyan ‘ne kadar iyi insansın’ der. Sululuğu sevmem, bu yüzden ciddi dururum. Bu da sert bir görüntü ortaya çıkarabilir. Oyuncu ile samimi olursun mesela. Sonra durum değişebiliyor. Oyuncular bazen, ‘korkuyoruz’ diyorlar. Ben de onlara ‘sıkıştığınızda gerekeni söylemiyor musunuz’ diyorum… Bayern’den korkmuyorum “Ben hiçbir takımdan korkmam. Bizim için daha önce ‘gruptan çıkamaz’ demişlerdi. Bayern Münih maçında benim oynayacağım futbol önemli. Evet rakibimiz güçlü. Onların da bizim de dönemimiz önemli olacaktır. Grupta her zaman kendi futbolumuzu oynamaya çalıştık. Bayern’e karşı da aynı şeyi yapacağız.” Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’le yaptığımız röportajın ikinci bölümünde Bayern Münih eşleşmesinden, transfere kadar birçok konuyu gündeme getirdik…  Bayern Münih sizi korkutuyor mu? Ben hiçbir takımdan korkmam. Herkesin yorumuna saygı duyuyorum. ‘Gruptan çıkamaz’ da demişlerdi. Bayern maçında benim oynayacağım futbol önemli. Rakibimiz evet güçlü. Onların da bizim de dönemimiz önemli. Grupta her zaman kendi futbolumuzu oynamaya çalıştık. Bayern’de de aynı şeyi yapacağız. Monaco’nun da iyi oyuncuları vardı. Ama biz günümüzdeydik. Ben oyunumda başarılıysam, bunun içinde başarısız olan oyuncuları değiştiririm. Ben Bayern maçına olumsuz bakmıyorum. Ben olumsuzlukları yenerek geldim bugünlere. Beşiktaş da sıkıntılardan buralara geldi. Sivas maçında benim geldiğim zamandan kadroda ilk 11’de olan bir tek Atiba vardı. Biz hem başarılıyız hem değişiklik yapıyoruz. Ben futbol oynamak istiyorum. ‘Bu kadro ile başarılı olacağım’ diyorum. Ama gitmek isteyen futbolcu da gidebilir. Teknik adam fikir verir. Pahalı bir oyuncu alamam, kulübün durumunu biliyorum. Yönetim ‘paraya ihtiyacım var, satacağım’ diyor. Demba Ba, Ersan, Marcelo öyle gitti. Kulübün kasasını başkan düşünüyor. PSG’de Neymar’ı başkan aldı. Transferi yönetim yapar. Ben ‘golcü lazım’ diyorum ve Suarez’i istiyorum! B��yle bir şey olur mu? Bu kulüpte herkes gelip geçici, camia kalıcı. Biz bilgileri veririz, ekonomik yönüne başkan karar verir. ] ‘Her şey doğru mu?’ 25 tane farklı karakteri kontrol etmek kolay olmasa gerek… Kolay… Oyuncuların hepsi özünde iyi. Ricardo tartışılıyor, işini seviyor ama. Caner ayrı. Tolga’nın sorunu olabilir. Tosic çok hırslı. Kırılma anları olabilir. Ben medyayı seviyorum. Onlarla anlaşamasam nasıl yaşayabilirim onlarla beraber? Elli sene de yavaş yavaş anlaşmaya başladık, 60’ta tamamlarız. (Gülüyor) Beşiktaş gruptan çıktı. Hadi kupayı da aldık. Her şeyi doğru mu yaptık. Bizim öyle bir planımız yok ki. Kayserispor mesela ‘şampiyonluğa oynuyorum’ diyebilir. Sezon başında öyle bir düşüncesi var mıydı? Bir milyon alan oyuncu şampiyon olunca aynı parayı mı istiyor? Planlı ilerlemek lazım. Trabzonspor ikisini aynı anda yapamadığı için bu durumda. Bütçe dengesini her oyuncu yakalamalı.  Avrupa’da önemli örnekler var… Mesela Monaco satıştan 370 milyon euro kazandı… 100 milyon euro da harcadı. Beş golcüsü var. İkisini oynatıyor. Diğerlerini bekletiyor. Bizde iki golcü var. Bizim güzel şeylerimiz var. Yapabiliriz ama biraz samimiyet. 1-2 maç kazandığınızda en iyi takım biziz. Yok böyle bir şey. Futbolcunun fiyatı sana uygun değilse niye konuşuyorsun. Sen günü kurtarmaya çalışıyorsun. Avrupa’da öyle bir şey yok. Uzun vadeli düşünüyor. Ülkelerin yapısı bu. Transfer dönemine bak. ‘Al al’ diye baskı yapılıyor. Sonra oyuncu kötü çıkınca ‘kim aldı bunları!’ deniliyor. Batıyor kulüp… Başkanımızın iyi özelliği bu. Her şeyin hesabını yapıyor. Ben her zaman söylüyorum. Bana bir şey dediysen yapacaksın. Benim doğrularım bu. İşime sarılıyorsam herkes sarılacak. ‘Emre Mor olmadı’ İkinci yarı için bir mesaj vermek ister misiniz? Geldiğimiz günden itibaren ne yapıyorsak, onu yapmaya devam edeceğiz. Türk futbolu bugünkü şartlara göre iyi durumda. Yeniden dizayn edilmesi lazım. Alt yapıya nasıl önem verebilirsin? Bugün nasıl çıkar oyuncu? Yapısal reform lazım. Kurumların değişmesi lazım. Çalışanların buna uygun olması lazım. Leipzig, Bruma’yı, Atınç’ı aldı, Balde’yi aldı. Adamın oynattığı genç oyuncu 30 milyon euro… Elimizdeki Fatih yetenekli ama eksikleri var. Genç oyuncu olarak alacağımız isim direkt milli takımda oynamalı. Emre Mor’u Dortmund aldı. A Milli Takım oyuncusuydu. Milli Takım’da yıldız diyorduk. Dortmund’da olmadı. Kerim çok iyi bir oyuncuydu ama olmadı. Eksikleri var. Orkan çok iyi oyuncu ama eksikleri var. Lens’i tartışıyoruz. Orkan sürekli oynasa ne olacak? Hep o eleştirilecek.  ‘Lens’i kazanacağız’ Lens için özel bir planınız var mı? Lens’i kazanacağız. Başka çaresi yok. İçine kapanık bir oyuncu. Dışa dönük değil. Oyuncu çıkarken üzülür. Sevinenini gördün mü hiç! Bir oyuncunun kenara alınması kötü olduğunu göstermez. Kötü oyuncu düşünülmeyen oyuncudur. Buradaki bütün oyuncular benim için önemli. İsteyen gidebilir. Ama kaldıysa susacak. Belki 10 maçta bir kere oynatırım. Hazır olacak, şans gelince çıkıp oynayacak. ‘Memnun olmayan durmasın, gitsin’ “Cenk Tosun’un gitmesini tabii ki istemem. Ama giderse buna çözüm üretmek benim görevim. Ben genel olarak her oyuncudan memnunum. Fakat oynamamaktan ya da takımdan memnun olmayan varsa durmasın hemen gitsin.” Şenol Güneş’e, İngiliz kulüplerinin gözdesi Cenk Tosun başta olmak üzere bazı oyuncuların takımdan ayrılmaları halinde yönetimden transfer isteyip, istemeyeceğini de sorduk, çarpıcı yanıtlar aldık… “Cenk’in gitmesini tabii ki istemem. Ama giderse buna çözüm üretmek benim görevim. Gomez nasıl gitti? Sosa gitti. Hem şampiyon olup hem paranı kurtarıyorsun. Biz şu anda kendimizi zayıf görmüyoruz. ‘Yine şampiyon olacağız’ diyoruz. Ben kampa bir sürü genç aldım. Daha sonra da çok farklı bir kadro oldu. Şartlar öyle gelişti. Şu anda bir kadro var elimizde. Buradan gitmek isteyen oyuncu varsa gidecek. Rapor belli. Yirmi oyuncu, üç kaleci… Fabri hep oynadı devam etti. Tolga’dan da memnunum. Leipzig maçında her şeyin karşılığını verdi. Fabri oyuna girmek istiyor. Ama bazen risk alması kötü. Talisca beğendiğim bir oyuncu. Ama mali tarafını başkan bilir. Ben her oyuncudan memnunum. Fakat oynamamaktan ya da takımdan memnun olmayan varsa durmasın hemen gitsin.” Yönetim ‘Arda gelmek istiyor’ derse ne cevap verirsiniz? Tekrar söylüyorum. Elimde bir oyuncu grubu var. Bana bu kadro yeterli. Stoper Vida geldi. Tosic ve Pepe’den memnunum. Ama Vida da geldi. Mitrovic daha iyi oynayacak bir oyuncu. Defansif oynayan bir takımda daha iyi oynar. Hücum ettiğiniz zaman bire birde sıkıntı yaratabiliyor. Vida’yı aldık. Şu anda stoper ihtiyacımız da kalmadı. Medel de hem orta saha hem stoper olarak alındı. Kanatlarda da iyi isimlerimiz var. Yani basit olarak bu kadro dan kimse gitmezse her bölgede elimde yeterli oyuncu var. Bu yüzden transfer yapmaya da gerek yok başka. ‘Aboubakar bizde olsa…’ Niye çift santrfor oynamıyorsunuz? Oynadık… Ama çift forvetle ortada sıkıntı yaşıyoruz. Eto’o’nun tarzı ile Negredo’nun tarzı bir değil. Negredo pivot santrfor. Cenk-Aboubakar daha uygundu. Aboubakar bizde kalsa Cenk, Babel o ve Demba Ba yeterdi. Negredo gayret ediyor. Bu bir üretme işi. Bazen istersin olmaz. Cenk de bazen duruyor. Santrfor durmaz. Onlar durursa, Babel’i Talisca’yı koyuyorum. Ama golcü kalırsa ortada olmuyor. Türk futbolu bu sorunları aşar. Yeter ki biz yeni yılda bir olalım. Sevgilerimizi negatife çevirmeyelim. ‘Oğuzhan’ın eksikleri var'”Zaman zaman maçlara yedek çıkması Oğuzhan’ın kötü olduğunu göstermez. Onun da iyi maçları var. Sivas maçı onun için bir ölçü değil. Tolgay da çok yetenekli. Oğuzhan hücumdaki katkısıyla, Tolgay da defansa yardımıyla iyi bir oyuncu. Kötü değil ama eksik kaldığı yönler var bunu kabul edebilirim.” ‘Final oynamak isterdim’ Dünya üçüncüsü Şenol Güneş’in yeni hedefi ne? Şampiyonlar Ligi finalini oynamak isterdim, ama şu anda hazır değiliz. Sonra da benim sürem yeter mi onu bilmiyorum! Benim hayatımda her şey oldu. Benim için kupa, ödül önemli değil. Ben