#Babamın Sesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Saniyeler önce çok komik bir şey oldu woıefjwoejı saçıma jel yapıyorum keten tohumundan bu arada muhteşem bir şey ipek gibi yapıyor, her neyse bunu anlatmaya gelmedim. Onu ocakta unutmuşum ve tüm ocağın içine taşmış bir on dakika daha beklese cezvenin dibi yanarmış muhtemelen. Bu bardağı taşıran son damlaydı zaten gün içinde. Ocağı temizledim, sonra odaya döndüm bilgisayarı açmadan önce lanet olsun keşke doğmasaydım diye söyleniyordum ki tak ekran açıldı ve karşımda şu aşağıdaki görüntü resmen geçmişten kendime bir de bayıl istersen mesajı bırakmışım owıefowefk
#saçıma iki gram yararı olacaksa ocağa taşırdığım için hissettiğim stres ve öfkeyle o da gitti neyse yenisini yaptım hemen#babamın da gelip olan olmuş boşver niye söyleniyorsun kendi kendine demesi sjfjwkckskcks#you created this monster man I don't know#aileme dava açıp terapi paramı kitlemek istiyorum bazen#en küçük hatamızda pireyi deve yapıp ağzımıza sıçan#içimize bu katı acımasız yargılayıcı sesi yerleştiren ebemmiş gibi boşver olan olmuş demesi smkskckkskdw#ihtiyacım varken de keşke bu kadar olgun olabilseydiniz...#where have you been all my life sggegtjwtjt#yalnız yukarda rahatlamıştım etiketlerde kendi kendimi tekrar sinirlendirdim düşünceler silsilesiyle smfmwkkckw
23 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bizler afyon dan Tuna ve Zeynep. Aslında üvey kardeşiz. Ben 22 Zeynep 26 yaşında sizin gibi bizde değişik tatlar aramaya başladık şuan anne ve babamız bilmiyor ama onlarada söylemeyi düşünüyoruz. Sizlere anlatacağım hikaye 20 yaşımda askere gitmeden önce yaşadığım bir olay hepimizin askerden önce davetleriniz olmuştur. Böyle bir davette ablamı dayımın oğlu ile sevişirken yakaladım birlikte eve dönerken hiç konuşmadık annem babam yatınca ablam benim yanıma geldi sessiz kalmam kaydıyla bana kendini siktireceğini söyledi kabul ettim hemen soyundu yatağa girdi öpüşmeye başladık bir taraftan öpüşürken eliyle benim pijamalarımı çıkartıyordu uzun sürmedi artık ikimizde çırılçıplak olmuştuk her erkeğin yapması gereken şeyi ablam bana yapıyordu yalayarak sikime geldi saksafon çekmeye başladı o derece güzel yalıyordu ki dayanamadım bütün döllerimi boşalttım ağzına biraz sonra tekrar devam etti saksafon çekmeye iyice kalktığında amını sikmem için üzerine oturdu zıplamaya başladı o zıpladıkça zevk çığlıkları atmaya başladı bende sesi annemle babama gitmesin diye doğrulup dudaklarını öpmeye başladım artık tek vücut olmuştuk ablam harikalar yaratıyor beni doruklara ulaştırıyordu pozisyon değiştirip 69 olduk o benim sikimi emerken bende ablamın amını emiyordum ablam ben 3 kez boşalmama rağmen o zevk çığlıkları atmasına rağmen orgazm olmamıştı ama amını yalarken titremeye başladı birden sikimi yalamayı bırakıp hadi gir bacaklarımı omzuna al sok amıma dedi dediğini yaptım birden soktum hızlı hızlı girip çıkıyordum ablam derinden titreyerek orgazm olmaya başladı ojeli tırnaklarını sırtıma geçirmeye başladı birlikte offf diyerek yanına uzandım ablam beni öptü yarın annemler işe gidince kimseye siktirmediğim götümü sana siktireceğim şimdi uyu dinlen dedi sabaha kadar ablamı nerede nasıl sikerim diye hayal ederek uyur uyanık sabahı ettim bizimkiler işe gider gitmez ablamın yanına gittim ablam bacaklarına ağda yapıyordu üzerinde pijama vardı ben pijamayı çıkardım kendimde soyundum sikimi ağzına verdim ağda bekler ben yarın sabah gideceğim kardeşine verdiğin sözü tut dedim ablam büyük bir iştahla yalıyordu sikimi bana amını gösteriyordu yatağa uzandı ben annemle babamın yattığı yatağa gidelim dedim kabul etti birlikte öpüşerek oynaşarak yatak odasına gittik ablam komidinin üzerinde duran kremden sikime ve kendi göt deliğine sürdü hadi bakalım yavaş yavaş gir canımı acıtma dedi dediği gibi yaptım saçından tutup bastırdım zorlanıyordu almaya ama hepsi girdikten sonra zevk çığlıkları atmaya başladı artık alışmıştı o gün akşama kadar seks yaptık ertesi gün askere gittim askerlik görevini tamamlayıp geldim annem biraz şüpelensede aramızda birşey olmadığını sanıyor. Sizlere anlatacağım başka hikayelerde var bu hikayeyi beğenme oranına göre onları da yazarım.
77 notes
·
View notes
Text
Üvey Amcam Beni Bozdu! (Merve 20 Y., İstanbul)
Selam, adım Merve. 20 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Siyah saçlı, beyaz tenli, 1.65 boyunda, beni gören tüm erkeklerin 31'lerini süsleyen, kendimi çok güzel bulan biriyim. Anlatacağım hikaye bundan 4 sene önce, yani ben 16 yaşımdayken yaşandı. O zamanlar okuldaki bütün erkekler benim peşimden koşardı. Bense Mert diye bir çocuktan hoşlanırdım. Tüm erkekler Mert'i kıskanırdı. Herkes onun yerinde olmak için neler vermezdi neler. Bense Merte'e daha fazlası için izin vermiyor, sadece bacaklarımı ellemesine ses çıkartmıyordum.
Bir cuma günü okul çıkışı eve döndüm. Şevket amcam bize ziyarete gelmişti. Şevket amcam aslında öz amcam değildi. Babamın çok uzaktan kuzeniydi, ama daha bebek iken öksüz kalınca babanem ona sahip çıkmış ve babamla birlikte büyümüşlerdi. Ama öz amcamdan farkı yoktur, zaten üvey olduğunu da çok sonradan öğrenmiştim. Biz İstanbul'da yaşıyorduk, o da Bursa'da yaşıyordu. Kendisi özel bir okulda biyoloji öğretmeniydi. Haftasonu ziyareti için bize gelmişti. Ailece hep birlikte yemek yedikten sonra konu benim derslerimden açıldı. Son yazılılarımdan kötü not almıştım. Bunu duyan amcam da babama, "Dur o zaman, iki gün buradayım, Merve'yi biraz çalıştırayım!" dedi. Ben ses çıkarmadım, hem ikinci yazılılar da yaklaşıyordu, iyi olur diye düşündüm.
Yatma vakti gelince, amcam için salondaki koltuğu açıp yatak haline getirdim, çarşafını da serip odama geçip yattım. Gece bir ara uyandım, susamıştım. Su almak için mutfağa giderken salonun kapısının yarım açık olduğunu gördüm. İçeriden ışık gelince merak edip bakmak istedim. Gözlerime inanamıyordum! Şevket amcamı elinde telefona bakarak sikiyle oynadığını gördüm. Karanlıktı, ama telefonun ışığı direk sikine yansıdığından siki belli oluyordu. Hayatımda ilk defa gerçek bir sik görüyordum. Daha önceleri meraktan birkaç kez pørnø izlemiştim, ama ilk defa gerçeğini uzaktan da olsa görüyordum. Şevket amcam 43 yaşında ama halen bekardı. 31 çekmesi normal karşılanabilirdi, ama bunu misafirlikteyken yapması, onun artık ne kadar büyük yoklukta olduğunun göstergesiydi.
Biraz daha izleyip mutfağa geçtim. Bilerek fazla ses çıkararak buzdolabından su şişesini çıkardım. Raftan bardak alacağımda, sesi duyan amcam yanıma gelmişti. Bana, "Uyuyamadın mı? Ne zamandır uyanıksın?" diye sordu. Aslında kendisini fark edip etmediğimi anlamaya çalışıyordu. Ben de, "Bir süredir!" diye cevap verdim. Şortuna rağmen halen kalkık olan sikine bakmaktan gözlerimi alamıyordum. O da bunu fark etmiş ve beni gözleriyle süzmeye (pardon sikmeye) başlamıştı. Benim altımda mini şort, üstümde göğüslerimi açıkça gösteren ince bir tişört vardı. Ben artık gözlerimi sikinden ayırıp tekrar rafa yönelince, "Dur yardım edeyim!" diyerek arkama yaslanıp götüme sürtünerek raftan bardak alıp bana verdi. İçimden amcama çok kızmıştım, ama bunu belli edemezdim. Çabucak suyu içip odama döndüm. Tabii amcama da büyük ihtimalle çekeceği 31 için güzel bir malzeme sunmuştum.
