#Gülhan Ay
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 2 months ago
Text
Attilâ İlhan Anma Etkinliği Kuşadası'nda Gerçekleşti
Attilâ İlhan Anma Etkinliği Kuşadası’nda Gerçekleştirildi Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından, şair, romancı, deneme yazarı, senarist ve düşünür Attilâ İlhan, 19’uncu ölüm yıldönümünde Kuşadası Belediyesi ve Kuşadası Homeros Şiir Kulübü tarafından düzenlenen anlamlı bir etkinlikle anıldı. Bu özel etkinlik, tarihi Kuşadası evlerinin bulunduğu Yıldırım Caddesi’ndeki Çalıkuşu Kültür Evi‘nde…
0 notes
kemalsunalarsivi · 3 years ago
Text
Ankaralı Kız İstanbulda
1. HABER
Son yıllarda genç bir komedyen filmlerimizde görünmeye başladı. Küçük rollerde bile kendisini sevdirmeyi başaran bu sanatçının adı, Kemal Sunal. Bakın onun için Zeki Müren ne diyor: «Biraz Fernandel, biraz Belmondo... İşte Kemal Sunal!» 
 2.HABER 
KARIŞIM - Zeki Müren'in söylediği gibi Kemal Sunal gerçekten Fransiz sinemasının iki dev oyuncusu J.P. Belmondo ve Fernandel'in karışımı gibi. 1944 yılında İstanbul'da doğan Kemal Sunal'ın sanat hayatı tiyatro ile başlamış. Genç sanatçı şimdilik ikisini beraber yürütüyor. 
 3. HABER 
Saflığın bir simgesi olan yüzü için kesin konuşmak imkânsız. Arkaya taradığı saçlarının çerçevelediği çehre anlamsızlığın zirvesinde âdeta. Bakışları bom boş özellikle dudaklarını sarkıttığı zaman insana sadece gülme hissi veriyor. Tipine gelince... Galiba bu konuda en güzelini Zeki Müren söylemiş: -- «Biraz Fernandel, biraz Belmondo, işte Kemal Sunal..» Tipi böylesine karmaşık olan Kemal Sunal son ayların en gözde isimlerinden biri oldu. Peş peşe çevirdiği komedi filmlerinde yarattığı kişiler öylesine sevilip benimsendi ki kısa zamanda «kimdir yahu bu adam » lafı ortalıklarda dolaşmaya başladı. Şimdi biz bu «kimdir». in cevabını veriyoruz. Devekuşu Kabere Tiyatrosunda Metin Akpınar, Zeki Alasya ve Ahmet Gülhan saç ayağından sonra gelen isim, olan Keman Sunal sanat hayatına tiyatro oyuncusu olarak atılmış. 1944 yılında Istanbul'da dünyaya gelen, iki kardeşi olan, Vefa Lisesini bitiren Sunal'ın tiyatroculuk dönemindeki ilk oyunu Kent Oyuncularında sahneye konulan «Fadik Kız... Şimdi rol aldığı oyunların sayısını hatırlamıyor ama iş sinemaya geldi mi bakın neler söylüyor: İlk Filmim Tatlı Dillim... Devekuşu'nda oynarken seyretmişler ve bunun üzerine teklif yapmışlar. Geri Zekâlı bir basketbolcuyu oynadım. Tuttu... Ardından 'Canım Kardeşim', 'Yalancı yârim, 'Güllü Geliyor Güllü, ve son olarak 'Oh olsun'. Bütün bu saydığım filmlerde hep geri zekalı, daha doğrusu salak oldum. Kemal Sunal şimdilik seyircinin yabancısı olduğu bir isim. Sadece canlandırdığı tipe katılırcasına gülen seyirci kendisini tanımıyor. Bakın misalini nasıl veriyor. Vizyona çıkan son filmim Oh Olsun'un Adana'daki galasına gittim. Seyircinin arasına oturdum. Salon karanlık olduğu için ilgilenmediler bile. Derken adım anons edildi. Salonda çıt yok. Sırtımdan soğuk bir ter boşaldı, 'rezil oldum' dedim kendi kendime. Fakat sahneye çıkar çıkmaz seyirci 'aaa bak bizimki' dedi ve alabildiğine alkışlamaya başladı. Ben de derin bir ohhh çektim. Seyircinin bu kadar büyük ilgisi Kemal Sunal'ı ister istemez başrole itti. Arzu Film'in mart ayında yapacağı filmde Sunal başrolde oynayacak. Filmin muhtemel adı Salak Milyoner. Filmin yönetmeni Ertem Eğilmez, varın gerisini siz tahmin edin. 
 4. HABER 
 BAŞROL - Sinema dünyasına daha yeni «Merhaba diyen genç oyuncu yakında «Salak Milyoner isimli filmde başrol oynayacak. Film hakkında konuşmaya lüzum yok herhalde, baş. tan sona komedi olacak tabii. 
 5. HABER 
Türk sineması yeni bir komedyen kazandı... Kemal Sunal başrol oynuyor TÜRK sinemasında yeni bir komedyen doğdu: Kemal Sunal.. "Oh Olsun"' filminde bütün dikkatleri üzerine çeken Sunal önümüzdeki günlerde başrole çıkacak ve ilginç bir komedi filmi çevirecek. Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun elemanlarından olan Kemal Sunal 5 yıllık tiyatrocu. Fakat şimdiye kadar sadece üç film çevirmişti. Bu üç film de Ertem Eğilmez tarafından yönetilmişti. Bu filmlerde kendini fazla gösteremeyen Kemal Sunal, ilginç fiziğini ilk defa "Oh Olsun" filminde gösterebildi. Seyircinin büyük ilgisini çeken filmde Tarik Akan'ın kardeşi rolünde çok beğenildi. Bundan kuvvet alan Arzu Film de Kemal Sunal'ı başrolde oynatmayı düşündü. Ve bir proje hazırlamaya başladı Şimdi tamamen Kemal Sunal'ın üzerine kurulu bir senaryo olacak bu projenin önümüzdeki ay gerçekleşmesine uğraşılıyor. Filmde henüz belli olmamasına rağmen Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun tüm elemanları rol alacak. "Oh Olsun" filmindeki Tarık Akan'ın kardeşi rolü ile şansı açılan Kemal Sunal, "Şayet sinemada aradıklarımı bulur sam devam ederim. Belki de tiyatroyu bırakırım," diyor. Genç oyuncu seyirciye kendini beğendirirse uzun bir aradan sonra sinema ya giren ilk komedyen olacak.
2 notes · View notes
mustafaokutan · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ne Okuyoruz ? Geceye Bir Kitap Bırak! . Od #iskerderpaka kitabını okuyorum . Keşke her etiketlenen hijayenizi veya fotoğrafı yayınlasam ama vakit ve nakit kısıtlı emek lazım . Yeni kitap okurlarla tanışmak ve ne okunduğunu öğrenmek istiyorum. . . . . . 2009 dan beri burdayiz. 2019 da binlerce gönderi yayınladık. Sadece geçen ay 150 den fazla eski veya yeni kitap fotoğrafınızı yayınladık . . . ���🌞2019 okuduklarım🌞🌞 . Balca @edageyik90 Kırmızıİplik @sevgicelikmi Ben Sevgi Yolu @sabandogan11 Pirahen @senerisleyen Yol Arkadaşım @sait.kosk Yeniden Dirilen Aşk @hafize_korkmaz_karabayram Vecd @dinginokur Gülüm Dedem @karacam_aysem Güzel Şeyler Zaman Alır @sedaerogluofcial Ben @resitoztoprak Umpi @eyupcanoyficial . Şeytan, Azrail ve Gardiyan @turgay.cumak İzi Var Hâlâ @seyran.yksk . @nefes_gokhantunc 1-2 Mayısta Aşk @naciye_demirkol Ağanın Küçük Karısı @ozlem.yazar.12 Kaybolan Düşler Senfonisi @ibrahimyusufpala @salomekitap @orcun_zeren @anahtarmuratbuda @renkitap Kullan yada Kaybet Beyin Bedava @yzrahmetalpaslanuzman_psk.dnsm @6341adalet @m.t.ozturk @zulkarneynbuyukiskender Eren Kurt @siyahkediroman @muratunver7 Mühürlü Zarf @purlenkiyat Düş Mevsimi @mehmetpektas3232 @kendiniyenilekitap_renew Mutluluğun Sırları Gülhan Eroğlu Yürek Çıkmazı @atike_hiclier . Yüksek Gerilim @harlancoben . Son @alexsandraorlova Deşifre Deha Gece Nöbeti @tess.gerritsen . Dumandan #hastang 'e iletişim @soydasnurgul . Cuma Güneşi @yazaromerkizilyer . Buğu @arda_cinarlik . Arsine @alibayram.com.tr . Şirketler Yıldız Çalışanlarını Neden Kaybeder @_cananduman_ . Ahyâr @atalaryaren . Hiç ve herşey @bulentozdemir.edebiyat . . . . #kitapokurlar #neokuyoruz #bookstagram #geceyebirkitapbırak #bookstagramturkiye #okuduklarim #kitaptavsiyesi #okudum #okudumokuyun #kitapyorum #kitapkurdu #kitap #fotokitap #neokuyorum #kitapdünyasi #kitapkolik #kitaplik #kitapseyyahi #senyorumla #kitapokufotografcek #fotografcekkitapoku #kitapkurdu #booklover #okudumbitti #bookworm #yayinevi #yayınevi #herkesokusun https://www.instagram.com/p/B7Hb_tWpsLw/?igshid=w74iz7ud9e2h
0 notes
bilgiwebim · 5 years ago
Text
Yalçın Gülhan hayatını kaybetti.. Yarın toprağa verilecek!