bir işi yapıp karşılığını alırsam bu bana keyif veriyor. Milli takımda İtalya maçını sen de hatırlarsın çok keyif almıştım. İdmanda bile keyif almalıyız. Herkesi şaşırtmalıyız. Halk da bunu yakalıyor. ‘Beşiktaş top oynamak istiyor’ diyor. Ben geride kalmama rağmen bunu söylüyorum. Beşiktaş’ın bana verdiği bu görev gerçekten gurur verici. ‘Taraftar mükemmel'”Taraftarı her zaman mükemmel buluyorum. Ben geldiğimden beri kucak açtılar. Sıcak bakmayabilirlerdi. Bazen oyunculara bile yapıyorlar bunu. Hem seviyorlar hem tepki gösterebiliyorlar. Bunlar olabilecek şeyler. Taraftarın desteği çok önemli. Trabzonspor’da da bu hırs vardı. Oradaki daha dağınık agresif sevgi boğuyor. Ama Beşiktaş’ta destek oluyor.”
kaynak: Önümde 10-15 Yıl Var – Sivas Haberleri
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm yerel haberler bölümünde Haberihbarhatti.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen websiteleri ve ajanslardır.
Görüş, öneri ya da şikayetiniz paylaşmak isterseniz, İletişim Formunu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz. En kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.haberihbarhatti.com/2018/onumde-10-15-yil-var-sivas-haberleri/1209/
0 notes
haberdex · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Tolgay Arslan: Beşiktaş’la anlaşacağımıza inanıyorum: Fanatik’e konuşan Tolgay Arslan şu ifadeleri kullandı: ‘Bu sezonun yıldızı, takım’ “Galatasaray ve Fenerbahçe bu dönemde pek iyi gitmedi. Başakşehir sürpriz bir takım olarak karşımıza çıktı. Biz ise hem şampiyonluk hem de Şampiyonlar Ligi için savaştık. Bu sezonun yıldızı bir ya da birden fazla oyuncu değil. Kesinlikle takımdı. Çok geniş ve alternatifli bir kadromuz var. Takım olarak savunma ve hücumda çok iyiydik. Artık birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Quaresma’nın ya da Tosiç’le Marcelo’nun nasıl oynayacağı, ne yapacağını çok iyi biliyorum. Takımda tüm çalışanlar dahil bir aile ortamı var, bu bizim için büyük bir avantaj. Her şeyden önemlisi, dünyanın en iyi taraftarına sahibiz. Evimizde ya da deplasmanda taraftarımız hep yanımızdaydı. Bize inanılmaz destek verdiler. Biz de onlar için savaştık.” ‘Kararımın doğruluğu ortada’ “Gelecek sezon da insanların bizi favori görmesi normal ama her şeye sıfırdan başlayacağız. Rakiplerimiz daha iyi kadrolar kurmaya çalışıp, bizi yenmek için daha fazla mücadele edecekler. Zaten iyi olan kadroya yapılacak birkaç takviye ile bu sezondan daha iyi olacağımıza inanıyorum. Beşiktaş’a gelerek ne kadar doğru bir karar verdiğim ortada. Burada 2 şampiyonluğum var, ayrıca üçüncü yıldızı aldık. Daha önce de söylediğim gibi burada mutluyum. Takımı, yönetimi, arkadaşlarımı ve teknik ekibimizi seviyorum. Düzenimin iyi olduğunu düşünüyorum. En önemlisi ailem de burada huzurlu.” ‘Milli formayı giyersem...’ “Uzun yıllar Beşiktaş formasını giymek isterim. Yönetimle görüşüyoruz, ortak bir noktada buluşacağımıza inanıyorum. Her iki tarafın da tek düşüncesi, kazananın Beşiktaş olmasıdır. Milli takım tercihim ise belli. Türk Milli Takımı’nda oynamak istediğimi daha önce de söyledim. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Avukatlarım gerekli görüşmeleri FIFA ile sürdürüyor. Almanya da bana bu konuda bir sorun çıkartmıyor. Sezon başından önce olumlu bir sonuca ulaşacağımızı düşünüyorum. Ay-Yıldızlı formayı giyeceğim an dünyanın en mutlu insanı olacağım.” ’Türk futboluna katkı yaptık’ “Şampiyonlar Ligi, Avrupa’nın 1 numaralı organizasyonu. Takım olarak iyi maçlar çıkardık. Kimseden korkmadığımızı gösterdik. Dünyanın en iyi oyuncularına ve takımlarına karşı Türk futbolunun imajı açısından önemli bir katkı yaptık. Artık herkes bizi daha iyi tanıyor. Yeni sezonda gruptan çıkarsak, başarımız artacak. Devler Ligi oyuncular için bir vitrin ve orada elde ettiğiniz başarıyla size olan saygı daha da artıyor. Aslında her çocuğun hayali orada oynamak ve o müzik eşliğinde maça çıkabilmek. Her oyuncu maçlara çok konsantre oluyor ve en ufak bir hata, maçı kaybetmenize neden olabiliyor. Avrupa Ligi’nde finali izlediğimde sıkıcı bir maçtı. Manchester United, Ajax’a karşı adeta maçı kilitledi. Ajax da öne gidemedi. Biz de orada olabilirdik ama futbol bu.” ’Vodafone Park’ta herkesi yeneriz’ “Devler Ligi’ndeki Dinamo Kiev maçında alınan sonuca üzüldük. 