Yatağıma yattım, ama uyuyamıyor, sürekli o anı yaşıyordum. Sürekli amcamın siki gözümün önüne geliyordu. Artık amım sulanmış, külodum sırılsıklam olmuştu. Elimi amıma atıp oynamaya başladım. Dudaklarımı ısırırken, aklıma Mert'i getirmeye çalıştıkça gözümün önüne sürekli amcam gelyordu. Çok geçmeden titreyerek orgazm oldum. Külodumu değiştirip, ıslak külodumu banyoya götürüp kirli sepetine koydum. Banyo odamın karşısındaydı. Çok geçmeden banyoya birinin girdiğini duydum. Acaba amcam mıydı? Eğer oysa, 31 çekmeye devam mı edecek diye düşünmekten kafayı yemiştim. Hemen banyonun önüne gittim ve kapının deliğinden baktım. Gördüklerime inanamıyordum! Amcam az önce kirli sepetine attığım külodumu koklayarak 31 çekiyor, arada külodumu sikine sürtüyordu. Sikini tam göremesem de, yaptığı şeyi görünce deliye dönmüştüm. Sessizce odama geçip uyumaya çalıştım.
Zar zor sabah oldu. Kahvaltıdan sonra amcam, "Hadi Merve, odana geçip derse başlayalım!" deyince, babam, "Şevket dur, daha yeni uyandı kız!" dedi. Amcam, "Çok konu var, anca hızlı hızlı üstünden geçeriz!" dedi. Mutfaktan sandalye alıp odama geçtik. Odam koridorun en sonunda, salona en uzak olan yerdeydi. Amcam biyoloji kitabımı alıp masaya koydu, sandalyeyi de iyice yanıma dibime yanaştırıp oturdu. Okadar yakınıma oturmuştu ki, bacaklarımız birbirine değiyor, nefesini üstümde hissediyordum. Amcam kitaptan üreme konusunu açmıştı. Ben, "Amca bu konu geçen dönemindi, işledik!" desem de, amcam, "Olsun, sınavda soruyorlar!" dedi. Amcamın derdi başkaydı ve ben bunun farkındaydım. Amcam arada konuyla alakalı espiriler yapıp, elini bacağıma koyuyor, tepkimi ölçüyordu. Ben tepkisiz kaldıkça o daha da cesaret alıyordu.
Artık konuyu istediği yere getirmiş, "İnsanlarda üreme nasıl oluyor?" diye anlatmaya başlamıştı. İşte (Kadınlarda vajina var, erkeklerde penis var...) diye anlatıyordu. Amcamın bu hareketlerinin ve anlattıklarının üstüne dünkü yaşadığım olay da aklıma gelince donup kalmıştım. İşin ilginç yanı ise, amım ıslanmaya başlamış ve artık amcamın bacağımı sürekli okşamasını arzular olmuştum. Amcamın, "Hiç erkek penisi gördün mü?" sorusuyla irkildim ve "Efendim, anlamadım?” dedim. Amcam, "Erkek arkadaşın yok mu? Ya da olmadı mı?" diye sorular sordu. Ben heyecandan doğru dürüst cümle kuramıyordum, "Yok, oldu, ama şeyy... görmedim..." dedim. Amcam elini tekrar bacağıma koydu ve bu sefer ciddi ciddi okşayarak, "Nasıl olur, senin gibi güzel bir kızı nasıl rahat bırakmışlar, ben genç olsaydım ve senin gibi kız arkadaşım olsaydı, ohooo neler yapmazdım, neler!" dedi. Ben hafif sinirli bir şekilde, "Neler yapardın?" diye sorunca elini bacağımdan çekmiş ve ona karşı tepki verdiğimi düşünmüştü. Ama söyledikleri beni daha da azdırmış, amım sırılsıklam olmuş ve kontrolümü kaybetmiştim.
Amcamın elini tutup tekrar bacağıma götürdüm ve tekrar, "Neler yapardın amca?" dedim, ama bu sefer ona karşı arzu dolu bakışlarla söyledim! Amcam bu hareketlerim sonrası şoka girmiş gibiydi, "İşte biliyorsun... erkekle kadın birlikte oluyorlar ya..." dedi. Ben, "Ne yani, benimle yatar mıydın?" diye sorunca, amcam deliye dönmüştü. Kendisine yalan söylediğimi, aslında dün onun penisini gördüğümü, hatta sonrasında banyoda külodumu kokladığını gördüğümü söyleyince amcam bir şoka daha girmişti. Hemen odamın kapısını kilitleyip geldim. Yerime oturup, elimle şortundan belli olan kalkmış sikini işaret ederek, "Dün tam görememiştim, göstersene, hem baksana dışarı çıkmak istiyor sanki!" dedim. Amcam anlık bir kalp krizi geçirmiş olmalı ki, 1-2 dakika boyunca nefes alışverişi değişmiş, kıprkımızı olmuştu. Ben ise bu yaptıklarıma inanamıyordum!
Amcam kendini toparlayıca, "Emin misin?" diye sordu. "Evet! Hem eninde sonunda göreceğim, ilk seninkini görmüş olurum, hem zaten konumuz da üreme!" deyince amcam şortundan sikini çıkardı. Dün karanlıktan az gördüğüm siki şimdi açık seçik karşımda duruyordu. Boyu bir karış civarı ve biraz da kalındı. İzlediğim pørnølardakilerden küçüktü sanırım. "Güzelmiş!" dedim. Amcam yine bir elini bacağıma attı, eli bacağımda dolaşıyor, arada elini şortumun üzerinden amıma doğru değdiriyordu. Bana, "Bak bu yaraktır!" diyerek diğer eliyle sikini sıvazlamaya başladı. Bacağımı okşayarak resmen 31 çekiyordu. Ben gözümü sikinden alamıyor, sürekli dudağımı ısırıp, amcamın elini tutup amıma yaklaştırıyordum. Amcam bu hareketimden daha cesaret aldı ve elimi tutarak, "Oynamak ister misin? Hem bakarsın sen de bana vajinanı, yani amını gösterirsin!" diyerek elimi sikine koydu. İrkilip çektim elimi. Amcam, "Korkma, ısırmaz!" diyerek elimi tekrar aldı ve eliyle elimi tutarak sikini sıvazlatmaya başladı. Bir süre sonra elini çekti ve ben yavaş hareketlerle sikine 31 çekmeye başladım. Amcam, "Nasıl, beğendin mi? O seni çok beğendi!" dedi. Ben de, "Evet, penisin çok güzel!" deyince, "Penis değil, yarak diyeceksin!" dedi. "Peki amca, yarağın çok güzelmiş!" dedim.
Amcam bir anda elini şortumun içine sokup amımı elleyince, o an amımdan süzülen suların bacaklarıma aktığını hissetim. Sadece külodum değil, şortum bile sırılsıklam olmuştu. Amcam, "Ben de senin amını görebilir miyim?" dedi. Cevap vermeden ayağa kalktım ve şortumla külodumu indirip tekrar oturdum. Artık amcamın yarağını sıvazlamayı bırakmıştım ve utancımdan bacaklarımı kapatıp, elimle de amımı saklıyordum. Ama amcam elini araya koyup amımı okşamaya çalışıyordu. Heyecandan tir tir titriyordum, dişlerim birbirine çarpıyordu. Amcam, sürekli, "Birşey olmaz, aç bacaklarnı diyordu!" diyordu. Bir eliyle amımı zorlarken, diğer elini göğüslerime atmış, tişörtümün üzerinden sütyensiz memelerimi okşuyordu!