Tumblr media
Yeşilçam'ın sevilen yüzü, Mahallenin Muhtarları'nın şoför Ali'si Yalçın Gülhan, 75 yaşında hayatını kaybetti. Yüzlerce film ve dizide rol alan Mahallenin Muhtarları dizisinin şoför Ali’si Yalçın Gülhan, 75 yaşında hayatını kaybetti. Uzun bir süredir özel bir hastanede tedavi gören Yalçın Gülhan’ın vefatıyla ilgili konuşan Müjdat Gezen, “Hem asker arkadaşımdı hem sinema ve dizilerden rol arkadaşımdı. Çok sevdiğim dostumu kaybettim. Çok üzgünüm. Özel bir hastanede tedavi görüyordu” diye konuştu. Gülhan’ın cenazesi yarın Karacaahmet Camii’nde kılınacak ikindi namazına müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verileceği öğrenildi.
Tumblr media
YALÇIN GÜLHAN KİMDİR? Mahallenin Muhtarları dizisindeki Şoför Ali karakteri ile tanınır.Yalçın Gülhan, 27 Aralık 1944 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. AslenAdanalıdır. Babası Devlet Demir Yolları'nda revizörlük (vagon teknisyeni) yapmış. Sanatçı Ahmet Gülhan abisidir. Yönetmenliğini Yavuz Yalınkılınç'ın yaptığı 1964 yapımı ''Dağlar Aslanı'' filmi ile oyunculuğa başladı. 70′li yıllarda Ulvi UrazTiyatrosunda ve Devekuşu Kabare Tiyatrosunda çeşitli oyunlarda rol aldı.Zamanla daha çok yardımcı erkek oyuncurollerinde oyunculuğunu kanıtladı. Hem iyi hem de kötü karakterleri büyük bir başarıyla canlandırmasını bildi. Özellikle asi tipleri canlandırmakta çok inandırıcı oldu. Yeşilçam'ın erotik filmler döneminde o da bu tür filmlerde oynamak zorunda kaldı. Diğer sinema sanatçıları gibi Yalçın Gülhan da sinemanın krizde olduğu dönemde oyunculuğu bırakıp şarkıcı olarak sahneye çıktı. Seksenlerde Coşkun Sabah ile Maksim'de altı ay sahneye çıkan Gülhan, altı yıl şarkıcılık yaptı. 5 Ekim 1992 - 18 Haziran 2002 tarihleri arasında Oğuz Yalçın, Filiz Kaynak,Avni Kütükoğlu ve Nursan Esenboğa'nın yönettiği, Kandemir Konduk'un senaryosunu yazdığı "Mahallenin Muhtarları" adlı aile dizisinde Yalçın GülhanŞoför Ali karakterini canlandırırken; diğer rollerde Erkan Can, Cihat Tamer,Aydan Burhan, Esra Akkaya, Sevil Üstekin, Leman Çıdamlı, İsmet Özhan,Açelya Akkoyun, Filiz Taçbaş, Sümer Tilmaç, Suna Selen, Sezai Aydın,Mümtaz Sevinç, Zafer Önen, Nurhan Damcıoğlu gibi isimler oynamıştır. "Görünürken Neler Gördüm" adlı kitabında, meslek hayatı boyunca gözlemlediklerini ve deneyimlerini anlatan Yalçın Gülhan, sinema kariyerinde hatalar yaptığını, iyi filmler beklemek yerine para için ucuz ve basit filmlerde oynadığını, bunların kariyerine zarar verdiğini ve pişman olduğunu belirtiyor.
Tumblr media
kaynak: Yenişafak Read the full article
0 notes
seslimeram · 8 years ago
Text
Çocukların Katledildiği Yerde Yaşam Söz Konusu Edilebilir Mi
Tumblr media
Muktedir şaşkınlık derecesini çoktandır geride bırakmış, artık alabildiğince demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet gibi müştereğimiz olan tahayyülleri alt etmeye devam eden bir mekanizmayı var ediyor. Bugünün ülkesinde devletlinin taarruzları yıkımın da başlangıcını temellendiriyor. Temel olan hakların talanı, enikonu sessizliğe gömülen memleket, bir şablondan ayrıştırılarak artık ezber edilmiş yeni ülkenin imarı için gözden çıkartılıyor. Meşruluk sorgusunu çoktandır, hallice unutmuş bir yapımla, benim dediğim olur, bunlar doğrudur gerisi yalandır bahisleri bir iki aralıksız norm haline dönüştürülüyor. Hiç kimse artık ötekinde açılmış olan onarılmayacak yıkımdan haberdar değil.
Tek adamlığın bu menzildeki binasında, güncelliği için çalışılan her hamle bir dönüşümü değil var olanı çürütüyor, bu kimsenin umuru değil. Yapılandırılanla var edilen, varlığı tescillenen bir fasit daireyi imliyor. Çekinceli yahut da deneme yanılma yoluyla değil her şeyi paldır küldür hırgür içerisinde var eden, tanımlayarak yeniden biçimlendiren bir menzil şaka değil sahici kılınıyor. 16 Nisan açık hileli referandumundan çıkan sonuç, maniple edilip, sorgulanamaz kılınmış cerahat her yanda hepimizi kuşatmaktadır. Halk, sandık denilen ol mezbelelikten bile nihai bir sonuç çıkartmışken “kazın ayağı öyle değil” şu mühürsüz oylar neden geçerli değil ile başlayan devletlinin hamlesi, süreç bugün sistemin yeniden sıfırlandığı, eskiye hiç benzemez bir karabasan döngünün, onu aşan bir tahayyülün ta kendisinin -imalinin yolunu açmaktadır.
Muktedir için sistem / sandık ve saire, evetler ya da hayırlar değil düzenin sahiplerinin sözleridir aslen mühim olan. Bugün var edilen düzlem, bunun bir kanıtlayıcısıdır. Karanlık uzak öte bir kavram değildir, bu menzilin tek, yegâne istikametidir hep kestirmeden. Yaşama dâhil edilen her çaba ile muktedir hayat meselini alaşağı etmektedir. Bir Mayıs Emek Bayramı gösterilerinde karşı karşıya kalınan devletli halen bu hizalama ve yeniden tanımlanan karanlığın biçemini var etmektedir. Sınırlı bir sahaya verilen iznin dışında kalarak “Taksim”e çıkan her istikametin abluka altına alındığı ülke ile var edilendir, karanlığın temsili.
Güvenlik öne sürülerek emekçilere kapatılan Taksim ve civarını zapturapt için kolluk kuvvetince ‘işgal’ edilir. Bir Mayıs Gözaltı Kriz Masasının açıklamasında, en az yüz seksen bir kişinin gözaltına alındığı bildirilir. Çağlayan Adliyesinde avukatlarca yapılan itirazlar sırasında ortaya çıkan bir gerçekliktedir aslen mesele. Avukatların görüşmeye çalıştığı her iki savcı, gözaltı talimatlarını kendilerinin vermediğini aktarmaktadır. Hukukun iğfal edildiği, toplanma özgürlüğü, protesto hakkının yeni güçlü, büyük ülkede hakime, savcıya, adalete sorulup edilmeden hiç edilmesidir var edilen mesele.
Türkiye’de özgürlük bahsinden dem vurulurken Bir Mayıs -güvenli mitingi sahnesi olan Bakırköy’de ise başka bir türlü bir fişleme gerçekleştirilir. Her pankart için orada görevli kolluk kuvveti amirlerden onay alınır. Onaylanmayan pankart ve yazılarla Türkiye’nin gerçeği bir kenarda rehin edilir. Muktedir için, her şeyin kontrol altında tutulduğu, didik didik aranıp yoklanabildiği, keyfiyet hali ile “engellenebildiği” şey olarak varlığı “dönüştürülendir” yeni ülkede tüm o ileri demokrasi mefhumu.
Eşitlik, adalet ve özgürlük “kavramsal” olmaktan öte yaşamdaki varlıkları artık alenen unutturulmaya çalışılan edimlerdir. Görünen bir tahayyül değil hakikattir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Zeyd Raad El Hüseyin’in Deutsche Welle’de yayınlanan demecinde bahsettiğidir. “Türkiye’ye terörle mücadele uğruna insan haklarını çiğnememe çağrısı yapar El Hüseyin”. -Türkiye’deki görevden alma ve gözaltı sistematiğinin kanuni izleklere uygun olmasının düşük bir ihtimal olduğuna dikkat çeker El Hüseyin.
Birleşmiş Milletler nezdinde bildirilen, “uluslararası toplumun” farkında olduğunun bildirimidir. Bu ülkede var edilen çürümenin sınırlarıdır artık gösterilen, kaydı düşen. Bir hali, bir eksiltmeyi, bunca açıktan yıkımı var eden bir menzile söz eder; Zeyd Raad El Hüseyin ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği. Yıkımların ol kör karanlık rotasında yürümeye devam diyen menzilin yönetişim olgusu bütün bu kepazelikleri ihtiva etmektedir o bildirilir. Türkiye İnsan Hakları Derneği’nin yayınlandığı izleme raporları / geniş kapsamlı metinler düzleminde de bu barizdir. Muktedir için tehdit biteviye “güncellenendir”.
İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü Feray Salman’ın Dihaber Ajansına verdiği demeçtir. “AKPM’nin de, Türkiye’yi izleme kararından sonrasında imlenen” bildirilen tüm bu yekûnda andığımız asıl meramdır. Türkiye bütün bunları aştı denilirken hala. Yüz elli civarında gazetecinin, onlarca siyasetçinin tutuklandığı, yerel yönetimin merkeze yönlendirildiği bir süreç daha önce “yaşanmadı”. Böyle bir denetim mekanizmasının gelmekte olduğunu ve kaçınılmaz olduğunu da biz defalarca işaret ettik.”