1-0 yenik duruma düştük, Beck atıldı ve kırmızı kart verildi. Hakemin kararı yanlıştı. Ancak orada tecrübe kazandık, bu fırsatlar bir kez daha gelirse, daha güçlü duracağız. Fenerbahçe maçında son saniyede beraberlik golünü yedik. Moralimiz bozuldu. İnsanlar, Beşiktaş’ı sorgulamaya başladı ama ardından daha dikkatli olduk. Lyon ise iyi bir takımdı. İki taraf da kazanabilirdi. Penaltılarda onlar şanslıydı. Yeni sezonda Devler Ligi’nde kimin grupta rakip olacağının bir önemi yok. Çünkü gelecek her takım güçlü olacak. Kura şansı olsun isterim ama Real Madrid ya da Barcelona gibi takımların çıkması halinde de korkacak halimiz yok. Onların da Vodafone Park’ı görmesini isterim. Çünkü bu statta bu muhteşem taraftarla dünya üzerindeki her takımı yeneriz.” ’Başkanımız kulübe seviye atlattı’ “Başkanımız Fikret Orman, yaklaşık 5 yıldır kulübün başında. Yönetimiyle birlikte yaptıklarına bugün baktığımda, ne kadar zor bir iş başardığını net bir şekilde görüyorum. Beşiktaş’a resmen seviye atlattı. Bu dönemde statsız ve mali açıdan zorluklar yaşanmasına rağmen her şeyi tek tek düzeltti. Şu an harika bir stadımız, çok güzel antrenman sahalarımız ve tesisimiz var. Fikret Başkan ve yöneticilere her Beşiktaşlı’nın teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece 5 sene içinde Beşiktaş, Fikret Orman’la birlikte Türkiye’nin en iyi kulübü olmayı başardı.” ‘Şenol hocanın önemi büyük’ “Şenol Güneş, bu ülkenin en iyi teknik direktörleri arasında yer alıyor. Kazanılan şampiyonluklarda elbette büyük katkısı var. Çalışmayı çok seven, asla başarıdan yana tatmin olmayan, hep daha iyisini isteyen ve takım kimyasını çok iyi kuran bir hoca. Şampiyonluğu garantilediğimiz Gaziantep maçının ardından son oynadığımız Osmanlıspor maçı öncesi bile çok sıkı bir idman yaptırdı. Oyuncularından en iyi verimi almayı ve herkesi hazır tutmayı çok iyi biliyor.” ‘Quaresma genç bir oyuncu gibi’ “Ricardo Quaresma tek kelimeyle mükemmel bir karakter. 33 yaşında olmasına rağmen bu sezon boyunca adeta bir genç oyuncu gibi oynadı ve şampiyonluğumuza büyük katkı sağladı. Euro 2016 şampiyonluğunu kazanmış bir isim. Hiçbir zaman egosu yok. Bu sezon hücumda büyük işler yaptı. Takıma liderlik yapan isimlerin başında geldi. Herkesle çok iyi bir iletişimi var. Hala ekstra idmanlar yapıyor, kendisini üst seviyede tutmaya çalışıyor.” ‘Kendimi her zaman hazır tuttum’ “Fazla oynamadığım dönemde elbette idmanlarda ekstra çalışmalar yaptım. İlk yarıda her maçta oynadım, ikinci yarı hocamız tercihini diğer isimlerden yana kullandı. Şans geleceğini biliyordum. Sonrasında en sevdiğim pozisyon savunmanın önünde oynadım, orada kendimi daha iyi gösterdim. Şenol hocam bana büyük destek verdi. Onun ve takım arkadaşlarımın bana olan güvenini boşa çıkarmadım.” ‘Gökhan ve Caner çabuk uyum sağladı’ “Gökhan Gönül ve Caner Erkin, Fenerbahçe’den bize geldiler ve takıma çok çabuk uyum sağladılar. Bize ağabeylik yaptılar. Sanki uzun yıllardır burada oynuyorlarmış gibiydiler. Hem saha içi hem saha dışında katkıları büyük. Gökhan ağabey, çok iyi maçlar çıkardı. Caner ağabey ise iyi başladığı sezonda şanssız bir sakatlık yaşadı. Gelecek sezon ikisi de yine bize büyük güç katacaklar.” https://www.haberdex.com/spor/Tolgay-Arslan-Besiktas-la-anlasacagimiza-inaniyorum/403721?utm_source=Tumblr&utm_campaign=403721&utm_medium=sosyal
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Trabzonspor Sözleri
En Güzel Trabzonspor Sözleri, Kazanana kadar değil ölene kadar Trabzonsporluyuz. Trabzonspor Taraftarları için özel sözler
Fatih’in fethettiği, Yavuz’un yönettiği, Kanuni’nin doğduğu efsane şehir Trabzon!