Az sonra, "Bunu da çıkaralım!" diyerek üstümdeki tişörtü de çıkarınca, amcamın karşısında çırıl çıplak kalmıştım. Artık bacaklarımı hafif açmıştım, amcam da amımı rahatça okşuyorken bir anda memelerimi öpüp yalamaya başlayınca, benden durduramadığım inleme sesleri gelmeye başladı. Amcam memelerimden boynuma çıkınca, elimi onun başına koydum ve baskı yaparak boynumu iyice öpemesini sağladım. Ço zevk aldığımı farkeden amcam tek bir hareketle beni sandalyeden kucağına alıp yavaşça yatağıma koydu. Kendisi de soyunup, üstüme çıktı ve dudaklarıma yapıştı. Daha önce Mert ve okuldan birkaç erkekle öpüşmüştüm, ama amcam dudaklarımı ısırır gibi emiyordu. Ben de elimden geldiğince onun öpücüklerine karşılık veriyordum. Yarağı bacaklarıma ve amıma değiyor, beni deli ediyordu. Amcam dudaklarımdan boynuma inmiş, oradan memelerime, göbeğimden bacaklarıma, ayak parmaklarıma kadar heryerimi koklayıp öpmüştü. Aldığım zevkten sürekli titriyordum. Amcamın öpücükleri amıma yaklaştıkça daha da kuduruyordum. Amıma daha dilini değdirmesiyle inleyerek orgazm olmuştum. Orgazm olduktan sonra bile halen azgınlığım geçmemişti!
Amcam, "Sıra sende!" deyip beni dizimin üstüne yere oturttu ve altıma yastık koydu. Yarağını yüzüme getirdi ve dudaklarıma sürterek, "Sana nasıl yapılacağını öğreteceğim!" dediyse de, ben hemen yarağını elimle tutup, önce başından köküne küçük küçük öpücükler kondurdum. Amcam müthiş bir zevk alıyor, sürekli, "Mervem! Birtanem!" diyordu. Bir süre sonra dondurma yalar gibi yalamaya başladım. Pek tadı yoktu, sadece hafif ekşiydi ve üstündeki ıslaklık yüzünden dilimin üstünde yapışkanlık hissediyordum. Amcam ağzımı iyice açmamı ve dişlerimi saklamamı söyledi. Dediğini yaptım ve yarağını o şekilde ağzıma aldım. O da kafamı tutmuş hafifçe git-gel yapıyordu. Fakat çok dayanamadı ve ağzımdan çıkartıp bir anda boşaldı. Döllerinin çok azı çeneme geldi, çoğu da yere döküldü. "Kağıt mendil gibi bir şey var mı?" diye sorunca, çekmecemde ıslak mendil olduğunu söyledim. Islak mendillerle yüzümü, yarağını ve yeri sildi.
Beni kaldırıp tekrar yatağa koydu ve memelerimi okşayarak, beni öpüp koklamaya başladı. Bana, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, ben aldığım zevkten sadece, "Hı hı!" deyip başımla onayladım. Tam o sırada koridorun diğer ucundan babamın, "Hadi ara verin artık, Şevket, yorma kızımı!" demesiyle kendimize geldik. Kapının kilidini sessizce açıp, kapıdan sadece kafamı uzatıp, "Geliyoruz baba, ders bitmek üzere!" diye seslendim. Hemen toparlandık. Ben çekmeceden yeni şort alıp giydim, ıslanmış şortu da yatağın altına attım. Ama halen yatakta amımdan akan zevk sularımın ıslaklığı vardı. Amcam, "Kurur birazdan, olmadı su döküldü dersin!" dedi.
Saçımızı başımız da düzeltip salona geçtik. Amcam babama, "Merak etme ona gerekli herşeyi öğretiyorum!" derken, bense halen azgın bir halde amcamın yarağını kesiyordum. Amcam babama, "Akşama bir ders daha yaparız, yarım kaldı herşey!" deyince içim bir hoş olmuştu. Babam da, "Akşam hep birlikte yemeğe çıkarız diye düşünmüştük!" dedi. Amcam hemen, "Siz yengemle gidin, Merve çok geri kalmış, yemeğe her zaman gideriz, ders daha önemli, ben yiğenime pizza ısmarlarım!" deyince, ben de, "Eevet baba! Hem annemle uzun süredir birlikte çıkmıyorsunuz!" dedim. Babam anneme, "Ne dersin? diye sorunca, annem de, "Olur peki!" dedi. Artık zaman geçmek bilmiyor, bir türlü akşam olmuyordu. Nihayet akşam saat 7 çivarı bizimkiler hazırlandı. Kapıda onları uğurlarken, babam, "Kızım, amcamdan öğreneceklerini öğren, böyle bir fırsat ele geçmez!" diye nasihat etti. Ben de, "Haklısın!" dedim.
Kapıyı kapatır kapatmaz amcam arkama yapışmış, bir yandan eliyle tişörtümün içinden memelerimi okşuyor, bir yandan yüzümü kendine çevirmiş, dudaklarımı, yüzümü, boynumu, boğazımı öpüyordu. Beni kucağına aldı ve odama geçtik. Ne olur ne olmaz diye odamın kapısını kilitledik ve soyunduk. Hiç konuşmuyorduk. Amcam beni kendine çekti ve dudaklarıma yumuldu. Okadar güçlü şekilde yapıyordu ki, ben öpücüklerine karşılık verebilmek için ayak parmak uçlarımda duruyordum. Beni bir anda kaldırdı ve yatağa yatırıp üstüme çıktı. Deliler gibi öpüyordu beni. Sonra meme uçlarımı hafifçe ısırmaya, yalayıp, öpmeye ve emmeye başladı. Ben de ellerimi sırtına koymuş, amcamın altında kıvranarak o anın zevkini çıkarıyordum. Amcam yine, "Seni sikmemi ister misin?" diye sorunca, kararlı bir tonla, "Evet!" dedim. Ve sikini tutup amıma sürtmeye başladım. O an bakire olmam önemli değildi!
Bana, "Bakiresin değil mi? İstersen başka yolu da var, götünden sikebilirim!" dedi. Ben de, "Önemli değil amca, Mert bozacağına sen boz, yabancı değilsin, hem daha sonra istersen götümden de sikebilirsin!" dedim. O bu sözlerim üzerine beni daha büyük aşkla öpmeye başlamıştı. Ben ise dayanamaz halde, "Hadi amca sik beni, boz beni, karın yap!" diye yalvarıyordum. O da, "Hayatım, aşkım, seni çok pis sikeceğim, karım yapacağım!" diyordu. Amcam dayanamadı ve sikini amıma yavaş yavaş sokmaya başladı. Bana, "Biraz acıyacak, sonra rahatlayacaksın!" deyip birden hepsini soktu. O an beynimde şimşekler çakmış ve çığlık atmıştım. Amcama, "Çıkarrr!" diye bağırdım. Amcam üstü kanlı yarağını amımdan çıkardı ve ıslak mendille temizledi. Amımın üstü, bacak aram ve çarşaf kan olmuştu. Amımın üzerini ve bacak aramı iyice sildi. Sonra amıma yarağını bu sefer yavaş yavaş soktu...
Artık amcam beni tam anlamıyla sikmeye başlamıştı. Bir yandan da boynumu emiyor, arada dudaklarımı öpüyordu. Bense amcamın altında zevkten inliyordum. Bir ara durdu ve "Şu anda sana ne yapıyorum?" diye sordu. Ben de, "Sikiyorsun!" diye cevap verdim. Amcam, "Durayım mı?" diye sorunca, "Durmaaa!" diye bağırdım. İçimden çıkmasını hiç istemiyordum. Bir süre o pozisyonda siktikten sonra beni domalttı ve arkadan tekrar amıma girdi. Arada götüme tokat atıyordu. Amıma okadar seri giriyordu ki, yatağın çıkardığı ses ile, beni sikmesinden çıkan 'Şak, şak, şak!' sesleri ve benim inlemelerim duvarlarda yankılanıyordu. Amcam tekrar beni sırt üstü yatırdı ve ayaklarımı tutup göğsüne yerleştirip o pozisyonda sikmeye devam etti. Ben de amcama, "Hergün sik beni, gitme Bursa'ya lütfen!" deyip, orgazm üstüne orgazm oluyordum. Amcam bacaklarımı indirip ayırdı, ben de bacaklarımı beline doladım ve seri şekilde amımı sikmeye devam etti. Sonra ayağa kalktı ve kucağında beni hoplatmaya başladı. Bir süre sonra da amımdan çıktı ve hırıldayarak boşaldı!