Olağanüstü hal ve karar hükmünde kararnamelerle hemen hiç bitimsiz bir tükeniş mefhumunun peşi sıra ilerleyen yerdir artık her yerde hemen her şekilde, mercek altına alınan, incelenip durulan. Doğu ile Batı arasındaki köprü vecizi, meseli artık geçersiz ve lalettayin bir imgelemdir. Çürümenin dönüşümü, güncelliği, artık kesintisiz bir müşterek yağmasını göstere gelmektedir. Bugünün ülkesinde devletlinin taarruzları yıkımın rotasını da imlemektedir halle gidişat bunu bildirir. Bugünün ülkesinde hak talanının yeknesaklığı, birbiri peşi sıra var edilen hamleler artık tek bir şeyi bildirmektedir. Ümidin çürütülmesi kesintisizliğini.
Bir -yara halini güncellemek, yaşamı derdest etmeyi öncelemek nihai ve kalıcı olan bedeni yıkmak ‘peşinden’ koşulandır. İstikamet belirsiz bir şablon değil bizatihi bu çürüten tüm ol yitimi sıradanlaştıran halin ta kendisi adına biçimlendirilendir. Gözler önünde var edilen yıkım aslında her sıradanın paylaştığıdır. Mutlak, kati ve kesintisiz olan çürütme istenci üstünden güncellenen menziledir mesel. 10 Ekim Ankara Katliamı davasının üçüncü duruşmasında günyüzü bulan ifadelerdedir var edilen iklim. Eylemin organizatörü Halil İbrahim Düzgün’ün eşi tutuklu, Esin Altıntuğ’un ifadesi duruşmaya damgasını vurur.
Esin Altıntuğ ifadesinde katliamdan sonra ne kendisinin, ne de Durgun’un polis tarafından takip edilmediğini söyler. “Kentte çok rahat dolanıyorduk. Halil İbrahim evimizin altındaki garajı kiralayıp depo yapmış” bilgisini aktarır. Düzgün’ün hücre evi baskınında kendisini patlattığına inanmadığını bildirir, “Polisin onu sağ yakalamak istemediğini düşünüyorum. Ayrıca cesedini gördüm, sadece çenesi kaymıştı, yüzünde kan da yoktu. Öldürülmüş olabilir” iddiasında bulunur Altıntuğ. Mahkeme olay örgüsü içerisinde sırf bu lalettayin halin bile peşinden gitse, gidebilse şu yukarıdaki memleket hali de daha bir açığa çıkacaktır.
Mahkemenin üçüncü celsesinde tutukluluk hallerinin, sanıklar için devamına karar verilir. Hıncın, kinin ve nefretin sahipleri, yıkımı var edenlerden ‘ailelere’ hakaret ve sövgüler çıkagelir. Sanık Abdülhamit Boz ailelere “sokak köpekleri”, Talha Güneş’te “söyleyin onlara hırlamasınlar” diye hakaret eder. Antep Emniyet’inde ve çetede süreklilik arz eden yegâne şey nefrettir. Yıkımın hesabı verilecek mi mesele burasıdır.
Kobane’li çocuklara yardım götürmek için Riha’nın Pirsus ilçesinde bir araya gelmiş SGDF Üyesi gençlere yönelik IŞİD saldırısında 33 insan hayatını kaybetmişti. 21 ay sonra geçtiğimiz 4 Mayıs günü başlayan, 1’i tutuklu, ikisi firari üç sanıklı dava sanıksız bir tragedya olarak başlatılır. Ailelerin ve avukatların beyanları o hakikati alenen göstere gelmektedir. Eldeki sanık Ankara Katliam’ında da rol sahibi olandır. Suruç İçin Adalet Platformu Avukatlarından Gülhan Kaya “iddianameyi” eleştirerek “-Sözde Kobane Devrimi, MLKP’nin alt örgütü olduğu vd. gibi tespitleriyle, “zaten hak etmişlerdi” edasıyla sanıklar ve delilleriyle, gençlerin yanlarındaki oyuncakların ve ne iş yaptıklarıyla hiç ilgilenilmemiş.”
“Genç sosyalistler bir katil/tecavüzcü ordusunun yıktığı bir şehrin yaralarını sarmak için yola çıktı. Herkesin yapabileceği bir şeyler var diyerek doktorlara, avukatlara, psikologlara öncülük ettiler. Suruç’a giderken onlarca aramaya maruz kaldıkları halde Amara’nın bahçesinde tek bir polis yoktu. İddianamede patlama sonrasında gaz sıkan ve yolu kapatan kolluk güçlerine yönelik tek bir cümle yok. 3 savcı değişti, hiçbiri gizlilik kararını kaldırmadı. Bugün baktığımızda gizlilik kararı hiçbir işlem yapmamayı gizlemiş.” Memleketi, şu sınırlarda var edilen karanlığın satır satır açık dökümü karşımıza çıkartılandır, bir kez daha.
Yakup Şahin hakkında tutuklama kararı verilmesi, 18 aylık gizlilik kararı altındaki soruşturma evresinde hiçbir şey yapılmadığı için aynı failler 10 Ekim Ankara katliamını gerçekleştirdiler. Yıkımın mihmandarı olan ülke sahiciliğini muhafaza etmektedir. Çürütme istencinin, ol yıkım gayretinin bir tevatür değil, hakikatin ta kendisi kılındığı menzildir ortadaki mesele. Bugünün ülkesinde muktedirin hamleleri bu yıkımı / çöküntüyü var etmektedir. “İnsan Hakları Derneği Amed Şubesi” Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2017 yılı ilk üç ay insan hakları ihlalleri raporunu açıklar. Şube Başkanı Raci Bilici ilk üç ay içerisinde 7bin 907 hak ihlali yaşandığını bildirir.
Yılın ilk üç ayında hak ihlallerinin artış göstererek devam ettiğini belirten Bilici bu süreçte yargısız infazlar, işkence ve kötü muamele, toplanma ve gösteri hakkına yönelik yasaklar, müdahaleler, düşünce ve ifade, basın özgürlüğü, kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve nice bahisle bu mahrumiyet süreklilik kazandırılır. Sessiz ve derinden yapılandırılan savaşın yıkımı orta yerde halen güncellenendir. Cürümler silsilesi dokuz aydır var edilen olağanüstü halin tüm imkânlarıyla güncellenendir. Biyopolitik taarruz artık günceldir.
Bilici, “ağır insan hakları ihlallerine yol açan olağanüstü hal’in bir an önce kaldırılması talebinde bulunduklarını belirterek, “çatışmalı ortamın bir an önce son bulmasını, kalıcı bir çatışmasızlık halinin ve çözüm sürecinin yeniden müzakere edilmesi umuyoruz” diye cümlesini bağlar. Yaraları artık eksiksiz bir biçimde kanatmak güncellenmeye bunca açıktan devam edilirken bir tek söz kalır bir tek onunla mücadele söz konusudur bu şark ülkesinde. Daha İnsan Hakları Derneği Amed Şubesi raporunun cümleleri tamamlanmadan Bingöl’den, Amed’e yeniden abluka haberlerinin yer aldığı bir menzildir burası, o sözüm ona muasır medeniyet seviyesinde olduğu iddia edilen çürük, çürüten, kirli ülke bir kez daha yaşama kastedendir.
Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde, annesiyle birlikte kalan 3 yaşındaki Beritan Tosun’un “sarı, yeşil, kırmızı” renkli tokasına “ülkenin birliğini korumak” için el konulur. T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki Kadın tutuklular, cezaevinde yaşanan hak ihlallerini bildirdikleri bir mektupta yer alan küçücük bir dipnot bile aslen nasıl bir yerde olduğumuzu örneklemektedir. Bir çürüten menzil artık sahiden de sahici bir yıkım şablonuna rehin, her şeyden nem kapan, hayatı değil mevki ve devletliyi kutsayan ol yer artık sabitlenendir. Bir küçük çocuğun tokasından ‘ülke birliğini muhafaza etme’ gailesine varmak bu utancın belirtenidir.
Adana’nın Seyhan ilçesi Fuzuli Caddesinde düğün konvoyunu durduran polislerin anonsu üzerine olay yerine çok sayıda ekip sevk edilir. ‘Sarı, kırmızı, yeşil’ renklerdeki bezi salladığı öne sürülen iki kişi gözaltına alınırken, polisin bezi çakmakla yaktığı ifade edilir. Ajanslara düşen sayısız haberden bir başkasıdır. Bir ülkede yaşama halini, enikonu tükenişe rehin etmek güncellene gelendir. Bu bahis kurşunla, bombayla değil aynı hal ve istikamette tokayla, sallanan ala rengin fularlarla birlikte çıkagelen tehdit nüvesiyle hemhal olarak şekillendirilmektedir.
Yaşamın her halinde bir devletli g��lgesinin varlığını tescillemek, bunu bildirmek, ona alışkanlık kazandırmak, bağışıklığı sabit kılmak çabasına düşülendir. Bu mudur ol yeni ülke sorusu halen yanıtsız kalmaya devam etmektedir. 6 Mayıs gecesi, İstanbul Küçükçekmece’de, Yeşilova Mahallesi Tansel Caddesi Terzi Sokak’taki bir binaya gece polis tarafından ev baskını düzenledi. İddiaya göre, operasyonda polisle çatışmaya giren Sıla Abalay öldürüldü, 2 kişi de gözaltına alındı. “Operasyonun DHKP-C’ye yönelik olduğu öne sürüldü. 18 yaşındaki Sıla Abalay’ın yaşamını yitirdiği ev baskını sonrası DHKP-C’nin en üst düzey ismi öldürüldü haberleri yapılan medyada şimdi “Operasyonda asıl hedef 25 yıldır aranan TİKKO üyesi R. E. idi. Sıla Abalay tesadüfen oradaydı” denilmeye başlandı.”