Trabzonun sokakları, Bordo Mavidir yolları.. Biz Trabzon gençleriyiz, inletiriz stadları… 61’dir plakası, her yerde vardır havası… Bordo Mavi renkleriyle, Karadeniz fırtınası…
Güçlüyüz, gururluyuz, çünkü biz; Trabzonspor’ luyuz.
Efsane değil destansı gerçek.
Selam dur istanbul! Büyüklüğü hibet..
Son şampiyonluğu 20 yıl geçe, yeni destanlara az bir zaman var.
Sesimizi tüm dünya dinlesin, sert adımlarla her yer inlesin sesimizi kanatlılar dinlesin sert adımlarla istanbul inlesin..
Tulum kemence horon şampiyonsun sen Trabzon
Bordo kanımızla mavi göklere şampiyon Trabzonspor yazdıracağız!.. İstanbul saltanatını 6 kez yıktık, yine yıkacağız.
Ve sen yine bir gün şampiyon olacaksın diye her şeyin adı küçük yazıldı.
Belki bazı aptal kafalara göre 4. Büyük olamadık ama her zaman ve her yerde tek büyük ve en büyük olarak kaldık.
Şampiyonluk önemli değil, senin bu adaletsiz arenada vermiş olduğun asil ve onurlu mücadele yeter!
Trabzon’um geliyor çalsın davullar sazlar! Alemin kralına feda olsun bu canlar! Bordo-mavi rengimiz bükülmez bileğimiz!
Aksa bile kanımız değişmez bu gerçeğimiz..
Biz biziz, biz biriz, biz Trabzonspor’ luyuz.
Her ağustosta yeniden alevlenen bir sevda.
Burda her şey şike dostum, şampiyonluklar bile..
Biz onurumuzla savaşırız kaybetsek bile çok şey kazanırız Trabzonspor’ lu olmanın özeti sıradanlığı reddetmektir. Bu sıradanlığa kurban gitmeyelim. Trabzonspor bu ligin şekeri, İstanbul takımları tuzu biberi..
Fırtınayla bulduk seni, tarihlerden tanıdık seni o şanlı tarihinle yaşadıkça yaşarız seni.
Eceli gelen kanarya avni aker’ de uçar.
Şampiyonluk bilmesinde; yüreğimin coşkusuna, gönlümün sevgisine, dilimdeki her heceye ortak ettim seni..
Bilimiydim fırtınaların böyle eseceğini seni tanımasaydım eğer..
Trabzon aşkıyla düştük yollara, bir çare arıyoruz geçen yıllara..
Hiçbir hasretlik yok ki bu kadar uzun sürsün, hiçbir sevda yok ki beni bu kadar sarsın.
Trabzon’ un her köşesinde bir kaplan yatar. Biz muradımıza ancak şampiyon olmakla ereriz. Trabzonsporluyuz can veririz, nam alırız.
Güneş doğudan yükselir, fırtına karadeniz’ den doğar.
Büyüklük ne başkalarını zayıflatarak, ne de isim yapmayla elde edilir. Büyüklük erdemdir, onurlandırır ama onur gerektirir..
Bu kaplan ne uyur, ne nefret uyandırır, onuruyla savaşır kaybetse bile çok şey kazanır.
Kanımız ts rh pozitif, kansızlara duyurulur..
İyi gününde kötü gününde hep beraberiz çünkü biz Trabzonlu gençleriz.
Karadeniz fırtınası geliyor, savun istanbul..
Büyüklüğümüzü yıldız sayarak değil, onurumuzla ölçün..
3 yıldız olamazsan tek yıldız ol, ama gönüllerdeki en parlak yıldız sen ol..