Yanyana yatağa uzandık. Eli halen bacaklarımda ve götümde dolanıyor, ben de onun dudaklarına öpücükler konduruyordum. Amcam sürekli bana teşekkür ediyordu. Tabi 43 yaşında adam bulmuş 16'lık çıtırı, herkes bu kadar şanslı değil. Hemen çarşafı değiştirdim ve kanlı çarşafı kanlı mendillerle birlikte çöp poşetine kodum, sonra dışarıdaki çöpe atacaktım. Yatağa da eskisiyle aynı renk çarşaf serdiğimden annem durumu fark etmeyecekti. Sonra birlikte duşa girdik ve tekrar yarağını ağzıma verdi. Bu sefer daha büyük bir iştahla yalıyordum. Bana, "Hadi domal bakalım, bu sefer götünü sikeceğim!" dedi. Duşa kabinden çıktık ve banyodaki peluş halının üzerinde dörtayak domaldım. Amcam da biraz sabun yardımıyla götüme girmeye çalışıyordu, ama canım çok acıyor, sürekli götümü çekiyordum. Amcama, "Götümü sonra sikersin artık!" dedim ve sikini tutup amıma götürdüm. Beni o şekilde bir posta daha sikti.
Pazar günü yine kahvaltı sonrası ders çalışmak için odama geçtik. Çok ses çıkarmamaya çalışarak (amcam sürekli ağzımı eliyle kapatarak) iki posta daha sikti beni. Pazar akşam amcam Bursa'ya dönmek üzere evden ayrılmış, ama bizimkilerden habersiz bir otele geçmişti. Bizimkiler beni etütde diye biliyorken, amcam beni okuldan alıp otelde sikmeye devam etti. Otelde götümü de sikti. Ve bu yüzden 3 gün götümün üzerine oturamaz olmuştum. Otelde beni liseli kıyafetlerimle görünce daha çok azıyordu. Otelde iki gün kalıp döndü Bursa'ya.
Aradan 4 yıl geçti ve ben şuan Bursa'da üniversite 2. sınıf öğrencisiyim. Yani amcamla sikişmelerimiz 4 yıldır hızını kesmeden devam ediyor!
[Merve]
286 notes
·
View notes
Text
bir demlik çay var ocakta. ev sessiz. arka sokaktan siren sesleri geliyor, bir ambulansın sireni. ben mi? ben üzerimde ince bir hırkayla oturuyorum mutfağın balkonunda. soğuktan uyuşmuş parmak uçlarım ile yakmaya çalışıyorum çakmağı. dudaklarım arasındaki sigara dişlerimin sıkılığına dayanamayıp ezilmiş. sen de mi böyle ezilmiştin ruhumun arasında? seni de mi böyle soldurup geçmiştim üzerinden? ben sana ne yapmıştım, anımsayamıyorum.
bir demlik çay var ocakta. ocağın yanında bir çerçeve. kırsan kırıkları tenini keser, kırmasan her gözüne iliştiğinde ruhun kesilir. bir tabir vardır annemin sürekli dile getirdiği 'iki ucu boklu değnek' hah, aynen öyle bir durum işte. sen bilirsin annem bu durumları, ben bu avuçlarım arasındaki ipi ne yapacağım? tenim kesildi kesilecek. bırak deme, bırakamam. bırakırsam biter bu savaş. söyle anne, ben bu ipi nereye ve nasıl..?
bir demlik çay var ocakta. alt kattan üç beş çocuk sesi yükseliyor. uyarmak gelmiyor içimden. işime bakıyorum. siktir! küllük dolmuş, paket bitmiş. ben şimdi gidecek yer bilmiyorum. buraya kadardı düşüncem. çay kaynamaya devam edecek, ben tek bardak dahi içmeyecektim. paket bitecek, küllük dolacak. sonra. sonra ne olacaktı, aynı şuan olduğu gibi bilmiyordum. şimdi, yolun sonunda olduğumu hissediyorum. çayın altında su kalmamış. komşu kapıyı çalmış ben açmamışım. babamın paketi bitmiş, küllüğü dolmuş. ben de bitmiş, ben de dolmuşum. şimdi, söyle bana. ben nereye ve nasıl, hangi güçle ve yetkiyle, kiminle veya kimsesiz. ne olacak. ellerimi koyacak yer bulabilecek miyim? peki ya, adım atacak sokaklar, ben bilmiyorum.
çayın altını kapattım. küllüğü boşalttım. biten paketi siktir ettim. soğuktan kızarmış bedenime aynadan bir göz attım. kızarmış burnum ve göz çevrem; morarmış dudaklarım. hep bir şeylerin bana ölümü çağrıştırması. sus. sustum. ilaçlar avucumda, iç. içtim. bu kadar.
gecenin koynunda duymazlar çığlıklarını.
78 notes
·
View notes
Text
Eller vardı hayatımda hiç eksilmeyen. Genç bir babanın çaresizliğiyle dolanan güvercin ürkekliği gitmezdi terli ellerinde. Pantolonuna bulaşan ıslaklığı artık kurutmaya gücü yetmeyecekti güneşin. Bir çocuk hatırasında yer bulurdu ellerim, hatıralar içinde yatarken zamanla kaybolacağımı bilirdim. Çünkü ellerim birdenbire babamın boynuna dolanmadan çöktü bir hüzün gibi yanaklarımdan. Yaşlanmaya yüz bulurdu yaşlı ellerim. Özlemi ellerde aramanın zor olduğunu bilmezdim eskisi kadar. Bir tespih taneleri gibi sallanırdım, sevgisiz bir inançla dolanırdım terli parmakların arasında. Özümseyişi bilmeyenlerin içinde oluşan hezeyanlara dua olurdum. Kabul olmayacağını bile bile inanmıştım bazı anlar. Nice eller gördüm ellerimden beter. Nasır yalnızlığında acıya tahammül edemez diyenler, aslında bir devrimin anatomisini çizer gibiydiler. Kurtuluşu mavi gökler içinde bir yerde hissederlerdi. Ulaşılamayan histerik bir kör maviliğin içinden beklenen yanıt veya yardım gelmezdi. Devrim için kalkan el, geri çevrilmişti. Boş kalan o el göğün içinde hissizleşmiş ve bir tokat gibi yanağıma sinmişti. Nedensiz ve hissiz. Kavuşturmak mümkündür derlerdi sonra. Kenetlenişi bir savaşı bitiren barış gibiydi. Terli ve kirli. Kimin elinde kan vardı kiminin elinde kir. Benim ellerim artık dualar eşliğinde değil, kan ve kir içinde hissedecekti. Geçer miydi böyle zaman uçan kuşa selamımızı eksik etmediğimiz, nice kahırlar nice savaşlar gören ellerimiz için. Yıkansa geçerdi diyeceklerdi sonra. Geçmeyecekti aslında. Kana bulanan ellerimiz, aşkı tarumar edecekti. Buna rağmen özleyecekti, hissetmek isteyecek, sesi içinde bir yerde hapsedecek, kokusuna dokunmak isteyecekti. En sonunda kendime yenilecekti kendi ellerim...
𝚵.
"Tahammülsüzlüğün Elleri"
#yazılarım#postlarım#edebiyat#şiir#postlarim#şiir sokakta#edebi yazılar#kendi kalemimden#kalemimden dökülenler#benim sözlerim#poets on tumblr#tumblelog#tumblr#artists on tumblr#my poerty#my post#tumblr keşfet#keşfetteyiz#keşfet#geceye bir söz bırak#ay ve gece#geceye not#geceyedair#uykusuz geceler#gece#anlamlı yazılar#güzel yazılar#güzel sözler#güzel bir gün ölmek için#kitaplar
26 notes
·
View notes
Text
Annem cenaze için şehir dışına çıktı. Benim de annemin evine uğrayıp bazı eşyalarını bırakmam gerekiyordu. Genelde zile basarak girdiğim kapıyı bu sefer ben açtım. Kapının ardında beni karşılayan evin kokusu, mobilyalar, üstü örtülmüş kanepeler ve duvardaki saatin hüzünlü tik takları... Hepsi çocukluğumun gölgelerini taşıyordu. Yabancı ve buruk hissettim. Etrafa bakınırken annemin okuduğu kitabı fark ettim. Kaçıncı sayfada kaldığını görmek için ayraçlı sayfaya baktım. Babamın oturduğu köşeyi hatırladım; sanki hala oradaymış gibi bir iz bırakmıştı. Evin farklı odalarındaki fotoğraflara baktım. Mutfak masasının üstünde benim için bıraktığı 2 plağı (Mozart ve Tchaikovsky) ve "USB'ye aktarılacak." notuyla bıraktığı eski VHS ve DV kamera kasetlerini aldım. Bir süre saatin sesi eşliğinde oturdum. Anılarla dolu bu evde hissettiklerim, yazıya dökülse belki çok hüzünlü bir şiir olurdu diye düşündüm. İçimden Kavafis'in "Kent" şiirini mırıldanarak evden ayrıldım.
Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler. Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların. Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana. Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte, yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
14 notes
·
View notes
Text
Seyir Defteri 11.612 ; zincirleme reaksiyonların oluşturduğu tepkimeler şimdiyi oluşturan döngülere sebep oluyor; nasıl mı? Hemen anlatıyorum. Kendimi bildim bileli 5-6 yaşlar kitaplarla haşır neşirim. Köydeki evin damına çıkar ( istediğimde imkansız görülen şeyleri başarmak ordan geliyor, sen o yaşta 4 metrelik duvara nasıl tırmanıyordun mübarek) babamın amcamın eski ders kitaplarını kurcalardım. O yaşlarda kalemle çolak elimle bi şeyler karalardım falan. Neyse okula başladık henüz başımıza kötü şeyler gelmemiş, sınıfta Atatürk diye birinin fotoğrafı… muhafazakar ailelerde yetişen çocuklar için yeni biri malum. Öğrendikçe şiirleri Atayı bende bi sevgi ve aşk. neyse o döneme muhtemelen istismar denk geliyor oralar blurlu hala hatırlamıyorum; hatırladığım şu, ismimden ve öğrenme merakımın getirdiği çalışkan öğrencilikten dolayı hep zorbalanıyordum. Salak bebeler benle dalga geçerken ben derin nefesler alıp Atamın fotoğrafına bakıp meditasyon yapardım sakinleşirdim. Salak kız onunla da dalga geçtiğinde yaptığımın yanlış ve kabul edilmez olduğunu düşünüp utanmışım. Yıllar yılları kovaladı, Vatanperverlik, Ataya şükran duyguları hiç geçmedi. Liseye yatılı gidene kadar benim için bi tane Allah bi tane devlet ve sadece Atatürk vardı. Sağ sol cemaat falan bunları hep orda öğrendim. 2011 in 10 Kasımında, muhtemelen depresyon dönemimde üstümde ağır bi hüzün, siren sesi beni tetikliyor hep. Ağladım ağlıcam. Sınıfa geldik, o dönemki yakın arkadaşım noldu lan falan dedi, işte ilk okulda Atatürk sevmenin yarattığı duygu orda bi daha ortaya çıktı ve Atamın ölümünün hüznü diyemediğim için götümden bi aşk uydurdum. Bebe soruyor oğlum kim bu kız bu kadar üzülme falan lan ortada kız yok ki söyliyim. Bu iş dallandı budaklandı, bütün dönem benim gizli aşkı merak ediyor aq. O dönem şiir yazmaya da başlamıştık dedim canım kendim bi karı bul kurtul. Sınıftan birini seçtim şiirleri yazdık falan velhasıl; çocuklukta kabul görmek için yaratılan personalar bana uymuyor. Eylül Kasım dönemi hayatımda hep zor geçiyor; bu döngüyü bu sene de kıramadık ama en azından bugün Atam için hüzünlü ve ona sevgimi açıklayabilecek kadar kabul görmeyi umursamayı öğrendim. Bu da böyle bir anımız.
7 notes
·
View notes
Text
yıl kaç hatırlamıyorum ama o tehdit edildiğimiz ve ailemin benim için korktuğu evden çıkmamıştık daha. klasik kavgalar, abim annemin anneliğini eleştiriyor annem de yine ağlıyor. klasik işte. pencere kenarı koltuklarından vardı bizde de, o zamanlar yoktu aklımda intihar. kapı çarpma sesi, abimin babamın tarafını tuttuğu zamanlardan biri. konu bendim, konu bizdik, konu annesiz ve babasızlığımızdı. kıyametin ortasında gördüm. kapının yanında duruyordu ama sadece sigara dumanı vardı yüzümde. sağ tarafımda oturan annemin masaya silahı vuruşunu duydum. duyduğum ikinci ses ise beni doğuran ve yaşatmaya çalışan annemin "Geber artık!' cümlesiydi. takıldım o cümleye, çıkamadım hala. bak üstünden kaç yıl geçti o silah hala belinde. bana mirasmış öyle diyor. bir zamanlar kafama sıkmak için gözüme kestirdiğim o silah, bana mirasmış.
"any time I hit a dead end, the face I saw at the door belongs to you." derken boşuna kurmadık bu cümleyi.
6 notes
·
View notes
Text
NASIL BAŞLADIM -5
Birkaç saat uyuduktan sonra kalktım kahvaltı hazırladım babamla fikre abiyi uyandırdım. Sofraya geçtiler. Babam Fikret abiye
-oğlum nasıl uykunu alabildin mi rahat mıydı yerin
-saoalsın Muhsin amca yerim rahattı Gül de çok ilgilendi benle diyip bana bakarak güldü.
Babam da gülerek
-işi ne amk orospusunun hizmet edecek tabi dedi. Yemekler yendi ben sofrayı kaldırıp. Bulaşıkları yıkıyordum. Fikret abi mutfağa geldi.
-kız çok özledim seni diyip arkama dayandı
-abi yapma babam içerde
-sikerim babanı da seni de
-abi babam evdeyken olmaz bende hafta içi okula gidiyorum onu geçtim abimde evde olur nasıl sikişcez dedim. Fikret abi oturup düşünmeye başladı. Bende o sıra bulaşıkları bitirdim yanına oturdum.
-geldi mi aklına bşr şey abi
-geldi Gül geldi
-neymiş
-şimdi dün akşam sen benim üstüme çayı döktün ya bundan ilerleyebiliriz
-Nası yani abi
-bu sefer sen benim üzerime kaynar su dökeceksin işte kollarım bacaklarım yanacak e halde Muhsin amca beni bırakmaz burda kalırım.
-sıcak su mu dökücem üstüne
-he amına koduğum orospusu yak beni. Baban evde olmadığı bir vakit öylr olmuş gibi davranacaz gelince zaten ben söylerim o inanır zaten illa gözünün önünde yapmamıza gerek yok.
-anlamadım ben abi ya
-anlasaydın şaşardım amk. Bak şimdi sen beni yakmışsın yanlışlıkla sonra hastaneye gitmişiz doktor ciddi bir şey yok ama bir hafta dinlemesi gerektiğini ve ilaç içmesi gerektiğini melfem falan kullanmasını söylemiş. Aynı zamanda kollarımı bacaklarımı sargı bezi ile sardığı için hareket halinde olmamam gerektiğini söyleriz Muhsin amcaya o da zaten mecbur burda kalmamı ister. O evde olmayınca bende seni çatır çatır sikerim. Nasıl fikir
-oha Fikret abi şeytanın aklına gelmez
-bu amı şeytan görse onunda aklına gelir. Evde sargı bezi var mı
-var abi
-tamamdır. Muhsin amca bir saatliğine dışarı çeker planı devreye sokarız
-Fikret abi atladığım bir şey var ama
-neymiş
-Semih abim evde hadi kardeşim okulda. Ama abim sınava hazırlanıyor evden çıkmaz ki
-onu ben bir şekilde ayarlıcam. O iş bende sen rahat ol amına girecek yarrak için heyecanlan diyerek güldü.
Biz babamın yanına geçtik oturuyoruz benim dünden kalan giysilerim üstünde oturuyorum yine Fikret abinin karşsında tahrik edici şekilde. Babam lafa girdi
-ya gece bir çığlık sesi duydum sanki bir kızın amını götünü sikiyorlardı. Sen de duydun mu Fikret
-ya abi pc den porno izliyordum onun sesi gelmiştir kusura bakma
-ne kusuru olum sende haklısın 12 ay karısız kalmak zor iş. Çevremde olsa bi eli yüzü düzgün kız evlendirirdik seni de yok işte. Bi bu bizim kız var o da hem küçük hem de beceriksiz bir işine yaramaz deyip iç çekti
-yok amca ya bu kız hiç benim tipim değil ben namuslu eli yüzü düzgün bir kız bulup evlenirim. Senin kız Allah korusun amca ya
Babam güldü.
-evde kalmasa bari orospu. İsteyen biri olursa 18 olsun vericem valla.
-kim o şansız kişi diye kahkaha attı Fikret abi
Moralim bozulmamış değildi sikerken iyi hoş ama evlilik gelince namuslu arıyordu pezevenk. Hem beni kendisi sikip hem de babamın yanında sözde beğenmiyordu. O sırada babamın telefonu çaldı bi hararetle kalktı gitti. Fikret abi hemen yanıma sokuldu.
-Gül plana geçmeden önce bir kez bakayım tadına
-az önce istemem diyordun noldu Fikret abi
-ama sen de bana hak ver bi orospuyla niye evleneyim godoş muyum ben
-namusumu kirleten sensin hatırlatayım
-amına koyduğum gel altıma yat sonra kirlettin de orospu. Beni baştan çıkarmadan önce düşünecektin bunları.