DHA ve başka ajansların da aynı kaynaktan geçtiği haberde “TİKKO bağlantılı bir örgütten kaydı bulunan M. K. ve babası A. K. gözaltına aldı. Ekipler, Abalay'ın evde bulunmasının tesadüf olabileceğini belirtti” ifadesi kullanıldı.” Evrensel Gazetesi’nde yer alan haberde olduğu gibi, bu ülkede Sıla Abalay gibi insanların yaşamaları tamamen rastlantısal, tamamen şansa, açıkça rastgele kurşunlarla sonlandırılabilen bir mesele olarak güncellenir. Sıla Abalay, tıpkı Kemal Kurkut gibi, Rozerin Çiçek gibi, Cemile Çağırga gibi, Uğur Kaymaz gibi, Dilek Doğan gibi ve nicesi gibi devlet dersinde hayatı çalınan bir çocuktur. Henüz 18’inde yaşamın ‘tamamen’ sonlandırılması bir tahayyülden öte hakikat kılınandır.
Örgütlü yahut da örgütsüz olması asla bu yitimi normalleştirmezken, bir de boylu boyunca resmi altına örgütün üst yöneticisi olarak hedef alınan bir insanın rastgele katledildiği haberini nasıl okumalıyız. Bu ülkede insan hakkı ve hukukunun nasıl ayaklar altına alındığının bariz kılındığı bir yerde sahiden hayat her nedir bir rehinelikten gayri. Çatışmada öldürüldü, aslında teröristti kurgusunun kaçıncı kez bir genç, bir çocuk, bir yaşlı için yeniden kurulabildiğini düşündüğünüzde aslında şu meramın sathında anlatmaya çalıştığımızı da özetleyecek olan mesele karşımıza çıkacaktır.
Bir ülkede hayatların bunca lalettayin bir biçimde hiç edilmesidir mesele. Sıla Abalay’ın katledilmesinin ardından o mimli medyadan yansıyanlar sonunda ortaya çıkartılanın iki satırlık birkaç cümlelik bahislerle geçiştirilmesi yeni ülkenin istikametini bildiriyor. Geçmişin karanlığından el bulan, yönünü ol karanlık, kirli ve kanlı ve yıkım dolu geçmişin şablonuyla hemhal kuran menzil yine, yeniden var ediliyor.
İstanbul Gazi Mahallesi’nde, 15 Nisan günü polisin açtığı ateş sonucu katledilen iki gençten Barış Kerem’in annesi Melike Kerem’in Pazartesi günü yaptığı “basın açıklaması” sırasında kayda geçtiği cümlelerdedir aslında mesele. “Bizim çocuklarımız gizli saklı bir yere gitmedi, ailelerin gittiği bir piknik alanına gittiler. Geçen öğrendim. Bir adam ailesinden dört beş kişiyi öldürmüş ve o adamı tutuklayabilmek için bir saat dil döküyor katil polisler. Bu çocuklarsa, piknik yapıyor, doğum günü kutluyor, arabaya binip dönüyor. Şimdi bu kaçan Etiler ya da Nişantaşı dolmuşu olsaydı böyle olur muydu?”
“Bu katil polisleri kim haklı görüyorsa kim doğru yapmış diyorsa, bizim yaşadığımız acının aynısını yaşasınlar. Bu katil sürüsünü koruyanlar da katil ve bunlar ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.” “Çocuğun vurulduğu yer de, kimliği de önemli değil. Dur, dedi durmadı. Bu yüzden iki çocuk öldü öyle mi? Ama bizim çocuklarımız durdu. Ya da diyelim ki durmadı. Sen bu hakkı nereden alıyorsun, sen mi büyüttün bu çocukları, sen mi emek verdin?” Yıkımın şablonu üzerinde salt cürümler, silme kırım ve kıtallerle bir menzil var ediliyor.
Temel olan hakların talanı, enikonu sessizliğe gömülen memleket, şablondan ayrıştırılarak, artık ezber edilmiş yeni ülkenin imarı için gözden çıkartılıyor. Meşruluk sorgusunu hallice zamandır unutmuş yapı, benim dediğim olur, bunlar doğrudur gerisi yalandır bahislerini aralıksız norm haline dönüştürüyor. Kayıplar, katledilenler, cürümler ve silme biyopoltik bir şablon yeni ülkeyi imliyor. Görünen artık, ağır ve can yakan ve iç kıyan bir menzilden gayrısını bildirmiyor.
İnsanların haklarından edildiği, en çok da canlarının bunca rahatça alınabildiği bir yerde yaşamdan bahsedebilmek söz konusu edilebilir mi? Ekranlarda silme yalanların, değme boşboğazlıkların, atma ve tutmaların bu kez büyük ve güçlü ülke için sallana geldiği yerde, çocukların, gençlerin katledildiği, kırıldığı bir yerde sahiden bir yaşam söz konusu edilebilir mi? Sorguluyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2017
Görsel – Jerome LAGARRIGUE
1 note · View note
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
İnfazdan kurtuldu terör örgütünü çökertti
https://haberoldu.com/infazdan-kurtuldu-teror-orgutunu-cokertti
İnfazdan kurtuldu terör örgütünü çökertti
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde ilk kurşunu sıktığı Emniyet Genel Müdürü Terör Dairesi Başkanı Gazi Turgut Aslan ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte kurulan özel ekip örgütün tüm kripto muvazzaf teröristlerini deşifre eden önemli bir çalışmaya imza attı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla başlayan soruşturma için kurulan özel ekip Türkiye genelinde mahrem imamlar ile muvazzaf kripto askerlerin iletişim kurduğu 3 bin 554 adet sabit hat belirledi. Adalet Bakanlığının görevlendirdiği savcılar ile Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), TEM, Organize Şube ve KOM’dan oluşan ekibe Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan destek verildi. Çalışmanın başında Başsavcı Can Tuncay yer aldı. 
    HTS’LER ÇIKARILDI 
Başsavcılık, 28 Şubat 2018’de EGM’ye bağlı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’ndan İstanbul dışındaki diğer illere ait tespit edilen sabit hat ve büfe gibi telefon numaralarının haritasını istedi. Ardından bu numaralar TEM Daire Başkanlığı’nca oluşturulan veri havuzuna eklendi. Peşi sıra geriye dönük ayrıntılı çalışma yapıldı. TSK yapılanmasına uymayan 3 bin 554 hat tespit edildi. Daha sonra bu hatların HTS raporları çıkartılarak tek tek incelendi. 
    4 BİN 512’Sİ İSTANBUL’DA
İnceleme sonucunda sadece İstanbul’da 480 adet sabit telefon hattı olduğu belirlendi. İncelenme yapıldığında ise korkunç tablo ortaya çıktı: FETÖ ile ilişkileri tespit edilmeyen ve darbe soruşturmalarına da takılmayan toplam örgüt üyesi 4 bin 512 askere ulaşıldı. Aktif görevdeki bu kripto hainlerden 178’i albay, 72’si yarbay, 155’i binbaşı, 245’i yüzbaşı, 460’ı üst teğmen, 177’si teğmen, bin 610’u astsubay, 541’i uzman çavuş ve bin 074’ünün ise darbeden hemen sonra kapatılan askeri okul öğrencisi olduğu belirlendi. 
YEDİ OPERASYON 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı FETÖ’nün TSK yapılanmasında faaliyet gösteren ve kendileriyle büfe, market gibi yerlerdeki hatlar ile ankesörlü hatlar ile irtibat kurulan askerlere yönelik şuana kadar 7 ayrı operasyon yaptı. Haklarında gözaltı kararı verilen bin 340 kişiden bin 128’i yakalandı. Bunlardan 323’ü etkin pişmanlıktan yararlandı. 212 kişi ise firari olarak aranıyor. 
SOYLU AÇIKLAMIŞTI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Şu anda elimizde olan bir işi bitirdiğimiz zaman rahatlayacağız. Adalet Bakanlığımızla birlikte bu meseleyi yürütüyoruz, bunu bitirdiğimiz an rahatlayacağız ve bu, tehdidin, tehlikenin ortadan kalktığı anlamına gelmez ama çok önemli bir şekilde Türkiye bu tünelden Allah’a şükür çıkmış olacaktır” dediği çalışmanın altında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile MİT tarafından oluşturulan ekibin imzasının olduğu öğrenildi. 
SÜREÇ NASIL İŞLEDİ? 
Özel ekip, tüm Türkiye’de FETÖ mensubu askerlerin sivil yöneticileriyle haberleşme ve örgütsel faaliyet için kullandığı sabit hatların haritasını çıkardı. Ekipler daha sonra FETÖ askeri yapılanmasına ait hücreler ve hücrelerin yöneticisi konumundaki sivilleri tek tek tespit etti. Tamamlan harita ile FETÖ’nün devletteki yapılanması önemli ölçüde deşifre ve tasfiye edilmiş olacak. 
İnfazdan kurtuldu FETÖ’yü çökertti
Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı Turgut Aslan, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’nda FETÖ’cüler tarafından derdest edildi. Koruması Hasan Gülhan ile infaz edilen Aslan, başına mermi isabet etmesine rağmen hayata tutundu. Aslan yaklaşık 5 ay yoğun bakımda tedavi görüp beş beyin ameliyatı geçirdi. Sağlığına kavuşarak görevini başına dönen Aslan, kurduğu ekip ile FETÖ’ye ağır darbe indirdi.
Star
Kaynak: HABER7.COM
0 notes
bagimsizweb-blog · 6 years ago
Text
CHP'de o ilde toplu istifa depremi!