Şampiyonluk bir şans oyunu değil, seçim sorunudur, beklenecek değil elde edilecek bir şeydir.
Yeniden fark yaratma yürekliliğini gösterme ve gerçekten yapmaya değer bir şey yapma zamanı gelmiştir.
Kanarya olmayı kabul edenler, kafeslenince şikâyet etmemelidirler.
Yalnız kendimiz olmak demek, bizi bizden başka her şeye dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan birilerinin inadına, var gücümüzle bu zorlu savaşa girmek ve durmaksızın savaşmak demektir.
Bu fırtınayı dindiremezsiniz, biz susarız adımız kalır. Her ormanı boş zannetmeyin belki bir kaplan uyumaktadır.
Bilsen neler haykırırdık dünyaya sana layık sıfatlar olsa!
Bu aşk bitmez, bu fırtına asla dinmez!
Fazlamız Trabzonspor’ lu oluşumuz..
Alayına isyan, inadına Trabzonspor.
Senin gücün karanlığı yırtacak..
Asıl büyük, büyük diye geçinenlerle koca bir yürekle savaşabilendir.
Seni sevmek bir tavır, karşılıksız sevmeyi öğrenmektir.
Nasıl anlatılır ki! Bu sevdayı yaşamayan nasıl anlar ki!..
Biz kendimize inandıkça, başkaları da bize inanacaktır.
Nasıl bir sevdasın sen ki! Seni sevmemek için sebep bulamaz kalbim..
Fener şerefi yarım çık avni aker’e oynayalım.
Bir gün herkes Trabzonspor’ lu olmasın, o ayrıcalık bizde kalsın!
Seni sevmeyen ölsün, insan seni sevmeye görsün..
Ölümüne bir sevda bu, duysun tüm dünya bunu, ne Fener’i, ne cimbom’u sevdik biz Trabzon’u, ne zaman gelecek bu büyük Hasretliğin sonu, görelim seni türkiye’nin şampiyonu..
Ölüm nereden gelirse gelsin fark etmez, cenazeme bordo mavi çiçek atılacaksa, tabutuma bordo mavi bayrak sarılacaksa, sefa gelir ölüm, hoş gelir..
Kıyak bitti istanbul, dev uykudan uyandı. Şimdi gururla, coşkuyla, inançla, Trabzonspor’ un yükselme zamanıdır.
Başkalarının büyüklüğünden gocunanlar ancak kendilerini küçültürler.
İstanbul takımlarının ikinci versiyonu olacağımıza, her zaman kendimizin birinci sınıf versiyonu olmayı yeğleriz..
Gezen kaplan, yatan aslandan nasiplenir.
Burası avni aker hayvanat bahçesi değil, aslan kanarya kartal giremez..
Yalnızca köpeklerin dünyası siyah beyazdır.
Elektrikte edison, futbolda Trabzon, araplarda petrol, Trabzon’da futbol..
Fenerbahçeli olunmaz Trabzonlu olunur Trabzon’u sevmeyenler kendini döver durur.
Yaşıyorsam sebebim, ölürsem nedenimsin.. Trabzonum sen bu dünyada teksin..
Bizi ne takımlar başkanlar yıkmak istedi ama yılmadık yıkılmadık şimdi sıra geldi şampiyonluğa ona göre istanbul titremeye Basla..
Durduramazlar seni, susturamazlar beni şampiyonluk için saldır Trabzonsporum.
Benim için hayatta 2 şey önemlidir, biri özgürlüğüm diğeri Trabzonspor, özgürlüğüm için canımı, Trabzonspor için Özgürlüğümü feda ederim.
Büyüklük bir kesirle ifade edilecek olursa, payı şampiyonluk sayısını, paydası da kuruluş tarihini, payda büyüdükçe kesrin Değeri azalacaktır..
Küçümsenen takımların büyük gururları olur.
Kendin ol, kendine güven, kendinle yarış, tek ihtiyacımız kendi içimizdeki barış.
Kartal kanaryayı, taklit edeyim derken, kendi yürüyüşünü şaşırmış.
Tam 20 yıl geçti, hasretimiz hiç dinmedi. Artık yeter sevindirin bizi..
Şampiyon olmadan geçen onca senelere rağmen kalbimizde sadece sen, sen varsın Trabzon’um
Gel dedin de gelmedik mi? Sev dedin de sevmedik mi? Yeter artık üzme bizi bitir bu büyük hasreti..
1967 de doğdu 6 kez şampiyon oldu, tam 20 yıl geçti hasretle dolu, yine de seviyoruz biz Trabzon’u..
Trabzon’um sen başkasın kalbimin yıldızısın, şampiyon olmasan da sen başımın tacısın. Geçse de 20 sene, bitmese çekilen çile, bir ömür boyu sürse de taraftarın hep seninle.
Denizin kenarında, yağmur altında yürürken sokakta gün batımında kafamı yastığa her koyuşumda aklımdaki tek şey sensin Trabzon..