-senin altına yatmasaydım evlenir miydin benimle peki
-sende sikilmelik bir tip var Gül ya yine de evlenmezdim. Neyse odaya geçelim de orda alayım ifadeni.
Beni kucaklayarak odama götürdü yatağın üstüne fırlattı
-uf tam bir orospusun amk al şunu da gireceği yere hazırla. Yarrağını uzattı bende yalamaya sömürmeye başladım. Fikret abi bş Tokat attı
-yavaş lan orospu yarrağımı koparacan.
Biraz daha yaladıktan sonra taytımı çıkarıp lop diye soktun yarrağını amıma. Bende çığlığı bastım yine. Fikret abi ağzımı kapayıp
-komşular duyacak orospu bağırma. Bunları derken de hızlı hızlı pompalıyor
-oh Gül amın sıcacık ve hala dar ımhhh
O an kendimi bir orospu gibi hissetim. Babamın en yakın arkadaşının oğlunun altında inliyordum. Aramızda duygusal bir şey yoktu. Askerdeki azgınlığını bende dindirmeye çalışıyordu. 16 yaşındaydım ve 22 yaşında adamın altında inliyordum. Adamın nerdeyse bacak boyuna gelen bedenimle onu yarrağına hizmet ediyordum. Bu düşünceler her ne kadar beni üzse de aldığım zevk daha ağır basıyordu. Fikret abi
-geliyom orospu amını dölleyeceğim ohhhh. Diye boşalmaya başladı. Yine nerdeyse bütün amımı doldurdu dölleriyle. Peçete alıp üstümü sildim. Fikret abi de kalktı. Planı uygulayamadan Ardından babam geldi yemek yedik falan.
-babam ayağı kalktı
-fikretim iş için ben şehir dışına çıkıyorum ne zaman gelirim bilmem ama uzun sürecek 1.5 hafta gibi anca işim biter. Planı babama değil abime uygulayacaktık anlaşılan.
Fikret abi bir taşla iki kuş vurmuştu geriye sadece abim kalmıştı kardeşim desen hep okulda yüzünü gören cennetlik. Babam bavulunu hazırlayıp evden çıktı. Bizde abimin gelmesine yakın her şeyi hazırladık. Fikret abiyi sargı beziyle bir güzel sardık abimi beklemeye başladık. Bir iki saat sonra abim geldi. geçti duş almaya. Çıktıktan sonra giyindi geldi. Fikret abi durumu anlattı. Abimde kalktı küfürler savurdu. Fikret abi sakinleştirdi. Sonra yemek yedik. Saat geç olmaya başlayınca Fikret abi
-ben nerde yatıcam dedi. Bende
- benim odamda yatarsın dedim. Abimde
-yok sende Fikret abinin yanında yat adamın gece bir isteği olur yanında ol dedi. Fikret abinin işleri tıkırındaydı.
-valla çok iyi olur dedi ben geceleri sık sık tuvalete çıkıyorum Gül de bana yardım eder.
-amk orospusu dağ gibi adamı ne hale getirdin şimdi köpek gibi bakacaksın. Tuvalete de götüreceksin duşa da. Fikret abi duş kelimesini duyunca gözleri parladı.
-tam abi ben yardımcı olurum
Abim odasına geçince Fikret abi ile bizim odaya geçtik benim yatak tek kişilikti. Beraber anca sığdık. Gece olunca Fikret abi oynaşmaya başladı.
-çok özledim orospu seni
-abi dur yapma
-sus kız özledim diyorum. Güzelce sikeyim seni dur
-abim duyar Fikret abi o koca yarrağını amıma sokarsan çığlığı basarım abimde anlar.
Onu doğru dedin fındık gibi amın var benim yarrağı sokunca amına basıyorsun çığlığı. Neyse ben ona bir çözüm bulucam yarın. Bari ağzına al da rahatlat.
Fikret abinin yarrağını susamış köpek gibi yalayıp yuttum. Sonra oynaşa oynaşa uyuduk. Birkaç bu şekilde devam ettik abim evde olunca sadece oynaştık. Sonra Fikret abinin aklına bir fikir geldi. Semih abimle Fikret abi konuşurlarken bende kapının ordan onları dinlemeye başladım.
-Semih senden bir şey isticem ama nasıl söylicem bilmiyorum.
-noldu Fikret abi sorun ne
-şu amk ilaçları beni feci şekilde azdırıyor amk. Zaten askerden geldim geleli karı gözü görmedim üstüne bu olaylar olunca dayanamıyorum Semih
-abi seni çok iyi anlıyorum da benim elimden ne gelir ki. Karı tutayım desem de param yok hem bizim kız evde hem laf söz olur.
-ya biliyorum da ben ellerimi bile kullanamıyorum hoş kullansam da bu taşaklarımdaki ağrı da geçmez. Senden ricam sen bi el atsan.
-abi sen beni ibne mi sandın amk ne diyon
-dur olum sakinleş öylesin demiyorum. Sadece elinle yardımcı ol.
-abimsin arkadaşımsın ama açıcam ağzımı yumucam gözümü
-amk sanki can atıyorum ihtiyaç işte sizin yüzünüzden bu haldeyim amk
-amk ben mi yaptım Fikret abi kim yaptıysa ondan iste bunları
-gideyim sikeyim mi kardeşini amk
-ne bok yerseniz yesin o orospu yaptı o orospu ilgililensin
-bak olum ben ciddi bir şey konuşuyorum burda nasıl sikeyim kardeşini benimde kardeşim o
-abi öz kardeşmisiniz amk git ne bok yerseniz yiyin o orospu da yaptıklarının sonuçlarına katlansın sakın bir daha bana böyle bir şekilde isteme biliyorsun ayar oluyorum.
-olum nasıl olur öyle bakire kız ya istemezse
-aman amk siktiret babam bana emanet etti istemezse vermesin dayağı yer öyle verir hem babam seni ne kadar seviyor sen biliyorsun duysaydı bunları öldürürdü onu bir şey demez zaten 18 olunca kakalarız birine
-bilemedim şimdi ya sen bi konuşsan gülle
-tamam abi sen bekle ben konuşup geliyorum.
Hemen odama doğru koştum. Duyduklarıma inanamıyordum. Abim benden mal gibi bahsediyordu. Arkadaşı beni sikecekti olur demişti. Ama bş konu da haklıydı babam çok severdi önümde Fikret abi bana tecavüz etse sen ayarttın derdi. Abim odama geldi
-bak Gül senle çok önemli bir şey konuşçam
-noldu abi
-bak gerizekalı kardeşim adamı tam zamanında yaktın
-nasıl yani
-adam 12 ay askerdeydi karı görmemiş azgın boğa gibi dolanıyor etrafta sende gittin kolunu kanadını kırdın.
-anlamıyorum abi
-saf kardeşim benim. Erkeklerin bazı ihtiyaçları olur ve bunları kadınlardan karşılarlar. Yani karı sikmeleri gerekir. Karıya bu haliyle gidemez hoş parası da yok bende karşılayamam. Bu yüzden bunun cezasını sen çekeceksin
-ama abi ben ne anlarım hem bakireyim ben sonra ne derler bana
-sus amına koyduğum adamı yakmadan önce düşünecektin. Bak güzel kardeşim aramızda kalacak. Fikret abi iyileşene kadar ona karılık yapacaksın. Bu senin ona borcun. O da sana bayılmıyor başka çaremiz yok. Sonrasında seni zaten biriyle evlendiririz kapanır konu biter.
-abi korkuyorum
-hışş bir şey olmayacak başta bşraz acıyacak sonra sende zevk alacaksın eğer Fikret abi erken iyileşirse zarını diktiririz her şey hallolur.
-ya babam öğrenirse
-bir şey olmaz babam çok sever Fikret abiyi öz oğlu gibi görür biraz kızar o kadar zaten saklayacak ondan sonra adamın başını da yakmayalım. He tamam mı
-tamam abi
Ben yalancıktan ağlamaya başladım ki oyunumuz gerçekçi olsun. Abim sarıldı bana.
-tamam ağlama geçecek hepsi. Sonra odadan çıkarken Fikret abi girdi aynı anda.
-noldu Semih
-tamamdır Fikret abi yaptığının cezasını çekecek. Eti senin kemiği bizim. Hiç açıma orospuya hepsini hak etti.