Detaylar için https://bagimsizweb.com/chpde-o-ilde-toplu-istifa-depremi/
CHP'de o ilde toplu istifa depremi!
Tumblr media
CHP Şanlıurfa İl Başkanlığından 10 yönetim kurulu üyesi ile partinin Eyyübiye ilçe başkanı görevlerinden istifa etti.
Öğretmenevinde düzenlenen basın toplantısında grup adına açıklama yapan CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Neşe Tanal, İl Başkan Vekili Hayrettin Cidir’in görevini sürdürmesine tepki amacıyla bazı partililerin ve CHP Eyyübiye ilçe başkanının görevlerinden istifa ettiklerini söyledi.
Şu an vekaleten il başkanlığını yürüten Hayrettin Cidir’in bu görevi sürdürmesi yönünde karar alındığını aktaran Tanal, şöyle konuştu:
“İlimizde yıllardır hasret kaldığımız partimizin adına bizi temsil edecek bir aday çıkartmaktır. Sonuçta bu emelimize halkımızın desteğiyle ulaşmış olmaktan hepimiz onurlu ve gururluyuz. Ancak seçimlerin ardından 6 ay gibi bir süre geçmesine rağmen partimizi vekil başkan görevini sürdürmekte olup bu konuda bir adım atılmadığı görülmüştür. Yerel seçimlere kısa bir süre kala vekil il başkanıyla başarılı olmayacağımız aşikardır. Bu doğrultuda yönetim kurulu üyeleri olarak Mustafa Taplamacı, Neşe Tanal, Ahmet Kılıç, Semiha Alkan, Hasan Gülhan, Halit Kılıç, Çetin Uluç, Ahmet Yağmur, Mustafa Rızvanoğlu ile Mehmet Kılıç ve CHP Eyyübiye İlçe Başkanı Şaban Kılıç olarak örgütümüzle aldığımız karar doğrultusunda demokratik hakkımızı kullanarak görevimizden istifa kararı almış bulunmaktayız. CHP İl Başkan Vekili Hayrettin Cidir’in bu görevini yürütmesi ve bu kişiyle çalışamadığımız ve çalışamayacağımızdan dolayı CHP İl Başkanlığı yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğimizi bildiririz.”
0 notes
exxennews · 6 years ago
Text
FETÖ sanığı 16 iş insanı hakkında hüküm açıklandı
New Post has been published on https://www.bitarafhaber.net/feto-sanigi-16-is-insani-hakkinda-hukum-aciklandi/
FETÖ sanığı 16 iş insanı hakkında hüküm açıklandı
4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, sanık sayısının fazla olması nedeniyle konferans salonunda görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklardan Nuri ve Halil Korkmaz kardeşler ile Mehmet Akif Gülhan ve tutuksuz sanıklar Ahmet Ö, Ahmet Osman B, Bayram G, Davut Ü, İbrahim Hakkı G., Doğan Ü., Sami G., Uğur P., Ömer E., ve Ahmet B., ile avukatları hazır bulundu. Tutuksuz sanıklardan Ülkü Seçilay S., Mehmet B., Osman B. ve Süleyman Ü. ise duruşmaya katılmadı. Tutuksuz sanık Nagihan B. ise duruşmaya, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile Bursa’dan katıldı. Örgüt üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan şüpheliler üzerlerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek beraatlarını istedi.
Mahkeme heyeti yapılan yargılama sonucu, tutuklu sanıklardan Nuri ve Halil Korkmaz kardeşleri, ‘Silahlı terör örgütüne üye olduğu’ iddiasıyla 10’ar yıl hapis cezasına çarptırarak, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, tutuksuz sanıklardan İbrahim Hakkı G., Ülkü Seçilay S., ve Sami G.’yi aynı suçtan 7’şer yıl 6’şar ay, Abdurrahman Ö., Ahmet B., Ahmet Osman B., Nagihan B., Davut Ü., Doğan Ü., Osman B. Ömer E., Süleyman Ü. ile tutuklu sanık Mehmet Akif Gülhan’ı 6’şar yıl 3’er ay hapis cezasına çarptırdı. Heyet, tutuklu sanık Mehmet Akif Gülhan’ın yurt dışına çıkış yasağı şartıyla tahliyesine karar verdi.
Aynı mahkemede tutuksuz yargılanan Bayram G.’yi ise, aynı suçtan 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklar Uğur P. ve Mehmet B.’nin ise, delil yetersizliğinden beraatlarına hükmetti.
Kaynak: CUMHURİYET GAZETESİ
0 notes
maghaberleri · 6 years ago
Text
Aydan Burhan Kimdir?
Son olarak Sen Anlat Karadeniz dizisi ile ekranlara gelen Aydan Burhan Kimdir? Aydan Burhan Nerelidir? Aydan Burhan Biyografisi ve hakkında merak edilenler haberimizde…
Aydan Burhan Nerelidir? Aydan Burhan Kaç Yaşında? Aydan Burhan Hangi Burç?
Aydan Burhan, 1 Kasım 1968 tarihinde Bursa’da dünyaya gelmiştir. 50 yaşında olan oyuncu Akrep burcudur.
Aydan Burhan Kimdir?
Bursa Belediye Konservatuarından mezun olmuştur. 1992 – 1997 seneleri arasında Oğuz Yalçın, Filiz Kaynak, Avni Kütükoğlu ve Nursan Esenboğa’nın yönetmenliğini üstlendiği, Kandemir Konduk’un senaryosunu kaleme aldığı “Mahallenin Muhtarları” dizisinde Cihat Tamer, Erkan Can, Aydan Burhan, Sevil Üstekin, Yalçın Gülhan, Filiz Taçbaş, Leman Çıdamlı, Açelya Akkoyun, Nezih Tuncay, İsmet Özhan, Onur Akay ile birlikte rol aldı.
1997 senesinde yapımcılığını Aydan Burhan’ın üstlendiği, Oğuz Yalçın’ın yönettiği  jenerik müziğini Serdar Ortaç’ın hazırladığı “Yangın Ayşe” dizide Aydan Burhan, Ragıp Savaş, Hakan Yılmaz, Suzan Aksoy, Atilla Olgaç, Tuncer Necmioğlu, Sevtap Parman, Tijen Par, Atacan Arseven ile birlikte rol aldı.
Aydan Burhan, Kemal Sunal ile beraber 1989 senesinde Gülen Adam ve 1990 senesinde Boynu Bükük Küheylan Filmlerinde rol almıştır.
Aydan Burhan, 2002 senesinde Murat Demircan ile dünya evine gidi. 5 ay sonra ayrıldı.
2016 senesinde Mahsun Kırmızıgül‘ün yazıp yönettiği “Vezir Parmağı” isimli sinema filminde, Mahsun Kırmızıgül, Peker Açıkalın, Altan Erkekli, Ali Sürmeli, Selim Bayraktar, Orçun Kaptan, Levent Sülün, Rana Cabbar, Metin Yıldız, Talat Bulut, Cihat Tamer, Nuri Alço, Muhammed Cangören, Hayrettin Onur Karaoğuz  ile birlikte Ece Uslu, Yasemin Yalçın, Gülben Ergen, Derya Şensoy, Meral Çetinkaya, Aydan Burhan, Güner Özkul, Suna Selen, Defne Yalnız gibi ünlü isimlerde yer aldı.
2018 senesinde başrolü İrem Helvacıoğlu ve Ulaş Tuna Astepe ile paylaştığı Osman Sınav imzalı Sen Anlat Karadeniz dizisinde Mehmet Ali Nuroğlu, Öykü Gürman, Gözde Kansu, Aydan Burhan, Sinan Tuzcu, Belfu Benian ile birlikte rol aldı.