Ecelim geldiğinde son nefesimde bordo-mavi kefen var vasiyetimde, çocukluktan bu yana her dönemimde aklımdaki tek şey “sendin” Trabzon..
Bordoyla mavidir benim hayatım Trabzon’ um benim biricik aşkım
Trabzonsporlu olmak, sabrı erdem bilenlerin işidir.
Aslanla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.
İstanbul’ un taşı toprağı artık altın değil, Fener hepsini sömürdü..
0 notes
dogumgunumesajlari · 8 years ago
Text
Trabzonspor Sözleri
En Güzel Trabzonspor Sözleri, Kazanana kadar değil ölene kadar Trabzonsporluyuz. Trabzonspor Taraftarları için özel sözler
Fatih’in fethettiği, Yavuz’un yönettiği, Kanuni’nin doğduğu efsane şehir Trabzon!
Trabzonun sokakları, Bordo Mavidir yolları.. Biz Trabzon gençleriyiz, inletiriz stadları… 61’dir plakası, her yerde vardır havası… Bordo Mavi renkleriyle, Karadeniz fırtınası…
Güçlüyüz, gururluyuz, çünkü biz; Trabzonspor’ luyuz.
Efsane değil destansı gerçek.
Selam dur istanbul! Büyüklüğü hibet..
Son şampiyonluğu 20 yıl geçe, yeni destanlara az bir zaman var.
Sesimizi tüm dünya dinlesin, sert adımlarla her yer inlesin sesimizi kanatlılar dinlesin sert adımlarla istanbul inlesin..
Tulum kemence horon şampiyonsun sen Trabzon
Bordo kanımızla mavi göklere şampiyon Trabzonspor yazdıracağız!.. İstanbul saltanatını 6 kez yıktık, yine yıkacağız.
Ve sen yine bir gün şampiyon olacaksın diye her şeyin adı küçük yazıldı.
Belki bazı aptal kafalara göre 4. Büyük olamadık ama her zaman ve her yerde tek büyük ve en büyük olarak kaldık.
Şampiyonluk önemli değil, senin bu adaletsiz arenada vermiş olduğun asil ve onurlu mücadele yeter!
Trabzon’um geliyor çalsın davullar sazlar! Alemin kralına feda olsun bu canlar! Bordo-mavi rengimiz bükülmez bileğimiz!
Aksa bile kanımız değişmez bu gerçeğimiz..
Biz biziz, biz biriz, biz Trabzonspor’ luyuz.
Her ağustosta yeniden alevlenen bir sevda.
Burda her şey şike dostum, şampiyonluklar bile..
Biz onurumuzla savaşırız kaybetsek bile çok şey kazanırız Trabzonspor’ lu olmanın özeti sıradanlığı reddetmektir. Bu sıradanlığa kurban gitmeyelim. Trabzonspor bu ligin şekeri, İstanbul takımları tuzu biberi..
Fırtınayla bulduk seni, tarihlerden tanıdık seni o şanlı tarihinle yaşadıkça yaşarız seni.
Eceli gelen kanarya avni aker’ de uçar.
Şampiyonluk bilmesinde; yüreğimin coşkusuna, gönlümün sevgisine, dilimdeki her heceye ortak ettim seni..
Bilimiydim fırtınaların böyle eseceğini seni tanımasaydım eğer..
Trabzon aşkıyla düştük yollara, bir çare arıyoruz geçen yıllara..
Hiçbir hasretlik yok ki bu kadar uzun sürsün, hiçbir sevda yok ki beni bu kadar sarsın.
Trabzon’ un her köşesinde bir kaplan yatar. Biz muradımıza ancak şampiyon olmakla ereriz. Trabzonsporluyuz can veririz, nam alırız.
Güneş doğudan yükselir, fırtına karadeniz’ den doğar.
Büyüklük ne başkalarını zayıflatarak, ne de isim yapmayla elde edilir. Büyüklük erdemdir, onurlandırır ama onur gerektirir..
Bu kaplan ne uyur, ne nefret uyandırır, onuruyla savaşır kaybetse bile çok şey kazanır.
Kanımız ts rh pozitif, kansızlara duyurulur..
İyi gününde kötü gününde hep beraberiz çünkü biz Trabzonlu gençleriz.
Karadeniz fırtınası geliyor, savun istanbul..
Büyüklüğümüzü yıldız sayarak değil, onurumuzla ölçün..
3 yıldız olamazsan tek yıldız ol, ama gönüllerdeki en parlak yıldız sen ol..
Şampiyonluk bir şans oyunu değil, seçim sorunudur, beklenecek değil elde edilecek bir şeydir.
Yeniden fark yaratma yürekliliğini gösterme ve gerçekten yapmaya değer bir şey yapma zamanı gelmiştir.
Kanarya olmayı kabul edenler, kafeslenince şikâyet etmemelidirler.
Yalnız kendimiz olmak demek, bizi bizden başka her şeye dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan birilerinin inadına, var gücümüzle bu zorlu savaşa girmek ve durmaksızın savaşmak demektir.