-sen odanda mı olacaksın Semih
-benden çekinme abi sen işini gör yeterki bu bizim sana boyun borcumuz dedi sırtına vurdu gerdekte sizi yalnız bırakayım dedi ve kapıdan çıktı. Fikret abi gülerek
-şimdi hiçbir engel kalmadı benimsin
-valla öyle oldu çok güzel oynadık.
-özlemişim diye yumuldu dudaklarıma.
Çok şehvetli öpüyordu. Memelerime indi hem yalıyor hem de ısırıyordu. Bazen de tokatlıyordu. Sonra o aşık olduğum yarrağı uzattı bana ve yalamaya başladım. Direk gibi dikildi. Amıma indi ve başladı yalamaya. Ben uçuyordum.
-oh iyiki sikmişim bu amı ama hala dar amına koyduğum amı
-genişletirsin Fikret abi
-ohhh parçalayacağm bu amı
Yarrağını amıma vurmaya başladı. Am dudaklarımın arasında gidip geliyordu.
-hazır mısın çığlık atmaya orospu diyip geçirdi. Yine yüksek bir çığlık attım.
-bağır orospu bağır istediğin kadar bağır
-ah Fikret abiiii
Hızlı hızlı pompalıyordu içime. 10 dk öyle siktikten sonra kucağına aldı. Bu sefer ben ata biner gibi bindim yarrağına zıplamaya başladım.
-oh Gül bitirdin beni orospu 40 siksem de doymam bu ama ohh harika
Sonra kükreyerek boşaldı. Ondan sonra iki posta daha sikti. Sonra duş aldık ve Fikret abiyi yatırdım yatağa sargıları sardım
187 notes
·
View notes
Text
Babamın iç sesi;
Ben gibi ciddi, otoriter, sert, ters bir babanın kızı böyle deli olsun...!!!
Kime çekmiş bu dördüncü...
Numunelik... 😂🤭😁
... 🦋...
50 notes
·
View notes
Text
2022'nin haziran ayı. Okul biteli yaklaşık iki hafta olmuştu. Annem, babam ve kardeşim oturuyoruz. Birden bir telefon geldi. Annem dedemin rahatsızlandığını ve köye gideceklerini söylediler. Eşyalarımı toplayarak kuzenime götürdüler beni. İçimde bir korku vardı fakat kuzenimle olduğum için mutluydum. Yaklaşık bir saat geçti, telefonum çaldı birden. Annem arıyordu, açtığımda arkadan ağlama sesleri geliyordu. Ne olduğunu anlamıştım, dedem gitmişti. Annem, eniştemler ile köye gelmemi söyledi. Tamam diyebildim sadece. Ne ağlayabiliyordum ne de başka birşey yapabiliyordum. Arabaya bindik, yola çıktık. İçimde büyük bir korku var. Hayatımın en kötü yolculuğu diyebilirim. Ailem yanımda değil, korkuyorum. Büyük kuzenim ağlıyor. Ben ise sadece camdan dışarı bakıyorum, gözlerim dolu dolu. Ağlayamıyorum. Çekiniyorum. Yol boyunca asla uyumuyorum. En sonunda köye varıyoruz. Annemlerde orda. Babama bakamıyorum bile, ağladığını görürüm diye korkuyorum. Benim babam ağlamaz çünkü, güçlü birisi o. Saat gece iki falan. Eve giriyoruz hepimiz. Evde dediğimde küçük bir yer. Heryer de yaşlı teyzeler var. Ağlama sesi geliyor hepsinden. Ama babaannemin sesi hepsini bastırıyor. Annem, halamlar, kuzenim hepsi teker teker sarılıyor babaanneme. Bir ben köşede duruyorum, bir ben sarılmıyorum. Sarılırsam ağlarım çünkü. Annem farketti geldi yanıma. Erkek kardeşimle beni yan odaya götürüp uyumamı söyledi. O gece sadece ben ağlamadım. Sabah yine ağlama sesleri ile uyandım. Ondan hemen sonraki gün ise cenaze vardı. Köydeki herkes toplanmış evin önüne. Cenaze arabası geliyor. Son bir kez bakıyorlar dedeme, ben hariç. Bakamayacak kadar korkağım çünkü. Gözlerim babama kayıyor. O an gözümden bir yaş akıyor işte. O görüntü asla silinmez aklımdan. Yıllardır bir kez bile gözünün dolduğunu görmediğim babamın gözleri kıpkırmızı. Anında çekiyorum gözlerimi. Fakat o an en çok istediğim şey koşup sarılmak ona. Ve yine yapamıyorum, cesaret edemiyorum. Cenazeyi götürüyorlar, herkesin arasında bende ağlamaya başlıyorum. Herkes ya annesine ya babasına sarılmış. Ben ise tek başıma gözyaşlarımı gizlemeye çalışıyorum. Dayanamıyorum sonra, dedemi toprağa gömmeden eve gidiyorum kardeşim ile. O günden sonra hissettiğim tek şey pişmanlıktı. Neden böyle biri olduğumu sorguladım hep. Annemden, babamdan çekinmem normal miydi? Herkes bana yaklaşmaya çalışırken benim onlara karşı bir duvar örmem niyedi? Dedem beni çok severdi, hissederdim bunu. Hep yaklaşmaya çalışırdı fakat ben soğuktum. Eğer geçmişe gitme şansım olsaydı böyle biri olmazdım. Etrafıma duvarlar örmezdim. Geç olmadan, sevdiklerinizi kaybetmeden sizde yıkın o duvarları. Bir süre sonra o duvarlara sıkışıp kalıyorsunuz çünkü.
10 notes
·
View notes
Text
Bu şehirde 2 yıl bitti 3. yılımıza girdik.. Buraya taşındığımızdan beri yaşadığımız hiçbir bayram için hiçbir hazırlığımız, hiçbir telaşımız yok... Çünkü bu şehirde hiçbir misafirimiz hiçbir komşumuz yok.. Eve gelen kimse yok.. Baklava yok,tencere tencere sarma yok.. Çocuk sesi yok.. O kadar çok üzülüyorum ki bu duruma. En çok annem ve babam için üzülüyorum kendilerini yalnız hissediyorlar.. Bu şehir bize çok şey verdi ama komşuculuğu eksik bıraktı. Bir yanımız eksik kaldı.. O yüzden bayramlar daha bi buruk geçiyor. Bi an önce geçsin istiyorum. Çünkü annem ve babamın gözlerinde o eksikliği görünce kolay toparlayamıyorum.. Rabbim bir daha ki bayramımızda bize nice güzel komşular, kalabalıklar versin.. O kadar çok eksik kaldık ki tamamlanmak istiyorum artık..
7 notes
·
View notes
Text
bazı anlar olurdu insanın hayatında. yıkıldığını sanardı veya sahiden öldüğünü. şimdi o anlardan birinde yazıyorum satırlarımı. kirpiklerimde yeni oluşan bir ıslaklık varken ve gözlerim kırmızıyken. adına ne dersen de bilmiyorum ben, bu sebepsiz gelen krizleri. ellerimin boğazımı sıkışını ve tırnaklarımın tenimi yoluşunu. neler oluyor ve ne oldu. bilmiyorum. bu sefer yalan yok, inan. gözlerimi kapatıp açtığım an sanki son buldu her şey. ama hayır, saatler geçti. annem kapının ardından sesleniyor hâlâ bana, hiç durmadan. babamın sesi çaresizlikten mi bilmem bir fısıltıyı andırıyor ama aynı zamanda bir çığlık misali inletiyor ortalığı. birileri yok. ben varım. kimse yok. ben var mıyım? neden aynı şeyler oluyor değil artık sorduğum soru. neden her şey daha beter oluyor, doğru soru bu. elimi attığım her şey ateş alıyor. sarıldığım her beden gidişini bahşediyor bana. hayır, suçlamıyorum. herkes giderdi. hayır, yanlış. herkes, benden giderdi. çünkü bir yangında kimse yanmayı göze alamazdı. kabullenişimi hisset bu satırlarımda. bir harabeyi andıran bedenim kucak açıyor bu sefer bana. annem saçımı okşuyor. babam alnımdan öpüyor. her şey düzelecek, diyorlar bana. yanlış olanın ne olduğunu bilmezken düzeleceğine inanmak istiyorum. bir çocuğu şekerle kandırmak gibi bir şey bu. inanıyorum. düzelecek her şey. peki ya ben? ben ne olacağım. bu yıkıntıyı evim bellemişken sağlam sokaklara adım atarken düşmeyecek miyim veya titremeyecek mi hiç ellerim? ne olacak ve nasıl olacak, ben bilmiyorum. ruhuma ekilen çiçekleri bir bir söküyorum yerinden. 'senin toprağın ben değilim' diyorum. oysa yalan mı söylüyorum yoksa doğru mu, onu bile ayırt edemiyorum. günlerdir bedenime uğrayan uyku beni içine hapsediyor. gözlerimi açmak bir işkence hâline geliyor. çünkü biliyorum asıl kâbus o zaman başlıyor. içtiğim sigara midemi altüst ediyor. bana ne oluyor? aynadaki ben değilim, olamam. mumlar yanıyor. beni de yaksınlar istiyorum. parmak uçlarımı tutuyorum ateşe. 'yak beni' diye fısıldıyorum. hayır, yanmıyorum. küller ateş almaz, unuttun mu kızım? unutma. insan öldüğünü unutur mu hiç. susmam ama çok da konuşmam artık. dillendirilen her acı, oluk oluk kanatıyor iyileştiğini sandığım yaralarımı. şimdi kanamış tenimden temizliyorum kurumuş kanları. yaraya değen her ıslaklık ürpermeme sebep oluyor. biraz da çenemi kırarcasına dişlerimi sıkmama. acıyı hissetmek değil bu, acıyı yaşamı bellemek. her şey ağır geliyor şimdi. dünya üzerime mi geliyor yoksa ben mi devriliyorum? bir sigara yakıyorum, beni kusturacağını bilerek. son değildi. ilk de değildi. peki ya beni bu denli diri diri mezara gömen bu acı neyin nesiydi?