Filmleri ve Dizileri :
2018 – Ev Kira Semt Bizim (Sinema Filmi) 2018 – Sen Anlat Karadeniz (TV Dizisi) 2017 – Cenaze İşleri (Mezarlıktaki Kadın)(Sinema Filmi) 2016 – Vezir Parmağı (Pakize) (Sinema Filmi) 2016 – Kızkaçıran (Kudret) (Sinema Filmi) 2015 – Fabrika Kızı (Muzaffer Ana) (TV Dizisi) 2014 – Sevdam Alabora (Gülizar) (TV Dizisi) 2014 – Kadim Dostum (Süheyla) (TV Dizisi) 2010 – 2014 – Şefkat Tepe Sezon (Dudu) (TV Dizisi) 2010 – Çok mu Komik? (Köylü) (Sinema Filmi) 2010 – Sevgi Bağlayınca (.) (TV Dizisi) 2008 – Dizine Dursun (Cemile) (TV Dizisi) 2007 – Kör Aşık (Naciye) (TV Filmi) 2007 – Kurtlar Vadisi Terör (Sinema Filmi) 2007 – Hakkını Helal Et (TV Dizisi) 2006 – Tarık ve Diğerleri (Şükran) (TV Dizisi) 2005 – Sevda Tepesi (Gülbahar) (TV Dizisi) 2005 – Beşinci Boyut (Ayşe) (TV Dizisi) 2004 – 2008 – Büyük Buluşma (TV Dizisi) 2000 – Tirvana (Meryem) (TV Dizisi)
1999 – Güneşe Doğru (Rana) (TV Dizisi) 1997 – Yangın Ayşe (Yangın Ayşe) (TV Dizisi) 1992 – 1997 – Mahallenin Muhtarları (Fadime ) (TV Dizisi) 1990 – Boynu Bükük Küheylan (Gülbahar) (Sinema Filmi) 1989 – Gülen Adam (Naciye) (Sinema Filmi) 1987 – Kaçamak (Sinema Filmi) 1987 – Ateşböceği (Sinema Filmi) 1985 – Parmak Damgası (Melek) (TV Dizisi) 1985 – Bay Alkolü Takdimimdir (Hemşire) (TV Dizisi) 1984 – Kaşık Düşmanı (Köylü) (Sinema Filmi) 1983 – Futboliye (Voleybolcu Kız) (Sinema Filmi) 1982 – Göl (Nesrin) (Sinema Filmi) 1981 – Ah Güzel İstanbul (Komşu Kızı) (Sinema Filmi)
The post Aydan Burhan Kimdir? appeared first on Magazin Haberleri.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/aydan-burhan-kimdir/ http://ifttt.com/images/no_image_card.png
0 notes
serilinarabalari · 6 years ago
Text
İrandan çok sert Cuma vaazı: 2 şehir tamamen yok olacak
İrandan çok sert Cuma vaazı: 2 şehir tamamen yok olacak (bkz: h2000)(bkz: roskilde)(bkz: glastonbury)interior gateway routing protocol. bir ic network elemanlarinin routing bilgilerini payla$malari icin kullanilan yontemlerden biri.ilyas salmanın inek şaban olduğu müzikali en güzel versiyonudur..hüseyin şevki topuz (ahmet gülhan) tiplemesi mükemmeldir..ayrıca birde şarkıları vardır replikler gibi akıllardan silinmeyen..hababam hababam hababamhababam hababamcoşarız taşarız delidir kanımızhocalar bizim can düşmanımızyasak masak kural mural emir memir tanımayızbize derler hababam,de babamher sene çift dikiş atarız bize derler hababam de babamkimse kılımıza dokunamazyanımıza yaklaşamaz,sıramıza oturamaz"sigara içilmeez"..içeriz!!"okuldan kaçılmaz"..kaçarız!!"hocayla dalga geçilmezz"..biz geçeriz!"kopyamıı hiç çekilmez"..biz çekeriz çekeriz çekeriizzz.(bkz: igs) İranın başkenti Tahrandaki Tahran Üniversitesinde düzenlenen Cuma namazı öncesinde İranlı üst düzey din yetkilisi Ahmed Hatemi İsraile yüklendi. Hatemi, Batının b syn: local area network. elemanlarinin birbirleri ile gateway uzerinden gecmeden mac adresi vasitasiyla direk konu$tuklari bir ag ce$idi.ks: "ip-enhanced interior gateway routing protocol". cisco tarafindan ortaya atilan, bir ba$ka ne varsa bana ozeli de olmali yaklasimi urunu; geni$ bir networkte, routing bilgilerinin aktariminda buyuk kolayliklar saglayan, ve adi gibi enhanced olan bir protocol.sorulan her sorunun cevabını bilmeleri gerektiğini düşündüklerinden olsa gerek, çocukların söylemeyi sevmediği bir kelime. sırf bu cevabı vermemek için absürd tanımlamalar yapıyorlar; mesela overlok nedir diyosun, transmisyon dişlisi ile ay üssü alfa karışımı bişey anlatıyor sana.jamesin pekde basarılı olmayan millionaires albumunun (bence) en guzel sarkısı. from ataşehir escort
0 notes
sizekitap · 7 years ago
Text
Tefekkür En Büyük İbadettir
Tefekkür En Büyük İbadettir Engin Gülhan Ay Kitap
Al-i İmran 191
Onlar ayaktayken, otururken, yatarken hep Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. (Şöyle derler) “Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın! Sübhansın. O halde oateşin azabından bizi koru.”
Biz, yaratılmamızın en büyük gayesinin ne olduğunu bilmek zorundayız. Bunun için de nasıl bir insan olmamız, nasıl bir yaşantı sürmemiz, nelere dikkat etmemiz, hayatın her anında yüce kitabımızın (Kur’an-ı Kerim) yol gösterici olduğunu ve onu daima rehberimiz olarak görmemiz gerektiğini bilmeliyiz.
Tefekkür en büyük ibadettir. Çünkü tefekkür yaratılış gayemizi anlamak, Cenab-ı Allah’ın kudretinin, yüceliğinin farkına varmaktır. Ve bu farkındalık elbette bize bilimin kapılarını açacaktır.
Bu kitap evrenin yaratılışından bugüne, niçin yaratıldık sorusunu aramaya, Allah’ın kudretini, yaratma aşamalarındaki zarafet ve estetiği, zatını değil sıfatlarını anlamaya yönelik bir kitaptır.
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://is.gd/2icK1I
0 notes
denizlihaberim · 7 years ago
Link
1)SURİYE’DE EL YAPIMI PATLAYICILAR YIKIM EDİLİYOR
  ZEYTİN Dalı Harekatı zarfında Suriye’nin Afrin bölgesinde terör unsurlarından arındırılan bölgelerde, emniyet güçlerinin mayın ve el işi patlayıcı imhası sürüyor. Teröristlerin kaçarken harekata katılan askerleri maksat edinmek için hazırladığı çok sayıda kapan, askerler kadar imha edildi. Reyhanlı’nın karşı bulunan ve bir vakit önce TSK ve Bağımsızlık Suriye Ordusu güçleri kadar teröristlerden temizlenen Afrin kırsalındaki Mersawa bölgesinde arama tarama faaliyeti devam ediyor. Emniyet güçlerinin bölgede yaptığı aramalarda, teröristlerin gerilerinde bıraktığı fazla sayıda hain tuzak gün yüzüne çıkarıldı. Mersawa bölgesinde de kazdıkları hendekleri yarım bırakarak kaçan PYD/PKK’lı teröristlerin Türk askerlerine karşın hazırladığı fazla sayıda el işi patlayıcı ve düzenek kontrollü şekilde imha edildi. Teröristlerin bombalı saldırılar için mutfak tüplerini kullandığı ve bunları toprağa  gömerek kamufle ettiği de görüldü.
BAKIŞ GEÇİLECEK
Mehmet YİRUN- Yılmaz BITKIN/REYHANLI (Kilis), – 
===================================================
2)BU VASITA YÜRÜYEN ÇİFTLİK GİBİ
AYDIN’da tarım ürünleri üreten bir firmanın ilkini 2014’te hayata geçirip günümüze değin 4’üncüsünü yaptığı 3 katlı, 300 küçükbaş hayvan ya da 90 büyükbaş hayvan taşıyabilen canlı hayvan nakliye arabulucu, yürüyen çiftliği andırıyor. Dikkat çeken araçta, hayvanların dar edip, yolculukta stres yaşamamalarının amaçlandığı belirtildi.  Okumuş’da tarım makineleri üstüne etkinlik belirten bir firma, canlı hayvan nakliye aracıyla uyarı çekti. Baba mesleği damper, silobaz ve tanker üretimini sürdürdüklerini belirten firmanın Genel Müdürü Hakan Maraş, “Biz 2014 yılında ilgili projeyi geliştirdikten sonra bu arabulucu yapmaya başladık. Daha sonrada Türkiye’de ilk olarak yeniden Aydınlatılmış bölgemizde yer alan bir müşterimize satışını gerçekleştirdik. Bu aracın tasarımı yapılırken, karayolu limitleri ve sınırları kapsamında 2.5 metre genişliğinde ve 13.60 uzunluğunda yapıldı. İçerisi bölmeler halinde 3 kattan oluşuyor. Aracın yaklaşık 300 küçükbaş hayvan alma kapasitesi var. Yetiştirilmek üzere olan sığırlardan takriben 90 hayvan alabilirken, kesimlik olarak yapılmış koskocoman canlı hayvanlar için de kilolarına alt olarak iki katta 30 ila 40 civarında canlı olarak taşıma yapılabiliyor” dedi.
HER ŞEY DÜŞÜNÜLMÜŞ
Bir yerden bir yere canlı hayvan sevkiyatı yapılırken, her türlü rahatlığı düşündüklerini bildiren Maraş, “Canlı hayvan aracının dışarıya bazı gözetleme kuleleri var. Gezi hemencecik hayvanlardan kayıp var mı, değil mu diye iki veterinerler tarafından gözetleme pencereleri var. Hayvanların içeride pozitif olmasıyla hava sirkülasyonu yapabilmesi için havalandırma pencereleri var. Aracın içindeki kirli kokuyu yok etmesi için fazla sayıda vantilatörler tamamen içeriye pak havanın girmesi sağlanıyor. İçerisinde yakma sistemi de mevcut. Yolculuk sırasında hayvanların su içme ihtiyacı olduğunu biliyoruz. İçeride hayvanların su içmesi için emzikler ve küçükbaş hayvanlar için de yalaklar bulunuyor. Hayvanların dışkılarını bile daha aşağı kısma sızarak içeride nemli kalmasını önlenmiş oluyor. Arkada belli bir açıda çıkış rampası mevcut. Hayvanlar buradan kaymadan gizli bir şekilde çıkabilecekler. Aracın içerisinde de hayvanlar bu vesileyle düşmemesi için kaymaz zeminler var” bilgisini verdi.
4’üncü aracı da ürettiklerini bildiren Maraş, “Bu aracın değeri ise 100 bin ila 130 bin Euro aralarında değişebiliyor. Bizim kurban bayramlarımız var. Bu bayramda kurbanlıklar fazlaca bir sevkiyat noktasına getirildiği için bu vasita doğrusu Türkiye için olmazsa olmaz bir araçtır. Bu araçlarla yapılan sevkiyatta hayvanlar gerginlik yaşamıyor ve uzun yolculukta kilo kaybı olmuyor” dedi.
Bakiş Dökümü
————————– 
Canlı Hayvan Taşıma Aracı’nın içinden ve dışından görüntü
Hakan Maraş ile röp.