Bu fırtınayı dindiremezsiniz, biz susarız adımız kalır. Her ormanı boş zannetmeyin belki bir kaplan uyumaktadır.
Bilsen neler haykırırdık dünyaya sana layık sıfatlar olsa!
Bu aşk bitmez, bu fırtına asla dinmez!
Fazlamız Trabzonspor’ lu oluşumuz..
Alayına isyan, inadına Trabzonspor.
Senin gücün karanlığı yırtacak..
Asıl büyük, büyük diye geçinenlerle koca bir yürekle savaşabilendir.
Seni sevmek bir tavır, karşılıksız sevmeyi öğrenmektir.
Nasıl anlatılır ki! Bu sevdayı yaşamayan nasıl anlar ki!..
Biz kendimize inandıkça, başkaları da bize inanacaktır.
Nasıl bir sevdasın sen ki! Seni sevmemek için sebep bulamaz kalbim..
Fener şerefi yarım çık avni aker’e oynayalım.
Bir gün herkes Trabzonspor’ lu olmasın, o ayrıcalık bizde kalsın!
Seni sevmeyen ölsün, insan seni sevmeye görsün..
Ölümüne bir sevda bu, duysun tüm dünya bunu, ne Fener’i, ne cimbom’u sevdik biz Trabzon’u, ne zaman gelecek bu büyük Hasretliğin sonu, görelim seni türkiye’nin şampiyonu..
Ölüm nereden gelirse gelsin fark etmez, cenazeme bordo mavi çiçek atılacaksa, tabutuma bordo mavi bayrak sarılacaksa, sefa gelir ölüm, hoş gelir..
Kıyak bitti istanbul, dev uykudan uyandı. Şimdi gururla, coşkuyla, inançla, Trabzonspor’ un yükselme zamanıdır.
Başkalarının büyüklüğünden gocunanlar ancak kendilerini küçültürler.
İstanbul takımlarının ikinci versiyonu olacağımıza, her zaman kendimizin birinci sınıf versiyonu olmayı yeğleriz..
Gezen kaplan, yatan aslandan nasiplenir.
Burası avni aker hayvanat bahçesi değil, aslan kanarya kartal giremez..
Yalnızca köpeklerin dünyası siyah beyazdır.
Elektrikte edison, futbolda Trabzon, araplarda petrol, Trabzon’da futbol..
Fenerbahçeli olunmaz Trabzonlu olunur Trabzon’u sevmeyenler kendini döver durur.
Yaşıyorsam sebebim, ölürsem nedenimsin.. Trabzonum sen bu dünyada teksin..
Bizi ne takımlar başkanlar yıkmak istedi ama yılmadık yıkılmadık şimdi sıra geldi şampiyonluğa ona göre istanbul titremeye Basla..
Durduramazlar seni, susturamazlar beni şampiyonluk için saldır Trabzonsporum.
Benim için hayatta 2 şey önemlidir, biri özgürlüğüm diğeri Trabzonspor, özgürlüğüm için canımı, Trabzonspor için Özgürlüğümü feda ederim.
Büyüklük bir kesirle ifade edilecek olursa, payı şampiyonluk sayısını, paydası da kuruluş tarihini, payda büyüdükçe kesrin Değeri azalacaktır..
Küçümsenen takımların büyük gururları olur.
Kendin ol, kendine güven, kendinle yarış, tek ihtiyacımız kendi içimizdeki barış.
Kartal kanaryayı, taklit edeyim derken, kendi yürüyüşünü şaşırmış.
Tam 20 yıl geçti, hasretimiz hiç dinmedi. Artık yeter sevindirin bizi..
Şampiyon olmadan geçen onca senelere rağmen kalbimizde sadece sen, sen varsın Trabzon’um
Gel dedin de gelmedik mi? Sev dedin de sevmedik mi? Yeter artık üzme bizi bitir bu büyük hasreti..
1967 de doğdu 6 kez şampiyon oldu, tam 20 yıl geçti hasretle dolu, yine de seviyoruz biz Trabzon’u..
Trabzon’um sen başkasın kalbimin yıldızısın, şampiyon olmasan da sen başımın tacısın. Geçse de 20 sene, bitmese çekilen çile, bir ömür boyu sürse de taraftarın hep seninle.
Denizin kenarında, yağmur altında yürürken sokakta gün batımında kafamı yastığa her koyuşumda aklımdaki tek şey sensin Trabzon..
Ecelim geldiğinde son nefesimde bordo-mavi kefen var vasiyetimde, çocukluktan bu yana her dönemimde aklımdaki tek şey “sendin” Trabzon..
Bordoyla mavidir benim hayatım Trabzon’ um benim biricik aşkım
Trabzonsporlu olmak, sabrı erdem bilenlerin işidir.
Aslanla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma.
İstanbul’ un taşı toprağı artık altın değil, Fener hepsini sömürdü..
0 notes