57 notes
·
View notes
Text
Babamı yakın zamanda kaybettim... Açıkçası ölüm hiç bu kadar yakınıma uğramamıştı. Babamın mezarını görene kadar inanamadım başta... Mezarını görür görmez bir anda dünya gözümde küçüldü. Her şey bir anda gözümden silindi. Tüm hevesler, planlar... Hayattaki tek gerçek buydu. Tek hakikat ölüm... Bir gün ben de öleceğim ve mezar taşında benim ismim olacaktı. Ve hesap sorulan ben olacaktım. Bu gerçek beni tedirgin etti... Bir anda buz kesildim. Bu derece etkilenmemin nedeni ölümün bu kadar yakınıma uğramasıydı. Birçok sela sesi duydum bu zamana kadar ama selanın sonunda babamın isminin duymam beni derinden etkiledi. Ve o an bir karar aldım. Bundan sonraki ben ile bundan önceki ben aynı olmayacaktı. Yeni, temiz, güzel başlangıçlar yapacaktım. Tertemiz bir şekilde rabbimin huzuruna çıkmanın mücadelesini verecektim. Rabbim niyet ettim sen bu niyete muvaffak kıl.
15 notes
·
View notes
Text
ALEVSİZ MUM - 1.BÖLÜM (PART 2)
Bu durum beni birçok çocuğun rahatlıkla yapabildiği birçok şeyden alıkoymuştu. Mesela, bisiklete binmek ve parkta oynamak gibi... Veya liseye gitmek gibi... Ailem babamın işi yüzünden aşırı zengindi. Evet işi yüzünden zengindik ve evet bu zenginlik aşırıydı. Çünkü, bu durumum ortaya ilk çıktığı zamanlarda ailem beni tedavi ettirmek için bir doktora gidip bunun etrafta duyulmasını göze alamamış, bundan dolayı bana benimle karanlıkta yaşayacak bakıcı ve dadıların olduğu bir ev açmayı doğru görmüşlerdi. Her ne kadar kendi durumumdan dolayı bundan şikayetçi olmasam da aklı başında her insan bir bu durumdaki bir çocuk hakkında verilecek doğru kararın bu olmadığını anlayabilirdi.
Gerçi, babamın işi daima başından aşkın olduğundan dolayı ve annemin de asla aklında ne zaman ne olduğunu kimsenin bilemediğinden dolayı çok aklı başında insanlar sayılmazlardı. Ama bu yine de ne istersem yaptıkları gerçeğini değiştirmediği için ben de asla onlara karşı kötü bir davranışta bulunmamıştım.
Sonunda hazırlanıp çıktığımda, ne kadar öncesinde kendimi hem fiziksel hem de psikolojik olarak hazırlanmaya çalışsam da güneş gözümü aldı. Okula gidemiyordum. Çünkü ışık altında durmaya hala ( 17 yaşında olmama rağmen) tam alışamamıştım. Birkaç saat ışık altında durduğum zaman herhangi bir şeye odaklanmakta güçlük çekiyor, etrafımda aniden olan hareketlere veya yüksek seslere karşı daha korkak ve daha duygusal tepkiler vermeye başlıyordum. Bu yüzden bugünkü görevim, daha önce gitmediğim bir parkta yürüyüş yapmak, ardından eve hava kararmadan dönmekti. 17 yaşında bir çocuk için gayet basit bir görev, hatta görev bile sayılamayacak kadar normal bir aktiviteydi. Benim için öyle olmasa bile...
Kulaklığımı kulağıma takıp en sevdiğim şarkıyı açtım.
-Rolling Stones - Paint It, Black
Sesi sonuna kadar açıp yürümeye başladım. Kaldırımın ortasından yürümeye özen göstermem gerekiyordu. Çünkü, istemsizce yanımdaki duvarın dibinden yürümeye, duvarın gölgesine sığınmaya çalışıyordum ve güneşten herhangi bir şekilde kaçınmam yasaktı.
Temmuz sıcağının ortasında hepsi siyah tişört, kot pantolon ve ayakkabı ile rengarenk bir oyun parkına gidiyordum. Suda yaşamaya çalışan bir kuş kadar ait olabileceğim bir dünyada, yine bana aynı tezatlıkta bir yere gidiyordum. Küçük çocukların aileleriyle beraber oyunlar oynamaya gittiği bir yere... Ben küçükken hiç çocuk olmamıştım. Annem bana ağlamayı yasaklamıştı. Bu yüzden kendime artık büyüdüğümü söyleyip durmuştum. Bir yalana herkesi inandırmanın en kolay yolu önce kendinizi inandırmak olduğundan bir süre sonra ben de büyüdüğüm yalanına inanmaya başlamıştım.
Büyüdüğüm zaman zaten artık arkadaş edinmem imkansızdı. Çünkü; ben büyüdüğümde arkadaşım olabilecek yaşıtlarımın büyümesine daha 10 yıl vardı. Çünkü ben düşünce ağlamamam gerektiğini, ya yolumu ya da yürüyüşümü değiştirmem gerektiğini daha 10 yaşındayken öğrenmiştim. Her ne kadar bunu diğer çocuklar gibi sokakta oynarken düşe kalka öğrenmemiş olsam da... Biliyordum işte.
(Okuduğunuz için teşekkür ederim😁 daha henüz ilk bölümü bile tamamlayamamış olsak da okuduğunuz zaman yorumlarınızı eksik etmeyip düşünce, his ve beklentilerinizi yazarsanız çok sevinirim 😊 yarın görüşmek üzere 😁👋)
#hayaletinmırıltıları#hayaletinalevsizmumu#korku#travma#karanlık#psikolojik#yalnızlık#hayat#roman#hikaye
8 notes
·
View notes
Text
İstanbul
Ziya Osman Saba
Seni görüyorum yine İstanbul
Gözlerimle kucaklar gibi uzaktan
Minare minare, ev ev,
Yol, meydan.
Geliyor Boğaziçi'nden doğru.
Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
Mavi sular üstünde yine,
Bembeyaz Kız Kulesi.
Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
Doğduğum kıyılar: Beşiktaş'ım.
Baktıkça hep, semt semt, yer yer,
Beş yaşım, on beş yaşım, ah yirmi yaşım!
Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
Bir gün, bir kızını benim eden;
Evlendirme dairesi.
Benim de sayılmaz mı oralar?
Elimi tutar gibi iki yanımdan,
Babamın yattığı Küçüksu,
Anamın toprağı Eyüpsultan.
Önümde, açık kollarıyla boğaz,
Çengelköy`den aktarma Rumelihisarı.
İstanbul, İstanbul`um benim,
Kadıköy`ü, Üsküdar`ı...
Gün olur, Köprü ortasında durur
Anarım, Adalar`da çamların uykusunu.
Gün olur, Beyoğlu`nu özler içim,
Koklamak isterim Tünel`in kokusunu.
Bulut geçer üstünden,
Gemi gelir yanaşır
Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar,
"İçi dolu çamaşır."
Göğünde tanıdım ayın on dördünü.
Kırlarında bilirim baharı,
Her şey içimde, her şey,
İstanbul yadigarı.
Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir.
Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
Öpüp başıma koymak istediğim şehir!
4 notes
·
View notes