Genel ve Detay görünüm
(Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,
====================================================
3)NUSAYBİN’DE DİREKTE MAHSUR KALAN KEDİ KURTARILDI
MARDİN’in Nusaybin ilçesinde telefon direğinin tepesine çıkan ve orada saatlerce aşağgı inimediği için mahsur kalan bir kedi, İtfaiye ekiplerinin çalışması sonucu kurtarıldı. 
Nusaybin ilçesi Yeşilkent Mahallesi Sümbül cadde üstünde yer alan telefon direğin tepesine meydana çıkan kedi saatlerce kurtarmayı bekledi. Kedinin sesini duyan mahalle sakinleri, Mardin Büyükşehir Belediyesine alt Nusaybin İtfaiye ekibine haber verdi. Haber verilmesi üzerine durum yerine gelen ekipler, Telefon direği üzerine yer alan kedinin yanında merdiven uzatarak kediye kurtardıl. İndirilen ve sokakta özgürlük bırakılan kedi uzaklaşarak gözden kayboldu.
Görünüm Dökümü:
————————
-Tlefon direğinin tepesinde kurtarılmayı bekleyen kedi
-İtfaiye ekibinden görnütüler
-Uzatılan merdivenden çıkan itfaiye erinin kediye bulundruğu yerden alması
-Kedinin aşağıda bırakılması
-Genel ve detay görnütüler
Haber-Kamera: Ahmet AKKUŞ/NUSAYBİN,(Mardin),-
=====================================================
4)AŞKI İÇİN KALBİNİ, CANI İÇİN BÖBREĞİNİ VERDİ
SAMSUN’da yaşamış ve böbrek yetmezliği hastası olan Resul Cebi’ye 2,5 ay önce eşi Zeynep Cebi’den alınan böbrek nakledildi. 2 çocuk sahibi Cebi çifti, 8 yıldır bir yuvayı ve hayatı paylaştıklarını belirterek nakil li ile böbreklerini de paylaştıklarını söyledi. Zeynep, Cebi eşine böbreğini verme kararı alırken bir lahza bile tereddüt etmediğini dile getirdi.
Samsun’da yaşamış ve 18 yıldır böbrek yetmezliği tedavisi görebilen Resul Cebi’nin (37) sağlık durumu geçen yıl kötüleşti. Diyalize girmeye başlayan Cebi’ye doktorlar böbrek nakli olması gerektiğini söyledi. Bunun üstüne Cebi’nin ailesinde uygun kan ve doku uyumu bulunup bulunmadığı araştırıldı. Yapılan tetkiklerde Cebi’nin annesi ve erkek kardeşinin dokusunda armoni olmadığı belirlendi. 8 yıllık eşi Zeynep Cebi’nin (34) ise dokusu düzen sağladı. Bunun üzerine geçen 5 Aralık’ta Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan ameliyatla 2 çocuk annesi Zeynep Cebi’den alınan böbrek eşine nakledildi. Ameliyat başarılı geçti. Eşinin sağlığına kavuştuğu için çok mutlu olduğunu bildiren Zeynep Cebi, “Karar atamak baskı olmadı çünkü böbreğimi vereyim mi vermeyeyim gibi bir düşüncem hiç olmadı. Ben sırık eşime böbreğimi saptamak istedim ve zaten gönüllüydüm. Fazla şükür kanımız ve dokumuz uyum sağladı. Çok eksik bir olasılık gerçekleşti bizim için mucize oldu. Ben aynı durumda olsam eşim de hiç acele ile bu kararı verirdi. Biz bir aile olarak sevinçlerimizi, üzüntülerimi hayatımızı paylaşıyorduk şimdi böbreklerimizi de paylaştık bütün bir bütün olduk şu anda” dedi.
Memur olan Resul Cebi, ise hiç bir akrabalık yakınlığı bulunmayan eşinin dokusunun kendisi ile armoni sağlamasının çok düşük bir olasılık olduğunu ve bu ihtimalin gerçekleştiğini dile getirerek “18 yıldır bu süreç vardı bir anda kötüleşti 4,5 ay diyalize girdim sonra doktorlarım ya diyalize devam edeceğimi ya da nakil olacağımı söylediler. Eşimle dokularımız tuttu ve Allah razı olsun böbreğini bana verdi. Biz eşimle severek evlendik hem kalbimizi hem böbreğimizi paylaştık. Allah tüm hastalara şifa versin. Eşim hasta olsa ben aynı kararı verecek olsam bende bir dakika kararsızlık etmezdim. Eşim de böyle yaptı. 5 Aralık’ta kendisinin doğum gününde nakil ameliyatı oldum. Şu Anda sağlık dururum gayet iyi. Bundan sonradan hayatımızı bundan böyle daha sağlıklı bir şekilde devam ettireceğiz. Herkesin organ nakli konusunda duyarlı olmasını istiyoruz” diye konuştu.
Görünüm Dökümü:
———————–
-Resul ve Zeynep Cebi’den teferruat
-Röportajlar
(ZAMAN: 3.31 Dk) (EBAT: 396.36 MB)
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER/SAMSUN,  
======================================================
5)EV VE PLAJ GİYİM TASARIM YARIŞMASI DEFİLEYLE SONA ERDİ
DENİZLİ İhracatçılar Birliği’nin (DENİB) yenilikçi ürünleri ve tasarımı desteklemek amacıyla bu yıl 6’ncısını düzenlediği Konut ve Plaj Giyimi Tasarım Yarışması defileyle sona erdi. Ünlü mankenler tasarımcıların kıyafetlerini podyumda sergiledi. Yarışmada dereceye girenlere ödülleri verildi. Ev ve Plaj Giyim tasarım yarışması final defilesi Karahayıt Mahallesi’ndeki bir otelde yapıldı. Moda Şovu öncesi konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkanı Süleyman Kocasert, bu yıl fakat yarışmanın ‘3D Dreams’ temasıyla yapıldığı, Denizli’deki dokuma kültürünün M.Ö. 2 binlere dek dayandığını söyledi. Denizli’nin, Türkiye’nin havlu ihracatının yüzde 80’ini kendi başına karşıladığını belirterek, “Dünyanın 200’den artı ülkesine bu şehirden havlu ve bornoz ihracatı yapılıyor. Ev tekstili anlamında sahiden enerjik bir konuma sahibiz. Uzun yıllarca de dünyanın en ünlü markalarına fason imal yapıyoruz. Bundan Böyle bu fason kültürden kurtulma adına, artık daha yüksek katma kıymetli ihracat yapma adına önce inovasyon, daha sonra Ar-Ge, tasarım ve markalaşmaya geçmeliyiz. İhracatçılar olarak 500 milyar dolarlık ihracat hedefini katma kıymetli ürünler üreterek gerçekleştirebiliriz. Global dünyada lider markalar hariç tutmak en büyük hedefimiz. Bunun için markalaşma, tasarım, Ar-Ge ve inovasyona tartma vermeliyiz. Bu yarışmayı bu bakımdan önemsiyoruz. Yüzlerce tatbik arasından 10 kişi finale kaldı. Dereceye girecek olanlar dünyanın en iyi moda akademilerinde Ekonomi Bakanlığı’nın bursuyla iki sene eğitim alacaklar, dünya çapında bir modacı olma yolunda adım atacaklar” dedi. 
Konuşmanın peşinde yarışmada finale kalan tasarımcıların kıyafetleri Barıştırma Murat Yağcı, Ece Begüm Yücetan, Ebru Öztürk, Gizem Barlak’ın da arasında bulunduğu mankenler tarafından defilede tanıtıldı. Meşhur modacılar Hakan Akkaya, Dingin Kutoğlu, Sedef Orman, Emre Erdemoğlu, Niyazi Erdoğan, Açlık Erkan, dereceye giren yarışmacıları belirledi. Yapılan değer biçme sonucunda Gülhan Alev birinci, Melike Dolan ikinci,  Şilan Göker üçüncü oldu. Abdul Cihat Sünbül de jüri özel ödülüne değer görüldü. Yarışmada dereceye giren tasarımcılardan birinciye 10 bin, ikinciye 8 bin, üçüncüye ise 5 bin lira para ödülleri protokol üyeleri göre verildi. Yarışma sonunda sanatçı Güliz Ayla da ufak bir konser verdi. 
Bakiş Dökümü
————————–:
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkanı Süleyman Kocasert’in konuşması
-Defileden bakiş
-Dereceye girinlere ödüllerinin verilmesi
-Konserden bakiş
-Genel ve detay görüntüler
( Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,
Bu yazı ilk defa Dha Yurt Bülteni-2 sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes
mustafaokutan · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ne Okuyoruz ? Geceye Bir Kitap Bırak! . Ben Sevgi Yolu @sabandogan11 kitabını okuyorum . Keşke her etiketlenen fotoğrafı yayınlasam ama vakit ve nakit kısıtlı emek lazım . Yeni kitap okurlarla tanışmak ve ne okunduğunu öğrenmek istiyorum. . . . . . Sadece geçen ay 150 den fazla eski veya yeni kitap fotoğrafınızı yayınladık . . . 🌞🌞2019 okuduklarım🌞🌞 . Pirahen @senerisleyen . Yol Arkadaşım @sait.kosk . Yeniden Dirilen Aşk @hafize_korkmaz_karabayram . Vecd @dinginokur . Gülüm Dedem @karacam_aysem . Güzel Şeyler Zaman Alır @sedaerogluofcial . Ben @resitoztoprak . Umpi @eyupcanoyficial . Şeytan, Azrail ve Gardiyan @turgay.cumak . İzi Var Hâlâ @seyran.yksk . @nefes_gokhantunc 1-2 . Mayısta Aşk @naciye_demirkol . Ağanın Küçük Karısı @ozlem.yazar.12 . Kaybolan Düşler Senfonisi @ibrahimyusufpala . @salomekitap @orcun_zeren . @anahtarmuratbuda @renkitap . Kullan yada Kaybet Beyin Bedava @yzrahmetalpaslanuzman_psk.dnsm @arisanat . @6341adalet @m.t.ozturk @truvayayinlari . @zulkarneynbuyukiskender Eren Kurt @efsusyayinlari . . @siyahkediroman @muratunver7 . Mühürlü Zarf @purlenkiyat @inkilapyayinlari . Düş Mevsimi @mehmetpektas3232 @kumbetyayinlari . @kendiniyenilekitap_renew @raykitap . Mutluluğun Sırları Gülhan Eroğlu . Yürek Çıkmazı @atike_hiclier . @martiyayinlari . Yüksek Gerilim @harlancoben . Son @alexsandraorlova Deşifre Deha Gece Nöbeti @tess.gerritsen . Dumandan #hastang 'e iletişim @soydasnurgul @inkilapkitapevi . Cuma Güneşi @yazaromerkizilyer @gecekitaplari . Buğu @arda_cinarlik @a7kitap . Arsine @alibayram.com.tr @devakitap . Şirketler Yıldız Çalışanlarını Neden Kaybeder @_cananduman_ . Ahyâr @atalaryaren @ugurtunayayinlari . Hiç ve herşey @bulentozdemir.edebiyat @suleyayinlari . . . . #kitapokurlar #neokuyoruz #bookstagram #geceyebirkitapbırak #bookstagramturkiye #okuduklarim #kitaptavsiyesi #okudum #okudumokuyun #kitapyorum #kitapkurdu #kitap #fotokitap #neokuyorum #kitapdünyasi #kitapkolik #kitaplik #kitapseyyahi #senyorumla #kitapokufotografcek #fotografcekkitapoku #kitapkurdu #booklover #okudumbitti #bookworm #yayinevi #yayınevi #herkesokusun (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/B5dkpYiJVKJ/?igshid=ajjwzuxzv6a6
0 notes
ruhudefoluadam · 8 years ago
Note
merveyle o kız yan yana gelemez aq mert kadar yavşak insan yok 1 ay önce merve için ölüyordu amkcksmdjkw gülhanın isminde hayır yok msksqknds gerçi mertle gülhan çok yakışmış iki tipsiz haha
Her kimsen boş konuşmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Ayrıca bunları yazma amacını anlayamıyorum, kıskanıyorsun galiba. Ben yinede bir şey demek istemiyorum sana haklısın ikimizde çirkiniz ve çok yakışıyoruz :)
0 notes
hasanyuk · 8 years ago
Photo
Tumblr media
MUSTAFA CURA ( 1926 - 1996 )
Nam-ı diğer meşhur Bıyık, Bünyan’ın  meşhur muhtarı Mustafa Cura, 1926 yılında Mehmet ve Atike çiftinin  4 çocuğundan en büyükleri olarak Bünyan da dünyaya geldi. 1933 yılında ilk eğitimine Çağlayan İlkokulunda başladı, 1938 yılında  buradan mezun oldu. Buradan mezun olduktan sonra bir daha okunmadı.  Vatani görevini yapmak için askerliğe çağrılınca ya kadar, babasının yanında çiftçilikle uğraştı.
20 yaşındayken askerlik görevini yapmak üzere ilk birliğine teslim oldu. Daha sonra askerliğini Manavgat Serik'te toplamda 24 ay olmak üzere jandarma er olarak tamamladı. Askerlik dönüşü Cami-i Cedit Mahallesinde,  bakkal ve manav dükkânı açtı. Açtığı  bu ilk dükkan yıkılınca İhsan Bürüngüz’ ün Evinin altındaki  dükkanda işini devam ettirdi. Daha sonra buradan Ahmet Turan'ın (Oğuz Turan'ın babası) evinin altına, daha sonra da Süleyman Güler'in evinde altına dükkân açtı. Ardından merhum Hacı Mehmet Başbuğ'a ait evi satın alarak Oraya kendi dükkânını açtı. Ölene kadar da burada mahallenin dükkânını işletti.
Mustafa Cura 1945 yılında Mustafa Aydeniz'in kızı Feriha Hanım ile evlendi. Evlendiklerinde 10 yıl çocukları olmadı. Onuncu yılın sonunda Mehmet adında ilk oğlu dünyaya geldi.
Cura 1960 yılında Cami-i cedit Mahallesinin muhtarı seçildi. Bu tarihten 1996 yılı ne kadar Mahalle Muhtarlığı yaptı. Bu kadar uzun süre muhtarlık yaparak Bünyan'ın en uzun süreli muhtarlık yapan kişi oldu. Uzun yıllar süresince muhtarlık yapmasının sebebi büyük küçük  ayırt etmeden herkesle iyi geçinip kendisine sevdirmesi olmuştur. Hiçbir hemşerisini incitmemeye de özen göstermiştir. Bununla birlikte tüm Mahalle çocuklarının sevdiği bıyık dedesi olmuştur. Çünkü  mahallenin bıyık dedesi çocukları neredeyse her gün eşekli arabasıyla gezmeye götürürdü.
Mustafa Cura  mahallelinin tüm işlerini ve sorunlarını hallettiği gibi bir yandan da bütün mahallenin ürettiği tarımsal ürünleri de bir şekilde değerlendirmiştir. Özellikle gilaboru, ceviz, Bünyan fasulyesi  gibi ürünleri  mahalleliden  alıp pazarlamış onları da  kazandırmıştır.  Ayrıca mahallelinin topladığı salyangozları satın alarak yurt dışına satılmasında öncülük etmiştir. Yaptığı bu hizmetler ile mahallelinin büyük zahmetler ile topladığı ürünü de elinde kalmayıp değerlendirilmiş oldu
Mustafa Cura 08 12 1996  Regaip gecesi kandil gecesinde vefat etti. Vefat ettiği gün mahallenin bütün çocukları mezarının başında bıyık Dede bizi kim gezdirecek diye  ağlamışlardı. Cura’ya “bıyık” lakabının takılması ise bıraktığı uzun bıyıklarından dolayıdır. Onun bu kadar çok tanınan bir karakter olmasının diğer sebebi de sürekli başında taşıdığı fötr şapkasıdır.  
Mustafa Cura Mehmet, Salim, İfagat ve Gülhan adında 4 evlat sahibidir.
Hasan Yüksel
0 notes
haberoldu-blog · 6 years ago
Text
TEM Daire Başkanı Aslan, o görüntüleri izledi
https://haberoldu.com/tem-daire-baskani-aslan-o-goruntuleri-izledi
TEM Daire Başkanı Aslan, o görüntüleri izledi
Tumblr media
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında cuntacılar tarafından başından vurularak ağır yaralanan TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ile şehit edilen koruması Hasan Gülhan’ın alıkonulmaları ve infaza götürüldükleri anlara ilişkin dün ilk kez yayımlanan görüntüler, örgütün kirli yüzünü bir kez daha ortaya koydu.
Başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimine karşı verilen mücadelenin kahramanlarından Turgut Arslan, o geceyi bir kez daha yaşadı. Aslan, yaklaşık 28 ay önce FETÖ mensubu darbeciler tarafından infaza götürüldüğü anlara ilişkin görüntüleri ilk kez izledi.
    Aslan, FETÖ mensupları darbe girişiminde bulunduğu sırada Atlı Polis Grup Amirliğinde üst düzey emniyet yetkilileri ile yemekte olduklarını anlattı.
“Öldürmeyen Allah öldürmüyor”
Havada helikopterleri görünce anormallik sezdiğini ifade eden Aslan, Beştepe’deki Jandarma Genel Komutanlığına gittiğinde elleri bağlanarak rehin alındığını söyledi.
Gözleri bağlanarak üzerine doğrultulan namluların gölgesinde sabah 06.00’ya kadar korumasıyla rehin tutulduğunu belirten Aslan, bu sırada serseri kurşun tarafından vurulabilmeleri için bir süre cam kenarında tutulduklarını kaydetti. 
Kendisini rehin alan kişilerden su istemesi üzerine “Onların sözü geçmez, TSK yönetime el koydu” yanıtını aldığını ifade eden Aslan, yaşadıklarını “Saat 06.00 gibi kafama sıktılar. Korumam Hasan Gülhan şehit oldu. Beş beyin ameliyatı olmuşum ve 5 ay komada kalmışım Gazi Hastanesi’nde. Öldürmeyen Allah öldürmüyor” sözleriyle aktardı.
Kendisine geldiğinde ilk sözünün “demokrasi” olduğunu anlatan Aslan, “Uyandığımda ‘Memlekette demokrasi var mı?’ diye sormuşum. ‘FETÖ iyi ki kazanamamış. Kazansaydı halk kaybederdi, biz kaybederdik, demokrasi kaybederdi. İyi ki kazanamamış’ dedim” şeklinde konuştu.
“FETÖ hedef gösterdi”
Hain darbe teşebbüsünden çok önce ekibiyle hazırladığı FETÖ’nün terör örgütü olduğunu ortaya koyan 60 sayfalık raporun örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in hoşuna gitmediğine dikkati çeken Aslan, örgütle bağlantılı televizyon ve gazetelerde hedef haline getirildiğini söyledi. 
Bu nedenle 15 Temmuz öncesinde kendisi hakkında 31 dava açıldığını, bir kısmından beraat ederken kalanları hakkında da “kovuşturmaya gerek olmadığı” yönünde karar çıktığını belirten Aslan, ekibiyle hazırladığı raporun FETÖ iddianamelerinin dayanağını teşkil ettiğini sözlerine ekledi.  
Kaynak: HABER7.COM
0 notes